Zıplanacak içerik

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Türkiye'nin son 30 yılına tanık oldum yaşım itibarıyla tanıdığım bütün liderler birbirine benziyordu? Seçim propaganlarında hitap ettikleri kesimin ihtiyacına göre vaadlerde bulunuyorlardı. Biz dinliyorduk, bize hep günü kurtaracak ya da ülkede kaos yaratacak ayrılıkçı kelamlar ederek kısa vadeli palavralar anlattılar biz dinledik... Ve bütün bunlar olurken bizler eğitilmedik, sorgulama yapamadık, analiz edemedik, ülkeyi yönetemeyenlere demokratik şekilde hesap soramadık, birini indirdik diğerini getirdik değişen hiç bir şey olmadı onlar anlattı biz dinledik... koltuklarına çivilenmiş liderler beceremedikleri yöneticiliği bırakamadılar, bırakmadılar bizde farkında olmadan parti liderlerini vazgeçilmez, değiştirilmez kişiler olarak kanıksadık... bizlere hiç bir hedef göstermediler geleceğe dair... nasıl bir gelecek bekliyordu bizi hiç düşünmedik biz sadece günü kurtarmalı ve aramızda siyasi geyikler yapmalıydık... son 30 yılın liderleri ve kendileriyle özdeşleşen cümleleri kaldı akıllarda... dün dündür, bugün bugündür, Kadayıfın altı kızarana kadar bunlar seslerini çıkartmayacaklar!, herkese iki anahtar, al ananıda git...ve daha aklıma gelmeyenler... benim canımı acıtansa "bize muassır medeniyet seviyesini" hedef gösteren lideri hiç anlamadık... bakınız geçmiş ve günümüz siyasilerinin enteresan gaflarıda aşağıda... bakalım ve siyasetimiz nasıl bir komedyaya dönüşmüş ve hiç bir hedefi olmayan, günün kahramanları neler söylemiş... siyasilerimizin unutulmayan gafları................... yedi yedi daha ne edeerr? ? kalabalik: - ondöört - haayyiiirr. . yedi yedi daha ne edeeer? kalabalik: ? ? kirkdokuuzz - haayiiirr. . bugün günlerden neee? kalabalik: cumartesiiii - haayiiirr. . bugün ayin kaçiii? ? kalabalik: yedisiii - aylardan neee? kalabalik: temmuuuuzz - yedi yedi daha ne edeerr? kalabalik: ? ? ? (tansu çiller, bir 7 temmuz günü yalovalilar'a 77. il olduklari müjdesini vermeye çalisiyor . . . ) ege bir yunan gölü deeldir, ege bir turk gölü de deeldir, binaenaleyh ege bir göl deeldir. (süleyman demirel) turkiye'de petrol vardi da, tankerlerin hortumuna agzimizi dayayarak biz mi ictik? (süleyman demirel) bir koyup üc alacagiz" (t. ozal - turkiye'nin korfez savaşı'na katilmasi babinda) - erken seçim olmasaydi 2084' e kadar iktidar' da kalacaktik. (bülent ecevit) "saadet partisi bir fabrikadir. müslüman'ı alııııır şuurlu müslüman yapar. nasıl şuurlu müslüman yapıyor? alıyor müslüman'ı basina üç tane çivi çakıyor. bir tanesi cihat çivisi, ikincisi haftalık toplantı çivisi, üçüncüsü de milli gazete çivisi. bir insanın başına cihat çivisi, haftalik toplanti çivisi, milli gazete çivisi çakilmissa bu insan artik şuurlu müslüman olmustur. . . " (necmettin erbakan) sevgili samsunlular, mübarek ramazan bayramınızı (kurban bayramıdır ve arkadan bir görevli "kurban bayrami efem" diye uyarır), . . . .. mübarek ramazan bayramınızı olmasa daaaaaaa en az onun kadar mubarek kurban bayramınızı kutlarıııııııımmm. . . . (tabi ki tansu çiller) gazeteci: efendim şehit anaları da asker anaları da ağlıyor, terör konusunda ne yapacaksınız (gibi bir soruydu) mehmet gölhan: benim oğlum da amerika'da, benim karım da aglıyor. . . sabretsinler! zamanin milli savunma bakanı mehmet gölhan 60'lı yıllarda kıbrıs meselesinden ötürü ingiltere'yle aramız iyi değilken ve ingiliz dişişleri bakanı'na kamuoyu acayip gicik olmakta iken ingiltere ziyareti donusunde gazetecilerle suleyman demirel arasinda geçen diyalog: - efendim neden ingiliz dişişleri bakanı'nin elini sıktınız? - neresini sıkacaktık kardesim "sayın öcalan. ..... . sayın değil tabii" tansu ciller "Füzelerle savaş kazanabilirsiniz, ama füzelerin üzerine oturamazsınız..." (Deniz Baykal) "Afrikalı zombiler gibi..." (Bülent Arınç) "Powell'ın ziyareti daha önce yapılsaydı daha iyi olurdu, ancak bu ziyaret tam zamanında yapılmıştır..." (Abdullah Gül) "Ben 1960'larda çalışma bakanlığı yapmıştım. Yani tam hatırlamıyorum ama 1995'e kadar sürdü bu görevim..." (Bülent Ecevit) “Cenab-ı allahı size emanet ediyorum..."(Tansu Çiller) "Mesut Yılmaz'a mecliste "Mesut Yılmaz iktidarsızdır..." (Tansu Çiller)
  2. o senin kendi iyiliğinden kaynaklanıyor meleğim... bizde seni çok seviyoruz
  3. aman yarabbi murtisan gelmiş yahu sen nerelerdesin kayıp vatandaş unuttun bizi teşekkürler şiir için papatya tarlasında olmak vardı şimdi...
  4. İnsan maddeyi biliyor, görüyor, dokunuyor, tanıyor... madde ötesi denilen tabiri (teistlerin görüşü) tanımlamıyor tanımıyor. beyin bir maddeden oluşuyor nasıl çalıştığını ve neleri kontrol ettiğini bilimsel deneyimlerle biliyor ancak hala nasıl akıl yürüttüğünü çözebilmiş değil. İnsan bütünüyle ele alındığında maddeden farklı özellikler taşıyan bir canlı... pek çok canlıda bulunan ortak özelliklerinin yanı sıra insana özgü algılarıda var. şimdi bizler henüz konuşmayı öğrenememiş olsaydık ve kelimeleri üretmeden nasıl bir gelişim sergilerdik acaba diye düşünüyorum. o zaman daha hayvani davranışlarmı sergilerdik?... nasıl iletişim kurardık ve eşyayı nasıl tanırdık? insan konuşabilen tek canlı türü bu özelliği onu diğer canlı türlerinden ayırıyor. farklı bir beyne sahip ve farklı dna yapısı var. bütün bu özelliklere nasıl sahip olduğuda bilimin muamması. akıl herkeste farklı işlemez ve doğanın kendisinin bazı kuralları var... olasılıklar ve imkansızlıklar doğanın düzeninde var... madde bilimi bunu sorguladımı acaba? bir şekilde bir araya gelen madde parçacıkları zaman içerisinde gelişti ve bu hale geldi diyelim peki o zaman maddenin gelişimi durdumu neden artık doğa farklı canlılar üretmiyor ve madde neden özelliklerini değiştirmiyor? bu kadar değişime kendisi uğradıysa o zaman değişiminin hala devam etmesi gerekmezmi? ve madde bir tesadüf eseri canlılığa ulaştıysa neden canlılar birbirinden doğmak zorunda? o oluşumun ilk haliyle devam etmesi gerekmezmiydi?
  5. noluyor burda bakim? geçmiş olsun frozenim sen estikçem sen ne düşünceli bir meleksin ya, nasıl yanıbaşında sıcacık bir şefkat eli gibi duruyorsun insanın birtanesin sen hiç üzülme bu hayatta inşallah...
  6. tarafsız sanırım bir yanlış anlama var bu yüzden özür dilerim ama alıntı yaptığım yazınızda "bir tanesi bile çalışmıyorsa düşünemez" demişsiniz. buda yanlış anlamaya çok müsait bir ifade sanırım... neyse söylemek istediğinizi anladım siz düşünceyi duyulara bağlıyorsunuz, ben ise duygulara bağlıyorum bu konuda biliminde düşünce ve duyguyu ayrı tutmadığını ifade etmek istiyorum... örneğin duygusal zeka... hayvanlarda bulunmayan insana özgü düşünce biçimi, hayal gücüne, duyguya dayalı düşünce türü... insan bu özellikleri sayesinde kelime üretiyor yani eşyayı isimlendiriyor ve ona anlam yüklüyor... selamlar
  7. Kuran'da zina haramdır, kul hakkı yemek haramdır, gıybet haramdır, hakka tecavüz haramdır... Bütün bunları bildiren bir kitaba aykırı davranış sergilemek nasıl mümkün olabilir. kaldıki yukarıda belirttiğimiz haramlar modern dünyada da yanlış görülen davranışlar... cariyeleride daha önce açıkladı arkadaşlarımız ama siz sadece çarpıtıyorsunuz... zina haram kılınacak ama tecavüz makul görülecek kendi getirdiğin kuralı kendin uygulamayacaksın öylemi? akıl dışı... tutarlı düşünceler değil bunlar...
  8. Ayaküstü Yaşanmış Ölümsüz Aşk Hikayeleri 1. bildiğim kendimi bildim bileli aşık olduğum, bildiğim ancak aşıkken var olduğum... işte bu yüzden, benim için aşık olmak; çoktandır hasretine katlandığım yokluğum. 'eğer aşktan söz edildiğini duymamış olsalar hiçbir zaman sevemeyecek olan insanlar vardır, ' demiş La Rochefoucauld benimse hep böylelerini severek başladı vurgunum... 2. her durakta ölümsüz bir aşk edineceğim bir bakıştan, bir duruştan, çağrışımın sonsuz hızından unutulmaz bir sevgili daha bırakacağım ardımda. belki de yaşanabilecek en güzel serüveni terk edeceğim daha otobüsün ilk basamağında. kim bilebilir ki? sonrayı, sonrasını kim bilebilir? gizli gizli veda edeceğim ona; görmeyecek ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim otobüs camına bağrında bir ok ile bir aşk levhası çizecek, ah min-el! bu da ötekiler gibi, kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden yaşayıp gidecek.. 3. şimdi hemen kalksam buradan hemen çıksam uzun sokaklardan birine kiminle karşılaşabilirim kime vurulurum ölesiye, eve dönmeden geceme kuzguni bir cehennem gibi eklenen bir ölümcül sevda hangi köşe başında keser yolumu bir tenhaya ulak olan o suret avı bırakır mı yakamı haracı ödenmeden bırakır mı yakamı bir suretten, bir şiirden, bir hüzünden ak kağıda düşürülmüş imzasını görmeden bırakmazlar yakamı, bilirim, ben ölmeden 4. hangi aşk mümkündür aşığı öldürmeden her aşk, her şiir ardından uzun uzun bakılan adı bilinmedik sevgilerden, küskün omuzlu terk edilmişliklerden, perspektifinde hep bir sokak taşıyan o sessiz o faili meçhul cinayetlerden resim altı sözcüklerden aşk mümkün olsa idi ah, aşığı öldürmeden bırakır mı yakamı kağıdın ölüm beyazı sureti elle bilenmiş sözcükler, yüreğime sokulan serüvenin hançer tadı nabzımın atışına ayak uyduran vezninde gece adımları şiirlerimin bırakır mı yakamı yaşadıklarımı dökmeden imgelerin giysilerine hayatın maskelenmiş gerçekliğine upuzun bir mesafeyle yeniden sokulmak için yeniden ve yeniden. Murathan Mungan
  9. jön'üm deliyürekli kardeşim hoşgeldin sayfamıza... insan iki türlü yaşar derler... bir ömür yaşar ki o doğduğun an başlayan ve bir kefenle ayrıldığın bu limandan... ve onun içinde yaşadıklarındır hayat... senin yaşadıkların, senin hayatın... acılarımı ben bilirim, sevinçlerimide, yaptığım hatalardan ben sorumluyum, ve kırdığım kalplerdende... Sessiz Gemi Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden. Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden Yahya Kemal Beyatlı
  10. diloşum güzel yüreğim paradan hoşlanmadım ki paralıdan hoşlanayım... bende sermayeyi kediye yükledim kedide aldı başını gittiiiiii boş versen affet gitsin aldırma... sen sarıl o sana sarılmazsa... sen unut unutmazsaaaaaaaa frozenim deli fişeğim o bizden sıkılmışta olabilir, belki kaçıp kurtulası gelmiştir bizden... ama gideceğini sanmıyorum çünkü biz onu sevdiğimizi bildiğinden eminiz ve onunda bizi sevdiğini biliyoruz... kaçsada kurtulamaz ki bizden illa bir yerde kesişir yollarımız değil mi canım... frozenim rapunzelim asilim deli fişeğim kırçiçeğim kırılganım karamsarım güzel yürekli aydın insan bizi bırakma ve hiç unutma...
  11. ne kadar insanın yapabileceği beni ilgilendirmiyor aslında... önemli olan bunu yapmaya çalışan ve başaran insanlarında var olduğunu bilmek. bütün savaşların üstesinden gelecek tek bir güç biliyorum oda yaşadığımız dünyada yaşayan her canlıyı sevebilmek... bir insana baktığımda onu benden ayıran bir özellik görmüyorum... ben bunu başaran güzel insanlar tanıdım o yüzden kendimi şanslı hissediyorum... önyargılardan, ard niyetlerden, aykırı davranışlardan kaçınanlar için birbirini sevmeye ve saygı duymaya engel olacak başkaca birşey yok... selamlar
  12. katakuta beni çelişkiye düşüremezsin o senin kendi kurduğun mantık sünnet nedir biliyormusun? Hz. peygamberin Kuran'la bildirdiğini uygulamalı göztermesidir yani hz. peygamber yaşayan Kuran'dır... namazın şekli, orucun nasıl oluru, ezanın okunuşu bunlar Kuran'da bildirilen şeyler ama uygulamalarını Resul göstermiştir. Yalnız sizin rivayet etmiş olduğunuz şey Kuran'ın kendi ayetlerine aykırı... böyle birşey olabilir mi, sahih hadisler Kuranla çelişmez. Zinayı Allah haram kılacak ama onun peygamberi aksini beyan edecek ve bu hadis olacak... mümkün değil akla aykırı... Allah Resulü zaten o kadar çok hadis beyan edemez 20 küsur sene peygamberlik yapmış insanın hiç durmadan konuşması halinde bile bu kadar hadis söylemesi mümkün değil. Kuran'ı mı tebliğ edecek yoksa hadismi beyan edecek... ibadetlerin şeklini ve müslüman olanın davranış biçimini uygulamalı göstermiştir. hadisten işime geleni alıp işime gelmeyeni almamak gibi bir tarzım olamaz benim için bunun sağlaması var Kuran'a uygunmu değilmi bakarım, değilse itibar etmem bana göre o iftiradır. Ve insanlar kendi uydurduğu pek çok sözü resule mal etmiş olabilmiş. Emeviler özellikle... ezan Kuranla çelişen bir davranışmı namaz Kuran'ın şartı olduğuna göre Resul bu ibadetin çağrısını bu şekilde yaptırmıştır. burada karaya ak demek mevzu bahis değil bilmem anlatabildim mi?
  13. upppsssssssssssssss afedersin diloşum sevmez olurmuyum teşekkür ederim bu güzel dostluğun ve vefalı kalbin için...
  14. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    annıycanı annamıştım zati güzel arkadaşım, birbirimizi anlamak çok zor olmasa gerek diloşum melek yüreklim
  15. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülke insanının büyük çoğunluğuna hitap etmediğini düşünüyorum. Hitap ettikleri kesim belli ve oy potansiyelleride belli, ancak kendisinin çok iyi yaptığı bir şeye temas etmişsin sayın gecekuşu... takiyyecilik... şimdi bu milliyetçi görüşüde kendisine ters, zira kendisi meclise girdiği ilk günden bu yana pek milli duruş sergilememişti. Ama yakında iki seçim var ve erken seçime gitmeyi düşünmemelerinin sebebi bence Çankaya'yı ıskalamak istememeleri. Eğer bu seçimi yaparlarsa ve kendisi ya da partisinden biri Çankaya'ya çıkarsa ardınan erken seçimede giderler. Aslında kendisinin ne yapacağını, nasıl bir tutum sergileyeceğini önceden kestirmek mümkün değil çünkü her olaya farklı tepki veriyor ve bir söylediği diğerini tutmuyor. Bugün söylediğini yarın inkar edebiliyor... o bakımdan ben başka sürprizlerlede karşılaşabiliriz diyede düşünüyorum... Çankaya'yı bir kaptı kaçtıya getirmeye çalışmak pek onurlu ve milletine güvendiğini gösteren bir tutum değil. Eğer siz kendinize ve partinize inanıyorsanız, eğer samimi iseniz o zaman seçime gitmekten çekinmezsiniz. Türkiye'nin aydın siyasetçilere ihtiyacı var, yasakçı zihniyetlere değil. Demokrasiyi özümsemiş, yenilikçi, gelişimci, entelektüel birikimli, kültürel zenginliği olan, Türkiye'yi çağdaşlaştıracak liderlere ihtiyacı var. Türkiye'nin artık bilinçlenmeye ihtiyacı var. Meclisin şuanki üyelerinin sinei millete döneceklerini sanmıyorum olursada bunun ne sonuç vereceğini bilmiyorum, bildiğim Çankaya'nın liderinin Cumhuriyetin kurucusunun ilke ve inkılaplarını benimsemiş olması gerektiği...
  16. Eğer O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!! Can Yücel
  17. Hasretinden Prangalar Eskittim Seni, anlatabilmek, seni, İyi çocuklara, kahramanlara, Seni, anlatabilmek seni, Namussuza, haldan bilmez, ***** yalana. Ardarda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül gürül akan bir dünya.... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana, Bir bu yana... Seni, bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni, anlatabilsem seni.... Yokluğun, cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini.... Ahmed Arif
  18. Her Şey Sende Gizli Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! işte budur yaşamak Bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin Kadar Sevilirsin... Can Yücel
  19. ne çok severim yılmaz erdoğan'ın o kendine has üslubunu ve o tatlı üslupla ince tepitlerini inceden dokundurmalarını... hayatı ne anlatır demiştik başlıkta, hayat bazen kendisini anlatır, bazen hiç bir söz yetmez onu anlatmaya çünkü o bol soru işaretli, bol acabalı, bol acıklı... ya da tam aksi bol geyikli bir şey işte... bazı gün ağlamak gelir içimizden bazen sığmaz yüreğimiz göğüs kafesimize... bazen ölümdür size en yakın olan, bazen hayat hiç bitmeyecekmiş gibidir... hayat kendi kurallarını kendin belirlediğin bir yol... bir değirmenki bir kaç kez öğütüldüğün... hayat bazen bir kahkaha ki, çınlatır bütün duvarları ve hiç önemi yoktur bazen... bazen farkında olmaktır, bazen hiç görememek... bazen ıskalarsın, bazen tam isabet... bazen geç kaldığın ya da hiç karşılaşamadığın... ve belkide yaşadığın sürece asla anlayamadığın... ve yılmaz erdoğan devam ediyor.... Ah pınar! diye girmeli o sokağa Ey kalçası kendinden güzel kendinden bağımsız insan O kotu giyiyorsun ya senin değil Bizim üstümüze Yapışıyor Ki levis o zamanherkeste yok Biz yerli malı dandik kotu Çamaşır suyuyla amerikanlaştırıyoruz o devir ve Bir konvers almışım elden düşme ağlaya sızlaya Babaannem hiçbir marka bilmiyor Bu pırtıkları mı aldın diyebiliyor konversim hakkında Ve bir de filiz vermiş pınar’ın annesi bak sen Ve kader ve songül ve nazire Ve şu anda adını sayamadığımız Diyarbakır mantalitesinin kız çocukları Yakantop en erotik eğlencedir bize Ah be melike geçme burdan çekirdek çitleye çitleye Biliyorsun fena oluyor yakan topun Ateşli kısmı sen gelince Annesi kuaför ya deli ediyor melike mahalleninistediği zaman fön çekemeyen kızlarını SENİN GİBİ GÜZELİNİ BİR DAHA GÖREMEYECEĞİMİ BİLSEM NE ARTİSTİ BE KAPINA MENTEŞE OLURUM Biliyorum aradan yirmi yıl geçti Bilmiyorum hangi manasız adamlarla seviştin Biliyorum çok geç oldu kalkacağız bu dünyadan Ama seni seviyorum melike Bu şiire biryerde rastlarsan mutlaka beni ara
  20. Bir Nevi Otuzüç Yaş Şiiri Artık kısa pantolonlu çocukları Gençlik parkına götürmüyorlar Ve anneler trafik lambalarında köylü değiller o kadar Locadaki farelerden bile kemirgen Gişeci kadın nur sinemasında En sevdiğim karate filmi Tek kollu kahramanımızdı vang yu Ve ondan çok kollu doğmuştu bruce lee Ki genç yaşta kaybettik kendisini Ulan falkonetti seni bir elime geçireceğim var ya Elektrikler kesilir zengin ve yoksul’un tam ortasında Ve’nin tam üstünde yani Hass..ttir dense de derinden yurttaşın Elektrik idaresindeki yurttaşa ne o yurttaş Zırpa pırta elektrik kesiliyor Diyebilesi yoktur ki BİRTEK KOKUDUR GEÇMEYEN ZAMANLA HER DUYULDUĞUNDA BİRAZ DAHA KESKİNLEŞEN O zaman amerikan arabaları bizim evin önünde Dolmuş eylerken caddeyi Ümit besen de film yapar niye yapmasın ki furyadır bu Ama seyretmek suça giriyor canım annem Zaten bu yumurtalı sandöviçlerle Kesin kovarlar bizi ki Korkarım her şiire konuk olacak Mahur bir otlupeynir kokusu süreyya sinemasında Mübarekler pikniğe gelmişler Hayır benim kokoş teyzem Mübarekler hakkari’ den gelmişler Okul bitimlerinde çamsakızı ağlamalar yok artık Filiz beni unutma ki hakkari Unutulmaya müsait bir yerdir Mektup yaz yoksa çok kurak geçecek bu yaz Hep saklayacağım hatıra defterime yazdığın Yazının yanındaki kan damlayan kalbi Seni seviyorum filiz Yemin et! bak vallahi! Yok artık bu kendini şaşırmış Kendi edasını kendisi bozan cümleler Niyazi’nin kısalığı uzunların problemi Aynı zekanın sırasında oturuyoruz Bozkırımın çilli çocuğuyla avukat oldu sonra Kimin neresine değer bu nostaljik kırıntılar Herkesin sandık odası kendine gizemli Ama kolejli çocuklar nasıl sevişiyor Ve kızlar yine kolejli onlarda ve taş gibi Bu kız varya insanın sevgilisi olsa Uyku tutmaz adamı Ama rüyasında başka bir lavuğa vermesin hesabı Yükseliş’in tuvaletinde kız resmen düşük yapmış Tabii fevzi de yok Hepimizin bayıla bayıla yuttuğu Kolejli çocuk yalanlarını söylesin Ona kalsa artık sevişmese de olur Bütün okulu getirip götürmüşlüğü var Düzliseliliğimize cintonik içiyoruz Paralı palavralarıyla fevzi’nin Kolejliden darbe yeme işi ilerideymiş O zaman bilmiyoruz tabii Haluk o zaman araba sahibi Ki biz bisiklet kavgası yapmaktayız daha Ağbim mustafa’yla E tabi mobilya dükkanı beş katlı olunca Olsu yakışır kardeşime ki bazı tandır ısmarlıyor Siteler dükkana gidince Nerden baksan kolası ayranı filan Epey para tutuyor konyalı’dan et yiyorsun kolay değil yılmaz erdoğan
  21. canım ya kıyamadı hiç birimize ne tatlı bir insansın sen ya, murticim... teşekkür ederim kendi adıma... bu ne kibarlık ne zerafet, ne incelik... forumun en kibar ve iyiniyetlilerinden birisin sen...
  22. Ey Allah'ım ben sana inanmıyorum, ayetlerini anlamıyorum, peygamberini dinlemiyorum... Sana ve çağrına kulaklarım tıkalı ama ben iyi biriyim, kimseye kötülük yapmıyorum(!) insanların iyiliğini istiyorum(!) doğayı seviyorum, insanları seviyorum...v.s. yani senin yarattığın herşeyi seviyorum ama sana inanmıyorum... ve sen yaptığım bütün iyiliklere rağmen beni cehenneme attın çok gücendim... yukarıdaki sözleri bir ateist söylüyor farzedelim. Ne kadar tutarsız değil mi? iyi bir insan olduğuna kendisi karar veriyor bir... iyilik hakkettiğini düşünüyor iki... kötülük yapmıyor üç...(!) tabi bunlar göreceli olduğu gibi asıl atlanan inanmadığın varlığını inkar ettiğin Allah'a isyan etmiş oluyorsun bu bir çelişki... aynı zamanda yaşadığın sürece sana her türlü nimeti veren, aile veren, aşk veren, sevgi veren, dost veren, güzel bir dünyada bir hayat veren senden sadece iman istiyor sen bütün bunları vereni yok sayıyorsun ama hemde cezalandırılmak istemiyorsun... çok garip doğrusu... inanmadığınız Allah ölüm sonrası size sorarsa hani sizin için bir ihtimal bizim için kesin olan sorgu anında... "sana kendimi bildirdim, kitaplar gönderdim, resuller gönderdim, akıl ve vicdan verdim ama sen beni inkar ettin" derse ne diyeceksiniz? Rabbini tanımayacaksın ama cezaya isyan edeceksin... Allah adildir her iyiliğin bir karşılığı vardır mutlaka ama suç ağırsa, cezasıda ağırdır...
  23. ben rivayetlerle ilgilenmem arkadaşım... ben Kuran'a bakarım hep öyle yaptım, kimsenin güvenilirliği benim düşüncemi bağlamaz. ben hadislerlede çokça ilgilenmem benim için kuşkusuz olan Kuran'dır. Zaten peygambere atfedilmiş bir söz Kuran'ın ayetiyle çelişiyorsa o yalandır uydurmadır. Ve ben bunlarla yorum yapmam. Kuran zinayı haram kılmışken peygamber onun aksi bir beyanda bulunamaz, Kuran'a aykırı davranamaz, konuşamaz. Hiç bir söz Allah kelamının önüne geçemez. Sizin bana kanıt olarak sunduğunuz sözler Kuran'ın mesajına tamamen aykırı... Rızasız kimsenin sofrasına oturmayın diyecek kadar insana saygıyı emreden kitap bu sözlerle bağdaşmaz. Kaldıki peygamberin söyleyeceği bir tabirde hiç değil. İsra /32 Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o ********* bir iştir; yol olarak da çok kötüdür. Nur / 2 Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah''a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah''ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. Furkan /68 Onlar Allah'ın yanında bir başka ilaha yakarmazlar/davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kaldığı canı haksız yere almazlar. Zina etmezler. Bunları yapan, cezaya çarpılır. Bu ayetleri insanlara bildirmekle mükellef bir peygamber yukarıda rivayetini bildirdiğiniz sözleri söylemez. O ancak Allah'ın ona emrettiğini söylemiştir. Aksi beyan ona iftiradır... Bu sözlere itibar edende ne kitabını ne de peygamberini iyi anlamamış demektir.
  24. katakuta yani inanılmaz derecede yeteneklisin. kelime oyunları konusunda... bir ayet veriyorsun ve o ayetin bu konuya işaret ettiğini ima ediyorsun. köleliğin uygulanması için bir emir mi bu ayet ya da böyle bir ayet varmı? Kuran'ı yanlış yorumluyorsunuz o yüzden bu kadar anlam kargaşası yaşıyorsunuz. savaşta esir alınan kadınlara tecavüz dinen mümkün değildir ve kölelik kaldırılmaması istenen bir uygulamada değildir. günün şartlarına yönelik üstelik daha önce uygulanmayan bir tavırla kölelere iyi itibar gösterilmesi istenmiştir kıyamete kadar köle düzeni ile yaşanacak diye bir kural olabilir mi? bu kadar yanlış anlayacağınızı sanmıyorum ama çok tehlikeli bir çarpıtma yapıyorsunuz. Kuran okuyan herkes onu kendi düşünce ölçütünde algılar biz ona inananlar sizce neden köleliği savunmuyoruz. bu bir hak ise bize tanınmış olarak kabul edebiliriz ama öyle olmadığını biliyoruz. insanlar arasında üstünlüğün ancak ahlaki, insani, vicdani, ilmi açıdan olur. Bakara(*) Sûresinin 177 . Ayetinde İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.