Zıplanacak içerik

haksöz

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

haksöz tarafından postalanan herşey

  1. Buhârî ve Müslim'in rivayet ettiğine göre hâdiseye bizzat şahit olan Abdullah b. Mes'ud şöyle nakleder: "Ay, Hz. Peygamber'in zamanında iki parçaya ayrıldı. Bir parçası dağın bir tarafında, diğer parçası dağın diğer tarafında idi. Hz. Peygamber bize şahit olunuz." dedi. (Buhârî, Tefsir, Sûretu'l-Kamer, 1; Müslim, Kıyame, 44). "Kıyamet saat(i) yaklaştı, ay yarıldı. Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler. " (el-Kamer, 54/12).Sahabenin ileri gelenlerinden Hz. Ali, İbn Mes'ûd, İbn Abbâs, Huzeyfe, Enes, Cübeyr İbn Mut'im, İbn Ömer gibi zatların bildirdiğine göre; Peygamberimiz (s.a.s.) müşriklerin istekleri üzerine Mina'da ay yarılma mucizesi göstermiş ve bu vakayı görenlere "şahit olunuz" deyip onları tanık tutmuştur. Hâdisenin meydana gelişi ayet ve sahih hadisle sabit olup inkârı mümkün değildir. Lafa gelince bilimsellikten bahseden sizler, nasıl olurda böyle hikayelere inanırsınız.Halloo efendiler; ikiye yarılıp bir parçası dağın bir tarafına diğer parçası diğer tarafına düitüğü iddia edilen şeftali değil ay,ay. Eğer ay dünyaya düşmüş olsaydı dünya diye bir şey kalmazdı. Yaw sizlerin hatırınımı kıracam hadi düştüğünü varsayalım, peki sonra o parçaları birbire kim yapıştırıp ayı tekrar göğe eski yerine fırlatmış ??
  2. Karia suresi 1,2,3- Kâria! (Çarpacak kıyamet) Nedir o kâria? Kârianın ne olduğunu sen bilir misin? 4- O gün insanlar yayılmış pervaneler gibi olurlar. 5- Dağlar atılmış renkli yünler gibi olur. 6,7- O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir. 8,9- Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da hâviye,dir. 10- O ne olduğunu sen nereden bileceksin? 11-O, kızgın bir ateştir. Şimide çelişen ayet 18/105- İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız. Kimi ayetlere göre tartı hesap var kimisine göre yok apaçık çelişki
  3. Şimdiye kadar hiç bir şeyi çürütemediniz sadece kıvırmaktan başka. Ayetler apaçık ortada evet devam ediyoruz Al-i İmran 49 İsrailoğullarına bir elçi olacak Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır. Bakara 260 İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azizdir, hakimdir, buyurdu. Neml 17 Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi birarada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu. Enbiya 81 Süleyman'ın emrine de kasırga (gibi esen) rüzgarı verdik; onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere doğru eserdi. Biz herşeyi biliriz. Sebe 12 Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgarı da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık. Bakara 60 Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik. Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara:) Allah'ın rızkından yeyin, için, sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik. Araf 107 Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi! Önceki, sözde peygamberlerden bu şeklide bol bol hikayeler naklederek güvenirliğini artırmak isteyen muhammed, kendisine madem peygambersin hani senin mucizelerin diyenlere; Ankebut 50 "Ona Rabbinden mucizeler indirilmeli değil miydi?" derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. Benim elimde bir şey yok, mucizeler allah katındadır demek zorunda kalmış ve çelişkiye düşmüştür. Haksızmı bu insanlar? Madem allah gönderdiği peygamberlee extra birde sihirbazlık yetenekleri veriyor,muhammede de vermesi gerekmezmiydi ? hem bir sürü mucize hikayesi anlat sonrada kendine gelince,suçu allaha at
  4. Panthea; sanal alemde sürekli renkli ve büyük harflerle yazmak bağırmak anlamına gelir.Bir nevi ........ sayılır.Böyle yapınca daha etkili olacağınımı sanıyorsun? Evet devam edelim çelişkilere Al-i İmran 134 O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. Yarattığı aciz kullarından böyle bir erdem bekleyen allah,kendine gelince asla öfkesini tutamaz.Kan davası güden insanlar gibi intikam peşindedir hep. Araf 136 Biz de ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan ****** kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk Zümer 37 Allah kime de hidayet ederse, artık onu saptıracak yoktur. Allah, mutlak güç sahibi ve intikam alıcı değil midir? Duhan 16 Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız Araf 147 Halbuki ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar! İnsanlardan beklediği kendisi yapmayan sırf ayetlererine inanmadığı için yarattığı kullardan intikam alıp sonsuz ateşte yakan bir tanrı ================================================================= Verilen iyilikleri başa kakma Müddessir 6 Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma. yarattığı kullara böyle der ama kendisi sürekli başa kakar,hemde aynı surenin devamında Müddesir 11- Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak. 12- Hem ona bol servet verdim. 13- Hem göz önünde oğullar verdim. 14- Hem ona büyük imkânlar sağladım. 15- Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım. 16- Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi. 17- Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. 18- Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti. 19- Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti. 20- Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti. 21- Sonra baktı. 22- Sonra kaşını çattı, surat astı. 23- Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı. 24- "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir." 25- "Bu, sadece bir insan sözüdür." 25- "Bu, sadece bir insan sözüdür." 26- Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım. 27- Bilir misin sen, nedir o sekar? 28- Ne geriye bir şey kor, ne bırakır. 29- Durmadan derileri kavurur. Bravo adama.Demekki başkları gibi sazanlık yapmamış, Düşünmüş taşınmış sorgulamış ve sonunda kuranın muhammmedin kurguladığı bir kitap olduğunu anlamış. İçki konusundaki çelişkiler Maide 90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz. Nahl 67 Hurma ve üzüm gibi meyvelerden sarhoşluk verici güzel rızıklar edinirsiniz. İşte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır Bir tarafta şeytan pisliği diğer tarafta güzel rızık devam edecek
  5. Bravo pantea OKUMA FARKLILIKLARININ KURAN YORUMLARINA ETKİSİ başlığı altında bir sürü yazı çiziklemisiin.Benimle uğraşırken farkında olmadan kuranın evrensel bir kitap olmadığını sadece arapları ilgilendiren, sadece arap örf ve adetlerine göre dizayn edilmiş bir kitap olduğunu kanıtlamış oldun. Tebrikler Niye farklı okunuyor efendim. Allahtan olan ve evrensel olduğu idia edilen bir kitaba yakışırmı bu kadar farklılık Bu yüksek mühendıs matematık ustadı yaratıcı bakıyorkı dünyada insanlar cok sapkınlasmışlar.Dogal olarak yaratıcıdan beklenen o dur kı müdahale etmek. Mantık kurgusu su ana kadar mükemmel tanrı mudahale edıyor.Insanlar ıcınden sectıgı ozel yarattıgı ınsanlara dıgerlerını uyarma gorevı verıyor.Verırkende ınsanların bu uyarıcılara ınanmıyacagını cok iyi bildiğinden onlara bazı mucızeler göstrerebilme ımkanıda sunuyor. Buraya kadarda hersey mukemmel bu anlatılanlar zaten tanrının çok zekı ve akıllı oldugunun ıspatı bızlere. Şimdi bu tanrı denen yaratıcı peygamberlerıne inanmayan insanlara bir sürü mucıze gosterıyor ve insanlar akın akın peygamberlerın yoluna gırmeye baslıyor.Hersey mukemmel.Fakat nedense peygamber oldukten sonra bozguncu bır kavım gelerek dini yokedıyor. Tanrı yine bır insan seçip ona yenı bır kitap verıyor bozguncuları helak edıyor.Herkez yıne dogru yolu bulup allahın ıstedıklerını yapıyor.Hemde bu sefer daha saglam sekılde cunku oncekı kavımlerın sapkınlastıktan sonra nasıl helak edildiği bu yenı dınde anlatıyor ve ınsanlarda bılıyor zaten bır kavım nasıl yokoldu. Fakat bu insanlar nasıl maldır ben cozemedım bu peygamber oldukten sonra yıne sapkınlasıp puta okuze inege tapıyolar.**** bunlar ne ******.Apacık mucızelr gormelerıne ragmen tanrı apacık kıtap ındırmesıne ragmen hangı cesaretle bu kıtabı değiştırıyolar. Tanrı yıne yılmıyo onun amacı ınsanları kurtarmak hemen bı peygamber ve kıtap daha..... Sımdı mantıksızlık burada baslıyo 120000kere peygamber yolluyosun bu kadar ustun zekan var hepsı sapıyo neden hala aynı yere peygamber yollamaya devam edıyosun? başka kıtada yasayan ınsanlar yokmu? İşletme okuyanlar kul olmasına ragmen çok iyi bilirlerki bır kımse verılen görevı yapamıyosa hemen degıstırılır.Yenı gelen de aynı gorevı yapamıyosa oda degıstırılır.baktın 10 tane profesyonel daha once ısınde basarılı olan ınsanlar basarısız oluyor o zaman yaptıgın ısın yanlıs olup olmadıgın ıdusunursun.Ve yaptıgın ıs kolunda pıyasa kosullarında aramaya baslarsın. Pekı allah cc. bu zekasıyla bu bolgede verılen dınlerın 120000 peygamberle bıle yürütülmediğini görüp nasıl aynı bolgede ısrarcı kalır? Isletmecıyse hemen baska bolgeye verılen dını daha ıyı yurutecek kımseler vermesı lazım degılmı bu tanrının? Hadı dıyelım ısrar ettı bı bıldıgı var en son hak dın kuranı ındırdı.Cok guzel muhtesem. Bu kuran denen kıtap butun ınsanlıgıa ındırılmıs ve son yol gosterıcıdır.Muhtesem.Bravo bır tanrı ancak boyle super bır kıtap indirebilir. sımdı seytanın avukatlıgını yapıyorum. kuran ındıgınde ınsanlar kıtalar arası seyahat yapabılıyo olsun.kuranın bır tanesı guney amerıkaya gıtmıs olsun bırı avusturalyaya brırde avrupaya bu ınsanlar bu kıtabı alıp okumaya baslasınalr. Hıç bıri serefım uzerıne yemın ederım musluman olmazlardı.Cunku kuran arap yarım adasında gecen mucızeler orf adet ler hakkında dar kapsamlı sadece o ınsanlara hıtap eden kötü yazılmıs bır kıtap.İcınde ınsanoglunu ilgilendiren şeyler yok. Bakınız dıyelım bır asteklı kuranı aldı ve okuyor .Bu kıtap ınsanlar ıcın degılmı ?neden sadece arapların anladıgı ve onların gecmısınde olan seyler vear bu kıtapta? Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd.1 2. Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır. 3. Hani o Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı. 4. O şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.” 5,6. “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!” 7. (Allah şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.” 8. Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” 9. (Vahiy meleği) dedi ki: “Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.”2 10. Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına)bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi. 11. Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti.3 bu yazılarda asteklere dogru yol gosterıcı ne var?bır asteklı bu yazılanlardan ne anlar?apacık sacmalık demezmı? avrupalı ınsanda diyelım bu ayetlerı okuyor onlar ıcın bu sozler ne ıfade eder? Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline! 3. O, malının, kendisini ebedileştirdiğini sanır. 4. Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır. 5. Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin? 6,7. O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir. 8,9. Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları halde) ateş onların üzerine kapatılacaktır. bu ayet bır avruplı ıcın ne anlama gelır? aborjınlerın en bılgılısıde kuranı aldı ve okumaya basladı... Bismillahirrahmânirrahîm 1. Ey örtünüp bürünen (Peygamber)!1 2,3. Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi; yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. 4. Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku. 5. Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahy edeceğiz. 6. Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazla, (bu ibadetteki) sözler (Kur’an ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır. 7. Çünkü gündüzün sana uzun bir meşguliyet vardır. 8. Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel. 9. O, doğunun da batının da Rabbidir. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Öyle ise onu vekil edin. 10. Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl. 11. Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. 12,13. Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır. 14. Yerin ve dağların sarsılacağı ve dağların akıp giden kum yığını olacağı günü (kıyameti) hatırla. 15. (Ey Mekkeliler!) Şüphesiz biz size üzerinize şahitlik edecek bir peygamber gönderdik. Nitekim, Firavun’a da bir peygamber göndermiştik. 16. Ama Firavun o peygambere isyan etti, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde yakalayıverdik. 17. Hal böyle iken inkar ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek olan bir günden (kıyametten) nasıl korunursunuz? 18. O günle gök (bile) yarılır, Allah’ın vadi gerçekleşir. 19. Şüphesiz bunlar bir öğüttür. Kim dilerse Rabbine ulaştıran bir yol tutar. Sımdı bu ınsanların dogru yolu bulması ıcın ındırılmıs bır kıtap boyle olaylarımı anlatır.Aborjınlıye ne kı fıravundan bılmem neden? Sımdı soruyorum bu kıtap apacık yolgosterıcımıdır? Yol gosterıcılık ıcın evrensellık gerekmezmı? Bu kıtabı yazan tanrı bu kadar zekaya sahıpken nasıl oluyorda sadece arap yarımadasına hıtap eden o gunku kosulları anlatan peygamberın alıcagı kızları musayı fıravunu anlatan dıger ınsanlarla hıc bır ılgısı olmnayan bır kıtap yollar? Allah neden kuranı kerımın bır tanesını asteklere kendı dılınde yollamaz? Yoksa yollasa asteklerın bu kıtaptan bı ********* anlamıyacagını bıldıgı ıcınmı? Pekı bu nasıl ınsanlıgın kurtulus kıtabı bu kıtabı hıc dınle alakası olmayan bır ınsanın elıne versen bu kıtabı okuduktan sonra bırakın musluman olmayı ******* gulmezmı? Soruyorum bu nasıl bır yaratıcı zekası? BU NASIL EVRENSEL BIR KITAP? Arap yarımadasının tarıhını efsanelerını bılmeyen bır kısı kurandan hıc bır sey anlayamaz. Buda gosterırkı kuranı kerım sadece arapları kandırmak ıcın yazılmıs ve sadece onları ılgılendıren bır kıtap. Bır allah bu gün bıle gecerlı olan dogruları evrensel gerceklerı neden kıtabında apacık yazmaz? Mesela dunyanın yuvarlak olusu ,evrenın buyuklugu gıbı. kul yapımı wındoows bıle yazıldıktan 2 sene sonra tüm dünyayı ele gecırdı. ıste evrensellık böyle bısey herkez ıçin aynı seyı ıfade etmek. bır seyın her uygulandıgı yerde aynı sonucu alması. bıll gates bunu basarabılıyorken allah nasıl basaramaz? boyle bır yaratıcı olabılırmı? bır kıtap yazmaktan acız....
  6. Her toplumun kendine özgü deyimleri vardır. Araplar; bir şeyin asla olmayacağını belirtmek anlamında ''halat iğne ipliğinden geçinceye kadar'' deyimini kullanırlardı düzeltme iğne deliğinden
  7. daha başka ise; "Veli" kelimesini "ef'al" babına koyarsanız "Evliya" olur ve "veli"den farklı bir anlama sahip olur. o anlamı da İslam tarihinde "Evliya" manasına gelen anlamdır ki, "Evliya" adı ile adlandırdığımız kimselerin, "Allah'a Bakmakla Yükümlü" kimseler değil, "Allah'a Dost Olmuş, Allah Aşkı Duymuş Kimseler" olduğunu çok çok iyi biliyoruz... Sen gitte bu saçmalıları beş yaşındaki çocuklara yuttur.Gören bakanda vay canına be bu adam arapça uzmanı haksöz demekki yanlış anlıyor diyecek. evliya,veli kelimesinin çoğuludur ve farklı hiç bir anlamı yoktur. Ok mi.Yalancıyı allah çarpsın mı
  8. Sayın forum yöneticileri karşı tarafın yazıları üstüste çıkarken benimkiler niye çıkmıyor.
  9. İhlas suresi 1-De ki; O Allah bir tektir. 2-Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir ) 3-Doğurmadı ve doğurulmadı 4-O 'na bir denk de olmadı. Birinci ayetle çelişen ayetler Müminun 14 Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. Saffat 125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti Bu ayetlerde görüldüğü gibi çoğul bir ifade kullanılarak ''yaratanlar''kelimesi kullanılmıştır.Allah açıkça bir çok yaratıcının varlığını kabul etmekle beraber en güzelinin kendisi olduğunu söylemektedir Hani Allah tek,ti İkinci ayetle çelişen ayetler Muhammed 7 Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. Mealciler bu çelişkinin farkında oldukları için ayete parantezlerle ilave yapmak zorunda kalmışlardır.Oysaki ayetin metninde allahın dinine gibi bir ifade yoktur, açıkça allaha yardım ederseniz demektedir. Bakara 245- Kimdir o adam ki Allah'a güzel bir borç versin de Allah da ona birçok katlarını ödesin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Hepiniz de O'na döndürülüp götürüleceksiniz. Bir taraftan samed yani hiç bir şeye ihtiyacı olmayan allah; nasıl olurda yarattığı insanlardan yardım talebinde, borç talebinde bulunabilir Hani onun hiç bir şeye ihtiyacı yoktu
  10. Keh keh keh keh. Bula bula bunumu buldun.Ben o başlığı yazdığım sıralarda senin gibi bir müslümandım.Ancak şimdi elhamdulillah kuranın muhamedin uydurması olduğunu hatta ve hatta tüm dinlerin beşer ürünü olduklarını anladığım için hiç bir dine inanmıyorum.
  11. Konu belli kurandaki çelişkiler. Ben konunun dışına çıkmış değilim. Daha başka konu belirtmeye gerek yok. Hani ne oldu o muhteşem arapçanız ve kuran bilginiz kifaye etmiyormu ki yöneticilerin eteğine sığınmaya kalkmışsnız. Hakaret ettiğim bir tek kelime gösteremezsiniz ,kurandakilerden fazla olarak. Hem sizin kitabınız demiyormu kısas diye Muhammed; hangi hakla bana ve benim gibi inanmayanlara eşekler maymunlar,köpekler,domuzlar,sapıklar, hayvanlar diye hakaret ediyor.İlkönce bu hakaretleri kitabınızdan silin sonra konuşun. Muhammed canının çektiği gibi sövüp sayacak ve bunlar evrensel erdem sayılacak öylemi ? Sizin kitabınız demiyormu bunun benzeri bir kitap getirsinler diye. Bende getirdim işte.Niye kızıyorsunuz.Ne alaksı var hakaretle.Bu nasıl bir pehlivanlıktır ki hem meydan okuyor hemde cevap verenlere kitabımıza hakeret edliyor diye veryansın ediyorsnuz. İnsan meydan okumadan önce 10 defa düşünür değilmi.
  12. Bravo kıral bak farkında olmadan sende, kuranın tanrı sözü değil muhammedin uydurması olduğunu isbat etmişsin demişsin ki devenin iğne deliğinden geçemiyeceği kadar Bu cümleyi şu ayete isnaden kullandın 40. İnnellezıne kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın Araf 40 Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız Her toplumun kendine özgü deyimleri vardır. Araplar; bir şeyin asla olmayacağını belirtmek anlamında ''halat iğne ipliğinden geçinceye kadar'' deyimini kullanırlardı. ( Beni kuranın indiği toplumun örflerini bilmemekle dolayısıyla kuranı da anlamamakla suçlayan himyata,ya ithaf olunur) Peki araf 40 taki hata kime ait?Size göre sonsuz ve sınırsız bilgi sahibi olan allah bu kadar basit bir hata yaparmı ? Devenin ne işi var orda.Açıkça belliki muhammedin sekreterleri cumel yerine cemel ( halat yerine deve yazmışlar) Eğer şayet kuranın aslı harekesidir,dolayısıyla CML kelimesini cumel diye okumakta mümkün diye itiraz etmeye kalkarsanız bu seferde şu ayete ters düşersiniz Hicr 15/9- Hiç şüphesiz, zikri Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. İki ihtimal var Ya allah arapların bu deyiminden bile habersiz, onun için çok basit bir hata yapıyor ve halat yerine deve kelimesi kullanmış Yada allah halat kelimesi kullandı fakat bu kelime sonraları birileri tarafından deve diye değiştirildi. Ama bu seferde allah verdiği sözü tutamamış oluyor Beni
  13. İnsan olmanın erdemi zaten bunlarda gizli, kendi çıkarların için hiç bir inancı, hiç bir ideolojiyi, hiç kimseyi kullanmamaktır insani erdem Gerçekten ayakta alkışlanacak bir söz. Peki bu istisnasız herkes için geçerli değilmi. ? Kerameti kendiden makul kutsallaştırılmış kişiler söz konusu olunca neden hemen çark ediveriyor,iftira ve hakaretle suçluyorsunuz ? Onbinlerce asırdan beri her toplumun şu veye bu şekilde din ve tanrı inançları vardı.Kimisi güneşe, kimisi aya, kimileri yıldıza tapıyordu hiç önemli değil. Kendini paygamber ilan etmeden önce hatice ile evli olan ve hatice ölünceye kadar başka bir eşi olmayan , onun ticari işlerini yürüten muhammed, kırk yaşından sonra hangi çıkarları için arapların zaten ver olan el ilah (ellah) inacını kullandı. Ve bu inancı kullanarak neden kuran adında bir kitap yaratttı ? Muhammed, ticaret kervanlarıyla yaptığı seyahatler sırasında bir çok kültürle karşılaşmış ve dinler konusunda uzman denecek kadar bilgi edinmiş bir insandır. İncil ve tevratta kıral peygamberlerden bahsedilir. Mesela süleymanın o muhteşem salnatatı elbette ki muhammed cezb edecektir Lütfen, kurandaki kıssallar ile tevratın bir karşlaştırmasını yapın ve göreceksiniz ki motamot aynısı Diyar diyar gezip dolaşmaktansa, bu kadar zorluklarla para kazanmaktansa, kendini peygamber ilan edip kestirmeden saltanat sahibi olmak düşüncesi çokmu olanaksız ? Kuradan enfal; savaş ganimetleri hakkında mustakil bir sure var. Peki buna ne diyeceksiniz. Peki öyleyse muhammedin haticenin ölümünden sonra çok eşliliğine ne diyeceksiniz ? Ayetlerle sabit. Maddi ve cinsel çıkarları için, insanların tanrı inancını kullanıp, savaşlarla bunu dayatmanın neresi erdem söylermisiniz ?
  14. Nisa 51- "Şu kendilerine kitaptan (okuma yazmadan) bir nasib verilmiş olanları görmüyor musun! Onlar puta ve şeytana inanıyorlar. Ve Allah'ı tanımayanlara, "Bunlar, müminlerden daha doğru yoldadır." diyorlar. Nisa 52- Onlar, Allah'ın lanet ettiği kimselerdir. Allah kime lanet ederse artık ona asla bir yardımcı bulamazsın. Beyyine 6 Ehl-i Kitap (Yahudiler, Hiristiyanlar, vs...) ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İste halkın en serlileri onlardır". Al-i İmran 19 Allah nezdinde hak din İslam'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur Al-i İmran 85 Kim, İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. Şimide bu ayetlerle çelişen ayet Bakara. Ayet -62. Su bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiilerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik is yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. Hani allah katında hak din islamdı ve islamdan başka din arayanlardan kabul edilmeyecekti.Bir taraftan ehli kitap lanetli ve cehennemlik ilan edilirken, diğer tarfaftan yıldızlara tapan sabiiilerden tutunda yahudi ve hiristiyanlara varıncaya kadar her din mensubu cennetlik oluyor. ================================================================= Bakara 256 Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tağutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir. Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (islamı) din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar öldürün. Hani dinde zorlama yoktu. bal gibi varmış =============================================================== Enam 107 Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık. Sen onların vekili de değilsn. Yunus 108 De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin üzerinize vekil değilim. İsra 54 Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üstüne bir vekil olarak göndermedik Şimdide çelişen ayetler Enfal 65 Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kafire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Tevbe 73 Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! Tahrim 9 Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür! devam edecek
  15. Hello aleykum Şimdiye kadar örneklerini verdiğim çelişkili olan ayetlerin aksini iddia edebilecek, çürütebilecek bir babayiğit çıkmamış çıkamazda zaten.Yapılan itirazlar; yok efendim cımbızlama imiş, yok efendim çelişki yokmuş, kuranı anlamak için bilmem hangi şartlarda indiğini bilmek lazmmmış gibi bir sürü alakası olmayan kıvırmalardan ibaret İsra 111. Ve kulil hamdü lillahillezı lem yettehız veleden ve lem yekün lehu şerıkün fil mülki ve lem yekün lehu veliyyün minez zülli ve kebbirhü tekbıra İsra 111 Ve de ki: "Övgü, ALLAH'adır. O çocuk edinmemiştir, yönetimde ortağı ve zillettten ötürü de bir veliside yoktur." O'nu alabildiğine Yücelt Meallerde veli dost manasında kullanılsada bu anlam yanlıştır.Dost anlamında kullanılar kavram halil dir Nisa 125. Ve men ahsenü dınem mimmen esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinüv vettebea millete ibrahıme hanıfa vetetehazellahü ibrahıme halila 125- İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti. Veli, velayet yaptırım gücüne sahip olan bir kavramdır. Bunun içinde zaten cocukların 18 yaşına kadar hukuken söz sahibi, anne ve babasına veli denir Yunus 62. E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun Yunus 62- Dikkat! Allah'ın velileri üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar Hani allahın velisi yoktu. Demekki varmış.İşte apaçık bir çelişki daha Devam edecek Öncelikle belirtilmesi gereken Kuran'ın her çağdan, her türlü insan grubuna hitap eden bir anlatıma sahip olmasıdır. Okuyan kişinin bilgi ve kültür seviyesi ne olursa olsun Kuran herkesin anlayabileceği gibi açık, anlaşılır bir dile sahiptir. Bir ayette Allah Kuran hakkında şöyle bildirir: Andolsun Biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık... (Kamer Suresi, 22) Kuran'da bu kadar kolay anlaşılır bir üslup olmasına rağmen, hiçbir yönden Kuran'ın taklidi mümkün olmamıştır. Allah'ın Kuran'ın benzersizliğine dikkat çektiği ayetlerden bir kısmı şöyledir: Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an)'den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın. (Bakara Suresi, 23) Yoksa: "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi çağırın." (Yunus Suresi, 38) Kuran'ın mucize kelimesi ile nitelendirilmesinin sebeplerinden biri, yukarıdaki ayetlerde vurgulandığı gibi insan çabası ile bir benzerinin yazılamamasından kaynaklanır. İşte bu imkansızlık ne kadar büyük olursa, mucize de o denli büyüktür. Dolayısıyla Kuran'ın üslubunun yüzyıllardır milyarlarca insan arasından, tek bir kişi tarafından bile taklit edilemez oluşu, mucizevi yönünün ispatlarından biridir. F. F. Arbuthnot, The Construction of the Bible and the Koran (İncil ve Kuran'ın Yapısı) adlı kitabında, Kuran hakkında şu yorumda bulunmuştur:(himyata ) Kim demiş taklit edilemez olduğu.Çokmu zor yani Kopyacılar suresi İnsanları haksızlıktan koruyan, doru yola iten Tanrı adına 1. Ya Muhammed, biz seni onlara dürüst ol diye gönderdik 2. Onlar sana inanmadılar ama Allah en iyisini bilir. 3. Ağaçtaki yaprağa, Yerdeki toprağa Salkım, salkım kiraza Çorbadaki kekiğe andolsun ki sen onlara doğrusunu verdin. 4. Senden önce de onlara doğruyu verenleri gönderdik. Onlar yalancı, sahtekar dediler. Allah en doğrusunu bilendir. 5. Biz Zekeriya’ya da ayetler gönderdik, İbrahim’e büyük varlıklar verdik, İsa’yı kundakta konuşturduk. Doğrusu Allah merhemetlidir, her şeye kadirdir. 6. Onlar Allah resulune inanmayanlardır, çareyi başkalarından arayanlardır. Allah onların ne olduklarını iyi bilir, çünkü Allah her şeyi iyi bilendir. Ama onlar yine bildiklerini okur, sana kötü söylerler. Onları cehennem bekler ama onlar bundan gafildir. Bizim senin aracılığınla gönderdiklerimize kötü dediler, bunlar yaramaz dediler, sahte dediler. 7. Onlar için bir çok kötü bir yer hazırladık. Onlar orayı bilseler Allah resulune böyle davranmazlardı. Allah, her şeye kadir, insanları doğru yola iten dir. 8. Ey Muhammed, sana yalancı diyorlar, seninle ilişkiye girmesinler diye insanları kışkırtıyorlar. Bilmezler ki onları sonunda büyük bir azap bekliyor. Allah en iyi bekleyendir. Tefsiri: Bizim 3 sokak ileride Pakistanlı Muhammed’in küçük bir bilgisayar aksesuar dükkanı var. Bu Muhammed kendine vahy geldiğini söylüyor, bayağı inananları da var ama ekmek parası için dükkan çalıştırıyor. Günün birinde müşterisinin birine ‘Kingston’ markalıdır 512 MB RAM satmış. Sattığı mal arızalı diye müşterisi malı geri vermek istemiş, bizim Muhammed hiç o taraflı olmayınca, müşteri sövüp siymiş, Muhammed’e sahtekâr, dolandırıcı diye hakaret etmiş ve RAM’i masaya çarparak başka bir dükkândan başka bir RAM almış. Bunun üzerine Allah, Muhammed’e vahiy gönderiyor ve Allah’ın sözlerine uygun olarak sattığı RAM’i inkar edenleri ne cezası beklediğini bütün müminlere ibret olsun diye bu ayeti göndermiştir. İmam Şakşubendi İbn Ram hazretlerinin (Takunyalı Ramcı diye de bilinen) İhyau ram eserinde şöyle söylemekte: Allah resulü Muhammed sağlam bir RAM sattığı halde ona (haşa) sahtekar dediler. Surenin 6. ayetinde resule sahtekar diyenlerin cehennemlik olduğu iması verilmiştir. Ayette geçen ‘gafildir’ sözcüğünden anlaşılmakta ki, eğer onlar cehenneme gideceklerini bilselerdi, RAM’i masaya çarpıp, resule sahtekâr demezlerdi. Resulün Allah’ın gönderdiği ilham ile sattığı RAM asla (hâşâ) bozuk olamaz. Çünkü resule bu RAM’i sat diyen bizzat Allah’tır ve Allah asla (hâşâ) yanılmaz. Allah’ın yanılmazlığına dair delil ise bizzat 4. ayetten anlıyoruz. RAM bozuk diye masaya çarpıp giden kâfir, nasıl kullanılacağını bilmediği bir malı alıp kendi ahmaklığı yüzünden resule çatmaktadır. Fakat surenin bütününden anlaşılacağı gibi, Allah’ın resule yanlış bir RAM sattıracağı mümkün değildir. Resulün bu müşterisi, resulü rencide etmek için bu ahlaksızlığı yapmış olduğunu, Allah’ın ayetlerini inkâr eden bir kafir olduğunu yine surenin bütünündeki ifadelerden anlıyoruz. Bu hadisten yola çıkarak satın alınan RAM bozuk denilemez. Gerçi surede adı geçen RAM kesin olarak Allah tarafından resule bizzat gönderilendir ve bugün satılan RAM’lerin hepsi de Allah tarafından gönderilen değildir. Ancak hangi RAM Allah tarafından gönderildi, hangisi gönderilmedi diye ayırt etme olanağımız olmadan, müminin bilmeyerek günaha girmemesi için, aldığı RAM bozuk olsa da bunu geriye vermemeli. Çünkü geriye verdiği RAM eğer Allah tarafından doğru olarak gönderilmiş biri ise, mümin günah işlemiş olur ve, Allah korusun, cehenneme gider. RAM, bilgisayar aksesuarı olduğundan, diğer bilgisayar aksesuarı olan fakat hakkında ayetler olmayan parçalar için de aynı hükümler geçerlidir. Bu kanıya İslam âlimleri icma yoluyla kıyas yaparak varmışlardır. Çünkü suredeki fiilden daha önemli olan anlama bakmak gerekir. Çünkü resulün masasına RAM bozuk diye çarpan, bunu RAM için değil, resulü rencide etmek için yapmıştır. Her türlü bilgisayar aksesuarını bozuk diye geri vermek her defasında resulü rencide etmek istenen fiili hatırlatacağından, bundan kaçınmalıdır, en iyisi hiçbir söz söylemeden yeni bir aksesuar almalı. Tabii ki Allah daha iyi bilir. İNTİKAM SURESİ. 1. biz değilmiyiz size bu canı veren 2. almasınıda en iyi biliriz. 3. dedilerki "bu muhammed delidir" üzüm üzerine andolsunki o deli değildir. 4. muhammedin üzerine and içerimki o sözler muhammede değil bana aittir. onun hiçbir sucu yoktur. 5. şüphesizki allah en iyi gören ve bilendir. 6. deki; aranızdan haksöz denen bir kafir bu kuranın benzerini yazdı. 7. siz o kafiri bana bırakın. ona en iyi işkencelerinizi uygulayacağız. çünki beni yalancılardan yapmıştır. 8. o kafiri karşımızda iken bir görsen. çaresizlik içinde titrerken. o azabı tatarken cehennemimde. sizlerede artık o azabı seyretmek düşer. ama tövbe ederse allah çok bağışlayıcı ve merhamet edicidir. sadakallahhulazimi. ODUN suresi 1.Güneş’in odunu bitince 2.Onu alevlendirecek maden bitince 3.Güneş gözden kaybolunca 4.Gök kararınca 5.Ey Muhammed, de ki; Cehennem sıcağı onları yutarken, dağlar ilahi ateşten kaynarken, o zaman hakikati anlayacaklar ve pişman olacaklar. Göğün sekiz katı yok olurken, ortalık alaca karalık olurken, ağaçların yaprağı bahar’da kururken anlayacaklar rabbim nelere kadirmiş. Allah her şeye kadir olandır. 6.Bizim sözlerimize inanmayanlar füzyon ateşinde yanacaklar, sen füzyon ateşi nedir bilirmisin? Onları sonunda cehennem bekliyor. Allah’a inanan müminleri yeşil bahçeler, kilo aldırmayan hamburger ağaçları, kafir malı olmayan cola, mümin icatı whisky ırmakları bekliyor. Onlardan kanasıya yiyecekler, içecekler, onlara helal kıldığımız 90-60-90lar hizmet edecekler. 7.İki taş birbirine vurunca çıkan kıvılcımda, bilen için Allah’ın hikmeti vardır. Akıl sahibi olanlar buna inanır. İnanmayanlar gözleriyle görseler, bunlar masal derler. Allah, her şeyi en iyi bilendir. Not: Surenin 7. ayeti, peygamber efendimiz sav. bundan 1400 yıl önce insanların roketlerle uzaya gideceğini bilmişliğini ispat ediyor. Buradaki 'iki taşın birbirine vurunca çıkan kıvılcımda bilen için Allah'ın hikmeti vardır.' demek, insanların bir gün ateşin sayesinde bir hikmete kavuşacağını haber eder. Uzay araçlarının iki ayrı maddeden oluşan yakıtlar kullandığını göz önüne getirirsek, iki taşın birbirine vurmasını anlarız. Kıvılcım olarak ortaya çıkan enerji, roketlerin arkasından çıkan ateşe açıkça işaret etmekte. Hikmet işte buradadır. Peygamber efendimiz sav. 1400 yıl önce bu sırrı bilmiş çünkü Allah, akıl sahibi olanlar için hikmet var diyor. En akıllı insan peygamber sav. dır. Gözleriyle görseler bile inanmayanlar sözlerinin, bugün hala insanların ay'a gittiğine inanmayan insanların var olması sayesinde şüphe götürmeyecek bir şekilde kanıtlanmıştır. 1400 yıl sonra insanların ay'a gideceği bilinmiş olduğu gibi, bunu inkâr eden insanlarında olacağı bu ayet'te açıkça belirtilmiş. Ayrıca, Allah'ın her şeyi en iyi bilen olduğu bir kez daha bu ayet sayesinde delillerle kanıtlanmıştır. rahman ve rahim olan allahın adıyla. Kadın suresi 1. resulüm deki: biz her erkeğe 4 kadın verdik halamı bana iman etmeyeceksiniz. 2. yoksa benden daha vazla veren başka bir allahmı var. 3. yok iş onların sandığı gibi değildir onlara 4 değil 400 karı bile versen onlar yinede iman etmezler. 4. senin sol cinselliğinin üzerine yemin olsunki onlar asla iman etmeyecekler. çünki rabin onların gözlerini kör etti. onları saptırdı allah kimi saptırısa onu artık yola getiren olmaz. o herşeye gücü yeten herşeyi hakki ile bilendir. 5. içlerinden bazıları sana 9 yaşında bir bakireyi nasip ettiğimiz için çok kızdılar. deki: size ne oluyor yoksa kıskandınızmı. yok iş onların sandığı gibi değildir onların çokları bilmiyorlar. 6. dedilerki muhammedi nasıl evletlığının karısı ile evlendirirsin. onlar anlamaz cahillerdir. o allahki dilediğini yapar. ona engel olacak kimdir? 7. resulüm sen onlara bakma onlar sapıtmış bir topluluktur. sen sana verdiklerimiz ve vereceklerimizi düşün. biz onları bu kısa vakitte bıraktık sonra dönüşleri bizedir. 8. düşünmezlermi sana bir bayan değilde bir oğlanmı verecektik. işte allah böyle misaller vererek onları. şaşırtır. o herşeyi saptıran herşeyi yamultandır. 9. biz bunlar gibi pek çok nesli helak ettik. onlarda bunlar gibi beni yalanladılar. ama biz onların üzerine gönderdiğimiz rahman ve rahim olan allahın adıyla. sex suresi. 1. resulüm deki: biz her erkeğe 4 kadın verdik halamı bana iman etmeyeceksiniz. 2. yoksa benden daha vazla veren başka bir allahmı var. 3. yok iş onların sandığı gibi değildir onlara 4 değil 400 karı bile versen onlar yinede iman etmezler. 4. senin sol ta...ağının üzerine yemin olsunki onlar asla iman etmeyecekler. çünki rabin onların gözlerini kör etti. onları saptırdı allah kimi saptırısa onu artık yola getiren olmaz. o herşeye gücü yeten herşeyi hakki ile bilendir. 5. içlerinden bazıları sana 9 yaşında bir bakireyi nasip ettiğimiz için çok kızdılar. deki: size ne oluyor yoksa kıskandınızmı. yok iş onların sandığı gibi değildir onların çokları bilmiyorlar. 6. dedilerki muhammedi nasıl evletlığının karısı ile evlendirirsin. onlar anlamaz cahillerdir. o allahki dilediğini yapar. ona engel olacak kimdir? 7. resulüm sen onlara bakma onlar sapıtmış bir topluluktur. sen sana verdiklerimiz ve vereceklerimizi düşün. biz onları bu kısa vakitte bıraktık sonra dönüşleri bizedir. 8. düşünmezlermi sana bir bayan değilde bir oğlanmı verecektik. işte allah böyle misaller vererek onları. şaşırtır. o herşeyi saptıran herşeyi yamultandır. 9. biz bunlar gibi pek çok nesli helak ettik. onlarda bunlar gibi beni yalanladılar. ama biz onların üzerine pişmiş çamurdan taşlar atan ebabiller gönderdik. Bak görki rabbinin intikamı nasıl dehşetli olmuş.İşte rabbin olan allah budur. 10. biz dileseydik elbette onları hidayete erdirirdik ama hiç düşünmezlermi o zaman cehenneme kimi atacaktık. onlar aklını işletmeyen bir topluluktur. sadakallahhülazimi.. YALAN suresi İnsanları haksızlıktan koruyan, doğru yola iten Tanrı adına 1.Biz İbrahim’i Mısır kavimi’ ne denemek için gönderdik. Aklı olanlar için bunda ibret vardır. 2.Dedik ki, Ey İbrahim, senin canını, eşin Sara’nın canını korumak için sana yalan söylemeyi mubah kıldık ki bilesiniz rabbin her şeye kadirdir. Sonra İbrahim ve eşi Sara’yı Mısır’a gönderdik onları imtihan ettik. Şeytan’ın atına binmiş müşrikler Sara’nın beşeri güzelliğine vuruldular, rabbinin sözlerine uymadılar. Onlara ayrılmış büyük ceza vardır, onlar cehennem ehlinden olmuşlardır. 3.Ey Muhammed, sana istediğin kadını helal kıldık, istediğin kadar helalliklerinden kendine al. Bütün kainatı senin için yarattım, senin şerefine yıldızlarla döşedim, melekleri ve insanları ve kainattaki her şeyi sana salat getirsinler diye yarattım. Sana her şey helaldir, habibim. 4.Sonra o ahlaksızdır dediler, oğlunun karısını aldı dediler. Bilmezler mi bizim ayetlerimizi? Bilmezler mi Allah her şeye kadirdir, merhametlidir? Bilmezlermi senin kalbini bizim alevlendirdiğimizi? Sana helal kıldığımız nimetleri nasıl da inkar ederler. Akıl sahibi olanlara bu sözlerimizde nimet vardır. 5.Firavun azmıştı, Sara’ya şehvetle baktı gözü çıkasca. İbrahim rabbine sığındı, sabır etti. Biz onu büyük varlıklarla mükafatlandırdık. Allah sabreden kulunu sever. 6.Firavun İbrahim’in karısı Sara’yı kendine zevce etti, Sara isyan etmedi ve rabbine sığındı, biz onu bununla imtihan ettik. Allah her şeyi iyi bilir. 7.Firavun İbrahim’e bol zenginlik verdi, onları biz verdirdik. İbrahim sabredenlerdendi. Sonra Firavun çok kızdı, nasıl olurda zevceni benim koynuma girmesine izin verirsin dedi. Bilmiyordu ki biz onları imtihan ettik. Onlar için cehennem hazırdır. 8.Biz onları çok rızıklandırdık, bol mallar verdik. Firavun ebediyen cehennem ateşinde yanacak, onlar için kurtuluş yoktur. Allah’ın imtihanına karşı geldiler. 9.Ey Muhammed, sana dil uzatıyorlar, zevceni sana yakıştıramıyorlar. Kafirler bilmez ki bizim sana her kadını helal kıldığımızı, seni cennete girmeden evvel cennet ödülleriyle mükafatlandırdığımızı. Onlar Allah’tan daha iyi mi bilecekler sanıyorlar? Hepsi de cezalarını alacaklardır. 10.Dağların eridiğinde, ırmakların kuruduğunda gözlerinin perdesi açılacak ama çok geç olacak. Onlar Allah’ın lanetli kullarındandır. Nuh aleyhisselam a karşı geldiler ve sonra onları helak ettik. Nuh’un eşi cehennemde ebediyen yanacaktır. 11.Haksözün, gözü kör olsun, oldu da. Nasıl olur da bizim ayetlerimzi kısıtlı aklıyla anlatmaya kalkışır? Ona cezaların en büyüğü kesildi. Ebediyen cennette hizmetçi olarak kalacak fakat cennet nimetlerinden ona nasibimiz yoktur, müminlerin istediğini yapacak. Kalpten inanan mümine bunda sonsuz ibretler, nimetler vardır. Allah merhametlidir, bağışlayandır. 12.Ey Muhammed, İbrahim’e kardeşi Sara’yı helal kıldık, canını kurtarmak için Firavun’a karısını vermesini emrettik. Şimdi sana müminlerin anası Ayşe’yi ve teyze kızın Zeyneb’i helal kıldık diye seninle alay ediyorlar. Oğulluğunun karısını aldı diyorlar. Onlar nasıl da fitne yapanlardır. Bizim ayetlerimizi nasıl da inkar ediyorlar. Andolsun onları cehenneme odun olarak sokacağım. Allah resulüne nasıl da çamur atıyorlar. Allah en iyi çamur atandır, her şeye kadirdir. 13.Davut’a Betşaba’yı helal kıldık ve evlendirdik. Sana her şey helaldir, habibim. 14.Peygambere uyan müminleri cennet bahçeleri bekliyor, onlar sonsuza kadar orada kalacaklar, gılman’lar onlara ebediyen hizmet edecekler. Allah en dorusunu yapar. Tefsir: İbrahim’in eşi Sara ile Mısır’a gelmesini anlatan ayetlerdir. Peygamber sav. Ayşe anamızı zevce aldıktan sonra inmişlerdir. Müşriklerin saldırısına maruz kalan peygamber sav. çok üzülür ve Allah cc. çok sevdiği peygamber’ e(sav) bu ayetleri gönderir. Olağan hallerde yalanı yasaklamış Allah, burada can güvenliği durumunda yalanın mubah olduğunu İbrahim peygamber vesilesiyle bizlere bildiriyor. Kendi eşini hiç kimse başka erkeklerle paylaşamayacağı gibi İbrahim peygamer de paylaşmak istemezdi. Allah’ın (cc) emri üzere ve ona sonsuz itaat içinde kullara sabır açısından ibret olmak için Mısır Firavunu’nun eşi Sara’yı zevce olarak sarayına almasına müsaade etmiştir. Burada İbrahim peygamberin Allah için gösterdiği büyük fedakarlık asıl ibrettir ve bunun delili bizzat ayetin kendisidir. Allah cc. bizlere bu ayetlerle, can güvenliği için yalanın mubah olduğunu anlattığı gibi aynı zamanda onun emirlerine itaat etmenin sonunda mükâfatlar olduğunu anlatıyor, nitekim müşrik olan Firavun bizzat İbrahim peygambere büyük zenginlikler veriyor. Bu ayetten aynı zamanda müşriklerin malının müminlere helal olduğunu da açıkça anlamaktayız. Bu surenin müminler için başka bir önemi ise, peygamberler Allah’ın helal kıldığı her kadın ile evlenir, hatta evlenme zorundadır diyebiliriz çünkü Allah cc nin lütfünü geri çevirmek kafirliktir. Sara anamız İbrahim peygamberin, baba bir ana ayrı kardeşidir fakat o zamanlar mümin sayısı çok az olduğundan ve yoksa İbrahim peygamberin evlenebileceği mümin kadın olmadığından Allah cc. İbrahim peygambere kız kardeşi Sara ile evlenmeye müsaade etmiştir. Ayette buna isnad ederek peygamber sav. İçin önemli haberler var. Peygamber Zeyd İbn Harise’nin eski eşi Zeyneb anamızla evlenmesi müşriklerin ‘Muhammed, oğlunun karısını aldı’ laflarına sebep olmuştur. Peygamber sav. Oğulluğunun karısını almamıştır çünkü Allah cc. başka ayetlerle İslam’dan, müşriklerin bir geleneği olan evlatlık müessesini kaldırmıştır. Böylece Zeyneb anamız her hangi bir kadın gibi peygambere düşer olmuştur. Allah’ın yazdığı bir zevce’nin neden daha önce birileriyle evlendiğini soranlar olmuştur fakat buradaki hikmeti görmeden bunu anlamak mümkün değildir. Şöyle ki: Bir kadın ve erkek eğer Allah tarafından birbirine yazılmış ise bunu Allah’tan başka hiçbir kuvvet değiştiremez ve mutlaka Allah’ın dediği olur olduğunu müminlere ibretle anlatmak içindir. Müminler bu ayetle bilirler ki, Allah’ın dediğinden başka bir şey olmaz. Yüce peygamberimiz sav. Ayşe anamızı dokuz yaşında gerdeğe aldığını sahih hadislerden biliyoruz. Allah’ın yanılamaz olduğunu bildiğimize göre burada da bir hikmet vardır. Allah bize çok şeyleri ayetleriyle bildirmiştir fakat her şeyi bize bildirmemiştir. Allah hükümlerinin evrenselliği ışığında bu hikmetin daha çok ileri bir zamanda ortaya çıkabileceği olasılığını da hiç unutmamak gerekir. Davut peygamber’in Betşaba ile evliliği de onun zamanında saldırılara yol açtı. Tevrat’ta Davut peygamberin Allah tarafından cezalandırıldığı yazmakta fakat tahrif edildiği ayetle kesin olan bir Tevrat’ın ifadelerine çok temkinli yaklaşmak zorunludur. Can güvenliği söz konusu olunca yalan söylemenin mubah olduğunu, aynı zamanda Allah’ın imtihanını kazanmak için zevcesini müşriklerin koynuna sokmanın, Allah’ın dediğinin mutlak surette olacağının delili olarak bu sure şanlı kitabımıza Allah cc tarafından konulmuştur. Allah istemeseydi surede anlatılan hiç bir şey olamazdı, dolaysıyla surede anlatılan her şey Allah’ın rızasıyla olduğu kesindir. Gözleri kör olsun ayeti hem fiili hem mecazi bir durumu ima etmekte. Kişinin gözleri görmez hale gelebileceği gibi, önündekini göremeyen bir kişiye söylenen ‘kör’ sözcüğü de olabilir. Ayetten kesin anlaşılan, Haksöz, kendi başına Allah kelamını yorumlamış ve çarpıtmış olmalıdır ki, en günahkar kulunu dahi cehenneme atacağını söyleyen Allah, gılman’ı cennete cezalandıracağını söylüyor. Buradan anlıyoruz ki, kim ise peygamber sav. ın çizgisinden sapar, en büyük cezayı hak eder. Allah, en iyisini bilendir.
  16. Canı pahasına bile olsa gerçekleri (dinlerin tamamının hurefe olduğu ) korkusuzca dile getiren o büyük insanı saygıyla anıyorum
  17. Arkadaşi verdiğn bektaşi örneğinin benim konumla uzaktan yakından alaksı yok.Ben kuranda şu var veya bu yok gibi bir iddada bulunmuyorum ki. Dikkat edininşz; kuranı bir ayetinde A dediğine başka bir ayettünde B diyerek çelşkiye düştüğünü kanıtlıyorum. İstediğiniz kadar yemin edin yemin billah ile bir yere varamazsınız.İşte herşey apaçık ortada.Sizde çelişki olmadığını isbat edin ama lütfen alakasız örneklerle konuyu çarpıtmaya çalışmayın Sokak kabadayısı meselesine gelince. Domuzlar,köpekler, eşekler,sapıklar,hayvanlar şeklindeki ithamları ancak insanlar yapar.Ben ayetleri tek tek yazdım, kafamdan uydurmadım Sizin maneviyatınız, kutsalınız varsa benimde var. Ben inanmıyorum dolayısıyla bana hiç kimse inanmadığım için bunları yakıştıramaz ******** bile. Bu ne saçmasasapan mantıktır böyle,sizin allahnız istediği gibi sövecek bizde oy yarabbim şükür diyip susacakmıyız ? Bir daha hatırlatıyorum . Eğer inanmayanlardan saygı bekliyorsanız kurandaki bu hakaret içeren ayeteleri ince çıkarın sonra böyle bir şey bekleyin Himyata adlı şahsa gelince. Oda konuyla alakası olmayan bir yığın alıntılarla meseleyi örtmeye çalışmış. Konumuz kuranda sözde mucize varmı,bilimsel gerçeklere uyuyormu değil,kurandaki çelşkiler. Kuranda bilimsel bir tek ayet yoktur.Var idi ise müslümanlar niye bu bilimsel buluşları kurandaki bilgilere dayanarak daha önce bulmadılar diye soraralar adama.Bilim adamlarının tespitlerini alakasız bir şeklide kurana mal etmeye çalışan ****** biridir HY. Bilim hıırsızıdır. Bir kısmını ise muhammed zaten kurandan öncede var olan bulgulardan kopya etmiştir. Mesela tatlı se tuzlu suların birbirine karışmaması, embriyonun rahimdeki evreleri gibi.Bunlar ,kuran inmeden öncede bilinen bir şeydi. İnsanlık sanki kuranın inmesiyle aniden var olmuş gibi havalara girmeyin
  18. lafa gelince bilmsellikten,akıldan bahseden müslümanlar, sorgulamaya gelince ******* diye yerin dibine batırdıkları 1500 sene öncesinin arapları kadar akıllarını çalıştırmazlar Enam 25 Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar. Enfal 31 Onlara ayetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir." Furkan 5 Yine onlar dediler ki: (Bu ayetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır. Neml 68 Andolsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir Doğru söze tebrik etmekten başka ne denir. ***** değil elbette bu insanlar muhammed bana allahtan vahiy geiyor diyor diye hemen sazan gibi atlasınlar.
  19. Enam 108 Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir. Ama kendisi bir sokak kabadayısı gibi inkarcılara söver Bakara 171 kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler Araf 179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte asıl gafiller onlardır. * Furkan 44 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar. Tevbe 28 Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir. Bakara 65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz. Maide 60 De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır. Cuma 5- Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez. Araf 176 Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler Müslümanlardan hiç bir kimse, inancımıza saygılı olun deme gibi bir hakkı yoktur.Eğer başkalarında saygı bekliyorsanız inanmayanlara hakaret içeren bu ayetleri kitabınızdan çıkarmanız gerekir devam edecek Genelde bütün müslümanların ortak inancıdır bu.Dünyada haksızlık yapanlar,kötülük yapanlar, dünyayı kana bulayanlar ahirette hesap verecekmiş,cezasını cekecekmiş. Oysaki kurana göre böyle bir şey asla söz konusu değildir.Bu inacıda bir tek şu ayete isnaden oluşturmuşlardır Zilzal 7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir. 8-Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir. Ah keşke öyle olsa, kim istemez ki. Gelelim işin aslına Özet olarak kurana göre;bir insan istediği kadar cani olsun istediği kadar haksızlık yapsın eğer allaha şirk koşmuyorsa o affedilecektir Deliller Nisa 48 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur. Nisa 116 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır. Maide 72 Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti. Kuranın zulüm tanımlaması, insanların birbirlerine karşı olan hukukuna riaeyet etmemek değildir. Kurana göre zulüm tamamen inançla ilgili ve sınırlıdır.Yani allaha şirk koşmak zulümdür Lokman 13 Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti. 82- İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır. Hani zerre miktarı iyiliğin karşılığı görülecekti.? Ama buna rağmen dünya dolusu iyiylik yapanlar,insanlığın menfaati için çalışanlar eğer kurana inanmıyorlarsa tüm yaptıkları iyilikler boşa gidecek ve cehenneme gireceklerdir Maide 5 Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helaldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır. * Araf 147 Halbuki ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar! Kehf 103- De ki: Amelleri en çok boşa gidenleri size bildirelim mi? 104- Onların dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Oysa onlar güzel işler yaptıklarını sanıyorlardı. 105- İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız Ahzab 19 (Gelseler de) size karşı pek hasistirler. Hele korku gelip çattı mı, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince ise, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dilleri ile incitirler. Onlar iman etmiş değillerdir; bunun için Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah'a göre kolaydır Muhammed 1 İnkar edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini Allah boşa çıkarmıştır. Muhammed 8 İnkar edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır Muhammed 9 Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır. Muhammed 28 Bunun sebebi, onların Allah'ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve O'nu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır. Muhammed 32 İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır. * O sadece kendisine iyi yağcılık (kulluk) yapan insanlar olmasını istediği için, insanlar savaşlarla birbirine girmiş, dünya kana bulanmış, allahın umurunda bile değildir Hatta bunun için sürekli teşvik eder kuranın allahı Nisa 84 Artık Allah yolunda öldür. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir Enfal 65 Ey Peygamber! Müminleri katliama teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kafire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Bakara 244 Allah yolunda öldürün ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir. Tevbe 111 Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında katliam yapmak üzere satın almıştır. , öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır. Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar öldürün. Kırmızı puntolu kısımlarda ayetlerin arapça orijinalinde KTL fiiili geçmektedir. ve anlamı ise öldürmek katliam yapmaktır. mealciler bunun farkında olduğu için ku kavramı savaş diye çevirerek bir nevi yumuşatmaya çalışmışlardır.Gerçi savaş ta aynı kapıya çıkmakla beraber, savunma dırımlarından savaşı bir nevi savunmak mümkündür. Oysaki verdiğim ayetlerde ise apaçık ,müslüman olmayanarın öldürülmesi cennet karşılığında teşvik edilmektedir. Diğer bir husus ise savaş kavramı arapçada; harb,tir. Dileyenler sözlüklere bakabilir. Sırf inanıyorlar diye müslümanların katliam yapmalarına cennet ödülü, ama insanlaığın menfaati için çalışanlar sırf inanmadıkları için dünya dolusu iyilik yapsalar bile yaptıkları boşa çıkıp cehennemlik olacaklar. İşte kuranın yüzlerce çelikilerinde biri daha Sayın panthea ben yıllarca kuranı arapçasından araştıran ve inanan biriydim. Uzaydan hususi olarak islamı yok etmek için gönderilmedim. Her iddia test edilir. Kuranda kendisinin test edlimesini öngörerek meydan okuyor. Bende kuranın meydan okumasına cevap veriyorum. Şu ayete isnaden Nisa 82- Onlar hâlâ Kur'ân'ı gereği gibi düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı mutlaka onda birçok çelişkiler bulurlardı. Evet kurandaki çelişkilere devam ediyoruz. Al-i İmran 159 O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever Şura 38 Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar. Şimdi yukarıdaki ayetlerle çelişen ayatlere gelelim Hucurat 49/1- Ey iman edenler, Allah'ın Resûlü’nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. 49/2- Ey iman edenler, kendi tezilerinizi peygamberin tez,inin üstüne çıkarmayın birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider 49/3- Şüphesiz, Allah’ın Resûlü’nün yanında tez,lerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır Hani peygamber etrafındaki insanlara iş hususunda danışacaktı ?İnsanlar kendi tezlerini öne sürmeden nasıl iştişare olacak, açıklayabilecek bir babayiğit varsa gelsin beriye? Not,hucurat suresindeki SAV kelimesi mealciler tarafından ses diye .arpıtılmıştır..Sav türkçe lisanına girmiş bir kelimedir ve anlamı ''tez/iddia'' demektir. Çoğulu esvat,tır 2. Ya eyyühellezıne amenu la terfeu esvateküm fevka savtin nebiyyi ve la techeru lehu bil kavli ke cehri ba'dıküm li ba'dın en tahbeta a'malüküm ve entüm la teş'urun 3. İnnellezıne yeğuddune asvatehüm ınde rasulillahi ülaikel lezınemtehanellahü kulubehüm lit takva lehüm mağfiratüv ve ecrun azıym hucurat suresindeki ayetler carpıtılmış anlamı ile yani ''ses'' olarak kabul edilse bile yinede çelişki gitmemektedir. Zira insanların konuşmadan, seslerini çıkarmadan müşavere yapmalrı olanaksızdır .Oysaki seslenmek arapçada DUA kökünden gelir 49/4 te geçmektedir. 4. İnnellezıne yünaduneke miv verail hucürati ekseruhüm la ya'kılun 49/4- Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor. Aslında hucurat 4 e kadar muhammed, tanrı adına kesin sesinizi yoksa yaktım çıranızı demektedir . Olay bundan ibaretttir devam edecek kehf 80- "Oğlana gelince, onun ana-babası mümin kimselerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk." 81- "İstedik ki Rabbleri onun yerine kendilerine ondan temizlikçe daha hayırlı ve daha çok merhamet eden birini versin." Burda korkan kim ? Eğer bu söz allaha ait ise korkmak allahın yüceliğine gölge düşürür.Eğer bu söz musanın yanındaki kişiye ait ise ,bu kişi hangi yetkiyle masum bir çocuğu suç sabit olmadan öldürür.Zira korktuk demek bu böyle olabilir ihtimal vardır anlamındadır. İhtimal üzerine bir çoçuğu katletmek cnayet değilmidir Neyse tüm bunları müslüman kardeşleri daha fazla üzmemek için mecaz anlamda diye geçelim.Asıl gelmek istediğim can alıcı nokta başka. İsra 61- (Yine unutma ki) Bir vakit meleklere: "Âdem'e secde edin" demiştik. İblis'ten başka hepsi secde ettiler. O ise: "Ben bir çamurdan yarattığın kimseye mi secde ederim?" demişti. İsra 62 Dedi ki: "Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!" 63- Allah buyurdu ki: "Haydi git! Onlardan kim sana uyarsa, şüphesiz ki, cezanız cehennemdir, hem de mükemmel bir ceza. " 64- "Onlardan gücünün yettiğini yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas! Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol! Ve onlara vaadlerde bulun." Fakat şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaad etmez. Hicir 30- Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler. 31- Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti. 32- Allah buyurdu ki: "Ey İblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?" 33- İblis şöyle dedi: "Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim." 34- Allah şöyle buyurdu: "Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin." 35- "Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir." 36- İblis: "Rabbim! Öyle ise insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver" dedi. 37- Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin." 38- "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..." 39- İblis şöyle dedi: "Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!" Allah , bir taraftan müminleri saptırmasın diye masum bir çoçuğu bile bir kulu vasıtasıyla öldürtüyor ,diğer tarafta kıyamete kadar şeytan diye bir mahluku bütün yarattığı kullarının başına musallat ediyor ve onları saptırması için ona kıyamete kadar izin veriyor ? devam edecek Ahzab 40- Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir. Bu ayeti anlmak için bir kaç ayet gerisine bakmamız gerekiyor Ahzab 37- Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir. Arap adetlerine göre bir insanın evlatlığı öz evladı gibi kabul ediliyor. Mirastan pay bile alıyor.Fakat muhammed evletlığı zeydin karısı ile evlenince ,çevreden eleştiriler geliyor ve bunun üzerine ahzap 40 iniyor ( aslında muhammed uyduruyor ayetleri) Hernekadar etik açıdan uygun olmasa bile yinede işin aslı muhammedin dediği gibi.Yani muhammed hiç bir kimsenin öz babası değil tabi zeydin,de. Ahzab 6 Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (mirasçılık bakımından) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır. Muhammed inananların babası değilse, onun hanımları nasıl inananların anası olur. ? Şimdide şu ayet bakalım Mücadele 2 İçinizden zıhar yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır. Neymiş işin aslı. Demekki bir kadının bir erkeğin anası olabilmesi için onu doğurması gerekiyormuş. Doğrusuda budur zaten. Yani lafla peynir gemisi yürümüyormuş.Kuran lafla peynir gemisi yürütenlere ne diyor mücadele 2 de Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Peki öyleyse ahzab 6 daki Peygamberin hanımları müminleri analarıdır şeklindeki,çirkin ve yalan söz kime ait. Allaha mı , muhammede mi ?Zira müminleri peygamberin hanımları doğurmadı.
  20. Şu saçmalığa bakarmısnız. Ama gayet normal. Baştan sona ****** ve çelişkilerle dolu olan kuranın savunulmasıda elbette *** bir şeklide olacak Ceza imiş. Peeeeeeeeeeeeeeh Boşayan erkek değilmi ? Eeee peki erkeğin işlediği bir sucun cezasını kadın niye çekiyor.Kuran mademki evlilliğin tekrar oluşumu için böyle bir ceza öngörüyorsa erkek gidip başka bir erkeğin ****** yatsın Niye kadın ? Mideniz kaldırıyormu ?
  21. Sadece islam değil tüm dinler sorgulamakla zaman kaybetmeden tamamı tarihin çöp sepetine atılmalıdır. İnsanlar ancak o zaman hurefelerin korkunç baksısından kurtulup hakiki anlamda aydınlanarak insanlık adına bir şeyler üretebilirler.Dinler devam ettiği sürece tanrıya kullukmadı altında kaosi vahlet ve savaş hiç bir zaman bitmeyecektir Merak edenler binlerce sene geriye şöyle bir baksınlar.Dinler kan ve ölümden başka bir şey getirdidklerini görebilecekler mi acaba ?
  22. Hayırlı Gecelerin Şerri Kandiller Kur'an'ın önermediği, peygamberimiz (sav)'in hayatında yer vermediği ve sahabe döneminden çok sonraki dönemlerde ihdas edildiği anlaşılan beş adet "uyduruk" gecemiz(!) var. "kandil geceleri" adı altında kutsanan ve kutlanan bu "mübarek"(!) geceler şunlardır: Rebiyülevvel ayının on ikinci günü "mevlid kandili"; Recep ayının ilk cuması "regaib kandili"; Receb'in yirmi yedinci günü "mirac kandili"; Şaban ayının on beşinci günü "berat kandili" ve Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi "kadir kandili". Mevlid kandili: peygamberin , miladi 571 yılında, hicri aylardan Rebiyülevvel ayının on ikinci gecesinde doğmuş olmasına atfen icad edilmiş bir gecedir. Regaip kandili: Regaip, elde edilmesi arzu edilen değerler anlamına gelmektedir. Allah'ın kullarına bol bol rahmet ve bağışta bulunduğuna inanılan gece olarak Recep ayının ilk perşembesini cuma gününe bağlayan gece olarak icad edilmiştir. Miraç kandili: Recep ayının yirmi yedinci gecesinde peygamber efendimizin göğe yükselerek Allah'la buluşmasına(!) atfen icat edilmiştir; Şaban ayının on beşinci gecesi kutlanan "berat kandili" ise günahlardan, borçlardan ve her türlü cezadan kurtulma anlamına gelmektedir. Ramazan'ın yirmi yedinci gecesi olarak kutlanan "kadir kandili" ise Kur'an'ın indirildiği geceye atfen icat edilmiştir. Din adına uydurulan bu türden kutsal gece ve günlerin, İslam aleminde büyük bir kabul görmüş olması ve müslümanların müslümanlığına, dolayısı ile İslam’a büyük yarar sağladığı konusundaki ittifak; din adına uydurulmuş şeylerin, gerçek dinin yerini nasıl almış olduğunun açık bir göstergesidir. Bu türden gün ve gecelerin kutlanmasından ve kutlanma şeklinden Kur'an'da bir tek kelime bile söz edilmemektedir. Keza, Allah rasulü ve sahabesinin hayatında da kutladıkları kutsal gün ve gece bulunmamaktadır. Buna rağmen daha sonraki dönemlerde müslümanların inancında ve hayatında bu kadar önemli yer alması, "cahiliyenin" yeniden İslam'a sızmış olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kuşatılmışlık öylesine baskın bir durumdadır ki: bunların bidat ve hurafe olduğuna inanan bir çok kimse dahi halkın levminden korktuğu ve itibar kaybetmemek için susmayı tercih etmektedir. Ciltler dolusu kitaplarla bu türden gün ve gecelerin önemi anlatılmış olunsa da, yararları (!) saymakla bitirilemese de, eşi ve benzeri olmayan kutsal şeyler olarak görülseler de aslında bunların cahili düşüncenin uydurması olduğunu Kur'an'la akleden herkes anlamaktadır. Birazcık olsun gerçeği idrak etmiş olanlar şu gerçeği görmektedirler: müslümanların İslam’dan uzaklaşılmış olmalarının temel nedenlerinden biri de bu tür uyduruk gün ve gecelerdir. Zira, bunlar ve benzerleri uyduruk şeylerle İslam’ın içi boşaltılmıştır. İslam’ın hayata hakim olmasının, hayatın tamamını kapsamasının önüne geçilmiş; müslümanların Kur'an'la bağlantıları kesilmiştir. Farkında olunsun veya olunmasın, hangi niyetle yapılmış olunursa olunsun bu tür bir anlayış sonuç olarak Kur'an'dan uzaklaşma, onu terk etmeye neden olmuştur. Bu aslında küfre rucu etmenin değişik bir versiyonudur. Kur'an'ın hakimiyet alanın daraltılmasıdır. Diğer bir deyimle dinin ruhbanlaştırılmasına geçiş sağlamada önemli bir kırılma noktasıdır. Kur'an'da süreklilik esastır. Kur'an zamanın ve hayatın tamamına hiçbir boşluk bırakmaksızın hakim olmak istemektedir. Zamanın ve mekanın tamamı Allah'ındır. Allah'ın yanında üstün zaman ve mekan yoktur. Hiçbir gün ve zaman bir başka gün ve zamandan üstün değildir. Günah ve sevap, hayır ve şer işlendiği zamana ve güne göre artıp eksilmez. Artma ve eksilme amele göre belirlenmektedir. Hangi zaman diliminde veya günde yapılmış olunursa olunsun o zamanın ve günün yapılan şeyin değerini arttırma ve eksiltme gibi bir özelliği yoktur. Haram olan bir şeyi yapan kimse bunu ne gün ve zamanda yaparsa yapsın haramlığın derecesine etkisi olmaz. Veya sevap olan bir şeyi yapan bir kimse bunu ne zaman ve gün yapmışsa yapsın, zaman ve gün o sevabın derecesini etkilemez. Ne var ki gereğince akletmeyenler araçla amacı birbirine karıştırdığı için bu gerçeği kavrayamamaktadırlar. Elbetteki Kur'an, başta kadir gecesi olmak üzere Ramazan ayı, cuma günü, Kâbe, Arafat, Mescid-i Haram gibi birçok gün ve mekandan söz etmektedir. Ancak, Kur'an'ın bunlardan söz etmiş olması bizatihi o gün ve mekanların bir önemleri olmasından değildir. O günleri ve mekanları önemli kılan şey onlarda yapılması istenen ibadetlerdir. Yani kutsal olan, bizatihi Ramazan ayının kendisi değil, o ayda oruç tutulmasıdır. Kutsal olan kadir gecesinin kendisi değil, Kur'an'ın o gecede indirilmiş olmasıdır; önemli olan cuma gününün kendisi değil, cum'a namazıdır. Bu gün ve mekanların önemli oluşlarının nedeni bu gün ve mekanların kendileri değil, onlarda yapılan ibadetlerdir. Yoksa bütün yeryüzü ve bütün zamanlar Allah'ındır. Örneğin oruç Rama-zanda değil de Muharrem ayında olsaydı o zaman Muharrem ayı önemli olacaktı. Demek ki önemli olan ayın kendisi değil oruçtur. Diğer bir deyimle oruç Ramazan ayı için değil Ramazan ayı oruç için vardır. Cuma namazı cuma günü için istenme-miş, cuma günü cuma namazı için seçilmiştir. Eğer cuma gününde cuma namazı olmasaydı, cu-manın gün olarak diğer günlerden bir farkı olmayacaktı. Eğer oruç olmasaydı Ramazan’ın diğer aylardan bir farkı olmayacaktı. Eğer Kur'an kendisinde indirilmeseydi kadir gecesinin diğer gecelerden bir farkı olmayacaktı. Şu husus çok önemlidir: Kur'an bizden devamlı müslüman olmayı mı yoksa belli gün ve gecelerde müslüman olmayı mı istiyor. Cennetin bedeli "devamlı müslümanlık" mıdır yoksa belli gün ve gecelerle yetinen müslümanlık mıdır? devamlı müslüman olmak mı daha doğrudur yoksa belli gün ve gecelerde müslüman olmak mı?. Kur'an bizden, İslamı, hayatın ve zamanın tama-mına hakim kılmamızı istemektedir. Kur'an, müslümanın, müslümanlığının sürekli olmasını istemektedir. Kur'an, müslüman'ı İslam’ın tamamından sorumlu tutmaktadır. Sadece belli gün ve gecelerde ve belli ibadetlerle sınırlı bir islam anlayışı Kur'an da yoktur. Yalnızca belli gün ve gecelerde ve belli ibadetler ne Allah'ın, ne de peygamber(sav)'in kabul edebileceği tarz bir müslümanlık değildir. Allah ve rasulü müslümanları hayatın tamamında, İslam’ın tamamından sorumlu tutmaktadır. Müslümanlık yalnızca belli gün ve gecelerde yapılan şeylerden ibaret değildir. O hayatın tamamını kuşatmıştır. Ona inancı ve saygısı olan, onun belli bir kısmıyla yetinmez. Haftada bir gün namazla, belli gecelerde sabaha kadar ibadetle, bir ay oruç tutmakla müslüman olunmayacağını bilir. Kur'an, kendisine iman eden ve tâbî olanlardan, hükümlerinin tamamına uymasını istemektedir. Yalansız bir hayat, hilesiz bir ticaret, malıyla ve canıyla Allah yolunda cihat, Allah'ın verdiği nimetlerden infak, İslam’ın hayata hakim kılınması için mücadele, cömertlik, muhtaçlara yardıma koşma , dürüst olma kısacası insana ve hayata dair her konuda Kur'an'a tabi olmaktır müslümanlık. Kurtuluş Kur'an'ın tamamına tabi olmaktadır. Onun gösterdiği yoldan gitmektedir. Yaşadığımız hayatta Kur'an'ın tanımladığı bir İslam yoksa, müslümanlar Kur'an'ın öngördüğü müslümanlar değillerse, bunda "araçla" "amacı" birbirine karıştıran çarpık düşüncenin çok büyük payı vardır. Güya masumiyet ve güzellik adına, güya iyilik ve hoşgörü adına İslam’ı zamana ve mekana göre bir din haline getirenler içinde bulunduğumuz durumun müsebbibleridir. Bu çarpık zihniyetin ürettiği anlayışta aslında İslam’ın hayatın tamamına hakim olma talebi pasifize edilmektedir. Bu çarpıklığın, yalnız Kur'an'la bağını koparmış, cahili düşüncenin rotasına girmiş olanlarda değil, ömrünün büyük bir kısmını Kur'an'la geçirmiş olanlarda da bulunması anlaşılır gibi değil. 2 Kasım 2005 tarihli zaman gazetesindeki köşesinde Ali Bulaç bu çarpık düşünceyi şu şekilde sergilemektedir. "Allah bize zaman zaman kurtuluş(felah) fırsatları vermektedir: Ramazan ayı, cuma günü, kadir gecesi, Mescid-i Haram (Ka'abe'nin tavafı, Arafat, Müzdelife, Mina ve diğer iki mescidin (Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa) bereketine iştirak etmek, bu kurtuluşun imkanlarıdır." Bu tespit ilk bakışta masum görülse de zihniyet olarak Kur'an'ı bir bütünlükten uzak, indirgemeci bir anlayışı ortaya koymaktadır. Aslında bütün inanç ve düşüncelerde kutsal gün ve geceler var. Bizdeki kutsal yer, gün ve geceleri uyduranlar, insanları inandırmak için yalanlarını peygamber efendimize söyletmişlerdir. Bu konudaki hadislerin tamamı uydurmadır. Zira Allah'ın rasulü Kur'an'a ters bir söz söylemez. Zaten hadis kritiği yapanlar da bu hadisleri sahih bulmamaktadırlar. Birazcık aklı olan bu hadislerin uydurma olduklarını hemen anlar. Örneğin kadir gecesi ile ilgili hadislere bakıldığında hadislerin birbirleriyle çeliştikleri, kendi içlerinde de tutarsız oldukları açıkça görülmektedir. Kadir gecesinin zamanı ile ilgili Kütüb-i Sitte'de bir çok hadis var: bu hadislerin kimine göre kadir gecesi Ramaza’nın ilk gecesi, kimine göre son on gecesinin tekli olanlarında, kimisine göre yirmi yedinci gecesi, kimisine göre tamamının her hangi bir gününde, kimisine göre on beşinci gecesindedir. şimdi bunların hangisi doğru. Peygamber (sav)'in her seferinde farklı tarih vermesi mümkün mü? Bir hadiste de Allah'ın bu geceyi önce bildirdiğini sonra da unutturduğu söylenmektedir. Güya bilinmesin ki müslümanlar bütün bir ay boyunca ibadet etsinlermiş. Biraz düşünecek olursak kadir gecesinin peygamberimiz tarafından çok net bir şekilde bilinmesi gerekir. Zira Kur'an o gecenin Ramazan ayında vahyin ilk indiği gece olduğunu söylüyor. (Bakara -185) peygamber efendimiz kendisine vahyin hangi gece geldiğini nasıl bilmez. Kadir gecesi ile ilgili hadislere içerik olarak bakıldığında da uydurma oldukları açıkça belli olmaktadır. O gece ibadetle geçirenin bütün günahlarının af edileceği, annesinden yeni doğmuş çocuk gibi günahsız hale geleceği ifade edilmektedir. Böyle bir anlayışı Kur'an yüzlerce ayette yalanlamaktadır. Günah ve sevapla ilgili, amellerle ilgili ayetlere bakıldığında hayra ve şerre zerre kadar da olsa kim ne yapmışsa karşılığını görecektir. Ayrıca kadir gecesinden bir gün önce ölene, kadir gecesinden bir gün sonra günahları tamamen sıfırlanmış olarak ölene göre haksızlık yapılmış olmaz mı? Keza geçmiş toplumların kadir geceleri yoktu. Onların günahlarını sıfırlama şansları da yoktu. Allah'ın kulları arasında böyle bir ayırım yapması mümkün mü? Kadir gecesinin gece olarak diğer gecelerden bir farkı yoktur. Onu kutsal kılan, onu şerefli ve mübarek yapan o gecede vahyin gelmiş olmasıdır. Onun bin aydan daha hayırlı olduğunun söylenmesi Kur'an'ın önemini vurgulamak içindir. Vahyin inmesi o kadar değerlidir ki inmeye başladığı geceye diğer gecelere göre bin aydan daha fazla değer katmıştır. Değer, gecenin kendisinde değil vahiy'dedir. Kadir gecesi her yıl tekrar eden bir gece de değildir. Bütün zaman içinde bir kez olan bir gecedir. O da Kur'an'ın ilk kez vahyedilmeye başladığı gecedir. Bir başlangıçtır. Kaldı ki Ramazan ayı her yıl on gün ileri geldiğinden kadir gecesi ilk Ramazanda gelmiş olsa da Ramazan’la birlikte o da öne alınan bir tarih olamaz. Ancak otuz üç yılda bir aynı Ramazan’a denk gelebilir.
  23. Evet haklısın gecekuşu,Saidi kürdi nurcuların ilahıdır..Her şey apaçık ortada.
  24. Bir hayvanı keserek kurban adı altında onu Allaha sunmak( adamak) putperstlerin adeditir وَجَعَلُوا لِلَّهِ مِمَّا ذَرَأَ مِنَ الْحَرْثِ وَالْأَنْعَامِ نَصِيبًا فَقَالُوا هَذَا لِلَّهِ بِزَعْمِهِمْ وَهَذَا لِشُرَكَائِنَا فَمَا كَانَ لِشُرَكَائِهِمْ فَلَا يَصِلُ إِلَى اللَّهِ وَمَا كَانَ لِلَّهِ فَهُوَ يَصِلُ إِلَى شُرَكَائِهِمْ سَاءَ مَايَحْكُمُونَ Enam 136) ALLAH'ın ürettiğı ekinlerden ve çiftlik hayvanlarından O'na bir pay ayırarak, kendi zanlarına göre, "Bu ALLAH' için, bu da ortaklarımızındır," dediler. Ortaklarının payı ALLAH'a ulaşmıyor; ancak ALLAH'ın payı ortaklarına ulaşıyor! Ne de kötü hüküm veriyorlar. Şimdi çok iyi biliyorum,birileri çıkıp yaptıklarının islami oldugunu savunabilmek için ama biz putlara değil sadece Allah için kurban kesiyoruz diye kendilerini aklamaya çalışacaklar.Oysaki ayette bu her iki türlü adak,,ster putlara olsun ister Allah için olsun açıkça eleştirilmektedir. Yüce Allah hayvanları insanların menfaati için yarattı, ukalalık edip tekar kendisine iade edilmesi için değil
  25. Sayın halil anlamadığınız kuran ayetlerini buraya yapıştırmayın.Size göre kuranı ancak kitap yüklü alimler anlar değilmi. Sen kimsin ? Git mezadakli alimlerini topla buraya getir onlarla konuşayım Size göre hadis olmadan kuran anlaşılmaz değilmi.Sen git mezardaki hadiscilerini kaldır onlar gelsin bana muhatab olsunlar Dürüst olun dürüst.Hem kuran anlaşılmaz dersiniz ama kurandan sizin lehinize olan ayetler ortaya kondumu hemen alakasız ayetleri buraya asarsınız.Anlamadığın ayetleri ne diye buraya asıyorsun ? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.