Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Terapi

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    271
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Terapi tarafından postalanan herşey

  1. Evet bazı arkadaşların ısrarla önyargılarını kıramadıklarını hayretle gözlemliyoruz. Makalemizin kalan kısmına yakında geçeceğiz inşAllah. Fakat bazı konulara ilmi bir açıklık getirmek zamanı geldi.. Hiçbir dayanağı olmayan yorumları bir kanara bırakıp, Allah’ın indirmiş olduğu ayetlerin nasıl yanlış yorumlandığını ve bu yorumların tarafımızdan kabul edilmesi gerektiğinin biz inananlara ısrarla nasıl mesnetsiz ve ispatsız bir şekilde dayatılmaya çalışıldığını gözlemliyoruz. Şunu belirtmek gerekir ki. İman eden insanlar kimler Bizler? O zaman müsaade edin de kendimizi ifade edelim. Ahlaki olmayan (usül olarak) bir şekilde bizim kendimizi ifade etmemize müsaade etmeyip, bizim referanslarımız olan ayetleri yorumlamanız büyük bir usul hatasıdır. Önceden söyledim görmezlikten gelindi. Sayın “yam yam” siz dini ilimlere sahip değilsiniz. Eğer Arapça biliyor olsaydınız bu konudaki fikirlerinize az da olsa önem verirdim. Çünkü Tefsir ilmi Arapça bilinmeden olmaz. Fakat siz hep basit meal okumalarıyla vardığınız yanlış sonuçları bize dayatıp duruyorsunuz. Kur’an apaçıktır. Tam da bizim anlayacağım bir yöntemle indirilmiştir. Ama bir şeyi anlamak başkadır , oradan hüküm çıkarmak bambaşkadır. Sen hala Kur'an apaçık inmiştir diyorsun.Orada gene yanlış anlam yüklemesi yapıyorsun.. Artık ufkunu genişlet. Dar kalıplardan kurtar kendini.. Defaatle izah ettik…Siz ilminiz olmadığı halde 5 dakikada okuyup hükümler çıkarıyorsunuz. Bu ne kadar bilimsel ? ( Sayın bilimselciye sorulur kendisi bu konuda bize yardımcı olsun lütfen? Daha öncede sordum cevap gelmeyince hatırlatayım istedim.) Sayın “yam yam” Diş hekimiyseniz dişçilik yapın lütfen , kalp ameliyatları yapmaya kalkıp insanların hayatına kast etmeyin….Sizi mesleki ahlaka davet ediyorum.. Bu kadar izahtan sonra “yam yam” arkadaşın ayetleri nasıl yanlış yorumladığını sadece Bakara Suresi 29. ayeti tefsir ederek gözler önüne sereceğiz…Müsaade edin de inanan taraf olarak ayetleri bizler açıklayalım. Bi zahmet. İnanmadığınız bir şeyi yorumlamaya kalkmanız ve daha da ileriye giderek inanmadığınız bir sahada hükümler çıkarıp bizlere dayatma yapmanız en büyük tutarsızlığınız sayın “yam yam” bence bunu bir kenara not edin.. Eğer bu sahada ciddi bir akademik eğitim alsaydınız saygın bir bilim adamı olsaydınız ve gene bu iddialarda bulunsaydınız. Daha tutarlı olurdunuz. Sizi daha fazla dikkate alırdık. “Bakara Suresi 29. Ayet” Risal-i Nur İşaretül İcaz’dan alınmıştır. …. ….. "Yeryüzünde ne varsa sizin için O yarattı. Bundan başka semaya da iradesini yöneltti ve gökleri yedi tabaka olarak tanzim etti. O her şeyi hakkıyla bilendir." Bakara Sûresi, 2:29. .. … … . İkinci Mes'ele: (sümme) hakkındadır. Ey arkadaş! Bu âyet, Arz'ın semadan evvel yaratılmış olduğuna delalet eder ve (Kader programı olarak) (Sizi yaratmak mı daha zor, göğü mü? Allah onu bina etti.Boyunu yükseltti, düzene koydu.Gecesini kararttı, gündüzünü çıkardı.Ondan sonra yeri yayıp döşedi. Naziat Suresi27-30:) Naziat Suresi 30. âyeti de semavatın Arz'dan evvel halkedildiğine dâlldir (Delildir.). (Madde aleminde vücuda getirme olarak) Ve ( "... bitişik iken Biz onları birbirinden koparıp ayırdık." Enbiyâ Sûresi, 21:30.) âyeti ise ikisinin bir maddeden beraber halkedilmiş ve sonra birbirinden ayırdedilmiş olduklarını gösteriyor. (Burada yam yam salt kelimelere bakarak yanlış çıkarımlar yapıyor. Buradaki bitişiklikten maksat madde boyutundadır. Mesafe değil….? Ama yam yam burada Evren ile Dünyanın aynı anda yaratıldığı manasını çıkarıyor. Bu yam yam ın büyük bir hatası. Yok böyle bir şey….) Devam ediyoruz.. Şeriatın nakliyatına nazaran (ayetlerin yönlendirmesiyle devam ediyoruz) , Cenab-ı Hak bir cevhereyi, bir maddeyi yaratmıştır, sonra o maddeye tecelli etmekle bir kısmını buhar, bir kısmını da mayi (akıcı madde) kılmıştır; sonra mayi kısmı da, tecellisiyle tekâsüf edip "zebed" köpük kesilmiştir; sonra Arz veya yedi küre-i arziyeyi o köpükten halketmiştir. Bu itibarla herbir arz için hava-i nesimîden (temiz havasından) bir sema hasıl olmuştur. Sonra o madde-i buhariyeyi bastetmekle (genişletmekle) yedi kat semavatı tesviye edip (düzenleyip) yıldızları içine zer'etmiştir ve o yıldızlar tohumuna müştemil olan (büsbütün örten) semavat in'ikad etmiş, (kurulmuş) vücuda gelmiştir. Hikmet-i cedidenin nazariyatı ise şu merkezdedir ki: Görmekte olduğumuz manzume-i şemsiye (güneş sistemi) ile tabir edilen güneşle ona bağlı yıldızlar cemaatı, basit bir cevhere imiş; sonra bir nevi' buhara inkılab etmiştir (dönüşmüş); sonra o buhardan, mayi-i nârî (ateş halinde su veya buhar) hasıl olmuştur; sonra o mayi-i nârî bürudet (soğukluk,) ile tasallüb etmiş yani katılaşmış, sonra şiddet-i hareketiyle bazı büyük parçaları fırlatmıştır. O parçalar tekâsüf ederek (belli noktalarda birleşerek) seyyarat (gezegenler) olmuşlardır; şu Arz da onlardan biridir. (Yani dünya bunlardan biridir.) (“yam yam” Allah’ın önce dünyayı sonra Evreni yarattığını nereden çıkarıyorsun. Bu ayetlerden böyle bir manayı nereden çıkarıyorsun…..Hayret doğrusu..??) Bu izahata tevfikan (uygun olarak), şu iki meslek arasında mutabakat hasıl olabilir (uygunluk meydana gelir.) . Şöyle ki: "İkisi de birbirine bitişikti, sonra ayrı ettik" manasında olan ö@«W­;@«X²T«B«S«4ö@®T²#«*ö@«B«9@«6 nın ifadesine nazaran, manzume-i şemsiye ile Arz (Güneş sistemi ile dünya) , dest-i kudretin madde-i esîriyeden yoğurmuş olduğu bir hamur şeklinde imiş. Madde-i esîriye, mevcudata nazaran akıcı bir su gibi mevcudatın aralarına nüfuz etmiş bir maddedir. (Burada bitişik kelimesini bizim büyük üstad “yam yam” hangi manalara çekmişti biliyorsunuz…?) Devam ediyoruz… ( Arşı su üzerindeyken..." Hûd Sûresi, 11:7.) âyeti, şu madde-i esîriyeye işarettir ki, Cenab-ı Hakk'ın Arş'ı, su hükmünde olan şu esîr maddesi üzerinde imiş. Esîr maddesi yaratıldıktan sonra, Sâni'in ilk icadlarının tecellisine merkez olmuştur. Yani esîri halkettikten sonra, cevahir-i ferd'e (atomlara) kalbetmiştir (çevirmiştir). Sonra bir kısmını kesif (çok sıkı ve sert) kılmıştır ve bu kesif kısımdan, meskûn olmak üzere yedi küre yaratmıştır. Arz, bunlardandır. (Dünya bunlardandır) İşte Arz'ın -hepsinden evvel tekâsüf (yoğunlaşma) ve tasallüb etmekle (sertleşerek) acele kabuk bağlayarak uzun zamanlardan beri menşe-i hayat olması itibariyle- hilkat-i teşekkülü (oluşma süresi de denilebilir.) semavattan evveldir. Fakat Arz'ın bastedilmesiyle (genişlemesiyle) nev'-i beşerin taayyüşüne (insan türünün hayatına müsait ) elverişli bir vaziyete geldiği, semavatın tesviye (düzen) ve tanziminden sonra olduğu cihetle, hilkatı semavattan sonra başlarsa da bidayette (ilk olarak) , mebde'de (kaynak olarak) ikisi beraber imişler. Binaenalâhâzâ o üç âyetin aralarında bulunan zahirî muhalefet (görünüşteki çelişki) , bu üç cihetle mutabakata inkılab eder. (birbirini tamamlamaya ve birbirine delil olmaya dönüşür.) (Evet yukarda apaçık görülüyor. Kaç kez ifade ettik. Kur’an-ı Kerim bir bütündür. Basit meal okumaları insanı çok büyük yanılgılara götürebilir…Takip ettiğiniz metod Tefsir usülüne tamamen zıttır. Artık anlayacak mısınız…?) İlave olarak.. İkinci bir cevab: Ey arkadaş! Kur'an-ı Kerim tarih, coğrafya muallimi değildir. Ancak âlemin nizam ve intizamından bahisle, Sâni'in marifet ve azametini (Allah’ın büyüklüğünü) ve cumhur-u nâsa (tüm insanlığa) ders veren mürşid (yol gösterici) bir kitabdır. Binaenaleyh bunda iki makam vardır: (Yani insana çalışmasını, araştırmasını öğretir. Hedefler koyar. Göklere bakın. Der. Araştırın çalışın der. Vs…İşte yam yam Kur’an bize yol gösterir ve hedefler koyar bize de çalışmak düşer..Kur’an size ne verdi diyordun ya ?) Birinci Makam: Nimetleri, ihsanları, merhametleri göstermekle delail-i zahiriyeyi (maddi delilleri) beyan etmekten ibarettir. Bu itibarla Arz, semavattan evveldir. (İlk planlama ve varoluşu tasarlama açısından, hayat açısından) İkinci Makam: Azamet, izzet, kudret delillerini gösterir bir makamdır. Bu cihetle semavat (gökler) , Arz'dan evveldir. (Yaratılış serüveni olarak) (Sümme) mâba'dinin (bundan sonrasının) mâkablinden bir zaman sonra vücuda geldiğine delalet eder ki, buna "terahi" (sonraya bırakılma) denilir. Demek burada Arz ile semavat arasında bir uzaklık vardır. Bu uzaklık, Arz'ın semavattan evvel halkedildiğine göre zâtîdir (kendisine has özeldir). Aksi halde rütebî (rütbeye dair) ve tefekkürîdir (fikridir). Yani semavatın hilkati birinci ise de, tefekkürce rütbesi ikincidir; (yani Evren dünyadan önce yaratılmışsa da vücut bulmuşsa da Allah’ın ilminde rütbesi Dünya’dan sonradır.) Arz'ın hilkati ikinci ise de, tefekkürü birincidir.(Dünya Evrenden sonra yaratılmış olsa da Hayata zemin olması yönüyle rütbesi birincidir.) Yani evvelâ Arz'ın tefekkürü, sonra semavatın tefekkürü lâzımdır. Buna göre Åv­$ö ile ›«x«B²,!ö arasında ("Bilin ve tefekkür edin.") mukadderdir (Tayin olunmuştur). Takdir-i kelâm: (sözün özü) (Sonra, bilin ve tefekkür edin ki, hiç şüphesiz O istivâ etmiştir...) ilââhirdir (manasına gelir.). … …. …. Zamanımız olsa daha da açardık.. İşte sadece 1 tek ayetin açıklaması buyken bir de bunu oturup saatlerce ehil insanlarla müzakere etmek daha da faydalı olur ve kafalardaki soru işaretlerini tamamen izale ederdi. Fakat buna zemin ve zaman olarak müsait değiliz. Vakit olsa da tüm bahsi geçen ayetleri ele alsak.. Nasip artık.. Diğer ayetlerde de benzer hatalar ve yanlışların yapıldığı artık bu örneğimiz misal alınarak anlaşılabilir.. Artık kimse bir yerlerden ayetler kopyalayarak “büyük düşünür ve ilim sahibi unvanını kendisine layık görüp” “bize cahilliğini” dayatmasın.. Rica ediyoruz.. Saygılar Sevgiler… Terapi
  2. Ben ortada bir cevap göremiyorum. Verilen cevaplar sadece bir kaç dergiden elde edilen bilgileri ele alıp ayetleri hiçbir dini ilmi bilgiye sahip olmamamıza rağmen yorumlamamız.. Bunun yanlış bir metod olduğunu defalarca ispatladık "Siz hangi cevaplardan bahsediyorsunuz sayın yam yam" Ben anlayamadım da?
  3. "Dar düşünceler Dar görüşler" İfadelerimiz gayet açık ve net. Doğru okuyup doğru anlamanızı bekliyoruz..... Önyargı duvarlarınızı kırıp cümlelere yüklenen anlamları iyi okumak ve doğru anlamak kolay değil sanırım he ?
  4. yukarda bahsettiklerin senin dar görüşlerin ve eksik bilgilerle ulaştığınız hiçbir geçerliliği olmayan yorumların. Senin bu konuda nasıl büyük üslup hataları yaptığını ve yaklaşımlarının asla bilimsel ve akademik olmadığı gözler önüne serdik...Neden o kısımları bir kez daha dikkatle okumuyorsun sayın "yam yam" Bakınız yukardaki usül derleri kısmı Sağdan soldan bir kaç bilim dergisi okuyarak bu işler olmuyor sayın yam yam . Ortaya şöyle tutarlı güzel ve mantıklı ve birçok alanında ve sahsında uzman kişilerin desteklediği birşeyler koy artık.... Gerçekten olayları sürekli basit yorumlar zeminine taşımak bizi hep başa döndürüyor sayın "yam yam" Artık bizi fazla bekletme.....
  5. Evet yam yam habire aynı şeyleri tekrarlamayı bırak ta bana adres ver? HY dedin bekliyoruz?? Lütfen dürüst ol.. Senin yazdığın adres Kur'an-ı Kerim Mealleri olan bir yer.... Artık ciddi ciddi olayları çarpıtmayı bırakında iddialarınızın arkasında durun....?
  6. "EFENDİM(S.A.V)" Yokluğunda seni özledik. Sana değen rüzgarı ,seni örten bulutu özledik.Özlemeyi , özlenilmeyi , sevmeyi , sevilmeyi, sevindirmeyi, sevindirilmeyi özledik Efendim( s.a.v) Aşkı , gözyaşını, müsamahayı, ahlakı , adabı, ihsanı, irfanı, iz’anı, feraseti, basireti, şecaati, celadeti, adaleti, meveddeti, muhabbeti özledik. İzzeti , hikmeti, fıtratı , şefkati, hürmeti, devleti özledik., Senden sonra tefrika meşrebimiz, taklit mezhebimiz, cehalet mektebımız , atalet fıtratımız, hamakat şöhretımız, ihanet sıfatımız kuffar velınımetımız oldu. Efendim, Sen kendini “Abduhü ve Rasuluhü : O’nun Kulu ve Elçisi” olarak takdım etmıştın. Sana iman eden bazıları sana hürmet adı altında seni kulluktan “kurtarıp” melekleştirerek hayattan dışladılar. Bu ifrata karşı başka bazılarıda tefrite sapıp seni “güzel örnek” olmaktan çıkarıp bir “postacı”, bir “ara kablosu” seviyesinde görerek hayattan dışladılar. (Demek ki. Allah Resulünü postacı yapmaya kalkarsanız Ahzab Suresi 21. ayetteki “güzel örnek” vasfını inkar etmiş olursunuz. Bu ise Kur’an-ı İnkar etmektedir.. *Terapi*) Bunların hepsi Sana iman edıyordu.ama senı hayatımızdan çıkartmanın ızdırabını çektırdıler bize.Bu işi, göge çekerek yada yere sokarak yapmaları sonuçya hiçbirşeyi degiştirmedi. Allah(c.c) Seni “güzel örnek” olarak gösterdi. Sen Kur’an’ın konuşanı, yürüyeni, hareket edeniydin.Tıpkı bir ağaçta suyun meyvaya, bir arıda tozun bala,bir tavukta darının yumurtaya , bir koyunda samanın süte dönüşmesi gibi, ayetler sende hayata dönüşüyordu. Allah (c.c) ısrarla seni örnek gösterirken, birileri ısrarla “kitab”ı kitapları örnek göstermekte direndiler. Öylesi işlerine geliyordu, cansız bir nesneyi örnek edınmekle , canlı bir insanı örnek edinmek aynı olur muydu? Efendim, Kitapsızlıktan değil “peygambersizlikten” kırıldık. Yoklugumuz peygamber yoklugu.seni hatırlatan, seni andıran insanların hasretini çekiyoruz. Çocuklarımız peygamberi sorunca “Evledım O’nun Ahlakı (s.a.v) tıpkı falancanın ahlakı gibiydi”diyebilecegimiz insanlar yok denecek kadar az.!! (Burada da inananlar olarak iç alemimizi tekrardan gözden geçirmemiz gerektiğini vurgulamakta yarar görüyoruz… Her Daim uyanık olmak elzemdir. *Terapi*) İnsanlık destanıyla yaşıt olan uzun uzun vahiy sürecinde birçok kitapsız ( kendisine kitap indirilmeyen) Peygamber gelmiştide. Bir tek “Peygambersiz kitap” gelmemişti. Sayemizde yaşlı dünya onada şahit oldu efendim, Peygambersiz Kitaba,Muhammed Aleyhisselamsız Kur’an’a da şahit oldu. Şimdi Kur’an mahsun efendim, Kur’an öksüz. Seninle Kur’an’ın arasını ayırdık, etle tırnağın, toprakla tohumun, anayla evladın arasını ayırır gibi. Gel de bir bak efendım, bu mazlum ümmetin hal-i pür-maleline. Bıraktığın din tanınmaz hale geldi, bıraktıgın sitenin harabelerinde baykuşlar türedi. Gün geçmez ki ümmetin cografyasından feryat yukselmesın oluk oluk kan akmasın. (Burada yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için deriz ki: Bıraktığın din tanınmaz hale geldi derken mecazi bir anlam yüklemesi vardır. Allah’ın dini tertemiz ortadadır. Burada muhatap alınan kesim, Allah’ın dini diye birçok yanlışlıklarla dolu farklı din dayatmalarını ve tasavvurlarını inananlara kabul ettirmeye çalışan insanlardır….*Terapi* ) Bir olarak bıraktığın ümmetin kaç parçaya ayrıldıgının sayısını onu parçalayanlar dahi unuttu. Bıraktığın kutlu mirası hovarda mirasyediler gibi parçalayarak paylaştık. Nebevi mirasın irfani ev ahlaki boyutuna bir hizip.ilmi ve fikri boyutuna bir başka hizip, siyasi ve hareketi boyutuna ise daha başka bir hizip sahip çıktı. Yüzyıllardır tüm bu hizipler ellerindeki parçanın “bütünün kendisi” oldugunun iddaa etmekle ömür tükettiler. “her hizip ellerindeki parçayla övünüp durdu” Hepimiz hakikatin merkezine kendini oturtup “hak benim” dedik. Oysaki Efendim, bazen parçalanan hakikat hakikat olmaktan çıktı. Ait oldugu bütün içerisinde anlamlı olan bir parça o bütünden ayrılınca anlamsızlaşabilir. Bunu fark edemedik efendim. Efendim, İsrailogulları peygamberlerini katlediyorlardı. Biz de senin güzel hatıranı emanetini , adını ve sünnetini katlettik. Seni katlettik Efendim, Kimilerimiz için sen hiç ölmedin, o ender bahtiyarlar seni hep içlerinde, işlerinde , hayatlarında, düşüncelerinde, duygularında, eylemlerinde, evlerinde yaşattılar. Kimilerimiz içinde sen hiç doğmadın. Onlar hep senden mahrum yaşadılar. Varlığının kaç bahara bedel oldugunu bilmeyenler , yoklugunun ızdırabını nasıl duysunlar Efendim?!! (Mustafa İslamoğlu) SENİ ÇOK SEVİYORUZ, SENİ ÇOK ÖZLÜYORUZ...... NE OLUR YİNE GELSEN BİZE BİR NUR GİBİ ÜSTÜMÜZE CAN EFENDİM.
  7. Daha önce GECEKUŞU benzer ithamlarda bulundu.. İspat istedim . Yapamadı... Yazdığım bir çok şeyi kendi katkılarımla ve araştırmalarımla yazıyorum dedim. Ve Yazdığım metinlerden örnekler vererek İnternet adresi istedimm.. Birebir metinleri gösterin dedim hani nerede??? Şimdi yam yam ALLAH VAR kısmında sana cevap verdim. Baktım makalenin tümümü anlayamıyorsun kısa bir FORMÜLASYONDAN bahsettim?? Haydi sen de benzer bir Formülasyon getir dedimm? Buraya cevap yazacağına oraya formülasyonla bir açılım getirirsen sevinecem artık...Habire yorum yorum inkar inkar.. Ve yam yam diyorum ki Benim oraya yazdığım tezi HY 'nın sitesinden tam olarak bir bütün olarak göster...?? Görelim ne kadar dürüst ve tutarlısın...? Bekliyorum...Bİrşeyleri iddia ediyorsanız ispat edeceksiniz..İspat...? Terapi
  8. Ne o bakıyorum da artık yazacak ve anlatacak birşeyler bulamıyorsun ve benim yazdıklarımdan medet umuyorsun haksöz arkadaş!!!!! Seninle aynı görüşleri paylaşmıyorum ve sana katılmıyorum... 2 adet makale ile sana cevabımızı verdik... Lütfen farklı yöntemler peşinde koşmayalım.... . . . Tekrardan paylaşalım inşAllah Peygamber Efendimiz (s.a.v) Aşağıdaki karşılaştırmada Efendimizi kabul edip dünyasına davet edenlerin neler kazanacağı ve O’nu dünyasından söküp atanların neler kaybedeceği kısaca özetlenmiştir. Peygamber Efendimizden Önce: • Kainat umumi bir matem yeriydi. Her şey amaçsız ve tesadüf gibi algılanıyordu. • Bütün mevcudat (var edilmiş her şey) mana aleminde birbirine düşmandı. • Bütün cansız varlıklar birer cenazeydi. • İnsanlar ebedi yokluğa mahkum yetimler hükmündeydi. Öldükten sonra kendilerine ne olacağını açıklayacak, ruhlarındaki ölümün verdiği yok olmanın acısını dindirecek kimseleri yoktu. Peygamber Efendimizden Sonra: Yukarda özetlediğimiz konulara ait denklemler Efendimizin getirdiği hakikatlerle aşağıdaki hale dönüşmüştür. • Kainat O’nun nuruyla birden şenlenerek çoşup taşan muhteşem bir zikir ve şükür mescidine dönüşmüştür. Her şey O’nun nuruyla mana kazanmıştır. • Mevcudat artık birbirine düşman değil, kardeş olmuş, dost olmuştur. (İnsanlar eskiden acaba bu güneş patlarda bize zarar verir mi, acaba yıldızlar gelip dünyamıza çarpar ve bizi yok eder mi ? şeklinde var edilmiş olanları düşman olarak algılamaktan kurtulmuştur. Çünkü O’nun nuruyla biliriz ki her şeyin dizgini Allah’ın elindedir. Her şey O’nun emrinde çalışır. Zarar da menfaatte Yüce Yaratıcının elindedir. O sebeple hiçbiri başıboş değildir. Demek ki korkmaya gerek yoktur. Örnekler artırılabilir. ) • Cansız varlıklar, cenaze hükmünden kurtulup, Allah’ın sonsuz hikmetine sahip olmuş, insanların emrine verilmiş birer memur mertebesine inkilab etmiştir. Her birisi başıboşluktan kurtulmuş ve Yaratıcısının Esmalarına ayine olma şerefine kavuşmuşlardır. ( Mesela bir çiçek solmaya yüz tutmuşken, Yaratıcısının Yaratma Sanatının güzelliğine ayna olması yönüyle artık bir memur olmuş ve yokluktan kurtulmuştur. Hayat bulmuştur. Amaçsızlıktan ve başıboşluktan kurtulmuştur.) Ve tabi ki en büyük değişim biz insanların durumunda yaşanmıştır. Çünkü Var edilmişler içersinde en fazla donanıma sahip olanlar bizleriz. İşte Hz.Muhammed (a.s)’in nurunun insanlığa lütfettiği en büyük kazanım şudur ki. İnsanlar ebedi bir yokoluşla karşı karşıyadır. Dünyaya geliriz, sımsıkı buraya bağlanırız. Ailemiz, işimiz ve sevdiklerimiz olur. Müthiş bir temel kurarız burada. Ve asla bitsin istemeyiz. Uzun uzun hedeflerimiz vardır. Fakat hiç beklenmedik bir anda birden bütün işlerimizi bitiren bir ölüm gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalırız. Bizlere tercih hakkı tanınmaz. Tolerans gösterilmez. İşlerimizin çokluğuna ve fazlalığına bakılmaz. O an geldiğinde bir yardımcıda bulamayız. Peki ne olacak yok mu olacağız. ? Öldükten sonra bize ne olacak…? İşte Hz.Muhammed (a.s)’in nuru insanlığı ebedi bir yokoluşun çaresizliği karşısında yalnız bırakmaz, insanlığı bu çaresizliğinden alır, onu sonsuz saadetler ülkesi olan Cennet’e davetli aziz bir misafir rütbesine yükseltir. Kısacası gecemize gündüze, kışımızı bahara çevirir. Varlığının kaç bahara bedel olduğunu bilmeyenler, yokluğunun ıstırabını nasıl duysunlar Sevgili Efendim. ? Buyurunuz var mısınız ? Ebedi bir yokoluşa sırt dönüp, sonsuz cennetlere davetli birer misafir olmak ister misiniz..? İşte sizlere başka bir kurtuluş formülasyonu... Saygılarımla Terapi
  9. Sevgili yam yam nereden çıkarıyoruz bizim "bilime karşı olduğumuzu bu gene senin yanlış algılamalarının neticesinde kafanda oluşan bir varsayım" Biz buna İslami literatürde "muhayyilendeki vehimler" diyoruz Bak bizim formülümüz gayet somut ve net ne diyoruz biz? Kur'an: Tekellüm-ü İlâhi (Yüce Yaratıcının konuşması. İzahı önceki mesajlarda genişçe yapıldı..) Kâinat: Konuşan kitap ( Yani bir dost, bir tanıtıcı, bir yardımcı...) Her ikisi de Allah'ın vahyidir (Allah'ın öğretmesidir..). Aralarında karşılıklı ve sürekli ilişki vardır. Kur'an, kâinatı tefsir eder (Kainatı anlatır, açıklar) ; kâinat, Kur'an'ın davasına bürhandır (Delildir. Evet doğru sözlüsün der..) - Kâinat, Kur'an'ın rehberliğinde okunur. Kur'an'ın davasına da kâinat şahitlik eder. - Kur'an Allah'ın İlm-i Ezelîsinden gelir ve her zaman "taze nazil oluyor" gibi okunur. (Yani Her Daim Günceldir. Diridir. Aktiftir..) - Kur'an, Allah'ı İsimleriyle bildirir. Kâinat da bu gaybî haberin doğruluğuna, kendisini Yaratanın İsimlerini ilân ederek şahitlik yapar. Böylece, marifetullaha (Allah'ı tanımaya) ulaşmak için bir metodoloji çıkar. - Dini ilimler ile fen bilimleri birbirleriyle öyle kaynaşırlar ki, aralarında alan farkı kalkar; din ilimleri ve fen bilimleri ayırımı anlamsızlaşır. Yani gerçekte bizler için ilim tekdir..Yam yam kendi iç aleminde vehimlerine gerçeği giydirip bizleri yargılama İşte sana özet bir formülasyon..(.Bence Acaba hakikaten böyle olabilir mi diye bir kez olsun düşün hemen karşı cevap verme psikolojisine geçme biraz düşün....) eğer yok gene birşeyler yazacaksan lütfen yorumlarını değil de... Buyur senin formülasyonu alalım.... Bi zahmet Saygılar... Terapi Beklemeye devam ediyoruz..... Terapi
  10. Evet gene "yam yam" dan çok tutarlı ve açıklayıcı cevaplar geldi Bekle ben sana cevap hazırlıyorum demişti.. Bekleyip duruyordum.. Peki sonuç? Tam bir hayal kırıklığı... Yorumlar, Yorumlar, Yorumlar.... Başka hiçbirşey yok....Bir öneri, farklı bir açılım.. vs hiçbir şey yok sadece Yorumlar, Yorumlar, Yorumlar.... Teşekkür ederim yam yam arkadaş.... Beni hiç şaşırtmadınız ve çok açıklayıcı fikirler öne sürerek katılımda bulundunuz....!!!!!!! Terapi :))
  11. "yam yam" arkadaş bişeye başlamadık..Önce olayları sağlam bir zemine oturtmalıyız. Öyle safsata vs. demekle olmuyor bu işler.. Ben diyorum ki.. Bir konu hakkında Eğer çıkarımlar yapacaksan çıkarım yaptığımız konuda ehil olmamız lazım.. Yoksa avam seviyesinde kalır. Çıkmaza gireriz... "Allah var" başlığında ne demek istediğimi ifade ettimm.. Oraya bakabilirsin.. Önce bu problemi çözmemiz lazım.. Yoksa halimiz bataklıkta sinek öldürmeye benzer..
  12. Devamını ne şekilde olursa olsun şuna bir cevap vereyim bilinç altıyla hazırlama da. Karşımdaki Mutlak yanlıştır düşüncesiyle yazma da.. Benimde bir katkım olsun. Yapıcı bir şekilde birşeyler paylaşalım mantığıyla yaparsan sevinirim yam yam Bir ilave. Sayın "yam yam" biz delilleriyle ispatlanmış hiç bir ilmi hakikati reddetmiyoruz. Bilakis sahiplenip kabul ediyoruz. Ufak bir şerh Bilim sürekli kendisi yenileyen bir dinamizme sahiptir. Geçen yıllar içerdi yeni açılımlarla kendisi yeniler hatta tekzip eder. Bunu unutmayalım... Buraya kadar hem fikiriz bence. Ben esas mensubu olduğum inanç sisteminin ayetlerinin ve kriterlerinin yanlış yorumlanmasına itiraz ediyorum.. Bu ayrımı lütfen iyi yapalımm.. eyvallah. "Bilgilendirme" Din İlimlerinde 3 Temel Usül Vardır.. Tefsir usulü Hadis usulü Fikih usulü Tefsir usulü talebeye, Kur'an'i dogru anlamanin yollarini ve heva ve hevese göre yorumlama hatasindan kaçinmayi ögretir. Hadis usulü, peygamber, sahabe ve tabiine dair haberlerin muhaddisler tarafindan bize ulastirilma metodlarini açiklar. Saglikli bir tarih bilinci kazandirir. Fikih usulü de, ilk iki usulün isiginda, Kur'an ve sünnetten hüküm istinbat etmenin yollarini gösterir. Giris seviyesinde de olsa bu usulleri ögrenmenin çok önemli yararlari vardir: Bu usullerin o bilim dünyasındaki yerini almasını gerektiren sebepler ise: 1-)Nasslarin disiplinli bir sekilde degerlendirilmesini ögrenme; 2-)Haber degerlendirmede ve nakletmede saglikli tavir ve edep sahibi olma; 3-)Tarih bilimi hakkinda saglikli bir bilinç gelistirme (çünkü hadis usulü, bugünkü modern tarih bilimi anlayisini neredeyse tahrip edecek esaslari ihtiva eder); 4-) Ilk bakista çok ikna edici görünen saz fikirlere kapilmama; 5-) Bir iki hadis görüp hemen istinbaha kalkışmama. 6-)Eski ulemanin ilmi mertebelerini bir derece anlayip onlarin takva yönlerinin yanisira, ilmi yönlerine de derin bir saygi ve takdir duygusu gelistirme; 7-)Ulema fetva verdiginde, edep dairesinde delilleri sorup, degerlendirme (üç usulden, Kur'an ve sünnetten az çok haberi olan müslüman yanlis fetvalara, idarecilerin kuklasi olan sözde ulemanin fetvalarina karsi, cahil bir müslümandan daha bagisikli olur); 8-)Nerede ve nasil kesin tavir alinacagini, hangi durumlarda daha bilgili olanlara müracaat edilecegini ayirt edebilme. Mesela son noktayi bir az açiklayalim: Bugün bir ögrenci, okulda matematik ögrenir. Ona temel islemler, ve giris seviyesinde matematigin metodu ögretilir. Tabii, ögrenci bu bilgiyle bir matematik uzmani olmaz. Kendisine yüksek matematik ile ilgili bir konu getirilse, bunu bir uzmanina sormak gerektigini söyler. Ama günlük hayatinda gerekli olan kadarini bilir ve kullanir. Bu ayrımı hala öğrenemedik sayın arkadaşlar Mesela, alisveriste parasinin üstünü hesaplayip, eksik çikarsa hesabina pek ala güvenerek, hakkini taleb edebilir. Iste buna benzer sekilde, üç usul hakkinda iyi bir fikir edinmis bir müslüman da zor fikih meseleleri karsisinda tevazu ile haddini bilecek, bu usullerden habersiz günümüzün çay sohbeti müctehidleri gibi ikide bir ictihada kalkismayacaktir. Ama öte yandan, mesela, bir ayetin zoraki tevillerle heva ve hevese gore yorumlandigini görünce buna karsi hemen net bir tavir koyabilecektir. Çünkü ne de olsa temel bir usul bilgisi vardir ve çizmenin nerede asildigi hakkinda iyi bir fikre sahiptir. Yine böyle bir temele sahip bir müslüman bozuk veya süpheli bir ictihad veya görüsü görünce, ondaki bozuklugu ilmi yönden tesbit edemese de, bir gariplik oldugunu hissedecek ve süphelenip bilenlere sorabilecektir. Yukadaki bilgiler dikkate alınmak zorundadır... İsterseniz gene devam ederiz... terapi Şimdi soruyorum.. Bu konuda yukardaki eğitimlerden geçmemiş insanların yaptığı yorumlar ve çıkarımlar ve bu yorum ve çıkarımları bizlere Mutlak doğrular gibi dayatmaları ve kabul etmemizi beklemeleri ne kadar Bilimsel ve Akademik bir yaklaşım....? Düşünün ki siz bir diş hekimisiniz ama kalp ameliyatı yapmaya kalkıyorsunuz.. Bu ne kadar tutarlı ve ahlaki bir yaklaşımmm?....? Bu soruyu sormaya hepimizin hakkı var... Buyrun... ????????????
  13. Atmosfer olamayacağını demişsin. Bu cevap benim için yeterli yam yam arkadaş. Eyvallah.. Demek ki bir koruma var.Bilim bunu kanıtlamış..Devam ediyoruz.. Olaya bir bütün olarak bakarsan. Koruyan kim? Korunan Kim? apaçık ortada... Devam ediyoruz.... 30. İnkâr edenler görmedi mi: Gökler ve yer bitişik iken Biz onları birbirinden ayırdık.(3) Her canlı şeyi de sudan yarattık.(4) Hâlâ mı inanmıyorlar? (3) Âyet, insan neslinin yaratılışından çok önceki bir zamandan söz ettiği halde, “Görmediler mi?” sözüyle başlamakta ve böylece, sözü edilen şeyin zaman içinde görüleceğine işarette bulunmaktadır. Nitekim bugün uzayın milyarlarca ışık yılı derinliklerine çevrilen optik ve radyo teleskoplar, yerdeki ve uzaydaki araçlardan yapılan ölçümler, kâinat tarihinin çeşitli aşamalarından kesitleri gözlerimizin önüne sermekte ve bize, uzayda milyarlarca yıl öncesini, hattâ kâinatın “bebekliğini” seyretme imkânını vermektedir. Bütün bunlardan çıkan sonuç: Gökler ve yer, vaktiyle tek bir varlıktan ibaretti;( Bitişikti cümlesini düz bir mantıkla yanyana olarak anlamayın artık. Kaç kez ifade ettik...) sonradan galaksiler, yıldızlar, gezegenler kuruldu ve bunlar birbirlerinden ayrıldılar. (4) Bitki olsun, hayvan olsun, bütün canlıların yaratılışına suyun kaynak teşkil etmesi de, Kur’ân’ın mucize olarak verdiği haberler arasında bulunmakla birlikte, burada dikkat çekilen bir başka nokta daha vardır: Bugün sadece 700 bin kadarı keşfedilmiş bulunan ve tamamı hakkında da 50 milyon ile 100 milyon arasında tahminler yürütülen canlı türlerinin akıl almaz zenginliğinin altında, iki elementten meydana gelmiş bir madde vardır ki, bu mucize madde, bütün bu canlı türlerinin sayısız bedenlerinde iş görmekte, her yere Rabbinin izniyle hayat götürmektedir. İşte bütün hayatı kuşatan bir muhteşem tevhid delili... 31. Sizi sarsmasın diye yere sağlam dağlar diktik;(5) gidecekleri yere ulaşsınlar diye onda geniş yollar açtık. (5) 16:15’in açıklamasına bakınız. 32. Göğü de korunmuş bir tavan yaptık. Yine de onlar gökyüzünün âyetlerine aldırmıyorlar.(6) (6) Dünyamıza uzaydan sadece günışığı gelmez. Onun yanı sıra, gerek Güneşten, gerekse uzayın başka yerlerinden, sürekli olarak X ve gama ışınları, kozmik ışınlar ve göktaşları gibi, öldürücü ışın ve maddeler yağar. Ancak bir yandan atmosferin yapısı, diğer yandan Dünyanın manyetik alanı, bu tür zararlı şeyleri ya eleyecek, yahut yönünü değiştirecek şekilde düzenlenmiş ve böylece yeryüzünde hayat son derece özenli bir şekilde koruma altına alınmıştır. Fakat bu mucize önlemlerden birine, kâşifine izafeten Van Allen Radyasyon Kuşağı adını veren insanlar, gökyüzünün âyetlerine aldırmıyor ve kendilerine yeri ve göğü hizmetkâr eden Rableri hakkında aynı kadirşinaslığı göstermekte zorlanıyorlar. 33. Geceyi, gündüzü, Güneşi ve Ayı yaratan da Odur. Bunların herbiri bir yörüngede yüzmektedir.(7) (7) Sadece iki gök cismi sayıldığı halde, ikiden fazla şeyler için kullanılan bir fiil kipiyle, bütün bunların ayrı bir yörüngede yüzdüğü bildirilmiştir. Bundan da, Güneş ve Ay ile birlikte, bütün gökcisimlerinin kendilerine özgü birer yörüngede hareket halinde bulundukları anlamı çıkarılabilir. Dikkat edelim. bilimsel verilere aynen destek veriyoruz yam yam sıkıntımız ayetlerin yorumlanması... Evet Kur'an apaçıktır. Bu bile başka bir konu... Buraya odaklaşalım bence ne dersin..? Saygılar
  14. Sevgili yam yam Önerilerim ortada konuda henüz bitmedi. Bence sen önerilerime farklı tezlerle cevap ver. Daha güzel ve faydalı olur. Katkıda bulun. Eleştiri getir. Bazı dergilerden almış olduğun bilimsel verilerle, ayetleri yanlış yorumlayarak gene aynı şeylerei kopyalaıp yapıştırma. Daha öncede aynı şeyi yaptın..Bende sana bu konuda nerelerde hatalar yaptığını yazdım.. Yazdığım metinler yukarda lütfen oralardaki kısımlar üzerine yogunlaşalım ha ne dersin...??
  15. Bende bekire katılıyorum. Fikirlerini sahipleniyorum. Nasipse "Kainatta Herşey Anlamlıdır" konumu bitirip ayrılıyorum. Maksadımız gerçeği anlamak, anlatmak ve paylaşmaktı. Ama zemin buna müsait değil. İnsanlar göz göre göre ithamlarda bulunuyorlar, iftiralar atıyor ve ispatlayamıyorlar. Ama hala savunması psikolojilerindeki mevzilerinide revize etmiyorlar.. "Benliklerimizin duvarlarını bir türlü aşamadık.." Hayırlısı olsun.. Yüce Rabbim Buyuruyor. Müzemmil Suresi 10. Ayette. "Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl." Benim Rabbim güzeldir. Güzel olanı sever. Bize ayrılırken dahi güzel ayrılmayı emreder. Yukarda yazdığım ayete başka manalar yükleyip tekrar farklı tartışmalar açmayın lütfen. Fikrimizi ortaya koyduk. Kabul ettirmek gibi bir dayatmamız yok. İnanan inandı, kabul eden etti. İnkar edende inkar etti... Eyvallah..hepsine Ben genede hepimizin samimi ve iyi niyetli insanlar olduğu düşüncemi revize etmek istemiyorum. Artık zemin paylaşım zemini olmaktan çıktı. Karşılıklı hissiyat devreye girdi. Bu sebeple güzel bir ayrılışla ayrılıyorum.. İsteyen kardeşlerle mail adreslerimizi almak suretiyle mailleşebiliriz.. Selam ve Saygılar... Terapi ----------SON------------- Allah’ım Sen sonsuz kudret sahibisin. Sen o kadar büyüksün ki, seni inkar edenler dahi inkarlarıyla senin varlığına şahitlik ediyorlar. Demek Varsın ki Sen’i tanımak kabul etmek istemiyorlar ve bu onları inkara sürüklüyor. Seni tanımak istememiş olmaları Sen’in varlığını eksiltmez buna kimse güç yetiremez. Çünkü Sen varlığı zorunlu olan Zat’sın. Sen’in dışındaki her şeyin (Evren, Dünya, İnsan, Tabiat vs…) varoluşu kendisinden değil, bizzat Sen’in tarafından verilmekte. Çünkü Sen her daim her şeye hayat veriyorsun. Çünkü Sen Allah’sın. Seni kabul etmek istemeyen sadece kendi dünyasını karanlıklara sürükler, sadece kendisine zarar verir. Çünkü Sen’in gibi bir Dost’tan, Sen’in gibi asla eşi ve benzeri olmayan ve her şeye güç yetiren, imkansızlıkların anlamsızlaştığı Yüce Kudret’inden mahrum kalmış olurlar. Çünkü San’a her şey kolaydır. Halbuki biz böyle Bir’isine (Yani San’a) öyle muhtacız ki, içimiz acıyor, ruhumuz daralıyor. Derin boşluklarda bilinmezlere ve belirsizliklere sürüklenmekten kurtulamıyoruz. Parada, başkalarının dünyasında var olma çabasında, başkalarının gözdesi olma yarışında, kadında, makamda, kariyerde vs….. sığınacak ve ruhumuzu teskin edecek, teselli edecek limanlar arıyoruz. Ama bunlar asla bizi teselli edemiyor, tam tersi bizi daha derin acılara sürüklüyor. Bir sığınak olarak gördüğümüz; Aşk belli bir zaman sonra bize en büyük acıları tattırabiliyor, Para ve mal, kaybetme korkusuyla dünyamızı cehenneme çevirebiliyor, En çok güvendiğimiz ve dayandığımız insanlar bizlere en büyük hayal kırıklıklarını yaşatabiliyor, Şöhret merdivenleri bizi intiharlara sürükleyebiliyor, Kariyer ve mutlaklaştırdığımız arzularımız bizi, Sen’i unutturup zehirli bir bal gibi zehirleyebiliyor. Elimizdeyken tad veriyor, kaybetmenin verdiği acılarla ruhumuz inciniyor. (Zira lezzetin kaybolması dahi acı değil mi? …) Demek ki Bize Sen (c.c.) lazımsın. Ruhumuz sadece sana sığınınca sükunet buluyor… Bütün her şeyi sahipleniyoruz Sevgili Rabbim ama sahiplendiklerimizin hiçbirisini yanımızda ötelere götüremiyoruz. En yakınımızdaki bedenimiz bile bizi terk ediyor. Çok bağlandığımız dünya dahi bize gün geliyor haydi kapı dışarı diyor. Sözün kısası Rabbim, Sen’in alternatifin olarak geliştirilen bütün teoriler bizlere sadece acı, ızdırap, keder ve yokluk veriyor. Sonumuzu hep felaketlere sürüklüyor. Çoklarımız bu yollarda kendileri yok ediyorlar. Allah’ı inkar etmek = Kendini inkar etmektir.= Her şeyi inkar etmektir=Kendini yok etmektir Biliyorum Rabbim; Bu denklem çok önemli. Bu bizim tercihimiz varlık yada yokluk arasındaki tercihimiz. Herkes bu tercihine göre muamele görecek. Herkes bu alemde ebedi portresini çizmiyor mu? Evet bu geçici aleme ebedi portremizi çizmeye gelmişiz. İnkar etmekle “yoktur vehmine” kapıldıklarımız açısından değişen bir şey yok bu arada. Gözünüzü kapayarak Güneşe yok diyebiliriz, ama Güneş biz yok dedik diye yok olmaz o vardır. Böyle sanarak yanılıyoruz. Hakikatte; Biz gözümüzü kapayarak güneş yoktur vehmine kapılırız. Güneşe yok demek sadece bize zarar verir. Güneşin ısısından, içimizi ısıtmasından, bize hayat vermeye vesile olmasından mahrum kalırız. “Bu vehim sadece bizim” dünyamızı engin, bilinmez karanlıklara sürükler. Olan bize olur. Kendimize yazık ederiz.. Gelin son bir kez daha düşünelim henüz vakit varken tekrardan düşüncelerimizi gözden geçirelim. Revize edelim.. Gerçekten buradaki herkesi “fikri olarak olmasa bile” “insan olmaları sebebiyle” seviyorum. Farklı fikirlere sahip olmamız, birbirimize hakaret etmediğimiz müddetçe ve birbirimizin inançlarına hakaret etmediğimiz müddetçe “birbirimizi sevmeye engel değil”… Bu konuda çok ama çok samimiyim. Benim inancıma göre buradaki herkesin ve her şeyin sahibi Allah’tır. Hepimiz O’nun masnuatıyız (Sanat Eserleriyiz..). Bu sebeple birbirimizle ilişkimiz ve sevgi bağımız var. Sizlerin sahibi Allah. Sizler hakkındaki hükümde Allah’a ait. Ben karışamam. Ben sadece fikirlerinize yönelik itirazlarda bulunurum. Sizin hakkınızda asla hüküm veremem. Uyarmaktır vazifem. Hüküm Allah’ındır. Lütfen henüz vakit varken bir kez daha düşünün. Zaman durmuyor. Ömür dakikalarımız tükeniyor. Yolculuğumuz devam ediyor. An ve an ölüme koşuyoruz. Aslında hepimiz her an ölüyoruz. Fikirlerimi beğenirsiniz beğenmezsiniz. Saygım var. Lütfen hakaret etmeyin ve alaycı bir üslupla cevap vermeyin. Forumda bulunduğum süre içersinde zaman zaman hislerimize kapılıp sert cümleler kurmuş olabiliriz. Bu tarz davranışta bulunduğum arkadaşlardan özür dilerim. Fakat yazdıklarımın ve söylediklerimin hepsinin arkasındayım(İnanç sistemimin ilkeleri açısından). Yazdıklarım içersinde alıntı olanlarda vardı. Bizzat oturup kendi çalışmalarım da vardı. Özellikle bir çoğunu araştırıp sizlere aktarmaya gayret ettim.. Hedefim dayatma asla değildi. Paylaşımdı. Bu tür izlenimler bırakmış isem. Bu izlenimlere karşı Açıklamam bu olsun. Fakat son günlerde yapılan ( üzülerek söylüyorum ) mesnetsiz ithamlar ve üslup hataları yüzünden artık paylaşım ortamı azaldı. Bu sebeple ortamı daha fazla germemek adına iznimi istiyorum.. Hayırlısı olsun. Bunların yaşanması gerekiyormuş yaşandı. Bu yazdıklarım tamamen, samimi ve iyi niyetle inanan bir yüreğin hissiyatıdır. Yüreğinin sesidir. Paylaşmak istedim… Bütün insanlığı O’na dost olmaya O’nu tanımaya ve yokluğun derin acılarından varlığın engin genişliğine davet ediyorum… Gelin kendimize yazık etmeyelim…. Davet bizden tercih sizden arkadaşlar…. Dileyen kardeşler bana özel mesaj gönderebilir. Foruma giriş yapmayı düşünmüyorum. Özel mesaj olunca mail adresime uyarı geliyor o vesileyle görüşmüş oluruz.. Sizlere seviyeli ve önyargısız, dürüstçe ve paylaşıma açık bir forum ortamı diliyorum…… Hepiniz sağlıcakla kalın. Hepinizi Yüce Yaratıcı’ma emanet ediyorum… Saygılar ve Sevgiler….. Hoşça kalın *Terapi*
  16. Allah var dedik. Tezimizi sunduk. Evren ve Tabiat kendiliğinden oluşamaz dedik. Hepsini yukarda ispatladık.. Ve sorular sorduk... Benimle polemiğe girmeyi bırakıp sorulara cevap verirseniz sevinicem.. Çok vaktim kalmadı..
  17. İşte sizin mantığınız bu GECEKUŞU.... Yukarıyı iyi oku dikkatli oku.. Allah yok dediniz. Var dedim...Cevap veremediniz.. Bir çok konuda ayetleri yanlış yorumladınız..Doğrularınız gösterdik...Kabul etmediniz.. En son bana kopyala yapıştırlarla ve mesnetsiz iddialarla ithamlarda bulundunuz..İspat ve delil istedim...VEREMEDİNİZ:: Yukarıyı iyi okuyun GECEKUŞU. Ne demek istediğim gayet açık... Artık yeter siyasetteki muhalefete döndünüz..... Sizden güzel bir ayrılışla ayrılıyorum... Sizi düşüncelerinizle başbaşa bırakıyorum... Bırakıp gitti, cevap veremedi vs şeyler yazmayın.. Cevapta verdik, iddialarımızı ispatladık.. Ama siz hepsini İNKAR ETTİNİZ Buna gözü açık olan herkes şahit.. Tüm forumdaki arkadaşlara selamlar... ALLAH VAR bölümünde ki kalan kısmı bitirip ayrılıyorum forumdan bu kadar önyargı olmaz.. Saygılar...
  18. Önyargı duvarların bir özür dilemeye dahi müsade etmiyor Gecekuşu. "Ne yapmaya çalışıyorsunuz... şimdi işi ileti saatlerine döndürmenin alemi ne ?" diyorsun gecekuşu.. Yukarıdaki yazdıklarını ve benim yazdıklarım iyi oku çocuk değiliz safta değiliz.. Saat polemiğini açan sensin. Kopyala yapıştırlar yapıyorsun diyen de sensin. İspat isteyen ve deliller ortaya koyan benim Beni suçlayan ve ithamlarda bulunan sensin.. Artık seni tanıdım ..Biraz geç oldu benim için ama iyi niyetime ver gitsin.. eyvallah gecekuşu..... Teşekkürler Gecekuşu... Terapi
  19. Son söz Diyorsun ki Gece Kuşu: "Çünkü gerçek dışı imalarda bulunarak duygu sömürüsü yapmak hiç hoş değil.." (Ortada duygu sömürüsü yok samimi ifadeler var. Artık beni yargılamaktan vazgeçin!!!) Dediklerinize devam edelim: "bu güne kadar bizlere yapmaya çalıştığınız bütün olumlu katkılar, havada kalıp hakkınızda şüpheler oluşacaktır... Bunu sakın aklınızdan çıkartmayın..." Demek ki katkılarımızda varmış çok enterasan kafam karıştı ne demek istediğinizi anlamakta artık güçlük çekiyorum.
  20. Sayın Gecekuşu: Yazmış olduğun mesajı hemen okur okumaz. Pes doğrusu dedim. Bu kadar da önyargı olamaz... Ben eski mesajları incelerken bir yer dikkatimi çekti. Sen yazmışsın doğrumu? Lütfen bana cevap ver.!!! Bu konuda çok haklısın...'evrensel_mesaj' kardeşim... Emin ol ki akıl sahipleri seni çok iyi algılayacaktır...Akordu bozulmuş borazan seslerine kulaklarınızı tıkayın siz... Diş bileyen, hırıltı dolu iletileri atlayıp sizi okuyan bi dolu insan var. Siz onların saldırı ve hakaretlerini bir kenara bırakın... Bu forum her düşünceden inasanın görüş ve düşüncelerini iletebilmesi için, özgür fikir platforumu... Bunu anlayamayıp hazmedemeyen, monolog kafalar çıkacaktır ... Ve onlarında bunu yazmaya hakları vardır elbette...Kalan tek şey kişisel haklara tecavüz etmeden, hakareti meziyet saymayan sağlıklı beyni olan insanların görüş ve düşüncelerini ifade etmeye devam edebilmesi... Ve bu iletiyi birkaç gün önce yazmışsın....366 nolu mesajın Benim bilgisayar ekranından aldığım veriler bu...(mesaj numarası olarak) Yukarda alıntı yaptığım yazdıkları okuyunca: Burada uslübun hoşuma gitmedi ve "yorumsuz" diyerek dikkatini çekmek istedim..Çünkü yorum yapılmayacak kadar yakışıksız O arada sen mesaj yazmışsın ve senin mesajın benim ekranımda 9:16 görünüyor. Ben ise "Yorumsuz" şeklindeki mesajımı senin gönderdiğin o mesaja bakmadan 9:32 de göndermişim.. Yani gene yanlış yargılamalarda bulunuyorsun..Pes doğrusu.... Senin 9:16'da yazdığın mesaja ise cevabımı ben yaklaşık 45 dakka sonra verdim..Yani gene yanlış bir tespit ve gene yanlış bir iddia.. "Ne diyeyim ki maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek... Aman ne yaparımda karşımdakinin bir açığını bulurumda yüzüne çarparım mantığı" Sizden kopyala yapıştır iddianız ve hemen akabinde yaptığınız yukardaki ithamınızdan dolayı özür bekliyorum Gece Kuşu Yoksa samimiyetinizden ciddi şüpheye düşeceğim... Ve birdaha size cevap yazmayacağım.... İşte bu yüzden bu ortamdan artık soğudum şevkimde kalmadı... Buyrun arkadaşlar bize yardım edin.. Eğer ben hatalıysam hemen özür dilemeye hazırım... Sevgilerimle terapi
  21. Sevgili Bilimselci arkadaş tabiki böyle bir sorumluluk yok. Söyleyecek sözü olan herkes dinlenmelidir. Herkesin yapabileceği katkılar vardır. Burada önemli olan tutarlı olmak.. Bakınız "yam yam ne demiş" <<<<<<Bak hele şu işe.... Hazret onlarca soru sormuş da, cevap veremişiz. Peki sorular neymiş? Sorular belli...(Bence birçok sorumu okumadı bile çünkü birçoğa cevaplar gelmedi. Açın mesajlarımı okuyun diyorum ben Terapi) "Mesela Kainatta Herşey Anlamlıdır" dedik. Fikirler öne sürdük sorular sorduk nerde cevaplar? Ben bulamadım bulan varsa söylesin nolur ? Devam edelim yam yam der ki: Big Bang'den önce ne varmış?... Bu düzen nasıl sağlanmışmış?... Bu ve buna benzer sorular. Defalarca açıkladık, ( Nerde Lütfen .doc olarak hazırlayında bana mail atın. İncelemek isterim...) hala bunları sorup "hadi cevap verin" diye karşımıza çıkıyorsunuz. Big Bang'in İslam'ı yalanladığını söyledik, ilgili ayeti yok sayıp ayetle tamamen çelişen, anlamsız yorumlar getirdiniz... >>>>>>>> Bunların hepsi GECEKUŞU nun yaptığı gibi sadece yorum...Cevap değil... Bakınız "yam yam" arkadaş bazı konularda faydalı bilgiler vermiyor mu evet veriyor. Eyvallah. Ben demiyorum ki yam yam MUTLAK YANLIŞ. Saolsun bazı yazdıkları benim "Allah'a olan inancımı dahada artırıyor" Ayrımları iyi yapalım... Katkıların için sağol Bilimselci.. Saygılar Terapi
  22. Kimseyi bir çuvala sokmak derdin değiliz ki. Din bellidir. Hükümleride bellidir. İsterseniz uyarsınız. Kabul edersiniz . İsterseniz de kabul etmez red edersiniz.. Bir zorlama yok. Problem ne peki? Problem bizlere bir çok başlık açarak inançlarımız hakkında farklı olgular dayatmak? Yani bizzat bizim dinimizin esasları ve kaynaklarını kullanarak inancımızı bulandırmaya çalışmak..Tabiki buna sessiz kalamayız. Yani aslında dayatmayı yapanlar ortada... Yukarda alıntıda ben ne anlatmak istemişim sen ne anlamışsın haksöz arkadaş... Ne diyeyim ki "Dar düşünceler, Dar görüşler"
  23. Sayın Gece Kuşu: Gene aynı yorumları okudum sizden. Farklı birşey yok. Sadece yorum yorum. O an duygularınız size neyi söylemenizi emrediyorsa onlar. Ben bunları okumaktan yoruldum siz yazmaktan yorulmadınız .... Tepkinizi doğal karşılıyorum. Elinizde paylaşıma açık anlatacak birşeyleriniz yoksa takip edilecek başka yol kalmıyor : Bakın hala beni kopyala yapıştırlarla suçluyorsunuz.... Yazmış olduklarımın bir çoğu yıllardır kendime ait yaptığım araştırmalardan oluşan kaynaklardır. Bunlardan bana ait olanlarda vardır. Başka değerli fikir adamlarına ait olanlarda.. Mesela "Yaratan Rabbinin Adıyla Oku" Bu yazı bana aittir. Sadece benim iznimle bir sitede yayınlanmıştır. Adminine sorup bilgi alabilirsiniz..Buyrun arama motorlarında bu yazıyı aynen bulun sizi doğrulayalım.. Ve yahut "Sünnete Sarılmak" ve "Rasulullaha İtaat" bizzat oturup araştırıp yaptığım çalışmalardır. Daha isterseniz örnekler verebilirim... Buyrun site site dolaşın aynını bulun....İddianızı ispat edin.. Eğer bulamazsanız yapmış olduğunuz ithamların hepsi havada kalır. O zaman en azından özür dileme erdeminde bulunun.. Alıntı yaptığım fikir adamlarıda benim gibi düşünen ve benim düşüncelerime farklı açılım getiren insanlardır bundan neden rahatsız oldunuz anlamadım? Devam edelim.. Bakınız size somut bir örnek: "yam yam" arkadaşla Kainattaki düzen üzerine bir münazarımız oldu. Siz orada dahi bana ithamlarda bulunuyorsunuz. Açınız o bölümü baştan sonra tekrar okuyunuz...Yam yam arkadaşla bir konuda (benim Bilim ve Teknik dergisinden alıntı yaptığım bir konuda) anlaşamadık. Ben bunun konu açısından önemli olmadığını (Çünkü Kainattaki var olan düzene bir çok delil getirilebilir..O alıntı sadece bunlardan birisiydi...) ama bilgilendirme açısından önemli olduğunu ifade ettim. yam yam Sen bunu HY nın sitesinden aldın bu alındı yalan ve yanlıştır dedi. Bende asla böyle bir siteden almadığımı linklerle ispat ettim..Ve bir çok farklı sitede yayınlanan bu bilginin doğru olduğuna inandığımı ifade ettim. (Bu siteler sadece sizlerin ifade ettiği dini siteler değil...!!!!) Ve "yam yam" dan rica ettim. Bilim ve Teknik dergisine ulaşalım. Eğer gerçekten yam yam'ın söylediği yaptığım alıntı dergide yoksa ( çünkü yam yam başta kesin itiraz etti, sonradan genede dergiye sorma gereksinimi hissetti..) ..Bütün bu sitelere düzeltme yayınlayalım. Bu yanlışlığın önüne geçelim..Ben bu kadar samimiyim..... Madem buradayız birşeyler üretelimm.... değil mi? Ne güzel Forum olarakta güzel bir iş başarmış olup büyük bir hatanın da önüne geçmiş olurduk kötü mü olurdu? Peki ne oldu hala bekliyoruz........Lütfen objektif olalım... Bunları ne için söylüyorum şunun için... Çok nadir olarak yapmış olduğum hatalar olabilir bende insanım farkında olmadan bazı arkadaşlarıda kırmışta olabilirim. Hararetli zeminlerde bunlar doğaldır ve normaldir...Bunları sınırları aşmamak kaydıyla hepimiz yapabiliyoruz.. ama benim buradaki maksadım doğru bildiklerimi anlatmak. Kimseye dayatmak değil.. Bazı ifadelerimi alarak bu çıkarıma varmayın.. Yazmış olduğum tüm mesajlara bakarak yorum yapın... Ama artık forumda fazla kalmayı düşünmüyorum merak etmeyin... Bir şeye zaman ayırıyorsak birşeyler üretmek durumundayız. Eğer üretemiyorsak zamanımızı zayi etmiş oluruz. Ki ben kendi adıma artık kalan bir kaç makaleyi tamamlayıp ayrılma niyetindeyim.. Herşeyin hayırlısı.. Kimsenin dünyasında varolma çabası içersinde değilim...söylediklerimi gene farklı şekillerde yorumlamayın lütfen saygılarımla... Terapi
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.