Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Mouchette

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    604
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

Mouchette tarafından postalanan herşey

  1. majka'mın gelini Kalk gelin kalk, bilimisin ki bütün gelinler kalkti. Süpürdilar avliyi, kurdilar kahvaltiyi, demledilar çayi. Sen hala uyiysın Gelin gözlerini oğuşturarak kalkar ve der ki: -Aman hanımanne o gelinlerin kaynanalari üldi, ama sen hala durisın
  2. böyle görev düşman başına
  3. tamam bende bir gariplik var o zaman. doğaüstü bir varlıkmıyım neyim bilmem ki:) ama sanırım benim neden adam gibi bir ilişkim olmadığını anlıyorum. erkekler bunları uyguladıklarında, karşılarındaki kadınlar mutlu olduğunda tamam bu beni seviyor diye düşünüyorlar. her iki tarafta mutlu yani. no problema.. ama ben o meşhur şaşkoloz bakışımı atınca veya buzdolabı modunda bir ses tonuyla yaklaşınca zaten adam da korkuyo ki neye çattım ben yarabbim diye oda mutlu bende mutlu ve yine no problema.
  4. şu yazılanların hiç birinin bana yapılmasını istemem bende karşımdaki insana yapmam zaten.boğulurum ben ya.ama etrafımda gözlediğim kadarıyla sanırım kıskanılmak hoşlarına gidiyor bayanların. ayyyy beni kıskandı bu adam dayanamıyorum ben yaa derken alttan alta bir gururlanma var sanki anlatışlarında. hımmm benim erkeğim beni kıskanıyo edaları ile. yazıyı göndermeden önce makul ve mantıklı bişey varmı diye dönüp bir daha okudum listeyi yok cyrano ya bu yazdıklarınla nasıl bir ilişki yürütülebilirki bütün bunlara dayanan, kabullenen bir bayan varsa (2 listede dahil) benden bir alkış.
  5. 3. kez öylemi replikleri bile ezberlemişsindir artık tengerin. benim de OZ da ilerleyecek ingilizcem bol argo...bol küfür..
  6. 6501. kadın olarak bu araştırmaya dahi olayım bari yukarda yazılanlardan soğuk havalarda bana ceketini vermesinin dışında diğer bütün yazılanlar benim başıma gelse hadi canım güle güle derim valla. ne öyle çiçekler,şiirler, aşk sözleri filan..gülerim zaten ben..e güldükte terk edilmedik mi sanki. ruhsuz diye yaftalar yapıştırılmadı mı. hele hele şu aile ile tanıştırma işi ve günde 10 kere zırt pırt aranma varya aman allahım kabusumdur benim. not:cyrano bir kaç kişiye danışmanlık yapmak zorunda kalabilirsin sana yönlendiriyorum. sevabına
  7. Gerçek ülkücüler kim peki ???? biri bana bunu anlatsın. Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ramazan Bay gibi gençler( ki bunların ülkü ocakları ve alperen ocaklarıyla olan bağlantıları herkes tarafından biliniyor)... veya bize üniversitede neden oruç tutmuyoruz, erkek arkadaşlarımız neden cuma namazına gitmiyor, neden harçları protesto ediyoruz, neden 18 martta biz derslere girdik diye bize bıçaklı taşlı sopalı saldırılar düzenleyenler soluğu ülkü ocaklarında aldılar. diyeceksiniz ki onlar ülkücü değil. peki..onları o ocaklarda saklayanlar kim... onlarda gerçek ülkücü değil. tamam...Çakıcı, Peker, Ergin kardeşler gibi adları Türkiye genelinde herkes tarafından bilinen kişilerde gerçek ülkücü değil. bunların hepsi ülkücülük kisvesi adı altında pis işlere bulaşanlar diyelim mesela. tamam da kim bu gerçek ülkücüler.nerdeler.ne yaparlar. çoğunun fikir babamız dediği Atsız'ın o görüşünü savunmuyorum, bu görüşü bana göre mantıklı değil diyorsunuz, veya Başbuğumuz dediğiniz kişininde karşı olduğumuz bir çok fikri var diyorsunuz . Tamamda kimin görüşlerini kesin olarak savunuyorsunuz. Neyi savunuyorsunuz?
  8. benim için yasak gerçekten de çok yararlı oldu. çünkü çalıştığım kurumda geçen yıldan beri odalarda sigara içmek yasak ve yaklaşık 6-7 dakika yol yürüyerek bahçeye çıkıp içmek zorundasın. yazın çok sıcak, kışın da çok soğuk diyerek çoğu zaman es geçtim sigara içmeleri. ve şu an günde 3-5 tane anca içiyorum. önceleri çok stresli bir işim olduğundan sürekli sigara yakıp dururdum. çoğunuda zaten kül tabağı içerdi. sanki sigara içmezsem o hesabın kitabın içinden çıkamayacakmışım gibi gelirdi. sigara içmeyen birinin yanında hiçbir zaman içmedim. ve bu yasağı destekliyorum. benim gibi bir çok arkadaşım da ya azalttı ya bıraktı.yalnız bu bahçe meselesi de aslında iyi oldu bir ''sigara kardeşliği'' doğdu aramızda. yaklaşık 3000 kişinin çalıştığı işyerinde meğer tanımadığım ne kadar çok insan varmış. 5-10 dk lık sohbetler, çay ve sigara ... geri odaya döndüğümde keyifle işimin başına oturuyorum. işin en can sıkıcı yanı formayı giyip çıkarmak. yasağın bonusu bu bize ama keşke sigara yasağında gösterilen titizlik tekelin özelleşmesinde, çevre kirliliğinde v.b. gösterilseydi.
  9. Yine Verdi.. La Traviata operası. Libiamo ne lieti calici..
  10. Bu forumda kaç kişi arya sever dinler bilemiyorum ama ben en sevdiğim aryaları burda paylaşmak istedim Andrea Bocelli den ilk arya. Verdi'nin Rigoletto operasından la donna e mobile Çoğumuzun kulağına yabancı gelmeyecektir. Bu arada kadınlara vermiş veriştirmiş sözlerinde
  11. Biz cecile'e devam et yoluna desek ne olur bırak desek ne olur Zaten o seçimini yapmış baksanıza aşkını, sevgisini havadan sudan bir konu olarak görmüş
  12. Daha 2. sezona yeni başladım haftasonu ve 2 part daha seyrettim. Fakat ilk sezonda en çok etkilendiğim 6. bölümdü. Donald Groves'ın diş çekimi olayı beni epey bi güldürdü. Ama böyle sert bir dizide duygulanıp gözlerimin dolacağını hiç tahmin etmezdim. Tobias Beecher'ın başına neler geldi ööle. Sonradan nasıl bir değişim içine girdi akılalmaz.Vern Schillinger'ın ...... diyim yeter heralde
  13. Mouchette

    Lie To me

    “Bana Yalan Söyle; kim olursan ol, yalan söylediğini anlarım!”
  14. Mouchette

    Lie To me

    “Bana Yalan Söyle; kim olursan ol, yalan söylediğini anlarım!”
  15. ee sıcaklar iyice başladı. öyle haftasonu gezmeleri filanda pek yok bende. deniz desen bi yere kadar burnunun dibinde olunca oda sıkıyor insanı. en yakın arkadaşlarında almışlar yıllık izinleri gitmişler bir yerlere kalmışsın tek başına.yapacak pek fazla şey olmadığından dizilere filmlere sarmaya başladım yine. Adaydı şuydu buydu yok hapisten kaçtı bak başına neler geldi, yok hiroydu filan derken bu kışı geçirmişiz. Kendime seyredebileceğim yeni bir dizi ararken ( ki bu arada Cyrano'nun tanıtımını yaptığı ve bana bulaştırdığı O.Z. hala seyredilmeye devam ediyor) oda ne Tim Roth hastayım bu adamın donuk donuk rol kesmelerine. Pulp Fiction ,Rezervuar köpekleri, Gridlock filmelerinden hatırlasınız kendisini. Lie to me diye bir dizisi başlamış bu yıl.Dedektif burda kendisi. Yalan uzmanı Senaryo itibari ile Mentaliste benziyor ama olsun Tim Roth varya benzesin dursun. Yalan uzmanı dr.Cal suçluları vücut hareketlerini ve yüz mimiklerini inceleyerek tespit ediyor. Yalnız ben biraz geriliyorum diziyi seyrederken. Hem İnglizcem çok iyi değil alt yazılardan takip edyorum genelikle ve çoğu zaman Dr.Cal ın kusurlu gördüğü mimiği kaçırıyorum ve al başa tekrar izle. Bide arada ağzım açık Tim Roth bakarsam epey bi oyalayacak bu dizi beni . Mehter takımı gibi iki ileri bir geri. Lie to Me“, “The Truth is written all over our faces.” (Gerçek, yüzümüzün her yerinde yazılıdır.) The Lightman Group, ülkenin en iyi yalan uzmanı olan Dr. Cal Lightman tarafından kurulmuş özel bir kuruluş. Kuruluşun müşterileri arasında FBI, ordu, devlet, büyük holdingler, okullar kısacası ortada büyük bir yalan olduğundan şüphelenilen her kurum var. The Lightman Group yalan söylediğinden şüphelenilen kişilerin yüzünü, vücut dilini hatta sesini analiz ederek yalan makinasının bile yetersiz kaldığı davaları çözüyor ve yalanların ardındaki saklı gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. (dizinin tanıtım yazısından)
  16. evet ama bunlar racon kesmeyen soft piranhalardı allahtan
  17. bak işte büyük sözü tokat gibi geliyo insana
  18. Teomanın yeni albümünü dinliyorum şimdi. Çok beğendim. Hele ki Mavi kuş ve küçük kız diye bir şarkı varki vurdu geçti beni. Şarkının sözleri harika. bulutlar içiçe ve her an başka bir resim oluyorlar başka bir adla, başka bir zamanda rastlasaydım demiştim ya o gün sana vazgeçtim, kaçmak yok, söz bu kez çok güzel uyuyorsun diye yanımda bak, çok gevezeysem, hadi kapat çenemi sözcükler ne ki duygular yanında yoksa yarın sabah uyanıp ayılınca utanacağım şeyler söyleyebilirim şimdi ya da bırak hazır açmışken kapılarını kalbime biraz daha temiz hava girsin yalancıyımdır biraz ama bana inan sarhoşken hep çok sahiciyim yine fazla içmişim bu akşam da coşmuş kalbim, of nal gibiyim. sağır, kör, dilsiz görünür kalbim ama bil, ben aslında iyi biriyim bilirim, çok kirlidir aşk sicilim sadakat konusunda da pek iddialı değilim ama bu kez farklı olsun diye sen denersen, ben de denerim pek iyi olmadı şarkı, boş vereyim gel hadi “ortaçgil” dinleyelim sıcaklığını verirken sen bana sızayım aniden kollarında çok düşündüm kaçayım diye ama dedim; ne zaman anlaşmış ki kalple beyin ve hele ne zaman düşünsem seni yaprak gibi titriyorken kalbim 1. Sevişirdik Bazen Söz & Müzik: Teoman Şiir: Ahmet Erhan 2. Çoban Yıldızı Söz: Teoman Müzik: Calogero / Zazie 3. Galata’da Rıhtımda Söz & Müzik: Teoman 4. Ruhun Sarışın Söz: Müge Emirgil, Teoman Müzik: Barlas 5. 1 Kadın ve 1 Erkek Söz & Müzik: Teoman 6. Fahişe Söz & Müzik: Teoman 7. Gündüz Düşleri Söz & Müzik: Teoman 8. Mavi Kuş İle Küçük Kız Söz & Müzik: Teoman 9. Elveda Söz & Müzik: Teoman 10. Yalnız Kalpler Sütunu Söz & Müzik: Teoman 11. Uçurtmalar Söz: Elif Şafak Müzik: Teoman
  19. sakın sakın jön'ü dinleme benden de sana abla tavsiyesi büyükler ne derse doğru der. anne lafı dinle bir kaç ay sonra ortada ne aşk kalır nede başka bişey. şu an aşkın gözü kördür lafı var ya sanırım sen onu yaşıyorsun.
  20. 2007 de gitmiştim olimpos'a. Sanırım Türkmen Pansiyondu kaldığım yerin adı. En derli toplu pansiyon orası gibi gelmiş ve orayı seçmiştik arkadaşlarla. Yemekleri ve odaları güzeldi. Üniversite öğrencilerinin özellikle daha çok rağbet ettiği bir yer olimpos. Geçirdiğim en güzel tatillerden biriydi oradaki 15 günüm. Yalnız pansiyondan denize kadar gitmek için epey bi yürümek gerekiyor. Ama denize yaklaştığında tatlı su ile deniz suyunun olduğu noktayı görünce o yorgunluğa değiyor. Ki orayı hiç unutamamın sebeplerinden biri de arkadaşımın gazına gelip cola nın daha iyi bronzlaştırdığına dair teorisini gerçekleştirme çabam. bir litre colayı üzerime boca edip güneşin altına serilmemle birlikte neredeyse olimpostaki bütün arılar bana yapışmaya kalkıştı ve kendimi nasıl denize atacağımı şaşırdım. Ve bu seferde denizdeki küçük balıklardan habersiz ben onlara resmen yem oldum yaaa. Nasıl bişeydir o balıklar ööle vücudundaki yaralara bir saldırışları var ki. Yani anlayacağınız ilk günüm tamamen bir fiyasko. Tatil bitene kadar bütün arkadaşlara kahkaha malzemesi oldum bide
  21. ka d'argo
  22. Mouchette

    dükkan isimleri

    Ku ku le le... balkan göçmeni bir akrabamızın açtığı ve kısa sürede batırdığı küaför dükkanın adıydı bu. Bu bizde kullanılan bir deyimdir aslında. Anlamıda vay başımıza gelenler
  23. Mouchette

    Kadınlar için en zor soru ?

    Küçükken benden büyük akraba kızlarının giyinmelerine özenip allahım benimde büyüyünce o kadar çok kıyafetim olsun ki dolabı açıp baktığımda ne giyeceğimi şaşırayım derdim. ve oldu Kıyafet almayı, onları yıkayıp ütülemeyi dolaba yerleştirmeyi, ne giyeceğim ben diye şaşırıp kalmayı çok seviyorum. En kıymetlim onlar benim
  24. Bu filmi izleyeli epey bir zaman oldu. Hatta izlediğim gibi forumun Yabancı Sinema bölümüne hemen filmin tanıtımını yapmıştım. Mutlaka seyredin derim bu filmi. Bu küçük kız çocuğunun öyle güzel bakan gözleri var ki...
  25. Les Quatre Cent Coups (400 darbe) Bir François Truffaut filmi Yönetmen : François Truffaut Senaryo : François Truffaut , Marcel Moussy Görüntü Yönetmeni : Henri Decaë Müzik : Jean Constantin Yapım : 1959, Fransa Tür : Dram Oyuncular Jean-Pierre Léaud, Claire Maurier, Albert Rémy Yapım yılı 1959...ve zamanının çok ötesinde bir film. Yönetmenin daha 27 yaşında çektiği ilk uzun metrajlı filmi. Ve bu film ona en iyi yönetmen ödülünü de getirmiş. Konu çok gerçekçi. Küçük bir çocuğun bakış açısıyla anlatılıyor okul, aile, hapishane ekseninde yaşadıkları.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.