Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BrainSlapper

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.691
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BrainSlapper tarafından postalanan herşey

  1. Yahya Bey, Ben sosyoloji okudum. Burada birşeye dikkatiniz çekmek istiyorum. Sizce 300 küsür ilahı bir hamlede bir kenera atmak mı radikal bir karardır yoksa köleliği kaldırmak mı? 300 küsür ilahı bir hamlede yok edebilecek bir iradeye sahip olan Muhammed, acaba neden kölelik ve cariyeliği de aynı şekilde kaldırmaya yeltenmemiş? İnanç da bir kültür. Yüzyıllarca 300 küsür ilaha inananan bir toplumu değişmeye teşvik edebiliyor da, acaba neden yüzyıllarca köleliği beni msemiş bir kültürü değiştirmeye yeltenmiyor acaba Muhammed? Yüzyıllarca evlatlığını öz evladından ayırmayacak kadar yüce bir ahlak kuralı geliştirmiş olan bir toplumun bu kültürünü evlatlıklarınıza kendi evladınızmış gibi davranmayın diyerek tek hamlede değiştirmeyi becerebilen bir kişi, neden kölelik ve cariyelik gibi insanlık ayıbı bir konuya el atmamış? Neden yüzyıllarca öz olsun, evlatlık olsun, kendi çocuğunun karısıyla evlenmeyen bir toplumun bu kültürünü, evlatlığın karısı elinden alınabilir diyerek tek hamlede değiştirebilen bir kişi, acaba neden kölelik ve cariyelik gibi insanlık ayıbı bir konuya el atmamış? Saygılar.
  2. Devlet maçta oyuncu olmamalıdır. Kural koyucu olmalıdır. Hakem olmalıdır. Saygılar.
  3. Benim fikirlerim olsa, öyle diyebilirsiniz de, herşey kuran'da islam tarihinde yazıyor. Uydurmuyoruz. Saygılar.
  4. BrainSlapper

    Son 20 yılın ekonomi karnesi

    Sorumlular genelde iktidarlar olu Ali Bey. Kimse Baykal'a, bahçeli'ye gidip de neden kurların düşüşünü engellemediniz, neden faizleri indirmediniz demez. AKP bundan dolayı sorumlu. Saygılar.
  5. BrainSlapper

    Son 20 yılın ekonomi karnesi

    Ali bey, Devlet ekonomide olmasın. Ben de devlet işletmelerinin satılmasından yanayım. Karlı olsalar bile satılmalı, devlet işletmecilik yapmamalı. Devlet işletmeciliğin kurallarını koymalı ve kurallara uyulmasını sağlamalı. Benim eleştirdiğim konu, özel şirketlerin bile batmasına, taşınmasına ve satılmasına yolaçak düşük kur yüksek faiz politikası. Saygılar.
  6. Efendi falan olmadığı halde kendini efendi diye yutturmaya kalktığı için olabilir mi? olduğu için olabilir mi? Megalomania ve narsizm hastası olduğu için olabilir mi? Tanrı'yı da kendi gibi megaloma ve narsist olarak tarif ettiği için olabilir mi? Tanrı'yı psikopat bir işkenceci olarak tanımladığı için olabilir mi? Tanrı'dan diye yutturduğu kitap akla, vicdana, ahlaka aykırı olduğu için olabilir mi? Kadınları ikinci sınıf olarak gördüğü için olabilir mi? 9 yaşında ilkokul 3. sınıf çağındaki bir kız çocuğu ile yattığı için olabilir mi? Kocasını, babasını öldürdüğü bir kadını aynı gece yatağına aldığı için olabilir mi? Medinede, Ali Medineli Yahudilerin kafasını keserken gölgede oturup hurma yiyerek bu vahşeti seyretmesinden dolayı olabilir mi? Evlatlığının karısını elinden almasından dolayı olabilir mi? Talan ve yağmacılığı yasallaştırmasından dolayı olabilir mi? Cariyelik ve kölelik gibi insanlık dışı bir uygulamayı sürdürmesinden ve kutsal diye yutturduğu kitaba da almasından dolayı olabilir mi? İnanç özgürlüğünü yoketmesinden dolayı olabilir mi? Aynı masalları uyuklaıncaya kadar tekrara tekrar anlatmasından olabilir mi? Kuran çelişkilerle dolu olduğu için olabilir mi? vs. vs.ve bunların dışında, Vahy diye birşeyin mekansız Tanrı tanımı ile uyuşma imkanı bulunmamasından dolayı olabilir mi? Kader inancı ile Sınav iddiasının birbirine 180 derece ters olmasından olabilir mi? Olabilir.. Hepsi biraraya gelince Muhammed'in ,varsa bir Tanrı onun seçtiği bir adam olmadığı ortadadır. Bu arada eksik yazmışım. Sadece Muhammed değil, Tanrı'nın elçisi olduğunu iddia eden herkes, İsa, Musa, ali, veli, George Bush vs. herkes yani, yalan söylemektedir. Saygılar.
  7. Bu bailık altındaki bütün yazı ve şiirleri büyük bir keyifle okudum. Bu keyfi bana yaşatan arkadaşlara, başta başlığı açan SeDaTsann olmak üzere, herkese teşekkürü borç bilirim. Saygılar.
  8. Yahya Bey, Ben genelde Tanrı var mı yok mu tartışmalarına girmem. Zira sonuç alınamamış ve alınamayacak bir tartışmadır. O konuda agnostik bir tavrım var. Benim katıldığım tartışmalar, eğer bir Tanrı varsa bile, Muhammed'in tarif ettiği Allah'ın o Tanrı olamayacağıdır. Bu arada Tibetlilerin sözü güzel sözmüş. Doğru söylemişler, zira hipermetrop insanlar önlerini göremezler. Saygılar.
  9. BrainSlapper

    Son 20 yılın ekonomi karnesi

    Aliciğim, İnan benden öte yabancı sermayeye sıcak bakan adam bulamazsın. Ben isterim ki yabancı sermayeye hiçbir engel olmasın. Benim sorguladığım konu, özel şirketleri satılmaya zorlayan ekonomik nedenler. Eskiden duyardık, falanca Türk şirketi filan yabancı şirketi satın aldı diye. Şimdi tersi oluyor. Türk Şirketlerinin böyle satılmasına pek şahit olmamıştık. Türkcell, satılmak şöyle durcun, Azercell, Kcell vs gibi yatırımlarla çevre ülkelerde de öncü lider durumdaydı. Keza Telsim de öyle. Ama şimdi dışarıdaki ortaklıkları boşverin evdekiler bile satılıyor. Neden? Bu yabancı sermaye düşmanlığı değildir. Ben sadece nedenini sorguluyorum. Şirketleri satışa zorlayan nedenleri. Bunun nedenini de yukarıda basit bir örnek vererek açıkladım. Türkiye'de yüksek enerji maliyetleri ile, düşük kurun yerle bir ettiği rekabet etme gücü ile, yüksek faizlerle bu şirketlerin uzun süre ayakta durmaları çok zor. Şirketler bu nedenle batıyorlar, başka ülkeler taşınıyorlar veya yabancılara ölü eşek fiyatına satılıyorlar. Yoksa yabancı sermaye sefa gelsin hoşgelsin. Saygılar.
  10. İslam aydınlık dini değil, cehalet dinidir. İslam'ın hoşgörü, barış, sevgi, aydınlanma dini falan olduğu iddiası müslümanın müslümana verdiği *****. Başka bişey değil. Saygılar.
  11. Ahmet Altan doğru söylemiş. CHP solcu görünen, faşist bir bürokrat partisidir. Ülke için hiçbir vizyonu ve programı yokdur. Sadece idare-i maslahat eder, sorunları erteler, tek kuruşluk bir katkı yapamaz türkiye'ye. Oyunuzu kullanırken, yağmurdan kaçıp (AKP), doluya (CHP) tutulmayın, derim ben. Saygılar.
  12. BrainSlapper

    Son 20 yılın ekonomi karnesi

    Güzel kardeşim, Zaten yazılarımda söylüyorum, Erdoğan hükümetindeki ekonomistlerin tek bildiği şey. Türkiye'deki enflasyonun dövize endeksli olduğunu bilmek ve enflasyonu azaltmak için doların yükselmesini engellemektir. Bunun dışında icraatı yok Erdoğan hükümetinin. O linki verdiğin iyi olmuş. Zira birsürü kalem arasından seçtiğin sadece 3 başlıkta erdoğan hükümeti başarılı görülmüş. Ama gözden kaçırılan bir husu var. Reel faiz. Nominal faiz % 85 de olabilir. Ama Enflasyon da % 80 ise, reel faiz % 5 tir. Türkiye tarihinin en yüksek reel faizleinden biri Erdoğan hükümeti döneminde ortaya çıkmıştır. Öte yandan milli gelir hesabı. Milli gelirin birkaç hesaplama yolu vardır. Yabancı sermaye girişleri de Milli gelir hesabına dahil edilir. Ülkede reel yatırıma dönüşmeyen bu kadar sıcak para varken yapılan milli gelir hesabında elbette Milli gelir yüksek çıkar. Bize faydası olmayan milli gelir hesabı bunllar. Harcamalardan yola çıkılarak yapılan milli gelir hesabı Türkiye gibi ülkelerde yanlış sonuçlar verir. Bugün hangi vatandaşımızın önümüzdeki 3-5 ayın, hatta 12-24 ayının gelirini ipotek ettirmemiştir ki bankalara? Harcamalardan yola çıkılarak hesaplanan milli gelir Türkiye'de yüksek çıkar. Bir de gelirlerlerden, yaratılan katma değerden yola çıkarak hesaplasınlar milli geliri. Ne bulacaklar merak ettim. Bir insan neden kredi kartı alır? Neden sadece hesabına bağlı ödeme kartı/bankamatik kartı almaz? Bugünkü geliri yetmediği için. Harcamalardan yola çıkılarak yapılan milli gelir hesabının içinde gelecek yıl kazanılacak ve şimdi yenen paralar da vardır. Kredi kartlarındaki yaygınlaşma, gelecek yıldan yemeyi kolaylaştırmıştır. Bundan dolayı gecekten yemenin yaygınlaştığı dönem ile gelecekten yemenin zor olduğu dönemler karşılaştırılamaz. Karşılaştırılırsa sağlıklı sonuca ulaşılamaz. Ne zaman ki kredi kartı kullanıcı sayısı aşağı yukarı sabitlenir, yani milli gelir hesabına ne zaman ki her dönemde gelecekten yapılan harcamalar dahil edilir, o zaman o karşılaştırma sağlıklı olur. O linki vermen iyi olmuş. Zira yakın zamanda gittiğim Antalya'da birkaç esnaf, Tansu çiller dönemini arar hale geldik demişti. Tansu Çiller döneminde en az işsizlik oranı yakalanmış. Herkes az çok kazanırsa, herkes az-çok menun olur. Ama şimdi durum öyle değil. İşsizlik had safhada. Ve çok mutsuz insan var. Bunun sonucu olarak kanunsuzluk ve asayişsizlik artıyor. Eskiden duyarmıydınız bu kadar hırsızlık, kapkaç ve dolandırıcılık haberi? Sadece insanların karakteri bozuldu da ondan artış oldu diyebilirmisiniz? Atasözü var: Aç bırakma hırsız edersin, çok söyleme arsız edersin. Saygılar.
  13. ateizm ikiye ayrılır.. negatif ve pozitif ateizm.. negatif ateistler tanrının varılığı hakkında kafa yormazlar.. sadece hayatlarında tanrıya yer ayırmadan yaşamayı tercih edrler.pozitif ateistler ise tanrının olmadığını ispat etmeye çalışırlar.. siz gözlemlediğim kadrıyla ikincisine giriyorsunz...kabul etmediğiniz gibi insanların da bu düşünceden sıyrılması için çaba harcıyorsunuz... doğru mudur?

  14. Sana verdiğim örneğin ilk bölümünde ihracat yapmanın neden zorlaştığını anlattım. İkinci bölümde ise, sadece iç piyasaya yönelik bir şirketin durumundan bahsettim. AKP Hükümetinin izlediği düşük kur yüksek faiz politikası sadece ihracatı zorlaştırmakla kalmamış, şirketlerimizin kendi ülkemizde bile yabancı şirketlerle rekabet edebilmesini zorlaştırmıştır. Bunun sonucunda şirketler ya batmıştır, ya Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere taşınmışlardır, ya da yabancılara satılmışlardır. Türkiye'nin hiçbir döneminde bu kadar türk şirketi satışa çıkarılmamıştır. İşsizlik artmış, Türkiye daha fazla fakirleşmiştir. AKP "ben batırıcam her yeri" diyerek mi yaptı bunları bilemem. Öyle olmamasını diliyorum. Zira o zaman işin içine ihanet girer. Benim düşencem ise, AKP'nin ekonomiden anlamıyor olması. Bir kasap, da "iyi niyetle" böbreği alınması gereken bir hastanın böbreğini almaya kalkabilir. Ama Böbreği alacağım diye hastayı öldürür. Zira onun işi kasaplıktır. Cerrahlık değil. AKP'de "herşeyi batıracağım diye" girişmedi işe. Yani iyi niyetli bir kasap gibi hareket etti. Sonuçta hastayı öldürme gitmektedir. * Düşük kur ve yüksek faaiz politikasının, Türkiye'yi nasıl kısa zamanda yüksek kazanç ve macera arayan para cenneti haline getirdiğini hepimiz görüyoruz. Bu politika işsizlik üretmektedir. Türkiyenin değerlerinin satışıyla sonuçlanmaktadır. Türkiye'nin üreticilerinin daha ucuz üretim yapılabilecek ülkelere kaçmasına neden olmaktadır. Türkiye'deki enflasyonun dövize endeksli olduğunu herkes bilir. AKP iktidarının ekonomistlerinin bildiği tek şey de budur. Enflasyonu durdurma pahasına, dövizin aşırı düşmesine izin verilmektedir. Dolar kuru dünya'da da düşmüştür veya yükselmemektedir. Ama bu düşüş 0.00'lar civarındadır. Türkiye'ye bunun yansıması doların ya yerinde sayması, ya da azar azar yükselmesidir. Ancak yüksek reel faiz aşırı miktarda ülkeye dolar çekmektedir. Merkez Bankasının bunu engellemesi için herhangi bişey yapmamıştır AKP Hükümeti. 1-2 yıl öncesini hatırlayınız. Herkes Merkez Bankasının faiz oranlarını düşürmesi gerektiği yolunda yüzlerce açıklama yaptı. Bu günlere gelineceği o zamandan görülüyordu. AKP hiçbir önlem almadı. Bugün hızla fakirleşmekte ve işsizleşmekteyiz. En önemli şirketlerimiz yabancılara satılmaktadır. İşsizleşen insanlar birbirleriyle uğraşırlar. Aç insanlar kanunsuz yollara saparlar. Türkiye'de asayişsizlik ve kanunsuzluk bu dönemdeki kadar artmamıştı hiçbir zaman. Hırsızlık, kapkaççılık, dolandırıcılık, karşılıksız çek vermek vs. gibi suçlarda inanılmaz artışlar olmaktadır. Bunlar işsizleşmenin ve fakirleşmenin ürünleridir. fakirleşme politikalarını desteklemek istiyorsanız AKP'ye veriniz oyunuzu ve 1-2 yıl içinde yabancıların kar realizasyonuna başlamalarıyla doların 1 günde 2-3 binlere yükseldiğini görünüz. Bu arada yabancılara kaptırılan büyük şirketlerimiz, geri satın alabilecek bir varlığımız kalacak mı ona da bakalım. Yok eğer, bu fakirleşmeye dur demek istiyorsanız, AKP dışında bir partiye oy veriniz. Üretmeme değil, üretme karşılığında köylülere gelir sağlayacak bir partiye oy veriniz. Saygılar.
  15. Sevgili CYRANO iyi bir noktaya temas etmişsin. Ben de şuradaki yazımda, terörün, aşayişsizliğin, kanunsuzluğun AKP iktidarının Türkiye'yi fakirleştirme projesinin meyveleri olduğunu şuradaki yazımda küçük bir örnek ile anlatmaya çalıştım. Umarım herkes okur ve AKP Hükümetinin Türkiye'yi fakirleştirme projesine "dur" demeyi bilir. Saygılar.
  16. Bu yazımı ve bir üstteki yazımı, sıkıcı ve rakamlarla dolu olsa da, sabredip herkesin okumasını özellikle rica ediyorum. ---- Yukarıda verdiğim örnekte, düşük kur - yüksek faiz politikası nedeniyle, araba lastiği üreten bir Türk şirketinin yabancı bir ülkede rekabet etme gücünü nasıl kaybettiğini ve sonuçta nasıl batttığını, taşındığını veya satıldığını anlatmaya çalıştım. Peki bu şirket ihracata yönelik çalışmayan bir şirket olsa yine de batar mıydı bu düşük kur - yüksek faiz politikası nedeniyle? Yine batar, taşınır veya satılırdı. Dolar kurunun 1.5 YTL olduğu dönemde A Türk şirketi 100 Dolara malettiği lastiği yurtiçinde de 150 dolara satıyor diyelim. Yani 150 YTL'ye ürettiği lastiği yurtiçinde 225 YTL'ye satıyor. Bir yabancı şirketin lastikleri de 225 YTL'ye satılıyor Türkiye'de. Yani fiyatlar aynı. Yabancı şirketin kar edebilmesi için 150 Dolardan aşağıya satmaması gerekiyor lastiği. Türk şirketinin maliyetleri YTL cinsinden. Yabancı şirketin maliyetleri de Dolar cinsinden. Sonra Dolar kuru 1.3'e düşüyor. Türk şirketi, maliyetleri YTL cinsinden olduğu için, lastiği 225'e satmaya devam ediyor. Zira ancak böyle zarar etmiyor. Peki ya yabancı şirket? Onun için önemli olan lastik başına 150 Dolar kazanmak. Peki 150 Doları yeni kurlar ile nasıl kazanıyor? 150*1,3= 193,2 YTL'ye satış yaparsa, yine 150 Doları ülkesine götürüyor. Yabancı şirketin lastikleri düşük kur politikası nedeniyle birden 193.2 YTL'ye iniyor. Tüketici de parayı ağaçtan toplamadığından aynı kalitedeki ucuz yabancı lastiği alıyor. Türk şirketinin lastiği satılmıyor, yabancının lastiği satılmaya başlıyor. Türk şirketi zarar ediyor, batıyor, taşınıyor veya satılıyor. İşsizlik artıyor. Fakirleşme başlıyor. İthalat inanılmaz boyutlara çıkıyor. Bugün Türkiye'de olan budur. Ben lastik örneği verdim ve hesaplamalarda kolaylık açısından basit rakamlar kullandım. Hep birlikte AKP iktidarının Türkiye'yi fakirleştirme projesini izlemekteyiz. Buna dur diyebilecek fırsat varken, bu fırsatı değerlendirmek herkesin görevidir. Özellikle AKP'yi ideolojik olarak destekleyen arkadaşlara da çağrımdır bu. Türkiye'nin % 99'u müslüman diyenlere çağrımdır. Müslümanları fakirleştiren, işsizleştiren bir hükümeti desteklemek, bu suça ortak olmaktır. İşsizleşen insanlar, aç insanlar birbirleriyle uğraşırlar, kanunsuluğa yönelirler. Terör de artar, kapkaç da artar, dolandırıcılık da artar, asayişsizlik de artar. Bunların hepsi AKP iktidarı döneminde artmıştır. Türkiye inanılmaz bir hızla fakirleşmektedir. Herkes elini vicdanına koysun ve oyunu kullansın. Saygılar.
  17. Ali Bey, o satılan yerlerin işlevsel olmadığını nerede söylemişiz? Telsim, Türkcell, Petkim, Telekom vs. vs. gibi Taylan Abi'nin alıntıladığı şirketler işlevsel değil mi? Dikkatini çekerim: Satılan şirketlerin hepsi kamu şirketleri değil. Yani yapılan işleme sadece bir özelleştirme gözü ile bakamayız. Bir zamanlar falanca yabancı şirketi çu türk şirketi aldı diye okurduk. Şimdi tam tersini okuyoruz gazetelerden. O şirketler işlevsiz oldukları için değil, Hükümetin izlediği kur ve faiz politikaları, şirketlerin zarar etmeden işletmelerini engellediği için yabancılara satılıyor. Enflasyon varken Türkiye'de reel faiz bu kadar yüksek değildi. Neredeyse başa baştı. * Düşük kur ve yüksek faiz politikası nasıl zarar veriyor ülkeye, ben sana basit bir örnekle anlatayım: Bir yabancı 100 dolar ile Türkiye'ye geliyor. Dolarını, kurun 1.4 ve 1.5 aralığında seyrettiği dönemde bozdurmuş olsun 3 ay önce. Hadi 1.4'ten bozdurmuş olsun. 1.5'ten bozdurmuşsa daha fazla kar eder. 100 Dolarına karşılık 140 YTL'si var elinde. Bunu devlet tahviline yatırabilir % 18 ile. Veya herhangi bir bankaya % 14 ile de yatırabilir. Bu adam üç ay sonra Türkiye'den parasını çekmeye karara verdi diyelim. Anapara*FaizOranı*FaizSüresi 140*14/100*90/360=5.25 YTL faiz geliri (3 ayda, sıradan bir bankada) 140+5.25=145.25 Parasını dolara çeviriyor. Bugün Dolar Kuru 1.288 145.25/1.288= 112,77 Dolar. Adam 100 Dolarını 3 ayda 112.77 Dolar yaptı. Dünyanın hiçbir yerinde 3 aylık kazanç % 12.77 değildir. Yıllık kazanç: % 12.77*4 (4 tane 3 aylık dönem olduğu için)=% 51 Dünyanın hiçbir yerinde yıllık kazanç % 51 değildir. Peki Hükümet ne yapabilirdi? Merkez bankası faizleri düşürebilirdi. Türkiye'deki faizin cazibesini azaltabilirdi. Ayrıca Doların 1.5 veya 1.6'nın aşağısına inmesine sürekli müdahale ile izin vermeyebilirdi. (Zaten faiz bu kadar cazip olmasa bu kadar dolar da gelmez ve müdahale yapmaya da fazla gerek kalmazdı) * Peki düşük kur politikası ihracatçıyı/üreticiyi neden zor duruma sokuyor? Dolar kuru 1.5 diyelim. A şirketi Türkiye'de üretim yaptığı için bir araba lastiğini 150 YTL'ye üretiyor. Kârı ve gümrük vergisiyle birlikte 225 YTL'ye yabancı bir ülkeye ihraç ediyor. YTL cinsinden 150 YTL'ye maledip, 225 YTL'ye satıyor. Yani Dolar cinsinden 100 Dolara maledip, 150 Dolara satıyor. 3 ay içinde Dolar 1.5'ten 1.3'e düşüyor? Peki bizim A şirketinin maliyeti düşüyor mu? Düşmüyor. Zira işçilere YTL ödüyor ve maaşları indiremiyor. hammaddeleriş de YTL ile alıyor, onlar da düşmüyor. 150 YTL'ye yani 100 Dolara maledilen lastikl, kur düştüğü için, 150/1.3= 115 Dolara malolmaya başlıyor. Yurtdışında kar edebilmesi için, lastiği artık 225 yerine 225+15=240 Dolara satmak zorunda. Ama durup duruken yurtdışında böyle bir fiyat arttırımına gitmesi pazarı kaybetmesine olur. O nedenle 225'e satmaya devam eder. Bu durumda da zarar etmeye başlar. Zarar eden şirket uzun süre bu zarara dayanamaz. Ya batar, ya satışa çıkarılı, ya da üretim maliyetlerinin 100 Dolar veya altında olduğu bir ülkeye taşır fabrikasını. AKP Hükümeti döneminde olan budur. Birçok fabrika/işyeri batmıştır. Birçok fabrika Romanya ve Bulgaristan'a taşınmıştır. Birçok fabrika ve büyük kuruluş da yabancı şirketlere satılmıştır. AKP iktidarının düşük kur- yüksek faiz politikası inanılmaz bir hızla Türkiye'yi fakirleştirmekte, Türkiye'nin büyük şirketlerinin yabancıların eline geçmesine sebep olmakta, binlerce işletmenin batmasına ve dolayısıyla işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Saygılar.
  18. Elinize sağlık. Neden satıyorlar sorusunun cevabı şudur: Bu hükümetin izlediği politikalar yüzünden bu işletmeler borç batağına saplanmışlar ve satılmak durumunda kalmışlardır. Dahası var, bir de görünmeyen fakirleşme var. Bütün üreticiler, ihracatçılar bu dolar kuru bizim belimizi büküyor derken hiçbir önlem almadı AKP hükümeti. İhracatı zorlaştırdı, İthalat patladı. Fabrikalar Bulgaristan'a, Romanya'ya kaçtı. İşsizlik arttı. Yüksek faiz politikası ülkedeki sıcak parayı (reel yatırıma dönüşmeyen para) inanılmaz boyutlara çıkardı. Soros gibi tipler % 1-2 faiz ile Japon bankalarından yen borçlanırlar, onu dolara çeviriler. Doları Türk lirasına çeviriler. Türkie'ye sürekli dolar girişi zaten doları daha da aşağıya çeker. Doların düşmesinden zaten otomatik olarak ellerindeki TL'nin değeri yükselmiştir. Böyle bir kar ederler. Sonra o parayı yüksek faizle bizim devlete satarlar. Bu yabancılar TL'yi % 18 ile devlet tahviline yatırılar. Oradan da elde ederler % 18 kar, böylece Türkiyenin iliğini emerler. Ama suç ilik emicilerde mi? Değil. Zira onların işi bu. Bu imkanı onlara veren AKP politikalarında. TC merkez bankası da 100 milyar doları aşan döviz rezervini gider ABD merkez bankasına yıllık %4,5 ile yatırır, ABD'ye ucuz kredi sağlar borç içinde yüzen ülkemiz. Başkası bize % 18'den verir, biz başkasına % 4-5'den. Korkarım ki ABD Merkez bankası bile, bizim merkez bankasının onlara %5 ile yatırdığı para ile gelip bizimkilerden % 18 alıp para kazanıyordur * Yabancılara şirketler satılabilir. Ama elde edilen gelir yeni yatırıma dönüştürülüyorsa bu işten Türkiye kazançlı çıkar. Zira kimse gelip Telekom'u gelip söküp götüremez. Ancak kazanılan para ile yeni bir telsim, yeni bir Türkcell, yeni bir Finansbank, Şekerbank, Alternatifbank, Dışbank, Tüpraş, Petkim yaratılmıyor da bu paralar bize % 18 ile borç veren adamlara faiz olarak ödeniyorsa, bu ülke zarar etmektedir. Enflasyonun % 60'lardan aşağı inmediği dönemde Türkiye'nin hiçbir belli başlı varlığı satılmadı. Satılma gereği duyulmadı. Bu başarı AKP'ye nasip oldu. * Belki birçoğunuzu ilgilendirmeyecek doğrudan ama, tarım ve hayvancılık katledilmiştir arkadaşlar. Üretmeme karşılığı gelir elde eden hiçbir insan topluluğu yoktur dünyada. Bu ucubelik sadece Türkiye'de var. Doğrudan gelir desteği gibi bir ucube türk tarımını ve hayvancılığını katletmiştir. Ekip biçmek, hayvan yetiştirmek, katma değer üretmek artık enayilik haline gelmiştir. Oyunuzu veriken, bunları da görmenizi dilerim. Saygılar.
  19. BrainSlapper

    Son Cem Uzan Vaatleri

    Sen hergün fındık mı yiyorsun birader? Ama fındık üreticisinin tek geliri o. Çocuğu da onun parasıyla okuyacak, hastaneye de o parayla gidecek, ihtiyaçlarını da o parayla yapacak. Sen fındığa verilecek 8 ytl den şikayet ediyorsun, AKP iktidarı doğrudan gelir desteği adı altında toprak sahiplerini üretmemeye teşvik edip para dağıtıyor. Üretmeme değil, üretme karşılığı para verilmesi lazım insanlara. Saygılar.
  20. BrainSlapper

    Son Cem Uzan Vaatleri

    Arkadaşlar Cem Uzan'ın vaadlerini geyiğe alıyorsunuz da, vaadettiği şeyler yapılamaycak şeyler değil. 1. 2002 seçimlerinde Cem Uzan'ın bu tür tek vaadi, "ilköğretimde kitaplar bedava olacak" idi. O zaman yapılan eleştirileri de hatırlıyorum. Sonra AKP iktidarı bu vaadı çaldı ve uyguladı. Uygulanabilirliğini hepimiz gördük. 2. Cem Uzan mazot 1 ytl olacak diyor. Bu mümkün. Aşağıdaki tabloya bakınız. Dünya Benzin 2006 ve Mazot 2005 fiyatları (internetten Avustralya doları cinsinden bulabildim, ama o da iyi, zira 1 Avustralya Doları yaklaşık olarak 1 YTL) Türkiye dünyada birçok ülkeye göre, petrole en az ulaşım masrafıödeyen ülkelerden biri. Buna rağmen dünyadaki en pahalı benzin ve mazot Türkiye'de. Bunun sebebi de aşırı vergiler. Bu vergiler makul bir düzeye çekildiği zaman mazotun fiyatının 1 YTL'ye gelmesi mümkün. Mazot fiyatları ekonomide herşeyi etkileyen bir faktördür. Zira iş makinaları ve ticari araçların (traktör, kamyon, dozer, vinç, tır, vs.) hemen hemen hepsi mazotla çalışmaktadır. Pahalı mazot, doğrudan fiyatlara yansıtılmaktadır. Bu da gereksiz bir pahalılığa neden olmaktadır. Öte yandan, Uzanların asıl gelirinin petrol ticareti olduğunu duymuştum. Sanırım işin içyüzü bildiği ve 1 ytl'ye satılsa bile zarar edilmeyeceğini bildiği için mazota baştan beri bu kadar kafayı taktı. 3. Türkiye'deki en büyük sorun işsizliktir. Avare ve aç adamın aklına terör de gelir, kapkaç da, her türlü kanunsuzluk da. Aklımın erdiği günden bu yana Türkiye'de görebildiğim şey şudur: Yeni iş olanağı yaratan her sektörde Cem Uzan'ın öncülüğü vardır. Bugün binlerce kişi tv ve radyolarda çalışmaktadır (spiker, muhabir, şarkıcı, türkücü, ışıkçı, kameraman, film yıldızı, film fügüranı, koştümcü, makyajcı vs. vs.). Bugün binlerce kişi cep telefonu işinde çalışmaktadır. (yöneticiler, teknisyenler, kablo/anten çekenler, telefon satanlar-onaranlar, bayiler, vs. vs.). Bu sektörler elbette dünyadaki teknolojik devrimle birlikte türkiye'ye de gelecekti. Ama ne zaman? Bir arkadaşımız demiş ki, Cem Uzan bunları Özal'ın oğlu sayesinde yaptı. Özal'ın oğlunu kullanabilecek çok daha zengin ve Özal'a yakın insanlar vardı. Kısacası vizyonları ve cesaretleri yoktu. 4. İmar bankası ve Adabank batmamış, AKP iktidarı tarafından batırılmıştır. Dünya'da hiçbir banka tüm müşterileri paralarını talep ederse ayakta duramaz. Ne Ziraat Bankası bne Citibank, ne HSBC. İmar Bankasında tutulan çifte kayıdın cezası verilir. Adam bu ceza kesinlikle idam cezası değildir. 5. Bugüne kadar hiçbir özel şirket baraj yapımı gibi devasa bir işe girişememiştir. Buna da Cem Uzan cesaret etmiştir. Zap Suyuna ve Yeşilırmak'a Baraj yapma teklifi götürmüş, ancak bu izinler kendisine verilmemiştir. Cem Uzan vizyonu ile yine seçime damgasını vurmuştur. Bugün mazot tartışması seçimin en önemli vaadi haline gelmiştir. Saygılar.
  21. BrainSlapper

    Türkiye Kuzey Iraka Girmelimi?

    Sevgili Cyrano, Geçmişte yapılan Kuzey Irak HOperasyonları işe yaramış olsa idi, bugün yine aynı operasyonları yapma gereği kalmazdı. Eğer bugün yine Kuzey Irak Operasyonu tartışılıyorsa, bu demektir ki, geçmişteki operasyonlar işe yaramamıştır. Etnik terörün fikri zeminini yoketmediğimiz sürece bu terör bir şekilde ortaya yine çıkar. Devlet hiçbir vatandaşı arasında ayrım yapmamasına rağmen, etnik milliyetçilik yapanlar mutlaka kendilerinin ezildiğini, haklarının olmadığını vs söyleyeceklerdir. * ABD'de 1930'de yaşanan Büyük Depresyona ilişkin anlatılan bir hikaye vardır. Ekonomi dersi alanlar az çok haberdardır bu hikayeden. Kriz çıkmadan, borsada parası olan bir adam ayakkabısını sokaktaki bir çocuğa boyatmaya başlar. O sırada iki boyacı çocuk konuşmaktadırlar. Biri "Para artırabiliyorsan, borsadaki şu hisselerden al, çok kazandırıor" der. Ayakkabısını boyatan adamda şimşekler çakar. Zira borsadan kağıt alabilecek son insanlar belkide ayakkabı boyacılarıdır. Eğer onlar da alabiliyorlarsa, deniz bitmiş demektir. Ondan ötesi yoktur. Adam bütün hisse senetlerini satar ve çıkar, Büyük Depresyon'dan zararlı çıkmayan ender insanlardan olur. Gelelim konumuza. Ferhan Şensoy Diyarbakır'da bir gösteriye gider. Gösteri sırasında "bu hükümet PKK'dan beter" diye bir espri yapar. Ve anında bütün salon Ferhan Şensoy'u protesto ederek çıkar. Bu basit bir olaydır. Ama denizin bittiğini gösteren bir olaydır. Zira, etnik terör kök salmış ve ideolojik söylemini oradaki halka benimsetmiştir. Oradaki halk artık PKK ya terörist denmesine bile tepki gösterir hale gelmiştşir. Bu nedenle, Kuzey Irak'a girmek çözüm olmaz. Sadece sorunu erteler. İnsanların kafasından etnik temele dayanan ideolojileri silmek gerekmektedir. Etnik teröre sempatiyle bakanların hatırlaması gereken bir husus vardır: Türkiye'nin bütünlüğünden yarar sağlayanlar Kürtlerdir. PKK'nın Kürtleri Güneydoğu Anadolu dğlarına hapsetmeye kalktığını bütün Kürtler görebildiği zaman, ayrımın kendileri açısından ne kadar zaralı olduğu anlaşıldığı zaman, PKK adam bulmakta zorlanır. Beslenmekte, saklanmakta zorlanır. Ve Etnik terör böyle biter. Saygılar.
  22. BrainSlapper

    Türkiye Kuzey Iraka Girmelimi?

    Türkiye'deki etnik terör sorununu herhangi bir parti de çözemez, Türk Silahlı Kuvvetleri de çözemez. Kuzey Irak'a operasyon, bundan çnceki onlarca operasyondan biri olur, tek kuruşluk katkı sağlamaz çözüm yönünde. Türkiye'deki etnik terörü sadece ve sadece Batı Anadolu'daki Kürtler çözer. Doğu Anadolu'daki demiyorum, dikkat edin, Batı Anadolu'ya yerleşmiş Kürtlerden bahsediyorum. Türkiye ilginç bir ülke. İroniler ülkesi. Ayrılığı istemesi gerekenler "vatan bölünmez" diye slogan atıyorlar, ayrılığı kesinlikle istememesi gerekenler de "PKK vuruyor, Kürdistan'ı kuruyor" diye sloganı atıyorlar. 1. Kendini Türk diye tanımlayan hiçkimse devlet zorlamadıkça (memurluk, askerlik vs. gibi nedenlerle mecburi hizmet) Güneydoğu Anadoluya gitmez, hiçbir şekilde Güneydoğu anadoluya yerleşme planları yapmaz. Kendini Türk bilen hiçkimse Şırnak'tan, Hakkari'den 1 m2'lik toprak satın almamıştır. 2. Kendini Küert diye tanımlayanların büyük çoğunluğu kendi arzusuyla Batı Anadolu'ya göç etmiştir ve henüz göç etmemiş olanlar da bir şekilde Batı'ya kapağı atabilmenin yolunu arar. Kendini Kürt diye tanımlayan ve imkanı olan herkes Batı Anadolu'da emlak almıştır, kök salmıştır. Bu iki gerçeği yanyana getirdiğiniz zaman, ülke bütünlüğünden kar eden kişilerin Kürtler olduğu açıkça görülecektir. Kürt etnik terörünün sadece Kürtlerin çıkarına zarar verdiği, PKK'nın Kürtleri Güneydoğu'nun dağlarına hapsetmeye çalıştığı bizzat Kürtler tarafından anlaşıldığı zaman bu etnik terörü de ancak yine onlar bitireceklerdir. * Öte yandan bir konuya daha değinmek istiyorum: hem kendini Türk diye tanımlayanların, hem de Türk diye tanımlayanların bilmesi gereken bir husus daha var. Tarihçi İlber Ortaylı'nın bir sözü vardır: "Her Türk biraz İranlıdır". İlber Ortaylı bu sözü etnik bağlamda söylemiştir. Yani Türkiye'deki herkes biraz İranlıdır. Peki İranlı kimdir? İranlı, Fars/Pers ırkıdır. Yani Acemdir, Kürttür, Taciktir, Paştundur. Türk ve Fars etnik grupları taa Orta Asya'dan Anadoluya kadar birlikte yaşarlar. Türkler Kuzeyde, Farslar Güneyde. Tacikistan: Özbek (Türk) - Tacik (Fars) Afganistan: Özbek, Türkmen (Türk) - Tacik, Paştun (Fars) İran: Türkmen, Azeri (Türk) - Fars, Kürt (Fars) Kuzey Irak: Türkmen (Türk) - Kürt (Fars) Azerbaycan: Azeri (Türk) - Tat/Zaza (Fars) Türkiye: Türk (Türk) - Kürt (Fars) Yüzyıllardır Çin sınırından Ege'ye kadar birlikte yaşamış olan insanların karışmamış olduğunu düşünmek, tarih, sosyoloji ve biyoloji bilmemektir. Her Fars'da (Tacik, Acem, Kürt, Zaza vs.) Türk kanı, Herk Türk'te Fars kanı vardır. Özellikle Anadolu'da yaşayan ve kendini Türk diye tanımlayan herkeste Fars kanı mutlaka vardır. Zira Orta Asya'dan İran üzerinden geçerek gelmek gibi bir zorunluluk vardı ve o dönemlerde transit vize de yoktu, otoyol da yoktu. Etnik göçler yüzyıllar alan bir yolculuktu. Ve yüzyıllar alan bir yolculukta, milliyetçiliğin, etnik bilincin olmadığı bir dönemde, insanların karışmadığını düşünmek tek kelimeyle saflıktır. Orta Asya'yı ziyaret ediniz. Sonra aynaya bakınız. Dilinizin Orta Asya dili, ama simanızın Fars (Kürt) siması olduğunu göreceksiniz. Yukarıda verdiğim bilgilere bir de imparatorluk geçmişini katınız, Celali İsyanları (Kanuni Dönemi) sırasında Batı ve Orta Anadolu'dan Güney ve Doğu Anadoluya kaçan Türkmenleri katınız ve etnik milliyetçiliğin ne kadar kendi kendimizi imha etmeye yönelik bir bela olduğunu görünüz. Ortada Orta Asya'dan İran yolu ile göçlerin oluşturduğu harmanın, imparatorluk geçmişimizin, Celali İsyanları döneminin bıraktığı bir miras var. Batı Anadolu, etnik kökeni/karışımı ne olursa olsun, Turani dil konuşan bir karışım haline gelmiş iken, Güneydoğu Anadolu, etnik kökeni/karışımı ne olursa olsun, İrani dil konuşan bir karışım olmuştur. Irk farkı yoktur. Zira hem Turani dilleri konuşanlar, hem de İrani dilleri konuşanlar yüzyıllardır birbirleriyle karışmış topluluklardır. Bunu bilin. Ve bu bilgilerden sonra etnik milliyetçiliğe soyunun. Ondan sonra, herhangi bir insanı kendi seçimi olmayan etnik kökeninden dolayı suçlamak mümkün değil iken, kendi akrabalarınızı katletmenin ne kadar aptalca birşey olduğunu anlayın. Saygılar.
  23. Sevgili seyrekler, hem baştaki, hem de sondaki yazıların çok güzel. Yapılan hesaplamalara göre, seçim AKP ve CHP arasında geçerse, AKP yine karlı çıkacak bu işten, tek başına iktidar olacak. Meclise 3 parti girerse, AKP daha yüksek oy alsa dahi daha az milletvekili çıkaracak. Meclise 4-5 parti girerse, AKP daha yüksek oy alsa dahi 2 veya 3 partili mecliste elde edebileceği milletvekili sayısından daha azını çıkarabilecek. Bu nedenle CHP dışında, en az 2 partinin meclise girmesini tememni ediyorum. Saygılar.
  24. Neye cevap verememişim? O konuları sen açmadın mı hayal mayal lafları ederek? Anlatmasını becerebilecek kadar, dil bilgisine sahip değilsen, benim de yapabileceğim bişey yok. * Konuyu anlamayan ve anlatamayan biri varsa, yukarıdaki yazılara bakan görür bunun kim olduğunu. Bir yerde herkes ilahlar için savaşır diyorsun, bir yerde mal, can vs için savaşır diyorsun. Neyi kastettiğin belli değil. ******* Ortada bir hayal, halüsinasyon varsa o da cin, peri, Allah, şeytan vs.dir. Başka bir hayal yok ortada. * Acaba neden bütün tartışmaları kişiselleştirip, bana veya bir başkasına cevap hakkı doğuruyorsun ve tartışmaları baltalıyorsun? Artık bu üçüncü ve son sözüm: Seni adam yerine koyup cevap vermiyeceğim. Dil bilgisinden habersiz, ne dediği anlaşılmayan, noktalama işaretlerinden habersiz, savunduğu şeyden habersiz bir insanlar tartışmanın anlamı yok. Sadece zaman israfı. Saygılar.
  25. Yani herşeyi bilen Zeus'tur demek istiyorsun galiba. Saygılar.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.