hakanaytac tarafından postalanan herşey
-
AHMET TÜRK:SİLAHLI MÜCADELE KÜRT'LERE ZARA VERİYOR
bu şekilde yönetim ileride bölünmeyi getirir. bu türkiye gibi birçok kökenden insanı barındıran bir ülke için son derece tehlikeli. ayrı ayrı (eyalet şeklinde) yönetimleri görüyoruz. yavaş yavaş artık bağımsızlık söz konusu olmaya başlıyor. bu sorunun bu şekilde değil de başka yollardan GAP'la, tarımla, işsizliği azaltmakla çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. ve bu politikaların bu sorunu çözeceğine de inanıyorum!!!
-
Arabistan'da bir kadın yüzüne bakan kocasını boşuyor !
Yüzüne bakan kocasını boşuyor Suudi Arabistan’da evli oldukları 30 yıl boyunca karısının yüzünü hiç görmemiş bir adam, merakına yenilip karısı uykudayken peçesini kaldırıp yüzüne baktı. O esnada uykudan kalkan karısı ise, geleneklere karşı geldiği için kocasından boşanmaya karar verdi. NTV-MSNBC -------------------------------------------------------------------------------- İsmi açıklanmayan 50 yaşındaki Suudi kadın, ülkenin güneybatısındaki Hamis Muşayt şehrinden geldiğini ve o bölgenin adetlerine göre, yüzünü her daim kapalı tutması gerektiğini söylüyor. Kadın Al Riyadh gazetesine yaptığı açıklamada kocası için, “Bunca yıldan sonra bu kadar bu kadar büyük bir hata yapmamalıydı” dedi. Kocasının defalarca özür dilediğini ve bir daha yüzüne bakmayacağına söz verdiğini belirten kadın, gene de boşanma isteğinden vazgeçmeyeceğini söyledi. Suudi Arabistan’da karı-koca arasında bu tarz boşanma vakaları daha önce de olmuştu. ”EVLİLİK YÜZE BAKMAKLA DEĞİL, SEVGİYLE OLUR” Ali al-Kahtani isimli bir Suudi erkek 10 yıldan sonra karısının yüzündeki peçeyi çıkarmaya çalışmış, karısı bunun üstüne mahkemeye giderek bu durumun tekrarlanmaması şartıyla evliliğini devam ettireceğini duyurmuştu. Ülkede 70 yaşındaki Om Rabia el-Gahdaray adlı bir kadın da ne çocuklarına, ne de eşine yüzünü göstermiş. Kadın, kocasının yüzünü görmek için hiç ısrar etmediğini söyleyerek, “Evlilik yüzünü görmek değil, birbirini sevmekle olur” diye konuşmuştu. Eşe yüz göstermemek İslam’da yer alan bir kural olmamasına rağmen, Suudi Arabistan’ın birçok bölgesinde uygulanıyor.
-
20. Yüzyılın En Büyük Lideri..!
yüzyılın en büyük lideri hatta bana göre tarihin gördüğü en büyük devlet adamı olan Atatürk maalesef ülkemiz tarafından küçük gösterilme çabalarını büyük bir kederle izliyorum. bugün 2. cumhuriyetçiler tarihin en büyük liderinin yaptığı devrimlerin ve ülkeyi yeninden ayağa kaldırmasının çok da zor şeyler olarak gösterilmemesi tamamen karşı devrimin bir diğer ayağıdır. 2.cumhuriyetçi kadronun gazetesi olan "taraf"ta 19 mayıs haberi manşet olması bir yana sadece iç sayfalarda küçük bir yer ayrılarak verildi. atatürk ün adı dahi hiç yer almadı. "19 mayıs yine coşkuyla kutlandı" gibi zırvalar kulllandı. bu gazetenin zaten kimlere hizmet ettiğini ve kimin "taraf"ında olduğunu gayet iyi biliyoruz. tehlikeli olansa böyle düşünenlerin her geçen gün artması ve güçlenmesi
-
İnsanlık Sosyalizme Muhtaç!...
işte insanlar gerçek anlamda paylaşması gerektiğini maalesef dünya yok olurken anlayacaktır. inşallah çok kötümser değilimdir
-
AKP'ye karşı Birleşik Merkez Sol İttifak CHP-GP-DSP-HYP-SHP-İP-BCP-10 Aralık Hareketi
bir chpli olarak chp içindeki insanların sizin düşüncenizden farklı bir düşünceye sahip olmadıklarını söyleyebilirim size. ve bu kişilerin de deniz baykal a güvenmedikleri konusunda emin olabilirsiniz. dediklerimi yanlış anlamışsın, ben böyle bir hareketin chp ile birlikte, o bahsettiğim düşüncede olan insanlarla birlikte olması gerektiğini söyledim BAY-KAL ile değil. tabi ki görüş ayrılıklarının olduğu yerler var. ancak temelde düşünceler, politikalar aynı. biz chp gençliği grup yorum dinleyerek duygulanırız, orak-çekiç altında saygıyla eğiliriz, devrimci che ve yoldaşlarının hüznüyle hıçkırıklara boğuluruz. tıkp sizin gibi yani. ancak maalesf partimizi kan emiciler ele geçirmiş durumda. peki neden ordasınız diyorsun. başka çaremiz mi var? biz seçimlerde chpye oy vermezsek akp bu ülkeye neler yapar ? bugün tkp chpnin oy oranında olsun, hatta barajı aşabilecek kadar oy alsın gider hiç düşünmeden oraya basarım oyumu. çünkü benim düşünce yapımı, amacımı, istediğim yönetim biçimini bugün chp yöneticileri bana veremez. tkp de değilim çünkü oyumun boşa gitmesini istemiyorum. oyumun boşa gitmemesi için de geniş kitlelerin chpyi terk etmesi gerekiyor. ancak bu çok zor. tuncay özkan parti kuracak, peki onun oy oranı ne olacak ? eğer ki barajı aşabilrse oyum onlarındır. her ne kadar tuncay özkan mhp kökenli olsa da ( en azından ben öylke duydum) tuncay özkan mhp kökenli olmasına rağmen yapacağı program sol bir program olacaktır, buna inanıyorum. ancak istemez miyim, gerçekten devrimci, gerçekten sosyalist insanların partisine oy, çok isterim ama.....
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
bu ülkede kürt sorunu yokturç. bu ülkede kürt kökenli yurttaşlarımızın pkk ya tepki koymaması sorunu vardır. bu soruna kürt sorunu olarak bakmak kürt kökenli yurttaşlarımızı dışlamaya yönelik bir yaklaşımdır. ancak bu sorun çözülürken veya çözülmeye çalışılrken kürt kökenli yurttaşlarımızın (yani kürtlerimizin) sorunlarına iyiden iyiye kulak vermek gerekmektedir. birilerini görmezden gelerek nasıl sorun çözülebileceğini düşünebiliyoruz ki !?!?!?
-
Ve Mehdi 'Türk Sol İslâm Hareketi'ni kuruyor...
****** faşizmi hakkında dedikleriniz çok doğru ama diğer din ve mezheplere saldırmanız hiç de doğru değil. "sol islam hareketi" diye birşeyin olması mümkün değildir olmasını da bir solcu ve mezhep ayrımı yapmadan müslüman olmama rağmen istemem. sol düşüncenin temelinde din, dil, ırk mezhep ayrılığı yoktur. her insan eşittir ve solun kapısı ona açıktır. siz faşizmden bahsederken aynı zamanda "maalesef" alevi ve bektaşi faşizmi yapıyorsunuz. eğer bir sol hareket olacaksa ve dinci, mezhepçi akp iktidarını yerinden etmeye aday olacaksa bunun alevisi, sünnisi, hristiyanı, musevisi, budisti, teisti yazılışı böyle olmayabilir), ateistiyle birlikte olması gerekmektedir !!!!
-
Bir Kızı Gıcık Etmek İçin Ne Yapardınız..
bazılarının benden çok bıyığı var, gerçekten de bıyıkları çıkmışlar oluyor
-
Mahir Çayan'ın kitaplarına yasak
işte görüyorsunuz yasakçı zihniyeti. özgürlük, düşünce özgürlüğü, düşünce benim olunca olmalı, senin olunca olmamalı. korkuyorlar, hala daha devrimcilerden korkuyorlar, çünkü onların ne kadar güçlü olduklarını ve bir araya gelirlerse, uyanırlarsa nasıl onları yerlerinden edeceklerini biliyorlar. ancak farkında değiller ki onlar yasak koydukça, onlar engellemeye kalkıştıkça buna inan insanları daha da artacaktır. ancak mahirlere, denizlere, yusuflara, hüseyinlere yapılan muamele sanki onların vatansever olmadıkları, ülkeyi bölmeye çalıştıkları, terörist oldukları yönünde. siz onlara terörist demeye ve onları yasaklamaya devam edin, gün gelecek o "teröristler" siz gibi "vatanseverleri" bulunduğunuz yerden alaşağı edeceklerdir. burada kimin vatansever, kimin vatanhaini olduğunu anlamak için sanırım şair baba nazım hikmetin "vatanhaini " şiirini tekrardan okumak gerekiyor !!!
-
Mahir Çayan'ın kitaplarına yasak
Mahir Çayan'ın kitaplarına yasak Ortada ne örgüt kaldı ne lider..34 yıl önceki yasak yeniden hortladı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Mahir Çayan?ın ?Toplu Yazılar? kitabını, ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceğine hükmederek, ?suçu ve suçluyu överek yasadışı terör örgütlerinin propagandası yaptığı? gerekçesiyle toplatılması kararı verdi. Avukat Sabri Kuşkonmaz, kararı NTVMSNBC için değerlendirirken, Çayan?ın 1974 yılında öldürüldüğünü ve bu tarihten itibaren de onun liderliğindeki örgütün dağıldığına dikkat çekti; ?Burada sözedilen örgütler o yıllarda olmuş bitmiş, şu anda olmayan örgütler? diyerek, kararı ?hukuku zorlamak? olarak değerlendirdi. Haberin devamı THKP-C lideri Mahir Çayan ve arkadaşları, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını önlemek amacıyla, 26 Mart 1972?de Ünye?deki Radar Üssü?nde çalışan üç İngiliz teknisyeni kaçırmış, İngilizlerle birlikte geldikleri Niksar?ın Kızıldere köyünde askerlerle girdikleri çatışma sonunda 30 Mart 1972?de öldürülmüştü. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi?nin Mahir Çayan?ın ?Toplu Yazılar? kitabının toplatılması ile ilgili kararı şöyle: MAHKEME KARARININ GEREKÇESİ ?... 3713 sayılı yasanın 6/son maddesi irdelendiğinde özellikle el koymaya konu kitabın birçok kısmında alıntıya dayalı yazıların mevcut olduğu, yer yer bilimsel eleştiri kapsamında kalan değerlendirmelerin bulunduğu, isimleri kamuoyunca bilinen ve kolluk kayıtlarında bulunan belli terör örgütleri ile ilgili terör örgütü ismi verilerek yüceltildiği, okuyuculara objektif kriterle değil, yüceltici ifadelerle terör örgütünden bahsedilip, somut bir şekilde şiddet teşvik edildiği, özellikle kitabın son kısımlarında THKC ve THKP gibi yasadışı örgütlerin propaganda mahiyetinde bildirimlerine yer verildiği dikkate alındığında bu eserin ifade özgürlüğü kapsamında ele alındığının kabul edilemeyeceği, el koyma için yeterli hukuki gerekçenin bulunduğu kanaat getirilerek talebin kabulüne karar verilmiştir.? Mahkeme, Su Yayınları?ndan çıkan ?Toplu Yazılar? kitabıyla birlikte, ?Devrimci Marşlar, Türküler, Ağıtlar, Şiirler? adlı kitap için de ?el koyma? kararı aldı. Kararda, ?...Özellikle el koymaya konu kitabın ilk 52 sayfasında, isimleri kamuoyunca bilinen belli suç örgütleri ile ilişkili kişilerin zaman zaman somut terör örgütü isimleri verilerek yüceltildiği, şiirlerin çoğunda kan, silah, direniş vs. temalar işlenerek okuyucuların somut bir şekilde şiddete teşvik edildiği, ifade özgürlüğü kapsamında kaleme alındığının kabul edilemeyeceği, el koyma için yeterli hukuki gerekçenin bulunduğu? kaydedildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi?ne bir dilekçe vererek, Çayan?ın kitabının toplatılmasına Su Yayınevi adına itiraz eden avukat Sabri Kuşkonmaz, itirazının gerekçesini NTVMSNBC?ye şöyle anlattı: AVUKAT: YILLARDIR YAYINLANAN KİTAP ?Mahir Çayan?ın yazıları ?Toplu Yazılar? veya ?Bütün Yazıları? olarak yıllardır yayınlanır. Birkaç kez belki toplatma yapıldığı oldu. Su Yayınları da, 68 olaylarının 40. yılı gibi önemli dönemsel özelliğinden dolayı, Mahir Çayan da o yılların simge isimlerinden biri olduğundan kitabını yayınladı. Ama dağıtımdan sonra çok hızlı bir şekilde, dört gün sonra toplatıldı. ?ŞU ANDA BU ÖRGÜTLER YOK? Burada sözedilen örgütler o yıllarda olmuş bitmiş, şu anda bu örgütler yok. Bunlar siyasal tarihimizin nesneleri. Biri çıkıp Kurtuluş Savaşı dönemindeki İngiliz Muhipleri Cemiyeti?ne ilişkin yazı yazınca, ?Vay, vatan haini misiniz siz!? demek gibi bir şeydir bu. Tarihimizde İngiliz Muhipleri Cemiyeti bir gerçekliktir, o tarihe ilişken yazarken onları da anarsınız. THKP-C aynı kapsamda olmasa da Türkiye Cumhuriyeti?nin tarihindeki örgütsel oluşumlardır ve bunların içinde Mahir Çayan birinci elden düşüncelerini yazmıştır. Şimdi kalkıp da yasadışı bir örgütü övmek iddiasıyla toplatma kararı vermek son derece anlamsızdır. Bu hukuku zorlamaktır. Bu verilerle kitabın toplatılması doğru değil.? ?ANTİDEMOKRATİK HUKUK ANLAYIŞINA DEVAM? Su Yayınları?nın sahibi Recep Tatar?ın derlediği ?Devrimci Marşlar, Türküler, Ağıtlar, Şiirler? kitabının toplatılmasıyla ilgili de şunları söyledi: ?Geçen gün bir televizyon kanalında 68?lilerin hep bir ağızdan söylediği şarkılar var bu kitabın içinde. O zaman o televizyon kanalının da yasadışı örgütleri övmek suçundan dolayı soruşturmaya tabi tutulması gerekir. Ama dediğimiz gibi burada bir çifte standart var. Bu çifte standartın içinde de yanlış bir hukuku uygulama ve açıkçası bütün makyajlara rağmen hukuk düzleminde anti-demokratik hukuk anlayışının devam ettiğinin bir göstergesi.? SU YAYINEVİ: TARİHSEL BELGE Su Yayınları?nın sahibi Recep Tatar da, kararla ilgili şunları söyledi: Mahir Çayan?ın kitabı için ?terör örgütünü övmek? suçlamasında bulunuluyor. Bakıldığında kitabın arkasında THKP-C ile ilgili o dönemdeki bildiriler var. Bunlar tarihsel belge niteliğinde. THKP-C, 1974?e kadar varoldu. Mahir?lerin öldürülmesinden sonra örgüt kendiliğinden feshedildi, devam etmedi. Bugün bu marşların, türkülerin kaydedildiği binlerce kaset ve CD var, bunları silemezsiniz ki. Kitap çıktığının ertesi günü toplatma tutanağı ulaştı. Bu şiirler ve marşlar halkın gönlündeki anıtlar.? ?DENİZ GEZMİŞ TAVUSKUŞU GİBİ GÖSTERİLİYOR? 78?lilerle Dayanışma Derneği Başkanı Celalettin Can ise, ifade özgürlüğüne vurgu yaparken, ?Hatırla Sevgili? dizisine dikkat çekti. ?Dizinin birçok yönden eleştirilmesi, tarihin ne kadar çarpıtıldığının tartışılması gerekirken, o dönemi hiç bilmeyen geniş kesimler üzerindeki olumlu etkisini? ifade eden Can, şöyle devam etti: ?Fakat maalesef hâlâ ölen devrimcilerden korkuluyor. Toprağın altındaki görüşler hâlâ bazılarını sarsıyor ve olmadık davranışlara itiyor. Büyük devrimciler sağken başına gelmedik bırakılmaz. Ama öldürüldükten sonra evliyalaştırılmaya çalışılır; içleri boşaltılarak. Bir süredir yapılan da bu; devrimcilerin ikonlaştırılması. Tavuskuşu gibi bir Deniz Gezmiş gösteriliyor.? TOPLATMAYA DAYANAK OLAN HÜKÜMLER Kitapların toplatılmasına dayanak gösterilen Basın Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu?nun ilgili hükümleri şöyle: Basın Kanunu: El koyma, dağıtım ve satış yasağı MADDE 25. - Soruşturma için sübut vasıtası olarak her türlü basılmış eserin en fazla üç adedine Cumhuriyet savcısı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kolluk el koyabilir. Soruşturma veya kovuşturmanın başlatılmış olması şartıyla 25.7.1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda, Anayasanın 174 üncü maddesinde yer alan inkılap kanunlarında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 146 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, 153 üncü maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında, 155 inci maddesinde, 311 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, 312 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarında, 312/a maddesinde ve 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarında öngörülen suçlarla ilgili olarak basılmış eserlerin tamamına hâkim kararıyla el konulabilir. Hangi dilde olursa olsun Türkiye dışında basılan süreli veya süresiz yayın ve gazetelerin ikinci fıkrada belirtilen suçları içerdiklerine dair kuvvetli delil bulunması halinde, bunların Türkiye?de dağıtılması veya satışa sunulması, Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine sulh ceza hâkiminin kararı ile yasaklanabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Başsavcılığının kararı yeterlidir. Bu karar en geç yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunulur. Kırksekiz saat içinde hâkim tarafından onaylanmaması halinde Cumhuriyet Başsavcılığının kararı hükümsüz kalır. Yukarıdaki fıkra uyarınca yasaklanmış yayın veya gazeteleri bilerek dağıtanlar veya satışa sunanlar bu yayınlar yoluyla işlenen suçlardan eser sahibi gibi sorumludurlar. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu MADDE 7- Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır. Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır: a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması. Terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin taşınması, slogan atılması veya ses cihazları ile yayın yapılması ya da terör örgütüne ait amblem ve işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi. İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.
-
6 mayıs 1972
çok güzel söyledin ancak ne yazıkki onlar bunu anlamazlar, anlayamazlar daha doğrusu anlamak istemezler. tam bağımsızlığı yaşatmak uğruna giriştikleri bu mücadele ne kadar onurlu, ne kadar doğru ve ne kadar atatürkçü bir harekettir bilemzler. atatürk ün bursa nutkunu görmezden gelerek ellerini taşın altına koymaktan çekinirleer, korkarlar. savunmaları da "ülkede savaş ortamı olmasındır" evet ülkede savaş ortamı olmasın, kardeş kardeşi vurmasın ama, amerikaya bağımsızlıklarını çıkarları uğruna teslim edenler ve buna tepki gösterenlere silah sıkan ******* benim kardeşim değildir ********
-
AKP'ye karşı Birleşik Merkez Sol İttifak CHP-GP-DSP-HYP-SHP-İP-BCP-10 Aralık Hareketi
burda sayılan "eski sol"partileri artık sol parti amacından sapmıştır doğru söylüyorsun. genç partinin solculukla alakası yoktur. hyp nin ise sol parti olduğunu düşünmüyorum, bu konuda pek bilgim yok ama. sol partilerin solculuktan çıkmalarının sebebi belki de bugüne kadarki iktidarlardır. insanlar sola, solculuğa, devrime, devrimciliğe inançlarını kaybetmişlerdir ve bu nedenle sol partilerin gerçekten solculuk anlamında alacakları oylar bellidir. (en azından bugüne kadar böyleydi) sol partilerin solculuktan çıkmasını fırsat bilen kurnazlar da belli rantlar adına bu partilere girmişler ve yönetimin en önemli kademelerini ele geçirmişlerdir. ancak bugün durum farklı, akp iktidarından geniş kesimler şikayetçi. bunu fırsat bilerek belki de bütün sol partilerin, solculukla alakası kalmasa da ( en azından solcu seçmeni bünyesinde bulunduran partilerin) bir araya gelip gerçekten solcu bir program ve politikayla yola çıkmaları birçok kesim tarafından olumlu bulunarak büyük oy alabilir. ayrıca burada daha birçok sol partiye yer verilmemiş. eğer olacaksa bu oluşumun içinde ödp, tkp, emep vb. partilerin de olması gerekmektedir. hatta bazı solcu dtp milletvekilleri dahi bulunabilir..gerçek anlamda solculuğu bu partiler ve kişiler yapıyor çünkü..
-
CHP'nin sözde kürt açılımı
görevli olan iktidar partisi değil midir ? muhalefet partisi icraat olarak ne yapabilir ki? ama herhangi bir politika üretmedikleri hakkında doğru söylüyorsun chp de bu konuda hiçbir şey yapmamıştır kabul ediyorum ama yine de önyargılı davranmamakta yarar olduğunu düşünüyorum. eğer yine söyleyip de birşeey yapmazlarsa o zaman eleştiriz. ancak inşallah dediğiniz gibi olur da akpnin oyları dtpye gider. bu söyleme kızacaklar olacaktır ancak ben "bazı" dtp milletvekillerini "terörist " olarak görmüyorum ve bu şekilde nitelendirilmesinden son derece rahatsızım. birşey daha söylemek istiyorum. ahmet türk açıklama yaptı " pkk kürt kökenli yurttaşlarımıza zarar veriyor. buna sebep olurlarsa tepkimizi koyarız " diye. bence bu dtp nin pkkdan kopuşunun bir göstergesi. bunu değerlendirerek dtplileri siyaset sahnesine çekmek ve gerçekten pkksız çözüme inandırmamız gerekmektedir. bazı şeyler konuşulmadan, diyalog kurmadan çözülemez !!!
-
6 mayıs 1972
artık bu konuda yorum yapmayacağım. çünkü bu konuda da her konuda olduğu gibi önyargıyla yaklaşanlar var. mhp veya akp sempatizanları tabi ki devrime ve devrimcilere söveceklerdir. çünkü onların içinde böyle bir duygu olmadığı için bu tutkuyu anlayamazlar. onlar daha bebekliklerinden itibaren sosyalizme, solculuğa, devrime, devrimcilere kinle bakarlar. bunun nedeni daha kundaktan bu şekilde yetiştirilmişlerdir. devrimin ve devrimciliğin ana amacı dünya üzerindeki her türlü emperyalizme, faşizme, baskıya, silaha ve kana susamışlara karşı savaşmaktır. yapılan birçok devrim de aslında silahla olmuştur. çünkü silaha silahla karşılık vermezseniz kaybedersiniz. bu nedenle silahsız devrim olmamıştır, olamaz da zaten. ancak devrimcilerin devrim yapabilmek adına kullandıkları silahlar ve öldürülen insanların sayısı asla sırf devrimci oldukları için katledilenlerden fazla olamaz. silahla, dağlarda savaşarak yapılan devrimleri kanıt olarak göstererek devrimcileri vahşi göstermek, silaha ve savaşa hayran göstermek son derece komiktir. devrimciler tam tersine savaş karşıtlarıdır çünkü. filistinde, ırakta olan savaşları protesto ederler. diyeceksiniz ki mhpliler de protesto ediyorlar bunu. evet onlar da protesto ediyorlar, ama onlar yalnızca "din kardeşleri " ölüyor diye protesto ederler. müslüman bir ülkenin musevi ve/veya hristiyan bir devlete yaptığı veya yapacağı bir zulme tepki göstermezler, tam tersine bunu desteklerler ve yapılan katliamlardan onur duyarlar. aramızdaki fark budur. şimdi diyecek olanlar vardır ; " müslüman zulmetmeez " diye. bu söylemlere alıştık. komik olmayın. gerçekten dine bağlı olan biri, bu hristiyanlık ve musevilik de olabilir, asla savaşmaz ve zulmetmez zaten !!!
-
6 mayıs 1972
tabi ki yallah bismilah allabu ekber diye bağıracaklar diyorsun. tabi ki cihada gider gibi bağıracaklar diyorsun. bu bir dini dayatmak ve insanları o dinin hegamonyası altına almaktır ve ben bu amaçla atılan sloganların altında değil şehit cenazesine, kardeşimin cenazesine gitmem. şu ana kadar rastlamadık ama eğer şehit olan bir yurttaşımız süryani olsaydı ne olacaktı. o zaman o cenazeye katılımın çok az olduğu söylenebilirdi. ayrıca deniz gezmişler de kürt-türk-ermeni-rum-laz yurttaşlarla omuz omuza faşizme ve emperyalizme karşı savaşmışlardır. aksini söylemek onların hareketini ve amaçlarını anlayamamış olmaktır.
-
CHP'nin sözde kürt açılımı
önyargılı davranmamak gerekiyor. her türlü icraata "oy avcılığı " şeklinde yaklaşırsak hiçbir çözüme destek olmamış oluruz !!! bu yüzden bir bakalım da ne diyorlar, ne öneriyorlar, ne amaçlıyorlar. yaptıkları politikaya göre yanlış ve doğru yanlarını eleştiririz !!!
-
İcraatın İçinden...
bir an için tuncay özkana ve hareketine inancımı kaybettiğim için utanç duyuyorum. bir an için onun da vazgeçtiğini ve iktidara teslim olduğunu düşünmüştüm. çok üzgünüm. ancak o kadar yakın hissettiklerimiz tarafından sırtımızdan bıçaklanıyoruz ki, artık kimseye güvenimiz kalmadı. herkese şüpheyle yaklaşıyoruz. bu hareket devam edecek ve biz de onların arkasında olmaya devam edeceğiz. şu anda tuncay özkana, arkadaşlarına ve biz kaç kişiyiz hareketine daha önce destek olmadığımız kadar destek olmalıyız !!!
-
VAKIT YAZARI KÜCÜK KIZA TECAVÜZDEN GÖZALTINDA!
diğer arkadaşa yazdığım cevapta olduğu gibi. ben bu olayın gerçek olup olmadığı veya suçlu olup olmadığıyla ilgili bir yorum yapmadım. bekleyip görmeyi düşünüyorum. ancak ben vakit gazetesinin "dört şahit olmadığı için suçsuz " demesine isyan ediyorum. vakit gazetesinin ve yazarlarının zihniyetini biliyoruz. ancak bu kadar ileri giderek t.c. anayasasını ve tck'yı hiçe sayarak şeriat hukukunda olan bu kararı istemeleri onların şeriat hukuku ve şeriat özleminde olduğunu açıkça göstermekte. eğer değilse söylesinler de nasıl olmadığını anlayalım !!!
-
VAKIT YAZARI KÜCÜK KIZA TECAVÜZDEN GÖZALTINDA!
arkadaşım ben vakit gazetesinin bu konudaki yorumundan bahsettim ve yorumunda da, "dört şahit yoksa suçsuzdur " diyor. bu da şeriat hukukudur. bu da onların şeriat hukukuna göre yargılanmasını istemektir. bu da şeriat istemektir. bu kadar basit. şeriat hakkında bilgim yok değil ve bu infaz biçiminin de şeriat hukukunda olduğunu gayet iyi biliyorum...
-
KANALTÜRK SATILDI
ilk başta ben de bu haberi duyunca, " eyvah " dedim. " demek tuncay özkan 'ı da kaybettik. " hatta ona içten içe sövdüm de ancak olayın iç yüzü böyle değil. bilindiği gibi maliyeciler sürekli kanalturk'un ensesindeydi. bir açık yakalamak ve hemen kanalı kapatmak için fırsat kolluyorlardı. böyle bir ortamda kimse kanalturk'e sahip çıkmadı. kanalı satın almaya veya ona yardımda bulunmaya yaklaşmadı. 24 milyon dolara ulaşan borç ve çalışanların paralarının bir türlü ödenememesi kanalın satışını zorunlu kıldı. peki kanalın satıldığı kişi ve zihniyeti... elbette bu zihniyette bir kişiye satılmamalıydı ama dün kanalturk ana haberini seyrettiyseniz, kerimcan kanal kimsenin kanalı almaya yanaşmadığını söyledi. tuncay özkanla birlikte satışı açıklamak için çıktıkları bültende sorulara cevap verirken neredeyse utançtan ve hırstan ağlayacaklardı. gelen tepkiler onları çok üzmüşlerdi ve ne diyeceklerini şaşırmışlardı. adeta. biz kaç kişiyiz platformu çalışmalarına devam edecek ve euroturk kanalıyla beraber medyada da yer almayı sürdürecekler. bu harekete olan inancımızı kaybetmememiz lazım...
-
Kürt kardeşime mektup!
çok güzel anlatmışsın tebrik ederim. milliyetçiliğin ırkçılığa varan olanı hangi millet için olursa olsun faşizmdir. ister türk milliyetçiliği, ister kürt milliyetçiliği, ister ermeni, ister rum, ister sırp vs. bir ırkı yüceltmek veya yermek kadar yanlış hiçbirşey yoktur. ülkenizi sevebilirsiniz ama bu sizin ırkçı olmanızı gerektirmez.
-
Kürt kardeşime mektup!
yaptığınızın ırkçılık olmadığını söylüyorsunuz ama belki de farkında olmadan düpedüz ırkçılık yapıyorsunuz. hiçbir millet, hiçbir ırk, iyi veya kötü olarak nitelendirilemez. o halkın içinde iyiler de vardır kötüler de. ne açıdan kürtler çok kötüymüş, çok aşağılıkmış ? veya ermeniler ? böyle bir yaklaşımla asıl siz türklere ve türklüğe zarar veriyorsunuz. hepimiz barışçıl bir biçimde bu ülkede yaşayabiliriz. ancak siz böyle düşünürseniz ve sizin gibi düşünenlerin sayısı fazla olursa bu mümkün olmaz. ırkçılık asla çözüm değildir, veya siz adını bir milletten tiksinmek olarak koyun...
-
İnsanlık Sosyalizme Muhtaç!...
karl marx'ın teorisi şuydu : önce köleci toplumlar vardı, sonra feodal topluma döndü, sonra burjuvalar yükseldi en sonunda da komunizm benimsenecek. tam olarak böyleydi galiba yanlış hatırlamıyorsam. ancak ben buna katılmıyorum. küreselleşme denilen yutturmacayla bütün kapitalist ülkeler daha güçlü hale geliyor ve artık sosyalist ülkeler de daha fazla dayanamamaya başladı. bütün dünya yavaş yavaş kapitalizmi benimsiyor ve benimseyecek. ancak insanlık en son sosyalizmi bir yaşam tarzı olarak kabul edecek. ancak bu dünyanın yok olmaya yüz tuttuğu ve üzerinde yaşancak bir yerden çıktığında olacaktır. ancak dünya yavaş yavaş bu dediğim hale geliyor. gıda fiyatlarının yükselmesi, yaşanacak olan su savaşları, küresel ısınma dolayısıyla dünyanın yok olamaya doğru gitmesi, salgın hastalıklar vs.... tüm bunları yaşayacak olan insanlık sosyalizmin doğru olduğunu fark edecek ve dünyada barışçıl, eşit ve adaletli yaşanarak insanlığın var olabileceğini düşünecek. o gün sosyalizmin zaferi olacaktır. ancak bu uygulanması zor sistem için çok geç kalınmış olacak. umarım benim dediğim gibi çıkmaz da insanlık sosyalizmin en doğru şey olduğunu bundan önce anlar....
-
VAKIT YAZARI KÜCÜK KIZA TECAVÜZDEN GÖZALTINDA!
işte görüyorsunuz artık. şeriat istiyorlar ve bunun için ellerinden geleni yapıyorlar diyoruz, laf ediyorlar. bu şeriat hukukudur, vakit gazetesi de bu yazarı şeriat hukukuna göre yargılamaya ve yargılatmaya çalışıyorlar. bu şeriat özlemi değildir de nedir. artık gözünüzü açın. gözlerini bile bile kapatanlara birşey diyemiyorum artık. şeriatçı bir gazete, şeriatçı bir yazar ve şeriatçı bir ceza istemi. hatırlarsanız çok sayın cumhurbaşkanımız abdullah gül, en sevdiği gazetenin vakit olduğunu söylemişti. en sevdiği haberler ve en sevdiği yorumlar da bunlar olsa gerek. başka söze gerek yok. bugünkü yöneticilerin de aynı fikirde ve aynı istekte olduklarını reddetmek kendini kandırmak olur !!!
-
1 Mayıs’a Merhaba...
1 mayısta provokasyon olur da şampiyonluk kutlamalarında olamaz mı. tam tersi 1 mayısta pkk sempatizanı da yurtseveri de bütün solcular birbirlerine birşey yapmazlar. ancak şampiyonluk kutlamalarında birkaç fenerli ellerine sopa veya başka silahlar alıp da kalabalığa saldıramaz mı ? ikincisinin gerçekleşmesi olasılığı daha fazladır. maalesef insanlarımız maç denince çıldırıyorlar ve karşı takım taraftarını düşman belliyorlar. bağdat caddesinde gördük 20-30 fenerli sokağı resmen "işgal etmiş " gelip geçen galatasaray taraftarına, arabalara saldırıyorlar. bu yaptıkları (başka bir kişiye saldırmak) tamamen insan haklarına ve hukuka aykırı olmasına ve cezalandırılması, dağıtılmaları gerekirken yanlarından polis geçiyor ama hiçbir şey yapmıyor. en küçük uyarıda bile bulunmuyor. karışıklığı yaratan kişilere polis müdahele eder ve olay büyümesin diye onları dağıtır. diyeceksiniz ki 1 mayısta karışıklık olmadı mı. oldu ama bu karışıklığı yaratan polsiin kendsiydi. ben ordaydım ve polis biber gazı sıkmadan veya insanları joblamaya başlamadan önce kimse hiçbir taşkınlık yapmadı veya polise saldırmadı. polis sert müdahale edince onlar da hem kaçarak hem de kendilerini korumak için karşı saldırıya geçerek kurtulmaya çalıştılar. artık insanlarımız işçinin, solcunun, devrimcinin eylemleriyle diğer yurttaşların eylemlerine devletin uyguladığı çifte standartı görsünler....