evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Charlie Hebdo
Genel tavriniz zaten "Anadolu muslumanliginin" tasavvufunu iceriyor. Yani benim cocuklugum ve gencligimde bildigim muslumanligi. Y.Emreler, P.S.Abdallar, Mevlanalar v.s. Burda da kuran yoktur zaten, sadece kisinin kendi beyin duzeyi ile Allah ile arasinda kurdugu kendine has bag vardir. Yani kurani rehber almaz. Cunku kuran, sadece o tarihte ve o topluma yonelik yazilmis bir kitaptir. Kisaca arap muslumanliginin radikalizmini politikasini ve yonetimini icerir. Zaten bu tartismalari atesleyen de AKP ve surekasinin, Anadolu'yu icine sokmak istedigi arap muslumanligina sokma cabalaridir.
-
Charlie Hebdo
Yani veremediniz, anlasildi. Demekki sizde okudugunuz kurani "nasil anlayip uyguladiginizi" bilmiyorsunuz.
-
Charlie Hebdo
Ilginc degil mi, acaba bu insanoglunu yarattigi soylenen Allah neden bu kotulugu insanoglunun "icine" koymus acaba? Sirf onu cehennemde yakabilmek sadistligi icin mi? Neyin mucadelesi. Islam oldugu yerde kalsa ve genislemese nerdeydi mucadele?
-
Charlie Hebdo
Eger bu kadar okuyanin cikardigi farkli anlama ve uygulama varsa, bunun tek sorumlusu kuran ve yazaridir. Bu bir onceki mesajda gayet net anlasiliyor. Kuran rehber olmak yerine, inanirlar arasindaki savasim in ve katliamlarin tek sorumlusu. Islam toplumlarindaki insanlikdigi ve vicdan disi uygulamalarin tek sorumlusu. Ayricas kandirmacalarin da temeli. Hem her seyi Allah bilecek hem de kisiler yaptiklarindan sorumlu tutulacak? Hem Allah yaratacak ve yasamini belirliyecek, hem de kafir oldu diye onu cehennemde yakacak Haklisin, belki 7 asir once insanoglu bunlarta kaniyordu, ama; artik kanmiyor; maalesef
-
Charlie Hebdo
Bu mesaja da yanit verir misiniz?
-
Charlie Hebdo
Demekki neymis, sorumlu kuranmis. Cunku tum kanli islam alemi sadece bunu anlam olarak cikariyor. Sizler ise yorum getiriyor ve Allah'a sirk kosuyorsunuz. Yani "kalb ile iman, dil ile ikrar etmiyorsunuz" Yoksa cihad'in anlami savunu degil, saldiridir. Yoksa islam cografyasi nasil gelisirdi?
-
Charlie Hebdo
Bir de su ayeti "anlam butunlugunuz!?" ile aciklar misiniz? Bakara Suresi 193 - Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır.
-
Charlie Hebdo
Allah Adina olmek ve oldurmek ve buna mukabil cennette yer alma" nin anlam butunlugu nedir? Cocuk yastakilerlemi evlilik anlam butunlugudur, kadinlarin dovulmesi mi, yoksa cehennemde zakkum yedirmek, irin icirmek ve derilerin yenilenerek sonsuz yakilmasi mi? Yani "tehdit, santasj, korkutma, sindirme, fizik otesi vaat, teslimiyet, biat etme, tum yasamini imana adama" Bunlari bildigim kadariyla mafia da yapiyor. Iste kuran'in anlam butunlugu. Aslinda soyle bir islam tarihini bir oku ogren ve su andaki dunyanin her bir cografya ve toplumundaki islam ile idare edilen ulke ve toplumlara bak, kuranin butunlugunun ne oldugunu gayet net gorursun!
-
Charlie Hebdo
Bu arada senin okudugun kurani "anlama ve uygulaman, asagidakilerden hangisi? Kur'an ayetlerinin yorumlanmasına karşı çıkan ve sadece anlaşıldığı üzere ve dış şekliyle tatbik edilmesi görüşü; Selefilik ve zahirilik, Ayetlerde derin anlam ve işaretlerin bulunduğu ve asıl anlamlarının bunlar olduğu görüşü; Batıni-tasavvufi ve hurufi görüşler, Ayetlerin akıl ile yorumlanması, Akılcılar (mutezile), Ayetlerin akıl ve nakil ile birlikte yorumlanması; Hanefiler Ayetlerin nakil ile yorumlanması; Nakilciler, hadis ve sünnetçi (sünni)ler, Nakli reddeden ve sadece Kur'anı kaynak kabul eden Kur'ancılar. Ya da bunlarin disinda mi?
-
Charlie Hebdo
Ozaman sizler bizler gibi inanmiyanlar ile degil; Kuran'inzi size gore yanlis yorumlayan teroristler ile outrun konusun. Yoksa istersen islam inanirlarinin her turlu insanlikve vicdan disi kanli goruntulerinin resmini de buraya alintilarim.
-
Charlie Hebdo
Sen hic hayatinda kurani sorguladin mi? Tabi ki cok berrak "Allah'inin sozu "olun, oldurun ve cennette yerinizi ayirtin. Bu sizing icin en hayirli alis veristir." Neyse, sen Kuran'ini ben de insanligin her turlu hak ve ozgurlugunu savunmaya devam edeyim. Yeterki "cuvaldizi kendine, igneyi baskasina batir" ve neden dunya islam aleminin elinden kan eksik olmadigini otur bir sorgula.
-
Charlie Hebdo
"Allah yolunda, savasmak, olmek oldurmek" ne demek? ISID, B.Haram, Taliban, El-kaide v.s. kim yolunda savasiyor, oluyor ve olduruyor?
-
Charlie Hebdo
Sen neyi anlatiyorsun, kim olursa olsun bir insana bunlari soylemek hakaret mi degil mi? Ne olmus inkar etmisse, edip etmemek hakkina sahip degil mi?
-
Charlie Hebdo
Pardon sen "hakaret mi" dedin? Kuran'da (inanmayanlara İslama ve Allah'a inanmayanlara) sırf bu nitelikleri yüzünden çeşitli hakaretler edilmektedir. Bazı müslümanlar ise, çeşitli polemikler sırasında duydukları sözlerden rahatsız olup, inançlarına saygı gösterilmesini isterler. Bu garip çelişki nedeniyle Kuran'a ve içerdiği küfür ve hakaretlere şöyle bir göz atalım. Bakalım Kuran'da hangi kelimelerle hakaret ediliyor: HAYVAN BAKARA (171) : İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar. A'RÂF (179) : Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. FURKÂN (44) : Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. MUHAMMED (12) : Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir. MÜDDESSİR (51) : Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler. MÂİDE (60) : De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.” MERYEM (86) : Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün! YALANCI EN'ÂM (28): Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de ondan). Eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar. TEVBE (107) : Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar. NAHL (39) : (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler! NAHL (105) : Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir. MÜ'MİNÛN (90) : Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar. ŞU'ARÂ (222) : Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. (223) Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır. ZÂRİYÂT (11) : Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “Muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun! MÜCÂDELE (18) : Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir. AZGIN BAKARA (15) : Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir. A'RÂF (186) : Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar. YÛNUS (11) : Eğer Allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız. MÜLK (21) : Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular. KALEM (31) : Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!” MUTAFFİFÎN (12) : Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder. ve daha yüzlerce... SAPIK FÂTİHA (7) : Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. BAKARA (16) : İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır. (175) İşte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!) (256) Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ÂL-İ İMRÂN (90) : Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. NİSÂ (116) : Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. (136) Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur. A'RÂF (146) : Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep ****** olmaları sebebiyledir. İBRÂHİM (3) : Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. (18) Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu derin sapıklıktır. NAHL (36) : Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün. HAC (12) : O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir. NEML (81) : Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin. ŞU'ARÂ (97) : “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.” SEBE' (8) : “Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler. ZÜMER (22) : Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler. FUSSİLET (52) : De ki: “Ne dersiniz? Eğer o (Kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?” ŞÛRÂ (18) : Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler. ZUHRUF (40) : Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin? AHKÂF (32) : Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. KÂF (27) : Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.” ODUN ENBİYÂ (98) : Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız. CİN (15) : “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.” AKILSIZ BAKARA (13) : Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. MÂİDE (58) : Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır. KAFİR Bu aşağılama sözünü tek tek aramaya gerek yok sanırım, Kuran’ın her yeri inanmayanlar kastedilerek sarfedilmiş bu sözle doludur. Kafir, kelime anlamıyla “küfür eden” demektir. Kullanım anlamı, “Allah’a inanmayan, reddeden”dir. Çünkü Allah’a inanmamak, ona küfür etmektir. Bu da Kuran’ın yaratıcısının mantığı ve yaklaşımıdır. BAŞKA İNANÇLARA SAYGI EN'ÂM (74) : Hani İbrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti. HAC (30) : Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helal kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının. MÂİDE (41) : Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar) ile yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler... MÂİDE (51) : Ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. MÂİDE (64) : Bir de yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar!.. MÂİDE (82) : (Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün... TEVBE (30) : yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler. Hırıstiyanlar ise, “İsa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar! AHKÂF (5) : Kim, Allah’ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler. TEHDİTLER Allah, kendine inanmayanlara vereceği cezaları sıralarken, en insafsız insanın bile düşünmekten çekineceği sapıklık ve vahşette işkenceler anlatmaktadır. Bunları tek tek örneklemenin gereksiz olduğunu sanıyorum. Kuran, bu kanlı ve acılı ceza yöntemlerinin ballandıra ballandıra anlatılmış detaylı tanımlarıyla doludur. Allah, ihanete uğramış siyasi parti başkanı gibi, gücü eline geçireceği günü beklemekte ve o gün rakiplerine çektireceği pişmanlığı şevkle ve şehvetle anlatmaktadır. İslamın Allah’ı, olabildiğince insanımsı, duyguları, hatta vahşi duyguları olan bir Tanrı görünümü çizmektedir. Kendini inkar edenlere ettiği küfürler ve işkence tehditleri, ne yazık ki değiştirilemeyeceği söylenen Kuran’da yazdığı için, inananların da elini kolunu bağlamakta, karşılık olarak gördükleri hakaretler için onları çaresiz bırakmaktadır. Ama Allah’ın bunu düşünmemiş olması, müslümanların inançlarına saygı duymayanların değil, bizzat kendisinin hatasıdır. Bu nedenlerle, müslümanlara, asla ve asla kimseye karşı; “inancıma saygı göstermeni bekliyorum” gibi bir söz sarfetmemelerini tavsiye ediyorum. Çünkü böyle bir sözün arkasını dolduracak dayanaktan yoksunlar
-
TUGCE'NIN ÖLÜMÜ
Savaslar baskalarinas birakarak onlen mez. On ce her beyin kendinin her hangibir savastaki rolunu sorgulamalidir. Mesela kotenci temelde milliyetci ve dindar/dinci olanlar. Baskalarinin degerlerini algilayamayanlar. Sadece dunyada bir tek kendi degerleri oldugunu zannedenler.
-
Charlie Hebdo
Demekki islam kendini savunarak topraklarinI genisletti? Neyse sen kendini kandirmaya devam et. Allah Adina neden bu ayeti uygulayamadigini da kendine sor. Ifade ozgurlugu ile hakaret arasindaki farki aciklar miksin?
-
Charlie Hebdo
Tam olarak neyi savundugunuzu ya da neye karsi ciktiginizi, demogoji yapmadan acikca yazar misiniz? Tevbe suresi 111 nolu ayeti aciklar misin? "Allah suphe yok ki, Allah yolunda savasan, olduren ve oldurulen inananlarin canlarini cennete karsilik satin almistir. Bu Allah'in oyle bir sozudur ki, Tevrat'ta, Incil'de ve Kuran'da sabittir. Verdigi sozu Allah'tan daha cok tutan kim vardir? Oyle ise yaptiginiz su alisverise sevinin. Iste en buyuk kurtulus ve saadet budur." Bir inanir olarak "Allah'in sozu " olarak lanse eilen bu ayeti sen nasil uyguluyorsun? Lutfen demogoji yapmadan bu ayetten ne algiladigini ve bir inanir olarak bu ayeti nasil iyguladigini acikla.
-
TUGCE'NIN ÖLÜMÜ
Ayni insanio bakis acisini, neden mesela Kobani icin canlarini feda edenlere ve katledilenlere yonelik kullanamayisinizxi merak ettim. Insani bakis acisi "ben ancak kendi degerlerime gore insani bakarim" seklinde degisime ugramaz. Cunku insani bakis acisinda tek bire deger vardir, o da katledilenin insanoglu turunden olmasidir. Yani katledilenin hangi inancsal ideolojik, izmsel degere sahip oldugu ya da katletmeye karsi cikanin ideolojik inancsal izmsel degerinin ne oldugu bunu degistirmez.
-
Radikalleşme ve Demokratikleşme Farkı / İlişkisi
Bugun insanoglu tarihine baktigimizda, kendisine dogumdan verilen degerlere; ya sorgulamasiz sarilmis ve savunmus, ya da yeri geldiginde de karsi cikmistir. Bu degerler genelde, metafizik, varliksal, inancsal, ideolojik, izmsel, etik ve felsefi degerlerdir. Genelde bilimsel bir temeli olmayan bu degerlerin, insanoglu cagi degistikce ve yasam ve iliski dozen ve sekli degistikce "eskimesi, gericilesmesi, tutuculasmasi, yobazlasmasi" soz konusudur. Iste radikal yani, koktenci olarak bilinen bu "degerlerde ayak direme/degerleri her kese Kabul ettirme" takintisi, zaman zaman ve donemine goire deger cesidi olarak insanoglunun basina bela olmaktadir. Gunumuz bu konuda, dini degerler olarak on plandadir. O.Dogu'daki ISID ya da Afrikada'ki Boko Haram, Afganistanda'ki Taliban ve genel olarak El-Kaide ve digger bolgesel kollari bunlarin basinda gelir. Aslinda bu dini koktenci hareketlerin, O.Dogu da yaptiklari insanlikdisi ve vicdan disi yasam ihlalleri ile, daha dun gerceklestirdikleri Charlie Hebdo katliami; ayni koktenci alginin bir tezahurudur. Yani bu koktencilere gore; onlarin dini algisi her ne ise, sadece yasam ve iliski olarak o gecerlidir ve buna oyle ya da boyle uymayanlar cezalandirilir. Buradaki cezalandirma, yasamlarinin elinden alinmasidir. Bu koktenciler icin, olmenin ve oldurmenin bir degeri yoktur. Cunku bu sadece inanclari temelinde zaten olmasi gerekendir. Bu yolda kimi ya da neleri feda edeceklerinin de onemi yoktur, cocugu bile kendi eylemlerine alet edebilirler ve kullanabilirler. Kisaca radikallesme, hangi deger temelinde olursa olsun; insanoglunun canavarlasmasi ve cinnet gecirmesidir. Kisaca deger her turlu kisiyi esir alir. Dunya bu konuda her turlu ideolojik iancsal izmsel etik v.s. degerlerden radikalizm olarak cok cekmistir ve hala da cekmektedir. Buna parallel olarak dunya bakis acisinin ve insanoglu beyin duzeyinin farkli bir algisi da demokratiklesmektir. Nedir, bu baglamdaki demokratiklesmek, " sadece senin degil; senin disinda belki de senin degerine tamamen ters gelen, her bir ve her turlu digger degerlerin de olldugunun farkindaligi" Yani dunyanin hangi cografya ve toplumu olursa olsun, hic bir cografya ve toplumda sadece tek bir konu ve kavramda bir degerin degil; ayni konu ve kavramda baska konu ve kavramda baska degerlerin de bulunmasi. Burdan cikarak, birlikte ayni cografya ve toplumda surdurulecek olan sosyal bir yasam ve iliskinin, ancak her bir ve her turlu degeri icermesi" Iste demokratiklesme, bir cografya ve toplumda bir birinden farkli her bir konu ve kavramdaki degerlerin birlikte ve beraber yasayabilmeleri ve iliski kurabilmelerini sagliyacak olan farkindalik ve bilinctir. Peki bunun saglanmasi nasil mumkun olabilir? Basta her turlu radikal deger algisindakilerin, digger degerlere mudahelesini baskisini onleyerek. Bu aslinda bir esaret ve ozgurluk arasindaki algi farkidir. Cunku, radikalizm; ancak kendi degeri ozgurlugunde digger degerleri esir alir. Demokrasi ise, her bir degerin sosyal temelde digger degeri esir almasini onlemek icindir. Yani radikalizmdeki tek sesliligin, demokrasinin cok sesliligini esir almamasi icindir. Bu da bize iktidarin, gucun ve otoritenin demokrasinin elinde olmasi gerektigini aciklar. Eger guc, otorite ve iktidar; radikalizmin elinde ise, zaten demokrasinin olmasi mumkun degildir. Demokrasinin guc ve otorite ve iktidarda oldugu ortamlarda da, her hangibir radikal degerin digger her turlu ve her bir degeri esir almasi mumkun degildir. Dunya insanoglu beyni ve beyin duzeyi olarak hala bu ana ikilemi yasamakta ve bunun savasimini vermetedir. Evrensel hukuk, insan haklari her turlu ve her bir konu ve kavramdaki hak ve ozgurlukler, bir cografya ve toplumda farkli sosyal degerlerin biri birleri ile birlikte yasayabilmeleri ve iliski kurabilmeleri de hep bu demokrasi ile mumkundur. Demokrasi kisaca "kendi degerlerini baskasina dayatmamak, zorlamamak ve baska degerlere mudahele etmemek ve her bir ve de her turlu degeri kendi degerin gibi kabullenebilmektir." Demekki basta zihinsel devrim ve degisimdeki insanlasmak demokratiklesmekten gecer. Yani "tek benim degerlerim degil; benim olmayan herkesin kendi degerleri ile birlikte benim degerlerim" Burada algilanmasi gereken bir konu da, bir degerin yasayabilmesi icin; digger degerlere gosterilen saygi gerekir. Aksi, her bir degerin, digger deger altinda yasam tehlikesi vardir. Yani guc ve otoritenin, tek bir degree verilmesi demek; digger degerlerinin yasam hakkinin elinden alinmasi demektir. Ayni zamanda o tek degerin de guc ve iktidari baska degree kaptirdiginda kendi degerinin yasam hakkinin elinden alinmasi demektir. Kisaca radikallesme ile hem kisisel hem sosyal hem toplumsal her turlu mucadele, sadece demokratiklesme mucadelesi degil; kendinin de demokratiklesmesi mucadelesidir. Guncelkonumuz, gelisen olaylar temelinde dini deger radikallesmesi tehlikesi olabilir. Yalniz unutmamalidir ki, her turlu metafizik varliksal inancsal ideolojik etik ve izmsel radikallesme ayni tehlikeyi icerir. Bu acidan demokratiklesme, bir politik degil; aksine etik degerler mozayiginin farkindaligi ve hem kendi hem de baskasinin degerini koruma, talep savunma Adina da zihinsel degisimin insanlasma yolundaki bir asamasidir. O yuzden her bir beynin, sapkasini onune koyup; kendi beyin duzeyinin ne kadar demokratiklestigini sorgulamasi ve varsa kendi ideolojik inancsal etik ve izmsel radikallesmis degerleri, bunlarin da farkina ve bilincine vararak bunlardan kurtulmasi gerekir. Aksi bir kisinin sosyal degil; kisisel, degersel toplumsal bir yasami demektir. Sosyalligi ve sosyal iliskisi de ancak radikalligi musade ettigi kadardir. Demokratiklesmemis ve demokratiklesemeyen bir beynin, sosyal algisi yoktur. Sadece yasamini ve iliskilerini kendini esir ettigi konu ve kavramdaki degerine teslim etmis ve baskalarini da teslim alma cabasi icindedir. Bunun da canavarlik siniri yoktur. Her turlu hak ve ozgurluklerin ihlalini guc ve otorite duzeyine gore icerir. Gunumuzde cagdaslasabilmenin ilk sarti beyinlerin ve zihinlerin dolayisi ile davranislarin demokratiklesebilmesidir. Iste cagdaslik ve gelisen degisen caga ayak uydurabilme merdivenin bu ilk basamagindan baslar. Demokratiklesme, birey olmanin ve insanlasmanin da ilk basamagidir. Demokratiklesme, sosyallesme ve iliski kurabilme ile de paraleldir. Koktencilik ise, esir oldugu kendi her turlu cesitteki degeri Adina ya yasamini verir, ya da baskalarinin yasamini alir. Demokrasi ise yasamin on sartidir. Hem yasamak hem de yasatmak icin.
-
Kuran'ı "Okumak / Anlamak"
Kronolojik olarak Kur'an'ın ilk yazılan ayetin Alak suresinin birinci ayeti olduğuna inanılır: "Oku O yaratan Rabbinin adıyla!" Evet Kuran bu ayete gore, "Allah adiyle" okunacak. Iyide okumak yeterli degil ki! Nasil anlanacak ve uygulanacak? Sonucta yazan bir seyi her okuyan kendi beyin duzeyinin ya da kendisine dogumdan verilen degerlerin temelinde okur ve dolayisi ile her bir okuyan, ayni seyi okudugu halde de farkli algilar. Iste bu temelde "kuran'i anla ve uygula" degisim gosterir. Kur'an ayetlerinin ne şekilde anlaşılması ve yorumlanması gerektiği ile ilgili mezheplerin değişik görüşleri olmuştur. Kur'an ayetlerinin yorumlanmasına karşı çıkan ve sadece anlaşıldığı üzere ve dış şekliyle tatbik edilmesi görüşü; Selefilik ve zahirilik, Ayetlerde derin anlam ve işaretlerin bulunduğu ve asıl anlamlarının bunlar olduğu görüşü; Batıni-tasavvufi ve hurufi görüşler, Ayetlerin akıl ile yorumlanması, Akılcılar (mutezile), Ayetlerin akıl ve nakil ile birlikte yorumlanması; Hanefiler Ayetlerin nakil ile yorumlanması; Nakilciler, hadis ve sünnetçi (sünni)ler, Nakli reddeden ve sadece Kur'anı kaynak kabul eden Kur'ancılar. Bunlardan hangisi Anadolu tarihinin ve toplumumunun inanclilarinin "kuran'i anlamasi ve uygulamasi?" Burada ilginc olan "Benim her turlu rehberim, Kuran'dir" diyenlerin; aslinda soylendigi gibi Islam dininin en nicelikli toplumu olan sunniler olmadigi. Kur'ancılık (Arapça: قرآنيون Qurʾāniyūn) ya da Kur'an Müslümanlığı sadece Kur'anı İslam'ın ana kaynağı olarak kabul edip diğer İslami kaynakları (Hadis, İcma, Kıyas, vb.) reddeden düşünce sistemi. Kur'ancılar genel manada Kur'anın herhangi bir açıklamaya ihtiyaç olmaksızın anlaşılabileceğini, bunun yanında hadislerin korunmadığını, korunan kitabın ve sözün yalnız Kur'an olduğunu ve sağlam kabul edilen hadislerin dahi şüphe taşıdığını ve şüphe taşıyan hiçbir metnin dini kaynak olamayacağını iddia ederler. Kur'ancılar bu düşüncüleriyle İslam'ın iki ana mezhebi olan Sünnilik ve Şiilik'ten ayrılırlar Turklerin musluman oluslari ve Anadolu'ya gelisleri temelinde tarihi olarak Anadolu topraklarindaki yaygin islam anlayisinin (bugunku araplastirma politikasini hesaba katmadan) en son Osmanli dahil, hangi temeldeki "Kuran'i anla ve uygula"oldugunu ortaya koyabilecek olan var mi? Evet, Kuran'i oku da; nasil ve neye gore anlayacak ve uygulayacaksin? Bu konuda, Muhammed, yukaridaki "anla ve uygula" lardan hangisini temsil ediyor, ya da etmiyorsa; bu konudaki onerisi nedir? Bu tarihte ilk defa ne zaman ve neden degismistir? Yani "kuran'i anlama ve uygulama" farklilik tartismasi ne zaman ve neden baslamistir? Burada "anlama ve uygulama" disinda acikca "Allah Adina ol(olmek) ve oldur (oldurmek)/savasmak" dendiginde bu ayetin ya da surenin cesitli nedenler ile "es gecilmesi" ne zaman ve neden baslamistir?
-
Tevbe Suresi/Ayet 111
Cihad bazı fıkıhçılar tarafından bazı hadislere dayanılarak iki kısma ayrılmıştır; büyük cihad, küçük cihad. Büyük cihad, insanın benliğinde barındırdığı kötülüğe ve dünyevi zevke olan yakınlığına karşı verdiği mücadele olarak tanımlanmıştır. Küçük cihad ise, maddi savaş anlamda dini mücadeledir. İnanca göre cihad, Allah rızası için yapılan bütün ibadet, amel ve çalışmaların tümünü kapsamaktadır. Her iki cihad arasindaki biribirine tamamen zit celiskiyi gorebilen var mi? Hem kotuluge karsi mucadele vereceksin, hem de savasarak, Allah Adina olerek oldurerek v.s. kotuluk yapacaksin. Her konuda oldugu gibi "kulluk/teslimiyet/ v.s." ile "kisinin sanki Allah'inin cizdigi kaderine karsi koyabilecemis kandirmacasi ile, imtihani" celiskisi.
-
Charlie Hebdo
Basliktaki konu ve yasanan olay ile paralel olarak asagidaki linke de bir goz atabilirsiniz. http://www.turkish-media.com/forum/topic/363576-tevbe-suresiayet-111/
-
Tevbe Suresi/Ayet 111
Sure su ayet ile basliyor. 1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere: Yukaridaki ayetin "onemi" su sureler ile destekleniyor. 14- Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve ... onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın. 16. Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacağınızı mı sandınız? Allah'ın, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden başka kimseye sığınmayan ve başkaca sığınacak bir yer aramayanları görmediğini mi? Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. 20- İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler. İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır. 21- Rab'leri, onları kendi katından bir rahmet, bir rıza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardır. 22- Onlar orada ebedi kalırlar. Çünkü en büyük mükâfat Allah katındadır. 23- Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir. 38- Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın." denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az birşeydir. 39- Eğer topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize başka bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah'ın herşeye gücü yeter. 41- Ey müminler! İster hafif techizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz böylesi sizin için daha hayırlıdır. 46- Eğer sizinle beraber cihada çıkmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir takım hazırlıklar yaparlardı. Fakat Allah davranmalarını istemedi de onları yoldan alıkoydu ve "oturun oturanlarla beraber" denildi. 77. Allah'a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptıklarının sonucunu kıyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafıklığa çevirdi. 78. Allah'ın, onların sırlarını da, fısıltılarını da bilip durduğunu ve Allah'ın bütün bilinmeyenleri bildiğini hâlâ öğrenemediler mi? 81- Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik "Bu sıcakta savaşa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke anlayabilselerdi. 83- Eğer Allah, seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de onlar başka bir cihada seninle birlikte çıkmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artık siz hiçbir zaman benimle çıkamayacaksınız. Daha önce oturup kalmaktan hoşlanıyordunuz. Bundan böyle artık geride kalanlarla beraber oturup kalın." 84- Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabirinin başına gidip durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık olarak can verdiler. 86- "Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre indirildiği zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve "Bırak bizi oturanlarla beraber oturalım." dediler. 87- Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoşlandılar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayı onlar anlayışsızdırlar. 88- Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır. Murada erenler de işte onlardır. 89- Allah onlara, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İçlerinde ebedi kalacaklar. İşte o büyük kurtuluş budur. 119- Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve doğrularla beraber olun. 123- Ey iman edenler, önce yakın çevrenizdeki kâfirlerle savaşın ki, sizde bir güç ve kuvvet olduğunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir. Goruldugu gibi, tam bir mafia. Ne ararsan var. Santaj, korkutma, sindirme, vaat, zorlama, v.s. Butun bunlardan sonra hala "islam, bir baris, hosgoru, anlayis, dostluk, iyilik, insanlik, vicdan, guzellik v.s. dinidir" diyebilen var mi? Ayrica yukarida yazanlar ile, terorizmin yaptigi arasinda bir fark gorebilen var mi? Evet kim Kuran'i rehber aliyor? El-kaide, El-nusra, ISID ve de "cihad Adina her turlu insanlikdisi, vicdan disi uygulamalara imza atanlar mi? Yoksa bunlari uygulayamayanlar ve yukaridaki aciklamalara gore, ve de cihad adinasavasanlara gore; kafir/musrik, olanlar mi? Sahi kim "iman eden?" Yukarida cennetin anahtari olarak cihad gosterilmis. Bu cihadi "islam bu degil" diyerek red edenlerin, cennet anahtari nedir?
-
Tevbe Suresi/Ayet 111
Bugunku Paris katliamina (bir karikatur mekani teroristler tarafindan basildi ve en az 12 kisi katledildi, bunlar arasinda 3 meshur Fransiz karikaturist te var.) parallel olarak; Kurandaki; (2-191)öldür,(4-34)döv,(4-89 ve 91)öldür,(5-33)öldür-as-kes,(5-38)kes,(8-12)doğra-parçala,(9-5)öldür,(24-2)sopala-değnekle-kırbaçla,(47-4)boyunlarını vur.. sure ve ayetlerin en belirgini ve ustelik "Allah sozu" olarak belirtilen ve hepsini kapsayani, tevbe suresinin 111. ayetidir. "Allah suphe yok ki, Allah yolunda savasan, olduren ve oldurulen inananlarin canlarini cennete karsilik satin almistir. Bu Allah'in oyle bir sozudur ki, Tevrat'ta, Incil'de ve Kuran'da sabittir. Verdigi sozu Allah'tan daha cok tutan kim vardir? Oyle ise yaptiginiz su alisverise sevinin. Iste en buyuk kurtulus ve saadet budur." Bugun goz gore gore tum Turkiye halklari ile hala "islam baris dinidir" diyerek alay edilmesidir. Bugun Y.N.Ozturk ve I.Eliacik bu ayeti bile bile nasil boyle bir yalani soyler? Neden Turkiye toplumu icinde bir kisi cikipta "siz toplumu kandiriyorsunuz" diyemez? Iste asil ulke ve toplumunun cikmazi budur. Bile bile cikar icin yalan soylemek ve dolayisi ile o kendilerine rehber aldiklari kurana ters dusmek. Ayrica yukaridaki ayette digger iki ibrahimi dine de "kendilerini savunma Adina" soz dusmektedir. Soruyorum, inanirlara; Kuran'da yazan gercekleri aciklayamayan ve kendine "din bilgini/alimi/ilahiyatci" v.s. diyen bu kisilere nasil guveneceksiniz? Sizce neden bu kisiler, Kuran'da yazdigini bildikleri halde; toplumu kandirmaya calisirlar? Ya da en azindan kendilerini kandirmalarinin ve de, ustelik "Allah'in sozu" oldugunu iddia eden bu acik ayeti red ederek kendileri Allah'in sozu ne karsi gelirler ya da bu ayeti gormemezlikten gelirler ? Sizce Kuran'da acik acik yazdigi halde, hala toplumun goz gore gore kandirilmaya calisilmasinin nedeni nedir? Toplumu "koyun olarak gormek mi?" Yoksa Islam'in bir siddet dini oldugunu aciklamanin, kendi cikarlarina ters dusmesi mi? Koskoca bir ulke toplumu hangi mantik ve cesaret ile kandirilmaya calisilir? Islamin en azindan "baris dini 'olma' yaninda ayni zamanda bir siddet dinidir." gercegini Kabul etmek, ustelik Allah'in sozu olan bir ayet eli ile; bu kadar mi zor? Unutulmamalidir ki, kimse kimseyi kandiramaz; ancak kendi kendini kandirir. En azindan islam dininde etik varsa, bu etigin temeli durustluk ve yazilanlari inkar etmemek ya da gormemezlikten gelmek olmamalidir. Kisaca bugun ulke toplumunda din kullanilarak, yolsuzluklar, rusvet, hak yeme v.s. mesru ve makul kilinma cabalari harcaniyorsa; b unun tek sorumlusu kuran ve icinde yazanlardir. Bugun islam cografyasindaki her turlu insanlikdisi vicdan disi etik disi bir uygulama katliam terror subyancilik cok evlilik v.s. yani cag disi ne varsa, bunun tek sorumlusu kuran'dir. Eger islam ve muslumanlik "kurana harfiyen uymak, kalb ile iman etmek, dil ile ikrar etmek" ise; ve de muminlik muslumanlik cennete gitme hayali v.s. de bu ise; bunun aksi ne islam, ne muslumanlik, ne muminlik ne de iman ya da inanctir. Sadece Y.N.Ozturk ya da I.Eliacik gibi kendini kandirmak, ayetleri carpitmak, Allah'in sozune karsi gelmek ve o cehenneme gideceklerine inandiklarindan daha cok cehennemi hak etmektir. Her inanir sapkasini one koyup dusunsun. Rehberi kuran mi, yoksa yasamlarinin insanligi etigi vicdani mi? En azindan "islam dinin sadece inandiklari gibi bir baris dini olmadigini algilayabilmeleri ve de siddet yonunu ya kurana uyarak uygulamalarini ya da insanlik Adina red etmelerini basarabilmeleri bir durustluk ve erdemdir. Eger kuranda yazmazsa, dunya islam eli ile kana bulanmaz; etik ve vicdan "ayaklar altina alinmaz" bugun hala yasanmakta olanlar yasanmazdi. Butun bunlar gozler onunde ve tarih sahnesinde ise, tek sorumlusu kurandir. Iste bunu algilayabilmek ve de kabullenebilmek te etik olarak bir durustluk ve erdemdir.
-
2015 Seçimlerinde Minimum Ortak İttifak Ne Olmalıdır?
Bilindigi gibi, 2015 secimleri; Diktator ve onun otokratik, teokratik ve her turlu etik somurulu insan haklarini evrensel hukuku ve her turlu hak ve ozgurlukleri sadece kendi ideolojik ve politik cikar somurusu olarak kullanan, devleti hukumeti, yargiyi yasama ve yurutmeyi tek elde ele gecirmis ve simdi de gozunu "darbe" masala ile Anayasa Mahkemesini Lav etmeye yonelmis, tek bir otokratik baskanligin temelinde ilerleyen, yoneten yonlendfiren ve her turlu polis gucu eli ile de kendi cikarina her turlu karsi gelen uzerinde korku felsefesi ve siddet uygulayan kendisine ve politikasina soylemlerine karsi gelen herkesin "makul supheli" ilan edildigi, batida "terrorist devlet" damgasi yemis, her turlu halk ve kesimi polis zorbaligi ile karsisina aldigi, her turlu milli ve dini terorun yurdun her yerinde kol gezdigi bir surec yasiyoruz. Kisaca ortadogu batakliginda debelemeyen, ordaki terror duzeyine gunde onlarca olu vermeyen ana olarak cumhuriyetin, demokrasinin, laikligin ve T.C. ile elde edilmis tum hak ve ozgurluklerin kaybedilmesini istemeyen. politik cikar somurusu eli ile; etigin ahlakin insanlik Adina tamamen bir ortadogu ve ortacag coplugune donusmeden v.s.; Kisaca 1950'lerden bu yana, Afganistan'in, Cezayir'in, Misir'in, Iran'in, Irak'in, Libya'nin bugun yasadigi makus tarihi henuz yasamadan; bu gidisata secimlerde nicelik olarak "dur" diyebilecek bir orani turkiye halklari ve kesimleri olarak hangi minimum ortak ittifakta sagliyabiliriz. Turkiye'nin gelecegi Adina tum halklarin ve kesimlerin iktidara gelebilme Adina ortak ittifaki ne olmalidir?