Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Bir devirde bir seyin olmasi yas da olmamasi ve daha sonraki devirde olmasi farki sadece gecen surenin getirdigi ideolojik inancsal ve nesil farkidir. 1960 oncesi muslumanlik, hic bir ideoloji ve duzen ele gecirmesi icermeyip; militan/koktenci/terorist bir icerige de sahip degildir. Aileler evlatlarini dine ve kendi inanclarina zorlamaz. Kimse kimsenin dinini ve inancini kendi algisi ile olcmez. Musluman olmayanlar hor gorulmez. Muslumanlik bir gosteris ovgu ideoloji v.s. temelde toplumsal degil; sadece kisinin kendi inancini yerine getirmesidir. Bas ortusu vardir. Ben bugunku "devrimci/antikapitalist" muslumanlarin temelinin o gunlerden geldigini dusunuyorum. 1960 muslumanlarinda sosyo-etik bilinci yoktu ama; Anadolu ve en guzel ornek Hatay tarihi kulturunun mozayiginin biri biri ile birlikte yasama aliskanligi ve alisilagelmisligi vardi.
  2. Öncelikle Türkçe dil bilgisi ve mantık. Çünkü; cümle; Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu ( vicdanı ) yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur. Budur. Ayni seyleri farkli basliklarda tekrarlamana gerek yok. Ben yanitimi diger baslikta verdim. Yalniz dur, sen illa kendini kendince hakli gosterene kadsar devam edeceksin degil mi? Sorumun yaniti bu degil. Yanit vereceksen soruyu bir daha iyi oku. Iste burada vicdanin ne olarak algilandigi onemlidir. Cunku sonucta azap ve rahatlik biribirine zit degerlerdir. Ayrica daha once kendi bilgince bosuna tartistigin icin "core faith" in turkce karsiligini sana birakiyorum. Bakalim nasil turkceye cevireceksin?
  3. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Dedim ya algi carpitmasi diye. Yanit olarak yazdigin bu cumleyi yazmadan bir ust cumleyi iyice bir oku. Bu cumlen tam da benim yanitima cuk diye oturdu. Bilmem bu kadar asciklamadan sonra hala algilanamamissa, bir daha tekrar etmenin de bir anlami yok. Democrossian beyin yazısı okununca anlaşılır. O da belki. Ikisi de yoktuir. Yasamdan ogrenilir. Yetiskin ile doigasn bebek bir birine karismis. On yargi da on bilgi de yetiskine aittir. Onun korku oldugunu da bebek bilmez. Once ogrenir. Buradaki bilgisizlik bilginin bilgisizligidir. Bebek daha bilgi nedir bilmez. Iste tam da bu koyulastirdigin. Bilgisi olmayan korkunun yerini bilgi alir. Neyse kendi kendini curutmus ve beni dogrulamissin. Aslinda bunu da s1k s1k yapiyorsun da, acaba farkinda misin? Oylemi neden konu disi? Ayrica tasbiki aciklamasi vardir. Bir bilgi ancak başka bir bilgi ile bertaraf edilebilir. Şu halde, korku da bir bilgidir. Çünkü, ancak bilgilenmeyle aşılır.
  4. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Vicdan bir degerdir. Dolayisiyle degerin olmamasi vicdanin da olmamasi demektir. Yani vicdan bir deger olarak yok ise, baska sekilde zaten var olamaz. Burada bahsedilen deger de, vicdanin degil; core faithin degeridir.
  5. Burada yok olan algisi ateizme goredir, teizme gore degil. Ayrica yok olan tanri kimdir/nedir anlami icerigi nedir/ Bugun insanoglu tarihi boyunca onbinlerce tanri ortaya atmistir. Herbirinin anlam ve icerigi inanc temeli farklidir. Ayrica sirf ozel bir dinin (islam) Yaraticisini(Allah) yok saymak ateizm degildir, ateizm sadece ozel bir dinin degil; tum dinleri ve yaraticilari iceren teizmin karsitidir. Mesela islam dini bir teizmdir, hristiyanlikta oyle. Yalniz iki farkli teizm biribirine de terstir. Dolayisi ile bir muslumana gore bir hristiyan da antiislamist olarak, anti teist olabilir. Teizm ile bogusan ateist te anti teisttir. Iste buradaki iki antiteist farki cok iyi algilamak gerekir. Kisaca teizm ve ateizm algisi sadece ozel din ve yaraticilari ve onlara karsitligi icermez. Guzel de bu delil neye gore. Ben sana" her turlu yaratici kavram olarak vardir ve aklin yarattigi kavramdir" dersem; sen bana tanrinin kavramsal yoklugunu nasil ortaya koyarsin. Ayrica her bir tanri ile ortaya atilan sosyal bilgiyi. Bir de sana bir dilbilgisi oyunu; Tanri yok, ne yok? Tanri. Peki olmayan bir seyden nassil bahsedersin. Yani yok, KAVRAMSAL BILGI OLARAK ORTAYA KONMUS BIR ALGININ SADECE OLUMSUZ IFADESIDIR. Ateistine gore degisir. Ben insanoglunun sagligi acisindan nihilist bireysel cikarci kendi cikari ugruna her turlu insanlikdisi dusunce ve davranisi kendince mubah ve mesru kilan ve kendine ateist diyen birine; "antikapitalist/devrimci Musluman" i ve sadece inancini dini olarak uygulayai ve hatta yaraticisindan korktugu icin kimseye kotuluk yapmayani tercih ederim. Cunku benim icin onemli olan insanliktir.
  6. Evet, tanrinin varligi/yoklugu felsefenin teolojisinin konusudur. Yalniz neden illa bir gorus belirtmek gerekir. Sonucta tanri tanrisal zihniyet ve beynin tanrilastirma eylemidir. Iste bu zihniyet ve eylem tanriyi inancsal ve ideolojik olarak olumlu ya da olumsuza tasir. Bu eger bir ihtiyac ise kisi bunu yapar, yok ihtiyac degil ise; kavrami zihniyeti ve eylemi tum resmi ile sorunu ile birlikte ortaya koyar. Tanri din gibi degildir. Din ise uygulamadir. Kisi ya uygular ya da uygulamaz. Burada da konu uygulamayanin neden uygulamadigini kendince aciklamasidir. Yani religious ya da non religious. Ben de felsefi olarak qua felsefesi bilgi ve bilimsel bilgi olarak yapilandirmaci epistemoloji ve dusunce olarak ta serbest dusunurum. Serbest dusunur ne bir inanca ne de bir ideolojiye bagli degildir. Sadece onlari ortaya koyar ve insanoglu yasam ve iliski duzen ve sistem olarak sorunlarini dile getirir.
  7. Peki bilimselligin disina cikan bir inancin ideolojin dogrun v.s. var mi? Cunku mantik bilimsel olursa tutarlidir. Bilimsel tutarlilik tasimayan mantik ideolojik inanc tasir. Bu temelde din de tanri da bilimsel degildir. Buradaki bilimselk olan bu kavramlarin insanoglu uzerindeki izdusumunun sosyo-etik ve psikolojik sorun olarak yansimasinin sosyal temelde ortaya konmasidir. Ateizm, teolojik olarak "tanrinin v.s. yoklugunu" kendince ortaya koyar. Yni teolojik olarak tanrinin olmadigi inancini tasir. Buradaki inancsizlik inancsal temeldeki olumsuzluktur.
  8. Dikmen’de halk yürüyüşüne polis saldırısı: TOMA’lar nefes kesen bir sıvı sıkıyor 21 Temmuz 2013 Direnişin hala kitlesel militan eylemlerle devam ettiği Ankara Dikmen’de direnişte yaşamını yitirenler anısına düzenlenen konserin ardından yürüyüşe geçen halka yine polis saldırdı 00.05 Ankara Dikmen’de yürüyüş yapan halka polis saldırdı. TOMA’ların kimyasal katkılı değişik bir sıvı sıktığı ve bu sıvının sıkıldığı yerlerinde yakınlarında bulunanların nefes almakta güçlük çektiği bildiriliyor. 23.15 Dikmenliler davul zurna ve isyan sloganlarıyla yürüyor. Dikmen’de davullar sahura değil, isyana çağırıyor. ..................................... Direnişçilerin aileleri söz verdi: ‘Evde oturmak yok, artık sokaktayız’ 20 Temmuz 2013 Ankara’daki direnişte evlatları katledilen, yaralanan, tutuklanan ve gözaltına alınan aileler, Ethem’in vurulduğu yerde buluştu, bundan sonra her cumartesi buluşma ve sokakta mücadeleyi büyütme sözü verdi Haziran Direnişi’nde katledilen, yaralanan, tutuklanan ve gözaltına alınan direnişçilerin aileleri Kızılay’da, Ethem Sarısülük’ün katledildiği yerde buluştu ve AKP’ye meydan okudu. Saat 17.30′daki buluşmada ilk olarak Ethem’in vurulduğu noktadaki anma ve dayanışma alanına gidildi. Çok sayıda kişi Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük’e sarıldı. Direnişçilerin Sayfı Annesi, Sayfı Sarısülük Sonrasında yine Güvenpark köşesinde oturma eylemine başlandı. Haziran Direnişi sürecinde çocukları katledilen, yaralanan, tutuklanan ve gözaltına alınan anneler AKP’ye meydan okuduklarını sloganlarıyla haykırdı, çocuklarının yanında olduklarını dile getirdi. Oturma eyleminde tutuklu direnişçiler Erdal Kozan ve Yusuf Bahtiyar Özkan’ın anneleri Ayten Kozan ve Aliye Özkan birer konuşma gerçekleştirdi. Anneler çocuklarıyla birlikte direnişe katıldıklarını, çocukları ne yaptıysa kendilerinin de aynı şeyleri yaptıklarını söyledi. ............................................... Binler Çapulcu Düğünü’nde toplandı, polis ne yapacağını şaşırdı (dakika dakika) 20 Temmuz 2013 Haziran İsyanı’nda tanışan Nuray ve Özgür çiftinin “Çapulcu düğünü” için İstanbullular Gezi Parkı’na gitti. Polis parkın etrafını kuşattı, halkı İstiklal Caddesi’ne kadar sürdü. Gezi Parkı’nın etrafını kuşatan halk, polis barikatını deldi ve parka girdi. Daha sonra park, meydan ve İstiklal Caddesi çevresi yine gece yarısına kadar sürecek bir polis saldırısı ve direniş klasiğine sahne oldu 23.55 Polis Taksim Meydanı’nda, “yorgunluk atıyor.” Parkta yaklaşık 200 kişi foruma devam ediyor. Ortalık sakin… 23.40 Büyükparmakkapı civarında hala sloganlar yükseliyor. Yaklaşık yarım saattir polis saldırısı yok. 23.07 İstiklal Caddesi’nde gazın etkisi sürüyor. Polis Mis Sokak’ta toplanan direnişçilere yine gaz bombası attı. 22.49 Polis Mis Sokak’a gaz attı. 22.28 Çevik kuvvet ve Akrep Mis Sokak’a plastik mermiyle saldırdı. .................................. Antalya’dan İstanbul’a yürüyüş: “Adalet için adaletten daha hızlı” 20 Temmuz 2013 Antalya’dan 4 kişi, direnişte hayatını kaybedenlere ve polis saldırılarına dikkat çekmek amacıyla “Adalet yürüyüşü” gerçekleştiriyor. Yürüyüşçüler perşembe gecesi yola çıktı Canberk, Ulaş, Batuhan ve Kadir, 18 Temmuz Perşembe gecesi Antalya Cumhuriyet Meydanı’ndan İstanbul Gezi Parkı’na kadar sürecek olan “Adalet yürüyüşü”nü başlattı. “Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve adalet için adaletten daha hızlı” yazılı tişörtlerle yola çıkan dörtlü, 20 Temmuz saat 19.00 itibariyle Burdur’da bulunuyor. Grup, bu yürüyüşün adaletten hızlı olduğunu, yürüyüşe katılanlar olarak adaletsizlikten canı yananlar olduklarını belirtiyor. Yürüyüşün halkların kardeşliği anlamına geldiğini ve ülkenin güneyinden kuzeyine kadar bunu işlemek istediklerini dile getiren yürüyüşçüler, bu yürüyüşü polisler tarafından öldürülen ve sakat bırakılanlara adıyor. Yürüyüşün faşizme, diktatörlüğe, cinsiyetçiliğe, türcülüğe (insanı ya da belli bir türü diğerlerinden üstün gören anlayış) karşı olduğu belirtiliyor. ............................................. Antakya’da evlatları için yürümek isteyenlere polis saldırısı 19 Temmuz 2013 Antakya Gezi direnişinde hayatını yitirenler için bir araya gelip valiliğe yürümek isteyen yüzlerce kişiye polis saldırdı. BP yakınlarında başlayan saldırıda polis yoğun gaz ve kimyasal su kullandı 02.06 Çatışmalar sona erdi. Yaralıların olduğu bilgisi var. Sevgi ve Direniş Parkı’na nöbete geçiliyor. 01.14 Polis Semt Pazarı tarafından girdi, ara sokaklarda coplarla saldırıyor. 00.59 Polis plastik mermiyle saldırıya devam ediyor. Hasar gören bir aracın fotoğrafı çekildi. ...................................... Ümraniye Forumu’ndan 2B’ye karşı yürüyüş 20 Temmuz 2013 Kapitalizmin kentsel dönüşüm projesi adı altında halkın barınma hakkına yönelik saldırısına karşı 19 Temmuz 2013 Cuma günü yürüyüş düzenlendi. Eylem için saat 21:00′da Ümraniye/Elmalıkent Mahallesi’ndeki Trafo’da buluşuldu. Forum, 21:30′da başlayan yürüyüşte “2B Yasası oldu halkın tasası. Başbakan mağdurum dedin, mağdur ettin/Ümraniye Direniş Forumu” pankartı açtı. “Susma haykır bu evler bizim”, “İşte AKP işte 2B”, “Hükümet istifa”, “Kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm”, “İşgalci değiliz hak sahibiyiz”, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Direne direne kazanacağız”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganlarıyla 1 saat mahalle içinde yürüyüş yapıldı. Trafo’da Hikmet Baykal, 2B Yasası ve kentsel dönüşüm projesine karşı, halkın mahallesine sahip çıkmak için mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan bir konuşma yaptı. Ardından Nazlı Baybars konuşma yaptı. 250′ye yakın kişinin katıldığı eylem 22:30′da sona erdi.Kaynak: Ümraniye Direniş Forumu ......................................... Tencere tava çalan komşunuzu ispiyonlayın 20 Temmuz 2013 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Kastamonu Havaalanı’nın açılışında Gezi direnişine saldırmaya devam etti. Tencere tavalarıyla tüm sokakları direniş alanı haline getiren yurttaşı hedef alan Erdoğan, halkı ispiyonculuğa davet etti: “Komşunuzu şikayet edin.” Erdoğan’ın her cümlesi tehdit ve şiddet içeren konuşmasının ilgili bölümü şöyle: “İşte buyurun Gezi Parkı dediler. Ne oldu ne yapmak istediler? Tencere tava kullanmak, mutfakta değil ha komşuyu rahatsız etmek suçtur. Ben değil yasalar söylüyor. Bu tencere tavacıları çekinmeden sizler yargıya taşıyacaksınız. Bu milletin huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Her şeyi devletten beklemeyeceksiniz. Müracaatınızı yapacaksınız yargıya bildireceksiniz, herkes haddini bilsin. Bu da çevre kirliliğidir. Çevre kirliliği sadece çöpü kenara atmak değil. Çevre de sadece yeşil değil. Ses kirliliği, görüntü kirliliği çevreciliği tehdittir. Bütün bunlara karşı hep birlikte tedbirimizi alacağız. Kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok.” Öldürülen 5 kişi, yaralanan yaklaşık 10 bin kişi için vicdan azabı duymadığını Erdoğan, “Her akşam başımızı yastığa koyduğumuzda Allah için vatan için millet için neler yaptığımızın muhasebesini yapıyoruz. Siyaset hizmet etme sanatıdır. Karalama, çatışma, engelleme sanatı değildir. Bizi eleştirenlere diyorum ki ‘bir ağaç dikin’ sizi alkışlayalım. Siyaset milletin erdiği temsil etme yetkisini çarçur etme sanatı değildir. Aziz milletin gönlüne misafir olabildiysek bu bize yeter” diye anlattı. ................................... sendika.org Gaz bombasıyla evi yanan vatandaşa: Eylem varken balkona niye çıktın! İçişleri Bakanlığı'ndan: Gazlı müdahale başlamışken bunu gören davacının hem balkona çıkarak sigara içmesi hem salonun camını açık bırakması kabul edilebilir değildir T24 Diyarbakır'da bir gösteri sırasında isabet eden gaz bombası nedeniyle evi yanan Sönmez Atagün'ün, Diyarbakır Valiliği aleyhine açtığı davada İçişleri Bakanlığı'nın savunması, "Olaylar varken balkona çıkması ve camı kapatmaması olağan değil" şeklinde savunmada bulundu. Veysi Polat'ın radikal.com.tr'de yer alan haberine göre, Diyarbakır’da bir gösteri sırasında isabet eden gaz bombası nedeniyle evi yanan Sönmez Atagün’ün Diyarbakır Valiliği aleyhine Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde açtığı dava ile ilgili İşçişleri Bakanlığı, olayları 3. kattaki evinin balkonunda izleyen vatandaşı kusurlu bularak, “Eylemcilere gazlı müdahale başlamışken bunu gören davacının hem balkona çıkarak sigara içmesi hem salonun camını açık bırakması hayatın olağan akışı içinde kabul edilebilir değildir. Her sıradan vatandaşın bu durumda yapacağı şey içeri girip olaylar bitinceye kadar cam ve kapıları kapamak olacaktır” şeklinde savunma yaptı. .............................................
  9. Bilindigi gibi gezi parki halk direnisi 27 Mayis 2013 tarihinde baslamis, 31 Mayis itibari ile de ilk saldirisina maruz kalmistir. 50 gundur, ulkenin cessitli bolgelerinde basta uc ana sehir Ankara, Istanbul ve Izmir olmak uzere cesitli eylemler ile devam etmektedir. Eylemler; Yuruyusler Gosteriler Duran adam Park forumlari tencere tava calmalar Basin aciklamalari Mizah Muzik Genel kultur Yer sofralari Eylemi yapanlarin diger eylemlere verdigi destekler Cenaze ve olenler ile ilgili eylemler Gozaltilari Tutuklamalar Yargilar v.s. Ben, kendimce ve kendi gozlemimce bu basliktan gezi parki halk direnisi ile ilgili olan gunluk olaylari bir gazeteci gibi bu baslikta isleyecegim.
  10. Burada ilginc olan kendilerine "antikapitalist/devrimci" musluman diyenlerin, cagdaslik duzeyinde sosyo-etik bilinc sahibi olmalari. Zaten boyle bir bilinc olmazsa, hic bir musluman dini sistem/duzen ve devletin disinda kalan bir toplumda ve cografya da yasayamaz.
  11. Kendilerine "antikapitalist/devrimci musluman" diyen ve gezi parki halk direnisine katilarak destek veren kisiler; 1960 oncesi o bilinen "laik muslumanlik" tir. Ben bir serbest dusunur olarak, olmasi gereken muslumanligin boyle olmasi gerektigini dusunuyorum ve Ideolojik politik teokrasi ve otokrasi temelli bir duzene sisteme dayanan islamin ise; muslumanlik olmadigini dusunuyorum. Kisaca muslumanlik, O.Dogu'daki militan/koktenci/terorist ve bu sayede bir teokratik otokratik dini temelde duzeni politik ve ideolojik olarak topluma dayatmanin ise muslumanlik olmadigini dusunuyorum. Aksini dusunenler burada kendi muslumanliklarini ve dini bir duzeni olmayan cografya ve toplumda nasil bir yasam ve iliski surebilecegini aciklasin.
  12. Degildir, onun adi core faith dir. Ayna noronlari fiziksel degil mi, nasil oluyorda bazilarinda bulunuyor da, bazilarinda bulunmuyor? Vicdan "rahatligi/azabi" sadece kisinin kendi algisi bilgisi ve vicdani ne olarak degerlendirdigidir. Insanoglu kendince her bir hatasi noksani v.s. icin mutlaka bir neden ve bahane bulur. Bunlar da core faith temelinde ve kisinin yasam ve iliski temelindedir.
  13. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Benim vicdan algimda, core faith vicdan degildir. Sadece kisinin bilincaltina yelestirdigi ve sorgulamadan sahiplendigi ideolojik inancsal dogru degerleridir. Qua felsefesi ideolojik inancsal bir dogru penceresinden degil; tum resmi verecek sekildedir. Yani kisinin varsa bile kendi penceresi qua felsefesinde yoktur. Qua felsefesi analitik diagnostiktir. Kisinin degerlerini icermez. Etmemis doga mustakil var olan degildir, mustakil var olan doganin mustakilidir. Doga bir fenomendir, yasam dogum olum ise mustakil olanin verdigi gozlemin algisi. Insanlik disi davranmak, diger orneklerden farklidir. evrensel hukuk insan haklasri hak ve ozgurlukleri temelindedir. Yani giydirilmis/giyilmis ego ile vicdan bilinci farki. Bunlar vicdanin degil; corefaithin sekillenmesidir. Vicdani tanimlar misin? Bak bulunc diye bir kavram var, neyin bulunmasi? Objektif bakis yoktur, cunku her bakis bakanin subjektivizmini icerir. Neye kime gore mesru mudafa? Degismez olsa idi mahkemeler olmazdi bu konuda. Bende su kullandigin kavramlara verdigin anlam ve icerigi ve tanimini aciklamani senden ne kadar daha isteyecegim, acaba?
  14. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Onemli olan psikanaliz oldugu degildir, Neye gore psikanalizin tanimladiklaridir. Mesela freud'a gore ise; benim acimdan gecerli degildir. Cunku insanoglunu dogalliga teslim eder. Ne demek istedigini algilayamadim. Ben demekki gerekli gormusum ki yanit vermisim. Ayni gereklilik senin icin olmayabilir. Cunku ben senin ile bilimselligin gozlem ve yanlislanabilirlik oldugu konusunda hem fikir oldugunu dusunmedim. Nedeni varliksal konulara bakmandi. Sen istedigini diyebilirsin. Genetik epistemoloji demiyor. Neyi neden tavsiye ediyorsun? Daha once acikladim. Hayatta kalmak bir algidir. Kisi isterse hayatta kalmak istemiyebilir. Bir bebek ise ictigi sutu hayatta kalmak icin icmez, bu bilinc konusudur. Yasam suuru olarak icer. Ne ne ictiginin ne de neden ictiginin bilincinde degildir. Tehlike kavramsal bir algidir. Ogrenmemis bebek tehlikeyi bilmez. Nerden geldigini de bilmez. Mesela bir suru bebek yataginda yatarken bogulabilir. Eger bilse zaten bogulacak sekilde yatmaz. Korku bir bilgisel algidir. Bunu ogrenmemis bebek korkuyu da nerden geldigini de bilmez. Bir bebek hayati da temelini de bilmez. Korku algi ile bilgiye tasinir. Bu da dogustan degildir. Korkmak icin bir neden ve bu nedenin korkuya yol actigi bir algidir.. Ebeveyn, bebeginin neden agladigini deneme&yanilma yolu ile bulur. Altini mi kirletti. Susadi mi Acikti mi Gegirmesi mi gerekiyor? Bir yeri mi agriyor? v.s. Bunlar hangisi bebegin aglamasini durdurursa ebeveyn rahat eder. Ama bebegin aglamasinin durmasinin sebebi ille de ebeveynin eylemi olmayabilir. Acidan kacmak baskadir, bu kacisin olum ile sonuclanacagi bilinci baskadir. Hayvan da bu bilinc yoktur/ On bilgi yoktur, cunku on bilgi kavram ve algi gerektirir. Ayrica etki gerektirir, gozlem de olur. Rahatsizlik sadece korkuya bagli degildir. Fiziksel de olabilir, zihinsel de. Korkunun temeli ise bilgisizliktir. Yani bir duyumun/duygunun nerden geldigini bilmemek. Ama bu bebek icin gecerli degildir. Cunku bebek bilme asamasinda degildir. Korku bilgisizlikten kaynaklanir. Korku rahatsizlik verir, ondan kaynaklanmaz. Bu gunu birlik yasayan icin gecerli degildir. Iste bu bilgi korkuyu onler. Cunku korkunun kaynagi bilgisizliktir. Sart degil, butun bunlar once zihindedir. Zihinsel olarak bu rahatsizliklar onlenebilir. Mesela aclik grevi/olum orucu ya da bir kac saat daha yemek yiyemeyecegini bilmek v.s. Bir suru sokakta yatan var. Neden olsunki, bilerek bekar kalabilir ve hatta yalnizligi tercih edebilir. Sana korku ile ilgili bir sey anlatayim. Kisi issiz ve karanlik bir yolda yuruyormus, ileride bir isik belirince korkmaya ve kafasindan senaryolar uretmeye baslamis. Taki o isigin bir sokak lambasi oldugunu algilayana kadar. Bir ornek daha. Iddiaya girilmis. Iddia gece vakti mezarliga bir kazik cakmakmis. Iki arkadas mezarliga gitmisler ve birisi kazigi cakmis. Sonra kalkmak istemis kalkamamis, arkadasi cekmis kaldiramamis ve onu orda birakarak kosup kacmis. Sabah polis ile birlikte gelmis, bir bakmislarki arkadasi kazigi cakarken ceketinin ustune cakmis ve olmesinin sebebi de "od patlamasi" olarak aciklanmis. O yuzden korkunun nedeni bilgisizlik ve korku veren nedenin nerden geldigini algilayamamaktir. Korku bir on bilgi degildir. Yasamdan ogrenilir.
  15. Aklin beyni inandirdigina sirf onu dogrulamakj icin kisinin kendine attigi yalan ile, dunyasnin gozu onunde cerayan edenlerin farkini algilama sadece dusunen beyinler icindir. Cunku bu beyinlerin olanlari sorgular. Aklin inandigi dogru ile degerlendirmez.
  16. Evet konu kullanilan malzemenin icerigi degil; kullanilis sekli. Yani diyelim polislere "biber gazini/gaz bombasini direk kisileri nisan alarak kullanin" diye bir emir gelse dahi, polis bunu uygulamak zorunda degildir. Burada amac direnenleri uyarmak ve onlari dagitmak icin yapilan eylemdir. Bu da "direk kisilere nisan alan" bir eylem degildir. Ben bir baslikta polisin saldirisinin insanlik sucu uygulamalarini liste olarak siraladim. Son sorunuza gelince psikolojik baski soz konusu. Bu da isi kaybetme, cezalandirilma v.s. korkusunu getiriyor. Ayrica yogun suregelen gorev ve normalin disindaki gorev ve de yasam sartlari da ister istemez, polisi biktiriyor. Burada "ne yaptiginin bilincinde olmama" "bir an evvel direnisi bastirma" "amirin gozune girme" v.s. gibi faktorler, soz konusu olabilir. Tabi birde buna polisin her turlu insanlikve vicdandisi uygulamasini af edici bir yargi sistemi de, onlara "oh rahatim, ne istersem yaparim" dusuncesini getiriyor. Boylece normal insanliklarindan cikiyorlar.
  17. 19 Temmuz 2013 Taksim Dayanışması AKP iktidarının direnişe yönelen gözaltı, tutuklama, Dayanışmadan “suç örgütü” oluşturma saldırıları karşısında 19 Temmuz’da Taksim Hill Otel’de bir basın toplantısı düzenledi. Dayanışmayı oluşturan kurumlardan onlarca temsilcisinin “biz Taksim Dayanışmasıyız” diyerek söz aldığı toplantıda tüm saldırılara rağmen Taksim Dayanışması’nın emek harcamaktan, mücadele etmekten, ses çıkarmaktan bir an bile imtina etmeyeceği ifade edildi. Bugün saat 11.00’da Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplantısına 8 Temmuz’da gözaltına alınan Taksim Dayanışması üyeleri İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, mimar Mücella Yapıcı EMO İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, ŞPO İstanbul Şube Genel Sekreteri, HDK Temsilcisi Ender İmrek, ESP yöneticisi Ongun Yücel de katıldı. Basın toplantısında ilk sözü TMMOB İstanbul İKK temsilcisi Süleyman Solmaz aldı. Solmaz Taksim Dayanışması’nın mücadelesini anlatırken siyasal iktidarın Taksim Dayanışması üyelerine yönelik saldırıların karşısında dayanışmayı oluşturan tüm kişi ve kurumların “biz Taksim Dayanışmasıyız” demek için toplandıklarını olduklarını ifade eti ve kurum temsilcilerini tek tek söz almaya çağırdı. Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, TTB Genel başkanı Özdemir Aktan, Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zeki Arslan, KESK İstanbul Şubeler Platformu dönem sözcüsü Mehmet Aydoğan, DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Önder Atay, EMO İstanbul Şubesi Başkanı Beyza Metin, ŞPO İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Murat Ersoy, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, BDP İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, HDK temsilcisi Ender İmrek, SDP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Şengül, CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Gülizar Emecan, TKP İstanbul İl Yöneticisi Hüseyin Karabulut, HKP MYK üyesi Halil Arabulan, ESP Yöneticisi Ongun Yücel, SYKP üyesi Ahmet Saymadi, Kaldıraç temsilcisi İlknur Açıkbilli, TÜKODER temsilcisi, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Tutsak Aileleri Komisyonu temsilcisi, BDP MYK Üyesi Kemal Peköz, Üniversite Dayanışma Platformu, STHP, HDK Ekoloji Komisyonu’ndan Beyza Üstün, BDSP temsilcisi Murat Yıldırım, ODAK Dergisi temsilcisi, TKP1920 İstanbul İl Başkanı Yusuf Türkoğlu, Mücadele Birliği Platformu, TÖP Parti Girişimi, Hey Tekstil direnişçi işçileri, Emek ve özgürlük Cephesi, Genç Direnişçi’den temsilciler tek tek söz aldılar. Temsilciler yaptıkları konuşmalarda Taksim Dayanışması’nı doğa savunucusu, aydın, sanatçı, gazeteci bireyler ve bu ülkedeki ilerici demokratik kurumlar, emek ve meslek örgütleri olarak birlikte oluşturduklarını, bu direnişin yaşam, doğa, kentleri savunmakla birlikte siyasal iktidarın baskılarına karşı özgürlük mücadelesi olarak geliştiğini belirttiler. Taksim Dayanışması üyelerinin halkı kışkırtmakla suçlandığı oysa “halkı kışkırtan tek kişinin Tayyip Erdoğan” olduğu, bir suç örgütü aranacaksa ise bunun insanları öldüren, yaralayan AKP olduğu konuşmalarda ifade edildi. Kurum temsilcilerinin Taksim Dayanışması’nın mücadelesini anlattıkları ve kendi kurumları adına “biz Taksim dayanışmasıyız” dedikleri konuşmaların ardından, Taksim Dayanışması adına yöneticisi olduğu ŞPO İstanbul Şube Gezi Direnişi’nde aktif yer aldığı için Beylikdüzü Belediyesi tarafından işten çıkarılan Gürkan Akgün basın açıklamasını okudu. Açıklamada ”Varlık sebebi daha yeşil, daha yaşanabilir, daha insani, daha demokratik bir kent ve ülke özlemidir. Bu özlemini yerine getirmek için emek harcamaktan, ses çıkarmaktan, mücadele etmekten bir an için bile imtina etmemiştir, bundan sonra da etmeyecektir. Başta Gezi Parkı ve Taksim Meydanının korunması olmak üzere, polis şiddetini uygulayan ve uygulatanların hukuk önünde hesap vermesi ve taleplerinin takibini sürdürecek, karşılanmasında ısrarcı olacaktır” denildi. Taksim Dayanışması’nın bireyler ve 124 kurumdan oluştuğunun vurgulandığı açıklamada direnişin “suç örgütü kalıbına” sığdırılmaya, gençler evlerinden alınarak tutuklanmaya, taraftar gruplarından çete çıkarılmaya, Meslek Odası yöneticileri “suç örgütü yöneticisi” suçlamasıyla yargılanmaya çalışıldığı, bunun diktatöryal rejimlere özgü, darbe dönemlerini anımsatan “polis fezlekesi” esaslı cadı avı, ülkemizin demokrasi tarihi açısından unutulmaz karanlık bir dönem olarak kayda geçtiği ifade edildi. Basın açıklamasının ardından Gürkan Akgün bundan sonra bilinsin ki nerede bir doğa, kent talanı, nerede kamusal haklarımızın ve kamusal alanlarımızın talanı varsa artık orası Taksim’dir, artık orada direniş vardır : Her yer Taksim her yer direniş” diyerek sözlerini bitirdi. Basın açıklamasının ardından Taksim Dayanışması gözaltına alınan direnişçilerin savcılık ifadesi için götürüldükleri Çağlayan Adliyesi önüne çağrı yaptılar. Sendika.org
  18. Bu baslikta konu vicdan degil core faith denilen bilincalti biat ve itaatin temelidir. Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur. Madem vicdan degerlendirelim. Kisiyi infaz eden cellat Kisiye iskence yapan sadist Tecavuz eden sapik Kalem kiran hakim Birisini savasta olduren asker Bu ve benzeri orneklericogaltmak mumkundur. Burada "kisinin kendi vicdan degerleri ile celismesi" ne kim ve nasil karar veriyor? Bunu kisi mi acikliyor. Ya tore/namus/kan davasi cinayetleri ve bunlari isleyenler? Ya insanogluna kiyan Mafia tipi orgutler? Ya seri katiller? Lincler, katliamlar soy kirimlar? Evet vicdan nerde?
  19. Polis isterse kanuni olarak verilen insandisi ve vicdandisi saldiri emrini uygulamaz. Bunu uyguluyorsa, polisin masum gosterilmesi ve gorulmesi olanakli degildir. En azindan AIHM bile biber gazindan devleti suclu bulmusken. Burada bir sorun da suclu bulunanin sucu isleyen polis degil de devlet olmasi ya da sucu isleyen polisi devletin korumasi. Islenen suc kisisel ama degerlendirilmesi devlet. Celiski burdadir. Ayni celiski futbolda yasanir. Seyirci yuzunden kulup zarar gorur. Buradaki carpik mantigi algilamak cok onemlidir. Cunku algilanmazsa "yapanin yanina yaptigi kar kalir" Turkiye'de olan da budur.
  20. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Vicdan bir bilincliliktir ve bu bilinc anlam ve icerik temelindedir. Benim acimdan vicdan "kendine ve baskasina zarar vermemek" bilinci algisi bilgisi ve kisaca bilisselligidir. Sende once vicdandan ne algiladigini kendince acikla. Yukarida dedigim gibi kullandigin kavramlarin tanimi algisi ve biribirinden farki. Dogada yasama icgudusu de yoktur. Yasam sadece dogada mustakil var olan bir fenomen olarak gecerlidir. Doganin boyle bir icgudusu yoktur. Icgudu de dogada olan mustakil var olanin bir yasam suurudur. Aksine ego aklin ben cikarina ya da aklin her hangibir ideolojik inancsal etik deger cikarina hizmet eder. Kendilik bilinci, insanoglunun kendi varliginin insanoglu olarak algisi ve bilgisidir. Yani metafizigin varliksal temelleri olan insanoglunu mal meta mulk ya da kul kole olarak algilama egosunun bilinc olarak asilmasidir. Buradaki kendilik once bireysel olarak bireyci, bencil, egoist temelli akilcilik olarak yansir ve sonra tursel duzeye ulasir. Ayrica kendilik bilisselligi insanoglunun diger butun fenomenleri algi olarak ortaya kavramsal bilgi temelinde koymasidir. Insanlik ve insanlikdisi kisinin kendince bir algisi ve bilgisidir. Birinin algiladigi insanlik baskasi icin olmaya bilir. Cunku insanliktan once insanin ne oldugunun algisi gerekir. Insanlik somut degil soyuttur ve soyut degerler ile ortaya konur (hak ozgurluk saygi vicdan demokrasi esitlik adalet hukuk hukum sevgi anlayis baris v.s.) Bugun indanoglu numenal yetisi o kadar gelismistir ki, senin icgudu benim yasam suuru dedigim degerlere bile karsi cikasbilmektedir. Mesela yasamak yerine intihar Beslenmek yerine aclik grevi olum orucu Uremek yerine onlemek Korunmak yerine kendini feda etmek Bunlar bilincli ya da corefaith imani temelinde bir ideolojik inancsal dogru ugruna yapilabilir. Kisaca numenal yeti insanoglunun her turlu bilinen dogal v.s. temelli kalitimsal dogumdan once verildigi dusunulen yasam suurunu bile karsisina alabilir. Bu da insanoglunun herseyi yasamdan ogrendigini ve tabulu rasa olarak dogdugunu gosterir. Cunku dogal olarak bilinen degerler ve uygulamalar bile bilinc ya da core faith imani ile karsiya alinabilir. Bu da tum degerlerin sadece bilgi oldugunu ve fiziksel olmadigini gosterir. Cunku buradaki bilgi fizigin onune gecer. Yani kisi olmeyi beslenmemeyi korunmamayi urememeyi secebilir. Bu secimde dogal degil; zihinseldir
  21. evrensel-insan şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Birincisi senden kullanmis oldugun ego, super ego, benlik ve id kavramlarinin ne anlasm ve icerigi oldugunu ve aralarindaki farklarini istemistim. Eger bunlar aciklanmazsa, ben; senin bu kavramlara nasil bir anlam ve icerik verdigini algilasyamam. O zamanda kavramlar uzerinde ortak bir algi olusturamayiz. Bak bunu sana bir ornek ile anlatayim. Bundan yillar once SSCB'de bir TV programinda; Ulkude demokrasinin olup olmadigi duzeyi v.s. tartisiliyormus. Her kafadan bir ses cikiyor ve katilimcilar kendilerince var/yok seklinde aciklama yapiyorlarmis. Bu arada programi yoneten ve sunan bir seyin farkina varmis ve "zannedersem once demokrasinin ne oldugunu neler icerdigini once tartismak gerekiyor, bu konuda ortak bir tanim anlam ve icerige varamazsak; ve herkesin demokrasiden ne algiladigini bilemezsek; ulkede ne oldugunu bilemedigimiz ve ortaya koymadigimiz bir kavramin olup olmadigini tartismanin bir anlami yoktur" İste bu temelde sen bu kavramlari once tanimla birbirinden farkini koy ki, ben de ona gore yanit vereyim. Kendi algi ve bilgimi dile getireyim. Bunlar sadece yetiskin olarak algisi bilgisi gelismis bir alginin gozleminin dile getirdikleridir. Bunlar yeni dogan bir bebekte bir bilgi icermez. Bilgi sadece ve sadece yasamdan ogrenilir ve turetilir. Onui da bir tek insanmoglu turu yapar. Butun bunlar gozlemdir, dogan bebekte bulunmaz. Bebek sadece yasam suuru olarak beslenir ve beslendiginin bile bilincinde deguildir. Bir de rahatsizligini aglayarak dile getirir. Bunu da ebeveyn deneme&yanilma metodu ile bulmaya calisir. Bebek susunca da rahatsizliginin o an icin bittigini dusunur. Mesela bir kedi disi agridiginda yemek yemez. Eger yemek yememenin onu oldurecegi bilincinde olsa, yerdi. Disinin sorunu cozulmezse yememeye devam eder ve olume gider. Buradaki bilgi degildir, sadece doganin onlara verdigi ve bes duyularinin getirdigi bir kokunun giderilmesidir. Yani bir rahatsizligin giderilmesi. Bir sey ogrenmeden bilinmez. Tum ogrenilen de yasam ve iliskiden gelir. Dogumda hic bir bilinen yoktur. Yapilan da yasam suuru ve rahatsizligin dile getirimidir. Zaten rahatsizligin cozumu de bebekte deguildir. O mesaji alan yetiskindedir.
  22. Sicak suyun en buyuk ozelligi bagirsaklarin calismasina yardimci olmaktir.
  23. Sen mesaj 37 deki fotografi acikla, yeter. Ayrica benim sana verdigim tum linkler bilimsel.
  24. Konumuz Amerikalilarin aya gitmesi degil; ikiz kuleler. Neden konuyu carptiriyorsun?
  25. Yukaridaki fotografta ikiz kulelerden birinin (ortadaki bina) sol kismindaki kirmizi cizgiye dikkat. Iste bu cizgi, iceriden dosenmis patlayicilarin patlamasidir. Ayni eski bir binayi yikmak gibi. http://www.911hardfacts.com/docs/WhyIndeedDidtheWorldTradeCenterBuildingsCompletelyCollapse.pdf Yukaridaki linkte 12. sayfa

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.