Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. "Video Müzik Klipleri" bölümü ayrıca "Türkçe Video Klipler" ve "Yabancı Video Klipler" diye iki alt bölüme ayrılsın... Ne var yani Sayın Admin'in eline mi yapışır? Şöyle olur: __________________________________ -YouTube Video Paylaşımları ---Video Müzik Klipleri... -------Türkçe Video Müzikleri -------Yabancı Video Müzikleri -------Film Video Müzikleri ---Diğer Videolar... -------Komedi/Eğlence -------Korku/Gerilim -------Aşk/Sevgi -------Diğer...(fragman, belgesel, tanıtım vs...) __________________________________ Tüm Videolar böyle bir arada toplanırsa bence çok güzel olur... Daha bir eğlenceli olur kanısındayım...
  2. Hele şu YouTube Video Sorunsalı bi hallolsun, Video Klipler bölümüne eklerim...
  3. İkisi de Karaydı napiim? Ama bu şarkı çok güzel yaa... Çocukluğumun şarkısıdır. Hala müzik çalarımda vardır ve hep dinlerim... 80lerin böyle bir çok şarkısı var. Hatırladıkça alıcam buraya. Hatırlayanlar varsa onlarda alırlar umarım...
  4. Bence bu "YouTube Video Paylaşımı"nda bir ayrım yapılmalı. Yani mesela "Şarkı Klipleri" ya da "Video Müzik Klipleri" bir başlıkta Diğer Seyirlikler/İzlenceler bir başlıkta toplansın. Böylece Video Müzik Kliplerine ya da diğer Videolara/İzlencelere ulaşmak daha kolay olur. Hemde bir arşiv havası eser. Daha düzgün ve sistemli bir yapıya bürünür. Bu halde Video Klipleri nereye koyacağımı şaşırıyorum açıkçası. Çünkü şu haliyle hepsi karman çorman, karma karışık... Dediğim gibi düzenlenirse daha pratik olmaz mı? "YouTube Video Müzik Klipleri" "YouTube Videoları" Şeklinde iki başlık olsun bence ve videolar o şekilde yeniden kümelendirilsin. Hatta bu başlıkları içeren ayrı bir bölüm açılsın... "Video" yerine "İzlence" yazabiliriz, Türkçe olur en azından, güzel olur kanımca Saygılarımla...
  5. Yav daha küçücüktük yaa... Mory Kante çalardı o eski radyolarda falan. Televizyonumuz bile siyah beyazdı. Kardeşimi Mory Kante'ye benzetirdim hep... Hey gidi günler yaa... Bu şarkıyı bilmeyen varsa Ve bu klibi hatırlamayan varsa "-ben 80'leri gördüm, yaşadım" demesin... Ortalığı inletmiş bir şarkıdır zamanında... Hala kanımı kaynatır...
  6. Hımm... Valla ne diyeyim, Gerçekten güzel bir anı... Bir şeyleri bırakıyoruz arkamızda acı ve tatlı... Bazen geç farkına varıyoruz yaptığımız hatanın. Çocuksu bazı hazlara kaynaklık ediyor tercihlerimize Ve bunun esiri oluyoruz. Pişmanlık mı? Pişmanlık bir ödüldür Figgaro; Bizi daha doğrusuna yönelten... Sadece kendisiyle barışık ve hataları ile yüzleşebilenlerin ödülüdür... Bende bir anı anlatırım belki merak etme...
  7. Hımmm... Haklısın açıkçası...
  8. Filmin Müziği şudur Oasis - Stop Crying Heart Out
  9. Vay be... Sizden hakikaten güzel bir aforizma bekliyordum, Beklentimin hakkını verdiniz doğrusu... Teşekkürler...
  10. Önceden söyleyeyim, Bu muhteşem filmi izlemek niyetinde olanlar bu yazıyı okumasınlar... Sahil Güvenlik personelinin inanılmaz fedakarlıklarını ve o dev dalgalarla mücadelelerini anlatan müthiş bir film... Bugün (09-08-2007) izledim... Şahane bir film... Filmin konusu kısaca şöyle; Ben Randall (Kevin Costner) kendisini hayat kurtarmaya adamış bir Sahil Güvenlik BaşÇavuşudur. Yaşını almıştır ancak hala ondan iyisi yoktur ve kırılmadık rekor bırakmamıştır. Üstlerin ona Sahil Güvenlik elemanlarının yetiştirildiği "A Okulu"nda eğitmenlik yapmasını isterler ancak hep reddeder, çünkü kendisini kurtarılacak hayatlar beklemektedir. Ancak bir kurtarma operasyonunda tüm ekibini kaybeder ve tabi ki en yakın arkadaşını da... Bundan sonra zorunlu olarak "A Okulu"nda Eğitmen olmayı kabul eder. Buraya yüzme şampiyonluklarına sahip öğrenciler gelmektedir ve ancak yarısı mezun olabilmektedir. Çünkü hayat kurtarmak ciddi bir iştir. Yeni gelenler arasında Jake Fischer (Ashton Kutcher) kibirli ve rekor delisi bir yüzücüdür. Her türlü başarısı ve birinciliği vardır... Ancak bir şeyi daha öğrenmesi gerekmektedir: İnsan hayatı hakkında verilecek kararların, rekorlardan daha önemli olduğu... Gelelim yorumuma... Ben Randall sevdiği işi için eşini ve ailesini kaybeder ve en sonunda kaybettiği ise arkadaşları olur ve bu ona asıl bir şeyi daha kaybetirecektir ki; İşi... Kendisini "Hayat Kurtarmaya" bağımlı hale getirmiş olan Randall, artık bir Eğitimci olmak zorundadır. A Okulu'nda Eğitimci olarak görev alır ve yeni Sahil Güvenlik Personelini yetişmeye başlar ancak tüm rekorları elinde bulunduran tek kişi olarak kendi kurallarını da koyar. Hatta YüzBaşısına bile diş geçirecek kadar güvenir kendisine ve yaparda... Öğrencilere "Hipotermi"yi öğretecek daha pratik bir yol bulur mesela; Hepsini buz dolu bir havuza sokar ve kendisi de girer... Yeni gelen bu öğrenciler arasında öyle birisi vardır ki Randall'a çok benzer aslında. Ama aslında bir o kadarda zıttırlar birbirlerine. Jake Fischer adlı bu öğrenci liseden itibaren inanılmaz yüzme başarıları sağlamış ve havuzdaki rekorlarda Ben Randall'ı geçebilmiş tek kişidir. Ancak tek bir konuda onu geçmesi gerekmektedir ve filmi izlediğinizde tüylerinizi ürperten iki sahneden birisi bu oluyor... Barda kız arkadaşına Ben Randall'ın rekorlarını kırdığını anlatırken aslında bundan zevk almıyordu, çünkü artık hep rekor kırmak sıradanlaşmıştı. O sırada barda onları dinleyen kadın bir tablo çıkarır ve gösterir. Ben Randall zamanında yana bir gemiden tüm personeli kurtarır ve son bir kişiyi, tendonları kopmasına ve boyun kemiği çatlamasına rağmen parmak uçları ile tutarak kurtarmıştır; Tek başına... "Bu rekoru kırdığın zaman beni ara" der kadın... Ve filmin sonunda tüylerinizi ürperden o ilk sahne bununla ilgilidir, Jake Fischer, Ben Randall'ın hayatını aynen o şekilde kurtarabilecek durumdadır ve Ben Randall bunu gördüğünde huzur içinde kendisini ölüme bırakır... Hayatları ve hırsları tıpatıp aynıdır Ben Randall ile Jake Fischer'in... Jake Fischer hemen her şampiyonluğa sahip olan takımını bir trafik kazasında kaybetmiştir. Ve takım arkadaşlarının adlarını koluna dövme yaptırmıştır. İşte bu kaza ve kayıp, Jake Fischer'ı "Hayat Kurtarıcı" olmak istemeye yönlendirmiştir. Aslında bir çok rekora sahip biri olarak çok daha paralı ve kolay işlere imza atabilecekken, üç kuruşluk bir işi seçmiştir bu yüzden. Kaybettiği hayatları, kurtaracağı hayatlar ile telafi etmek için... Ben Randall'ın da bundan pek farklı hikayesi yok. Zaten o yüzden kurtardığı hayatları değil de, kurtaramadığı hayatları sayıyor; 22 Her ne kadar hayata bakışları farklı da olsa, Yaşantıları İzdüşümlülük/Paralellik arzediyor. Bir aynılıkları var yani... Jake Fischer'i en iyi anlayan kişi Ben Randall... Onun hırsının ve isteklerinin temel nedenini, dosyasını bir kere okuyarak anlayacak kadar da zeki... Hem de Düz Lise okumasına rağmen... Anlatamayacak olsa da hissettiriyor Jake Fischer'e Aslında yaşantılarının hiç te farklı olmadığını... Sonunda kendisini feda ederek öğretiyor ona bir şeyleri... Ama biz Her ne kadar farklı görünsekte Aynı hayatlara sahip olduğumuzu anlatmada Sevdiklerimizi bile değiştiremeyecek kadar aciz kalıyoruz çoğu zaman... Jake Fischer'da aynen böyle en başlarda. Bazı şeyleri sadece kendisinin yaşadığını sanıyor... Sadece kendi bildiğini okuyor... Hırslarına yeniliyor... Oysa başkaları da aynı şeyleri yaşamış olabiliyor; Hayat bu... Ben Randall'ın söylediği şu söz Jake Fischer'ı etkiliyor; "Ben kaybettiğim insanları üzerimde taşımıyorum..." Bu değer vermemek ya da önemsememek değil... Kurtarabileceği yeni hayatlara odaklanmak... Ama aslında Ben Randall'da bir yerlerde o kaybettiği hayatları hep taşıyor... Filmde en etkili şu sözlerini, Kurtarma Operasyonları görüntüleri ile birlikte söylüyor Ben Randall: "Gün gelecek -Hayır- demeniz gerekecek. Hayatta tutmanız gereken en önemli kişi -Kendinizsiniz-. 5 ile 20 kişilik mürettebatla karşılaşacaksınız. Hepsi de -Beni Kurtar- diyecek. Bir mucize arıyor olacaklar. 24 yaşında o mucize olmanız gerekecek. O mucizeyi yaratmak için bir yol bulmanız gerekecek." Peki siz böyle bir mucize yaratabilecek misiniz? Tahmin ediyorum ki filmi izlediğinizde aklınızda kalan şey, "Sahil Güvenlikçilerin Fedakarlığı" olacak... Ancak asıl anlatılmak istenen şey; "Kendi Ölüm Kararınızı" verirken Ya da "Sadece Kendinizi Hayatta Tutma" kararınızı verirken Asıl amacınızın size muhtaç olacak, Ya da sizin mucizesi olacağınız insanlar için bunu yapabilmenizdir. Ben Randall filmin sonunda kendi ölüm kararını veriyor. Tıpkı daha önce Kendi Yaşam kararını verebildiği zamanki niyetle; Yaşama ihtimali yüksek olan Jake Fischer, Onun kurtarması gereken hayatların mucizesi olmalıdır... Filmin başında, Denizde kurtarılmayı bekleyen kazazedelere, Bir ruhun sarılıp "-Korkma, seni alacaklar, dayan" dediği efsanesi anlatılıyor. Film boyunca bu hikayeyi hiç duymuyorsunuz. Filmin sonunda Jake Fischer, denizde cesedi bulunamayan Ben Randall'ın nerede olduğunu artık anlar. Kurtardığı bir kurban ona şöyle der; "-O adam nerede?" "-Hangi adam?" "-Siz gelene kadar dayanmamı ve sizin gelip beni kurtaracağınızı söyleyen adam!" Tüylerimi diken diken eden ikinci sahne buydu... Filmi mutlaka izleyin... Sadece sizin yaşadığınızı sandığınız bazı yaşantılara, sadece sizin değil En yakınınızdaki insanların bile sahip olabileceğini görürsünüz... Anlarsınız ki, Kendinizi ancak kendiniz kurtarabilirsiniz... Ve görürsünüz; Başka insanların hayatı, Bazen sizin kendi hayatınızdan bile çok daha değerli... Kim bu kadar fedakar olabilir ki? Anlattım ama Yine de izleyin.. Pişman olmayacaksınız... Bryan Adams - Never Let Go
  11. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi LilaC'nın blog başlığı içinde LilaC's Blog
    ucuq sensin yani?
  12. Elbette ki "Beter Böcek/Beetle Juice" En sevdiğim filmlerdendir ve bu ankette görmek şaşırttı beni doğrusu... Michael Keaton'un ve Geena Davis'in oyunculuklarını konuşturdukları inanılmaz film... Birde ölü bir takım vardı; "Patron, galiba biz ölmüşüz?" "Hadi ya!"
  13. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi LilaC'nın blog başlığı içinde LilaC's Blog
    Vay bee... Çok hoş şarkılar yaf... Özellikle "Git" adlı şarkı favorimdi biliyo musun? Ama bulamıyodum çünkü adını bilmiyodum... İyi oldu koyduğun. Sen mi çekmiştin hepsini?
  14. Sayın Güzelyaz... Dileğiniz sevindirdi, çok sağolun... E ne yapayım bu Julyana, Anlatacaktım, içimden nasıl geldiyse öyle anlattım... Sende bu aralar pek bir hassassın zaten Dileğin için teşekkürler... Çok sağolun Sayın Egzorsist... Ne kadar edebi ya da değerli bilmiyorum ama yazım tarzım hoşuma gidiyor... Hissettiklerimi anlatırken, hiç bir duygumu dizginlemiyorum; o kadar... Çok sağol Lilac... Ancak forumda konuşuyorsun değil mi? Yaşadıklarımı hissettirebildiysem çok sevinirim... Gerçekten hissettireiliyor muyum? Neyse boşver, Biliyorsun sana soru sormuyorum... Sevgili Diloş, aktım "Nostalji" diye bir başlık var. Muazzez Ersoy'la ilgili birşey sandım önce ama baktım ki hatıralarımızı anlatıyormuşuz. Kardeşim izine geleceği için onun ayrı bir sevinci var içimde ve bu yaşantımız aklıma geldi, anlattım... Sizin yaşadıklarınızla da aramızda pek bir fark yok; İnsanlar her zaman birilerini bekliyor değil mi hep? Korkmanıza gerek yok, Kardeşim terminatör gibi valla, hala sapasağlam... Arada sırada uğrar anlatırım birşeyler. Açıkçası bu kadar önemseneceğini sanmıyordum. Yazımı Blog'uma alıntılamaya karar verdim Yorumlarınızı orada da beklerim...
  15. Ya ben hep ayrıntıları anlatıyorum... Bana da küfreden var mıdır acab a
  16. En komiği şeydi ya; Hani bunlar zindandayken Rapunzel "Haydi kızar!" deyip göreve çağırıyor ya hepsini? Hepsi geçip kenarı oturuyor... "Haydi kızlar! derken de bunu kastediyor zaten, Çünkü en iyi yapabildikleri şey "Kurtarılmayı Beklemek" Orada öldüm gülmekten...
  17. Hiç sanmıyorum... Ben gittim ÖzTürkçe lakap aldım ama hala bir takdir alamadım... Bilemiyorum yani...
  18. Tengeriin boşig şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Ya hu iyi niyetimi belirttim napiim?
  19. Kaç sene önceydi? Sanırım bunu hatırlamak istemiyorum... Babam inşaatta çalışıyordu ve akşam eve daha yeni gelmişti... Ben kardeşimle hep sokak başında bekler ve yokuşun aşağısında babamın karanlıktan süzülen gölgesini gördüğümüz an ona doğru koştururduk... "-Babaaa babaaa..." O gün mahallede bir düğün vardı ama biz çocuklarla eğlenmek yerine babamı sokak başında bekliyorduk... Babam çoğu zaman İzmir dışına çıkardı çalışmak için ve haftalarca ya da bir-iki ay boyunca hiç gelmezdi. Biz ise her akşam saat 9a kadar o yolun başında beklerdik. O hafta hep İzmir içinde çalışıyordu ve her akşam geleceğini biliyorduk... Ve yine gelmişti. Koşturduk; "-Babaaaa Babaaaa" Genelde ilkini tutturamazdık hiç. Çünkü koştuğumuz sadece bir gölge idi... Orta Boylu ve biraz kilolu olan herkese koştururduk, Her akşam, her akşam... Saat dokuza kadar... O akşam tutturmuştuk, Gelen babamdı ve boynuna atlamıştık. Ellerimizden tuttu. Elleri tozlu idi, nasırlı ve çimentoluydu... Ama tuttuğum en sert, En yumuşak eldi... Babamın eliydi... Bu sıcaklığı hiç bir kelime ile anlatamam... Kardeşim Tevfik... Benim canım, herşeyim... Sırtımı korkmadan yaslayabileceğim tek insan... Biraz para canlısıydı o yaşlarda ama olsun, küçücük bir veletti... Harçlığımın yarısı hep onundu. Sırtımdan hiç indirmezdim onu küçükken. Annemin ya da babamın bir kere dövmüşlükleri yoktu onu, Onun dayaklarını bile ben yerdim Ama kardeşimi bir tek ben dövebilirdim... Babamdan para istedi yine... Adam işten gelmiş, cebinde kuruş yok ki? Babam hiç konuşmayan, sessiz ve uysal birisidir. Hiç bir şeye isyan etmez hayatında. Ama sanırım ilk defa o gün parasızlığa isyan etti, Cebinde para olmayışına... Veremedi kardeşime para ve birlikte evin üzerine çıktık Babam ellerimizden tutuyordu hala... Arka komşularla konuşmaya başladık Bir ara kardeşim ortadan kayboldu... Yoktu... Evin ön tarafına gittim... Kardeşim korkusuzdur. En yüksek binanın kıyısından bakmaktan hiç korkmaz. Başına gelmeyen kaza yoktu sanırım ama hala korkmazdı... Kardeşim evin çatısında öylece yatıyordu... Sesi yoktu... Soluğu yoktu... Bir eli evin hemen dibinden geçen elektrik kablosundaydı; Yüksek Gerilim... Sağ eli ise evin kolon demirindeydi... Anlamadım... Tepkisizdi... "-Babaaaaa! Kardeşim... Ölmüş..." Bunları nasıl söylediğimi net hatırlamıyorum. Tek bildiğim artık kardeşimin cansızlığıydı ve ağladığımdı... Babam hala ayaklarında naylon inşaat çizmeleri vardı Kardeşimi hiç düşünmeden tuttu ve çekti. Kablodan çıkan kıvılcımlar hala aklımda; Sanki Tevfik'in ruhuydular... Öylece etrada uçuştular... Ağlıyordum... Tüm elektrikler gitti. Düğün yarıda kesildi. Herkes evimizin üzerine üşüştü... Kardeşim mahallenin "Kara"sıydı... Dedeme de "Kara Tevfik" derlermiş zaten... Fikri abi, o gece konuştuğumuz arka komşumuzdu. Atladı evimizin üzerine. Babam kardeşimi nasıl çekti, Nasıl cesaret etti... Hiç bilmiyorum... O da gidebilirdi... Evlat işte... Ben, henüz yukarı yeni gelen annem ve babam... Şoktaydık... Babam soğukkanlıdır aslında... Fikri abi kardeşimi toprağa yatırdı. Ağızını kaşıkla açtı ve dilini parmağı ile çekti. Suni teneffüs yaptı... ... Tepki yok... Yok... Yok... Yok... Tekrar... "-Hadi kara..." Hafif bir hırlama... Nefes... Can... Etrafa şapşal şapşal bakan bir çift göz... Hayatımı veririm o gözlere... Fikri abi bir tokat yapıştırdı sonra... Ağlama sesi... Kardeşimin ağladığına hiç bu kadar çok sevinmemiştim... Ve ilk defa benden başka birisi kardeşime vurabilmişti... Tüm bunlar ne kadar kısa sürede oldu bilmiyorum... Şimdi kardeşim Hakkari'de askerde. Tek korkumuz... Üç gün sonra izine geliyor... Benim hayattaki tek dayanağım ve sırdaşım... O olmasaydı, o gün gitseydi bizi bırakıp, Ben gerçekten hiç tamamlanamayan bir "Yarım" olurdum... Sevgiler...
  20. Sayın Maraba... İletim gayet net ve açık... Bir tek siz değil, hepimiz bir karmaşanın içersindeyiz bu konuda. Görüşlerim ne kadar değerlidir ve sizi gerçekten aydınlatabilir mi bilmiyorum ancak "Hurafe" konusunun tartışılması ve görüşlerimizin paylaşılması için bununla alakalı bir konu açtım... İkinci adımı siz atın, Zaten konu güzelleşecek ve fikirlerimiz netleşecektir... Kim kimi aydınlatacaksa da, Orada olacaktır... Saygılarımla...
  21. Sayın Admin... Gerçekten tam da benlik bir filmmiş... Mutlaka bulup izleyeceğim... Sanıyorum ki Lezbiyen kadının karmaşası anlatılıyor... "Neyim Ben?"i sorguluyor... Bu gibi filmler zaten tarzımdır... Ayrıca Şiirde müthişmiş hakikaten...
  22. Çizgi Filmlerin "Türkçe" seslendirilmesi bence sahip olduğumuz en güzel yeti... Bu kadar özgün ve bu kadar uygun bir dil var mıdır acaba dünyada... Çizgi Filmlerde Türkçeyi ve deyimleri, şarkıları öyle bir konduruyorlar ki, Gülmekten yerlere yatıyorum. Mesela Shrek 2'de Peri Anne "O Benim Dünyam"ı söylemişti, Ben yerlere yatmıştık gülmekten; Nasıl akıl etmişler diye... Buz Devri 1'de de "Yaylalar Yaylalar"ı söyletmişlerdi kuşlara... "Dünyanın sonu geldi; Buzullar buzullar..." Bu kadar kıvrak bir zeka olur mu yaa... Türkçe Dublaj Ölmesin...
  23. Tengeriin boşig şurada bir başlık gönderdi: Yabancı Sinema
    Shrek Üç (2007) İnsanlar sana kötü bir dev gibi davransada, bu öyle olmanı gerektirmez Daha bugün gittim filme... Koskoca salonda tek başımaydım... Ama öyle daha rahattı izlemek, istediğim gibi uzandım... Filmde Kurağa Kral Harol ölüm döşeğinde ve Shrekten tahta geçmesini istiyor. Shrek ise, onu "Shrek" yapan bataklığının özlemi ile yanıp tutuşuyor. Bir yanda bu özlem, Bir yanda Kral olma ve ülke yönetme korkusu, Bir yanda da Fiona'nın hamileliği... Rüyalarını alt üst ediyor... Ama öyle bir sahne var ki, Kötü diye bildiğimiz o kötü masal karakterlerinden "Babalığı" öğreniyor... O korktuğu bebeği benimseyiveriyor... Tabi kötü kahramanları örgütleyen ve darbe yapmak isteyen, Peri Anne'nin oğlu Yakışıklı Prens ortaya çıkıyor ve tahtta hak iddia ediyor... Shrek ise ya kıral olcaktır, Ya da diğer varis olan Fiona'nın kuzenini ulup getirip Tahta oturtacaktır... Ve bu ikisinden birisini seçer... Film hoş açıkçası... İlk iki film kadar espri yok ama Kedinin o inanılmaz bakışlarını, Eşeğin ve Shrek'in çocuklarını görmek için izlenmeye değer...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.