Efendi Türkler tarafından postalanan herşey
-
Bu Yilki Eurovizyon Sarki Yarismasi
Müzik Evrenseldir bakin Sayin FUZULİ' dünya ingilizce dinler agirlikli olarak kimseninde ingiliz oldugu yok kimseninde ingilizlere olan bakis acisida degismedi? kültürüde,
-
7 gencin doğalgaz sızıntısından can vermesi konusunda,
Tüm Türkiye matemde müdürün aklı endekste 3 Ocak 2009 7 gencin doğalgaz sızıntısından can vermesi konusunda, "Çok soru almayalım, malum bugün cuma""Cuma’ya yetişeceğiz" Tüm Türkiye matemde müdürün aklı endekste Kayseri'de de aynı aileden 5 kişi ölmüştü Başkent Doğalgaz’ın Genel Müdürü Karani Demir, Türkiye’yi derinden üzen, Bilkent Üniversitesi öğrencisi tam 7 gencin doğalgaz sızıntısından can vermesi konusunda, dün peş peşe sinirleri zorlayan gaflar yaptı. GENÇLERİN AİLELERİ YIKILDI Önce kendilerini ’eleştiren’ haber ve açıklamaların özelleştirme yolundaki şirketin ’piyasa değerini düşüreceği’ uyarısında bulundu. Sonra yağmur gibi soruları "Çok soru almayalım, malum bugün cuma" diyerek cevaplamadı. Müdürün, diğer gafları, neden kravat takmadığını soran muhabire, "Bir kravat hediye et de takayım, gençlerin üzeri yarı çıplaktı" demesi oldu. TÜRKİYE dün doğalgaz zehirlenmesinden ölen yedi gencinin arkasından gözyaşı dökerken, Başkent Doğalgaz Anonim Şirketi’nin Genel Müdürü Veysel Karani Demir, sorulardan bunalınca "Cuma’ya yetişeceğiz" diyerek toplantıdan ayrıldı. Demir, dün düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’yi yasa boğan gençlerin ölümüne ilişkin raporu açıkladı. ’Sebep çürük bağlantı borusu’ Demir, bilirkişi raporuna göre, ölümlerin olduğu dairede kombiden bacaya takılan alüminyum fleks bağlantı borusunun çürüdüğünü, yırtık ve delik olduğunu, bu nedenle yanmış olan atık karbonmonoksit gazının, bacaya gitmeden ortama yayıldığını ve zehirlenmelerin bundan kaynaklandığını bildirdi. Demir, şunları kaydetti: "Ekiplerimiz, bu dairenin olduğu kata çıkıp gazı kesmiş, kaçak olup olmadığını kontrol etmiş ve kaçak tespit edilmeyince olay yerinden ayrılmışlardır. Olaya ilgilenen savcılığa ve müfettişlere sesleniyorum. Lütfen bu soruşturmaya bizi de dahil etsinler. Varsa suçum cezamı çekemeye hazırım. Bizim bir kusurumuzun olmadığını biliyorum." Peçete geldi, ’fiyata’ geçti Konuşmasının sonlarına doğru bir bayan görevli, üstünde, "Yılmaz Ateş" yazan bir peçeteyi Demir’in önüne koydu. Bunun üzerine Demir, isim vermeden, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş’in, önceki gün olay yerinde yaptığı açıklamayı şöyle eleştirdi: "Bazı insanlar, olay yerine gelerek cesetlerin üzerinden siyaset yapmıştır. Bu şirket özelleştirme yolunda bir şirkettir. İç ve dış piyasada oluşmuş fiyatı vardır. Bu ekonomik kriz ortamında bu tür etkiler, Ankaralı’nın malı olan bu şirketin değerini düşürmektedir. Bu nedenle ben burayı siyasetin dışında tutmaya özen gösteriyorum, tüm siyasilere eşit uzaklıktayız." Cuma’ izniyle, kısa kesti Bir gazetecinin, "Bürokrasiden geldiğinizi söylediniz. Diğer çalışma arkadaşlarınızla açıklama yapıyorsunuz. Hepsi kravatlı. Sizin kravat takmadığınızı görüyoruz. Özel bir nedeni var mı" sorusuna Demir, "Hayır, özel bir anlamı yok. Dün akşamdan beri yaşadığımız olaylar da var. Kravatlı resimlerim de var ayrıca" yanıtını verdi. Soruların sürmesi üzerine Demir, "Arkadaşlar birkaç soru alalım, çok fazla soru almayalım. Biliyorsunuz bugün cuma, müsaadenizi isteyeceğiz" dedi. Demir, basın toplantısından, "Cumanız mübarek olsun" diyerek ayrıldı. Müdür: Yarı çıplaklardı Müdür Karani Demir, basın toplantısından ayrılırken de "Neden kravat takmadığı"nı soran Star TV muhabirine, verdiği yanıtla gaflarına yenilerini ekledi: "Bir kravat hediye et bana da takayım. Özel bir tutumum yok. Psikolojiyle ilgili. Hadiseyi hiçbir insanın görmesini istemem. Gençlerin her biri bir tarafa düşmüş. Kimisi yerde, kimisi yüzükoyun, kimisi belden üstü yarı çıplak ve o yaşta benim üç çocuğum var. Ben bir babayım. Bu travmayı uzun süre atlatamam." Polis: Hiçbiri çıplak değildi Demir’in, ölen gençlerin bazılarının "belden yukarısının çıplak olduğu" yolundaki garip ifadesi, polis tarafından doğrulanmadı. Eve ilk giren olay yeri inceleme ekipleri, gençlerin hepsinin giyinik olduğunu fotoğraflarla da tespit etti.
-
Bu Yilki Eurovizyon Sarki Yarismasi
‘Hadise’yi seçen AKP’liler günaha giriyor’ 3 Ocak 2009 ‘Hadise’yi seçen AKP’liler günaha giriyor’ MHP Giresun İl Başkanı İsmail Yılmaz, Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi temsil edecek olan Hadise’nin, Türk kültüründen uzak olduğunu belirterek, AKP’nin de bu şarkıcıyı tercih etmesiyle günaha girdiğini söyledi. H.Hakan GİRESUN, (DHA)
-
Türkiye'nin ETNİK HARİTASI
Türkiye'nin ETNİK HARİTASI KÜRT NÜFUS İLK KEZ BU KADAR YÜKSEK ÇIKTI.. 300 nüfuslu etnik gruplar bile sayıldı turkiyenin-etnik-haritasi Türkiye'de kaç Kürt var Amerikan merkezli United States Center for World Mission (USCWM) adlı vakfın yaptığı araştırma, Türkiye'nin etnik haritasını ortaya çıkartıyor. Araştırmada Türkiye'de yaşayan 23 etnik kökenin nüfusu tek tek ortaya konuluyor. Araştırmanın en ilgi çeken yanı ise, Kürt nüfusunun ilk kez bu kadar yüksek çıkması. Arap nüfusunun Türkiye'nin üçüncü büyük etnik grubu olması ise araştırmanın diğer ilgi çeken yanı. TÜRKİYE'NİN YÜZDE 20'Sİ KÜRT Dünya genelinde etnik köken, dil ve din araştırmaları yapan Amerikan merkezli United States Center for World Mission (USCWM) adlı vakfın Aralık 2008 verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 20.8'ini Kürt kökenliler oluşturuyor. Araştırmaya göre, Türkiye'de 52.8 milyon Türk yaşarken, Zazalar ile birlikte toplam Kürt sayısı 15.4 milyon. Türkiye'de yaşayan Kürt kökenlilerin sayısı ve diğer etnik grupların nüfusa oranı hakkındaki tartışmalar devam ederken, bir araştırma da dünya genelinde etnik köken, dil ve din araştırmaları yapan Amerikan merkezli USCWM isimli vakıftan geldi. Vakfın Aralık 2008 verilerine dayandırdığı araştırmasında, Türkiye'nin nüfusunun 74 milyon 398 bin 700 olduğu kaydedildi. Araştırmada, nüfusun yüzde 71'ini oluşturan 52 milyon 826 bin kişinin Türk olduğu ifade edilirken, Zazalar ile birlikte Kürtlerin sayısının 15 milyon 426 bin olduğu belirtildi. Araştırmada Türkiye'de 1 milyon 313 bin Zaza'nın yaşadığı, Kürtlerin 5 milyon 902 bininin ise Türkçe konuştuğu kaydedildi. ARAP NÜFUSU 2 MİLYONA YAKIN Türkiye'de 1.8 milyon Arap, 910 bin Çerkes, 620 bin Fars, 540 bin Azeri yaşadığının belirlendiği araştırmada, Türkiye'de 76 bin Ermeni, 28 bin Süryani, 14 bin Rum ve 13 bin Musevi bulunduğu vurgulandı. Türkiye'nin nüfusunun etnik köken dağılımı şöyle: - Türkler 52 milyon 826 bin - Kürtler 15 milyon 426 bin - Araplar 1 milyon 839 bin - Çerkesler 910 bin - Farslar 620 bin - Azeriler 542 bin - Gagavuzlar 410 bin - Pomaklar 331 bin - Bulgarlar 328 bin - Lazlar 151 bin - Gürcüler 150 bin - Tatarlar 126 bin - Boşnaklar 101 bin - Ermeniler 76 bin - Karakalpaklar 74 bin - Arnavutlar 66 bin - Romanlar 66 bin - Abhazlar 43 bin - Osetler 37 bin - Süryaniler 28 bin - Rumlar 14 bin - Museviler 13 bin - Keldaniler 300
-
Bu Yilki Eurovizyon Sarki Yarismasi
“Hadise’yi gercekten cok iyi buldum cok güzeldi
-
Terör örgütünde Kürtçe kanal öfkesi
Ülkenin bölünmemesi için bir adım Eski Ahit’te Tanrı, kardeşini öldürmüş olan Kabil’e der ki: “Kardeşinin kanının sesi topraktan bana doğru haykırıyor.” Dün akşam Kürtçe TRT 6’nın yayına başlaması törenini izlerken bu cümle aklıma geldi. Otuz yılı aşkın bir süredir öldürülen on binlerce genç insanı düşündüm. Yaralanan, evi barkı yakılan, sürülen milyonlar gözümün önüne geldi. Bu çocukların mezarlarından doğrulup devleti yönetenlere “Bizi niye öldürdünüz?” diye sorduklarını düşledim. “Madem sonunda devlet Kürtçe televizyon kuracaktı, Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı okutulacaktı, o zaman bizi niye genç yaşımızda dağlara sürdünüz, kör kurşunlara hedef ettiniz, kanımızı toprağa döktünüz?” Sonra Mehmet Uzun’u hatırladım: “Kürtçe yazdığım için niçin beni mahkemelerde süründürdünüz?” diye soruyordu o da. Ahmet Kaya, “Kürtçe klip yapacağım diye beni niye linç etmeye kalktınız, toprağımdan ayrı düşürdünüz?” diyordu. Nice aydın, nice yazar, nice sanatçı acı çekti bu uğurda. Yaşar Kemal, “Bu ülkeye yazıktır. İnsanlara dilini verin, ana dillerini özgürce konuşma hakkını tanıyın. Bu kan dursun” dediği için beş yıl hapse mahkûm edilmişti. Değdi mi bütün bu acılara. Dün televizyon ekranında hepimiz gördük: Kürtçe açılışlar yapıldı, Kürtçe türküler söylendi. (Keşke Kürt müziğinin büyük sesi Şivan Perver de katılsaydı.) Peki söylendi de ne oldu? Kıyamet mi koptu? Türkiye Türkiye olmaktan mı çıktı? Bu yazıyı yazarken ekranda bir yandan da TRT 6’da oynayan filme bakıyorum: “Kale Min Gofret ü Ez” yazıyor. Ne demek olduğunu sordum: “Dedem, Gofret ve Ben” demekmiş. Bu komedi filmi Kürtçe gösterildi diye Türkiye mi bölünüyor? *** Biliyorum ki bu ülkede geçmişin muhasebesi yapılmaz. Darbe yapan adamla, darbe mağdurunun kol kola girdiği bir topraktır burası. Ama yine de sormak istiyorum: Bütün bunlara değdi mi beyler? Ülkenin demokrasisini zehirlediniz, ekonomisini çökerttiniz, milyonların göç etmesine sebep oldunuz. Değdi mi? Geçenlerde, kuvvet komutanlığı yapmış bir zatın sözlerini okudum: “Biz sahiden kart kurt meselesine inanıyorduk” diyordu. Harbiye’yi ve kurmay mektebini bitiren bu general acaba hiç mi yakın tarih okumamıştı. Osmanlı meclisindeki “Kürdistan mebusları”nı da mı bilmiyordu? *** Bizim gençliğimizde Kürt denilemezdi. Bu insanlar yoktu, böyle bir dil de yoktu. İnsanlar Kürtçe konuştu diye mahkemelere çıkarılır, hâkimle sanığın tercümanla anlaşabildiği bu mahkemelerden “Kürtçe diye bir dil yoktur!” kararı çıkardı. Bir yazımda bu tutumu eleştirirken “Bari Kürdili Hicazkar makamını da yasaklayın!” demiştim. *** Belki de bazı okurlar bu yazıyı çok safiyane bulacak, Kürt meselesinin dil ve kültürden ibaret olmadığını, yabancı parmağıyla bölücülük yapıldığını söyleyecek. Doğrudur, ben Türkiye’yi bölmek isteyenler olduğuna itiraz etmiyorum ki. Asala ve PKK meselelerinin, 1974 Kıbrıs çıkarmasından sonra başımıza sarıldığını da biliyorum. Ama ben bu ülkenin bölünmesine karşıyım. Bu yüzden de kuyumuzu kazmak isteyen çevrelere karşı daha akıllı davranabilirdik diyorum. Kardeşin kardeşi kırdığı bu kanama dönemini daha hafif atlatabilirdik. En azından yurttaşlarımızın diline ve kök kültürüne saygı göstererek, silahlı hareketi halktan ayırmayı deneyebilirdik. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda kan dökmüş Kürt asıllı vatandaşlarımızın kökenini, kültürünü, dilini yok saydığımız için, silahlı eylemlere dünya çapında bir propaganda malzemesi sağladık. *** Osmanlı’nın çöküş döneminde gördük ki; yurtseverlerin aptallık yapmaya hakları yoktur. Akılsız milliyetçi, ülkesine en büyük zararı verir, hatta yıkıma götürür. Dünyanın gelişimini doğru okuyabilen akıllı yurtseverler ise ülkelerini yüceltirler. Bu sözlerim Enver ve Evren paşalar ile Mustafa Kemal’ler arasındaki farkı da açıklamaktadır. Zülfü Livaneli
-
Gazze'de katliam
Haritaya baktim bende cok etkilendim koskocaman Amerikan kitasinda ufacik ABD birde dünya haritasina bak! birde becerdiklerine..
-
Radio.da Kulaklarda yer eden güzel parcalar
New Soul - Yael Naim http://de.youtube.com/watch?v=Tezx03k8W4s Valerie - Mark Ronson http://de.youtube.com/watch?v=RI_xYIxUTE0 Sehnsucht - Schiller Mit Xavier Naidoo http://de.youtube.com/watch?v=J9KWLTjjRts
-
Sevdiklerin
Work - Kelly Rowland http://youtu.be/NF2t73u_u8M Built To Last - Melee
-
İbrahim'i nasıl bilirsiniz
İbrahim'i nasıl bilirsiniz ’İBRAHİM Tatlıses’i nasıl bilirsiniz?’Önceki gece, Kuzey Kıbrıs’ta Artemis Oteli’nin Dubai’deki benzerlerini hatırlatan salonunda Tatlıses’i dinlerken bu soru aklıma geldi. Bu soru her Türk’e tek tek sorulsa ne cevap alınır? Eminim hepimizin onunla ilgili fikri var. Hem de öyle böyle değil, bayağı bir fikri var. Ama o fikri tek cümleye, yani "İbrahim Tatlıses’i nasıl bilirsiniz?" sorusuna indirgediğiniz zaman, şunu anlıyorsunuz. Cevabını bulmak o kadar kolay değil. * * * İbrahim Tatlıses’le ilgili son yazım ağır bir eleştiriydi. O günlerde Asena ile arasında kötü bir mesele vardı ve açıkçası kıza eziyet ediyordu. O tartışmada, Asena’nın yanında yer almıştım. Çok da ağır bir yazı yazmıştım. Ama Allah için, her yerde her konuda konuşan İbrahim Tatlıses, çıkıp hakkımda tek kötü kelime söylememişti. Önceki akşam, Artemis Oteli’nde 1600 kişiyle birlikte onu dinlerken, yeni bir yazı daha yazma ihtiyacı duydum. Kızdığım yanını bütün samimiyetimle yazdığıma göre, onu 30 yıldır büyük yapan şeyi ve yılbaşı gecesi bize yaşattığı keyfi de aynı samimiyetle yazmalıydım. Tatlıses gerçekten büyük bir sanatçı ve bu kadar uzun bir başarıyı bileğinin hakkı ile kazanmış bir insan. * * * Gece, İzmirli sanatçı Günce’nin tek kişilik olağanüstü performansı ile başladı. Elinde bir gitarla, tek başına bir saate yakın çok güzel şarkılar söyledi. Sonra İbrahim Tatlıses geldi. Her zaman olduğu gibi, sahneye abartılmamış ama özenli seçilmiş bir kıyafetle çıktı. Altın rengi bir ceket, altında üst düğmeleri açık, iyi seçilmiş bir gömlek ve kol düğmeleri. Gece boyunca dikkat ettim. Bol bol "Allah" dedi. "Rojin" adlı şarkıyı istediler, söyledi. Ama hançeresini çatlatırcasına ve samimiyetini bütün gücüyle hissettirerek, "Ne mutlu Türk’üm diyene" diye bağırdı ve herkesi de bu koroya dahil etti. * * * Salonda tek başörtülü kadın yoktu. Ama Kayahan’ın o müthiş bestesini "Allah Allah" diye söylerken, bütün salon onunla birlikte "Allah Allah" diye haykırıyordu. Yeni yıla girerken, bütün salona dua ettirdi. Hiç adını telaffuz etmeden, ama neyi kastettiğini çok iyi hissettirerek Gazze’de ıstırap çeken insanlar için duaya çağırdı ve herkes ona katıldı. Rojin’i söylerken, etrafıma dikkatle baktım. Rahatsız olan kimse yoktu. "Ne mutlu Türk’üm!" diye haykırdığı zaman da, herkes hep bir ağızdan aynı nakaratı tekrarlıyordu. Türk’ü Kürt’ü, Allah’ı Peygamber’i aynı sahneye davet eden bu insan için ne diyeceğiz? Bir sahne üçkáğıtçısı, bir eyyamcı mı? Eminim böyle diyen de çıkacaktır. Benim cevabım ise şu: Bu Türkiye’dir, Türkiye’nin ta kendisi... İbrahim Tatlıses de işte o Türkiye’nin sanatçısı. İşte o yüzden ekonomik kriz birçok yerde salonları boşaltırken, o 1600 insanı bu devasa salona toplayabiliyordu. İtiraf edeyim, geceye giderken aramızdan bazıları önyargılı bir sıkıntıya kendilerini hazırlamışlardı. Gece ayrılırken herkes keyifliydi ve "İbrahim Tatlıses niye büyük sanatçı, anladık" diyordu. * * * Şimdi baştaki soruya dönüyorum. "İbrahim Tatlıses’i nasıl bilirsiniz?" Ben Türkiye gibi bilirim. Müthiş yetenekleri ve insani zaafları ile... Yani hepimiz gibi... Ertuğrul ÖZKÖK - Hürriyet
-
Bizim adımıza özür size mi düştü ****? seçilmişer...!
- İslam dünyası hangi günahın faturasını ödüyor
İslam dünyası hangi günahın faturasını ödüyor İslam dünyası hangi günahın faturasını ödüyor İslam dünyası İbrahim ruhlu Hanîflere yaptığı kötülüklerin günah faturasını ödüyor. Yani, kendi toprağındaki Galilelere yaptığı kötülüklerin cezasını çekiyor. Tanrı?nın hanîflere yapılan zulümlere karşı çok duyarlı olduğunu ve bu zulmün faillerini **** etmeye özen gösterdiğini, Kur?an?dan öğrendim... Ne demek hanîf? Kur?an?ın özel olarak Hz. İbrahim?in, genelde ise tüm Kur?an müminlerinin sıfatı olarak kullandığı (ve İbranice?deki anlamı atalar dinine karşı çıkan sapık demek olan) bu sözcük, Kur?an tarafından yeniden tanımlanmıştır. Kur?an dilinde hanîf, gerçeği yakalayan ve seslendiren, ataların tabulaştırdığı akıldışılıklara karşı çıkan, dürüst, aydın, onurlu kişi demek... Yani Kur?an, şirk geleneğinin; gerçeği öne çıkaran benlikleri kötülemek için ?****, zındık? anlamında kullandığı bir sözcüğü, iman ve düşünce erlerinin onur sıfatı olarak tanımlamış ve kullanmıştır. Bunun anlamı, Galileleri çirkin göstermek için atılan çamurların, Yaratıcı kudret tarafından birer onur madalyasına dönüştürülerek tarihin önünde Galilelerin boynuna takılmasıdır. Şimdi biraz da içeriden, yakından ve özelden konuşalım: Birkaç akşam önce, bir televizyon kanalında ?Hz. İsa gelecek mi?? sorusuna cevap arayan bir tartışma dinledim. Galile bandında oturan bilim ve düşünce adamları ?Böyle şey olmaz, İsa falan gelmeyecek; gelecek olanlar geldi ve bu iş noktalandı. Şimdi aklımızı işleterek değer üretmemiz gerekiyor. Gökten hazır bekleme dönemi bitti? diyorlardı. Yani dünya dönüyor diyorlardı. Karşılarında ise engizisyon mantığının tabucu, tutsak, paslanmış kafaları vardı. Bunlar, ?Atalarımızdan öğrendiğimize göre, İsa gelecek ve dünyayı kurtaracak? diye şirk müziği çalarak tepiniyorlardı. Ve farkında olmadan veya bilerek, Haçlı odaklara destek veriyorlardı. Kur?an?da ?İsa geri gelecek? diye bir şey var mı? Vallahi yok! Nerede var? Kilise öğretisinde ve uydurma hadislerde. O hadisler mütevâtır mı? Yani tarihsel açıdan Hz. Muhammed?in sözü olarak kabul edilecek güvenilirlikte mi? Hayır! Bir tanesi bile mütevâtır değil! Peki, nasıl oluyor da bu sözleri kanıt yaparak Kur?an?ın söylemediği, hatta aksini söylediği bir kilise hezeyanını Kur?an?ın dinine mal ediyorsunuz? Ve Kur?an?ı tebliğ eden Peygamber?i tebliğ ettiği kitapla çelişen bir insan durumuna düşürüyorsunuz?! Sizin ilim ve idrakiniz yok; peki, iman ve vicdanınız da mı yok?! Cevap: ?Gak, guk...Eeee, üüüü, tısss, fısss...Zart, zurt...Ama, yani, işte... Bööö, mööö...Ben bu işin ehli değilsem deeee...Aaa, ııııı, uuuuu...Öyle deee...Yedek ilahlarımız, efendilerimiz buyurdu kiii....Üstat demişti kiii...? Ne demişti ******* yedek ilahlarınız? Sarığın beyazlığını ruhlarının karasıyla kirletenleriniz ne demişti? ?Bizim toprağımızda Galile?ye benzeyenlere saldırın? demişti. Galile?nin toprağındaki yalanları ve uydurmaları bizim toprağımızda din diye kutsallaştırın; ama Galile?nin toprağındaki gerçekleri bizim toprağımızda seslendirenleri ezin, yok edin. Böyle demişti Allah ile aldatan ?şüreka? (yedek ilahlar) efendileriniz. ?Bir yandan Müslüman kanı içen BOP Projesine eş başkanlık edin, öbür yandan İslam?a sokulmuş Beniisrail hezeyanlarına karşı çıkanları ?reformcu? diye suçlayın.? Bir yandan Cumhuriyet?in nimetlerini tepe tepe kullanıp öbür yandan Cumhuriyet?in büyük mimarına sövme onursuzluğunu gösteren *************** böyle demişti. Sizin bu tâğûtlarınız nankörlüğü hüner zanneden kadrolar yarattılar ve bu halkın büyük bir kısmını ne yazık ki bu kadroların gözü bağlı kullarına dönüştürdüler. Tarih ve Tanrı bu suçun cezasını bu suçun bütün faillerine ödetecektir. Öncü kadroları ve destekçi yığınlarının tümüne? Türkiye?nin en yaman gerçeklerinden biri de şudur: Yüzlerinde nur, gözlerinde onur kalmamış birileri, Hz. Muhammed?e isnat edilmiş birtakım yalanları kullanarak, Hz. Muhammed?e vahyedilen 604 sayfalık kitabın dinini, Hz. Muhammed düşmanı Pavlus kilisesine uydurmak için nefes tüketiyor. Koca bir kalabalık da ?din? yaftası altında bu ihanete destek vererek cennete gideceğini zannediyor. Gidince görürsünüz nereye gittiğinizi? Galile ve dünya sembollerini kullanarak konuşursak sözü şöyle bağlayacağız: Haçlı yamağı dinci siyaset kadroları ve onlara yamaklık eden koca bir kalabalık, karşılarına oturan Galilelere, ?Efendilerimiz böyle buyurduğu için, siz de ?dünya dönmüyor? diyeceksiniz!? dediler. Galileler direndiler ve küflenmiş Beniisrail hezeyanlarının borazanlığını yapan fosilleri yerle bir ettiler. Bu günler ne mutlu günlerdir ki, ?baş mustarip Prometheus?un yerine onlarca Galile konuşuyor. Ben, ekranı birer onur anıtı gibi dolduran Galileleri dinlerken bu duyguları yaşadım. Geçirdiğim acılı, kahırlı, dikenli günleri anımsadım. Konuşun Galileler, konuşun! Onur sizin, yarınlar sizin! Sonsuzluk da sizin!.. Erdemsizliğin ucuzluğunu yeğleyenler aksini söylese de dünya dönüyor. Özetleyelim: Galilelere sövmenin erdemsiz kolaylığından itibar ve saltanat, alkış ve menfaat devşirenlere tarihin burasından ve her yerinden, zamanın bugününden ve her anından *******! Ve Galilelere, tarihin burasından ve her yerinden, zamanın bugününden ve her anından selam olsun!..- GÜNAYDIN
- 1 Ocak Doğumlular!
Bende ilk gözümle temas ettigimde biraz bir ikilim gecirdim megerse doğan larmis iclerinde tanidik aradim bulamadim ama iyiki dogdular hepsinin doğum günü kutlu olsun- Bizim adımıza özür size mi düştü ****? seçilmişer...!
Sayin ftoyd'senin bildigin bir teknoloji varsa kötülükleri temizleyecek yazda bilelim neymis o? hic olmazsa medeni ülkelerin askeride sokaklarda heryerde icimizde yanimizda egitim, tatbikat yapmazlar! bizim askerimizde onlari örnek alarak sirf kislasinda kalarak egitimlerine orda devam ettirirler.. cünkü bugün Avrupanin göbeginde heryerde her kösede askerlerin egitimine tatbikatlarina rastlarsiniz.. Benim askerim, keklik gibi dağlar da demissin? Benim askerim keklik olamaz hepsi insan evladidir o daglarda yurdumun her kösesinde egitim yapmak zorunda oldugu bilincindedir ve her kösesin de o kadar egitimin rahat gececegi kuralida yoktur kimi köseler pusludur haindir.. hain kelimesini dünya nin en gelismis toplumlari silememis teknoloji silememis sen mi sileceksin keklik diyerek sayin ftoyd' Adamlar dağlarda, açık apaçık alanlarda idman yapıyorlar, demissin o zaman konya ovasini neden secmiyorlar.. lütfen askerimizi tartisiyoruz biraz ciddiyet askerin yasinida 40.in üzerine cikarmissin sen hic yas ortalamasi 40.in üzerinde birinci ligde top oynayan futbol takimi gördün mü nerelerinden nefes alacaklar.. O bölgede tehdit öyle bir yok edilmeli ki, demissin buyur et bakalim nasil edeceksin kislanda evinde oturarak mi edeceksin etde bir görelim neymis o senin dünyanin arayip bulamadigi sistem.. yoksa o gelir kislanada gelir Evinede acele et!- Yılbaşı kutlamalarını eleştiren Vakit yazarı,
Sayin politika cok güzel bir degerlendirme olmus tesekkürler arkadasim.. Noel, her yil Hristiyanlarca 25 Aralik'ta kutlanir. Üc günlük bir tatildir kutlamalar 24 Aralik'ta Noel arifesiyle baslar 26 Aralik aksamina kadar devam eder.. Noel kutlamalarin yeni yilin baslangiciyla hic bir alakasi yoktur.. Yilbasi´ise yeni bir yilin baslangicina verilen isimdir.. Yillik takvimler kullanan kültürler tarafindan kutlanmaktadir. Yilbasi eski bir yilin sona ermesi ve yeni bir yila girmektir.. insanlarin dogal bir tepkisi bir yilin daha geride kalmasi hüzünle coskunun karistigi.. coskunun agir bastigi bir gündür.. 1 Ocak Türkiye dahil, çogu ülke tarafindan kullanilan Miladi takvime göre yilin ilk günü.. Bu ilk günü insan oglunun bunu kendiliginden bir bayram haline getirmesininde sasilacak bir yani yok.. Eger bu cagda bunu sasiranlar varsa bence: O kafa ortacag kafasi.. bunun baska izahi olamaz!- Sevdiklerin
Melanie Thornton "Wonderful Dream"- AZ SONRA...........
2009.da bulusmak üzere Hoscakalin- Yılbaşı kutlamalarını eleştiren Vakit yazarı,
ŞAPI KAYNATSAN OLUR MU ŞEKER CİNSİNİ SEVDİĞİM CİNSİNE ÇEKER. bir okurda böyle yorumlamis simdi bunada dava acilacak mi- Bizim adımıza özür size mi düştü ****? seçilmişer...!
Sayin politika bugün Almanya göcmen ülkesi olup olmadigini tartisiyor! Almanya otuz yıldır dogum oranındaki düsüsün önüne gecemiyor su anda bile denetimli göc devam etmektedir. Almanya Göcmenlerle birlikte yasama bicimleri cesitlilik kazandı.. Almanya savastan cikar cikmaz bir göcmen ülkesi durumuna düsmüstü sadece son elli yilda aldigi göclerle degil.. Almanya yi kisaca tarif edecek olursak.. En büyük özelligi .. Sosyal Devlet Sosyal devlet ilkesi Temel Yasa’nin (Alman anayasası) 20. maddesinde yer bulmustur ve yeni bir anayasanin cikarilması durumunda bile degiştirilemeyecek maddelerdendir. Dolayisiyla Temel Yasa devleti, yurttasların özgürlüklerinin disinda temel yasam kosullarını saglamakla da yükümlü kilinmaktadir. Ama bu arada herkes sosyal güvenligi icin kendine düsen sorumlulugu üstlenmek durumundadir. Alman toplumu modern ve acık bir toplumdur: Başka toplumlarla kıyaslandıgında Alman toplumu, gencler olsun, yaşlilar olsun insanların cogunun iyi bir egitim, yüksek hayat standardı ve bireysel yasamlarını istedikleri yönde sekillendirme olanaklarıyla öne cikiyor. Geleneksel aile yapilarına göre giderek daha cesitli hale gelen aile ortamları, insanların yasamlarının merkezinde durmayı sürdürüyor. Öte yandan toplum, nüfus yapısının gecirdiği degisime baglı olarak yaslı oranının artması ve göce baglı olarak artan etnokültürel cesitliligin artması gibi önemli degisikliklerle karsi karsiya. Göcmen ülkesi olup olmadigi tartisilan Almanya´da bugün Almanyanin adini Bayragini vazgecilmez yasalarini tartisabilirmisin kim tartismaya cesaret edebilir?ki sunu belirteyim tekrar bayrak sevgisini de göcmen kazandirmistir..- Yeni Yıl Dilekleri - 2009 YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN
Sevgili Turkish-Media ailesinin Türk Milletinin Türk dünyasinin yeni yilini kutluyorum Efendi Türkler- Yılbaşı kutlamalarını eleştiren Vakit yazarı,
Çok çirkin ifadeler Yılbaşı kutlamalarını eleştiren Vakit yazarı, inanılmaz küfürler savurdu..! Köktendinci çizgideki Vakit gazetesinin yazarlarından Abdurrahim Karakoç, dünkü köşesinden yılbaşı kutlayan vatandaşlara "********" diye seslendi. Karakoç, dünkü yazısını sanki konuşur(!) gibi yazmış: "“Yahudilerin Hanuka-manuka, Tuzsuz Peynir bayramları ile insan kanından imal edilmiş çörek bayramı da sizin olsun...O gayrimüslim bayramlarını biz de mi kutlamalıyız? Hadi ******* oradan *******... Durmadan çam kesmeye devam eyleyin. Durmadan hindi kesmeye gayret gösterin...Mezeleriniz bol olsun ki tıka-basa içesiniz, sonra da yola-bele ********** dökesiniz... Nasıl olsa devlet baba, polis ve itfaiyeci kullarını hazır vaziyette bekletiyor sizler için... ******** leşi gibi kıpırdamadan yatanlarınızı dört ayaklarından tutarak evlerine kadar taşıyacak görevliler mevcut... He ya, büyük ikramiye hangi ilimize çıkmıştır? Ve dahi: “Yılbaşı kutlamaları Hıristiyanlık âdeti değilmiştir... Takvim yılının icadıyla başlamış mış mış... ********..." Karakoç dünkü yazısını, ilk mısrası "Tahsisli köşelerden ***** havlıyor hâlâ" cümlesinden müteşekkil bir dörtlük ile de süsledi. Bu küfürler, 2009 yılına girerken Türkiye'de basın özgürlüğünün ulaştığı son aşamayı simgeliyor.- Gazze'de katliam
Sayin politika' medeni dedigimiz ülkeler seyretmektedir diyorsun? Seyretseler iyi bakin bugün Avrupa basinindan carpici örnek vereyim ve hemen hemen hepsi ayni basliga yakin baslik atmis.. Hamas israili tehdit ediyor.. gülermisin aglarmisin onuda gectik.. Sayin politika' Batinin önde gelen liderleri bugün aciklama yaparak israilin yaninda olduklarini söylemezler mi! Evet baristan yana olan yok?- Bizim adımıza özür size mi düştü ****? seçilmişer...!
Sayin ftoyd' Bir ülkenin bütünlügü namusu icin ne kadar duygusal yaklasabilir bir insan aklim almiyor! Bakin Sayin ftoyd'Askerlik polisiye olaylarina benzemez.. Askerligin bir baslangici birde terhis olma dönemi vardir gencligin en sicak döneminde baslarsin en sicak döneminde bitirirsin.. giderkende genc bir fidansin gelirkende´ Simdi soruyorum dogu bölgelerinde asker devriyeye ciktigi zaman ava mi cikiyor? Nerelerde devriyeye cikiyorlar? ciktiklari zaman kac kere pusuya düstüler sayabilirmisin? pusuya yatanlar kimler? iki günlük eline silah alanlar mi? Askerimiz gibi silahla yenimi tanismislar? yoksa askerlerimizin devriye ciktiklari yeri ilk defami taniyorlar? biraz düsünmeni tavsiye ediyorum kim misafir perver? olaylarin dramatik yönünü anlatmak istemiyorum!!! O daglarda cocuklugundan beri cirit atanlar mi fidan Askerimiz mi?- GÜNAYDIN
iyi aksamlar kaciyorum - İslam dünyası hangi günahın faturasını ödüyor
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.