gloria tarafından postalanan herşey
-
2010 YENİ YIL DİLEKLERİ
ben birkaç bişey daha dilemek istiyorum 22) Piyangoymuş, sayısal lotoymuş falan ne varsa işte onların hepsini ben kazanayım, sonra dağıtırım söz 23) Ahh arabamı unutmamalıyım, bir adet siyah Honda Civic Elegance istiyorum. Mümkünse Marta kadar olsun Gerçi piyango çıkarsa hemen 1 hafta içinde de olabilir Ve bir de seni seviyorum Hondacııım, korkma piyango bile çıksa para hırsına bürünmeyecek ve senden vazgeçmeyeceğim. Tamam yarına kadar aklıma ne gelirse sıralayacağım... Yine geleceğim
-
Erkeğin Kadının Soyadını Almasıyla Ortaya Çıkıcak Sorunlar
bence kimse kimsenin soyadını almasın, herkes kendi soyadıyla kalsın... Cok sacma geliyor bana eşin (kadın, erkek farketmez) soyadını almak...
-
Eşime ne alayım hediye
haha süpermiş bu yüzük
-
2010 YENİ YIL DİLEKLERİ
"Bu köşemizde gelecek olan yeni yıl için istediğimiz dileği/dilekleri yazacağız." denmiş, benim tek dileğim yok o yüzden çok dilek isteyeceğim yeni yıldan NE KADAR DİLEK O KADAR ŞANS 1) Bu yıl yüksek lisans tezimi verdim, seneye doktora sınavını kazanıp bir doktora öğrencisi olmak istiyorum. 2) Daha çok, daha da çok İngilizce öğrenmek ve hatta yurtdışına gidip bir de dil eğitimi almak istiyorum. 3) Fotoğraf çekmenin tüm inceliklerini öğrenmek gerekirse kursa gitmek istiyorum. 4) Bir de bir dövme istiyorum ama dövme yaptıracak cesareti bulamıyorum, yeni yıldan kendime dövme yaptırabileceğim kadar cesaret istiyorum. 5) 1 ocak itibariyle dansa yeniden başlamak ve bir daha da bırakmamak istiyorum. 6) Yoga derslerime daha düzenli katılmak ve daha düzenli meditasyon yapmak istiyorum. 7) Kafamı toparlamak istiyorum. 8) Sık sık tatile gitmek ve kendimi olmasa da en azından kafamı dinlendirmek istiyorum. 9) Bu yıl fazladan aldığım şu kendini bilmez kilolarımı geri vermek istiyorum. Kilolarım da ben de artık kendimizi bilelim istiyorum. 10) Ailemi ve sevdiklerimi bu yıl da yanımda görmek istiyorum. 11) Kimsenin kalbini kırmak istemiyorum ama benim de kalbim kırılmasın istiyorum. 12) Sorunlar kendiliğinden hallolsun istiyorum, ben artık sorun halletmek istemiyorum. 13) Hayatımda huzur ve barış istiyorum. 14) Ozon tabakası kendisini tamir etsin istiyorum. 15) Ağaçlar kesilmesin istiyorum. 16) İnsanlar doğanın üzerinden artık ellerini çeksinler istiyorum. 17) AKP hükümeti bu yıl artık başımızdan gitsin, yerine gelecekler de gelecekler arasından en iyisi olsun istiyorum. 18) Sigarayı bırakayım istiyorum ya da sigara beni artık bıraksın istiyorum. 19) İş yerinde birikmiş olan bütün işlerim artık birikmesin ve bitsin istiyorum. 20) Doğa ve Toprak'a (yeğenlerim) başta olmak üzere tüm sevdiklerime, hatta sevmediklerime de, mümkünse de tüm insanlığa sevgi, barış, huzur, sağlık ve mutluluk istiyorum. 21) Çok şey istiyorum ama en çok istediğimi kendime saklamak istiyorum. Hepsinin gerçekleşmesi imkanlı da o imkansız gibime geliyor ama o da imkanlı olsun istiyorum. Bugünlük bu kadar yeter daha 15 gün var, 15 gün boyunca buraya ugrar ugrar, aklıma geldikçe aklıma gelenleri de gelir buraya yazarım. Bence güzel olan herşeyi ve hatta çok şeyi isteyin isteyenin bir yüzü kara, vermeyeninse 2 yüzü
-
Neden forumlara üye olunur?
Araya bir de ben gireyim Bi kere her foruma uye olamıyorum, arada olmayı deniyorum ama dönüp dolaşıp sonunda yine bu foruma geliyorum, misal ben tilkiyim, forum da kürkçü dükkanı gibi bişi işte... Bu arada yeri gelmişken, kürkleri için hayvanları öldürmeyelim, kürkleri için öldürülen hayvanlardan yapılan kürkleri de giymeyelim rica ediyorum, çok ********* oluyorsunuz o zaman... Neyse devam edeyim; uzun lafın kısası, bütün forumlardan bıktım da buradan bıkamadım, demek ki var burada bir şeytan tüyü, çekiyor yani... Yani cevap veriyorum, forumlara değil ama bu foruma üyeyim çünkü bu forumun şeytan tüyü var
-
ALLAH YOKTUR!
Allah var mı? Neden olmasın... Pekiiiiiii Allah yok mu? Neden olmasın
-
Sevgili Radya'nın Doğum Günü...
Çok sevgili arkadaşım Radya'm ve onun cok sevgili kızı KiRaZ İkiniz de benim için birer sevgilisiniz gerçekten İkinizi de çok seviyorum ve ikiniz de iyi ki doğmuş, hayatıma iyi ki girmişsiniz İkinize de çok ama çook mutlu yıllar dileklerimle Kocaman öpüldünüz
-
Zebercet Röportajı
Çok eğlenceli bir roportaj olmuş sorular çook güzel, cevaplar ondan da guzel Katkısı gecen herkese soyluyorum; SUPERSINIZ
-
hang
Kaplan Aspect Colleges- Londra, Bournemouth, Oxford,Cambridge, Edinburgh English-2000-Bournemouth Eurocentres- Londra Victoria, Londra Lee Green, Brighton, Bournemouth, Cambridge Embassy Ces- Londra, Cambridge, Oxford, Brighton, Hastings LSI- Londra Merkez, Londra Hampstead, Brighton, Cambridge St Giles Colleges- Londra Merkez, Londra Highgate, Brighton, Eastbourne Kaplan Aspect – Londra BBSI- Bournemouth MLS- Bournemouth British Study Center- Brighton, Londra, Oxford Studio Cambridge Excel English- Londra Malvern House- Londra Wimbledon School of English- Londra Westminster University, Londra United International College, Londra Twin English- Londra, Eastbourne, Salisbury Oxford House College- Londra, Oxford, Stratford upon Avon Oxford Brookes University- Oxford Churchill House- Ramsgate LAL Group- Torbay Anglia Ruskin University- Cambridge Spraccaffe –Londra, Brighton Regent School of English- Londra, Brighton, Cambridge, Oxford, Margate European Centre-EC- Brighton, Londra, Cambridge Ayrıntılı bilgi için buraya bir göz at istersen; http://www.globalvizyon.com/dil-egitimi/Ingilterenin-Eni-iyi-Dil-Okullar-Listesi-531/
-
ÖLDÜRDÜK! Artık yeter!
- ÖLDÜRDÜK! Artık yeter!
Yazıyı buraya ekledikten sonra okuyunca ben de aynı noktaya takıldım aslında Oyle yazdıgımı yazarken farketmemiştim de- ÖLDÜRDÜK! Artık yeter!
rica ederim, ben de okuduğunuz zamanınızı ayırdığınız için size teşekkür ederim sevgili Ufuk_efe- ÖLDÜRDÜK! Artık yeter!
Sizinle iyi anlaşacağız Sevgili birkumtanesi- ÖLDÜRDÜK! Artık yeter!
keşke hatıralara geri dönebilseydik değil mi Sevgili Birceciğim, belki o zaman ozon tabakası da henüz delinmemiş olurdu- windovs ağırlaştı; sebebi nedir?
Ben yavaşlayınca bi formatlıyorum kendine geliyor ama tabii format atmak da sakıncalı orası ayrı... Sağdan soldan duuyduğum, okuduğum diger bilgileri de sıralayayım belki işe yarar. nod32 iyi bir virüs koruma sistemi ama guncelleme yapılmamış ve bir şekilde yeni solucan ya da truva atıyla haşır neşir olmuş olabilir. bir guncellemeyle yeniden taratabilirsin bilgisayarı ki sanırım bu az bir ihtimaldir... Taramayı güvenli modda yapın.(güvenli mod için bilgisayarınızı açarken anakartın ismini gordugunuz anda F5 ya da F8 e basılı tutmanız ve karşınıza gelen siyah ekran üzerindeki güvenli mod seçeneğini seçip, enter a basmanız gerekir). Bilgisayarınız güvenli modda açılınca C nin üzerine sağ tıklayın ve kota>kota yönetimini etkinleştirin böylece virüs kendini kopyalayamaz. Daha sonra alt+ctrl+del e basın ve dosya>çalıştır yapın. ''msconfig'' yazıp en üst menüde başlangıç kısmında ctfmon ve virüs programı hariç bütün işaretleri kaldırıp uygula seeneğini seçin daha sonra da bilgisayarınızı güvenli modda yeniden başlatın. nod 32 güvenli modda virüs taraması yapabilen bir antivirüs programıdır sorun çıkaracağını sanmam Güvenli modda nod32 yi çalıştırmak için antivirüs programınıza başlat seçeneğinden girmeniz gerekir. Virüsten kurtulduğunuza emin olduktan sonra bütün bütün ayarlarınızı geri alın, kota sınırını tekrar açın ve işaretlerini kaldırdığınız programları tekrar işaretleyin soğutma sisteminde sorun olabilir, soğutmada sorun varsa pc de kasılmalar oluyor, kendiminkinden biliyorum... CPU ısı değerini ölçmek için speedfan diye bir program var onu biilgisayarına yükleyip ısı değerini ölçebilirsiniz. Speedfan bilgisayarınızın içindeki fanların çalışma hızları görüp, kontrol edebileceğiniz, CPU ve anakart ısısı gibi donanım bilgilerini anlık olarak görüntüleyebileceğiniz ücretsiz bir programdır. Normal ısı değerlerinin 10 ile 70 arası olduğu ama en sağlıklı ayarlar 35-55 arasında olduğunu söylüyorlar. Ben söyleyenlerin yalancısıyım. araç çubuğunun sağ alt tarafında açılan programlar içinden işinize yaramayanlarını kapatabilirsiniz (Başlat>çalıştır>msconfig>başlangıç>burdaki programlardan her dakka işinize yaramayanları seçip kaldırın ''Ctfmon'' ve ''Antivirüs'' programınız kalsın onları kaldırmayın. ve sonra da bilgisayarı yeniden başlatın.) ayrıca masaüstünüzü azıcık rahatlatın, active desktop varsa devredışı bırakın.masaüstünde yüksek çözünürlüklü bir arkaplan kullanıyorsanız onu da değiştirin, bu da azıcık birazcık işe yarar... Özellikle son dönemlerde eklediğiniz bir program vs. var mı bunları gözden geçirebilirsiniz tabii bir de... Clenaer bu işlemleri yapuıyordur muhtemelen ama siz yine de emin olmak isterseniz bi de bunları deneyin; Bilgisayarım>C sürücüsü>windows>prefetch: herşeyi silin Bilgisayarım>C sürücüsü>documents and Settings>Kullanıcı adınız>Recent : herşeyi silin Bilgisayarım>C sürücüsü>documents and Setting>Local Settings>Temp : herşeyi silin. Bilgisayarım>C sürücüsü>Windows>Temp : herşeyi silin. Bilgisayarım>C sürücüsü >documents and Setting>Kullandığınız kullanıcı>Local Settings>Temporary Internet Files : herşeyi silin. Bilgisayarım>C sürücüsü> documents and Setting>Kullandığınız kullanıcı>Local Settings>History : herşeyi silin. Bilgisayarım>C sürücüsü> documents and Setting>Kullandığınız kullanıcı>Local Settings>Application Data>Microsoft>Windows Live Contacts : herşeyi silin. Bilgisayarım>C sürücüsü>Windows>uninstal : sadece saydam renkteki gizli klasörleri silin, digerlerine dokunmayın Ve isterseniz bilgisayarınızı yavaşlatmayan ama bilgisayarınızda yer kaplayan sistem geri yükleme dosyalarını silebilirsiniz. Bilgisayarım>sağ tıkla>Özellikler>Sistem geri yükleme>''Bütün sürücülerdeki sistem geri yükelmeyi kapat''ı işaretleyip "uygula" deyin. Daha sonra sistem geri yüklemeyi açmak istediğinizde işareti kaldırıp "uygula" deyin. Bu arada sorumluluk kabul etmemmm- ÖLDÜRDÜK! Artık yeter!
ÖLDÜRDÜK, ARTIK YETER! Mahallemizde bir tane televizyon vardı o da kapı komşumuzun evindeydi. Her zaman olmasa da arada bir oraya televizyon izlemeye giderdik. Gittiğimiz günlerde de sanırım televizyonda özel bir program olurdu, çünkü sadece biz değil, tüm komşular o gün televizyon izlemeye gelirdi. Sonraları bizim de bir televizyonumuz oldu… Siyah beyaz, tek kanallı bir televizyonumuz… Çamaşır kazanlarda kaynatılırdı. Elde yıkanır ve durulanır, çok kirli olanlar ise tokaçla dövülürdü ki kiri iyice çıksın. Zor işti, çitiliyorduk, çitiliyorduk ve bir gün bu çile bitsin istedik, imdadımıza merdaneli çamaşır makineleri yetişti. Kazanların, tokaçların yerini, o makineler aldı ama hala insan gücü gerektiriyordu, ta ki otomatik makineler çıkıncaya kadar… Bir zaman geldi bizim de bir otomatik çamaşır makinemiz oldu. Gırgır vardı bir de, uzun bir sapı, yassı bir ağzı olan, bugünkü elektrikli süpürgelerinin elektriksiz hali… İlk başlarda çok pahalıydı ama sonra pahalı olmayı bırakın, ortalıkta alınacak bir gırgır dahi kalmadı… Çünkü elektrikli süpürge çıktı ve gırgırı piyasadan süpürdü gitti… Ve tabii bizim evdekini de… Mahallemizin tek telefonu, yeşil renkli, çevirmeli bir telefondu, mahalledeki herkesin uzak yakın tüm akrabaları o evin telefon numarasını bilir ve iyi kötü her haber ilk o telefonla gelirdi. İlerleyen zamanlarda her eve bir telefon bağlandı. Ve an geldi, her evdeki her bir bireyin birer telefonu oldu. Benim de… Hatta iki tane… Sonra ne mi oldu, bir tüketim canavarının eline düştük, onun kölesi olduk, otomatik makineler aldık, hayatımızı kolaylaştıracak, bize zaman artıracak diye düşündük, böylece sevdiklerimizle daha çok vakit geçirebilecektik. Derken televizyonlar renklendi, tek kanaldan çok kanallı televizyonlara geçtik. Ve otomatik makinelerden sevdiklerimize artıracağımız zamanı artık o televizyonlara ayırmaya başladık. Sosyetik güzellerin ve jön delikanlıların hayatlarında olup bitenleri tıkırı tıkırına takip ederken, yan komşumuzun ne yaptığını bilemez hale geldik. KOMŞULUĞU ÖLDÜRDÜK… Ve bilgisayar… Ardından internet... İnternetle dünyaya bağlanabilir olduk, sohbet edecek o kadar çok sanal insan bulduk ki canlı insanlara ihtiyacımız kalmadı. İNSANLIĞI ÖLDÜRDÜK. Her mevsimin bir meyvesi, bir sebzesi vardı, turfandacılık çıktı, meyvelerin sebzelerin mevsimleri kalmadı. Eskiden domates için yazı beklerdik şimdilerde her akşam domates yer olduk. MEVSİMLERİ ÖLDÜRDÜK. Ve bugünlerde, “Tarım yapılacak alan gittikçe azalıyor.” diyorlar, “İnsanlar az zaman sonra açlıkla mücadele etmek zorunda kalacaklar. Bir şeyler yapmalı açlıkla şimdiden başa çıkmalı… Belki de şu an yiyebildiklerimizin genetiğiyle oynarsak ve üremeyi yok edersek, kendi kendine döllenen, kendi kendine çoğalan patlıcandan bozma domatesler yaparsak açlıkla mücadele sorununu çözebiliriz.” DİYE DÜŞÜNÜYORLAR. Ve sorunun çözümü artık hazır : GDO’lu ürünler… “Şimdilerde karşı çıkıyorsunuz ama zamanı gelince GDO’lusunu bulursanız şükredin. Dua edin ki patlıcandan bozma da olsa yiyebileceğiniz domatesleriniz olacak. Karşı çıkarsanız, domates hapına talim edersiniz” DER GİBİLER… Farkında mıyız acaba karşı çıkarsak domates hapıyla tehdit ediliyoruz ama karşı çıkmazsak, gerçek domatesin kendisini bırakın, tadını bile unutacağız. ÇEVREYİ ÖLDÜRÜYORUZ, HAYATI YOK EDİYORUZ. Ve ben çok mu umutsuzum acaba, çok mu karamsarım, içinizi mi sıktım dersiniz… Ama bunların hepsi benim 30 yıllık ömrüme sığdı. Bundan sonraki 30 yıllarda olabilecekleri hayal bile edemiyorum. Çok korkutucu, bir yerlerden tutmak zorundayız. Umutsuz değilim aslında, karamsar da olmamaya çalışıyorum ve sırf bu yüzden yazıyorum bunları… Daha fazla pasif kalamayacağıma karar verdim… Yoksa dünya tepetaklak gidecek ve biz de onun içinde…- V For Vendetta
Bu cümleler güzel, sevdim, çünkü bu cümlelerden benim anladığım, senin de "V bir anarşist miydi? sorusuna cevap aradığın oldu... Bence cevapları da bulmuşsun ama sanki biraz kafan mı karışmış ne? Belki de V burada demokratik davrandı: Kendisi de karar vermedi buna ve tamamen halka bıraktı... derken, Sevgili Tengeriin, onun bir karar vermesi gerekmiyordu ki, demokratik davranması da gerekmiyordu. Kararı halka bıraktı çünkü o bir karar verici ya da düzen kurucu değildi... O bir düzen / sistem karşıtıydı, sistemi beğenmedi ve yıktı... Yerine yeni bir düzen kurması ya da kurulacak düzenin içinde yer alması gerekmiyordu... Yani senin cümlende de söylediğin gibi; O iradenin içinde değildi... olmadı, olmayı da tercih etmedi... V sistemi yıktıktan sonra kendini de yok ediyor, çünkü yeni kurulacak düzenin içinde yer almaması gerekiyor... Yani anlayacağın V bir anarşistti ve bu nedenle de kendi sonu için kurguladığı plana sadık kaldı... Vücudunu yok etti, yüzünü zaten maske ile kapatmıştı, göstermemişti, bu da zaten o yok olduktan sonra kurulacak düzenin içinde görüntüsüne ve varlığına ait hiçbir izin kalmaması için gerekliydi…Bir otoriteyi yıkıyordu ve bunu yıkarken kendisinden yeni bir otorite yaratılmasını engelliyordu… Tüm bunların dışında Sevgili Tengeriin, bu filmi birkaç kezden de fazla seyretmekte fayda vardır, her defasında küçücük de olsa yeni nüanslar görürsün… Ayrıca “Çünkü ben çizgi filmde V'nin herhangi bir fikrin adamı olduğunu hissettiren baskın bir ifadeye de rastlamadım...” demişsin, çizgi film derken neden bahsettiğini tam anlamadım, bunun bir çizgi filmi olduğunu bilmiyordum ama bir çizgi romanı var. çizgi roman ile filmdeki V karakterini karşılaştıracak olursak, birbirleriyle çok da ilgileri olmadığı açıktır. Filmdeki V, emin ol ki iflah olmaz bir romantiktir, duygusaldır, orantılı şiddet kullanır, onun bir anarşist olduğunu benim yukarıdaki iletilerimden de anlattığım gibi sadece bir takım sembollerden tahmin ederiz ama kitaptaki V kesinlikle bir anarşisttir...- WALL-E (2008)
Ben daha 4 gün önce izledim Wall-E' yi ve 4 gündür Wall-E sevdasından kurtaramadım kendimi... Kendi kendime Eva ve Wall-E'nin birbirine seslenişlerini taklit ediyor, tıpkı onlar gibi Wall-Eeee, Evaaaaa diyip duruyorum Bir de ben bu filmi izlerken çooooooook ağladım Özellikle Kaptan Pilot'un "Dünya şimdi nasıl bir yer" sorusuna aldığı cevapla... Güldüm de tabii ama o kadar gülmüş olmak bunu komik bir film yapmaz kesinlikle, ben güldüm ama karakterlere güldüm, olaylara ise çok ağladım... Böyle işte... Not: Konuşmalar yok denecek kadar az, olduğunda ise anlaşılması biraz güç. O yüzden filmi alt yazılı izlemek daha mantıklı...- 4 Ay, 3 Hafta ve 2 Gün
evet güzel bir yaklaşım olmuş bu mantıklı- UP / Yukarı Bak ( 2009 )
-Büyümüş çocuklara- Animasyonları çok seviyorum, meslegimden olsa gerek, bir çoğunu da izledim. İzlediklerimin hangisi daha güzel diye bir ayrıma gidemeyecek, yani birine kötü, diğerine güzel diyemeyecek kadar duygusal bağlarım var animasyonlarla her birini ayrı ayrı değerlendirmeyi seviyorum Up' a gelince çook güzeldi, hem de çok... ilginç bir senaryosu vardı, o ilginçliklerden birisi belki de bir filme konu olabilecek koca bir aşk hikayesinin, 4 dakikalık bir zamanda özetlenmiş olması ve filmin içinden bu 4 dakikalık sahne ile kısa bir film elde edilmiş olması idi... Zaten filmi izlememişseniz bile facebook ta vs. dolanan bu sahneyi izlediğinizde kesinlikle izlemek isteyeceğinize eminim ki burası filmin romantik yanıydı, ondan sonra da bir macera alıyor başını gidiyor işte... Unutmadan bu animasyondan ben biraz da Miyazakinin filmlerinden aldığım tadı aldım... Bu da UP'ı daha çok sevmemi kolaylaştırdı sanırım- olympos...kumluca...ANTALYA
Radya gelmez ki, eğer gelmezse biz de onu arar işletiriz- olympos...kumluca...ANTALYA
gelin hadi- olympos...kumluca...ANTALYA
varmış gazozu evet gel gel buraya gel- olympos...kumluca...ANTALYA
iyi fikir bak dur ben otelle bi konusayım bunu hiç düşünmemiştim, hayrullaaaaaaaaaah beeeeyyyyyyyyyyyyy bi bakar mısınızzzzzzz- olympos...kumluca...ANTALYA
Şu an Olimpos'tayım Bugün 3. günüm ve nihayet dinlenmenin, tatilin tadını cıkarıyorum. Sizlerle paylaşmak istedim çünkü burası gerçekten de paylaşılması gereken bir yer... Burası Olimpos ama Olimpos'un merkezi degil... Merkezi de güzel asla kötü diyemem ama orası kalabalık tatil yerlerini önemseyen kişiler için güzel.. Burası çok sakin, kişi başına düşen metrekarelik alan oldukça geniş.... Sıkışmıyorsunuz, daralmıyorsunuz... 14 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş, yaklaşık 40 kişilik kapasitesi olan ağaç ve tahta evler kurulu bir tatil yeri...Ben ders çalışmak için geldim, internet var doğal olarak Ama internetle kalsa iyi, onun dışında bir de çamur banyosu yapıp güzelleşebiliyorsunuz. çamur banyosu için çamur özel olarak Pamukkale'den getiriliyor ve bu çamur güzelleştirmek, güzelleştirirken ağrılarınızı da yok etmek gibi görevler üstleniyor. Üstüne bir de Serpil Hanım'a bir masaj yaptırıyorsunuzböylece hem güzelleşiyor, hem ağrılarınızı dindiyor üstüne bir de dinleniyorsunuz yani anlayacağınız hamur gibi oluyorsunuz. Güzel ve dinlenmiş bir hamur ama... Bitti mi? hayır bitmedi bir de hamam var, içinde de bitki banyosu var yani bir çeşit spa işte... Yoga da var aslında ama ben denk gelemedim. Çünkü yogistler 5, 6 ve 8,9. aylarda İngiltere'den geliyorlar. Gelenler uzman ve öğrencileriyle birlikte geliyorlar, seçtikleri mekan burası olduguna göre vardır bir hikmeti diyorum ben... Ağustos'ta yine geleceğim sanırım o zaman yoga da yapabileceğim onlarla birlikte... Hala bitmedi, bir de havuzu var ve bu yarı olimpik bir havuz, ustelik de kişi sayısı az oldugundan ve az olan o kişilerin buyuk kısmı denize gittiğinden havuz size kalıyor, doya doya yüzüyorsunuz... Bildiginiz gibi Olimpos'un neresinde olursanız olun, denize gitmek için mutlaka yürümeniz gereken bir bölüm var. Burası konumu itibariyle denize daha uzak, yaklaşık 3 km. lik bir mesafe var denizle arasında ama yine de istediğiniz zaman sizi denize bırakacak bir servis, o da yoksa yoldan geçen Olimpos minibüsleri var. Minibüsle giderseniz Olimpos 1 TL. Bakkal vs. yok, sigara içiyorsanız yanınıza sigara stoğu yapıp gelmenizi tavsiye ederim. Arabanız varsa merkezden herşeyi bulabilirsiniz ama... Yoksa da artık biliyorsunuz minibüs 1 TL Bunları da geçtikten sonra gelelim evlere, ben ahşap bir evde tek başıma kalıyorum, akşamları evimin önündeki hamapğa kurulup gökyüzündeki binlerce yıldızı seyrediyorum daha sonra da verandada dersimi çalıyorum... Buranın en sevdiğim yanı internette gördüğüm ve okuduğum herşeyin gerçekten de var olması, yani gelince kötü bir sürprizle karşılaşmıyorsunuz... Odalar güzel, mekan güzel, çalışan herkes son derece sıcakkanlı ve dost... Asla kendinizi güvensiz bir ortamda hissetmiyorsunuz... tek başına da çift başına da çok başına da rahatlıkla kalabileceğiniz, asla ama asla rahatsız edilmeyeceğiniz enfes bir ortam işte... Diyeceğim odur ki eğer eğlence değil de dinlence arıyorsanız, yalnızsanız ve güven içinde kalabileceğiniz bir ortam istiyorsanız, binalardan sıkılmış, doğayı özlemişseniz, Ağustos böcekleri ve horozlardan korkmuyor ve ve seslerinden rahatsız olmuyorsanız buyurun arkadaşlar ben bir hafta daha buradayım ve Ağustos'da iki hafta daha buradayım...Bir de unutmadan birkaç kedi var, bazıları kedi var diye rahatsız olsa da (ki bilirsiniz ben kedilerden hiç haz etmem) bu kediler gördüğüm en asil kediler, asla sizi rahatsız etmiyor, siz yemek yerken birkaç miyavlıyor, eger ilgilenmiyorsanız "sen bilirsin" diyip çekip gidiyorlar... Yani tam benim sevdiğim kedi cinsi Son olarak gelelim burasının neresi olduğuna Burası OLYMPOS ANGELS GARDEN... Tıklayıp web sitesinden ziyaret ederbilirsiniz. Ne görüyorsanız inanın, inanılması zor ama gördüğünüz herşey gerçek arkadaşlar Tıklamaya üşenenler için de birkaç fotoğraf eklemek isterim buraya Bu benim kaldığım evin resmi Bu havuz: Ve diğer herşey - ÖLDÜRDÜK! Artık yeter!
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.