evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
#UyanBerkin
Turkiye'den Twitter'a saat 8'den beri girilemiyor.
-
#UyanBerkin
- Red Hack-Berkin Seni Cagiriyor
- Berkin'e (UYAN! Berkin Elvan için) - Grup Rengi Isyan
- #UyanBerkin
Vicdani olan ve onu hisseden herkesin evladi idi, Berkin. Eger bu sabah saat 7 de Berkin'in oldugu haberini aldiktan sonra, burun diregi sizlamayan, gozleri dolmayan, bogazi dugumlenmeyen bir kisi varsa; onun vicdani ve insanligi yok demektir. Iste aslinda bu vicdani duygudur, adaleti arayan ve tescilini isteyen ve bunun icin mucadele eden. Berkin' in olumu vicdani olanlar ile olmayanlarin farkidir. Insanlik ile insanlik duygusu tasimiyanlarin farkidir. Vicdanini rahatlatmak icin adalet arayanlarla, sokagacikanlarla, mucadele edenlerle, bunu engelleyenlerin umursamayanlarin farkidir. Diktatorun bugune kadar yapmis oldugu ayrimciligin en temel farkidir. -HOŞÇAKAL BERKİN, SENİ UNUTURSAK VİCDANIMIZ KURUSUN- MEMİK OĞLAN Ondört yaşım diken ile kaplanmış Göz ucuma karıncalar toplanmış Kurşun gelmiş kaşlarımın üstüne Alın yazım okur gibi saplanmış Uyu Memik oğlan uyu Öte geçelerde büyü Dağı dağa kavuşturan ben idim Suyu suya eriştiren can idim Yükledim mi Mazmahor’dan kaçağı Gece vakti ışıldayan gün idim Uyu Memik oğlan uyu Öte gecelerde büyü Kar üstüne düşer serçe çıt diye Kanatları parça parça çıt diye Dokandın mı bir ucuna kırılır Can dediğin cansız sırça çıt diye Uyu Memik oğlan uyu Öte geçelerde büyü http://www.youtube.com/watch?v=oGcfXurWWIQ&feature=player_embedded- NTV'ye Yiğit Bulut'u Yayına Çıkaracaksınız Baskısı
- Tahliyeler ve Yargı Skandalı
İsim isim kim tahliye edildi Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasının, tutuklulukta azami sürenin 5 yıla inmesinin ve Ergenekon mahkemesinin gerekçeli kararını yazmamasına dair AYM'nin "hak ihlali kararının" ardından, Ergenekon Davası'nda ardı ardına tahliye haberleri geliyor. Ergenekon davası sanıklarından Tuncay Özkan ve Levent Göktaş, Sedat Peker, Kemal Kerinçsiz, Dursun Çiçek, Alparslan Aslan, İbrahim Şahin, Yalçın Küçük, Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Şener Eruygur, Mehmet Ali Çelebi, Merdan Yanardağ, Doğu Perinçek, Muzaffer Tekin Mehmet Demirtaş, Oktay Yıldırım, Hikmet Çiçek, Hasan Atilla Uğur tahliye edildi. Mahkeme ve HSYK birbirine girdi Ergenekon sanıklarının tahliye talepleri yargıda krize neden oldu. TBMM tarafından kaldırılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ÖYM'lerin Meclis tarafından kaldırılamayacağını öne sürdü, HSYK'den anında yanıt geldi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası sanıklarının tahliye taleplerini reddederken kararın gerekçesinde, özel yetkili mahkemelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kapatılmayacağını belirten bir açıklama yaptı. 13. Ağır Ceza Mahkemesi Hüseyin Özese, gerekçe yazısında, ÖYM'lerin TBMM tarafından kaldırılmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürdü. Özese, mahkemenin bu konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu söyledi. HSYK'DEN JET TEPKİ: BU YETKİ GASPI Özese'nin ifadelerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan (HSYK) jet yanıt geldi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, kanunlar çerçevesinde mahkeme kurma ve kaldırma yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olduğunu açıklayarak 13. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararı “yetki gaspı” olarak yorumladı. 13. AĞIR CEZA’DAN TAHLİYE TALEPLERİNE RET! İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Fikri Karadağ, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Sağır, Boğaç Kaan Murathan, Semih Tufan Gülaltay, Fikret Emek, Ergün Poyraz, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Mehmet Deniz Yıldırım, Durmuş Ali Özoğlu, Memet Zekeriya Öztürk, İsmail Yıldız, n tahliye taleplerini red etti. Veli Küçük, Hasan Ataman Yıldırım, Levent Ersöz, Ergenekon davası sanıklarından Mehmet Bedri Gültekin, Erkan Önsel, ve Turhan Özlü’nün tahliye taleplerini ise tutukluluk süreleri 5 yılı doldurmadığı gerekçesiyle reddetti. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi Tuncer Kılınç, Mehmet Eröz, Serdar Öztürk ve Aykut Metin Şükre’nin tahliye taleplerini yarın görüşecek.- Ana sayfanın kısa tutulması değişimi
Bence onem ilgi ve etki bakimindan; tek baslik olan; Güncel Konular ve Politika Bilimi Güncel Konular, Havadan Sudan Konular, Gazete Haberleri Paylaşımı, Politika Bilimi, Türkiye ve Avrupa, Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşları, Satıyorum - Arıyorum - İkinci El - Satılık - Satın Almak İstiyorum. Güncel Konular ve Politika Bilimi Güncel Konular, Gazete Haberleri Paylaşımı, Politika Bilimi, seklinde ayrilsin. Cunku diyelim diger basliklara yazilan bir mesaj, yukaridaki basliklara yazilan mesajin ustunu ortecek ve yazinin onemi goze carpmayacak. Ayrica; Havadan Sudan Konular, Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşları, Satıyorum - Arıyorum - İkinci El - Satılık - Satın Almak İstiyorum. "Guncel konular ve politika bilimi basligina uymaz. Ustelik guncel konular sadece politika bilimi de degildir. Politika bilimi "bilgi" basliginda olabilir. Onerim. Güncel Konular, Türkiye ve Avrupa, Gazete Haberleri Paylaşımı, Yani guncel konularin, ya yazarin kendi yazisi olmasi, ya da gazete haber paylasimi olmasi ve Turkiye ya da Avrupa ile ilgili olmasi- Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Cok severim, aldim gitti!- Zafer Çağlayan'ın Eksik Rüşvet İsyanı Reza'nın Kafasını Karıştırıyor.
- AKP'nin Skandal Sayıştayı Yok Etme Kaydı
- Ankara'dan Yalan Rüzgarı
Avrupa’dan peş peşe gelen eleştirilere Ankara, masal anlatarak yanıt verdi. AB Bakanlığı’nın Brüksel’e ilettiği resmi görüşe göre; “Yolsuzluk soruşturmaları bağımsız yargı kurumları tarafından yürütülüyor. Hükümet, devam eden hiçbir soruşturmaya müdahale etmedi. HSYK’de yapılan değişiklik, Venedik Komisyonu’yla büyük oranda uyumlu.” Hükümet, 17 Aralık operasyonundan bu yana attığı tüm adımları AB’ye gülünç iddialarla savundu. Yolsuzluk soruşturmasının “bağımsız yargı” tarafından sürdüğünü savundu. Binlerce polisin görev yerinin değiştirilmesinin “rutin” olduğunu iddia eden hükümet, 17 Aralık soruşturmasına bakan savcıların görevden alınmasını da “inceleme sürecinin adil yürümesi için” sözleriyle savundu. Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi’nde önümüzdeki hafta oylanacak olan Türkiye raporuna itiraz etmek için gönderilen rapor yanıt Avrupalı parlamenterleri şoke etti. Türkiye’nin cevabında, paralel yapıdan kurtulduktan sonra siyasi reformların devam edeceği savunuldu. AB Bakanlığı tarafından gönderilen ve AP’nin 12 sayfalık Türkiye raporuna, 10 sayfa ile itiraz edilen yanıta “Avrupalı dostlarımız” denilerek başlanıyor ve AB’den gelen eleştiriler “Tamamen önyargılı yaklaşımın göstergesi” ifadelerine yer veriliyor. Cumhuriyet, hükümetin önümüzdeki hafta oylanacak rapor öncesinde AP’ye, 3 Mart’ta gönderdiği yanıtı açıklıyor: Önyargı yok: Yolsuzluk olup olmadığını belirlemek için rutin yasal süreç hukuki çerçevede yürümektedir. Türkiye hukukun üstünlüğü konusunda önyargı olmadan, bazı yasal düzenlemeleri, bu tehdidi (paralel yapı) ortadan kaldırmak için alıyor. Savcıları adalet için atadık: Yolsuzluk soruşturmaları bağımsız hukuk kurumları tarafından sürüyor. Çünkü, Türkiye’de yargının bağımsızlığı anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bu nedenle, hükümet devam eden herhangi bir araştırmaya müdahale edemez. Soruşturmalarda adil bir süreci sağlamak için, savcılar bölge mahkemelerine atanmıştır. Polisler rutin atama: Polis amirleri meslekten ihraç edilmedi; aksine, İçişleri Bakanlığı’nın rutin personel politikası çerçevesinde bir kısmı başka görevlere atandı. Ayrıca, görevini kötüye kullandığı iddiasıyla soruşturma altında olan bazı polis amirlerinin, hızlı ve adil soruşturma için yerleri değiştirildi. HSYK’de hedef çoğulculuk: HSYK yasasındaki düzenlemeler geri adım olarak tanımlanamaz. HSYK’nin yapısı, üye sayısı ve yetki alanı değişmedi. Yapılan düzenlemeler Konsey’in, daha çoğulcu bir şekilde etkili görev yapması için. Ayrıca bu düzenlemeler Avrupa Komisyonu ve Venedik Komisyonu’nun tavsiyeleriyle büyük oranda uyumlu. AB önyargılı: AB, uygulamayı görmeden bu yasaya önyargıyla yaklaşmamalı. Biz yargı bağımsızlığına büyük önem veriyoruz ama madalyonun iki yüzü var. Yargının tam olarak tarafsızlığını garanti altına almadan, güçler ayrılığında sadece bağımsızlık yeterli olmayacaktır. İnternet yasası özgürlük için: İnternet yasası bireysel hak ve özgürlüklerin ihlalini önlemek ve gizliliği korumak amacıyla yasalaştırılmıştır. Cumhurbaşkanının onayının arından yapılan düzenlemeler yönetimin önleyici gücünü suiistimal etme ihtimalini tamamen ortadan kaldırmıştır ve tüm kararlar yargıya açıktır. Paralelin kanıtı hükümet yakınları: Telefonları dinlenenlerden bazılarının hükümetin bazı üyeleriyle bağlantılı olması da yargı ve polisteki paralel yapıyı kanıtlamıştır. AB’nin eleştirisinin nedeni ‘paralel’: AB tarafından Türkiye’ye yargının işleyişi ve bazı özgürlüklerin korunması konusunda yöneltilen eleştiriler, paralel yapının kısıtlayıcı ve güvenlikçi yaklaşımından ve uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Paralel yapıdan kurtulmak, hukukun üstünlüğü çerçevesinde, hızlı ve sürdürülebilir şekilde köklü siyasi reformların yapılmasının yolunu açacaktır. Yolsuzluğa karşı 3 strateji: Türkiye kendisini yolsuzlukla mücadeleye sıkıca adamıştır. Türkiye, 2010-2014 Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi çerçevesinde yurtiçi ve uluslararası düzeyde yolsuzlukla mücadeleye kararlı şekilde devam ediyor. Stratejinin temel bileşenleri üç ana başlık altında toplanmıştır; önlenme, icra ve kamu bilincinin artırılması. Sayıştay denetimine açık: Sayıştay’ın raporlara tam olarak erişimini sağlamak amacıyla, yasası Uluslararası Sayıştay Örgütlerinin standart ve prensipleriyle hazırlanmıştır. Sayıştay raporları online olarak kendi sitesinden ve TBMM’den yayınlanmaktadır. Gezi’deki polis şiddetininin cezalandırılmadığı temelsiz: Tüm vatandaşlarımızın haklarını ve özgürlüklerini kullanacağı demokrasinin varlığı bizim temel hedefimizdir. Aşırı güç kullanan ve ciddi yaralanmalara sebep olan devlet yetkililerinin ve polislerin cezalandırılmadığı temelsizdir, yargı süreci devam etmektedir. Ayrıca İnsan Hakları Kurumu, Gezi Protestolarını ve sonuçlarını incelemek üzere özel bir komisyon kurmuştur. Bu komisyon insan hakları ihlalleri konusunda araştırmalarına devam etmektedir. Hadi, icerde yalan atip; kendine biat eden kisima yalanlarini yutturuyorsun, iyi de seni senden daha iyi takib eden AB'ne yalan atarken, bu yalanlarin hic tutmayacagini ve gulunc duruma dusecegini hic mi dusunmuyorsun? Alay konusu olmak tan zevk mi aliyorsun? Meshur bir deyim vardir "ufak at dacivcivler, yesin" ya da madem atiyorsun, "ya baligi kucult, ya da oltayi buyut"- MIT Herkesi Dinliyor mu?
- Digitirk'u Alma!
- Basbakanla ilgili Ses Kayitlarini dinledik. Simdi ne oluyor?
HARAMZADELER @HARAMZADELER333 37m Arkadaşlar şu an başka bir hesap kullanmıyoruz. Kendisine eğlence arayan şu trole lütfen SPAM>> twitter/haramzadeler333 #YalanaDoymuyorlar HARAMZADELER @HARAMZADELER333 10m Digitürk'ün satışı ile ilgili skandal bir kayıtla karşınızda olacağız- Basbakanla ilgili Ses Kayitlarini dinledik. Simdi ne oluyor?
Kisaca sorun su. Bireyi olmayan ve birey yetistirmeyen bir toplumuz. Bu temelde sadece birey olmak ile iliskili tum degerler, maalesef bizde mevcut degil. Buna hukuk, sosyal, demokrasi, hak ve ozgurlukler dahil. Yani Anayasadaki devlet ile ilgili soylenen cumle, hic bir zaman yasamda gerceklesmedi. Buna laiklik de dahil. O yuzden tarihimizde hic bir zaman bir devlet hukumet ve kuvvetler ayriligi olamadi. Iktidar kimse o butun bunlari ele gecirdi. Ya milli askeri ya da dini sivil temelde. Turkiye tarihinde bireysel bilincteki ilk kitlesel cikis, gezi bilinci direnisidir. Ondan once zaten boyle bir cikis yoktur.- Basbakanla ilgili Ses Kayitlarini dinledik. Simdi ne oluyor?
Adalet bakanligi dediginiz bakanligin basinda bulunan ve tum yargiyi (HSYK) kendi otokrasisi altina alan zat, zaten diktatorun biatcisi degil mi? Aslinda hic bir diktatorluk ve otokrasi de, hersey tamda diktatorun istedigi gibi yurumez. Mesela Anayasa Mahkemesi mesela I.Basbug'un tahliye edilmesi yonunde karar alabilir. Yalniz aci olan konu sudur, DEMOKRASIYI KULLANARAK GELENLERIN TEK ADAMLIGI YONETIMI VE YONLENDIRIMI iki sekilde ortadan kalkar. Ya sandikta ve parlementoda ONU NICELIK OLARAK GECEREK Ya da ONA KARSI ONU DEVIRECEK DARBE VE DEVRIM YAPARAK. Ikincisi su an ulkemizde olanaksizdir, cunku boyle bir orgutlenme yoktur. O zaman geriye birincisi kaliyor, yani SANDIK VE PARLEMENTODA SU ANKI IKTIDARIN SAYISINI GECMEK. Tabi burada gelecek olanin "gideni aratmamasi" da ayri bir konu. Ayrica unutmayalim ki, ULKE VE TOPLUM DISARIDAN YONLENDIRILMEKTEDIR. Yani emperyalizm eliyle.- 8 Mart Kadinlar Gunu
Ankara'dan goruntu.- Basbakanla ilgili Ses Kayitlarini dinledik. Simdi ne oluyor?
Haramzadeler'e Youtube şoku 17 Aralık operasyonunun ardından Youtube'da yayınladıkları tapelerle gündeme gelen Haramzadeler'in Youtube hesapları kapatıldı. 17 Aralık operasyonunun ardından Başbakan Erdoğan ve yakın çevresi arasında geçtiği iddia edilen telefon kayıtlarını yayınlayan Haramzadeler’in Haramzadelerucyuzotuzuc ve Haramzadeler Collection adlı YouTube hesapları askıya alındı. Askıya alma kararının ses kayıtlarının öncesinde çalan müziklerle ilgili telif hakkıyla ilgili olduğu, bu nedenle de her iki hesabın da şimdilik feshedildiği öğrenildi. Haramzadeler’in YouTube kanallarına girildiğinde, “Telif hakkı ihlaliyle ilgili birden çok üçüncü taraf bildirimi aldığımız için Haramzadeler Collection/ Haramzadelerucyuzotuzuc adlı YouTube hesabını feshedilmiştir” ifadesi yer alıyor. Ses kayıtlarını yayınlayan bir diğer hesap ‘Başçalan’ ise halihazırda açık bulunuyor.- Öcalan ve Erdoğan Bursa'da görüştü mü?
Muta nikahı nedir? Muta nikahı daha çok İran’da görülür. Bu nikahla bir erkek, rızası olan bir kadınla, ücret karşılığında belirli bir süreliğine cinsel olarak birlikte olmak üzere evlendirilir.- 8 Mart Kadinlar Gunu
Taksim'den goruntu.- 8 Mart Kadinlar Gunu
Kadınların Taksim yürüyüşüne barikat/ CANLI 'Taksim'de açıklama yapmak yasak değil' açıklamalarına rağmen, her açıklamada Gezi Parkı kapatılıyor. Polis 8 Mart yürüyüşüne de müdahale etti. Polis 8 Mart dinlemedi! Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Gezi Parkı'nın 8 Mart nedeniyle basamaklarında basın açıklaması yapmak istedi. Bu sırada bir sivil polis kadınların arasına girerek "Burada açıklama yapmanız yasak" diyerek kadınları engellemeye çalıştı. Polise sert tepki gösteren kadınlarla sivil polisi alandan uzaklaştırdığı esnada Çevik Kuvvet geldi. Kadınlar polis tarafından kalkanlarla itilerek uzaklaştırıldı. Kadınların direnmesi üzerine arbede çıktı. Polis, kalkanlarla iterek kadınları Sıraselviler Caddesi'ne doğru uzaklaştırdı. Gezi Parkı'ndan çıkarılan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na üye kadınlar "Kadınların öfkesi AKP'yi yıkacak" sloganı attı. GEZİ PARKI YİNE KAPATILDI Bu arada Taksim'e yapılan eylem çağrısı nedeniyle Gezi Parkı vatandaşlara kapatıldı. Polis, meydanda da geniş güvenlik önlemi aldı. BİR GÖZALTI İDDİASI Arbede sırasında polise "AKP'nin polisleri" dediği öne sürülen bir kişinin gözaltına alındığı iddia edildi. Ancak bu bilgi henüz doğrulanmadı. Öte yandan polis Gümüşsuyu Caddesi'ni de kapattığı kaydedildi. Galatasaray Meydanı'nda ise Feminist Gece Yürüyüşü için kadınlar toplandı. İstiklal Caddesi boyunca sloganlarla yürüyen kadınların yürüşünde yolsuzluk operasyonları eleştirildi. Polis barikatı önüne kadar yürüyen kadınların dağılması için polis anons yaptı. Kadınlarla polis arasında kısa süreli arbede yaşandı. 20:19 Kadınların polis barikatı önünde sloganlarla bekleyişi sürüyor. Bölgede son durum şöyle: 7/24 TV kanali su an canli olarak veriyor.- Yargı’da Yeni Dönem
30 sanık tahliye talebinde bulundu AYM'nin İlker Başbuğ hakkındaki 'ihlal' kararı ve ÖYM'lerin kaldırılmasıyla birlikte çok sayıda sanık tahliye için başvurdu. Serpil KIRKESER / İSTANBUL, (DHA) - Anayasa Mahkemesinin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkındaki ihlal kararı ile kamuoyunda 'Özel Yetkili Mahkemeler' olarak bilinen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasının ardından, Ergenekon davasında ceza alan, ancak gerekçeli karar henüz yazılmadığı için Yargıtay'da temyiz incelemesi yapılamayan 5 yılı aşkın süredir tutuklu olan sanıklar, tahliye talebinde bulunmaya devam ediyor. Ergenekon Davası'ndan Silivri Cezaevinde bulunan sanıklar, avukatları aracılığıyla İstanbul Nöbetçi 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tahliye talepli dilekçelerini sundu. DİLEKÇELERDE ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARINA DİKKAT ÇEKİLDİ Avukatlar tahliye talepli dilekçelerinde Anayasa Mahkemesi'nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında verdiği "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" şeklindeki kararının dosyadaki tüm sanıkları ilgilendirdiği, İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından İlker Başbuğ hakkında verilen tahliye gerekçelerinin kendi müvekkileri için de geçerli olduğunu belirtti. Öte yandan Ergenekon Davası'ndan tutuklu bulunan diğer sanıkların da bireysel olarak Silivri Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne tahliye talepli dilekçeler sunduğu, dilekçelerin Pazartesi günü İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderileceği öğrenildi. TAHLİYE TALEBİNDE BULUNAN SANIK SAYISI 30 OLDU Dünden itibaren İstanbul Nöbetçi 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tahliye talebinde bulunan sanıkların sayısı 30'a yükseldi. Bugün başvuran sanıklar arasında Prof. Dr. Yalçın Küçük, Sedat Peker, Teğmen Mehmet Ali Çelebi ve Merdan Yanardağ da bulunuyor. Bu arada, bugün kü tahliye taleplerini kabul eden Nöbetçi İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, tevzi işlemlerini 10 Mart Pazartesi günü yapacağı, bunun ardından taleplerini hangi mahkemelerin karara bağlayacağının belli olacağı belirtildi. Tevzi işlemlerini yapan İstanbul Nöbetçi 18. Ağır Ceza Mahkemesi, dün yapılan tahliyeye ilişkin başvuruları 2-3-4-6-20 ve 21. Ağır Ceza Mahkemeleri'ne göndermişti. TAHLİYE TALEBİNDE BULUNAN DİĞER SANIKLAR İSE ŞÖYLE Dünden itibaren tahliye talebinde bulunan sanıkların bazıları ise şöyle: Gazeteci Tuncay Özkan, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Avukat Serdar Öztürk, emekli Albay Dursun Çiçek, Kemal Kerinçsiz, Levent Ersöz, Veli Küçük, Mehmet Demirtaş, Oktay Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Hikmet Çiçek, Hasan Ataman Yıldırım, Muzaffer Tekin, Levent Göktaş, Semih Tufan Gülaltay. Öte yandan Ergenekon Davası'nda tutuklu bulunan emekli Orgeneral Hasan Iğsız ve Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu bazı sanıklarında 10 Mart Pazartesi günü tahliye talepli dilekçeler sunacağı öğrenildi. HURŞİT TOLON: DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN Bu arada Ergenekon Davası'ndan tutuklu bulunan emekli Orgeneral Hurşit Tolon avukatı İlkay Sezer aracılığıyla 8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Tolon açıklamasında, "Aydınlık yarınlarımızın güvencesi, fedakâr, cefakâr ve vefakâr kadınlarımızın bugününü yürekten kutluyorum.Ahmet Hurşit Tolon."- Yargı’da Yeni Dönem
Zirve sanıkları tahliye edildi! Malatya Zirve Yayınevi çalışanlarını öldürdükleri gerekçesiyle yargılanan ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan 5 sanık dün gece salıverildi. Mikail PELİT / MALATYA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül'ün, tutukluluk süresini 5 yıla indiren yasayı onayladıktan sonra 7 yıldır tutuklu bulunan Malatya Zirve Yayınevi Davası'nın 5 sanığı dün gece tahliye edildi. Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde 18 Nisan 2007 tarihinde Alman uyruklu Tilman Geske'nin yanı sıra Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in boğazlarının kesilerek öldürülmesi olayı ile ilgili yakalanan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Salih Gürler, Malatya E Tipi Cezaevi'ne konuldu. Yeni yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile birlikte avukatları aracılığıyla nöbetçi mahkemeye başvuran, 7 yıldan bu yana tutuklu bulunan 5 sanık için akşam saatlerinde tahliye kararı verildi. Kararın cezaevine ulaştırılması ile birlikte 7 yıldan bu yana tutuklu bulunan 5 sanık gece yarısı tahliye edildi. Aileleri tarafından karşılanan sanıklar açıklama yapmadan cezaevinden ayrıldı. Savcı, son duruşmada dosyaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü açıklarken sanıklar; Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Emre Günaydın hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenmişti.- Öcalan ve Erdoğan Bursa'da görüştü mü?
8 Mart 2014 Öcalan ve Erdoğan Bursa'da görüştü mü? Başbakan Erdoğan, telefon dinlemelerinin bazılarını kabul etmek zorundaydı... Çünkü... Başbakan Erdoğan, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve yandaş işadamı Metin Kalkavan'la yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin kayıtları kabul etmek zorunda kaldı. Erdoğan, yargıya açıktan müdahale edildiğini gösteren kayıtlara ilişkin konuşurken, "Davalar hakkında bilgim olması gerekir. Bundan doğal ne var?'' dedi. Erdoğan'ın bu savunmasının, akıl, mantık ve demokrasiyle hiçbir ilgisinin olmadığı ortada. Buna ilişkin söz söylemenin anlamı da yok zaten.. Erdoğan, 17 Aralık Yolsuzluk - Hırsızlık ve Arsızlık Operasyonu sonrası, anayasayı ve kanunları zaten ayaklar altına aldı. Mahkemelerin verdiği kararları tanımayacağını ilan etti ve kendisine atfedilen ''diktatör'' yaftasını boynuna astı. Erdoğan için kurtuluşun yolu, daha çok baskı ve kural tanımazlıktan geçiyor... ERDOĞAN'IN YENİ TAKTİĞİ Başbakan Erdoğan, bu bağlamda yargıya talimat vermesini meşrulaştırmaya çalışırken, aslında önümüzdeki sürece ilişkin olarak da "pro-aktif'' (ön alıcı) bir tutum sergilemeye çalışıyor. AKP lideri, bazı kayıtları kabul ederek, toplumsal algıyı yönetmeye çalışıyor. Erdoğan, bu tavrıyla, kısa bir süre sonra yayınlanacağı iddia edilen ve kendisini sıkıntıya sokacak kasetlerin yaratacağı etkiyi azaltmaya çalışıyor. Hangi kasetler mi? Kulislerde dile getirilen iddialara göre, Başbakan Erdoğan'ı sıkıntıya sokacak üç kasedin varlığından söz ediliyor. Erdoğan bunlardan birini, dün gece basına kapalı yaptığı toplantıda AKP kurmaylarıyla paylaştı. Erdoğan, o toplantıda "muta nikahı'' yaptığına ilişkin bazı belge ve bilgilerin piyasaya sürüleceğini söylüyor. İran'da çekildiği öne sürülen görüntülerin Erdoğan'ı çok zor durumda bırakacağı belli... Erdoğan, yakın arkadaşlarıyla konuşurken, "İran'a iki kez gittim. Birinde eşim, diğerinde kızım yanımdaydı'' diyor ve ''muta nikahı''na ilişkin bilgi ve belgelerin doğru olmadığını söylüyor. SURİYE İSTİHBARATININ AÇIKLAMASI Ancak; birkaç gün önce Suriye basınına yansıyan bir bilgi ise belki Erdoğan'ın olmasa bile, bazı bakanlarının aynı suçlamayla karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Suriye istihbaratı, "Elimizde Ortadoğu'daki bazı siyasetçilerin önemli görüntüleri var. Bunları İran'dan temin ettik'' açıklamasını yaptı. Halk TV'de çarşamba günü gündeme getirdiğimiz üzere, ''muta nikahı'' tartışması, gündemde önemli bir yer işgal edeceğe benziyor. Erdoğan, işte bu yüzden bazı telefon kayıtlarını kabul ediyor. Ki; önümüzdeki günlerde çıkması muhtemel kaset ya da tapeleri kolaylıkla ''reddedebilsin.'' Ve böylece toplumda "O kasetler doğru olsa Başbakan kabul ederdi, bak diğerlerini kabul etti'' algısını yaratabilsin... Erdoğan, bu tavrıyla, toplum mühendisliğine oynuyor. ÖCALAN VE ERDOĞAN GÖRÜŞTÜ MÜ? Ancak Ankara kulislerinde dile getirilen iddialar, Erdoğan'ın işinin "Bunlar montaj, bunlar dublaj'' denilerek geçiştirilemeyecek denli zor olduğunu gösteriyor. Zira; iddialara göre, Erdoğan'ın terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'la görüştüğüne dair bazı görüntü ve ses kayıtları da yakında ortaya çıkacak. AKP'li bazı kaynaklarım, "Erdoğan Öcalan'la görüşmedi. Bildiğimiz kadarıyla Binali Yıldırım Bursa'da Öcalan'la görüştü'' diyor. Kulislerdeki iddialara göre ise Erdoğan, terör örgütü lideri Öcalan'la hem telefonda hem de yüz yüze görüştü. Bu görüşme de Bursa - Mudanya civarlarında gerçekleşti. Görüşmenin 2013 yılında yapıldığı belirtiliyor. ÜLKÜCÜLERİ TAHRİK EDECEK KASET Erdoğan'ın başını ağrıtacağı söylenen diğer tape ise artık deşifre oldu. Başbakan'ın Muhsin Yazıcıoğlu'na ilişkin söylediği iddia edilen sözlerini okudunuz. Buna ilişkin bir kaset, görüntü ya da tape çıkar mı bilmiyoruz. Ancak; özellikle Gülen çevresi, Erdoğan'ın Muhsin Yazıcıoğlu'na yapılacak bir suikast ihbarı sonrası "O da zaten çok oldu, ne yaparlarsa yapsınlar'' dediğini yayıyor. Burada sıralayamayacağım daha birçok iddia ve bilgi, çeşitli haber kaynakları aracılığıyla gazetecilere servis ediliyor. Ancak; dediğim üzere bunların tamamı şu an için sadece ''iddia'' niteliği taşıyor. Bu iddialar ispatlanır mı, söylenen kasetler çıkar mı; çıkarsa ne olur bilmiyoruz... Ancak; seçimin kaderinin bir anda değişebileceğini söylemeden de geçemiyoruz... SEÇİME 22 GÜN KALA GERÇEK TABLO Biz şimdilik kaset, görüntü ve ses kaydı iddialarını bırakıp ''reel hayat''a dönelim... Seçimlere 22 gün kalmışken, gerçek tabloya bakalım: Hem salı hem de çarşamba gecesi Halk TV'de önemli bir bilgi paylaştım. Halk TV izleyicilerine "Birkaç güne kalmaz, AKP'yi yüzde elli dolaylarında gösteren anketler yayınlanacak. AKP, anket firmaları üzerinden toplumu maniple etmeye çalışacak'' diye seslendim. Perşembe günü AKP'ci gazetelerin tümünde neredeyse aynı anket yayınlandı ve ''AKP yüzde elli oy alıyor'' denildi. AKP'NİN OY ORANI Cuma gecesi ise TGRT Haber TV'de Ziya Osman Açıkel'in konuğuydum. O programda İstanbul, Ankara, İzmir, Ordu, Kars ve daha birçok yere ilişkin tahmin ve tespitlerimi paylaştım. TGRT'de şunu söyledim: "Anket firmalarının bir çoğu maniplasyon yapıyor. Benim edindiğim bilgilere göre, AKP yüzde 35 - 36, CHP ise 30 - 31 bandındadır. MHP yüzde 18, BDP ise sekiz oranını yakalamıştır.'' Bu tespitime, Başbakan Erdoğan'ın ATV'deki sözlerini kanıt olarak gösterebilirim. Dikkat ederseniz, Başbakan Erdoğan, uzun bir süredir "Yüzde elli alacağız'' demiyor, diyemiyor... Bunun yerine "Birinci parti olacağız'' ifadesini kullanıyor. 17 Aralık Yolsuzluk - Hırsızlık ve Arsızlık Operasyonu'nun AKP'yi ciddi bir biçimde vurduğu ve iddiasını kaybettirdiği görülüyor. Bunu sahada çalışan CHp ve MHP'liler de söylüyor. AKP'lilerin sahada ''mahçup'' bir ifadeyle dolaştığı dile getiriliyor. Aslına bakarsanız, AKP gibi bir partinin, bunca yolsuzluk ve hırsızlık iddiasının ardından, baraj altında kalması gerekiyordu. Ancak sosyo - ekonomik koşullar, AKP'nin tarihe karışmasını ''şimdilik'' engelliyor. AKP, erimeyi durdurabilmek için daha çok baskı ve daha çok zulme başvuruyor. "CHP cemaatle işbirliği yapıyor'' yalanı üzerinden kitlesini tahkim etmeye çalışan AKP'ye, ''yan unsurlar'' da yardımcı oluyor. Bu yalan, TV ve gazeteler aracılığıyla yayılıyor ve yüzde otuz bandını yakalayan CHP tabanının kafasının karışması hedefleniyor. DSP, AKP İÇİN ÇALIŞIYOR! AKP, İzmir gibi kentlerde ise CHP'ye karşı DSP'yi yanına alıyor. DSP, adeta AKP'nin ''sol kolu'' gibi çalışıyor. Tek hedefi, CHP'nin kaybetmesi olan DSP'nin adayları, AKP'ye İzmir'de can suyu oluyor. Ancak; buna rağmen, CHP İzmir'de AKP - DSP ve diğer 'yan unsurlar'a dokuz puan fark atıyor. İzmir seçmeni, Türkiye'nin kurtuluşunun maceracı ve marjinal partilerde siyaset yapmaktan değil, CHP'de birleşmekten geçtiğini görüyor... İzmirliler, bunu CHP'nin yönetimine rağmen yapıyor hem de... Bu bağlamda, İşçi Partisi, Aydınlık ve Ulusal Kanal'a da bir çift söz etmek gerekiyor: Bu çevre, AKP ile girdikleri ''tahliye pazarlığı'' sonrası, ne ilginçtir ki; tüm oklarını CHP'ye çevirdi. Belli ki; Başbakan Erdoğan'ın kendilerine verdiği mesaj etkili oldu. Erdoğan'ın sağda - solda söylediği "Biz içeridekileri bırakmak istiyoruz ama CHP ve cemaat buna engel oluyor'' sözü, bu çevre tarafından ''doğru gibi'' kabul edildi. AYDINLIK ÇEVRESİ ENERJİSİNİ NEYE HARCIYOR? Oysa ki; bugün tahliyeler oluyor ya da olacaksa, bu CHP'nin de verdiği mücadele sayesindedir. İP, Aydınlık ve Ulusal Kanal, Erdoğan'ın ideolojik hegemonyasından kurtulmalı ve enerjisini AKP'yi sandıkta bitirmeye harcamalıdır. Tüm enerjisini ''CHP tabanından oy almaya ve CHP'yi yıpratmaya'' harcayan bu çevreye yönelik ilgi ve sempati, CHP tabanında zaten hızla yok olmaktadır. CHP seçmeni, Atatürkçüler arasında herhangi bir kavga, tartışma, polemik ve çatışma istemiyor. İP ise buna rağmen, tüm enerjisini CHP'yi yıpratmak için harcıyor. "CHP ile cemaat işbirliği yapıyor'' demelerine rağmen ortaya tek bir kanıt dahi koyamayan bu çevre, CHP'yi cemaatçilikle suçlarken, Erdoğan'la aynı dili kullandığı ve Atatürkçülere yönelik psikolojik harekatın bir parçası haline geldiği gerçeğini ise görmüyor... Cumhuriyet Gazetesi ve Mustafa Balbay'a dahi ''Cemaatçi'' diyen Aydınlık, her geçen gün inandırıcılığını yitiriyor. Komplo ve kumpasta AKP'nin rolünü görmekten kaçınan ve tüm günahı sadece cemaate yükleyen Aydınlık çevresinde yaşanan savrulma, CHP tabanının gözünden de kaçmıyor. CHP'liler, AKP ve İP arasındaki 'söylem yakınlaşması'nı ilgiyle izliyor... HIRSIZLIK VE ARSIZLIK AYYUKA ÇIKMIŞKEN... AKP, DSP ve benzeri olan yüzde birlik partilerden medet umarak İzmir'de başarı sağlamaya çalışsa da bunun nafile bir çaba olduğu ortada... Hırsızlık ve arsızlığın tepe noktasına vardığı seçim süreci, AKP'yi İstanbul ve Ankara'da da zorluyor. Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş, AKP'nin kalelerini zorluyor. TGRT'de de anlattığım verilere göre, Sarıgül ile Topbaş (siz Tayyip Erdoğan anlayın) arasındaki fark üç puana indi. AKP, İstanbul'da bugün itibariyle 44, CHP ise 41 puanda görünüyor. CHP'nin belediye meclis üyeliği tartışmaları yüzünden İstanbul'da bir puan kaybettiği gerçeğini de söylemek gerekiyor. TEKİN: AKP HER TÜRLÜ ÇILGINLIĞI YAPABİLİR Sarıgül son 20 günde doğru bir politika izlediği ve hata yapmadığı taktirde, İstanbul'u kazanabilir. Ancak bunun için TGRT'de de söylediğim üzere, Gürsel Tekin'in de mutlaka ve mutlaka ''takviye güç'' olarak sahada olması gerekiyor. Bunu dün Gürsel Tekin'e de söyledim. Tekin, "Cumartesi gününden itibaren, İstanbul'daki çalışmalarımı yoğunlaştıracağım'' dedi. Miting organizasyonları dolayısıyla İstanbul'da çok fazla kalamadığını söyleyen Tekin, "İnanıyorum ki İstanbul ve Ankara'da da kazanacağız. Önümüzdeki tek engel, AKP'nin seçimde hile yaparak Ankara ve İstanbul'da sandıklara yönelik müdahale - komplo hazırlığıdır. Aksi taktirde her iki ili kazanabiliriz'' dedi. Tekin, AKP'nin seçimi kaybedeceğini anladığı taktirde, "her türlü çılgınlığı yapabileceği ve OHAL ilan edebileceği''ni de belirtti. MEMLEKETİN 'HAVA DURUMU' Yazıyı bitirirken, diğer illere de kısa bir tur yapalım: Doğup büyüdüğüm memleketim olan Kars'ta seçim CHP ile BDP arasında geçiyor. Kars'ta seçimin kaderini Kürt seçmenlerin tercihi belirleyecek. CHP'li Naif Alibeyoğlu, Kürt seçmenleri ikna edebildiği taktirde ipi göğüsleyecek. Ankara'da Mansur Yavaş önemli bir aşama kaydetti. Aradaki fark iki puana indi. CHP örgütü son yirmi gün seçime asıldığı taktirde, Ankara Melih Gökçek'ten kurtulabilir. CHP, Antalya'da bir iki puan önde... AKP'li Menderes Türel, CHP İl Başkanı Devrim Kök'ün hiçbir çalışma yapmamasınra rağmen ilgi görmüyor. Belediye Başkanı Akaydın, Antalya'da neredeyse ''tek başına'' mücadele veriyor. Buna rağmen, anketlerde önde görünüyor. SEDEFÇİ, CHP'YE GEÇECEKMİŞ... Edirne'de CHP'nin adayı Recep Gürkan, ipi kolaylıkla göğüsleyeceğini gösteriyor. CHP'den DSP'ye geçen ve dolaylı olarak AKP için çalışan Hamdi Sedefçi, köylere yaptığı turlarda, "Bana oy verin, kazandıktan sonra yeniden CHP'ye geçeceğim'' diyerek köylüleri ikna etmeye çalışıyor. CHP'li Recep Gürkan ise Sedefçi'yle hiçbir polemiğe girmeden seçime yoğunlaşıyor. ADAY DEĞİLLER AMA... Tekirdağ'da Kadir Albayrak belediye seçimini açık ara farkla kazanacak gibi görünüyor. Bunda önemli bir pay ise Adem Dalgıç'ın... CHP'nin mevcut Belediye Başkanı Adem Dalgıç, kendisi adaymış gibi çalışıyor. Keza; Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal da "partili olmanın'' böyle günlerde belli olduğu gerçeğini gösteriyor. Her üç başkan da tıpkı Adem Dalgıç gibi yeni adaylar için çabalıyor, en azından önlerinde engel olmuyor. ADANA VE MERSİN NEFES NEFESE Adana'da ise yarış MHP, AKP ve CHP arasında geçiyor. MHP anketlerde yüzde 31, AKP ve CHP ise 30 bandına oturuyor. Keza Mersin'de ise MHP ile CHP arasındaki rekabet her geçen gün kızışıyor. CHP bir puanla MHP'nin önünde yer alıyor. Hatay'da ise yarış AKP ile CHP arasında geçiyor. Adaylar arasındaki fark, AKP'nin bir puan lehine görünüyor. AKP'nin ''yüzde elli oy alırız'' iddiasından çoktan vazgeçtiği yerel seçimler, ''genel seçim karakteri'' taşıdığı için her zamankinden daha önemli hale geldi. Türkiye'nin 30 Mart sonrası, tünelin ucundaki ışığa biraz daha yakınlaştığı görülüyor... Buna yeter ki; CHP'nin üst yönetimi, tabanı ve adayları da inansın...
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.