Zıplanacak içerik

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Havadan Sudan Konular
    sedat tebrikler arkadaşım ama matematik neden iyi
  2. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Havadan Sudan Konular
    Önce sevgili Ege'yi kutluyorum sevgili taurusmutis daha nice başarılar diliyorum inşallah... Ve benim kızım bu yıl 4. sınıfta not ortalaması 5 ve takdir belgesi aldı... Oğlum da 1. sınıfta ilköğretimin ilk karnesini aldı 5 üzerinden 5... çok mutlu oldum Allah bütün evlatlarımıza başarılı ve güzel bir yaşam nasib etsin...
  3. öyle düşünmüyorum Kuran'ı okuyorum ve yorumum sizinki gibi olmuyor. hoşgörü ve iyiniyet İslamın asıl hedefidir. Allah'a inanmayan insanlarıda Yaratan Allah'tır bu benim inancım... Cehennemde yansalarda yanmasalarda bunun hesabını soracak olan biz değiliz. öyle olmuş olsaydı İslam düşünürleri bu kadar hümanist olabilirler miydi? Ve dünyada en çok insan sevgisi taşıyanlar Müslüman düşünürlerdir. Ve onlar Kuran'ı anlamaya çok muktedirdiler. Kuran kendisine muhattab olarak ona inananları alır ve Allah'a inanmayanların iman edenlere dost olmayacaklarını açıkça söyler. Ama yeryüzünde bozgunculuk yapmayın ve barışı sağlayın diye yine iman edenlere tavsiye eder. ben sorumluluğunu almadığım bir insanın iman edip etmemiş olması ile ilgilenmem. saygı duymaktan kastım müdahaleci olmam demektir. sonuçta iman ettiğim dine göre hesap günü var ve orada hesabı soracak olanda insanı Yaratan'dır.
  4. Cyrano örneklediğin konuda ki yazar "Türkler katildir, Türkler barbardır" diyorsa bir milleti genelleyerek katil ilan etmiş olmuyor mu? Bir Türk katil olabilir, bir Alman ya da bir Arab... Bir kişiden yola çıkıp geneli suçlamanın neresi bir hak ya da insaflı oluyor?
  5. Sevgili arkadaşım muhakkak seviyorsunuz, bundan kuşku duymadık ki, bir insanın öldürülmesinden yine bir insan olarak üzüntü duyuyoruz en az sizin kadar lütfen sizde bunu anlayın, Hrant Dink öldürüldü diye sevinmiyoruz bizde... senin üslubunla cevap vermem gerekirse bende herbiriniz kadar üzüntü duydum bir babanın, bir eşin, bir insanın katledilişinden... ama farklı yerlerden bakıyoruz diye bunu anlamazlıktan geliyorsunuz... Bir insanı hangi sebeble öldürürseler öldürsünler bunu haklı bulacak bir şey olamaz. Asla onaylamıyorum... Ama Hrant Dink öldürüldü diye Ermeni olmaya niyetim yok. Bütün dünya gerçek soykırımlara ve katledilen Türklere göz yumuyorken ben kahramanlık yapıp Ermeniyim demiyorum... Bunu söylemediğim için ırkçı oluyorum bu ima ediliyor ama itiraz edince size kim ırkçı dedi diye soruluyor. Ya ne demek istediniz o zaman??? Bu soru Cyranoya ve bu konuda bizimle farklı düşünen diğer arkadaşlara... Irkçılıkla suçlamıyorsanız ne demek istiyorsunuz? Cyrano kendi iletilerimi okumuyorum, hepsini okuyorum ama sizin kendi fikrinize olan sempatiniz başkalarını anlamanıza engel oluyor. Baktığınız yer sizin bakış açınız size katılmak zorunda değilim... Sevgili Gelincik Hrant Dink'in söylemiş olduğu sözün işaret ettiği asıl yer sizin anlattığınız değil... "MUHTAÇ OLDUĞUNUZ KUDRET DAMARLARINIZDA Kİ ASİL KANDA MEVCUTTUR" Mustafa Kemal'in bu sözünden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Mustafa Kemal'i de ırkçı zihniyete sahip biri gibi göstermiş ve asıl söylenenin kanı kandan üstün tutmak olmadığını görmezden gelmiştir. Cenazesinde eşinin veda mektubunda kelime arasına sıkıştırdığı "kanı kandan üstün tutmayın" sözüde buna işaret ediyor. Siz bunları iyi niyetle başka mecazi anlamlara çekmek isteyebilirsiniz ama asıl söylenenin o olmadığı açıktır. Türk kanı zehirli midir? Kendisi burada ne söylemek istiyor? Tekrar söylüyorum herşeyden önce bir insan öldürüldü bu kimseyi mutlu etmez. Kaldı ki Hrant Dink'i öldürerek kendisini kahraman zanneden ve Türkiye'ye ne yaptığını anlayamayan o serseri ve onun gibileri bu davranışlarla kendi milletlerine zarar veriyorlar. Bir cinayeti haklı gösterecek sebeb olamaz. Ama bu sebebten ötürü kendimi Ermeni gibi hissetmiyorum...
  6. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    sen öyle diyorsan öyle olsun arkadaşım ihtimal yoksa no problem
  7. evet bu aralar çok abur cubur yemiş ama diyette şimdi bende seni çok seviyorum
  8. sevgili gelincik haklısınız aslında ben en büyük yargı sorununun bağımsız olamamasına bağlıyorum adalet o yüzden kimseyi tatmin etmiyor bu ülkede
  9. önce bana cevap ver sıra diğerlerinede gelir bu nasıl bir üslup... siz sokakta hepimiz ermeniyiz pankartıyla gezdiniz diye size ermeni oldunuz diyende olmadı neden geriliyorsunuz bende Türk vatandaşıyım, üstelik aslımda Türk eee şimdi siz buna da gerilirsiniz aslı Ermeni olunca ne oluyor diye? hiç bir şey olmuyor... itham yapmadık, siz böyle yorumladınız, biz sadece (en azından ben) o pankartı taşımama hakkımı kullanıyorum, taşıyanlarında doğru yaptığını düşünmüyorum... bunu söylemeye hakkım olduğunu düşünüyorum... size kim ermeni oldunuz dedi gösterirmisiniz? orada anlatılanı gayet iyi anlıyorum sayın Cyrano isterseniz açayım... Sadece Ermeni olduğu için öldürüldüyse, bizde Ermeniyiz, Hrant olduğu için öldürüldüyse bizde Hrant'ız... anlamışım değilmi? bende diyorum ki, Ermeni olduğu için öldürüldüyse öldürene lanet olsun, Hrant olduğu için öldürüldüysede lanet olsun... her kim bir başkasını kimliğinden ötürü öldürüyorsa onlarda kahrolsun... ama asıl biz anlatamıyoruz sanıyorum Ermeni değiliz dediğimiz için eleştiriliyoruz, ırkçılık yapmakla suçlanıyoruz. Irkçı=faşist bunu belki siz ima etmediniz ama bazı arkadaşlar altında başka mana aradılar... siz o pankartı taşıma hakkına sahipseniz, bende taşımama hakkına sahibim.
  10. Yasalar belli bir çerçeveyi çizer içini bazı durumlarda hakimler doldurur. İnsiyatife kalmış olması çok doğal hakaret ve aşağılamaya giren kelimeleri hakimler ayırabilir. Küfür, alay, aşağılama içeren ifadeleri ve bu ifadelerin söylendiği yeri, koşulu değerlendiren TCK hakimleri sarfedilen sözlerin hakarete girip girmediğine karar verebilirler. Benim anlayamadığım Türkler, Cumhuriyet ve TBMM hakkında neyi söyleyememekten rahatsız oluyorlar... Mesela TBMM vekilleri hakkıyla çalışmıyorlar, görevlerini yerine getirmiyorlar" demek bir eleştiridir... ve kanunun son paragrafına göre suç değildir. Ama TBMM vekillerini küçük düşürücü sözler sarfetmenin gereği ve özgürlüğü nedir anlayamıyorum...
  11. Ben bütün insanların inanç seçimlerine saygı duyuyorum beni alakadar etmiyor kimin neye inandığı ya da inanmadığı yeterki insani değerlerde buluşabilelim... hakaret, incitici söz, alay, içeren sözler sarfedenlere saygı duyamıyorum buda kusurum... Sevgili yam_yam ürettiğini nereden biliyorsun peki, günümüzde hakkında bilgi sahibi olduğumuz canlı türlerinin ataları incelendiğinde hepsinin zincirleme gelişim gösterdiklerini görüyoruz. bana şunu söyleyebilir misin öerneğin kedi tarihin eski canlılarından biri ama farzedelim öyle değil bana nasıl oluşacağını açıklar mısın? Bir tür nasıl ortaya çıkıyor mesela ve bu gelişme nasıl cereyan ediyor? 3,5 milyar yıl önce tek hücreli canlıların fosillerinin varlığı canlının bir anda nasıl çok hücreliye geçişini açıklıyor mu? 3,5 milyar yılın hangi döneminde ve nasıl hücre bölünmesi gerçekleşti? ne kadar zaman aldı? bunların cevabı var mı? Evrim Kuramı ispatlanamamıştır. Biyologlar hiç bir zaman, bir türün evrimini gözlememişlerdir. En ünlü biyologlar ve bilim adamları bile artık Evrim Teorisinin yetersiz olduğunu kabul etmektedirler. Tüpte henüz tek bir canlı hücre oluşturulamamıştır. maddenin 3 halini biliyoruz en azından kimya maddeyi üç ana başlıkta topluyor katı maddenin tanımlanırken türlerini incelediğimizde farklı özellikleri barındırdığını görebiliyoruz örneğin toprak doğadaki katı maddenin bir türü, kaya parçasıda öyle, çakıl taşıda... bunlar benzer özellikler taşıdıkları gibi farklı özellikleride var birde gaz türlerinde yanıcı ve yanmayan türler var bu özellikleri sağlamak için gereken uygun koşullar nelerdi ve bu özellikleri değiştirmek mümkün mü?
  12. Duracaksın / Ahmet Altan Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke, kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder, yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında, duracaksın, durup, gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman, ?dinlenin biraz? diyeceksin. Bir inci avcısı gibi, ta derinlere dalıp tek tek bütün istiridyeleri açarak, bir sevinç arayacaksın. Hayaller kuracaksın. Hatıralarını bir daha gözden geçireceksin. Sevdiklerini düşüneceksin ve seni sevenleri. Özlediklerini düşüneceksin ve seni özleyenleri. Teninde iz bırakanları ve senin izini taşıyan tenleri. Seni şakalarıyla güldürenleri ve senin şakalarına gülenleri. Sevinçlerini, hayallerini, hatıralarını, sevdalarını, sevişmelerini, özlemlerini, şakalarını bir bir yerleştireceksin içine, hayat denilen mucizenin sana verdiği armağanları sıkıca kucaklayacaksın. Ölüm her yandan üstüne saldırıp seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin. Güzel bir haber gelecek belki yarın sabah. Belki bir mektup alacaksın. Sana gülümsemesini çok istediğin gülümseyecek belki sana. Serüvenci gemiciler gibi meçhul denizlerde kaybolduğunda, tam da o zaman, karanın bir gün görüneceğini düşüneceksin. Gözcünün ?kara göründü? diye bağırdığını hayal edeceksin. Kara, hiç görünmese bile, hiç olmazsa neyi aradığını ve neyi kaybettiğini bileceksin, çektiğin onca fırtınanın, varmayı umduğun o umutlu hedefle mana kazandığını anlayacaksın. Her şeyini kaybetsen de hayallerini kaybetmeyeceksin. Neyi aradığını hiç unutmayacaksın. Sevinçleri ne kadar hatırlarsan, acının derinliğini o kadar kavrayacaksın. Yaşadığın ve yaşayabileceğin güzel şeyleri ne kadar çok düşünürsen öfken o kadar keskinleşecek. Karanlık inerken ışığa daha dikkatli bakacaksın. Geleceğinle arana, dibinde canavarların dolaştığı bir uçurum koyduklarında, nasıl biteceğini bilmediğin atlayışını yapmadan önce, geçmişine, sevinçlerine, hayallerine yaslanıp güç alacaksın. Sevdiğin bir türküyü mırıldanmaktan hiç vazgeçmeyeceksin. Bir çiçek iliştireceksin yakana. Ölüm seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin. En azgın, en ihtiraslı sevişmelerini... En çılgın hayallerini... En çağıltılı kahkahalarını... Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke, kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder, yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında, duracaksın, durup gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman, dinlenin biraz? diyeceksin. Onları, şefkatle dinlendireceksin. Çünkü onlara yine ihtiyacın olacak.
  13. kıslar sizi orkestramla tanıştırayım şimdi bizim için biz heybelide her gece mehtaba çıkardık parçasını çalacaklar eşlik ediniz bacılar
  14. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    ben seninle dost olabildiğimi bilmeyi seviyorum ve çok kışkırdım şimdi
  15. canım hoşgeldin bende seni çok özledim daha iyisin inşallah çalıkuşum sende benim dostumsun
  16. valla gözlerime inanamadım ne oluyor burda yaww
  17. bende öptüm canım çalıkuşum gönlün hoş olsun seni görmek çok güzel inanki
  18. canım çok tatlısın kafiyesiz kifayetsiz olurum kıss ben yeme benim kafiyemi ne olduğunu anlamadım ama hayırlısı ve kolayı olsun hakkında dilerim çok zorlanma arkadaşım Allah yar ve yardımcın olsun, o söylediğin iniş ve çıkışları bende yaşıyorum zaman zaman elbette hayat dikensiz ve düz bir patika değil... bazen canımız acıyor çok ama birgün geçiyor ve sabır çok şey kazandırıyor... her zaman yanındayım değerli arkadaşım Allah'ta seni korusun...
  19. HEDEFİMİZ AVRUPA DA, YA AVRUPA'NIN HEDEFİ NEDİR? İlginç olan Batı kapitalizmi kendi içinde ''bütünleşirken'' dışarıdakilere ''çözülmeyi'' öneriyor ve çözmeye zorluyor. Küreselleşme öneren Batı kapitalizminin kendi içinde daha ulusalcı bir gelişme içine girmeğe başlamıştır. Bu arada Avrupa Birliği'nin Türkiye hedeflerine bakarak, ya da en azından son 15 yılda neler yapmış olduğuna bir göz atmakta yarar vardır : * 1989'da doğru dürüst bir gerekçe gösterilmeden Türkiye'nin tam üyelik başvurusu geri çevrilmiş ve zaman zaman ''Seni almıyorum, geleceğin Avrupa Birleşik Devletleri'nde Türkiye'ye yer yok'' denmiştir. * Güneydoğu'da terörü yıllarca desteklenmiş. Önce PKK'nin, sonra KADEK'in baş savunucusu olunmuştur. Para, silah ve yayın olanakları sağlanmış. Şimdi de Güneydoğu'ya özerklik istemeye cüret edilmektedir.. * Apo’nun serbest bırakılma önkoşulları ise aşama aşama uygulanmaya konmaktadır: O da büyük bir olasılıkla yoğunlaşacak olan “yeni PKK saldırıları”nı durdurup, "kan dökülmesini" engelleyerek "barışı sağlamak" üzere serbest bırakılacaktır. * Avrupa Parlamentosu, ''Türkler Ermenilere soykırım uyguladı. Bunu kabul ederlerse ilikşiler gelişir'' diye kararlar çıkartmıştır. Yani, ''Büyük Ermenistan'ın'' altyapısı hazırlanmaya çalışılmaktadır. * 2003'te Irak, ABD ve İngiltere tarafından işgal edilirken Kuzey Irak'a Türkiye'nin müdahalesine ABD ile birlikte karşı çıkılmıştır. Kuzey Irak'ta Türkiye'ye rağmen bir Kürt devleti kurulmasına yardım edilmiş, edilmeye de devam edilmektedir. * 1995'te, Türkiye içindeki gayri milli sermaye çevreleri ile birlikte kotardığı 6 Mart 1995 Gümrük Birliği belgesi ile Türkiye'yi tek yanlı AB'ye bağlamıştır. * Avrupa Birliği çevreleri, kurumları ve Türkiye raportörleri sürekli olarak; "- Biz Atatürk fikrinden rahatsızız." ; " Cumhuriyet ilkeleri ile Türkiye kabul edilemez"; "Türkiye'nin önündeki en büyül engel Kemalizm" demeye başlamışlardır.. Bütün bu saydıklarımız işin bir kısmıdır. Bizim AB sevdamız, öyle bir dış politika seçeneği olarak yürümemektedir ki, AB bu sevdamızı kullanarak Kıbrıs'ı, Ege meselesini, Patrikhane meselesini, Heybeliada Ruhban Mektebi'ni Hıristiyan dünyanın keyfine göre hallettikten ve uyum yasaları adı altında Atatürk ve laikliği iyice örseledikten sonra "Bu iş olmaz" derlerse fazla şaşırmamak gerekir. AB bizimle ilişkilerini bir tür Sevr'e boyun eğdirme şeklinde sürdürüyor. Adeta örtülü bir Sevr imzalatıyor. Ne var ki bunu Kopenhag Kriterleri adıyla, özellikle Ortak Katılım Belgesi ve İlerleme Raporları denen hakaret ve küstahlık belgeleriyle yürütüyor. Unutmayınız ki Sevr Antlaşması'nın 62. Ve 64. Maddeleri Kürtlere devlet kurma hakkının güvencesini üç devlete tanımıştı : Fransa, İngiltere ve İtalya. Bu arada gelişmeleri büyük bir dikkat ve iki yüzlülükle izleyen ABD. Kurtuluş Savaşı Sevr' i tarihin çöplüğüne atmış, yerine Lozan Antlaşması'nı getirmiştir.. ''Atatürkçü ve Cumhuriyetçi geçinenlerin'' hedefimiz Avrupa demesi.. Avrupa Parlamentosu'nun kararlarına destek anlamına gelmiyor mu ? - Gümrük Birliği ile kurulan ve Türkiye'yi batırmakta olan tek yanlı düzenin savunuculuğu olmuyor mu? - AB'nin Türkiye'de desteklediği bölücülüğe arka çıkmak olmuyor mu? - Ve nihayet Türkiye'nin bütünlüğüne, Cumhuriyet ilkelerine ihanet etmek anlamına gelmiyor mu? Sanki Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ilişkiler diğer aday ülkelerde olduğu gibi normal bir seyirde gidiyormuş gibi davranmak ve AB'nin sömürgeci ve dayatmacı politikalarını görmemek, Türkiye'nin sömürgeleşmesine hizmet etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bugün ''milli cephe ile gayri milli cephe arasında'' bir çatışma yaşanmaktadır. Batı kapitalizminin içimizdeki uzantıları gayri milli cepheyi oluşturuyorlar. - Bunlar toplumsal haklar istemiyorlar. Sadece bireysel haklar, etnik haklar, bölgesel haklar görmek istiyorlar. - Ulusal bütünlük yerine ''bir mozaik'' oluşturmak amacındalar. - Milli bütünlüğün yerine bireysel, etnik, kültürel, bölgesel bölünmüşlükler istiyorlar. O zaman şirketleri (ve egemenlikleri) daha kolay gelmiş ve yerleşmiş olacaktır. İç ve dış ilişkiler dengelendiği zaman, iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel dengesizlikler de ortadan kalkmaya başlar. Tarih hep bu gerçeği doğrulamıştır. Biz bu gerçeği Mustafa Kemal 'in sağlığında en iyi gören ve yaşayan bir milletiz, bunu hiç unutmayalım. Türkiye artık kendi iç sorunlarını, AB ipoteği altına girmeden çözmek zorunda olduğu gerçeğini anlamalıdır. Demokratikleşme, ekonomik gelişme, sosyal reformlar ''AB'ye üyelik perspektifi'' ipoteğinden ayrılamadığı sürece Türkiye, ne iç dengelerinde ne de AB ve diğer ülkelerle olan ilişkilerinde, milli çıkarlarını gözetme perspektifini sağlayabilir. Dışardan önerilen yol haritaları ve ev ödevleri ile yeryüzünde, gelişmesini başarı ile sürdürebilen bir ülke yoktur, olamaz da. Çünkü her toplum, her ülke, her topluluk (AB) karşısındakinin çıkarını değil, önce kendi çıkarını düşünür. Bu da çok doğaldır. ALINTI
  20. Uğur Mumcu Hizbulkontra! Son günlerde Güneydoğu’da işlenen cinayetlerin arkasında kimler var? Bir sava göre “Hizbullah” Bu savın sahipleri, Hizbullah örgütünün devlet tarafından desteklendiğini, bu cinayetlerin “Kontrgerilla örgütünce” planlandığını, “Hizbullah” adlı İslamcı örgütün bu amaçla kullanıldığını da ileri sürüp, bu örgüte “Hizbulkontra” adını takıyorlar. “Hizbullah” Şii kökenli bir terör örgütüdür. Sözcük anlamıyla “Allah’ın Partisi” demektir. “Hizbullah”, 1973 yılında Kum kentinde Muhammed Gaffari tarafından kuruldu. Gaffari, Şah rejimi tarafından tutuklandı ve cezaevinde öldürüldü. Örgüt, Humeyni’nin iktidara gelmesinden sonra Muhammed Gaffari’nin oğlu Hadi Gaffari tarafından yaşatıldı. “Hizbullah” İran İslam Cumhuriyeti kurulduktan sonra kısa sürede 75 silahlı militana sahip bir örgüt haline geldi. Aynı amaçlı bir başka örgüt, “Amal” örgütüdür. Şii liderlerinden İmam Musa Sadr’ın 1975 yılında Güney Lübnan’da kurduğu “Amal” örgütü 1978 yılında Musa Sadr’ın Libya’da öldürülmesinden sonra ikiye ayrılmış, “Amal” örgütü Nebih Berri tarafından temsil edilirken, “İslami Amal” Bekaa Vadisi’nde örgütlenmeye başlamıştı. İran rejimi, ilk aşamada Irak ve daha sonra Türkiye’ye de devrim ihraç etmek istiyordu. Asıl amacı da Irak ve İran’daki Kürtleri denetim altında tutmaktı. Hizbullah, Türkiye’deki Kürtleri etkilemeye çalışıyordu. Tahran’da Vezaret-İ İrşadı İslami” tarafından hazırlanan “Kürdistan, Emperyalizm ve Bağımlı Gruplar” başlıklı kitap Türkçe olarak yayımlandı. Hizbullah ve öteki Şii örgütleri, Türkiye’de de örgütlendiler. Güneydoğu’daki “Hizbullah” adlı örgüt, bu Şii örgütlerinin Türkiye’deki uzantısıdır. Güneydoğu’daki Hizbullah, İslamcı Kürtler’den oluşur, “Hizbullah” ve “Amal” örgütleri ile aynı yolu izler, aynı yöntemleri kullanır. PKK ise Marksist-Leninist ideolojiye inandığını ileri sürer. İslamcılıkla Marksist-Leninistlik nasıl bağdaşır? Tabii ki bağdaşmaz. PKK 15-26 Temmuz1981 tarihleri arasında topladığı 1. Kongre’ye sunduğu raporda Marksist-Leninist ideolojiyi benimsediğini ve bu bağlamda şu stratejiyi uyguladığını açıklamıştı: - Orta-Kuzey-Batı Kürdistan Devrimi, proleterya önderliğindeki bir Milli Demokratik Devrimdir. (Politik Rapor, Weşanen Serxwebun, 1982, Köln, s: 92 ve 147) 1988 yılından sonra Tahran rejiminin PKK’ya Kuzey Irak’ta kamp yerleri vermesi üzerine PKK Lideri Abdullah Öcalan, İran İslam Devrimi’ni öven demeçler vermeye başladı: -Çünkü İran devrimi İslam’ı ilerici temelde kullanmış veya değerlendirmiş, devrimci ve antiemperyalist özünü ortaya çıkarabilmiş ve büyük etkinlik sağlamıştır. (Serxwebun, Kasım 1990, s:19) Öcalan Almanya’da yayımlanan “Din Sorununa Devrimci Yaklaşım” adlı kitapta da, şu görüşleri savundu: - Bir İran deneyiminde olduğu gibi antiemperyalist, radikal çıkış örneklerinden yararlanarak, bunların olumlu yönlerini kendi koşullarımıza göre değerlendirerek ve daha olumlu bir karşılık vererek sonuç alabiliriz. (Din Sorununa Devrimci Yaklaşım, Weşanen Serxwebun, 1991 Köln, 119) Marksist Leninist olduğunu ileri süren PKK’nın din silahına el atması ters tepki yaratmış ve PKK’nın bu yeni stratejisi herhalde “Hizbullah” örgütünü ve İslamcı Kürtleri harekete geçirmiştir. “Kürt Hizbullahı” özellikle son bir yıldır PKK’ya karşı saldırılar düzenliyor. Bu saldırılar, devlet içindeki örgütler, örneğin “Kontrgerilla” olarak bilinen eski adı Özel Harp Dairesi tarafından destekleniyor mu? Bunu bugün için bilmeye ve yazılı belgeye dayanarak kanıtlamaya imkan yoktur. Bazı devlet yetkilileri ile bu tür devlet örgütleri arasında hiyerarşik düzen içinde ve emir-komuta ile değil, 12 Eylül öncesinde kanıtlandığı gibi bireysel ilişkiler de kurulabilir. 12 Eylül öncesinde kurulan bu ilişkilerin bir kısmı yazılı belgelerek dayanılarak kanıtlanmış ve bu köşede de yayımlanmıştı. Ancak bu ilişkilerin devletin hangi tepe noktasına kadar ulaştığı ise bir türlü anlaşılamamıştı. Bugün, hükümetin başta Musa Anter olmak üzere, bölgede işlenen bütün cinayetleri tek tek aydınlatması gerekir. Bu cinayetler aydınlanmaz ve bu saldırılar da böyle sürüp giderse, devlet -haklı ya da haksız, yanlış ya da doğru- bu tür suçlamalardan kurtulamaz. (Cumhuriyet, 26 Eylül 1992)
  21. Biz ermeni değiliz diyenler hepimiz ırkçı olduk arkadaşlar, faşist olduk, cani olduk vay be dedim bir an biz neymişiz... Daha önceki iletimde de söyledim insanların ölmesi kimseyi mutlu etmez ama ben dünyanın en çok yalnız bırakılmış, herbir yanından bir lokma koparılmaya çalışılan milletinin evladıyım... Türk'üm, bunu söylediğimde ırkçı mı oluyorum buna itiraz edenler kendilerini ne olarak tanımlıyorlar? Ermenistanda Hrant Dink cinayetini kınamak için sokaklara dökülenler "katil Türkler, 1.500.000+1, soykırım devam ediyor" gibi pankartlar taşıdılar... ama ırkçı olan biz olduk. Sevgili gelincik kınamaların ardında bile bilinç altında başka birşey var demişsiniz bu gerçekten çok üzücü... Biz Ermeni değiliz dediğimiz içinmi inanmıyorsunuz bir insanın katledilmesinden duyduğumuz üzüntüye... Gerçekten anlamak zor...
  22. TCK'nın 301. Maddesi şöyle: Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz... madde gayet açık ve net düşünceye kısıtlama getirmediği gibi hakların kötüye kullanılmasını engelleyerek hakaret içeren beyanlarda bulunmayı önlüyor, bir nevi başka hakların korunması... yani, Türklüğe, Cumhuriyete ve TBMM'ye hakaret edeceklerin sözlerinden rahatsızlık duyacak vatandaşların hakları... MADDE 25. – Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. MADDE 26. – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. (Değişik: 3.10.2001-4709/9 md.) Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. Düşünce ve kanaatlerini ifade hakkına herkesin sahip olduğunu belirleyen yasa... düşünce özgürlüğü ardına saklanarak hakaret içeren sözler beyan etmek isteyenlerin maksadı anlaşılıyor sanırım...
  23. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Forum Oyunları
    Arapça Futbol Krampon-ul deccal-u uryan = Futbolcu Akibet-ul huzzam = Elenme Arafat-ul safha = Devre arası Cihat-ul kuvvayi milliye = Milli maç Cemaat-ul mahter-i cumbut = Tezahurat Cenaze-tul mevta-i kurre = Ölu top Darbe-i abes = Faul Tut-tul minare = Hava topu Musabaka-i hicret-ul gurbet = Deplasman maçı Taarruz-ul aleykumselam = Kontra atak Zam-ul zaman= Uzatma dakikaları Def-ul felaketiyye, aman Yarabbim = Atlatılan gol tehlikesi Muhendis-i kurre-i muallim = Teknik direktor Cahar-ul kumbet = Geri dörtlü Vaziyet-ul madara = Hezimet Ekib-ul riyaset-i cumhur = Takım kaptanı Rakib-ul azrail = Korkulu takım Halife-i gol = Gol kralı Taarruz-u belet = Ofsayt Hap-ul ademi ademiyye = Adam adama savunma Gaflet-i dalaletiyye ve hatta hiyanetiyye = Şike Ekib-ul kuvayi milliye = Milli takım Ne teker-i Tam, ne sima-i Arabiyye,Sulh-u salah=beraberlik
  24. Kelime bulma oyunu geyikleri: Kelime: Dip - Zıkkımın … neyi deriz??? - Zıkkımın kökü.. - Zıkkımın Kökünün kökünü al! - Hıımm.. Zık!!? - Hönk?!! (Topluluk Kopar) Kelime: Çiçek - Burnunla ne yaparsin? - Karıştırırım - Puuahhaa Kelime: Gardiyan - Ya hani kapalı bi mekanda çalışıyorlar - Bekçi - Ya hayır ya, hani herkes korkar bunlardan - Patron, müfettiş - Ya geri zekalı mısınız bee,... Hani düdükleri vardır? - Antrenor?? Hakeemmm?? - Ulen öküz herifler - Sen kime öküz diyon ya...... Kelime: İstiklal Marşı Anlatan(kız): - Yaaa.. hani bizim için çok önemli en önemli şeylerden biri.. Cevaplayan(erkek): - Bekaret?! Kelime : Sanatçı - Hani bööle Tarkan gibi bisi... - **** !! - Ayy çok hayvansın murat.. Kelime: Kokteyl - Bazıları evlenmeden önce verir - ???!!!??? Kelime: Bodur - Akdeniz’in bitki örtüsü nasıldır? - Maki - Peki nasıldır yani? - Kışlar ılık ve yağmurlu... - Puhahaha...!?! Kelime: Kafeinsiz Kahve (Son saniyeler) - Yuhhh be, bunu nasıl anlatacam. pas. (Zaman biter) - Kelime neydi? - Kefensiz *****... - Neeee??? - Pardon,.. kefensiz kahve... (Digerleri karta bakar, grup kopar) Kelime: Dergah - Hani böyle insanlar ulvi bir amaç için bir araya gelir aynı mekanda - Satanist ayinleri - Çarpılırsın valla - Ha tamam trafo - Ohaa.. ( Topluluk iptal ) Kelime: Telepati - Hepimizde var çalar ya da hani izleriz biz bunu, hatta aynı başlayan bi program var ********* falan...... - Telefon televizyon televole tele? - Tamam, ... bi de kedilerin ayağina ne denir; kes birleştir onları... - Volepati? - Yuhhh!! Kelime: Uçak - Havada uçar ya.. - Leylek - Yok bunun kanatları var - Ulen leyleğin yok mu? Kelime: Kabarmak - Abi, şimdi maddeler ısınınca nolur - Genleşir - Ha tamam, şimdi pasta yapmak için ne lazım - Krema - Başka, pastanın eski hali ne oluyo - Kek - Tamam, simdi annen kek yapıyo, diyo ki bu kek artik "bisey oldu,...alıyım " diyo... Ne der orda, genleşme anlamına geliyo - Genleşti - Hayır lann,... Genleşti anlamına geliyo... - Eeee genleşti işte - Ulan senin anan bu kek genleşti artık alıp yiyelim mi diyo ??? 5 sn sessizlik… - Eveet... - Ben oynamıyom bunla yaa...
  25. Çevirimiçi Kız İsteme Talipp: Slm... KızEvy: Slm... Hoş geldiniz. Talipp: MSN adresinizi oğlumdan aldım. KızEvy: Evet . Kızım söyledi. Bekliyorduk zaten Talipp: Sizin evde başka PC var mı? Hanımları da görüşmeye davet etsek KızEvy: Tabii ki. Bizim hanım online zaten. Kız da internet cafe de. Talipp: Ok... Kaynana34 konuşmaya katıldı Oğlananası konuşmaya katıldı Talipp: Hanımlar da geldi. Ben bizim oğlanı da davet ediyorum. ÇılgınDamat konuşmaya katıldı BirEvinBirkızı konuşmaya katıldı Oğlananası: Slm... KızEvy: Hoş geldiniz hanım efendi Kaynana34: Slm... Oğlananası: Hoş bulduk efendim ÇılgınDamat gönderiyor: CICEK.GIF Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D) ÇılgınDamat gönderiyor: CIKOLATA.GIF Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D) Kaynana34: Ay niye zahmet ettiniz? Teşekkürler. Talipp: Zahmet ne demek? Çam sakızı çoban armağanı. Kaynana34: Nasılsınız? İyi misiniz? Ben Hacer. Burcu´nun annesiyim. Talipp: İyilik elhamdülillah. Sizleri sormalı. KızEvy: İyiyiz çok şükür. Kaynana34: Sizler Mersin´denmişsiniz değil mi? Talipp: Evet efendim. Sizler de İstanbul´dan Kaynana34: Evet efendim. Biz iki yıl önce gelmiştik Mersin´e Çok güzel bir yer. Oğlananası: Güzeldir. Bekleriz bize de. KızEvy: İnşallah. Bu yaz güneyi düşünüyorduk zaten Oğlananası: Yaza kalmasın diyoruz. Beey ! Hadisene... Talipp: Efendim. Hanım haklı. Sebebi ziyaretimiz malum. KızEvy: Evet efendim. Malumumuzdur. Başımızın üstündedir. Hoş geldiniz. Talipp: Evlatlarımız net üzerinden tanışmış, kaynaşmışlar. Bize de vazifemizi yapmak düşüyor. Allah´ın emri Peygamber´in kavliyle Oğlumuz ÇılgınDamat´a kızımız BirEvinBirKızı´nı istiyoruz. KızEvy: Evet beyefendi. Sizin de belirttiğiniz gibi evlatlarımız anlaşmışlar. Eh o zaman bizlere de hayırlısını dilemek düşer. Oğlananası: Müsaitseniz eğer gelecek ay aile içinde bir nişan yapalım diyoruz. Kaynana34: Bekleriz efendim. Biz nişan için gerekli hazırlıkları yaparız. İstanbul´da kalacak yeriniz yoksa biz ağırlayabiliriz. Oğlananası: Yok. Zahmet vermeyelim. Çok kalamayız zaten. Dayımın oğlu var. Bostancı´da oturuyorlar. Kaynana34: Ayol ne zahmeti? Aşk olsun. Akraba olacağız sonuçta. Hem Bostancı çok uzak. Biz Avcılar´dayız. Yollarda perişan olursunuz. Yerimiz müsait. Oğlananası: İnşallah diyelim o zaman. Kaynana34: İnşallah efendim. Kızım! Hadisene. BirEvinBirKızı: Tamam anneee! BirEvinBirKızı gönderiyor: KAHVE.GIF Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D) ÇılgınDamat gönderiyor: SOZYUZUGU.GIF Aktarımı başlatmak için burayı çift tıklayın Kabul et (Alt+C) Farklı kaydet...(Alt+F) Reddet (Alt+D) Talipp: Biz müsaadenizi isteyelim artık. Tanıştığımıza memnun oldum. KızEvy: Biz de memnun olduk efendim. Şeref verdiniz. Talipp: O şeref bize ait. Hoşça kalın efendim. KızEvy: OK . Byeee! Talipp: Bye! Oğlananası: Bye.. Talipp konuşmadan ayrıldı Oğlananası konuşmadan ayrıldı Kaynana34: Bye BirEvinBirKızı: Bye Kaynana34 konuşmadan ayrıldı KızEvy konuşmadan ayrıldı ÇılgınDamat: Bye... Şişşt Burcu kız? Gitme bir yere yaw :-) BirEvinBirKızı: Hepsi gitti mi? ÇılgınDamat: Gittiler gittiler.Nasılsın aşkım? Çok heyecanlandın mı? BirEvinBirKızı: Ay! Ölüyorum zannettim :-( ÇılgınDamat: Bak çok korkuyordun. Oldu işte aşkım. Oldu :-)

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.