Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.566
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Başlık hatalı... Hiç bir zaman hiç bir toplumu genellememek gerektiğini bilmek gerekli... Adalet, vicdanla ve akılla uygulanan bir durum... Bu özellikler kişilerde yoksa o kişilerin neye inanıp inanmadıklarının bir anlamı yoktur... Bütün müslümanlar adaletli olamayacağı gibi bütün ateistler adaletsiz olamazlar... Söz konusu insan olabilmektir ve bunun için bir din şart değil... Kaldıki, aksine ateistlerin pek çoğu akılcı ve vicdanlıdır, herhangi bir cennet beklentisi içerisinde değildirler, fakat iyi olmayı severler... Önemli olan bütün kimliklerinden arınıp vicdanı ve aklı devrede sokmaktır... Sınırlar, çizgiler, kimlikler insanların belirledikleri şeyler, oysa dünya herkese ait...
  2. Emperyalizm tarafından bölünmüş ve parçalanmış bütün ülkelerde "Ergenekon" gibi suni örgütler var edilmiş ve o ülkelerin müdahale kabiliyeti sıfıra indirilmiş, sömürücü devletler kimsenin gözünün yaşına bakmaz, insani duygular taşımaz, mantıklı ya da ahlaklı davranmazlar, sadece yok etmek üzere programlıdırlar... O yüzden emperyalizmin kancasını attığı yerde, ele geçirdikleri yönetimlerde adalet ve kalkınma aramak büyük hatadır... Onlar hedefe giden yolda yer şeyi denerler, yeni giyotinler icat ederler... ÖYle ki, şeytanın aklına gelmeyen şeyleri düşünürler katlettikleri insanların suçunu masum insanların üzerlerine yıkarak bir taşla bir kaç kuş vurmayı planlarlar... Ancak burası Türkiye, burada tarih başka şeyler yazar... Ve Türkiye'den başka bir yerde bir Mustafa Kemal daha yok... Bu ucu bucağı görünmeyen karanlık bulutlar dağıldığında ortaya ne tür bir manzara çıkacağını hiç kimse tahmin edemez, söz konusu insan olduğunda asla emin olamazsınız...
  3. zamanda ileri ya da geri gidilebilir mi? bilim buna net bir cevap verdiğinde geçmiş ve gelecek hakkında kehanet edenlerin bunu nasıl yaptıklarıda açıklanmış olacak... Mayalar, 21 Aralık 2012'den sonrası için zamanların sonu diyolar, ne olacağını bilemiyorum ama iç güdülerim önemli şeylerin olacağını söylüyor, bunu tahmin etmek zaten zor değil, tükenmekte olan kaynaklar, artan insan nüfusu, dengesiz dağılım, kuraklık, sera gazları, erimekte olan buzullar...v.s. dünya kendini savunuyor, yaşamaya çalışıyor, biz müdahale ediyoruz ve sonuçta yakın zamanda tuhaf ve üzücü şeyler olacaktır, bunu bugün söylemek için kahin olmak gerekmiyor... Bilim buna başka bir isim verir, kahinler başka isim verir, tasavvufçular başka... Ama sonuçta olanların ve olacakların hepsinin bir açıklaması var... Bu önlenemeyen ekonomik kriz bile birşeylerin başlangıcı gibi değil mi? Bilim kurgu filmlerindeki şeyler gerçek olacak belkide, hani şu, tuhaf giyimli, yer altında yaşayan, ilkelleşmiş, bütün teknolojisini kaybetmiş insanlar oluşacak belkide? 2012'ye fazla kalmadı zaten yaklaşık 3 yıl sonra öğrenmiş olacağız...
  4. Adamın biri New York, Central Park'ta yürüyüş yaparken, aniden kuduz bir köpeğin küçük bir kıza saldırdığını görür. Koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uzun bir uğraştan sonra üzeri yara bere içinde kaldığı halde köpeği öldürür. Ama küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese olay yerine koşar ve adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür etikten sonra 'Sen' der 'bir kahramansın, yarın bütün gazeteler seni yazacaklar. Ve göreceksin başlık da şöyle olacak; Cesur New York'lu küçük kızın hayatını kurtardı.' Adam 'Ama ben New York'lu değilim!' der. Polis 'Fark etmez, bu durumda gazeteler şunu yazacaklar; Cesur Amerikalı küçük kızın hayatını kurtardı' cevabını verir. 'Ama ben Amerikalı da değilim' der adam artık şaşırarak. Polis 'Ya, o halde nerelisin?' diye sorunca adam cevap verir; 'Ben Iraklıyım!' Polis adama başka bir şey söylemez. Ama adam ertesi gün gazeteleri aldığında şöyle bir başlıkla karşılaşır; 'Radikal İslamcı, masum Amerikan köpeğini öldürdü.'!
  5. Şeriat, kural demek, insanda sosyal bir düşünen canlı, egoları var, zaafları var, arzuları var, açlığı var, gayet normal... İnsanı diğer canlılardan ayıran bir özellikte kural koymasıdır, dinlere bakacak olursak onların hepsi ilkel çağlarda en ilkel toplumlara indirilmişler... Dolayısıyla buradan çıkan sonuç şudur: Şeriat, (kurallar) insan yaşamını kolaylaştırmak için olmalıdır, ancak kolaylaştırırken bütün haklar gözetilmelidir, ortada bir suç varsa, o suçun cezası suçun niteliğine göre caydırıcı özellikte olmalıdır... Örneğin Kuran'da, hırsızlık suçuna karşılık el kesme uygulamasından söz ediliyor ya, işte o ayette kastedilen elin üzerine kalıcı bir iz bırakmak için kesik atmaktan söz edilir, peygamber zamanında hiç uygulanmamıştır, esasen kanunları düzenlerken caydırıcı olmasını kasteder, fakat insanlar daima suistimal edici olmuşlardır, ilkel çağlar kapandıktan sonra din gelmemesinin bir nedenide budur, akıl ile iman çelişirse akıl esas alınır... Şeriat, namus korumalıdır ancak din anlamında değil sözlük anlamında ki şeriattan söz ediyorum, zaten şeriati başka anlamlara taşımak abesle iştigal etmektir... Kurallar anlamına gelir, uygulanan kuralları akıl belirlemelidir... Esas alınacak önlemler insanların haklarını ve namuslarını koruyucu nitelikte olmalıdır, gerisi laf kalabalığı ve kavram kargaşasıdır...
  6. Adnan Menderes'ten, Turgut Özal'a, ordan Recp Tayyip Erdoğan'a kadar uzanan düz bir hat var... Söylemleri ile eylemleri tıpa tıp aynı...
  7. Faili meçhullere fail yaratılıyor... Ama nasıl? Bizim biliğimiz eskiden, suç vuku bulduktan sonra suçlu yakalanırdı, şimdi ise işler değişti, önce suçlu yaratılıp, suç isnat ediliyor, olmadı suç yaratılıyor... Hayra alamet değil ya hadi bakalım...
  8. Nevruz, Türklerin, Ergenekondan çıkışının, Demirdağını aşışının, baharın gelişinin bayramı kutlu olsun... Nedense tarihleri boyunca bir kültür geliştiremeyenler bu bayramıda sahiplenmişlerdir, ancak işin tarihi kısmına bakınca bayramın asli orijini nerden geliyor bellidir... Dünyada bütün Türki devletlerin kutladığı bayramdır, kutlu olsun...
  9. Tabi doğru söylemiş bence besmele ile başlamalı üç kulfü ile bitirmeli toplantıları...
  10. Canım arkadaşım, bilmiyorlar mı sanıyorsun, bal gibi biliyorlar... Psikolojik olarak yıpratma operasyonu hızlandırılmıştır... Alıştırılıp alıştırılıp, yatıştırılalım diye... Şimdi şu Kürt meselesine bir bakalım... Ne diyor bu arkadaşlarımız, devletin Kürt meselesi vardır... Hangi devletmiş o, Türkiye Cumhuriyeti... Kürt isyanları bu yüzden çıkarılmış mı, evet çıkarılmış... Peki ne istiyorlarmışta alamıyorlarmış.? Hizmet mi? Güvenlik mi? Eğitim mi? Bunun sorumlusu kimmiş devlet mi? Yoksa kendilerimi? Bakalım, yaklaşık 2 yıl kadar önce bir Ergenekon senaryosunu hayata geçirdiler... Faili meçhulleri ve pkk nın işlediği cinayetleri bunların üstlerine yıktılar, kimlerdi bu Ergenekonda yargılananlar, emekli generaller, bilim insanları, gazeteciler, sendika başkanları, bilumum kalifiye insan, akademisyen, ortak özelliklerine bakalım: Atatürkçü, milliyetçi, ulusalcı ve antiamerikancı, antiemperyalist ve iktidar muhalifi insanlar... Kimlerin askerle ve ulusalcılarla meselesi var? Kürt milliyetçilerinin ve Siyasi İslamcıların... Bunların ortak özelikleride belli ve tarih boyunca işbirliği içerisinde oldukları kanıtlarla ortada... Şimdi Şırnak'ta kuyular açılıyor, oraya pkk nın öldürdüğü insanların cesetleri atılmıştı bunları herkes biliyor, bir yandan pkk ya silah bıraktırma girişimleri başlıyor, bir yandan DTP pkk nın siyasal ortağı haline dönüştürülüyor, Amerika pkk konusunda uzun zamandan beri ilk kez somut adımlar atıyor... Buna karşılık Ergenekoncu olarak tutuklu ve tutuksuz yargılananların ucu açık davası devam ediyor, kimler alınacak belli değil... Uydurma bir örgütün yapmadığı eylemler ve pkk nın yaptığı cinayetler üzerlerine yıkılarak yargılanıyor... Fakat, gerçek suçluların affedilmesi gündeme taşınıyor, Talabani pkk lıların affını dile getiriyor, ancak Türk Ordusunun şerefli generalleri işlemedikleri suçlarla iftiraya uğratılıp, yargılanıyor... Yandaş medya çabalıyor, yazıyor, anlatıyor, psikolojik lojistik tamamlanıyor, Kürt Federasyonu için düğmeye basıldığının kanıtıdır bütün bunlar, buna karşı duracak ne kadar insan varsa susturulmak isteniyor, medyada, mecliste, bölgede psikolojik ve fiili hazırlıklar devam ediyor, zamanı geldiğinde gerekli atılımları yapacaklar... Kimse barış, demokrasi, kardeşlik, özgürlük naralarına aldanmasın! Amerika ve empeyalist sömürü düzeninin en önemli ayağı Türkiye... Bu bölgede yönetimi ellerinde tutacakları federe devletler var etmek niyetindeler... Yersek...!
  11. İnsan nüfusu dünyanın doğal ve sürdürülebilir kaynaklarının eşit dağıtımı için engel olucu şekilde gereksiz artmakta... Ve sanırım buna çözümü yine dünya bulacak, gezegenimiz bir canlı ise yaşaması için gerekli enerjiyi sağlamak ve korumak için müdahaleci insanoğlunun gereksiz ve abartılı bir şekilde artan nüfusuna bir sınırlama getirecektir... Doğal afetler ve Ortadoğu'da yeni kaynak arayışında olan insanların açacakları savaşlarla yakın zamanda insanlık tarihi en büyük kıyıma tanık olacak gibi... Dünyanın dengesi bozuluyor ve hızla bir sürece giriliyor, yer altı ile yerüstü ile, atmosfer ile sürekli bir etkileşim halinde olan insan bu açgözlülüğünün bedelini hayatı ile ödeyecektir... Sonrasında, din istismarcıları yine ortaya çıkıp üç doğurun, beş doğurun, bakın dinden çıktınız afet oldu diye ahkam kesecekler... Ve böylelikle insanlar kadere boyun eğerler... Amen
  12. sardunyam

    Aynadan Geçtim

    sağol bidenem
  13. uzaylıku kuletası
  14. Olsun sevgili Politika, Geç olsun güç olmasın, ben Frozen cadısının yerine seni temin ediyorum onun için 365 gün doğumgünü zaten
  15. Benim ensemide tırmalamasın adamın biri
  16. Ünlü şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan'dan bir Vezir-ül-azam, yani Sadr-ı-azam yani Sadrazam, yani Başvezir, yani Başvekil, yani Başbakan hamamda şiiri. Şimdi ne alaka demeyin, kimseye bir şey dediğimiz yok, ima falanda yok. Şiir işte, yazılı edebiyatın nazım olan türü, Ümit Yaşar'da (1926 - 1984) serbest vezin yazan bir şairimiz. Artık şiirin yazarı ne demek istediyse o onu bağlar, şiirden sen ne anlarsan o da seni bağlar. Elçiye ise zeval yoook. BASBAKAN (SADRAZAM) HAMAMDA Günlerden bir gün Hamama gideceği tuttu, Başbakan hazretlerinin. Bir yanında birinci veziri Bir yanında ikinci veziri Bir yanında üçüncü veziri. Sonra efendime söyleyeyim Peşkircibaşı, Nalıncıbaşı Sabuncubaşı. Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile Peştamal takıp girdiler hamama Geçtiler kurnaların başına Üçer beşer. Başbakan deseniz Kuruldu göbek taşına Yan gelip yattı. Memleketin en ünlü tellakları Sardılar dört yanını Kimi elini kaptı, kimi bacağını Bir keseleme sürtme faslı başladı. Tam on iki saat On iki ünlü tellak İncitmeden keselediler Hazretin mübarek vücudunu. Öylesine kir çıktı ki sormayın Her biri nah parmağım gibi. Aman efendim bu ne kiri Demeye kalmadı Keselerin altında eriyip gitti Koskoca başbakan! Bütün maiyet erkânı yerinden fırladı: - Nettünuz devletliyü? dediler tellaklara. Tellaklar cevap verdi: - Biz yıkadık, keseledik. Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik. Suç bizde değil. Neyleyelim, Kir bitti, Başbakan elden gitti !!! *Ümit Yaşar Oğuzcan (1926 - 1984)
  17. 13 yaşında bir çocuğun ensesinde tırnak izi çıkanda bu adam değil miydi?
  18. Bülent Arınç bu ülkenin TSK karşıtlarının basın sözcüsüdür... Ne zaman seçim ya da benzeri bir durum olsa, o zaman Bülent Arınç meydana çıkar, yenilir yutulur olmayan sözler sarfeder... TSK'yı bir rakip parti gibi eleştirir, hakaret eder, şaibe uyandırır... TSK ile mücadele eder malum onun dedeside Kubilay'ın karşıtlarındandır... Bu asker karşıtlığı onun DNA sında var... Bir kısım insanda bunu alkışlar, ama bilmezler ki neyin arkasındadırlar...
  19. sardunyam

    ORTA ÇAĞ KARANLIĞI İKTİDARDA

    Başbakan geçtiğimiz günlerde bir konuşmasında, "TC bizim dönemimizde meşruiyet kazandı" dedi... Bazıları bu sözcüğün yasallık olarak günümüze uyarladılar, ne yani daha önceki hükümetler yasal değil miydi dediler... Fakat yanıldılar... Meşruiyet, yasallık anlamında değildir... Meşruiyet, şeriatın izin verdiği, şeriata uygun, demektir... ÖZETLE, BAŞBAKAN TÜM ULUSUN DUYACAĞI BİÇİMDE "TC'Yİ, DÖNEMİMİZDE ŞERİATE UYGUN HÂLE GETİRDİK..." DEDİ... HAKSIZ MI ? Yani başbakan doğru söylemedi mi?
  20. CHP 1923'te kurulmuş bir partidir, yani o dönem ki ismi SHP olan parti daha önceki CHP değil aksine, CHP'ye alternatif yaratmak isteyen Kürt Solcuları tarafından kurulmuştur... CHP'nin Kürt Solcuları tarafından sevilmemesinin nedeni ulus devletten yana oluşudur, ve altı okun temsil ettiği ilkelerden rahatsız olanlar bugün demagojü youyla CHP'ye topyekun saldırmaktadırlar... Cumhuriyeti korumak bu ülkenin bütün kurumlarının ve bütün vatandaşlarının asli görevidir, CHP bu konuda tek sorumlu gösterilemez, TSK bu konuda tek sorumlu gösterilemez, siz vatandaş olarak devletin kurumları ile etnik bir kavga içerisine giriyorsanız, siz Cumhuriyeti korumaktan zaten söz edemezsiniz... CHP ve onun temsil ettiği Kemalist anlayış bu ülkeninbütün insanlarına özgür, eşit, adil, laik bir anlayışla sahip çıkmasıdır. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz fakat gerçek şudur ki, insanların Turgut Özal'ın bu ülkeye kazandırdığı mantıkla düşünmesi sonucu bu ülkede sosyal demokrasi zayıflatılmıştır oda şudur: "benim memurum işini bilir", "anayasayı bir kere delmekle birşey olmaz", "yiyor ama çalışıyor"... bu yoz ve yobaz kültür bencillik ve kolay yoldan para kazanmacılık kültürünü halkımıza yerleştirmiştir... Sosyal sorumluluk budur ki, halk için halktan yana tavır almalıdır, önce ben ve önce benim haklarım diyenler haklı olamaz...
  21. Ağlamadım kiiiiiiiii Reca ederim bidenem, bilirsin şekilsellikten nefret ederim, Bişey değil canem, senin varlığın bile bu gezegen için zenginliktir... Yaşa, varol
  22. Canem, Ne garip sana bu yanıtı yazarken önümde şöyle bir reklam duruyor : "İslami Evlilik" Yüzyılın evlilik hareketi... Dini evlilik ve dini yaşam tarzı, fakat herşey ne kadar şekilsel... Bana kalırsa bu yaşam tarzını yaşıyormuş gibi yapanların büyük çoğunluğu buradan besleniyor, bütün bunları tek bir cümlede özetleyebiliriz, "İslami Ticaret"...
  23. Mevcut iktidarın kökeni siyasal islam diye, ne kadar liberal gazeteci ve ne kadar şarkıcı/türkücü varsa hepsi dindar kesildi, televizyonda ve sokakta yeni bir lugat, teşekkür etmenin yerini "Allah razı olsun", şükürler olsunun yerini "hamdolsun", "elhamdulillah", gibi arabça sözcükler aldı, böyle olunca ne oluyor anlamıyorum, kime ne kanıtlamış oluyorlar, böylesi Allah'ın mı hoşuna gidiyor, yoksa bu sadece reklamasyon mu? Bir mekana girince merhaba demek yerine, "selamunaleyküm" demek neden? Arabça konuşunca daha mı müslüman oluyorlar? Allah Arabça konuşmayınca bizi anlamıyor mu? Bu Arablaşma merakı neden? Kuran'ı kendi dilinde okumamış, dinini hadis kitaplarından öğrenen, şeyhleri önder edinmiş, dergah adı altında örgütlenmeler kurmuş, inancını ideoloji haline getirmiş, tek tip insan ve hatta tek tip müslüman yaratma derdiyle yanan bu insanlar nereden geldiler? Eski yazlık sinemaların, tiyatroların yerini Kuran Kursları ve camiler aldı, insanların tek sosyalleştikleri yerler bu mekanlar haline getirildi, sanattan uzaklaştırılıyor ve uzaklaştığının farkna varmıyorlar bile... Tek bir kültür yaratılıyor oda sadece Sunni Müslüman kültürü... Başka türlü kalabilmek ve yaşayabilmek imkansız hale geliyor... İstanbul'un, en eski ve adına özgürlük şiirleri yazılmış parklarından biri olan Gülhane'ye yolunuz düşerse eğer banklarda neler oluyor bir bakın... Türban savaşı verip "özgürlük isteriz" diyenlerin insanların gözlerinin içine baka baka küçücük çocukların yanında bile utanmadan nasıl seviştiklerini gözleyin... Sonrasında bu riyakarlık üzerinde biraz düşünün... Daha örtülü br topluma dönüşürken bir yandan genelleşen bir ahlaksızlığın nasıl yaygınlaştığını anlamaya çalışın... Şimdi parklarda ya bir grup erkek gidip orada birlikte olacakları kızlar arıyorlar ya bulanlar uluorta çiftleşiyorlar, Piyerloti'de, Eyüp Sultan'da, mezarlık üstünde neler oluyor görün... Nereye doğru sürükleniyoruz? Selamunaleyküm diyerek dolaşan ve arkadaşının anasına sövmekte bir sakınca duymayan insanlar yarattılar... Saldırgan, saygısız ve son derece korkutucular... Artık İstanbul sokakları güvensiz, geç saatlerde asla tek başınıza dolaşamıyorsunuz... Ve kimse bunun için tedbir almıyor... Halk böyle bir talepte bile bulunmuyor, duyarsız, umarsız, umutsuz bir insan yığını ile dolu metrapollerden kaçıp kurtarmak lazım kendimizi... Özellikle çocuklarımızı... Keskinleşmiş ideolojik dinlerden, saplantılı insanlardan, riyakarlıktan uzak tutmak için... Başını örtüp geri kalanı serbest bırakan iki yüzlü kadınlardan, selamunaleykümü dilinden düşürmeyen eli tesbihli, yürüyüşü tehditkar adamlardan, korumak için... Ahlaksızlığı ahlak, kuralsızlığı kural, insanlığı kaba kuvvet olarak kullananlardan, sokağa tükürürken keyif alan hanzolardan, cepçilerden, yankesicilerden, akıl çelicilerden kaçmak için... Buralardan gitmek lazım, ama nereye?
  24. Ve şimdi asıl olmam gereken yerde, hayata başladığım yerde, kalbindeyim...
  25. sardunyam

    Kuran'dan Gelişim Mesajları

    Ayetlerde Kişisel Gelişim mesajları Binlerce yıllık insanlık birikiminin, tüm kişisel gelişim kitaplarının toplamının zerresi bile olamayacağı muhteşem kitap, Kur'an-ı Kerim'den, kişisel gelişime yönelik (bazı) notlar: İsra 37: Kibirli olma, alçak gönüllü davran. Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma. Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma. Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma. Beled 5-6: Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme. Hucurat 10: Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma. Muhammed 7: İyiliği karşılık beklemeden yap. Rum 21: Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster. Vakıa 83-87: Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş. Bakara 263: Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme. Furkan 63: Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle. İnşirah 1-3: Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle. Maun 4-5: Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart. Mücadele 7: Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma. Rahman 7-9: Çıkarcı olma. Adil davran. Tekasür 1-2: Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme. Tevbe 40: En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma. Fatır 19-22: Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla. Fecr 27-28: En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var. Hakka 33-35: Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme. Haşr 10: Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol. Kalem 1-2: Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan. Münafıkun 4: Bencil olma, tebrik etmeyi bil. Saff 2: Yalandan uzak dur. Yusuf 32-33: Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme. Ankebut 41: İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma. Al-i İmran 92: İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma. En'am 50: Ön yargılarla hayatı kendine zehir etme. En'am 60: Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın. Felak 1-5: Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç. Hacc 46: Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama. İbrahim 42: Merhametli olmaktan asla vazgeçme. İsra 23: Anne ve babana 'off' bile deme. Nisa 149: Kendini sürekli övmekten uzak dur. Yunus 12: Vazgeçilmez olmadığını kabul et. Enfal 56: Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma. Furkan 43: Heveslerini kendine ilah edinme. Necm 3: İnanma duygunu diri tut. Nisa 58: Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.