evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Türkiye Oluyor Tayyibiye
ilk cumlenin aynisini ben de seneler once yazdim, gelen ic savasi da, ortadogululastigimizi da teokratiklestigimizi de, otokratiklestigimizi de v.s. Daha onceki cumhurbaskanlari son duraga geldiklerini biliyorlardi. Simdiki dictator ise padisahlik, halifelik gibi yeni hedefler koyuyor.
-
Tezkere Tartışması
Turkiye dusmanligindan kastin nedir? Hangi yazimi ya da cumlemi okuyarak vardin bu kaniya? Emperyalist guclerden bahsetmedigimi de nerden cikardin. ISID'in yaraticisinin emperyalistler oldugunu soyleyene nasil boyle bir sey dersin? Evet bugun banana kobani'den diyenler, yarin kendi halk savasini nasil verecek? Bu kadar mi insanlik haklar saldiriya ugrayan halklar etik etnik milli degerlerin gerisinde kaldi? Senin ilk degerin insanlik mi, yoksa etik milli degerin mi?
-
Tezkere Tartışması
Nasil varolacaksin, tum teroristleri ulkene alarak mi? Nasil var olacaksin, tum milliyetleri tek bir millilik ve tek bir mezhep altinda toplayarak mi? Nasil var olacaksin, Suriye'ye saldirarak mi? Nasil var olacaksin, burnunun dibindeki Kobani'yi ISID'a peskes cekerek mi? Nasil var olacaksin, sifir komsu ile mi? Nasil var olacaksin, topraklarini yabanci askerlee acarak mi? Nasil var olacaksin, her karsi geleni, supheli ilan ederek ve yok ederek mi? Nasil var olacaksin, sokaklarda biri birin ile catisarak mi? Demek ki konu, var olmaktan ziyade; nasil var olmakta.
-
Türkiye Oluyor Tayyibiye
Bundan sonra, uzerinde yasadiginiz ulkedeki her bir vatandas "makul supheli" durumundadir. Yani polis ya da bir yetkili sizi" bu kisi hukumeti ve devleti devirmeye yonelik darbe yapabilir" dusuncesi ile; Yolda yururken, bir eylemde iken, arkadaslariniz ile sohbette iken, bir yerde oturuyorken ve hatta evinizdeyken; makul supheli olarak gelir, alir ve tutukluyabilir. Sucunuzu bilmeniz gerekmez, avukatiniza sucunuzun soylenmesi de gerekmez, sizi alir mahkeme eder, suclar yargilar ve hapse atar. Bir de buna "gizlilik sorusturmasini" ve de "gizli taniklari" ekleyebilir. Size istedigi muameleyi yapabilir ve hatta sizi oldurebilir/katledebilir. Neden makul supheli olabileceginize eger ortada "sadece sizi tutuklama istemi" yok ise digger yukleyecekleri suclar. Soylediginiz soz, yazdiginiz yazi, attiginiz twit, sosyal medyada paylastiginiz bir cumle, yaptiginiz basin toplantisi kisaca her turlu davranisinizda eger "diktatore, onun bas otokratina, partisine, soylemlerine, uygulamalarina, her turlu kendi ceplerini doldurmalarina, orayi burayi satmalarina, v.s. kisaca ne yapiyorlar soyluyorlar ise ona karsi bir davranis sizing zaten makul supheli oldugunuzun delilidir. Bunlarin hic birini su andan itibaren yapmasaniz bile, daha onceki dusunce ve davranislarinizdan dolayi ve hatta size gore hic bir karsitliginizin olmadigini dusunseniz bile; bir gun bir zamanda bir yerde, makul supheli olarak degerlendirilebilirsiniz. Yani bundan sonra karsitliginizi ortaya koymamis olsaniz bile, kendinize gore de hic yasaminizda bir karsitlik sergilemediginizi dusunuyor olsaniz bile, bu size yoneltilen makul supheli iddiasini curutemez. Yani bugun ulke bunyesindeki her bir vatandas istisnasiz, makul suphelidir. Eger bu iddia ile karsilasirsaniz, yasaminiz ve iliskileriniz artik sizden alinmis demektir. Sadece bunlar olsa, bunun yaninda; her turlu maliniza el koyabilirler, sizi her zaman dinleyebilirler ve size yasami zehir edebilirler. Kisaca sizi makul supheli iddiasi uzerinize verildikten sonra, hic bir guc, kurum, kurulus, kisi kurtaramaz yani hak ve ozgurlugunuzu savunacak, hukuk olanaginiz elinizden alinmistir. Dunyanin neresinde boyle bir yasam varsa, oradan bunun ornekleri elde edilebilir. Tayyibiye'ye hos geldiniz. Mutlu iyi yasam ve iliskiler.
-
Diktatörün Yeni Provakasyon Ortağı IŞİD
Bugun "PKK, kurd" damgasi yemekten korkanlar, dun de "baazci, capulcu, ergenekoncu, cemaatci v.s." damgasi yemekten korkanlardi. "Korkunun ecele faydasi yoktur" "Kusdan korkan dari ekmez" Onlar bu donem donem kullanilmalarini ve cikarlarini insanliga hak ve ozgurluklere tercih edebilirler. Bizler ise, insanligimiz ve hak ve ozgurluklerimizi hic bir cikara tercih etmeyiz. Yarin yeni damgalar yemeye de haziriz. Tabi yine "yiyecegi damgayi begenmeyenler" AKP yanlarinda saf tutabilirler. Hatta bunlar bugunku AKP "karsiti" olabilir. Cunku onlarin karsitligi insanlik ve hak ve ozgurlukler ile degil; cikar ile belirlenir. Iste aradaki en belirgin fark da budur. Diktatore ve surekasina karsi olmak: Ideolojik, inancsal, politik, etik v.s. cikar karsitligi mi? yoksa, evrensel hukuk ve insan haklarinin Hak ve ozgurluk karsitligi mi? Bu karsitlik kendi cikari icin mi, yoksa hak ve ozgurlugu elinden alinanlarin halklarin bireylerin hak ve ozgurlugu icin mi?
-
Diktatörün Yeni Provakasyon Ortağı IŞİD
Artik gozlem ile deneyim ile ogrendik ve bilincine vardik ki, dictator ve parisi ve de yardakcilari her yeni bir olayda, kendine bir provakator ortagi seciyor ve "ona olan karsitliktan, kendi karsitligina vurgu yapiyor" Iste su gunlerde bu provakasyon ortagi ISID'dir. Bugun Kobani halkina yapilan saldirilarin her turlu karsitligi, diktatorun provakasyon kullaniminda ISID'dir. Iste burden basliyarak siralar" PKK, Kurd, marjinal, vandal, terrorist v.s. ve baglar "darbeci, hukumet karsiti, devlet karsiti, demokrasi karsiti" Kisaca bugun her turlu hak ve ozgurluk yanlilarinin karsitligi ne olursa olsun, onlarin damgasi hazirdir "PKKli terrorist, v.s." Yani bugun herhangibir grup kisi kurum kurulus v.s. diktatore karsi olmaya gorsun, hemen bu damgayi yer. Boylece dictator daha once kullandigi "cemaatci/parallel" provakasyonunu bugun, ISID'a cevirmistir. Tabi bu algi size otomatikman gunesin altinda AKP olmayan ne varsa, onu yapar. Buna islam karsitligi, vatan hainligi v.s. de dahildir. Kisaca dictator kendi her turlu cikari icin oyle durur, sadece doneme gore provakator ortagini belirler ve kendine karsi olan her kim her ne konuda karsi oluyorsa, onemli degildir. Onun gecmiste aldigi her turlu etikete bu sefer yenileri eklenir. Peki bizler ne yapalim, sirf kendi cikarlari icin kendilerini diktatore kullandiran ve guya onsdan yana olmayanlari da, meselasu an D.Perincek'i de; dictator mantigi ile mi etiketliyelim. Yoo bizlere yakismaz. Bizler sadece kimin nerde ne zaman nasil dusunup davrandigini kimi neden savundugunu kime neden karsi oldugunu gozlemler ve dile getiririz. Burada her kendini kullandirtan da bundan nasibini alir. Diktatorun kullandiklari kullanilirken AKP'li olur, kullanilmazken de AKP karsiti olur. Bu onlarin tutarsizligi ve ilkesizligi ve de cikar temelindeki durumlarinin yansisidir. Bizler ise, diktatorun her turlu cikarci politikasini algilayanlar olarak, bu cikara boyun egmez ve hic bir zaman kendimizi diktatore kullandirtmayiz. Bunun icin de uzerimize atilan her turlu camuru ve eklenmen etiketi; uzerimizde tutmayiz. Cunku bizim tek bir etiketimiz vardir, o da insani degerlerle yasamak ve bu degerleri her cografi ve toplumda her saldiriya ugrayana yonelik savunmak. Bu dun, gezi idi, bugun Kobanidir. Dun filistin idi, bugun Kobanidir, dun ezidilerdi, turkmenlerdi bugun Kobanidir. Yarin da baska bir bolge ve halk olabilir, ya da ulkemiz ve toplumumuz bunyesinde bir savunu olabilir. Bu durumda, dictator yeni bir provakasyon ortagi bulur ve onun isiginda yine kendine karsi olan bizleri etiketler. Bu sefer de kullandigi belki bugun ona karsi duran olacaktir. Kendini kullandirtanlar degisir, bizler karsi duranlar olarak degismeyiz. Sadece karsi durus nedenimiz ve gerekcemiz degisebilir. Bu diktatorun ayni gun icinde bile degisime ugrayan pragmatist cikarina ayak uydurabilmek ve karsitligimiza devam edebilmek iste bizim yaptigimizdir. Cunku aslinda biliriz ki, bize verilen her turlu ve her donemdeki etiket, aslinda diktatorun kendi etiketleridir. Onun hipokritikligi, yani kendi yaptiklarini baskalarinin yaptigi gibi gostermesi ve baskalarinin yaptigini da kendi yapmis gibi gostermesi artik saklanamaz bir gozlemdir.
-
Teröristlere Türkiye'de 'Yasal' Eğitim
Kimler hangi terorizme karsiydi? Kimler Turkiye'de 3 gundur olan her turlu eylemi, sadece terror eylemi olarak goruyordu? Kimler, Diktator ve surekasinin "terorizm ile savasacagini" soyluyordu? Kimler tezkerenin "Suriye ile ilgisi olmadigini" soyluyordu? Ulusal kamuoyunun "Turkiye bir terror ulkesi oluyor" iddiasi da, boylece gerceklesecek. Halklar ile teroru ayirt edemeyenler, halklar icin eylem yapanlarla, terror icin eylem yapanlar farkini algilayamayanlar v.s. oturup bir daha dusunsun. Savunduklari ideolojik inancsal izmsel ve etik degerleri, halklara mi hizmet ediyor, yoksa terore mi?
-
"Dinlerden Özgür Olmak" Ne Demektir?
Beynin kisice sorrgulanarak tum savastirici ve ayrimci degerlerden ozgurlesmesi demek; insanlasmak evrensellesmek, bilimsellesmek ve bilissellesmek demektir. Hic bir dinin, dini felsefenin, teolojinin, fizik otesinin, her turlu tanri inanci kullugunun,, her turlu etik degerin ve sosyal yasam ve iliskinin yukaridaki duzeyi saglayamayacagini tarih bize yuzlerce defa gostermistir. Insanlik ve yukarida sayilan degerler, din ile degil; beynin bilinclenmesi, kisinin bireylesmesi ve kendi varliginin hak ve ozgurlugunun farkindaligi ile saglanir. Din ise bunlari onleyen faktordur, cunku kulluk onerir.
-
İnanç Özgürlüğü
Isvicre, ulkesinde bulunan tum islami orgut ve kuruluslari yasaklama karari aldi. Daha once de camilerde ezani yasaklamisti. Simdi bu bati'nin ve dunyanin en cagdas ulkelerinden biri olan ve her turlu sosyo-etik fark cesidine ev sahipligi yapan bu ulkenin bu yaptigini "inanc ozgurlugu" temelinde degerlendirelim. Nedir inanc ozgurlugu? Bir kisinin ya da inanc grubunun inandigi bir degeri yasam ve iliskisinde hak ve ozgurluk olarak kullanmasi. Burada aslinda bu yukarida yazilan cumleyi formel ve sadece yazildigi gibi algilar ve digger yonunu goremezsek, evrensel hukuk ve insan haklari temelinde hem Isvicre'nin hem de dusuncve de ve davranista, sanki inanc ozgurlugune karsiymisiz gibi bir algi dogar. Nedir bu cumlenin digger yonu. Bir kisinin ya da bir grubun inandigi bir degeri yasam ve iliskisinde baskasinin hak ve ozgurlugune mudahele etmeden, ona baski kurmadan, onun hak ve ozgurlugunu elinden almadan hak ve ozgurluk olarak kullanilmasi. Iste aradaki en onemli fark budur. Yani bir toipluma ya da kisiye hic kimse kendi inancsal degerini hak ve ozgurluk kisvesi altinda dayatamaz. Yani baskasinin hak ve ozgurlugunu ihlal edemez. Dolayisiu ile bu tek tarafli algi sadece "kendi hak ve ozgurlugunu digerleri uzerinde ust ve hakim kilma/ bunu baski ile zorla herkese inanc olarak dayatma" algisidir. Zaten bu sadece inancta degil; her turlu iktidar politikasinin kendi ideolojisini izmini ve her turlu degerini dayatmada da yansir. Ornek verelim. Bir kisi "Kadin taslamak, diri diri gommek, linc etmek, kirbaclamak, iskence etmek, tecavuz etmek v.s. benim inancim ve de dolayisi ile hak ve ozgurlugum" dediginde, burada gormek istenmeyen nokta "peki senin tasladiginin, diri diri gomdugunun, linc ettiginin, kirbacladiginin, iskence ettiginin, tecavuz ettiginin v.s. hak ve ozgurlugu ne olacak? Iste bu gorulmek istenmeyen bilinc, sadece "hak ve ozgurlugu kendine yontma ve uzerine her turlu baskiyi, zorlamayi ihlali uyguladiginin hak ve ozgurlugunu algilayamama, gorememe" Iste Isvicre bunu gordugu ve algiladigi icin, ulkesindeki tum islami gruplarin faaliyetlerini yasaklamistir. Cunku gormustur ki, onlarin inanc hak ve ozgurlugu, baskalarinin her turlu yasam dahil; hak ve ozgurlugunu elinden almaktir. Umarim ulkemiz ve toplumumuz da her deger konu ve kavramda bir gun bu duzeye ustelik ihlalinin farkindaliginda ve hak ve ozgurluklerin sosyal birliktelik bilincinde ulasacaktir.
-
#KobaneyeKoridorAç imza Kampanyası
#KobaneyeKoridorAç imza kampanyası Kobanê'ye insani ve askeri yardımların ulaştırılması amacıyla Türkiye’nin sınırları içinde koridor açılması için change.org üzerinden imza kampanyası başlatıldı Aralarında Noam Chomsky, Murathan Mungan, Ahmet Ümit, Uğur Vardan, Özgür Mumcu, Ertuğrul Mavioğlu, Sema Kaygusuz, Reyan Tuvi, Belçim Bilgin gibi isimlerin bulunduğu bir grup aydın ve yazarın da desteklediği, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) saldırısı altındaki Kobanê’ye Türkiye sınırları içinden koridor açılması için change.org üzerinden imza kampanyası başlatıldı. 15 Eylül’den bu yana IŞİD saldırıları altındaki Rojava’nın Kobanê Kantonu’na insani ve askeri yardımların ulaştırılması amacıyla Türkiye’nin sınırları içinde koridor açılması için change.org üzerinden imza kampanyası başlatıldı. “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve Hükümeti’ne” başlıklı kampanya metninde IŞİD saldırıları altındaki Kobanê’ye Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden ve Rojava’daki diğer kantonlardan Kobanê’ye gönderilecek insani ve askeri yardımların ulaştırılması için, Türkiye’nin kendi sınırları içinde bir yardım koridoru açılması istendi. ‘Olası bir katliamdan hepimiz sorumluyuz’ denilen kampanya metni Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak hazırlandı. Kampanya metninde şunlar ifade edildi: “Biz aşağıda imzası bulunanlar olarak, günlerdir Rojava’daki (Suriye’nin kuzeyindeki Kürt Bölgesi) Kobani kentinde, İŞİD çetelerinin halka karşı yapmış olduğu saldırıları kaygı ile izliyoruz. Bilindiği üzere, Kobani ağır silahlarla donanmış IŞİD’e ait çete grupları tarafından sarılmış durumdadır. Olası bir katliamın önünün kesilmesi için, kamuoyunun da talep ettiği gibi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’inden ve Rojava’daki diğer kantonlardan Kobani’ye gönderilecek insani ve askeri yardımların ulaştırılması için, Türkiye’nin kendi sınırları içinde bir yardım koridoru açması gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde yanı başımızda gerçekleşecek olası bir katliamdan hepimiz sorumluyuz.” Destekleyenler Noam Chomsky, Murathan Mungan, Ahmet Ümit, Fatih Akın, Onur Ünlü, Belçim Bilgin, Serra Yılmaz, Gaye Boralıoğlu, Tülin Özen, Mert Fırat, Ezel Akay, Yekta Kopan, Nesrin Cavadzade, Ömer Uğur, Cemal Şan, Uğur Vardan, Özgür Mumcu, Ahmet Öğüt, Reis Çelik, Nazmi Kırık, Funda Alp, Erol Mintaş, Melisa Önel, Aslı Erdem, Azize Tan, İsmail İçen, Murat Uyurkulak, Başak Emre, Marsel Kalvo, Mihemed Sanri, Aysim Türkmen, Belma Baş, Çiğdem Vitrinel, Murat Düzgünoğlu, Yamaç Okur, Zeyneb Gültekin, Ayhan Sonyürek, Sevilay Demirci, Emin Alper, Kaan Müjdeci, Ahmet Yurtkul, Kaya Özkaracalar, Huseyin Karabey, Gizem Soysaldi, Melis Behlil, Kaya Özkaracalar, Firat Yücel, Zümrüt Burul, Yavuz Ekinci, Çiğdem Mater, M. Cem Öztüfekçi, Selin Sevinç, Doğa Kılcıoğlu, Emre Yeksan, Deniz Yavuz, Senem Tüzen, Ferda Keskin, Yavuz Ekinci, Nesra Gürbüz, Şenay Aydemir, Ali Koca, Nadir Öperli, Feyyaz Duman, Murat Akagündüz, Emine Yıldırım, Enis Köstepen, Ramin Matin, Rezan Yeşilbaş, Berke Baş, Defne Halman, Murat Özyaşar, Zeynep Güzel, Cüneyt Cebenoyan, Erdem Murat Celikler, Aslı Filiz, Mehmet Y. Zengin, Metin Gönen, Funda Ödemiş, İnan Temelkkuran, Sinan Yusufoğlu, Hasan Cömert, Senem Aytaç, Abbas Bozkurt, Berke Göl, Zeynep Dadak, Ayça Çiftçi, Gözde Onaran, Aslı Özgen Tuncer, Övgü Gökçe, Ali Deniz Şensöz, Pelin Esmer, Memed Erdener, Özge Özdüzen, Taylan Mintaş, Memed Erdener, Ali Aydın, Seyhan Kaya, Elif Refiğ, Ezgi Baltaş, Ömür Atay, Derya Durmaz, Elif Bilge, Reyan Tuvi, Pelin Başaran, Melik Saraçoğlu, Funda Ödemiş, Murat Akagündüz, Seren Yüce, Emine Yıldırım, İnan Temelkuran, Ayça Damgacı, Selen Uçer, Banu Fotocan, Serkan Turhan, Barış Bağcı, Ahmet Rıfat Şungar, Cüneyt Yalaz, Can Kılcıoğlu, Barkın Engin, Fatih Kızılgök, Esra Ruşan, Deniz Akçay, Dersu Yavuz Altun, Özgür Doğan, Orhan Eskiköy, Elif Ergezen, Özcan Alper, Lusin Dink, Soner Alper, Bağış Erten, Şebnem İşiguzel, Yeşim Tabak, Tolga Karaçelik, Çağdaş Günerbüyük, Ilksen Başarır, Şebnem Vitrinel, Süreyya Güzel, Betül Esener, Nesimi Yetik, Seray Şahiner, Merve Kayan, Hüseyin Tabak, Nida Karabol, Yasemin Özcan, Neriman Polat, Selim Süme, Ali Taptık, Önder Çakar, Ali Ercivan, Dr. Deniz Yonucu, Seyfettin Tokmak, Toprak Işık, Behçet Çelik, Özkan Yılmaz, Sema Kaygusuz, Neslihan Önderoğlu, Sinan Sülün, Burcu Aykar, Şenay Aydemir, Kaan Karsan, Çağdaş Günerbüyük, Murat Özer, Melis Behlil, Yeşim Burul, Janet Barış, Ayla Kanbur, Z. Tül Akbal Süalp, Erkan Aktuğ, Serdar Kökçeoğlu, Kaya Özkaracalar, Esin Küçüktepepınar, Okan Arpaç, Engin Ertan, Metin Gönen, Senem Erdine, Ceylan Özçelik, Ceyda Aşar, Yusuf Güven, Burçin S. Yalçın, Olkan Özyurt, Sevin Okyay, Aylin Sayın, Evrim Kaya, Haşmet Topaloğlu, Orçin Okşan, Gül Abus, Müge İplikçi, Sibel K.Türker, Onur Çalı, Hasan Öztoprak, Berna Durmaz, Behçet Çelik, Ayşegül Çelik, Murat Özyaşar, Gönül Kıvılcım, Ayfer Tunç, Ahmet Büke, Sibel Oral, Hakkı İnanç, Ferat Emen, Bora Abdo, Murat Saraçoğlu, Belmin Söylemez, Somnur Vardar, Funda Ödemiş, Ertuğrul Mavioğlu, Asuman Susam, Mehmet Fırat Pürselim, Adnan Gerger, Ahmet Güneştekin, Jozef E.Amado, Zeynep Sönmez, Civan Özkanoğlu, Sezin Akbaşoğulları, A.Haluk Ünal, Serpil Güler, Cem Terbiyeli, Cahit Çeçen, Suat Usta, Serhat Karaarslan, Veysel Çelik, Aydın Sayman, Raşit Çelikezer, Nalan Barbarasoğlu, Erhan Sunar, Harun Tekin, Emrah Öztürk, Sedef Ece, Nuran Şekerci, Aziz Çapkurt. Aynı zamanda sosyal medya üzerinden #KobaniyeKoridorAç ve #CorridorToKobane hasteg’leri açılarak paylaşımlarda bulunuluyor. Kampanyaya buradan ulaşarak destekleyebilirsiniz. change.org/p/tbmmresmi-insani-ve-askeri-yard%C4%B1m-i%C3%A7in-kobaniyekoridora%C3%A7
-
BOP Yerine, Türkiye ve Orta Doğu Halklar Birligi
Bilindigi gibi, Osmali devrinde, Turkiye ve O.Dogu halklar olarak bolgesel birliktelikler yasiyordu. Bu birliktelikler etik temelde hem dini/mezhepsel hem de milli/etnik birlikteliklerdi. Ornek olarak; turkler, kurdler, aleviler, sunniler, turkmenler. Osmanli savasi kaybedince ve Turkiye ve O.Dogu sekillendirilirken cizilen sinirlar aslinda bunu hic dikkate almadilar. Bilhassa Turkiye, Iran, Irak ve Suriye sinirlari cizilirken, bu birliktelikler ayni "Berlin duvari" gibi bolundu. Ayni aileden suleleden kisiler, bu sinirlar yuzunden birbirlerinden ayrilmak zorunda kaldilar. Bugunku O.Dogu'nun geldigi durumda, bu bilinc ve farkindalik olarak daha da belirlendi. Mesela Kobani yerlesim merkezindeki cogu kisinin, karsisindaki Turkiye sinirinda akrabalari var. Bu butun 900 k.m ve Iran siniri icin de gecerli Benim dusuncem, evrensel-hukuk insan haklari ve hak ve ozgurlukler acisindan bir cesit yaratilacak "diplomatic birlik" yani bu ulkerler arasi sinir andlasmalari ile bu ulkelerde yasayan akrabalarin yakinlarinin biri biri ile gorusebilme kolayliginin saglanmasi. Bir cesit "Avrupa Birligi" pasaport kontrolunun ortadan kalkmasi ve sanki ayni ulke de yasiyorlarmis gibi, biribirleri ile gorusebilmeleri. Bu dusunce de BOP'taki gibi, ne petrolvari ekonomik bir cikar, ne mikroatrimcilik gibi politik bir cikar, ne yonetim/yonlendirim ve kullanim gibi iktidar cikari, ne de bir stratejik cikar yok. Sadece insani olarak bolgede yasayan ve ayni etik degerleri paylasan ve akraba olan halklarin evrensel hukuk insan haklari temelindeki iliski hak ve ozgurlugu soz konusu. Ben aslinda pratikte her beyni calisanin ve cagdas olmak isteyenin, butun bu olanlardan bu dusunceyi algilayabilecegini dusunuyorum. Aslinda batinin da halklarinin bu temelde dusunce uretmesi ve birlesmesi, bu dusunceye destek verecek. Tabi butun bunlarin saglanabilmesi her bir butunlugun parcasi olan ulkenin durumu algi bilinc duzeyleri iktidarlari ve ulke yonetimleri farklilik gosteriyor. Ayrica bu dusunceye sicak bakmalari da onlara bir suru cikar farklarinin kaybini getirecek. Yalniz boyle bir dusunce mucadelesinin halklar arasindaki ortak ses verisinin yanki bulacagini ve duyulacagini dusunuyorum. En azindan son uc gundur Turkiye de olanlar ve provakasyonlar, ISID, Hizbullah, PKK ve devlet polis/sivil provakasyonlari halklar icin sokaga cikan ve demokratik hakkini kullananlari bu provakatorlerden farkli kilacak.
-
Halk Düşmanlığı
Bugun basta Turkiye ve O.Dogu'da emperyalizmin mikroayrimci ve "kaybet kaybet" cikar politikasi, kendi tutuculugunda geliserek halkdusmanligina donusmustur. Nedir halk? En basit tabiri ile sosyo-etik degerlerin en basta etnik ve de mezhepsel degerlerini ortak paylasan bir topluluktur. Peki, halk dusmanligi nedir? Yine en basit tabiri ile, bir halka; belirli bir ideolojik inancsal ve etik karsitlik temelinde ustelik bu temellere degil, bu temellerin mensubu olarak sucladigi bu topluluga dusmanliktir. Denilenlerin daha net algilanabilmesi Adina; bu ideolojik inancsal izmsel ve etik deger sahipleri ile, bunlari dusmanligi halka tasimaya ornekler verelim. PKK'ya duyulan dusmanligin, kurd halkina tasinmasi ISID'a duyulan dusmanligin musluman halka tasinmasi Terore, ya da bir diktatore duyulan duyulan dusmanligin kisaca halka tasinmasi. Birincisi hic bir halk, kendi Adina terror yapan her kimse ve hangi orgut ise onun ile ozdeslestirilemez. Terore, diktatore v.s. kizip, halk cezalandirilamaz. Burada belki ideolojik inancsal ve izmsel dusmasnlik bir savasim getirebilir, ama bunlarin halk ile ozdeslestirilmesi ve bu savasimin halka tasinmasi acik bir sosyal fasizmdir. Tabi ki her bir sosyal fasizmin, siyasi cikar temeli vardir. Tarihte terror hareketi, zaten halka dusmanlik olarak cikmistir. Cunku rasgele her turlu insan canini katletmenin tek tanimi budur. Buradaki en buyuk tehlike ise, ayni ideolojik inancsal ve izmsel temelde; halklarin biribirine duydugu dusmanliktir ki bu da zaten kitlesel savas katliamidir. 1. ve 2. Dunya savaslarinda bu kitlesel katliam savasa katilan her bir sosyo-etik farkta yasanmistir. Ideolojiler, inanclar, izmler etik degerler v.s. soyut degerlerdir ve herzaman dusunce ve bilgi bazinda birbirleri ile tartisirlar. Sorun, bu soyut degerleri bil fiil uygulayan hareketleri, uygulayandan alip halka tasimaktir. Her bir halkin bunyesinde her bir ideolojik inancsal izmsel ve etik siyasi v.s. farklar zaten mevcuttur. Buradaki sorun, kendi ideolojik inancsal izmsel politik cikarini buradaki halkin somurusunde bir paravan olarak kullanmak ve de karsi tarafa kullandirtmaktir. Dunyanin bugun cesitli cografyalarinda etnik olarak kurdler, din olarak muslumanlar yasamaktadir. Burada emperyalizmin oyununa gelip, hangi akila kulluk; diyelim kurd ile bir PKK, PYD, YGS v.s. ve de musluman ile, ISID, El-Kaide, El-Nusra Hizbullah v.s. ozdeslestireilebilir. Yani bu terror orgutlerine zaten her insanoglu karsidir, peki bu karsilik nasil olurda bir halka (kurde ve muslumana) tasinabilir? Zaten bu tasima tam da emperyalist zihniyetin; ideolojileri inanclari izmleri v.s. biri biri ile savastirmasina degil; bunlari halklar ile ozdeslestirmesinin de insanlikdisi bir zihniyetidir. Yani burada sorun, sadece soyut degerlerin somuta tasinmasi degil; bu somutun terorden halka tasinmasi ve savasimi halklar arasina tasimasidir. Bu hem tum bir halkin niteligine saygisizlik hem de onlara bir teroru laik gorme vicdansizligidir. O yuzden herkes kendi inancini ideolojisini izmini beyninde tekrar degerlendirsin. Eminim, her insanliktan yana olan beyin; zaten ideolojisi inanci izmi ne olursa olsun, neye dayanirsa dayansin; hic bir terror hareketini ve terorizmi desteklemez. O zaman burada bir sorun yok, yani terorun onemi; ideolojisinde inancinda ya da izminde degil; dusunce ve eylemindedir. Peki sorun nerde? Birincisi bu terror hareketinin somurdugu ve kullandigi etik deger tabaninda, ornek kurd ve musluman Ikincisi de bu somuru ve kullanilmaya canak tutan farkli ideoloji inanc ve izm tabanlarinin; karsi oldugu bu terorizmi, somurdugu ve kullandigi taban ile ozdes tutmakta. Uzun lafin kisasi, terore karsi cikalim, provakasyona karsi cikalim, vandalizme karsi cikalim, her turlu yikima karsi cikalim v.s. ama; emperyalizmin oyununa gelip te; tum bunlari bir halka mal etmeyelim. Her turlu halkin her turlu hak ve ozgurluklerini evrensel hukuk ve insan haklari temelindeki talerplerine katilalim, destek verelim, savunalim. Tum halklari terorizme karsi savasta ortak kilalim. Emperyalist zihniyetin bu insanlik disi cikarci ajitasyon ve koruklemelerine; hangi inancta ideolojide izmde olursak olalim ama; halklar Adina "gaza gelmeyelim" Guncel olarak; PKK, YPG, KCK, Kandil, PYG ve de bilimum terrorist orgut; kurd halki degildir. Bunlara dusmanlik kurd halkina tasinamaz. Kurd halki haklari icin eylem yapanlarda bu terror orgutleri ile bir tutulamaz. El-Kaide, ISID, El-Nusra, OSO, Hizbullah ve de bilimum terrorist orgut, musluman halklari degildir. Bunlara dusmanlik, musluman halklarina tasinamaz. Muslumasn haklari icin eylem yapanlar da bu terror orgutleri ile bir tutulamaz. Cunku bunlari yapmak, tam da emperyalist zihniyetin istedigi halk dusmanligi ve halklar arasi savastir. O da bu savastan her turlu cikarini saglar, parseyi toplar iki savasan tarafi da besler ve ikisinin bir biri ile savastirir. Herkes bir ideolojiye inanca izme v.s. sahip olabilir unutulmamasi gereken, halkin ise mensuplari olarak ayni haklktan olup farkli ideolojilere inanclara ve izmlere sahip oldugudur. Halkin hakki soz konusu oldugunda bu halk bunyesindeki farkli ideolojiler inanclar ve izmler, halkin ortak cikari olarak birlesir. Kurdler ve muslumanlar halktirlar ama PKK, ISID terror orgutudur. Eylemlerde halklari koruma savunma ve destekleme Adina, bu terror orgutlerinin her turlu saldirisina yoneliktir. Herkes "halk dusmanligi" yapip yapmadigini bir daha ideolojisi inanci izmi etik degerleri temelinde birdaha ve guncel olarak yasananlarin oldugu anda, gozden gecirsin.
-
"Dinlerden Özgür Olmak" Ne Demektir?
Ozgurluk etik ile hak temelinde sinirlidir. Hic kimse kendi ozgurlugu icin baskasinin ozgurlugune mudahele edemez. O yuzden basliktaki ozgurluk, mudaheleyi degil; kisinin kendi beyninde kendisini dini degerlerden arindirmasi anlamindadir.
-
Akılcı / Duyumsal / Sezgisel Paradokslar
Herhangi bir seyin, hic birsey, hersey ya da sey olarak varliginin determinist ve indirgemeci monist her turlu "ilk, tek, mutlak, baslangic, sonsuz" v.s. temelli zamansal ideolojik ve inancsal algisi hem bilimsel degildir, cunku gozlemi yoktur. Hem de kendi bunyesinde zamansal paradoks tasir. Bunun ilk nedeni insanoglunun yapilandirdigiginin zaten yapisinin paradoks tasimasindan kaynaklanir. Orneklemek gerekirse; Varlik-var/yok Hak- Hakli/haksiz Inanc-inancli/inancsiz Kisaca tum dusunce ve davranislar algi olarak; Ortak temel sabitligi icerir. Dilin noktasal yapilanisi olarak ta ifade de tek tarafli karsitlik icerir. Gelelim yukaridaki orneklerimize; Ilk/Baslangic- her bir ilkin/baslangicin oncelik paradoksu vardir. Tek-Her bir tekin karsitlik paradoksu vardir Son-Her bir sonun sonralik paradoksu vardir. Bu paradokslara ezeli ve ebediyi de ekleyebiliriz. Mutlak/kesinlik- Bir seyi mutlaklastirmak, sadece bir dogmadir ve degisimini gelisimini ve yenilenmesinin onunu tikamaktir. Bilimsel olan ise, bilmek ve bildirmek temelinde; gozlemsel yanlislanabilene kadar gecerli kilinir. Aksi bilimi de felsefi olarak dogmalastirmaktir. Bilginin ve kavramin "ilki, teki, mutlaki, basi, sonu" v.s. yoktur. Ustelik degisken, yenilenen ve cagdaslasan sekilde degisime ugrar. Bu degisim, hem kavramsal hem de kavrama verilen algi temelli anlam ve icerik olarak degiskendir. Varliksal/inancsal ve ideolojik bakis; dusunce ve davranisi daimi paradoksa sokar ve tartisma yaratir. Cunku sadece dogrulayan icin gecerlidir ve yanlislanamaz. Gozlemi ise, herkesi kapsamaz, sadece ideolojik/inancsal temellidir. Varlik zaten ikilem icerir. Birseyin varligi/hakki/inanci v.s. Iste buradaki "bir sey" zaten ilk algi olarak varlanmis kavramlanmis ve uzerinden bilgi turetilmistir.
-
Kutlama Paradoksu
Onemli olan neyin n e oldugu degil, neyin uygulandigidir. Yani "kulaktan kulaga" Ibrahim'in oglu Ismail'i kurban etmek istemesi mitolojisini, demekki Islam digger iki dine gore one cikarmistir. Bugun kurban katliami, hemen hemen dunyanin her bir islam ulke ve toplumunda uygulandigina gore; Kuranda olup olmadiginin bir anlami yoktur. Ayni sunnet gibi, namaz gibi, basortusu gibi v.s. Ayrica eger bu Kuran'da yok ise; neden biri cikip ta bunu topluma soylemez de, sessiz kalir? Gercekler teoriler degil, uygulanan pratiklerdir. O yuzden asil acizlik teoriye iman edip, pratigi gormemezlikten gelmektir.
-
Aferin mi, Aferim mi?
Bir ogretmen, bir ogrencinin diline dusmeye gorsun! Vay onun haline!
-
Tezkere Tartışması
Burada onemli olan kimsenin etik olarak dini ya da milli herhangibir farkina takilmadan, evrensel hukuk insan haklarinin hak ve ozgurlukleri temelinde halklardan ve onlarin basta yasam hakki olmak uzere her turlu hak ve ozgurluklerinden yana olmak. Halklara uygulanan her turlu saldirinin kimden ya da nereden gelirse gelsin, karsisinda olmak ve halklarin yaninda olmak. Bunun disindaki her hangi bir etik temelli dini ya da milli mezhepsel ve etnik kokenli yanasim sadece bir ayrimci politik cikar icerecektir. Insan haklarini talep etmek savunmak ve desteklemek ise; politik cikar degil; insanlik evrensellik icerir. Yaa halklardan yanasindir, ya da ayrimciliktan cikardan yana.
-
Kutlama Paradoksu
Bugun, Islam Aleminin Kurban bayrami. Yani bugun Islam aleminde inanisa uygun olarak ekonomik gucu yetenlerin kucuk ya da buyuk bas bir hayvani keserek oldurme ve kutlama gunu. Ayni zamanda bugun Dunya hayvan haklari gunu. Yani dunyada hayvanlarin her turlu hakkinin talep edidigi, savunuldugu ve desteklendigi gun. Dolayisi ile islam aleminden olanlarin bu basliga ne yazarsa yazsin, yazacaklarinin ironiden ote gidemeyecegi ve yaptigi ile celisecegi bir gun. Evet, kimler ve neden bu iki kutlamadan hangisini gerceklestirecek? Herkese katliamli ya da katliamsiz nice kutlamalar!
-
Sosyal Sosyalizm
Insanogluna Marx eliyle once teorik olarak tanistirilan sosyalizmin, o gunku cagda; sosyal bir algisi, anlami ve icerigi yoktu. Ogunku sosyalizm algisinin iki ana temeli vardi; Birincisi toplumsallik Ikincisi de ekonomik. Ortak nokta- Politik Iste bu iki temel, henuz o gunlerde farkindalioga ve bilince cikmamis hem bireyi hem de onun nitelik temelli sosyo-etik yonunu icermiyordu. Yani sosyalizm, cografi olarak bulundugu tum toplum bunyesinde, ekonomi temel alinarak ve tum toplum nicelik yerine konularak toplumun bolunmusluk temelindeki sinif algisi ve savasiydi. Yani ortada ne bir birey vardi ne de bireylerin sosyo-etik farklarinin onemi ya da degeri. Bu konuyu daha fazla detaylandirmadan, bugun insanoglunun kendini getirdigi; post modernizmin bilgi ve bilisim toplumu caginda, aslinda algi bilgi ve farkindaligin bilinci olarak; sosyalizmin hak ettigi ve temelini sosyalden alan anlam ve icerigi, gunumuz insanoglunun verecegi cagdas savasimin temelidir. Yani sosyalizm; Birincisi bireysel Ikincisi sosyal. Ortak nokta- Etik Iste bu iki temel, bugun evrensel hukuk insanhaklarinin hak ve ozgurluklerinin sosyo-etik algidaki verdiogi savasiminin temelini teskil eder. Cunku buradaki eski sosyalizmdeki ve cagdisi kalan algidaki; Sosyal deger farklarinin toplumun bunyesinde yok edilisi ya da onemsenmeyisi yoktur. Ikincisi temel ekonomik ve sinifsal degil; etik ve bireyseldir. En onemli fark ise, butun bu savasimin politikaya degil; insan haklarina dayanmasidir. Gunumuzde ve cagimizda, tum insanoglu dusunce ve davranisinin ve de verdigi her turlu savasimin; sosyalist anlam ve icerigini bu mehvalde algilamak; bir suru karmasayi cozecegi gibi, kimin neyin ve neden onun yaninda yer aldigina da isik tutacaktir. Gunumuzde en cok politik cikar temelinde ve duygu somurusu temelinde kullanilan ve kandirilan iki ana kavram; sosyal ve bireysel kavramlaridir. Isin ozu ve ilginci ise, bu iki kavramin insanoglu ile insan arasindaki farkidir. Cunku insanoglu algisi dusuncesi ve davranisi, toplumsal, ekonomik, sinifsal ve siyasal iken; yani sosyal ve bireysel anlam ve icerik tasimaz iken; gunumuzdeki zihinsel devrimine yonelmis insanlasmayolundaki insanoglunun ise; iki ana yonu vardir. Mustakil var olan varlik olarak-bireysel Birarada yasayan ve iliski kuran varlik olarak-Sosyal Iste zaten insanoglu beyninin yeti fonksiyonlarinin yarattigi, ideolojiler, inancsallar, izmler ve etik temelli her turlu degerler ve bunlarin toplumu yonlendirmesi ve yonetmesi de; bu insanlasacak olan insanoglunun, hem bireysel hem de sosyal yanini goz ardi edip; hepsini tek bir kefede toplumsal olarak algilamakta ve ekonomik politik olarak ta; nitelik temelinde degil; nicelik temelinde siniflamaktadir. Boylece iktidar guc ve otorite temelli her turlu ideolojik ve inasncal ve de izmsel niteligin tek algisi ve yaptigi; tum toplumu onun b irey ve sosyal yonunu gale almadan, kendi isdeolojisi inanci ve izmi niteliginde nicelik olarak toplamak ve kendi niteligine nicelik olarak mahkum etmek ve itaat ettirmektir. Iste bu temeldeki ideolojik inancsalizmsel farkli niteliklerin fakat ayni iktidar guc ve otorite ortakliginin dunyayi ve insanoglu tarihini son yuzyilda nasil kana b oyadigini ve boyamaya da devam ettigini gozlemliyoruz. Bunun basini ekonomik ve sahte ozgurlukci liberal politikalar cekmektedir. Diger etik temelli (dini ve milli) politikalar da takipetmektedir. Iste emperyalist zihniyetin bunu algisi ve bunun bilinci ile, insanoglunu nasil kendine teslim aldiginin ve de dusunce ve davranis olarak caresiz biraktiginin ve basta batida guya ekonomik rahatlik sagliyarak, nasil bencil, bananeci, bireyci ve dusunmeyen robotlar yarattiginin kaniti da budur. Ustelik bu duygu temelli aklin cikarina yenik dusen gelismemis bilincleri de nasil kandirarak kendi emrine aldigi gun gibi ortadadir. O yuzden bugun dunyanin hangi cografya ve toplumunda olursa olsun, farkli sosyo-etik degerli halklarin hak ve ozgurluklerinden yana olmak, halklardan yana olmak onlarin her turlu yasam ve deger hak ve ozgurluk taleplerini desteklemek savunmak ve bunu antiayrimcilik ve cografi olarak yurtsever ve yurtsayar temelinde yapmak ve bunun bireyselbilinc ve farkinda olmak kisaca, sosyal sosyalizmdir. Sosyalsosyalizm, gunumuz caginin ve savasiminin da basarisi icin temel teskil etmektedir. Bugun dunyanin neresinde olunursa olunsun; sosyal sosyalist olmak; ilericilik devrimcilik bilinclilik antiayrimcilik farklarin farkindaligi bireysellik sosyallik sosyo-etik halkcilik ve de halklarin ve de bireylerinin evrensel hukuk insan haklari ve hak ve ozgurlukler Adina hem kendi bireysel talebi, hem de sosyal bilinc olarak digger bireylerin ve halklarin taleplerini savunmak ve destek olmak demektir. Gecen sene ulke ve toplumumuzda yasanan gezi bilincinde, sosyal sosyalizm bilincsiz ve orgutsuz olarak mevcuttu. Bugun maalesef ulkemizde sosyal sosyalizmi dile getiren, orgutleyen, kurumlastiran, parti haline getiren, daha acisi; algilayan ve farkindaligina ve bilincine varan bir hareket yoktur.
-
Tezkere Tartışması
Tezkeregecerken, salonda hic bir partinin uyelerinin tamaminin bulunmamasi; bu tezkereye farkli bir tarihi oz yuklemektedir. Ne AKP, ne CHP ne de HDP'nin tum milletvekilleri mecliste bulunmamaktaydi. Suriye bir aciklama yaparak, tezkerenin ulkelerine savas acmak anlamina geldigini ve eger topraklarina girilirse bu acilan savasa karsilik vereceklerini dile getirdi.
-
Tezkere Tartışması
Eskiden tezkere denilince," bir askerin askerligini bitirmesi ve bunun belgesi olan tezkereyi alarak, evine donmesi" algilanirdi. Bilindigi gibi bu konuda, Esmeray'in soyledigi bir sarki da var. Gel tezkere, gel tezkere bitsin bu gurbet Evde baban anan yüzüne hasret Yolunu gözleyen yarin yüzüne hasret Bir yıl oldu davul zurna yolcu ettik seni Duvarın üstüne astık yırtık resmini Hiç gam yemem yaş dolsa da görür gözlerim Vatan borcu namus borcu derim beklerim Gel tezkere gel tezkere bitsin bu hasret Evde anan baban yüzüne hasret Mektup geldi selamın var yaşlı babana Bacı kardaş muhtar emmi garip anana Koca öküz, sarı dana nasibin almış Mektubunda söz etmemiş bir yarin kalmış Gel tezkere gel tezkere bitsin bu hasret Yolunu bekleyen yarin yüzüne hasret Çeşmelerde odalarda adın okunur Okundukça yüreğime hancer sokulur Seni anmak günah değil, kırk kat ellere Söyleyemem ben derdimi kendime bile Gel tezkere gel tezkere bitsin bu hasret Evde baban anan bacın yüzüne hasret Yarin mecliste gorusulecek olan tezkere ise, tam da bu alginin tersine; ulke ve toplumunu savasa sokma tezkeresidir. Yani, askere Irak v e Suriye'ye yonelik savas acabilme yetkisinin askere verilmesidir. Ustelik Suriye'nin basi Esad'i "dusman ilan ederek" Resmen silahli kuvvetlerin Suriye'ye girmesi; Suriye'ye acilmis bir savas olacaktir. Diktatorun, Bati'nin eliyle kurdugu ve besledigi, PKK terorune karsi cikmasini istemesinin ironisi bir yana; guya bu tezkere, yine emperyalizmin besledigi ISID dini terorizmine emperyalizm emriyle acilan savasa "destek verme" Adina cikarilacaktir. Aslinda BOP temelli emperyalizmin oyunu aynen devam etmektedir. Daha dun Esad'i devirmek icin besledigi teroristler ile savastiran ve guya bundan vaz gecmis gibi gozuken, emperyalist zihniyet; simdi besledigi ISID'i bahane ederek, su an Suriye ve Irak'a guya ISID'a saldiri Adina; havadan saldirmaktadir. Diktator ise, kendi eliyle yakalattigi 49 Konsolos calisaninin kapilar asrdinda hangi tavizlerin ve sozlerin verildigi bilinmeden serbest birakilmasindan sonra; politikasini degistirerek, bu guya ISID'a saldiri koalisyonuna destek vermistir. Hala ISID'in terorizmini dile getiremeyen dictator, asil amacinin ISID degil de; Suriye butunlugunun parcalanmasi oldugunu da boylece dile getirmistir. Cunku kurulacak kukla kurdistan'in bir bolumu de toprak olarak Suriye topragidir. Kisaca yarin cikacak olan tezkerenin, tek bir amaci vardir. Suriye rejimine ve toprak butunlugune karsi savas acmak. Aslinda siz, diktatorun PKK'ya laf soyluyormus gibi gozukmesine bakmayin. Cunku bu kurulacak kukla Kurdistan topraginin kkuzey kismi zaten Turkiye topragindan koparilacaktir. Bunun alt yapisi da hazirlanmis ve bugun bu koparilacak toprakta devlet ve hukumet askeri ile birlikte, PKK nin her turlu terrorist girisimine hem goz yummakta hem musade etmekte, hem de bunu koruklemektedir. Okul yakmalari buna en son ornektir. Buradaki toprak butunlugunun koparilmasinin yanindaki digger buyuk tehlike ise, O.Dogunun batakligi ve ISID ve de PKK teroru ve de PKK temelli Suriye ve Irak terror hareketinin ulke ve toplum bunyesine sicramasi ve bir ic savas tehlikesidir. Kisaca sadece toprak butunlugu degil; ulke ve toplumunun tamamen parcalanmasi tehlikesi gundemdedir. Cunku bu tezkere eliyle, Suriye'nin de Turkiye'ye savasa karsilik verme hakki dogacaktir. Ayrica Suriye topraginin parcalanmasina razi olmayan ve cikarini burda bulan; Cin, Rusya ve Iran'in da bu savasta Turkiye'ye yonelik yer almasi olasidir. Insanin aklina Papa'nin soyledigi su soz geliyor. "Ucuncu Dunya Savasi Baslamistir." Birinci Dunya Savasi ile tarihe gomulen, Osmanli'dan sonra; Bu dunya savasi ile tarihe gomulecek Turkiye tehlikesi hic te uzak ihtimal degildir.
-
Buyur, Burdan Yak!
Diktator, yine "dokturmus" Yukaridaki cumlenin, neresinden neyi tutacagimi ve neresinden neyi aciklayacagimi; ben bilemedim, bilen varsa beri gelsin! Aslinda tam aciklama soyle ki o daha vahim! Efendim demekki neymis, "Zorunlu din olmazsa, terror, siddet, uyusturucu, irkcilik" olurmus. Isin ilginci bu denilenleri ve fazlasini, aslinda din ve cikarci siyasi ticareti saglamiyor mu?
-
Bilişsel Analiz
Bilissel analizimize, insanoglu ve onun algisindan basliyoruz. Cunku bilimsel olarak; algi olmadan, ne bir kavram ne bir bilgi ne de bir ifade edim, ya da ortaya koyum mumkun degildir. Tabiki burada, evrimsel olarak canlilarin gelismislik temelinde, algi sadece insanogluna ait bir olgu degildir. Yalniz, insanoglu arasinda digger algisi olan canlilar ile ortak bir dialog olmadigindan ve her turlu canlinin gozlemini dile getiren insanoglu oldugundan, canlilarin verdigi herhangi bir gozlemin alicisida insanogludur ve kendi dahil, her turlu canlinin gozlemini dile getiren de insanogludur. Dolayisi ile buradaki algi, algi olarak insanoglunun algisidir. Simdi analizimize gecelim. Analizimizin cikardigi sonuclarin her biri kendi bunyesinde uzerinde ciltler yazilabilecek iceriktedir. Burada onemli olan insanoglunun ifadesindeki ana ve temel kavramlarin biri biri ile olan iliskisi ve biribirini nasil tamamladiginin analizi ve dile gelimidir. Ayni sekilde analizin sonundaki aciklama da, aslinda bilimsel insansal evrensel bakis acisinin temelini teskil eder. Analiz: Alginin fonksiyonu=varlik. Burada fonksiyon, sey ilistirilmis hareket olarak; seyin "var" hareketin, yani insanoglu eyleminin de "oldurmak" olmasidir. Yani, fonksiyon "vari oldurmak" tir. Kisaca buna "var olmak" bilinen algisi verilebilir. Yani varlik, var olanin oldurulmasidir. Algiya gore: Var olarak oldurulan varligin, ifade edilmesi=Kavram Kavrami algilama: Burada varliga verilen kavramin ikinci bir algisi soz konusudur Kavrami algilama, iki yonludur. Akilsal/Duyumsal akilci algilama=Inanc, buradaki inanc dini ya da tanrisal temeldeki inanc degildir. Mesela "Senin dogru soyledigine inaniyorum" daki inanctir. Inanc ayni zamanda ideoloji olarak ta yansir. Gozlemsel/Duyusal gozlemci algilama=Teori, ya da bilimsel varsayim/ongoru Inancin dogrulanmasi=Gercek Sadece dogrulayanin inanci/ideolojisidir ve yanlislanamaz. Teorinin dogrulanmasi=Olgu Bilimsel dogrulamadir ve gozlem ile yanlislanabilir. Gercegin ve de olgunun ne oldugu=Yapilandirilmis bilgi Iste bundan sonra geriye kalan, bilginin siniflanmasi, cesitleri ve nitelikleri farkidir. Burada kisa ve oz bir analiz vardir, detaya girilmemistir.
-
Allah varmı yokmu? Herkes fikrini yazsın...
Bu ihtiyaca bagli. Eger beyin tanriya ihtiyac duyuyorsa, olmustur. Eger beyin tanriya ihtiyac duymuyorsa, olmamistir.
-
Direnmek
Bugun insanoglu eliyle gelinen, 21. yuzyilda; insanoglunun kendine sagladigi herhangibir bilgiyi, bilimi, felsefeyi, dili, ve bunlarin toplami olan; algiyi, farkindaligi ve bilinci hem koruyabilmek hem de yenileyebilmek, ilerletebilmek ve gelistirebilmek Adina; yapilacak en onemli eylemi; direnmek olarak ortaya koyabiliriz. Bugun emperyalist zihniyetin ve onu besleyen her turlu dogal/fenomenal zihniyetin; geldigi her bir noktadaki tikaniklik ve bu tikanikligin insansal zihniyete acilamamasi; tum insanoglunu, her turlu yasam ve iliski olarak; daha once yasadigi ve her turlu tecrubesini edindigi gecmis caglara dogru cekmektedir. Iste burada yapilacak tek sey direnmektir. Peki direnmeyi saglayacak olan nedir? Insanoglunun herhangibir seye direnebilmesi icin, onun farkindaligi ve bilinci gerekir. Yani "elinden alinmak isteneni vermeme ve yerine sunulan seyin, cag disi oldugunu algilama, firkin ve bilincine varma" Iste insanoglunun bunu saglayabilmesi, onun en onemli zihinsel yetisi olan dusuncesini eyleme koymasi yani dusunmesidir. Sonuctaancak dusunurse, elinde olanin onemini ve onun yerine sunulanin cag disiligini algilar. Dusunmekte, tamamen kullugun koleligin, teslimiyetin, caresizligin, iman temelli sorgusuz inancin ve sunulani almanin v.s. tam tersidir. Bugun ulkemiz iki farkli eylem algisini cagdaslik ve cag disi olarak birlikte yasamaktadir. Birincisi gezi bilinci, direnci ve dusuncesi Ikincisi ISID bilinci direnci ve dusuncesi. Bu ikisi arasinda zamana oturtulamayacak kadar bir ucurum vardir. Ilki cagdas iken, ikincisi ilkeldir. Aci olan ise, cagdas olanin, ilkel olana karsi direnmesinin gerektigidir. Iste dusunce de bunun icin gereklidir. Cunku eger bu ilkellige ve dayatmasina karsi bir direnc gosterilecekse, bu ancak dusunmek ile ve dusunuleni eyleme tasimak ile mumkundur. Aksi zaten her zaman olandir. Yani, caresizlik, teslimiyet, kulluk, kolelik v.s. kisaca sunulanin tek secenek oldugunun alisilagelmisligi. Pasifizm ve bananecilik. Bu yazilanlari ornekleri ile algilamak isteyenler, Turkiye'nin son 34 yilina, O.Dogu'nun son 20 yilina, Batinin son 50 yilina, kimin neyi neden ve neye dayanarak yaptigina v.s. kisaca dunyanin son 60 yilina (ikinci dunya savasi sonrasi) bakabilirler. Buradaki ikinci dunya savasi, ulke ve toplumumuzun 12 Eylul 1980 gerici darbesine esittir. Iste bu tarihi olmusluktaki, direnmede gecikenler, yani dusunmeyenler; bugun bu ilkelligin pencesindedir. Sira ilkellik gidisatinda ulke ve toplumumuzun kapisini calmaktadir. Ya direnecegiz/dusunecegiz, ya da sunulani kabullenecek/teslim olacagiz. Insanoglu, post modernizmi; kendi zihniyetine tanistirdiktan bu yana, kendi bunyesinde ve zihniyeti davranisa tasima ve somutlastirma bunyesinde, iki ana kutuba farklilasti, Birinci grup, bilincli ya da bilincsiz; her turlu dogal/fenomenal zihniyetin getirdigi, tum etik ideolojik inancsal ve izmsel her turlu degeri sifirlayanlar ve guc, otorite iktidar temelinde bu zihniyeti sadece kendi cikari Adina her turlu dusunce ve davranisi mubah ve mesru kilarak, insanoglunu yonetenler ve yonlendirenler. Ikinci grup, ayni sifirlama temelinde, dogal/fenomenal zihniyetin sinirlarini; bilimsel, bilissel, bireysel temelde asarak; zihinsel insanlasma ve evrensellesmeyi birinci gruba karsi, direnc ve dusunce temelinde tercih edenler. Buradaki sorun, genelde kendisine verileni alarak uygulayan ya da buna bir cesit karsi cikan arada kalanlarin, bananeciligi, bencilligi, bireyciligi temelinde; birinci grup eliyle teslim alinmalaridir. Iste insanoglunun nicelik olarak cogunlugunu belirleyen bu grubun, genelde guc, otoriteve iktidar karsisinda boyun egmesi; dunya insanliginin ve geldigi yerin; bugunku ilkel durumudur. Iste bu grubun, direnmesi ve dusunmesi ve de bilinclenmesi bu gidisati degistirecektir. Aksi sadece her iki digger grubun ya ikincisinin "kendini kurtarmasi" ya da birincisinin, her turlu korku felsefesini, suru psikolojisini ve dusuncenin gelisimin ve bunlara yonelik her turlu egitimin, yozlastirilmasidir. Zaten, degerleri ile yasayan bu kitlesel grup; otorite, guc ve iktidar eliyle; her turlu degersizlige alistirilmakta ve deyim yerinde ise "koyun gibi gudulmektedir." Ulke ve toplumumuz dahil, son 60 yildir dunyada gidisat bu yondedir. Bu da ilkelligin, o tarihteki eski "masum" ilkellik gibi degil; bilincli ve sadece cikar temelinde getirilen her turlu ilkellik, bilgisizlik, dusuncesizlik kisaca "sen sadece verilenler ile yasa, gerisini biz senin yerine dusunuruz" mantigidir. Tabi ki verilenler ile yasamayanlari da, her turlu sifirlanan degerler temelinde, insanlikdisi uygulamalar beklemektedir. Bu da her turlu basta yasam hak ve ozgurluk ihlalidir. Iste o yuzden birinci gruba karsi direnmek demek, dusunerek her turlu yonlendirim ve yonetimin aslinda insanligin lehine olmadigini ve bunun bilim dahil; her konudaki kandirmaca ile surduruldugunu algilamak demektir.