Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

haksöz

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    330
  • Katılım

  • Son Ziyaret

haksöz tarafından postalanan herşey

  1. Haksız kazanç elde ediyorlarmış.Nerden biliyorsun? Kuran diyor deme sakın.Paylaşmıyorlarmış Niye paylaşsınlar adamlar ? Sanane, Muhammede ne.Allaha ne ? ***************
  2. Üç tane ayetin içinde yüzlerce savaş ayetini yok buharlaştırıp yok ettin.Sana belki yüz defa soruldu emre ama bir türlü cevap vermedin.Savunduğun insanları nediye malı alınır.Kuranda enfal diye müstekil bir sure var. Yani savaştan elde edilen malllar. Evet haklısın aslında dinde bir bahane.Herşey maddi çıkar için. Yani anlayacağın yapılan savaşlar salt maddi rant elde etmek içindir.Tevbe suresini biz baştan sona okumuyoruz zannette tevbe 33- O öyle bir Allah'dır ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. Müşrikler hoşlanmasalar da. 34- Ey iman edenler, şurası bir gerçektir ki, yahudi hahamları ile hıristiyan rahiplerinin bir çoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Bir de altın ve gümüşü hazineye doldurup, onları Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acıklı bir azap ile müjdele! 35- O gün o altın ve gümüşlerin üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): "İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını!" denilecek. Muhammed gözünü takmış bir kere onların servetine.İlkönce azapla korkutuyor.Baktıki olmuyor o zaman savaşla yani zorlaa. Yığın yığın altın ve gümüş şahane, savunmak bahanee
  3. Hayır sayın kıral, Ben yazdığımın arkasındayım. Asıl çarpıtmayı yapan mealcilerdir. Yani sizin çoooooooooooooook bilgili alimleriniz nedenine gelince Kuranın apaçık katliam/ öldürme emretteği gerçeğini makyajlamak için. Savaşmak arapçada HRB dir. benim verdiğm ayette ise KTL fiili geçmektedir ve anlamı öldürmek demektir. İlk önce KTL ve HRB fiilerini ayrı ayrı geçtiği bir ayeti vereyim. Maide 33. İnnema cezaüllezıne yüharribunellahe ve rasulehu ve yes'avne fil erdı fesaden ey yükattelu ev yüsallebu ev tükattaa eydıhim ve ercülühüm min hılafin ev yünfev minel ard zalike lehüm hızyün fid dünya ve lehüm fil ahırati azabün azıym 5/33- Allah'a ve Resûlü’ne karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azap vardır. Gelelim tevbe 29 a 29. Katilüllezıne la yü'minune billahi ve la bil yevmil ahıri ve la yühürrimune ma harremallahü ve rasulühu ve la yedınune dınel hakkı minellezıne utül kitübe hatta yu'tul cizyete ay yediv vehüm sağırun 9/29- Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenleri, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar öldürün. Neden savaş değilde öldürme olduğunda ısrar ediyorum.Zira savaşları savunma diye yumuşatmaya çalışanlanlar var.Savunmada, karşı tarafa din dayatmanın hiç gerekçesi olamazda ondan. Sadece bu ayet değil bir çok ayet te var bu öldürme emri 244. Ve katilu fı sebılillah va'lemu ennellahe semıun alım Bakara 244 Allah yolunda öldürün ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir. Nisa 74 O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda öldürsün. Kim Allah yolunda öldürür, öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz 74. Fel yükatil fı sebılillahillezıne yeşrunel hayated dünya bil ahırah ve men yükatil fı sebılillahi fe yuktel ev yağlib fe sevfe nü'tıhi ecran azıyma Nisa 84 Allah yolunda öldür. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar . Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir. 84. Fe katil fı sebılillah la tükellefü illa nefseke ve harridıl mü'minınv asellahü ey yeküffe be'sellezıne keferu vallahü eşddü be'sev ve eşeddü tenkıla Tevbe 111 Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında Allah yolunda katliam yapmak üzere satın almıştır. Çünkü , öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır 111. İnnellaheştera minel mü'minıne enfüshehüm ve emvalehüm bi enne lehümül cenneh yükatilune fı sebılillahi fe yaktülune ve yuktelune va'den aleyhi hakkan fit tevrati vel incıli vel kur'an ve men evfa bi ahdihı festebşiru bi bey'ıkümlezı bay'tüm bih ve zalike hümvel fevzül azıym Tevbe 123. Ya eyyühellezıne amenu katilüllezıne yaluneküm minel küffari vel yecidu fıküm ğılzah va'lemu ennallahe meal müttekıyn 123- Ey iman edenler, önce yakın çevrenizdeki kâfirlerle öldürün ki, sizde bir güç ve kuvvet olduğunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir. Kuran kimlerin öldürülmesini yasaklar, birde ona bakalım Nisa 93- Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır. İnanmayanlar sürekli cennet vaadleriyle öldürülmeye teşvik edildiğine göre, kurana göre inanmayanlar ve başka dinden olanlar insan değildir.Kuranın öldürme yasağı sadece inanaları kapsar Demekki inancına bakılmaksızın kuranda İnsan öldürmek yasak diye bir ayet yoktur Şimdi muhtemelen itiraz olarak sunulacak bir ayeti daha değerlendirelim Maide 32 İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler Bu ayet müslümanları kapsamaz. Zira burda tevrattaki bir hükümden bahsedilmektedir. Araf 163 Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor. Hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı. Çünkü cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar meydana çıkarak akın akın onlara gelirdi, cumartesi tatili yapmadıkları gün de gelmezlerdi. İşte böylece biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihan ediyorduk Enam 146 Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezadır. Biz elbette doğru söyleyeniz. Nasılki cumartesi balık avlama yasağı, iç yağların haram olması yahudilere ait ise ve müslümanları kapsamıyorsa ki ( dünyadaki tüm müslümanlar bu konuda ittifak halindedir) Maide 32 ikide müslümanları kapsamaz İnancına bakılmaksızın insan öldürmenin kurana göre yasak olduğu koskocaman bir yalandır
  4. Maide 38 Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir. Evet sayın kıral,kuran öyle kapkaç türünden basit hırsızlığı yasaklar, yasaklar çünkü büyük davalar peşinde olan ve toptan götürmeye azmetmiş bir tanrı için ayak bağıdır bu tür basit hırsızlıklar Ahzap 25- Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyle defetti. Bu şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür. 26- Hem de kitap ehlinden onlara yardım edenleri kalplerine korku düşürerek kalelerinden indirdi, siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. 27- (Allah) onların arazilerini, yurtlarını ve mallarını size miras kıldı. Bir de henüz ayak basmadığınız bir yeri (size miras kıldı). Allah, her şeye kâdirdir.
  5. Ulusumuzu aydınlığa çıkaran, hakettiği yere gelmesini sağlayan, varlığımızın yegane teminatı Cumhuriyettir. Cumhuriyet, onunla barışık olmayanlara karşı korumamız gereken en değerli varlığımızdır. Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun. Cumhuriyetimizi kuranları saygı ile anıyoruz.
  6. Emreciğim, Senin gibi online kurancı için hiç bir müslüman hadisleri islamın dışına atmaz.Bu konuda benim gibi dinsizlerden daha çok müslümanlardan tepki alırsın. Bende bir zamanlar kendimi o şeklide kandırıyordum ama gel görki işin aslı senin zannettiğin gibi değil. Koskoca bir tarihi hiç kimse senin hatırın için bir çırpıda silip atmaz. Boşuna bu ütopyaların peşinden koşma Bende bir zamanlar senin gini ateşli yalnız kuran savunucusu idim. Hadisler sırf islamı yozlaştırmak için kasıtlı olarak birileri tarafından uydurulmuştu. Birazcık düşünsene neden hadisleri dışlıyorsun.Vicdanın elvermediği için değilmi ?Peki aynı şeyi kuran için niye yapmıyorsun, sana sonsuz cennetler vaad ettiği içinmi ? Benim senden fazla kuranı araştırmışlığım var. Peki ben neden bu dini terketmişim. ? Aklımdan zorummu var hiç sebep yokken sonsuz cennetleri elimin tersi ile iteyimde kendimi bile bile cehennem atayım. Hani islamı hiç bilmeyen biri olsam,öyle kafadan islam kötü desem belki haklısın. Ama ya 30 yıldır bu dine inanan biri niye terkeder ki o kadar bu din hakkına bilgisi olmasına rağmen. Bir kere kuran baştan ****** İnsanları müşrik, kafir, mümin, münafık diye ayırıyor.En ağır hakaretleri onlara reva görüyor, bununlada yetinimiyor cennet vaadleriyle onların öldürülmesi için inananları habire teşvik ediyor. Sen istedigin kadar savunma diye kendini parçalasnda kuranın özü bu. Yeri gelmişken kuranın münafık/ikiyüzlü tanımlamasınada değineyim.Neden kuran bazı insanları münafık olarak tanımlar. Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye (haraç) verecekleri hale gelinceye kadar savaş öldürün Hem insanlara savaşlarla ölüm tehditi savuracaksın ya islamı seçin, yada haraç verin diyeceksin, fakat maddi durumu müsait olmadıgı haraç veremeyen fakat hayatını koruma amaçlı isteksiz bu dine girenleri bir açıgını yakaladıgında münafık diye suçlayacaksın Acaba yeeryüzünün neresinde böyle adaletsiz bir sistem görülmüş ki ? Biliyorum kimse bunları kabul etmeyecek sende etmeyeceksin ama sizin etmemeniz islamın bu gerçeğini değitirmeyecek İstesenizde istemesenide islam bu.
  7. Sayın kıral, lütfen insanları ne okuduğunu anlamaz ***** yerine koymayın.İslamın ne olduğu kuran ve hadislerde apaçık ortada. Eğer islamdaki bir çok insanlık dışı şeyleri hazmedemiyorsanız o sizlerin sorunu ? Peki ama islamı vicdanınıza uydurmanın çabası nedir ?En azından kendi dininize bari saygılı olun. Yukarıda saydıklarınızın tamamı sizin kendi vicdanınız ürünü olan şeyler ve islamla hiç bir ilgisi yok.Bizlerde bunu defalarca ayet ve hadislerle kanıtlamamıza rağmen olmadık medotlalrla konuyu başka taraflara çektiniz.
  8. cahilliğimize ver kardeşim kafamıza göre takılıyoruz işte.
  9. Sevgili emre kul ile köle aynıdır diyerek ironi yapıyorsunuz..Allaha kul olmak ile alınır satılır hizmetli olan hurriyeti olmayan kölenin ayirimina daha varamadiysan biz ne dersek bos…cariye ile kolenin arasindaki farki belirleyen tek sey cinsiyettir..erkek her turlu hizmette kullanilir, cariye ise ev ici islerde ******* hizmet vermektedir. "Allah, hiçbir seye gücü yetmeyen, baskasinin mali olmus bir köle ile, katimizdan kendisine verdigimiz güzel riziktan gizli ve açik olarak harcayan (hür) bir kimseyi örnek verir. Bunlar hiç esit olurlar mi?..." (16 Nahl 75) bu ayetten hur, kole ve kul kelimelerinin anlamlarini bulabilirsin bulmak isityorsan tabi.. seriatla yonetilen suudi arabistanda bile köleligi ingilizlerin baskisi ile 1927 yilinda cidde anlasmasi ile kaldirmislardir..kurani anayasa Kabul eden bu ulkede batili ulkelere karsi sirin gorunmek icin yasal olarak kole alinip satilmak yasak olsada pratikte hala devam etmektedir.. yakin zamanda lubnan israil savasinda,iranli bir devlet yetkilisi yahudilerin kadinlarinin muslumanlara helal oldugunu soylemisti.. misirdaki el-azhar universiteside savas esirlerinin kole olarak kullanabilecegi fetvasini vermistir.. insanlara ozgurluk, barış ve huzur vaad eden dinin pratikteki düşünceleri bunlardir..uluslar arası baskılardan korktuklari icin bu konuda ciddi adimlar atamamaktadirlar.. peki bu acıklamalarin dayanagi nadir? Neyi referans almaktadirlar? Tek kaynak kurandir..kuranda kole azad etmek sevap kazanmak icindir..Muhammedin ne sis yansin ne kebap yansin turunden ayetleridir bu..ama koleligin yasaklandigi tek ayet yoktur.. Batili devletlerin baskısı olmasaydı kolelik hala yasal olarak devam ediyor olacaktı..pratikte de devam etmektedir.. Islamla birlikte yıkılan okadar gelenek varki..mesela evlatliginin karisi ile evlenmek cahiliye döneminde yasakken “muhammed kimsenin babasi degildir” diyerek gelen tek bir ayetle bu gelenek yıkılmaktadır. Mesela domuz yemek, icki icmek ayetlerle yasaklanmisken neden kolelik yasaklanmamistir..iman sahibi insanlar kolelik yasaklanmis olsaydi imanlarini yitireceklerdi..islamdan mı çıkacaktı ? Mallarınızı islam icin harcayin diyen allah, kolelerinizide azad edin diyemiyormuydu..Nasil bir tanrıdır ki yarattığı kulunun köle olmasina göz yumar Yinede korunmus tek kaynak dedigin kitaptan kölelik nadir ayetlerle aciklamaya calisalim Nisa 92: Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mü’min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü’min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir.. Kim diyor kole azad edilmek teşvik edilmistir diye..azad etmiyorsan diyet odemekle yetinebilirsin.. Ayetten anlasilacagi gibi müslüman olmak bile köle olmaya veya azad etmeye yeterli degildir..musluman muslumani bile kole yapabilir.. "Allah size kendinizden bir misal vermektedir. Size verdigimiz riziklarda, emrinizde bulunan kölelerinizi de esit sûrette hak sahibi olmalarina râzi olur ve birbirinizi saydiginiz bu ortaklarinizi da sayar misiniz ki, bizzat yaptiginiz islerde Bize ortak kosulmasina râzi olasiniz..." ( 30 Rûm 28) "... begendiginiz (veya size helâl olan) kadinlardan ikiser, üçer, dörder alin. Haksizlik yapmaktan korkarsaniz bir tane alin; yahud da sahip oldugunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrilmamaniz için en uygun olanidir". ( 4 Nisâ 3) "Allah, size rastgele yeminlerinizden dolayi degil, (fakat) bile bile ettiginiz yeminlerden ötürü hesap sorar. Yemînin keffâreti, âilenize yedirdiginizin ortalamasindan on düskünü yedirmek, yâhut giydirmek ya da bir köle azâd etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalidir..." (5 Mâide 89) Neden burada kesin köle azad edeceksiniz demez..10 düsküne yemek yedirin, olmazsa 3 gun oruc)) "Kadinlardan zihâr ile ayrilmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karilariyle temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavusturmalari gerekir..." ( 58 Mücâdele 3) Kölelerinizden ve cariyelerinizden elverisli olanlari evlendirin..." ( 24 Nûr 32) Sahib oldugunuz câriyeler müstesna, evli kadinlar da size haram kilinmistir..." ( Nisâ 24). "Allah kiminize kiminizden daha bol rizik verdi. Bol rizik verilenler, sag ellerinin satin alip sahip olduklari kölelerine riziklarini verirlerken kendilerini rizik alaninda onlara esit saymazlar..." (16 Nahl 71). "Tanri size kendinizden bir misâl vermektedir. Size verdigimiz riziklarda, (sag elinizle satin alip sahip oldugunuz) kölelerinizin de esit sûrette hak sahibi olmalarina râzi olur ve birbirinizi saydiginiz gibi bu ortaklarinizi sayar misiniz ki, bizzat yaptigimiz islerde bize ortaklar kosulmasina râzi olasiniz?..." (K. 30 Rûm 28) “ Ey Muhammed!... Allahiin sana ganimet olarak verdigi ve elinin altinda bulunan cariyeleri... sana helâl kildik...” (33 Ahzâb 50) Sevgili emre..bu kadar kole ve cariye ayetinden sonar hala islamda kölelik yoktur dermisin..senin dedigin gibi saga bak kole azad et, sola bak kole azad et yoktur "Kölelerinizden hür olmak için bedel vermek isteyenlerin, onlardan bir iyilik görürseniz, bedel vermelerini kabul edin..."(24 Nûr 33) Görüldüğü gibi kölenden iyilik görürsen bedel karşılığı bırakıyorsun..bunun neresi teşviktir.?.Bu bir ticarettir emre kardesim.. Peki güzel kardeşim başkalarını cımbızlamakla suçlarken aynı şeyi kendin yapmış olmuyormusun.?Madem ki kuranda kölelik kesinlikle yasaktır diyorsun,öyleyse kuranda kölelikle ilgili ne kadar ayetler varsa yazman gerekmez mi idi ?
  10. Sayın emre anlaşılan oki verdiğn ayetleri bile anlamadam buraya aktarmışsın. Bak şimdi 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Savunma yaptığın insanlara namaz ve zekat şartı koşmanın mantığı nedir açıklarmısın. Savunma yaptığın insanlara namaz şartı öne sürmek apaçık din dayatmak değilmidir. hele birde işin içine zekat giriyorsa,bu savaşların apaçık maddi rant maksatlı olduğu anlamına gelmez mi ?
  11. Yanılıyorsunuz sayın cecile.Siz saldırı görmemişsiniz. Nahl 105 Allah'ın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar, yalancıların kendileridir. Neml 81 Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getiremezsin. Ancak ayetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin Zuhruf 40 Sağırlara sen mi işittireceksin; yahut körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi ileteceksin? Araf 166 Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik Araf 176 Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler. Müddesir 49- Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? 50- Sanki ürkmüş yaban eşekleri A'RÂF (179) : Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. MUHAMMED (12) : Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir. ÂL-İ İMRÂN (90) : Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. Bizim yaptığımız ise sadece eleştirmekten ibaretttir.
  12. Maalesef kuranın tanımladığı yoktan var olma şeklindeki yaratma ile insanların bir takım eserler bir araya getirmesinin hiç bir ilgisi yok. Yasin 82 Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir Kurana göre allah kendisinden başka yaratıcı kabul etmiyor. Hac 73 Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ın yanısıra yalvardıklarınızın tamamı bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de aciz, kendinden istenen de 46/3- Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir. 46/4- De ki: "Gördünüz mü haber verin; Allah'ın yanısıra yalvardıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin." Enam 101 O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O'nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur. Araf 54 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir Bitti nokta yaratmakta emretmekte ona mahsustur. Şimdide çelişkili ayetleri yeniden yazalım Müminun 14 Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. Saffat 125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti Çelşiki hala devam ediyor.
  13. Sen hiç merak etme, avrupadaki ateist arkadaşlar da diğer dinlere yeteri kadar ********.Herkes evinin önünü süpürüyor anlayacağın
  14. Ben bir dinsizim ama dinsel bir soru soracağım. Bu nedenle “sen dinsizssin ,inanmadığın şey hakkıında bu sorduğun soru ile çelişiyorsun ? “ diyerek cevap vermemenizi rica ediyorum. Farzedin ki soruyu size farklı bir dini olan dindar soruyor. Ehli kitap olsun mesela; Semavi dinler olarak bilinen 3 dinde de ortak bazı noktaları belirtelim. 1- İyi olarak Tanrı ve Kötü olarak Şeytan vardır. 2- Şeytan insanların tanrıdan uzaklaşması için akla hayale gelmedik yollara başvurmaktadır. 3- Şeytanda aynı Tanrı gibi taraftarlarına vahiy indirebiliyor. Delil olarak şu ayetleee bakabilrisiniz Enam 112- Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vahyederler.Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları iftiraları ile başbaşa bırak. Enam 121- Üzerlerine Allah'ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin, çünkü onu yemek yoldan çıkmaktır. Şeytanlar, dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde vahyederler. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki, Allah'a ortak koşanlardan olursunuz. 4- Şeytan insanları kandırıp ; yanlışı – doğru ; kötüyü iyi ; batılı hak olarak da gösterebiliyor ( yine kuranda ve diğer kutsal zannedilen kitaplarda bunu anlatan ayetleri yazmıyorum, zaten bildiğinizi düşünerek) 5- İskender evrenesoğlu gibi resulluk iddasında bulunan zavallı kişilerin şeytanın ( veya cinlerin) oyununa geldiğini, şeytandan vahiy aldığını söyleyebiliyorsunuz. 1- Muhammed’e gelip vahiy verenin Şeytan olmadığını nerden biliyorsunuz?.Muhammed bir insan olarak din konusunda bilgisizdi (Şura 52 İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.) ve kendisine vahiy verenin Cebrail mi yoksa şeytan mı olduğunu bilmesi imkansızdır. Muhammed Ya şeytanın oyununa gelmişse ?? 2- Şeytanın insan kılığına girebildiği de biliniyor. Ya Muhammed şeytanın ta kendisi veya yardımcılarından biri ise ve kötüyü ve batılı ( islamı) bize iyi diye yutturup bizi Tanrıdan uzaklaştırma gayreti içinde ise ??? ( lütfeen bu kısmı hakaret olarak algılamayın,ihtimal dahilinde olduğu için sordum) 3- Ya Tanrı insanı dünyaya gönderdikten sonra insanın akıl yolu ile iyiyi bulacağını istemiş ve nakil yolu ile bir şey göndermemişse ve Şeytan sanki tanrıdan geliyormuş gibi insanlara nakil yolu ile uyduruk dinleri indirdi ise; bu durumda tüm dinler batıl oluyorlar ve tüm dindarlar bilmeden tanrıdan uzaklaşmış oluyorlar. Çünkü şeytandan gelen nakili ( vahyi) Tanrının verdiği kesin olan Aklın ( tanrı-doğa vergisi) önüne çekiyorlar ve tanrıya yaklaşıyoruz derken tam tersine uzaklaşıyorlar. Evet, böyle bir durum olmadığına dair kanıtınız nedir. Lütfen kafadan savma ezberci cevap yazmayınız . Düşünerek cevaplayınız ki bizde bir şeyler öğrenelim. Cevap olarak gelebilecek birkaç açıklamayı şimdiden cevaplayalım. 1- Kuran kötülüğü değil iyiliği emretmektedir.Şeytan iyiliği emretmez. Cevap : şeytanın insanlara kötü ve batıl olan bir şeyi iyi ve hak olarak gösterebildiğini açıklamıştık. Bu nedenle bu bir cevap olamaz. Şeytan pekala batıl olan Kuran’ı hak olarak yutturabilir. O gücü var.Mesela kuranda kölelik ve cariyelik var. Kölelik ve cariyelik insanlığın yüzkarasıdır. Şimdi gerçektende bu ayetlerin Tanrıdan değilde şeytandan gelme ihtimalini nasıl göz ardı edebileceğiz. 2- Kuranda bazı bilimsel mucizeler vardır. Evren ve dünya hakkında mesela.yada 19 mucizesi veya ömer çelakılın iddia ettiği şifreler gibi.Kuran mükemmel bir kitaptır. Cevap : (kuranda hiçbir mucize yoktur ayrı konu ama açıklamayı kabul edelim) Şeytanın evren ve dünya hakkında insanlardan fazla bilgi sahibi olmadığını kimse iddia edemez. Şeytanda evreni ve dünyayı fazlası ile biliyor olabilir. Bu nedenle kurandaki evren ve dünya hakkındaki açıklamalar , bu ayetlerin Tanrıdan geldiğini ispatlamaz. Şeytan da bu tip bilgileri vahiy ile indirebilir. Aynı şekilde şeytanın 19 mucizesi veya kuran şifreleri türünde bir kitap indiremeyeceği iddiası boş bir iddiadır. Yanlışı doğru gibi gösterebilme gücü olan şeytan pekala Kuran gibi boş ve batıl bir kitabı Mükemmel bir hak kitabı olarak gösterebilir. 3- Muhammed mucize yapmıştır. Dolayısı ile hak bir peygamberdir. Cevap : şu an yeryüzünde kimse Muhammed’in bir mucizesini görmüş değildir. Bu durumda muhammedin mucizeleri şeytanın yalanı-kandırması olabilir.Ayrıca şeytanında insanları kandırabilecek sahtekarlıkları mucize olarak yutturabilme gücü vardır.mesela kuranda musa ile firavun karşılaşmasını anlatan ayetlerde sihirbazlar yere sopalarını atarlar ve sopa yılana dönüşür. Sopa aslında yılana dönüşmemiştir ama diğerleri bunu mucize zannetmişlerdir.ayrıca illuzyon sanatı bilinen bir sanat. Hindistanda sai baba diye sahtekar bir peygamber vucudundan altın çıkartarak mürit topluyor ve kısa sürede 70 milyonluk cemaat oluşturdu. Şeytanın bu tip illuzyonları kullanıp insanlara mucize diye yutturmamış olması düşünülemez. Bu durumda da muhammed’in mucizeleri şeytanın illuzyonlarından başka bir şey değildir. Evet, samimi olarak soruyorum bu soruyu ; Tanrı ve şeytana inanan insanlar olarak şunu düşünmüş olmanız lazım. Şeytan bizi Tanrıdan uzaklaştırmak için akla hayale gelmedik şeyler yapmaktadır. Hatta bu uğurda tarikat-mezhep ve din bile ( vahiy yolu ile ) gönderebilmekte ve insanlara sanki haktan geliyormuş gibi batılı vahiy yolu ile indirebilmektedir. Bu durumda Kuran’ın şeytandan değilde Tanrı’dan geldiğine dair kanıtınız nedir.Muhammed’in şeytanın değilde Tanrı’nın hak peygamberi olduğuna dair kanıtınız nedir.? Değerli cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
  15. Çok değerli evrensel kardeşimden alıntı ile cevap vermek istiyorum.
  16. Merhaba ey değerli Evrensel kardeşim. Sadece size en güzel dileklerimi iletebilmek ve sizi tebrik etmek için bu kısa mesajı ******* yazma gereği hissettim. Müthiş bir anlatım kabiliyetin var kardeşim.Bende maalesef o yok ve çabuk sinirlenen bir karaktere sahibim. Benim boşluğumu yüz kat fazlasıyla dolduracağını bildiğim için burayı daha fazla meşgul etmeyi gerek görmüyorum. saygılar.
  17. Emredersiniz efendim.
  18. insanların niçin dostu olur ilkönce onun cevabını verin? Çünkü sosyal bir varlıktır.Her zaman yardıma muhtaçtır.Bundan dolayıda dostlar edinir. Bunu nerden çıkardınız?Allahın özel zamanlarıda mı oluyormuş ?.Eğer allah samedse bitti nokta.Ne genelde nede özelde dost edinmek samed sıfatını yerle bir eder. Allah kendi diyor Onun acziyetten ötürü dostu yoktur diye Dost edindiği zaman acziyete düşmüş demektir.
  19. Vettiini,vezzeytuni,ve turi siniine ve hazel veledil emin.." "Andolsun o incire,o zeytine,siinin(sina)dagina,ve bu guvenli beldeye.."(Tin Suresi:1-3) Gecenlerde bir baslik altinda-cumle yanlis ta yazilmis olsa- bu ayetlerin meali sorulmustu.Meali verildikten sonra,bu baslikta da "Sina Dagi" na biraz deginmek geregi duydum: Kur'anda Sina Dagi'na nicin yemin edilmektedir? Sina Dagi'nin bir ozelligi var midir? Nedir? Yoksa Musa'nin,Rabb'biyle bulusmaya gittigi "Tur Dagi" ile "Sina Dagi" ayni dag midir? Yoksa,Sina daki "Tur dagi"ndan mi bahsedilmektedir? "Sina/Siinin" kelimesinin anlami nedir? Hangi dilden turevlidir? "Tur" bir dag ismi midir? Yoksa sadece"dag"mi demektir? Ve"Tur" kelimesinin koken anlami nedir? Sina kelimesi samicedir ve "Sin'e ait" demektir.Ve anlam itibariyle "Sin'e ait olan yer/Sin'in yeri" demektir. Oyleyse,"Sin" kimdir? Eski sami topluluklarca, Sina Yarimadasi neden Sin'e atfedilmistir? Antik Kenan panteonunun bas tanrisi "EL"(harfiyen,ulu olan ilah demektir)"EL"genel bir isim ve unvan olmakla beraber,ayni zamanda,"Yerah(ay) ve "Sin" olarakta anilirdi.Yerel kabilelerce "Ay Tanrisi Sin".Sin kultune bagli kabileler,Sin'in Sina Yarimadasi'nda oturduguna inanirlardi. Sina yani Sin'e ait olan yer,Sin'in yeri. Tevrat'ta,Misir'dan cikisi gerceklestiren Israilogullarinin,Sina'nin hemen bitiminde Erden/Urdun Nehri'ni gectikleri ve Eriha sehrini gordukleri anlatilir.Eriha,ayni zamanda Yeriho,"Ay Sehri" demektir.Sehir,Ay Tanrisi Sin'e adanmisti.Yani,Yerah/Sin'in bolgesine dahildi.Tipki Sina gibi. Daha once isledigimiz gibi,bolgesel isimleriyle Yerah/Sin,genel ismiyle El idi ve panteonun bas tanrisin unvaniydi:El=Ulu olan ilah,bas ilah. Sin olarak anildigi bolgelerde sembolu AY idi.Ama bastanri olarak kult hayvani boga idi.Betimlemelerde boganin ustunde duran bir tanri olarak gosterilir.Bastanri olarak EL'in oldugu gibi,oglu Baal'in de sembol hayvani boga idi.El,boga ile okadar ozdeslestirilmisti ki,O'nu anmak icin sadece "Tur" demek yeterliydi.Tur,yine semitik dillerde "boga" anlamindadir. Burada, ilginc oldugu icin kisaca deginecim bir ayrinti var: Sina yarimadasinin en onemli liman sehri olan "EL-TUR".Bu isim hem boga anlamina gelir,hemde Boga El'in sehri anlamina gelir.Ayni zamanda kadim zamanlardan kalma cok eski bir sehirdir. EL/BOGA EL/EL-TUR,mitolojiye gore,emekli olup,yerine oglu Baal gectiginde,Sina'daki "Shad-El" dagina cekilmistir.Yine O'nun adini tasiyan bircok dag mevcuttur Sina'da ve kadim zamanlardan gunumuze kadar hala ayni isimlerle anilmaktadir. Sina'nin Sumerce ismi Dilmun/Tilmun idi.Harfiyen "Saf Yasamin Yeri" demektir. Olumsuz tanrilarin yasadigi yer idi orasi ve korkunc ve acimasiz muhafizlarla korunan "kutsal" bolgeydi. Tanrilarin daglarda oturduguna inaniliyordu. Dolayisiyla "TUR" kelimesi,ilk zamanlarda "Boga" anlaminda kullanilirken,zamanla,kendi ozel daginda(orn.Shad-El)oturan bas tanrinin unvani olarak dag ile de ozdestirildi. Evet, Tur'un koken anlami bogadir.Zaten dunya dillerine de kucuk soylenis faklariyla yayilmistir.Ornek olarak Latin dillerinde "Tora","Toro" olarak gecer,yani boga. Bu sekilde "Tur Dagi"nin kelime anlami "Boga/Boga El'in Dagi" demektir. Ve isin gercegi,Sina dagi'nin nerede oldugu gunumuze kadar hala netlik kazanmamistir.Boyle bir dag hala bulunup kayitlara gecirilememistir. Sina Yarimadasi'ndaki onlarca dag arasinda Sina Dagi'nin hangisi olduguna dair hicbir mutabakat yoktur.Kisacasi "Sina" isminde bir dag yoktur. Sina'daki butun daglarin kendine ozel isimleri vardir sadece. Oyleyse,"turi siniine/sina ne olabilir?..Cok cok,"Sina'daki/Sin'e Ait Olan Yerdeki Dag" anlaminda olabilir.Yada "Sina'nin Bogasi(Boga El)! Aciklamalari simdilik burada kesip,aklima gelen bir soruyu sormak istiyorum: Kur'anda Tanri,putperestlerin tanrisinin ismine,dagina,bolgesine neden andicmektedir/Anmaktadir? Uzerinde dusunulmesini oneririm. . "Turi Sinine(Sina)" derken,Sina dagi,dolayisiyla Sina'dan bahsedilmektedir. Yukarida da belirttigim gibi,Sina,kelime anlami itibariyle "Sine ait",Sine ait yer/bolge" demektir.Yani "Ay Tanrisi Sin'in yeri,bolgesi" Bunu destekleyecek en yakin ornek olarak ta Eriha'yi gosterdim.Orijinal soylenisiyle "Yeriho" Hem "Ay" demektir,hemde Sin'in bir baska adidir ay tanrisi olarak.Eriha/Yeriho da ay sehri unvaniyla ay tanrisi Sin'e adanmisti kadim sami topluluklarca. Bolgesel ismi Yeriho/Sin olan bu tanrinin genel ismi daha El idi.Yani tanrilarin basi,ulu olan ilah.El'in en bilinen isimlerinden biri de "Kur'anda Tanri,putperestlerin tanrisinin ismine,dagina,bolgesine neden andicmektedir/Anmaktadir? Yukarida netlestirmeye calistigim sekliyle bakildiginda,uzerinde tartisilabilecek iki anlam kalmaktadir: Zayif olarak:"Sina'daki herhangi bir dag" Cok guclu olarak:"Sina'nin Bogasi/ilahi(EL)" Bu arada,dolayli yoldan da ulasilabilecek noktalari gozardi etmemek lazim.Orn: Sin'in yani El'in Sina'da,"Shad-El" daginda oturduguna inaniliyordu.Shad-El "El Dagi" demektir. Ve binlerce yildan beri de,ayni isimle anilmaktadir o dag! Sina'nin butun diger daglari gibi. Bu sekilde belki de Kur'anda "Turi Siniine" derken,Bu Shad-El dagina gonderme yapilmak amaci gozetilmis olabilir.Bu da guclu ihtimallerden birisi olarak gorunmekte.(Musa'nin yoklugunda,"kavminin" buzagiya tapinmalari da dikkat cekicidir!) Sonucta degismeyen ve oldukca ilginc olan birsey var: Pagan bas tanrisi olarak El,ay kultunun ilahi olarak Ay Tanrisi Sin ismine "Sin'e ait olan yerdeki(Sina)dag" uzerine and icilmektedir/anilmaktadir Kur'anda! Kur'anda bircok sey uzerine yemin edildigini biliyoruz.Uzerinde durdugum-,Belki gozlerden kacan,uzerinde durulmayan kucuk ama sarsici ayrintilardan biri olarak,putperestlerin ilahinin ismine/dagina/bolgesine yemin edilmesidir! Hristiyanliga bile gecmistir bu pagan tanrinin etkileri.Matta incilinde,carmihta olmek uzere olan isa,bakin ne diyor?:"..Eli,Eli,lema sevaktani?.." Turkcesi:"..Tanrim.Tanrim,beni nicin terkettin?.."(Matta-27:46) Ama,cumleyi orijinal anlaminda oldugu gibi cevirirsek bakin nasil sesleniyor tanrisina:"EL'im,EL'im(ilahim),beni nicin terkettin?" Burada resmen,acikca panteonun bas tanrisi EL anilmaktadir! Bakalim Markos incilinde nasil geciyor: "..Elohi,Elohi,lema sevaktani?.."(Markos-15:34) "Elohi" ne demektir? Ibranicede Ilahim demektir.Eloh,ilah anlamindadir. Ama,dikkat edilirse,burada yine EL anilmaktadir,cunku,ELOH" demek,Ilah olan El demektir! Yani EL-Ilah! Yani "ilah" kelimesinin koku de,anlami da EL'dir! Bastanri olarak,Tanrilarin Babasi(panteonun diger tanrilari cocuklaridir cunku)unvaniyla El'in bir diger ozelligi de,merhametli ve iyicil bir tanri olmasiydi. Bakalim,Luka incilinde nasil aniliyor: "..Baba,ruhumu senin ellerine birakiyorum.."(Luka-23:46) Baba kelimesi bosuna kullanilmamistir burada.El'in bir diger unvani da "Ab-Adam" idi.Yani,"Insanin Babasi"!,bir diger unvani da"Yaratilan Seylerin Yaratici ve Kralligi Tek Verebilecek Olan" Ibranlarin tek tanriciliga geciste ve sonrasinda,kitaplarini olustururlarken, cevrelerindeki uygarliklarin mitlerinden,efsanelerinden faydalandiklari gercegi gozonune alinirsa,oldukca baskin olan EL tapınımının etkisinin, butun dinsel kitaplarda açıkca yankilanmasi oldukca dogal,hatta kacinilmaz olacaktir. Yoksa,sonradan gelistirilmis haliyle evrensel bir tanrinin degil,buyuk bir ortadogu pagan tanrisinin bariz etkisidir bu yankilanan. Tanri" anlamiyla ozdeslestirilmis EL'in,tek tanrici dinleri olusturunlarca gelistirilerek,evrensel bir tanri haline getirilmiştir. O,ilk baslarda "ILU"(harfiyen,ulu) idi(Akkadca),kadim putperest samilerce "EL" oldu.Tektanriciliga geciste "ELOH",panteonun diger tanrilari,yani cocuklariyla beraber "ELOHIM" yani -ilahlar-oldu.Arap yarimadasinda ise "EL-ILAH",yerel soylenislerde"AL-ILAH",daha sonra ise bildigimiz sekliyle "ALLAH" yani "Ulu olan ilah"! Ay Tanrisi Sin olarak tapinildigi zamanlarda,Sina Yarimadasi'na O'nun ismi verildi:SINA=Sin'e Ait/Sin'e ait olan yer,bolge. Bastanri olarak ta Boga-El unvaniyla,Sina'nin bir cok dagina,deresine hatta colune bile ismi verildi:Shad-EL(El Dagi,El-Shaddai(El'in iki zirvesi/Tanri daglari),El-Arish(El Deresi),El-Tih(El Colu.Aslinda bu bir platodur ve Israilogullarinin bu yerde dolastiklari iddia edilir.Bu yuzden,"Badiyeth el-tih" diye de anilir,yani "Dolasma Colu" ve saire.. Evet.., Seytan ayetleri olarak nitelendirilen ve kurandan cikartilan,Lat,Uzza,Menat gibi putlarin isimleri zikredilen ayetler konusunda bu kadar hassas olan Allah,Tin Suresi'nde neden putperestlerin en buyuk tanrisinin adini anmaktan,andicmekten imtina etmemistir? Muhammed,El/Sin kultu hakkinda bilgi sahibi miydi? (Olmamasi cok dusuk bir ihtimal olarak gorunuyor.) Aslinda bunlar cok kucuk sorular! Sayfa ilerledikce cok daha buyuk ve radikal sorulara da gelecegim. Knz'nin de dedigi gibi spekulasyona acik kisisel yorumlarda bulunmaktan baska elde kesin bir bilgi yok. Ortaya neler surebiliriz? Bir bakalim: Oyleyse, donup bakabilecegimiz tek bir taraf kaliyor ki o da yine yahudiliktir. Muhammed'in cevresindeki yahudiler(ne kadar sonradan islama girmis olsalar da)El/Sin kultunu cok iyi biliyorlardi. Sina bolgesi de zaten yahudiler icin gunumuzde bile kutsaldir ve cok ama cok onemli bir yere sahiptir. Muhammed'e arkadasliklarinda bu El/Sin kultunu ayrintili bir sekilde aktarmis olmalari buyuk ihtimal dahilindedir.Boylece Kur'ana da onlarin vasitasiyla yansimis olabilir.Zaten ayrica "El-Ilah" ile "Al-Ilah/Allah" kelimelerinin benzerligini de gozonunde bulundurursak, bu ihtimal daha da guclenecektir. Ozellikle muslumanlar -ki,konu aslinda sadece muslumanlari ilgilendirmekte!-butun bunlara karsi cikacaklar, burada verilen hicbir cikarimi,yorumu ve iddiayi kesinlikle kabul etmeyeceklerdir. Oyleyse: Hala ortada olan bir soru var ve cevaplanmasi da yine onlara aittir: -Kur'an da kadim putperest toplumlarin en buyuk tanrisinin adina nicin andicilmekte/anilmaktadir?- Müslümanların en çok itibar ettiği, "Elmalı,lının kesip yapistirdigi aciklayici! ve gayet anlasilir! ve son derece kiymetli! ve aslinda kendisinin bile dogru durust anlayamadigi sozumona bilgileri, kesmeden, ve original haliyle,tum olarak asagiya aktariyorum: "Elmalili tefsiri" "-Tin'e ve Zeytun'a andolsun-. Tin incir demek ise de burada öyle terceme etmek pek uygun olmayacaktır. Zira tefsircilerin bir çoğunun açıklamasına göre burada Tin ve Zeytun birer özel isim yerindedir. Özel isim olmuş kelimelerin ise tercemesine kalkışmak doğru değildir. Çünkü onlar neye isim olmuşlarsa onları mânâlarıyla değil lafızlarıyla tanıtırlar. "İncir Köyü" diye bilinen bir köy, "Tin Karyesi" diye terceme edilmekle tanıtılmış olmayacağı gibi, Tin adıyla anılan bir dağı veya mescidi veya beldeyi de incir diye anlatmaya kalkışmak izah değil, karıştırma olur. Gerçekte tefsirler burada Tin ve Zeytun hakkında başlıca iki görüş nakletmişlerdir: BİRİNCİ: Bazı tefsirciler demiştir ki: Görünen şekli ile Tin ve Zeytun'dan maksat, bu ad ile meşhur olan incir ve zeytin yemişleri veya ağaçlarıdır. Zira lugat itibariyle görünen bu olduğu gibi Hasen, Mücahid, İkrime, İbrahim Nehai, Ata, Mukatil, Kelbi ve daha bir kısım âlimlerden "O, sizin şu inciriniz ve zeytininizdir.", yahut "O, yenilen incir ve sıkılan zeytindir.", yahut "o, insanların yediği yemiştir." tabirleriyle rivayet edilmiş ve İbnü Abbas'a da nisbet edilmiştir. Bunlardan ise, bir mecaz veya kinaye kastedildiğini gösteren bir karine (ipucu) bulunmayınca, açık olan incir ve zeytin diye bildiğimiz meyveler olmaktır. Fakat bu durumda insan yaratılışının güzelliğini veya çirkinliğini ve sonunun acılığını veya tatlılığını anlatırken incir ve zeytine yeminle başlamanın ne ilgisi olduğunu da düşünmek gerekeceğinden incir ve zeytinin insan hayatı için hem gıda, hem meyve, hem ilaç, hem ticaret açısından faydaları pek çok olan meyvelerin en güzel ve mübareklerinden olduğunu açıklamaya çalışmışlardır ki, biz burada bunun ayrıntılarına girmeye gerek duymuyoruz. İnsan yaşamak için maddi ve manevi gıdaya muhtaçtır. Maddi gıdaların en önemlileri tatlı ve tuzlu veya yağsız ve yağlı yiyecekler, bunların en güzelleri de meyvelerdir. İşte incir ve zeytin ya meyvelerin en faydalı ve en mübarekleri olmak itibariyle özel durumlarına veya özeli zikredip geneli kastetmek yoluyla tatlı veya tuzlu, yağsız veya yağlı genellikle önemli yiyecekleri temsil edecek birer misal; Tur-i Sina ve Beled-i Emin de manevi gıdalara yer olan mübarek mevkiler olmaları nedeniyle bunlara yemin edilmiştir, demek olabilir. Bununla beraber insan yaratılış, açısından düşünüldüğü zaman "Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun."(Leyl, 92/3) yemininin taşıdığı mânâdan dolayı bu iki meyvenin dişi ve erkekten kinaye olmaları ihtimali de uzak değildir. Bu görüşe göre Tin ve Zeytun, incir ve zeytin diye tercüme olunabilir. İKİNCİ görüşe gelince: Birçok tefsirci de demiştir ki: Burada "tin" ve "zeytun"dan maksat yemiş değil, bu isimlerle anılan mübarek yerlerdir. Turu Sinin ve Beled-i Emin ile beraber zikredilmeleri de bunu gösteren bir karinedir. Alûsî de bir çoğunun kabul edip inandığı üzere "bunlar, mübarek şerefli yerlere yemindir" diyerek bu görüşü tercih etmiştir. Bu yerlerin nereleri olduğuna gelince de birer dağ ismi, birer mescid ismi, birer belde ismi olması hakkında üç gürüş zikretmişlerdir. Şöyle ki: 1- Birer dağdırlar. İbnü Cerir'de Katade'den: Tin, Dimeşk'ın bulunduğu dağ; Zeytun, Beyt-i Makdis'in bulunduğu dağdır. İkrime bir rivayette de: Bunlar iki dağdır. Rebi'den: Hemedan ile Hulvan arasında iki dağ, Şam dağları. Said b. Mansur ve İbnü Ebi Hâtim, Ebu Habib Haris b. Muhammed'den Tin, Tur-i Tina; Zeytun, Tur-i Zeyta denilen dağlardır. İyi incir ve zeytin bittiği için bu şekilde isimlendirilmişlerdir. İmam Razî bunu İbnü Abbas'ın sözü olmak üzere naklederek şöyle der: İbnü Abbas demiştir ki: Bunlar mukaddes topraklardan iki dağdır. Bunlar incir ve zeytin yetişen yerler olduklarından dolayı bunlara Süryanice'de Tur-i Tina (Tin Dağı) ve Tur-i Zeyta (Zeytin Dağı) denilmiştir. Bu takdirde yüce Allah Nebilerin yetiştiği yerlere yemin etmiş demektir. Tin denilen dağ İsa (a.s)'nın; Zeytun, Şam İsrailoğullarına gelen peygamberlerin çoğunun gönderildiği yer; Tur, Musa (a.s)'nın peygamber gönderildiği yer; Beled-i Emin de Muhammed (s.a.v.)'in peygamber olarak gönderildiği yerdir. Şu halde gerçekte yeminden maksat, peygamberlere hürmet ve derecelerini göstermek olur. 2- İki mescittirler. İbnü Zeyd: Tin, Dimeşk mescidi; Zeytun, Beyt-i Makdis Mescidi demiştir. Ka'b da: Tin Dimeşk Mescidi, Zeytun İliya Mescidi demiştir. İbnü Abbas'tan gelen bir rivayete göre de Tin Nuh Mescidi, Zeytun Beyt-i Makdis Mescidi'dir. 3- İki beldedir. Ka'b'ın dediğine göre Tin, Dimeşk; Zeytun, Beyt-i Makdis'tir. Şehr b. Havşeb de: Tin, Kûfe; Zeytun, Şam'dır demiştir. Maksadı Kûfe'nin bulunduğu yer demek olacaktır ki Nuh (a.s)'un konakladığı yere denir. Demek ki Tin ve Zeytun, aslında bildiğimiz incir ve zeytin meyveleri ve ağaçları olmakla beraber bunların yetiştiği bereketli yerler olmakla tanınmış iki dağ ve onlarda iki belde ve onlarda iki mescid dahi Tin ve Zeytun adlarıyla tanınmış, bunlar da Tur-i Seyna ve Mekke gibi dinin çıktığı mübarek şerefli yerler sayılmış olduğundan burada hayat için maddi, manevi gıdaların ve incir ve zeytin gibi faydalı meyveler verecek çalışma ve amelin ve yerin önemine ve özellikle incir ve zeytinin lezzet, kıymet ve faydalarına da ima ve işaret ile beraber daha ziyade peyamberlerin yetiştiği, dinlerin çıktığı yerler olarak bilinen kutsal yerlere yemin edilmiştir. Bundan dolayı "Keşf" yazarının dediği gibi, bunların hepsi dinî ve dünyevî hayır ve bereketi ile mukaddes topraklara ve emin bir beldeye yemin demek olur. Yalnız incir ve zeytine yeminde bu ahenk ve kapsamı anlamak güçtür. Onun için Tin'i ve Zeytun'u sade incir ve zeytin meyveleri diye terceme etmemeli, gerek Hıristiyanlık'ta, gerek Yahudilik'te gerek İslâm'da "Çevresini mübarek kıldığımız."(İsrâ, 17/1) mânâsı gereğince mübarek tanınan ve hayır ve bereketinden istifade için iyi olma hususunda yarışılarak çalışılması arzu edilen mukaddes topraklara dahi işaret olmak üzere sözü geçen incir ve zeytin isimleriyle şöyle demelidir: 2. Yemin olsun o Tin'e ve Zeytun'a ve Tur-ı Sinin'e yemin olsun, Sinin Dağı'na ki Hz. Musa'nın Allah ile konuşma şerefine nail olduğu dağ olup sin harfinin kesresi veya fethası ve nunun uzatılmasıyla Tur-ı Sina ve Tur-i Seyna diye de tanınmış ve meşhur olmuştur. Sonu kısa ve uzatılmadan Tur-i Seyna da denildiği "Kamus"ta yazılıdır. Ebu Hayyan, "Bunun Şam'da bir dağ olduğunda ihtilaf yoktur." demiş; Şihab yazarı da; "bu, meşhur olanın aksi olduğu, çünkü bu gün bilinen Tur-i Sina'nın Akabe ile Mısır arasındaki Tih yakınlarında bulunduğu" beyanıyla itiraz etmiş ise de Ebu Hayyan'ın maksadı da Mısır toprakları karşısında bulunan ve Filistin'i dahi kapsayan mutlak Şam toprakları olmalıdır. İhtilaf yoktur denilmesi bunu gösterir. Nitekim İbnü Cerir de hep "Şam'da bir dağdır, bir mübarek dağdır." diye rivayet etmiştir. Tur, dağ ve özellikle bitkili dağ demektir. SİNİN, o dağın bulunduğu ve kendisine nisbet edildiği yerin ismi olup Beyrun ve benzeri kelimeler gibi muamele görerek çoğul kelimeler gibi "vav" ve "ya" ile irab aldığı, bazı kere de "ya" ile bırakılıp sonundaki "nun"a irab harekeleri verildiği söylenmiştir. Görünen şekliyle "Sinler Dağı" demek gibidir. Ahfeş demiştir ki: Sinin kelimesi ağaç mânâsına çoğuldur. Tekili "Sine"dir. Sanki Tur-i Eşcar yani, Ağaçlar dağı demek gibidir. Kelbi'den de "ağaçlı dağ" diye rivayet edilmiştir. Bunlar, "Derken ona varınca mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaçtan şöyle seslenildi: Ey Musa!..."(Kasas, 28/30) âyetinde mübarek yerdeki Musa ağacına işaret olsa gerektir. ................................................ Muslumanlarin beyninin nasil hadim edildigini, nasil irzina gecildigini su yukaridaki halkin sirtindan gecinen teologlar guruhunun yakin zaman temsilcilerinden "bu muhteremin gayet faideli! yorumlarini okuyarak müşahede edebilirsiniz!.. Kivirmalarini, sallamalarini, binbir dereden su getirme calismalarini,binbir renkli anlamlar cikartip yukledigini ve yutturmaya ve ayni zamanda konuyu basindan savmaya calistigini gorebilmeniz icin, o yorumlarini ciddiyetle ve dikkatle iyice okumanizi oneririm. Gercekleri gizlemek cok kolaydir. Yeterki maskeniz din adamligi olsun. Elmalili'da gerci, kendinden onceki"guruh"un yorumlarini aktarmis. Kendisinden birsey katacak hali yok tabii.Onlar için ilim, digerlerinden kopyalamaktir cünkü. Onlar icin ilim,salla,uydur,yutturabilirsen yuttur'dur. Bu tefsirde bir kere oncelikle, -kesin bir bilgi- verilmemektedir/verilememektedir. Degisik fakih ve mufessirlerin yorumlari sunulmaya calisilmaktadir sadece. Dikkat edilirse hicbiri,"sin, ve diger kelimelerin anlami kesin olarak soyledir,budur" diyememektedir.Hepsi de kendi faraziyelerince degisik anlamlar yuklemeye ve sunmaya calismislardir. Dolayisiyla o kadar laf kalabaliginin iceriginde,ortaya konulan bir"bilgi" yok! Ibn-i Cerir'in yorumu gercege biraz yakin durmaktadir: Ayette "..vezzeytuni.."denirken, Isa'nin halka vaaz verdigi iddia edilen "Zeytin dagi" na atifta bulunulmasi oldukca güçlü bir olasiliktir. Bu, bu kadar basittir. Ama is, laf olsun torba dolsun olunca degisir tabii. "..vettini.." denirken de, Buda'nin altinda otururken "tanrisal" ilhama/aydinlanmaya kavustugu incir agacindan bahsedilmesi olasiligi da diger savlardan yine oldukca gucludur. Muslumanlarin geneli bunu kabul etmeye yanasmazlar cunku onlara gore budizm hak din degildir. Onun yerine karmakarisik, celiskilerle dolu ve anlasilmamasi icin anlatilan yorumlara inanmayi yeglerler.Zaten bu yuzden de benim sayfanin en basindan beri kisa, oz,net ve yalin aciklamalarim, bilincsiz ve riyakarca,tu kaka edilecektir. Dikkat edilirse yine, SIN kelimesi hakkinda putperest devirlerdeki gercek anlamini vermek,en azindan atifta bulunmak bile sozkonusu degil o musluman guruhun yorumlarinda. Bundan ozenle kacinildigi bariz bir sekilde gorulmektedir. Halbuki, binlerce yildan beri,ilk pagan tapinim devirlerinden,tek tanrili! dinlere kadar butun olaylar ayni cografyada gecmektedir. Ama nedense, o kelimenin kadim anlamina,kokenine deginmek istemezler! Yoksa, cok sey "sarsilir" cunku..SIN kelimesinin,kiyisindan,etrafindan dolanir,dolandirirlar da gercek manasina gelmezler. SIN icinde,TUR icin de boyle. Bilirler ama soylemezler. Oyle birsey olamaz cunku. Putperestlerin ilahlari kur'anin yorumlarina giremez! Ama bal gibi,gun gibi kur'anin icine girmistir! Cikartamayacaklarina gore, karın ağrılarıylala kivranarak ve kıvırtarak meseleyi degisik anlamlar uydurarak halledeceklerdir. Din adamliginin temel gorevlerinden biri de "inandirmak" degil mi?! Basariyorlar iste. Basarili sonuclarinin iki ayakli ornekleri forumda gezinmekte! Peki..,sozu edilen "Sina Dagi" o guruhun iddia ettigi gibi(aslinda iddia bile edemiyorlar ya neyse) Musa'nin tanrisiyla konustugu anlatilan dag midir gercekte? Bu konuda, tek tanrili dinlerden de cok cok onceleri antik putperest Kenan mitlerinde, iki dagin arasindan cikan bir sakalli ilahin, bir cobana gorundugunu gosteren betimlemeler vardir. Dolayisiyla mitolojilerden, tek tanriciligin kitaplarina tasinmis anlatilardan baska birsey degildir bu. Yada,sina dagi derken,tur dagindan, Musa'nin on emrin yazili oldugu levhalari aldigi iddia edilen dagdan mi bahsedilmektedir? O guruh buna bile bir net aciklama getirememekte!..Tabii, boylesine muglak bir kitabi aciklamaya calisirken mecburen cok sey soyleyeceksin ama, sonucta dise dokunur hic birsey soylememis olacaksin! Tekrar ediyorum: Acin haritalari bakin! En buyuk teologlara gidin sorun! Tarih ve cografya uzmanlarina gidin sorun! Imkaniniz varsa gidin yerinde arayin! "SINA DAGI" adinda bir dag bulamayacaksiniz! Cunku o isimde bir dag YOK! Hic kimse de size,"sina dagi suradadir, su dagdir" diyemeyecektir! Cunku sayfanin ilk iletilerinde vurguladigimm gibi: Tur-i Sina/Siniine,"Sina'nin Bogasi\ilahi"/"Sina'daki Boga El/ilah" demektir! Tamlamanin original ve kadim anlami budur! Sina ve Kenan ili(bugunku Filistin) ve hatta tum orta ve yakindogu daki bircok eski ve onemli yerlesim bolgesi ve hatta dagi, deresi, vadisi eski pagan kultlernin ilahlarinin ismini tasimaktadir! Bu, gunumuzde de hala boyledir! -Sina, Yeriho(Eriha), Baalbek, El-Kuddus(Kutsal ilah El'in sehri!), El-Tur(Boga El'in sehri!), Umma(Basra korfezine yakin, antik bir Ana tanrica adini tasiyan bir sehir),Beyt-El(harfiyen El'in Evi, daha irili ufakli bir suru isim. Hangi teolog(din bilgini!)yada adami size "Sina, ay tanrisi Sin'e ait olan/yer/bolge demektir. Orta ve yakindogudaki cogu sehrin,dagin,bolgenin,hatta derenin, colun bile isimleri ya putperestlerin tanrilarina aittir, yada onlarla iliskilidir" demez, diyemez! Yonlendirilen koyunlar olarak sizler ancak onlarin sozlerine iman edersiniz, gozlerinizi de kapatarak dininizi kurtarmis olursunuz. Gerceklerin uzerini, hakaretlerle, asagilamalarla, iftiralarla,tahrik etmelerle,kopyacilikla, saptirmalarla kapatamazsiniz. Evet..,simdi birazda "SIN"i taniyalim: Sumerce ismi "Nan.Nar"-anlami harfiyen:Parlak Olan/Isildayan- Kisaltilmis ismiyle "Nanna" diye anilirdi. Ayni ilahin, Akkadca ve samice adi, gunumuze kadar "SIN" olarak geldi ayni anlamla(parlak olan,isildayan). Kenan(Filistin)panteonunda ise bas ilah olarak "EL" unvaniyla anilmaya baslandi. Zamanla da isim olarak kendisiyle ozdeslestirildi. Kenan metinlerinde kendisini "Yerah" ve karisini da "Nikhal/Nakhl" diye tanimlar.Yerah, yerel dillerde kucuk telaffuz farklariyla, Yeriho ve Eriha diye de anilirdi. Yerah, sami dilinde "Ay" anlamina gelir, daha cok Sin diye taninan tanridir ve "Nikhal" ise Ay Tanrisinin esinin Sumerce adi olan Nin.Gal'in sami diline uyarlanisidir. o eski zamanlarda, Asya ve Afrikayi birbirine baglayan yarimadaya, "Tanrilarin Kutsal Yeri"ine O'nun adi verildi: SINA=Sin'e Ait olan/yer/bolge. Sumercedeki adiyla Nan.Nar, panteonun yeryuzundeki bas tanrisi Enlil'in oglu olarak gecer metinlerde.Daha sonra samilerce bas ilah olarak kabul edilmistir.. Hukmu altindaki sehirlere iyicil davrandigi, comert ve adil oldugu, bu yuzden ayni zamanda "Nanna Baba" diye sevecenlikle cagrildigi da yazilidir. Ayni zamanda meshur adalet ve gunes tanrisi "UTU/SAMAS"in da babasidir. Putperst sami kabilleler arasinda hayli etkili ve yaygin bir tapinim olan El/Sin kultunun, cok eski zamanlardan beri Sina yarimadasiyla iliskilendirilmesi gayet dogaldir, cunku, samilerin gocebe topluluklari,Kuzey Suriye'den Sina'ya hatta Misir'a kadar devamli etkinlik icindeydiler. Evet..,burada SIN kelimesinin gercek anlamini verdik. SIN=Parlak olan,isildayan. Sembolu hilal idi. Ve bu sembolun islamin sembolu olan hilalle hicbir farki yoktur! Bas ilah olarak EL ismiyle de kult hayvaninin boga oldugunu yukarida hayli islemistik.Ve El olarak, Sina'daki bircok daga,dereye, hatta cole bile isminin verildigini ornekleriyle gosterdik. Tur kelimesinin gercek original ve kadim anlaminin BOGA oldugunu ve EL'in, EL-TUR yani Boga El olarak ta cagrildigini da gosterdik. hatta, El,boga ile o kadar ozdeslestirildi ki,sadece "TUR" demek bile yeterliydi onu anmak icin. Evet, O, adinin verildigi kadim yarimadanin bogasi olarak cagiriliyordu! Tur-i Sinin= Sina'nin Bogasi! Original sekliyle aciklamasi budur! Ay tanrisi mubarek SIN kutsasin sizi Hadi bakiim!
  20. Selef;önce/geçmiş Nisa 23 Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikahlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. (İlla ma gad selef) Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Selefilik;peygamber ve dört halife devrindeki islam anlayışını esas alıp sonradan ortaya çıkan düşünceleri geçersiz sayan islami bir ekol halef;sonra/sonradan gelen Meryem 59 Onlardan sonra gelenler (fe halafe min ba,dihim)namazı yitirdiler ve heveslerine uydular. Nitekim, felakete uğrayacaklar. Verdiğin mealin anlamı çarpıtılmış. Ayetin metninde ki Ceale kavramı var etmek olarak verilmiş.Var etme,yoktan yaratma arapçada Halake olarak ifade edilir Ceale,atamak,tayin etmek,görevlendirmek anlamındadır,var etme değil Casiye 18- Sonra seni şeriat (dini yasalar) üzerine görevli kıldık(Cealnake). Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma. Şimdi bu doğru anlama göre ayeti yeniden yazalım Bakara 30 Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife atayacağım dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı görevlendiriyorsun. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi. Kuran mantalitesine göre allahtan başka kimse gaybi bilemez.Buda meleklerin şahit oldukları ,gözlemledikleri şeyi söyledikleri anlamına gelir.Oda insan halife olarak atanmadan önce yeryüzünde kan döken,fesat çıkaran mahlukların var olduğuanlamına gelir. İşte insanlar bu canavarlara halife atanmıştır, Allaha değil. Kendi kendinize gelin güvey olmayın.
  21. haksöz

    İade

    HAYVAN BAKARA (171) : İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar. A'RÂF (179) : Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. FURKÂN (44) : Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. MUHAMMED (12) : Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir. MÜDDESSİR (51) : Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler. MÂİDE (60) : De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.” MERYEM (86) : Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün! YALANCI EN'ÂM (28): Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de ondan). Eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar. TEVBE (107) : Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar. NAHL (39) : (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler! NAHL (105) : Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir. MÜ'MİNÛN (90) : Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar. ŞU'ARÂ (222) : Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. (223) Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır. ZÂRİYÂT (11) : Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “Muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun! MÜCÂDELE (18) : Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir. AZGIN BAKARA (15) : Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir. A'RÂF (186) : Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar. YÛNUS (11) : Eğer Allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız. MÜLK (21) : Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular. KALEM (31) : Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!” MUTAFFİFÎN (12) : Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder. ve daha yüzlerce... SAPIK FÂTİHA (7) : Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. BAKARA (16) : İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır. (175) İşte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!) (256) Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ÂL-İ İMRÂN (90) : Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. NİSÂ (116) : Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. (136) Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur. A'RÂF (146) : Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep ****** olmaları sebebiyledir. İBRÂHİM (3) : Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. (18) Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu derin sapıklıktır. NAHL (36) : Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün. HAC (12) : O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir. NEML (81) : Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin. ŞU'ARÂ (97) : “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.” SEBE' (8) : “Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler. ZÜMER (22) : Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler. FUSSİLET (52) : De ki: “Ne dersiniz? Eğer o (Kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?” ŞÛRÂ (18) : Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler. ZUHRUF (40) : Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin? AHKÂF (32) : Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. KÂF (27) : Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.” ODUN ENBİYÂ (98) : Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız. CİN (15) : “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.” AKILSIZ BAKARA (13) : Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. MÂİDE (58) : Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır. KAFİR Bu aşağılama sözünü tek tek aramaya gerek yok sanırım, Kuran’ın her yeri inanmayanlar kastedilerek sarfedilmiş bu sözle doludur. Kafir, kelime anlamıyla “küfür eden” demektir. Kullanım anlamı, “Allah’a inanmayan, reddeden”dir. Çünkü Allah’a inanmamak, ona küfür etmektir. Bu da Kuran’ın yaratıcısının mantığı ve yaklaşımıdır. BAŞKA İNANÇLARA SAYGI EN'ÂM (74) : Hani İbrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti. HAC (30) : Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helal kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının. MÂİDE (41) : Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar) ile yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler... MÂİDE (51) : Ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. MÂİDE (64) : Bir de yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar!.. MÂİDE (82) : (Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün... TEVBE (30) : yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler. Hırıstiyanlar ise, “İsa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar! AHKÂF (5) : Kim, Allah’ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler. Kurana inanmayanlara bu hakaretkeri reva gören bu kitaba aynen iade ediyorum
  22. ********* ve **** kelimelerini aynen geri iade ediyorum.
  23. Maalesef sende anlamamışsın. Ben değişiklikten değik çelişkiden bahsediyorum Sayın kıral sonucu yazmama bu forumun kuralları müsati değil. Baksanıza ayetlerdeki bazı kelimeleri bile yöneticiler editliyorlar. Bu şartlar altında yazsam bile çıkmayacak
  24. Ne güzel işte size dininizi öğretiyorum . Bakın bu kıyağımı unutmayın.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.