
hakanaytac
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
599 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
hakanaytac tarafından postalanan herşey
-
İslam'ın anlamı ve Putin'in İslam Anlayışı Üzerine
hakanaytac şurada cevap verdi: hakanaytac başlık Dini Konular - Din - Dinler
ben inanıyorum, aslında inanmak istiyorum. ama karşıma o kadar garip ve akıldışı, insanlıkdışı şeyler geliyor ki bu dinde olamaz diyorum. ben de sorularımı kesinlikle iyi niyetli biçimde soruyorum "birvarmışbiryokmus" adlı arkadaşa. ama görüyorum ki onlar bizi her denileni kayıtsız biçimde kabul edeceğimizi düşündüler. ancak biz diğerleri gibi olmadığımız ve düşündüğümüz için açıklamalar yeterli olmuyor... bizden herhalde bıktılar ve cevap vermekten vazgeçtiler artık -
İnananlar neye inandığını biliyor mu?
hakanaytac şurada cevap verdi: YARASA başlık Dini Konular - Din - Dinler
kurandaki o "ayetler" belki de hiç yoktur da uydurulmuştur... -
İslam'ın anlamı ve Putin'in İslam Anlayışı Üzerine
hakanaytac şurada cevap verdi: hakanaytac başlık Dini Konular - Din - Dinler
evet, bunlar "burada her soruya cevap verilir " başlığındaki sorularıma da cevap veriyor. zira ben orada "her soruya cevap veren"arkadaştan yanıt alamamıştım. eğer o başlığı okuduysanız bu yazının tam o da o yazıya cevap verdiğini görmüşsünüzdür. ben de diyorum ki, Allah böyle bir ayrım yapmamıştır, yapamaz. ortada bir tezatlık, bir çelişki olduğu ortadadır. tek değiştirilmeyen kitap Kur'andır diyenler hoşgörülü olduğu söylenen dinin kitabında bu ifadelerin bulunduğunu görünce ne diyecekler merak ediyorum. sonuç olarak Allah böyle bir ayrım yapmamıştır diye düşünerek bunun ya yanlış anlatıldığını ya da değiştirildiğini düşünüyorum. hem Kur'an ilk başlarda insanlara ezberletilerek bir araya toplandığı ve sonradan kitap olduğunu düşünürsek bunun değiştirilmesi çok kolaydır !! -
herhalde bir gün bir Türk Ayda veya Uzayın herhangi bir bölgesinde(!) yürürse şöyle diyecektir : "insanlık için küçük, ama bizim için büyük bir adım ! "
-
:D :D
- 2.558 cevap
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İslam'ın anlamı ve Putin'in İslam Anlayışı Üzerine
hakanaytac şurada cevap verdi: hakanaytac başlık Dini Konular - Din - Dinler
bunu herhalde, insanların kuranı kendi dillerinde okuyup onun gerçek yüzünü görmesi konusunda söyleyip dinden çıkacaklarını iddia ettin. ancak ben kuranda, şahsen bana ters gelen sözlerin yanlış aktarıldığını, çarpıtıldığını düşünüyorum... -
İnananlar neye inandığını biliyor mu?
hakanaytac şurada cevap verdi: YARASA başlık Dini Konular - Din - Dinler
ben sizin farklı islamı olmasını eleştirmenize birşey demedim. hatta bu konuda haklısınız bile. ben diğer arkadaşın farklı islamı kabul ediyorsa, neden farklı ibadet eden alevilere veya dinini kendi istediği şekilde yaşayanlara küfrettiklerini sormuştum. eğer islamın farklılığı kabul görüyorsa, farklı ibadete saygı duymak gerekmez mi ?? -
İslam'ın anlamı ve Putin'in İslam Anlayışı Üzerine
hakanaytac şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
İslam'ın anlamı ve Putin'in İslam anlayışı üzerine Kur?an 'ın, bir tek yerde etimolojiyle uğraşması, onun da dinin adı meselesi olması son derece dikkat çekicidir. İslam kelimesinin, bizzat Kur?an'ın verilerine göre, iki kökü bulunmaktadır. Bunlardan biri olan ?silm?, barış anlamına gelmekte ve bugünkü Arapça'da da aynen kullanılmaktadır. İkinci kök olan ?selam? ise huzur ve esenlik anlamına gelmektedir. İslam, işte bu iki kökten gelen bir kelimedir. O halde, İslam, esenlik ve barış için Yaratıcı'ya teslim olmak demektir. Görüldüğü gibi, Kur'an dininin her şeyden önce adında barış vardır. İslam'ın muhtevasında da, bütün insanlığı kucaklayan bir barış mesajı vardır; paylaşım ve insana saygı vardır. Bunun bir uzantısı olarak, Kur'an'da, hiçbir ayırıma gidilmeden insanın ürettiği bütün evrensel değerler kucaklanmaktadır. Ne yazık ki, dünyada, özellikle Batı'da İslam denildiği zaman, bu, bir grubun veya sistemin adı gibi algılanıyor; oysa Kur'an, İslam kelimesini, bir grubun veya sistemin adı gibi değil, evrensel barış ve esenlik anlamında kullanmaktadır. İslam bir adı değil, bir tavrı ifade eder. Daha doğrusu, İslam bir kampın değil, belirli bir algılayış ve yaşayış biçiminin adıdır. Kur'an, bütün medeniyetleri, insanlığın bütün mirasını değerlendirir, insana mutluluk getirici bütün değerleri İslam kavramı içinde ve şemsiyesi altında ele alır. Çok önemli bir nokta, İslam?ın, bütün peygamberlerin ortak mesajlarının adı olmasıdır. Bir başka ifadeyle, barış ve esenlik için değer üreten ve Yaratıcı'ya teslim olan, Yaratıcı dışında hiçbir kavram, kurum ve kişiye teslim olmayan bütün anlayışlar İslam?dır. Bir başka önemli nokta da, Kur'an?ın nüfus kâğıdıyla asla uğraşmamış olmasıdır. Kur'an, söz ve iddiaya değil, niyete ve eyleme bakar. Açık ifadesiyle, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden ve Kur'an?a inananlardan üç koşulu yerine getiren herkes cennete gider. Yani Müslüman, nüfus kâğıdında ne yazarsa yazsın, yeterlilik şartları olan şu üç değeri taşıyan kişidir: 1. Yaratıcı kudrete iman, 2. Âhirete yani hayatın ölüm dediğimiz dönüşümle bitmediğine iman, 3. Barış ve esenlik için değer üretmek, insanlığa hizmet vermek. Sayılan üç koşulu yerine getirenler, ?kurtulanlar?dır; insan olmanın onur burcu onlarındır. Nüfus kâğıdının ise Yaratıcı katında hiçbir anlamı yoktur. İSLAM DÜNYASI HANGİSİ? Bazı eserlerimde, Kur'an'dan hareketle yeni bir İslam dünyası tarifi yaptım. Bugünün İslam dünyasının özellikleri ise bu tarifteki özelliklere neredeyse hiç uymamaktadır. Kur'an'ın muhatabı insandır. Kur?an?ın, insan hayatına sokmak istediği değerler ile günümüzün ?sözde Müslümanlar?ının yaşantıları apayrı şeylerdir. Kur?an?dan hareketle bir değerlendirme yapıldığında, bugünkü İslam dünyası tarafından gerçek İslam değerlerinin çok az bir kısmının karşılandığı ortaya çıkar. İnsanlık, Kur'an'ın listesindeki değerler üzerinden bir puanlamaya tâbi tutulduğunda, ?İslam dünyası? diye bilinen camianın aldığı puanın, on üzerinden iki ya da üçü geçmediği; yedi-sekiz-dokuz gibi yüksek puanları başkalarının aldığı görülür. Özetle, İslam deyince ne anlamamız gerektiği, bana göre Müslüman dünyada, hatta İslam'la bir biçimde ilgilenen bütün coğrafyalarda, en ciddî meseledir. Bu mesele, Kur?an?dan hareketle çözüme ulaştırılmadan ne İslam dünyası rahat yüzü görebilir, hatta ne de insanlık dünyası. PUTİN?İN TEK SÖZLE BAŞLATTIĞI DEVRİM Sevindirici olan bir şey var: Avrasya coğrafyasının en büyük ülkesi olan Rusya?nın dirayetli devlet başkanı Putin, İslam ve Müslümanlar meselesinin ele alındığı bir toplantıda şu sözü söylemiştir: ?Biz, İslam ve Müslüman dendiğinde Kur?an?ı anlamak zorundayız ve ben böyle anlıyorum.? İtiraf edelim ki, bu sözü biz bugüne kadar, değil bir gayri Müslim devlet başkanından, Müslüman devlet adamlarından bile duyamadık. Oysaki işin esası bu sözdür, çözüm reçetesi bu sözdedir. İslam?ın dostu da düşmanı da geleneğin ?İslam? dediğini dünyanın önüne çıkardı ve hepsi diyalog veya kavgasını onunla yürüttü. Böyle olunca da ne diyalogdan hayır çıktı ne kavgadan kurtulmak mümkün oldu. Dünyanın, ?Müslüman ve İslam? dendiğinde Kur?an?ı anlamaya başladığı gün, insanlığın mutluluk ve huzur yolunda en güçlü adımı attığı gün olacaktır. Biz bu gerçeği, Batı dünyasına yıllardır anlatmaya çalıştık ama ne yazık ki onların İslam?a düşmanlıkları ve kısa vadeli çıkarları bizi anlamalarını engelledi. Putin, bir cümleyle büyük bir devrim yapmıştır. Biz bunu, küresel ölçekte bir devrim sayıyoruz. 20. Yüzyıl?ın en büyük devrimlerinden birini, komünizmi tarihe gömerek Gorbaçov yapmıştı; 21. Yüzyılı?ın en büyük devrimlerinden birinin ilk adımını da, bana göre, bir başka Rus devlet başkanı, Putin attı. Umarız, Putin?in telaffuz ettiği bu muhteşem fark ediş, başta Müslüman devlet adamları olmak üzere, diğer bütün liderler tarafından da fark edilir ve insanlığa mutluluk ve barış yolunda yeni bir kapı açılır. -
14 Ağustos 2008 Perşembe | Yazan: linde_ Unutulmaz şarkılar vardır. Vardır ki onlar bir döneme adlarını altın harflerle de yazdırmışlardır. Kimisi aşk sarhoşu eder, kimi insana huzur verir, kimisi de gündelik yaşama karışıp gider. Yapılan bir araştırma en iyi şarkıları ve kategorilerini belirledi. İnsana huzur veren şarkılar listesinde, ‘en rahatlatıcı şarkı’ unvanını REM grubunun ‘Everybod Hurts’ şarkısı kazandı. İngiltere’de yapılan bir müzik araştırmasında 18-65 yaş arasındaki 4 bin kişinin müzik zevkleri gözden geçirilip ‘en’ler listesi hazırlandı. Araştırmaya göre Rock’n Roll’un unutulmaz kralı Elvis Presley, ‘Can't Help Falling In Love’ şarkısıyla en iyi aşk şarkısı seçilirken, Whitney Houston’un Kevin Costner’la başrolünü paylaştığı The Bodyguard filminin müziği ‘I Will Always Love You’ ikinci sırada yerini aldı. En iyi düğün şarkısı sıralamasında Hugh Grant’ın başrolünü oynadığı ‘Dört Nikah Bir Cenaze’ (Four Weddings and a Funeral) filmindeki Wet Wet Wet'ten ‘Love Is All Around’ şarkısı layık görüldü. Listede yer alan ilginç bir kategoriyse hiç kuşkusuz ‘en avutucu şarkı’. Sarah Brightman ve Andrea Bocelli’nin düet yaptıkları ‘Time To Say Goodbye’ şarkısı, üzülenleri teselli etmedeki başarısıyla bu kategorideki bir numaralı şarkı oldu.
-
İnananlar neye inandığını biliyor mu?
hakanaytac şurada cevap verdi: YARASA başlık Dini Konular - Din - Dinler
yazınıza gülümseme işareti koymuşsunuz ama siz kendisiniz yazdıklarınız konusunda gülünç duruma düştünüz haberiniz yok. tabi ki hiçbir zaman tek doğru yoktur. her yönetim biçiminde farklılıklar vardır. her dinde her düşüncede... ama siz diğer düşüncelerin,yönetimlerin ve dinlerin de aynı olamayacağını söyleyerek islamı üstün kılmaya çalışmışsınız. peki madem islamiyetin de farklı olabileceğini söylüyorsunuz, (sadece iklim açısından değil örf ve adetlerden de olabilir bu farklılık) neden alevilerin ibadetlerine küfrediliyor, onlar "kafir" sayılııyor, günahkar olarak görülüyor ?? -
Allah'ın Varlığına Dair -Önyargısız Araştırma-
hakanaytac şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
arapçanın hiçbir kutsallığı yoktur. dileyen arapça konuşur ve arapça ibadet eder, bu açıdan özgürdür. ancak bazı matıklar var ki "din arapça gönderildiyse tabi ki arapça kutsal bir dil, tabi ki arapça ibadet edeceğiz, hatta aramızda arapça konuşacağız, arapça okuyacağız, arapça yazacağız "diyorlar. halbuki anlamıyorlar arap yarımadasına gönderilen bir din, oradakilerin anlaması için tabi ki arapça gönderilecek.. eğer uzakdoğuya gönderilseydi, yine arapça mı gönderilecekti ? tabi ki çince gönderilecekti oradaki insanların anlaması için. o zaman da şöyle diyeceklerdi kuşkusuz : " din çince gönderildiğine göre tabi ki çince kutsal bir dil !" -
Allah'ın Varlığına Dair -Önyargısız Araştırma-
hakanaytac şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
"arapçanın üstün bir dil olduğu için onu savunmadığınız" söyleminin sadece sözde kaldığını düşünüyorum ki birçok kişi var hala daha arapça okuyup yazmak isteyen, latin harflerine küfreden. türkçe hangi açıdan yetersiz, söyleyin de ona göre bilelim. yoksa bu sadece arap hayranlığından mı kaynaklanıyor. türkçenin yetersiz olması konusunda bir örnek vermek istiyorum. istanbul zeytinburnu'nda bir göğüs hastanesini tarif eden tabelalara "hıfzısıhha" yazılmış. anlamını bilmediğimden hemen sözlüğe açıp bakmıştım ancak bunun arapça olduğunu tahmin etmiyor değildim. "Hıfzıssıhha" kelimesi "sağlığın korunması" anlamına gelen Arapça bir isim tamlamasıdır. Bu şekilde kullanımıyla Türkçemizdeki belirtili isim tamlamasının karşılığı olur. Tamlamanın Arapça yapısındaki belirlilik ortadan kaldırılarak "Hıfz-ı sıhha" olarak da okunabilir. Sıhha; sıhhat kelimesinin Arapça imlasına göre okunmasından kaynaklanır ve hepimizin bildiği sağlık anlamına gelir. Hıfz ise korumak anlamına gelen hafaza kelimesinin mastarıdır. peki bu arapça yazılmış tabelaya ne ihtiyaç var ? oraya sağlığın korunması yazılmasının ne anlamı var ki herkes orayı "göğüs hastanesi" olarak biliyor. o tabela yerine "göğüs hastanesi" tabelası konulsa ne sakıncası olur ? ancak bu büyük ihtimalle " göğüs " kelimesinin açığa vurulmasının dinen caiz olmadığı fikri ve bundan duyulan rahatsızlıktan kaynaklanıyor. söyleyin gerçekten türkçe yetersiz mi, yoksa amaç bu şekillerle dilimize arap etkisi yaratmaya çalışmak ve dil yaşamımızı değiştirmek mi ? -
sigara içmiyorum, hiç de içmedim. sadece bir kereliğine denemiştim iyi ki de yapmışım. çünkü o günden itibaren sigaradan nefret etmeye başladım. zaten soluk almada problemlerim olduğundan yanımda sigara içildiğinde nefessiz kalmış hissediyorum kendimi. ama sigara tiryakilerini anlıyorum. onlar bulaştıkları illeti bir türlü bırakamıyorlar. ancak sedelina, senin de dediğin gibi önce inanmak gerekiyor. ben çok tiryaki gördüm bir anda küllükte söndürüp bir daha ağzına koymayan. fakat o gördüklerim genelde sağlık sorunları dolayısıyla bırakmak zorunda kalanlardı. hatta bir akrabama nasıl bıraktığını sorduğumda ; " ben onu değil, o beni bıraktı " demişti. varın siz düşünün demek ki istenilince bırakılıyor. tabi ki ilk günler zor geçiyor ama bu zor günler atlatılınca bir daha aramıyorsun. sağlıklı br toplum için herkesi sigarayı bırakmaya çağırıyorum ve Batılıların söylediği; " Türk gibi sigara içmek " sözü sadece deyimlerde kalsın diyorum..
-
bu başlığa kimse cevao yazmamış ancak gerçekten de Atatürk'ün ileri görüşlü özelliğini bir kez daha kantılayan ve düşmanlarını, onu çekemeyenleri, ona küfredenleri çatlatan bir örnek. ona önyargıyla bakanların kendisini ve düşüncelerini bir kez daha okumalarını tavsiye ederim(çoğu okumamıştır onu zaten) çünkü onun gibi bir lider Türk milletine hiç armağan edilmemişti. bizim ödevimizse onun gibi yeni liderler yetiştirmek olmalıdır. yüce Atatürk seni ne kadar arıyor ve özlüyoruz....
-
bütün yazdıklarına saygı duyuyor ve destekliyorum. hatta benim de sende olduğu gibi inancımda şüphelerim var. belki de hiç inanmıyorum tam emin değilim.ancak inananları rencide etmemek ve onların inançlarına saygı duymak adına daha güzel ifadeler yazmanı (tavsiye değil de ) tercih ederim. yoksa içimizdeki aşırılar seni gördükleri yerde bir kaşık suda boğabilirler
- 2.558 cevap
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR
hakanaytac şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
adem ile havvanın çocukları meselesinde de kabul etmediğim bir taraf yok çünkü bu konuda bilgim yok. yalnızca iki oğlu olduğunu biliyorum habil ile kabil adında. ben de soruyorum ; adem ile havvanın kızları var mıydı ??yoksa benim bildiğim gibi yalnızca iki oğlu mu var ? eğer öyleyse nasıl ürediler ?- 703 cevap
-
- Her soruya cevap verilir
- İslam
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR
hakanaytac şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
öncelikle soruma yanıt verdiğin için teşekkür ederim ancak ben sorumu sorarken "dost" ve "düşman" kavramlarını düşünerek, hangisinin anlatılmak istenerek söylendiğini anlamıştım. benim sorumdaki asıl merak "neden?"olduğu. neden müslümanlar, inanan veya inanmayan gayrimüslimlerle (yani hristiyan, musevi, budist, deist, ateist )dost olmayacakmış. sonuçta (inanmayanlar ve semavi dinler dışındakiler hariç) Allah'ın gönderdiğin dinler değiller mi ? benim görüşüme göre her din insanların iyiye, doğruya daha yakın olmabilmesi ve kötülüklerden kaçınması için gönderilmiştir ve temelde aslında hepsi aynıdır. aynı amaçtadırlar. yalnızca çarpıtılan ve öyle olmadığı halde öyle gösterilen bazı şeyler var. peki ibadet şekilleri ve bazı örf adetler farklı diye o dinden insanlarla dost olmamanın sebebi nedir ? Kur'anda herşeyin mantıklı açılaması olduğuna inanarak bu soruyu soruyorum. bu söz konusu sözler hangi ayette geçmektedir ? yoksa bu da çarpıtılan ve olmadığı halde olmuş gösterilen ayetlerden biri midir ? bunu öğrenmek istiyorum...- 703 cevap
-
- Her soruya cevap verilir
- İslam
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
ben artık bu tartışmayı sonlandırmak istiyorum çünkü maalesef bir yere varamıyoruz. ben sana başka bir şeyden bahsediyorum sen bana cinleri anlatıp bunlara inanmadığımı ima etmeye çalışıyorsun ve "cin görsen korkudan beyin damarların tıkanır " biçiminde garip ifadelerde bulunuyorsun. ben bu klonlanma konusundaki fikrinin geçmişte olduğu gibi "bazı" din adamlarının yeni bilimlere, yeni icatlara hiç düşünmeden ve koşulsuz bir biçimde karşı çıkmasının, bunların şeytan icadı veya kıyamet alameti olduğu düşüncelerinin devamı olduğunu düşünüyorum. zaten normal de karşılıyorum çünkü her dinde ve her millette sizin gibi aşırıların varlığı söz konusudur. ayrıca son soruma da yanıt istiyorum. eğer bütün insanlar bir şekilde, Allah'ın mucizesiyle ve önüne geçilemeyen bir virüsle kısır kalsalar ve insan uygarlığının devamı için tek çözüm klonlanma olsaydı bunu yapar mıydık yoksa bütün insanların yaşlanarak ölmesine göz yumarak sonumuzun gelmesini mi beklerdik ?
-
evet evreni sadece Allah yaratmıştır ve onu yaratabilecek olan tek kişi de Allah'tır buna inanıyorum. ancak bana insan klonlamanın günah, haram veya Allah'a isyan olduğu konusunda mantıklı ve kanıtlı hiçbir şey söylemediniz. bu da bunun günah veya haram olduğu konusunda bizi şüpheye düşürür. biz resim de yapabiliyoruz ama başka biri çıkıp da bize resim yapmak Allah'ın yarattığını taklit etmektir o yüzden günahtır diyebilir. bu yüzden bunun yasak olduğunu hiçbir sav desteklemez. bunlara inanmaktan çok mantığını araştırsak daha yerinde olur. hem belki de Allah başımıza öyle felaketler gönderecek ki belki de insan klonlamaya insanlığın devamı için mecbur kalacağız. belki de dünyadaki insanların hepsi kısır kalacak ! söyleyin Allah buna karar verip bunu gerçekleştiremez mi ? zararlı " ilim " olarak büyüyü gösteriyorsun ki büyü gerçek dışı bir durumdur. hangi büyünün gerçekleşmiş olduğu ortaya çıkmıştır. büyü hiçbir zaman bir ilim olarak kabul görmemiştir. ayrıca Kur'anda yasaklanmasının nedeninin de " insanlara kötülük yapmak istemek " olduğunu düşünüyorum. onun dışında bir dinin büyünün gerçekten olduğunu düşünmesi komiktir. çünkü bizim dine göre insanüstü güçlerimiz olamayacağıa göre büyü de yapamayız.... eğer yapabilsek bu dinin çelişkisi olurdu...
-
gerçekten sıkıcı. tamamlamadan kapattım. zaten gözler bozuk bir de üzerine bu eklenince kör olacağımı sandım bir an sanmayın sonucu sakladığımı 5ten fazlasını yanıtlamadım bile varın siz değerlendirin zekamı
-
eğer insanın aya ayak bastıığı konusunda şüpheleriniz varsa ; www.cidden.net sitesinden " Aya iniş sahnesi sahte miydi ? " konusunu bulun veya ; http://www.cidden.net/blog/2006/02/06/ayainis1/ linkini izleyin. göreceksiniz siz de aya kesinlikle ayak basılmadığı fikrini taşıyan hatta buna inanıldığını duyunca çılgına dönenlerden biri olacaksınız. aramıza şimdiden hoşgeldiniz
-
kastettiğim konu yapay döllenme, tüp bebek vesaire değil. bahsettiğim olay insan klonlanması. zararlı ilim derken neyi kastediyorsunuz ? bana bir örnek verin. eğer atom bombası diyecek olursanız atom o amaçla parçalanmamıştır. onu çıkarları doğrıltusunda kullanan politikacılardır. bilimadamları hiçbir zaman insanlığın aleyhine olacak araştırmalar içine girmezler. kötü niyetli, emperyalizmin kölesi haline gelmişlerden bahsetmiyorum tabi ki. ayrıca Allah'ın hangi bilime onay vereceğini, hangisine karşı çıkacağını nereden bileceğiz ? bunu din adamlarına soralım dersek, din inanca dayalı olduğu ve bilimle deneyle açıklanmayacağı için onların her söylediklerine inanmamız gerekir. yine " yaratmak Allah'a mahsustur " sözü belki de aslında Kur'anda geçerliliği olmayan sadece İslam kültürünün etkisi ve Allah'a olan saygıdan dolayı söylenmiş bir söz de olabilir. sonuçta biz bu dünyada birşeyler yapabiliyorsak dine göre bunu Allah'a borçluyuz. bunu yapabiliyorsak da Allah bunu yapmamız için bize bu gücü vermiştir. buraya kadar doğru mu ? eğer doğruysa ve biz insan klonlayabiliyorsak Allah'ın bize bu gücü vermiş olduğu bir gerçek değil midir ? Belki de Allah, kullarının "yaratilmesini" istiyordur ki bunu hiç bilemeyiz !!!
-
aya gitmiş olmak için aya gitmek derken, bahsettiğim ülkelerin birbirine karşı güç gösterileri olarak söylemiştim. hani küçük çocukların yaptığı gibi : " baaaak, ben aya gittim, ben süper gücüm. sen daha dünya ile uğraş" falan gibisinden
-
Yılmaz Özdil - Hürriyet Diplomatik kriz mi çıktı? Çarşafa mı dolandık? Bizim basın hemen koşar... Şükrü Elekdağ ne diyor? Onur Öymen ne diyor? Deniz Bölükbaşı ne diyor? Gündüz Aktan ne diyor? * 2'si CHP'li, 2'si MHP'li. * Ben bugüne kadar diplomatik kriz çıktığında "Dışişleri Bakanı Ali Babacan ne diyor?" diye merak eden basın mensubu görmedim. * "Hadi ilk olayım" dedim. Merak ettim... "Ali Babacan ne diyor?" Öğrenemedim. * Niye biliyor musunuz? Çünkü, bizim Dışişleri Bakanı, şeytanın karı boşadığı şu günlerde, sınırımızda savaş varken, Roma'ya tatile gitti! Hem de bir gün, iki gün değil, bir hafta... Ailecek... 5 Ağustos'ta gitti, zahmet edip, 12 Ağustos'ta sabaha karşı döndü memlekete... Bizim bakan bavulları toplayıp dönene kadar, Rusya Gürcistan'ı aldı! * Türkiye komada... Ali Babacan Roma'da. * Saldım çayıra... Mevlam kayıra.
-
hangi filmleri tekrar tekrar izleyebiliriz?
hakanaytac şurada cevap verdi: aysum başlık Sinema ve Tiyatro
bu soruya hazırlanan listeye bakarak cevap vermek kolay ama bu listeye alınmayan o kadar çok sayıda güzel ve defalarca izlenildiğinde bile bıktırmayan, ancak filmi "son defa" seyrederken repliğini sizin söylediğiniz, yanınızdaki kişinin de bu nedenle size küfrettiği o kadar çok film var ki bunlar arasında ayrım yapmak çok zordur. adeta evlatlarınız gibidirler. sizinle büyüler ve o vazgeçilmez filmlerin arasında bir eleme yapma durumunda kaldığınızda "anneni mi seviyorsun, babanı mı" sorusuyla karşılaşmış gibi hissedersiniz kendinizi... bu yüzden buraya konulmayan filmleri koymayın daha iyi ! çünkü bir "anneni mi seviyorsun,babanı mı " çaresizliğiyle daha karşılaşmak istemiyorum