gloria tarafından postalanan herşey
-
Şeytan ayrıntılarda gizlidir..;)
Aaaaa özgürlüklerini kısıtlıyorsunuz efenim ama olmaz kiiiii... yapmayın böyle ayrıca lunaparkta obez yok diye o lunapark İngiltere de mi olacak? Türkiye'de de olabilir dimi ama? Almanya'da da olabilir, İtalya'da da olabilir bu bir kanıt değil ki kesinlikleee cevabınızı kabul edemeyeceğim
-
Şeytan ayrıntılarda gizlidir..;)
Bak bu da senin mantıkla kurduğum bir cevap; Bournemouth, İngiltere'nin güneyinde yer alan bir kenttir ve İngiltere'nin en büyük lunaparkları buradadır. Ayrıca bu kent, Avrupa'da eşcinsel evliliklerin ikonu olarak bilinirmiş. Bu kentte yaklaşık olarak 7.000 kadar eşcinsel yaşamaktaymış . O halde bolca eşcinsel dolu bir lunapark muhtemelen bu kentteki lunaparktır. Zeynep de lunapark görüntülerinde bolca eşcinsel farketmiştir. Buradan yola çıkarak bu lunaparkın Amerika'da değil de İngiltere'de olduğunu düşünmüştür. Ama bak Taurus doğru cevap bu da olamaz, olmamalı çünkü büyük bir grup eşcinsel Amerika'ya dakibir lunaparka ziyarete de gitmiş olabilirler
-
Şeytan ayrıntılarda gizlidir..;)
Tamam tabelada yazmasın kabul ediyorum ama Big Ben ne olacak görüntülerde demiyor ki, görüntüdeki konuşmalarda diyor . Ayrıca senin fikrini de şöyle çürütebiliriz mesela; İngiltere'de görüntülerin çekildiği o gün Amerika'dan bir büyük grup İngiltere'deki lunaparka gitmişse ne olacak? Yani İngiltere'deki lunapark olduğu gibi obez çocuklarla doluysa ne olacak? Sen o zaman bu mantıkla İngiltere'deki lunaparka, 'O lunapark, Amerika'dadır' dersin. Ya da tam tersi de olabilir. İngiltere'dekiler Amerika'ya gitmiş olabilir. Amerika'daki o lunapark'ta hiç obez çocuk olmaz hep zayıf çocuklar olur bu da onun senin mantığınla Amerika'da olmasını engeller. Orası Amerika olduğu halde sen oranın 'İngiltere' olduğunu düşünürsün. Bu sorunun cevabı bu olamaz, olsa da kabul etmem ben O yüzden daha garantili bir cevap bulman gerek diyorum..
-
Şeytan ayrıntılarda gizlidir..;)
İngiliz İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi arasındaki farkla ilgili bişi de olabilir tabii... Mesela İngiliz İngilizcesi'nde Lunapark başka bir kelimedir. Amerikan İngilizcesi'nde başka bir kelimedir. Funfair (İngiliz)-Carnival (Amerikan) gibi... Lunapark'ın adını gösteren tabeladan çıkarmış olabilir.
-
Şeytan ayrıntılarda gizlidir..;)
görüntüdeki konuşmalarda derken görüntülerden değil konuşmalardan bahsediyorsan eğer görüntülerde bir Big Ben olabilir mi ki mesela ? Bu da onun İngiltere'de olduğunu göstermez mi mesela? Bu şimdilikti hala düşünüyorum
-
South Park 200. Bölüm
Sayın Palaman Kimseye hakaret söz konusu değildir, yapılan sadece mizahtır... Ayı kostümüne de takılmayın efenim üstelik ayı kostümü diyip o kostümü hafife de almayın, o Teddy Bear kostümüdür şöyle bir Teddy Bear şeklinde araştırma yaparsanız Amerikalılar tarafından bu oyuncak ayıcığın ne kadar da çok sevildiğini görebilirsiniz. Öyle ki Amerika'da ve hatta bazı diğer ülkelerde insanlar sevgililerine Teddy bear sözcüğünü "aşkım, sevgilim, tatlım" gibi bir sevgi sözcüğü olarak kullanmaktadır. Yani belki de South Park ekibi Hz. Muhammed' e sevgisini bu şekilde göstermek istemiştir
-
South Park 200. Bölüm
İzlememişsiniz bile, önce bir izleseydiniz... İzledim diyorsanız o halde ne diye ayı kostümü içinde gösterilmesine tepki gösterdiniz anlayamıyorum, tabularınızı yıkmamak için o kostümün içerisinde gösterildiğini anlamış olmanız gerekiyordu. Onlar peygamberle değil, sizin saçma sapan tabularınızla ve Amerika'nın islamiyete bakış açısıyla dalga geçiyorlar... kusura bakmayın ama bence siz o çizgi filmden bile daha komiksiniz... Neyse!!
-
ÇOCUKLAR İÇİN BİLGİ VE EĞLENCE İÇERİKLİ GÜVENİLİR WEB SAYFALARI
Sevgili Çocuk, İnternetteki bilgiler aşırı bir hızla çoğalıyor! Bu nedenle güvenilir ve doğru bilgiyi bulmak giderek daha da zorlaşıyor. Araştırmalarında internetten bulduğun bilgilerin doğru olup olmadığını kütüphanedeki ansiklopedilerden veya kitaplardan kontrol etmelisin. Unutma internette “basılı” bilgilerin sadece % 10’u yer alıyor, henüz dünyadaki tüm bilgiler internette değil! Ayrıca araştırmalarında bilgileri hangi siteden aldığını ve hangi kitaplardan yararlandığını mutlaka belirtmelisin. Biliyoruz internet sadece bilgi kaynağın değil, aynı zamanda eğlence kaynağın! Ama sakın bol reklam alan eğlence ve oyun sitelerini kullanma. Çünkü o reklamlara bastığında virüsler bilgisayarına bulaşıp, bilgisayarını kısa sürede bozabilir. Bir de lütfen savaş oyunları oynama; Dünyamızın şiddete değil şefkate ihtiyacı var! ÇocukLink’i değerli zamanını kötü sitelere girip çıkmakla kaybetmemen ve hoşuna gidebilecek güzel siteleri önceden tanıyabilmen için hazırladık. ÇocukLink’te seni eğlendirecek, bilgilendirecek ve düşündürecek internet sayfalarının kısa tanıtımları var. Bu sayfalar senin için bilgi uzmanı kütüphaneciler tarafından özenle seçildi. ÇocukLink, Kütüphaneleri Seviyorum Girişimi’nin sana 23 Nisan armağanıdır. Sevgilerimizle, Esmeray Karataş Ateş Kütüphaneleri Seviyorum Girişimi Koordinatörü Web: www.kutuphaneleriseviyorum.org E-posta: [email protected] EKLER: ÇocukLİnk'i hemen okumak için şu adrese giriniz: http://issuu.com/kes.../docs/_ocuklink ÇocukLİnk'te yer alan web sayfalarında ARAMA yapabilmek için şu arama motorunu kullanınız: http://www.google.co...evjg38rsi&hl=tr
-
Din
Bu toptan yok etmek işine sorunu kökünden çözmek değil de soy kırmak gibi bişi de diyorlar ama ben karıştırmış da olabilirim bi ihtimal
-
Din
Bence sizin o hayvanlarla ilgili bir sıkıntınız olabilir, bu konuyu bir araştırın derim ben bloglardan birinde de okumuştum bu güzel gözlü hayvanlarla ilgili birşeyler...
-
FİLOZOFUM ÇATAL KARAM ÇİNGENEM
Alp şiiri okumaz, Alp şiiri yazar be yazar Ben hayatımda onun kadar romantik bir erkek çocuğu daha görmedim O vazodaki papatyaları tepelerinden tek tek koparıp koparıp bütün gün boyunca bana taşıdığı o günü hala unutmuş değilim... Deli o yaaaaa
-
Din
Yoook artıkkkkk!!!! "Yok artık" diyince aklıma geliverdi birden; Biz abarttık ama çikolatasını abarttık. Sonra kekini kabarttık... Reklamlar bitti... Bir reklam arası da verdik, mevzuya dönelim... üstteki arkadaşlarıma aynen katılıyorum ve hatta ben de profil bölümüne bir kaç eklemede daha bulunulmasını rica ediyorum; 1) Eğer bir adaya düşseydiniz yanınıza almak isteyeceğiniz 3 şey nedir? 2) Sevmek mi, sevilmek mi hangisini tercih edersiniz? 3) Unutamadığınız bir anınız? 4) Sevgiliniz var mı? Varsa adının baş harfi ne
-
YOĞUN İSTEK ÜZERİNE - Haftanın Dişisi- Sezon 1 Bölüm 1
Çoook haklısın Zebercetciğim, yazdıklarının hepsine birebir katılıyor, onaylıyorum
-
FİLOZOFUM ÇATAL KARAM ÇİNGENEM
Ben okudum Kanka... Tamam... Ayrıca o Alp denilen çok bilmişe de ki "Allah varsa rengarenktir" de... Çünkü doğa öyledir ve doğadan başka tanrı tanımam ben Not: Şiire bence de gerek yoktu, sen bence çıkar o şiiri oradan, yazı kısa olmuş belki bundan dolayı bir eksiklik falan hissettin ama özü çok iyi yazının
-
ZEHRA TEYZE:CAN BOĞAZDAN GELİR
Bebeğim, bak görürsün güzel haberler alacağız herşey de yoluna girecek Güzel düşün lütfennnnn... Lütfeeeeenn!!!
-
Ben de anlamadım zaten...
Düşünmem gerekiyor… Olmuşlarından başlasam iyi olacak gibi. Olacakları ise sonraya bırakmalı Aslında olmuşların içinden çıkamıyorum, olacaklara nasıl sıra gelsin ki… Düşünmesem de küfretsem ama öyle böyle değil, ağız dolusu, ağızlar dolusu küfretsem, acaba bir işe yarar mı? Zannetmiyorum… Zannediyor olabilir miyim peki? Onu da zannetmiyorum… Ne zanlı konumundayım ne de zansız yani… Şimdi küfretsem kime yararı dokunur, Kime zararı? Kimine yararı dokunur, kimine de zararı… Ama bana dokunmadığı belli… Dokunur mu yoksa? Zannetmiyorum Zannediyor olabilir miyim peki? Onu da zannetmiyorum… Ne dokunulurum ne de dokunulmaz yani… Kaldırsam bütün dokunulmazlıklarımı acaba zannedebilir miyim ki? Kim bilir, belki… Ne yaşadım ben şimdi, Niye peki? Ne bileyim ben yahuuuu!!! Nereden bileyim… Yaşadım da oldu bitti, Yaşamasa mıydım yani? Sanki yaşayacaklarıma ben karar veriyorum Yaşamayacaklarıma da ben karar veremiyorum zatiii Yaşamak ister miydim diye düşünüyorum Zannetmiyorum Zannediyor olabilir miyim peki Onu da zannetmiyorum Kaldırsam bütün dokunulmazlıklarımı acaba zannedebilir miyim? Kim bilir, belki… İçine edeyimmmmm… Kafam karışık zaten Onu da ben karıştırmadım Karıştıran neydi peki ya da kimdi? Kim miydi? Kimse kim!!! Sorun o değil zaten, Mesele kafamın karışmasıydı… Karıştı… Sanki karışık değildi, sen de bir hoşsun he… Evet, karışıktı… Olsun şimdi daha da çok karıştı… Kaldırabilseydim bütün dokunulmazlıklarımı acaba karışmaz mıydı? Kim bilir, belki… Küfretmek istiyoruuuuuuuum… Küfret tutan mı var seni? Terbiyem tutuyor… Terbiye nedir sanki? 3 kaşık unla 1 yumurtanın çırpılışı… Kimileri süt de katıyor tabii… Bu terbiye dediğin sütten çıkmış ak kaşık meselesi mi yani? Ne bileyim ben, Google a baktım, “Terbiyenin tarifi” yazdım, işte bu çıktı… Yeter bu kadar düşündüğüm İçinden çıkamıyorsan düşünme gitsin en iyisi Olan olmuş zati, Olmasa da olurdu.. O zaman olmayan olmamış olurdu, düşünmene de gerek kalmazdı Ama olmayan olmamış olsaydı Yaşanmayan da yaşanmamış olacaktı Yaşananın yaşanmış olmasından rahatsız mısın peki? Zannetmiyorum… Zannediyor olabilir miyim peki? Onu da zannetmiyorum… Ne zanlı konumundayım ne de zansız yani… O halde, Olan olmuşsa Yaşanan da yaşanmışsa Zanlı da yoksa Zansız da yoksa Bu kadar düşünmenin ne alemi var ulan!!!! Bir alemi yok… Yat gitsin o zaman, yat da zıbar… Uyu!!! Uyursan unutursun, unutmak seni mutlu edecekse tabii Yok, Unutmak için uyumayacağım ben… Uyumak için unutacağım En iyisi bu…
-
ISMAILAGA CEMAATINDEN HÜKÜMETE UYARI
Yok artık Tengeriin Meyva kelimesi bir galat-ı meşhurdur. Yani kelimelerin veya deyimlerin yaygın bir şekilde yanlış kullanıla kullanıla zamanla doğrusunun yerini almış oma halidir. Ayrıca TDK da meyva diye bir kelime tanımıyor. Doğrusu MEYVEdir. Bu biraz sebzeye sebza demek gibi birşey olmuş aslında... Makine için de aynı hata yapılır, doğrusu makinedir, makina değildir. Neyse fazlasıyla konu dışına çıktık, buna daha fazla sebep olmak istemem. Sevgilerimle
-
ISMAILAGA CEMAATINDEN HÜKÜMETE UYARI
Meyve tekildir, meyveler de çoğu. Meyva ise tamamen yanlıştır, meyve kelimesinin çoğulunun meyva olduğunu daha önce hiç duymamıştım, bundan sonra da duymam sanırım... Kesinlikle katılmıyorum açıklamanıza... Adana isminin kökeniyle ilgili ise fazla vaktim olmadığından bir kopya yazı kullanacağım, baktıklarım içinde en geniş kapsamlı bilgiler burada vardı... Bir de bunları okumanızı tavsiye edeceğim Adana'ya ait en eski yazılı kayıtlara ilk defa Anadolu'nun en köklü medeniyetlerinden olan Hititlerin Kava Kitabelerinde rastlanmaktadır. Bu kabilelerdeki bir yazıtta Adana ve çevresinden Uru Adania (Adana Beldesi) olarak bahsedilmektedir. Yöreye M.Ö. yaşayan kavimlere Danuna ismi verildiği kayıtlarda mevcuttur. Bir efsaneye göre gök tanrısı Uranüs'ün Adanus ve Sarus adında iki oğlu Adana civarına savaşarak gelmişler Adanus adını kendi kurdukları şehre vermiştir. Seyhan Nehri de Sarus adını almıştır. Hitit etkisinde kalan Fenikeliler tarım ve bitki tanrılarının ismi olan Adonis'i bereketli topraklarından dolayı Adana'ya isim olarak vermiştir. M.S. 7. y.y.'dan itibaren İslam ordularının bölgeye gelişi ile birlikte Arap tarihçileri Adana isminin eski peygamberlerden Yasef'in torunu Ezene'den geldiği fikrini ortaya atmışlardır. Türkler Torosları aşıp güneye indiklerinde buraya Çukurova adını vermişlerdir. Çukurova'nın tarihteki adı Kilikya'dır. Kilikya adını kireç yataklarından almıştır. Sümerlerden kalma Gılgamış Destanından itibaren sayısız kaynaklarda sayısız olaylarla açıklanmaya çalışan yöre adı çok renkli bir gelişim takip etmiştir. Adana için kullanılan isimlerin karışıklıklara sebep olması nedeniyle 1878 yılında Osmanlılar Döneminde yayınlanan bir fermanla yöre adının Adana olarak yazılmasına karar verilmiştir. Adana tarihinde ilk çağlara ait bilgiler azdır. Arkeolojik kazılarda elde edilen bilgilere göre yörede en az on değişik medeniyet ve yine en az on sekiz devlet beylik krallık gibi çeşitli siyasi kuruluşların hüküm sürdüğü belgelenmiştir. Bunun sebebi bölgenin konumu ve tabi zenginliklere sahip olmasıdır. Kaynak:-http://www.maxihayat.net/maxiforum/adana/69428-adana-isminin-kokeni-adana-ismi-nereden-geliyor-adananin-ismi-nerden-gelir.html-
-
Duraktaki Poşet
ödüm de patladı mesela onu demeyi unutmuşum
-
Duraktaki Poşet
Dün sabah saat 7:00 civarlarında her zamanki gibi servisimi beklediğim otobüs durağına doğru gittim. Duraktaki bankın üzerinde bir poşet duruyordu. İçi eskimiş kıyafetlerle dolu, dertop edilerek ağzı bağlanmış bir poşet. Bir de her zaman durakta karşılaştıklarımdan farklı bir adam... Poşet adamın değil gibiydi sanki; orada unutulmuş, bırakılmış gibiydi. Adamın olsa adam poşeti elinde tutardı oraya bırakmazdı, öyle ağır bir şeye de benzemiyordu… Elinde tutmasa, yanında tutardı, ama poşet durağın bir yanında adam da diğer yanındaydı. Evet evet, poşet kesin orada bırakılmıştı. O poşetin neden orada bırakılmış olduğuna dair aklımdan onlarca düşünce geçti. Bir ara acaba içinde bomba olabilir mi diye bile düşündüm. Sonra sanırım bu fikir beni tetikledi ve gerçek dünyamdan fantastik dünyamın içine doğru bir yolculuğa başladım. Evet, o bir bombaydı ve orada unutulmamış kasti olarak oraya bırakılmıştı. Hatta sadece bu durağa değil, bütün otobüs duraklarına bunlardan birer tane bırakılmış olabilirdi. Hemen polise haber vermeliydim ama ya bu bir bomba değil de duraktaki adama ait bir poşetse… En iyisi adam duraktan ayrıldıktan sonra polisi arayayım. Peki ya adam duraktan ayrılmadan önce bu poşetteki bomba patlarsa… O zaman ne yapmak lazım acaba, en iyisi duraktan biraz uzaklaşayım. Yavaş yavaş duraktan uzaklaşmaya başladım. O arada filmlerde izlediğim patlama sahneleri canlandı gözümde… Hani patlamanın olduğu anda insanlar kendilerini korumak için önce bombadan uzağa doğru koşarlar ve sonra yere doğru pike yaparlar ya demek ki benim de öyle bir şey yapmam lazımdı. Ne de olsa bütün filmlerde buna benzer bir sahne vardı, bir doğruluk payı olsa gerek… O halde ola ki şu poşetteki bomba patlarsa ben de yere doğru mükemmel kurtuluş uçuşuma her an hazır halde olmalıydım. Yavaş yavaş durak da kalabalıklaşmaya başladı, bunların çoğunu tanıyorum, iki yıldır bu otobüs durağından servisime biniyorum. Niyeyse tanıdıkların çoğalması yeniden kendime olan güvenimi artırdı, durağa doğru yöneldim ve derkeeeeen BOOOOOOOOOOOOOOOOOOOMMMMMM diye bir ses... Sesi duymamla kocaman bir çığlık attım, kalbim yerinden fırladı sandım. Bomba mıymış gerçekten o poşetin içindeki? Ama hiçbir şey olmamıştı, durak yerinde duruyordu, insanlar da orada duruyorlardı ve benden başka hiç kimse paniklememişti Üstelik bir de çığlık attığım için herkes tuhaf tuhaf bana bakıyordu. Durağın içine, banktaki poşetin olduğu yere doğru baktım, poşet yoktu. O adam da gitmişti, demek ki poşet adamınmış, o halde bomba falan patlamamıştı. İyi de o ses neydi o zaman? “Neydi o ses” dedim durakta simasına aşina olduğum adamlardan birisine. “Karşı yoldaki kırmızı kamyonetin lastiği patladı.” dedi. “Çok korktum.” dedim. “Çoook korktum.” O an harbiden çok korkmuştum ama gün içinde bu olay her aklıma geldiğinde de çok çok güldüm. Aslında tam böyle bir hayalin içindeyken o kamyonetin lastiğinin patlaması ve patlama sesinin de bomba sesine benzemesi gerçekten ilginçti. Bilen bilir gerçi bu büyük araçların lastikleri genelde böyle gürültülü patlıyor… Bir de çığlık attığımı düşündükçe utanasım geliyor gibi oluyor ama sonra ya kendimi bomba patladı diye yere doğru da atmış olsaydım diye düşünüyor ve en azından bunu yapmadığım için rahatlıyorum. Dün güne böyle başlamıştım işte… Maceralı bir başlangıç ha
-
sizi hangi filmler ağlattı?(anket)
Wall-E de, Dünya'nın son halini gösterirlerken gözlerim nemlenmişti... Ağlamamak için kendimi zor tutmuştum... Ama bir film var ki aslında film de değil bir çizgi film, adı da Grave of the Fireflies (Ateşböceklerinin Mezarı) bu filmi her izlediğimde gözlerim ağlamaktan şişiyor, burnum da domates gibi kızarıyor. Mesela en son izlediğimde o kadar çoook ağladım ki yanımdakiler bana gülmeye başlayınca utancımdan kendimi banyoya kapatıp ağlamaya orada devam ettim. Ama öyle bildiginiz gibi ağlamak değil, gözlerimden yaşlar ip gibi akıyor hıçkıra hıçkıra falan ağlıyorum bu filmi izlerken... En az 7 kez izlemişimdir, birinde de ağlamadığım olmadı... Çok dokunuyor bana bu film... Neden izliyorsun o halde diyeceksiniz? Çünkü herkes izlesin ve savaşın ne kadar korkunç birşey olduğunu birazcık olsun içinde hissetsin istiyorum ve tüm tanıdığım insanlara izletmek istiyorum.
-
Hıristiyanlık-Yahudilik ve Katliamlar
Haftada en az 4 günüm taksim de geçiyor benim ama bu Taksim'de sokak ortası sevişenlerini ben hiç göremiyorum, ne iş? Bunlar sadece size mi çatıyor... Bazen de abartmamak gerek... Siz böyle anlatmak istediklerinizi hep abartarak, oldugundan farklı gostererek anlatıyorsanız en iyisi sizi okumamak da gerek... Saygılar sevgiler...
-
İkizler Kadını ile Kova Erkeği arasındaki uyum
İkizler burcu ile ilgili eksi sozlukten hoşuma giden bi iki bişiyi derleyip toplamıştım. Bunlar bana uymuştu, belki size de uyar... İkizler burcu kadınına yapılmaması gerekenler (Eksisözluk'ten alıntıdır) Salaksanız belli etmeyin. (bakın ben belli ediyor muyum) Aklını alengerli cümlelerle karıştırmayın. (alengirli cümlelerle karışabilecek bir akla sahipmiş) "hayır" diyorsa "belki", "belki" diyorsa "evet" demek değilmiş. (evet evet değildir. çünkü zaten evet derken bazen hayır, hayır derken bazen evet demek istemektedir. ardından tekrar hayır tekrar evet ve tekrar hayır demek istemektedir) gereksiz sorularla ve aşırı ilgiyle kadını bunaltmayın. Doz aşımından nefret ederler. (başka burç kadınlarını gereksiz sorularla ve aşırı ilgi ile bunaltabilirsiniz) karşınızdaki insanın sizden başka sorunları ve ilgi alanları olabileceği gerçeğini aklınızdan çıkarmayın. (bkz bir önceki madde) ikizler burcu kadını gibi çok yönlü olan kadınların sizi dünya merkezlerine koyma ihtimalinin çok düşük olduğunu bilin, fazlasını istemeyin. (diğer burç kadınları çok yönlü değildir. hazır beş boyutlu bir tanesini bulmuşken çok üstüne gelmeyin. veya gerçekçi olun imkansızı isteyin. hem bakın "çok düşük bir ihtimal" diyerek açık kapı bile bırakıyorum) Ve; Ortalıkta neşeli, hareketli, saf saf geziniyor, herkesle çene çalıyor diye onu hafife almayın. çaktırmadan ağzından laf almaya çalışmayın zira çok konuşarak az anlatmayı çok iyi becerirler, dahası onu hafife almaya kalkmak kara deftere yazılmak demektir ki bunu kolay kolay değiştiremezsiniz. Yapmacık olmayın, boş konuşmayın, kendinizi olduğunuzdan farklı göstermeyin (ki direk anlar).... Aynı şeyi iki kere peş peşe yapmayın, bu yapılmaması gerekenler kategorisine girer. Keza her daim değişkenlik gösterdikleri için onunla yarışmaya ya da beraber değişmeye çalışmayın. İlişkinizde onu sırtınıza almayın, yanında yürüyün. O zaten o kadar çok yön değiştirecek ki, yorgunluktan feleğinizi şaşıracak ya pes edecek ya da teslim olacaksınız. Onu aptal yerine koyarak kandirmaya calismayin o anda hiç ses etmez kanmış numarasi yapar ama uzun vadede kesin acisini cikarir.. Sıkıcı olmayın ve kaba da olmayın, çünkü o isterse bunları sizden iki kat daha iyi yapar. İçinde aidiyet duygusu gelistirmesi icin boşuna caba sarfetmeyin, çünkü öyle bir duygusu yoktur, olmayacaktır. Hayatına müdahele edildiğini anlayınca bir anda kaybolabilirler. Bu yüzden sürekli temkinli olun. Onu monoton bir hayata sürüklemeyin, gelemezler, gelmişlerse de zaten duramazlar...Eğer monoton bir hayat istiyorsanız, siz kendi kendinize sürüklenin. Asla ama asla verdiği bir kararın üzerine onu "Acaba doğru mu yapıyorum?" diye düşünmeye itecek yorumlar yapmayın. Zaten kararsız olan ikizler burcu insanı kırk yılın başı kendi kendine kesin bir karar ver(ebil)mişken bırakın öyle kalsın. Çekeceği varsa kendi kararıyla çeksin yoksa daha sonra gelip "Offf sen karıştırdın kafamı" "Ne yapsam ki?" "Tamam senin dediğin gibi olsun ama ben şimdi ne yapacağım?" "Kalkabilir miyim ki altından böyle olunca?" "Oooofff offf niye karışıyosun sen ya ben ne güzel öyle yapacaktım altüst ettin bütün planlarımı" diye başınızda durmadan susmadan bıktırana kadar konuşurlar. Siz bıktıktan sonra da konuşmaya devam ederler. Ona, "Sen ikizlersin, ikiyüzlüsün, döneksin" vs. kabilinden büyük sözler etme cüretinde bulunmayın zira kızarlar. Çünkü onlar ikiyüzlü, dönek falan değil sadece değişken, çift karakterli ve biraz da kararsızdırlar... Kibar olup, haddinizi bilin. Yüksek ihtimal sizden daha zekidir ama bugüne kadar bunu size farkettirmediyse kesin bir bildiği vardır da ondan çaktırmıyordur. Sürekli yanında olmak, her günü birlikte geçirmeye çalışmak istemeyin. Haftada en fazla 2 kez görüşmek yeterli, sıkmamak lazım,bırakmak lazım, gezsin dolaşsın düşünsün taşınsın 5678 karakteri aynı anda memnun etmeye çalışsın. Sakın kıskandırmaya çalışmayın, çok pis geri teper, uyarmadı demeyin... Bir anı genelde bir anına benzemediginden davranislarindaki degisimi sertce elestirmemek ya da davranislarini cocuksu kaprisler olarak gormemek gerekir Elbette dengesiz anlarında uyarılmalıdır ama bu da özgürlügüne fazlasıyla düskün ikizler burcu kadinina uygun bir dille söylenmelidir. Onu yap bunu yap denmesinden nefret ederler. Denileni inadına tam tersi şekilde yaparlar. En güzeli neyi neden istediğinizi mantıklı bi şekilde anlatmaktadır. O zaman dünyanın en mülaim insanı olur dediğinizi yaparlar. Gerekçe olarak "çünkü ben öle istiyorum" derseniz babayı alırsınız, haberiniz bile olmaz. Özgürlüğü sözkonusu olursa anne-baba, arkadaş sevgili filan dinlemez kırar geçerler. Kısacacı, "ikizler burcu kadınına yapılmaması gerekenler" hiçbir şeyi içermeyen ve aslında herşeyi içeren bir listedir. Kendisi hesap kitap insanı olmadığından hesap kitap insancıklarından tiksinir. Öyle "üç gün arayayım, beş gün aramayayım, iyice bana vurulsun" ayaklarına asla ve hiçbir şekilde gelmez, gelemez. Bir saat içinde notunuzu verir, notunuzu verdiği anda da geri dönüşünüz yoktur, arayıp "Neden yaaaa" diye ağlamanız nafiledir. Öyle Miroğlu, Polat Alemdar ayaklarına yatmanıza, kocaman kocaman laflar etmenize ise hiç tahammülü yoktur, nice ceylan gözlüler bu yolda şehit edilmişlerdir, hiç hazzetmezler yani o derece. ve son olarak; Ona İKİZLER BURCU olduğunu hatırlatmayın Yalnız ben eksisozlukten aldığım alıntılar içinde şu alttakine çok gülmüştüm: Asla suratına tükürmeyin. Ben yaptım, karşılık verdi. Seviyesiz bir ortam oluştu
-
Aşkın 500 Günü (2009)
Aşk; sinema için oldukça klişe bir konu... Filmin diğer aşk konulu filmlerden farklılığı ise aşk gibi klişe bir konuyu diğerlerinden farklı olarak, sıra dışı bir anlatımla aktarmış olması... Beğendim... Yok yok beğendim kelimesi yetersiz kalır ben bu filmi çok beğendim...
-
Coraline (2008)
Epeydir Koraline i izlemek istiyordum, geçenlerde de dvd sini aldım ama henüz izleyemedim... Bende tuhaf bir huy var, çok isteyerek aldığım filmleri aldıktan sonra hemen izleyemiyorum, aradan biraz zaman geçmesi gerekiyor niyeyse... "Aşkın 500 Günü" isimli filmi de öyle aldım onu da daha izleyemedim. Bir ara oturup artık ikisini birden izler, fikirlerimizi iletiriz artık...