Zıplanacak içerik

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. Arkadasim anladigim kadariyla yüzümüz batida zaten dönmüsüz böyle kalmali diyorsun! kisaca cevaplarsak kalsin kalmasinda sakinca yok sonra bir ülkenin baska ülkelerle birlikteligi o ülkenin dogasini kaybedecek anlaminada gelmez ,,gelmesine gelmez... yani aslinda Türkiye nin dünya üzerindeki belli baslı pakt lara üye olmasının aslında derin bir sakıncası yoktur. bu arada hic demiyorum! Mesele, ortak olmak ile ait olmak arasındaki ince cizgiyi iyi görmektir.. yani ortakligi illahin evlilige cevirmeye calismanin anlami yok? bu ortaklikdan cocuk beklemeye benzer Fransa, İngiltere ve Almanya, AB nin kurucu ülkeleridir. Hatta temel kanunların kabülunce cok büyük etkileride olmustur. Ancak, hala AB nin ic ictiatlarını kabul etmeyip, ,,dış islerde AB üyesiyim,, tavrındadırlar. Yani, temelde sorun bir gurubun üyesi olmakta degil, o gurubun yaptırımlarına ,,hayır,, diyebilecek basirette olmamasidir. Doguya döndük! veya Batiya olmadi kendimize döndük Burada önemli olan, dış baskılara neden olamaycak kadar derin ve kararlı idare ve sosyal hukuk devleti olmaktır! iste bu önemli arkadasim... yoksa yüzün nereye dönmüs önemli degildir sonunda heryer ayni kabak tadini verir ama bizler ne yapiyoruz bizler bunu basarmadan biz hala aksini yapıyor, öteki bagımlılıklarımıza yenilerini eklemege devam ederek, AB'ye üye olmaga çalışıyoruz... iste hatalarin büyügü!!! sirf bunlar cesaretle iceri dalmaya calismakla olmuyor O halde asil cesaretle üzerinde durmamiz gereken vede sorunu halletmenin asıl temeli Kürtçüler...Ermeniciler...Milliyetçiler...mezepciler...Muhammedciler,Adnancilar, Tarikatcilar,,,tekkeciler,Demokratlar...-Dinci-laik-Türk-kürt-Devşirme-milliyetçi-Dış sermaye-iç sermaye-Şehirli-Varoş, cular, dernekler vs... Dikkat edin hepside çizgide giden ve heran patlamaya hazır bombalar!!!! iste bu saplantilardan uzaklasip ,,gün Atamizin düşünceleri etrafinda birlesme günüdür gün tek nefes devletimizin degerli kurumlari etrafinda birlesme günüdür... Hükümetin milli olması ve devlet içindeki devşirmelerin itlafı;...Bölgede söz sahibi bir ülke olma adına ciddi dış siyaset yapılması; yani sivil halk olarak Hükümetin bu topraklar icin daha fazla calismasini saglamak buda halkimizin devsirme derneklere üye olarak degil daha yapici bu ülkenin kurumlarin icinde yer almasiyla olur.. tabii ülkemizde yine diyorum yeterince bunlari göremiyoruz! artik bundan sonra yapalim tarikatlar,cuppalar,tekkelerden uzaklasalim... iste bunlari yapamazsak AB nin bize vereceği tek şey, kölelik ve sömürüdür! ABD nin bize verecegi tek şeyde, bölünmüş ve ic savasa itilmiş bir ülkedir! iste son zamanlarda gelisen olaylar bu noktaya tirmanma gösterirken hatda o noktaya gelmisken Asker bu durumu görüp siyasi olarak karsi taaruza gecmistir...Allahtan saglam kalmis kurumumuz karsi tarafin pek dost davranmadigini görmüstür.. iste birlik icinde bizlerde bunu Askerler kadar bizlerin yani sivillerinde görebilme cesaretimiz önemlidir!! bunlari gören halklarin hakkida zor gaspetilir.. Bütün Sosyal ve Ekonomik durumumuz Avrupa standartlarına getirmek hükümetin oldugu kadar sivillerin elindedir sivillerin ülkenin kurumlarin icinde aktif olarak yer almasiyla olur.. sonracima bu kurumlardan biri olan sendikalar,,bu sendikacilari döverekde böyle degerli kurumlar yasatilamaz! yasatamazsan ülke olarak halklarini gaspeterler?bugün ringde perisan olan Akp hükümetinide Asker kurtarmistir askere kelle diyenlerinde kulaklari cinlasin?bu arada Efendi Türkler
  2. ´Tüket! Tüket! Tüket! Hayat dedigin bundan ibaret!´ ceza ceza ceza Hayat dedigin bundan ibaret! olmamali degilmi? biraz esneklik,,öyle degilmi lastik gibi Türkcemizi tele cevirmeninde anlami yok! Efendi Türkler
  3. 'Belçikalılar da Türk' Prof. Dr. Ahmet Arslan'ın ilginç iddiası: Belçika halkının kökenleri de aslında Oğuz boylarından geliyor Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıbbi Biyoloji Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Arslan, "Belçika halkı, binlerce yıl önce o bölgeye yerleşen Oğuzlardır" dedi. Orta Asya'da kurulan Selçukluların ilk başkentinin Genk olduğunu, şu anda Belçika'da da aynı adı taşıyan "Genk" kentinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Arslan şu iddiada bulundu: "Belçika'nın Genk Belediyesi'nin flamasında çift başlı kartal var. Bu çift baştan biri İç-Oğuzları diğeri Dış-Oğuzları temsil eder. Yani bugünkü Belçika'daki bu şehirlerin halkı binlerce yıl önce Belçika'ya yerleşmiş olan Oğuzlardır. Belçika'da Genk'in yanı sıra 'Gent' adında da bir şehir var. Bu şehirlerde siyah saçlı, beyaz tenli çok insan bulunuyor. Bu insanların fiziksel özelliği de tipik Oğuzların fiziksel özellikleriyle aynıdır." İsimler de benziyor Prof. Dr. Arslan, Şırnak, İdil, Genç ve Şam isimlerinin de binlerce yıl önce Turan diyarındaki kentlerin adlarıyla benzerlik taşıdığını ifade ederek şöyle konuştu: "Bu isimler Turan Yolu üzerindeki Türklerin genişleyen yerleşim yerlerinin imzasıdır. Diğer bir ilginç not da binlerce yıl önce Kazakistan'da 'Karacuğun kaplanı Amed ovasının aslanı' diyen Oğuz atası Bayındır Han'dır. Turan Yolu üzerindeki şehirlerden birine de Amed isminin verilmiş olması tesadüf değil." "Kürt boyları da aslında bir Oğuz boyudur" diyen Prof. Dr. Arslan sözlerini şöyle sürdürdü: "Oğuz devlet şemasında da görülen Kazıkurtlarının, Kürtlerle ilişkili olduğunu sanıyorum. Kürtlerin Dış-Oğuzlardan olduğu anlaşılmaktadır. Turan Yolu üzerinde her bir öbekleşme kurganları oluşturuyor. Her bir kurgan 90-100 bin insana ulaştığında Korkut Ataların ve Bayındır Hanların liderliğindeki Turan yolu üzerinde yerleşim yerleri oluşturulmaya başlanıyor. Kilise, cami ve sinagogun yapıları, hatta eski Selçuklu kümbetlerinin yapıları bu kurgan yapılarından kaynaklanmaktadır. Yaptığımız moleküler genetik çalışma ile göçler Orta Asya'dan Kafkasya'nın kuzey batısı ve batısı üzerinden geçiyor. Söz konusu göçlerle bu bölgelerdeki halklar oluştu. Bu göçler sırasında Avrupa halkı ile Türkler arasında bir kan bağı oldu."AA .........................................
  4. SEN VE BEN ANAM gökyüzü anam ,özgürlük anam,denizlerin mavisi anam,yildizlarin mavisi anam,analarin anasi anam, SADECE,DENİZ SADECE ,GÖKYÜZÜ SADECE,SEN VE BEN SADECE ÖZGÜRLÜK VE BEN BIRDE SEN ANAM GERISI HAVA CIVA BE ANAM! öylemi dersiniz..... cünkü o benim anam ,hepimizin anasi.hep ama hep kiskandim onu! Efendi Türkler
  5. benim anlamadigim cok saglikli türkce kelimelerimizden,de uyari almamiz! yani kullanilmasi sakincali kelimeleri topdan biyerde görsek inaniyorum hatalar daha azalacaktir hic olmasa emin olmadigimiz yerde karsilastirma olanagimiz olur.. ayni kelimeden bakiyorsun tekrar takiliyorsun nedenmi kelime güzel vede türkcemizde yeri saglam... alti aya gelince sifirlama ömür biter alti ay bitmez .. üc aya inse herhalde yakisir
  6. yuk kimse fisildamadi ,,sezgilerim öyle söyledi yoksa tam isabetmi! dankim
  7. Bir öykü! Atatürkçünün biri gezmek amacıyla Arap ülkelerine gitmiş dolaşırken molaşırken Sina’da yaşlı bir bedeviyle karşılaşmış. Ve sitem etmiş. Bizim önderliğimizi beğenmediniz. Ama gittiniz emperyalizmin kanatlarının altına girdiniz. Bunca yıl sonra iyi mi yaptık kötü mü diye hiç düşündünüz mü? Diye sormuş. Bedevi gülümsemiş, Peki siz bizi gavura nasıl kaptırdığınızı hiç düşündünüz mü diye yanıtlamış. Valla ben bunu hiç düşünmemiştim sence biz sizi niye kaptırdık. Çünkü demiş bedevi her şeyin başı bağımsızlıktır. Sizin Osmanlı gavura elini verdi kolunu kaptırdı. Azcık bağımlılıktan bir şey olmaz molmaz derkeeen önce bizi sonra da gün geldi bir şeyi daha kaptırdınız. Nedir o demiş? Atatürkçü. Bedevi Bak ben sana bir öykü anlatacağım dinler misin demiş ve onay alınca başlamış "Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın ters yönüne doğru, telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi; bu belirtilerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar. Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler. Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu kum sağanağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplanan deve, dile gelir: 'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin?' der. Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve 'Peki, başını çadıra sokabilirsin.' diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır. Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve, sahibine yine yalvarır; 'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım.' Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Peki' der Bedevi. Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır; 'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...' Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma, Bedevi'den önce, deve tepki gösterir; 'Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan...' İktidarları basiretsiz önderlikler kaptırır.' Demiş bedevi şimdi de Atatürk’ün koltuğunu kaptırdınız Gerçek önder; devenin başını bile, çadıra sokmasına izin vermeyen insandır... " KISSADAN HİSSE Atatürk'ten sonra gelen bütün önderler; devenin çadıra gıdım gıdım girmesine izin verdiler. 'Deve' deyip geçmeyin; kini ve sabrı çok derindir. Sizi çadırın dışına atacak kadar... Saygılarımla
  8. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Kemalizm
    Yazıda büyük bir "Atatürk sevgisizligi" var!!! 1.si, adam Kemaliz min temelini zaten bilmediği için, bu temelin varoluşla ilgisi olmadığını düşünüyor. Oysa Kemalist devrim temelleri 7000 yıl öncesine dayanır. Merak eden araştırır! Türk tanımı nereden gelir, Türklük nedir, yada taaa o dönemde Atatürk ün nasıl bir irade ile başa geldiğinin tanımının nasıl yapıldığı falan filan ayan beyan ortaya çıkar... 2.si, adam zaten Atatürk Devrimleri nin karşısında. Bunu direk yazmadan, güya Kemaliz içindeki yarayı (ki yok böyle birşey) işaret ederek, oluşan zeminin suçunu da onca Kemalist düşmanı vatan hainlerinin yediği haltlara değilde, Kemalistlere yamamaya çalışıyor... 3.sü, bu sahislar hayatında "Gençliğe Hitabe" yi okumamış, yada okumaktan haz etmemiş ki bu keliemeleri sarfetmiş. 4.sü, Bunca yazdıkları yetmez gibi yeni devrimler peşinde koşmayı da "hadi be oradan" diyerek aşağılamıştır... Hülasa, tamda AKP nin istekleriyle Kemalizm eleştirisi yapma cüretini gösteren birinin yazısını okumuş bulunuyoruz hissini veriyor!!! buda ayri bir basari
  9. yok yok kimse ölmüyecek yeni yilda yani önümüzdeki 2009.da .... 2008.de neler olur onu bilemem Sayin Gece Yağmuru sen biliyorsan 2008.de neler olur ,,lütfen söyle,,sonracima ben ne olucam bir bilgin vardir herhalde? ufakda olsa
  10. Arkadasim yazdiklarinla tabiki icini biraz doldurmani beklerdim ,bakiyorum yazdiklarinin icini ben nasil biraz daha nasi doldurabilirim! o zaman degisik daha etkili yapmaya calisalim? Tarihin hiçbir döneminde dışarıdan otoriter bir devletin gelipte başka bir devlete özgürlük getirdiği görülmemiştir.,, öyle degilmi Bush'un Yardımcısı Dick Cheney'den Tarihi İtiraf: Savaşımız İslam'la ,,öyle degilmi sonracima Bush: Irak'a saldırmayı Tanrı emretti,demedimi ,,insan düsünmeden edemiyor f.gülenle bush,un Tanrisi birmi! İkisinin de maksadı ülkelere özgürlük götürmekmi biri Irak a biri Türkiyeye? sunu demek istiyorum ülkemizde bu kadar acik yani basimizda yasanan ve ayni seneryo ülkemizde vede komsularimizda uygulamaya konulmasi calisilan bu seneryoyu daha alkislayan ne oldugunu ne bittigini bilmeyen Halkimiz var yazarimiz var hocamiz var mafyamiz var ückagitcimiz var Yıl 1923..İlk Meclis.. Atatürk Cumhuriyet'in ilkelerini uzun uzun anlatıyor. Meclis' teki ulemadan, yani din bilginlerinden biri oturduğu yerden "Laikliğin ne manaya geldiğini bir türlü anlamadım" diye müdahale edince. Gazi Mustafa Kemal yumruğunu kürsüye vurarak yanıt verir.. "Adam olmak demektir, hocam.. Adam olmak!..."...........birak icimizdekileri iste Adam olamayan Avrupa,dahi artik kendi aynasindan korkar olmustur bu aynaki onlarin cagdasliginin,da önündedir... bugün bakiyoruz ,,ortacag karanligindan kurtulan ülkelere ,o karanligin etrafinda daha ölüm danslari yapiyorlar ,,korktuklari kemalistler kadar adam olamamislar! ülkemizde cagdasligin yolundan giden halkimiza takdiklari ad kemalizimde o korkaklarin ürünüdür.. Çağının daima ilerisinde olan Atatürk'ün düşünceleri bu korkaklarin en büyük korkusudur cünkü bu düsünce gün gelecek cezayirdeki katliamin hesabini soracak gün gelecek Irakdaki katliamin gün gelecek icimizdeki en ufak olayin hesabini dahi soracaktir!!! iste bu nedenle kemalizim yani Atatürk'ün düşünceleri, Dünya ve Türk toplumunun sürekli güncel konusudur.... Atatürk'ün düşünceleri,onun yolundan gitmek militan düsünce yaratmaz.. o ülkenin birligini, halkin birligini ,ülke bütünlügünü disari karsi halk harekatini yaratir! bugün bununda ispati dis güclerin kemalist diyerek bugün icimizde militan genclik yaratamamistir cünkü militanlar emperyalistler tarafindan yönlendirilen bir hazir güctür... Atatürk'ün düşünceleri,onun yolundan gitmek militan düsünce yaratmaz.. o ülkenin birligini, halkin birligini ,ülke bütünlügünü disari karsi halk harekatini yaratir! bunu tekrarliyorum onun icin gün Atamizin düşünceleri etrafinda birlesme günüdür... Gücü toplanmış, tek nefes bir ülke!... böyle yaratilir böyle yaratilir diye düsünüyorum militanlikdan uzak! Efendi Türkler
  11. BU YAZI ANLAYANA!... ‘Önümüzdeki 2 ay içinde alınacak ve uygulamaya sokulacak kararlar bu ülkeyi 10 yıl içinde son derece kanlı bir iç savaşın içine sokacak kadar vahim...’ Bu cümle geçen akşam bir araya gelip uzun uzadıya süreci irdelediğim bir siyasetçiye ait... O genelde eleştirisini AK Parti üzerine kurdu. AK Parti’yi; Başbakan’ı eleştirdi... Ben ise bu kapsamlı eleştirilerin bir kısmına “kısmen” katılmakla birlikte çok başka bir açıdan meselelere dair düşüncemi söyledim... Ben AK Parti’yi eleştirmiyorum. Bir parça geri çekilip tarihe bakınca sonuç şayet ilk paragraftaki kadar vahim bir sona gidiyorsa bunun müsebbibinin “emaneti” kötü yöneten kadrolar olduğunu düşünüyorum. Benim temel eleştirim ise askere daha doğrusu TSK’nın komuta kademesine. Açık açık konuşalım. 2. AK Parti dönemi 2.Cumhuriyettir. AK Parti iktidarı Fethullah Gülen’in test sürüşüdür. 1989’dan bu yana ve 11 Eylül’den bu yana olan bitenleri değerlendirdiğinizde; Fethullah Gülen hareketinin nereden ve neden desteklendiğini anladığınızda, 28 Şubat süreciyle beraber, bugüne baktığınızda sonuç budur. Jakoben Kemalistler başaramadılar. Bu gerçeği de itiraf edin artık. Devlet yani mülkiye ve harbiye ilk sorumludur. Mülkiye ve harbiye 1950’den beri Atatürk’ün mirasını kötü yönetmiştir. (Aslında İsmet Paşa’yı milat almak daha doğru...) İkinci sorumlu ise siyaset-tarikat-mafya üçgenidir. (Son döneme medyayı da eklemek şarttır.) Müteahhit kafalı sağ zihniyetler bu ülkeyi yağmalatmıştır. Eğitim, sağlık ve adalet göçmüştür. Özal’la başlayan süreç ise mutlak teslimiyettir. Kimse kendini kandırmasın. Derviş’le başlayan süreç AK Parti tarafından milim sapma olmadan “başarı” ile sürdürülmektedir. 22 Temmuz günü ise ılımlı İslam artık iktidarını ilan etmiştir. Tandoğan’ı ve ardından birçok meydanı dolduran o milyonlara da, naçizane, bir önerim var... Aklınızdan geçen o cümleyi ben dahil herkes biliyor. Kendini Atatürkçü ve laik olarak niteleyen o “yüreği incinmiş” kitle son zamanlarda hep şu minvalde konuşuyor: “Özkök de bunlardan biriydi, Büyükanıt gelecek her şey bitecek. Hay Allah, galiba o da olmadı sıra Başbuğ’da...” Bu hastalıklı düşünceleri bir yana bırakın ve uyanın..! İddia ve tespitim şu: E-muhtıra’nın verildiği günden bu yana, bu ülkede en çok yıpranan kurum TSK’dır. Bunun müsebbibi de bizzat komuta kademesidir. Durun! Hemen hiddetlenmeyin... Biz daha öfkeliyiz. Neden mi? Şundan: 5 Kasım süreciyle ortaya çıktı; 2. Cumhuriyetin ilk büyük adımı atılmakta ve başka ellerin kurdurduğu ve orta vadede bize açık bir tehdit olacak şoven milliyetçi bir Kürdistan’a “olur” verilmektedir. Diğer adımları da 2008 ortasına kadar göreceğiz. Tahmin etmek zor değil... Elbette bu bir tercihtir. Siyasi bir tercihtir... Demokratik bir tercihtir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin karakterini değiştirecek nitelikte bu tercihi tercih etmeyen yığınların endişelerini ifade ettiğini düşündükleri samimi ve güvenilir bir siyasi kadro yoktur. AK Parti ise kendi içinden empatik bir Cumhuriyetçi anlayış çıkarma dinamiğinden maalesef mahrumdur. Bu onun kaçınılmaz sonu olacaktır. Ama endişe veren mesele bu sonun aynı zamanda Cumhuriyetin de sonu olmasıdır. Burada durun ve bir zahmet Atatürk’ün gençliğe hitabesini okuyun... (Yok gerçekten okuyun...) Bu metni , bir kariyer için, ezbeleyenlere ve ezberletenlere değil... Anlayıp, her ne pahasına olursa olsun, uygulayacaklara ihtiyaç duyulan günlerdeyiz. Atatürk, o hitabeyi de kalkıp ne askeri-sivil bürokratlara ne de siyasilere yazdı... Gençliğe yazdı... Okuyun ve düşünün... Serdar Akinan http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=99745,10,156
  12. Diyelim ki güçlü bir ülkesiniz. İşler tıkırında, sistem oturmuş, paranız var silah üretiminiz süper. Ama monoton giderse işler bozulabilir. Eh artık; geleceği garantiye almak lazım. Gücünüzü kullanarak güç toplamanız lazım. Bu arada gözünüze batan bir (x) ülke var. Coğrafyası iyi, yer altı kaynakları pek iyi. Ama pek gelişmemiş, pek de kullanılmamış. O ülkenin etinden sütünden faydalanmak ve biraz da kesim yapmak lazım. Ne yapmalı ne etmeli??? O ülkeyi bir çökertmeli??? Bir ülkeyi çökertmek için ne yapılır? Örneğin, o ülkenin etnik topluluk hareketlerini bulursunuz. Sonra gerginlik yaratabilecek açıklarını ararsınız. Sonra o toplulukların içinde paraya ihtiyacı olan birilerini bulup, onlara para verirsiniz ve tatlı tatlı stratejiler öğretip bozguncular yaratırsınız. Ve hakikaten bozarlar. Çünkü meslekleri bu olmuştur artık. Toplum gücü bölünmeye başlar. İnançları üstüne yatırım yaparsınız ve garip fikirler yaratırsınız; Yani Din sömürüsü. Yeniliklerin inançları bozduğunu kabul ettirirsiniz. Kapalı toplum olmanın sevap olduğunu işlersiniz. Radikal cahiller inançları kendine doğru esnetmeye başlar. Çarpıklıklar başlar. Sanatın şeytan işi olduğunu beyinlere kazırsınız. Kutuplaşmalar başlar. Bozguncunun hoşuna gider çünkü mesleğinde başarılıdır. Güç odakları onu sevmektedir artık. Eh bide tartışma ortamları yaratırsınız. Tartışmalar çatışmalara dönüverir. Yine para verip, savaşlarını ve liderlerini araştırırsınız. Azınlık haklarına oynamaya başlarsınız. Azınlıklar artık garip şeyler istemeye başlarlar. Devletin iyi niyeti, artık suçu haline gelmeye başlar. Güçlü ülkeler onu azarlamaya başlar. Savaş liderleri ile Dini liderler karşılaştırılmaya başlanır. Saf tutmalar ve cepheler artar. Devlet mi Din mi, laik mi ? Kaos burada da başlar Güç bölünmeye devam edecektir. Demokrasi adı altında bozguncuları ülke yönetimine sokarsınız, kanunların yönü değişmeye başlar. Bir takım stratejik kurumları kontrol etmeye başlarsınız, Medya kontrolü, finans kontrolü, haberleşme kontrolü.. Eh artık geriye fazla bişey kalmadı. Her an başlangıcı yapıp istediğiniz her şeyi yaptırabilirsiniz. Bunun için sadece bir kıvılcım beklersiniz ki haklı olasınız ve avucunuza alasınız. Kıvılcım = Mesela 11eylül 2001 filan gibi. Bunlar için 20-30 yıl süre ve bir miktar para yeterlidir. Sadece oyunun kurallarını iyi bileceksiniz ve görev aktarımını iyi yapacaksınız. O kadar kolay ki. Sonuç olarak; Boşta duran paranı kullandın.. İstihdamı kullandın.. Silahlarını eritmeye başladın.. Alemde forsunda artmaya başladı.. Güçlüler sınıfında daha güçlüsün artık.. Peki bu senaryo size ne anlatıyor? Yararlı bilgi veren bir hikayeyi mi? Yoksa içinde bulunduğumuz durumu mu? Gündemimize bir bakın; Ermeni soykırımı.. Yunan politikası, Kıbrıs Rum ve Türk sorunu... Kürt - Türk çatışması ... Meclisteki ve yerel yönetimdeki PKK lılar... Asker - Hükümet çatışması... Cumhurbaşkanlığı adayı kim?... Yabancıların arsa alımı ve finans kontrolü... Atatürkçü - İslamcı çatışması... İrtica... Din adamlarının cahilliği ve suskunluğu... Kürtçüler... Ermeniciler... Milliyetçiler... Cumhuriyetçiler... Muhammedciler... Atatürkçüler... Demokratlar... Ciler, cular, dernekler vs. Aramızdaki bozguncuların başarıları yüzünden bu kadar kutuplaşma yaşıyoruz. Herkes kendi tarafının iyi oldu-ğunu savunup sömürüsünü yapıyor ve bir türlü dengeyi tutturamıyoruz. 5-6 asır önce Fatih'in orduları Konstantinopol'e girdiklerinde, Bizanslı din adamları melekler sağ omuz damı?, sol omuz damı? bulunur diye tartışıyorlarmış. Şimdi bizim din adamlarımız* da kaşık sol ellemi sağ ellemi tutulur diye tartışıyorlar. Din adamlarımız saçma sapan şeyleri tartışacaklarına ülke menfaatini gözeten, ahlaklı ve medeni bir dünya insanı nasıl olmalı diye tartışsalar ya. Nerdeee. Hıristiyanlar Pazar günü kiliseye gittiğinde kutsal oluyorlar, biz cumaya gitmeyi espri konusu haline getiriyoruz. Birde Cumaya gittiğimizde şu ayak kokusu olmasa. Halbuki din adamlarımızın ne kadar büyük gücü var yüce insanımız üzerinde, ah bilseler. Diyanete giden paralar, hep cebimizden çıkıyor. Keşke din adamlarımız, ahlaksız insanların birazcık akıllanmalarını sağlamak için çalışsalar ya. Bu tartışmalar bu bölünmeler sadece bizi geriye götürüyor. Güçsüz bir ülkenin sonu nereye varabilir? Avrupa Birliğimi alacak sizi? Yok yaa!! Avrupa, gücü dağılmış bir ülkeyi alırmı? O kadar salakmı? Vize verirken bile dalga geçiyorlar artık!!! Amerikamı kollayacak? Siz problemli bir komşu istermisiniz? Tabi ki tek bir istekleri var; önce bölmek, sonra sömürmek. Şu anda bizi Irak haline getirmeye çalışıyorlar, bunu artık hepimiz biliyoruz.. Tek bir çaremiz var; GÜÇLÜ OLMAK. Neyin ülke menfaatine yararlı olduğunu iyi hesaplamak zorundayız. Arkadaşlar, Yaşadığınız toprağın, yediğiniz ekmeğin ve akıtılan kanlarımızın hakkını verin. Aranızda ki bozguncuların işlerini yapmalarına fırsat vermeyin. Birbirimizle çatışmamız sadece büyük güçlerin işine yarar. Bozgunculuğunuz soyunuzu kırar. Yolsuzluk ve rüşvet cebimizi kurutur. Özellikle devlette çalışan yöneticiler; Elinizi vicdanınıza koyun; Aldığınız maaş cebimizden çıkan paradır. işinizi yapın ve doğru yapın. Elinizi vicdanınıza koyun ve; Bozgunculara izin vermeyin. Rüşvete izin vermeyin. Yolsuzluk yapılmasına izin vermeyin. Yaklaşık 200 yıldır sürekli çalkantılı (Atatürk dönemi dışında) bir tarihimiz oldu. Hep batıya döndük ama hep bizi kullandılar. Artık doğunun kuvveti de bastırıyor, doğuya mı dönücez. Tek bir çaremiz var; Gücü toplanmış, tek nefes bir ülke!... Eğitimli medeni dünya insanları.. Sanatın ve sporun (televolesiz) geliştiği bir toplum.... Ben ülkeme inandığım için bunu yaptım size gönderdim. Sizde ülkenizin en küçük gücü olarak bugün bir şey yapın ve bunu herkese gönderin. Kendinizi iyi hissedeceksiniz.
  13. Efendi Türkler şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Politik Videolar
    Sayin yersoy bende tesekkür ederim böyle güzel paylasima sahip ciktigin icin.
  14. ILIMLI İSLÂM’I ORDU MU GETİRDİ? Vatan Gazetesi’nde 3 Ocak 2008 günü çıkan haberi birlikte okuyalım: “Aykırı iddiaların sahibi Prof. Yalçın Küçük: Eyyyyy ordu! İslamcıların gelmesinden sen sorumlusun. Aykırı tezlerin sahibi Prof. Yalçın Küçük, SKY Türk’te yayınlanan “Kalemler ve Kılıçlar² programında her hafta olduğu gibi yine çarpıcı iddialar ortaya attı. İslâmiyet’in önemli makamlarını İbranilerin işgal ettiğini savunan Yalçın Küçük’ ün suçlamalarından ordu da payını aldı. Program esnasında her zaman yaptığı gibi önce sesini iyice düşüren Küçük, peşinden haykırdı: Eyyyyy ordu! Siz yaptınız? İslâmı siz getirdiniz! Türkiye’nin aydınlık günlerinin önünü kapatmak için. 3 kişisiniz Tağmaç (Eski Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç 1969 – 72), Evren (Kenan Evren) ve Özkök (Hilmi Özkök)” X Profesör Yalçın Küçük’ün iddiaları düşündürücü… İslâm’ı ülkeye ordunun getirdiğini iddia eden Küçük, bu konuda üç kişiyi sorumlu tutuyor: Tağmaç, Evren ve Özkök… İşin hüzün veren yönü; artık ülkeye İslâm gelecek mi gelmeyecek mi kaygı ve tartışmaları bitmiş, (çünkü Türkiye zaten bir ılımlı İslâm devleti olmuş, yani İslâm ideolojisi, rejimin başına gelip oturmuş) İslâm’ı ülkeye kimin getirdiği tartışma ve suçlamaları aşaması başlamıştır… Beklenen ve tahmin edilen süreçti… İşliyor… Aymazlıklardan, boş vermişliklerden ve “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” lardan sonra; doğal olarak hangi süreç gelir? “Biz nerede ve nasıl hata yaptık da bu durumu düştük!” süreci… İşte şimdi laik, Atatürkçü, cumhuriyet’e gönül vermiş kesim için o süreç, yani “kafaya dank” süreci başlamış bulunmaktadır… Türkiye olarak; Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş’ın “Türkiye Cumhuriyet’i yıkılırken” diye adlandırdığı kitabında tanımladığı; “bir zaman gelecek, olan bitenleri neden zamanında fark etmedik, nasıl da Cumhuriyet’in elden gitmekte olduğunu anlayamadık…” türü konuşmaların yapılacağı ortam ve sürece girmiş bulunuyoruz… Humeyni, Paris’ten uçup, bir gecede Tahran hava alanına indi, İran’da da her şey bir gecede bitti… Bizim için ise, daha uçak havada… Laik, demokratik, cumhuriyete gönül vermiş, Atatürkçü kitleler için “Köprüden önce son çıkış” şansı henüz kaçırılmamış sayılabilir! X Ülkenin ılımlı İslâm devleti durumuna gelmesinin baş sorumlusu, Prof. Yalçın Küçük’ün iddia ettiği gibi ordu değil, düpedüz “MEDYA”dır!... Evet… Adına hak etmediği halde “ulusal” dedikleri MEDYADIR!.. Bunun hiç tartışılacak yönü yoktur! Tağmaç’ın, Evren’in, Özkök’ün hataları olmamış mıdır? Her üçünün de bu yönde göreceli olarak, az ya da çok yanlış tavır ve icraatları olmuş olabilir…. Ancak, her şeye karşın, medya şayet son yıllarda ki suskun ve teslimiyetçi konumunda olmasaydı; AKP hükümeti, İslâmcı ideolojiye dönük bu denli rahat icraatlar içinde olmaz ve devlet kadroları vasıtasıyla ülkenin ana damarlarına bu ölçüde köklü yerleşmezdi… X İslâmi rejimden sebeplenen ve bu dönemde keselerini doldurmaya devam eden kimi din simsarları; fanatik ve radikal dinci görünümü altında çıkacaklar ortaya ve şimdi diyecekler ki; “Ne olmuş yani, ülke İslâmlaşmışsa kötü mü olmuş? Siz Müslüman evlâdı değil misiniz? Bundan niçin rahatsızlık duyuyorsunuz? Herkes inandığı doğrultuda yaşasa kıyamet mi kopar? Vs…” Sanki Müslümanlık ve Müslümanlığı savunmak, öğretmek onların tekelinde… Açık ortamlarda tepki çekmemek için konuya ılımlı söylemlerle yaklaşanların; dış dünyaya kapalı süfli ortamlarında yani gerçek dünyalarında; “Mustafa Kemâl dinsizinin, kurduğu bu kafir rejimi er geç yıkacağız…” diye kükreyip coştuğunu iddia etmek, söylemek, herhalde gerçek dışı bir değerlendirme olmaz!. Nasıl oldu? Kim yaptı? Kimlerin ihmaliydi? Neden bu duruma geldik? Gerçek sorumlular ve suçlular kim?... Bütün bu soru, söylem ve tartışmaları bir kenara bırakıp; geri dönülmezliğin çaresizliğine düşmeden; yani KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ” şansını kaçırmadan AYMAK GEREKİR AYMAK! Hiç vakit yitirmeden ve “bana neci” olmadan; Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarına karşı akılcı ve demokratik mücadeleyi; bilinçli, kararlı ve inançlı olarak şuurlu biçimde ortaya koymak gerekiyor! Orduyu suçlamak ve yıpratmak, Cumhuriyet düşmanlarının ekmeğine yağ sürmek demektir... Zaten onların beklediği ve hararetle istedikleri de bu! Böyle bir yanlışlığa kesinlikle düşmemek gerekir… Hesap sorulacak, yakasına yapışılacak ve tepki gösterilecek bir yer varsa, o da hiç şüphesiz, bugün tanınmaz hale gelmiş olan MEDYADIR!... GÜDÜMLÜ VE KUKLA MEDYAYI adam etmeden, ülkede güneşin doğmasını beklemek, inanın ütopyadan öteye gidemez!.. ----------------------------------
  15. Efendi Türkler şurada bir başlık gönderdi: Politik Videolar
  16. Türbanlılar dudak dudağaydı Cemil İpekçi'nin sözleri türbanlı aileleri kızdıracak. İpekçi, Ortaköy'de bazı türbanlı kızların erkek arkadaşlarının kucaklarında oturduğunu söyledi. 04 Ocak 2008 Cuma NTV'de 'Haydi Gel Bizimle Ol' programına konuk olan tasarımcı Cemil İpekçi, ailesinin baskısıyla türban takan bazı kızların sokakta çok farklı davrandığına vurgu yaptı. İpekçi'nin sözleri türbanlı aileleri kızdıracak cinstendi: Pınar Kür: Bunlar kendi kendilerine karar veren insanlar değil. Aile baskısı. Herkes sizin babanız kadar hoşgörülü mü zannediyorsunuz? Cemil İpekçi: Hayır değil. Pınar Kür: Bu çocukların daha ilkokuldan itibaren başlarını bağlıyorlar. Zorluyorlar. Cemil İpekçi: O başını bağlayanlar da ne yapıyor, Ortaköy'e gidiyor başı bağlı. Ruju sürmüş çocuğun kucağına oturuyor. Bu Ramazan'da ben 30 gün boyunca hemen hemen 15 kere Sultanahmet'e gittim. Ben eğlencesini çok seviyorum. Sultanahmet Meydanı çocuklar Hyde Park gibiydi. Başlar türbanlı, sevgililerle el ele, dudak dudağa... Hele taksiden bir hanım indi. Ben bu kadar afeti devman neriman da birşey görmedim. Yani bu kadar güzel varlık da görmedim. Muazzam bir yüzü var. Türban takmış, hafif omuzları açık bir tişört, göbeği de meydanda... .....................................
  17. Efendi Türkler şurada cevap verdi: femalexx başlık Forum Oyunları
    ÜLKENI NE KADAR SEVIYORSUN? düsünme!!!! O halde diyorum vatan sevgimiz yanlış. Yanlış saçma sapan şeyleri seviyoruz. Milliyetçi bir dalga deniliyor. Hayır. Dünyadan habersiz kitleler. Ülkesini, toprağını, değerlerini tanımayan bir dalga... Nihat Genc.
  18. 17 gencin son mesajları YouTube'da Ankara 78'liler Derneği, 12 Eylül 1980 döneminde idam edilen 17 gencin ailelerine ve yakınlarına bıraktığı son mesajlardan oluşan kısa bir video hazırladı. Video YouTube'da büyük ilgi gördü. Ankara 78'liler Derneği tarafından hazırlanan 6 dakikalık videoda, idam edilen 17 sol görüşlü gencin ailelerine ve yakınlarına bıraktıkları son mesajlar yer alıyor. 12 Eylül dönemine ilişkin çeşitli istatistiki bilgilerle başlayan videoda, "Asmayalım da besleyelim mi?" denilerek 17 gencin idam edildiği yazılıyor. Görüntüleri izleyenleri duygulandıran mesajlardan bazıları şunlar: # İlyas Has: "Şu an size son mesajımı iletiyorum. Sizlerin yüzünü kara çıkaracak hiçbir şey yapmadım. Bugünlerde size ağır gelen bu itham gelecekte sizlere bir şeref payesi olarak görünecektir." # Ali Aktaş: "Aman ha... Aman Mavişim, karamsarlık yok... Her karanlığın bir aydınlığı, her zorluğun çıkacağı bir düzlük vardır, kuşkusuz... Haydi hoşçakal, gözlerinden öperim. Mavişim." # Necdet Adalı: "Sizleri ve ezilen halklar uğruna mücadeleyi erken bırakmak zorunda kaldığım için üzgünüm." İSTANBUL Milliyet ........................................
  19. Sayin Senarist Ayriyetten Senarist olmanin zorlugunu bildigim icin! yeni yilinizi özelden kutluyorum..yeni yilin kutlu olsunn sonra familyamizi kimseye kurban vermeye niyetli degiliz 2009 yilinda bizlere cok güzel günler bekliyor!! ona göre
  20. LUK Ailesinin yeni yilini kutlarim... hepinizin yeni yili kutlu olsun
  21. inanamiyorum nasil böyle bir olaya Amin diyebilirsin? sonra bunun icmeyle ne alakasi var ,,farzet var diyelim böylemi olmasi gerekiyor böyle igrenc bir olaya nasil arka cikabiliriz! güvenlik görevlilelerinde görevini tam yapmadigida ortadada ,sanki kutlarsaniz bunlar olabilir gibi? soruyorum Avrupaya bundan 40.sene önce yüzbinlerce Türk bayani yanliz basina buralara geldi !!! Avrupalilar icki icen millet sirf yilbasindada kutlamalari yok .. soruyorum simdiye kadar bir bayanimizi buralarda rahatsiz eden olmusmudur? evet ben bu igrenc olayi kiniyorum.. buna göz yumanlari bu olayi alkislayanlari ayriyetten Allaha havale ediyorum!!!
  22. bütün forum arkadaşlarımın yeni yılını kutluyorum

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.