evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Demokrasi Kandırmacası
Kisaca her sey "var, ol, inan kaderciligi" yerine, "bil/bildir" temeline dayanmalidir. Neyin bilinip bildirilecegi ise, zaten gozlem vermekte ve bilimsel bilissel insansal ve evrensel temelde olgu ve kavramsal bilgi olarak ortaya konmakta ve caga teknige ve bilime gelisim olarak ta yenilenmekte ve eskiler yasamini ve gecerliligini yitirmektedir. Bunun aksi sadece dogma ve bu dogmaya fiziki ya da fizik otesi ideoloji inanc ve izmler ile teslim olmak ve bu teslimiyeti topluma dayatmak ve de bunu "dogallik/bilimsellik" kisvesi temeline oturtmaktir. Insanoglunun insanlasmak adina kendine verecegi tek emir "bil/bildir" olmalidir. Bu da kavramsal bilgi demektir. Iste bu bilginin insanoglunca insanlasma evrensellesme bilimsellesme ve bilissellewsme tartismasi ve bilginin bu temeldeki yarari/zarari o zaman tum insanligin yetisi ile tartisilip korunabilir ve yeri cagi geldigince de yenilenir.
-
Demokrasi Kandırmacası
Iste bu kusak, yani insanoglu evrimsel olarak degil; ama zihinsel olarak hayvan ile insan arasindaki bir ara gecis formudur. Bu insanoglunun dogal/fenomenal zihniyet ile kendi kendini icine soktugu form; zaten insanlasamama temelinde her turlu vicdani ve sosyo-psikolojik bilincli ya da bilincsiz sorunlarin da temelini teskil etmekte ve insanoglunun yasam ve iliskisini bicimlendirmektedir. Iste bu yapiyi evrimsel ya da tanrisal bir temelde "ne yapalim insanoglunun dogasi budur" seklinde bir teslimiyete ve caresizlige goturmek; Kadercilik zihniyetinden baska bir sey degildir. Istebu kadercilik zihniyeti, emperyalist zihniyet olarak insanogluna her turlu bilimsel inancsal ideolojik yonlendirmelerle yaptirim olarak sunulmakta ve bu temeldeki her turlu insanlikdisi dusunce ve davranis cikar ugruna ve dogallik kisvesi altinda mesru ve mubah kilinmaya calisilmakta, insanoglu teslimiyete mahkum edilmektedir. Zaten bunun algisi bilgisi ve bilinci, kisinin bir birey olarak en azindan kendi gidisatini sorgulamasini ve zihinsel degisim ve devrimini kendi istegi ve bilinci ile yapmasini getirir. Cagimiz bilgi cagi ve toplumudur. Iste bu cagda bilginin temeli olan zihni algilayabilmek ve ozgur bireyi serbest dusunebilen bir birey yapabilmek, her bir bireyin kendi insiyatif ve iradesindedir. Yeterki sorunun algisina ve bilincine varsin ve kendisini dogallik kisvesi altinda, cesitli temeller ile fiziki ve fizik otesi bir mahkumiyete ve caresizlige terk etmesin.
-
Demokrasi Kandırmacası
Burada onemli olan zihnin iceriginden ziyade, insanoglunun zihni determinist ve indirgemeci ideoloji ve inanclar ile, onemsizlestirmesidir. Yani dogal/fenomenal zihniyet. Buradabenim vermek istedigim, zihinsel zihniyetin ne oldugudur. Yani insanoglu temel ve tabanli onun her turlu vucutsal yasam ve iliskisine yon veren ve bir suru yine insanoglu eliyle yaratilmis deger veri ve tabularla bezenmis ama hic bir zaman varliginin farkina ve bilincine varilamayan, bu yuzden de kontrol edilemeyen degistirilemeyen insanoglunu MADDI ya da MANEVI kadercilige mahkum eden ve her turlu cikar temelli kullanilan bir numenal yeti. Iste devrim olarak maddi tabanli olmayan zihin tabanli olan devrim bu. Yani insanoglunun kendi beynindeki hareketi kendisinin kontrolu ve degistirebilmesi, yani maddi ve manevi kaderciligi elimine etmesi.
-
Demokrasi Kandırmacası
Iste beynin fonksiyonu olan her turlu zihinsel ve bunun yonlendirdigi davranissal yasam ve iliskisi kurdugu duzen ve sistem ve de her turlu kurumsallasmadaki hareketini bilissel bilimsel yonlendirip yonlendirmemesinin onemi de burdan kaynaklaniyor. Cunku insanoglu maalesef kendi kendine yapilandirdigi her turlu zihniyet temelinde ne kendi varliginin farkinda ne de ne olmasi gerektiginin bilincinde. Kisaca ya zihnini maddeye peskes cekmis ya da baska bir guce bahsetmis.
-
Muhafazakarlık, Demokratiklik İle Çelişir.
Bu basligi politika degilde, felsefe bolumune acmamin nedeni, bu iki kavram ve algisal sahipligi arasindaki farkin; politik degil, felsefi yani ideolojik inancsal ve de etik temeli olmasindandir. "Muhafazakar demokrat" birlikteligi hem bu birlikteligi sahiplenen hem de kullanan acisindan mantiksal celiski icerir. Muhafazakar demek, belirli bir temelde o temelin getirdiklerini bir dogma, degismez karsi cikilmaz olarak algilamak ve gelisen her turlu kavramsal bilgi ve yasamsal iliski de cagdisi kalmak ve tutucu, gerici ve anlam ve icerigine gore yobaz, irkci v.s. olmak ve kisaca insanlikdisi hak ve ozgurluk tanimayan baskici mudaheleci her turlu yeniye karsi beynini ve kendini kapatmislik demektir. Demokrasi ise tam tersine sadece kendi sesinin hak ve ozgurlugu degil, baska seslerin de senin sesin ile esit hak ve ozgurlugunu tanimaktir. Bu baglamda, "muhafazakar demokrat" in tek anlami "benim degerlerime ve buna biat edenlere bunu sorgulamayanlara taninan demokrasi" demektir. Bir kisi milliyetcilik konusunda muhafazakar ise, kendi milliyetini baska milliyetlerden ustun ve hakim gorur ve onlara hak ve ozgurluk tanimaz. Bir kisi dincilik konusunda muhafazakar ise, kendi dinini ve hatta mezhebini diger dinlerden ustun ve hakim gorur ve onlara hak ve ozgurluk tanimaz. Bu durum her turlu ahlak, siyaset, tore, gelenek v.s. de de ideoloji inanc, izmde de boyledir. Kisaca hangi kavram ve temelde olursa olsun,muhafazakar olan; demokrat olasmaz. Yenilige kapalidir, kendi "eskisini" korumayi savunmayi baski ve mudahele ile kabul ettirmeyi bilincli ya da bilincsiz uygulamaktadir. MUHAFAZAKARLIK "SIVIL ASKERI MILLI DINI ETIK IDEOLOJIK INASNCSAL IZMSEL VESAYET" demektir. Vesayetin temeli muhafazakarliga dayanir. Onun temeli de insanoglunu nicelik olarak bir kul kole ya da madde mal mulk yerine koymaya ve muhafaza edilen niteligi nicelik yerine konan topluma dayatmaya TEK DUZE VE TEK SES BIR TOPLUM yaratmaya dayanir. Insanoglu kendi adina bu insanliga ters dusunc ve davranisa kendi muhafazakar degerleri ile bilincli ya da bilincsiz otomatiklesmis yelesmis bir dusunce davranis olarak biat etmekte ve uygulamaktadir. Aslinda tum soru ve herkesin kendine sormasi gereken "neden bir ideolojik inancsal izmsel etik v.s. degerin degisen bilim teknik ve kavramsal bilgi de ve cagda muhafaza edilmek istendigi ve yerine gelen/gelecek yeniye karsi korundugu ve bu yeni ile mucadele edildigi" dir. Ya da "kendisi bu yeniyi istemese bile, isteyenlere neden engel olmak istedigi sadece kendisini ve kendi degerini degil, bu degeri TUM TOPLUM ADINA MUHAFAZA ETMEK ISTEDIGIDIR. Insanoglunca hic bir zaman degismeyecek ve muhafaza edilmesi gereken degerler var midir, var sa nedir? Bir seyi, o sey ne olursa olsun; kalici degismez kilmak DOGMADAN BASKA NE ANLAMA GELIR? Zaten otorite ve guc de bu dogmalari korumak/kollamak ve herkese bunlari dayatmak icin istenmiyor/saglanmiyor mu? Unutmamak gerekir ki, tum topluma dayatilmak istenen hangi konu ve kavram olursa olsun, NITELIK OLARAK DINDIR. Din temelli ideoloji inanc dogru etik v.s. ancak toplum nicelik yerine konursa mumkundur. Demekki bunu asmanin ilk asamasi, toplumu NICELIK DEGIL; SOSYO-PSIKOLOJIK BIR NITELIK VE FARKLI NITELIKLER BUTUNU yerine koymaktan gecer. Iste ancak demokrasi bu temelde YANI NITELIK TEMELINDE gecerli olur.
-
Diktatörün Kürt Politikası
Bilindigi gibi Diktatorun su anki guncel gundemi, Diyarbakir'daki kendine oy avciligi politikasidir. Su an haftasonu itibariyle, Diyarbakir'da Diktator, Barzani, S.Perver ile birlikte bir toplanti gosteri yapmaktadir. Diktator Barzani'yi neden Diyarbakir'a cagirmistir? Diktator "kurd birligi" altinda dusunmeyip neden PYD'yi BDP'yi Kandil'i "es gecmistir?" Barzani ile birlikte, Turkiye bunyesindeki kurd varligina nasil bir politik "cozum" dusunmektedir? Diktator'un bu girisiminin altinda, emperyalizmin "kuzey kurdistan" i mi, yoksa, secimlerde diktatorun kendisine verilecek oylar mi on plandadir? Eger dikkat edilirse, su siralar diktatorun kendi islam politikasinin orta dogu temelli sunni icerigi ve bu temeldeki sunni seri teroristlere yaptigi yardim ve yataklik on plana cikmamakta ve hatta "vazgecildigi" dusunulmektedir. Diktator, Suriye uzerindeki politikasindan ve o bolgedeki terorizmi desteklemekten vaz mi gecmistir? Kisaca diktator su an Diyarbakir'da nasil bir oy alma politikasi gutmektedir? Bu politikada, Turkiye cografya temelli kurd varligina neler dusmektedir? Ocalan'in "bagimsizligi" "dagdakilerin sehire inmesi" ve aktif politikaya karismasi, her turlu teror temelli af ve ozgurluk bunlar diktatorun politikasi arasinda var midir? Kurd halkinin diktatorun politikasindan elde edecegi nedir? Butun bunlar kurd halkinin oylarini almaya yetecek midir? Diktator kimi politik bakis acisina gore ve hatta ABD'ye ve cemaate gore "basarisiz" dir. Diktator'un "basarisizligi" genelde komsular uzerinden guttugu dis politikadadir. Yani komsular bitmis, 0 komsu kalmistir. Buradaki ana sorun diktatorun kendi otokrasisi ve kendi politiukasini vesayet olarak getirmesi ve kendini "kaf daginda gormesidir" Bu genelde tecrubesizlikten, bilgisizlikten, egoizmden ve kendini begenmislikten kaynaklanir. Bu da maalesef bireysel degil, bir devlet ve polis teroru sahibiyeti/hakimiyeti temelindedir. Diktator bu otoriterligi yuzunden, iceride cemaati disarida da komsulari karsisina almistir. Iceride her turlu oyu alma adina politika guderken, hakimiyetini polkis devleti uzerine kurmustur. Bu temelde de kendi kisisel istemi olan sunni musluman kardesler temelli bir rejim hedefi ortaya cikmistir. Bu hedef ne cemaatin ne de ABD'nin hedefi degildir. Cunku onlar diktatorun halki karsisina almasini politik yanlis olarak algilamaktadir. Diktator ise otokratik olarak kendi "muhafazakar" yapisini topluma dayatmaktadir. O yuzden de toplumu ve her turlu politikayi kendi politikasi ve kendi politikasi olmayan olarak ayristirmakta kendininkini mesru, kendi disinda kalani gayri mesru ilan etmektedir. Bunlar ve benzeri sorulari ve konulari bu baslikta degerlendirelim.
-
Demokrasi Kandırmacası
Anladim. Sadece kavramsal bir kullanim ortakligindan bahsediyorsun, yoksa ifade ya da anlam ve icerik ortakligindan degil. Zaten bu durum, insanoglunun her turlu kavrami kendi akilci cikarci ideolojik inancsal temelinde su-istismar etmesidir. Buna her turlu herkesin ozlem duydugu kavramlar girer. Insanlik, esitlik, adalet, hak, ozgurluk, hukuk, sevgi, saygi, anlayis v.s. Zaten emperyalist zihniyet butun bu kavramlari kendi cikari temelinde anlamlandirir ve kullanirken mesru ve mubah kilmaktadir. Kisaca bu kavramlarin kullaniminda INSANLIK VE IYI NIYET YOKTUR. Sadece cikar ve akilciligin ayrimci hakimiyeti ve ustunlugu soz konusudur. Hani bir soru/cevap vardir, "kim hakli/dogru?" yaniti "guclu olan otoritesi olan" Iste sorun da burdadir. Cunku guc ve otorite vesayeti tek duzeligi insanoglunu nicelik yerine koymayi getirir.
-
Demokrasi Kandırmacası
"Dogal olarak" insan kavramindaki "ortakligi" aciklar misin? Siniflardogal olmayan ve insanoglu aklinin sunni olarak yarattigi ve yasama tasidigi olusumlardir. Bir marangoz sadece kendine has bilgi ve tecrubesini bu meslekte kulklanandir. Burada marangozluk toplumsal yasam ve iliskideki bir is bolumunden baska bir sey degildir. Buradaki faktor meslek degil, o meslegi icra eden insanogludur. Cunku onun kendine has sosyo-etik degerleri kisilik kimlik yasam ve iliskisi ve de bunu talep eden hak v e ozgurlugu vardir. Bu baska meslekten olup ayni sosyo-etik degere sahip baska bir kisiyi de icerir. Buradaki farklilik sinifsal degil, sosyo-etik deger farkliligidir. Demokrasinin ne oldugu her bir algi bilgi v.s. temelinde her bir beynin neyi temel aldigina gore degisir. Demokrasinin en guzel tanimi, toplumun hic bir sekilde sivil askeri milli dini ya da baska bir sosyo-etik vesayet icermemesi ve farklardan birinin digerlerine ustun ve hakim gelmemesi devletin ve hukumetin hakim ve ustun tum toplumu yonlendiren bir sosyo-etigi olmamasidir.
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
http://www.turkish-media.com/forum/blog/1121/entry-7133-medeniyetler-politikasi-ve-turkiyenin-yeri/
-
Kuran'da İnsanlığa, Bilime, Evrenselliğe, Çağdaşlaşmaya Yönelik Bir Ayet Var mı?
Bir kisi kendince ya da kendinden istenence bir rehber hazirladiginda, bu rehber eger toplumu yonlendirecek ve yaptirima koyacak bir anlam ve icerik tasiyorsa; bu rehberde, insanliga, bilime, cagdaslasmaya yonelik maddeler olmalidir. Eger bir rehber sadece korku salmak ve insanoglunu bir nicelik olarak sadece verilene boyun egmeye suru psikolojisi temelinde yonlendiriyorsa, bu rehber insanliga ne saglar? Evet kuran denen ve islam dini temelinde bir rehber olarak algilanan kitapta, insanliga evrensellige cagdasliga ve bilime ait ne vardir? Oldugunu dusunenler ya da soyleyenler bunu ayetler ile gosterebilir mi? Eger bu denilenlerin disinda Kuran'in bir amaci oldugu dusunuluyorsa, Kuran'in amaci nedir? Insanogluna ne vermek istemektedir?
-
Diktatörün Atatürk'e "Sahip Çıkışı"
Sana gore olabilir. Bi seye anlam algi ile verilir. Anlama zaten tek duze bir tek kendi anlamini verir ve kabul der. O yuzden de kendi anlami disindaki ona "anlamsiz" gelir.
-
Atatürk'ün Kürt Politikası
Evet duz mantik baska turlu algilayamaz zaten. Cunku duz mantik tek duze calisir, bu tek duzelik kendi dogrusu ile ortusmezse bunu hemen kendince karsit olarak bildigine yamar. Alisigiz bu tip tek duze etiketlemelere. Sonucta bu algiyi baska bir bakis acisi bunca yazilandan cikaramaz. Ancak tek duze yuzeysel bakis bu algiyi cikarir.
-
Atatürk'ün Kürt Politikası
Sen otur tarihi bastan oku. Istersen birinci dunya savasindan basla. O zaman belki anlarsin ingilizlere olan "faydasini" cikarini. Tabi milliyetci bakis acisinin disina cikabilir ve ona karsi tek alternatifin de dinciler olmadigini algilarsan!
-
Diktatörün Atatürk'e "Sahip Çıkışı"
Partilerin sectigi kisiler katiliyor. Yerel secimler partiden ziyade, secilen kisi uzerine bir secim olacaktir.
-
Diktatörün Atatürk'e "Sahip Çıkışı"
Burada onemli olan iki iktidar kanadinin ortak hareketi. Etkiledigini dusunenler zaten cumhurun basini AKP'li olarak degerlendirecek olanlardir.
-
Atatürk'ün Kürt Politikası
Diplomasi/andlasma politikasini. Ya da savas politikasini.
-
Diktatörün Atatürk'e "Sahip Çıkışı"
Yerel secimlerdeki sonuclar iktidarin bir kanadi olarak onu ilgilendir miyor mu? Diktator mu yerel secimlere katilacak, hangi bolgeden?
-
Atatürk'ün Kürt Politikası
Ne alaka. Burada karari verecek ve kendi halkina iletecek olan parlemento. Sonucta diplomasi/andlasma saglanmis ve savas olmamistir. Zaten savas olsa idi, andlasma olmazdi. Parlemento da kendi politikasini halkina anlatirdi. Halk ikna olurdu/olmaz di o ayri bir konu.
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Birincisi sorulasra yanit vermemissin. Ikincisi senin verdigin tanimlar ile benimkiler arasindaki fark nedir?
-
Atatürk'ün Kürt Politikası
Bu senin cikarimin, ben aksini dusunuyorum. Cunku ortada bir diplomasi yani andlasma var. Nedir bu diplomasi/andlasma? Hic bir ulke andlasma olmadan bir seyi sonlandirmaz. Zaten basta istek ve amac ortak "Osmanli'dan kurtulmak"
-
Diktatörün Atatürk'e "Sahip Çıkışı"
Yukaridakini kim icin yazdin? Diktator icin mi? Cumhurun basi icin mi?
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Sana soruru sordum, bir daha soruyorum. Turk/turkluk millet midir/milliyet midir? Eger millet ise bu milletin BIR KISISININ ETNISITESI VE ETNIK KOKENI NEDIR? Milliyet ile millet farki nedir? Milliyetcilik milletten mi yoksa milliyetten mi turetilmistir? Turk milliyeti ne demektir? Gunumuzde bu kavramlar ve cesitlenmeleri, soyle aciklanmaktadir. Millet: Ortak bir dil, kultur, etnisite koken ve tarih paylasan halk toplumu/toplulugu. Yine ayni zamanda, toplulugun/toplumun etnisite farkina bakilmaksizin ortak sinir ve hukumet paylasan halk anlamina da gelir. Milliyet : Tek bir kisinin millet devlet ile kanuni iliskisidir. Milliyet, normalde kisinin devlet tarafindan korunmasini icerir ve kisinin devlete bazi yukumluluklerini icerir. Bu korunma haklari ve yukumluluk gorevlerinin ne oldugu ulkeden ulkeye degisim gosterir. Milliyet teknik ve kanuni olarak vatandasliktan farklilassa bile, cogu modern ulkede butun milliyetler, devletin vatandasidir ve butun vatandaslar devletin millilerindendir (milli takim, milli egitim v.s.) Millet Devleti :Kendi tanimladigi Politik kanuniyetini milletin ustunde hakim kilan uniter devlettir. Devlet politik ve cografi butundur. Millet kulturel ya da/ve de etnik temeldedir. Buradaki fark mukayese olarak cok milli devlet, sehir devleti, imparatorluk,konfederasyon ve buna benzer devletler ile ters duser. Buradaki anahtar fark, halkin ve tek adamligin (kral, padisah, imparator v.s.) farkidir. Vatandaslik : Kisi ile devlet arasindaki baga isaret eder. Milliyet ile esanlamli olabilir, fakat milliyet etnisiteyi de icerir. Vatandaslik genelde ulkede calisma ve yasam hakki ve politik yasamda yer alma ile bagintilidir. Birbiri ile celisen iki turlu vatandaslik vardir. Ozgur birey icerikli vatandaslik ve sivil cumhuriyetci icerikli vatandaslik. Ozgur birey : Bireyin ekonomik durumuna odaklanir. Burada devlet bireyi icin vardir. Bireyin gorevi kanunlara uymak, iste calismak, vergilerini odemek ve gerekirse de milletini savunmak. Politik olarak bir pasiflik soz konusudur. Vatandaslik kisinin kendi secimi temelinde yetistirmesini/aydinlatmasini ongorur. Bunun icin bireye gerekenleri devlet saglar. Sivil cumhuriyetci : Kisinin politik durumuna odaklanir. Hersey ortak bir politikanin baskisi altindadir. Kanuni rahatsizliklar sikintilar kisiyi etkisi altina alir. Kisiler hep bir noktada tutulmaya calisilir. Yani suru psikolojisi ve korku felsefesi. Vatandaslik genel ve toplumsal kisilik temelindedir. Kisi politik olarak aktiftir. Kisinin gorevleri konusunda bosluklar dogabilir. Buradaki politik aktiflik, kisinin politik bilinci degil; yasam ve iliskisinde politika uzerine fikir yurutmesi ve tartismasi anlamindadir. Cunku politik toplum kutuplasmasi baskisi altindadir ve politik secime zorlanir. Etnisite : Etnik koken ya da etnik grup, ortak kultur yada milliyet temelindeki sosyal katagoridir. Etnik kimlik grubun ortak karakteristiklerini diger gruplardan farkli kilandir. Bunlar zorunlu olmamak sartiyla, ortak: nesil/soy , gorunus, giyim/kusam, mutfak/ascilik, miras/kalitim, tarih, dil, sive, din, gelenek, simge/imge ya da etik/kulturel faktor farki icerebilir. Yukaridaki aciklamalardan hangisine karsisin ve neden?
-
Diktatörün Atatürk'e "Sahip Çıkışı"
Farkindaysaniz, bu yil 29 Ekimden baslayip, 10 Kasim ile doruga cikan bir diktator, AKP ve surekasi ve de cumhurun basi Ataturk "sahipligi" dikkati cekti. Daha gecen seneye kadar Ataturk dahil, T.C. kurulus degerlerinin ustune bir kabus gibi coken diktator gudumlu devlet ve hukumet; her nasil ve her neden ise birden bire bu yil bir Ataturkcu "kesildi. Hem 29 Ekim hem de 10 Kasimda Anitkabirde ve torenlerde tam tekmil yer aldilar. Diktator ulke disina cikmadi, cumhurun basinin kulagi agrimadi. Burada sadece diktator kanadi degil, onun ortagi ve cikar mucadelesi verdigi cemaat kanadi da oradaydi. Aralarinda yaratilan "kizli/erkekli" sunni gundemi mesgul etme politikasi da "durulmus gorunuyordu." Bu konuda cesitli soylemler var. Birincisi AKP ve diktator gidici oldugunu anladi ve son magdurlugunu oynuyor ve sirinligini sergiliyor. Ikincisi gelen tepkiler temelinde Ataturk ile kokten ve temelden hesaplasmayi bir dahaki iktidar donemine sakliyor ve oy alma adina sirin gozukurken de, her turlu politik cikarini da uygulamaktan cekinmiyor. Ucuncusu ABD'den bu konu ile ilgili yeni ultumatom geldi ve "biraz ayaginizi denk alin" dendi. Dorduncusu ABD, diktatoru ve AKP'yi gozden cikardi, bunu cemaate iletti ve yeni bir iktidar yapilanmasina gecilecek. Evet, sizler ne dusunuyorsunuz? Birden bire nerden cikti, Ataturk "yanliligi/sahipligi?" Ilginc olan da, diktator daha once hep "Mustafa Kemal" derken, bu sefer ilk defa "Ataturk" dedi. Evet sizce neler oluyor?
-
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Toplumsal Kişilik
Bu yazdiklarin kendine turk demeyene ve turk olmayana gore gecerli degildir. Tamamen milliyetci bir bakis acisidir. Modern millet anlayisinda milli/etnik/milliyetci vesayet olmaz. Devlet buna izin vermez. Zaten celiskin ve milliyetciligin not olarak acikladiginda. Eger turkluk bir milliyet ve turk bir milletse, sen TEK BIR MILLIYETI MILLETE ESITLIYOR VE AYNI TOPRAKLARDA YASAYAN TURK OLMAYANLARA TURKU USTUN KILIYORSUN. Modern devlette ve millette bu dedigin olmaz. Ancak henuz bireyi icin var olmayan ve vatandasini kendi icin var oldugunu soyleyen politik devlette olur. Milliyetcilik ve her turlusu politik bir yanasimdir. Ustelik sosyo-etik olarak ta hak ve ozgurluk ihlali vardir.
-
Atatürk'ün Kürt Politikası
Bugun neden Suriye icin istemiyorsa ayni nedenden. Baristan yana oldugu ve sorunlarin diplomatik olarak cozumlenmesini istedigi icin. Ayrica Canakkale savasi cok yeni ve orda bir suru halkin asker kaybi var ve aci yasamis. Bu aciyi bir daha yasama olanagi olmasi ve bu yasanacak yeni acinin bir sey getirmeyecegi. Baska nedenlerde olabilir. Ayrica genelde savas isteyenler bundan cikari olanlardir. Halk savas istemez. Tabiki hak ve ozgurluklerini yasadigi yeti ve yasamini elinden almak istersen de savasir. Kurtulus savasi onlar acisindan boyle bir icerikte degildir.