Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey
-
siz ateist değilsiniz?
Hahha ha ha... Aradaki cevapları okumazsanız, cevap verilemediğini sanmanız normal tabii ki... Bu sitede zamanında Beynin nasıl düşündüğünü ve Ruh'un düşünemediğini bal gibi de ispatladım zamanında... Arayıp bulun bu yazıları, "Beyin mi düşünür, Ruh mu?" konusunda var yeterli açıklamalar... Oraya bir göz atın bakalım, cevap veremeyip kaçan kimlermiş... Ya da gidin bakın bakalım, siz bir cevap verebilecek misiniz!?
-
Neden kimse AY 'a gitmiyor?
Bir fotoğrafın Fake/Sahte olabilmesinin iki yolu var... Ya Fotomontaj yaparsınız ve fotoğraf Fake/Sahte'dir... Ya da bir maymunun resmini çekip "Ahanda bakın goril!" dersiniz ve fotoğraf Fake/Sahte'dir... Aya gidiş ile ilgili fotoğraflar ilk değil ikinci Fake/Sahte durumuna uygun. Yani fotomontaj olduğunu söylemiyorlar, aksine fotoğraflar gerçek... Ama ayda değilde bir stüdyoya "Ay Görünümü" verilerek çekilmiş fotoğraflar... O yüzden bu türlü çekimlerde, fotomontaj açısından "Fake/Sahtelik" söz konusu değil... Fake/Sahtelik, fotoğrafının çekildiği söylenen yerin, fotoğrafının çekildiği söylenen yer olmamasından kaynaklanmaktadır. Daha açıklayıcı olmam gerekirse: Siz bana bir maymun fotoğrafı çekip getirmişsinizdir... Bu fotoğrafın üzerinde gerçektende hiçbir oynama, fotomontaj vs. yoktur, gerçek bir fotoğraftır... Ama bana dersiniz ki "Al bak ben bir goril resmi çektim!". Umarım anlaşılmıştır... Zita sanal alemde Ay'a gidiş ile ilgili bilgiler ve bu yolculuğun aslında olmadığına dair iddialar, gidildiğine dair ortaya atılan iddialardan çok daha tutarlı...
-
Neden kimse AY 'a gitmiyor?
Evet, Mars'a hiç adam gönderilmedi. Ay'a adam gönderildiğine dair bilgilerde pek güvenilir değil. Hem mantığınız şu açıdan doğru, bir kere gönderdikten sonra niçin onca yıldır tekrar göndermediler? Cevabı çok basit: Çünkü zaten hiç insan göndermediler Ay'a... Ama sadece Uzay aracı ve denek hayvan göndermiş olabilirler...
-
Neden kimse AY 'a gitmiyor?
Neil Armstrong'mu Mars'a gidip üç gün kalmış? Kim Mars'a ne zaman adam göndermiş? Siz böyle yanlış bir bilgiye sahipken, sizinle tartışmamı beklemiyorsunuz sanırım?
-
Neden kimse AY 'a gitmiyor?
Çünkü Ay'a zaten hiç gidilmedi de ondan...
-
BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR
İşte her zaman söylerim, İslamın bir böyle görünen ve sıradan kalıplara bürünmüş bir yönü var, Bir taraftan da ayrı bir Felsefesi var... Bu sıradan olmayan, farklı Felsefesine göre Hz. Muhammed'in namaz kılmasının nedeni Ölüm yada başka birşey değil... Ama neyse, anlatsam anlaşılacağını sanmam, farklı bir anlamı var işte...
-
siz ateist değilsiniz?
Hayır; Panteist olunca, inandığınız ve gerçek sandığınız şeylerin aslında ne olup olmadıklarını, gerçek sandığınız şeylerin çelişkilerini ve çeliştiklerini, ne ima edip etmediklerini çok rahat görebiliyorsunuz sadece... Ha siz yukarıdaki örnekteki gibi bir yerden vuracağım derken, aynı noktada kendi kendinizi çürüten çelişkilerle yaşayabilirim diyorsanız, bence sorun yok... Ha ama bu olunca ne olur; yukarıdaki gibi püf!. "Ahanda sizi çürüttüm!" derken, kendi içinizde çürümüştür tutarsızlığınız ama farkına varmazsınız... Siz sanırım yukarıdaki yazımın tümünü okumadınız ve cevap olarak yazıldığı yazıdaki fikri bile gözden geçirmediniz... İçeriğine hiç değinmediğinize göre!
-
KAĞITTAKİLER
Ben bi kara ağaç gölgesi buldum Cebimde ümitlerim...
-
siz ateist değilsiniz?
Bak şimdi, iyi izle... Ben neyin nerede patladığını çok güzel göstereceğim... Aslında sizin pek bilmediğiniz şey, "Ruh"un ne olup olmadığıdır... Siz İncil'i ve Tevrat'ı, Kur'an öyle olduğunu iddia etmediği ve bu iki kitabı her defasında referans gösterdiği halde "Değiştirilmiş" olarak kabul edebilirsiniz... Fakat ne yazık ki Tevrat ya da İncil, Kur'an-a göre bile değiştirilmiş değildir... Öyle ise "Ruh" kavramının neliğini, hem Kur'an-a ve hem de o iki kitabı referans alarak onlara göre de ele alacağız... Önce Kur'an-la başlayalım: "Ruh" kelimesinin geçtiği tüm ayetleri alıntılamaya gerek yok... Ama isteyen için hepsini getirebilirim. "Ruh", ister Tanrı'nın Nefesi olsun, ister Tanrı'nın kendi Ruhu olsun, ister herhangi bir Melek olsun... Neyse, sonuca bağlamadan önce şu ayetleri ve bu ayetlere göre Ruh'un ne olduğunu, Senyour'a göre Ruh'un ne olduğunu (ölçülebilir bir madde) düşünün, sindirin... Ve biz İncil'de Ruh'un tanımına bakalım: İncil'de bulunan, "Ruh" ile ilgili diğer ayetleri de getirebilirim ama gerek yok... Dikkat ederseniz, İncil'de "Cinler" içinde "Ruh" deniliyor... Aynen Kur'an-daki gibi, Tanrı'nın bir Ruhunun olduğundan bahsediliyor... Bunları da aklınızda tutun ve Tevrat'a geçelim: Tevrat'ta geçen Ruh'ta bu şekilde... Kur'an-ın ve İncil'in mantığına paralel bir şekilde, Tanrı'nın insana kendi ruhundan üflediği bir şey... Şimdi okuyucular, öncelikle bir hata olmadığını ve hatta bu yazdıklarımın onları destekler nitelikte olduğunu iddia edeceklerdir... Ve bende kendilerine katılacağım... Fakat gülmekten katılacağım... Öncelikle "Ruh" madem ki ölçülebilir bir şey... Biz biliyoruz ki "Ölçülebilen" herşey, bir Maddi değere sahiptir... Bunu öncelikle Bilim böyle kabul eder... Mesela Elektirik enerjisinin bir kütlesi yok ama biz onu ölçebiliyoruz ve bir maddi değere sahip... Süt'ün ağırlığını ölçebiliyoruz, çünkü maddi bir değere sahip... Şimdi peki "Ruh" belirli bir ağırlığa sahip ise, Bu, Ruhun belirli bir maddi değer olduğunun Yani "Ruh"un "Madde" olduğunun ispatı değil midir? Elbette öyledir... Zaten Madde olmasaydı, ölçülebilir bir değer olmasaydı, ölçülemezdi öyle değil mi? Öyleyse vardığımız kesin mantıksal sonuç şudur ki: "Ruh" Maddi bir varlıktır... İkinci adıma gelelim... İnsan Ruh'u, Tanrı'nın Ruhunun bir türevidir... Eşidir, ondan türemiştir... Tanrı insana, kendi ruhundan, kendi ruhunun aynısından, özünden üflemiştir. Yani okyanustan bir bardak su aldığınızda, okyanustaki su'da su'dur... Bardaktaki su'da su'dur... Öyleyse "Tanrı'nın Ruhu" "Cebrail" "Ruh'ül Kudüs" "Cinler" vs... Hepsi aynı zamanda "Madde"dirler... Çünkü hepsinin kaynağı, menbaı aynıdır... Yaratılışlarındaki öz ile aynıdırlar... Ve kendileri nasıl ölçülebilir ise, o kadar maddedirler... Onlar ne kadar madde iseler, Tanrı'nın Ruhu da o kadar maddidir... Şimdi, Ruh'un ölçülebildiğini iddia eden arkadaş... Acaba kendisinin bunu savunmakla "Tanrı"yı "Madde ile eşdeğer" tutup, Şirke düştüğünü görebilecek kadar da anlıyor mu İslam Felsefesinden, çok merak ediyorum... İnsan öldüğünde, vücudundaki işleyen fonksiyonların büyük kısmı durur... Kalp atmaz, nefes alınmaz, kan dolaşımı büyük oranda durur... Çok hassas bir tartı, sizin nefesinizin ağırlığını ölçebildiği gibi Vücudunuzun salınımından da etkilenebilir. Bunu bir teraziye çıkıp sallanarak ta deneyebilirsiniz... Öncelikle söyledikleriniz, İslam Felsefesinde "Vahdet-i Vücut"u yani "Ene'l Hakk"ı da destekler niteliktedir. Ancak ayrıntısına girmeyeceğim... Fakat sorularım şunlardır: İnsan Ruhu ölçülebilir bir şey ise, İnsan ruhunun parçası olduğu Tanrı'nın Ruhu'da ölçülebilir mi? Ölçülebilen herşey, Maddi bir değere ve karşılığa sahip değil midir? 21gram gelen birşey, 21gramlık bir kütleye, maddi bir varlığa, karşılığa sahip demek değil midir? Tanrı'nın Ruhu ölçülebilen bir değer ise, Tanrının Kendisi nedir, ölçülebilir mi, değeri nedir, Tanrı'nun ruhu ile Tanrının kendisi ayrı şeyler midir? Lütfen lafı kıvırmadan, allayıp pullamadan, öz ve mantıklı bir çerçevede yanıt veriniz... Ha bu arada, birisi birilerinin elinde patlayan birşeyden mi söz etmişti? Yoksa bana mı öyle geldi? Şimdi bu kadar çelişki içersinde, gelde inan... O yüzden ben diyorum ki; Gelin Panteist olun, sizde kurtulun, bende artık kurtulayım
-
rüşvet belgelendi
Arkadaşım, zamanında bir sürü neredeyse cephaneliğe dönmüş evler ortaya çıkarıldı... Oralarda da silahlar vardı... Kimisi birçok suikast ile adlandırıldı, kimisi başka örgütlerle... Ama şimdi o Ümraniye de bulunan birkaç bomba sayesinde! o ortaya çıkarılamayan herşey çıktı... Ya hu adamların uzun yıllar boyunca bu oluşumda oldukları iddia ediliyor... Uzun yıllar gizli kalmışlar ve güya herşeyde parmakları varmış... Bu adamlar sence üç-beş bombanın seri numarası ile bulunabilir miydi? Ya da bu adamlar bu seri numaralara dikkat etmeyecek kadar olabilirler miydi? Olaya bakar mısın? Sen yıllardır bazı suikastlerin faillerini yakalayama... Failleri yakaladığın halde bile açıklığa kavuşturama... Ama Akp'nin kapanması gündeme gelince, Abd'nin ilişkileri tehlikeye girince pat diye kim olduğu hala bilinmeyen birisi bomba var diye ihbar etsin, sen git baskın yap, anaaaa neymiş! bombaların seri numaraları aynıymış ta, ortaya çıkanların ardı arkası kesilmiyormuş... Adam kendi gazetesini bombalatmış ta... Uğur Mumcu'yu öldürtmüşler de... Mersinde Türk bayrağını yaktırmışlar da... Ne kadar püsür varsa hepsinin müsebbibi oluverdiler... Var mı böyle bir komedi, kim inanır buna? Peki o el bombaları nerede şimdi? Henüz sanıklar el bombalarını görmedilerdi, dava avukatları bile görmedi... Savcı gördü mü bilinmez... O bombalarla ilgili tek şey Polis tutanakları ve bombalar derhal imha edildi... Hemde niye? Patlayıcı maddeymiş te... Tehlikeliymiş te... 1 senedir süren bir soruçturma var ve hala kim ne ile suçlandığını, kim kimi ne ile suçlayacağını bile bilmiyor... Sizde bol keseden sallayın bakalım...
-
rüşvet belgelendi
Fethullah hocacığın söyledi zaten "Bu iş 2010da tamam" diye... Merak etme, yakında istediğin gibi ellerin falan kesildiği bir şeriat devletine kavuşursun, hiç tasalanma...
-
rüşvet belgelendi
Bunun nedeni Savcının Akp ile birlikte hareket ediyor olması olmasın sakın!? Ya hu farketmediniz mi? Bu dava bırakın siyasetin ne kadar çılkının çıkmış olduğunun göstergesi olmasını, Adalet sisteminin, Anayasal sistemin, Ordunun, Polisin, Savcılığın da ne kadar cılkının çıktığının, yetkiyi her eline alanın istediği gibi at koşturabildiği bir sistem haline geldiğinin, demokrasinin, insanlığın, ahlakın, erdemin, haysiyetliliğin ve onurun fersah fersah uzağında olduğumuzun en açık göstergesi... Birisi birilerini suçluyor, diğeri eline ne geçerse bahane olarak sav'a ekliyor, onlarca yılın birikmiş kinini birilerine atma çabası var. Ya hu ümraniyede bulunmuş üç-beş tane el bombası mı neden oldu bu kadar şeyin ortaya çıkmasına? Güldürmeyin beni yaaa... Bu ülkede silahlığa dönmüş hücre evleri çıktıda yine bağlantıları ispatlanamadı, çoğu kaldı, ya da bize öyle yutturuldu... Birileri rant peşindeydi ve meşhur olmak için çamur at izi kalsına başvurdular... Olay bu... Amaç belirli bir akımı zedelemek. Kim ne derse desin, inin halk içine, yukarıda saydığım kurumlara kimin güveni kalmış bir sorgulayın bakalım...
-
BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR
Hiçbir kimse, kişinin kendi annesi ve babasından daha değerli değildir kişisel anlamda... Olmamalıdır... Başka bir açıdan ise her insan eşit sevgi ve saygıyı hakeder... Tabii ki bir dürüst kimse ise... Eğer birileri bir takım yakıştırmalara sahne oluyorsa, bu onun kendisi nedeniyledir... Ayrıca şöyle bir deyim vardır: "Yüzüne gülümseye gülümseye becermek!" Fethullah Gülen milleti ağlaya ağlaya kandırır, Başkası da yüzüne güle güle... İnsanlık hali bu! Sizi bu şekilde itham etmiyorum, Sadece bir düşünce işte...
-
rüşvet belgelendi
Sezer'in bu kadarını yaptığını sanmıyorum... Sezer'in yaptığı atamaları savunacak değilim ama en azından onun kaygısı Laiklikti... Yani Bilimsel ve Sisteme dayalı bir kaygısı vardı... Ama Akp'nin (sadece ABDullah Gül'ün değil bu atamalar) bu atamalarının birçok özelliği var; -Atanan kimi rektörler, Akp'den aday olup atanamayan kimseler... -En çok oyu almalarına rağmen atanmayan rektörler, Türban'ın karşısında durmuş olanlar... -Atanan rektörler mutlaka Akp'li ya da çevresi Akp ile içiçe... -En çok oyu aldığı, siyasi ve dini duruşunu kimlik olarak kullanmadığı halde atanmayan Chp'ye oy atmış rektörlerin karşısında az oy aldığı halde atanan kimseler dindar ve Akp'li çevreleri ile biliniyor, kimisinin başında bu açıdan soruşturma bile geçmiş... Yani adamlar durmadan yola devam ediyorlar...
-
21 ARALIK 2012 TARIHINDE KIYAMET KOPACAK MI?
Asli görevinden başka aynı zamanda gülebilme yeteneği de olan, espri bile çıkarabildiğimiz başka bir organ...
-
rüşvet belgelendi
Ya hu bu adamların Demokrasi anlayışı "Herkes eşit ama bizden olanlar daha eşit!" düşüncesine dayanıyor. Yani bunun neyini sorguluyoruz? Örnek mi? Akp %47 oyla geldi değil mi? 9 Eylül Üniversitesi Rektör Atamalarında hemen her iki oydan birisini yani %47 oy alan, en yakın rakibine en az 350 oy fark atan Kadın Aday Sedef Hoca mı atandı dersiniz Rektörlüğe? Yoksa oyların %18ini alan, ailesi tümden AKP'li bir Aday mı? Ya hu bu atamayı Cumhurbaşkanı yapıyor... Bunun anlamını biliyoruz değil mi? Tamam, Cumhurbaşkanının yaptığı şey hukuka uygun olabilir ama kesinlikle ahlaki değil... Kardeşim arada 300oydan fazla bir oy var... Yani atanan aday ile Sedef Hocanın aldığı oy arasındaki fark, Atanan adayın aldığı oyların bile neredeyse 2 katı kadar... Hani nerede demokrasi? Keşmekeş... Bu adamların ne demokrasiden anladıkları var ne de ahlaktan... Ya hu hep söylüyorum: Bu adamlarda "Kafire verilmiş söz, Tanrı katında geçersizdir." anlayışı var... Kim ne derse desin... Sadece kendilerinden olanlara karşı demokratlar... Diğerlerine karşı demokrat değiller... Ama bizim millet hakediyor kardeşim... Bizim millet kadar sömürülmeyi hak eden başka bir toplum daha yok... Yemin ediyorum içim cız ediyorsa ne olayım... Ya arada 15-20 oy olur tamamdır, Cumhurbaşkanının iradesi denir... 50 oy olur, ee hadi, zar zor ama olur, iradedir denir... Ama 2-3 katı be kardeşim... İnsan utanır yaa... İnsanın biraz yüzü olsa makamından utanır... Yani yapılan şey Cumhurbaşkanlığı Makamının iradesi değil, Bu yapılan şey, Abdullah Gül'ün kendilerinden olanı kayırması ile ilgili bir irade... Hem de demokrasiye rağmen... Aksini iddia edebilecek yüzü olan çıksın söylesin... Türkiye bitmiş kardeşim, Bir söz vardır: "İmam zortlatırsa, cemaat foseptik patlatır..." Deyim en fazla bu şekilde yazılırsa yıldızlanmaz, kusura bakmayın... Cumhurbaşkanı böyle yapıyorsa, kendi kafasındaki partililer ve seçmenler ve aynı duyguda olanlar, aynı imanda olanlar neler yapmaz... Burada en büyük hata, yaptığı tespitin yanlışlığından dolayı Aziz Nesinde... %60 demişti sanırım... Halt etmiş... %60 mı? Oran o kadar az olsaydı, ben böyle bir yazı yazmazdım...
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Pek birşey anlaşılmadığını sanmıyorum...
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Bir şey değil Yarasa... Ama burası birden sessizleşti mi, ıssızlaştı mı ne oldu yaaa!
-
dünya nimetlerinde doyumsuz kullar
İşte bende bu kırmızıladığım ifadeye olan düşüncemden dair henüz dinlerin var kalması gerektiğini ama aslında milatlarını çok önceden tamamlamış olmaları gerektiğini söylüyorum. "Herşey Tanrı yarattığı için değerli" ve "Yaratılışımızın amacı Tanrı'ya kulluk" ya da "Tanrı var olduğu işin değerliyiz" gibi koşullanmalarla yetişen bir insanın elinden "Tanrı"yı çekip alırsanız, o insan için "Tanrı var diye" Değerli bulduğu hiçbir şeyin değeri kalmaz artık... O yüzden Kırmızıladığı iletideki gibi düşünen insanların dinden ayrılmamaları, insanlık için en faydalı olandır. En azından "Nasılsa Tanrı yok, hesaba da çekilmeyeceğiz!" diye bir eyleme girişilme ihtimali azalır. Fakat Vicdan Gelişimi, dinden bağımsız olarak insanların kendilerinde yaşadıkları olaylarla, çevre ile ve birlikte oldukları bireylerle birlikte gelişir. Bir kimseyi, her varlığın Tanrının kutsamış olması nedeniyle değerli olduklarına koşullamadan, herşeyin doğaları gereği zaten değerli oldukları için önemli olduklarını benimseterek yetiştirdiğinizde, o kimse doğal olarak bir Tanrı inancına sahip olmasa bile, doğal varlıklara değer verme konusunda diğer insanlardan daha da fazla hassas olabilmektedir. O yüzden sizden ve kırmızıladığım iletiniz gibi düşünen insanlardan tek bir isteğim var: Lütfen ama lütfen inancınızdan vaz geçmeyin ve iyi bir insan olma yolunda çabalarınıza devam edin... Fakat çocuklarınızı da bir Tanrı Korkusuna ve Değerine koşullamadan yetiştirin... Ve bu kırmızıladığım iletideki gibi düşünenlere, söylediğimi anlatabilmek adına bir kaç soru sormak istiyorum: "Siz şu halinizleyken, şu bilincinizdeyken, artık Tanrı'nın olmadığının farkına varsanız ve dediğiniz gibi bu yüzden herşey artık size değersiz ve anlamsız gelse, neler yapardınız? Tanrı var diye yapamadığınız neleri yapardınız? Nasılsa hesaba çekilmeyeceğiz diyerek neler yapardınız? Tanrı hesaba çekecek diye yapmadığınız şeyleri, Tanrı nasılsa yok diye yapmak ahlaki midir, samimice midir? Bu kötü eylemleri yapmanızdan alı koyan Tanrı inancı mıdır? Vicdanınızda o kötü eylemler, normalde sizin için anlamlı mıdır?" Bu soruları cevapladığınızda, niçin inanmanız gerektiğini anlayacaksınız ve inanmakta devam etmelisiniz. Şöyle özetleyeyim: A kişisi: "Tanrı var. Eğer Tanrı olmasaydı herşey anlamsız olurdu. İnsanlığın değeri kalmazdı." B kişisi: "Yani sen Tanrı olmasa, insanlığa hakettiği değeri vermeyecek misin? İnsanları, insan oldukları için sevemeyecek misin?" A kişisi: "!" B kişisi: "Peki şöyle sorayım; belli ki din seni bazı kötülükleri yapmaktan alı koyuyor..." A kişisi: "Elbette..." B kişisi: "Yani din olmasaydı, sen aslında birçok kötülüğü yapabilecek birisin öyle mi? Yani aslında sen kötü birisin!" A kişisi: "!" B kişisi: "Ya da şöyle sorayım, sen din olmasa bile insanlara kötülük yapamayacak biriysen, insanlara kötülük yapmamanın ya da belirli bir İnsani/Ahlaki değerlere sahip olmanın gerektiğinin farkına varabilecek biriysen, bunları benimsemen için bir dinin emretmesi gerekli mi? Sen bir insan ve bir değer olarak, kendin bunların farkına varamayacak kadarcık mısın?" A kişisi: "!" "!" işaretinin olduğu yere herkes istediğini yazabilir ve ne yazılacak çok merak ediyorum...
-
rüşvet belgelendi
Ya hu Rüşvet belgelense ne olur, belgelenmese ne olur... Sanki 550 onurlu seçilmişin muktedir olduğu bir devlette yaşıyoruz... Türkiye'de yaşıyoruz, Türkiye'de... Bu bir anlam ifade ediyor mu? Ya hu adam rüşvetini belgeleyecek kadar pişmiş artık, Biz buna pişkinlik diyoruz... Bunu yapabilen bir adamın içinde bulunduğu ortam, sence bunun hesabını sorar mı? Sürü psikolojisi ile çobanları "Koyunumuzu nasıl kurtarsak" diye düşünecektir. Başka bir yerde olsa anında istifa ederlerdi. Türkiyede ise tekrar seçilmek için yolsuzluk yapmanız ve rüşvet almanız gerek. Çünkü bizim millet seveni değil, şaapanı sever... Neyzen Tevfik'in çok güzel bir lafı vardır: Türk Milleti gariptir, her lafı kaldıramaz. ____* dersin kızar da, ___**sin aldırmaz... Az bile söylemiş bence... Bizim Millet bu durumda aldırmamak bir tarafa, el üstünde tutuyor... Ya hu ne kadar ibretlik bir milletiz yaa... Yeryüzünde ender bulunan ve hatta gülünecek derecede safız. Kim kızarsa kızsın, bu böyle... Dipnot: * Hakemlere yapılan yaygın bir tezahürat. ** İnsanlarda çiftleşme eylemindeki erkeğin etkenlik hali.
-
İnananlar ve İnanmayanlar..
Yaşam biçimleri aynı değildi ama birlikten ayrılırken hemen herkes ağlayacak hale gelmişti... Yani yaşam biçimlerinden ziyade, nasıl baktıkları önemli diye düşünüyorum...
-
İnananlar ve İnanmayanlar..
İyi niyetin için teşekkürler Taklamakan... Ama Akademik olarak yardım edemeyeceğin anlamına gelmiyor... Daha doktora var önümde yapacak, büyük ihtimalle yabancı bir ülkede yapacağım... Ama çalışma ortamınız hakikaten çok güzel. Ben böyle bir ortama Askerdeyken rastlamıştım, tuhaf değil mi? Üniversitedeyken bile değil! Alevisi vardı birliğimizde, Hıristiyanı, Sünnisi... İmanlısı, imansızı... İnançlısı, inançsızı... Ortam askeriyeydi ama ortak payda Vatan Hizmeti olunca, diğerleri ikinci plana düşüyordu. Yeter ki insan ortak bir paydada buluşabilsin... Sizin ortamda da sanırım ortak paydanız herşeyden önce "İnsan Olmak". Dün çok güzel birşey oldu. Ben Panteist olarak adlandırılıyorum ama aslına bakarsanız bir kalıba sığdırılmayı hiç sevmem. Dün teyzemlere ziyarete gittik ve kuzenim bu konuyu açtı sohbet olsun diye ama bir taraftanda uyuzluk yapmak istiyor. Normalde dinden dönmenin cezasının ne olduğunu biliyoruz... Teyzem, eşi falan da okumuş falan değildir ama Müslümanlığın herşeyini yerine getirmeye çalışır. Kuzen, beni İslamdan dönmüş olarak lanse etti ve teyzem şöyle dedi: "İnsanlığını mı kaybetti sanki, herkes kendi içinde yaşar, isterse yahudi olsun." Türk-İslam geleneğinden gelen bir teslimiyet var burada. Yani birisi İslam'dan dönse de dönmese de, aslolanın "İnsan Olmak" olduğu çerçevesinde birleşirler, ki ben bu yüzden hep ailemi örnek veririm, tipiktirler... İlginç olan şu; Bizimkiler, kendi ailelerinden birisinin döndüğü söylendiği halde sert bir tepki vermezlerken... Başka bir müslüman bunu duyunca neredeyse lanet yağdırıyor... Gücüne gidiyor adeta, kaldıramıyor, onun inandığı şeye inanılmamasını sindiremiyor... Ya hu iyi de, bizimkiler de Müslüman, onlarda... Aynı inanç, her bünyede farklı etki yapıyorsa Mantıksal olarak aslında o inancın pek bir etkisinin olmadığını da düşünebiliriz... Bu davranışları etkileyen başka bir faktör olmalı: "Kültür ve İnsani Değerler..."
-
İnananlar ve İnanmayanlar..
Elemana ihtiyacın var mı peki?
-
KAPAYIN GÖZLERİNİZİ...
Vay be, penguen hı? Ne pengueni yaaa? Nereden çıktı da kedi oldu ben hiç anlamadım... Psikoz var bu hikayede...
-
ALLAH YOKTUR!
Bunun nedeni; Kimsenin gerçeği aramak için değilde, değişmemek için buraya yazıyor olması... Siz nasıl ki inancınızdan şüphe etmiyorsanız, diğerleri de etmiyor... Siz niçin değişmiyorsanız, diğerleri içinde bu geçerli... Bakış açıları ve kabuller farklı...