BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
Tanrı nerede?
Ali Bey, Konu dışı birşey söylemek istiyorum size: Harf kodları, mantık biliminde, çok uzun cümleleri/ifadeleri kısaltmak için kullanılır. Senin kullandığın kavramlar uzun değil. A yazacağına, Yaratan diyebilirsin, kelime uzun değil. B yazacağına, Yaratılan diyebilirsin, kelime uzun değil. C yazacağına, Yaratma Eylemei diyebilirsin, kelime uzun değil. Kelimeler yerine harfler yazınca, işi matematiğe, mantığa ve bilimselliğe dökmüş olmuyorsun. Sadece bana zaman kaybettiriyorsun, hangi harfi ne için kullanmıştı diye tekrar terar bakmak zorunda kalıyorum. Ayrıca yeni gelenlerde bu "A, B, C ne ola ki?" soruları uyandırıyorsun. Senden ricamızdır. Bir paragraflık kavramlar kullanacağında, kısaltma/kodlama kullan, tek kelimelik kavramları kodlama. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Tebrikler. magician arkadaşımız, forumun zekilik/kurnazlık ödülünü almaya hak kazandı. Zira, sevgili demirefe yakından takip etmektedir, şahittir, çünkü daha önce konuştuk, madde bilinçli mi bilinçsiz mi konusu veya tüm maddenin kollektif/toplam bilinince sahip olmadığı konusu herhangi bir neticeye varmadan sonsuza kadar tartışılabilir. magician arkadaşımız, kupa hakeden zekiliği/kurnazlığı ile konuyu madde bilinçlimidir, bilinçsizmidir tartışmasının dipsiz kuyusuna atıyor. Ama şikayet ettiğim sanılmasın. Benim cevabım var. Ben de vereyim cevabımı. ** Allah'ın alim olduğunu bilebilecek kadar tanıyqabiliyorsun demek ki? Bilinçsiz dediğin madde, tohum olup, yeniden canlanıyor. Bilinçsiz dediğin madde, sperm+yumurta olup, insan yaratıyor. Bilinçsiz dediğin madde, yağmur olup yağıyor, kar olup düşüyor. Bilinçsiz dediğin madde, dünyanın öbür ucundanki benle başka bir ucundaki seni biraraya getirebiliyor. Bilinçsiz organların oksijensizlik ve enerjisizlik hissetmeye başlayınca, bilinçsiz dediğin bir madde, miden,yayğarayı basıyor. vs. vs. Maddenin özelliği bilinci midir, değil midir tartışması sonsuza kadar uzar. * Peki muhammed'in Allah'ı alim mi? ELİMİZDE İLAÇ NİYETİNE TEK BİR KANIT YOK. Kanıt diye servis edilen tek şey, Muhammed'in Allah'ının, Muhammed'in kulağına fısıldadığı iddia edilen sözler. Bu kanıt (!) karşısında diz çökmemek mümkün mü? Koskocaman semitik dinlerin dayanağına bakınız! Peygamber namlı kişilerin kulağına ilah vasıflı şeylerin fısıldadığı iddia edilen sözler. Fısıldama deyince yine hatırladım, şu vahy alıp verme işi ile, semitik dinlerdeki şu mekansız/konumsuz iah kavramını nasıl bağdaştırdığını anlatacaktın bana, hala bekliyorum. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Sen de göster, benim gösterdiğim gibi, pazarlama olmasın. Ben vahy diye birşey olabilemez diyorum ve neden böyle olduğunu açıklıyorum. Sen de açıkla. Yukarıda bir soru sordum, inandığın ilahta olan ama Madde'de olmayan bir sıfat, özellik söyle diye, hala cevap vermedin. Ben aklımın almadığı şeye inanmıyorum. Sen inanıyorsun. Aramaızdaki fark bu. Ben Tüm maddenin kollektif bir aklı var mıdır yok mudur bilemiyoruz diyorum. Vardır veya yoktur gibi bir inancım yok. Son birkaç iletinde demogojiden başka birşey yapmıyorsun bu arada.. Cevabın yoksa, susmak ve dinlemek de bir erdemdir. Saygılar..
-
Zakkum ve Kuran
Sevgili saklıgerçek verdiğin bilgiler için çok teşekkürler. Siz de sevgili saklıgerçek'in yorumlarını yanlışlayıcı bilgi ve yorum yazınız. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Boşigciim, Kuran apaçık değil, karma karışık bir kitap. Kuran'ın tek dediği ilah Maddeden ayrı olan bir ilahtır. Senin iddia ettiğin gibi bir Madde=Tanrı özdeştiği yok kuranda. Eski insanlar, insandan, dünya'dan ayrı, gökyüzündeki arşında oturan birsürü ilah var zannetmişler. Muhammed, Musa vs. gibi adamlar, o maddeden ayrı ilahı teke indirmişler. Yani Muhammed'in tek dediği şey, maddeden ayrı olan ilahın tek olması. Yoksa madde ve Tanrı tekdir, birdir demiyor Muhammed. Bundan dolayı, panteist düşünceden eser yok Kuran'da ve karmakarışık bir kitap. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Ya da, illa birşeylere Tanrı ismi vereceksek, "Varlığın/maddenin bütün özelliklerinin/sıfatlarının toplamı Tanrı'dır" diyebiliriz. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Ali Bey, Kabul ettiğim şey "B tek başına olamadı" düşüncesi değil, aksine reddettiğim şey bu. "B tek başına olmadı" demek, " Biri bir köşeye geçip B'yi yarattı" demektir. Halbuki benim katıldığım/kabul ettiğim şey " Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur." ifadenizdir. Yaratan ve yaratılan arasındaki tek bağı yaratma eylemi olarak görmek, yaratan ile yaratılanı ayrı gördüğünüz gerçeğini değiştirmiyor. Size ve diğer müslümanlara ve diğer semitik din mensuplarına bir soru sordum, o soruya cevap verirseniz, bu konuyu örneklendirmiş olacağız. İnandığınız ilahta olup, maddede olmayan bir güç, yetenek, özellik söyleyiniz bana. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Sayın magician, Elbette Sayın boşig bir cevap verecektir sana, ancak onun yanlışlarını göstermemişsin, kendi inançlarını gerçek diye bize satmaya kalkmışsın. Kendi inançlarınla ölçünce de onun sorularaı ve irdelemeleri sana yanlış gibi görünüyor. Zira, bütün iddian "vahy gerçeği" ve "peygamberler" dediğin bir masala dayanıyor. Zahmet et şu vahy gerçeğini (!) bir anlatıver bana ve benim gibi diğer bilghisizlere. Vahiy gönderen ile vahy alan arasındaki ayrımı ve İslam'ın Allah'ının mekansız ve konumsuzluğunu bana anlat. Bekliyorum. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Ali bey, Sana çok şey yazmayacağım, zira yazdığın, verdiğin büyün örnekler ikilik üzerine. Bi tanesini örnek vereyim: Yaratanın yarattığı düzen ve bu düzen DIŞINDA bir Yaratıcı. Hükmedilen ve Hükmeden. Ve geliyoruz yine aynı yere: Hem " Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur." diyorsunuz, hem de "Yarattığı düzene tabi olmayan, o düzenden AYRI, o düzenin DIŞINDA, o düzene TABİ OLMAYAN bir Tanrı var diyorsunuz. Semitik dinlerin çıkmazı da burada zaten. Tanrı ile maddeyi (semitik jargona göre, yaratılanları) ayrı görme sorunu. Saygılar..
-
Tanrı nerede?
Ali Bey, Bir yazınızda şöyle dediniz. "Bence siz biri bir köşeye geçti diğer "ayrık" olanı yarattı bitti gibi ele almışsınız olayı..." Ben bu düşüncenize katıldım. Zira, eğer ila birşeye Tanrı denecek ise, bu şeyin Madde'den başka birşey olamayacağı düşüncesine beni götüren şey, bu söylediğiniz sözdür. Bu sözünüzden şu anlaşılıyor: Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur. Ama yazınızın devamında, "bir köşeye çekilip herşeyi yaratan bir ilah yok şse, inandığın ilah nasıl birşeydir, ve yaratma eylemini nasıl yapmıştır, bunun açıklaması yok. İslama dayanarak verdiğin örnekler hep ikilik üzerine kurulu. Yaratan - yaratılan. Vahiy gönderen - vahiy alan. .. vermediğin, ama İslam inancında olan ve "ikilik" gerektiren başka inançlar. Cennetet bazı kullar Tanrı'yı görecek deniyor... Görülen ve gören... Yani hem "Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur." diyorsunuz, hem de islamdan verdiğiniz bütün örnekler ikilik, ayrılık üzerine. Çelişki dediğimiz şey bu. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Ben uzun süredir bu forumda, Ateizm ile Panteizm'in bir madalyonun iki yüzü olduğunu söylüyorum. Sadece maddeye verilen isim farklı. * Ayrıca sana katılmadığım bir nokta var. Muhammed kesinlikle panteist bir kişi değildi. Ben kendi okumalarımda, insan öldürmüş, düşmanlık etmiş, kendine ayrıcalık sağlamış, yağma yapmış tek bir panteiste rastlamadım. Yani Muhammed'in panteizm ile yankından uzaktan alakası yok. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Üstat yanlış yerde post etmişsin yazıyı galiba... Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Bu arada, herkese katkısı için teşekkür ederim. Özellikle, Sevgili Boşig ve demirefe'nin yazdıklarından çok faydalandım. Bu arada Ali Bey, size itirazımın farklı düşünmemizden kaynaklanmıyor. Savunduğun şey kendi içinde çeliştiği için itiraz ediyoruz. Herneyse, beni konuya yeni bir boyut getirmek istiyorum. Madde'den gayrı, madde'den öte bir Tanrı var diyen arkadaşlarımızdan örnek istiyorum. İnandıkları, tanımladıkları Tanrı'dan maddenin neyi eksik, örnek vermöelerini istiyorum. Ben yol açıcı olması için, yazının başında verdiğim örneği tekrarlayayım. Bütün dinlerde vardır. Tanrı herşeyi görür. Bana göre yaratıcı Madde olduğ için, yani eğer Tanrı diyeceksek birşeye, Madde Tanrı'nın ta kendisi olduğu için, yukarıdaki düşünceyi, yani "Tanrı herşeyi görür" düşüncesini, maddeye uyguladığımız zaman, elimize kesin bir kanıt geçer. Tanrı, yani Madde, herşeyi görür. Karanlık bir sokakta işlenen cinayeti görür Madde. Cinayetei işleyen, xcinayete kurban giden, bıçak/tabanca maddedir. Şahittir herşeye. Tanrı, yani Madde, kafalardakini görür, zira düşünen beyindir, onun görmemesi, bilmemesi imkansızdır. Yani, Madde'den ayrı bir Tanrı olduğuna inanan arkadaşlardan "kendi ilahlarına has" ve maddede olmadığını düşündükleri özellikleri yazmalarını rica ediyorum. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Kusura bakmayın, aslında bu kadar alıntı yapmayı sevmem, ancak, hepsini alıntıladım. Çok güzel bir yazı.
-
Tanrı nerede?
Konunun dağılmasını istemiyorum, ancak, İslam tasavvufunda, insanların inançlarını İslam'a dayandırmaları İslam'daki hoşgörüsüzlük ile alakalıdır. Dinden çıkanın öldürüldüğü bir inanç sisteminde, insanlar İslam dışı her düşünceyi savunurlar, ama her zaman, müslüman olduğuklarını vurgularlar. Bu şeye benzer: Ateist düşünceleri savunup savunup sonra da ben müslüman'ım dememe benzer. İslam tasavvufundaki ünlü kişilerin geröçekten müslüman olup olmadıklarını anlamak için düşüncelerine ve uygulamalarına bakmak gerekir. Düşünce ve uygulamaları daha çok budist keşişlerinin yaşamlarını andırır, Vahdet-i Vücut düşüncesinin en hakim konumda olduğu dinin mensuplarının yaşamlarını yani. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Sevgili Muki'nin dediği gibi, herhangi bnir cevap göremiyorum yazınızda. Vahiy alma ve verme olayı ile ayrık olmamayı nasıl bağdaştırıyorsunuz? Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Sevgili Su damlası, Yukarıda, "Ama aklınızda kurduğunuz bu şekle/hayale vs'ye "kesinlikle Allah budur" demek hatadır. Bu şekli başkalarına empoze etmeye çalışmak da günahtır. " diyebiliyorsun, ama Muhammed'in kafasında kurduğu şekli insanlara empoze ettiğini göremiyor musun? Varsa Tanrı, Muhammed'in O Tanrı'ı, işkenceci psikopat bir megaloman olarak tarif edip, bu düşüncesini herkese empoze etmeye çalıştığını görmek çok mu zor? Neden zor? Kendi düşüncelerine "Bunlar Tanrı'nın kendi sözüdür" diyerek, eleştirilere karşı kutsal bir duvar ördüğü için mi zor? Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Boşigciim, fazla yazmama gerek yok demişsin de, Muhammed'in "seçilmişlik" iddiasına bir açıklama getirmemişsin. ""Tanrı Bilgisi" her kimde olursa olsun "Kişisel bir çabanın" ürünüdür. " diyorsun, tamam Muhammed'in ki de kişisel çaba diyelim, senin ki de. Peki Muhammed'i "seçilmiş, özel, Tanrı'nın elçisi" yapan şey nedir senin gözünde. Ben bunu anlamak istiyorum. Zira panteist veya Vahdet-i Vücutçu bir düşünce peygamberlik makamını kabul edemez. Düşüncenin niteliği gereği kabul edemez. Yani insanların "kişisel çabaları ile" ulaşmaları gereken bir bilgiye ulaşmalarına aracılık etsin diye Tanrı'nın dünyadan bir adamı özel olarak görevlendirdiğine inanmaları kendi inançları ile çelişir. Zira Panteistlerin, Vahdetçilerin düşüncesi, senin de söylediğin gibi: "Tanrı Bilgisi" her kimde olursa olsun "Kişisel bir çabanın" ürünüdür. Hiç kimse aracılık edemez. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Sevgili magician, ben bilincin olup olmadığının tespit edilemeceğini, düşünüyorum. Hani siz beni itham etmiştiniz ya bir insan nasıl hem agnostist hem ateist olur diye. Böyle olunuyor. Maddede bilincin olup olmadığını tespit edemedik. Ne kadar bölesek parçalasak da, madde gittikçe daha da küçülüyor, ama sonu bulunamıyor. Benim size sorum şu, bir bilinç varsa size göre, o bilinç'e Tanrı mı diyorsun. O bilinç Tanrı ise, yani Madedeye ait o bilinç tanrı ise, sen Panteit misin? Yoksa, madde ve bilinç ayrıdır, yaratan ve yaratılan ayrıdır mı diyorsun? Fikirlerini öğrenmek istiyorum. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Ali Bey, renkli yerleri okuyunuz. Yaratan ve yaradılan farkının olmaması için, yani "Biri (Tanrı) bir köşeye geçti, diğer ayrık olanı (zaman, mekan, herşey) yarattı." dememek için, geriye kalan tek seçenek, Yaratan ve yaratılan'ın aynı olmasıdır. Ali Bey, "Peygamber gelmiştir, "vahiy gönderilmiştir" ifadeleri bile, ZORUNLU olarak bir "Yaratan" ve "yaratılan" ayrımını beraberinde getirir. Peygamber gelmiştir, vahiy gönderilmiştir demek, "Biri bir köşeye geçti (Tanrı), diğer ayrık olana (peygamber sıfatı verilen şahıslar) vahiy gönderdi." Halbuki siz bu düşünceye itiraz ediyorsunuz. İtirazınız haklıdır. Ama haklı olduğunuz için kendi dininizle çelişiyorsunuz. Zira bütün semitik dinler "Vahiy gönderen" ve "vahiy alan" ayrımına dayanır. Bütün semitik dinler "yaratan" ve "yaratılan" ayrımına dayanır. Birinin (Tanrı) bir köşeye geçip, herşeyi (zaman, mekan, tüm mahlukat) yaratmadığını anladığınız zaman, birinin (Tanrı) bir köşeye geçip, birilerine (peygamber sıfatı verilen kişiler) mesaj vermediğini de anlayabileceksiniz. Saygılar. Ayrıca renklendirdiğim cümlen için de teşekkürler. Harika bir cümle idi.
-
Tanrı nerede?
Bu yazımın muhatabı, öncelikle Sayın Boşig. Benim tutumum, duruşum belli: Genel olarak ateist. Sayın demirefe'nin dikkat çektiği "bilinç nedir" sorusuna cevap bulma noktasına gelince "agnostist". Maddenin ortak, kollektif veya merkezi bir bilinci var mı bilemem. Ama belki merkezi bir bilinç olması gerektiğine ilişkin düşüncemiz de bir "önyargı"dan ibaret olabilir. Mesela rüzgarın bilinç merkezi var mıdır, neresidir. Bence yoktur. Veya denizde oluşan dalgaların bir bilinç merkezi var mıdır, Bence o da yoktur. Fakat oluşan eylem dışarıdan bilinçli gözükmektedir. Söyleyebileceğimiz tek şey bu. Gelelim bu yazının konusuna. Sayın boşig ile İslamiyet'e ve Muhammed'e yaklaşım konusunda farklı düşündüğümüzü az çok herkes görüyordur. Muhammed benim için, sıradan bir insandır. Maddeden başka tanrı olarak tanımlanabilecek birşey olmadığı için bu yazının selahiyeti açısından Madedenin panteist inancın tanımladığı Tanrı olduğunu, yani merkezi veya kollektif bir bilinci olduğunu VARSAYALIM. Eğer panteist bir yaklaşım ile, herşey bu Panteist anlayışın Tanrı'sının parçası ise, Muhammed de parçası'dır, sözgelimi Ebu Leheb de, boşig de, ben de. Boşig arkadaşımız, Muhammed de Tanrı'nın bir parçası olduğuna göre, Muhammed'in düşüncelerinin "Tanrı'dan olduğunun" kabul edilebileceğini düşünüyor. Ben ise, aynı mantık ile, Panteist yaklaşımın Tanrı'sının bir parçası olan Ebu Leheb'in düşüncelerinin de bu durumda "Tanrı'dan olduğunun kabul edilmesi gerekmetedir" düşüncesindeyim. Bu durumda, bu anlayışa göre "hepimiz Tanrı'dan gelen düşüncelere sahibiz. Zira hepimiz Tanrı'nın parçasıyız." Sayın boşig'i "bir taraftan müslüman bir taraftan müslüman değil" gibi gösteren sorunun çözümü de tam bu noktada yatıyor. Sevgili boşig, Panteist bir anlayış ile, hem Muhammed, hem de Ebu Leheb, hem sen, hem ben, Tanrı'nın parçası isek, bu durumda, "Tanrı'dan gelmek, Tanrı'dan olmak" ETKİSİZ ELAMAN durumuna gelmektedir. Uçak gemisinin üstündeki pistte yarışan koşucuların birbirlerine, "tabi sen geminin hızından da yaralandın" demeleri absürddür. Zira hepsi yararlanmıştır. Panteist anlayışa göre herkes, herşey Tanrı'nın parçası ise, her insanın düşüncesi Tanrı'dandır denebilir. Bu durumda, hangi düşüncenin iyi, hangi düşüncenin kötü olduğunu anlayabilmenin en iyi yolu, "ETKİSİZ ELEMANI" yani "HERKESTE BULUNAN ORTAK ÖZELLİĞİ" denklemden çıkarmaktır. Umarım panteist bir yaklaşımla bile, Muhammed'in neden seçilmiş, özel bir kişi olarak görülemeyeceğini anlatabilmişimdir. Saygılar, sevgiler.
-
Tanrı nerede?
Hem "mekansız bir ilah tasavvur etmek", hem de "yaratan ve yaratılan tanımı işin içine girdiği zaman, hem yaratana hem de yaratoılana iki ayrı kişilik ve iki ayrı mekan belirlenmiş olduğunu kavrayamamak" Semitik dinlerdeki açmazlardan, çıkmazlardan, çelişkilerden biridir. Semitik/İsrailiyat kökenli dinlerin (Musevilik, Hristiyanlık, İslamiyet) mensupları; bir taraftan yaratan-yaratılan ayrımı yaparken, bir taraftan yaratan mekansızdır dereler. Yaratan ve yaratılan ayrı olursa, mekansızlık iddiası geçersizdir. Ya yaratan ve yaratılan ayrıdır demeyi sürdürmek lazım, ya da ilah mekansızdır iddiasından vazgeçmek lazım. Semitik/İsrailiyat kökenli dinlerin (Musevilik, Hristiyanlık, İslamiyet) mensupları; bir taraftan "yaratmak" fiilini kullanırken, diğer taraftan yaratan zamandan münezzehtir derler. Şayet yaratmak eylemi varsa, zamansızlık iddiası geçersizdir. yaratma eyleminin olabilmesi için bir hareket lazımdır. Yokluktan varlığa geçiş lazımdır. Zamansızlık ise hareketsizliktir. Yoklukla varlığa geçiş arasında bir zaman vardır. Ya yaratma-yaratılma ayrımını kaldırıp herşeyi ilah yaratmıştır demekten vageçmek lazım, ya da ilah zamandır münezzhtir demekten vazgeçmek lazım. Aksi takdirde, çelişki ve çıkmazlar sırıtıp duruyor. Su damlası adlı arkadaşımızın yazısına tek tek cevap vermeyeceğim, ancak Tanrı için islama dayanarak öne sürdüğü tanımlar bizzat İslam'ın başka fikirleri ile çelişir. Zira Su Dlası'nın verdiği tanımların hepsinde "yaratan-yaratılan" ayrımı vardır ve bundan dolayı "Tanrı mekansızdır" iddiası ile çelişir. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Çok güzel sorular. Semitik kökenli inanç sahiplerinin bu soruları nasıl cevaplandırdığını hep merak ederim. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Ali Bey, Dinlerin tarihsel evrimi diye birşey var. Bütün tarih kitaplarına, arkeolojiye, nereye bakarsanız bakın bu evrimi görebilirsiniz. Şu anda deizm moda. Bunda haklısınız. Ancak ben de haklıyım. Zira benim dinlerin evrimleşme çizgisinde deizmi koyduğum yer semitik monotezimden (tevhid inancı) sonra, ateizmden öncedir. Çok ilahçılıktan atezme geçiş süreci her insanda, her toplumda eş zamanlı olmuyor. Belki çağımızın iletişim teknolojisi az çok bir eş zamanlılık sağlayabilir artık. Şu anda, semitik dinlerin terkedilerek dinsiz ama hala bir Tanrı'nın varlığına inanma (Deizm) dönemine giriyoruz. İletişimin yaşamı hızlandırması ve birçok şeyin gelişim sürecini kısalttığı için belki de 100 yıl sonra semitik dinlere (Musevilik, Hristiyanlı, islam) inanan insan kalmayacak. Bunun yerine Tek Tanrı olduğuna inanılan, ancak bu Tanrı'nın peygamber, kitap, mitap göndermiş olmasının olanaksız olduğunun anlaşıldığı Deist bir döneme geçilecek. Bu dönem ateizme geçiş dönemidir. Ben o nizama yüce veya cüce demişyorum. Kutsal da demiyorum. Nizam ile nizam kurucuyu ayırmıyorum. Herşey maddedir diyorum. Benim bu konuyu açmamın nedeni, hem düşüncelerimi paylaşmak, hem de özellikle semitik din mensubu arkadaşların bu düşüncelerime (esasen benden yüzlerce yıl önce başkaları tarafından da dile getirilmiş olan düşünceler) karşı tezlerini öğrenmek. Mesela bir müslümanın; * Bir taraftan Tanrı mekansızdır derken, diğer taraftan nasıl olup da vahy alan ve veren ifadelerinin mekansızlık ifadesine 180 derce ters olmasını nasıl açıklayabildiğini bana da anlatmasını sağlamak * Herşeyi görme eyleminin nasıl fiiliyata döküldüğünü bana örnekleriyle anlatmalarını sağlamak. * Herşeyi bilme eyleminin nasıl fiiliyata döküldüğünü bana örnekleriyle anlatmalarını sağlamak. * Herşeyi yaratma eyleminin nasıl fiiliyata döküldüğünü bana örnekleriyle anlatmalarını sağlamak. * Bir taraftan melekl adı verilen yaratıkların insan ölçüsüyle 50 bin yılda ulaşabildiği uzaklıkta bulunan Tanrı'nın, şah damarında daha yakın olmasının nasıl açıkladıklarını dinleme. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Yazım yeterince açık değil mi? Cevaplanamaz dediğim soruya cevap DENEMESİ yazacağımı söyledim. Peki ulaştığım sonuç ne? Cevap yok. Zira cevaplanamaz. Sadece bir deneme yaptım. Soru geldi madde biliniçli mi bilinçsiz mi noktasına. Ötesine gidemiyoruz.Yani sonuç değişmedi. Cevaplanamadı soru. Doğru. Tartışmanın başında bu kavramları tartışmak istemediğimi söyledim. Senin için bir ayrıcalık yapayım. Ateizm tanrı tanımazlıktır. Kelime anlamının ötesinine geç. Ateizmin, yaratan/yaratılan olan/oluşan herşeyin Madde olduğunu, tek gerçeğin doğru olduğunu, bunun dışında herhangi bir metafizik varlık olmadığını söyler. Doğru. Panteizm. Herşey Tanrıdır der. Doğru. Şimdi yukarıdaki iki kelimenin pratikteki anlamlarına bak. Biri Herşey madde diyor, diğeri herşey tanrı. Bir benzerlik görüyor musun? Belki siz karıştırıyorsunuz. Pan-en-teizm tam olarak İslam tasavvufundaki Vahdet-i vücuttur. Tanrı herşeydedir. Ama Herşeyin toplamından fazladır Tanrı der, bu düşünce. Bu anlam farkını dikkate alacak olursak, ben Vahdet-i Vücutçu veya Pan-en-teist değilim. Zira maddenin ötesinde, maddeyi de kavrayan ama maddeden fazla olan birşey yok benim anlayabildiğim, kavrayabildiğim kadarıyla. Filler ile balıklar aynı düzlemdedirler. Madde düzleminde. O nedenle varlıklarından haberdar olasılığı vardır. Semitik dinlerin tanımına uyan bir ilah yoktur derim hiç tereddüt etmeden. Ancak, Güneş sisteminin dışında yaşayan başka bir canlı yoktur diyemem. Zira başka gezegenler, galaksiler de madde düzleminde. Benim gitmemiş olmam, teknolojnin yetersiz olması başka gezegenlerde canlı olmadığını göstermez. Ancak, kendisi madde olan insanın, kullandığı araçlar madde olan insanın, yaşadığı ortam madde olan insanın madde ötesi bir şeyin varlığını ispat etmesi mümkün değildir. Ne bugün, ne yarın, ne de sonsuza kadar. Herhangi bir atesite sor, sana maddeden gayrı birşey olmadığıonı söyleyecektir. Peki bu çiçekler, böcekler, canlılar nasıl varoldu de, maddeden diyecektir. Bu oluşuma/vaolmaya/yaratmaya ilahlaştırma diyorsan, bütün atesitler maddeyi ilahlaştırır. Atesitler için yaratmak, doğurmak, üretmek, oluşturmak ilahlık özellikleri değildir. Bunlar maddenin özellikleridir. Bütün dinlerde, ilahların maddeye arzuları doğrultusunda hükmedebileceklerine ilişkin bir düşünce vardır. Ateizm bunu kabul etmez. Ateizm ayrıca maddeye hiçbir kutsallık atfetmez. Ateizm için, Herşey maddedir, ama maddeye atfettiği bir kutsallık yoktur. O nedenle beni maddeyi ilahlaştırmakla itham etmeniz doğru değildir. Ateizmin kelime anlamlarının ötesine geçerseniz, pratikte Ateizm ve panteizmda, birinin madde/doğa dediğine, diğerinin Tanrı adını verdiğini görebilirsiniz. Bu iki düşüncenin bir madalyonun iki yüzü olduğunu anlayabilirsiniz. Yazının başında şöyle, ortasında böyle, sonunda daha başkayım diye birşey yok. Ben yazının başında, okuyucuların bilgisi için, düşüncelerimi özetledim. Sonra da bir demnemeye giriştim. Semitik dinlerin tanımladığı şekilde bir Allah, onun peygamberi, vahyi, onun melekleri, cinleri, perileri, hurileri, nurileri, cenneti, cehennemi yoktur. Buna bakarak benim tanımlamak isterseniz, atesit diyebilirsiniz. Gurur duyarım. Ateizmin maddeye atfettiği özellikleri, pantezim Tanrı'ya atfetmesine rağmen "üzerinde konuştukları materyal" AYNI olduğundan, YANİ MADDE olduğundan, panteizmle, ateizm arasında fark yok. Aynı metal paraya bakıp biri "tura" diyor, öbürü "yazı" diyor. Aralarındaki fark bu kadar. Agnostist yaklaşımıma gelince: ilk satırda da cevap verdim. Bneimlki bir deneme. Sen de yap bir deneme. Saygılar.