Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

haksöz

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    330
  • Katılım

  • Son Ziyaret

haksöz tarafından postalanan herşey

  1. Sadece islam değil tüm dinler sorgulamakla zaman kaybetmeden tamamı tarihin çöp sepetine atılmalıdır. İnsanlar ancak o zaman hurefelerin korkunç baksısından kurtulup hakiki anlamda aydınlanarak insanlık adına bir şeyler üretebilirler.Dinler devam ettiği sürece tanrıya kullukmadı altında kaosi vahlet ve savaş hiç bir zaman bitmeyecektir Merak edenler binlerce sene geriye şöyle bir baksınlar.Dinler kan ve ölümden başka bir şey getirdidklerini görebilecekler mi acaba ?
  2. Hayırlı Gecelerin Şerri Kandiller Kur'an'ın önermediği, peygamberimiz (sav)'in hayatında yer vermediği ve sahabe döneminden çok sonraki dönemlerde ihdas edildiği anlaşılan beş adet "uyduruk" gecemiz(!) var. "kandil geceleri" adı altında kutsanan ve kutlanan bu "mübarek"(!) geceler şunlardır: Rebiyülevvel ayının on ikinci günü "mevlid kandili"; Recep ayının ilk cuması "regaib kandili"; Receb'in yirmi yedinci günü "mirac kandili"; Şaban ayının on beşinci günü "berat kandili" ve Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi "kadir kandili". Mevlid kandili: peygamberin , miladi 571 yılında, hicri aylardan Rebiyülevvel ayının on ikinci gecesinde doğmuş olmasına atfen icad edilmiş bir gecedir. Regaip kandili: Regaip, elde edilmesi arzu edilen değerler anlamına gelmektedir. Allah'ın kullarına bol bol rahmet ve bağışta bulunduğuna inanılan gece olarak Recep ayının ilk perşembesini cuma gününe bağlayan gece olarak icad edilmiştir. Miraç kandili: Recep ayının yirmi yedinci gecesinde peygamber efendimizin göğe yükselerek Allah'la buluşmasına(!) atfen icat edilmiştir; Şaban ayının on beşinci gecesi kutlanan "berat kandili" ise günahlardan, borçlardan ve her türlü cezadan kurtulma anlamına gelmektedir. Ramazan'ın yirmi yedinci gecesi olarak kutlanan "kadir kandili" ise Kur'an'ın indirildiği geceye atfen icat edilmiştir. Din adına uydurulan bu türden kutsal gece ve günlerin, İslam aleminde büyük bir kabul görmüş olması ve müslümanların müslümanlığına, dolayısı ile İslam’a büyük yarar sağladığı konusundaki ittifak; din adına uydurulmuş şeylerin, gerçek dinin yerini nasıl almış olduğunun açık bir göstergesidir. Bu türden gün ve gecelerin kutlanmasından ve kutlanma şeklinden Kur'an'da bir tek kelime bile söz edilmemektedir. Keza, Allah rasulü ve sahabesinin hayatında da kutladıkları kutsal gün ve gece bulunmamaktadır. Buna rağmen daha sonraki dönemlerde müslümanların inancında ve hayatında bu kadar önemli yer alması, "cahiliyenin" yeniden İslam'a sızmış olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kuşatılmışlık öylesine baskın bir durumdadır ki: bunların bidat ve hurafe olduğuna inanan bir çok kimse dahi halkın levminden korktuğu ve itibar kaybetmemek için susmayı tercih etmektedir. Ciltler dolusu kitaplarla bu türden gün ve gecelerin önemi anlatılmış olunsa da, yararları (!) saymakla bitirilemese de, eşi ve benzeri olmayan kutsal şeyler olarak görülseler de aslında bunların cahili düşüncenin uydurması olduğunu Kur'an'la akleden herkes anlamaktadır. Birazcık olsun gerçeği idrak etmiş olanlar şu gerçeği görmektedirler: müslümanların İslam’dan uzaklaşılmış olmalarının temel nedenlerinden biri de bu tür uyduruk gün ve gecelerdir. Zira, bunlar ve benzerleri uyduruk şeylerle İslam’ın içi boşaltılmıştır. İslam’ın hayata hakim olmasının, hayatın tamamını kapsamasının önüne geçilmiş; müslümanların Kur'an'la bağlantıları kesilmiştir. Farkında olunsun veya olunmasın, hangi niyetle yapılmış olunursa olunsun bu tür bir anlayış sonuç olarak Kur'an'dan uzaklaşma, onu terk etmeye neden olmuştur. Bu aslında küfre rucu etmenin değişik bir versiyonudur. Kur'an'ın hakimiyet alanın daraltılmasıdır. Diğer bir deyimle dinin ruhbanlaştırılmasına geçiş sağlamada önemli bir kırılma noktasıdır. Kur'an'da süreklilik esastır. Kur'an zamanın ve hayatın tamamına hiçbir boşluk bırakmaksızın hakim olmak istemektedir. Zamanın ve mekanın tamamı Allah'ındır. Allah'ın yanında üstün zaman ve mekan yoktur. Hiçbir gün ve zaman bir başka gün ve zamandan üstün değildir. Günah ve sevap, hayır ve şer işlendiği zamana ve güne göre artıp eksilmez. Artma ve eksilme amele göre belirlenmektedir. Hangi zaman diliminde veya günde yapılmış olunursa olunsun o zamanın ve günün yapılan şeyin değerini arttırma ve eksiltme gibi bir özelliği yoktur. Haram olan bir şeyi yapan kimse bunu ne gün ve zamanda yaparsa yapsın haramlığın derecesine etkisi olmaz. Veya sevap olan bir şeyi yapan bir kimse bunu ne zaman ve gün yapmışsa yapsın, zaman ve gün o sevabın derecesini etkilemez. Ne var ki gereğince akletmeyenler araçla amacı birbirine karıştırdığı için bu gerçeği kavrayamamaktadırlar. Elbetteki Kur'an, başta kadir gecesi olmak üzere Ramazan ayı, cuma günü, Kâbe, Arafat, Mescid-i Haram gibi birçok gün ve mekandan söz etmektedir. Ancak, Kur'an'ın bunlardan söz etmiş olması bizatihi o gün ve mekanların bir önemleri olmasından değildir. O günleri ve mekanları önemli kılan şey onlarda yapılması istenen ibadetlerdir. Yani kutsal olan, bizatihi Ramazan ayının kendisi değil, o ayda oruç tutulmasıdır. Kutsal olan kadir gecesinin kendisi değil, Kur'an'ın o gecede indirilmiş olmasıdır; önemli olan cuma gününün kendisi değil, cum'a namazıdır. Bu gün ve mekanların önemli oluşlarının nedeni bu gün ve mekanların kendileri değil, onlarda yapılan ibadetlerdir. Yoksa bütün yeryüzü ve bütün zamanlar Allah'ındır. Örneğin oruç Rama-zanda değil de Muharrem ayında olsaydı o zaman Muharrem ayı önemli olacaktı. Demek ki önemli olan ayın kendisi değil oruçtur. Diğer bir deyimle oruç Ramazan ayı için değil Ramazan ayı oruç için vardır. Cuma namazı cuma günü için istenme-miş, cuma günü cuma namazı için seçilmiştir. Eğer cuma gününde cuma namazı olmasaydı, cu-manın gün olarak diğer günlerden bir farkı olmayacaktı. Eğer oruç olmasaydı Ramazan’ın diğer aylardan bir farkı olmayacaktı. Eğer Kur'an kendisinde indirilmeseydi kadir gecesinin diğer gecelerden bir farkı olmayacaktı. Şu husus çok önemlidir: Kur'an bizden devamlı müslüman olmayı mı yoksa belli gün ve gecelerde müslüman olmayı mı istiyor. Cennetin bedeli "devamlı müslümanlık" mıdır yoksa belli gün ve gecelerle yetinen müslümanlık mıdır? devamlı müslüman olmak mı daha doğrudur yoksa belli gün ve gecelerde müslüman olmak mı?. Kur'an bizden, İslamı, hayatın ve zamanın tama-mına hakim kılmamızı istemektedir. Kur'an, müslümanın, müslümanlığının sürekli olmasını istemektedir. Kur'an, müslüman'ı İslam’ın tamamından sorumlu tutmaktadır. Sadece belli gün ve gecelerde ve belli ibadetlerle sınırlı bir islam anlayışı Kur'an da yoktur. Yalnızca belli gün ve gecelerde ve belli ibadetler ne Allah'ın, ne de peygamber(sav)'in kabul edebileceği tarz bir müslümanlık değildir. Allah ve rasulü müslümanları hayatın tamamında, İslam’ın tamamından sorumlu tutmaktadır. Müslümanlık yalnızca belli gün ve gecelerde yapılan şeylerden ibaret değildir. O hayatın tamamını kuşatmıştır. Ona inancı ve saygısı olan, onun belli bir kısmıyla yetinmez. Haftada bir gün namazla, belli gecelerde sabaha kadar ibadetle, bir ay oruç tutmakla müslüman olunmayacağını bilir. Kur'an, kendisine iman eden ve tâbî olanlardan, hükümlerinin tamamına uymasını istemektedir. Yalansız bir hayat, hilesiz bir ticaret, malıyla ve canıyla Allah yolunda cihat, Allah'ın verdiği nimetlerden infak, İslam’ın hayata hakim kılınması için mücadele, cömertlik, muhtaçlara yardıma koşma , dürüst olma kısacası insana ve hayata dair her konuda Kur'an'a tabi olmaktır müslümanlık. Kurtuluş Kur'an'ın tamamına tabi olmaktadır. Onun gösterdiği yoldan gitmektedir. Yaşadığımız hayatta Kur'an'ın tanımladığı bir İslam yoksa, müslümanlar Kur'an'ın öngördüğü müslümanlar değillerse, bunda "araçla" "amacı" birbirine karıştıran çarpık düşüncenin çok büyük payı vardır. Güya masumiyet ve güzellik adına, güya iyilik ve hoşgörü adına İslam’ı zamana ve mekana göre bir din haline getirenler içinde bulunduğumuz durumun müsebbibleridir. Bu çarpık zihniyetin ürettiği anlayışta aslında İslam’ın hayatın tamamına hakim olma talebi pasifize edilmektedir. Bu çarpıklığın, yalnız Kur'an'la bağını koparmış, cahili düşüncenin rotasına girmiş olanlarda değil, ömrünün büyük bir kısmını Kur'an'la geçirmiş olanlarda da bulunması anlaşılır gibi değil. 2 Kasım 2005 tarihli zaman gazetesindeki köşesinde Ali Bulaç bu çarpık düşünceyi şu şekilde sergilemektedir. "Allah bize zaman zaman kurtuluş(felah) fırsatları vermektedir: Ramazan ayı, cuma günü, kadir gecesi, Mescid-i Haram (Ka'abe'nin tavafı, Arafat, Müzdelife, Mina ve diğer iki mescidin (Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa) bereketine iştirak etmek, bu kurtuluşun imkanlarıdır." Bu tespit ilk bakışta masum görülse de zihniyet olarak Kur'an'ı bir bütünlükten uzak, indirgemeci bir anlayışı ortaya koymaktadır. Aslında bütün inanç ve düşüncelerde kutsal gün ve geceler var. Bizdeki kutsal yer, gün ve geceleri uyduranlar, insanları inandırmak için yalanlarını peygamber efendimize söyletmişlerdir. Bu konudaki hadislerin tamamı uydurmadır. Zira Allah'ın rasulü Kur'an'a ters bir söz söylemez. Zaten hadis kritiği yapanlar da bu hadisleri sahih bulmamaktadırlar. Birazcık aklı olan bu hadislerin uydurma olduklarını hemen anlar. Örneğin kadir gecesi ile ilgili hadislere bakıldığında hadislerin birbirleriyle çeliştikleri, kendi içlerinde de tutarsız oldukları açıkça görülmektedir. Kadir gecesinin zamanı ile ilgili Kütüb-i Sitte'de bir çok hadis var: bu hadislerin kimine göre kadir gecesi Ramaza’nın ilk gecesi, kimine göre son on gecesinin tekli olanlarında, kimisine göre yirmi yedinci gecesi, kimisine göre tamamının her hangi bir gününde, kimisine göre on beşinci gecesindedir. şimdi bunların hangisi doğru. Peygamber (sav)'in her seferinde farklı tarih vermesi mümkün mü? Bir hadiste de Allah'ın bu geceyi önce bildirdiğini sonra da unutturduğu söylenmektedir. Güya bilinmesin ki müslümanlar bütün bir ay boyunca ibadet etsinlermiş. Biraz düşünecek olursak kadir gecesinin peygamberimiz tarafından çok net bir şekilde bilinmesi gerekir. Zira Kur'an o gecenin Ramazan ayında vahyin ilk indiği gece olduğunu söylüyor. (Bakara -185) peygamber efendimiz kendisine vahyin hangi gece geldiğini nasıl bilmez. Kadir gecesi ile ilgili hadislere içerik olarak bakıldığında da uydurma oldukları açıkça belli olmaktadır. O gece ibadetle geçirenin bütün günahlarının af edileceği, annesinden yeni doğmuş çocuk gibi günahsız hale geleceği ifade edilmektedir. Böyle bir anlayışı Kur'an yüzlerce ayette yalanlamaktadır. Günah ve sevapla ilgili, amellerle ilgili ayetlere bakıldığında hayra ve şerre zerre kadar da olsa kim ne yapmışsa karşılığını görecektir. Ayrıca kadir gecesinden bir gün önce ölene, kadir gecesinden bir gün sonra günahları tamamen sıfırlanmış olarak ölene göre haksızlık yapılmış olmaz mı? Keza geçmiş toplumların kadir geceleri yoktu. Onların günahlarını sıfırlama şansları da yoktu. Allah'ın kulları arasında böyle bir ayırım yapması mümkün mü? Kadir gecesinin gece olarak diğer gecelerden bir farkı yoktur. Onu kutsal kılan, onu şerefli ve mübarek yapan o gecede vahyin gelmiş olmasıdır. Onun bin aydan daha hayırlı olduğunun söylenmesi Kur'an'ın önemini vurgulamak içindir. Vahyin inmesi o kadar değerlidir ki inmeye başladığı geceye diğer gecelere göre bin aydan daha fazla değer katmıştır. Değer, gecenin kendisinde değil vahiy'dedir. Kadir gecesi her yıl tekrar eden bir gece de değildir. Bütün zaman içinde bir kez olan bir gecedir. O da Kur'an'ın ilk kez vahyedilmeye başladığı gecedir. Bir başlangıçtır. Kaldı ki Ramazan ayı her yıl on gün ileri geldiğinden kadir gecesi ilk Ramazanda gelmiş olsa da Ramazan’la birlikte o da öne alınan bir tarih olamaz. Ancak otuz üç yılda bir aynı Ramazan’a denk gelebilir.
  3. Evet haklısın gecekuşu,Saidi kürdi nurcuların ilahıdır..Her şey apaçık ortada.
  4. Bir hayvanı keserek kurban adı altında onu Allaha sunmak( adamak) putperstlerin adeditir وَجَعَلُوا لِلَّهِ مِمَّا ذَرَأَ مِنَ الْحَرْثِ وَالْأَنْعَامِ نَصِيبًا فَقَالُوا هَذَا لِلَّهِ بِزَعْمِهِمْ وَهَذَا لِشُرَكَائِنَا فَمَا كَانَ لِشُرَكَائِهِمْ فَلَا يَصِلُ إِلَى اللَّهِ وَمَا كَانَ لِلَّهِ فَهُوَ يَصِلُ إِلَى شُرَكَائِهِمْ سَاءَ مَايَحْكُمُونَ Enam 136) ALLAH'ın ürettiğı ekinlerden ve çiftlik hayvanlarından O'na bir pay ayırarak, kendi zanlarına göre, "Bu ALLAH' için, bu da ortaklarımızındır," dediler. Ortaklarının payı ALLAH'a ulaşmıyor; ancak ALLAH'ın payı ortaklarına ulaşıyor! Ne de kötü hüküm veriyorlar. Şimdi çok iyi biliyorum,birileri çıkıp yaptıklarının islami oldugunu savunabilmek için ama biz putlara değil sadece Allah için kurban kesiyoruz diye kendilerini aklamaya çalışacaklar.Oysaki ayette bu her iki türlü adak,,ster putlara olsun ister Allah için olsun açıkça eleştirilmektedir. Yüce Allah hayvanları insanların menfaati için yarattı, ukalalık edip tekar kendisine iade edilmesi için değil
  5. Sayın halil anlamadığınız kuran ayetlerini buraya yapıştırmayın.Size göre kuranı ancak kitap yüklü alimler anlar değilmi. Sen kimsin ? Git mezadakli alimlerini topla buraya getir onlarla konuşayım Size göre hadis olmadan kuran anlaşılmaz değilmi.Sen git mezardaki hadiscilerini kaldır onlar gelsin bana muhatab olsunlar Dürüst olun dürüst.Hem kuran anlaşılmaz dersiniz ama kurandan sizin lehinize olan ayetler ortaya kondumu hemen alakasız ayetleri buraya asarsınız.Anlamadığın ayetleri ne diye buraya asıyorsun ? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ?
  6. Bakara, 198. (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife'ye) akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin.Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz. 199. Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah'tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Ayetlerdede görüldüğü üzere, müslüman kesimin, bahsedilen bölgeye," ibadet yada kongre" için sel gibi akmasını ve de ticaret yapabilmeyi öngörüyor. Bu, Kuran'ın yada Peygamberin önerisi olsa ne değişir. Yada yerli arap işbirlikçilerinin desteği. Neticede Arap sömürüsü Arap uyanıklığı. Binlerce yıldır kanımızı iliğimizi sömürdüler. Gerek ekonomik olarak gerekse de manen. Tabuları yıkıp, sömürü nereden gelirse gelsin, sömürüye karşı mücadele eden bir toplum olmamız gerek. İyi dileklerimle...(bilimselci) sayın bilimselci Alıntıladığınız meal görüldüğü gibi parantezlerle mekkede ki arap turizmine göre uyarlanmış.Sizde bunu fırsat bilerek bakın işte kuranda bunu emrediyor gibi bir itrazda bulunmuşsunuz. Kuran kesinlikle bir bölgenin adını vermiyor.Müslümanlar dünyanın neresinde isterlerse orda hac konferansları tertip edebilirler Dünya kupası maçları her sefer aynı ülkedemi yapılıyor.İnsanlar bile bunu akıl edebilirken Milyonlarca insanın bir beldeye sığmayıp izdiham olacağını Allah bilmiyormu ki mutlaka mekkeye gidin desin.? Maçtan dönenler, insanların akın ettiği gibi sahadan dışarı akın etmiyormu ? O ayetteki akın etme kelimeside insanların hac kongresinden döşününü anlatan bir ifade müzdelife ile hiç bir alaksı yok Arafat bir dağın ismi değil tanışma demektir. Kongreye gelen insanlardan elbette tanışanlar olacak.Bunun neresi yanlış.Ayrıca ticaret meselesine gelince ne var bunda. Allah gidin mekkede ticaret yapın diye özel bir şehre teşvik etmiyorki. her insanın doğasında vardır bu gittikleri yabancı bir ülkede alışveriş yaparlar.Zira kurana göre hac kongrelerini yapıldığı yerler aynı zamanda bir panayır/fuar nitelğindedir. var sayalım ki bu seneki hac kongresini japonyadaki müslümanlar üstlendi.Elbetteki kendi kültürlerini tanıtan şeyleri fuarda sergileyecekler.Dolayısıyla dışarıdan gelen gayri müslim misafirlere bayram şenliği içinde kuranın mesajını tatışarak/müzekere ederek anlatacaklar Dünyadaki tüm insanlara başka dinden olsalar bile, bayram havası şenliği içinde diyalog kurmayı ve tanışmayı öneren bir kitabın nesine karşısınız anlamak mümkün değil.
  7. Sayın bilimselci söylediklernizde tamamen haklısınız ancak bunun suçunu Muhammede yüklemenize bir anlam veremedim. Muhammed; asla insanları kabeye davet etmedi, kendiside orayı turlamadı. Zira peygamber asla kurana ters bir şey yapamaz aksi takdirde peygamberlikten atlırdı hakka 40- Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir elçinin (Allah'tan) getirdiği sözdür. 41- O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. 42- Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz! 43- O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. 44- O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, 45- Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık. 46- Sonra da onun şah damarını keser atardık. 47- O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
  8. Allahın nurunu söndürmek isteyen islam düşmaları sadece onbinlerce hadis uydurmakla kalmadılar, aynı zamanda kurandaki bir çok kavramın anlamını putperst anlayışa göre çarpıttılar Yeryüzündeki meallerin tamamı (kuranın arapça metnini kastetmiyorum.zira o Allahtan vahy edildiği gibi duruyor) bu putculuk anlayışına göre tercüme edilmiştir Hac; kavramı kuranda bir çok ayette tartışma anlamında geçtiği halde hacla iligili ayetler mekkede ki kupik puta tapınmaya malzeme olarak kullanılmaktadır Bakara 139- De ki: "Allah hakkında bizimle tartışmaya mı gireceksiniz? Oysa O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size. Şu kadar var ki, biz O'na ihlas ile sarılıyoruz. 139. Kul e tühaccunena fillahi ve hüve rabbüna ve rabbüküm* ve lena amalüna ve leküm a'malüküm* ve nahnü lehu muhlisun bakara 258- Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, ona: "Benim Rabbim odur ki, hem diriltir, hem öldürür." dediği zaman: "Ben de diriltir ve öldürürüm." demişti. İbrahim: "Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir!" deyince o inkâr eden herif şaşırıp kaldı. Öyle ya, Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. 258. E lem tera ilellezı hacce ibrahıme fı rabbihı en atahüllahül mülk* iz kale ibrahımü rabbiyellezı yuhyı ve yümıtü kel ene uhyı ve ümıt* kale ibrahımü fe innellahe ye'tı biş şemsi minel meşrikı fe'ti biha minel mağribi fe bühitellezı kefer* vallahü la yehdil kavmez zalimın Aliimran 61- Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim". Fe me hacceke fıhi mim ba'di ma caeke minel ılmi fe kul tealev ned'u ebnaena ve ebnaeküm ve nisaena ve nisaeküm ve enfüsena ve enfüseküm sümme nebtehil fe nec'al la'netellahi alel kazibın ve daha bir çok ayet kıralx in alıntıladığı ayetler > Şüphesiz, Safa ile Merve Allah'ın sembollerindendir. Onun için her kim Hac veya Umre niyetiyle Ka'be'yi ziyaret ederse, tavafı bunlarla yapmasında ona bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah, mükafatını veren ve her şeyi bilendir. "(Bakara 158) Ayetin metninde kabe diye bir kelime yok.Bütün mesela kabe putunu kurana yamamak bakara 158 Tandırlarda pişenler,hayvanların sütleri Allah'ın işaretlerindendir.Kim sistemi tartışır yada projelendirirse bunlara uğramasında bir sakınca yoktur . Kim içinden gelerek bir hayır işlerse Allah teşekkür eder,Allah bilir Kurana göre hac uluslar arası konfreler düzenleyip,müslüman olmayan toplumlara kuran mesajını anlatmaktır. Bir taşın etrafını turlamak değil. ^gün süren bir organize olduğu için gelen misafirlere ikramda bulunulacak.Müirik araplar kurandaki bu iki kelimeyi (safa ver merve çalarak) iki tane tepenin adına koymuşlar. > Haccı ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer kısıtlanırsanız o vakit kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başında bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç, sadaka veya kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Kısıtlılıktan kurtulduğunuzda her kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse ona da kurbanın kolay geleni gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün hacda yedi gün de döndükten sonra, toplam on gün oruç tutmak gerekir. Bu hüküm Mescid-i Haram'da ikamet etmeyenler içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah'ın cezası gerçekten çok çetindir. (Bakara 196) Allah haccı yapın diyor da gidin kabede o taşı turlayın diyor 196- Tartışmayı ve projelendirmeyi Allah için tamamlayın. Eğer bunlardan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen bir hediyeyi kongre yerine gönderin Hediye ulaşacağı yere varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana oruç veya sadaka yahut da bir fidye gerekir. Kim ömründe kongreyi tamamlarsa, ona da kolayına gelen bir hediye (gerekir). Bunu bulamayana ise üç gün kongre esnasında, yedi de döndüğünüzde ki tam on gün oruç tutması gerekir. Bu,ailesi sisteme itaate hazır olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah'ın azabı gerçekten çok şiddetlidir > Hac vakti, bilinen aylardır. Kim bu aylarda hacca başlarsa, artık hac sırasında ne kadına yaklaşma, ne günah işleme, ne de kavga vardır. Hayra dair ne işlerseniz Allah onu bilir. Azık hazırlayın ve bana her türlü fenalıktan korunarak gelin. Çünkü en hayırlı azık takvadır, ey beyni olanlar! (Bakara 197), EE hani bu ayette mekkeye gidinde o taşı turlayarak haccedin diyor ? 197 Kongre, bilinen aylardadır. Kim onda kongreye katılmayı kendisine gerekli kılarsa, Kongre süresince kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Birikim yapın. Hiç kuşkusuz birikimlerin en güzeli sakınmadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, sakının! > Hac mevsiminde Rabbinizden rızık isteyerek ticaret yapmanız size günah değildir. Arafattan sel gibi taşarak döndüğünüzde Meş'ari'l-Haram yanında, Allah'ı zikredin. O'nu, size doğrusunu öğrettiği gibi zikredin. Doğrusu siz, bundan önce gerçekten yolunu şaşırmışlardan idiniz. (Bakara 198) Bu ayettede görüldüğü gibi kurandaki arafat kelimesi çalınarak mekkede bir dağa isim olarak kulanımıştır.Bu nasıl bir hacdır ki hiç bir mantığı yok. her taraf dağ taş safa merve taş, arafat taş,şeytanlar taş,kabe taş ve tüm bu taşları ziaret etmek veArap turizmi insanlara Allahın emri diye dayatılıyor bakara 198 Rabbinizden bir lütuf istemenizde sizin hiçbir sakınca yoktur. Tanışmayı yerine getirdikten sonra minnet duyarak Allah'ı anın. O'nun size gösterdiği gibi anın. çünkü siz bundan önce gerçekten sapıklık içinde idiniz. > Nihayet hac ibadetlerinizi bitirdiğinizde, bir zamanlar atalarınızı andığınız gibi hatta daha coşkulu bir anışla Allah'ı anın. Çünkü insanların bir takımı: "Rabbimiz, bize dünyada ver!" der. Ona ahirette bir kısmet yoktur. (Bakara 200) 200) Nihayet tartışma kuralllarını tamamladığınızda, babalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah'ı anın. İnsanlardan kimisi: "Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver!" der. Onun için ahirette bir zarar vardır > Bir de Allah ve Peygamberinden Hacc-ı Ekber gününde insanlara bir bildirdir ki, Allah da Peygamberi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. Hemen tevbe ederseniz, hakkınızda hayırlı olur. Eğer aldırmazsanız, bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Allah'ı ve Peygamberi tanımayanlara acı bir azabı müjdele! (Tevbe 3) hani bu ayetin öncesi ve sonrası cımbızlayın gitisn 1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere: 2- Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın. Şunu da bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir. 3- Ayrıca büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafından insanlara bir ilandır ki, Allah da Resulü de müşriklerle yapılan antlaşmalara artık bağlı değildir. Eğer hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'ı yıldıracak değilsiniz. Kâfirleri acı bir azap ile müjdele. 4- Ancak kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardımda bulunmamış olanlar bunun dışındadır. Siz de onlarla olan antlaşmanızın hükümlerine antlaşma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever. Peygamber şimdi burda o taşın etrafını mı turluyor, yoksa anlaşmaları bozan inkarcılara tartışarak ultimatom mu veriyor > Yoksa siz, hacılara su temin etmeyi ve Mescid-i Haram'da umreciliği, Allah'a ve ahiret gününe inanıp da Allah yolunda cihad edenin işi gibi mi tuttunuz? Bunlar, Allah katında eşit olmazlar. Allah, zalimler güruhunu doğru yola iletmez. (Tevbe 19) Tevbe 19. Siz toplantıya katılanlara ikramda bulunmayı ve savaş yasağına göre anlaşmaya bağlı kalmayı, Allah'a ve ahiret gününe inanan, Allah yolunda mücadele edenlerin yaptığı ile birmi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar. Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez. hayret bu ayettede ne kabe var nede arap turizmi > Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde sana gelsinler. (Hacc 27) Yani çarpıtmanında bir sonu olur Ayet apaçık İbrahime; sana gelsinler diyor kabe putuna değilki İbrahim peygamber yaşamadığına göre tartışmaya gidecek insanlar kime gelecek.Elbetteki kuranı baş tacı etmiş ve İbrahimin milletini/yaşam tarzını takip eden insanlara gelecekler. Öz benliğini beyinsizliğe itenden başka kim, İbrahim'in milletinden yüz çevirir?Yemin olsun ki biz onu dünyada seçip yüceltmiştik.Ve o, ahirette de barış ve iyilik sevenlerden biri olacaktır elbette…(Bakara 130 De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim iletmiştir. Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi o." (En’am 161) Daha sonra sana şunu vahyettik: Bir hanîf olarak İbrahim'in milletine uy! O, müşriklerden değildi. (Nahl 123) Bu ayetlerde görüldüğü gibi Allah teala Muhammede bile İbrahimin milletine uymsını emretmektedir. İbrahim daha kendisine vaiy gelmeden cansız nesnelerin kutsallığının anlamsız olduğunu anlamış ve gençliğini verdiği heyecenla onları kırmıştır. Bundan dolayı Allah tarafından büyük bir onura layık görülerek tüm inananlara lider seçilmiştir Bakara 124)Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti. "Soyumdan da" dedi. Allah zalimler için söz vermez 125- Biz bu sistemi, insanlar için toplanma yeri ve emniyetli kıldık. Sizde İbrahimin onuruna bağımlı kalın. Ayrıca İbrahim ile İsmail'e şöyle ahid verdik: "Sistemime, saygı gösteren, boyun eğen ve itatat eden topluluklar için şirk bulaştırmayın 126) İbrahim, "Rabbim otoriteyi güvenli kıl. ALLAH'a ve ahiret gününe inanan halkına ürünlerle rızık ver," deyince, "İnkar edene de rızık vereceğim. Onu kısa bir süre geçindirir, sonra onu ateş cezasına mahkum ederim. Ne kötü bir uğrak yeridir orası!," dedi. 127) İbrahim, İsmail ile beraber sistemin temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. 128) "Rabbimiz! Bizi, sana teslim olmuş iki kişi kıl. Soyumuzdan da sana teslim olan bir topluluk oluştur. Bize itaatin kurallarını göster, bizim tövbemizi kabul et! Muhakkakki,sen Tevvâb'sın, Rahîm'sin
  9. Mehdi; hüda kökünden tüteyen bir kelimedir,doğruya ulaştıran anlamımdadır bakara 2. Zalikel kitabü la raybe fihi hüden lil müttekıyn 2) (Allahtan) sakınanlar için hidayet olan bu Kitapta hiç bir şüphe yoktur Ayette görüldüğü gibi hidayet/doğruya ulaştıma özelliğini,Yüce Allah sadece Kurana özgülemiştir.Buna rağman kalkıp birilerine, isterse peygamber olsun bu özelliği tanımak Açıkça Allahı sözünü inkar etmektir. 56. İnneke la tehdı men ahbebte ve lakinnellahe yehdı mey yeşa' ve hüve a'lemü bil mühtedın Kasas 56 Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir Bu ayette görüldüğü gibi Muhammedin bile böyle bir yetkisi yoktur. Peki niçin bu insanlar mehdi adında uyduruk bir süper kahraman beklemektedir. Cevabı gayet açık.Zira bu insanlar kurana inanmaz Allahın apaçık kitabı ortada olduğu halde kör ve sağır gibi davrandığınız için, sizleri adam edemiyorsa/doğruya ulaştıramıyorsa ( zira sizler kurana inandığını söyleyen ama buna rağman asla inanmayan iki yüzlüler olduğunuz için kuran sizin için hiç bir şey ifade etmez.) değil bir tane mehdi milyon tane gelse ne yazar. İsrailoğulları başlarında iki tane peygamber Musa ve Harun oldupu halde buzağıya tapmadılar mı ? Mehdi gelmiş olsa ne yapacak.Size cennet biletimi kesecek.? Daha çok beklersiniz çooooook
  10. Bu yazılanlar sizlerin muhammedi Allaha ortak koştuğunuzun apaçık kanıtı. Gözümün nuru!...Yaradılış sebebim!... Oysaki kuran başka der bu konuda Zariyat 56- Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Yüce Allah insanları ve cinler muhammed için değil kendisine kulluk etsinler diye yarattığını söylüyor ama kimin umurunda ki. Kim takar ki Allahı, kuranı Bu yazılanlar öyle sevgi ile filan da geçiştirilemez. Zira Bakara 165) İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allahın yanısıra birilerini denk edinirler ve onları Allah'ı sever gibi severler. İnananların Allah sevgisi ise daha şiddetlidir. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler! bu birilerinin içine Allahtan başka herkes dahildir. İsterse peygamber olsun
  11. vıcık vıcık peygambere, pardon buhariye tapınma kokuyor
  12. Sayın halil hadislere tapanlar aynı tornadan cıkmış mamuller gibi hep aynı şeyleri tekrar edip duruyorlar.İnsan bu ayeti yazmadan önce bir bakar foruma aacaba buna cevap verilmiş. Siizin işiniz gücünüz kuranı aparca etmektir. Kuranın bir kısmına inanır bir kısmını inkar edersiniz. Ahzap 21 buraya asmasına aşmısssın ama hani bu ayetin öncesi ve sonrası. İşinize gelmiyor değilmi. Eger kuranın bütünülügüne göre ayetleri ortaya koydugnuz da hadislere malzeme bulamayacak ve hadis hurafeleri patır patır dökülecek. 9- Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salıvermiştik. Allah ne yaptığınızı görüyordu. 10- O zaman onlar, hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan, ve o vakit gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı. Siz Allah'a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz. 11- İşte burada müminler imtihan edilmiş ve şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı. 12- O vakit münâfıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü bize bir aldanıştan başka bir vaad yapmamış." diyorlardı. 13- O vakit bunlardan bir grup: "Ey Medine halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün." diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor, evlerimiz gerçekten (düşmana) açıktır." diyorlardı, halbuki açık değildi, sadece kaçmak istiyorlardı. 14- Eğer onların her tarafından üzerlerine girilse de sonra fitne çıkarmaları istenilse derhal onu yapacaklardı. Ama onunla da pek az duracaklardı. 15- Halbuki bundan önce Allah'a ahid vermişlerdi. Arkalarını dönmeyeceklerdi. Allah'a verilen ahid ise mesuliyetlidir, mutlaka sorulur. 16- De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız." 17- De ki: "Eğer Allah size bir felâket diler veya bir rahmet murad ederse, sizi Allah'tan saklamak kimin haddine?" Hem onlar kendilerine Allah'tan başka bir veli de bulamazlar, bir yardımcı da. 18- Şüphesiz Allah, içinizden o savsaklayanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri biliyor. Onlar harbe pek az geliyorlardı. 19- Size karşı kıskançlık ediyorlardı. Derken o korku hali gelince, gördün onları ki, ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlardı. O korku gidince, size keskin keskin diller sıyırdılar. Onlar hayra karşı kıskançlık ediyorlardı. İşte bunlar iman etmediler de Allah amellerini boşa çıkardı. Bu Allah'a göre önemsizdir. 20- Onlar ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler. 21- Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için. 22- Müminler, ahzabı (düşman birliklerini) gördükleri zaman: "İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söyledi." dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı. 23- Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler. 24- Çünkü Allah sadıklara sadakatleriyle mükafat verecek, dilerse münafıklara da azab edecek veya tevbe nasib edecektir. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir. 25- Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyle defetti. Bu şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür. savaş gibi en can pazarının yaşandığı bir ortamda bir takım dönekler tabanları yağlayıp kaçarken,Peygamber savaşın sonuna kadar direniyor ve sebat gösteriyor Bundan dolayıda zaten askeri birliklere peygamber ocağı denir İşte peygamberin örnekliği bu, hadis mavallarına uymak değil
  13. Ey kendini müslüman zannedenler siz kimsiniz ki, Resule binlerce iftira düzen hadis yazarlarını, kuran talebeleri ile kıyaslamaya kalkıyorsunuz Bakın ben burda meydan okudum ama hadislerinize güvenip ortaya çıkamadınız. Demekki lafla peynir gemisi yürümüyor
  14. Tekvin 8- Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda, Tekvin 9- "Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye. Bir tarafta kadınları en aşağılık mahluk görüp yaşama hakkı bile tanımayan bu putperstlerin Necm 27. Ahirete iman etmeyenler meleklere dişilerin adların takıp duruyorlar Zuhruf 19- Onlar Rahman olan Allah'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onlar meleklerin yaratılışını gördüler mi? Onların şahitlikleri yazılacak ve onlar sorguya çekileceklerdir. 20- Onlar: "Eğer Rahman olan, Allah dileseydi, biz o meleklere tapmazdık." dediler. Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar. Nisa 117- Onlar, Allah'ın yanısıra, yalnız dişilere taparlar. Böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar Diğer tarafta dişileri ilahlaştırıp onlara tapınmalarının mantığını anlayabiliyormusnuz ? 1500 senden beri süregelen gelenekte bu putperstler hala kadınları hayatın her alanından silip süpürüken, mekkede kabe adlı dişi bir puta her gün beş defa ona yönelerek yerlere kapanmaları ve ömürlerinde en az bir kere o puta daha yakın olabilmek o taşı ziyaret etmeleri ve o kabenin doğurganlığını ve dişiliğini simgeleyen kara taşı (hacerül esvedi) öpmeleri bu yaman çelişkinin devam ettiğinin apaçık göstergesi değilmidir ?
  15. Bir hayvanı keserek kurban adı altında onu Allaha sunmak( adamak) putperstlerin adeditir وَجَعَلُوا لِلَّهِ مِمَّا ذَرَأَ مِنَ الْحَرْثِ وَالْأَنْعَامِ نَصِيبًا فَقَالُوا هَذَا لِلَّهِ بِزَعْمِهِمْ وَهَذَا لِشُرَكَائِنَا فَمَا كَانَ لِشُرَكَائِهِمْ فَلَا يَصِلُ إِلَى اللَّهِ وَمَا كَانَ لِلَّهِ فَهُوَ يَصِلُ إِلَى شُرَكَائِهِمْ سَاءَ مَايَحْكُمُونَ Enam 136) ALLAH'ın ürettiğı ekinlerden ve çiftlik hayvanlarından O'na bir pay ayırarak, kendi zanlarına göre, "Bu ALLAH' için, bu da ortaklarımızındır," dediler. Ortaklarının payı ALLAH'a ulaşmıyor; ancak ALLAH'ın payı ortaklarına ulaşıyor! Ne de kötü hüküm veriyorlar. Şimdi çok iyi biliyorum,birileri çıkıp yaptıklarının islami oldugunu savunabilmek için ama biz putlara değil sadece Allah için kurban kesiyoruz diye kendilerini aklamaya çalışacaklar.Oysaki ayette bu her iki türlü adak,,ster putlara olsun ister Allah için olsun açıkça eleştirilmektedir. Yüce Allah hayvanları insanların menfaati için yarattı, ukalalık edip tekar kendisine iade edilmesi için değil
  16. Kaç defa söyledim şu islam alimi diye etiketlediğiniz karın ağrılarının sopasını milletin başına indirip durma saplantısından vaz geçin diye.İslam alimi diye bir şey yok bunlar sadece sizlerin kuruntusu. Bu kişiler hakkkında Allah hiç bir delil indirmedi. Eğer bir şeyler yazacaksanız onun bunun eteğine sığınmadan yazın, yazınki kör mutaassıp maymun vari mukallid olmadığınız anlaşılsın
  17. kelebek hele sen hiç yazma hayatımda senin kadar kuran cahili ******* görmedim Ulan ***** ****** ateistler kadar mert olamıyorsunuz. Mertçe ben kurana inanmam desene Mümtehine 4. İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır.
  18. Sayın ? hadisci ve sünnetçiler! Size müjdem var.Kısa bir müddet sonra yönetici bütün iletilerimi silecek.Artı istediğiniz gibi masallarınızı ve hurafelerinizi burda yazabilirsiniz.
  19. Siz nasıl hadiscisiniz böyle daha kendi kaynaklarınızdan haberiniz yok. Bu güne kadar kimsede böyle bir sözlere rasatlamadığınız cümlenizden hadis okumadığınız anlaşılıyor. Zaten genelde böyledir. hadis savunucuların % 99 u hadis kitaplarını sonuna kadar okumuş insanlar değilledir.Sadece atalarından sünnette lazım diye bir şeyler duymuşlardır ,onlarda körükörüne savunurlar.Ne zamanki hadislerdeki saçmalıklar ortaya konulsa bu sefer en yaman hadis düşmanı kesilir kendi putlarını kendileri yemeye başlarlar Sizde öyle yapmışsınız ve ********* demişsiniz Bu yazılanların hepsi hadislerle sabit, kafamdan uydurmadım.
  20. Sayın stell islam demeyin sünni dini deyin bakın o zaman kimsenin itirazı olmaz.Sizler yığınlarca hurafeyi İslam diye pazarlayın oh ne ala islam sizin tekelinizde ya, sonrada kimse de ses çıkarmasın Peygambere asıl nefreti kusanlar hadis yazarlarıdır Zamanımıza kadar etkileri süren dönemde Kuran'ın yeterli olmadığı inancı yaygınlaşmış ve ciltlerle hadis ve fıkıh kitapları uydurulmuştur. Bu "mişna"ları kabul etmeyenler sapık ve mürted (dinden dönenler) olarak damgalanmışlar ve hatta işkenceler altında katledilmişlerdir. Oldukça şiddetli bir devlet terörünün estiği emevi dönemnde Kuran'a rağmen bambaşka dinler oluşturulmuştur. Kurandaki kavramların anlamını kaydırmak için seferber olunmuştur. Peygamberin okuma yazma bilmediği yalanından, onun insanların gözlerini kızgın çivilerle oyup çölde ölüme terkettiği iftirasına kadar... Taşla öldürme iftiralarından, Kuran'da nasih-mensuh ayetler bulunduğu şeklindeki melanete kadar... Aç bir keçinin yiyerek Kuran'dan çıkardığı taşlama ayetinden, halktan korktuğu için onu Kuran'a sokamıyan hazrete kadar... Mezhepçiliğin kutsanmasından, şefaat mitolojilerine kadar... Hacerül esved denilen işaret taşının putlaştırılmasından, peygamber mezarının ziyaretinin faziletlerine kadar... Peygamberin 30 erkeğin cinsel gücüne sahip oluşundan, sahabenin kadınlarına koşarken orgazm oluşlarına kadar... Aişe anamızın 53 yaşındaki Peygamberle evlenirken 9 yaşında olduğu yalanından, Peygamberin bir gecede 9 kadinla cinsel ilişkide bulunuşuna kadar... Peygamberin Medine'de bir Yahudi tarafından büyülendikten sonra haftalarca şaşkın şaşkın dolaşmasından, açlıktan ötürü zırhını bir yahudinin yanına bir kaç kilo arpa karşılığında rehin bırakmış olarak ölmesine kadar... "Alim"lerin icmasının dini kaynak oluşundan, "sevadül azam" yani "büyük karaltı" masallarına kadar... Miracta Allah ile namaz pazarlığından, ayın mucizevi bir biçimde yarılıp bir parçasının Ali'nin bahçesine düşmesine kadar... Dinden dönenin öldürülmesinden, namaz kılmayanın dövülmesi veya öldürülmesi gerektiğine kadar... Erkeklerin kadınlardan üstün oluşundan, hayızlı kadınların camiye girmemeleri ve Kuran'a el sürmemelerine kadar... kadınları eşekler ve köpeklerle aynı kategoride değerlendirmekten, cehennemi kadınlarla doldurmaya kadar... haremlik ve selamlık yoluyla kadınları hayattan soyutlamaktan, kadınları peçe ve çarşafla örtüp kimliklerinden soymalarına kadar... Erkeklere altın ve ipeğin haram kılınışından, müziğin resmin ve satrancın haram edilişine kadar... Boşama haklarını gasbederek kadınları köleleştirmekten, erkeğin ağzından kazara çıkan bir kaç sözle aileleri dağıtmaya kadar... Zekatı senede bir kereye indirmekten, Haccı birkaç güne sıkıştırmaya kadar.Hayvanlarla ilgili yüzlerce haramlar uydurmaktan, Kureyş'in ağız zevkinin bu konuda dini ölçü kabul edilmesine kadar... Hilafetin Kureyş'in hakkı oluşundan, "la ilahe illallah" demedikçe insanları öldürmenin gerekliliğine kadar... Sakal bırakmanın ve sarık sarmanın faziletinden, kabak sevmemenin peygambere hakaret sayılmasına kadar... Peygambere uymanın hadis kitaplarına uymakla eş anlamlı oluşundan, hadislerin ayetleri iptal edebileceği küstahlığına kadar... Siz bunların daha yüzlercesi hakareti peygambere reva görün sonrada utanmadan birde bunlara karşı gelenlere peygamber düşmanı yaftası yapıştırın Geçti bolun pazarı. sür ....... niğdeye
  21. Buhârî, İsti'zân 51. 2128 - Ümmü Atiyye (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Bir kadın Medine'de kızları sünnet ederdi. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) (kadını çağırtarak) kendisine: "Derin kesme. Zîra derin kesmemen kadın için daha çok haz vesilesidir, koca için de daha makbüldür" diye talimat verdi." Ebü Dâvud, Edeb 179, (5271). Rezin'in rivayetinde Resülullah şöyle buyurur: "Kızları sünnet ederken üstten kes, derin kesme, bu şekilde kesilmesi yüze daha çok parlaklık, kocaya daha çok haz verir." 2129 - Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "İğreti saç takana da, taktırana da, bedene dövme yapana da, yaptırana da AIIah lânet etsin!" Buhârî, Libas 86, Tıbb 36; Müslim, Libas 119, (2124); Nesâî, Zinet 25, (8,148). Niçin savunduğunuz şeylerle amel etmiyorsunuzda sünnetsiz sünnetsiz dolaşıyorsnuz (bayanlara hitaben) Sonra ahireette hangi yüzle resulü karşısna çıkacaksınız ? O da sizlere sünnetsiz olduğunuz için şefaat etmiyecek işte görürsünüz siz
  22. -.............. Aişe’den naklen rivayet: Ebû Huzeyfe’nin âzâdlısı Sâlim, evlerinde Ebû Huzeyfe ile ailesinin yanında bulunuyormuş derken, Sehle binti Süheyl, Peygambere gelerek: - Sâlim artık erkeklik çağına geldi; ve erkeklerin akıl ettikleri şeylere akıl erdirmeye başladı ama yanımıza giriyor. Zannediyorum ki, bundan Ebû Huzeyfe’nin hatırına bir şey geliyor; demiş. Bunun üzerine peygamber ona: “Salim’i emzir, ona haram ol da Ebû Huzeyfe’nin hatırına gelen şey gitsin!” buyurmuş. (Sehle bunu yapmış ve) dönerek: - Ben onu emzirdim; Ebu Huzeyfe’nin hatırına gelen şey de gitti; demiş. (Müslim, 27/371 Cilt 7 Ahmet DAVUTOĞLU, Sönmez Neşriyat A.Ş.) Salim’in yaşı konusunda yine Müslim’de şu ifadeler geçmektedir. - Koskoca adam olduğu halde onu nasıl emzireyim dedi. “Resûlullah gülümseyerek onun koskoca adam olduğunu biliyorum.” cevabını verdi. (Müslim, 26 C.7 Sönmez Neşriyat ). - Sehle; ama o saçlı sakallı (adam)dır, dedi. (Müslim, 30/373 C.7 Sönmez Neşriyat ) . Özellikle bayan katılımcılara sesleniyorum hadi buyurun bu hadislere göre amel edin.Koca koca adamları emzirin, emzirin ki böylece süt çocuklarınız olsunlar ve size kötü niyetle bakmasınlar Bakın benden söylemesi sakın inkar etmeye kalkmayın söylemesi sonra kafir olursnuz maazallah Kuran - Anneler, çocuklarını -emzirmeyi tamamlamak isteyen kimse için- tam iki yıl emzirirler. Onların uygun biçimde yiyeceğini ve giyeceğini sağlamak, çocuğun babasına aittir. Herkes ancak gücü ölçüsünde bir şeyle mükellef tutulur. Ne anne çocuğu yüzünden, ne de çocuğun ait bulunduğu baba, çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçının da aynı şeyi yapması gerekir. Eğer (ana, baba) anlaşıp danışarak (çocuğu memeden) kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı (süt annesi tutup) emzirmek isterseniz, vereceğinizi güzelce verdikten sonra yine üzerinize bir günah yoktur (emzirirseniz) Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah yaptığınız her şeyi görmektedir. 2/233
  23. Diğer peygamberler ölü örnekmiymiş ?
  24. Evet haklısın sayın kıral.Gelenekçiler insan gibi müzakere etmekten aciz oldukları ve savunamadıkları bir yığın hurefe olduğu için bunlara laf edilmesine asla tahammülleri yoktur.Eğer imkanları olsa ve bizi elleine geçirseler kıtır kıtır keseceklerinden hiç şüphem yok.Sizde zaten biraz sıkar kelimesi ile buna imada bulunmuşsunuz. Tam bir engizisyon mantığı Vurun söyletmeyin Sünni dininde mürtedin hükmü ölümdür.Kendi uydurduğunuz dinin kritelerlerini kabul etmeyen birini dinden çıktı safsatasıyla, o insanın canına kıymak barbarlıktan başka nedir ki. ? İyiki laik sistem var.Yoksa daha nice insanın canına kıyardnız
  25. Tevbe 1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere: Neden sadece Allahtan denmemiş.Yoksa müşriklere verilen bu ultimatomu Allah tek başına karar vermekten aciz kaldığı için peygamber ile beraber oturarak istişare mi etmişler ? Allah her insana ayrı ayrı vahyetmiyor ki. İnsanlar arasından seçtiği birine.Dolayısyla Allahın emrilerini .insanlar direk Allahtan değil,elçisinen duyorlar. Kuran tamallanıncaya kadar Allahın elçisi Muhammed idi. O öldükten sonra Allahın elçisi Kurandır.şamanist kırmaları buhari müslim gibi hadis yazarları değil. Günümüzde Allaha itata etmek isteyen kime gidecek.Allahın mekanımı varki kapısını tıklayıp ey Allahım ben sana itaat etmek istiyorum desin. Ye ne yapacaklar? Allahın elçisi olan kurana geleckler, kurandaki emirleri uyguladıklarında Allaha ve elçisine itaat etmiş olacaklar
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.