Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Laik muslumanligin temeli, Lozan andlasmasindaki gayri muslumler olarak degerlendirilen "din ve vicdan ozgurlugu" nun bir tezahurudur. Yasamda ise bir sunni mezhep inanclisinin gayri sunni bir inanctaki (islamin diger mezhepleri, baska dinler ve de dinsizler) kisi ve sosyo-etik farklar ile, birlikte ayni cografya ve devlette biribirlerinin hak ve ozgurlugunu taniyarak yasamasidir. Iste bu sekilde kendinden gayri bir inanistaki ile birlikte yasayabilen ve iliski kurabilen bir inanclinin durumudur. Laiklik burada kisiye taninan farkli "din ve vicdan ozgurlugunu" icsellestirebilme ve saygi ile karsilayabilmedir. Burada inancin ideolojisi politikasi teokratik otokrasisi soz konusu degildir. O yuzden bir musluman laik olabilir ve laik duzende yasayabilir, ama; sekuler olamaz. Laiklik en basta seriat olan dinin devleti politik ideolojik olarak ele gecirmis oldugu bir duzende yoktur. Yani bir sistem hem laik hem seriat/teokratik/otokratik olamaz. Laiklik teokratik ve otokratik bir duzende olamaz.
  2. Din bagliligindan once irik bagliligi oldugunu hangi veriye gore soyluyorsun. Insanoglu yasam ve iliskisinde din irktan once gelir. Ayrica ulusal baglilik dinden degil; irktan kaynaklanir. Yani patriotizm irk bagliliginin bir alt duzeyidir ve ancak sehirlesme ile mumkundur. Burjuva devrimleriyle, din bagliliginin yanina vatan/ulke millet bagliligi eklenmistir. Bu biribirine eklenendir. Yani kisi etik olarak dininin yanina vatanini da eklemistir.
  3. Kiside olmayabilir. Yalnizx kisi sosyal yasar ve sosyo-psikolojik olarak etrafindaki her bir beyin duzeyindeki kisiden etkilenir/tepkilenir. Bunun iki yonu vardir. Ya degisiminin kendisi farkinda ve bilincinde degildir, ama gozlem verir. Ya da kendisi bilincli ve farkinda olarak kendini her turlu degersel degistirir. Cunku "eski" temelli tutuculuk kisiyi gerici, yobaz, muhafazakar yapar ve "yeni" ile olan iliskisinde ister istemez "eskiliginin" sosyo-psikolojisini kendi farkinda olarak ya da olmayarak yasar. Zaten yeni eskiye galip gelmezse, hic bir sekilde toplum ve farkli sosyo-etik gruplari cagin gerisine duser. Yalniz sonunda yenilige teslim olur. Boylece toplumsal yasam sosyo-etik olarak degisime ugrar. Asimilasyon, tabilesme degenerasyon, adapte olma v.s. butun bu yeniye degisimdir. Mesela bir inancli inancli iken uyumlu olduklari ile, inancini sorgulamaya basladiktan sonra, uyumsuzluuk yasar. Hatta inancsiz oldugunda bu uyumsuzluk tamamen ortaya cikar ve yeni bir uyumluluk inancsiz ile baslar. Bu tum etik veri tabu ve degerlerde gecerlidir. Evet bir kisinin mutlulugu bir aldatmacadir. Cunku ortada ne bir farkindalik ne de bir bilinclilik vardir. Sadece verileni uygulama ve bunu da kendine kader, doga, tanrinin lutfu, tore v.s. olarak almadir. Ilk mutsuzluk mutlu olunandan rahatsizlik ya da zarar ile baslar. Bu temelde ilk algilanan mutluluk degil; mutsuzluktur. Cunku mutluluk algilanmaz sadece yasatilir.
  4. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Insanoglununu tur olarak ayni yapan onun beyninin fonksiyonu zihinsel yetisinin soyutlamasi degl; sadece ve sadece fizyo biyolojik fenomenal yapisidir. Insanoglu sadece beyninin fonksiyonal yetisi olan SOYUTLAMA OZELLIGI ILE DOGAR, AMA HIC BIR SOYUTLASNMIS KAVRAMSAL BILGI ILE DOGMAZ. Ne korkak/cesur gibi psikolojik ne iyi/kotu gibi etik , ne irk milliyet gibi etik, ne din dinsizlik gibi etik v.s. dogmaz. Hic bir organin da sifati dogumda yoktur, asil kan gibi, kafatasi irkciligi gibi, bencil gen gibi. Evet deri rengi olarak farkli dogar. Ama bu zihniyete tasinmaz, tasinirsa irkcilik olur. Insanoglu her turlu soyut somut soyutlamanin kavramsal bilgisini yasamdan ogrenir. Hic bir sekilde on yargi bilgi kavram ile dogmaz. Irade beynin bir fonksiyonudur, dogan bir insanoglu beynin butun zihinsel yetilerinden serbest olarak dogar. Yani beyninde hic bir soyutlanmis kavramsal deger olmaz. Iradesinin serbestligini de, o da birey bilincine ererse kazanabilir. Burada konu ozgur degil; serbesttir. Cunku irade ozgur olamayabiklir, bir suru yasam ve iliski dusunce ve davranis verilmis her turlu egosal sinira bagimlidir. Iste serbestlik, kisinin kendi bireysel cabasi sonucu kazanilabilir.
  5. Kabus gormesi olmasi gereken insan ile oldugu insanoglu arasindaki celiskidir. Bu zaten bilincaltidir. Yani sosyo-psikolojik sorundur. Kisi bunun farkinda da olabilir, olmayabilide. Cunku psikoloji zaten insanoglunun insan olmamis olmasinin bir tezahurudur.
  6. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Aslinda kimin neyde israr ettigi gayet ortada. Zaten senin beni benim de seni kabul etmem diye de bir durum yok. Arguman ortada; insanoglu kavramsiz ve bilgisiz dogar.
  7. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Ya yaratilissal kadercilik Ya maddesel kadercilik Ya da dogal kadercilik Hepsi de insanogluna "sen mahkumsun" der.
  8. Cunku giydirilen ego elbisesi ile insanoglu kendiligi cekismesini beyni ona yasatabilir.
  9. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Senin bu dediklerini bir yerde bugun aciklama yapan ve kendine saglik bakani diyenin, soylemine benzetiyorum. "Normal dogum yapanlarin cocugu cesur dogar" "Korkak nesil istemiyoruz." "Anneleri korkutmayalim ki, cocuklari da cesur olsun." Hic bir bebek onbilgi onyargi v.s. temelli bir "on" ile dogmaz. Bunun boyle oldugunu soylemek, insanoglunu dusuncenin soylemine; dogal olarak teslim etmektir. O yuzden freud insanoglunu dogallik kisvesi altinda caresiz birakir. Aslinda bunun tanriya teslimiyetle debir farki yoktur.
  10. Neden bir tasarim varsa, o tasarimin gayesi/amaci da vardir.
  11. Rastlantinin nedenlerinin olmasi onu determinist yapmaz. Sadece olanin olusabilmesinin nedenlerini aciklar. Determinizm akilciliktir ve insanoglu disinda baska bir fenomene verildiginde de akilli tasarim olur. Zaten o yuzden deterministler, ateizmin kesinligini secemezler. Cunku her seyin olusumunda bir teleolojik neden ve akil ararlar.
  12. Neresinden baslayip neresini tartisalim, bilmiyorum. Bu zihniyetteki bir kisinin nasil saglik bakani oldugunu mu? Diktatoru gibi hala halka "neyi nasil yapmasi gerektigi" direktifi mi? Hic bir sekilde bilimsel bir icerige sahip olmamasini mi? Anne ile cocuk arasinda kurulan "korku" bagini mi? Yoksa, su cikarimlarin; toplumun sosyo-psikolojisini ne hale sokacagini mi? "Eger normal dogum yapmazsam, cocugum korkak dogacak ve omur boyu bunun sorumluluigunu tasiyacagim" Eger normal dogum yapamazsam, mesela sezeryen ile dogum yaparsam, cocugum korkak dogacak" "Demekki cocugum korkak dogmasin diye, tek cikar yol normal doigum" Aslinda baskacikarimlar da yapilabilir. Yalniz, bu kendine saglik bakani diyen sahsiyetin; bugunku bu cesur gezi parki halk direniscilerini nasil degerlendirdigi de ayri bir kionu. Ustelik madem cesur nesil istiyorsun, al sana cesur nesil. Bu sahsiyete bir de atasozu; "Korkunun ecele faydasi yoktur." "Kustan korkan dari ekmez."
  13. 'Anneleri korkutmayacaksınız. Anne ne kadar cesursa çocuğu da o kadar cesur olur. Korkak bir nesil istemiyoruz' T24 Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "İşin fıtratı normal doğumdur ve fıtratın peşinde koşmak lazım. Bundan sonra epidural doğum, hipnozla doğum gibi yöntemler gündeme alınabilir" dedi. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ile Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği'nin (OHSAD) işbirliğiyle, WOW Otel'de düzenlen iftarda özel sağlık sektörü çalışanlarıyla biraraya gelen Müezzinoğlu, konuşmasının ardından özel sektör temsilcilerinin sorularını cevaplandırdı. 'Bundan sonra epidural gündeme alınacak' "Epidural yöntemiyle doğum yapılmasını teşvik etmeyi düşünüyor musunuz?" şeklindeki bir soruya, Müezzinoğlu, önceliklerinin normal doğum olduğu cevabını verdi. Normal doğum konusunda vatandaşların doğru bilgilendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Müezzinoğlu, "İşin fıtratı normal doğumdur ve fıtratın peşinde koşmak lazım. Bundan sonra epidural doğum, hipnozla doğum gibi yöntemler gündeme alınabilir. Normal doğumun önüne başka bir şeyi geçirmemek lazım. 'Anne ne kadar cesursa çocuk da o kadar cesur olur' Kullanmayalım, istifade etmeyelim demiyorum ama moda haline getirmemek lazım. Bu işin tabiatı normal doğumdur. 'Sezaryen mi, epidural mı?' derseniz tabi ki epidural. Fakat 'normal doğum mu, epidural mı?' Tabi ki normal doğum. Anneleri korkutmayacaksınız. Anne ne kadar cesursa çocuğu da o kadar cesur olur. Korkak bir nesil istemiyoruz" diye konuştu. 'Sağlık meslek liseleriyle ebe sıkıntımız biraz azalacak' Müezzinoğlu, fark ücretlerinin serbest bırakılıp bırakılmayacağı yönündeki bir soruya, "Sağlıkta Uygulama Tebliği'yle (SUT) anlaşma yapmayan hastenelerle böyle bir uygulama var. Fakat SUT'la bir anlaşma yapıldıysa, anlaşma yapan kurum belirli bir çerçeve yapma hakkına sahip. SUT'la anlaşma yapmayan hastanelerimize kimse birşey yapmıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu 75 milyonun sağlığından sorumlu. Onun imkanlarını özel sektörle yaptığı anlaşmada kendi hukukunu koruyacak bir çerçeve çizmesi lazım. İki tarafın da hukukunu koruyan bir çerçeve olması lazım. Serbest piyasada gecenin üçünde, vatandaş nerenin kapısını çalarsa oranın vicdanına teslim olsun demek sağlıkta çok mümkün değil" yanıtını verdi. Müezzinoğlu, "Ebe hemşire açığıyla" ilgili bir soru üzerine, "Açık sıkıntımız olan alanlardan bir tanesi. Sağlık meslek liseleriyle ebe sıkıntımız biraz azalacak. Hamile anneyi ilk aydan doğuma kadar takip edecek ebelerimiz olacak" dedi. 'Dünya krizde ağır bedeller ödedi' Hastaların özel diş hekimi muayenehanesinden hizmet almasına da değinen Müezzinoğlu, "4-5 hekim biraraya gelirse, hizmet almamız belki söz konusu olabilir. Muayene hekimlerinden hizmet alımının olabileceğine inanmıyorum" ifadesini kullandı. Sağlıkta SUT fiyatlarının düşürülmesi konusundaki bir soru üzerine Müezzinoğlu, şunları kaydetti: "Dünya krizde ağır bedeller ödedi. Yunanistan Sağlık Bakanı sağlık çalışanlarının yüzde 40'ını işten çıkaracaklarını söyledi. 10 yıl önce eczane hak ettiği ödeneği ne zaman alacağını bilmiyordu. Şimdi ayın 16'sında almıyorsa 17'sinde, 20'sinde alamıyorsa 21'nde alıyor. Bir taraftan özel sektör dinamikleriyle kamu sektörü yarışmak zorunda. Geçtiğimiz 10 yılda 122 bin yatak sayısının 3'te birini yeniledik ve nitelikli yatak haline getirdik. İnşaat halinde 22 bin yeni yatağımız var. Önümüzdeki 2 ay içinde 60 hastanenin ihalesine çıkacağız. Bütün bunların hepsini bu ülkenin ve insanlarının imkanlarıyla yapıyoruz. 2002 yılında ilaç tüketimiz 670 milyon kutuydu. Buna ödediğimiz para 14.5 milyardı. Eski sistemle gitseydik bu gün yaklaşık 35 milyar (lira) ödememiz gerekirdi. Bu para ne Recep Tayyip Erdoğan'ın ne de Mehmet Müezzinoğlu'nun cebinde çıkıyor. SUT artışı yapılmadı, haklısınız ama milletin parasını iyi kullanmamız gerekir." Müezzinoğlu, ilaç israfını gündemine alacaklarını ve ilaç kullanmanın bir sistematiğinin olması gerektiğini söyledi. 'Özel sektörde fark devam edecek' "Özel hastanelerdeki fark sorununu nasıl çözeceksiniz?" yönündeki bir soruya Müezzinoğlu, "Özel sektörde fark almayı sıfırlamayı mümkün görmüyorum. Açıkcası doğru da bulmuyorum. Özel sektörde bir miktarda farkı makul buluyorum. Tabi acil vakaları ve kronik durumları hariç tutuyoruz" yanıtını verdi. Müezzinoğlu, tıp merkezlerine yönelik bir soruyu da, "Kapatmayla değil, standardımızı daha yükseltme şeklinde bu yol haritasını tamamlayacağız. Belirli zorlamalar mutlaka gündemimizde olacak. A ve B grubu tıp merkezlerinin daha iyi noktada olmasını istiyoruz. C grubundakilerin A grubu standardına çıkmasını istiyoruz. Belki burada imar konusundaki koşulları yeniden değerlendirebiliriz" şeklinde cevaplandırdı. Müezzinoğlu, hastanelere başvuran acil vakalar hakkında da yeniden statü değerlendirmesi yaparak, koşulları daha net hale getirerek sıkıntıları aşmayı hedeflediklerini ifade etti.
  14. Beyoğlu esnafı direnişçilerle omuz omuza yürüdü 22 Temmuz 2013 Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği’nin (BEYDER) çağrısı ile 21 Temmuz’da İstiklal Caddesi’nde toplanan binlerce kişi Beyoğlu’nda ikinci yılını dolduran masa, sandalye yasağını ve Gezi isyanında direnişçileri hedef alan saldırıların “esnaf tepkisi” gibi gösterilmesini protesto etti. Direnişçilerle esnaf omuz omuza iktidarı ve polis şiddetini protesto etti. Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (BEYDER), Beyoğlu’nda uygulanan masa ve sandalye yasağının ikinci yıl dönümünde iktidarın esnafı yok sayan uygulamalarına, Gezi direnişçileri ile esnafı karşı karşıya getirmeye, direnişi esnaf mağduriyeti söylemi ile karalamaya çalışan tutumuna karşı direnişçilerin katılımı ile yürüyüş düzenledi. Saat 17.00′da İstiklal Caddesi’nde Miss Sokak girişinde buluşan eylemciler Beyoğlu Belediyesi Ek Hizmet Binasına yürüdü. Masa ve sandalyelerin taşındığı yürüyüş boyunca sık sık “Her yer Taksim, her yer direniş”, ”Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı. “Esnafa destek ol”, “Esnaf 2 yıldır mağdur ediliyor” yazılı pankart ve dövizler taşındı. Yürüyüşün sonunda yapılan basın açıklamasında konuşan Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (BEYDER) Eş Başkanı Tahir Berrakkarasu son on gündür polisin ve Beyoğlu Belediyesi’nin baskılarının artığını ifade etti, esnafı yıldırmak için otuz çeşit vergi konduğunu söyledi. Berrakkarasu mühürlenen işyerlerinin açılmasını ve haksız idari cezalarının iptal edilmesini istedi. Açıklamanın ardından yürüyüş boyunca taşınan masa ve sandalyeler, Beyoğlu Belediyesi’nin yeni ek hizmet binası önüne bırakıldı. Tayyip Erdoğan’dan başlayarak AKP sözcüleri, belediye yetkilileri Gezi direnişi nedeniyle esnafın mağdur olduğu iddiasını Gezi Direnişini karalamak, polis tarafından yönlendirilen eli sopalı, palalı, silahlı saldırganları “esnaf tepkisi” söylemi ile aklamaya çalışmak için kullanmıştı. Söylemle yetinmeyen AKP kendisi ile bağlantılı Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği’ne direniş karşıtı basın açıklaması yaptırmıştı. Beyoğlu esnafı ise asıl olarak Taksim’i içine alan dönüşüm projeleri, Gezi direnişinin başından itibaren uygulanan polis şiddeti nedeniyle mağdur olduğunu ifade ediyor. Esnafın büyük bölümü direniş boyunca polis saldırıları karşısında direnişçilere kapısını açarak destek oldu.
  15. 22.07.2013 İstanbul Milletvekili Tüzel, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya, 'Sorun fiziki koşullar ya da protokol, yasa sorunu ise, o sorunu çözmek Bakanlığınızın görevi değil midir?' T24 Hülya Karabağlı/ Ankara İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, öğrenci ve ailelerinin günlerdir eylem yaparak sesini duyurmak istedikleri Türkiye’nin tek üstün yetenekli okuluna ilişkin gelişmeleri Meclis gündemine taşıdı. Tüzel, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya, “Sorun fiziki koşullar ya da protokol, yasa sorunu ise, o sorunu çözmek Bakanlığınızın görevi değil midir? Bunun için yüzlerce çocuğun ve ailenin mağdur edilmesi mi gerekir” dedi, Tüzel, “Türkiye’nin üstün zekalı çocuklara eğitim veren tek ilkokulunun kapatılmasının gündeme gelmesi eğitim sisteminin yapboz tahtasına dönüştüğünün göstergesidir” dedi. Bakan Avcı’ya yöneltilen sorular şöyle. - Özel bir sınavla üstün zeka ve yetenekleri tespit edilen çocuklara eğitim veren tek devlet okulu olan Beyazıt Ford Otosan İlköğretim Okulunun kapatılmasına dair ailelere gönderilen Haziran 2013 tarihli yazı bilginiz dahilinde midir? - İstanbul genelinden özel sınavla belirlenen üstün zeka ve özel yeteneklere sahip çocukların, 8 yıl sürecek eğitim projesine göre hayatlarını planlayan ailelerle bu konu görüşül müdür? - Üstün zekalı ve özel yetenekli çocuklarının eğitimi için ailelerin maddi ve manevi yüklendikleri külfet, çocukların emekleri, bundan sonra içine düşecekleri güçlükler -psiko-sosyal-pedagojik sorunlar-Bakanlığınızca değerlendirilmiş midir? - Beyazıt Ford Otosan İlköğretim Okulunun, orta kısmının kapatılması ve ilkokul kısmına sadece adrese dayalı kayıt yapılması, okulun üstün zekalı/yetenekli çocuklara eğitim veren bir okul olma özelliğini ortadan kaldırmayacak mıdır? -Adı geçen okulun dönüştürülmesinde Okul Aile Birliğinin bilgisi var mıdır? Doğru bir çözüme ulaşmak için velilerle birlikte, en azından kayıtlı çocukları mağdur etmeyecek bir çözüm bulmayı düşünüyor musunuz? -2002 yılından beri adı geçen okulun fiziki koşulları ilk ve orta kısım için uygun iken, bu çocukların matematik olimpiyatlarında, satranç turnuvalarında folklor dalında gösterdikleri başarılar orta iken; İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’ın “Ortaokul kısmının devam etmesi için fiziksel koşulları müsait değil (…) İÜ ile yapılmış bir protokol var. Protokolün kanuni dayanağı yok. 4+4+4 ise bir kanun. Okul ömür boyu proje aşamasında olamaz” açıklamasını pedagojik bakımdan doğru buluyor musunuz? -Kaldı ki, sorun fiziki koşullar ya da protokol/yasa sorunu ise, o sorunu çözmek Bakanlığınızın görevi değil midir? Bunun için yüzlerce çocuğun ve ailenin mağdur edilmesi mi gerekir? -Türkiye’de ilk ve ortaöğretimde kaç üstün zekâlı çocuk ve bu çocuklara eğitim veren kaç okul bulunmaktadır? Bu çocukların eğitimi için daha fazla okul açılmasını düşünüyor musunuz?
  16. Burada bulunan cozum degil ki, halkin artik kendisine karisilmasina tahammul gosterememesi ve bunun cikisi. Vicdani olanin ki sizlar. Kimler ve neden oldurduler? Burada diktatorun oyunu ile olan halk direnisinin farkini algilamak gerekir. Iste belliki onun oyunu provakatorler eli sallamalilar ve sivil dayakci polisler oyununa dusmussun. Onun da istedigi bu. Hlkk hareketine karsi uygulattigi ve uygulanan her turlu saldiriyi mubah v e mesru kilmak, Nasil kendi cirkef duzenbaz oyunlari ile. Zaten dirlik istese halki kiskirtmaz ayirmaz koruklemez. Neymis "gercek" cozum. Ya da kime gore cozum? Diktatore gore sorun nedir ki, cozumu olsun. Dedigim gibi, sen basbakan denilen diktatyorun oyunlarina kanmis gozukuyorsun. Kimle ne konusacak, ona gore o konusur herkes dinler ve uygular. Maalesef gezi parki halk direnisi "ben senin biatcin degilim" diyor.
  17. Determinist oldugunu soylemistin. Yalniz akilli tasarimciliga da inanmadigini soyluyorsun. Burada bir celiski yokmu? Determinizm teleolojik degil midir? Ayrica bir seyin tozune mi ulasilir, yoksa toze ulasildigini insanogflu mu ortaya koyar?
  18. Zaten gercegin ne oldugunun dogrulanmasi inanc oldugundan bu dogrulamayi kendi inanci temelinde her bir izm ya da ideoloji ya da her turlu dusunce ve davranis saglayabilir. Burada onemli olan bu dogrulamanin, insanlik adina getirdigi sosyo-psikolojik sorundur. Ne bileyim en basitinden kizini diri diri gomen ya da bir yeri bomba ile patlatan ya da kalem kiran v.s. gece kabus gorur.
  19. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Bir seyin iriligi baska bir seye gore mukayeseledir. Bu nu da dogan bir bebek degil; yasamdan ogrenen ve neyi neye gore "iri" algisini aklinda dogruladigina baglidir. Ayrica irilik her zaman ayni davranisi getirmez. Bir kisi birisine "iri" diye teslim olmaz/iri diye ondan korkmaz. Bu sadece bir on yargidir. Onyargilar da onbilgi de v.s. sadece yasamdan ogrenilir.
  20. Bu da sadece ideolojik degil; ayni zamanda inancsaldir ve kisice dogrulanir. Yani hic bir kiralik katil birisini oldurup karsiliginda para almanin dogru olduguna inanmazsa, kiralik katil olamaz.
  21. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Korku hem duyusal hem de duyumsal olabilir. Ayrica soyut ya da somut kaynagi da genelde bilinmez. Algisal olan bilgi degil kavramdir. Yani korku algilanan ile ozdeslesendir. Bilgisi ise kavramsaldir. Korku kavrami yoksa bilgisi de olmaz. yansima- Gozlem+Algi(!? duyusal/duyumsal+var(soru ve unlemin isareti)+var olarak algilananin kavram ile ozdeslestirilip-yansitilmasi Iste bilgi bu yansitilan uzerinden turetilendir.
  22. Olabilir. Bir kisi psikopat olmasa, kiralik katil olamayabilir. Belki ilki tetikleyicidir, sonra da aliskanlik yapar ve o kisi icin her turlu insanlikdisi davranis ve dusunce normallesir.
  23. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Soyut, soyutlamanin bir cesididir. Digeri de somuttur.
  24. Sence bir psikopat ile bir kisinin cigerini yiyecek kadar insanlikdisi davranis gosteren el nusra el-kaide tipi terorist orgutun bir elemeninin farki nedir? Ya da tore adina kizini diri diri gomenin. Namus diye kadini taslasyanin. Eger bir kiside core faith ne kadar cok konu ve kavramda ve iman duzeyinde guclu ise o kisinin psikopattan farki yoktur.
  25. Core faith Another important factor of human behavior is their “core faith”. This faith can be through religion, philosophy, culture, or personal belief and often affects the way a person can behave. Core faith – The person's set of beliefs, like religion, philosophy, etc. Provided, sometimes subconsciously, by their family, peers, social media, and the society where they live.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.