Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Oy oy oyyy... Dayıcım büyümüşte Örümcek adamlı pastalar söndürürmüş... Ben en kısa zamanda hediyesini alıp uğruyorum size...
  2. Sayın xprensesx... Hidayet kime verilir falan bunları çok iyi biliyorum merak etmeyin... Sizin bakış açınızın çelişkili olduğunu söylüyorum... "Tanrı'nın dilediğine hidayet vermesi" düşüncesi, "Tanrı'nın sadece isteyene hidayet vermesi" düşüncesine taban tabana zıttır... Yani bunu öyle kılıflara falan bürümeyin... Daha önceki düşünce de sergilenen tutum şu: "Tanrı dilediğini hidayete erdirir, dilediğini erdirmez..." Tamam, bu düşünceye birşey demiyorum... Ama siz şimdi diyorsunuz ki: "Tanrı, sadece hidayete ermek isteyeni hidayete erdirir..." Bende soruyorum: "Tanrı kendi dilediğine mi hidayet veriyor, yoksa sadece hidayete ermek isteyene mi?" Gayet açık ve net değil mi? Burada "Her ikisine de" diye bir cevap vermek mümkün değil ama siz işinize gelinde her iki düşünceyi de savunuyorsunuz... Para dağıtan birisini düşünün. Adamın açtığı kampanya broşüründe ayrı sayfalardan şu iki slogan olsun: "Sadece istediğime para veriyorum..." "Sadece benden para isteyene para veriyorum..." Şimdi bu adama, para vermek istemediği birisi gelip para istese ne olacak durum? "Sadece istediğime para veriyorum..." dediği için bu para vermek istemediği adama para vermemesi lazım... Ama "Sadece benden para isteyene para veriyorum..." dediği için de vermesi lazım aynı zamanda! Anladınız mı çelişkiyi? Size olan tavsiyemi uygulayın bence... Tartışacağınız insanları iyi tanıyın, verebilecekleri cevapları öngörebilirsiniz... Saygılarımla...
  3. Sayın birvarmışhiçyokmuş, Beni ve yazdıklarımı "Zaman onu tasdik için ilerler" kabilinden laflarla yücelten insanlar ve benim böyle bir iddiam yok ki? Siz o şahsı çok abartıyorsunuz ve mantıksız yakıştırmalar yapıyorsunuz... Bende kıymetsiz olduğunu gösteriyorum...
  4. Kısa ve öz olarak tam da budur işte cevap... Ya hu bende diyorum ki Metafizik alemden nasıl haberdar oluyorsun? Madem öyle bir gerçeklik var, bunu nasıl ispat ediyorsun?
  5. Cevaba tersten başlayalım... Kendi acizliğinizden kaynaklanan bir korku, nasıl oluyor da "Güvensizlik" ile harmanlanmamış oluyor? Bunu inanın hiç kavrayamadım... Hem birşey karşısında çok aciz ve güçsüz olduğunuzu biliyorsunuz ve özellikle bunu dile getiriyorsunuz ve ardından diyorsunuz ki "Güvensizlikle harmanlanmış değil!" Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu... Şöyle düşünün: Hergün kendisinden güçlü bir çocuktan dayak yiyen bir çocuk düşünün. Birgün ona dayak atan çocuğa şöyle diyor: "Kendi zayıflığımdan ve senin güçlü olmandan dolayı seninle karşılaşmaktan korkuyorum ama bunun nedeni kendimi güvensiz hissetmem değil!" Görebildiniz umarım çelişkinizi... "İlk Neden"i sordulamaya bu kadar meraklıysanız, Tanrı'nın "İlk Nedeni"ni niçin sorgulamıyorsunuz o zaman? Onu sorgulamayınca nasıl kalbiniz tatmin olabiliyor? Eğer "İlk Neden"e bu kadar bağlı olduğunuzu ve sorgulamadan tatmin olamadığınızı söylüyorsanız, Tanrı'yı bu şekilde sorgulamayıp; "Ya hu Madde'de pek ala sonsuz olabilir, göremediğim bir kavramdan ziyade..." diyemiyorsanız, Kusura bakmayın ama pekte samimi değilsiniz bu "İlk Neden"i öğrenme hevesi konusunda... Hep dediğim gibi: "Soyut Tanrı"nın sonsuz olabileceğini kabul edebilen birisinin, "Madde/Enerji"nin sonsuz olduğunu kavrayamaması çok komik geliyor bana... Ya hu bir kere "Ahiret" ya da "Öteki Dünya" hayatının tanımlanması gerekir... Yani o alem soyut bir alem mi yoksa somut ve maddi bir alem mi? Eğer soyut ise, öyle bir alemin olmadığına inanmamak gayet normal... Çünkü varlığını ispat edebilecek tek bir delil yoktur... Ha eğer somut ise, bu sefer de Madde'nin sonsuz olmadığını söylemek çok basit ama önemli bir mantık hatasıdır... Birde şu var: "İlk Neden"i öğrenmenin, sorgulamanın "Tatmin Ediciliği/Cazibesi"nden dem vuran kimselerin "Tanrı"nın ilk nedenini sorgulayanları anlaması ve onaylaması gerekmez mi? Zira onlar da aynı duygu ile hareket ediyorlar ve onların cesaret edemedikleri sorgulamayı yapıyorlar... Ve "Hep vardı zaten!" deyip, kestirip atmıyolar... Saygılarımla...
  6. Farketmez ve önemli değil... Sayın arkadaşım... Nasıl desemde uyarı almasam diye düşünüyorum ama konuyla da alakalı... Sizi de tenzih ederek söylüyorum, emin olun... Bakın, kişinin kendisini gereğinden fazla önemseyerek, Parçası olduğu doğanın hakimi olduğunu düşünmesi, Muhtemelen küçüklükten itibaren yaşadığı kimlik bunalımının bir parçası Ya da sorgusuz sualsiz kabullerinin bir parçasıdır... Sen insan olarak hiçbir şeyin hakimi değilsin, buna emin olabilirsin... İnsanın aklının olması, diğer canlılara ve doğaya hakimiyet hakkını doğurmaz... Herşeye hakim olduğunu ve diğer varlıkların kendisine uşak olduğunu düşünmek Fazla gelişmiş bir Ben Merkezcilik belirtisi olabilir... "Paranoyak" diyeceğim ama o zaman kesin uyarı verir yönetim... Neden Biz Farklıyız: Çünkü evrim bizi buna devşirdi... Niye Biz Dünyadayız: Çünkü dünyadaki oluşum buna neden oldu... Uygun şartların oluşabildiği her gezegende mutlaka yaşam vardır... Doğa Niçin Bizim Hakimiyetimize Verilmiş: Dünya asla ve asla insanın hakimiyetine verilmemiştir, Kaldı ki insanın hakimiyetine verebilecek bir yetkili de yoktur... Daha yine doğanın bir parçası olan hastalıklarla, en basitinden grip mikrobuyla başa çıkamıyoruz... Kaldı ki doğaya hükmedelim... Gülerim ben buna... Deprem olduğunda masa altına kaçan benim sanki... Tamam, merak et ama doğru yerde ara... Akıl yürütme ve düşünme somut veriler üzerinden yapılırsa doğru yere ulaşır... Yoksa odaya kapanıp zikir çekmekle bir yere varılamaz... Sadece kendinizi huzurlu hissedersiniz o kadar... Ben yoktan var edilmedim... Her şekidle vardım zaten... Önemsenmeye de ihtiyacım yok dediğiniz gibi... Neyi ispat edeceksiniz çok merak ediyorum... Hadi bakalım, buyrun edin... Yalnız öncelikle şunu söyleyeyim: Ben her muhatabımın, o kişiyi tanımama yetecek kadar, geçmiş iletilerini mutlaka okurum... Sizde birisi ile tartışmadan önce o kişiyi tanısanız iyi edersiniz... Hem kime ne söyleyeceğinizi bilirsiniz, Hem de belki yanlış nitelemeler yapmazsınız... Neyse... Saygılarımla...
  7. "Kalbin Mühürlenmesi" düşüncesi ile "Tanrı Dilediğine Hidayet Verir, Dilediğine Vermez" düşüncesi destekleniyor değil mi? Peki öyleyse insan inanmamasından niçin sorumlu tutulur? Sonuçta benim kalbimi mühürleyen O... Belli ki bana Hidayet vermek istemiyor... Onun vermediğin bir şeye sahip olmadığım için yargılanabilir miyim? Bir efendinin, kölesine "Niçin özgür değilsin?" deyip, dövmesi gibi birşey bu... Aynı zamanda benim kalbim mühürlenmiş falan değil... Tanımadığınız insanlar hakkında peşin hüküm vermeyin... Ben "Akıl"ın ne olduğunu bu forumda onlarca kere ispat ettim... İlgili konular geçmişte çok açıldı ve ispatlar karşısında kekeleyip cevap veremeyenler bile oldu... O kadar merak ediyorsanız arayıp bulun o konuları... Özellikle "Beyin" ve "Ruh" ile ilgili konularda yazdık... Okuyup etmeden "İspat edinde görelim!" deyip çıkmayın... Merak etmeyin, dünya bana "Öylesine" imiş gibi gelmiyor... Hatta varlığa sizden daha çok önem verdiğimi söyleyebilirim... Yok hayır, benim Tanrı ile hiçbir sorunum yok... Benim Metafizik ve olmayan kavramlarla ilgili sorunlarım var...
  8. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Kapının açık olması: Dediğim gibi Ev, gebeliği temsil ediyor... Kapının açık olması, doğumu temsil ediyor... Uzun koridorda, doğum süresini temsil ediyor... Yani sabırsız bir bekleyişten sonraki doğum işlenmiş olabilir. Sonuçta yakın zamanda bir bebek katılmıştı ailelerine... Tabi belki Alp'in doğumu da olabilir bu... Bunu kendisi daha iyi bilir... Eşe ait pantolon: Pantolon, d0Ra'dan habersiz oraya gelmiş ve kapı açıkken... Ve d0Ra'da bundan memnun olmuş, hoşuna gitmiş... Yani burada, eşinin çevresinde ya da yakınında olmasına dair bir beklenti olabilir... Pantolon gibi şeyler "Erkeği" temsil eder... İki Kadın: İki kadının tam anlamını bende çözemedim ama ikisininde türbanlı falan olması, Ve dikkat edilecek kadar R.T.E.yi korumaları, "İktidar Yağcıları" olduklarını gösteriyor. Ama tam anlamıyla nedir onu kavrayamadım... Belki de yakın zamanda türbanlı kimselerle bir iletişimi olmuştur, etkisinde kalmıştır... Olabilir yani...
  9. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Herkes bir yorum yazmış ama rüyalarımız geleceğimizi değil, "Kendimizi" ve "Geçmişimizi" gösterir... Yani geleceği değil... Bu açıdan yorumlayacak olursak, şu yorumu yapabilirim... Ancak yorumum kesin ve bilimsel değildir. Yine de size bir ipucu sağlayabilir belki... Psikanalist değilim sonuçta... Ablacım rüyalarda Ev, Oda, Araba, Tabut, Kutu gibi yerler genelde "Kadın Cinsel Organı"nı (Gebelik, Üreme) Senin büyük bir tatil köyü (Gebelik) ve uzun bir koridor (Doğum süresi) görmüş olman, senin hamilelikteki sabırsızlığınla ve özverinle ilgili olabilir. (Gerçekten de öyleymiydin bilmiyorum) Sonuçta iki çocuğunu da ne kadar çok sevdiğini biliyoruz. çağrıştırır. İşte rüyandaki bu adam benim... Biliyorsun, yakın bir tarihte Çeşme'ye ya da Urla'ya falan denize gitmekten söz etmiştik. Hatta benim havuza gitmemi istemiştin... Ama ben gitmemiştim, o yüzden rüyanda kıyıdan seyrediyorum sadece... Düdüğü üflemek konusunda ise "Acaba o flüt olabilir mi?" dedim bir an... Her görüştüğümüzde birşeyler çalıp çalamadığımı soruyorsun ve bende henüz o aşamada olmadığımı söylüyorum... Düdükten ses çıkmaması da bunu gösteriyor olmalı... Ama merak etme, artık 1inci ve 2inci oktavda bir kaç parça çalabiliyorum. 3üncü oktavda ses çıkarmak çok zor, onu zamanla yapacağım... Japon Balıkçının Ben olduğumu söylemiştim... Sonuçta bir aralar Japoncaya merak sardığımı ve başka bir japon forumunda bir süredir takıldığımı biliyordun... Ee tabii ki Japonya'ya gitme hayalimi de... Buna bir yorum yapamıyorum, emin olman lazım... Kapıyı açık unuttun mu, yoksa açık bıraktın mı? Bundan emin olmalısın bence... Sonuçta insanlara çok çabuk güveniyorsun ve kapının misafirlere her zaman açık olduğunu biliyorum... Ee tabi belli belirsizde bir güvensizlik var içinde ki hemen değerli eşyalara göz atmışsın... Erkek Pantolunu, adı üzerinde "Erkekliği" simgeliyor. Bir anlamda eşinin otoritesini arzuluyorsun... Yani sen istemesen bile o senin yanında olsun... Yanında olduğunu hissettirsin istiyorsun... Cebindeki parayı alabilme rahatlığını göstebilmen ise eşinle aranızda bu gibi para mevzularını pek sorun etmediğinizi gösteriyor olabilir. Burada başka bir yorumum daha var ama onu özel yapıcam... Ve işte bu da yine de kendisini güncel konulardan hiç uzak tutmayan ablamızın kendisini gösterdiği an... Rüyasında bile günlük konularla uğraşıyor mutlaka... Başımıza musallat olmuş şahsı muhteremin rüyalarımızda bile bizi rahat bırakmayacağına dikkat çekiyor... Tabi başka bir yorumu da olmalı... Değil mi? Dikkat ettin mi bilmem ama rüyanda üç tane iktidar var... Birisi Eşin, Diğeri R.T.E., Diğeri de Baban... Neyse, bunun yorumunu da özelden yapayım sana... Nasıl desem, babanın soru sorması gayet normal... Aslında belki de normalde umursamazdı... Aslında baban sana o soruyu sormuyor, sen babanın o soruyu sormasını istiyorsun... Yani; keşke baban senin isteklerinle, ihtiyaçlarınla yeterince ilgilenseydi... Değil mi? Tomris Oğuzalp'e bir yorum getiremeyeceğim. Belki soyadındaki "Alp"ten dolayı girmiştir rüyana... Ama dediğim gibi "İktidar"lar ile ilgili bir sorunun var senin, belli... Yakında darbe falan yapıp, indirirsin hepsine aşağı... Kısaca: Gelecekten bir haber yok yani...
  10. Ben anlatamıyorum sanırım... Maddenin var olduğunu kavrayamıyorsanız, bu benim sorunum değil... Yani maddenin varlığını sana nasıl ispatlamamı istiyorsun ki? Binlerce yıldır 5 duyumuzla ve deneyimlerle madde ile ilişki kuruyoruz... Bu yüzden de var olduğundan eminiz... Şimdi bana "Ama ya Matrix?" diyorsunuz... Siz daha elinizle tutup, gözlerinizle görebildiğiniz, dokunup koklayabildiğiniz, deneyimleyebildiğiniz Maddenin varlığından emin değilken; Tutamadığınız, göremediğiniz, dokunamadığınız, deneyimleyemediğiniz ve hatta kendinize bile ispat edemediğiniz Soyut bir dünyanın varlığından nasıl emin olabiliyorsunuz bunu çok merak ediyorum... Ve bu soruyu sormak, kendi fikrimi tatmin etmek değildir... Gayet açık ve net bir sorudur... Evinizdeki klavyenin varlığını herkese ispat edebilirsiniz... Fotoğrafını çeker gösterirsiniz mesela... Hatta buraya birşeyler yazıyor olmanız bile o klavyenin, bilgisayarın, elektrik düzeneğinin, evinizdeki telefon hattının, bir internet bağlantınızın olduğunun, bilgisayarınızın bir prize takılı olduğunun ya da batarya ile çalıştığının, hatta o bilgisayarı kullanan birisinin olduğunun yani sizin var olduğunuzun kanıtıdır... Peki siz bu maddi varlıktan emin değilsiniz... Ama sadece yazı yazmanız bile bizde bir takım inanılabilir muhtemel düşünceler, imgeler uyandırıyor... Peki o emin olduğunuz diğer soyut alem'i nasıl ispat edersiniz bize? Öyle bir soyut kanıt gösterin ki bana, bende diyeyim ki: "Aa evet bak bu diğer soyut varlıkların kanıtıdır..." Ama bana kalkıpta: "Ahanda bak işte bu kuşlar ağaçlar, binbir renkli çiçekler... Nasıl yakalamıştık saçlarından baharı... İşte bunlar Soyut Tanrı'nın kanıtıdır!" demeyin... Bunlar Maddenin var olduğunun kanıtıdır çünkü... Anlatabildim sanırım! Maddeyi benim ispatlamama gerek yok... Sen klavyeye dokunduğunda, parmak uçlarındaki sinirler (ki onlarda maddedir), beynin elektrik sinyalleri (ki o da enerjidir) gönderir... Yani elektrik sinyallerini göndermesi için bir kaynağa ihtiyaç vardır... O kaynak (klavye), o kaynağa dokunan parmak, dokunan parmaktaki hücreler, beyne gönderdikleri sinyaller, beynin sinyali algılayıp ona göre oluşturduğu sinaps bağları hep maddeseldir... Ya hu bu da yetmezse kendine bir çimdik at, O zamanda anlarsın maddenin ne olduğunu... Nedir bu Maddeye olan antipatiniz anlamıyorum. Madde denilince hemen savunma mekanizması harekete geçiyor... Senin hiç yapmadığın birşey olduğu kesin... Sayın Selenge, yazılarımı herkes severek okusun diye yazmıyorum. Ayrıca kendi fikirlerimi ispat edebildiğim şeyler üzerine kurmayı yeğliyorum... Ben size kendi fikrimi dayatmıyorum şu an, bazı gerçeklikleri dile getiriyorum. Benim Tanrı ile ilgili fikirlerimi henüz yansıtmadım ve "benimki doğrudur" demedim ki kendimi tatmin etmeye çalışayım!? Her neyse, bu konu kişiselleştirmeye girer böyle giderse... Merak etmeyin, kızgınlığınız halinde söylediğiniz sözlerden sizi sorumlu tutmuyorum zaten. İçiniz rahat olabilir... Saygılarımla...
  11. Bilim: Hiç birşey yoktan var olamaz, vardan yok edilemez (En temel fizik yasasıdır.) Siz: Ol deyinde yoktan var olur... Bilim ile çeliştiniz mi? Çeliştiniz... Mantık: Herşeyin bir nedeni vardır. Sonuç, kendi nedeninden önce olamaz... Her sonuç aynı zamanda kendinden sonraki ilgili bir olgunun nedenidirde... Varlık sebepler dairesi içersinde vardır... Ahenk bunun sonucudur. (Farabi İmani olarak olarak ilk yaratıcıyı Tanrı olarak tanıyordu ancak Felsefi ve Mantık olarak Maddenin aslında hep var olduğunu düşünüyordu. Varlık, ona göre Tanrı'nın hem haliydi...) Bilim: Gerçekten de anlarsın o taşı yersen... Ben: Eğer Maddenin varlığna ve işlevselliğine inanmıyorsan, çoluk çocuğun hastalandığında doktora götürmezsin olur biter... Ne de olsa madde ve bilim son derece göreceli değil mi? Çünkü algılamamış sadece ve sadece hislermize dayanıyor!!! Mantık ve İnsanlık Tarihi: Soyut kavramlar insanların bilinçlenme süreçlerinde ortaya çıkmıştır. Ebediyyet denen şey mümkündür, zira Varlık için bir başlangıç ve son düşünülemez... Bilim yapamıyorsanız, en azından takip edin... Eğer birşeyler dileyebileceğim Soyut bir Tanrı'm olsaydı şunu dilerdim: "Yarattın, bari takip et!!!" Saygılarımla...
  12. Bakın bende Panteizm ile Vahdet-i Vücut'un farklı olduğunu düşünüyorum ama bu fark o kadar küçük ki... Pan-Teizm özellikle Spinoza ile belli bir forma büründü ve Mistik anlamından biraz uzaklaştı... Zaten Spinoza'da Muhiyiddin Arabi'den ve kendi inancının Mistik yüzü olan Kabbala'da çok etkilenmiştir... Biliyorsunuzdur, Kabbala ile Tasavvuf benzerler... Vahdet-i Vücut anlayışı biraz daha mistiktir... Pan-Teizm ile Vahdet-i Vücut tüm varlığı "Tanrı" olarak bilir... Herşey O'ndan ibarettir her ikisine göre... Pan-Teizm bunu kabul eder, Ama Vahdet-i Vücut o yetkin akla, insanın erişebileceğini düşünür... Yani aralarındaki fark miniminnacık... Ve emin olun ki ben Vahdet-i Vücut anlayışını gerçekten severim... Saygılarımla...
  13. Peki sen nasıl ispatlıyorsun Tanrı'yı? Evet, maddenin tanımı net bir şekilde yapılıyor... Klavyene dokunduğun zaman anlarsın... Madde, insan var diye var değildir... Maddenin "kime göre"si de olmaz... Madde insan olmasa da vardı, olsa da var... Hatta belki sürpriz olacak senin için ama insanda bir maddedir... Hayır, ben Tanrı tanımını ispat için koşmuyorum... Benim zaten tanımlayabildiğim bir Tanrı var... Sorun sizin inandığınız Soyut Tanrı'nın tanımlanamıyor olması... İnsan aynı akılla Tanrı'nın olmadığını da düşünebiliyor... Ama bu sefer Soyut bir Tanrı'ya inananlar, o Tanrı'ya inanmayanların akıllarını kullanmadıklarını iddia ediyorlar... Yani aklını kullanmış olmak için illa ki bir Soyut Tanrı inancına sahip olman gerekiyor... Yani ancak ve ancak Soyut bir Tanrı inancı benimsersen aklını kullanmış olabilirsin... Yani Soyut Tanrı inancı sadece aklını kullananlara has bir şey... Niye? Çünkü Kur'an-da öyle diyor... Tamam öyle diyor ama... Ama'sıvar işte... Yani demek istediğim, inandığınız şeyi ispat edemedikten sonra, Neye inandığınızı kendinizden başka kimse bilemeyecek...
  14. Sayın DemirEfe... Bu iletinizi görmemiştim doğrusu... Tebrikler... Sayın Doğan Gürbulak... Bırakın Said Nursi'yi, sadece onu da değil... Bir insanı, herhangi bir insanı bu derece yücelten bir psikolojinin sağlıklı olmadığını düşünüyorum... ********* Bugün M. Kemal'i dahi, birisi sizin nitelediğiniz gibi nitelese, o adamında bir psikoloğa ciddi şekilde ihtiyacı olduğunu söylerdim... Ne zaman Said Nursi'nin eserlerini falan açıklamak üzere ilerler, Ne de Bilim adamları Said Nursi'den feyz alır... Ve ne de Said Nursi her Müslümanın zerre kadar umrundadır... Said Nursi'nin adını bile duymamış milyonlarca Müslüman var... Saygılarımla...
  15. Yani Said Nursi'yi takdir ettiğimiz gün Bilimsel ve Tarafsız mı olmuş olacağız? Peki Nurcular niçin beş vakit namaz kılar gibi M. Kemal'e ****** birisini indirip birisini bindiriyorlar? Niçin illa ki kafalarını Şeriat özleminden kaldıramıyorlar? Niçin illa ki sıradan, normal, etten kemikten insanların Tarı tarafında kutsandığına kendilerini kaptırmışlar? Bana Bilimsellikten bahsetmeyin... Hele hele Tarafsızlıktan hiç...
  16. Sayın Artropod... Bak bu açıdan çok haklısın... Çok güzel bir yazı, teşekkürler... Ben konuyla ilgili birisi ve bir soru sormuş birisi olarak olumlu ya da olumsuz, benim görüşüme koşut ya da değil, nasıl bir cevap beklediğimin mutlaka farkındayımdır... Mesela: 2+2=? diye sorduğumda aldığım cevap: "2x2=4 eder" olursa, bu cevap değildir, ********... Arkadaşımız güya önceki soruların içersinde bana cevap vermiş... İlahi kudrete bakar mısınız? Hz. Muhammed'in aynı vaaz içersinde binlerce kişiye hitap edebildiği söylenir hep... Yani her dinleyen kendisine bir pay çıkarabilirmiş! Arkadaş kendisini de öyle sanıyor galiba... Ama acı gerçek: Kopyalayıp yapıştırdı şeylerin hiçbirisinde, sorduğum soruyla zerre kadar alakalı cevaplar yok... Sayın Muallim Ali... Kopyala yapıştır yapmadan, bana çok açık ve net cevaplar vermenizi istiyorum... Çünkü yazılarımda direkt size, sizinle alakalı sorular sordum... Başkalarından yaptığınız alıntıları zerre kadar dikkate ve ciddiye almıyorum... Şimdi: Cevaplayabiliyor musunuz? Cevaplayamıyor musunuz?
  17. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Abla, Freud bir kitabında, kendisine Rüya Yorumlamada ilham olanlardan birisinin yazdığı bir kitaptan bahseder. Kitap öyle bir şeydir ki, rüya toplam bir sayfadır ama o rüyanın yorumu yalış hatırlamıyorsam koskoca bir cilt sürmüştür... Senin rüyandan sanırım bir külliyat çıkartırlardı...
  18. Sayın Artropod... Ben bu sayfalardada bir sessizlik hissediyorum, size de öyle gelmiyor mu? Cevapsız kaldık sanki?
  19. Peki ya yarattıklarına kin güden bir Tanrı?
  20. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Ben diyorum ki; Tanrı'dan ayrısı gayrısı olur mu... Her isim Tanrı'ya aittir, merak etme sen... Her şey birer kelime ise herşey aynen Tanrı'dır, sıkma canını...
  21. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Tanrı'nın 99 ismi Arapça değil mi yani?
  22. Hayır hayır hayır... Anadoludaki her Hıristiyan topluluk ya da her Yahudi topluluk Müslüman olmamıştır kesinlikle... Siz kendi ülkenizin dini durumunu dahi bilmiyorsunuz... Kurtuluş savaşı yıllarında dahi T.B.M.M.ye Anadolu'daki Hıristiyanlarca yollanmış bağlılık mektupları var... Yani Anadoluda Hıristiyanlar falan Müslüman olmayan hala daha yaşıyolar... Söyledikleriniz pek ipe sapa gelmez...
  23. Bayram değil abla, artık 23 Nisan'ı kutlamıyoruz... Kutlu doğum haftasını kutluyoruz artık miladi olarak, her nasılsa... Çok sağol

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.