evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Taksim Dayanışması: Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz
9 Temmuz 2013 BASINA VE KAMUOYUNA Artık aklın, vicdanın, hukukun ve demokrasinin bittiği yerdeyiz. Yaklaşık bir buçuk aydır, tüm polis şiddetine, gözaltılara, her türlü baskıya, karalamaya, yalan ve dolana karşı sürdürülen haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz sonucunda Gezi Parkı’nın Park olarak kalmasını sağlayanlar, Vali tarafından seremoniyle açılan parka gitmek isterlerken tamamen hukuksuz bir şekilde engellenmiştir. 8 Temmuz Pazartesi akşamı hiçbir uyarı olmadan, İstiklal Caddesi girişinde emniyet güçleri tarafından halkımıza, yine gaz, su, plastik mermi ile saldırılmış ve Taksim Dayanışmasını oluşturan emek/meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilci ve yöneticileri de olmak üzere birçok arkadaşımız, yine valinin talimatıyla ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Hukuk ve yargı kararları, yok sayılmak suretiyle suç işlenmiştir. Taksim Dayanışması olarak polisin saldırısını ve gözaltıları şiddetle kınıyor; Acilen dün ve daha önceki günlerde keyfi ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan vatandaşlarımızın, haklarında hiçbir hukuki işlem yapılmadan serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Günlerdir acizlik içerisinde bu kenti polis şiddeti marifetiyle idare etmeye çalışanlar artık halka yalan söylemeyi bıraksınlar. Yarattıkları her türlü bilgi kirliliğine, karalamaya, iftiraya karşı gerçekler apaçık ortadadır. Buradan tekrar iktidara, bu kentin idarecilerine sesleniyor ve hatırlatıyoruz; “Gezi Parkı” sizlerin doğa, bilim ve demokrasi karşıtı, rantçı projelerinize karşı halkın, kullandığınız her türlü insafsız şiddetinize rağmen, kararlı ve onurlu mücadelesi ile Park olarak kalmıştır. Orayı var eden de, güzelleştiren de sizler değil, halkın ta kendisidir. Bu mücadelede maalesef yaralılarımız ve can kayıplarımız vardır ve bu durum sizlerin kolluk kuvvetlerinizin akıl almaz, vicdana sığmaz şiddeti sonucu olmuştur. Dün eli palalılar bugün sokaklarda rahat rahat gezerken, hayatında hiç kimseyi incitmemiş arkadaşlarımız gözaltına alınmaktadır. Sorumluların hiçbiri bugüne kadar hesap vermemiştir. Aksine bu şiddetin gerçek sorumlularını “aklama” yarışına girilmiştir. Tüm Türkiye ve Dünya şunu görmüştür ki, 28 Mayıs’tan bu yana yaşanan bu süreçte, polisin olmadığı günlerde Gezi Parkı ve Taksim’de halkımız dayanışmanın, kardeşliğin, yaratıcılığın, barışın ve demokrasinin en güzel örneklerini sergilemiş, insanların geleceğe dair umutlarını yeşertmiştir. Yurdumuzun dört bir yanında parklarımız ve meydanlarımızda kendiliğinden yeşeren ve ortak irademizi oluşturmak için gerçekleştirilen forumlar; kendi hayatlarımızın kaderini hep birlikte kendimizin belirleyeceği, Türkiye’de gerçek bir demokrasinin inşasına dair hepimize ışık olmuştur. Eğer halen daha Valinin kendisi ile birlikte, tüm bu şiddet ve karanlığın sorumluları Taksim Dayanışmasının bu ısrarlı ve meşru duruşunu anlayamıyor ise söylenebilecek çok fazla şey kalmamıştır. Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen mücadelenin haklılığı kamuoyunda, yargıda ve diğer tüm alanlarda defalarca kanıtlanmıştır. Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır. Taleplerimizin yani polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alınteri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra, yaşam alanlarımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz. TAKSİM DAYANIŞMASI
-
Polisin 'Gezi'ye yaptığı müdahaleden kaçanlara saldıran palalı kişiler kim?
Hakkında yakalama kararı çıkarılmış olan palalı saldırgan Sabri Çelebi'nin Atatürk Havalimanı'nda Fas'a çıkış yaptığı belirlendi.
-
İnsan Hakları Vakfı’ndan Gezi Parkı bilançosu
Ayrica gezi parki halk direnisi basladiktan ve gozaltilar devreye girdikten sonra, gozaltinda yada tutuklananlar listesinde adlari aciklanmamis cok sayida kayip direniscinin oldugu soyleniyor.
-
İnsan Hakları Vakfı’ndan Gezi Parkı bilançosu
İnasan Hakları Vakfı, Türkiye'de Gezi Parkı eylemlerine karıştığı gerekçesiyle gözaltına alınanların sayısının 3 bin 584, tutuklu sayısının 121 olduğunu belirtirken, gösterilerde yaralananların sayısının 8 bin 41 ve hayatını kaybedenlerin ise 6 olduğu T24 Hülya Karabağlı/ ANKARA Türkiye İnsan Hakları Vakfı Gezi parkı eylemlerine karıştığı gerekçesiyle tüm Türkiye’de şu ana kadar 3 bin 584 kişinin gözaltına alındığını, 121 kişinin tutuklandığını ve gösterilere katılan 5 kişi ile bir polisin hayatını kaybettiğini açıkladı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, 28 Mayıs’ta Gezi Parkı projesine yönelik olarak başlayan ve ardından bazı kentlerde devam eden eylemlere ilişkin gözaltılar, tutuklamalar ve ölümlere ilişkin bir açıklama yaptı. Eyleme ilişkin bilançoda Türkiye İnsan Hakları Vakfı şu bilgileri verdi: "8 bin 41 kişi yaralandı" Eylemler nedeniyle TTB’ye göre 27 Haziran itibariyle 8 bin 41 kişi yaralanarak veya kimyasal gazdan etkilenerek hastanelere/gönüllü revirlere başvurmuştur. Maalesef eylemler nedeniyle gösterilere katılan 5 kişi ile bir polis yaşamını yitirmiştir. Ölümlerin ikisi doğrudan polisin saldırısı nedeniyle biri ise bilirkişi raporuna göre polis olduğu düşünülen faili meçhul sivil kişiler tarafından gerçekleşmiştir. Tüm Türkiye’de gözaltına alınanların sayısı ise Türkiye İnsan Hakları Vakfı verilerine göre 3 bin 584’e, tutuklanan kişi sayısı ise verilen serbest bırakma kararlarının ardından 12 Temmuz 2013’te itibariyle 121’e inmiştir. Tutuklamalara "yasadışı örgüt yöneticisi veya üyesi olmak", "halkı isyana teşvik etmek", "kamu malına zarar vermek", "silah ve mermi bulundurmak" veya “cami basmak” gerekçe olarak gösterilmiştir. İçişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamayla, eylemlerin Bingöl ve Bayburt hariç tüm illerde yapıldığını, eylemlere 2,5 milyon insanın katıldığını, 4 bin 900 kişinin gözaltına alındığını, 4 bin insanın yaralandığını, 14 parti binasının maddi hasara uğradığını duyurmuştu. Gezi Parkı eylemlerine evlerinin balkonundan tencere ve tava ile ses çıkartarak katılan şu ana kadar 10 kişiye "Kabahatlar Kanunu’na muhalefet ettikleri" gerekçesiyle 88’er lira, 9 öğrenciye ise aynı kanundan dolayı 1000’er lira para cezası verildi.
-
'3. köprü kaçak çıktı; imar planları iptal edildi'
'3. köprü kaçak çıktı; imar planları iptal edildi' 12.07.2013 12:40: Üçüncü köprü inşaatının projede belirtilen yerin dışında bir noktada yapıldığı, imar planlarının iptal edildiği ortaya çıktı T24 Çalışmalarına birkaç ay önce başlanan ve Yavuz Sultan Selim adının vermesiyle büyük tepki toplayan 3. köprünün, projede belirtilen yerin dışında yanlış bir noktada yapıldığı ortaya çıktı. Sarıyer gazetesinin haberine göre, köprüyle ilgili tüm imar planları Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın imzasıyla iptal edildi. 15 ilçe belediyesine gönderildi Yanlışlığın ortaya çıkmasından sonra ,11 Haziran 2013 tarihinde Bakan Binali Yıldırım imzasıyla alınan iptal kararı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere köprü güzergâhının geçeceği bölgede sınırları bulunan tam 15 ilçe belediyesine gönderildi. 2 buçuk milyar dolara mal olacak Üçüncü köprü üzerinde 10 şerit olacak, araçlar için 8 şerit, tren için de 2 şerit ayrılacak. Transit geçişler bu köprüden yapılacak. Özellikle yük taşıyan TIR'lar ve kamyonlar 3. köprüden geçecek. Köprü, 59 metreyle dünyanın en geniş köprüsü olacak. (Diğer iki köprü ise 40'ar metre genişliğinde). Bir ucu Poyrazköy'de diğer ucu ise Sarıyer Garipçe'de yer alacak köprünün uzunluğu ise bin 875 metre. Geçiş ücreti olarak, otomobiller için 3 dolar yani yaklaşık 5 buçuk lira ödenecek. İlk çıkışlar Avrupa Yakası'nda Uskumruköy'de, Anadolu Yakası'nda ise Riva'da olacak. Maliyetin ise, yaklaşık 2 buçuk milyar dolar olması bekleniyor. Bakan Binali Yıldırım'ın imzaladığı, Sarıyer gazetesinin yayımladığı iptal belgesi:
-
Polisin 'Gezi'ye yaptığı müdahaleden kaçanlara saldıran palalı kişiler kim?
Diktatorun eli sallamave sopali guruhu Ankara/Dikmen'den sonra dun de Istanbul/Kocamustafapasa halk toplantisinda ortaya cikmistir. Burada ilginc olan bu guruhun kimler oldugunu algilama ve nerede neden ve nasil ortaya ciktiklarini algilama adina, toplantidaki halk direniscilerin aciklamalarina gore, bu guruh o yoreden degillermis. Bu da bize bu guruhun ozel bilerek gonderildiginin kanitidir. Amac bellidir, halk direnisini yildirmaya calismak ve bu kisileri direnisci gostermek ve bunlardan esinlenerek polis saldirilarini mesru ve mubah kilmak. Halbuki polisin bu guruha mudahele etmedigi ustelik korukledigi de bilinmektedir. Cunku bu guruh ozel olarak secilen ve bolgeye gonderilen bir cesit diktatorun sivil timi ve vurucu gucudur. Son bir haber, once serbest birakilip sonra savci karari ile yakalanma emri cikarilan eli palali insan postu giymis yaratik, yakalanamamis ve yurt disina kacirildigi ogrenilmistir. Bu da bize elleri kanli katiller hizbullah guruhunu hatirlatir.
-
"Ateistler Yok Edilmeli!" Mahmut Macit
Burada su farki iyi algilamak gerekir. Bir kisi dogumundan itibaren dogdugu cografyanin toplumu ve tarihinin degerleri verileri ve tabulari ile beslenir. Toplumlar farkli sosyo-etik degerlere sahip olduklarindan da toplumsal bir teklik yerine toplumsal bir sosyo-etik mozayigi mevcuttur. Buradaki sorun, bizim gibi devleti hukumeti sadece iktidara bagli olan ve onlarin yonlendirdigi ile toplumlari egitmesidir. Iste ilk sorun burda baslar. Devlet ve hukumet tum toplumun sosyo-etik mozayigini kucaklamak yerine, iktidar politikasi olarak toplumu nicelik yerine koyarak tek bir etik degere yonlendirir. Bu da topluda iki ana sorun yaratir. Ilki tekleme disinda kalan sosyo-etik farklar uzerinde kurulmak istenen devlet/hukumet baskisi mudahalesi yasagi v.s. Her gelen iktidarin farkli politik teklestirmesi temelinde ayni degerler ile yetismeyen nesil farklari. Iste buradaki ilk cozum, devletin ve hukumetin basi olan iktidarin kendi politikasi ile degil toplumu ancak sosyo-etik her bir farkin kucaklanmasi ile karsilanabilecegi bilincidir. Ikinci cozum toplum bunyersindeki farkli sosyo-etiklerin biribirini icsellestirerek birlikte saygi temelinde yasayabilme bilincidir. Iste dogal/fenomenal zihniyet burda iflas eder. Bundan sonra gelecek olan numenal zihniyet ve evrensel insan bilinci butun bu ayirici bolucu mucadeleci her turlu sosyo-etik farkin aslinda sorgulandiginda her turlu insanliga ters bir ego elbisesi oldugunu ve insanlasma adina da bu tip sosyo-etik farklardan arinarak ve kurtularak birey bilincini tur bilincine tasimanin onunu acar. Iste boyle bir bilissellik, zaten tum farki alglayarak onlari ayirmak yerine bir arada farklari ile birlikte yasamatmaya yonelir. Mesela kendisi sosyo etigin milli/etnik kokensel ya da ve de dinin farkli inanc ve mezhepleri ve hatta dinsizligi algilamis ve bunlardan kurtulmus olarak; bunlardan kurtulamayanlari bilinclendrme ve bir arada yasatabilme mucadelesi verir. Cunku ayrimci sorunun dinin ozel isminde ya da milli/etnik kokenin ozel isminde degil; bu degerlerin kendi bunyesinde oldugunun bilinc ve farkindadir. Iste bunun farkina ve bilincine varamayanlarin bir arada ancak kendi ozel din ve milli farklarinin aralerinda icsellestirerek ve saygi ile karsilayarak ortak bir yasamin mumkun olabileceginin de bilincindedir. Dolayisiyle bilinc farki ve farkindaligi sadece kendi sosyo-etiok farkini talep etmekle ya da baskasinin koni desteklemek ile ve herkwesinkini savunmak ile bitmez. Asil kendilik bilisselligi bundan sonraki sorgulama ve bu farklarin aslinda ayrimci karakterinin bilincine varma ve bunlardan insanlasma adina evrensel duzeyde arinma ve insansal duzeyde de bilinclenmektir.
-
"Ateistler Yok Edilmeli!" Mahmut Macit
Bak burada senin ile vicdan uzerine yazismis ve bilginin ne olduguna yogunlasmisiz. Bakmakta yarar var. http://www.turkish-media.com/forum/topic/295695-vicdan-uzerine/ Ayrica bu mesaji vicdan basliginda yazman daha tutarli olurdu. Burada alt yapidan ziyade, kisinin once hissettigi bilincalti rahatsizlik, zarar ve sorun onemli. Zaten bu yoksa sorgulamasi icin neden de yoktur. Iste biat kulturunun verilene teslimiyeti ve verileni harfiyen uygulamasi da budur. Bunlara core faith deniyor. Yani kisinin bilincaltina yerlesmis ve ona verilmis her turlu metafizik etik estetik degerler veriler ve tabular ve de bunlara biat. Iste burada bilincalti algilanan rahatsizlik kisiyi bunu cozmeye yonlendirir, ya cozum esnasinda beyni kaldirmaz korkar endise duyar v.s. eskisinden cok biat ettiklerine sarilir, ya da farkli seyleri algilayarak ezber bozmaya yonelir. Zaten bunun ilk duzeyi verilene karsi cikmaktir ve aklin siniri da burda biter. Bunu ben gayet detayli olarak "evrimci ve devrimci sorgulama" basliginda aciklamistim. http://www.turkish-media.com/forum/topic/290358-evrimci-ve-devrimci-sorgulama/
-
"Ateistler Yok Edilmeli!" Mahmut Macit
Aslinda onemli bir fark var. Mesela sen dahil kimse ilgisini onemini etkisini cekmedikce yazilari okusa da ya verildigi gibi algilayamiyor, ya da o anki alani olmadigindan konsantre olamiyor. Ama bu sekilde baska konularda konu ortaya cikip sorulunca yapilan aciklama da algilanabiliyor. O yuzden bu sekildeki sorularda ben genelde oz ve kisa aciklama yapmayi yegliyorum ve genelde de verilen en azindan kisi tarafindan ortaya getirildigi icin algilanmaya daha yatkin oluyor.
-
"Ateistler Yok Edilmeli!" Mahmut Macit
Mesela bu linkte; http://www.turkish-media.com/forum/forum/302-psikoloji-psikoloji-forumu/ ve de alt forumlarin her birinde konu ve kavram ile ilgili baslik ve yazilar bulabilirsin. http://www.turkish-media.com/forum/forum/123-ego-ben-felsefe/ http://www.turkish-media.com/forum/forum/814-bilgi-felsefesi/ Herhangibir basliktaki yazida konu ve kavram ile ilgili sorularini sorabilirsin.
-
"Ateistler Yok Edilmeli!" Mahmut Macit
Bati medeniyeti denilen emperyalist ulkelerde durum bu. Oralardaki devlet bireyi ve onlarin hak ve ozgurlugu icin var. Yani bireylerde bireyci akilcilik ve bireysel ben bilinci soz konusu. Herkes herkesin her turlu kisilik ve kimlik degerini oldugu gibi kabul eder ve mudahele etmez. Iste ayni emperyalist ulkeler bu bilinc ile bu bilinci olmayan ulkelerde de bu bilinci o ulkeyi politikm ideolojik inancsal ayristirma ve biribirine kapistirma olarak kullanarak kendine ekonomik/politik/diplomatik guc otorite ve iktidar saglar. Degildir. Bireysel bilinc ben bilincidir ve bireyci akilci olarak sadece kendi bireyse cikarini dusunur. Ustelik baskalarini da kendi cikari icin kullanip harcayabilir. Birey bilinci ise toplumsal bir iliski temelinde sosyal ozveri ve algi anlayis v.s. gosterir. Iste bati daki bireyci akilcilik ona tolumun verdigidir yani kisi sorgulamamis ve birey bilincine varamamistir. Doguda ise toplumsallik ondedir ve birey bilinci alinsa bile bu toplumsal bir uzlasi temelindedir. Kisaca birey bilincinin insan turu tursel bilince acilabilmesi icin; once kolelik kulluk meta mal nadde temelli nicelik, toplumsal kisilik temelli kutuplasma ve bati temelli bireyci akilcilik aslinda sorgulamadan kazanilabilen bilinclerdir. Insanoglu turune acilan tursel bilinc temelli birey bilinci ise, evrensel-insan zihniyeti temelinde her seyden once insanoglu varligi ve kendilik bilisselligi gerektirir. Bu konular ile ilgili benim sitede gerekli bolumlerde basliklarim var ve her turlu farkin farkini acikliyor.
-
Aynalama Tekniği - Obama ve Erdoğan örnekli açıklamasıyla
Cocuklar genelde kendilerine ideal model olarak sectikleri anne babalarini taklit ederler ve onlar gibi olmaya calisirlar. Ayni sekilde kisiler de medya da kendilerine idol aldiklari sinema tiyatro dizi sanat politika v.s. karekterlerini taklit ederler ve onlar gibi olmaya calisirlar. Bunun bir bilincli uygulamadan ziyade, kendini bir cesit idolu gibi oldugunu algilatma bilincalti istemi oldugu dusuncesindeyim.
-
Yılmaz Büktel burada
evrensel-insan şurada cevap verdi: yılmazbizans başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımSitemize ve aramiza hosgeldin.
-
Türkiye Ali İsmail için ayakta (dakika dakika)
Kolay degil 1927-1979 arasi tum toplum tek bir sekilde turklestirilmeye ve ilimli muslumanliga yonlendirildi. Kisiler boyle egitildi ogretildi yetistirildi. 1980 den baslayarak ise kurdculuk PKK teroru ve sunni islam dayatilarak bugun; bu dayatim sadece ve sadece teokratik otokratik bir militan/fanatik/koktenci sunniligin politik/ideolojik bir diktatorlugune donusturulmeye calisiliyor. Iste her gelen iktidar devleti ve hukumeti kendi politik ideolojik cizgisinde kullanir ve ele gecirirse, donem donem yetisenler de farkli yonlendirim ve yaptirimlasrla yetisirler. Bunun tek caresi bireyi icin olan, hic bir etigin tarafinda/aleyhinde olmayan ve topluma tek bir etigi dayatmayan sosyal bir devlet ve tum toplumu her turlu sosyal etik farklari ile kucaklayacak demokratik hak ve ozgurlukcu bir hukumet anlayisi. Bu da once bilinc ve farkindaliktir. Yani iktidarin parti basi ile hukumetin basi farkidir, iktidarin politik/ideolojik dogrusu ile devletin toplum icin oldugunun algilanmasi farkidir. Iste gezi parki halk direnisi bunun icin direniyor toplaniyor konusuyor ve tartisiyor.
-
"Ateistler Yok Edilmeli!" Mahmut Macit
Inasnclar ve ideolojiler ve de dogrular ve de her turlu etik yonlendirim ve yaptirim iki cesittir. Sadece kisinin kendi icin olan, toplumsal olarak bir taraf temelinde olan. Bu iki farkta birey bilinci olmamasindan kaynaklanir. Mesela bir kiside birey bilinci varsa, tek yapacagi kendi etik ideolojik inancsal dogru farkini kendine sahiplenir ve savunurken, baskasinin her turlu farkina da saygi gostermesi ve icsellestirmesidir. Su an gezi parki halk direnisinde oldugu gibi. Toplumsal kisilikte ise bu tip farklar "biz/oteki" temelli savunu ve otekilestirme temelli karsi cikis bunyesindedir. Yani burada herkes kendince toplumsal farkini yine kendince kendinden gordugu toplum icin sadece savunmaz, diger farklara da kendininkini empoze eder mudahele eder ve hatti baski kurar ve zor kullanir ve kendince bunu saglayabilecek her turlu guc otorite ve iktidari kullanarak toplumu kendi farki ve diger farklar diye ayirir, otekilestirir ve savas acar. Ayni su an bastaki diktatorun ve partisi AKP'nin yaptigi gibi. Maalesef ulke ve toplumumuzda gezi parki halk direnisine kadar bu toplumsal kisilik ve guc otorite ve iktidar temelindeki teklestirmeli butunleme ve teklestirmeli ayristirma gunumuze kadar surmustur. Yalniz bu gezi parki halk direnisi gostermistirki, 1990 da dogan nesil; birey bilinci olarak hic bir teklestirmenin ne butunlemesini ne de ayristirilmasini istememekte; aksine butun farklarin farklari ile birlikte biribirine mudahele etmeden ve icsellestirerek ve saygi gostererek bir arada yasamak ve iliski kurmaktir. Iste boyle buir bilincteki birliktelikte, isteyen istedigi inanc ve ideolojik dogrusunu kendisi icin uygular ve baskasinin hak ve ozgurluk alanina da mudahele etmez.
-
VİCDAN NEDİR ?
Vicdan insanoglu beyin ve vucut evrimsel gelismisliginin ve tum canli turunun onunde olan bu gelismisligin getirdigi zarar vermeme ve zarar gormeme algisidir. Insanda vicdanin olup insanoglunda ise somuru ve cikar anlam ve icerigi olarak kullanilmasinin farki da budur. Cunku vicdan cikarsizdir ve hem kendi turu hem de baska canli turlerini OLDURMEYE DEGIL; YASATMAYA YONELIKTIR. Burada bir insanoglu ustu bir gucten ziyade, insanoglu zihni ile insan olmak zihinsel mucadelesinin bir yonlendirimi vardir. Yani ben ile kendi mucadelesi. Ben vicdani cikar ve somuru icin kullanirken, kendi hem kendisi hem de kendisi disinda kalan her turlu canli icin kullanir. Ego cikari icin oldurebilirken, kendi bilisselligi oldurmek yerine yasatmayi uygular.
-
Türkiye Ali İsmail için ayakta (dakika dakika)
Bu soylemde bence etik temelli bir turkculukten ziyade, Anadolu tarihi cografi ve kulturu olarak T.C. etigiyle yetismek algisi vardir. Cunku Anadolu her turlu gecmisi ve gelenegi ile O.Dogu'nun o militan/fanatik tutucu ve insanlikdisi ve de vicdan disi dusunce ve davranisini ideolojisi inanci her ne olursa olsun, uygulatmaz. Buradaki her turlu etik farkin ortak degeri o Anadolunun samimi icten canayakin misafirperver, sicakkanli guleryuzlu yardimci v.s. yapisindan ve isleyisinden gelir. Bugun bunun en guzel gozlemini gezi parki halk direnisi vermistir. Kendi pesinden kosarken dusen polis amirine bile sahip cikmistir. Lice de direnirken oldurulen gence de sahip cikmistir. Kisaca halk olarak halktan herkesin hak ve ozgurlugune sahip cikmistir ve cikmaktadir. O yuzden konu ideolojik inancsal turkluk ya da turkculuk degildir.
-
TMMOB' u Fiilen Kapatmak İstiyorlar
Yahu hala anlamadinizmi, Diktator toplumun herseyi. toplumdaki hersey de onun. O yuzden ne gerek var, TMMOB'ye ilahiyattan mevzun olanlar yani bakanlar zaten bu bilgi algi ve bilincte degil mi?
-
Polisin 'Gezi'ye yaptığı müdahaleden kaçanlara saldıran palalı kişiler kim?
Eee demekki biat etmenin de bir insanlik vicdani siniri varmis. Birde o sallamalilara cesaret veren onlari tutuklasmayip serbest birakan hakimi ve onlar teror estirirken mudahele etmeyen polise de "sinir ol" tam olsun. Bu arada diktatorun devam eden kiskirtici yalanci otekilestirici bolucu konusmalarini da unutma. Cunku "balik bastan kokuyor."
-
Polisin 'Gezi'ye yaptığı müdahaleden kaçanlara saldıran palalı kişiler kim?
Evet, devletin ve hukumetin tutumundan "cesaret alan" palalilar, en son olarak Ankara/Dikmen'de boy gosterdi. Once arabasini halkin ustune surdu ve sonra da arabasindan inerek elindeki sallama ile teror estirdi. Ne guzel degilmi, biliyor ki "beni polis te tutuklasa bir ceza/hapis vermeyecek ve serbest birakacak" dusuncesi ile insan postuna burunmusleri diktator ve insan postu giymis biatci grubu destekliyor. Bir de utanmadan dinden ahlaktan insanliktan vicdan dan bahsetmiyorlar mi? Eee takiye onlarin tek bildigi ve yaptigi. Yalniz bosuna ugrasiyorlar. Cunku bilincli ve kararli/azimli hic bir hareketi bu tip dusunce ve davranislar korkutamaz, sindiremez, yildiramaz. Cunku zaten BILINC KORKUYU YENMISTIR.
-
Türkiye Ali İsmail için ayakta (dakika dakika)
“Sopalı çeteler dövdü, hastaneler kabul etmedi” 10 Temmuz 2013 2 Haziran gecesi Eskişehir Yunusemre Caddesi’ndeki eyleme katılan Ali İsmail Korkmaz; AKP’nin kışkırttığı eli sopalı kişilerin saldırısı sonucu beyin kanaması geçirdi. Saldırı sonrası 3 hastane gezen ve 20 saat tedavi edilmeyen Ali İsmail hayatını bugün kaybetti. Ali İsmail’in babası Şahap Korkmaz yaşananları, 3 Temmuz günü Türkiye’den Şiddet Hikayeleri’ne anlatmıştı. Doğu Eroğlu tarafından yapılan “Sopalı çeteler dövdü, hastaneler kabul etmedi” başlıklı röportajı yayımlıyoruz Ali’nin 2 Haziran gecesi yaşadıklarını, arkadaşlarına anlattıklarından ve sizle yaptığı görüşmelerden biliyoruz. O gece neler oldu?Ali’nin abisi üniversiteyi Eskişehir’de okumuştu ve o dönemde kentte hiçbir olay yaşanmamıştı. Bu yüzden, Ali Anadolu Üniversitesi’ni kazandığında çok sevinmiştik. Ama İstanbul’da Gezi Parkı’nda, Ankara’da, İzmir’de ne yaptılarsa, polis burada da aynı sertlikte davrandı. Oğlum siyasi olaylara karışan, eylemlere katılan biri değildi. O günlerde arkadaşlarıyla ev taşıma telaşındalardı. Yeni bir eve taşınacaklardı ve kontratı imzalayıp kendi evlerine döndükleri sırada o akşam yapılan yürüyüşü görmüşler. Merak edip yürüyüşe katılmışlar ve kısa bir süre sonra yürüyüş grubunun arka tarafından polis saldırmış. Ali’yi ara sokaklarda darp edenlerin, diğer polis birimleriyle eşgüdümlü çalıştığını düşünüyor musunuz?Polisin yürüyüşe müdahalesi ve sonradan yaşananların tamamen planlı olduğu görülüyor. Ana caddede polis, yürüyenlere gaz sıkıyor ve çocuklar mecburen ara sokaklara kaçıyorlar. Ara sokaklarda da sivil giyimli, eli sopalı kişiler çocuklara saldırıyorlar. O kişilerin kim olduğunu tam olarak bilmiyoruz; sivil polis olduklarını düşünüyoruz ama aralarında polisle birlikte hareket eden sivil vatandaşlar da olabilir. Tek bildiğimiz, Ali’nin bilinci açıkken bir arkadaşına, kafasına copla vurulduğunu söylemiş olduğu. Talihsizlik, Ali gazdan kaçarken onların bulunduğu sokağa giriyor. Gaz atan çevik kuvvetlerle eli sopalı grup arasında kalıyor. Oğlumu o kadar vahşice dövüyorlar ki… Daha sonra hastaneye gitmeyi nasıl başarmış?Sopalarla yapılan saldırıdan sonra dayak yediği yerde bayılıp kalmış. Bir süre sonra kendine gelip doğrulmuş ve eve gitmeye başlamış. Sonra eli sopalı başka kişilerle karşılaşmış ve yine dayak yemiş. Bitap halde bir otobüs durağına gidebilmiş ve orada kendinden geçmiş. Bir süre sonra arkadaşları onu tesadüfen bulmuşlar ve hemen hastaneye götürmüşler. Anadolu Üniversitesi’ne bağlı Mavi Hastane’ye gitmişler ama orada röntgen ve tomografi cihazı olmadığından Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne sevki yapılmış. Oradaki doktorlar Ali’ye şöyle bir bakıp, “Seninki adli vaka, git karakolda ifade ver öyle tedavi olursun” demişler. Ali ısrar edince, “Omzunda ezik var. Sen eve git, bu morluklar geçer” demişler. Hâlbuki başına darbe aldığını da ifade etmiş. “Ben çok iyiyim, eve gideceğim” dese bile bırakmayıp müşahede altına almaları gerekirdi. Bunlar nasıl doktor, nasıl insan evlatları? Göreve başladıkları zaman Hipokrat Yemini etmediler mi? Yani o gece kendisine herhangi bir tıbbi müdahale yapılmadı mı?Biz Ali’yi ilk gördüğümüzde vücuduna bakamadık, içimiz parçalandı. Yüzü gözü şişti; tüm vücudu vuruk ve morluklar içindeydi. O doktorlar onun o halini görmelerine rağmen polis ifadesi olmadan tedaviyi kabul etmemişler. Ali 14 yaşındayken ciddi bir kalp ameliyatı geçirmişti ve kalp rahatsızlığından ötürü hâlâ kan sulandırıcı ilaç kullanıyordu. Dövüldüğü sırada dişi de kırıldığı ve yerinden çıkmak üzere olduğu için, kanama başlarsa durduramayacağı korkusuyla hastanenin önünden ayrılamamış. Tüm geceyi hastanenin önündeki banklarda geçirmiş ama yine de muayene bile etmemişler. Sabah olup bitkin düşünce eve gidip yatmış ve akşama kadar uyumuş. Saat 17.00 sularında telefon ettiğimizde, dilinin ağırlaştığını, düzgün konuşamaz hale geldiğini gördük. Beyin kanaması geçirmekte olduğunu anladık ve yeniden hastaneye gitmesi gerektiğini söyledik. Kuzenleriyle birlikte yeniden Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne gitmişler ancak beyin kanaması şüphesine rağmen hastanedekiler Ali’ye ısrarla karakola gitmesi gerektiğini söylemişler. Mecburen karakola gitmişler; bu sefer de karakolları gezmeye başlamışlar. Kendi imkânlarıyla, Ali o halde olmasına rağmen yayan halde karakol karakol gezdikten sonra ifade vermeyi bir şekilde başarabilmişler ama bu işler sırasında iki saat daha geçmiş. Dili dönmezken nasıl ifade verebilmiş?Bilmem! Ne yapsınlar, muayene etmiyor hastanedekiler! Kuzenleri Ali’yle berabermiş ve bir şekilde ifadesi alınmış. Böylelikle doktorlar muayene etmeyi kabul etmişler. Çekilen röntgende omzunda kırık olduğu, kafa tomografisinde ise beyin kanaması geçirdiği tespit edilmiş. Hemen Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne göndermişler. Ali eli sopalı gruplardan Pazar gece dayak yedi, tedavisine ise Pazartesi akşamı saat 23.00’te başlandı. 20 saat boyunca hiçbir tıbbi müdahale yapılmadı yani. Ali’nin şu andaki sağlık durumu nasıl?Hâlâ yoğun bakımda tutuluyor. Bir süredir uyutuyorlardı ve solunum cihazına bağlıydı. Ancak 3 gündür solunumunu kendi kendine yapıyor. Doktorlar bu durumun iyiye işaret olduğunu söylüyorlar fakat henüz bilinci açılmadığı için durum hâlâ belirsiz. Daha iyi olması için dua ediyoruz. Doktorlar, geç başlayan tedavinin Ali’nin durumuna nasıl bir etki ettiğini düşünüyor?Ali birinci haftanın sonunda 4 saatlik bir operasyon geçirdi. O günden beri bilinci kapalı bir halde mücadele ediyor. Operasyondan iki hafta sonra beyinde su toplandığı görüldü ve bir müdahalede daha bulunularak biriken su tahliye edildi. Bir gün sonra yaranın etrafının temizlenmesi gerektiğini söylediler ve bir ameliyat daha yaptılar. Doktorlar, ilk anda müdahale edilmiş olsa, durumunun bu derece kötüleşmeyebileceğini söylüyorlar. Yunus Emre Devlet Hastanesi’nin olayda ihmali bulunduğu çok açık. Oğluma 20 saat önceden müdahale edilebilir, beynindeki hasar bu kadar ilerlemeden tedavisine başlanabilirdi. Hastane yönetimine de, o gün orada görev yapan doktorlara da dava açtık. Olayla ilgili delillere ulaşabildiniz mi? Emniyetin etkin bir soruşturma yürüteceğine inanıyor musunuz?Olayın olduğu yerin yakınlarındaki işyerlerinden görüntüler alındı. Ancak savcılık bu görüntüleri emniyet aracılığıyla alıyor. Açıkçası, görüntülerden ciddi bir delil bulunması ihtimalini düşük görüyoruz. Emniyet bir otelden aldığı görüntüleri savcılığa yollamadan önce kontrol amaçlı birkaç gün bekletti. Savcılığa gelen görüntülerin hepsinin bozuk olduğu, hiçbir şey anlaşılmadığı görüldü. Otel yetkilisi, “Ben görüntüleri denedim, sağlam bir şekilde emniyete teslim ettim” diyor. Ne olduysa emniyette oldu demek ki… İnsan olan, çoluğu çocuğu olan kişiler, Ali’ye öldüresiye dayak atılan o görüntüleri nasıl bozarlar anlamıyorum. Emniyetin bu işin faillerini bulmak niyetinde olduğunu çok zannetmiyorum. Eskişehir’deki pek çok kurum, baro temsilcileri, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve pek çok milletvekili geçmiş olsun ziyaretine geldiler ama valilik veya emniyetten bir telefon bile almadık. Emniyet ve savcılığın ellerini vicdanlarının üzerine koyup bu işin faillerini bulması gerekiyor. Günümüzde gizli kalabilecek hiçbir şey yok. Her sokak başında kameralar var; artık uçan kuşu bile görüntüleyip dinliyorlar. Ali’yi bu hale getirenleri bulamamaları için, failleri bulmak istemiyor olmaları lazım. Yine de bu hükümet döneminde yargıdan çok sağlıklı bir sonuç alabileceğimizi sanmıyorum. Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmek zorunda kalsak bile hukuk mücadelesini sürdüreceğiz. Eskişehir’de sivil giyimli grupların saldırısına uğrayan başkaları da var mı?Başkalarının da benzer saldırılara uğradığını biliyorum. Hastanede tanıştığım bir kadın, Ali’nin dövüldüğü cadde üzerinde oturduğunu, o gece civardaki bir fırının önünde sivil kişilerin bir kızı öldüresiyle dövdüklerini gördüğünü anlattı. Hatta o kızı fırının odunlarını kullanarak dövmüşler. Ancak sivil kişilerin saldırısına uğradığına ilişkin şikâyette bulunan yok. Öğrenciler gözaltı korkusundan, okuldan ceza alabilecekleri, hatta atılabilecekleri endişesiyle şikâyetçi olmuyorlar. Ali de farklı değil; o da şimdi yattığı hastaneye gelişinde, “Merdivenden düştüm” demiş. Ali’nin mücadelesine verilen desteği nasıl buluyorsunuz?Memleketimiz Hatay’da birkaç defa çok büyük yürüyüşler oldu. Olayın yaşandığı günden beri Eskişehir, Antalya, Ankara ve İstanbul’daki destek eylemleri de sürüyor. Eskişehir halkı bize desteklerini sürdürüyorlar. Ali’nin hastaneye yakın oturan arkadaşları memleketlerine dönerken, kendi evlerini kalmamız için bize verdiler. Her gün insanlar gelip dua ettiklerini, maddi manevi her türlü desteğe hazır olduklarını söylüyorlar. Biz de onlarla birlikte dua ediyoruz. Oğlumun sağlığına kavuşmasını, faillerin ise tespit edilip yargılanmasını bekliyoruz. Sendika.Org
-
Türkiye Ali İsmail için ayakta (dakika dakika)
Vali Tuna’ya göre Ali İsmail’in katili “kesinlikle Türk polisi değil” 10 Temmuz 2013 Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün ardından CNN Türk’e konuşan Eskişehir Valisi “kesinlikle Türk polisi yapmadı”, “Olay münferit” dedi ama fotoğraflar Vali Tuna’yı yalanlıyor Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, CNN Türk’te Nevşin Mengü’nün sunduğu ana haber bültenine bağlandı. Vali Tuna, Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü ile ilgili Mengü’nün sorularını yanıtladı. Tuna, Mengü’nün “Bunu yapanlar kim?” sorusuna “Kesinlikle Türk polisi değil, bunu yapan bir takım kişiler” yanıtını verdi. Mengü, bu kişilerin kim olduğunun tespit edilemediğini söyleyen Vali Tuna’ya olayın olağanüstü bir durum olduğunu hatırlattı ve bunun üzerine Tuna, “Olayı genelleştirmeye çalışmayın o dönemde yaşanan hadiseleri biliyorsunuz” dedi. Mengü’nün “O dönem gerginlik olması yaşananları meşrulaştırıyor mu?” sorusuna ise Gezi direnişi sürecinde Eskişehir’de de hadiseler olduğunu söyleyen vali, “Hatta aldığımız duyumlara göre kendi arkadaşlarına zarar verip ‘polis yaptı’ diyen göstericiler de oldu. Bu tür durumlar varken farklı bir görüntü vermeye çalışmayın” dedi., Mengü, kanıt olarak kullanılması gereken görüntülerin bozuk olduğunun söylendiğini belirtti. Vali Tuna, “43 görüntü var bunlardan biri bozuk olabilir” dedikten sonra “Bir kere şunu net koyalım olay münferit bir hadisedir, Eskişehir’in başka sokaklarında böyle olaylar yaşanmadı. O bölgede sivil şahıslar tarafından böyle bir eylem yapılmış bu gencimiz maalesef ona denk gelmiş” ifadelerini kullandı. Bazı hastanelerin kabul etmediği doğru mu sorusuna ise “Kabul etmeme doğru değil, beyin kanaması geçirdiği üçüncü hastanede tespit edildi” dedi. 2 Haziran gecesi Yunus Emre Caddesi… Vali “kesinlikle Türk polisi değil” hatta olaylar için “münferit” dese de Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne neden olan saldırının gerçekleştiği Yunus Emre Caddesi’nde, saldırının yaşandığı 2 Haziran gecesi çok sayıda polis vardı. Polis o cadde üzerinde eylem yapanlara gaz bombaları ve plastik mermi kullanarak saldırdı. Hatta Ali İsmail’in ölümüne neden olan saldırıyla aynı gece Caner Ertay adlı bir öğrenci yine Yunus Emre Caddesi üzerinde bir otoparkta önce çevik kuvvet polisleri ardından Terörle Mücadele Şubesi polisleri tarafından işkenceye uğramıştı. Sendika.Org
-
Türkiye Ali İsmail için ayakta (dakika dakika)
Eli sopalıların saldırısıyla yaralanan Ali İsmail Korkmaz hayatını kaybetti 10 Temmuz 2013 Eskişehir’de yoğun bakımda olan Ali İsmail Korkmaz’ı kaybettik. Ali İsmail’e saldıran eli sopalılar ise halen “bulunamadı” 2 Haziran gecesi Eskişehir’deki eylemlerde eli sopalılar tarafından yaralanan ve beyin kanaması geçiren Anadolu Üniversitesi öğrencisi 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz yoğun bakımda tutulduğu Eskişehir Osmangazi Tıp Fakültesi’nde bugün (10 Temmuz) hayatını kaybetti. Ali İsmail Korkmaz; Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük ile beraber hayatını kaybeden 4. direnişçi oldu. “İfadeni ver öyle gel” Saldırı sonrası gittiği Anadolu Üniversitesi Mavi Hastane’den Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne gönderilen Ali İsmail, buradan “İfadeni ver öyle gel” denilerek gönderilmişti. Ertesi sabah yinelenen cevap üzerine karakol karakol dolaşarak ifade veren Korkmaz, ifade sonrası gittiği Eskişehir Devlet Hastanesi’nden “beyin kanaması” teşhisiyle Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilmişti. Böylece Ali İsmail’in tedavisine 20 saat sonra başlanabilmişti. Ali İsmail için anma programı Eskişehirliler Ali İsmail Korkmaz için, hayatını kaybettiği Osmangazi Hastanesi Tıp Fakültesi önünde 13.00′da toplandı. Ali İsmail’in otopsisi bittikten sonra 18.00′de Tıp Fakültesi Mermer Salonu’nda bir anma olacak. Anma programı sonrası Osmangazi Üniversitesi’nden bir yürüyüş düzenlenecek. Yürüyüş sona erdikten sonra Hasan Polatkan Caddesi’nde, Ali İsmail’in cenazesiyle beraber Antakya’ya giden konvoy uğurlanacak ve Ali İsmail’in saldırıya uğradığı yer olan Yunusemre Caddesi’ne yürünerek karanfil bırakılacak. Antakya da Ali İsmail’i unutmayacak Antakyalılar bugün, Sevgi ve Direniş Parkı Forumu ve Halkevleri’nin çağrısıyla 17.00′de Uğur Mumcu Meydanı’nda toplanarak Saray Caddesi’ne yürüyecek. 21.00′de tekrar Uğur Mumcu Meydanı’nda toplanacak olan Antakya halkı, Ali İsmail Korkmaz’ın memleketi Ekinci Beldesi’ne yürüyecek. Burada Ali İsmail’in cenazesi gelene kadar nöbet tutulacak. Sendika.Org
-
Türkiye Ali İsmail için ayakta (dakika dakika)
Gezi Parki Halk Direnisi mucadelesinin 44. gununde her turlu polis eli sopali sivil polis eli sallamali ve sopali guruhun saldirilari sonucu toplamda yasam olarak yitirdigi devrimcisine, bugun bir devrimciyi daha ekledi. Eskisehir'de, polisin biber gazindan kacip ara sokaga giren Ali Iismail adindaki universite ogrencisi orada eli sopali guruhun vahsi saldirisina maruz kaldi direnci ve ellerinden kurtulmasi yetmedi yeni bir guruhun vahsi saldirisi ile karsilasti. Daha sonra arkadaslari tarafindan hastahaneye goturuldu ama ne gam; once karakola gitmesi istendi. Sonra evde fenalasinca hastahaneye yatirildi ve ogunden bu gune kadar da yasam mucadelesi veriyordu. Her turlu vahsi saldiri ve saldirganlarin dokunulmazliginin oldugu bir ortamda suclananlar sadece haksizliklara ve yasamlarina mudahele edilmesine karsi yuruyenler. Gozaltina alinanlar, tutuklananlar ve oldurulenler onlar. Digerleri ise saldiranlar; hukumet devlet polis ve insan postunas burunmus elleri kanli guruh. Eskişehir’de hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz için, Eskişehir, Antakya, Ankara, Mersin, İstanbul’da eylemler düzenleniyor 22.35 İstanbul Sarıgazi’de ve Çekmeköy Madenler Mahallesi’nde Ali İsmail için anma yürüyüşleri yapıldı. Yürüyüşlerde sık sık “Ali’nin katili AKP’nin polisi” sloganı atıldı. Sarıgazi’de yürüyüşün ardından kitle Demokrasi Caddesi’ndeki foruma katıldı. Polis terörü konusunun işlendiği sinevizyon gösterimleri yapıldı. Forum sona erdi. 22.32 Gezi Parkı’nda anma eylemi sona erdi. 22.30 İstanbul Kadıköy’den yürüyenler şu anda Rıhtım’da trafiği kapatarak oturma eylemi yapıyorlar. 22.22 Ankara Dikmen’de Aşık Mahsuni Şerif Parkı’nda bir araya gelen mahalleliler Dikmen Caddesi’ne doğru yürüyor. Sık sık “Ali İsmail ölümsüzdür” sloganları atılıyor. 22.20 İstanbul Kurtuluş Forumu’nun katılımcıları Ali İsmail için eylem kararı aldı ve Gezi Parkı’na doğru yürüyüşe başladı. 22.17 İstanbul Beşiktaş yürüyüşüne katılım binleri geçti. Beşiktaş’ta Abbasağa Forumu’ndan gelenler 22.10 Antakya’da devam eden çatışmalarda 5 kişi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Yaralılardan bir kişi göğsünden, bir kişi de kafasından gaz fişeği ile vuruldu. 22.08 Gezi Parkı’na ulaşan kitle forum yapacağını açıkladı. 22.04 İstanbul Kadıköy Yoğurtçu Parkı’ndan yürüyen kitle Kadıköy Boğa önünde bekleyenlerle buluştu. 22.03 Beşiktaş’ta “Hepimiz Ali’yiz öldürmekle bitmeyiz” sloganları atılıyor. 21.53 Kadıköy sokakta “Ali’ye sözümüz devrim olacak” diye haykırıyor. Kadıköy’de binler Ali için yürüyor 21.47 Kadıköy’de Yoğurtçu Parkı’ndan yürüyüş başladı. “Kadıköy uyuma direnişe sahip çık” “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarıyla yürünüyor. Kadıköy Yoğurtçu Parkı 21.46 İstanbul İstiklal Caddesi’nden Gezi Parkı’na yürüyen binlerce kişi Ali İsmail ve Gezi Direnişi’nde hayatını kaybeden direnişçiler için Gezi Parkı merdivenlerinde saygı duruşunda bulundu. 21.45 İstanbul Beşiktaş’ta Abbasağa Forumu’nda bir araya gelen yüzlerce kişi eylem kararı aldı. Kitle, Ali’nin katili Tayyip Erdoğan sloganlarıyla yürüyor. 21.42 Antakya’da çatışmalar devam ederken destek artıyor. Binlerce kişi Armutlu Mahallesi’nde polisin karşısında. Binalarından destek veren insanlar da limon, süt gibi materyaller atıyor. 21.27 Antakya’da gaz kapsüllerinden yaralananlar var. 21.25 Eskişehir Espark önünde Antakya’daki polis saldırısı protesto ediliyor. 21. 18 İstanbul’da Beyoğlu Forumu, Ali İsmail için Galatasay Lisesi önünden Gezi Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. Alkış ve sloganlarla yürüyüş sürüyor. 21.16 Mersin’de her iki parktan gelen kitleye de polis barikatı kuruldu. Halk evlerinden tencere tavalarla yolu kesilen kitlenin yanına geliyor. 21.10 Mersin’de Ali İsmail için İnönü Parkı’nda ve Yıldız Parkı’nda toplanan halk, Telekom’un önünde buluşmak üzere yürüyüşe başladı. 20.55 Antakya’da çatışma Armutlu Mahallesi’nde devam ediyor. Halk polis saldırısı karşısında barikat kuruyor. 20.42 Antakya’da Gündüz Caddesi’nde polis saldırısı başladı. TOMA’dan tazyikli su sıkılıyor. Plastik mermi kullanılıyor. Antakya saldırı 20.39 Eskişehir’de anma etkinliği sona erdi. Espark önüne sloganlarla yürünüyor. 20.35 Bakırköy Meydanı’nda yüzlerce kişi, “Ali İsmail” ile ilgili sloganlar atarak forumun yapılacağı Çamlık Parkı’na doğru yürüyor. 20.29 Eskişehir’de on binler, Ali İsmail’in saldırıya uğradığı yere ulaştı. Anma programı başladı. Konuşmalar yapılıyor. Karanfiller bırakıldı. Direnişte hayatını kaybedenler anılıyor. Polis, AKP binası önünde TOMA ve yüzlerce çevik kuvvetle bekliyor. 20.20 Eskişehir’de Yunusemre Caddesi’ne dönen on binlerce kişi 50 metre ilerideki polis barikatı ile karşılaştı. “Katil polis hesap verecek” sloganları atılıyor. 20.13 Antakya’da barikatın açılması için polise isyan eden bir kadına polis “Siz halk değilsiniz” dedi. 20.09 Eskişehir’de on binlerce kişi Ali İsmail’in faşist saldırıya uğradığı Yunusemre Caddesi’ne yaklaşıyor. 20.03 Antakya’da polis barikatı önüne adım adım yaklaşılırken her bir adımda hayatını kaybeden direnişçilerin ismi anılıyor. 20.02 Eskişehir’de İkieylül Caddesi’ne gelindi. Tramvay yolu kapatıldı. 19.59 Antakya’da Saray Caddesi’ne doğru yürüyenlere polis Gündüz Caddesi’nde barikat kurdu. Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert burada bir konuşma yaptı. Cömert “Ali kardeşimiz için en önde ben yürüyeceğim” dedi. Antakya’da Abdullah Cömert’in abisi Zafer Cömert 19.55 Eskişehir’de stadyum önünden geçiliyor. Kitle giderek artıyor, binalardan çok büyük destek var. 19.37 Eskişehir’de Ali İsmail’e faşist saldırının gerçekleştiği Yunusemre Caddesi’ne karanfil bırakmaya gidiliyor. 19.32 Ali Eskişehir’de yıldızlara uğurlanıyor. Hasan Polatkan Migros önünde Ali’nin cenazesi ve ailesi Antakya’ya uğurlanıyor. “Ağlama anne evlatların seninle” sloganları atılıyor, karanfiller atılıyor. Eskişehir’de oturma eylemi yapılıyor 19.20 Antakya’da binlerce kişi yürüyüşler için yasaklı yer olan Saray Caddesi’ne doğru “Bizi de öldürün memleketi kurtarın” sloganlarıyla yürüyor. 19.15 Eskişehir’de bir taksici cenaze aracının önünü kesmeye çalışıp kaçtı. 19. 13 Yürüyüş Hasan Polatkan Caddesi’nde devam ederken bir apartmanın balkonundan bir kişi AKP lehine bağırıp eylemdekilere küfür etti. Apartmanın diğer dairelerinden gelen yoğun tepkiler ve yuhalamalar sonucu içeri girmek zorunda kaldı. 18.58 Antakya’da Uğur Mumcu Meydanı’ndan kent merkezine yürümek isteyen kitle polis barikatıyla karşılaştı. Abdullah Cömert’in iki ağabeyi de yürüyüşte. Binler Ali İsmail için Eskişehir’de yürüyor 18.39 Eskişehir’de Yaklaşık 20 bin kişi Hasan Polatkan Caddesi’ni trafiğe kapattı. Eskişehir 18.27 Eskişehir’de Ali İsmail’in cenazesi nakil aracına konuldu. Cenaze aracı önde gidiyor. Binlerce kişi Ali İsmail’le beraber yürüyor. Ali önde Eskişehirli binler arkasında 18.23 Eskişehir’de Ali İsmail’in tabutu omuzlarda taşınıyor. Osmangazi Üniversitesi kapısına kadar gelindi. 18.12 Eskişehir’de Saygı duruşu yapıldı. Haziran direnişi şehitleri anıldı. 18.10 Eskişehir’de cenaze hastane önüne geldi. “Ali’ye sözümüz devrim olacak” sloganları atılıyor. 18.05 Eskişehir Gültepe Mahallesi’nden “Ağlama Anne Evlatların Burada” sloganlarıyla gelen kitleyle Osmangazi Üniversitesi kampüsünde birleşildi. Morg önüne yürünüyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de hastane önünde toplananlar arasında. Anma programı birazdan başlayacak. 17.00 Antakya’da halk Uğur Mumcu Meydanı’nda toplanmaya başladı. “Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür” pankartıyla yürüyüş birazdan başlayacak. Sendika.Org
-
Sosyal Medyada Gezi Parkı Yalanları
Onlar sadece olani yikarlar ve bolca cami yaparlar. Cunku rant ancak rant saglayanlarca yapiya donusur, toki gibi deniz feneri gibi. Okullar mi imam hatibe degistirirler.