kursatotcu tarafından postalanan herşey
-
said nursinin hataları
ilk kez biri cebr tarafını tutaraktan tartışma yapıyor bu forumda rüya mı görüyom _ bak monomer sana biraz daha öğretiyim bu konuda genel olarak üç adet saldırı planımız vardır: birincisi: yaratma yönü yani bunlara dicenki ya dicen bizim hareketlerimizi allah mı yaratıyo dicen genelde evet derler eğer hayır derlerse ya dicen sen nası ehli sünnetsin dicen zaten bu laf onları sindirmeye tek başına yeterlidir. eğer onlar ben ehli sünet değilim derlerse onları türkiyedeki insanlar saniyede dışlarlar eğer ya ben ehli sünetim derse de ki sen nası ehli sünetsin bakiyim hem maturidilik hem eşarilik (bunlar itikadda yan inançta ehli sünnet mezhepleridir bide selefilik var ki o ayrı) bu iki mezhep hareketlerimizi allah yarattı diyo ya dicen, bu sefer o şaşırır artık bunları kabul etmek durumunda kalır. evet hareketlerimizi allah yaratıyo ama biz yine hürüz demeye devam edecek okeymi şimdi öldürücü darbeyi nası vuracanı anlatacam iyi bak monomer: cüzi iradeyi allah mı yarattı peki dicen, tanımıda şu: bir eylemi yapmadan önce yapmayı istemek demek, yani ben kapıyı açmak istedim ya, ha, işte kapıyı açmak isteme düşüncesine cüzi irade deniyo okey mi, şunu soracan, bu kapıyı açma isteğimi, dolayısıyla düşüncemi allah mı yarattı acaba dicen, okey mi, eğer o derse ki evet allah yaratıyo derse de ki ya de allahın sende yarattığı düşünceyi düşünmemeye kadir olabilir misin de, olamam derse sen o halde düşünmemeye kadir olamadığın bir düşünceyi düşündüğünde nası hür iraden olduğunu savunursun de, adam kaçarrrrrrrrrrrrrrrrr eğer cüzi irademi allah yaratmaz derse bu sefer deki senmi yaratıyon de evet derse allahtan başka yaratıcı olur mu de o kaçar eğer insanda yaratmıyo bunu allahta yaratmıyo derse de ki, kendi kendinemi meydana geliyo de o yine kaçar ben maturidiyim ya derse sizin mezhebe göre cüzi iradeyi allah yaratmaz diyolar haberin var mı yoksa kelam kitaplarına bak de yine kaçarr _ikinci saldırı harekatı şu: allahın iradesi bahsi : ya de allahın iradesi ezeli mi ya de (yani başlangıçsız) eğer yok sonra olabilir derse bu sefer de ya de peki allah ezeli ilmiyle sonradan ne irade edeceğini biliyormu de evet der o halde neyi irade edeceğide bu anlamda ezeli olmuş olmadımı de evet der, ya gördünmü dersin.. eğer allahın ezeli iradesi var derse şunu sor: o halde bizim burada konuşmamız allahın ezeli iradesiylemi oldu, yani biz yokken mi allah bunu yapcamızı dilemişti de, ( eğer yok ya bizim yaptıklarımızı allah dilemez ki derse yine de ki nası ehli sünnetsin sen, ehli sünete göre insanların yaptıklarıda allahın iradesiyle olur ve onlara göre allahın iradesi dışında birşey olmaz ) eğer bu sahtekarların (özgür iradeyi savunanların) kitaplarını okuyan biriyse sana şunu dicek, ya tamam ezeli iradesi var ama "bildiği için diledi" yani ezeli ilmiyle bizim hür bir şekilde böyle yapacağımızda biliyordu ya hah, işte bunu bildiği için diledi derler okey mi başka çareleri yok, sen deki : peki ama de "bildiği için diledi" demek önce biliyo sonra diliyo olmuyomu ya de halbuki bu lafta dilemesi sonradan oluyo gibi de. halbuki sen iraedesi ezeli dedin ya de, ezeli olan şey başka şeyden sonra olmaz ki de, yani "bildiği için diledi" denemez de. _ üçüncü saldırı harekatımız ilim mevzusu: zatan bunu çok anlattım, de ki allah ezeli olarak mı olayları biliyodu de evet derler, allahın olacağını bildiği bir olay meydana gelmek zorundamı değil mi de, zorunda değil derse o halde allah yanlış bilmiş oldu ya de, ha der zorunda o halde, de ki ya de sen meydana gelmesi zorunlu olan eylemini yaparken hür iraden oldunu nası iddia edebirsin de, eğer üçkağıtçıların kitaplarını okuyan biriyse sana en son dicek ki "ilim maluma tabidir" yani ezeli ilim maluma yani bilinen olaylara tabidir yani burda konuşma eylemimize tabidir dicek sana, bu konu biraz derin onu başka forumlarda "allahın ilmi ve zorunluluk "başlığında dönen dolapları anlattım ordan bak, ara googleden: kursatotcu , ama şunu de bu şahısa ezeli ilim mi maluma yani bilinen olaylara tabidir yoksa malum mu ezeli ilme tabidir de, yoruldum hadi göster kendini yaaaaaaaaaaa..
-
said nursinin hataları
*** Kitap:et-Ta’likat Yazar: İbn Sina _Sh 52:Mutezile kelamcılarının Tanrı tasavvurlarındaki temel açmaz, onların “gerçek yetkinlik” fikrine ulaşmalarını engelleyen gizli bir antropomorfizmdir. Mesela onlar Tanrı’nın insandaki gibi bir irade ve ihtiyardan beri olduğu tespitini O’nun varlığına bir tür eksiklik getireceğini düşünmektedirler. Oysa O’nun insanlardaki gibi bir irade ve ihtiyara sahip olması gerçek bir eksiklik olurdu. *** Kitap: İslam Yazar: Prof. Dr. Fazlur Rahman _Sh 165: Filozoflar, Plotinus’un “Gerçek’in nihai sebebi” fikrini, yani onun Bir’ni (Plotinus’un izinden gidenlerin bu Bir’i yorumladıkları ve O’na herşeyin özünü içine alan bir aklı mallettikleri şekliyle) esas alarak Mutezile’nin tevhid anlayışını yeniden yorumlardı ve geliştirdiler. Bu yeni anlayışa göre Allah zatı (mahiyeti) ve sıfatları olmayan saf varlık idi; O’nun yegane sıfatı, varlığının zaruri olmasıydı. Uluhiyetin sıfatlarının, ya selbi oldukları ya da O’nun varlığını etkilemeyen ve O’nun zaruri varlığını icra olunabilen, tamamiyle zahiri ilişkilerden ibaret oldukları ileri sürüldü. Böylece Allah’ın bilgisi, “bilinen şeylerin O’nda mevcut olması”; iradesi “O’nun varlığından mecburiyetin imkansızlığı”; yaratıcı faaliyeti, “şeylerin O’ndan suduru” vs. şeklinde tanımlandı. Aristo ve Plotinus’un fikirlerinin çerçevesi içinde, Allah’ın cüz’ileri bilmesi mümkün değildi. O yalnız küllileri bilebilirdi. Çünkü cüz’ileri bilme hem zamana bağlı arka arkaya yer alan bir bilgi sürecini hem de farklı nesnelerde görülen değişmeleri dikkate aldığından, İlahi zihinde bir değişmenin olduğu anlamına gelecekti. Fakat, Allah ile fert arasında doğrudan bir ilişkiyi kabul eden bir din böyle bir nazariyeyi kolay kolay kabul edemezdi. Bu bakımdan İbn Sina hem dinin taleplerine hem de kendi felsefesinin gereklerine hak ettiklerini veren zekice bir nazariye ortaya attı. Bu nazariyeye göre Allah bütün cüz’ileri bilmekteydi; çünkü O her şeyin nihai sebebi olduğundan bütün sebeplilik sürecini de zaruri olarak bilmekteydi. Mesela Allah vuku bulacak güneş tutulmasının, bütün özellikleriyle birlikte sebeplilik sürecinin hangi noktasında yer alacağını ezeli olarak bilmekteydi. Bu çeşit bir bilgi, ilahi bilgi de herhangi bir değişmeyi gerektirmez. Çünkü o, belli bir zaman ve mekanda meydana gelen durumlara bağlı bilginin zaruretini ortadan kaldırır. *** Allah’ın olacağını bildiği insan davranışları varlığa gelmek zorunda mıdır? “Evet” derse; o halde sen varlığa gelmesi zorunlu olan hareketlerini yaparken hür bir iraden olduğunu mu savunuyorsun? *** Depremde ölen çocukları öldüren Allah mıdır? *** Kötürüm veya kör doğan bir insan ne yaptı da böyle doğdu? bu adalet olur mu? Dolayısıyla “Allah adaletlidir” diyenler bir kez daha düşünmelidirler. *** Allah bir şeyin olacağını önceden bilirse; “o şeyin meydana gelmemesi imkansızdır” demek doğru mudur? “Evet” derse, demek sen meydana gelmemesi imkansız olan şeyleri yapıyorsun öyle mi? *** Allah yaptığından başkasını yapabilir miydi? “evet” derse, bu Allah’ın bilgisinin yanlış çıkması anlamına gelmiyor mu? Yani Allah yaptığından başkasını yapamazdı. *** Hadid 22 de ki ayet ile ilgili izah: Madem cennet ve cehennemdeki insanlar sonuza dek yaşayacak; o halde onların başına sonsuz sayıda olay gelecek demektir. Ama Hadid 22’ye göre bütün insanlanın başına gelecek olaylar kitaptadır, yani yazılmıştır. Halbuki sonsuz sayıda olay yazmayla bitirilemez ve bu yazmanın sonu gelemez. Bu ayette bahsedilenin, hadislerde anlatılan kitap ve yazı olduğu genellikle yaygındır bir kabuldür. Ama mantıken sonsuz sayıda olay yazılıp bitirilemez. Önümüzde üç seçenek var: A- Bu ayatten Allah’ın ilmi manasını anlayacağız, yani “olayları olmadan önce bilir” manasını. B- Ahiretteki insan yaşamı sonlu bir süredir, zira ancak sonlu sayıda olay yazılıp bitirilebilir. Sonlu olay ise sonlu sürede olur; ama nasslarda ahiretin ebediliği anlatılır. C- Ya da bu yazılanlar insanın ölümüne kadar ki süreye aittir. *** Soru: Herşey önceden ve bir ilksizlikte belirlenmişse ceza niçin? Cevap:Çünkü ceza da ilksizlikte bellidir Allah’ın ilminde. *** Allah insanlara özgür irade verebilir mi? Evet” derseniz, bu özgür irade nasıl verilebilir? *** Cremonini: İçinden dilediğin gibi, dışından herkes gibi davran. *** Tanrı dünyayı varetmek zorunda olduğu için mi yoksa varetmek istediği için mi varetti? _Cevap: Yaratmak zorunda olduğu için, ancak O’nu zorlayan da yoktu. Zayı gereği mecburdu. *** Spinoza: Köpek kavramı havlamaz. *** Parmanides: Varlık eğer varolmaya başlamışsa ya bir varlıktan ya da bir yokluktan çıkıyor demektir. *** Seçimlerimiz düşünce midir? Düşüncelerimizi Allah mı yaratır? Evet dersen, O halde seçimlerimizi de Allah yaratmış demektir. *** Kitap: Metafizik Şerhi Yazar: İbn Rüşd _Sh 81: “Bu nedenle onlara “zamanın failinin zamana önceliği nasıl olur?” diye sorulduğunda kafaları karışmıştır. Çünkü onlar “zaman olmaksızın” derler ise zaman bakımından mef’ulunden önce gelmeyen failin varlığını kabul etmiş olacaklardır. Eğer “zaman ile” diyecek olurlar ise, bu durumda da soru, bu zamanla ilgili olarak tekrar yöneltilir.” Not: Bu soru “Allah zamanı sonradan yarattı” diyenlere yöneltilebilir. *** Aleme hadis diyenlerden biri diyor ki:”Öyleyse tek varlık kadim’dir, murad edicidir ve bizat kendi ihtiyarı ile maddeyi yaratmıştır. Sonra muradı yani maddenin “var” olması isteğini, “yok”luğuna tercih etmiştir. Ve madde, belli bir zaman tayin edilerek, o anda yaratmasıyla meydana gelmiştir.” _ Eleştiri: Peki bu zaman neye göre tayin edildi? Size göre de Allah ezelidir. Bahsettiğin zaman eğer hadis ise ne kadar zaman sonra hadistir? Yok eğer zaman ezeliyse; bu ezeli zamanda maddenin varlığa gelmesi anı, bu ezelilikten sonlu mu yoksa sonsuz bir süre sonra mıydı? Eğer “sonsuz süre” dersen, sonsuzluğun sonu gelmediğinden maddenin varlığa gelmemesi gerekirdi. “Sonlu süre sonra” dersen, ezeli bir zamanda, ezeliliğe sonlu bir süre de eklenemez. Çünkü sonlu süre ancak bir başlangıç veya bitişin olduğu şeye eklenebilir. Ama bu örnekte zaman ezeli kabul edilmişti. *** Aleme hadis diyenlere soru: Bunlar “Allah alemi yoktan yarattı” demiyor mu? Diyor. Soru: Yokluk var mıdır yoksa yok mudur? “yoktur” derse, o halde “alem yoktan yaratıldı” demek, “alemin yokluğu yoktu” demektir. Dolayısıyla alem hep vardı, yani ezeliydi manası çıkar. Eğer “yokluk vardır” derse, 1. cevap: O halde ona neden yokluk yerine varlık demedin. 2. cevap: Alem ( Allah’tan başka herşey) demek olduğundan, bahsettiğin yokluğa da sen “varlık” demekle, onu da alemden saydın demektir. Bu da yine aleme ezeli demiş olmaktır.
-
said nursinin hataları
_dedi:İnsan akıl olarak özgürdür evet bu doğrudur. Allah'ın dilemesi, insanın düşünme eylemini yaratmasıdır.Ama seçicilik yönünden insan serbesttir ister kötüyü seçer ister iyiyi bu insanın özgür iradesine bağlıdır.Bu iyi ve kötünün yapılmasına yol açan fiilleri Allah yaratır.Ama seçim insana aittir. _cevap: hem diyorsun ki insanın düşünmesini allah yaratır. hem diyorsun ki seçim yönünden insan hürdür. ya seçmek düşünmek değil midir. _dedi: Bir de demişinki haşa Allah kötüdür bu imkansız benim önüme katrilyonlarca safsata getir buna inanmam. _cevap: dedim ki allah zalimdir ve O'na iyi de denebilir ( iyilikleri yaratması yönünden) ve kötü de (kötülükleri yaratması yönünden) denebilir. şimdi iyi dinle, bu dünyada zulüm var mı? var demi. peki bu zulmü kim yarattı? allah mı? evet dersen, peki zulmü yaratan neden zalim olmaz? bana bunu bir izah eder misin? _dedi: Zorunlu varlık yani tek yaratıcı olan Allah hiçbir şekilde kötülüğü emretmez _cevap: acaba kötülüğü irade eder mi? _dedi: Şimdi sen yanlış yoldaysan bunu sebebi yine sensin eğer haşa Allah böyle birşey dilemiş olsaydı yani haksızlık dilemiş olsaydı yaratıcı olamazdı EL-VALİ olamazdı. _cevap: yani benim yanlış yolda olmam allahın dilemesinin dışında oluyor öyle mi? sen nasıl ehli sünnetsin? ehli sünnete göre allahın iradesi dışında bir şey olmaz ki.. _dedi: şimdi sen diyeceksin ki benim yaşamam benim burada yazı yazmam kendime bağlı birşey ben yemek yerim onlar enerji yapar sonrada hareket ederim dersin.Ama bunlar sadece görünen şeyler metafizik boyutta ise bunların hepsi Allah'ın dilemesiyledir.Düşünce olarak ise sen bağımsızsın ama senin yemen içmen bu evrendeki faaliyetlerin hepsi ALLAH tarafındandır. _cevap:peki neyi düşüneceğim de allahın ezeli iradesiyle mi olmaktadır acaba? _dedi: Bu dünya imtihandır _cevap: ne yapacağımız önceden allah tarafından bilinmiyor mu? biliniyor dersen, ne yapacağın o yönüyle belli demektir. peki belli olan şeyde, neyi ortaya çıkarmak için imtihan yapılsın ki? madem sonuç önceden belli, böyle bir şeye imtihan etmek denir mi? 10 yaşında çocuğa sorsan "yok ya böyle imtihan olmaz ki" der ya (mülk 2 ikinci ayeti biliyorum, kurana inanıyorum ancak basit değil, izahı kitabımda ve forumlarda var)
-
said nursinin hataları
dedi:bu şahsın itikadı bozuk...arkadaşlar cevap verdiler kendisine... Allah'ın dilemesi haricinde kul bişey yapamaz....ama insanın da özgür iradesi vardır...Allah kısmı bir özgürlük vermişdir...bu ***** iddiaların buradan silinmesini rica ediyorum... cevap: başka ne yapabilirsiniz ki zaten bir ilmi cevap vermeye çalışmak yok! vermeye çalışanlarda zaten şekilden şekile dönüşüyorlar. bana sökmezzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz kafanıza sokun bunu
-
said nursinin hataları
dedi: Sana son tavsiyem daha ölmediysen bunu okyorsan hemen tevbe et.Yoksa yakın bir zaman sonra anlarsın neyin ne olduğunu ama geç olur çoktan cehennem çukuruna düşmüş olursun.Sakın (haşa)cehennemde yok deme sen gibiler olduğuna göre cehennemin olmasıda haktır.İnşaallah yola gelirsin. _cevap: " İnşaallah yola gelirsin" dedin inşaallah, "allah dilerse" demektir. yani allah benim bu zamana dek yola gelmemi dilememiş miydi? sence senin yola gelmeni dilemişti öyle mi? peki bu ayrımcılık değil de ya nedir? allah benim doğru yola gelmemi dilemediyse ben nasıl yola gelecektim bana bunu söylermisin?
-
said nursinin hataları
Allah olacak olaylar için önceden bildiği gibi mi diledi yoksa bildiğinin dışında olmasını mı diledi? Bildiği gibi dilediyse senin burda benimle yazışmanı dilemiş olmadı mı? Sen allahın dilediği olayın olmasını engelleyebilir misin acaba? Hayır dersen şu an engelleyemeyeceğin bir işi miyapıyorsun acaba? Özgür iraden yok yani. Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu / kitap şu: www . islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör yaa),
-
said nursinin hataları
Sonucu önceden belli olan şey için “sınav yapılıyor” denebilir mi? Denemezse; Allah bizim yapacaklarımızı önceden biliyor ya, (yani ne olacağı belli) o halde böyle sınav olur mu? (mülk 2’ inci ayeti de biliyom ha! ) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu / kitap şu: www . islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör yaa),
-
said nursinin hataları
bunlarıda sorun fıttıracaklar Resulullah dedi ki: “Hayrı (iyilik) ve şerri (kötülük) ile kadere iman etmeyen kimseyi Allah ateşte yakar.” (Ahmed) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Peygamberimiz dedi ki: Biriniz kaderin hayrına da, şerrine de iman etmedikçe iman etmiş olmaz. Başına gelecek olanın mutlaka geleceğini, başına gelmemesi mukadder olanın da mutlaka gelmeyeceğini bilmedikçe (iman etmiş sayılmaz). (Tirmizi) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Peygamberimiz dedi ki: “Allah gökleri ve yeri yaratmadan ellibin yıl önce, Arşı su üzerindeyken yaratıkların kaderlerini yazmıştır. (Tirmizi, Müslim) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Peygamberimiz dedi ki: ”Kul yetmiş sene cennetliğin ameli gibi amel eder. Hatta herkes onun cennetlik olduğunu söyler. Öyle ki aralarında manen bir karış mesafe kalmaz. Sonra mukadderatı galebe çalar da cehennem ehlinin işini yapar ve cehenneme girer. (Buhari, Müslim) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Gazalinin (ihya ulumid din) kitabında var bu hadis: “Allahu Teala: “Hayrı ve şerri yarattım. Hayır için yarattığım ve hayrı kendi ellerinde icra ettiğim kimseye müjdeler; şer için yarattığım ve kötülükleri kendisine yaptırdığım kimseye de yazıklar olsun. Tekrar tekrar veyl ve yazıklar da, “Niçin ve nasıl” diyene olsun.” Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Peygamberimiz dedi ki: “Said ( cennetlik) annesinin karnında said olandır, bedbaht (cehennemlik)da annesinin karnında bedbaht ve şaki olandır” (Müslim) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Ömer “Ya Resulullah buna göre şimdi biz olmuş bitmiş, hükmü verilmiş bir şeye göre mi amel ediyoruz (çabalıyoruz), yoksa henüz hükmü verilmemiş bir şeye göre mi amel ediyoruz? Bunun üzerine Hz. Peygamber de “(Yazılıp) bitirilmiş bir şeye göre ey Ömer. Kalemler (onu yazıp) kurumuş, kaderler onunla cereyan etmiş (ona göre meydana gelmiş). Fakat her insana yaratıldığı şey kolaylaştırılır. (Müslim) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Peygamberimiz dedi ki: : “(Kader) kalemi, kıyamete kadar olacak şeyleri yazıp kurumuştur (bitirmiştir)“ (Buhari) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Peygamberimiz dedi ki: : “Allah var iken hiçbir şey yoktu. Daha sonra O, Levhi yarattı ve kıyamete kadar gelecek olan bütün mahlukatın hallerini ona kaydetti” (Buhari) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) “Müzeyne veya Cüheyne kabilesinden bir adam sordu: “Ey Allah’ın Resulü, hangi işi yapıyoruz, olup bitmiş (levh-i mahfuza kaydı geçmiş) bir işi mi yoksa (henüz levh-i mahfuza geçmemiş) şu anda yeni başlanacak olan bir işi mi? Resulullah: “Olup biten işi” dedi. Adam - veya cemaatten biri - yine sordu: “Öyleyse niye çalışılsın ki?” Hz. Peygamber şu açıklamada bulundu: ”Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli müyesser (kolaylaştırmak) kılınır, ateş ehli olanlara da cehennemliklerin ameli müyesser kılınır” (Ebu Davud) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) İman, küfür, saptırma, mühürleme: Bakara 6,7, 21 , Araf 100, 158, 178,179, 186, En’am 107,109,110,111,148, Tevbe 55, 85, Yunus 100, Yusuf 101, İbrahim 35, Kehf 29, Taha 79, 85, Mülk 2, Zariyat 56, Nahl 93, Kasas 56, 64,68, Zümer 36,37, 41, Hacc 16, Tin 7, Muhammed 24 ; Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) *** Resulullah dedi ki: “Allah’ın dilediği oldu, dilemediği olmadı.” (Ebu Davud) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Peygamberimiz dedi ki: "Kul, hayrıyla (iyilik), şerriyle(kötülük) kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz." (Tirmizi) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) Aişe anlatıyor: "Bir çocuk ölmüştü. Ben: "Ne mutlu ona! Cennet kuşlarından bir kuş oldu!" dedim. Peygamber "Sen Allah'ın cenneti de cehennemi de yarattığını, beriki için de öteki için de ahali yarattığını bilmiyor musun?" dedi. (Müslim) Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz)
-
said nursinin hataları
dedi: 26. söz birdaha gözden geçirin isterseniz.............................................................. cevap: 26. söz mü? hala anlamadınız mı? o bilmez bu işleri diyom demi, dediği şey şudur öz olarak "ilim maluma tabidir" lafıdır. bunu bir aldatma olduğunu "allahın ilmi ve zorunluluk "başlığında anlatmadım mı? neden bu taassup hala? nursi eşariliğin cebirci olduğunu bile bilmeyen biridir. bu nedir ya? peygamberin kader konusunda dediklerini size gösteriyorum, hala kalbiniz taş gibi, hala bana 26. söze bak diyorsun. sen şu kader hadislerine bir daha bakmayı neden denemiyorsun? bu ne taassup? işte bu taassupu yıkmak içinde nursiyi araştırdım, bu nedir yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa *not: insanların tamamına yakınının kader konunusunda iç yüzlerini öğrenmek mi istiyorsunuz? size bir yol gösterecğim. ama bu yolu denediğinizde her türlü hakareti yiyeceksiniz, buna hazır mısınız? bunun bedeli de bu yani. aşağıda vereceğim kısa soruları kopyalayıp, "mırc" gibi chat (çet) kanalları var ya hani zurna, ayva, muhabbet gibi veya bildiğin başka böyle sohbet kanallarında bilmediğin insanlara bu soruları yapıştır ve sor. onların tepkilerine bakın. çıldırdıklarını göreceksiniz. afallayacaklar, şunu unutmayın ki ben bunların binlercesini görmüş ve denemiş kişiyim. yoktur bu konuda benden tecrübelisi tahminim. kopyala yapıştır şeklinde şahıslara bu soruları sorun ve nasıl şaşırdıklarını şaşırarak izleyin ve onlar hayretler içinde kalınca da :yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa deyin sonra. hadi bakalım göriyim sizi yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa *** 1- Rızık Allah’tan mı? İçki içmek rızık mı? İçki içmek Allah’tan mı? 2- Herşey Allah’ın dilemesiyle mi olur? Zina yapanlar var, Allah’a sövenler var. Bunlarda mı Allah’ın dilemesiyle oldu? 3- Allah günahların işlenmesini diler mi? Günahlar işleniyor mu? O halde dünyada Allah’ın dilemesinin, iradesinin dışında bir şey mi oluyor? 4- Kadere hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanıyor musunuz? Zina yapmak şer midir? Zina yapmak Allah’tan mıdır? Hani, hayır ve şer Allah’tandı ya... 5- "Allah’ım bizi kötü yola düşürme, yolumuzu saptırma" diye dua ediyor musunuz? Demek ki bizi kötü yola düşüren ve yolumuzu saptıran kimmiş? 6- Allah şerri irade eder mi? İster mi, diler mi? “Hayır” dersen, Allah’ın dilemesi dışında mı oluyor bu şerler? 7- İnsan kadere mi bağlıdır, yoksa hür müdür? 8- Şimdi, senin bu yazıları okuman kader mi? 9- Allah dilemeseydi sen bu yazıları okuyabilecek miydin? 10- Önünde iki meyve var, elma ve çilek; seç birini. Senin bu seçimin Allah’ın iradesiyle mi oldu yoksa iradesi dışında mı oldu? 11- İnsan Allah’ın murad ettiği (istediği, dilediği) şeye muhalif bir şey yapabilir mi? 12- Bir insan çalıntı yiyeceklerle yaşarsa, bunlar ona Allah’ın verdiği rızık mıdır? 13- Allah mahlukatının (yaratıklarının) kendisine itaat etmeden önce, itaat edecek olmalarını ve O'na isyan etmeden önce isyan edecek olmalarını irade etmiş miydi? Bu soruya “hayır” derseniz, Allah’ın iradesinin ezeli olduğunu reddetttiniz demektir. Eğer "bildiği için diledi" derseniz, bunun da cevabı sitededir. 14- Siz bu yazıları okumadan önce Allah bu yazıyı okuyacağınızı biliyor muydu, bilmiyor muydu? “Biliyordu” derseniz, soruyorum: Bildiği gibi olmasını mı diledi yoksa bildiğinin aksine olmasını mı diledi? "Bildiği gibi olmasını diledi" derseniz, sizin bu yazıyı okumanızı Allah’ın irade etmiş olduğunu kabul ettiniz demektir ve siz Allah’ın irade ettiği bir fiili, hareketi engelleyebilir misiniz? "Hayır engelleyemem" derseniz, demek ki siz bu yazıları Allah’ın zorlamasıyla, mecburen, tıpış tıpış okudunuz. Ne dersiniz bu işe? Bu soruları ne kadar bilgili olursa olsun “insanın hür iradesi” olduğunu savunan kişilere sorarsanız, yüzü kıpkırmızı kesileceğini tahmin etmekteyim. Gece uyuyamaz tahminime göre; sorun görün. Defalarca söylediğim gibi peygamberin kader hadislerinde, insanın özgür iradesi olmadığı anlatılır. Bu hadisleri de onlara sorarsanız yine kıpkırmızı olurlar. Hadi sorun artık! Cüzi irade vardır, bizim tercihlerimiz vardır, ama bunlar sonuçta düşüncedir ve düşüncelerimiz de Allah’ın yaratmasıyla oluşur; dolayısıyla aslında biz de Allah hangi düşünceyi yaratırsa, biz o düşünceyi düşünebiliriz. Ara bilgi için: kursatotcu "Allah’ım bizi kötü yola düşürme, yolumuzu saptırma" diye dua ediyor musunuz? Demek ki bizi kötü yola düşüren ve yolumuzu saptıran kimmiş? Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) ( Allah zorla günah işlettiriyo, son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör yaa), Zamanın her zaman var olduğundan kuşku duyulabilir mi? Kuşku duyulursa zamanın olmadığı bir zamana inanmak gerekirdi, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu ; soru: hırsızlık allahtanmı hani şer (kötülük) allahtandı Herşey Allah’ın dilemesiyle mi olur? Zina yapanlar var, Allah’a sövenler var. Bunlarda mı Allah’ın dilemesiyle oldu? Hani herşey Allahın dilemesiyle oluyodu ya? Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) (Allah zorla günah işlettiriyo, son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör ya..) Allah (yaratıklarının) kendisine itaat etmeden önce, itaat edecek olmalarını ve O'na isyan etmeden önce isyan edecek olmalarını irade etmiş miydi? Bu soruya “hayır” derseniz, Allah’ın iradesinin ezeli olduğunu reddetttiniz demektir. Bilgi için googleden ara: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) ( Allah zorla günah işlettiriyo, son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör yaa), Şerri (kötülük) allahmı yaptırıyo? Yani zinayıda hemi? Hani hayır şer allahtandı?, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) ( Allah zorla günah işlettiriyo, son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör yaa), Kadere hayrın ve şerrin (kötülük) Allah’tan geldiğine inanıyor musunuz? Zina yapmak şer midir? Zina yapmak Allah’tan mıdır? Hani, hayır ve şer Allah’tandı ya. .Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) ( Allah zorla günah işlettiriyo, son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör yaa), Siz bu yazıları okumadan önce Allah bu yazıyı okuyacağınızı biliyor muydu, bilmiyor muydu? “Biliyordu” derseniz, soruyorum: Bildiği gibi olmasını mı diledi yoksa bildiğinin aksine olmasını mı diledi? "Bildiği gibi olmasını diledi" derseniz, sizin bu yazıyı okumanızı Allah’ın irade etmiş olduğunu kabul ettiniz demektir ve siz Allah’ın irade ettiği bir fiili, hareketi engelleyebilir misiniz? "Hayır engelleyemem" derseniz, demek ki siz bu yazıları Allah’ın zorlamasıyla, mecburen, tıpış tıpış okudunuz. Ne dersiniz bu işe? Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) - Allah günahların işlenmesini diler mi? Günahlar işleniyor mu? O halde dünyada Allah’ın dilemesinin, iradesinin dışında bir şey mi oluyor? Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) , Allah zorla günah işlettiriyo, son peygamberde bunu dedi zaten bak kader hadislerine gör yaa), s son peygamber dedi ki: allah bize zorla günah işlettiriyo dedi, yapacaklarımız , cennetlik cehennemlik olduğumuz önceden ana karnında yazıldı dedi, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) 81/29 Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.( Kuranda tekvir suresi 29 uncu ayet bu) bak işte Allah zorla günah işlettiriyo gördün mü? ? Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) 16 / 93 allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir, yaptığınız işlerden sorumlu tutulacaksınız. ( kuranda nahl suresi 93 üncü ayet bu, bak hem saptırıyo hem de sorumlu tutuyo ya, Allah zorla günah işletiyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) 7/179 And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık…. ( kuranda araf suresi 179 uncu ayet bu, bak işte allah zorla günah işlettiriyo gördün mü, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) 2/7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azap onlar içindir. ( kuranda bakara suresi 7 inci ayet bu, bak onları hem mühürlüyo hem de onlara iman etmeyi emrediyo, yani allah zorla günah işlettiriyo, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) 17/46 Kuran'ı anlarlar diye kalplerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk. (kuranda isra suresi 46 ıncı ayet bu, kuranı anlamasınlar diye kalplerinin mühürlendiği söyleniyo ya, hem de onlara kurana inanmaları emrediliyo değil mi, yani allah zorla günah işlettiriyo, Bilgi için ara: googleden: kursatotcu , islamdakader . c jb . n et ( bitişik yaz) not: davet edlı şahıs sorusuna yanıt verdim tekrar yorum yapacakmısın veya soru
-
said nursinin hataları
adamın biri sahilde her sabah deniz analarını denize atıyomuş bunlar sahile vuruyo ya, biride pencereden bakıyomuş ya diyo, bu adam ne yapıyo ki, zaten binlercesi her gün karaya vuruyo bu delimi acaba demiş, yanına gitmiş hemşerim demiş böle böle demiş niye böle yapıyon demiş ne farketcek demiş, o da bi tane daha yerden almış ve denize atmış "bunun için farketti" demiş. nası ama.. bu beni çok etkilemişti ya..
-
said nursinin hataları
not: inan ki ben nursiyi okudum kadere inanmaz o bunu diyom size onun peşinde gitmekle bu konuda sapmış oluyonuz, bak yukarda peygamberin kader konusunda ne dediğini gösterdim. nursi ise bunun tersini yani hür irademiz olduğunu söylüyo, seç bakalım: peygamberimize mi yoksa nursiyemi inancaksın kader konusunda * kursat: davetet . . . albatros: bana öyle geliyo kursat: haksızlık ediyon kursat: süper ya
-
said nursinin hataları
*** dedi: “not: peygamberimiz evet bu konuyu araştırmayın düşünmeyin dedi ama bir sor bakalım niye böle de ha cevap veriyim: çünkü o yüzlerce hadiste allahın bize zorla günah işlettiğini demişti.” size bazı sorularım olacak cevap verirseniz sevinirim. 1.Peygamber efendimizin "Allah bize zorla günah işlettiriyor" dediği hadislerden birkaç örnek verebilir misiniz? _cevap: 4795 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kul, hayrıyla, şerriyle kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz." Tirmizi, Kader 10, 2145. *** 4796 - Ubâde İbnu's-Sâmit radıyallahu anh oğluna ölümü sırasında demiştir ki: "Oğulcuğum, başına gelecek olan şeyin asla atlatılamayacağını, kaçırdıklarını da yakalayamayacağını bilmedikçe sen, imannın hakikatının tadını asla bulamazsın. Zira ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir. Kalemi yarattı ve: "Kıyamete kadar olacak şeylerin miktarlarını yaz!" dedi." "Oğulcuğum, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan şunu da işittim: "Kim bu inanç dışında olarak ölürse benden değildir." Ebu Davud, Sünnet 17, (4700); Tirmizi, Kader 17, (2156). *** KADERLE AMEL 4797 - İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve: "Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben: "Hayır, ey Allah'ın Resûlü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine sağ elindekini göstererek: "Bu Rabbülâlemin'den (gelmiş) bir kitaptır. İçerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. Hiç değişmeden ebedi olarak sabit kalır" buyurdular. Sonra sol elindekini göstererek: "Bu da Rabbülâlemin'den bir kitaptır. Bunun içinde de ateş ehlinin isimleri, onların atalarının isimleri ve kabilelerinin isimleri vardır. En sonda da icmâllerini yapmıştır. Bunlara asla ne ziyade yapılır, ne de eksiltmeye yer verilir!" buyurdular. Ashabı sordu: "Öyleyse ey Allah'ın Resûlü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş, yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (bir daha yapma gayreti de niye)?" Resûlullah şu cevabı verdi: "Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!" Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, sonra elindeki kitapları atıp, elleriyle işaret ederek dedi ki: "Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik, birkısmı da cehennemliktir." Tirmizi, Kader 8, (2142). *** 4798 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz bir cenaze vesilesiyle Baki'u'l-Ğarkad'da idik. Derken yanımıza Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çıkageldi ve oturdu. Biz de etrafında (halka yapıp) oturduk. Elinde bir çubuk vardı. Çubuğuyla yere birşeyler çizmeye başladı. Sonra: "Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennemdeki yeri yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat: "Ey Allah'ın Resûlü, dedi. Öyleyse hakkımızda yazılana itimad edip ona dayanmayalım mı?" "Çalışın, buyurdular. Herkes kendisi için yaratılmış olana erecektir. Cennetlik olanlar, saadet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır. Şekâvet ehli olanlar da şekâvet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır!" Sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız" (Leyl 5-7). Buhari, Tefsir, Leyl, Cenaiz 83, Edeb 120, Kader 4, Tevhid 54; Müslim, Kader 6, (2647); Ebu Davud, Sünnet 17, (4694); Tirmizi, Kader 3, (2137), Tefsir, Leyl, (3341). *** 4799 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Süraka İbnu Malik İbnu Cu'şem radıyallahu anh gelerek sordu: "Ey Allah'ın Resûlü! Bize dinimizi açıkla. Sanki yeni yaratılmış gibiyiz. Şimdi amel ne husustadır: Kalemlerin kuruduğu, miktarların kesinleştiği şeylerde mi, yoksa istikbale ait şeylerde mi çalışacağız?" "Hayır (istikbale ait şeylerde değil). Bilakis kalemlerin kuruduğu, miktarların cereyan ettiği (kesinleştiği) hususta!" buyurdular. Sürâka tekrar: "Öyleyse niye amel edelim (boşa zahmet çekelim)?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Çalışın! Herkes yaratıldığı şeye erecektir! Herkes, (yazıldığı) ameliyle amil olacaktır!" buyurdular." Müslim, Kader 8, (2648). *** 4800 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Sâdık ve Masdûk olan Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde cem olur. Sonra bu kadar müddetle "alaka" olur. Sonra bu kadar müddette "mudga" olur. Sonra Allah bir meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra ona ruh üflenir. Kendinden başka ilah olmayan zâta yemin olsun, sizden biri, (hayatı boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle cennet arasında bir zirâlık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve cehennem ehlinin ameliyle amel ederek cehenneme girer. Aynı şekilde sizden biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin amelini işler. Kendisiyle cehennem arasında bir ziralık mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar ve cennet ehlinin amelini işleyerek cennete girer." Buhari, Kader 1, Bed'ü'l-Halk 6, Enbiya 1, Tevhid 28; Müslim, Kader 1, (2643); Ebu Davud, Sünnet 17, (4708); Tirmizi, Kader 4, (2138). Rezin şu ziyadede bulundu: "(Resûlullah) şunu da buyurdular: "Nutfe düştü mü, kırk gün rahimde uçar. Sonra kırk günde alaka olur. Sonra kırkgünde mudga olur. Bir nefis olarak yaratılma safhasına gelince, Allah onu tasfir edecek (şekillendirecek) bir melek gönderir. Melek iki parmağının arasında toprak olduğu halde gelir. Onu mudgaya karıştırır. Sonra onu yoğurur, sonra da emredildiği üzere onu tasvir eder." *** 4801 - Âmr İbnu Vasıla anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes'ûd radıyallahu anh'ı dinledim. Demişti ki: "Şakî, annesinin karnında iken şaki olandır. Said de başkasından ibret alandır." (Bunu işittikten sonra) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabından Huzeyfe denen zata uğradı ve İbnu Mes'ud'un söylediğini anlattı ve sordu: "Kişi amelsiz nasıl şakî olur?" Huzeyfe radıyallahu anh: "Buna hayret mi ediyorsun? Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:" "Nutfenin (rahme düşmesinden sonra) kırkiki gece geçti mi, Allah ona bir melek gönderir (ve onun vasıtasıyla) nutfeyi şekillendirir; işitmesini, görmesini, derisini, etini, kemiğini yaratır. Sonra melek sorar: "Ey Rabbim! Bu erkek mi, dişi mi?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Sonra sorar: "Ey Rabbim! Eceli nedir?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Tekrar sorar: "Ey Rabbim! Rızkı nedir?" Rabbin dilediğini hükmeder, melek de yazar. Sonra melek elinde sahife olduğu halde çıkar. Artık buna ne bir şey ilave eder ne de eksilir." Müslim, Kader 3, (2645). *** 4802 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) aramızda doğrulup: "(Hastalık nev'inden) hiçbir şey hiçbir şeye sirayet etmez!" buyurmuşlardı ki bir bedevi: "Ey Allah'ın Resûlü! Nasıl olur? Bir deve sürüsüne, kuyruğu ile haşefesini uyuzlamış bir deve gelince hepsini uyuzlu yapar!" dedi. Aleyhissalatu vesselâm: "Pekalâ, birincisini kim uyuzladı? Ne sirayet, ne safer (inancınızda hakikat) vardır. Şurası muhakkak ki, Allah her nefsi yaratmış, onun hayatını, ölümünü, rızkını ve uğrayacağı musibetlerini yazmıştır." Tirmizi, Kader 9, (2144). *** 4803 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): "Allah Teâla hazretleri bir kulun hayrını diledi mi onu istimal eder!" buyurmuştu. Kendisine: "Onu nasıl istimal eder?" diye soruldu. "Ölümden önce salih amel işlemede muvaffak kılar!" buyurdu." Tirmizi, Kader 8, (2134). *** 4804 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kişi vardır, uzun müddet cennet ehlinin amelini işler, sonra da ameli cehennem ehlinin ameliyle hitam bulur. Yine kişi vardır, uzun müddet cehennem ehlinin ameliyle amel eder de sonunda cennet ehlinin ameliyle hitam bulur." Müslim, Kader 11, (2651). *** 4805 - İbnu Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah (cin ve ins dahil) mahlukatını bir karanlık içinde yarattı. Sonra üzerlerine kendi nurundan serpti. Bu nur, kimlere isabet ettiyse hidayeti buldular, kimlere de isabet etmediyse sapıttılar. Bu sebeple diyorum ki: "Kalem, Allah Teâla'nın ilmi hususunda Tirmizi, İman 18, (2644). kurumuştur." *** KADERE RIZA 4806 - Sa'd İbnu Ebî Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ademoğlunun saadet (sebepleri)nden biri de Allah Teâla'nın hükmettiğine rıza göstermesidir. Şekâvet (sebepleri)nden biri de Allah Teâla'ya istihareyi terketmesidir. Keza şekâvet (sebepleri) nden bir diğeri de Allah'ın hükmettiğine razı olmamasıdır." Tirmizî, Kader 15, (2152). *** 4807 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kuvvetli mü'min, Allah nazarında zayıf mü'minden daha sevgili ve daha hayırlıdır. Aslında her ikisinde de bir hayır vardır. Sana faydalı olan şeye karşı gayret göster. Allah'tan yardım dile, acz izhar etme. Bir musibet başına gelirse: "Eğer şöyle yapsaydım bu başıma gelmezdi!" deme. "Allah takdir etmiştir. Onun dilediği olur!" de! Zira "eğer" kelimesi şeytan işine kapı açar." Müslim, Kader 34, (2664). *** ÇOCUKLARIN HÜKMÜ 4808 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Bir çocuk ölmüştü. Ben: "Ne mutlu ona! Cennet kuşlarından bir kuş oldu!" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm: "Sen Allah'ın cenneti de cehennemi de yarattığını, beriki için de öteki için de ahali yarattığını bilmiyor musun?" buyurdular." Müslim, Kader 30, (2662); Nesâi, Cenaiz 58, (4, 57); Ebu Davud, Sünnet 18, (4713). KADERİYE'NİN ZEMMİ 4812 - Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Her ümmetin mecusileri vardır. Bu ümmetin mecusileri "kader yoktur!" diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse cenazelerinde hazır bulunmayın. Onlardan kim hastalanırsa ona ziyarette bulunmayın. Onlar Deccal bölüğüdür. Onları Deccal'e ilhak etmek Allah üzerine bir haktır." Ebu Davud, Sünnet 17, (4692). *** 4813 - Ebu Davud'un İbnu Ömer'den gelen merfu bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur: "Kaderiye fırkası, bu ümmetin mecusileridir. Eğer hastalanırlarsa ziyaret etmeyin, ölürlerse cenazelerine katılmayın." Ebu Davud, Sünnet 17, (4691). *** 4815 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ümmetimde iki sınıf vardır ki, onların İslâm'dan nasipleri yoktur: Mürcie ve Kaderiye." Tirmizi, Kader 13. (2150). *** 4816 - Nafi rahimehullah anlatıyor: "Bir adam İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya gelerek: "Falan kimse sana selam ediyor!" diyerek, Şamlı birisinden selam getirdi. İbnu Ömer radıyallahu anhüma: "Bana ulaştığına göre, o kimse kaderi inkâr ediyormuş. Eğer o böyle bir bid'a fikre saplandı ise, sakın ona benden selam söyleme! Zira ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim: "Bu ümmette hasf (yere batırma), mesh (suret değişmesi) (ve kazf= (taş yağması) olacak. Bu musibetler kaderi inkâr edenlere gelecek." Ebu Davud, Sünnet 7, (4613); Tirmizi, Kader 7, (2153, 2154). *** 4817 - İbnu Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah mahlukatın miktarlarını, semâvât ve Arzı yaratmazdan ellibin sene evvel, Arşı da su üzerinde iken yazdı." Müslim, Kader 16, (2653); Tirmizi, Kader 18, (2157), 4818 - Ebu Azze anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah bir kulunun bir memlekette ölmesini takdir etti mi, onu oraya -veya orada bulunan bir şeye dedi- muhtaç kılar." Tirmizi, Kader 11, (2148). “hür değiliz demişti, ve kesti attı yani fazla izah yapmadı yani akli deliller getirmedi bu konuda yani, "önceden biliyordu allah ne yapacağımızı o bakımdan hür değiliz" gibi konuşmadı ve şunu biliyordu ki bu konuda çok konuşulursa insanlar kaderi hızlı bir şekilde inkara sürüklenecekler.” 2.eğer hür değiliz demişse, sizin vardığınız "Allah bize zorla günah işlettiriyor" kanısı saçma olmaz mı? yani peygamberimiz "haşa" "Allah bize zorla günah işlettiriyor" demişse,bu özgürlüğü nerden bulmuş? _cevap: özgürlüğü bulmadı ona bunu Allah söyletti zaten. ”bunu tahmin ettiğinden dolayı hayır (iyilik) ve şerrin (kötülük) allahtan geldiği inancını dedi ve gerisini pek kurcalamayın dedi. ama şimdi işler tersine döndü. neden mi? çünkü yüzyıllardır peygamberimizin dediğinin tersi istikamette bir kader inancı anlatılıyor ve onun anlattığı inanca yani hür olmadığımız şeklindeki inanca piyasadaki kader ile ilgili yazılan kitapların tamamına yakınında hakaretler yapmur gibi boşaltılıyor. özgür iradeyi savunuyor bunlar. hayır ve şerrin allahtan geldiğini inkar ediyorlar.” 3.hayır ve şer Allah tandır.sizin kastettiğiniz hayır ve şer ne oluyor? _cevap: hayır iyilik demektir şer ise kötülük demektir kelime anlamı budur. Yani namaz kılmak iyilik zina yapmak kötülüktür. o halde zina yapmak da Allahtan olmalıdır ama bu, çok kişi tarafından inkar edildiği halde bunlar hayır ve şer allahtandır demeye devam ederler. ”ve hala utanmadan amentu'ya inandıklarını iddia ediyor bunlar. laf oyunları yapıyorlar, ve bizi laf oyunu yapmakla itham etmekten çekinmiyorlar. senin gibilerde fazla araştırmayınca ne oluyor? hoop onlara rahatça inanıyorsunuz. ben evet ben size yardım etmek isteyene karşı "sen şöylesin, sen böylesin" demekten başka bir şey diyemiyorsunuz.” 4. Allah'ı zorba kılmak neyin nesi? Allah'ı zorla günah işlettirmekle itham ediyorsunuz da, Onun merhametinden neden bahsetmiyorsunuz? _ çünkü merhametli değildir. Merhamet duygudur allahta duygu olmaz. Zaten bu kötülükleri kullarının başına veren kendisidir, bir de bu duruma merhamet etmesi saçma olur zira bunu zaten kendi yaptırıyor. 5.siz bize yardım etmek istiyorsunuz, Allah bunu size zorla mı yaptırıyor? _cevap: evet 6.yoksa; siz evet siz bize yardım etmek isteyen zat, peygamberimizin" size göre açıklayamadığını " siz yaparak ondan üstün bir makamda olduğunuzu mu iddia ediyorsunuz? _cevap: sen galiba dediklerimi tam anlamadın. Ben ne dedim, o yanıldı ve bu itikadi bir hataydı ve sonu küfr oldu, ben kendimi müslüman olarak görüyorum. 7.YÜCE RAB sizi, bize yol gösterici olarak mı gönderdi? yoksa size vahy mi geldi? "HAŞA" _ cevap: bana vahiy gelmedi ben sadece araştırmalarımı sizle paylaştım *** dedi: Ya da "Galü bela" toplantısına "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye seslenen Allah değil midir? _cevap: bak şöyle oldu, bu seslenen allah değildi. ya neydi? şuydu: bu olay da ( eğer sembolik değilse)onların duyacağı bir ses yaratıldı, bu yaratmada elbette ki, yaratma sıfaatıyla olmadı; ilmiyle oldu ve mecazen allah dedi ifadeleri geçiyor kuranda, yine musa ile diyalog anlantılıyor ya, kurada hani, "ayakkabılarını çıkar sen kutsal vadi tuvadasın" diye, burada bu sesi yaratıyor o mekan da musanın duyacağı şekilde ve mecazen "allah musayla konuştu" ifadesi kullanılıyor yani. ( sanki ordaymışım gibi anlatıyom dimi) dedi:Musa'ya seslenen ve görünen Allah ise bu kudretini göstermez mi? _ cevap: zaten musa O'nu görmedi ki, ve O'nu görmek istemekle küfre girdi ( çünkü her görünen şey bir yönde olmalı dolayısıyla mekanda olmalı yani cisim olmalıdır. dolayısıyla musa allahı cisim olarak düşündü ve küfre gitti ), ve küfre girmesine rağmen ayetlerde geçen diyalogta küfre girdiği halde ona bu yanlışı anlatılmadı ve vahy devam etti; bu ise allahın onu saptırmasıdır, peygamberimizi saptırdığı gibi onu da saptırdı. 8.gerçektan ordaymış gibi anlatıyorsunuz, orada bulundunuz mu? _ cevap: hayır bulunmadım. 9.Allah peygamberleri saptırdıysa "HAŞA" peygamberlerde yol gösterici olarak bizi saptırmış mıdır? _ cevap: elbette 10.siz "kendi deyiminizle" gerçekleri yansıttığınıza göre; ALLAH kendisini deşifre etmeniz için sizi mi yaratmıştır? _ cevap: allah bunları isteyerek yada istemeyerek yapmadı. İstemesi yoktur, zorunlu olarak yaptı, yapmak zorundaydı, zira ilmi böyle idi. Yani benim varlığa geleceğimi ezeli olarak bilmekteydi ve bunu kendisi de değiştiremezdi, aksi halde cahil olması icap edecekti. ”peygamberimiz allahı insan gibi tanıtmıştı bize hatırlarsanız, şekilli şemalli hani.bu konu da yüzlerce hadis mevcuttur.” 11.hangi hadisler? örnek verir misiniz? _cevap: *** Bugün size anlatacaklarım acayip, şunu söyleyeyim ki, çok kişi zaten bu işi anlamazda anlayanlarda geçiştirirler. Yıllarca ben de içimde sakladım, sindirdim ama evet bugün birden koptu içimde fırtına. Yani ben bunları söylüyorum ama bu da yıllarca içimde biriken şeylerdendir. Konu son peygamberin imanı meselesi. Nedir bu iş? Şudur: Eğer baktıysanız Allah’ı anlatan hadislere, şunu görürsünüz: "Antropomorfizm" yani insan biçimci bir ilah anlatımı vardır. Bu rivayetlerde Allah’ın bir cismi ve şekli varmış gibi anlatıldığını görürsünüz. Örnek olarak bir kısmını vereyim: _“Ben gökte olanın emini (güvendiği) olduğum halde, hala siz bana güvenmiyor musunuz!” (Buhari no: 3344, Müslim no: 1063) _”Rabbimiz, (her) gecenin son üçte biri (son üçte birlik bölümü) kaldığı zaman dünya göğüne iner ve şöyle der: “Yok mu bana dua eden? Duasını kabul edeyim. Yok mu benden bir şey isteyen? İstediğini ona vereyim. Yok mu benden bağışlanma dileyen? Onu bağışlayayım.” (Buhari no: 1145, Müslim no: 758) _”Yazıklar olsun sana! Allah’tan kullarından herhangi birine şefaat etmesi istenilemez. Allahın şanı bundan daha yücedir. Yazıklar olsun sana! Sen Allah’ın (büyüklüğünün ve yüceliğinin) ne olduğunu bilir misin? Muhakkak O’nun Arş’ı göklerinin (bazı rivayetlerde: ve yerlerinin) üstündedir. (Allah’ın Arş’ı) aynen şöyledir: (Resulullah bu sırada) parmaklarıyla işaret ederek (şöyle dedi): Tıpkı bir kubbe gibidir. Ve o Arş’ın bir (deve) palanının (semerinin) binicisinin (ağırlığı) nedeniyle gıcırdaması gibi bir gıcırdaması vardır.” (Ebu Davud, no:4726) _”(Allahım!) Senden, yüzüne bakma lezzetini ve seninle buluşma şevkini (arzusunu) bana lutfetmeni diliyorum.” (Ahmed 5/191, Nesai 3/54-55) _”Allah’ın eli öyle doludur ki gece gündüz ondan (bağışlar ve nimetler) devamlı akar. Siz, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığından beri (eliyle) infak ettiği (verdiği) şeyleri gördünüz mü? (düşündünüz mü?) Çünkü bütün bu verdikleri bile O’nun sağ elindekileri hiçbir şekilde eksiltememiştir.” (Buhari no:4684, Müslim no:993) _”Muhakkak adil olanlar (kıyamet günü) Rahman Azze ve Celle’nin sağında nurdan minberler üzerinde olacaklardır. Rahman’ın her iki eli de sağdır.” (Müslim no:1827, Nesai 8/221-222) _ “Ademoğullarının kalplerinin hepsi Rahman’ın parmaklarından iki parmak arasında tek bir kalp gibidir. Onları dilediği gibi çevirir.” (Ahmed 2/168-173, Müslim no: 2654) _ “Kıyamet günü Allah yeri avucuna alır, gökleri de sağ elinde dürer (katlar) sonra da şöyle der: ‘Mülkün sahibi melik (hükümdar) benim! Hani yeryüzünün hükümdarları nerede?” (Buhari no: 4812, Müslim no: 2787) _ “Yahudi bir adam peygamber’e gelir ve şöyle der: “Ey Muhammed! (Başka bir rivayette Ey Eba’l-Kasım!) Kuşkusuz Allah kıyamet günü gökleri bir parmağına, yedi kat yeri bir parmağına, dağları bir parmağına, ağaçları bir parmağına ve yaratıkları bir parmağına alır, sonra şöyle der : ’Bugün melik (padişah) benim.’ Bunun üzerine Resulullah (bir rivayette Yahudi’nin bu sözünü beğendiği ve tasdik ettiği için) ön dişleri görünecek şekilde gülümsemiş sonra da: ‘Onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yeryüzü bütünüyle O’nun avucundadır, göklerde sağ elinde dürülmüş olacaktır.’ (Zümer 67) ayetini okumuştur.” (Buhari no:4811, Müslim no: 2786) _ “Hiçbir peygamber gönderilmiş olmasın ki (diğer bir rivayette Allah hiçbir peygamber göndermiş olmasın ki) o ümmetini, bir gözü kör (şaşı) olan yalancı Deccal’e karşı uyarmış olmasın. Dikkat edin gerçek şu ki, Deccal’in bir gözü kördür (şaşıdır). Şüphesiz Rabbiniz kör (şaşı) değildir. Deccal’in iki gözü arasında kafir yazlıdır.” Müslim de hadisin devamında şöyle bir ek vardır: “Sonra onu heceleyerek söyledi: KFR (yani kafir); onu her müslüman okur.” (Buhari no:7131, Müslim no:2933) _ “(Rabbimiz) daralmış, ümitsiz düşmüş halinize bakar” (Ahmed 4/12, İbn Mace no:181) _ “Kuşkusuz Allah Azze ve Celle uyumaz. Zaten uyuması da gerekmez. Mizanı (diğer bir rivayette adaleti) indirir ve kaldırır. Gündüzün amelinden önce gecenin ameli, gecenin amelinden önce de gündüzün ameli O’na yükseltilir (kaldırılır). O’nun örtüsü (perdesi) nurdur (Ebu Bekr’in rivayetinde perdesi ateştir). Onu bir açıverse yüzünün nurları, yaratıklarından gözünün erdiği (iliştiği) her şeyi yakar kavurur.” (Müslim no:179, İbn Mace no:195) _”Rabbimi (uykuda) en güzel surette gördüm... Ve Rabbimin avucunu, iki omuzumun (kürek kemiğimin) arasına koyduğunu gördüm. Öyle ki gönlümde (kalbimde) O’nun parmak uçlarının (diğer bir rivayette elinin) soğukluğunu hissettim.” (Ahmed 5/243, Tirmizi no:3235) Ancak bilin ki hadis kaynakların da belki yüzlercesi var ve bir kısmı da kütübü sitte( altı kitap) denen hadis kitaplarında ve yine bir kısmı da Buhari, Müslimin rivayetleridir. Böyle insan biçimci hadisler çok var. Mesela Allahın görülmesi ile ilgili rivayet var ki Buhari ve Müslim rivayet etmiş. Hatta o rivayette güneşin görüldüğü gibi apaçık şekilde Allah’ın görüleceği anlatılıyor. Bakın şimdi problemlere: Hal böyle olunca zaten piyasadaki kitapların tamamına yakını Allah’ı insan şeklinde kabul edenlere veya “Allah’ın şekli var” diyenlere ya da Allah’ı bir cisim gibi düşünenlere yani “Allah bir yerde ya da yöndedir” diyenlere, bu kitapların neredeyse tamamı kafir der. Hal böyle olunca şimdi bunları yani bu rivayetleri yorumlayanlar iki kısma ayrıldılar. Bir kısmı bu rivayetleri toptan reddettiler. Mesela Mutezile, Cehmiyye ve filozoflar gibi; yani "Resulullah böyle şey demez, bu rivayetler tümüyle uydurmadır" dediler. Bu kişilerin ikinci kısmı ise bu rivayetleri reddetmediler (Eş’ariler ve Maturidiler) ya da edemediler; hani Buhari, Müslim rivayet ediyor ya; bu sefer ne yaptılar? Şunu yaptılar: "Resulullah böyle söyledi ama bu sözler ile zahiri yani dış görünüşünü kasdetmedi" dediler ve bu rivayetleri uygun şekilde yorumlamaya giriştiler yani te’vil ettiler. Şimdi sorum size: Sizce Allah’ı cisim olarak düşünmek, şekli var demek, hareket eder demek (her hareket eden bir mekandadır, zira hareket bir mekandan diğer mekana olur) ve böyle inanmak kafirlik midir? Herhalde çoğunuz bu soruya “evet” dersiniz. Lakin bir sorun var; eğer siz bu rivayetleri reddetmezseniz, iki şık var: “Resulullah bu rivayet edilenlerin zahirini kasdetti yani Allah’ın cisim olduğuna inanarak ve Allah’ın eli vardır, gözü vardır, yüzü vardır şeklinde itikad etti” ya da “evet böyle söyledi ama dış görünüşünü değil başka manaları kasdetti yani mecazen böyle ifadeler kullandı" diyeceksiniz. Ama eğer siz: "Evet o, bunları söyledi ama mecazi olarak söyledi" derseniz, ben de size soruyorum: Ama bu insanların çoğunluğu bu rivayetleri görünce, duyunca nasıl bir Allah inancı içinde olurlar? Ben söyleyeyim: Ekseri insanlar bu hadislerde anlatılan rivayetleri dinlediklerinde, çoğunluğu anlatımın zahirine yani dış görünüşüne bakar ve öylece inanırlar. Siz "Resulu Ekrem evet öyle söyledi ama başka mana kasdetti" derseniz; halbuki insanların çoğunluğu bu rivayetleri dinlediklerinde Allahın bir şekli olduğunu ve Allahın cisim olduğunu düşünür. O halde böyle söylemek insanların çoğunluğunun küfre düşmesine sebep olmuyor mu? Bu da düşünülmesi gereken bir inceliktir. Bu durum görmezden gelinecek bir durum mudur? Size açıkça soruyorum: Eğer Resulullah, bu rivayetleri söylemişse ve söylediği gibi inanmışsa yani zahirini kasdetmişse, Allah’ın bir cisim gibi olduğuna inanarak söylemişse, soruyorum onu da (Resulullah) tekfir eder misiniz? ( kafirdir dermisiniz?) Eğer demezseniz, tarihte çıkmış gruplar vardır. Mesela "Müşebbihe, Mücessime" bunlar da bu rivayetlerin zahirine (dış görünüşlerine) bakarak Allah’ı cisim kabul etmişlerdir. Hatta içlerinde bazıları “Allah’ın eti, kanı, organları vardır” demişlerdir. O halde bunlarıda mı tekfir etmeyeceksiniz? Ben görüşümü şöyle bildireyim: Eğer resulullah bu sözleri Allah’ın cisim olduğuna inanarak söylemişse “kafirdir” derim. Eğer mecazi manada söylemişse, bu da uygun olmayan bir davranıştır. Zira bir çok insan bu lafların zahirine bakar ve öylece inanır. Dolayısıyla insanların küfre düşmesine sebep olur ki, bu davranışta bence küfürdür. Dediğim gibi eğer bu rivayetleri söylemişse durum dediğim gibidir. Ama bu rivayetler yalansa, yani böyle sözler söylememişse durum başkalık arzeder. “ bunu kimse anlatmadı açık açık. şimdiye dek. bu da benden hadi...” dedi: "Bana kulluk etsinler diye yarattım" ya da "Ben bir hazine idim , bilinsin-görülsün istedim" bunlar bir amaç ifade etmiyorsa , yalan öyleyse.. _ cevap: ikinci bahsettiğin uydurma hadis de diğeri ayettir, (zariyat 56) , soruyom peki kullarından kulluk etmeyenler var mı? var dimi. eğer amacı insan ve cinlerin kulluk etmesi olsaydı, o halde allah amacına ulaşamamış olmaz mıydı acaba ne dersin? 12.söylemek istediğiniz ne dir?açıkca yazarmısınız? _cevap: Allah hiçbir şeyi amaç edinmiş değildir. *amaç derken kastetdiğiniz ne dir? Cevap: bir şeyi elde etmek, mesela birinin doktor olmak istemesi gibi *ulaşamamış derken kastetdiğiniz ne dir? Cevp: bahsi geçen ayetin zahirinden Allahın kullarının ibadet etmelerini amaç edindiği gibi mana çıkaranları ilzam yani susturmak için bir sorudur bu. *bu ikisini soru olarak mı algılamalıyım? Yoksa yönlendirmeli soru olarak mı? Cevap: yönlendirmeli soru. dedi: Bunları reddetmek , peygamberleri ve kitapları da reddetmek demektir. _ cevap: peygamberleri reddetmiyorum, neden mi? "peygamber" sözcüğü farsçadır ve manası "haberci" demektir. zaten "nebi" de arapça "haberci" demektir . yani ne oluyo çaktın mı? şu oluyo: yani bu habercilerin ille de müslüman olması gerekmiyor demektir. ( zaten bunu kabul etmek var ya insanın önünü açıyor. 13.müslüman bu kelimenin anlamı ne dir? Cevap: teslim olan 14.size göre hangi peygamberler Müslüman değildir? Cevap: bence tamamına yakını ilmi anlamda. aksi halde zincirleniyor adam, ilerleme pek olmuyor. çünkü acayip hadisler var, bakıyosun ki; buhari, müslim rivayet etmiş! yani hop diye inkar edemezsin, apışıp kalıyor adam. bu düşünce kabul edilince önün açık demektir, araştır, korkma yaaaaaaaaaaaaaaaaa..) dolayısıyla hem peygamberlerin hata yaptığını, icabında küfre girdiğini kabul edip hem de onları peygamberliğini kabul etmek bu yönüyle çelişki teşkil etmiyor. 15.söylemek istediğiniz inkarcı olduğunuzmudur? Cevap: hayır inanırım, namaz da kılarım 16.peygamberlerin küfre girdiğini yazmışsınız.hem küfre girip hem nasıl peygamber oluyorlar? Cevap: oluyomuş demek ki; peygamber haberci demektir, bize haber vermediler mi? Verdiler. Bak oluyormuş demek ki.. 17.”haşa” peygamberlere kafir mi diyorsunuz? Cevap: tamamına yakınına 18.küfür ne demektir? Cevep: inkar ve üzerini örtmek demektir. Yani gerçeklerin üzerini.. kitaplara inanmaya gelince hem kabul ediyorum hem de baktım akli delile zıt görüyom, diyorum ki: allah kularını saptırıyor bu ayet ile diyorum ve işin içinden çıkıyorum. imtihan etmek, arşa istiva yani oturma, irade, görme, duyma ifade eden ayetler mesela; tevil edebildiğimi ediyorum, yani başka mana verebildiğimi veriyorum, baktım veremiyorum "allah saptırıyor bu ayetle kullarını" deyip çıkıyorum işin içinden; 19.zincirlarinizi kırdığınızı, ilerlediğinizi, önünüzün açıldığını ima etmişsiniz. böyle ufku geniş bir insana “baktım anlam veremiyorum …………… deyip çıkıyorum işin içinden” böyle bir cümle yakışır mı? Cevap: başka çare yok ki? sen kuranı herhalde daha tanıyamamışsın..
-
insanın özgür iradesi yoktur
dedi: Bir şey daha Ateizme göre herşeyin bir sebebi yoktur. Mesela materyalist felsefeye göre madde ezelidir ve sebepsizce vardır. _ cevap: elbette bu kadar basit değil! siz ezeli madde dediğiniz de ne kasdedildiğini düşünüyorsunuz acaba? heyula mı? "heyula" şekilsiz madde demek olur ki onu aristo dedi. oysa materyalzmde madde ezeli dendi ama bununla tek birmadde kasdedilmedi. şu kasdedildi. madde ezelidir yani şu günümüzden geçmişe doğru silsile olarak geri gidilirse bu silsilenin başlangıcına ulaşılamaz. yani bu silsile başlangıçsızdır,sonsuzdur derler ve bunu anlatmak için de madde ezelidir derler. yoksa aristonun dediği gibi değil. ve yine ateizme göre sebepsiz bir şey meydana gelmez ve bu determinizmi beraberinde getirir. ben zaten determinist değilim, bu determinizmin dolayısıyla ateizmin ne noktalara vardığını size anlatıyorum
-
ateistlerekarşı dev delil
çok etkilendim. detaylı yanıt vereceğim bu şahıs farklı demek dedlklerimi ciddiye alanlarda var vay be pek gale alınmadığımı düşünüyordum. ayyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy farklılık olsun
-
said nursinin hataları
kafama bişe dank etti: ben bu hür irade inancını araştırdım ama son dönemde şunu anladım ki : bu ateistlere bu delili kullanıp onları şaşırtıp dumura uğratma olayı. bunu yapcacağım: iyi bi delil size; hem allaha inandığını söyleyen hem de ataeist olduğunu söyleyenlere karşı bir dumura uğratma delili bu yani özgür iradesi olduğunu savunuyor ya çoğunluğu, onlara dumur yapcam! *** ateistlere karşı bu : soru: tercih ettiricisiz tercih olur mu, olmaz mı? "olur" derse, o halde sebepsiz bir olay kabul etmiş olmadın mı? "evet oldum" derse, halbuki ateizm bunu kabul etmez. ateizme göre her olayın mutlaka meydana getirici bir sebebi vardır. _eğer "olmaz" derse, bir ile bin arasında seçtiğin üç rakam hususunda sana bu tercihleri yaptıran nedir o halde? "geçmişteki olaylar" demesi gerekecek ki, bu da sonra anlatacağım "determinizm" olur ve ilzam yani susturulur. _ bu da allaha inandığını söyleyen, hür iradeyi savunana karşı delil: soru: tercih ettiricisiz tercih olur mu, olmaz mı? "olur" derse, o halde sebepsiz bir olay kabul etmiş olmadın mı? "evet oldum" derse, madem öyle neden alemin de ( allahtan başka herşey )sebepsiz olarak meydana geldiğini kabul etmedin ve bunun sebebinin allah olduğunu söyledin? zira alem bütün olayların hepsidir; bir olay ile bütün olaylar olay olma olarak birdir. neden bir olay için sebepsiz deyip diğer olaylar sebeplidir dedin. bu farkı neye dayanarak yaptın? _eğer "olmaz" derse, tuttuğun rakamlar hususunda sana bu tercihleri yaptıran nedir o halde? "allah" derse cebr olur ( yani hür iradesi olmadığını kabul etmiş saylır), "geçmişteki olaylar" derse ilzam yani susturulur. ** determinizmi anlatacam dediydim ya, eskiden "ateizmin bilinmeyen yönü determizm" diye başlık açmıştım, ordakini aynen yazıyım ya okey mi? hadi ama size araştırın ha; ansiklopedide vardır, bak determinizm veya belirlenimcilik diye, ya ne günlere kaldık, ateistlere ateistliği öğretiyoz yaaa... gülme işareti _ determinizm belirlenimcilik demektir yani özgür irade yoktur kainatta demektir .siz bunu bir araştırın ben biraz anlatayım. sebep sonucunu zorunlu kılar demektir ve ama o sebebi de meydana getiren başka bir sebep vardır diye inanılır. sebep sonuç ilişkisi herşeye şamildir yani kapsar denir. dolayısıyla geçmişe doğru sonsuza dek giden bir olaylar zincirinde öncekiler sonrakileri etkiler diye inanılır okey mi. ancak burada determinizm devreye giriyor. yani ufak tefek dediğiniz bir olay bir düşünce dahi sonrasında olan şeyleri etkiliyor. böyle bakıldığında 100 yıl önce birinin sokağa çıkması bakın olayları nasıl etkiliyor. adam sokağa çıkmak istedi yolda yürüyor görünüşte önemsiz denebilir ama yolda bir kız görüyor tanışıyor ve evleniyor çocukları oluyor gibi ya da yolda biriyle kavga ediyor öldürüyor hapise düşünüyor ya da öldürülüyor okey mi? yani ufak dediğiniz bir olay bakın olayları nereye taşıyor. işte determinizm şunu diyor. madem ki bizim hareketlerimiz ve düşüncelerimiz kendi kendinin sebebi olamaz mutlaka onu meydana getiren sebebe muhtaçtır. ancak o sebep de başka sebebe muhtaçtır ve böyle sonsuza kadar giden bir olaylar zinciri vardır. o halde diyor bu determinizm, hür irade yoktur. zira sizin hareketleriniz ve düşünceleriniz önceki sebepler silsilesinin bir sonucudur. . kısaca anlatmaya çalıştım. daha fazla detayı araştırın bulun. ansiklopedilerden determinizm konusunu araştırın. unutmayın muhakkak bir ateist: "ben determinist'im" demek zorundadır. eğer bunu demiyorsa o cahil cühalanın biridir. kendine göre bir anlayışı var demektir. şunu diyorum. madem ki sen bir ateistsin o halde hür iradem var deme. bilmiyorsan öğren. bakalım böyle bir anlayışla yani hür iradenin olmadığı inancıyla yaşamak nasıl bir duygu..... ÇAĞRI demiş ki: peki sokakta gördüğü kızla evlenip evlenemeyeceğine karar veren kendi hür iradesi değil mi? Bu zinciri sonuçta kendi hür iradesiyle seçtikleri oluşturuyor.Yazıdaki bu açığa ne diyeceksin peki? yav şunu dicem: zaten determinizmde sebepsiz olan bir olay kabul edilmez bu bi kere böyle okey mi? okey dersen devam ediyorum: madem ki sebepsiz olay olmuyor. o halde evlenip evlenmeyeceğine ilişkin kararının da bir sebebi olmalıdır. ancak bu sebebin de bir sebebi olmalıdır. görüldüğü gibi hangi olaydan, davranıştan, hareketten ve düşünceden , seçimden bahsedersen et. bu zincirin dışına çıkılmıyor. madem böyle. bu evlenip evlenmeme kararı da evvelden olan olaylarla belirleniyor demektir determinizme göre yani ateizme göre. bu kadar basittir. o bakımdan ididaa ediyorum ateist olduğunu söyleyenlerin tamamı na yakını bunu bilmezler. ne diyon sen ya ben istedi mi düşünürüm derler. bana kimse karışmaz derler. halbuki bu lafla öyle bir şey söylemiş oluyor ki haberi yoktur : söylediği ise şudur: benim düşüncelerim, seçimlerim hiç bir sebep olmadan meydana gelir demiş oluyor aslında : yani şunu söylemiş oluyor: bu düşünce kendi kendinin sebebidir demiş oluyor: bu ise zaten çok saçma bir şeydir. sorsan onlara : bir şey kendi kendinin sebebi olur mu? diye, yok ya olur mu öyle saçmalık derler . *** öncelikle şunu söyleyeyim ki, bu kadar kitap okudum bir tanesi bile ateizmin başlangıç kabul ettiğini söylemedi. böyle bişey yok. delilin yok. kendi aklınla söylediklerin delil olmaz. tekraklıyorum: determinizm yani belirlenimcilik ateizmin olmazsa olmazıdır. ateizm bundan ayrı düşünülemez. determinizmi kabul etmeyen ateistler zaten kafalarına göre giden şahıslardır, onları kimse delil, ölçü almaz. sen, zaten ateistler başlangıç kabul etmez. zaten başmagıç kabul etmemek için madde ezeli ve öncesiz derler. maddenin başlangıcını kabul edemezler. zira bu söylendiğinde, "o maddeyi ne başlattı" sorusu sorulur. bu soruya muhattap olmamak için başlangıcı reddederler. ateizm bu düşünce üzerine kurulmuştur. sen de diyorsun ki ateizmin tek dayandığı bu görüş olmadan da ateizm savunulur. olmaz böyle şey. zira bu dediğin sebepsiz bir eseri kabul etmek demektir. bunu ateistler kabul etmez. bu çok açıktır. yüzyıllardan beridir böyle anlatılır. bak demokritos'tan beri gelen bu atomculuk düşüncesi beraberinde determinizm anlayışını getirmiştir. yüzyıllardan beri bu böyle bilinir. senin dediğini diyen kimse yoktur. varsa da o da bilmez zaten. yani bana kitaplardan delil getirebilirmisin? oysa ben açıkça söylüyorum. istediğin kitaba bak. determinizm diye hepsi ateizm ile ilgili bir görüştür bu der. ve anlatırlar dediğim gibi, yani özgür iradenin olmadığını. bak mesela www.sifirforum.com forumunda determinizm başlığında ecsyast adlı biri şu yazıyı yazmış ve ateisttir. bak ne diyo: haa evet zaten öyle her olay bir sonrakinin sebebidir,bu açıdan hür olmadıgımızda aşikar da sen bi inanan olarak farklı birşeyemi inanıyon yani. hem hatırladıgım kadarıyla sende hür iradeyi reddeden biriydin inanan olarak. verdigin örnekle baban sokakta anneni görüp tanışmasaydı elbetteki sen olmayacaktın, tartışılacak birşeymi bu.. -bak bilen biliyomuş yaaaaaaaaa "BİZ NAPIYORUZ BİZE SUNULANLARLA SEÇİM YAPIYORUZ." dedin cevap: bu seçimlerin sebebi var mı? varsa onun sebebi var mı? demek ki bu seçimlerinde de hür değilsin. başka şeye tabisin. -- not: allaha sövenlere soruyom: bu sövmeleriniz , mevcut mu değil mi? mevcut demi. devam ediyom: bu mevcut başka bir mevcuttan mı meydana geldi yoksa yokluktan mı meydana geldi? "hiçten hiç birşey çıkmaz " akli delil gereğince bu mevcut başka bir mevcuttan çıkar demelisin. yani sen iraden de yine hür değilsin. çünkü bu davranışın senden önceki varlık tarafından yapılıyor. hani senin özgür iraden he....... biri dedi ki:"herşeye niye sebep arıyorsunuz. bir olay olabilir. biz bu olayı değerlendirip A deriz ama eminim ki aynı olay aynı şartlarda tekrar olsa bir B cevabı alınırdı. etkileşim herşeydir. ama kararı olaylar değil, biz veririz. karar verme eylemini hissederek gerçekleştiririz. esas olan budur. insan sebepsiz yere gülebiliyorsa sebep aramanın gereği yoktur." cevap:sebepsiz sonucu kabul edenleri kimse kabul etmez. eğer sen sebepsiz sonucu kabul ediyorsan, o vakit boş bir odada kendiliğinden bir buzdolabının olmasını da normal karşılaman gerekir. bunu normal karşılarsan seni normal karşılamazlar bide bu anlatılanlar ışığında ateaistlerin neyi savunmak zorunda olduklarını bir hatırlayalım dimi: _ işte size bir kıyakta benden! düşünce tarihinde böyle delil yok ha ona göre: ateistler bunu iyi değerlendirmelidirler, lamı cimi yok: kim ne derse desin bir gerçek var ki o da şu: ister teist ( allaha inanan )ister ateist( allaha inanmayan) olsun, hür iradeye yer yoktur. bu iki düşünce sisteminde. bunu bilmeyenler için konuşursak, kendi sorunu ve hatasıdır bu. bu kadar anlattım( dünya tarihinde bu konuyu benim kadar açıklayan da olmadı bak ona göre): bakın görün ateizmde, determinizm ( belirlenimcilik)vardır ve hür iradeye yer yoktur (ama ateistlerin tamamına yakını bu durumdan habersizdirler) teizmde ise allah önceden bilir olayları ve yine hür irade yoktur. bakmayın siz bunun dışında laf edenlere.. onlar ayakta rüya görüyor ( ilim dünyası bunları zaten adam yerine koymaz da onlar kendini adam sanır. iki santimetrekare dünyaları vardır, o kadar, dünyayı bundan ibaret sanırlar. ve kendilerini dinleyen insanları her zaman bulurlar bu onlara yeter. yüzlerce kitapta gördüklerim budur!: şimdi ateistlere şu soruyu soruyorum: bir ile bin arasında üç tane karşık sayı seçin; yani karışık, mesela adamın biri dedi ki: 55, 953 ve 512 bak şimdi bakkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk derim ki bu adama bak senin bu materyalist görüşüne göre, sen başka sayılar seçemezdin, bu üç sayıyı seçmek zorundaydın. çünkü determinizmde sen bu sayıları seçmek zorundaydın. çünkü bu görüşe göre önceki olaylar sonraki olayları belirler. yani önceki olaylar sonrakilerin sebebidir. onları varlığa getiren sebeptir. bu sefer ateist olduğunu söyleyen adam bas bas bağıracak ve "ne diyon sen ya, kafayımı yedin (bir de bu tip şahısların klasik bir tavrı vardır ki o da şudur: eğer karşısındakini bilgisiz görürse, buradan girer ve "sen cahilsin oku da gel" der. ama karşısındakini kendisinden bilgili görürse bu sefer de şunu der "sen okumuşsun ama karıştırmışsın!" ) elbette başka sayı da seçebilirdim, rakam mı yok, mal mısın nesin sen!" der. soruyorum: ateizme göre bundan başka rakam seçemezdin, önceki olaylar bu adamı zorladı diye inanılır, ateizmde dolayısıyla determinizmde. şimdi soruyorum: ateistlere, bak senin görüşüne göre böyle bu ama teizmi yani allahı kabul etse bu sefer de seni zorlayan allahın ilmi olduğuna inanmak gerekiyor. yani iki düşünce sistemi de sana hür irade vermiyor. şimdi seç bakalımmmmmmmmmmmmm hangisi sana daha mantıklı geliyor. ateizmde; eskiden olan olaylar mesela bin yıl önceki bir savaşta adamın birinin ok atması bile seni etkiliyor ve bu sayıları seçmende seni zorluyor. buna mı inanacaksın yoksa allahın bilmesinin seni zorladığına mı inanacaksın seç bakalım? bu delilin kıymetini bilin bak, kimse sana bunu sormadı, bu da benden bir kıyak yani sana. kararını ver! hangisi sana mantıklı geliyor? ona göre yani. ateistsen ateistlik böyle yani. öyle kafana göre "ben hem seçimlerimde hürüm, hem de ateistim ya.." dersen öle gidersin zaten.. ama dediklerim delilli laflardır. bu kıyamı da unutmayın yani.... - not: yani ateist bu örnekte bin yıl önceki bir adamın ok atmasının kendisinin bir ile bin arasında karşık olarak 100 rakam seçmesini etkilediğine inanmak ve kendisini zorladığına inanmak durumundadır inancı gereği. buna mı inanmak mantıklı yoksa önceden neyi seçeceğini allahın bilmesinin sonucu bir zorlanma altında olduğuna inanmak mı daha mantıklı hangisi seç bakalım... okun atılması mı seni zorladı heeeeeeeeeeeeeeee buna mı inanacan yaaaaaaaaaaaaaaa fıttırcan işte , ya allaha inancan ya fıttırcan
-
said nursinin hataları
bende senin tavrını normal görüyorum
-
ateistlerekarşı dev delil
not: peygamberimiz evet bu konuyu araştırmayın düşünmeyin dedi ama bir sor bakalım niye böle de ha cevap veriyim: çünkü o yüzlerce hadiste allahın bize zorla günah işlettiğini demişti. hür değiliz demişti, ve kesti attı yani fazla izah yapmadı yani akli deliller getirmedi bu konuda yani, "önceden biliyordu allah ne yapacağımızı o bakımdan hür değiliz" gibi konuşmadı ve şunu biliyordu ki bu konuda çok konuşulursa insanlar kaderi hızlı bir şekilde inkara sürüklenecekler. bunu tahmin ettiğinden dolayı hayır (iyilik) ve şerrin (kötülük) allahtan geldiği inancını dedi ve gerisini pek kurcalamayın dedi. ama şimdi işler tersine döndü. neden mi? çünkü yüzyıllardır peygamberimizin dediğinin tersi istikamette bir kader inancı anlatılıyor ve onun anlattığı inanca yani hür olmadığımız şeklindeki inanca piyasadaki kader ile ilgili yazılan kitapların tamamına yakınında hakaretler yapmur gibi boşaltılıyor. özgür iradeyi savunuyor bunlar. hayır ve şerrin allahtan geldiğini inkar ediyorlar. ve hala utanmadan amentu'ya inandıklarını iddia ediyor bunlar. laf oyunları yapıyorlar, ve bizi laf oyunu yapmakla itham etmekten çekinmiyorlar. senin gibilerde fazla araştırmayınca ne oluyor? hoop onlara rahatça inanıyorsunuz. ben evet ben size yardım etmek isteyene karşı "sen şöylesin, sen böylesin" demekten başka bir şey diyemiyorsunuz. *** dedi: Ya da "Galü bela" toplantısına "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye seslenen Allah değil midir? _cevap: bak şöyle oldu, bu seslenen allah değildi. ya neydi? şuydu: bu olay da ( eğer sembolik değilse)onların duyacağı bir ses yaratıldı, bu yaratmada elbette ki, yaratma sıfaatıyla olmadı; ilmiyle oldu ve mecazen allah dedi ifadeleri geçiyor kuranda, yine musa ile diyalog anlantılıyor ya, kurada hani, "ayakkabılarını çıkar sen kutsal vadi tuvadasın" diye, burada bu sesi yaratıyor o mekan da musanın duyacağı şekilde ve mecazen "allah musayla konuştu" ifadesi kullanılıyor yani. ( sanki ordaymışım gibi anlatıyom dimi) dedi:Musa'ya seslenen ve görünen Allah ise bu kudretini göstermez mi? _ cevap: zaten musa O'nu görmedi ki, ve O'nu görmek istemekle küfre girdi ( çünkü her görünen şey bir yönde olmalı dolayısıyla mekanda olmalı yani cisim olmalıdır. dolayısıyla musa allahı cisim olarak düşündü ve küfre gitti ), ve küfre girmesine rağmen ayetlerde geçen diyalogta küfre girdiği halde ona bu yanlışı anlatılmadı ve vahy devam etti; bu ise allahın onu saptırmasıdır, peygamberimizi saptırdığı gibi onu da saptırdı. peygamberimiz allahı insan gibi tanıtmıştı bize hatırlarsanız, şekilli şemalli hani. bu konu da yüzlerce hadis mevcuttur. bunu kimse anlatmadı açık açık. şimdiye dek. bu da benden hadi... dedi: "Bana kulluk etsinler diye yarattım" ya da "Ben bir hazine idim , bilinsin-görülsün istedim" bunlar bir amaç ifade etmiyorsa , yalan öyleyse.. _ cevap: ikinci bahsettiğin uydurma hadis de diğeri ayettir, (zariyat 56) , soruyom peki kullarından kulluk etmeyenler var mı? var dimi. eğer amacı insan ve cinlerin kulluk etmesi olsaydı, o halde allah amacına ulaşamamış olmaz mıydı acaba ne dersin? dedi: Bunları reddetmek , peygamberleri ve kitapları da reddetmek demektir. _ cevap: peygamberleri reddetmiyorum, neden mi? "peygamber" sözcüğü farsçadır ve manası "haberci" demektir. zaten "nebi" de arapça "haberci" demektir. yani ne oluyo çaktın mı? şu oluyo: yani bu habercilerin ille de müslüman olması gerekmiyor demektir. ( zaten bunu kabul etmek var ya insanın önünü açıyor. ilmi anlamda. aksi halde zincirleniyor adam, ilerleme pek olmuyor. çünkü acayip hadisler var, bakıyosun ki; buhari, müslim rivayet etmiş! yani hop diye inkar edemezsin, apışıp kalıyor adam. bu düşünce kabul edilince önün açık demektir, araştır, korkma yaaaaaaaaaaaaaaaaa..) dolayısıyla hem peygamberlerin hata yaptığını, icabında küfre girdiğini kabul edip hem de onları peygamberliğini kabul etmek bu yönüyle çelişki teşkil etmiyor. kitaplara inanmaya gelince hem kabul ediyorum hem de baktım akli delile zıt görüyom, diyorum ki: allah kularını saptırıyor bu ayet ile diyorum ve işin içinden çıkıyorum. imtihan etmek, arşa istiva yani oturma, irade, görme, duyma ifade eden ayetler mesela; tevil edebildiğimi ediyorum, yani başka mana verebildiğimi veriyorum, baktım veremiyorum "allah saptırıyor bu ayetle kullarını" deyip çıkıyorum işin içinden; yorumlara yani tevillere gelince mesela; görmeye görülebilecekleri bilmesi diyorum aslına diyoruz, duymayı da görülebilecekleri bilmesi diyoruz. yani tek değilim yaaaaaaa) dedi: Peki ya sudur teorisi!! Sudur da Allah'ın kudretinin taşmasıdır.İlminden bir şey çıkmaz.Kudreti olmadan ilmi bir işe yaramaz.. Kudreti olmadığını söylemek , Allah'ı acz kılmaktır..Ya da kudretinin kısıtlı olduğunu , ya da ilmi içinde olduğunu söylemek de aynı şeydir.. _cevap: sudur teorisi derindir. ilimle oluyor. karışık bu çok karışık. ama ben gelenelel olan sudur teorisini yani on akıl teorisini kabul etmiyorum. kendimce reform yaptım. bunu açıklayacağım.
-
ateistlerekarşı dev delil
adnan bu yazıyı iyi incele! kitaptan alıyorum bunu: felsefe-i Ula yazar: M. şemseddin günaltay sayfa 447: meşşai filozoflarla kelamcılar vahdeti vucut sistemine şiddetle kaşıdırlar bu sistemin karşıtları sistemi şöyle eleştirmektedirler: vahdeti vucut taraftarlarına göre vucudul bari'den başka hakiki bir vücud yoktur. olmasıda mümkün değildir bu sebeple allahtan başka herşeyin varlığı itibari ve izafidir. başka bir deyişle eşya gerçekte yoktur. fakat vahdeti vücudçuların bu inançlarına göre, allah ile eşya arasında bir farklılık kalmadığı şüphesizdir. yaratıcıyla yaratılan arasında bir farklılık bulunmayınca "allah benim, ben allahım" gibi bir sonuç çıkmış olmaz mı? halbuki bu sonuca göre emir ve yasak ve şeriatlar doğal olarak kalkmaktadır. çünkü emir ve yasak farklı iki varlık arasında olabilir. halbuki vahdeti vücud taraftarlarının inaçlarına göre varlıklar allahtan ibarettir" _ ek soru: vahdeti vücütculara: allah alemi yarattı mı? "evet" derlerse , size göre allah kendini mi yaratmış oldu?
-
ateistlerekarşı dev delil
yok böle bişi ya nette ilk defa biri kader hadislerini okuyup, peygamberimizin cebr, yani "özgür irademiz yok" dediğini görmüş ve şok olmuş bakın neler diyor, inanmayın o hadislere falan diyo: * benim icin_bittin_ konuşmaya katıldı. kursat: gel . . . biliyonmudüzetmeyi _benim icin_bittin_: OK
-
ateistlerekarşı dev delil
dedi:bizim yaptığımız ve yapacağımız seçimler önceden, yani biz yokken de belirlenmiş olan şeyler mi olacak, yani biz belirlenmiş olan şeyleri mi belirleyeceğiz bu seçimlerimizle acaba? cevap:Allah bütün ihtimalleri yaratmıştır seçebilmemiz için, biz doğrularını seçmeye çalışacağız.yoksa sınavın bir anlamı kalmaz. bu soruya karşı verdiğin bu cevap cevap mı oluyor? evet mi hayır mı net cevap ver
-
said nursinin hataları
- ateistlerekarşı dev delil
*** dedi: Big-Bang, bir 'çocuğun' dünyaya gelişini tarif edebilir, yaradanını değil. ALLAH (c.c) zamana tabi değildir, zamanı O yarattı. _cevap: peki zamanı ne zaman yarattı? kendinden sonra mı? kendinden önce mi? kendiyle beraber mi? birinciyimi seçecen; dikkat et ki sonra dersen önceyi de kabul etmen gerekir ki bu da bir zaman kavramıdır. Kendindne önce yaratı mı diyecen: bu şu demek olur: allahın öncesinde yani allahın olmadığı bir durumda yine Allahın yaratıcılığını savunmak demek olur ki imkansızdır Kendiyle beraber mi yarattı diceksin: sen Allaha zaten ezeli dedin, bunu dersen zamana ezeli demiş olursun ki aleme de ezeli demiş oldun demektir. Zira zaman ölçü birimidir, ölçülen bir şey olacak ki ölçen zamandan bahsedilebilsin, halbuki ancak madde dolayısıyla hareket ölçülür. Maddeye de, harekete de ezeli demen gerekecek.- ateistlerekarşı dev delil
dedi: soldakini seçeceğinizi Allah zaten biliyordu ama seçim sizindi. .seçim yapmanız için Allah sizi zorlamadı. _cevap: sonuçta sen allahın ilminde önceden belli olan şeyi seçmiş, yapmış olmadın mı acaba? ek soru: bizim yaptığımız ve yapacağımız seçimler önceden, yani biz yokken de belirlenmiş olan şeyler mi olacak, yani biz belirlenmiş olan şeyleri mi belirleyeceğiz bu seçimlerimizle acaba? buna yanıt veriniz üzerinde tartışınız lütfen..- allahın varlığının başlangıcına delil
dedi: Şimdi ne demek bu, 1-Allah ın birden fazla sıfatının bulunması onun birliğine aykırımıdır? _cevap: evet, çünkü siz bu sıfatlarıda ezeli kabul ediyorsunuz. dolayısıyla ezeli ilahta çeşitlilik olmuş oluyor birden fazla ilah kabul edilmiş oluyor. hrıstiyanlar gibi, baba oğul kutsal ruh dediler bunların hepside ilahtır, ilah hem üçtür hem birdir dediler. ne kadar benziyor değil mi? halbuki siz dediniz ki: bu sıfatları zatının ne aynıdır ne de gayridir dediniz. yani bu sıfatlar tek başına allah değildir ama allahda yani zatı da tek başına bu sıfatlar olmadan ilahlık özelliğinde değildir dediniz. not: bu konu kader konusundan da derindir. bu konuda çok söz söylendi. ama filozoflar, ibn sina, farabi ve meşşai gelemeği sıfatları inkar etti ve ilmini kabul edip ona da sıfat demeyip ilmi kendisidir dediler. bunlar aleme ezeli dediler. 2-İlim kendisidir, derken bizim rabbimiz ilim mi oluyor? _cevap: evet 3-Sen kendi kafana göre din mi yaratıyorsun, zira bildiğin gibi -anladığım kadarıyla sen bunu bilsende buna inanmıyorsun-Allah ın zati ve subuti sıfatları vardır? _cevap: kafama göre değil. bütün sistemleri inceliyorum ve bunları alıyorum. bunlar bir sistemdir, sudur nazariyesi. ama ben on akıl teorisini benimsemiyorum. hani birinci akıl, ikinci akıl diye geçer; bunu reddediyorum. ben basitçe inanıyorum: madde ezelidir, başlangıcı yoktur, harekette ezelidir, allahtan başlangıçsız olarak alem taşmıştır. bu taşma ifadesi mecazidir. çünkü taşma, çıkma bir başlangıcı hatıra getirir. 4-Benim inancıma göre Allah sonsuz sıfata sahiptir. bu Onun herşeyi kapsayıcılığından ve sınırsız oluşundan kaynaklanır. Söz gelimi, Allah ın kudreti sonsuzdur. Yani Kadir Onun sıfatıdır. Şimdi soru: hiç bir sıfata sahip olmayan bir varlık olabilir mi, olsa dahi bu nasıl bir Rab olabilir? _cevap: metafizikte genel inanç allahın değişmezliği üzerine kuruludur. ve allah da çokluk kabul edilmez bunun için Ona bir ve basit denir. aslında burada çok önemli ve sizinde beni anlayamayışınızın altınla şu bilgi yatıyor; bunu bilmediğiniz için ben ne dersem de siz anlamakta zorluk çekiyorsunuz. konu şudur: bir şey ezeli kabul edildiğinde, taalluku da, ilgisi de, etkisi de ezeli kabul edilmek zorundadır. ezeli olan bi ilahda değişme olmaz. yani siz allahın ezeli kudreti var dediğinizde ve sonra şunu dediğinizde: "alem yoktu allah sonradan yarattı" şu oluyor ama siz bunu göremiyorsunuz; size göre bahsettiğiniz bu ezeli kudret, alemin sonradan yaratılmasında etkin rol oynuyor. yani ezeli kabul ettiğiniz kudret sıfatında bir değişiklik söz konusu oluyor. durguluk halinden hareketli hale geçiyor. önce yaratma olayın da ilgisi yok sonra etkili oluyor ve şu bir mantık kuralıdır ki: değişmeden bahsedildiğinde bir değiştiren gereklidir. yani tercih ettiricisiz tercih olmaz. (müreccihsiz tercih olmaz) ama ezeli bir ilahtan bahsettiğimizden, değiştiren değişeni etkileyici olduğundan; ezeli bir ilahı da hiç bir şey etkileyemez; zira zaman olarak ondan önce varlıkta olnması gerekir Onu etkilemesi için, ama öncesizliğin yani ezelilin öncesi olmadığından allahı kimse etkileyemez. dolayısıyla değiştiremez. burada can alıcı bir soru var, o da şu; diyebilirsiniz ki: sen böyle diyorsun ama bir taraftan da aleme ezeli diyorsun, hem ezeli olan şey etki kabul etmez demeye getiriyor hem de bu ezeli alemi varlığa getirenin allah olduğunu ileri sürüyorsun? gibi çok kuvetli bir soru sorulabilir ve soruluyorda zaten. buna şöyle yanıt veriliyor: zorunlu varlık (vacibul vücud) iki türlüdür, biri etki kabul etmeyen ilah, varlığı zorunlu. ikincisi kendi kendine yeterli olamayan, ancak etkiyle meydana gelebilecek olan alem. ama burada etki de yani allahın olacakları bilmesi de ezeli olunca, olaylar da buna paralel olarak ezeli ve başlangıçsız kabul ediliyor. bu hususta karşı görüşün acayip soruları, delileri yok değil, var. bunları da görmezden geliyor değilim. bunları da yazacağım. çok zor. mesela adamlar diyor ki: aynen aktaracağım kitaptan; kitap: Kitabu'ş- Şifa (fizik 2) yazar: İbn Sina sayfa 82: bu sizin "geçmişte sonsuz hareketlerin varlığı" düşüncesini kabul etmenizi zorunlu kılar .... yine son hareketin varlığı, sonsuz hareketlerin varlığı üzerine dayandırılmış olur ve varlığı sonsuz olan üzerine dayandırılan da var olmaz. not:son ifadenin kısa izahı: sonsuzluğun yani sonsuz olayların, hareketlerin sonu gelmediği için varlığı sonsuz sayıda olan hareketlerin üzerine dayandırılanda var olamaz. çünkü ona sıra gelemez. ben de bu konuda benzer bir delili defalarca söylemiştim. yani alemin ezeli olamadığını eskiden anlatırken. ahhhhhhhhhhhhhhhhhha ,ahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh- allahın varlığının başlangıcına delil
aha size iki dakka da bing bangın yalan olduğunun kanıtı, kimse bunu şimdiye kadar yazmadı bir ilk daha benden size hadi bakim. bundan sonra kim bing bang falan derse ağzına lafı yapıştırın okey mi.. :bak bu bing bangi(büyük patlama)savunanlar kimler? allaha inanğıdını söyleyenler değil mi? evet onlar, hatta buna allahın varlığının bir delili demiyorlar mı. evet diyorlar. bak şimdi: bu bing bang bir başlangıç değil mi? evet, peki bunlar allaha başlangıçlı mı diyor yoksa başlangıçsız mı? başlangıçsız demiyor mu? evet öyle diyorlar. peki başlangıçlı ve başlangıçsız olarak iki şey var önümüzde; soruyorum: başlangıçsız mı zaman olarak öncedir yoksa başlangıçlı mı?başlangıçsız önce olmalı değil mi? devam ediyoum; demek ki bunlar şunu kabul ediyor:o halde, "bing bangden önce allah vardı." bunu kabul ediyorlar değil mi? soruyorum: peki bu bing bangden sonlu bir zaman önce mi yoksa sonsuz bir zaman önce miydi allah? ne diyecek bu soruya? zaten bunu çok anlattık. sonsuz zaman önce dedi mesela, bak bunu inceleyelim: sonsuz zaman önce derse, bu şu anlama da gelir: madem bing bangden sonlu zaman önceydi allah o halde bunu ters çevirirsek ne oldu? şu oldu: allahtan sonsuz zaman sonra bing bang oldu demek olmadı mı? evet öyle oldu. peki sonsuz zamanın sonu olmadığından ve sonuna varılamadığından bing bangin meydana gelmemesi gerekiyordu değil mi? ama onlara göre bu meydana geldi. demek ki bu şıkkı diyemiyorlar değil mi? gelelim ikinci şıkka, kaç kere dedim, bir daha diyorum; ikinci şık neydi? bing bangden sonsuz zaman önceydi allah diyeceklerdi ya; devam ediyorum: sonlu zamanın hem başı hem de sonu belli olması gerekir ya, bu sonlu zamanın sonuna bing bangin olduğu anı dersek, başına ne diyeceğiz? bunlar bu başa allah demek zorunda kalacaklar, başka yolları yoktur. yani ne oluyor? bing bangden sonlu süre önce allah varlıktaydı ama ondan önce varlıkta değildi, yani allahda yoktu varlığa geldi demiş oluyorlar. yani allahın varlığının başlangıcını savunuyor bunlar. ama bunu bilmiyorlar ve farkında olmuyorlar yaaaaaaaaaaaa. dolayısıyla bing bangin savunan, allah yoktu sonradan varlığa geldi demiş olur. doğru cevap: alemin başlangıcı yoktur, hareketin başlangıcı yoktur, sudur nazariyesi doğrudur. allahtan taştı alem. ama bu bilmesiyle oldu. alem zaman olarak allahtan sonra olmadı yani. artık fizikçilere bunu anlatın; üniversite hocalarınızada. ama unutmayın ki o fizikçiler bu delil karşısında çok şaşırır lar, çünkü bu metafizik konusudur. alemin ezeliliği konusudur. onlar ise uzayı inceliyor ve bu sonuçlara varıyorlar. ben bir süre önce bing bang yok demiştim de benimle dalga geçmiştiniz. altı aydır, alemin ezeliliği konusunu inceleyince çok bilgili oldum ve şimdi sizi susuturdum demiiiiiiiiiiiiii. - ateistlerekarşı dev delil
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.