
haksöz
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
330 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
haksöz tarafından postalanan herşey
-
SİHİR/BÜYÜ ASLI OLMAYAN ŞARLATANLIKTIR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
Gece kuşu kardeşim cin insana kendisi zarar veremez seninle dalga geçer sen titrersin korkarsın sana şunları yap der sen kafayı yersin o pencereden atla der sen de atlarsın seni o pencereden atamaz ısıramaz zehirleyemez onu sen yaparsın büyü ile uğraşan cinler müslüman değildir Nerden biliyorsun böyle olduğunu.Cin şöyle dermiş böyle dermiş yok kendini pencereden atarmışsın. Ya siz bu safsatalara gerçekten inanıyormusnuz? Değil biri yeryüzünün cinleride bir araya gelseler,kılımı dahi kıpırdatamazlar. Sizler gibi kendi gölgensinden korkacak kadar hurafelere inannalara cinlerin bir şey demesine gerek yokki .Gök gürültüsünden bile korkup pencereden atlarsınız -
Cevabı daha önce yazdım sanırım okuyamamışsınız. tekrarlayayım" Önceki mesajlarımda Nur Suresi ile biz inananlara ne anlatılmak istendiği ifade etmiştim. Buyrunuz Efendimizin hayatına bakalım.. Peygamberin hayatına nasıl bakacaksınız.Mezarına gidip ona sorumu yönelteceksiniz.Ayet apaçık ortada.Kendiniz gibide peygamberi eğip büken biri mi sannediyorsunuz İşte "Bizzat Yaşayan Kur'an" olan peygamberimizin uygulamalarından bir kaç örnek. Yalan.Peygamber sadece kuranı yaşadı ona isnad edilen yalanları değil Bakın Hz. Peygamber o ayetleri nasıl anlamış ve uygulamış. Daha nasıl bir cevap bekliyorsunuz ki anlayamadım... Peygamber nasıl anlamış mış.Yüce Allahın elma dediğine,peygamberin armut diyebileceğinimi zannediyorsunuz? Artık Peygamberimizde örtünme ayetlerini yanlış anlamıştır yada aşağıdaki hadisler yalandır vs. tarzında yaklaşımlarda bulunmazsınız umarım. Yazdıklarım 14 asırdır bütün İslam alemi tarafından ittifakla kabul edilmiştir. 14 asırdır islam alemi diye yutturmaya çalıştığınız,ruhbanların kellesini saymaktan başka bir şey değildir Enam 115- Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir. Enam 116- Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece "zann"a uyarlar ve saçmalarlar. Buna devletimizin kurumu olan Diyanette Dahildir. Bakın bunda haklısınız. Yani bu ruhbanlardan oluşan kelle sayıısına diyenette dahlidir Buluğa ermiş müslüman bir hanımın namaz kılarken saçlarını ve diğer avret mahallini örtmesi gerektiği Hz. Aişe’den rivayet edilen bir hadis ile sabittir. Peygamberimiz (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Allah buluğ çağına ulaşmış kadının başörtüsüz namazını kabul etmez.” (Hakim en-Neysabûrû, Müstedrek; I, 251. Ebu Dâvûd, Salat, 85. No: 641. I, 422. Tirmizî, Salat, 277. No: 377. II, 215. İbn Mâce, Tahâre, 132. NO: 655. I, 214. Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 150, 218, 259. İbn Huzeyme, hadisin sahih, Tirmizî, Hasen, Hakem ise Müslim’in şartlarına göre sahih olduğunu söylemiştir.) Ayrıca Peygamberimizin eşlerinin evlerinde baş örtüsü ile namaz kıldıklarını (Malik, Salat, 10. No: 35-36) ve Peygamberimizin başı açık namaz kılan genç kızlara müdahale ettiğini ve buluğa eren kadınların başlarını örterek namazlarını kılmaları gerektiğini bildiren hadisler mevcuttur. (Ahmed, VI, 96, 236, 238; Tirmizî, Salat, 84. No: 640. I, 420; Ebu Davud, Salat, 85. No: 642. I, 422) Peygamber zamanından günümüze kadar ki uygulama da böyledir. Bu konuda İslam toplumunun ortak görüşü hasıl olmuştur. Şimdi tamda burada ama bunlar namaz kılarken söylenmiş diyenler olursa eğer bizde deriz ki: Bu ifadede "namaz kılarken" kaydı vardır, bu kayıt bizi yanılgıya düşürmemelidir; çünkü meselemiz, kadının avret yerlerinin tesbitidir, namazda örtülen yerler avret yerleridir ve yukarıdaki ifade başın avret olduğunu açıklar ve kesin olarak ortaya koymaktadır. (Ayrıca bak. Cessâs, Ahkâmu'l-Kur'ân, c. III, s. 316) "Kadının eli ve yüzü müstesna olmak üzere bedeni ve saçının avret (kapatılması gerekli uzuv) olduğunda fıkıh âlimleri ittifak etmişlerdir. Nûr ve Ahzâb sûrelerinde yer alan âyetleri ile bunları açıklayan hadîslerin, "yüz, el ve ayaklar" dışında kalan yerlerin örtülmesi gerektiğini kesin ve bağlayıcı olarak ifade ettiğinde birleşilmiştir. Çünkü, Allah Teâlâ örtünme ile ilgili âyetlerde şöyle bir seyir takip etmiş ve arka arkaya açıklamalar getirmiştir: ( Bu seyiri iyi takip edin ve okuyun.) a) Erkeklerin gözlerini haramdan korumalarını, iffetlerine sahip olmalarını istemiş, ancak bu davranışın onları ruhen temiz kılacağını bildirmiştir. Kadınların da gözlerini haramdan (cinsî arzuyu uyandıracak yerlere bakmaktan) sakınmalarını, iffetlerini korumalarını emretmiş, hemen bunun arkasından zarûrî olarak açıkta kalanlar (eller, ayaklar ve yüz) müstesnâ bütün vücudu kapatmalarını, güzel ve çekici yerlerini (zînet) nâmahreme açıp göstermemelerini istemiştir. c) Başörtülerini boyun ve göğüslerini örtecek şekilde bağlamalarını emretmiştir. d) Örtülecek ve açıkta bırakılacak yerleri sınırladığı gibi vücudunu kimlere karşı örteceğini ve kimlere karşı açabileceğini ayrıntılı olarak açıklamıştır. e) Son âyetin sonunu "Ey mü'minler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz!" şeklinde getirmiştir; bu ifade, gerek daha önceki davranışlar ve gerekse bu âyet geldikten sonra ona uymayan hareketlerin günah olduğuna, bunlardan kurtulmak için Allah'a tövbe edilmesi gerektiğine işaret etmektedir. (Nûr: 24/29-31) ). Hadislerin tamamı uydurmadır. Peygamber sadece ve sadece kurana uydu başka bir şeye değil. Enam 50 Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?" Araf 203 Onlara bir ayet getirmediğinde, "Onu da şuradan buradan derleseydin ya!" diye konuşurlar. De ki: "Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen gönül gözleridir, doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum için rahmettir." hakka suresi Yunus 15 Onlara ayetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir! dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım hadisler kurandan başka bir şey istemektir.Zaten ısrarla hadislere sığınmanız da bunu apaçık göstermektedir Peygamber kurana bir harf bileekleyemez 41- O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. 42- Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz! 43- O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. 44- O, bize isnâden bazı sözler söylemeye kalkışsaydı, 45- Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık. 46- Sonra da onun şah damarını keser atardık. 47- O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. Peygamber Efendimizin yanında değildik fakat bizlere bıraktığı sünnetinin ve hadislerinin takipçileriyiz ? Peygamberin sünnetimi yoksa o hadisleri yazan ve bir çoğu şamanist olan hadis yazarlarının sünneti mi ? Peygamberin sünneti kavramıda sizlerin uydurduğu bir kavramdır.Bunun böyle olacağını bilen yüce Allah bakın ne buyuruyor Furkan 30 Peygamber dedi ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler. Ayete dikkatli bakın,peygamber sünnetimi hadislerimi terkettiler diye değil,kuranı terkettiler diye şikayet ediyor Senin gibi hadisleri inkar eden ve bize sadece Kur'an ayetleri delil olarak yeter diyenleride iyi biliyor ve tanıyoruz...Hatta peygamberimize bile gerek yok kitap bize yeter diyenleride..... Kuranın yeterli olmadığı sadece sizin değil,tüm inkarcıların ortak inancıdır. bakara 170) Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, büyüklerimizi üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, büyükleri bir şeye akıl erdiremiyor, doğruyu bulamamış iselerdemi!. Lokman 21 Onlara "Allah'ın indirdiğine uyun" dendiğinde: Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız, derler. Ya şeytan; onları alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse Zuhruf 43- Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a sarıl. Şüphesiz ki sen doğru bir yol üzerindesin. Zuhruf 44- Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz Evet biz sadece kuranı yeterli görüyoruz ve sadece ondan hesaba çeklieceğiz Eğer sizler hadis kitaplarının yazanları sizi kurtarabileceğine gercekten inanıyorsanız buyurun devam edin İşte Allah'ın örtünmeyle ilgili gönderdiği ayetleri ve Peygamber efendimizle sahabesinin uygulamaları. Konu apaçık ortadadır. Kimse Bu dini Allah'ın Peygamberinden daha iyi anladığı iddiasında bulunmasın!!! Her konuda kuranı yeterli görmeyip,atalarınızın uydurduklarını *********** yarıştıır gibi kuran ile yarıştırmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz ?
-
UYDURUK ŞERİAT Mezhepçilerin Şeriatı İktidara Gelirse... 3 Nisan 2000 tarihinde Akit Gazetesinde Çeşitli Meseleler başlığı altında yayımlanan aşağıdaki makale Yusuf Kerimoglu'na aittir. Asıl ismi Hüsnü Aktaş olan bu şahis üniversite mezunu bir kişidir. Akit Gazetesinden önce, yıllarca Milli Gazete'de Fikih Köşesi başlığı altinda fikhi sorulara cevap veren Kerimoğlu kaynak olarak Hadis kitaplarini, Ibni Abidin ve Fetavayi-Hindiye gibi uydurma şeriatı içeren kaynakları kullanır. Kuran ayetlerine cok ender referans veren Kerimoğlu, aşağıya alıntıladığım makalesinde mezhebçi şirk dininin despot ve vampir karakterini ortaya koyuyor. Hem de utanmadan "meselenin özü budur; birbirimize dua edelim" diye bitirip Allah'a malediyor. Kendisine yönelteceğimiz soruları onun makalesinden sonra bulacaksınız. Çeşitli Meseleler Yusuf Kerimoğlu G.ANTEP'den Ramazan EREN/ Mektubunuzda; "Fıkıh köşesinde bir okuyucunuza cevap verirken, 'Her toplum içerisinde farklı inançlara ve değişik düşüncelere sahip binlerce insana rastlamak mümkündür. İnsanların parmak izleri bile birbirinden farklıdır. Allahu Teala (cc), insanların iman veya küfür üzerinde, tek bir millet olmalarını takdir etmemiştir. Kur'an-ı Kerim'de, Resul-i Ekrem (sav)'e hitaben, 'Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki kimselerin (insanların) hepsi iman ederlerdi. Böyle iken sen hepsi mü'min olsunlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?' (Yunus Suresi: 99) hükmünün beyan buyurulduğu sabittir. Kıyamete kadar, değişik inançları ve düşünceleri savunan insanlar olacaktır. İlahi iradeyi (sünnetullahı) değiştirmek mümkün değildir. Hesap gününde insanların, kendi tercihlerine ve amellerine göre muameleye tabi tutulmaları, ilahi adaletin bir sonucudur' tesbitinde bulundunuz. (...) Zihnime bir mesele takıldı. Küfrün lügat ve ıstılahi manası arasında fark nedir? Mürted ile kafir arasında ne fark vardır? İslam toplumunda kafirler; zimmi hukukuna göre yaşayabildikleri halde, mürted olan kimselere müsamaha edilmediğini biliyoruz. Din ve vicdan hürriyeti açısından bunu nasıl izah edebiliriz?" diyorsunuz. CEVAP: Mektubunuzu özetlemeye gayret ettim. Küfrün lügat manası, bir şeyi örtmek veya varlığı sabit olan bir şeyi kasden gizlemektir. Allahu Teala (cc)'nın verdiği nimetleri gizleyen, israf eden veya şükretmeyen kimsenin hali beyan edilirken, "küfran-ı nimet " terkibi kullanılır. İbn-i Abidin, "Küfür, lügatta örtmek manasınadır. Şeriatte ise; Resul-i Ekrem (sav)'in kesin olarak dininden olup, Cenab-ı Hakk (cc) tarafından getirmiş olduğu bilinen şeylerde Resulullah (sav)'ı yalanlamaktır"(3) tarifini esas almıştır. Allahu Teala (cc)'ya iman etmeyen, Resul-i Ekrem (sav)'in tebliğini kabul etmeyen ve dinde inanılması zaruri olan hükümleri inkar eden kimselere kafir denir. Çoğulu "Küffar" veya "Kefere"dir.(4) Mürted ile kafir arasında çok önemli olan bazı farklar vardır. Şöyle ki; mürted, İslam'ın Allahu Teala (cc) indinde yegane din olduğunu bildiği halde; dünya menfaati, hırs, hased, kin veya bunun gibi duygularla İslam'ı terketmiştir. Bu duygular, irtidat eden kimseyi mü'minlere karşı muharip (savaş ehli) durumuna getirebilir. Zira irtidatla birlikte bütün ismet-i şahsiyetini kaybetmiştir. Gayr-i müslim olan kafir ise, davete muhtaçtır. Yani "davet-i ümmet" vasfına haizdir. İslam dini hakkında doğru bir bilgiye sahip değildir. İrtidat eden ve Müslümanlara karşı savaşan (harbi vasfına haiz olan) kimsenin öldürülmesi, dinin muhafazası için zaruridir. Zira dinin muhafazası, maslahatların en üstünüdür."(5) Hanefi fukahası, "İrtidat eden mükellef, kadın ise öldürülmez; sadece ta'ziren hapsedilir. Çünkü kadın, muharib (savaş ehli) durumunda değildir"(6) hükmünde ittifak etmiştir. Dikkat edilirse bu hükümde, şavaş hukuku ön plandadır. Din ve vicdan hürriyetiyle ilgili değildir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim Hanefi, yani Hanifeci bir ehli sunnet mukallidi olan ve bununla onur duyan Kerimoğlu ve mukallitlerine (mukallidin mukallitleri!) aşağıdaki soruları yöneltiyoruz: 1. Bir kişinin mürted olmadan önce Müslüman olup olmadığına nasıl karar vereceksin? 2. Bir müslüman ana-babanın çocuğu hangi yaşta din değiştirirse mürted kabul edilir ve öldürülür? 3. Hristiyanlar sizin kullandiğiniz şeytani mantığı kullanıp Hristiyanlığı terkedenleri mürted ilan edip ölüme mahkum etseler nasil karşılarsın? 4. Laik sistem Hanefi şeriatını kabul edenleri sizin mantığınızla hain ve tehlikeli olarak değerlendirip ölüme mahkum ederlerse nasıl karşılarsın? 5. Fetvalarınıza Kuran ayetlerini referans göstermediğin için dinde zorlama olmadiğını ve dileyenin iman edip dileyenin de inkar edebileceğini ilan eden ayetleri sana hatirlatmaya gerek görmüyoruz; ancak nasıl olur da bu insan uydurması mezhepleri Allah'ındini diye yutturmaya çalışıyorsun (42:21). 6. Yemekte bir adamin "Kabak sevmiyorum" sözlerini işitince celallenip, "bana bir kılıç ve muşamba getirin de peygamberin sevdiği bir bitkiyi sevmediğini söyleyerek peygambere hakaret eden bu adamın boynunu uçurayım" diye hiddetlenen Hanef mezhebinin şanlı imamlarından Imamı Ebu Yusuf'un bu tavrını onaylıyor musun? (Bak Kabak Hazretlerini Sevmemek) 7. "Mürtedin katli vaciptir" anlayışıyla hayalini kurduğun Hanefi Şeriati uzerine kurulu bir devletin vatandaşları kısa sürede ölüm korkusuyla sindirilmiş münafıklar topluluğuna dönüşmez mi? 8. Sunni Mezhepler arasında kişiyi kafir/mürted yapacak inanışlar veya tavırlar konusunda yüzlerce çelişki varken, hangi mezhebe göre insanların kanını dökeceksin? Hanefi mezhebinin şeriatına göre mürted olan ancak Şafii mezhebine göre mürted sayılmayan birinin öldürülmesini nasıl karşılarsın? 9. Allah adına zulmu ve despotluğu egemen kilacak ve inançlarından dolayı insanları katledecek bir şeriatın iktidarı için gayret gösteren senin gibi birisine hayat hakkı tanıyan ve hatta günlük bir gazetede yazı yazmasına izin veren bir devleti eleştirmekten utanmaz mısın? 10. Barış ve özgürlük dini olan islamı bir zulum ve terör dini olarak tanıtmaktan dolayı Allah'tan korkmaz mısın?
-
Geleneğe göre dinin 4 kaynağı vardır Kitap, sünnet(hadisler) icmai ümmet (ruhbanların toplu kararı) kıyası fukaya (ruhbanların hakıında hüküm olmayan konularda ki ictihadları Bu dört ana kaynağın arasında arasında ,kuran sadece bir formalite icabı vardır. Hani dotlar alışverişte görsün misali. Geleneğe göre, kuranın hiç bir fonksiyonu yoktur. Daha doğrusu kuran adeta bir tebirk kartıdır.Nitekim, kuranın hayatı yönlendirmeye yeterli olmadığını, sesi soluğu çıkmayan bir tebrik kartı olduğunu gelenekçiler direkt olmasa bile dolaylı yoldan itiraf ederler Nasılmı ? Sadece kuran tek kaynak diyen insanlara bunların meşhur bir yakıştırması vardır malum.Nedir o ?? Siz peygamberi postacı yerine koyuyorsunuz. Sadece Kuranı yaşayan, ve bunun için bir çok baskılara maruz kalan ve hatta öldürülmek istenen ve sonunda hicret etmek zorunda kalan peygamber sesi soluğu çıkmayan bir tebrik kartı yüzünden mi tüm bu baskılara maruz kaldı ? Peygambere tüm bu eziyetleri reva görenler kuran için değilde, hadisleri için mi bunları yaptılar ? Bunlara göre evet ? Bunlara göre kuran; bu ana dört kaynağın arasında sadece bir aksesuar, bir süs olarak vardır.O hayata yön veremez. Kuran sadece ölülerin olmayan ruhlarına okunup üflenen bir tebrik kartıdır. Bunlara göre onların inandıkları ilah eksiktir, bilgissizdir.O sadece bir takım ana konuları bildirir, detayları ise peygamber belirler. Oların tasavvur ettikleri ilah, detay vermekten, tek başına bir hüküm belirlemekten aciz olduğu için bir sürü danışmanları vardır. Onun eksik bıraktığı veya unuttuğu kısımları bu danışmanları olan, peygamberler, ruhbanlar din adamları tamamlar Yine bunların tasavvur ettikleri ilah , kainatı tek başına idare etmekten aciz olduğu için onun süpermen yardımcıları vardır ( evliyalar, gavslar, kutuplar,kırklar, yediler,üçler, şeyhler) Bu yardımcılar süper donanımlara sahiptirler. tayyi mekan ve tayyi zaman yapabilir, kendilerine dua edenlerin yardımına koşarlar.Keramet adı altında hokkabazlıklar sergileyip inanmayanları ikna etmeye çalışırlar bunlara göre son elçi tasavvur ettikleri ilah,ın sevgilisi/habibidir.Peygambere o kadar aşık olmuştur ki onun yüzüsuyu hürmetine kainatı yaratmıştır Mahşerde bile insanların hesaplarını tek başına görmekten aciz olduğu için,bu sevgilisini yanında başvezir olarak bulunduracak ve kimlerin bağışlanması gerektiğini ona danışacaktır.O elçide sakallıları,sarıklıları,şalvarlıları,çarşaflıları bol bol hurma yiyenlere torpil yaparak cennete gönderecektir AMA ŞU BİR GERÇEKKİ BU İLAH,KURANIN TANIMLADIĞI ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH DEĞİLDİR
-
KABE DİKİLİ TAŞ DEĞİL Mİ? 5:90 Ya eyyühellezıne amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamü ricsüm min ameliş şeytani fectenibuhü lealleküm tüflihun Diyanet Vakfı Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Yaşar Nuri Öztürk Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktik; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. نصب (NeSaBe) : kurmak, inşa etmek, (birşeyi) dikmek, yükseltmek, (bir taşı işaret olarak) koymak, dikmek; (başını) kaldırmak; (kulakları) dikmek; Ensab: çğl (yol üzerindeki) işaretler; putlar; (tapınmak için dikilen) figürler / heykeller; (hayvanların kurban edildiği) sunaklar Sünnetullah hiçbir zaman değişmeyeceğine göre İbrahim'in Allah'ı yüceltmek için DİKTİĞİ söylenen (unutmayın Kabe ve İbrahim'in ilişkilendirildiği tek bir ayet bile yok, Beyt'i Kabe olarak kabul ediyoruz) Kâbe yukarıdaki ayetle ve Kuran'ın GENELİYLE büyük bir çelişki oluşturmuyor mu? Kuran nerede Allah'ı ululamak için fiziksel bir obje yapmanın doğru olduğunu yazar? 02:165 İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışındakileri Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındırlar. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler! Ayetlerde buraya giren kişinin güvende olacağı belirtiliyor, Kabe'nin içi topu topu 100 kişi ancak alır ve tarih gösteriyor ki pek emin bir yer de değil. Defalarca sellere, yangınlara maruz kalıp tekrar yapılan bu "NiSaB"ın ayetteki kriterleri karşılamadığı açık. Artı ne İslam öncesi belgelerde ne de Kuran'dan önceki ilahi kitaplarda taştan yapılmış her putu parçalayan (37:91-93) put düşmanı İbrahim'in böyle bir yapı inşa ettiğine dair bir kanıt bulunur. KABE VE BUNA ADANAN "KURBANLAR" Hadislerdeki din ile Musevilik, her ne kadar iki din mensupları birbirinden nefret etse de büyük benzerlikler gösterir; kurban da bu benzerliklerin arasındadır. Levililer kitabının başlarında detaylandırılan ve arap putperestlerinin de geleneklerini arasında yer alan tanrıya kurban sunma ritüeli diğer çoğu şey gibi, şeytan işi hadislerle İslam'a da sokulmuştur. Resulullah (A) Medine'de iken Kabe'ye kurban sunar, ben de kurbanının boynuna takılacak nişanlarını hazırlardım. Bu sırada Resulullah (sav) ihramlıların sakındığı yasaklardan sakınmazdı. Buhari, Hacc 110, Edahi 15; Müslim, 359, (1321); Muvatta, Hacc 51, (1, 340); Tirmizi, Hacc 69 (908); Ebu Davud, Menasik 17, (1757, 1758, 1759); Nesai, Hacc 65, 66, 67, 68, 69, 72, (5, 171, 173); İbnu Mace, Menasik 94, (3094) Kuran'a göre ise bırakın bir taşı, Allah'a kurban sunmak bile habistir: 06:136 Kendi döllendirip yaydığı ekinden ve hayvanlardan Allah'a bir pay ayırdılar da kendi zanlarınca şöyle dediler: "Bu Allah için, bu da ortaklarımız için ." ortakları için olan Allah'a ulaşmaz. Ama Allah için olan, ortaklarına ulaşıyor. Ne kötü hüküm veriyorlar! 9:95 ayetini manipule edip Kabe'ye kurban adanması gerektiğini savunan arap dini izleyenleri taştan yapılmış putlarına (eNSaB) adanan kurbanların asla Allah'a ulaşmayacağını hadis külliyatı okudukları kadar Allah'ın kitabını okusalardı belki görebilirlerdi! _________________ 10.82 "Ve suçlular hoş görmese de Allah, hakkı, kelimeleriyle ortaya çıkarıp kanıtlayacaktır."
-
PUTCULUĞUN BU KADARINA PES DOĞRUSU
haksöz şurada cevap verdi: evrensel_mesaj başlık Dini Konular - Din - Dinler
Mesele sadece bununlada kalsa neyse.Hayat kitabı olan kuranı sadece lafzından okuyarak sonrada hasıl olan sevabı mezardaki ölülere bağışlama cüretini de gösterirler.yaptığınız bu hurafeden sevap kazandığınızı nerden biliyorsunuz.?Kimin hazinesinden kimlere bağışmala yapıyorsnuz beyler.?Kuranı babanızın çiftliğinin malımı zannediyorsunuz ? Allahın elçisine verilmeyen bu yetkiyi size kim verdi. Enam 50) De ki:-Size, yanımda Allah’ın hazinelerinin olduğunu söylemiyorum. Gaybı bilmem; size, bir melek olduğumu da söylemiyorum. Ben, ancak bana vahyedilene tabi oluyorum. De ki: “Hiç görmeyen ile gören bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz? Hud 31) Ben, size, “Allah’ın hazineleri yanımdadır” demiyorum. Gaybı bilmem. Ben, bir meleğim de demiyorum. Gözlerinizin hor gördüklerine “Allah kesinlikle iyilik vermez” de demiyorum. Onların kalplerinde olanı en iyi Allah bilir. Eğer bunları söylersem zalimlerden olurum. Eğer böyle bir yetkiniz varsa günahlarınızda başkalarına bağışlayın bakalım gücünüz yetecek mi? -
SAHTE KELIME-I SEHADET Hem sunniler hemde siiler islami kabul ettiklerini gostermek icin. La ilahe Illahlah Muhamedun Resulallah" Allah dan baska ilah olmadigina ve Muhammedin onun elcisi oldugunu ilan ederler. Sunnilerden farkli olarak Siiiler "ve Aliyi veliullah" yani Ali Allah'in velisidir kelimesini eklerler.. Ehl-I Sunnetci islama gore Sehadet islama girmek isteyen her kisi tarafindan soylenmelidir. Sehadet getimeyen Sunni islama gore Sunni olarak kabul edlimez. Bununla birlikde bu haliyle Kelime-i Sehadet ne Peygamberin gercek ogretisinde nede Kuran da vardir. Sunni islamin temel diregi olan Kelime-i Sehadetin Resulallahin uydugu Kuranda kaynagi yokdur. Sunni islama gore Kelime-i Sehadetin bir kac acidan onemi vardir. Ornegin sunni inanisa gore Kelime-i Sehadet olmadan ibadetler kabul olmaz. Daha da onemli islami yeni kabul eden birisi, musluman oldugunu acikca ilan etmelidir. hatta bazi ulkelerde sehadet getirenlere Sunni islama kabul edildiklerini gostermek icin SEHADET BELGELERI verilmekdedir.. Hatta olaya diger bir sekilde bakarsak bu Sehadet belgeleri, cennet giris belgeleri gibi dusunulebilir. Hallbuki Kuranin emirleri dogrultusunda biliyoruz ki Allah'a birini es kosmak sirkdir ve Allah'in asla afetmeyecegi bir gunahdir. Nisa Suresi ayet 48 de bu acikca ifade edilmekdedir. Nisa 48 İnnellahe la yağfiru eyyüşrake bihi ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa' ve mey yüşrik billahi fe kadiftera ismen aziyma NISA 48 Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur Kuran acikca sürekli olarak bir tek Allah'a iman edilmesini tekrarlar. Tek Allah ve sadece Tek Allah 39:45 Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar. Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler.. Bu ayet açıkca Ehl-i Sünnetcileri acikliyor. Eger Ehli sünnetcilere sadece Allah'ın adını söylerseniz, hemen kızarlar, küplere binerler. hatta sizi öldurecek kadarda kızabilirler. Acaba bunun sebebi nedir diye hic düşündünüz mü ? Ama Allah ile birlikde Hz Muhammed (sav) ismini andiginizda gözlerinin içi güler. Bu sartlar altinda sunu soyleyebiliriz , elhl-i sunnetci Kelime-i Sehadet islamin girisin dogru yolu olamaz cunku Allah isminin yanina Muhammed (sav) ismi yana yana getirliyor. Ehli sunnetcilerin gorsunun gore Onlar sadece Allah kulluk ederler Hz Muhammedin ismi sadece saygi olarak ibadetlerde ve Kelime-Sehadetde gecer. Ote tarafdanda Eger hz Muhammed ismi gecmezse ibadetlerin ve Sehadetin kabul edilmeyecegini soylerler. Bizce bu sirkdir. Ehl-i Sünnet alimlerini körü körüne takip eden zihniyetin tekrar düşünüp sorgulamadan kabul ettiklerinin nasıl yanlis inançlara yol acabilecegidir. Kelime-i Sehadet de bundan müstesna degildir. Allah'in bu ayeti gecmisde oldugu gibi bugunde gecerlidir. Bu ayete biz uymak zorunda oldugumuz gibi Resullerde uyamak zorunda idi. Isra 36 Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. Demeki ne yapacagiz. Delilsiz inanç hüsnü kuruntudan baska birsey degildir. Ögrenecegiz sonra peşine düşeceğiz. Bilmedigimzi şeyin peşine düşmeyecegiz. Bu hadisi degisik rivayetlerini Tirmizi ve Buharide bulabilirsiniz. Ehl-i Sünnetcilerin bugun kabul ettikleri Kelime-i Sehadet Ebu Hureyrenin uydurma hadislerine dayanmakdadir. Simdi kaynagi sadece Ebu Hureyrenin uydurdugu hadisler olan Kelime- Sehadetin gectigi hadislere bir goz atalim. Bu uyurma hadise gore Ebu Hureyre bir gun insanlara gidip Peygamber; bunda sonra Kelime-i Sehedatein essedu enna ilahe ilalalha ve esehedu Muhamedun Resullallah olarak soylenmesi gerektigini bildiriyor. Diger bir rivayete gore Muhammedin Abduhu ve resullu seklindedir. Ebu Hureyre ilk olarak sonradan ikinci halife olacak Hz Ömere sehadet vermeye kalkar. Sonradan Omer bunu duydugunda Ebu Hureyrenin gogsune bir bir yumruk atar ve bir seksen yere serer. Hemen ayagini boynunun uzerine bastirarak nasil boyle bir sahatekarlik yaptigini soyler. Hayati boyunca bir kac defa Hz Ömerden dayak yiyen Ebu Hureyre hemen aglamaya baslar ve kaynaginin Resulallah oldugunu soyler. hz Omer karsi ciktiginda cebinden deri terlik cikararak bunu Hz Peygamber tarafindna kendisine soylediginin dogru olduguna dair delil olarak verildigini soyler. Peygamberin terliklerini taniyan Hz Omer, Kelime-i Sehadet getirmeye baslar. EVet yanlis duymadiniz bugun milyonlarca ehl-i Sunnet ci ve siiler tarafindan okunan Kelime- Sehadetin arkasindaki en guvenilir hikaye budur. Bu tartisma ilk basladiginda ehli sunnetci alimler bu hadisi sorgulamaya basladilar. Isin asil komik tarafi eger alim efendiler islerine gelmeyen hadisleri hemen guvenilir hadis degil diye hemen kenara atarlar. Bu ulema corbasinin en ilginc tarafi islerine gelen hadis sahih, islerine gelemeyen sahih degil. Kuranda Allah derki " 5:54 Ey o bütün iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse duysun: Allah onun yerine öyle bir kavm getirecek ki Allah onları sever, onlar Allahı severler, mü'minlere karşı boyunları aşağıda, kâfirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda mücahede ederler, dil uzatanın levminden korkmazlar, işte o Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir, ve Allah vasi'dir, alîmdir. Bu ayet apacik oldugu halde, uydurma hadis kitaplari, sahabelerin birbirlerine olan sevgi masallari ile doludur. Bugun bile bir cok cemaaatlerde, hadislere gore kardesce sahabeleri yasayan taklid etmek icin , cemaat uyeleri birbirlerini kucaklar ve operler. halbuku ote yandan bu uydurma hadise gore hz Omer ,Kelime-i Sehadet yuzunden Ebu Hureyreye yumrugu vurmus ve bir seksen yere sermistir. Bir baska rivayet gore, hz Omer Peygambere gider ve gercekden kendisinin Ebu Hureyree Kelime-i Sehadetin o sekilde soylenmesine dair yetki verip vermedigi sorar. Peyagamber efendimiz EVET deyince, Hz omer Kelime- Sehadetin insanlari tembellestirecegini soyler. SImdi bu uydurma hadisdeki mantik nedir aciklayana helal olsun. Inananlar ve Sahabeler icin Kuran derki. NUR 51 Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir Simdi Peygamber karsi cikan Hz Omer, Ebu Hureyrenin bu uydurma karsinda bu ayete zit dusmuyor mu ? Hatta 6:51 ayet sahabeleri ve duyan herkesi baglamiyor mu ? 6:51 Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı. Bu ayet uyma yerine Ebu Hureyre cebindeki bir cift terligi delil olarak kullanarak kendi soylediklerinin dogrulugunu ispatlamaya calismistir. Simdi dinin temel direkleri boyle sacam masallarami dayanmalidir. Ne Cahiliyye ne de İslam döneminde insanlar, Ebu Hüreyre'ninki kadar hiçbir şahsın ismi üzerinde ihtilafa düşmemiştir. Hiç kimse, ailesinin ona verdiği ismi kesin şekilde bilmemektedir. Görüldüğü üzere Ebu Hüreyre'ye has kesin bir isimden bahsetmek bir nevi tahmin yürütmek olacaktır. Künyesine gelince bunun hikayesini kendi ağzından dinleyelim: "Ailemin sürüsünü otlatırdım. Küçük bir kedim vardı. Gece onu bir ağacın üzerine koyar, gündüz de yanıma alıp oynardım. Bu yüzden bana "Kedicik Babası" (Ebu Hüreyre) künyesini taktılar." Ebu Hüreyre'nin ismi üzerinde nasıl ihtilaf edildiyse, aslı ve İslam'dan önceki hayatı hakkında da, kendi anlattıklarından başka bir şey bilinmemektedir. Kendi anlattıklarıyla bilinense, karın tokluğuna insanlara hizmet eden ve küçük kedisiyle oynamayı seven yoksul bir adam olduğudur. Aslı hakkında bilinen yegane şeyse, Devs Kabilesinden Ezdîler'in bir oymağından oluşudur. Simdi Ebu Hureyrenin Kelime-i Sehadetinin nasil Kurana ters dustugune bakalim. Kuran Allah'in Hz Muhammed araciligi ile sahabeye ve sonrada diger insanlara ulastirdigi mesajdir. Insanlar Kur'ani Peygamberin agzindan duydular. Bunu red eden islami red etmis olur. Peki Allah Peygambere bize ne soylemesi gerektigini bildirdi ? CIN SURESI 12 AYET Şüphesiz ki, mescitler hep Allah içindir, o halde Allah'ın yanında başka birine dua etmeyin! Simdi isin ilginc tarafi Ebu Hureyrenin uydurma hadisine gore olan sehadeti kabul edersek, Allah yaninda Hz Muhammedi de cagirmamiz gerekiyor. Hemde tek cumlede. Simdi bu sirk degilde nedir. Insan oglunun en buyuk sorunu gorunmeyen bir Allah'a iman etmekdir. Hatta Hz Musada boyle bir sorun ile karsilasmistir. ARAF 143 Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. Tipki once Hz Isayi Allah'in oglu sonra Tanri yapan hiristiyanlar gibi Insanlar gorulebilen birsey inanmak istiyorlar. Hindular da Rama ve Kirisna dedikleri insan gibi tanrilara iman ederler. Peki ehl-i sunnetciler Sehadet kelimesine Hz Muhammedin adini ekleyerek onu Putlastirmadilar mi ? Bu Sartlar altinda Ehl-i Sunnetcileri Muhammedciler diye cagirmak yanlis olmaz. Bu gercegi onlara hatirlatmak onlari kizdirmakdan baska bir sey yapmaz. Halbuki bilmezler ki Hz Muhammed (sav) sunu ogretmistir. Zummer 45 Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar. Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler. Simdi Allah'in adini tek basina andigimizda Ehl-i Sunnetcilrin nasil kizdiklarini hepiniz biliyorsunuz. Ama Kelime-i Sehadetin ikinci kisminda Hz Muhammedin ismini aninca gozlerinin ici guler. Simdi bir cok Ehl-i Sunnetci ve Sii olana asil supriz, getirdikleri Kelime-i Sehadetin aslinda munafiklarin getirdigi kelimeyi sehadet oldugunu soylemeniz olacakdir. TEVBE 101 Ve mimmen havleküm minel a'rabi münafikun ve min ehlil medineti meradu alen nifaki la ta'lemühüm nahnü na'lemühüm se nüazzibühüm merrateyni sümme yüraddune ila azabin aziym TEVBE 101 Çevrenizdeki Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir. Bu ayetde Allah Resulune onun etrafinda onun bilmedigi munafiklari haber veriyor. Ama Allah soz veriyor. ANKEBUT 11 Ve le ya'lemennellahüllezine amenu ve le ya'lemennel münafikiyn ANKEBUT 11 Ve elbette ki, Allah imân edenleri bilir ve münafık olanları da bilir. Peygamber efendimzin uzuldugu etrafindaki munafiklari da elbetde TEVBE 64 Yahzerul münafikune en tünezzele aleyhim suratün tünebbiühüm bi ma fi kulubihim kulistehziu innellahe muhricüm ma tahzerun TEVBE 64 Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin müminlere indirilmesinden çekinirler. De ki: Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır. MUnafiklar ortaya cikmadimi ? Allah ayrica muafiklarin konusma tarzlarindan taninacagini soyluyor. 47:30 Biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın. Allah işlediklerinizi bilir. Allah ayrica onlarin Munafiklarini ortaya koyacagini soyluyor. MINAFUKUN SURESI 1 İza caekelmunafikune kalu neşhedu inneke leresulullahi vallahu ya'lemu inneke leresulullahi vallahu yeşhedu innelmunafikiyne lekazibune. MINAFUKUN SURESI 1 Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah'ın Peygamberisin, derler. Allah da bilir ki sen elbette, O'nun Peygamberisin. Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını bilmektedir. Bu ayet Abu Hureyrenin uydurma Kelime-i Sehadeti de soyledigi kelimeyi tekrar etmesi onemlidir. "neşhedu inneke leresulullahi " ve ALLAH BUNUN MUNAFIKLARIN SEHADETI OLDUGUNU SOYLUYOR. ve Allah munafiklari ortaya cikarmadimi ? Munafiklarin konusma tarzlari degisikdir. Cunku Allah zaten kendisi Hz Muhamedin kendi peygamberi oldugunu biliyor. Munafikin Suresi 1 ayet '.... O'nun Peygamberisin......" Allahin kimin onun Peygamberi oldugunu ona hatirlatmamiza ihtiyaci yokdur. NISA 79 "..... Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter." Bu ayetde goruldugu gibi Allah'in bizim sahitligimize ihtiyaci yokdur. Allah resulu insanlara aynen bu ayetleri okudu. Kendisinin Allah elcisi olduguna dair sahitlik etmelerini istemedi, cunku Allah onun elci olduguna sahitdir . Hala anlamayanlar icin Allah mesaji tekrar ediyor. NISA 166 "Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder; onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de (buna) şahitlik ederler. Ve şahit olarak Allah kâfîdir" Allah Resulu bu ayetleri sahabelere okudu. Allah sahit olarak yeter. Hatta Allah diger elcilerin elci olduklarina dair sahitligi bile yapmamizi istemez. KASAS 44 Musa'ya o işi (ilahi vahyi verip) gerçekleştirdiğimiz zaman, sen batı yanında değildin ve sen şahid olanlardan da değildin Insanlar Peygamberlerin Peygamberliklerine sahitlik edemezler. Allah zaten Elcilerinin elciligine sahitlik ediyor. Biz sahit olmayiz. Ozetlemek gerekirse Allah munafiklari ortaya cikaracagini soyluyor. (29:11) ve Allah ayni zamanda munafiklarin munafikliklarini konusmalarindan bilecegini soyluyor(47:30) Bu durumda Hz Muhammedin elci olacagina sahitlik etmekde israr edenler, munafikliklarini bu ayetlere gore ortaya koyuyorlar. Hayali ve hakkinda kesin bilgi olmayana Ebu Hureyrenin uydurdugu hadis yuzunden 1400 senedir Ehli Sunnetci ve Siileri kadirararak Sehadet adi altinda munafikliklarini hergun tekrar etmelerini saglamistir. Kuran 3:18 aytede Allah kendisinden baska Rab olmadigini kendisinin ve meleklerin ve bilgiye sahip olanrin sahitlik edecegini soyluyor. Allah sahit olarak yeter. Allah bunu tekrar ediyor. ENAM 19 De ki: Hangi şey şahadetçe en büyüktür? De ki: benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu. Yoksa siz, Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki: "Ben buna şahitlik etmem." "O ancak bir tek Allah'tır, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım" de. Allah sahit olarak yeter. Dolayisiyla Ebu Hureyrenin Kemlime-i Sehadeti uydurmadir. Hadisler bu ayetler karsinda yalandir. Daha onemlisi Ebu Hureyrenin Kelime-i Sehadeti Su ayetlere tersdir. 72: ve 39:45. Hz Muhamedin Allah elcisi olduguna sahitlikden etmeden ibadetlerin kabul edilemeyecegini soyleyen Ehl-i Sunnetciler Kuran ayeteri isiginda SIRK kosuyorlar ki, cehennemlerini kendileri hazirliyor. Gercek Sehadet nasil olur. La ilahe Illallah. Allah dan baska ilah Yokdur. Muslumanlar sadece bunu soyleyerek Sehadet getirebilirler. Eger Sahabeler bu soruyu Resulallah asormus olasalarda, buyuk ihtimalle soyle cevaplayacakdi. Enam 114 "(Allah'dan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitab'ı açık olarak indiren O'dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur'an'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma!" Sonuc olarak cevap kesin acik olarak Kuranda verilmistir. Allah'in cevabi gayet net ve acikdir. Ali Imran 18 Allah , kendisinden başka bir ilâh bulunmadığına adâletle kâim olarak şehâdet etmiştir. Melekler de, ilim sahipleri de (şehâdette bulunmuşlardır). O hakîmden başka asla bir ilâh yoktur Bu ayetde olanlar adi gecenlere Hz Muhammed (sav) eklemek Munafiklikdir MUNAFIKIN 1 AYET Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah'ın Peygamberisin, derler. Allah da bilir ki sen elbette, O'nun Peygamberisin. Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını bilmektedir. Ehli Sunnetci ve Sii Ulemasi boylece kendilerini takip edenleri munafiklari izlemeye tesvik etmislerdir. Boylece kendileri munafik olmuslardir.
-
MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
kalem suresi 35- Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç? 36- Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz? 37- Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? 38- O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı? 39- Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var? 40- Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi? 41- Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler. -
İSLAMI HADİSLERLE YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
kalem suresi 35- Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç? 36- Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz? 37- Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? 38- O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı? 39- Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var? 40- Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi? 41- Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler. -
kalem suresi 35- Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç? 36- Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz? 37- Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? 38- O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı? 39- Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var? 40- Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi? 41- Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler.
-
SİHİR/BÜYÜ ASLI OLMAYAN ŞARLATANLIKTIR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
BÜYÜ”, genelde cinler aracılığıyla yapılmaktadır… Çok özel olarak, güçlü beyinlerin direkt yönlendirilmiş dalgalarıyla da gerçekleştirilebilmektedir!.. “BÜYÜ”, kişinin bilinci ve iradesi dışında, herhangi bir konuda, istemediği işi yapmaya elinde olmayarak zorlanmasıdır! Yani kısaca büyü insanları iradelri dışında istemedikleri bir işi yapmaya zorlanması diye tarif ediyorsun.zaten genel olarakta böyle anlaşılır.İyide bunun böyle olmadığını kurandan öğreniyoruz Onlara (bos)vaadlerde bulun.Fakat seytan onlara batildan baska bir sey vad etmez.'' ''Muhakkak ki benim kullarim üzerinde hiç bir gücün yoktur. Vekil olarak Rabbin yeter.'' (17/ 64,65) ''Andolsunki iblisin onlar hakkindaki zanni dogru çikti.Müminlerden bir firka hariç ona tabi oldular'' ''Halbuki iblisin onlar üzerinde hiç bir gücü yoktur. lakin biz ahirete iman edenle onda süphe edeni ayird etmek için (ona müsade verdik) Rabbin her seyi gözetleyendir(Sebe 20,21) Nas suresi - De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, 2- İnsanların hükümdârına, 3- İnsanların ilâhına, 4- O sinsi vesvesecinin şerrinden. 5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. 6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan. Allah cinlerin insanlara vesvese vermekten başka hiç bir gücü olmadığını söylüyor, siz inat edip hayır cinlerin öyle bir gücü var diyorsunuz. Ben Allahın sözüne mi inanacam,size mi ? -
İSLAMI HADİSLERLE YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
Yazdığım ayetleri tek tek ele alıp eleştir veya çürüt bakalım becerebilecekmisin ? -
İSLAMI HADİSLERLE YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR
haksöz şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
İSLAM DİNİNİ TEK KAYNAĞI KURAN OLDUĞU HALDE ALLAHIN BU TERTEMİZ SOFRASINI BULANDIRMAK İÇİN ASIRLARDIR ŞEYTANLAR HADİSLERLE BUNU YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞMAKTADIRLAR İŞİN EN KORKUNÇ YANIDA BU İFSAD KAMPANYASINA KURANDAN DELİLLER GETİRMEYE ÇALIŞMALARIDIR. ALLAHIN İZNİ İLE ONLARIN FESATLARINI AÇIKLIYORUZ Nisa 65- Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar. Bu ayate dayanılarak hadislere uymanın imani bir zorunluluk olduğu iddia edilir Şimdi kuranın bütünlüğü içinde bakalım peygamber insanlar arasında neyle hüküm vermiş hadislerlemi yoksa kuran ilemi Maide/ 48- Sana da (ey Muhammed) geçmis kitaplari tasdik eden ve onlari kollayip koruyan Kitab (Kur'ân)i hak ile indirdik. Onlarin aralarinda Allah'in indirdigi ile hükmet. Onlarin arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir seriat ve yol belirledik. Eger Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardi, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere kosun. Hepinizin dönüsü Allah'adir. O, ihtilafa düstügünüz seyleri size haber verir. Maide/ 49- Aralarinda Allah'in indirdigiyle hükmet. Onlarin keyiflerine uyma. Allah'in sana indirdiginin bir kismindan seni saptirmalarindan sakin. Eger Allah'in hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kisim günahlari sebebiyle onlari musibete ugratmak istiyor. Muhakkak ki insanlarin çogu yoldan çikanlardir. Nisa /105. Allah'in sana gösterdigi sekilde insanlar arasinda hükmedesin diye sana Kitab'i hak ile indirdik; hainlerden taraf olma! Bakara /213. Insanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarici olarak peygamberleri gönderdi. Anlasmazliga düstükleri konularda Insanlar arasinda , hükmetsin diye, onlarla beraber hak yolu gösteren kitaplari da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçik deliller geldikten sonra, aralarindaki kiskançliktan ötürü dinde anlasmazliga düstüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düstükleri gerçegi izniyle gösterdi. Allah diledigini dogru yola iletir. Maide /50. Yoksa onlar cahiliye idaresini mi ariyorlar? Iyi anlayan bir topluma göre, hükümranligi Allah'tan daha güzel kim vardir? Şura /10. Ayriliga düstügünüz herhangi bir seyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur. Iste, bu Allah, benim Rabbimdir. O'na dayandim ve O'na yönelirim. Bu ayetlerde görüldüğü gibi Peygamber insanlar arasında allahın idirdiği kuran ile hükmetmiştir hadisler ile değil Hadislere göre çarpıtılan diğer bir ayet De ki:-Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, bağışlayandır, merhamet edendir Müzemmi 16. Firavun o peygambere isyan etmişti. Biz de onu ağır bir azabla yakaladık. Eğer peygambere uymak hadislere uymak anlamına geliyorsa, bunun terside peygambere isyan emek hadislere isyan etmek anlamına gelir.O takdirde ilahlık taslayan firavn,ı tevrata inanan fakat Musanın hadislerine inanmayan biri olarak kabul etmek gerekir ki işte hadis sapkınlarının trajikomik taraflarından biride budur Oysaki müzemmil 16 da anlatılmak istenen firavunun; Hz Musanın allahtan aldığı vahye isyan ettiğidir çarpıtılan diğer bir ayet Bakara 151- Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor. Bu ayette kitab ve hikmet ayrı ayrı zikrediliyor diye, kitap kurandır hikmet ise sünnetttir şeklinde çarpıtılır. Oysaki kuranın bütünlüğüne baktığımızda hikmetin yine kurandan başka bir şey olmadığını görmekteyiz İsra 39- İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. Sakın Allah'la beraber başka bir ilâh uydurma. Aksi halde kötülenmiş ve Allah'-ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın. Aliimran 58- İşte bu sana okuduğumuz, âyetlerden ve hikmetli Kur'ân'dandır. çarpıtılan diğer bir ayet Necm 3. O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz. 4. O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir. Bu ayetlere dayanılarak hadisleride vahiy katagorisine sokacak kadar azgınlaşanlar vardır. Ama bunlar asla bir önceki ayeti okumazlar zira okudukları takdirde bu safsatalarının ortaya çıkmasından korkarlar Necm 2. Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da. Peygambere bu iftiraları düzenler kim.Kuranı kabul ettiği halde hadisleri yalanlayanlarmı? Kuranı kabul eden bu insanlar hadislerden dolayımı Allahın resulüne bu çirkin ithamları yapmışlar duhan 14- Sonra onlar, o peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu öğretilmiş bir mecnundur." dediler. Tur 29-(Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn. 30- Yoksa onlar (senin için): "Bir şâirdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz." mu diyorlar? Hakka 40- Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür. 41- O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. 42- Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz! 43- O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. 44- O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, 45- Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık. 46- Sonra da onun şah damarını keser atardık. 47- O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. 48- O hiç kuşkusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür . 49- Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var. 50- Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir. Enbiya 3- Kalbleri hep eğlencede (gaflette), hem o zalimler aralarında şu gizli fısıltıyı yaptılar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artık göz göre göre sihre mi gidip uyarsınız?" Tüm bu ayetlerde görüldüğü gibi Allahın resulüne sihirbaz, mecnun, kahin, şair diyen müşriklerin bu ithamlarını boşa çıkarmak için Allahu teala Necm 2. Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da. 3. O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz. 4. O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir. Buyurmaktadır. Yani onun size anlattığı kuran heva ve hevsinden değildir, ancak kendisine vahyedilen şeylerdir ki oda kuran demek istemektedir Çarpıtılan bir ayet 60-4. İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'in berisinden taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır. Eğer gelenekçiler iddia ettiği gibi peygamberi örnek almak kuranla değilde ancak hadislerle mümkün oluyorsa ibrahim peygamberin hadisleri nerde diye sormak gerekir.Bu ayette Allahu teala mucizevi bir şekilde Hz Ibrahimin hem örnek alınacak hemde örnek alınamıyacak tavırlarını mükemmel bir şekilde açıklamıştır.Örnek almamız gereken ayetın kısmı şudur İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'in berisinden taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir." örnek almamamız gereken kısmı ise şudur Yalnız İbrahim'in babasına: "Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Şimdi düşünelim Hz ibrahimin bu tavrı kuranla değilde hadislerle bize ulaşmış olsa idi gelenekçiler bundan yola çıkarak ''' müşrik bile olsa baba için mağfiret dilenir bakın Hz İbrahim böyle yapmışken size ne oluyor diye insanları doğru yoldaan saptırabileceklerdi. diyeceklerdi.Oysaki subhanallah ibrahimin bu tavrını onaylamaktadır, örnek almamımızı istememektedir.Hz ibrahimin bu tavrı tamamen baba evlat ilişkisine dayanan duygusal bir tavırdır. Zaten Hz İbrahim sonraları bu yanlış tavrından va-z geçmiştirki bunuda şu ayetten anlıyoruz. Tevbe 114 İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi. Mümtehine 4 te görüldüğü gibi subhanallah elçilerinin bile bazı davaranışlarını onayladığı halde bazı davranışlarını onaylamaktadır.Bu ise çok önemli bir kriterdir.Yani Allahın onayı evet Altını çizerek birdaha tekrarlızorum Alllahın onayı.Zira Son peygamber Muhammedin bile bazı davranışlarını Allahın onaylamadıgını hatalarını bildiren ayetler açıkça kuranda zikredildiği halde,peygamberin kuran haricindeki davranışlarına kimler hangi yetkiye dayanarak onay verebilmektedir.Üstelik birde bu onaylanan hadislerin yüzde doksanı uydurma olduğu apaaçık olduğu halde. işte bu noktada hadis sapkınlarının bir türlü akledemedikleri vr hazmedemedkleri bir hikmet yatmaktadirki oda peygamberin değil Kuranın evrensel ve çağlarüstü oluşudur CARPITILAN DİĞER BİR AYET Nahl 44- Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. ! Sana da Kur'ân'ý indirdik ki, insanlara vahyedileni açýklayasýn. Belki onlar da düþünürler. Bu ayetin metnindeki ''beyyene'' açýklama fiiilini hadisciler tefsir etme, ilave bir takIm izahlar getirme şeklinde ele alıp burdan yola çıkarak hadislerin ayetlerin tefsiri,açıklaması olduğunu iddia etmektedirler Kalk; denildiği zaman bu ifadeden ellerin üstünde amuda kalkmak ta anlaşılabilir.Ancak oturma kalk denilmişse, bu ifadeden ayağa kalkmak,tan başka bir anlam çıkarmak, sözü tahrif etmekten başka bir şey değildir. Bu örnek; her kavramın zıddı için geçerlidir.şimdi bakalım Rabbimiz beyyene fiilinin zıddı olan hangi kavramı kullanmaktadır Bakara 159 İndirdiðimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan âyetleri, insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra (min ba,di beyyennahu linnasi) gizleyenler var ya! (innelezine yektumune) mutlaka onlara Allah lanet eder" Ali imran 187 Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız(le tubeyyinunennehu), onu gizlemiyeceksiniz.( ve la yektumune)" diye söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler ve onu az bir dünyalığa değiştirdiler" Bu ayetlerde görüldüğü gibi açıklama (beyyene) fiilinin zıddý olan gizleme (keteme) fiili kullanılmıştır. Dolayısıyla nahl 44 te peygambere emredilen ALLAH'tan aldığı vahiyleri gizlemeden bildirmesinden ibarettir.Asıl açýklamayı yapan ALLAH'tır. Örneğin: Nisa 176 Senden fetva istiyorlar. Deki: "Allah size (babasız ve çocuksuz kimsenin) mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan, fakat kız kardeşi bulunan bir kişi ölürse, bıraktığı malın yarısı onundur. Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona varis olur. Eðer (ölenin) iki kız kardeşi varsa,bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkek ve kız olurlarsa, erkeğin hissesi, iki kızın hissesi kadardır. şaşırmamanız için Allah size (hükümlerini) açıklıyor.(yübeyyinullahu lekum) Allah, her şeyi hakkıyla bilendir Görüldüğü gibi, peygamberden açıklama isteyenlere "ALLAH" gerekli açıklamayı yapmıştır.O'nun(peygamberin) açıklaması ise bu ayeti okumaktan (tebliğden) ibarettir. O'nun bunun ötesinde hüküm koyucu bir izah getirmesi mümkün değildir. O sadece bir elçidir,ALLAH'ın ortağı değil!. . O, (Allah) kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.(18:26) ALLAH peygamberine,(nahl 44) aldığı vahyi yani Kur'an ayetlerini insanlara okumasını, onların tepkilerinden çekinerek gizlememesini emretmiştir Peygamberin tebliğ anlamı dışında bir açıklama yaptığını iddia etmek, ancak Kur'an'ı ve gerçeği çarpıtmaktır. İstisnasız tüm Kur'an, elçilerin sadece aldıklarını aynen bildirmek manasında bir açıklama yapmakla mükellef olduğuna dair delillerle doludur. Hadiscilerin savunduðu manada Kur'an'ý açıklamak iddiası aynı zamanda mantıksızdır da.Çünkü Kur'an'ın kendisi zaten bir açıklamadır (mubiyndir). Açıklamanın açıklaması olmaz. Ancak bildirilmesi olur ki, bu da tebliğdir. Kur'an, ALLAH'ın yaptığı en mükemmel açıklamadır ve artık, O'nun sözü üzerine söz söylemek kimsenin haddine değildir : " Nisa 150- Onlar, Allah'ı ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. "Kimine inanırız, kimini inkâr ederiz" derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler. 151- İşte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azab hazırlamışızdır. 152- Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve onlar arasında ayırım yapmayanlara (Allah) pek yakında mükafatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Peygambere iman etmeyi hadislere iman etmek olarak algılayan ve bunda diretenler, ne denli bir çıkmazın içinde olduklarının farkında bile değilllerdir.Zira iman esaslarından biride resule inanmak değil resullere inanmaktır.Resullerin arasını ayırmak ise nisa 150 ye göre küfürdür.Son peygamberden öncekilere iman ettiğini iddia edenlerin ne yapıp edip onların hadislerini de bulmaları gerekmektedir.Aksi takdirde önceki peygamberleri inkar etme durumuna düşeceklerdir. Enfal 2.. İnananlar, ancak onlardır ki Allah anılınca yürekleri titrer, onlara ayetleri okununca da inançlarını arttırır ve Rablerine dayanırlar Kehf 57 Rabbinin ayetleriyle kendisine öğütler verildiği halde onlardan yüz çeviren ve elleriyle hazırladığı şeyi unutan kişiden daha zalim kimdir ki? Gerçekten de biz, onların anlamamaları için gönüllerine perdeler gerdik ve kulaklarını ağırlaştırdık ve onları doğru yola çağırsan da imkan yok doğru yola gelmez onlar. Hac 72 Onlara apaçık ayetlerimizi okudun mu yüzlerinde inkar alametleri belirir, görüp tanırsın sen de; neredeyse ayetlerimizi onlara okuyanlara saldırıverecekler. De ki: Bundan daha şer, daha da beter bir şey haber vereyim mi size: Ateş. Allah, kafir olanlara vaadetmiştir onu ve orası, dönüp gidilecek ne de kötü yer. Lokman 7 Ona ayetlerimiz okununca başını çevirir; sanki duymaz onu, sanki iki kulağında da ağırlık var; artık müjdele onu elemli bir azapla. Zuhruf 36- Her kim Rahman olan Allah'ın zikrinden (KURANDAN) yüz çevirirse biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostudur. 37- Şüphesiz ki bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar . 38- Nihayet kıyamet günü bize gelince, arkadaşına: "Keşke seninle benim aramda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Sen ne kötü arkadaşmışsın!" der. Tevbe--124- Bir sûre indirildiği zaman, içlerinden biri çıkar, "Bu sûre hanginizin imanını arttırdı?" der. Fakat müminlere gelince, aslında her inen sûre onların imanını arttırmıştır ve onlar sürekli olarak müjdelenip duruyorlar. Tevbe 125- Kalblerinde bir hastalık olanlara gelince, onların da pisliklserine pislik (ricsen ila ricsihim) katmıştır ve kâfir olarak ölüp gitmişlerdir. Isra-- 82- Biz Kur'ân'dan, iman edenler için bir şifa ve rahmet kaynağı olan âyetler indiriyoruz. Zalimlerin de ancak zararını artırır. Yunus..100 Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kişinin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını kullanmayanlar üzerine Allah pislik bıkakır. Bakara..171 Kafirlerin hali, çobanların çağırdığı fakat, onun bağırıp çağırışından başka bir şey işitmeyen hayvanların durumu gibidir. Onlar, öyle sağır, dilsiz ve körlerdir ki akıllarını kullanmazlar Araf..179 Cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennemlik kıldık. Çünkü onların kalpleri vardır. Onunla anlayış göstermezler. Gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar. İşte onlar gafillerdir. Furkan..44 Yoksa, onların çoğunun söz dinlediğini veya akıllarını kullandığını mı sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar. -
Allahın ayetlerini uyduruk hadislerle boşa çıkarmaya çalışan Allahın düşmanları hiç boşuna uğraşmayın artık **** **** ****** birileri var Bakın sizler için yüce Allah ne buyuruyor Lokman 6 İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu oyalanma aracı yapmak için hadis eğlencesi satın alırlar. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır
-
Ya ya arkadasım desene 1400 yıldır herkes uyuyor! Ve hatta öyle ki senin bu yorumlarına bakılırsa Efendimiz bile yanlış!! yorumlamıs ayet ve hadisleri..Hı ne dersin? Dünyada milyonlarca kişi inege tapıyor. Dolayısıyla hindistanda dünyaya gelen biri aynı mantıkla ineke tapmanın dorgu oldugunu savunabiklir. Yine aynı şeklide milyonlarca lişi isanın Allahın oğlu olduğuna inanıyor, o zaman hıristiyanlarda haklı size göre peygamberin ayeti başörtüsü diye yorumladığına dair deliliniz ne.Koskocaman bir hiiiç.sadece asırlardan beri gelen kelle sayısının bir takım kendi uydurduklarını resule isnad etmişler sizde bu iftiralara inanıyorsunuz Al-i İmran 44 Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin Yusuf 102 İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin (ki bunları bilesin Kasas 46 (Musa'ya) seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin. Bilakis, senden önce kendilerıne uyarıcı (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik); ola ki düşünüp öğüt alırlar. * baştan sona resule iiftira olan hadisleri asırlardan beri milletin başına DİN diye kakanlara ve size soruyorum SİZLER RESULÜN YANINDAMI İDİNİZ ?
-
SİHİR/BÜYÜ ASLI OLMAYAN ŞARLATANLIKTIR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
madem anlaşamıyoruz, öyleyse şöyle devam edelim siz sihir,büyü denilince ne anlıyorsunuz veya büyüyü nasıl tarif ediyorsunuz ilk önce onu bir ortaya koyun sonra bakalım varmı yokmu -
kardeşim olayı kişişelleştirmekle elinize ne geçecek.Siz bu forumun gizli ajanımısınız ki üyelerin ne zaman girdiğine ne kadar yazı astıklarına dair çetele tutuyorsunuz
-
Ayeti Kerime aşağıda: 31. Mü’min kadınlara söyle: Onlar da bakışlarını sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, zorunlu olarak görünenin(4) dışında ziynetlerini göstermesinler; örtülerini, yakalarını kapatacak şekilde örtsünler.(5) Kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından,(6) ellerinin altında bulunan kölelerden, erkeklikten kesilmiş hizmetçilerinden ve kadınların mahremiyetlerine henüz vakıf olmayan çocuklardan başkasına ziynet yerlerini göstermesinler. Saklı ziynetlerini fark ettirmek için de ayaklarını yere vurmasınlar. Hepiniz Allah’a tevbe edin, ey mü’minler, tâ ki kurtuluşa eresiniz. (4) Örtünün dış tarafı ile el, yüz ve ayaklar. örtünün dış tarafının el yüz ve ayaklar olduğunu söylen kim Allahmı, yoksa ruhban sınıfımı.Ayetin neresinde bu tanımlama var (5) Başörtüsünü arkaya salarak göğüs kısmını açıkta bırakmak şeklindeki bir Cahiliyet dönemi âdetine karşı, saçlarla beraber, boyun, gerdan ve göğüs kısmının da örtülmesi gerektiği vurgulanmıştır. O cahiliye kadınları ayet gelmeden önce başlarını Allahın emri diye mi örtmüşler yoksa başlarına sıcak geçmesin diye mi.Siz alemlerin rabbi olan Allahı, arap adetini tüm dünyaya dayatan ırkçı zannediyorsnuz galiba ? (6) Müslüman kadınlar. Bir görüşe göre de bütün kadınlar. ne görüşü geççç Yukarda açık bir şekilde görüleceği üzere kadınlara ziynet (mahrem) yerlerinizi örtün denmektedir. Mahrem yerlerde el, yüz ve ayakları dışında kalan her yerdir.Yani saçlarda, boyunda dahildir. Örtülerini yakalarını kapatacak şekilde örtmeler ise haksözün söylediği manaya asla gelmemektedir. (5) nolu açıklamada bunun cevabı vardır!!!!! hala ısrarlarla elel yüz ve ayakların dışında kalan yerler mahremdir diye dayatıyorsun.Ama yüce Aallah ayeti öyle bir dizayn etmişki uydurduğunuz tüm hurafeleri yerle bir ediyor gelelim ayetin sonuna size göre saçlarda mahrem değilmi ? Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. Bir kadın ayaklarını yere vurduğunda yada abuk subuk hareket ettiğinde göğüslerimi lapır lapır sallanır yoksa saçlarımı ? İşte yüce Allah kadınlara sadece göğüslerini örtün demekle yetinmiyor, madem örttünüz ama belli olsun diye abuk subuk hareketlerde bulunmayın diyor. saç, maç sadece ayete sokmak istediğinizi sizin hevanız
-
Asırlardır bir parça bezi/başörtüsünü İSLAMIN olmazsa olmaz şartı diye dayatanlar ve bunun için olmadık naneler yiyenler,(son örnek olarak danıştay üyesinin katledilmesi) Allahın emrini değil, Allahın ayetlerini kendi arzuları doğrultusunda çarpıtan ruhbanların emrini ısrarla sürdürmektedirler Gelelim bu konuyla ilgili çarpıttıkları ayetlere Nur 31- İnanan kadınlara deki: Gözlerini sakınsınlar, apışaralarını muhafaza etsinler. kendiliğinden görünenler müstesna olmak üzere, süslerini göstermesinler. örtülerini, göğüslerini üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları , anlaşmalarla sahip oldukları kadınlar, erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış hizmetçiler, yahut henüz kadınların g kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına süslerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları süsleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. İnanan kadınlara deki: Gözlerini sakınsınlar, apışaralarını muhafaza etsinler, ne demek Bunu anlamak için kuran dışı kaynaklara ve 1500 sene öncesine gitmeye hiç gerek yok.Ben iki kere arabistana gittiğim için kendi gözlerimle şahid oldum. Araplar aradan geçen bunca zamana rağmen örflerinde bir değişiklik olmamış.Havanın aşırı sıcak olmasından dolayı entari türü şeyler giyiyorlar ve iç çamaşırı giymek gibi bir adetleri yok. Dolayısıylada oturup kalkarken dikkatli davranmazlarsa edep yerleri görünebiliyor İşte gözlerini sakınsınlar demek,karşı cinsin edep yerlerine bakmasınlar anlamındadır Apışaralarını muhafaza etsinler demekte,kendileri de dikket etsinler edep yerlerini göstermesinler anlamındadır Gelelim ayetin dier kısmına örtülerini, göğüslerinin üstüne vursunlar Burada görüldüğü gibi ne baş kelimesi nede saç kelimesi vardır.Yüce Allahın istediği gögüs dekoltesinin kapatılmasıdır.Bir kadının giydiği elbise göğüs dekoltesini kapalı tutacak niteklikte ise o kadın Allahın emrini yerine getiriyor demektir.Ayrıca bir örtü filan almasına gerek yoktur.Fakat Yüce Allah bunun bile istisnasını yapmış ayette listesi verilen kişilerin yanında kadınların isterlerse gögüsleri dekolteli bir şeklide dolaşabilecekleri izni verilmiştir. Çarpıtılan diper bir ayet Ahzap 59- Ey Elçi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de dış elbiselerini alsınlar. Bu onların tanınmalarına, ve eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Bu ayete dayanan bir takım yobazlar, kadınların sokağa çıktıklarında mutlaka çarşaf veya pardesü almaları gerektiğini iddia ederler Oysaki ayetin öncesine ve sonrasına baktığımızda hiçte öyle bir zorunluluk olmadığı anlaşılmaktadır 57- Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır. 58- Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir. 60- Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar. Ayetlerde görüldüğü gibi ortalıkta her kadına fahişe muamelesi yapan ve kadınlara sarkıntılık eden bir takım ahlaksızlar vardır.Böylesine ortamlarda Yüce Allah inanan kadınlara bir tedbir önermektedir ki oda kadınların erdemli olduklarını belli eden bir alamet taşımalarıdır Ancak şu varki bu alamet mutlaka dış giysi olmak zorunda değildir.Madem ki bu dış giysinini amacı kadınları sarkıntıkıltan korumak ise,öyleyse kadınlar yanlarında mahrem erkekleri (kocaları,babaları,erkek kardeşleri,amcaları,dayıları,oğulları v.s)olduğu halde sokakta dolaştıklarında bunlar kadının cilbabı sayılır.Zira bunlarrla dolaşan bir kadına hiç kimse cesare edipte sarkıntılık edemez Ancak şuda varki eğer kadın yalnız başına bir yere gidecekse ve eğer kendisine sarkıntılık edilebileceği endişesi taşıyorsa bizde derizki Allahın bu tavsiyene uayark tamamen kendi belirlediği bir dış elbisesi alsın deriz. Zira yüce Allah bunu kesin bir emri olarak değil bir tavsiye niteliğinde buyurmaktadır Ahzap 59- Ey Elçi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de dış elbiselerini alsınlar. Bu onların tanınmalarına, ve eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Diğer önemli bir husus ise ayet Ey inananlar diye değil, Ey elçi diye başlamaktadır. Bu ifadede her ülkenin mutlaka kadınlara sarkıntılık eden ahlaksızlarla dolu olduğu anlamına gelmediğini göstermektedir Bir tercih meselesi olarak başını örtenlere elbette saygımız vardır.Ancak kuranda olmayan bir şeyi Allahın emri diye dayatanların, dini kullanarak duygusal sömürü yapanların,toplumu kaos ve teröre sürüklemeye çalışanların çanına ot tıkamayıda her zaman bir erdem biliriz
-
SİHİR/BÜYÜ ASLI OLMAYAN ŞARLATANLIKTIR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
Kardeşim siz yazılanları anlamayacak kadar kusura bakmayın ama özürlümüsünüz.Ben nerde demişim kuranda büyüyle ilgili bir şey yok diye.Kuranda elbette büyüyle ilgili ayetler var ve kuran büyünün şarlatanlık olduğunu söylüyor Her türlü hurafeyi kurana yamamaya çalışanlar genelde şöyle bir cümle kurarlar Efendim bunlar kuranda var Bir şeyin kuranda var olması o şeyin doğru olduğu anlamına mı gelir.Kuranda zina var,hırsızlık var,adam öldürmek var,putlara tapmak var,ticarette hile var.Var ama ne anlamda var.Kuran bunları yapmanın doğru olduğunu mu söylüyor yoksa sakın bunları yapmayın diye insanlara öğüt mü veriyor Sizin yapmaya çalıştığınızda işte bu.Kuranda büyü var deyip,sanki büyüynün aslı varmış gibi lanse etmeye çaliiıyorsnuz Kuran elbette büyü konusuna değiniyor ve bunu yapanları şarlatan olduğunu,büyü adı altında yapılan hokkabazlıların aslı olmadığını söylüyor. Gerisi hikaye -
SİHİR/BÜYÜ ASLI OLMAYAN ŞARLATANLIKTIR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
Haksöz sevgili kardeşim; Daha çok araştır daha çok oku özellikle Felak suresini ve türkçe mealini okumanı tavsiye ediyorum istersen senin için yazayım. Gerek yok efendim yazmanıza, müsade ederseniz ben kuranı baştan sona okumuş biriyim Felak Suresi Türkçe meali Diyanet... MÂNÂSI De ki: Yaratılmışların şerrinden, karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset edenin, içindeki hasedini dışarıya vurduğu vakit, şerrinden; şafak aydınlığının Rabbine (Allâh'a) sığınırım. 1- Yaratılmış ve dünyada mevcut olan herhangi bir şeyden, herhangi bir vakit ve zamanda gelecek her türlü şer, zarar ve kötülüklerden. 2- Gece, gündüze bakarak bir vahşettir, korkunçtur. İnsana korku verir. Fakat gecenin bir de tam karanlığı çöktüğü, "kapkara, zindan gibi, göz gözü görmez" dediğimiz çok korkunç zamanı vardır. Sen korkuyorsan geceden saygı duyarım ama sizin paşa keyfiniz için her insan mutlaka korkmak zorunda değil değilmi? 3 İpliklere düğümler bağlayarak onlara, şunun bunun hesabına üfleyen, efsun yapan, yahut insanlara kötü ve aldatıcı telkinler yapan birtakım büyücüler ve kötü ruhlu insanlar vardır ki bunlar, yakaladıkları kimseleri karanlıklar içinde kıvrandırırlar ve hakikatı görmelerine engel olurlar. Kendilerini birer kurtarıcı ve her şeyi bilir gibi gösteren ve aldatıcı muskalarla veya telkinlerle insanları sapıtan bu sahtekârlar, aile ve insanlar arasında sevgi bağlarını çözerler. Bunların tuzağına düşmek, aslanların pençesine, yılanların zehirli dişlerine yakalanmaktan daha korkunçtur. İşte bunun içindir ki, bunların şerrinden de Allâh'a sığınmak ve kendisini bu gibi kimselere kaptırmamak lâzım olduğunu Kur'ân'ın bu sûresi bize tâlim ediyor. Siz duygularınıza sahip olamıyorsunuz diye kuranı,muskacılık,hurefecilik,büyücülük kitabı halne getirme yetkisini kimden alıyorsunuz.?Ne efsunu ne üflemesi bunlar sadece sizin kuruntularınız İşte hodri meydan ben noter huzurunda hiç bir tazminat talep etmeyeceğime dair belge imzalayacağım,sizde bildiğiniz en meşhur efsuncuları büyücüler,şarlatanları toplayın ve bana büyü yaptırın bakalın tutacakmı.İsbat edin ? Bu işler öyle sallamakla olmuyor 4- Başkalarının elindeki nîmeti kıskanan, nîmeti çekemeyen herhangi bir hasedcinin ruhunu sarmış olan kıskançlık ateşi dışarıya vurduğu zaman, haset ettiği kimseye karşı elinden gelen fenalığı yapmaktan çekinmez. Onu hiçbir şey memnun etmez. Böylelerinin şerrinden de Allâh'a sığınmalıdır. Başkalarının elindekini kıskanan insanların fenalık yapmasının sihirle büyüyle ne alakası var. Ben giderim birine kızar tokat atarım buda bir fenalıktır.Her şeyi gisli esrarengiz güçlere bağlamak bu milletin genlerine işlemiş Kuranı parça parça yaptığınızn farkındamısınız.Bu konu hakkında bir çok ayet yazdık, ama umurunuzda bile değil,onları çürütecek tek bir kelime yazamamışken kalkmışsınız bir iki ayeti kuranın bütünlüğünden soyutlayarak sihir,büyü,nazar var diyerek kuranı bir üfürükçü kitabı halne getirmeye çalıştığınızın farkındamısınız ? Yoksa sizlerde israiloğulları gibi kuranın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar edenlerdenmisiniz Bakara 85 Bu misakı kabul eden sizler, birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hemde) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz. Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla ****** değildir. -
KURANDA HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
haksöz şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
Maide 1 - Ey iman edenler! Sözleşmeleri yerine getirin. yasak dönemde avlanmayı helal saymamanız şartıyla, çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak olanlar müstesna. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir. Maide 2 - Ey iman edenler! Allah'ın şiarlarına, yasak aya, hediye yabanilere ve Rablerinden lutuf ve rıza arayanlar için yasak sistemin güvenliğine saygısızlık etmeyin. Serbest iken avlanabilirsiniz. Yasaklara itaatten geri çevirdikleri için bir topluluğa olan kininiz, sizi aşırılığa sevk etmesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir. Ayetin metnindeki hedy kelimesi çok ilginç. Zaten türkçede kullandığımız hediye bu kelimeden geliyor. Hediye; herhangi bir ücret ödememden sahip olunan malın adıdır Doğadaki yaban hayvanlar neden Allahın hediyesi ? Normalde bir insan herhangi bir hayvana sahip olabilmesi için belli bir ücret ödeyip satın alması gerekir.Doğada yaşayan yaban hayvanlarına ise, belli bir ücet ödemeden avlanarak sahip olabilrsiniz.Yani onlar Allahın insanlara hediyesi. Ancak Yüce Allah yetkili merci tarafından bu hayvanlar için bir düzenleme getirilmesini emrediyor. Aksi takdirde herkes herhangi bir sınır tanımaksızın ,kendi kafasına ve zevkine göre avlanmaya kalkarsa dünyadaki tüm insanların ortak menfati için yaratılmış olan bu hayvanların neslinin tükenmesinden dolayı,doğanın ekolojik dengesi bozulabilir Yani doğada yaşayan bu hayvanlar insanların ortak malı. Dolayısıyla bu hayvanların hangi dönemlerde avlanabileceği ile düzenlemeler yapılması şart. Doğada yaşayan hayvanların belli dönemlerde avlanmasının yasak olmasını İsrailoğullarında da görüyoruz Bakara 65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz. Araf 163 163 Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk. Nisa 47 Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır Allahın yasaklarını çiğneyen israiloğulları gibi, bu toplumda 1400 senden beri Allahın doğadaki hayvanlar için getirmiş olduğu bu evrensel av yasağını çiğneyerek sadece mekke ile sınırlandırdılar Allahu Teala doğada yaşayan yaban hayvanlar konusuna o kadar önem veriyorki bu yasağı tekrar tekrar hatırlatıyor Maide 94- Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve silahlarınızın erişeceği bir avla dener ki, gizlide kendisinden korkanları meydana çıkarsın. Kim bundan sonra saldırıda bulunursa onun için acı bir azab vardır. Maide 95- Ey iman edenler, yasaklı iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, onun cezası ayak bileği olgunlaşmış öldürdüğü hayvanın dengi ona cezadır ki, buna yine içinizden iki adaletli kişi (bilirkişi raporu) hükmeder; yahut bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamını alır. Allah damia gâliptir, intikam sahibidir. Yüce Allahın doğaya yerleştirmiş olduğu kanunlarına göre, her yaban hayvanınnın belli bir fonksiyonu var.Bu hayvanların gereksiz yere telef edimesi ekolojık sistemin dengesini bozduğu için yine insanlara bir doğal afet olarak geri dönüyor.Televizyonda izlemiştim türkiyenin bir yöresinde ismi şu an aklımda değil insanlar keyfi olaral yılan avlıyorlar.Ne zamanki o yörede artık yılan kalmıyor, işte o zaman orayı fareler istila ediyor.Doğaya vermiş oldukları bu zararın faturasını ağır bir şekilde ödüyorlar. Başlıyorlar bu sefer dışardan ithal yılan getirmeye Maide 96 - Size ve yolculara yiyecek olmak üzere, deniz avı ve onu yemek helal kılındı. Kara avı ise, yasaklı olduğunuz müddetçe size yasaktır. Huzurunda toplanacağınız Allah'tan korkun. Maide 97 - Allah, ayak bileği sistemini, yasak ayı , hediyeleri,otoriteyi insanlar için bir dayanak kıldı. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini ve Allah'ın herşeyi hakkıyle bilici olduğunu sizin de bilmeniz içindir. 97 de Yüce Allah bu sistemin yani av yasaklarının sadece inananlar için değil, tüm insanlar için hayati bir dayanak olduğunu söylüyor. Herhangi bir sınır ve ölçü tanımayan insanlar günümüzde o kadar haddi aşmış durumdadırlar ki artık denizlerde bile bazı hayvanların nesli tükenir hale gelmiştir.Kuranda deniz avına acık bir yasak olmamasına rağmen ekolojik dengeyi bozacak nitelikte ki futursuzca av yapılmasına israiloğullarına getirilen deniz avı ile ilgili ayetleri baz alarak, yöneticiler deniz avı için gerekli bir takım kısıtlamalar getirebilirler Araf 163 163 Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk. Nisa 47 Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır[/b] -
MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR
haksöz şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
ENAM:159. Dinlerini parça parça edip guruplara ayrilanlar var ya, senin onlarla hiçbir iliskin yoktur. Onlarin isi ancak Allah'a kalmistir. Sonra Allah onlara yaptiklarini bildirecektir. Rum 30. O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar. Rum 31. O'na yönelmiş kişiler olarak O'ndan sakının!sisteme bağlı kalın ve sakın şirke sapanlardan olmayın; Rum 32. Onlar ki, dinlerini parçalayıp hizipler/mezhepler haline geldiler. Her mezhep kendi elindekiyle sevinip övünür. MUMINUN:53. Ne var ki insanlar kendi aralarindaki islerini parça parça böldüler. Her mezhep kendilerinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedirler. ENAM:105 Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İŞTE ONLAR İÇİN BÜYÜK AZAB VARDIR ENAM:103 Allah'ın ipi (KURANA) hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini işte böyle açıklar. Tevbe 31 - Onlar, Allahın yanısıra dinadamlarını ve imamları kendilerine Rab edindiler, Meryem oglu Mesih'i de. Oysa onlar tek olan Allah'a kulluk etmekle emrolunmuslardı. Allah'dan baska hiçbir ilâh yoktur. O,( imamların sözlerini din kabul eden) müsriklerin ortak kostuklarından uzaktır. -
SİHİR/BÜYÜ ASLI OLMAYAN ŞARLATANLIKTIR
haksöz şurada cevap verdi: haksöz başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bak kardeşim din hakkında konuşacaksanız mutlaka kurandan delil getirmeniz gerekir.Ortalıkta dolaşan bit pazarı hikayelerini bana burda okumaya kalkmayın.Bu bit pazarı hikayeleri yüzünden asırlarca insanlar cinci/muskacı şarlatanlara mahkum edildi Peygambere büyü yapıldı diyorsunuz da hani delili.Araplar büyülendiğini sandığı kişlere mecnun derler.Bundan dolayıda peygambere büyülenmiş/cinlenmiş şeklinde bir takım hakaretler yapmışlardır.Kuran ise bunların tamamını yalanlamaktadır Araf 184 184 Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten/büyüden eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o. Tekvir 22 22 Ve arkadaşınız bir mecnun değildir. Sebe 46 de ki: Size bir tek öğüt vereceğim: Allah için ikişer ikişer ve teker teker ayağa kalkın, sonra da düşünün! Arkadaşınız cinlenmiş değildir! O ancak şiddetli bir azap gelip çatmadan evvel sizi uyaran bir peygamberdir Söyle bakalım sende peygambere yapılan bu iftira kampanyasını mı destekliyorsun.Yani kuranı yalanlayarak peygamber büyülendimi demek istiyorsun ? -
Kurana göre bir sey ya haramdir, yada helaldir. Allahin insanlara çok genis biraktigi bu alana dereceler koymak hiç kimsenin yetkisinde degildir. Ama maalesefki yüzyilardan beri yapilmis, ruhbanların indi yorumlari insanlara Allahın hükmü diye dayatılmıştır. Isra suresi 23- Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "yuh deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. 26- Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma. 27- Çünkü (malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. 28- Eğer Rabbinden beklediğin bir rahmet (rızık) için, onlardan yüz çevirmek mecburiyetinde kalırsan, o vakit de onlara yumuşak ve tatlı bir söz söyle.(kaba ve sert davranmak haram) 29- Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi halde kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın. 31- Bir de geçim korkusuyla çocuklarinizi öldürmeyin, onlara da, size de rizki biz veririz. Süphesiz ki onlari öldürmek, çok büyük bir suçtur. 32- Zinaya da yaklasmayin, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur. 33- Hakli bir sebep olmadikça, Allah'in öldürülmesini haram kildigi cani öldürmeyin. Kim haksiz yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede asiri gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdigi yetki ile) yardim olunmustur. 34- Yetimin malina da yaklasmayin. Ancak rüsdüne erinceye kadar en güzel bir sekilde yaklasabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor 35- Ölçtügünüz zaman tam ölçün ve dogru terazi ile tartin. Bu hem daha hayirlidir ve sonuç itibariyle de daha güzeldir. 36- Bir de hiç bilmedigin bir seyin ardina düsme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunlarin her biri yaptiklarindan sorumludurlar. 37- Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsin ve boyca da daglara erisemezsin. 38- Kötü olan bütün bu yasaklar, Rabbinizin katinda hos olmayan seylerdir. Simdi son ayetin metinini de yazalim '' Kullu zalike kane seyyi,uhu inde rabbike (MEKRUHA) Yüce Allah isra 23 ten ,38 e kadar bir hoşlanmadığıbir takım konuları maddeler halinde sıralamış ve tüm bunlara MEKRUH adını vermiştir Enam 151 De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım:(MA HARREME RABBUKUM) O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız 152- Yetimin malına yaklaşmayın; yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz). Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa âdil olun ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir Enam 151.152 de haram kılınan maddeler ile,isra suresindeki Allahın mekruh olarak tarif etikleri maddeler aynıdır. Buda göstermektedir ki haram ile mekruh kurana göre aynı şeylerdir ve Allah teala bunların ne olduğunu kuranda açık açık madddeler halinde belirtmiştir Beynini kullanmasını bilmeyen ve Allaha iftira eden kişiler bu kelimenin manasını değiştirmişler ve hadislerden çıkardıkları hükümlere aykırı davranmanın da mekruh olduğunun iddia etmişlerdir. bu Allaha iftira atmak manasına gelir. en azından kelimeleri yerlerinden değiştirmek olur. Allahın kuranda yüklediği manayı değiştirmek kimsenin haddi değildir. Geleneksel fikih literatürüne göre ise mekruh; haram kadar kesin olmayan yasaklar olarak ifade edilir Din adamları/ruhbanlar hakkında ayet olmayan konularda hadislere dayanarak ictihad ederken haram diyememis, mekruh diyerek işin içinden sıyrılmyamaya çalışmışlardır Eger bir sey ruhbanların/din adamlarının hosuna gitmiyorsa bu hiç bir kimseyi baglayıcı degildir. Eger Allahın hosuna gitmeyen bir konu ise,Yüce Allah bunu Kuranda açık açık bildirdigi için mutlaka konuyla ilgili ayeti ileri sürmek zorunlulugu vardır.. Kuranı bir tarafa bırakıp ne hadislerden nede ne idüğü belirsiz sünnet diye iddia edilen şeylerden haram hükmü çıkarmak Kurana göre asla mümkün değildir.Zira peygamberin haram kılma yetkisi yoktur. 66/ 1- Ey Peygamber! Eslerinin rizasini arayarak Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan çok esirgeyendir Mekruh Kurana göre = haram demektir. Fıkıh kitaplarına bakıldığında yüzlerce konu hakkinda mekruh nitelemesi vardir. Örnek olarak abdestle ilgili mekruhlar diye bahsedilir.Insan abdest alirken nasil haram işliyor hayret etmemek elde degil. Ruhbanlar bununlada yetinmemis, mekruhu dallanip budaklandirip iki kisma ayirmistir. tahrimen mekruh; harama yakin olanlar tenzihen mekruh; helale yakin olanlar Mekruh zaten haram demektir harama yakin haram helale yakin haram işte size saçmalığın daniskası Iste bu sebepten dolayi, geleneksel fikih literatüründeki (mekruhu) ''TENZILATLI HARAMLAR diye nitelemek hiçte yanlış olmaz 6/ 116- Dillerinizin yalan vasfetmesi ile: "Su helaldir, su haramdir " demeyin; aksi halde Allah'a iftira etmis olursunuz. Süphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.