Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. 'Ahlaksızlığı' Vakit açıkladı Gazete, dün “İşte Batı Ahlakı” manşetiyle, batıdaki ahlaksızlıkları sıraladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz Batının ilmini sanatını almadık, Maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık” sözleriyle başlayan tartışma sürüyor. AKP’ye yakınlığı ile bilinen “Anadolu’da Vakit Gazetesi” dün “İşte Batı Ahlakı” manşetiyle, batıdaki ahlaksızlıkları sıraladı. Haber başlığının altında “Erdoğan’ın sözlerinden rahatsız olan ’Frenk mukallidi’ (batı taklitçisi) çevreler, ’hangi ahlaksızlık, açıkla’ demeye başladı. Oysa Batılı yöneticiler ’batılı insanın ahlaksızlaştığı’nın farkına varıp, tedbir almaya çalışıyor “spotuna yer veren gazetede ”İşte Batı’nın ahlaksızlıkları“ denilerek şu sıralama yapıldı: * Aile mefhumu çöktü; ’evlilik’lerin yerini ’birlikte yaşama’ aldı... Kadınlar, kucaklarında ’bebek’ taşımak yerine ’köpek’ gezdirmeye başladı. * Yaşlılar, “huzurevlerine” terk edildi... Bir Alman bilim adamı, ”50 yıl sonrasının Almanyası, sadece huzurevlerinden ibaret olacak“ diyor... Genç nüfus, her yıl azalıyor. * Sapıklık had safhada... Homoseksüellik ve lezbiyenlik gibi sapıklıklar, ”cinsel yaşam özgürlüğü“ adı altında teşvik ediliyor... Homoseksüel belediye başkanlarının rezaletleri anlayışla karşılanıyor. * Birçok batı ülkesinde cinsellik yaşı 10-11’e inmiş durumda... Artık ilköğretim okullarının önlerinde bile prezervatif satılmaya başlandı. * Eroin başta olmak üzere her türlü uyuşturucu madde ve alkol bağımlılığı, ilkokul düzeyine inmiş durumda. * Komşuluk yok, misafirlik yok, yardımlaşma ve dayanışma yok. Batı insanı ”milyonlar içinde yalnız“ yaşıyor. * İnanç bunalımı, bütün Batı ülkelerini tehdit ediyor. Avrupa nüfusunun yarısı inançsız. .................................
  2. Efendi Türkler şurada cevap verdi: muki başlık Güncel Konular
    Olmaz kafatasi milliyetciligi yapsan bile olmaz? uzatmaya gerek yok bir düsün kahramanmarasda oyunun bas aktörleri kimlerdir daha dün yozgatda burda hayat kadini calisiyor diye saldiranlar kimlerdir Bir milliyetci kendi Irk ina mezhep farkliligi yüzünden saldirabilirmi! bir milliyetci yüzyillardir beraber yasadigi insanlari kendi topragin insanina hakaret etti diye infaz edebilirmi? evet yazilacak daha cok sey var yazacagiz kisa kisa anlasilir olsun diye .. sayin ismokismo ne yazikki benim gözümde bugün MHP daha net bir seriatci parti görünümündedir bu birgünde olacak olayda olamaz yukarda yazdiklarimida katarsak acaba yillardir seriata hizmet ettide bizmi farketmedik ,, ikisi karanlik bir tünelin tamamiydimi dersin ..yoksa MHP AKP bugün türban konusuna anlasmalari söz konusu olamazdi bugün üst kimligi müslümanliga tasiyacak türbani görmezden gelemezdi...türban bir masum istek degildir bir gücü vardir bu topraklari ezecek. vede Türk kimligini kaldiracak ee varmi böyle milliyetci kendi topragini ,kimligini teslim eden Efendi Türkler
  3. Nihat Genç iyice sertleşti! Nihat Genç AKP'ye oy veren vatandaşlar hakkında çok ağır konuştu: "Bunlar ****** ve ******* oy alıyorlar!.." SKY Türk televizyonunda yayınlanan "Nihat Genç ile Ne Var Ne Yok" adlı programda Nihat Genç, AK Parti seçmenine ağır eleştirilerde bulundu: "Bunlar ********* insanlar." ***********, ******* BUNLARA OY VERİYOR Nihat Genç, AKP'nin aldığı yüzde 47'lik oy oranı içinde zeki insanlar bulunmadığını iddia etti. "Bunlar zeki insanlardan, yazarlardan, ciddi siyasetçilerden oy alamazlar. Bunlar ******* insanlardan oy alırlar. Atarsın kapılarına iki kilo şeker, 5 kilo kömür alırsın oyunu" diyen Nihat Genç, insanların Borsa rakamları ile kandırıldığını, ancak bu ülkede insanların açlıktan, yetersiz beslenmeden öldüğünü savundu. EN ZEKİSİ NAZLI ILICAK, BİLEMEDİN FEHMİ KORU OLUR Gündemdeki türban tartışmalarına da değinen Genç, "Bunlar şartlanmış gibi türban tartışıyor. Bu sistem zeki insanlar yaratamaz. Bunların en zekisi Nazlı Ilıcak gibi olur, bilemedin Fehmi Koru kadar olur" diyerek iki gazeteciyi de "kafası çalışmayan ******** entellektüeli" ilan etti. MARGARİNLE KANSER EDİLDİK Türkiye'de Vita yağ ve margarinin moda haline getirildiğini ve bu yağlarla kanser edildiğini iddia eden Nihat Genç; "Beslenme çantasına çocuğunun ekmeğine margarin sürüp koyan anneler kendilerini bununla modern sandılar" dedi. İNSANLAR AÇLIKTAN ÖLÜYOR Mahsun Kırmızıgül'ün 'Beyaz Melek' filminde huzurevlerindeki insanların Doğu-Güneydoğu bakış açısıyla yansıtıldığını, ancak gerçekleri yansıtmadığını savundu. "Doğu'da, Güneydoğu'da insanlar huzurevine yerleştirilecek yaşa kadar mı yaşıyor ki? 50'sinde 60'ında yetersiz beslenmeden, açlıktan, böbrek yetersizliğinden ölüyor. Bunları anlatsana" dedi.Vatan
  4. Konya'da türban her yerde serbest olsun eylemi KONYA'da aralarında erkeklerin yanı sıra türbanlı kadınları ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 50 kişi, ellerinde `Başörtüsü Allahın emridir, örtünme inancına kimliğine sahip çık' yazılı parkart açarak eylem yaptı. Kayalıpark önünde 20'ye yakın sivil toplum kuruluşu bir araya gelerek `İnaç Özgürlüğü Platformu' adı altında basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Mazlum- Der Konya Şube Başkanı Mustafa Akmeşe, türbanın bütün kamu kurumlarında da serbest olması gerektiğini söyledi. Tıp Fakültesi ikinci sınıftan türbanı nedeniyle ayrıldığını söyleyen Hediye Betül Apan, başörtüsü üzerinde oynanan oyunlara son verme vaadidinde bulunanların ve başörtüsüne yönelik dayatmaları kaldıracaklarını söyleyenlerin henüz somut bir adım atmadığını söyledi. Apan, "Bu konuda somut bir adım atılmadı. Şu an dile getirilen çözüm yolları da sorunu çözecek nitelik taşımıyor" dedi. Hizmet alan ile verenler arasında hiçbir farkın olmadığını, türbanın sadece üniversitelerde serbest olmasıyla sorunun daha karmaşık hale geleceğini anlatan Apan şöyle konuştu: "Sadece üniversitelerdeki serbestlik sorunu daha karmaşık hale getirecektir. Eğitim üniversitelerden ibaret değildir. Bu alanda eğitimden sonra kişinin çalışma hakkı da vardır. Mevcut yasalarda başörtüsünü yasaklayan bir kanun yoktur. Bazı yönetmelik ve dayatmalar vardır. Bu haliyle sadece üniversitelerde yapılan bir düzenleme kabul edilemez. Başörtüsü kayıtsız şartsız bütün kurumlarda kaldırılmalı ya da hiçbir kanuni düzenleme yapılmadan fiilen dayatılan yasak aynı şekilde sonlandırılmalıdır." Açıklamadan sonra grup sessizce dağıldı. Van'da da türban eylemi VAN'da 74 haftadan bu yana her cumartesi günü sürdürelen `Başörtüsüne özgürlük' eylemi kapsamında bugün basın açıklamasını okuyan Umut- Der üyesi Erhan Şengül, CHP'yi eleştirirken, AKP ve MHP'yi de `samimiyetsizlikle' suçladı. Sanat Sokağı'nda Gökkuşağı, Umut-Der, İnsan-Der, Mazlum-Der, Memur-Sen ve Anadolu Gençlik Derneği üyesi yaklaşık 30 kişinin katılımıyla basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı platform adına Umut-Der üyesi Erhan Şengül okudu. Şengül, medyanın `başörtüsü', `türban' diyerek kavram kargaşası oluşturduğunu ve `enformatik bir terör estirdiğini' iddia etti. Şengül, şöyle dedi: "Tüm alanlarda koşulsuz özgürlük temel talebimizdir. Sorunun çözümü Meclis'tir. Meclis kamu vicdanını rahatlatacak adımları kararlıkla atmalıdır. Meclis iradesini ipotek altına almaya yönelik yüksek yargının beyanatını kınıyoruz. AKP ve MHP önerileri yüzeysel ve tribünlere oynayan, samimiyetten uzak görüntü arz etmektedir. CHP, bildiğimiz gibi partide milletvekili sıfatı taşıyan bir yaratık, `Örtünmek ahl^aksızlıktır, açılın özgürleşin' diyerek CHP mantığını ortaya koymakta ve fazla söze hacet bırakmamaktadır. Bölge halkının hassasiyetlerini yansıtması gereken DTP'de ise kafalar karışık." Grup üyeleri `Kahrolsun İsrail', `Başörtüsüne özgürlük' sloganları atarak dağıldı.ÇOBANOĞLU/ VAN, (DHA)
  5. Sende adam olacaksın seçmesini bileceksin! ..sectigine göre sevmesini bileceksin?bileceksinki ,kadin yüregi ses versin ,Ask versin! ,yemek versin....kisadan söyleyeyim ben Efendi Türkler olarak!! Meyve veren güzel agaci incitmeden silkelemesini bileceksin meyvelerini toplayabilesin bakin o zaman hermevsim agacimiz dalimiz budagimiz her dönem nasil meyvesini vermeden cicek aciyor.. Tek tip kadin yoktur Türban gibi ...Tek tip Ahlak(erotik) yoktur kadinimizda kadin toplumun süsüdür yeterki sevmesini bileceksin.. Efendi Türkler
  6. Efendi Türkler şurada cevap verdi: muki başlık Güncel Konular
    Hem Milliyetci hem Şeriatci olunurmu? Şeriatcidan Milliyetci olurmu ..Milliyetciden Şeriatci olurmu ..... duruma bakilirsa birileri caba sarfediyor? Efendi Türkler
  7. AKP'li vekil türban hedefini açıkladı 25 Ocak 2008 Taner ORAL KONYA DHA KONYA'da Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret eden AKP milletvekilleri, ilginç açıklamalarda bulundu. TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Konya Milletvekili Avukat Hüsnü Tuna, türban yasağıyla ilgili açıklama yaparken, "İnşallah hedefimiz kamu hizmetlerinde de, yani kamu hizmeti veren personellerde de böyle bir yasağın olmamasıdır. Bu utanç verici bir şey diye düşünüyorum."dedi. Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret eden AKP Konya Milletvekilleri Tarım ve Köyişleri Eski Bakanı Sami Güçlü, Ali Öztürk, Mustafa Kabakçı, Hüsnü Tuna ve Kerim Özkul katıldı. Milletvekilleri, gazetecilere çalışmalarıyla ilgili bilgiler verdi. TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Hüsnü Tuna, son günlerde tartışılan türban yasağıyla ilgili konuştu. Tuna," Biliyorsunuz Türkiye'de özgürleşme adına yeni bir Anayasa çalışması devam ediyor. Bunun için de bir değişiklik düşünülüyor. Bu değişkilte hedef bir, özgürlüğün sağlanması ikincisi bu özgürlüğü sağlayacak maddenin yargı veya başka bir unsur tarafından ortadan kaldırılmamasının tedbirinin alınması noktasında çalışma yapılıyor. İnşallah önümüzdeki hafta içinde netleşir. Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olursa, kamu hizmetinde yasak devam eder mi? İnşallah hedefimiz kamu hizmetlerinde de, yani kamu hizmeti veren personellerde de böyle bir yasağın olmamasıdır. Bu utanç verici bir şey diye düşünüyorum ben. Ama bunun yeri 42'nci madde değil. Çünkü 42'nci madde eğitim hakkıyla ilgili madde olduğu için. Orada çalışma hakkını düzenleyemiyoruz. Zamanı gelinçe inşallah o çerçevedeki düzenlemeler de gündeme gelecektir. "dedi. TAYİNLERDEN ŞİKAYET ETTİ AKP Milletvekili Mustafa Kabakçı'da konuşmasında tayin isteyen memurlardan şikayet etti. Kabakçı "Konya'ya tayin olduktan sonra evliyse kayınvalidesinin evinin yanına, evli değilse babasının evinin yanına tayin isteyenlerden de fırsat bulursak siyaset yapacağız. Bu biraz Konya ağızı bir şey oldu ama. Siyasetçi bu baskının altından samimi olarak kurtarılmalı. "dedi.
  8. 'Kim bu ahlaksız' 25 Ocak 2008 Başbakan Tayyip Erdoğan dün yurtdışına burslu olarak gönderilecek öğrencilere seslenirken ilginç bir cümle kurdu: "Biz batının ilmini sanatını almadık. Maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık." Başbakan'ın bu sözü, büyük bir tartışmaya neden oldu. Önce siyasi kulislerde sonra iş dünyasında bu söz şöyle yorumlandı: "Başbakan ahlaksızlık derken başı açık kadınları mı kastediyor?" Şimdi size soruyoruz Başbakan ne demek istedi, kimleri kasetti? Kim bu ahlaksızlar? KIM BU AHLAKSIZ! BÖL BÖLEBILDIGIN KADAR ÖNCE TÜRBAN SIMDI AHLAK Kim bu ahlaksızlar? başı açık kadınlar mı? Ya hu ben diyoruuuuuummm... Bazıları "Protokol Kuralları", "Saygı", "Adab", "Devlet Geleneği" nedir bilmiyorlar... Zerre kadar haberleri yok... Eğitilseler bile sindirebilecek kapasite yok... *********** -------------------- dıgıl mıgıl upf! Hakkıyla doğmak için, önce ölmek gerekir... Şiddete meylim vallahi dertten..T. boşig. .................... bugün hürriyet´e cikan manset vede degerli köse yazarimiz T. boşig.den daha önce yazmis oldugu güzel bir alinti eklenmistir Efendi Türkler
  9. inceledim acaba bir gariplik varmi diye bir marylin almislar onu cözemedim bir bayaninda oldugunu yeni farketiyorum sizin sayenizde sayin spices o anketi yapanlarin tabiki o andaki ruh halini bilemeyiz.. herseye ragmen güzel bir anket tikladiginiz icin tesekkürler herzaman duyarli davraniyorsunuz sayin isyanci sizede ayriyetten tesekkürederim
  10. Adamın biri kuyuya bir taş atıyor kırk akıllı çıkaramıyor! Aziz Nesin’in kemikleri sızlamıyordur. Neden mi? Bildiğini söyledi gitti merhum… Huzur içinde yatıyor. Salaklar topluluğu muyuz? Meselelerimizi ve toplumsal önceliklerimizi terörleştirerek, Türkiye’yi bölünme tehlikesi içine sokmaya çalışanların, medeniyetler zirvesinde uygarlık ve demokrasinin ölçütü olan laiklik ilkesinin korunması hususunda topluma doğru mesajlar verdiğine inanıyor musunuz? Memlekette demokrasi elbisesi bolaldıkça her bir uzvumuz gereksiz yerlerden çıkmaya başladı maalesef. Ayıplar ortada valla… Türban takmak, önemsiz ve masum bir uygulama gibi gösterilmeye çalışılsa da, cumhuriyetin temel ilkelerine ve kadınların özgürlüklerine aykırı olma yolunda ilerleyen bir süreç olmaya devam edecektir. Başbakan’ın bu son demeciyle türban, süreç olmaktan çıktı. Cumhuriyete ve çağdaş yaşamı benimsemiş, çağdaş Türk kadınının özgürlüklerine karşıt bir olguya dönüştürüldü. Dini ve sosyal değerler açısından herkes dilediği gibi giyinme konusunda özgür bırakılmalıdır. Ancaaakkk, bir dinin dayanak gösterilmesi, özel kılık kıyafet yasasının bireylere zorla kabul ettirilmesinde, söz konusu dini inanç, çağdaş toplumla bağdaşmayan bir değer olarak algılanabilir. Bu bir ‘hak ‘ değil… Simge mi? Hayır değil, olamaz da! Bu bizi tanımlayamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir işaret değildir. Peki nedir? Terördür. Evet Türbanı toplumsal bir terör haline getiren, konuşulmaya değer bulan, öncelikle PKK ile mücadele ve diğer meselelerimiz rafta durur iken, yapılan bazı gaflar nedeniyle dikkati başka yöne çeken, attığı yemi bize geveleten bir akıllı var işte… Nüfusumuzun çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkemizde, türbanın zorunlu bir dini ödev gibi sunulması, dini gerekleri yerine getiren Müslümanlar, getirmeyen Müslümanlar arasında kılık kıyafet yüzünden ayrımcılıkların sonucu bizi nereye götürecektir. Bir zamanlar bu yüzden Üniversiteyi bırakmak zorunda kalan çok arkadaşım oldu. Çok uzak değiliz yine o günlere. Türban takmayı reddedenlerin hiç kuşkusuz din karşıtı veya dinsiz olarak değerlendirildiği aşırı uçların hareket alanını genişletmek, devlet eğitiminin tarafsızlığı ilkesiyle uyumlu olmayan türbanın, farklı dini inanç ve itikat sahibi öğrenciler arasında çatışmaların doğmasına neden olabileceğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Avrupa’da da yasak… Dini simgeler, dini çağrıştıran imler. Eğitimden sonraki süreçte neler olacak? Türbanla okuyan bir öğrencinin eğitimden sonra mesleğini yerine getirirken de türban takmak isteyeceği bu konuda da dayatmada bulunacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Türban bir güvenlik meselesidir. Bu konuyu daha önceki yazımda da dile getirmiştim. Bu nedenle meseleye bu açıdan bakmanın daha doğru olacağı ve hafifletici nedenler taşıyacağı inancındayım. Türban terörünü yaratanlara bakın, nasılda kıs kıs gülüyorlar… Ahhh memleketimin insanı ahhh, uyanın! “Gaflet – Dalalet ve Hıyanet içinde bulunabilirler” demiş Atatürk! Aydan TUNCAYENGİN
  11. Arkadaşlar, Dünyaya tekrar gelmesini istediğiniz insanlar diye bir anket başlatılmış! İçlerinde ATAM içinde oylama yapılmış! İşte size adresi, aman tıklamayı unutmayın! http://www.whoshouldliveagain.com/
  12. haklisin arkadas her haberi inanmiyacaksin bu ülkede götürmeyenmi var baslari götürürse imamhatipli ne yapsin sanki ona ciksaydi götürmeyip fettul amcasinami teslim edecekdi yani bu mecazi anlamda bir misal bunada inanma..
  13. Efendi Türkler şurada cevap verdi: muki başlık Güncel Konular
    Hayirli olsun ne diyelim yeni yüz yeni cehre kazanacagiz? bakin Milli takimizin formasinin rengini bile yeni cehre kazandirdik turkuaz rengiyle bakarsin ADIMIZDA ISLAMI TURKUAZ OLMUS... eee ATAMIZIN kemiklerini sizlatmakdan korkmayan onuda yapar ...benim tavsiyem bu ikili bir daha Atamiza ziyarete gitmesin.. icerden yikamayanlar disardan yikmanin temelini atmislardir...vermisler bizimkilerin eline kazma küregi farkinda degiller bizimkilerde oh be toplumsal barisin yaratmanin mutluluguyla herhalde bilmiyorum ne yapiyorlardir..su anda ergonakon destaninimi okuyorlardir yoksa Bursa nutkunumu simdi sormak lazim ülkemizde seriatci tehlikesi bitmismidir artik hic bir arzulari kalmamismidir artik hersey tozpembemi olacaktir o kadar toz pembe olup islam ülkelerine örnek olup kilik kiyafet rengini birde o güzel kendi renklerini ihrac edecekmidir bu ikili ..baslari kapali kizlarin özgürlügü icin? gidiyoruz gidiyoruz kimsede bilmiyor nereye gittigimizi.. birileri bizi postalamis gidiyoruz ..Hayirli yolculuklar! türkcülük yapanlarinda kulaklari cinlasin..olsa olsa onlardan nurcu olur diyenler hakliymis...
  14. Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi? Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi? Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi? Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi? Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşımızdaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce, kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. Sonra da, otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi? Giresun?daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege?deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu?daki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul?daki, Ankara?daki işçiler, sizin için öldük. Adana?da, paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi? Bağımsızlık, Mustafa Kemal?den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın, dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi? Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı?nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi? Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere. Asıldık ey halkım, unutma bizi? Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile, karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde, öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, Batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi? Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi? Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi? UĞUR MUMCU
  15. ILIMLI ISLAM TÜRK ADI VE TÜRKIYENIN SONUMU! ilimli islam nasil gelecek öyle ya türkiyeye ..ee buda sade zahmetsiz Türbanla gelecek artik? artik toplumsal barisi yakaladik diyenler unutmasin ..dünyada artik bizim adimiz türkiye degil ..dünya ilimlidan anlayamadigindan dolayi adimiz otomatikmen islam ülkesi diye misralara dökülecek!!! Terör deyince kimnederse desin dünyada akla islam terörü akla geliyor öyle olsun öyle olmasin? emperyalistlerin dünya üzerinde oynadiklari oyunun en büyük proganda silahi nasil düsünürseniz düsünün !!! düsünün düsünün dünyada islam terörü diyince neden, akilli bir kul ,bir ülke ,bir devlet ..bu nedemek böyle dünyada dinler arasi barismi saglanir diyebiliyor... islam ülkesi diye bir filistine sahip cikamayan dünyadan ne beklenir .. o kadar zormuydu filistin sorununu cözmek öyle degilmi ? bakin yakin zamanda ne tehlikelerin icine sürüklenecegimizi göremeyenler daha Türban diretmesinin pesinde ..unutmayin bu Türban sorunu ne isler acacak basimiza onu siralamakla bitmez ?.. sirf ülke icinde barisi zedelemeyecek .. dünyada yalnizliga itilen siradan bir ülke konumuna gelecegiz .. Türk gibi güclü Türk gibi efendi Türk gibi dürüst ..Türkler bizim dostumuzdur ..Türkler caliskandir Türkler Zekidir Türkler cagdastir Türkler Uygardir evet evet onlarin hepsi Tarih olacagini bugünden görmemek ... bakar kör olmak lazim .. o kadar yazilacak sey varki..yazamiyorum artik gözlerim doldu ister inanin ister inanmayin ,acin Avrupa radyolarini hergün islami terör diye her saat basi duyarsin.. bu yaziyi yazmami iten bugün en büyük etken bugün gene radyoda her saat basi verilen bir haber Almanyada artik telefonlar dinleme yasasi yürürlüge kondugunu anlatiyor sebebide islami terör...eee fettul nerede bu radyolara okadar uzakmi? gülermisin aglarmisin... Efendi Türkler
  16. Acaba şans oyunundan Gemi ciksaydi ne yapacakdi ? yoksa onuda almayip karsisinda Misirmi patlatirdi!
  17. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    AKP'nin milleti okuma yetenegi yok. fakat okudugunu sanarak güzel cümleler kurmakda durmak yola devam diyor yolu birak halkimiz kendini suanda irana indigimizi düsünüyor... ne diyordu enson mamalarini kestik yani birilerin mamasini kesmis ..kestiklerini kimyiyor Aile boyu evet artik bu durumu herkes görüyor öyleyse ayakta tutan ne? ABD Türkiye'ye fazlasıyla egemen konumda AKP yerinde duruyor ABD onları başa oturtuyor. Son iki seçim hileli seçimdir. Sandık sonuçları açıklanmadı. Yalnızca seçim sonucu açıklandı. Yani açıklanan sonuçların yasal dayanagı yok. %47 ayakları havada bir sayıdır. Ayrıca dogru bile olsa teslim olmak yok direnmek var. Şeyhlerin vs'lerin arabası bir yere kadar gider sahtekarlıgın yolu sonsuz degildir. Direnmesini bilen onları alt´etmeyi başarır,...Askerimize gelince hep askere yüklenmek olmaz ...ikincisi bazilari rüya görüyor bizleri kimse alt edemez ..eee kullanmak varken alt etmeye gerek yok !!! sayin DIPNOTUN güzel bir lafi var günesli yarinlar görecegiz cocuklar günesli yarinlar... bu ülke sevket kazanlara kalmayacak! Efendi Türkler
  18. Efendi Türkler şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    22 Ocak 2008 ’KİRLİ GAZETECİLİK’ O gazeteye böyle Şeyler söylemedim O gazeteye böyle Şeyler söylemedim Aydın Doğan’ın mektubu ulaştığında Şevket Kazan, Anadolu’da Vakit Gazetesi’ne noter aracılığıyla göndereceği yalanlama metnini hazırlıyordu. "Ben o gazeteye böyle şöyler söylemedim" diyen Kazan’a göre, gazete, eskiden yazdığı kitaptan bazı bölümleri almış, çarpıtmış ve kendi ağzından yeni söylenmiş gibi yayınlamıştı. MİLLİYET Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Fikret Bila, eski Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın bürosuna girdiğinde, o, Anadolu’da Vakit Gazetesi’ne noter aracılığıyla göndereceği yalanlama metnini tamamlıyordu. Kazan, Aydın Doğan’dan gelen mektubu okudu. "Ben o gazeteye böyle şeyler söylemedim" dedi ve Ankara 10’uncu Noteri vasıtasıyla göndereceği metnin bir kopyasını da Aydın Doğan’a iletti. Vakit Gazetesi, Kazan’ın eskiden yazdığı bir kitabı almış, buradaki bazı bölümleri çarpıtarak sanki onun ağzından yeni söylenmiş gibi yayınlamıştı. Şevket Kazan’ın gazeteye gönderdiği tekzip şu cümleyle başlıyordu: SÖZLERİMİ ÇARPITTINIZ "12 Ocak 2008 tarih ve 2229 sayılı Vakit Gazetesi’nin birinci sayfasında ’KİRLİ GAZETECİLİK’ başlığı altında, benim ve muhataplardan Aydın Doğan’ın adı zikredilerek ve sözlerim tamamen çarpıtılarak yapılan bir yayın ve bu yayına karşı şahsımı kastederek Aydın Doğan tarafından (Zırva 1, 2...) şeklinde verilen cevaplara karşı aşağıdaki açıklamayı yapmak zarureti hasıl olmuştur: 11 Ocak 2008 tarihinde saat 12.00 sıralarında, Vakit Gazetesi’nden Yusuf Melih isimli muhabir beni telefonla aradı. Adı geçen kişi benden 28 Şubat dönemini anlatan Refah Gerçeği (Cilt 3) kitabının yazarı olmam münasebetiyle bu konuda ne diyeceğimi sordu. Ben de kendisine ’Birkaç yıldan beri 28 Şubat’ın atmosferini, yaşandığı tarihten farklı olarak değerlendiren bir hayli itirafçı gazete yazarı olduğundan’ bahsettim. O tarihlerde rantiyeci medyanın tamamının aynı tavır içerisinde hareket ettiğini, Refah Gerçeği kitabımın 3. cildinde bir asker dostumun çizdiği krokide gösterildiği gibi bir organizasyon içinde REFAHYOL Hükümeti’ni yıkmak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledim. Rantiyeci medyanın bize yüklenmesinin, rant kaynaklarının kesilmesinden kaynaklandığını, hatta bu konuda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Tansu Çiller’in 10 Mayıs 1997 tarihinde DYP’nin Sultanahmet Mitingi’nde Doğan Grubu’na ne kadar teşvik verildiğini açıkladığını ve bu konuşmayı Refah Gerçeği kitabımda da yazdığımı belirttim. Bu konuda o mitingden bir gün sonraki Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin haber metinlerine de bakılmasını tavsiye ettim. Daha sonra özellikle Genelkurmay brifinglerinin yapıldığı tarihlerde, rantiyeci medya çevrelerinin büyük sıkıntıda olduklarına ve bu sebeple borçlarının ertelenmesine, eğer böyle hareket edilecek olursa hükümetin üzerine daha fazla gelmeyeceklerine dair aracılarla haber gönderildiğini ve bunu Refah Gerçeği kitabımda yazdığımı belirttim. Ben konuşmamda ve kitabımda ’rantiyeci medya’ dedim, ’Dinç Grubu’ dedim, ’Uzan Grubu’ dedim ama Vakit Gazetesi muhabirine yaptığım açıklamaları müteakip, söylediklerimin saptırılmaması hususunu bilhassa belirttim ve yayınlanacak haber metninin en geç saat 14.30’a kadar mutlaka şahsıma fakslanmasını ve onayım alındıktan sonra basılmasını ısrarla rica ettim ve bu sözü aldıktan sonra telefon görüşmemiz bitti. Ne var ki ilgililer Parti Merkezi’ne saat 17.00’ye kadar yayınlayacakları yazıyı göndermedi. VAKİT BENİ OYUNA GETİRDİ Saat 17.00’de partiden ayrıldıktan sonra Vakit Gazetesi’nden 11.01.2008 tarihinde saat 17.22’de çekilmiş ve benim beyanatımla ilgili 2 sayfalık bir faks ve yine aynı tarih ve aynı saatte yine Vakit Gazetesi tarafından çekilmiş Aydın Doğan’ın şahsıma cevaplarını içeren iki faks Genel Merkez’den bir görevli tarafından evime getirildi. Faksları incelediğimde gazete tarafından bir oyunla karşı karşıya bırakıldığımı gördüm. Evvela benim beyanatım henüz gazetede çıkmamıştı. Gazetede çıkmayan beyanatıma nasıl olmuş da Aydın Doğan cevap vermişti. Bunun mantığını anlamak mümkün değildi. Saniyen beyanlarım fahiş biçimde tahrif edilmişti. Saat 18.20’de Vakit Gazetesi Haber Müdürü Fatih Akkaya’ya parti basın danışmanlarım vasıtasıyla ulaştım ve bu yazımın yayınlanmasına asla müsaade etmediğimi, çünkü bütün uyarılarıma rağmen sözlerimin tahrif edildiğini, ben açıklamamda ’rantiyeci medya’, ’Doğan Grubu’, şeklinde ifadeler kullanırken, sanki muhatabım Aydın Doğan’mış gibi sözlerimin çarpıtıldığını, bu çarpıtmalara ’Ahlaksız Teklif’ gibi çirkin ifadeler eklendiğini esefle müşahede ettiğimi söyledim. Herhalde haberi baskıya vermiş olacaklar ki, vaziyeti kurtarmak için bu defa bana yalvarmaya ve yazının orasını burasını düzeltelim demeye başladılar. Neresini düzeltmeleri gerekiyorsa hepsini tek tek söylememe ve tamam demelerine rağmen bir gün sonra gazeteyi alıp okuduğumda içeride bazı düzeltmeler yapmakla birlikte, baş sayfada hiçbir düzeltme yapmadıklarını ve haberi manşetten ancak kendilerine yakışan ’Kirli Gazetecilik’ başlığıyla yayınladıklarını gördüm. Keza aynı akşam Vakit Haber Müdürü ile görüşmemin hemen sonrasında Milliyet Ankara Bürosu’ndan, Sayın Aydın Doğan’ın 12.01.2008 tarihli 3 sayfalık mektubu da ev adresime getirildi. DoĞan aracI göndermedi Evvela Sayın Aydın Doğan’ın hem gazetede hem mektubunda yaptığı açıklamalara cevap veriyorum: Sayın Doğan gönderdiği mektupta; gazeteciye gönderdiği cevapların başına, ’Eğer Sayın Şevket Kazan bunları gerçekten söylemişse ve gazeteniz sözlerini çarpıtmamışsa cevaplarım şunlardır’ diye bir cümle koyduğunu ifade ediyor. Esas konulara gelince; Sayın Aydın Doğan, ’Doğan Grubu’nun 2000 yılına kadar devletten alınmış tek kuruş kredisi yoktur. Sizi bu iddianızı kanıtlamaya davet ediyorum. Aksi halde hakkınızda mahkemeye başvuracağım’ diyordu. Ben bu konudaki beyanımı, Başbakan Yardımcısı Sayın Tansu Çiller’in 10 Mayıs 1997’de Sultanahmet Meydanı’ndaki mitingine ve bir gün sonra kendilerinde yayınlanan açıklamalarına dayanarak vermiştim. Kaldı ki Sayın Doğan da, şahsıma gönderdiği özel mektubun içine koyduğu ve 8 Temmuz 1996 tarihinde Sayın Erbakan’a hitaben yazdığı mektupta da ’Biz de kredi kullanıyoruz, önemli olan bu kredilerin haksız mı, yoksa piyasa kurallarına uygun mu alındığıdır’ diyerek benim dediklerimi doğruluyordu. Aracı gönderme meselesine gelince; Ben mülakatımda Genelkurmay brifingleri öncesinde, rantiyeci medya tarafından yapılan ve bir anlamda taraflar arasında sulh teklifine benzeyen bazı önerilerin kulağıma geldiğini söyledim. Böyle bir teklifin bizzat Aydın Doğan tarafından gönderilen bir kişi aracılığıyla yapıldığını asla söylemedim. Bu konuda da Refah Gerçeği kitabımın 3. cildinde benzer bir beyanım vardır. ASKİ’YİDE ÇARPITTILAR Sayın Doğan’ın ASKİ’de Erbakan’la görüşmesi meselesine gelince, Görüşmemde, hükümetin istifasından sonra ASKİ Sosyal Tesisleri’nde yapılan görüşmede Sayın Aydın Doğan’ın REFAHYOL Hükümeti zamanında Maliye memurlarınca baskı altına alınmaktan şikáyet ettiğini, başka bir şey söylemediğini açıkça ifade ettim, ancak yayınlanan haberde gördüm ki bu da çarpıtılmış. Olayın aslı budur. İşbu açıklamamın Basın Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre her türlü hukuki haklarımı mahfuz tutarak ilgililerce tavzihini önemle rica ederim. SAYIN NOTER, dört nüshadan ibaret işbu ihtarnamenin, birer nüshasının muhataplara tebliğini, bir nüshasının dairenizde muhafazasını, tebliğ şerhini muhtevi bir nüshasının ise tarafıma verilmesini saygılarımla arz ederim." Komployu kuranları faka bastıran belge ŞEVKET Kazan’ın, Ankara 10’uncu Noteri aracılığıyla gönderdiği tekzip şunu açıkça ortaya koyuyordu. Vakit Gazetesi, Aydın Doğan’a karşı tam anlamıyla "sivil bir andıç" hazırlamıştı. Olmayan bir mülakat yayınlanmış, Şevket Kazan’ın kitabından alınan bazı bölümler çarpıtılarak tam anlamıyla "fabrikasyon" bir yayın hazırlanmıştı. Ancak onların da bilmedikleri bir şey vardı. Aydın Doğan’ın yıllardır uyguladığı bir alışkanlığı vardı. Siyasi liderlerle yaptığı görüşmeleri daha sonra bir "konuşma notu" haline getirir, bunun bir kopyasına kendi kasasına koyar, ötekini de konuştuğu lidere gönderirdi. Nitekim Refahyol döneminde Başbakan Necmettin Erbakan’la yaptığı iki görüşmeyi "görüşme notları" haline getirmiş, öyle iletmişti. Madem bazı dosyalar açılıyordu, artık o dönemin zihniyetine ışık tutacak bu görüşmelerin de o günkü notlarını açıklamanın zamanı gelmişti. Görüşmelerden biri Ankara Belediyesi’ne ait ASKİ tesisinde, öteki ise Başbakanlık Konutu’nda yapılmıştı. İşte o iki görüşmenin görüşme notları. (Dizinin 4. bölümünde yayınlanacak.) Toplantıya katılanların tam listesi ve yapılan konuşmalar. Erbakan ne demiş, Aydın Doğan ne cevap vermişti. Kimmiş bu 40 bin dolar alan gazeteciler/_newsimages/4824594.jpg ŞEVKET Kazan, daha önce yayınlanan kitabında, Doğan ve Bilgin gruplarında çalışan bazı gazetelerde, 40-50 bin dolar maaş alan yazarların bulunduğunu, hükümetin bunların üzerine gitmesi üzerine rahatsız olduğunu iddia ediyordu. Kitabında ayrıca "rantiyeci yazarlar" dediği bu kişilerin listesini ve aldıkları paraları veriyordu. Aydın Doğan gönderdiği mektubunda, çok açık bir ifadeyle kendi yayın gurubunda 40 bin dolar maaş alan kimsenin bulunmadığını belirtti. Şevket Kazan bu sözlere şu cevabı verdi: "Doğan Grubu, Dinç Grubu ve Uzan Grubu yazarlarına 50 bin, 40 bin dolar aylık ödendiğini ben Refah Gerçeği kitabımın 3. cildinde Emre Kongar’ın 22.10.1998 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan ve daha sonra hiç kimse tarafından tekzip edilmeyen yazısına dayanarak ifade ettim. Sayın Kongar’ın bu yazısına göre söz konusu yazarlara şu maaşlar veriliyormuş: Güneri Cıvaoğlu (Kanal D-Milliyet)50.000 $ Ali Kırca (ATV)40.000 $ Fatih Çekirge (Star)40.000 $ M.Ali Birand (Eko TV)30.000 $ Ufuk Güldemir (Star)25.000 $ Reha Muhtar (Show)25.000 $ Emre Kongar’ın ise Cumhuriyet’ten 144 $ aldığı yazılıyordu ve bu köşe yazısı kimse tarafından tekzip edilmemişti." Emre Kongar’ın Kazan’ın kastettiği yazısı, Cumhuriyet’te 22 Ekim 1998’de, Medya Notu köşesinde çıkan, "Medyada kim kaç para alıyor" başlıklı bir makale. Kongar, yazısında aralarında Doğan Grubu’nda çalışan 2 gazetecinin de bulunduğu 11 gazeteci ve televizyoncunun ismini veriyor ve sırayla aylık kazançlarını belirtiyor. Maaş bilgilerini ise Ankara’da haftalık yayın yapan Kuva-yı Medya adlı bir dergiden aldığını söylüyor. Ancak Kongar, yazısında birkaç kez kaynağına güvenmediğini açıkça söylüyor. Bunu yazmakta da çok haklı. SAHİBİ BELİRSİZ KAYNAĞIBELİRSİZ Kongar’ın bahsettiği haber, Kuva-yı Medya’nın 12 Ekim 1998 tarihli sayısında çıktı. Bahsedilen maaş bilgilerini nereden aldıkları, kaynaklarının ne olduğu belli değil. Derginin künyesinde bir gazetecinin ismi yazı işleri müdürü olarak geçiyor ama asıl sahibi eski Hürriyet mensubu gazeteci Nezih Tavlaş olarak biliniyor. Tavlaş, Hürriyet tarafından işten çıkarılmış bir kişi. Dergiyle ilişkisini araştırdığınızda ise karşınıza haberin yayınlanmasından bir ay önce noterden onaylanmış bir duyuru çıkıyor. Tavlaş, duyuruyla, 11 Eylül 1998 itibarıyla Kuva-yı Medya ile hiçbir bağının kalmadığını açıklıyor. Sonuçta, sahibi belirsiz bir derginin, kaynağı belirsiz bir haberini alıntılayan ve güvenmediğini söyleyen bir gazeteciye dayanarak, eski bir bakan 5 yıl sonra kitap yazıyor. Kitap çıktıktan 5 yıl sonra da, aynı kitaba dayanarak aynı iddiaları başka bir gazete aktarıyor. Aydın Doğan, Vakit’teki haberin ardından Kazan’a yazdığı mektupta şöyle dedi: "Benim yayın grubumda, 40 bin dolar maaş alan ne bir yazar, ne bir yönetici vardır." Pahalıya patlayan konuşması bakanlarını bile güldürmüştü Şevket Kazan’ın krediler konusunda kaynak gösterdiği diğer nokta, Tansu Çiller’in 10 Mayıs 1997 tarihli Sultanahmet Mitingi konuşması. 28 Şubat sürecinde Refahyol Hükümeti’nin iyice sıkışıp Başbakan Erbakan’ın mecbur kalarak Cumhurbaşkanı’na istifasını sunmasından bir ay önce Sultanahmet’te bir miting yapan Çiller, kendisini eleştiren medyaya yüklendi. 9 Mayıs günü yaptığı bir konuşmada, Türkiye’de büyük holdinglere tam 52 milyar dolar teşvik verildiğini, bunun 40 milyar dolarını da, Doğan Grubu ve Sabah Grubu’nu kastederek, iki büyük basın grubunun aldığını öne sürdü. Ancak verdiği bu rakamlar, o sırada ekonomiden sorumlu bakanlarının bile gülmesine neden oldu. O sırada Türkiye’nin toplam milli geliri bile 200 milyar dolardı. Çiller, bir gün sonraki mitingde, bu rakamı 64’te birine indirdi ve 625.2 milyon dolar olarak yeniledi. Bunun 424.8 milyon dolarının da Doğan Grubu’na verildiğini öne sürdü. Aslında söylediği miktar, Doğan Grubu’nun o sırada yaptığı bütün yatırımların toplamıydı. Doğan Grubu bu iftiralar için mahkemeye gitti ve davaların hepsini kazandı. Ama davaları kazanmadan önce bile ekonominin e’sinden anlayan insanlar, bu rakamların hayali olduğunu ve Doğan Grubu’nu yıpratmak için ortaya atıldığını biliyordu YARIN: Erbakan’a güvenoyu aldığı gün iletilen mektup
  19. sayin politika ati alan Üsküdari gecmistir...kelimesi cok yerinde malesef evet ati alan üsküdari gecmistir! cünkü bizler bu topraklarin milliyetcisi olamadik? milliyetcilik nedir bilmiyoruz! ATAMIZI bile anlayamadik onun milliyetciligini kiskananlari nicin kiskandiklrini onu bile anlayamadik... Avrupanin yanibasimizdaki kiskanan Avrupanin milliyetciligini bile anlayamadik..bizler 9.isiklarla avunduk ici bos milliyetcilik...ici dolu olaninida kominist diye avlamaya ciktik... dogumuzda ayni batimizda ayni dogumuzdaki gencligin ülkemizin topraklarina sahip cikacagina onlarda daga cikti agalara seyhlere teslim etti bu topraklari..ne batimiz sahip cikti ne dogumuz..bu topraklar dünde seyhindi bugünde bu ülkenin halki olarak bir adim bile yol alamadik.. bizler feodal geldik feodal gidecegiz..yesermek istiyenleride önümüzdeki günler mahalle baskisina teslim edecegiz.. mahalle baskisi suanda zaten görev basinda ..ortaya aldiklari sucluyu cezalandirma yarisindalar ... bugün *** suclarda görevdeler yarinda son kalan bu vatanin milliyetcilerini aralarina alacaklar gidis o gidis... kimi kimin icin savunacaksin ..ne kurbanindan vazgeciyo nede seyhinden? onun umrundami bu topraklari toprak yapan Bayragi ,onun Istiklal Marsi ,,onun umrundami ülke carmiha gerilmis....yarin atese verilecegi! Efendi Türkler
  20. Uzlaş, uzlaş… Nereye kadar? tabiki iran rejimi bunun A B C si yok, Sayin DİPNOT benimde ufak bir senoryam olacak son gelismelerden dolayi ülkemizde.. emperyalizm baskısı tüm siddetiyle sürüyor her alanda görebilirsin kimisi önümüze konan tatli sözlerle kimisi zehir zemberek konusmalarla kimiside leblebi gibi tatli kursunlarla bir bakalim üst düzeyde öldürülen yargi organlari ..halki Mahalle baskısını alistirmak icin uygulanan senoryalar örnegin Son zamanlarda misyonerlik serbest bırakıldı.. vede bunlara karsi cinayetler gercek faillerin bir türlü bulunamayisi sonra bakiyoruz birtakim renkli din adamlarimiz televizyonlarda boy gösteriyorlar herkesi etilebileycek sekilde bi bakiyosun Türbana bez parcasi diyebiliyor ... dikkatime ceken bizler etkileniyoruz fakat karsi tarafdan tik yok? bu olaylara karsi normal bir vatandasin söylediklerini bile hazmedemeyenler yeri gökü yakmaya calisanlar !!! evet neden bir nedeni olmasi gerekir? al gülüm ver gülümmü oluyor.. ve bakiyorsun ertesi gün o sirin din adamlarimiz Bu gün Türkiye de kanunsuz ama kanun himayesi altında kiliseler açılıyor. Bütün gençlerimiz Hıristiyan olmuştur Hıristiyan olma yolundalar. Gençlerimizi gavurlaştırmaya, Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar....diyebiliyor? bu icraatlar nelere canak tutar? yarinlara nelere hazirlar ..Uzlaş, uzlaş… Nereye kadar? Türbandada uzlastik sonuc iste bu hazirliklar sonuca götürecektir... bir düsünelim Türban seltbest kaldi arkasindan hic bir baski yok herkes isini yapiyor inaniyormusunuz bu böyle kalacak halki sag duyusunu nasil asacaklar..bosunami bunlar bu hazirliklar Gençlerimizi gavurlaştırmaya, Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar progandalari evet yarinlarda bizleri neleri bekledigini bugünden görmemek biraz saflik olur..Türban takanlarla takmayan müslümanlar diye bir yere kadar yol alabileceklerini bilenler.. isi Türban seltbest kaldiktan sonra ...takmayanlar icin misyonerlerin kurbani diye dinden cikanlar diye Hıristiyanlastilar diye gercek manada ülke gercek anlamda ...bölünmeyle bölünmenin esigine getirelecektir.. bu saldiriya ugrayanlar bu saldiridan kurtulabilmek icin o gün birseylere biryerlere siginacaktir evet böyle bir senoryayi düsünmekbile kimse istemez ama inaniyorum düne kadar yugoslavyanin Irak in basina gelenleri kimse hayal edemezdi...bakin kaca bölündüler IKTIDARA GELMEK AMACIMA ULASMAK ICIN PAPAZ ELBISESI BILE GIYERIM... diyebilenllerle beraber yatip kalkiyorsak bu ülkede herseyi ellikere düsünmek zorundayiz..bez parcasi Eğer bir şeyi örtüyorsa en kutsal şey dondur diyen zekariye beyaz hocamizi bile tatli hocamizin tatli olmayan yanini bile düsünmek zorundayiz..hepimizin tatli olmayan yani vardir muhakak! sunuda söylemeden gecimiyecegim düne kadar ufak pürüzlerde olsa bizim birligimiz hep tatliydi issallah tekrar o günlere dönmek dilegiyle... Efendi Türkler
  21. Bu ne demek şimdi ya.. demek oluyorki yasakci zihniyet herzamankinden daha güclü? Bana biri bu yasağı açıklasın..., Konu Youtube .. rahasizlik var , ordaki fazla özgürlügün getirmis oldugu erozyondan rahatsizlik duyuluyor !! bilmiyorum yarin birgün acik dergiler dükkanlarin vitrinine süslemeye kalkinca ne yapacagiz!! cünkü onun icinde erozyonu bir kenara birak 8.5 Depremleri icinde barindiriyor Ülkemizin üst kadrosuna bakarsan A dan Z ye herkes Avrupa birliginin pesinde ..o zaman bu tür Depremlerden neden korkarlar Havayi fisek atmakdan korkmayanlar.. anlamasi anlatmasi evet evet o dergileri okumuyan hayatinda birkere bunlarida tam manasiyla anlamiyacak..
  22. Cok güzel bir yorum Türkce nasil denir klavyaniza saglik,. burda tüm ülkücü genclige cagrida bulunmussunuz tabiki bu cagri tükendiginiz dönemin tükenmiyenlerinedir? öylede olmasi gerekir! fakat o dönemde tükenmiyenler bugün Akp li olarak karsiniza cikiyor..evet yeni genclik ülkücü genclik onlarin bugün ülkemizde gelisen olaylarin karşisinda o dönem gibi siranalacaklar yoksa bugün altimizdan alinmak istenen topraklarin almak isteyenlarin karşisindami siralanacaklar cünkü onlarin teorik olarak mücadele anlayisi yoktur...agizlarindan cikacak en büyük teoriyle pratigin karisimi sloganli bagirti Allahaekberdir geriside o anki sartlara göre Marş Marş .. songünlerde ülkemizdeki okullarda cikan sag sol olaylarida bu topraklar icin mücadele etmenin sirasi olamiyacagini gösteriyor...yapilacak olan ülkücü genclige sahip cikmaktir...onlari milliyetcilikten koparmaya calismak ..faşist faşizim damgasi vurmak en büyük hatadir

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.