Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BrainSlapper

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.691
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BrainSlapper tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili magician, Hayatı anlamlı kılan şey harekettir. Hareket canlılıktır. Mecnun'u mecnun yapan şey, Leyla'nın cisminden ziyade ona ulaşmak için katlandıklarıdır. Dünya'da hareket oldukça, hayat da anlamsız olmayacaktır. Hayat nerde anlamsız olur biliyormusun? Semitik dinlerin cennetinde anlamsız olur. 999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999 yıl uyusam (neden uyumam gerektiğini bile bilmeden, sadece tercihim olduğu için diyelim), bir anlamı var mu bu sürenin sonsuzluğun yanında? Yemeği güzel yapan açlıktır. Acıkmanın, susamanın olmadığı yerde yemenin içmenin anlamı ne?? Seksi güzel yapan cinsel açlıktır. Hiçbir eksikliğin, cinsel açlığın olmadığı yerde, hurinin anlamı ne, nurinin anlamı ne?? Mücadele etmeden başarıya ulaşmanın tadı var mı? Bir son olmamasından daha kötü ne olabilir ki? Truva filminde, harika bir söz vardı, bütün filmi unuttum, o sözü unutmadım. "ÖLÜMLÜ olmak güzeldir. İlahlar bizi ölümlü olduğumuz için kıskanıyorlar." Hiçbirşeyin en mükemmel cevabı yoktur. Hiçbir felsefe de mükemmel değildir. En mükemmel cevabı bulmak, hayatın devinimini durdurmak anlamına gelir. Neden dinler tabucu, dogmatik? Herşeyin cevabını buldukları ve o cevabı derin dondurucu koydukları için. O cevabın sorgulanmasını istemedikleri için. Saygılar.
  2. İlla birşeye Tanrı demek istiyorsanız, o Tanrı Madde'dir demek için o soruyu sordum. Sana göre Tanrı alimdir. Ama tek kanıtı imandır. Başka birşey yok. Ya bu iman ettiğin şey yanlış ise? Kendisini TEK DOĞRU, EVRENSEL DOĞRU, TÜM ZAMANLAR İÇİN GEÇERLİ DOĞRU diye pazarlayan sistemin tek dayanağı İMAN! İman edilen şey bir yalandan ibaret ise? Bunu da düşünüyor musun? İman edilen şeyin yalan ve yanlış olduğu hem semitik dinlerin kendi kitaplarındaki çelişkilerde, hem de bütün doğada apaçık ortada. Saygılar.
  3. Tamamen demogojiden ibaret, müslümanlara çiçek dağıtmaya yönelik bir yazı. Altına şöyle satırlar da yazsaydın, daha güzel olurdu: Kavga-dövüş-tartışma olmasın, kelebekler uçabilsin, çocuklar süt içebilsin, menekşeler açabilsin..falan filan. Daha dokunaklı olurdu. Altına bir de not düş, Can Dündar'ın ağlamaklı sesi ile okunursa daha etkili olur diye, tamam olurdu. O zaman sadece müslümanlara değil, herkese çiçek atmış olurdun. * Neymiş, neymiş? "Dini Konular'da yazilanlar carpitmalardan ileri gitmiyor"muş. Biz çapıtıyorsak, sen düzelt. Meydan sana da açık, bana da. "Dine karsi kullanilan usluplar sevgisizligin, tahammulsuzlugun, kin ve nefretin, muhatabini asagilamanin otesinde bir anlam ifade etmiyor"muş... Sen bize bir üslup öğret. Mesela Muhammed'in tanrı'dan mesaj aldığını iddia eden bir adamdan başka birşey olmadığını, insanları kandırdığını, nasıl nazikçe söyleyebilirim, bunu bana bir öğretiver. Ve önclikle şunu iyi bil: önkabuller, teslimiyet, sorgusuz inanç dine aittir. Dinlerin özelliği budur. Burada doğuştan dinsiz insanlar yazmıyor. Bir zamanlar müslüman olan, anası, babası, akrabaları müslüman olan insanlar yazıyor. Düşmanlık etmek ayrı şey, yanlışların söylenmesini senin düşmanlık olarak algılaman ayrı şey. Benim de son sözüm sana şu: Din gibi, tabularla, dogmalarla dolu bir düşünce sisteminde, yanlış'a nasıl yanlış denebilir nazikçe bana onu söyle. Saygılar.
  4. Üstat bana şu taraftan bakarsan, ateist görürsün, diğer taraftan bakarsan panteist görürsün. Ama değişen bir şey olmaz. Zira illa ki birşeye Tanrı sıfatı vermek gerekiyorsa, bu şey MADDE'dir. Semitik dinlerin, yani Museviliğin, Hristiyanlığın ve İslamiyet'in ilahlarını ise kesin bir şekilde, herhangi bir tereddüte yer vermeden reddediyorum. Buna bağlı olarak, kendine Tanrı'nın özel elçisi, peygamberi süsü vererek ortalıkta gezmiş olan insanları da reddediyorum. Dolayısıyla onların Tanrı'dandır pazarladıkları düşünceleri de reddediyorum. * Semitik dinlerde "zurnanın zırt dediği yer" VAHİY meselesidir. Sayın magician, yanından bile geçmedi VAHİY meselesinin. Şimdi bütün inançlı arkadaşlardan bekliyorum bir cevap. Vahiy gönderen ve vahy alan kavramları ile Tanrı'ya atfedilen mekansızlık ve konumsuzluk sıfatlarının nasıl çelişmediğini bana biri anlatsın. Saygılar.
  5. Ali Bey, Konu dışı birşey söylemek istiyorum size: Harf kodları, mantık biliminde, çok uzun cümleleri/ifadeleri kısaltmak için kullanılır. Senin kullandığın kavramlar uzun değil. A yazacağına, Yaratan diyebilirsin, kelime uzun değil. B yazacağına, Yaratılan diyebilirsin, kelime uzun değil. C yazacağına, Yaratma Eylemei diyebilirsin, kelime uzun değil. Kelimeler yerine harfler yazınca, işi matematiğe, mantığa ve bilimselliğe dökmüş olmuyorsun. Sadece bana zaman kaybettiriyorsun, hangi harfi ne için kullanmıştı diye tekrar terar bakmak zorunda kalıyorum. Ayrıca yeni gelenlerde bu "A, B, C ne ola ki?" soruları uyandırıyorsun. Senden ricamızdır. Bir paragraflık kavramlar kullanacağında, kısaltma/kodlama kullan, tek kelimelik kavramları kodlama. Saygılar.
  6. Tebrikler. magician arkadaşımız, forumun zekilik/kurnazlık ödülünü almaya hak kazandı. Zira, sevgili demirefe yakından takip etmektedir, şahittir, çünkü daha önce konuştuk, madde bilinçli mi bilinçsiz mi konusu veya tüm maddenin kollektif/toplam bilinince sahip olmadığı konusu herhangi bir neticeye varmadan sonsuza kadar tartışılabilir. magician arkadaşımız, kupa hakeden zekiliği/kurnazlığı ile konuyu madde bilinçlimidir, bilinçsizmidir tartışmasının dipsiz kuyusuna atıyor. Ama şikayet ettiğim sanılmasın. Benim cevabım var. Ben de vereyim cevabımı. ** Allah'ın alim olduğunu bilebilecek kadar tanıyqabiliyorsun demek ki? Bilinçsiz dediğin madde, tohum olup, yeniden canlanıyor. Bilinçsiz dediğin madde, sperm+yumurta olup, insan yaratıyor. Bilinçsiz dediğin madde, yağmur olup yağıyor, kar olup düşüyor. Bilinçsiz dediğin madde, dünyanın öbür ucundanki benle başka bir ucundaki seni biraraya getirebiliyor. Bilinçsiz organların oksijensizlik ve enerjisizlik hissetmeye başlayınca, bilinçsiz dediğin bir madde, miden,yayğarayı basıyor. vs. vs. Maddenin özelliği bilinci midir, değil midir tartışması sonsuza kadar uzar. * Peki muhammed'in Allah'ı alim mi? ELİMİZDE İLAÇ NİYETİNE TEK BİR KANIT YOK. Kanıt diye servis edilen tek şey, Muhammed'in Allah'ının, Muhammed'in kulağına fısıldadığı iddia edilen sözler. Bu kanıt (!) karşısında diz çökmemek mümkün mü? Koskocaman semitik dinlerin dayanağına bakınız! Peygamber namlı kişilerin kulağına ilah vasıflı şeylerin fısıldadığı iddia edilen sözler. Fısıldama deyince yine hatırladım, şu vahy alıp verme işi ile, semitik dinlerdeki şu mekansız/konumsuz iah kavramını nasıl bağdaştırdığını anlatacaktın bana, hala bekliyorum. Saygılar.
  7. Sen de göster, benim gösterdiğim gibi, pazarlama olmasın. Ben vahy diye birşey olabilemez diyorum ve neden böyle olduğunu açıklıyorum. Sen de açıkla. Yukarıda bir soru sordum, inandığın ilahta olan ama Madde'de olmayan bir sıfat, özellik söyle diye, hala cevap vermedin. Ben aklımın almadığı şeye inanmıyorum. Sen inanıyorsun. Aramaızdaki fark bu. Ben Tüm maddenin kollektif bir aklı var mıdır yok mudur bilemiyoruz diyorum. Vardır veya yoktur gibi bir inancım yok. Son birkaç iletinde demogojiden başka birşey yapmıyorsun bu arada.. Cevabın yoksa, susmak ve dinlemek de bir erdemdir. Saygılar..
  8. Sevgili saklıgerçek verdiğin bilgiler için çok teşekkürler. Siz de sevgili saklıgerçek'in yorumlarını yanlışlayıcı bilgi ve yorum yazınız. Saygılar.
  9. Boşigciim, Kuran apaçık değil, karma karışık bir kitap. Kuran'ın tek dediği ilah Maddeden ayrı olan bir ilahtır. Senin iddia ettiğin gibi bir Madde=Tanrı özdeştiği yok kuranda. Eski insanlar, insandan, dünya'dan ayrı, gökyüzündeki arşında oturan birsürü ilah var zannetmişler. Muhammed, Musa vs. gibi adamlar, o maddeden ayrı ilahı teke indirmişler. Yani Muhammed'in tek dediği şey, maddeden ayrı olan ilahın tek olması. Yoksa madde ve Tanrı tekdir, birdir demiyor Muhammed. Bundan dolayı, panteist düşünceden eser yok Kuran'da ve karmakarışık bir kitap. Saygılar.
  10. Ya da, illa birşeylere Tanrı ismi vereceksek, "Varlığın/maddenin bütün özelliklerinin/sıfatlarının toplamı Tanrı'dır" diyebiliriz. Saygılar.
  11. Ali Bey, Kabul ettiğim şey "B tek başına olamadı" düşüncesi değil, aksine reddettiğim şey bu. "B tek başına olmadı" demek, " Biri bir köşeye geçip B'yi yarattı" demektir. Halbuki benim katıldığım/kabul ettiğim şey " Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur." ifadenizdir. Yaratan ve yaratılan arasındaki tek bağı yaratma eylemi olarak görmek, yaratan ile yaratılanı ayrı gördüğünüz gerçeğini değiştirmiyor. Size ve diğer müslümanlara ve diğer semitik din mensuplarına bir soru sordum, o soruya cevap verirseniz, bu konuyu örneklendirmiş olacağız. İnandığınız ilahta olup, maddede olmayan bir güç, yetenek, özellik söyleyiniz bana. Saygılar.
  12. Sayın magician, Elbette Sayın boşig bir cevap verecektir sana, ancak onun yanlışlarını göstermemişsin, kendi inançlarını gerçek diye bize satmaya kalkmışsın. Kendi inançlarınla ölçünce de onun sorularaı ve irdelemeleri sana yanlış gibi görünüyor. Zira, bütün iddian "vahy gerçeği" ve "peygamberler" dediğin bir masala dayanıyor. Zahmet et şu vahy gerçeğini (!) bir anlatıver bana ve benim gibi diğer bilghisizlere. Vahiy gönderen ile vahy alan arasındaki ayrımı ve İslam'ın Allah'ının mekansız ve konumsuzluğunu bana anlat. Bekliyorum. Saygılar.
  13. Ali bey, Sana çok şey yazmayacağım, zira yazdığın, verdiğin büyün örnekler ikilik üzerine. Bi tanesini örnek vereyim: Yaratanın yarattığı düzen ve bu düzen DIŞINDA bir Yaratıcı. Hükmedilen ve Hükmeden. Ve geliyoruz yine aynı yere: Hem " Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur." diyorsunuz, hem de "Yarattığı düzene tabi olmayan, o düzenden AYRI, o düzenin DIŞINDA, o düzene TABİ OLMAYAN bir Tanrı var diyorsunuz. Semitik dinlerin çıkmazı da burada zaten. Tanrı ile maddeyi (semitik jargona göre, yaratılanları) ayrı görme sorunu. Saygılar..
  14. Ali Bey, Bir yazınızda şöyle dediniz. "Bence siz biri bir köşeye geçti diğer "ayrık" olanı yarattı bitti gibi ele almışsınız olayı..." Ben bu düşüncenize katıldım. Zira, eğer ila birşeye Tanrı denecek ise, bu şeyin Madde'den başka birşey olamayacağı düşüncesine beni götüren şey, bu söylediğiniz sözdür. Bu sözünüzden şu anlaşılıyor: Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur. Ama yazınızın devamında, "bir köşeye çekilip herşeyi yaratan bir ilah yok şse, inandığın ilah nasıl birşeydir, ve yaratma eylemini nasıl yapmıştır, bunun açıklaması yok. İslama dayanarak verdiğin örnekler hep ikilik üzerine kurulu. Yaratan - yaratılan. Vahiy gönderen - vahiy alan. .. vermediğin, ama İslam inancında olan ve "ikilik" gerektiren başka inançlar. Cennetet bazı kullar Tanrı'yı görecek deniyor... Görülen ve gören... Yani hem "Bir köşeye geçip herşeyi yaratan bir ilah yoktur." diyorsunuz, hem de islamdan verdiğiniz bütün örnekler ikilik, ayrılık üzerine. Çelişki dediğimiz şey bu. Saygılar.
  15. Ben uzun süredir bu forumda, Ateizm ile Panteizm'in bir madalyonun iki yüzü olduğunu söylüyorum. Sadece maddeye verilen isim farklı. * Ayrıca sana katılmadığım bir nokta var. Muhammed kesinlikle panteist bir kişi değildi. Ben kendi okumalarımda, insan öldürmüş, düşmanlık etmiş, kendine ayrıcalık sağlamış, yağma yapmış tek bir panteiste rastlamadım. Yani Muhammed'in panteizm ile yankından uzaktan alakası yok. Saygılar.
  16. Üstat yanlış yerde post etmişsin yazıyı galiba... Saygılar.
  17. Bu arada, herkese katkısı için teşekkür ederim. Özellikle, Sevgili Boşig ve demirefe'nin yazdıklarından çok faydalandım. Bu arada Ali Bey, size itirazımın farklı düşünmemizden kaynaklanmıyor. Savunduğun şey kendi içinde çeliştiği için itiraz ediyoruz. Herneyse, beni konuya yeni bir boyut getirmek istiyorum. Madde'den gayrı, madde'den öte bir Tanrı var diyen arkadaşlarımızdan örnek istiyorum. İnandıkları, tanımladıkları Tanrı'dan maddenin neyi eksik, örnek vermöelerini istiyorum. Ben yol açıcı olması için, yazının başında verdiğim örneği tekrarlayayım. Bütün dinlerde vardır. Tanrı herşeyi görür. Bana göre yaratıcı Madde olduğ için, yani eğer Tanrı diyeceksek birşeye, Madde Tanrı'nın ta kendisi olduğu için, yukarıdaki düşünceyi, yani "Tanrı herşeyi görür" düşüncesini, maddeye uyguladığımız zaman, elimize kesin bir kanıt geçer. Tanrı, yani Madde, herşeyi görür. Karanlık bir sokakta işlenen cinayeti görür Madde. Cinayetei işleyen, xcinayete kurban giden, bıçak/tabanca maddedir. Şahittir herşeye. Tanrı, yani Madde, kafalardakini görür, zira düşünen beyindir, onun görmemesi, bilmemesi imkansızdır. Yani, Madde'den ayrı bir Tanrı olduğuna inanan arkadaşlardan "kendi ilahlarına has" ve maddede olmadığını düşündükleri özellikleri yazmalarını rica ediyorum. Saygılar.
  18. Kusura bakmayın, aslında bu kadar alıntı yapmayı sevmem, ancak, hepsini alıntıladım. Çok güzel bir yazı.
  19. Konunun dağılmasını istemiyorum, ancak, İslam tasavvufunda, insanların inançlarını İslam'a dayandırmaları İslam'daki hoşgörüsüzlük ile alakalıdır. Dinden çıkanın öldürüldüğü bir inanç sisteminde, insanlar İslam dışı her düşünceyi savunurlar, ama her zaman, müslüman olduğuklarını vurgularlar. Bu şeye benzer: Ateist düşünceleri savunup savunup sonra da ben müslüman'ım dememe benzer. İslam tasavvufundaki ünlü kişilerin geröçekten müslüman olup olmadıklarını anlamak için düşüncelerine ve uygulamalarına bakmak gerekir. Düşünce ve uygulamaları daha çok budist keşişlerinin yaşamlarını andırır, Vahdet-i Vücut düşüncesinin en hakim konumda olduğu dinin mensuplarının yaşamlarını yani. Saygılar.
  20. Sevgili Muki'nin dediği gibi, herhangi bnir cevap göremiyorum yazınızda. Vahiy alma ve verme olayı ile ayrık olmamayı nasıl bağdaştırıyorsunuz? Saygılar.
  21. Sevgili Su damlası, Yukarıda, "Ama aklınızda kurduğunuz bu şekle/hayale vs'ye "kesinlikle Allah budur" demek hatadır. Bu şekli başkalarına empoze etmeye çalışmak da günahtır. " diyebiliyorsun, ama Muhammed'in kafasında kurduğu şekli insanlara empoze ettiğini göremiyor musun? Varsa Tanrı, Muhammed'in O Tanrı'ı, işkenceci psikopat bir megaloman olarak tarif edip, bu düşüncesini herkese empoze etmeye çalıştığını görmek çok mu zor? Neden zor? Kendi düşüncelerine "Bunlar Tanrı'nın kendi sözüdür" diyerek, eleştirilere karşı kutsal bir duvar ördüğü için mi zor? Saygılar.
  22. Boşigciim, fazla yazmama gerek yok demişsin de, Muhammed'in "seçilmişlik" iddiasına bir açıklama getirmemişsin. ""Tanrı Bilgisi" her kimde olursa olsun "Kişisel bir çabanın" ürünüdür. " diyorsun, tamam Muhammed'in ki de kişisel çaba diyelim, senin ki de. Peki Muhammed'i "seçilmiş, özel, Tanrı'nın elçisi" yapan şey nedir senin gözünde. Ben bunu anlamak istiyorum. Zira panteist veya Vahdet-i Vücutçu bir düşünce peygamberlik makamını kabul edemez. Düşüncenin niteliği gereği kabul edemez. Yani insanların "kişisel çabaları ile" ulaşmaları gereken bir bilgiye ulaşmalarına aracılık etsin diye Tanrı'nın dünyadan bir adamı özel olarak görevlendirdiğine inanmaları kendi inançları ile çelişir. Zira Panteistlerin, Vahdetçilerin düşüncesi, senin de söylediğin gibi: "Tanrı Bilgisi" her kimde olursa olsun "Kişisel bir çabanın" ürünüdür. Hiç kimse aracılık edemez. Saygılar.
  23. Sevgili magician, ben bilincin olup olmadığının tespit edilemeceğini, düşünüyorum. Hani siz beni itham etmiştiniz ya bir insan nasıl hem agnostist hem ateist olur diye. Böyle olunuyor. Maddede bilincin olup olmadığını tespit edemedik. Ne kadar bölesek parçalasak da, madde gittikçe daha da küçülüyor, ama sonu bulunamıyor. Benim size sorum şu, bir bilinç varsa size göre, o bilinç'e Tanrı mı diyorsun. O bilinç Tanrı ise, yani Madedeye ait o bilinç tanrı ise, sen Panteit misin? Yoksa, madde ve bilinç ayrıdır, yaratan ve yaratılan ayrıdır mı diyorsun? Fikirlerini öğrenmek istiyorum. Saygılar.
  24. Ali Bey, renkli yerleri okuyunuz. Yaratan ve yaradılan farkının olmaması için, yani "Biri (Tanrı) bir köşeye geçti, diğer ayrık olanı (zaman, mekan, herşey) yarattı." dememek için, geriye kalan tek seçenek, Yaratan ve yaratılan'ın aynı olmasıdır. Ali Bey, "Peygamber gelmiştir, "vahiy gönderilmiştir" ifadeleri bile, ZORUNLU olarak bir "Yaratan" ve "yaratılan" ayrımını beraberinde getirir. Peygamber gelmiştir, vahiy gönderilmiştir demek, "Biri bir köşeye geçti (Tanrı), diğer ayrık olana (peygamber sıfatı verilen şahıslar) vahiy gönderdi." Halbuki siz bu düşünceye itiraz ediyorsunuz. İtirazınız haklıdır. Ama haklı olduğunuz için kendi dininizle çelişiyorsunuz. Zira bütün semitik dinler "Vahiy gönderen" ve "vahiy alan" ayrımına dayanır. Bütün semitik dinler "yaratan" ve "yaratılan" ayrımına dayanır. Birinin (Tanrı) bir köşeye geçip, herşeyi (zaman, mekan, tüm mahlukat) yaratmadığını anladığınız zaman, birinin (Tanrı) bir köşeye geçip, birilerine (peygamber sıfatı verilen kişiler) mesaj vermediğini de anlayabileceksiniz. Saygılar. Ayrıca renklendirdiğim cümlen için de teşekkürler. Harika bir cümle idi.
  25. Bu yazımın muhatabı, öncelikle Sayın Boşig. Benim tutumum, duruşum belli: Genel olarak ateist. Sayın demirefe'nin dikkat çektiği "bilinç nedir" sorusuna cevap bulma noktasına gelince "agnostist". Maddenin ortak, kollektif veya merkezi bir bilinci var mı bilemem. Ama belki merkezi bir bilinç olması gerektiğine ilişkin düşüncemiz de bir "önyargı"dan ibaret olabilir. Mesela rüzgarın bilinç merkezi var mıdır, neresidir. Bence yoktur. Veya denizde oluşan dalgaların bir bilinç merkezi var mıdır, Bence o da yoktur. Fakat oluşan eylem dışarıdan bilinçli gözükmektedir. Söyleyebileceğimiz tek şey bu. Gelelim bu yazının konusuna. Sayın boşig ile İslamiyet'e ve Muhammed'e yaklaşım konusunda farklı düşündüğümüzü az çok herkes görüyordur. Muhammed benim için, sıradan bir insandır. Maddeden başka tanrı olarak tanımlanabilecek birşey olmadığı için bu yazının selahiyeti açısından Madedenin panteist inancın tanımladığı Tanrı olduğunu, yani merkezi veya kollektif bir bilinci olduğunu VARSAYALIM. Eğer panteist bir yaklaşım ile, herşey bu Panteist anlayışın Tanrı'sının parçası ise, Muhammed de parçası'dır, sözgelimi Ebu Leheb de, boşig de, ben de. Boşig arkadaşımız, Muhammed de Tanrı'nın bir parçası olduğuna göre, Muhammed'in düşüncelerinin "Tanrı'dan olduğunun" kabul edilebileceğini düşünüyor. Ben ise, aynı mantık ile, Panteist yaklaşımın Tanrı'sının bir parçası olan Ebu Leheb'in düşüncelerinin de bu durumda "Tanrı'dan olduğunun kabul edilmesi gerekmetedir" düşüncesindeyim. Bu durumda, bu anlayışa göre "hepimiz Tanrı'dan gelen düşüncelere sahibiz. Zira hepimiz Tanrı'nın parçasıyız." Sayın boşig'i "bir taraftan müslüman bir taraftan müslüman değil" gibi gösteren sorunun çözümü de tam bu noktada yatıyor. Sevgili boşig, Panteist bir anlayış ile, hem Muhammed, hem de Ebu Leheb, hem sen, hem ben, Tanrı'nın parçası isek, bu durumda, "Tanrı'dan gelmek, Tanrı'dan olmak" ETKİSİZ ELAMAN durumuna gelmektedir. Uçak gemisinin üstündeki pistte yarışan koşucuların birbirlerine, "tabi sen geminin hızından da yaralandın" demeleri absürddür. Zira hepsi yararlanmıştır. Panteist anlayışa göre herkes, herşey Tanrı'nın parçası ise, her insanın düşüncesi Tanrı'dandır denebilir. Bu durumda, hangi düşüncenin iyi, hangi düşüncenin kötü olduğunu anlayabilmenin en iyi yolu, "ETKİSİZ ELEMANI" yani "HERKESTE BULUNAN ORTAK ÖZELLİĞİ" denklemden çıkarmaktır. Umarım panteist bir yaklaşımla bile, Muhammed'in neden seçilmiş, özel bir kişi olarak görülemeyeceğini anlatabilmişimdir. Saygılar, sevgiler.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.