evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Seçimde, İrade ve Determinizm
Bu konuda cesitli mantik yurutumleri var; Eger serbest irade oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist isen, o zaman bu oldugunu dusundugun serbest iradeni yasamini yonlendirmede kullanirsin ve bu bu buyuk bir kazanimdir. Eger serbest iraden oldugunu dusunmuyorsan ve de serbest dusuncen varsa; o zaman yasaminda secenegin olma sansini kullanmayarak bu olanagini red ediyorsun dolayisi ile buyuk kayiptasin. Eger serbest iraden oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist degil isen, kazancin ya da kaybin yoktur, cunku konuda secenegin yoktur. Eger serbest iraden oldugunu dusunmuyorsan ve bu konuda determinist te degilsen, kazancin ya da kaybin yoktur, cunku konuda secenegin yoktur. Bu durumda determinism ve serbest iradenin kendinde oldugunu dusunenler, kazanclidir. Serbest iradesi oldugunu dusunmuyenler bunun determinizmini kendileri disindaki baska bir guce (somut ya da soyut) bagliyorlarsa, ve secim ve de karar haklarini red ediyorlarsa, buyuk kayiptadirlar. Dolayisi ile determinizm ile serbest dusunurluk biri birine paraleldir. Bu paralelligin olumlusu kazanc, olumsuzu, olan secim ve karar hakkini kullanmamak, kayip; ya da "nasil olsa olacak" algisi ve de "zaten secenegim yok" algisi ile kullanmamak ise ne kazanc ne de kayiptir. Bu temelde serbest iradenin olup olmamasindan bagimsiz olarak, bir kisi yasamini yonlendirmede kendi karar ve secim hakki oldugunu bilerek yasamali ve her seyde bir secim hakki oldugunu bilmeli ve bunu kullanmali. Aksi yani bunu kullanmamak, kayiptir. Kisinin yasamina yon verme acisindan; Ya kazanci, ya kaybi olur, ya da her ikisi de olmaz. Iste dinde/inancta, bu kaybi kisi;serbest iradenin oldugunu dusunup, determinizmini tanrisina verdigi icin ve de secim karar hakkini kullanmadigi icin kaybeder. Felsefelerde de sebest iradenin olmadigini dusunerekten, ya tamamen secim ve karar hakkini da kendinde bulmaz ve kullanmayarak kaybeder, ya da determinizmin secimi yerine getirecegini dusunup kazanc ya da kayip yasamaz. Kisaca konu kisinin determinizmin secim ve karar hakkini kendinde mi yoksa baska seydemi arayacagi onun serbest iradeyi kullanip kullanmamasinin belirleyicisidir. Kisilerin secim ve karar hakki ve farki oldugu ise bilimsel olarak kisilerin ayni durumda farkli secimler ve kararlara yonlenmesinde gozlem vermektedir. Yani insanoglunun secim ve karar hakki vardir, bunu oyle ya da boyle kullanmasi; kazanc, kullanmamasi ise kayiptir. Kullanan yasamini kendi karari ve secimi ile yonlendirebilir, kullanmayan ise yasamini ya inandigina ya da olana terk eder.
-
Fiziksel / Doğal Determinizm-Yaratılışsal İrade Bağı / İlişkisi
Ilk once bu ikisi arasindaki bagi/iliskiyi ortaya koymadan, ikisinin biribirinden farkini ortaya koyalim. Fiziksel/dogal determinism- fiziki olarak herhangibir fenomenin her turlu olusumunun, degisim, donusum ve baskalasiminin her turlu hareketinin oznel ya da soyut bir karar ya da secim mekanizmasina dayanmadan kendi kendine sartlara duruma ve zamana bagli olarak olacagidir. Yani buna kisaca "evrim "diyebiliriz. Yaratilissal Irade- Yaraticinin yarattigi bir fenomen olarak, her turlu olusumun; degisim, donusum ve baskalasiminin, her turlu hasreketinin fenomenin karar ve secim mekanizmasina dayanmadan bir akilli tasarimcinin, bir yaraticinin onun ayarladigi sartlara, duruma ve zamana bagli olarak. olacagidir. Yani buna kisaca "buyuk/akilli tasarim" diyebiliriz. Bu ikisi birbirinden farklki gorunmekle beraber, ikisinin de bir ortak noktasi vardir. Nedir bu ortak nokta, "her turlu olusumun, degisim, donusum ve baskalasimi. Yine ikisindeki ortak nokta, bu olusumun "degisimi, donusumu ve baskalasimi yani hareketi" Peki buradaki farkli gorunen nedir? Ilkinde " fenomende,oznel ve de soyut bir karar ve secim mekanizmasinin" olmamasi, ikincisinde ise boyle bir mekanizmanin, fenomenin kendisi yerine, onu yarattigi one surulen bir tasarimciya ya da yaraticiya verilmesi. Iste bu olusumdan biri olan bizlere yani insanoglu turune ve onun birlerine gelince bu durum degisiyor. Yani bizlerin digger fenomenlerden farki ortaya cikiyor. Nedir bizlerin digger fenomenlerden farki; Bu fark, fiziki/dogal determinism de yer almayan ve yaratilissal irade de yaraticiyi ve tasarimciya verilenin, bizlerde yani insanoglu turu ve birinde bulunmasi. Yani insanoglunun hem oznel ve soyut yeninin olmasi hem de yaraticiya verilen tasarim ve akil yetilerine sahip olmasi. Iste bizlerin bu yetisi bizim soyut ve oznel yanimizi kullanarak soyutlama ve soyut degerlendirme muhakeme karar ve secim olarak bir seyi donusturebilecegimizin, degistirebilecegimizin ve de baskalastirabilecegimizin ve bunun icin de akilci ve tasarimci yetimizin oldugunun ve bunu kullanabilecegimizin farkidir. Yani ilkinde, bu yetimizi ve farkimizi, gormemezlikten gelirken, yok sayarken, gale almazken ve farkina varmazken; ikincisinde de bu yeti ve ozelligimizi bizim disimizdajki bir akilli tasarimciya ya da yaraticiya veriyoruz. Iste insanoglu turunun ve her bir birinin farki; hem bizim devrimci yonumuzu ortaya koyuyor, hem bu devrimci yonumuzun, soyutlama soyut deger ve degerlendirme ve oznel olma ozelligimize dayandigini gosteriyor, hem de bu yonumuz ve ozelligimiz ve oznelligimiz ile, her turlu tasarim ve yaratimin da soyut ve soyutlama temelinde bizlerin birer ozelligi oldugunu ortaya koyuyor. Yani determinism ve irade her ikisine biz de olan, soyutlama yeti ve soyut degerlendirmemiz ile de tasarlanabilen ve de mudahele edebilen bir yanimiz ve yonumuz oldugunu ortaya koyuyor. Iste fenomene verdigimiz farkli sekil ve sekillendirmeler yani insanoglu eliyle ortaya konmus fenomenler ve de bunlarin soyutlama akil ve tasarimciligi da bizim eserimiz olarak ortaya cikiyor. Kisaca teknik ve cagdas fenomenlerin ortaya cikarilmasi ve bilim temelinde de her turlu kendimiz dahil; bilerek ve bildirerek soyutlama ve soyut degerlendirme yetimizi kullanmamiz. Yani insanoglu hem devrimcidir hem de tasarimcidir. Hem yaraticidir hem de soyutlama soyut degerlendirme kendi kendini yonlendirebilme ve yonetebilme ve de her turlu soyut somut, degistirebilme, donusturebilme, baskalastirabilme olusturabilme ki buna kendi de dahil; yeti ve hareketine dusunce ve davranisina sahiptir. Dolayisi ile ne bir tasarimciya ya da yaraticiya ihtiyaci vardir, ne de soyut oznel ve soyutlamadan soyut degerlendirmeden yoksundur. Bunu algilayabilmek farkina varabilmek ve bilincine erisebilmek ise; basta soyut sonrada somut insanlasmanin evrensellesmenin bilimsellesmenin ve bilissellesmenin her turlu bilgi temelindeki algisi ve farkindaligidir. Bu her seye insanoglunun ortaya attigi farkli ve cesitli nitelikteki bilgilerden sadece birinin bilgisi ile bakmak degil; aksine, tamamen insanoglundan ve onun fiziki yapi ve gorunumunun disinda, onun yaratici tasarlayici devrimci ve soyutlama yetenekli soyut degerlendirme ozellikli ve oznel yanindan bir bakistir.
-
1 YIL 354 GÜN MÜ ?
Zaten diyelim ramazanin, her sene 11 gun once gelmesinin sebebi de budur. Bu temelde tum dini gunler 11 gun atar ve 33 senede bir dini gunler, ayni gune ve zamana gelir.
-
Türkiyenin en önemli sorunu nedir?
Turkiyenin en onemli sorunu, sorunsuz olamamasidir.
-
LEBİCİ
Bence baslikta bir hata var. Cunku yukaridaki ornekler de "lebici" degil sadece "ci" eki vardir. Yani leblebi- leblebici Muhallebi- muhallebici. Yani malzemenin saticisinin turetimi "ci" seklindedir. Bu acidan "lebici" diye bir seyin bulunabilmesi icin sonu "lebi" ile biten malzemeyi bulmak gerekir.
-
Atatürk’e İthafen
Atatürk'ten Son Mektup / (Halim Yağcıoğlu) ATATÜRK'TEN SON MEKTUP Siz beni hâlâ anlayamadınız, Ve anlayamayacaksınız çağlarca da, Hep tutturmuş "yıl 1919, Mayısın 19'u" diyorsunuz, Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz. Mustafa Kemal'i anlamak bu değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Bırakın o altın yaprağı artık, Bırakın rahat etsin anılarda şehitler, Siz bana neler yaptınız ondan haber verin, Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin, Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Bana muştular getirin bir daha, Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan; Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı, Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı, Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda, Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz, Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın, Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların. Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız, Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil, Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar, Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar. Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç ilerlememiş; Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek dururken, Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen, Mustafa Kemal'i anlamak işitmek değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla, Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla, Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister, Paydos öğünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter, Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Halim Yağcıoğlu
-
Atatürk’e İthafen
Ey milletim Ben Mustafa Kemal'im Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim Hala en hakiki mürşit değilse ilim Kurusun damağım dilim Özür dilerim Unutun tüm dediklerimi Yıkın diktiğiniz heykellerimi Özgürlük hala En yüce değer Değilse eğer Prangalı kalsın diyorsanız köleler Unutun tüm dediklerimi Yıkın diktiğiniz heykellerimi Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı Baş tacı edebiliyorsanız Sanatın içine tüküren adamı Unutun tüm dediklerimi Yıkın diktiğiniz heykellerimi Yetmediyse acısı şiddetin savaşın Anlamı kalmadıysa Yurtta sulh dünyada barışın Eğer varsa ödülü silahlanmayla yarışın Unutun tüm dediklerimi Yıkın diktiğiniz heykellerimi Özlediyseniz fesi peçeyi Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi Hala medet umuyorsanız Şıhtan şeyhten dervişten Şifa buluyorsanız Muskadan üfürükçüden Unutun tüm dediklerimi Yıkın diktiğiniz heykellerimi Eşit olmasın diyorsanız kadınla erkek Karaçarşafa girsin diyorsanız Yobazin gazabından ürkerek Diyorsanız ki okumasın Kadınımız kızımız Budur bizim alın yazımız Unutun tüm dediklerimi Yıkın diktiğiniz heykellerimi Fazla geldiyse size Hürriyet cumhuriyet Özlemini çekiyorsanız Saltanatın sultanın Hala önemini anlayamadıysanız Millet olmanın Kul olun Ümmet kalın Fetvasını bekleyin şeyhülislamın Unutun tüm dediklerimi Yıkın diktiğiniz heykellerimi RAHAT BIRAKIN BENİ Süleyman Apaydın
-
En fazla borcumuzun bulunduğu ülkeler
Özel sektörün Avrupa ülkelerinden aldığı toplam borç 95,2 milyar dolar olarak hesaplandı. Bunu 23,4 milyar dolarla Asya ülkeleri, 19,2 milyar dolarla Amerika kıtasındaki ülkeler, 103 milyon dolarla Afrika ülkeleri, 97 milyon dolarla Okyanusya ve kutup bölgeleri takip etti. İşte en fazla borcumuzun bulunduğu 10 ülke... Merkez Bankası verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, ağustos ayı itibariyle Türk özel sektörünün uzun vadeli en fazla kredi borcunun bulunduğu ülke 21,6 milyar dolarla İngiltere İkinci sırada 17,8 milyar dolarla Almanya'yı görüyoruz. Listenin üçüncü sırasında ise 17 milyar dolarla ABD yer alıyor. ABD'yi 14,3 milyar dolarla Hollanda izliyor ve böylelikle listenin dördüncü sırasına oturuyor. Listenin beşinci sırasında ise 12,5 milyar dolarla Bahreyn karşımıza çıkıyor. Altıncı sırada ise 10,5 milyar dolarla Lüksemburg'u görüyoruz. Yedinci sırada ise Türk özel sektörünün uzun vadeli en fazla kredi borcunun bulunduğu ülkeler arasında 7 milyar dolarla Fransa var. Sekizinci sırada ise 5,7 milyar dolarla Avusturya yer alıyor. Listenin dokuzuncu sırasında 3,2 milyar dolarla Belçika karşımıza çıkıyor. Listenin onuncu sırasında ise 3 milyar ile Malta'yı görüyoruz. Ne gam, Ak-Saray ve ucaklar ne de olsa devlet parasi ile aliniyor. "Borc yigidin kamcisi" mi diyorlardi? Tabi "borc yiyen kesesiknden yemek" durumunda. Birde bizim gencligimizde bir soylem vardi "Devletin mali deniz, yemiyen keriz" Keriz-kolayca kandirilabilen. Bir de dusunmeden edemiyorum "yiyenlere yedirenler nasil tanimlanir?" acaba?
-
İnternet Olmazsa Ne olur?
- İnternet Olmazsa Ne olur?
Internet insanoglu yasam ve iliskisine oyle bir giris yapmis ki, sanki orumcek agi gibi sarmis. Bundan o kadar uzak degil, 50-60 sene once basta ulkemiz olmak uzere bir suru dunya ulkesi bu teknikten yoksundu. Bugun ise internet artik yasam ve iliskinin her dalinda insanoglunun "eli/ayagi olmus" Bakin, eger internet olmazsa ya da kesilirse neler olur? Yol bulmakta sıkıntı yaşayan ve GPS kullanımının tadını alanlar, tekrar yol sormak için durmak zorunda kalır. Açık öğretim sınavına gidecek öğrenciler son dakikada Google Earth'ten bakmak yerine, bir gün önceden gerçekten gidip sınava girecekleri yeri görmek zorunda kalır. Online sinema matinesi kontrolü, IMDB, YouTube videoları, medya ve eğlence karanlık çağlara döner. Sınava girdikten sonra askerliği nerede ve ne olarak yapacağını merak eden insanlar bilgisayarları başında merakla bekliyorlar. İnternet çökerse kabak önce faks ve telefonun, bunların yük altında çöküşüyle de postacıların başına patlar. Uzun zamandan beri kullanımı azalan fiziksel posta altyapısı, yani postacılar bu yükü kaldıramaz. E - devlet çökeceğinden devlet dairelerinde bürokrasi artar. İnternet bir anda çökerse özellikle ekonomi inanılmaz ağır bir darbe alır. Online alışveriş, reklam ve hizmetler biter. Çağrı merkezleri yetersiz kalıp çöker, yani telefon ile hizmet almak da imkansız hale gelir. Online rezervasyon yaptıran herkes telefonla aramak zorunda kalırsa düşünün neler olur? Kredi kartıyla alışveriş ve ödemeler internet olmadan çalışmaz. Hastanelerin ve dükkanların mal tedarik süreçleri aksar, varlık içinde yokluk baş gösterir. Türkiye nispeten hızlı adapte olsa da yurtdışında çok daha büyük bir ticari çöküş yaşanır. FİNANS SİSTEMİNE AĞIR DARBE: Banka kayıtları ve bankacılık hizmetleri de tekrar eski usullere dönmek zorunda kalır. Mevcut şubeler işlem yükünü kaldıramaz. Borsa tekrar Tahtakale tarzı tezgah üstü işlemlere dönüş yapardı. Panik yüzünden senetlerin değeri düşer, insanlar ve şirketler büyük zarar görürdü. Elektrik, su ve doğalgaz dağıtımında da pek çok sorun çıkar. Bu sistemler çökmese de aksaklıktan payını alır. Metro ve toplu ulaşım da aynı şekilde aksar. İnternet iletişiminin ve ağa bağlı çalışan sistemlerin, yerel sistemlerle merkezi sistemlerin irtibatı, günümüzde ulaşılan kapasite yüzünden geleneksel metotlar için fazlasıyla ağır kalır. İnternet en son elden geçtiğinden bu yana 25 yıl oluyor. Kullandığımız ve günden güne yükünü arttırdığımız bu sistem, günümüzdeki kapasite göz önüne alınarak tasarlanmadı. nternet bir oyuncak ya da eğlence olmaktan çıktı. Çocuklar artık ödevlerini bile internet üzerinden yapıyor. Öğretmenlerin verdiği ödevler, ailelerin ve gençlerin iyi bildiği gibi kütüphanelerde kitap karıştırarak değil, internet üzerinden hazırlanıyor. Yani eğitim de darbe alır. Eğlenceyle eğitimin iç içe geçtiği bilişim çağında, YouTube gibi siteler sadece komik hayvan videoları içermiyor. Pek çok konuda neyin nasıl yapılacağına dair eğitici içerik, online olarak yayınlanıyor. İstendiği zaman anında erişilen bilgilere bir anda erişimin kesilmesi cidden felaket demek. İLİŞKİLERE DARBE: İnternetin çöktüğü bir dünyada, sosyal ağlar üzerinden tanıdığımız, telefon numarası bizde olmayan insanlarla bağlantımız kopar. Kullandığımız bilgisayarlar devamlı online olarak güncelleme yapıyor. Yeni sürümleri anında indiriyoruz, hataları ve sorunları nasıl çözeceğimizi öğreniyor ve forumlarda paylaşıyoruz. Bu bilgilere aramayla ulaşılıyor. Bugün Google çökse ve kesinlikte aynı kalitede sonuç veremeyen arama motorları kullanılsa, bu bile ağır bir darbe olur. İşte insanlığı bekleyen en büyük felaket! Nükleer savaştan bile tehlikeli! Peki internet nasıl olur da çöker? Bütün bunlar mümkün mü? Yerel kesinti ihtimali, bütün dünyada internetin çökmesinden daha büyük bir olasılık. DNS hataları, okyanus altı kabloların kopması gibi sorunlar, bütün bir ülkenin iç ya da dış internet erişimini baltalayabilir. Kullanımın büyüklüğü, ana hatlar iptal olduğunda kalan yedek hatların, halkın internet ihtiyacını karşılamasını imkansız kılacak kadar küçük. Temel olarak iki ihtimal var: Teknik sorun ve saldırı. Günümüzde dünyanın en sıkı korunan bilgisayarlarına girebilen ve bunu aile evindeki odasından yapabilen çocuk yaşta hackerlar var. İnterneti çökertmeyi kafasına koyan birisi, akla hayale gelmeyen bir yöntemle, ama belki de DDoS saldırısı gibi aslında internet protokollerinin zayıflıklarından yararlanan basit bir yöntemle başarılı olamaz mı? Dahası siber terör saldırıları, ülkeler arasında savaş öncesi bir siber saldırı söz konusu değil mi? Günümüzde nükleer olmayan bir savaşta, düşman ülkede karışıklık çıkartmak için en iyi ve en ucuz yöntem siber saldırıdır. Bütün bir ülke iletişimini ve düzenini interneti çökerterek sabote etmek mümkündür. Dünyanın pek çok ülkesinin bu konuda çalıştığından emin olabiliriz. Çin, Kuzey ve Güney Kore, ABD, Japonya, Rusya, Avrupa Birliği, İran ve daha sayısız ülke arasında zaman zaman botnet saldırıları olmaktadır. Bunlar amatör hackerların işi olmayabilir, ülkeler siber savaş tatbikatları ve operasyonları düzenliyor olabilir. İthamda bulunmamak için kesin konuşmamak gerek ama görünen gerçek bu. Teknik açıdan bakarsak internetin 1969 yılındaki kuruluşunun bir devlet projesi olarak başladığını, bilim adamlarını ve askeri yetkilileri birbirine bağladığını görüyoruz. Bir ya da birden çok bilgisayar devre dışı kalırsa, varlığını koruyabiliyor. Sorun şu ki işler artık çok büyüdü, global çarklar internet ile dönüyor. Yani kısıtlı internet, zarar görmüş internet bile büyük bir sorun. Bir ya da birkaç bilgisayarın çökmesinden çok, internet protokollerinin bozulmasıyla sadece WWW değil, özel şirket ağları bile çökertilebilir. En büyük hedeflerden birisi de Domain Name Server'lar. Dünyadaki bütün IP'leri bilen sadece bir düzine DNS var, kalanlar kısıtlı bilgiye sahip. COM adreslerinden sorumlu VeriSign günde 350 milyara yakın DNS bilgisi isteği alıyor. Bu rakam 2020'de günde 4 trilyona yükselecek. İnternet ihtiyaçları günden güne tırmanırken, yapılan yatırımlar yeterli mi? Ama internet kolay kolay çökmeyecek. Her şeyden önce VeriSign işleri garantiye almak için aynı bilgileri yüzden fazla sunucuda yedekliyor. Diğer altyapı ve servis sağlayıcı şirketler de devletlerin açık ya da gizli istekleriyle internetin varlığını koruması için büyük paralar harcıyor. Aynı bilgiler sayısız farklı yerde yedekleniyor. Güvenlik inanılmaz sıkı ve farklı yazılımlar, donanımlar kullanılarak sistemde büyük esneklik ve çeşitlilik sağlanıyor. Bütün yumurtalar aynı sebepte değil. Her zaman daha alt yedek sistemler var ve acil durum planları belli. Ülkemizde bu çeşit bir çalışma var mı bilinmiyor ama dünyanın pek çok ülkesi bu ihtimale karşı önlem alıyor. Deprem gibi bir afet hazırlık planı, açıklanmasa da her zaman el altında bulunduruluyor. Bulundurulmuyorsa da öğrendiğimizde çok geç olacak. Tabi butun bunlar cagdas kalmak ve olmak isteyen bilgi vee bilisim cagi ve toplumu olmak isteyen ulkeler ve toplumlar icin. Yoksa ISID zihniyetli bir ortacag kafasi icin, bunlarin hic onemi yok. Politikana/cikarina yurutmek istedigin diktatorlugune otokrasi ve teokrasine ters mi dusuyor, yasaklarsin olur biter.- Biase
Biase, felsefi mantikta; asagidaki linkte aciklanmis olan qua felsefesinin tam da tersi olan bir felsefi mantik cesididir. http://www.turkish-media.com/forum/blog/1121/entry-7005-qua-felsefesi/ Biase, red edisin esligide; alternatif bakis acilarini hak etmeyi dahi goz onunde bulunduran, sunmak, veya tarafli perspektif icermek ile ilgili gorusun veya huyun/mizacin egilimidir. Kisiler, bir bireye, bir irka, bir dine, bir sosyal sinifa, ya da bir politik partiye yonelik ya da karsit olarak biase olabilirler. Biase olmak, tek taraflilik, notr bakis acisi yoksunlugu, zihni acik olmamaktir. Biase olmak, bir cok cesitlilik icerir. ve genelde onyargi ve bagnazlik, dar kafalilik,fanatiklik yobazlik ile; es anlamlidir. Biase olmak, felsefi mantiginin ornek cesitliligi asagidadir. Biases in judgment and decision-making Acquiescence bias · Anchoring bias · Attentional bias · Attribution bias · Belief bias · Choice-supportive bias · Cognitive bias · Confirmation bias · Congruence bias · Correspondence bias · Halo effect · Hindsight bias · Hostile attribution bias · Memory bias · Outcome bias · Response bias · Self-serving bias · Status quo bias · Survivorship bias Statistical biases Ascertainment bias · Bias of an estimator · Information bias · Lead time bias · Omitted-variable bias · Sampling bias · Selection bias · Self-selection bias · Social desirability bias · Spectrum bias · Systematic error · Systemic bias Other FUTON bias · Media bias · No abstract available bias · Publication bias · Reporting bias Ana biase orneklerinden biri olan onaylama onyargisi (confirmation bias) guncellenmis olarak, asagidaki basliktan okunabilir. http://www.turkish-media.com/forum/blog/1121/entry-7156-onaylama-onyargisi-confirmation-bias/- Tezkere Tartışması
Ben de yanitladigim icin sordum. Cunku sizin mesajiniz, sanki benim soruyu yanirtlamamisim gibi bir algi veriyor. Sorunun yerindeligini ve isabetliligini dile getirmeniz, verilen yanita deginmediginiz icin, soruldu. Rica ederim, ben sizden neden kendi istedigim goruste olmanizi bekleyeyim ya da isteyeyim ki! Herkesin kendi ozgur iradesi beyin duzeyi olarak bir konu ve kavram ile ilgili olarak kendi gorusunu bilgisini dile getirmesi, olmasi gerekendir. Sizin gorusunuzun onemi sizin icindir. Paylastiginizda da okuyanlar bu gorusu ogrenmis olur. Siz soruya mesaj olarak degindiginiz icin, ben de sorunun yaniti ile ilgili gorusunuzu sordum.- #KobaneyeKoridorAç imza Kampanyası
Kime gore yok. Ben zamaninda cin devletinin, Turkmenistanasaldirisina da karsi cikmistim. Yani hangi halki kim nerede hak ve ozgurluk olarak ihlalk ediyorsa ben buna karsi cikarim. Ayni milliyetci zihniyet ile turk Turkmen dostlugunu kurabilen, neden acaba kurd varligini yok sayiyor? Ben baskalari Adina konusamam. Herkes kendi beyninin kendi degerlendirmesinden sorumludur. Konu burada kimin terror oldugu degil; saldiri altinda olan cografya ve orada yasayan halk ya da halklar. Burada saldiran kim olursa olsun, bu bir hak ve ozgurluk ihlalidir. O yuzden terror sadece sayilanlar ile sinirli degildir. Asil terorun baslari olan yonetimleri devletleri ve terorizmi ve her turlu teroristi besleyen buyuten ve onlari yaratanlari gormek lazim. O yuzden asil terror ve terorizm, ABD basta olmak uzere O.Dogu'da her turlu kargasa yaratanlar ve dictator gibi buna yardaklik yataklik edenlerdir. Yani kendi cikarlari icin terorizmi destekleyenler ve yaratanlardir. Sayilanlar sadece gorunen teroristlerdir. Kim nereye kendi cikari icin saldiriyorsa; ben ona karsi cikarim. Bunu da insanlik ve evrenselligin insan haklari ve evrensel hukuku temelinde yaparim.- #KobaneyeKoridorAç imza Kampanyası
Daha once de soyledigim gibi; Birincisi ben hak ve ozgurlukler ve hak ve ozgurlukleri ihlal edilenm halk olarak konuya bakiyorum. Ne bir turk gozuyle ne de bir kurd gozuyle olaya ayristirici bakmiyorum. Hak ve ozgurlugu elinden alinan halk kim olursa olsun ben karsi cikarim. Bu dunde boyleydi bugun de boyledir. O yuzden Turkmen, ezidi ya da etik farki olarak konuya bakmam. Bu algilanabiliyorsa, gerisinin onemi yoktur. Kisaca ben konulara etik degerinin bir tarafi olarak bakmam, yani politik etik cikar gutmem.- #KobaneyeKoridorAç imza Kampanyası
Sizi bilmem ama; tum dunya halklari Kobani'de canlari pahasinadirenen halka destek veriyor. Belki de ISID canavarlarina, ulkesiz, devletsiz,hukumetsiz, ordusuz v.s. direnen tek halk olduklari icin.- Tezkere Tartışması
Sorunun cevabi hakkindaki gorusunuz, nedir?- Bilim Üzerine
Bilimde ayrim yoktur, sadece gelisen yenilesen ve degisen bilgi ve teknik temelinde fark vardir. Yani sosyal bilimler, tabi/dogal bilimlerden ve matematik bilimlerinden farklidir. Sosyal bilimlerdeki sonuclar deneysel olarak ortada olan teoriye gozlem veren olgulardir. Mesela bir kisiye psikolojik ya da psikiyatrik analiz sonucu tedavi uygulanir. Burada konu farkli tepkiden ziyade, kisinin dusunce ve davranislarindaki ona etki eden ve teshis edilen hastaliktir. Sosyal bilimlerde olan, insanoglu fenomeninin tamamen yasam ve iliskisinde ortaya cikan sosyo-psikolojik bozukluklari ya da hastaliginin teshisi ve terapisidir. Cunku bu sosyo-psikolojik bozukluk gozlem olarak hem kisinin kndisine hem de cevresine zarar verdigini ortaya koyabilir ve tedaviye yonelebilir. O yuzden sosyal bilimleri, sosyo-etik ideolojiler inanclar izmler ve degerler ile karistirmiyalim. Zaten bu bilimlerde teori/gozlem/olgu uclemi temelindedir. Yani digger bilimler ile yontemi aynidir. Dolayisi ile gelisimi degisimi ve ilerlemesi de aynidir. Kisaca bilim varligi degil; gozlemini ortaya koyar.- Zihnin Bilimi
Bilissel bilim, zihnin ve islevinin icdisiplinini bilimsel calisir. Bilisselligin ne oldugunu, ne yaptigini nasil calistigini, iceler/arastirir. Bu arastirma/inceleme, zekayi ve davranisi da icerir. Ozellikle, enformasyonun, sinir sistemi (insanlar ve digger hayvanlar) ve makinelerde (ornek bilgisayar) nasil temsil edildigi, isleve kondugu, donustugunu (algi, konusulan dil, hafiza, sorgulama ve his alanlarinda) icerir. Bilissel bilim, psikoloji, yapay zeka, felsefe, sinir sistemi bilimi, dilin yapi ve isleyisi, ve antropolojiyi de icerencok sayida arastirma/inceleme disiplininden olusur. Dusuk duzeyli ogrenme ve karar mekanizmasindan, yuksek duzeyli mantik ve planlamaya, sinir system dongusunden, moduler beyin organizayyonuna kadar,analizin bir cok duzeyine yayilir. Bilissel bilimin asli kavrami, "Dusunmek, en iyi sekilde zihindeki takdim edici yapilar ve hesaplama icerikli islevlerin, bu yapilarda hareket etmesine gore anlasilir. Bilişsel bilim, beyinin çeşitli alanlardaki soyut verimini araştırır. Terim ilk defa 1973 yılında Christopher Longuet tarafından kullanıldı. 1976 yılında Cognitive Science dergisi yayınlanmaya başladı. 1979 yılında Cognitive Science Society (Bilişsel Bilim derneği) adıyla bir dernek kuruldu. İlk bilişsel bilimler konferansı, 1979 Ağustos'unda Kaliforniya'da toplandı. Bugün Asya, Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya'da pek çok bilişsel bilim programında bu alanda eğitim, öğretim ve araştırma etkinlikleri yapılmaktadır. Bilişselci yaklaşımın savunucuları, davranışçı yaklaşımın görüşlerini eleştirirler. Davranışçılığın bilimsel düşünceye hakim olduğu bir dönemde, 1950'lerin sonunda Noam Chomsky'nin dilin doğuştanlığını vurgulaması, zihin ve beyin araştırmalarında önemli bir dönüm noktasıdır. Davranışçılar, dili bir alışkanlık kazanma süreci olarak tanımlarken, Chomsky, dilin biyolojik bir temeli olduğunu, doğuştan gelen bir yetinin, sosyal ortamda süreç içinde edinime dönüştüğünü ileri sürmüştür. Bilissel Bilimciler David Chalmers-Noam Chomsky-Antonio Damasio-Daniel Dennett-Gerald Edelman-Leon Festinger-Jerry Fodor-Douglas Hofstadter-David Rumelhart-James McClelland-Jeffrey Elman-Daniel Kahneman-George Lakoff-George A. Miller-Marvin Minsky-Seymour Papert-Steven Pinker-Karl Pribram-John Searle-Herbert Simon-Alan Turing v.b. Onemli Kavramlar Awareness · Cognitive dissonance · Comprehension · Consciousness · Imagination · Intuition. Percept (object of perception).Memory-Attention · Higher nervous activity · Intention · Learning · Mental fatigue · Mental set · Thinking · Volition Cognition-Bilis Bilimde, bilis; tum zihni yetilerin ve islevlerin bilgilenme, dikkat, hafiza, isleyen hafiza, muhakeme ve evaluasyon sorgulama hesaplama, problem cozme, karar alma, kavrama, konusulan dil uretimi v.s. ile iliskili toplamidir. Bilis, insanoglunca bilincli ve bilincsiz, somut ya da soyut, ayni zamanda sezgisel (konusulan dilin bilgisi gibi) ve kavramsal (konusulan dilin modeli gibi)dir. Bilissel isleyis, olan bilgilenmeyi kullanir ve yeni bilgilenme ortaya cikarir. __________________ Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti- Zihin Felsefesi
Zihin felsefesi, zihin, zihinsel olaylar, zihinsel işlevler, zihinsel özellikler, bilinç ve bunların fiziksel bedenle, özellikle beyinle ilişkilerini inceleyen felsefenin bir alt araştırma koludur. Bedenin zihinle ilişkisi bakımından zihin-beden sorunu, zihnin doğası ve onun fiziksel bedenle ilişkili olup olmadığı gibi diğer sorunlara rağmen, zihin felsefesinin merkezinde yer alan bir sorun olarak görülmektedir. Zihin felsefesinden önce, zihnin tanımlanması gerekir. Zihin, insan beyninin düşünme, algılama, muhakeme etme, duygu, davranışla ilgili süreçleri kapsayan etkinliklerinin toplamıdır. Zihin Felsefesinin Teorileri; anomalous monism .Behaviorism · Biological naturalism · Dualism · Eliminative materialism · Emergent materialism · Epiphenomenalism · Functionalism · Idealism · Interactionism · Materialism · Monism · Naïve realism · Neutral monism · Phenomenalism · Phenomenology (existential · neurophenomenology) · Physicalism (identity theory). Pragmatism · Property dualism · Representational · Solipsism · Subjectivism · Substance dualism. type identity theory (Type physicalism. token identity. type–token distinction Onemli Kavramlari; Abstract object · Cognition · Cognitive closure · Concept · Concept and object · Consciousness · Hypostatic abstraction · Idea · Identity · Ingenuity · Intelligence · Intentionality · Introspection · Intuition · Language of thought · Mental event · Mental image · Mental process · Mental property · Mental representation · Mind · Mind–body problem · Pain · Problem of other minds · Propositional attitude · Qualia-Supervenience- Tabula rasa · Understanding · Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti- Tezkere Tartışması
Daha once de dedigim gibi, Osmanli'da olmayan etnisite ve milli bilinc, T.C. eliyle Turku; milliyet bilincine erismeden, turk demek suretiyle millilestirdi. Benim ozelime gelince; 1700 lere kadar koken Konya'ya dayaniyor. Dini olarak sunni/hanefi/maturidiligi benimsemisler. Babam ve dedem cok guzel arapca ve farscanin yaninda, turkce konusurdu. Ailede, akrabalarda ve bilinen yakinlikta;turkce disinda, su an Turkiye cografyasinda konusulan etnik dillerin hic birini kimse bilmiyor. Ben ise serbest dusunur olarak bir milliyetcilik ya da dincilik etnisite ya da mezhep tasimiyorum. Benim icin deger olarak turkce dili onemlidir. Diger butun etik degerlerde Turkiye cografyasinin ortak degerleridir. Ben kendimi once insan sonar da birey olarak hissediyorum. Bu yuzden de evrensel hukuk insan haklari temelindeki hak ve ozgurlukler kimin ya da hangi halkin Adina ihlal ediliyorsa, ben ona karsi cikarim. Yani hak ve ozgurlugu ihlaledilenin, etnisitesi mezhebi millet, dini ya da dinsizligi tanrisizligi ideolojisi inanci izmi ve etik degeri benim icin fark etmez. Cunku konu ihlal edilen hak ve ozgurlukler, ya da hakim/ustun kilinanlarin ihlal ettigi hak ve ozgurluklerdir. Millet ve milliyet din ve mezhep mensuplugu, bunlarin hakimlik ve ustluk akilciligini gerektirmez. Millet ve milliyet mensubu olmak baskadir, bu mensubiyetipolitik hakim ve ust algi olarak milliyetcilige milletcilige tasimak baskadir. Yani sonunda bu dunyada her doganin, dogdugu cografya toplum ve aile olarak; ona verilen bir milliyeti, milleti zaten vardir. Bu herkes icin gecerlidir. Buradaki sorun, bu verilen degeri politik olarak, digerleri ile mukayese etmek ya da onlara ustun ve hakim kilmaktir.- Tezkere Tartışması
Bu tersilik ne zaman basladi? Iste o herseyin baslangici "baslangicta oyleydi" dir. Cunku baslayan bir sey, sonlanmak icin baslar. Yeni durumu "Turkiye turklerini bekleyen tehlike" basliginda acikladim.- Bilim Üzerine
Bilimin "bilinen bilgi birikimi" teorisi, empiriktir. Yani, yeni bir kanit ortaya sunuldugunda, herzaman yanlislanabilirlige aciktir. Bu durum, bilimde mutlakligi ve kesinligi onler. Ayrica insanoglun bildirirken de her zaman bir hataya egimli olmasi, felsefi bir prensiptir. Bilim Alani genelde iki ana dala ayrilir. Tabi/dogal bilimler- biyolojik yasami da iceren, tabi fenomenin alanidir. Dogal bilimler de ana olarak biyoloji ve fiziksel bilim (fizik, kimya, astronomi ve dunya bilimleri) olarak farklilasir. Sosyal bilimler- Insanoglu davranisi ve sosyal toplulasmasi alanidir. Antropoloji, ekonomi, politik bilim, psikoloji, sosyoloji, arkeoloji, tarih, hukuk, linquistiks (dil ve yapisi/isleyisi) Cografya da "insanoglu cografyasi ve fiziksel cografya olarak farklilasir. Bu ana gruplama, gozleme/tecrubeye dayali deneysel bilimdir. Deneysel bilim- Bilgi biliminin ve birikiminin, gozlemlenen fenomene temel olmasi ve gecerliliginin, ayni durumdaki digger kaynaklar ve arastirmalarla test edilebilir olmasidir. Matematik- usule uygun, resmi ve bicimsel bilim olarak siniflandirilir. Bu bilimin, yukaridaki ana bilimlerden benzerlikleri ve farkliliklari vardir. Bilginin alaninin objektif, dikkatli ve sistematik calismasini icermesi yonuyle, deneysel bilimlerle benzesir; bilgisinin yontem ile kanitlanmasinda, deneysel methodlardan ziyade; Onsel-priori (deney oncesi) kullanmasi ile de farklilasir. Matematik yani usule uygun, resmi ve bicimsel bilim olan, deneysel bilimlerde cok onemli rolu olan mantigi ve istatistigi de icerir. Yukarida siniflamalarda kullanilan kavramlar hem kendi bunyesinde dallara ayrilir hem de bir dal kullanilan kavramlar ile sinmirli degildir. Sadece ana kavramlar kullanilmistir. Bilimin Felsefesi Bilimsel teoriler realism denilen; metafizik/ontolojik realiteyi icerir ve temsil eder.(Buradaki metafizik bilimin soyutlari olan teoriler, formuller, tezler, varsayimlar, formuller v.s. dir. Yani nesnel material obje tabani olmayan veriler) En popular olani empirisizm olmasi yaninda, bilimin felsefesinde bir suru farkli dusunce okullari vardir. Burada deneysellik, akilcilik ile ters duser. Bilimsel metod da one surulen bir teorinin, varsayimin, tezin v.s. deney ya da gozlem ile test edilebilirligini gerektirir. Eger bir hipotez bu konuda basarisiz ise, ya yenilenir, ya da gecersiz kilinir. Ayni sekilde test edilmis ve gozlemi olan bir olgunun da, yine deney ve de gozlem ile basarisizligi olgunun yenilenmesini ya da gecersiz kilinmasini getirir. Bilimin Felsefesinin Teorileri- Coherentism · Confirmation holism · Constructive empiricism · Constructive realism · Constructivist epistemology · Contextualism · Conventionalism · Deductive-nomological model · Determinism · Epistemological anarchism · Fallibilism · Foundationalism · Hypothetico-deductive model · Inductionism · Instrumentalism · Pragmatism · Model-dependent realism · Naturalism · Physicalism · Positivism · Rationalism / Empiricism · Received view / Semantic view of theories · Reductionism · Scientific realism · Scientific essentialism · Scientific formalism · Scientific skepticism · Scientism · Structuralism · Uniformitarianism · Vitalism Bilimin Filozoflari (Caga gore) Ancient-Eski- Plato · Aristotle · Stoicism · Epicurians Medieval-ortacag- Averroes · Avicenna · Roger Bacon · William of Ockham · Hugh of Saint Victor · Dominicus Gundissalinus · Robert Kilwardby Early modern-ilk modern cag-Francis Bacon · Thomas Hobbes · René Descartes · Galileo Galilei · Pierre Gassendi · Isaac Newton · David Hume Late modern-sonraki modern cag-Immanuel Kant · Friedrich Schelling · Auguste Comte · William Whewell · Wilhelm Windelband · John Stuart Mill · Herbert Spencer · Pierre Duhem · Henri Poincaré · Wilhelm Wundt Contemporary-yakin gecmis/gunumuz-Albert Einstein · Bertrand Russell · Alfred North Whitehead · Rudolf Carnap · W. V. O. Quine · Bas van Fraassen · Carl Gustav Hempel · Charles Sanders Peirce · Daniel Dennett · Hans Reichenbach · Jaakko Hintikka · Ian Hacking · Imre Lakatos · Jürgen Habermas · Karl Pearson · Karl Popper · Larry Laudan · Michael Polanyi · Otto Neurath · Paul Feyerabend · Thomas Kuhn Bilginin Felsefesi-Epistemoloji- Teorileri- Coherentism · Constructivist epistemology · Contextualism · Determinism · Empiricism · Evolutionary epistemology · Fallibilism · Feminist epistemology · Fideism · Foundationalism · Genetic epistemology · Holism · Infinitism · Innatism · Internalism and externalism · Naïve realism · Naturalized epistemology · Phenomenalism · Positivism · Reductionism · Reliabilism · Representative realism · Rationalism · Skepticism · Theory of Forms · Transcendental idealism · Uniformitarianism Epistemolojistler; William Alston-St. Thomas Aquinas-Aristotle-Robert Audi-A. J. Ayer-Francis Bacon-George Berkeley-Harry Binswanger-Laurence Bonjour-Berit Brogaard-Mario Bunge-Judith Butler-David Chalmers-Vienna Circle-Noam Chomsky-Jonathan Dancy-Simone de Beauvoir-René Descartes-Fred Dretske-Margaret Elizabeth Egan-Catherine Elgin-Heinz von Foerster-Edmund Gettier-Ernst von Glasersfeld-Alvin Goldman-Emma Goldman-Nelson Goodman-John Greco-Paul Grice-Donna Haraway-Sandra Harding-Gilbert Harman-Sally Haslanger-Friedrich A. Hayek-G.W.F. Hegel-John Hawthorne-Augustine of Hippo- Thomas Hobbes-David Hume-Carrie Ichikawa Jenkins-Immanuel Kant-Søren Kierkegaard-Peter D. Klein-Hilary Kornblith-Saul Kripke-Jennifer Lackey-Keith Lehrer-Isaac Levii-David Lewis-John Locke-Niklas Luhmann-Norman Malcolm-Trenton Merricks-Ludwig von Mises-Jean-Louis Le Moigne-George Edward Moore-Edgar Morin-Mioara Mugur-Schächter-Robert Nozick-William of Ockham-George Pappas-L.A. Paul-Leonard Peikoff-Jean Piaget-Gualtiero Piccinini-Alvin Plantinga-Plato-Louis Pojman-Karl Popper-Hilary Putnam-Thomas Reid-W.V.O. Quine-Ayn Rand-Sherrilyn Roush-Bertrand Russell-John Searle-Susanna Schellenberg-Susanna Siegel-Socrates-David Sosa-Ernest Sosa-Walter Terence Stace-Rudolf Steiner-P. F. Strawson-Barry Stroud-Nassim Nicholas Taleb-Peter Unger-Giambattista Vico-Gerhard Vollmer-Phillip H. Wiebe-Karla Jessen Williamson-Timothy Williamson-Jessica Wilson-Ludwig Wittgenstein-Nicholas Wolterstorff ·Xenophanes-Linda Trinkaus Zagzebski-James Frederick Ferrier Bilimde naturalism algisi da iki cesittir. Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.[2] Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir. Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik naturalism veya Bilimsel materialism ) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[3] metafiziki pozisyonuna sahiptir. Bilimsel yontem Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 1.Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi 2.Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi 3.Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması 4.Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması 5.(3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması __________________ Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti- Tezkere Tartışması
Neden sadece kurd deyince yukaridaki olumsuz ornekler aklina geliyor, bunun sosyo-psikolojik nedeni nedir, sence?- Papa açıkladı: Evrim teorisi yaratılışla çelişmiyor
Burada onemli olan evrim teori ve olgusunun yaratilis ile celisip celismemesi degil; bilissel olarak farkli nitelikler tasimasidir. Evrim teorisi ve olgunun niteligi-bilimsel Her turlu yaratilis efsanalerinin niteligi ise inancsaldir. Ayni sey big bang icin de gecerlidir. Big bangin niteligi zamansal bir teori olmasidir. Evrim teorisi "evrimlesen fenomenlerin yaratilmis olma on kosulunu gerektirmez" Mantiksal olabilirlik olasiliginin olmuslugunun verdigi algiyi gerektirir. "Tanrinin(hangisinin) varliklari yaratmasi, zaten yaratanin yaratilan kisir dongusunu tasir. Ayrica evren daimidir ve bir yaratan ya da yaratilan icerigi yoktur. "Yaraticinin tasarimda var olan gelismesini saglamak" ne bilimin konusudur ne de boyle bir islev bilimseldir. Cunku bilim "yaratilmislik" on yargisi ya da inanci ile "doganin evrimsel mekanizmalarini" kesvetmez, ya da incelemez/bulmaz. Bu resmen bilimi inanca peskes cekmektir. "Dogaya zarar vermenin" ise ne tanri ne de gunah ile bir ilgisi yoktur. Doga insanoglunun bunyesinde yasam ve iliski surdugu alandir ve insanoglunun dogaya verdigi her bir zarar, hem insanoglunun kendine hem de doga bunyesindeki digger canlilara verdigi zarardir. Bunun gunah ile degil; farkindalik ve bilinc ile ilgisi vardir.- Papa açıkladı: Evrim teorisi yaratılışla çelişmiyor
Daha once hristiyanligin bazi mezhepleri ve evengalizm tarafindan Kabul edilen "evrim olgu ve teorisinin yaratilis ile celismemesi" aciklamasini, bugun papa resmi olarak dile getirdi. Evrilmek temelinde "bir seyin evrilebilmesi icin onun yaratilmis olmasi gerekiyor, evrilen yaratilandir" gelen bu aciklamanin metni soyle; Akilli tasarimcilik ta bunlardan biriydi. Din her daim gelismekte ve yenilenmekte olan bilime kendince parallel olarak bir dini yon anlam ve icerik verebiliyor. Ayrica zaten hakim zihniyet, bilimi de bu temelde herdaim inanc ile bulamak istiyor. Monoteizmin ustesinden monism akilciliginin ideolojileri ve one surumleri ile zaten gelinemez. Cunku onun monizmi dine ve inanca seninki ideolojiye ve akila dayali olacaktir. Ayrica bu akila ideolojiye dayali system ve dozen kuran izmlerin bir yerde toplumu kendi nitelikleri ile yonlendirmek Adina dinden de farki yoktur. Tek alternative, insanoglu soyutlamasinin bilimsel temelinin bilissel temelde insanogluna kazandirilmasi ve bu soyutlamanin her turlu soyut temelinin de gozleme ve olguya tasinmasi ve bunun da yanlislanabilir olmasidir. Cunku insanoglu soyutlamasinda eger bilimselligi yeteri kadar bilincine cikarmamissa, idealism dini bir soylem system dozen olarak kh inancsal kah ideolojik temelde var olacaktir. Amac insanoglunu yonlendirmek ve yonetmekmi, yoksa insanoglunun kendisini yonetebilmesi ve yonlendirebilmesinin farkindalik ve bilincini verebilmek mi? Ilki her zaman bir teslimiyet, taklit, takip digeri ise kendi beyninin ve zihninin varliginin farkindaligi ve bilincidir. - İnternet Olmazsa Ne olur?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.