BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
Gayb'ı sadece allah mı bilir?
Gayb konusunda felsefe yapmak istiyorsan, aç bir konu yapalım. Ben bu başlıkta, Kuran'daki bir çelişkiye dikat çekiyorum. O çelişki hakkında lafın vara söyle. Lafın yoksa, konuyu saptırma, Kuran'ın konu saptırma metoduna başvurma. Git Allah gaybı bilir diye bir konu aç, orda vaaz ver. Yada git bir camiye yazıl, orada vaaz ver. Bu vaaza hüngür hüngür ağlayacak çok adam bulursun. Sonuna bir iki de "Ey melun, kendini bilmez falanca!!!!" diye ciyakla, o cemaaten birkaç gönüllü de çıkartırsın o melun dediğin şahsı temizleyecek. Bu konunun başlığı, Gayb'ı sadece allah mı bilir? Llafın vara söyle. Saygılar.
-
Allah zamandan ve mekandan münezzehmidir?
Zaman birimi ile zaman'ı karıştırmayın lütfen. "Ol" tabiri, Tanrı katında, zamanın yokluğunun değil, varlığının delilidir. "Ol" demeden önceki an vardır. "Ol deyince olur" ifadesindeki gibi, bir de daha önce olmayan birşeyin, ortaya çıktığı bir an vardır. Yani "Ol" tabiri Tanrı katında zamanın varlığının delilidir. Güzel bir yazı. Çünkü dinlerin ve inanç sistemlerinin de anlamsızlığını ileri süren bir yazı aynı zamnda. Neden mi? Başında belirtmişsiniz. Bu durum inananlar için de geçerli. Çünkü İslam dininin imtihan mevuzusu, insanlığın varlığının gerekçesi olarak kabul ettiği mevzu, sadece görülen, duyulan, inanılan ve hissedilenlerle sınırlı. Yani tek boyutlu bir "an"ın resmi üzerine kurulu bir inanç. Ses konusunda verdiğiniz örnekteki gibi, sonsuz sayıdaki alternatiflerden sadece İnsanın madde+ruh varlığını esas kabul eden bir düşünce sistematiği var dinlerde. Bunu ötesine ve gerisine gitmez. Tek boyutlu, tek olasılıklı düşünce sistemidir. Saygılar.
-
Çok Yazık ve Kırıcı
Sevgili evrensel, Baştan sona güzel bir yazı. Kamuya malolmuş din, ideoloji, kanun vs gibi şeyler herkesçe, her şekilde savunulabilmeli. Bundan kimsenin alınmaya hakkı yok. Saygılar.
-
Allahın hiç bir şeye ihtiyacı yokmu ?
Bunu kimse iddia edemez. Herkesin canı tatlıdır. Keskinkalem adlı arkadaşa cevaptır... Tanrı ile insan arasında bir sözleşme olduğunu ne ben hatırlarım, ne de birbaşkası. Ateistler de bilir yaşamın sonlu olduğunu. Hiç ölmeyecekmiş gibi tapınmaz maddeye. Bütün inançların ortaya çıkmalarının ve milyonlarca taraftar bulmalarının nedeni bu cümlede gizli. Ateistler için de vatan toprağı çok önemlidir. Düşünsene, tek hayatları var ve bu tek hayatlarını sürdürecekleri yer de bu toprak ve birileri ona kastediyor! Bu tür dindarlık için en iyi inanç sistemi Mevlevilik, Bektaşilik, Melamilik, Budizm gibi tasavvufi, Vahdet-i Vücutçu inanç sistemleri sanırsam. Saygılar.
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Olmadığına ilişkin kanıtı da ben getiremem. Benim metafizik konulardaki iddiam tutarlıdır. Tanrı'nın varlığı veya yokluğu bilinemez. Ruh'un varlığı veya yokluğu da bilinemez. Ben burada kanıtsız olarak ruhun var olduğunu idia edenlerin tezlerine karşı yazıyorum. Çünkü ruhun var olduğunu söylemek kanıt değildir. Falanca kitapta ruhun var olduğu yazıyor demek de kanıt değildir. Çünkü o kitabı yazan da sallamış. Ruhun varlığını tespit eden bir cihaz geliştirilirse, ruhun olduğunu bilirim. Bu tartışma da biter. Saygılar.
-
Görmediğimiz şeylere nasıl inanacağız?
Ben saadece Tanrı konusundaki gerçek nedir onu öğrenmek istiyorum. Beni rahatsız eden durum yok. Sadece Tanrı'nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini düşünüyorum. Bilebilen biri var mı, bir işaret var mı onu merak ediyorum. Bu merakım size benim rahatsızlığım olarak görünüyor olabilir. Birileri çıkıp Tanrı'nın şöyle, böyle olduğunu söylüyor, ben de neden öyle, böyle olmadığını söylüyorum. Çünkü verilen cevap merakımı gidermiyor. Tanrı'nın var olduğunu iddia edenlerin başlıcaları semitik dinler. Bütün okumalarımda vardığım sonuç, bu forumda bana cevap yazan herkesin cevabının özeti şu benim için: Eğer bir Tanrı varsa dahi, bu Tanrı semitik dinlerin Tanrısı değil. Semitik dinlerin Tanrısı sahte bir Tanrı, kendisine Tanrı süsü verilmiş bir put, onun ilerisi değil. Rahatsızlığım bu olabilir, haklısın. Sahte ilahın kendini Tanrı imiş gibi sunması rahatsızlığım olabilir. Cevap yokken, cevapmış gibi ortaya sürülmesi beni rahatsız eden şey olabilir. Burada siz değil, Hristiyanlar olsaydı da durum değişmeyecekti. İnanmadığım din ve Allah sadece İslamiyet değil. Benim için Hristiyanlık da aynı, Musevilik de, Bahailik de, İbrahimilik de, Zerdüştlük de. Hiçbiri cevap sunmuyor, cevap varmış nurmarasına yatıyor. Saygılar.
-
Görmediğimiz şeylere nasıl inanacağız?
Yanılıyorsunuz bence. islam öyle demez. "Allah'a inananlar cennete, inanmayanlar cehenneme" der islam. İyilik & kötülük değildir kıstas. İnanmak ve inanmamaktır. İyilik ve kötülük üzerine yargılanma evrenseldir. İlk dönem Mısır inancıdır. Bu kurala ilahlar ve firavunlar da dahildir. İnanma ve inanmama üzerine cennete veya cehenneme gitme son dönem Mısır inancıdır. Ayrıca islam inancıdır. Saygılar.
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Doğru. Ebu Leheb'in aşırı beyaz/parlak bir cilde sahip olduğu, bu nedenle güneşten çabul kızardığı söyleniyor. Ebu Lehep kızıl veya parlak, parlaklık nedeniyle oluşan kızıllık, kısaca "pörtlek", sonuçta hakaret için kullanılmış. Fiziki bir kusurla dalga geçilmiş. Ebu Leheb hakkında anlatılan rivayet/rivayetler şu: Muhammed nereye gider İslam'ı tebliğ ederse, o da aynı yere uğrayıp, Muhammed'in tebliğinin yanlış olduğunu söylemiş. Bunun neresi kötü? Dövmüş mü? Kafasına sopa mı vurmuş? Söze bak, cezaya bak, adalet bu işte. Daha Kuran'in ilk sureleri. İlk ayetler. Adam baştan dışlanmış. Bak güzel bir noktaya temas etmişsin. Belki de kavga nedeni buydu. Din değil. Yani Muhammed kızlarının boşanması üzerine -şahsi-yani sadece ailesini ilgilendiren bir hususu- Kuran'a koydu belki de. Bu olasılık aklına geliyor mu hiç? Muhammed'in dini düşüncelerinin yanı sıra, şahsi arzu, istek ve kavgalarını da Kuran'a sokuşturduğuna daha sonra da şahit oluyoruz: Zeyd-Zeynep olayında olduğu gibi. Buna sadece çocuklar inanır. yetişkin insanların yola konan çalının üstüne basmaycağını, çevresinden dolaşacağını her aklıbaşında insan bilir. Ayrıca çöl ikliminde, rüzgar kum ve çalı çırpıyı sürekli uçuşturur ve kuytu yerler yıgar. Belkide öyle oldu, kabak Ebu Leheb'in karısının başına patladı. Burda da suç olarak tanımlanan şey ile ceza da orantılı yani. Çalı koy, cehennemi boyla. Adalete bak çay demle denir buna. Ben sadece gerçeği arıyorum. Abdulmuttaliboğulları arasındaki "aile" kavgasının inanç kavgası olarak yansıtılmasının yanlışlığına dikkat çekmek istiyorum sadece. İslam alimleri elbette islamı savunacak. Muhammed'in kötülediği adama iyi demek ne hadlerine. Muhammed beyaza siyah demişse, beyaza beyaz bile diyemez o islam alimleri dediğin şahıslar. Bu kadar özgür düşünürler yani. Ayet uydurulmuş desek daha doğru olur. Kuran'ın henuz 6.suresinde ve 151.Ayetinde Ebu Leheb ve Karısı Cehennemlik ilan ediliyor.Oysa İslam'ın tebliğinin tamamlanması için daha yıllara, 108 sure ve 6.200 küsür ayet'e ihtiyaç var. Bu acele idamın altında başka bir neden olmalı! O kadar emin olma dini bilginin bizden fazla olduğuna. Derinlemesine de araştırdık, sonuç yine aynı. Ancak, yukarıdaki sözünle , Kuran'ı inkar edip, küfre giriyorsun. Saygılar.
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Önemli değil. Canın sağolsun. Ben de kırdıysam, kendi adıma özür dilerim. Tartışmanın harareti içinde insan amacını açan sözler sarfedebilir. Önemli olan, bunun farkına varmak ve tekrarlamamaya özen göstermek. Kamuya malolmuş kavramlar (din, siyaset, ideoloji, kanunlar vs.) tartışılırken, hepimizin az veya çok düştüğü hata konuyu kişiselleştirmek. Herhangi birisi örneklerle buraya gelip, "ateizmin sapıklıklıktır" diyebilir, tek bir şartla: neden sapıklık olduğunu göstermek, örneklemek zorundadır. Sadece gelip "ateizm sapıklıktır" der ve bu iddiasının arkasını doldurmazsa, o zaman sadece hakaret etmiş olur. Birisi buraya çıkıp, "hiçbir ateist vatan toprağı için namus için ölmeyi göze almaz." derse, bunu örneklemek zorundadır. Örneklendirse, tespit yaptı deriz, vakanın adını koydu deriz. Örneklendirmez ve iddiasını desteklemez ise hakaret etmiş olur. Saygılar.
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Sevgili suheda, Eğer ben Muhammed şöyledir diyorsam, bu söylediğimi ispatlayan, bir kanıt getiriyorum. Öncelikle, Kuran'dan, sizin kitabınızdan. Eğer ben Ebu Leheb merhametsiz değildi diyorsam, merhamet var mı yok mu anlayabileceğimiz örnek getiriyorum, İslam tarihinden. Ebedilik sadece Tanrı'ya mahsus değil diyorsam, yine Kuran'dan ayet getiriyorum. Sadece Tanrı bilmez gayb'ı diyorsam, yine bu iddiamı örnek ayetle desteklikyorum. Allah katında zaman vardır diyorsam, sana göre Allah'ın sözü olan kitaptan ayet getiriyorum. Senin çiçek gönderdiğin arkadaş napmış? Bakalım: ebu leheb ve karısı her ikiside tanrıtanımazdı, örnek vaka nerde? (ayrıca bu suç değil) ahlak ve merhametten yoksunlardı, örnek vaka nerde? insanlara kötülük ederlerdi, örnek vaka nerde? kendilerine yandaş bulmak içinse müslümanları yalancılıkla suçlamışlardı, örnek vaka nerde? (ayrıca bu suç değil, yanlış değil, kendi düşüncelerini savunup, Muhammed'in düşüncesi yalan ve yanlış demişler, bundan doğal ne var?) karı koca her ikiside insanlıktan nasibini almamış, örnek vaka nerde? Ben iddiamı örnek vakalarla destekledim. iddiama kanıt, örnek vakalardır. Aynı şeyi senden ve çiçek gönderdiğin arkadaştan bekliyorum. *** Bazı kişiler, inanmadığın Kuran'ı neden kanıt olarak gösteriyorsun diyorlar. O örnekleri/kanıtları sunmamın nedeni, Kuran'daki çelişkileri göstermek ve onun bir Tanrı sözü olmadığını kanıtlamak içindir. *** Saygılar.
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Çiçek vermekle, kanıt getirme sorumluluğuna ortak oluyorsun. Bekliyorum. Saygılar.
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Ölünün ağzına gıda sokmakla, o gıda, kana, hücrelere ulaşmaz. Akciğerine hava basmakla, bu hacva vücuda gitmez. Sistem çökmüştür. Numunelik olarak tek bir kanıt getir ruhun varlığına dair. Bir tane. Başka değil. Saygılar.
-
Görmediğimiz şeylere nasıl inanacağız?
Olmayan birşey hatırlanmaz. Sen de hatırlamıyorsun! Ancak bir insanın beynini yıkarsın doğduğu andan itibaren, o zman sınav avrdı sanır, ama yine hatırlamaz. Sendeki durum bu. Eğri yaşamıyorum ki, beni dünyaya gönderin doğru yayayaım diye yalvarayım. Öyle biryer yok. Farzedelim var: Burada nasıl mertçe bu saçmalığa itiraz edebiliyorsak. Orada da ederiz. Eğilmek, yalakalık yapmak, yalvarmak, bizim işimiz değil. İşimi de yaparım, eğlencemi de yaparım, sevdiklerime zaman da ayırırım, buraya yazı da yazarım. Hepsine yetiririm zamanımı. (Not: 1997 yılından bu yana tv seyretmiyorum. Bu da bana acaip zaman kazandırıyor) İyi hatırlattın, bakıim bi bankaya bu ayki hizmetlerimin bedelini yatırmışmı talimat aldığım kafirler. Saygılar.
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
İnsanların karakterine eylemleri ile karar verilir. Eylemlerime şahit olmadan hakkımda karar vermek sizin kitapta mı yazıyor? Doğru ya, kader inancı var. Daha insan eylemlerini gerçekleştirmeden cezası ve ödülü verilmiş zaten. Ben Muhammed'in 1400 yıldır müslümanlara öğretilen eylemlerine bakıyorum. Sen neye bakarak hakkımda şthamda bulunuyorsun? Hakaretin ne olduğunu anlamak isteyen arkadaşlar, yukarıdaki cümleyi okusunlar. "ateizmi benimseyenler" ifadesinin yerine "müslümanlar" ifadesini koyun ve kararınızı verin. tespit yappıyor desek, tespit de değil. Zira arkadaşın söylediğin şeyin hiçbir kanıtı yok. Birileri ona öyle bir yutturmaca sallamış, bu da yutmuş. Yukarıdaki değişikliğini yaptıktan sonra ortaya çıkacak "müslümanların pek çoğununun aklı şehvetle doludur" cümlesinin ise kanıtı var maalesef. Göğüsleri tomurcuklanmamış yaşıt kızlar. Tüysüz, inci gibi beyaz Huriler. Huri haremi. Gılmanlar. Kimin aklı şehvetle doluymuş?? Tanrıtanımazlık suç değildir. Kötü birşey de değildir. Ancak Ebu Leheb tanrıtanımaz değildi, yanlışın var. Adına bak: Abd-ul-UZZA! Muhammed doğduğu zaman, Ebu Leheb'in, sevincinden Süveybe adlı cariyesini azat etmesi ve ondan Muhammed'e süt annelik etmesini istemesi mi insanlara kötülük etmek, merhametsizlik? Muhammed hicrete çıkarken, öldürüleceği endişesi vardır. Bu nedenle yatağına Ali'yi bırakıp "hala yatağında yatıyor" imajı verip gitmiştir. Muhammed'i öldürmek isteyenler, onun yatağında Ali'yi bulmuşlar ve yakapaça götürüp, bir yere hapsetmişlerdir. Ali'yi, "Müslüma olduğunu bildiği halde", hapisten Ebu Leheb çıkarttırmıştır. Bu mu merhametsizlik? Ebu Leheb, insanlıktan nasibini almamış da, neden iki kızını da Ebu Leheb'in oğlanlarına verdi Muhammed? Kaynana ve kayınbaba şirret insanlar olsalar, birinci kızdan sonra ikincisini de vermezdi heralde!! İnsanlıktan nasibini alamamışlık nerde? Kanıt göster, benim gösterdiğim gibi. Çamur at izi kalsın taktiğiyle gitme! Sana "Ebu Leheb" insanlıktan nasibini almadı diye öğrettiler ve "neden öyle? neler yapmış ki?" diye sormak hiç aklına gelmedi mi yoksa? Pardon soru sorulmaz, inanılır islamiyette. Pardon, pardon... Saygılar.
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Cehennem için de geçerli bu promosyon. Muhammed, Abduluzza adlı amcasına, kızıl suratlı olduğu için, Ebu Leheb adını takmış, Kuran'da hem ona hem de karısına beddua etmiştir. (Bu arada, insanların fiziki kusurları ile dalga geçmenin ne kadar ayıp birşey olduğunu belirmeye gerek yok sanırsam). Abduluzza'ya nede beduua ettiğine ilişkin rasyonelleştirme çalışmaları yapılmıştır müslüman cemaat tarafından. Abduluzza'nın (Müslümanların bildiği şekliyle Ebu Leheb'in) karısının suçu konusunda sadece varsayım vardır. Cehhennem azabını, kocasından dolayı bonus olarak almıştır. Saqygılar.
-
Merhaba Anadolu !
BrainSlapper şurada cevap verdi: Aurel başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin Aurelien! Türkçe'yi iyi konuşmuyorum diyorsun da, bütün ömrünü Türkiye'de geçiren bazı Türk arkadaşlar senin kadar da konuşamıyolar Hep merak etmişimdir, belki meraklımı giderirsin. Neden Fransızca kelimelerde birsürü harf var da sadece bir-ikisi telaffuz ediliyo Saygılar.
-
Allah zamandan ve mekandan münezzehmidir?
Başka ayetler: En'am Suresi-2: Sizi bir balçıktan yaratmış olan O'dur. Sonra hüküm verip bir süre belirlemiştir. Belirlenmiş başka bir süre de onun katındadır. Bütün bunlardan sonra siz hâlâ kuşkulanıp duruyorsunuz. Ahkaf Suresi-3: Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak olarak ve belirlenmiş bir süre için yarattık biz. Küfre batanlarsa uyarılmış oldukları şeyden yüz çevirmektedirler. * Aşağıdaki tartışma, İslam'ın tanımladığı Allah katında oluyor: Araf Suresi-14. (Diablos/İblis) Dedi: "İnsanların diriltileceği güne kadar bana süre ver." Araf Suresi-15. (Allah) Buyurdu: "süre verilenlerdensin." Hicr Suresi-35. (Allah)"Din gününe kadar üzerinde lanet var." Hicr Suresi-36. (Diablos/İblis) Dedi: "Rabbim, onların diriltileceği güne kadar bana süre ver." Hicr Suresi-37. Allah) Buyurdu: "Hadi, süre verilenlerdensin." Sad Suresi-79: (Diablos/İblis) Dedi: "Rabbim, o halde insanların diriltileceği güne kadar bana süre ver." Sad Suresi-80: (Allah) Buyurdu: "Peki, süre verilenlerdensin." * A'raf Suresi-24: Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadar mekan tutmanız ve nimetlenmeniz öngörülmüştür." A'raf Suresi-34: Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. süreleri dolunca ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçerler. (Konu dışı ama, pembe/eflatun renkli yer de ayrıca dikkat çekici) * Ankebut Suresi-53: Azabı senden çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı. Fakat o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın geliverecektir. Bunda kuşku yok. * Rum suresi 8 Kendi benliklerinin içinde olup bitenleri de mi düşünmediler! Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri ancak hak üzere ve belirlenmiş bir süreye bağlı olarak yaratmıştır. Şu da bir gerçek ki, insanlardan çokları Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr ediyorlar. * Kalem Suresi-45: süre tanıyorum onlara. Tuzağım gerçekten zorludur benim. * Mürselat Suresi-20. Sizi basit bir sudan yaratmadık mı? Mürselat Suresi-21. Onu dayanıklı karargâhta tuttuk. Mürselat Suresi-22. Bilinen bir ölçüye/süreye kadar. Mürselat Suresi-23. Bir ölçüyle yaptık. Ne güzel ölçü koyanlarız biz! * Buraya cennet ve cehennem azabı tanıtılırken kullanılan sonsuza kadar, sürekli, hiç bitmeyen gibi ifadeler içeren ayetleri de ekleyin. Saygılar.
-
Allah zamandan ve mekandan münezzehmidir?
Hem müslümanlar, hem de dinsizlere çağrımdır: Ben bu konuyu aydınlatmak, anlamak istiyorum. Zaman birimleri görecelidir. Bu doğru. Dünyaya uzaydan bakan biri gece ve gündüz diye birşey görmez. Sadece dünyanın aydınlık ve karanlık olmak üzere iki yarımküre olduğunu görür. Ama bu durum dünyanın A noktasının belirli bir sürede geceden gündüze geçtiği gerçeğini değiştirmez. Yani zaman kavramını tartışırken, zaman ile zaman birimini karıştırmayalım. Zaman birimi görecelidir. Ama bu zaman'ın yokluğu anlamına gelmez. Sevgili evrensel'in alıntıladığı ayetlerde zaman birimi görecelidir. Ama zaman vardır. İnsan için de Kuran'da tarif edilen Tanrı için de. HAC SÛRESİ/47: Bir de senden acele azap istiyorlar. Halbuki Allah asla va’dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir. SECDE SÛRESİ/5: Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir. Saygılar.
-
Gayb'ı sadece allah mı bilir?
Seninle "işime geliyor, gelmiyor, işime neden gelmesin, ne kaybediyorum, huriden mi oluyorum, nuriden mi oluyorum polemiğine" girmeyeceğim. Soruyla ilgili cevaplar verirsen, okurum ve cevabımı yazarım. Saygılar.
-
Gayb'ı sadece allah mı bilir?
Konuyla alakalı cevap verdiğinde anlarız, endişen olmasın. "Melekler nereden biliyorlardın insanın kötülük yapacağını" sorusuna ilk kez cevap vermişsiniz. Soruyu anlayıp, soruya cevap vermişsiniz. İlk kez soruya doğrudan cevap vermeyi denemişsiniz bunu takdir ettim, ancak verdiğiniz cevap, doğru değil. Zira, istidlal edecek bir materyal yok henüz ortada. Ayrıca cinler ile kıyaslamak mümkün değil. Zira katakuta'nın yazdığı gibi, cinler ateşten varlıklar ise, "kan dökme" sözü imkansızlaşır. Öte yandan, katakuta'nın alıntıladığı gibi: Allah meleklere "iddianızda doğru iseniz" diyor. Yani onlara Adam konusunda herhangi bir vahy falan vermediğini burada söylüyor Allah. *** Farklı bir konu ama, yeri gelmişken değinmeden edemeyeceğim: Allah'ın melekler ile bilgi yarışına girmesi de ilginç yani. Bu tür yarışlara genelde kendinden emin olmayan, ama hırs küpü bireyler tenezzül eder. Ayrıca, inanca göre Allah herşeyi ve herkesin aklındakini biliyor. Meleklerin bu soruya cevabı olmadığını bilmiyormuymuş da "iddianızda doğru iseniz" diye meydan okuyor? Yada, meleklerin ne bildiklerini bildiği için, onların cevap veremeyeceklerinini bildiği için, bu bilgiden yararlanıp onlara karşı "ucuz zafer " peşinde mi? Sürekli yeni birşeyler dikkatim çekiyor bu Kuran'da. Saygılar.
-
Allah zamandan ve mekandan münezzehmidir?
Sevgili Evrensel, benim açmayı planladığım bir konuyu açmışsın. Eline sağlık. Ben de katkıda bulunacağım. Sadece senin verdiklerin değil, başka ayetler de var. Saygılar.
-
CENNETTE HURİ KIYAĞI YOK
Sevgili frozen, Aslında çok güzel bir tespitte bulunmuşsun. Semitik dinler ve özellikle sonuncusu, cinsel açlık çeken, çöl sıcağından bıkmış, gölgelikler özleyen erkek egemen bir toplumun arzuları çerçevesinde şekillendirilmiş bir dindir. Varsa bile, Tanrı ile alakası olmayan bir dindir. Saygılar.
-
Apaçık
Yanlış ama neye göre yanlış? Yanlış; maddi gerçeklere göre yanlış. Yanlış, Kuran'ın kendisine göre yanlış. Kuran'ın kendisine göre neden yanlış? Kuran şurada A dediğini, başkabir yerde B derse, Kuran da yanlış olur. Bu nedenle yanlış. Bir pusula bazen güneyi, bazen batıyı, bazen doğuyu, bazen de kuzeyi gösterirse o pusula yanlıştır. Kuran da o bozuk pusula gibi. Arasıra doğru birşey söylemesi Kuran'ın "kökten yanlışlığına" çözüm getirmiyor. Durmuş bir saat da günde iki kez dopru zamanı gösterir derler. Kuran da öyle. ytani yanlışlığı sadece maddi gerçeklikle çelişmesinden değil, kendi kendisiyle çelişmesinden kaynaklanıyor. Saygılar.
-
Gayb'ı sadece allah mı bilir?
Sayın sarıgöl, teşekkür ederim. Bakara Suresi*30. ayettin "gelecek zaman" vurgusunu iyice ortaya çıkararak, benim tezimi desteklediğin için. Evet soru devam ediyor: Burada sadece Allah'ın gaybı bildiği belirtiliyor. sarıgöl'ün belirginleştirdiği hali ile, Melekler Allah'a şöyle diyor: orada fesat çıkartacak birisini mi yaratacaksın? O takdirde o kanlar dökecektir Melekler daha yaratılmamış bir insanın, yaşanmamış bir zamanda yapacağı eylemleri biliyorlar. Gayb'ı biliyorlar. *** Hangisi doğru? Allah mı yalan söylüyor "gaybı sadece ben bilirim" diye? Yoksa, Muhammed mi, kitabı yazarken, konjünktüre göre mi konuşuyor? Yoksa bu çelişkinin farkına varamamış mı? Ey müslümanlar, Allah'ı mı yalan söylüyor, yoksa Allah'ın elçisiyim diyerek insanları kandıran Muhammed mi? Karar verin! Saygılar.
-
Dinde temizlik
Müslümanken, camilerde beni en çok rahatsız eden şeylerden biri buydu. Çorap ve ayak kokusu. Islak ıslak çorabı tekrar giymek, ayakta bir çeşit mantar yapıyormuş bu da aşırı bir kokuya neden oluyormuş. (Bu iddiaya ilişkin bilimsel bir yazı okumadım, sadece iddia da olabilir, ama kokunun bir kaynağı olmalı) Müslümanken gitmekten gitmekten hoşlanmadığım namazlar Cuma ve Teravih idi ve çok az gittim. Tanrı'ya inandığını sanan insanların kir, pas içindeki kıyafetleri ve kokan ayaklarıyla Tanrı'ya saygısızlık ettiklerini düşünüyorsum. Camilerdeki ayakkabı hırsızlığı zaten başlı başına bir sorun. Cumhuriyet Devrimleri devam etseydi, bugün camilerde ayak kokusu sorununu konuşmayackatık. Zira, camilere, kiliselerdeki gibi, sıra konması projesi varmış. (ibadet illa yerde yapılacak diye bir ayeti veya hadisi yok heralde Muhammedin.) Keşke yapsalardı. Cuma günleri sokaklara taşan, gazeteler üstünde namaz kılan insan manzaraları olmazdı, bu görüntü kirliliği olmazdı en azından. Kuran'ın Türkçeleştirilmesi, ezan'ın, ibadetin Türkçeleştirilmesi, diğer reform projeleri imiş. O zamanki hükümet, meal işini devlet Mehmet Akif'ten, tefsir işini Elmalılı'dan istemiş istemiş. Ama Mehmet Akif, kendi mealinin Arapça kuran'ın yerine geçirileceğinden korkup vermemiş (kaynak okumadım, ama başka bir iddia da, Türkçe kuranı okuyan insanların inançlarını yitirecekleri kanaatine varmış ve dinden çıkma vesilesi olmak istememiş). Mehmet Akif kendisine bu iş için ödenen parayı iade edip cayınca meal işi de Elmalılı'ya kalmış. (Bu arada, Dine düşman olduğu söylenen Cumhuriyet'in devlet parasıyla ısmarlama ile Elmalılı Hamdi Yazır'a yazdırdığı meal ve tefsir hala tek otoriter kaynak Türkiye'de.) Saygılar.