Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BrainSlapper

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.691
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BrainSlapper tarafından postalanan herşey

  1. Eline, aklına sağlık sayın anti madde. Hindulara bakarak mı İslam'ın geriliği kalıcı kılan bir din olduğunu söyleyeceğiz? Elbette müslümanlara bakacağız. İnsanlar töre cinayeti işleyince "batsın töreniz" diyeceğiz ve töreleri suçlayacağız, ama müslümanların geriliğinden dolayı İslam'ı suçlayamayacağız, öyle mi? İslam teori, müslümanlar o teorinin pratiğidir. Sovyet tecrübesine bakarak, Komünizmi suçlamayın, zira komünizm harikuladedir, Sadece Rusya tecrübesi kötü idi. Hitler'e bakarak, Nazizmi suçlamayın, zira nazizm harikuladedir. Sadece Almanya tecrübesi kötüdür. Satanistlere bakarak, Satanizmi suçlamayın, zira Satanizm harikuladedir. Sadece satanistler yanlış uyguıluyor. vs. vs. Pratik teorinin ürünüdür. Teori berbatsa ürün de berbat olur. Müslüman, İslamiyetin ürünüdür. İslamiyet ilkel ve geri bir din olduğu için müslüman da ilkel ve geri kalmıştır. Teori: Kolu ağrıyan bir adamın bacaklarını kesin, ağrısı geçer. Doktor: Kolu ağrıyan adamın bacaklarını keser. Bu doktor "dışarıdan bakanlar için" kötü bir doktordur. Ama kötü doktor olmasının sorumlusu o değildir. Zira o teori ne dediyse, harfiyen yapmıştır. Suçlu, ona "kol ağrıyınca bacak kesileceğini" öğreten teoridedir. Saygılar.
  2. O zaman o ayetleri yazan da mı yalancı oluyor? Zira hepimiz biliyoruz ki insan ömrü ortalama 60-80 yıldır. Senin ahiretteki adamlar avcı muhabbetine girişmiş. Saygılar.
  3. Sevgili tarafsız, Peki ben hakkımı nasıl alacağım? Yani yetkili makam kim? Bu "yetkili makam"a yetkiyi kim vermiş? Bir düşüncenin belli kuralları olduğunu ve bu kurallardan dolayı çıplak okumanın "meşru talep" olduğunu kim değerlendirecek? Kaç üye lazım? Elbette bu sorular cevaplanamaz. Zira benim ne giyeceğime veya neden çıplak gezdiğime kimse karışamaz. Aynı şekilde, üniversiteye giden bir kadının ne giydiğine de ben karışmamalıyım. Karışmaya hakkım yok. Bu ideal olandır. Ama ideal olana ulaşamıyorsak, ideale yakın olan ve uzlaşma sonucu elde edilen çözümü benimseyebiliriz. Ben hükümetin üniversitede türbanı serbest bırakan yasa çıkarmasına itiraz etmem. neye itiraz ederim peki? O kanuna "adabı muaşerete uymayan kıyafetler giyilemez" şeklinde lastik gibi ve başkalarının özgürlüğünü kısıtlayıcı hüküm konmasına karşıyım. O kanuna, "hiçkimse, belişrli bir kıyafeti girmeye zorlanamaz" şeklinde bir madde konmamasına karşıyım. Yani kanunun sadece kendileri için yontulmasına karşıyım. Yoksa benim idealim bellidir. Kim ne giyerse giysin, isteyen ayı postuyla gelsin okula, isteyen palyaço kıyafetiyle. Haklısın, tezler, sangılar, hayaller, korkular, rüyyalar, tahminler üzerine icraat yapılmamalı. Ama dikkatini çekmek istediğim bir husus var: İnsanların bu korkuları, hayalleri, tezleri mesnetsiz değil. Önceki örneklere bakılarak geliştirilmiş tezler ve tahminler. Türbanlı diye diploma törenine alınmayan kızı arayan Başbakan, mini etekli diye bacağına kezzap dükülen kızı da arasaydı, kimsede korku ve endişeye dayalı tez olmazdı. O başbakan Malatya'da katledilen hristiyanların ailelerini arasaydı, kimsede endişeye dayalı tez olmazdı. O nedenle insanların korku ve endişeye dayalı tezleri temelsiz değildir. Saygılar, sevgiler.
  4. Ya daha önce de sormuştum ama, cevap olmayınca ısıtıp yine sorayım: İslam'ın "cennet" adını verdiği yerde sakal olacak mı? Kadınlar türbanlı ve çarşaflı mı olacak? Saygılar.
  5. Sevgili tarafsız, Bu söylediğin söz, benim yukarıdaki yazımda "ikinci çözüm" dediğim, sonu faşizme kadar gidebilecek bir düşünce tarzıdır. Bugün türbanı yasaklamak isteyenler de senin söylediğin şeyi söylüyorlar: Yani her önüne gelen kafasına göre giyinip kuşanıp içeri girmemeli diyorlar. Bundan dolayı ben yukarıdaki yazımda, Ülkemizde bugüne kadar uygulanmış olan ve yeni iktidarın da yapmaya çalıştığı çözüm ikinci çözümdür dedim. İnancından dolayı eğitim hakkı engellenen insanlara o hakkı vermek için türbanın serbest olması gerektiğini "müslümanların çoğunluk" olmasına dayanarak söylüyorsun. Çoğunluk olmak, doğru olmanın kanıtı değildir, sen de hep bunu söylersin. Ben ideal çözümü yazdım: Herkese özgürlük. Ayrıca şu düşünceni özgürlükçülük adına tehlikeli buluyorum. Zira, hiçkimsenin düşüncesi, başkasının onayına muhtaç değildir. Din konusunun çok tartışılmasının nedeni, insana getirdiği sınırlamadır. Düşüncelere getirdiği sınırlamadır. Kalıplaşmış olması ve hiç değişmeye açık olmamasıdır. İnsanlar, inançlarını başka bir kişinin kurumun onayına, oluruna sunarak "resmileştirmek" zorunda bırakılamaz. Satanist veya filanist, falanist, farketmez, her insanın sadece kendine özgü düşüncesi ve giyinme tarzı olabilir. Kimse itiraz edemez ve hiçkimsenin başka bir insanın giyinme tarzına, düşüncesine, inancına müdahale etme veya onay verme hakkı ve yetkisi yoktur. Her birey özgürdür. Türbanlı türbanı ile girmek istiyorsa üniversiteye buyursun girsin, ama ben de istediğim takdirde çıplak gidebileyim. Çıplak dolaşmak benim sağlığıma iyi geliyor. Hem doğal buluyorum. Bunun birisinin onayına ihtiyacı yok. Eğer bu toplumsal açıdan utanç verici ise, bu benim utancım. Kime ne? Benim çıplak gelmem, başkasının ar ve haya duyguularını incitiyorsa, bu da onların sorunu, bana ne? Algıları ile oynasınlar! Yok bööle de olmaz dersen. O zaman çoğunlukun tahhükkümüne yolaçmayacak, 1 milyon insanın yanında 1 Brainin de haklarını dikkate alan bir uzlaşma bulunur. Çözüm odur. Ben türbanlı görmek istemiyorum, müslüman da çıplak adam görmek istemiyor üniversitede. Ok, hay hay. O türban takmasın, ben de çıplak gezmeyeyim. Karşılıklı taviz yoluyla, ortak noktayı bulalım. Ama onlar 1 milyon kişi sen 1 kişisin diye bana dayatmasınlar kendi düşüncelerini. Ya herkese ve bu arada bana da mutlak özgürlük, ya da herkese "ortak noktaya varmak için taviz verilmiş" özgürlük. Ya o ya bu. Sadece çoğunluğun istediği değil. Saygılar.
  6. Forumdan biraz uzaktım, bu tartışma nerden çıktı bilmiyorum, ama düşüncemi yazayım. İdeal olan çözüm: Herkes istediği kıyafeti giyebilmelidir. Türbanlı türbanını, bikinili bikinisini, kürklü kürkünü giyebilmelidir. Gönüllülük esasına dayalı kurumlşar, üyelerine sınırlama getirebilir. Mesela Türbanla girilmez denebilir. mesela kıyafetle girilmez denebilir. Bir sözleşmeye göre menubu olduğunuz kurumun kurallarına ve sınırlamalarını uymak esastır. Yoksa sözleşmeniz feshedilir. Gönüllülük esasının olmadığı yerlerde, zorunlu birlikteliğin olduğu yerlerde nasıl bir çözüm olacaktır? Devlet kurumları zorunlu birlikteliğin olduğu yerlerdir. Birinci çözüm kılık kıyafet sınırlamasını tamamen kaldırırsınız. Kimse kimseye neden türbanla, neden pelerinle geldin diyemez. Burada da zorunlu ortak paydalar bulunmak zorundadır. Ortak payda kimlik tespiti ve güvenliktir. Kimlik tespiti için yüz göstermek, parmak izi vermek iris görüntüsü vermek vs gibi şeyler şart koşulabilir. Bu sağlandığı takdirde, satanist de, eskimo da, türbanlı da istediği kıyafetle ortak alana girebilir. Hukuken ideal çözüm budur. İkinci çözüm, karşılıklı tavizler vererek ortak bir noktada buluşmaktır. Bu durumda hiç kimse istediğini alamaz. Ama her taraf için de "katlanılabilir" bir çözüm bulunur. Bu ideal olmayan çözümdür ve çoğunluk tahakkümüne yolaçma riski hayli yüksektir. Zira karşılıklı taviz verenlerden bir taraf aazaldıkça, diğer taraf kendi kurallarını daha fazla ortak alana taşır. Faşizm tehlikesi vardır. Ülkemizde bugüne kadar uygulanmış olan ve yeni iktidarın da yaopmaya çalıştığı çözüm ikinci çözümdür. Yani hukuken ideal çözüm değildir ve faşizm tehlikesi vardır. Ancak, maalesef ideal huk henüz hiçbir ülkede olmadığı için elimizdeki tek çözüm bu çözümdür. kanun yapıcının azınlıkları da düşünerek, ideal hukuka yaklaştırması halinde kabul edilebilir bir çözüm olur. Peki geçmişte, şu veya bu nedenle kıyafetinden dolayı bazı hizmetlerden mahrum olan insanlar nasıl o hizmetlerden yararlanır duruma getirilecektir? Hukuki ideal çözüm özümsenerek bu yapılabilir. Türban kanununu çıkaranlar, birileri de budist kıyafeti ile, satanist kıyafeti ile, bikini ile, çıplak olarak okula gelirse, onların da eğitim hakkına zarar gelmeyeceğini garanti altına alacak güvenceler vermelidir. Adaletin temeli, başkasına zarar vermeden, kendi isteklerine, arzularına ulaşmaktır. * Peki çırılçıplak gezmek "başkalarına" zarar verir mi? Vermez. Eğer çıplak kişiyi görünce, cinsel duyguların şahlanıyorsa, utanç duyguların artıyorsa, veya çocukların ahlakı bozuluyor diyorsan, bu senin kendi algılama sorunundur, kişinin neden olduğu bir sorun değildir. Beni tahrik ediyor, edebe aykırı vs. diyerek adama bişey giydirmeye kalkamazsın. Bu adaletsizliktir. * Türban kanununu savunanlar, çırılçıplak bir öğrencinin derse girmesine izin verilmesini destekliyorlar mı desteklemiyorlar mı? Türban kanununu savunanlar, satanist kıyafetler giymiş bir öğrencinin derse girmesine izin verilmesini destekliyorlar mı desteklemiyorlar mı? Türban kanununu savunanlar, rahip/rahibe kıyafetleri giymiş bir öğrencinin derse girmesine izin verilmesini destekliyorlar mı desteklemiyorlar mı? Eğer desteklemiyorlarsa, kendi taleplerini gidermeye yönelik kanun sadece faşizan bir çoğunluk tahakkümünden ibarettir. Destekliyorlarsa, kendi taleplerini gidermeye yönelik kanun demokratik bir kanundur. * Ben ideal çözüm isterim, yani herkes her yerde her istediği kıyafeti giyebilmeli veya çıplak gezebilmelidir. Ancak, türbancıların ideal çözümden yana olmadıklarını, sadece kendi isteklerini gerçekleştirmek peşinde olduklarını ve başkalarının isteklerini dikkate almayacaklarını bildiğim için, mutabakat yoluyla varılan çözümde, türbancıların beni kullanıp atmalarını istemiyorum, bu nedenle mutabakat çözümündeki safım zorunlu olarak türban karşıtlığıdır. Zorunlu olarak dememin sebebi şu: Tek ve değişmez doğrunun kendisi olduğunu iddia eden bir dinin mensupları hiçbir zaman, başkalarının isteklerini/doğrularını dikkate almazlar. Bu nedenle temelden anti-demokratiktirler. Anti-demoktarik ve insan haklarını hiçe sayan bir inanç ile yanyana anılmak istemiyorum. Ama yeni kılık-kıyafet kanununu yapanlar, bu kanunu dini gerekçelerden arındırıp, bu yeni kılık-kıyafet kanunu sonucunda herkes istediği kıyafeti giyebilecvek veya çıplak gezebilecek derlerse, o zaman desteklerim yeni kılık-kıyafet kanununu. * Bu tür tartışmalara en iyi yanıtı ABD'de biyoloji derslerine "yaratılış teorisi"ni koydurmaya kalkan dincilerle mücadelede bazı Amerikalılar vermiştir. Eyalet meclisinin "yaratışıl teorisini" devlet okullarındaki derslere konulması yönünde karar vermesi üzerine, bir grup insan Uçan Spagetti Canavarı ve yaratılışteorisinin de derslere konulması için dilekçe vermiştir. Zira, "Allah ve yaratılışl" teorisi ne kadar makul ise, "Uçan Spagetti Canavarı ve yaratılış" teorisi de o kadar makuldur. Bu mücadele sonucunda hiçbir yaratılış teorisi derslere konmamıştır. Saygılar.
  7. Sorunun neden kitapta olamayacağını düşünüyorsun? Seni alıkoyan nedir? Sevgili halkalı yıldız, O nokta aklın durduğu noktadır. Din insan aklının kullanılmasını istemez. Kullanılırsa, din olabilemez. Zira düşünen insanın, İslam'ın temelindeki şıracı-bozacı ilişkisini görmemesi mümkün değil. İslam şıracı-bozacı ilişkisi üzerine kurulmuş bir dindir. Kuran'ın kaynağı Allah - Allah'ın kanıtı Muhammed - Muhammed'in dayanağı Kuran. Yukarıdaki arkadaşa teşekkür etmek gerek, zira her müslümanın, istisnasız her müslümanın kafasında kafasına yatmayan birsürü nokta vardır, arkadaşımız bunu güzelce ifade etmiş. Müslümanlar, kafalarına yatmayan şeyler sözkonusu olunca kendilerinin yetersiz olduğunu söyleyerek cevabı bulduklarını sanırlar ve o kafalarına yatmayan şeyleri düşünmemeye çalışırlar. Saygılar.
  8. ... Düşünen kişi için ibret: İslami inançlar devredeyken adam katledilecekmiş. İslami inançlar devreden çıkıp, insani duygular devreye girince bir can kurtulmuş. İslam aradan çekilince, mustakbel katil katlden vazgeçmiş. Çıkardığım ibret bu. islam yaşamı değil ölümü kutsayan bir dindir. İslam yaşamı değil, ölümü emreden bir dindir., Allah devreye girince katliam oluyor. Nefs devreye girince yaşam devam ediyor. En kötü insani duygu olan kibir bile bir insanı katletmek için yeterli motivasyon vermemiş Ali'ye. Saygılar.
  9. Fantazi aleminde herkes yalancı mı yani? Saygılar.
  10. Kabe. Kıble. Kabbala. Kibele. Kabe'ye dönmek. Kıble'ye dönmek. Kibele'ye dönmek. Kibele'nin önünde diz çökmek. Kibele'nin önünde eğilmek. Kibele'nin önünde yerlere kapanmak. Kibele kimdir? Neden Cuma günü kutsaldır? Kibele'nin günü "Cuma" olduğu için olmasın? Üzerinde biraz kafa yorunca İslamiyet'in bütün putperest kökenleri ortaya çıkar. Bu arada eline sağlık sayın tavşan. Saygılar.
  11. Bilimsel olarak, senin masaldaki hatun kişiye "şizofren" teşhisi konur. Bütün dünyası ezberlenmiş repliklerden ibaret. Gericiliğin kaynağı budur. Kuran'da herşey varsa, ne gerek var ki başka kitapları okumaya, başka kitaplar yazmaya, araştırmalar, deneyler yapmaya. Saygılar.
  12. Çok özledik, sensiz tadı olmuyor dini konuların.

  13. Dünya'da Türkçe ibadet eden tek Türk topluluk olan Karaimler, Musevi oldukları için asimile olmuşlar mı yoksa sayıları çok az olmasına rağmen dillerini ve kültürllerini korumuşlar mı? Gagauzlar, Hristiyan oldukları için, dillerini, kültürlerini kaybetmişler mi? Kendi dilinde ibadet bile edemeyen, kendi dilinde ibadete burun kıvıran bir ulus, asimislayona maruz kalmış mıdır, kalmamış mıdır? Bak bu konuda haklısın. Türk, "kafir" atası Bilge Keğan'a kulak vererek, kendine gelmeli, Arapçılık oynamaya, İslam adı ile pazarlanan Arap kültürüne bir son vermelidir. Saygılar.
  14. Senin de, senin yeni Kıble'nin de bütün sorularına, akıldan ve mantıkdan yoksun bütün yorumlarınıza cevap vereceğim, endişen olmasın, zamanım yok, sadece okuyabiliyorum şu sıralar. Saygılar.
  15. BrainSlapper

    İslami Kronoloji

    Mümkündür. Zira rasyonelleştirme işi sadece semitik dinlere özgü değil. Link iletinin içindeki alıntının başında var. Saygılar.
  16. Yurtdışında çalıştığım için, ailemle çoğunlukla telefonla görüşebiliyorum. Her telefon görüşmesi sonunda, dindar bir insan olan annem "Allah bu telefonu icat edeni cennetinin baş köşesine oturtsun" diyor. Bir keresinde, "Anne bu telefonu icat eden, müslüman değilmiş, gavurmuş, namaz niyaz nedir bilmezmiş, o nedenle cennete gidemeyecekmiş" diye takıldım. Annem bana: "Telefonu icat etmiş ya. Dünyanın öbür ucundan senle konuşmamızı sağlamış ya. Bundan iyi müslümanlık olur mu?" Annemden aldığım cevap, aslında insanlığa hizmetin, en güzel erdem olduğunu anlatabilecek nitelikteydi. O cevap aynı zamanda, onun anladığı müslümanlık ile, İslam'ın müslümanlığı arasındaki farkı da gösterecek nitelikteydi. Annemin anladığı müslümanlık "insanlık" idi, namazın ve ibadetin kişisel/bencil beklentilerinin ötesine geçebilmeyi başarmış bir davranışın, insanlığa hizmetin, önemli olduğunu vurgulayan bir cevaptı. Saygılar.
  17. BrainSlapper

    İslami Kronoloji

    Kusura bakmayın, çevirmek için zamanım yok. Bütün Semitik Dinler (Musevilik, Hristiyanlık, İslamiyet, Bahaizm) ve Mayalar İsa'dan önceki süreyi yaklaşık olarak 4000 yıl olarak ileri sürmektedirler. Bugünkü bilimsel veriler bu inançlardaki iddiaları çürütmüştür. Eski Hind ve özellikle Eski Çin'e ait inançların/bilgilerin/tahminlerin bugünkü bilimsel teorilerle örtüştüğü iddia edilebilir. Eski Hind: Evren 4.3 milyar yıllık bir döngü içerisinde oluşur ve yok olur, bu sürekli tekrarlanır. (...-Big Bang-Big Crunch-Bing Bang-Big Crunch-...) (Eski Hind ile bugünkü teoriler arasında süre konusunda uyuşmazlık var) Eki Çin: Evren 23 milyar yıllık bir döngü içerisinde oluşur ve yok olur, bu sürekli tekrarlanır. (...-Big Bang-Big Crunch-Bing Bang-Big Crunch-...) Bilim: Evren 15 milyar yıl yaşındadır.. Ancak bu sürenin daha çok olduğu ileri sürülüyor. Saygılar.
  18. Muhamme'in yarattığı ilah Allah, Allah'ın gönderdiği söylenen kitap Kuran, Muhammed'in peygamber olduğunu iddia eden kitap Kuran. Ne güzel mantık zinciri be. Saygılar.
  19. Süper örnek. Saygılar.
  20. Sayın hoppa, Kuran çevirisi yapabilecek kadar Arapça bilgisine sahip ve İslam'i kaynaklara vakıf bir kişidir. Saygılar.
  21. Sayın boşig'in rasyonelleştirme tarzı farklı. Sayın boşig, "Kuran'daki şu, şu ve şu ayette söylenenler ve önerilenler yanlış, akla, mantığa ve vicdana aykırı yanlış" demez, diyemez. Ancak şöyle der, "Kuran'daki şu, şu ve şu ayetler yanlış anlaşılıyor" der ve kendi açıklamasını/tefsirini sunar. Sayın boşig ulaştığı sonuçlar, "tamam başkaları İslam'ı yanlış anlamış ve yanlış uygulamıştır , halbuki benim anladığım şekilde anlarsanız, islam'ın son tahlilde ne kadar harikulade bir din olduğunu siz de göreceksiniz" mealindedir.Ama sayın boşig'in yaptığı tefsirler, islam'ı islam olmaktan çıkaran tefsirlerdir. Saygılar.
  22. Sevgili hoppa, Kuran'daki çelişkilerin nasıl görülebileceğini o kadar güzel açıklıyorsun ki. Teşekkürler. Saygılar, sevgiler.
  23. Seni tanıdığım için hayal kırıklığı yaşıyorum, dumur yaşıyorum... Senle ilk geldiğin günden beri tartışıyoruz. Korkusuzca sorgulayabilen, eleştirebilen bir insansın ama şu çelişkili durumdan kurtulamadın: Kafana göre islam tanımlıyorsun. Kafana göre bir vahy tanımlıyorsun. Kafana göre melek tanımlıyorsun. Kafana göre ilah tanımlıyorsun. Kafana göre Kuran tanımlıyorsun. Tanımla tabi ki. Buna elbette hakkın var. Muhammedde, bende, falancada olan akıl sende de var. Kendi dinini bile icat etmeye hakkın var. Tek bir sözümüz, itirazımız olmaz. Ama hakkın olmayan şey, bu kafana göre tanımladığın şeye "İslam" adını vermek ve savunuculuğuna girişmek. İnan öyle bir kaygımız yok. Sana veya başkasına gol atıp kaçmayı başarsam dahi, kendimden kaçmayı başaramam. Ben tartışan dinsiz arkadaşların "kendilerini" haklı çıkarmak peşinde olduklarına şahit olmadım. İstedikleri tek şey, soru ve cevaplarda "tutarlılık, akla ve mantığa uygunluk". Başka bişey değil. Soru ve cevaplarda "tutarlılık, akla ve mantığa uygunluk" yoksa, bunu dile getirmeyi südürüyorlar, kendilerini haklı çıkarmak için değil. Tutarlılık, akla ve mantığa uygunluk olursa, her iddiamı ben de geri çekmye hazırım. Saygılar.
  24. Beni dumura uğratıyorsun sayın boşig, Yukarıda sana cevap verdim ve sorular da sordum. Ayrıca sayın demirefenin yazdığı yazıları da alıntıladım. Umarım onları okuyunca, bu başlıkta düştüğün yanlışları görebilirsin. * Hammurabi Kanunlarını tarihi perspektif içinde ele alıyoruz. Aynı şekilde Kuran'ı da tarihsel perspektif içinde ele alıyoruz, getirdiği kanunların insanlık dışı olduğunu söylüyoruz ve tarihin çöplüğündeki yerini almasını istiyoruz. Ama, müslümanlar diyorlar ki, Kuran ve getirdiği kurallar, tarih üstüdür, zaman üstüdür, tarihin çöplüğüne atılamaz diyorlar. Yani Kuran'ı tarihi konjonktürü içinde değerlendirilmesine karşı çıkan ve zamanlar üstü olduğunu iddia edenler bizler değiliz. Hammurabi'nin yaptığı kanunlara Taksim Meydanının ortasında bağıra çağıra küfredebiliriz, Hammurabi'ye sövebiliriz, olmadık hakaretler edebiliriz. Bunları yaptığımız için kimse bizi kesmeye kalkmaz. Zira Hammurabi Kanunları tarihsel miadını doldurmuş ve tarihin çöplüğündeki yerini almıştır. Peki Kuran'ın getirdiği kanunlara açıkça küfreden, eleştiren, Muhammed'e söven adamlar yaşayabilirler mi sence? Aklıma gelenleri söyleyeyim... Turan Dursun öldürülmedi mi? Salman Rüşdi saklanmıyor mu? Sivas'ta insanlar, küfretmeyi bırak, İslam'a olumlu bakmıyorlar iddiasıyla yakılmadılar mı? Teo van Gogh Amsterdam'ın ortasında vurulmadı mı İslam'ı eleştiriyor diye? Sayın demirefe'yi veya başkasını birşeylerin bilincinde olmamakla suçlamadan önce, ortaya koyduğun tez içinde tutarlılık ve mantık testi yap. Bunları yapabilecek bilgi, mantık ve kapasite var sende. Beni hayal kırıklığına uğratma. Saygılar.
  25. Şu yazıların güzelliğine, ifadelerdeki mantık uyumuna şapka çıkartırım ben Teşekkürler sayın demirefe.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.