Zıplanacak içerik

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Hayir, oyle bir irade yok. Olsa gozlem verir. Cunku sartlar onun o sekilde olmasini oyle getiriyor. Neden yagmur yagiyor? Bilmiyorlar zaten. Son alinti zaten bilimsel bir aciklama degil.
  2. Kasit senin inancinda. Sonucta o atomlarda ayni milli piyangoyu kazanan gibi, mantiksal olabilirlik olanagini veriyor ve gozleme tasiyor. Ben gozlemciyim. Ben mantiksal olabilirlik olanagi olmus olani gozlemlerim ve olmuslugunu bilimsel olarak bilmeye yonelirim, senin gibi bir olduran aramam. Bak ben "sperm secilimi " ile ilgili bir baslik actim. Senin Allah'in milyonlarca sperm icinden zigotlayani nasil ve neye gore seciyor? Iste sen bu soruyu sadece "Allah'im bilir" ile yanitlarsin. Cunku gerisi aklini zorlar. Neye gore bilir desem, "Allah'inin yaptigina akil/sir ermez" dersin, yani durmadan kacarsin ve yarattigin Allah'ina her seyi mal edersin. Ama bilim bilimsel olarak sorgular, inceler, irdeler v.s. ve buldugu bilgi ve bulgulari olgulari ortaya koyar. Bu da senin aklini sabit ve inancli kilarken, bilim aklini isletir ve bilmeye yonelir. Fark budur.
  3. Hayir ortada gozlem veren bir olgu var, bilim de bilimsel olarak bunu ortaya koyuyor. Sen ise olani illa bir oldurana bahsediyorsun, fark bu. Ustelik sen bunu inanc ve sabit fikir ile yaparken; bilim bu olmus olgunun nasil olustugunu sorguluyor ve bunu bilmeye calisiyor ve de bildikce belirtiyor. Yani bilim olandan yola cikarken, inanc olani olduranina teslim ediyor.
  4. Gozlemsel sonucu kimyevi hareket ve degisimdir. Yani surec. Olabilir. Bir kisinin milli piyangoyu kazanma orani nedir, ama kazaniyor. Iste burada sen bu orana takilirsin, ben ise gozlem veren kazanci degerlendirir ve sorgularim. Bilimde alinan gozlem, mantiksal olabilirlik olasiliginin olmus olmasidir. Bu olmanin nasil meydana geldigi de bilimsel sorgulama ve bilinenin belirtilmesidir. Sen mantiksal olabilirlik olasaliginin olmus olanina "illa bunu olduran var"inanci ile yanasiyorsun. Cunku sana gore o olamaz. Ama olmus ve gozlem veriyor, eee!?
  5. Sen neyi sorguluyorsun?, de bakiym. Herseyi Allah'in oldurduguna gore senin sorgulama hakkin ve ozgurlugun kasliyor mu? Eger, "var" diyorsan; Allah'ini sorguluyor, olursun.
  6. Bir seyin kendi ic dinamigi olmassi, onun beyni oldugu anlaminas gelmez. Bitkide beyin yoktur.
  7. Bunun evrim ile bir ilgisi yok. Gozlem ile bir bilgisi var. Cunku gozlemi veren de, gozlemi alanda aklini inanc ve ideoloji ile sinirlamadi ise, serbesttir.
  8. Vallahi gulucuk koymak yerine "guldurdun beni" diyeyim. Sorgulamak sorguladigin her turlu inanctan arinmaktir. Kullar ve teslim olanlar sorgulamaz. Kayitsiz/sartsiz; sorgusuz/sualsiz itaat ederler, boyun egerler.
  9. Neyse sen devam et. Herkes bilmek ile inanmak farkini kendi degerlendirir. Zaten bilimin bu durustlugu samimiyeti olmazsa, din kisiulerine ekmek de cikmaz.
  10. Ayni duygu somurusunu ve durustluk su istismarini bu baslikta da yapiyorsun. Cunku senin ne bilimden ne de bilimselligin ne oldugundan bir haberin yok.
  11. Kusura bakma ama senin butun yaptigin bilim kisilerinin durustlugu samimi ve ictenliginden kendi dini hurafelerine pay cikarman. Tarih bunun ornekleri ile doludur. Yalniz burada bilim kisisi olmanin temelini zaten durustluk ve samimiyet olusturur. Ne yazikki bu durustluk ve samimiyet din tarafinda hic yoktur. Cunku onlar akillarinca acik arar ve bilimin bilimsel durustlugunu ayni senin su an yaptigin gibi su istismar eder ve duygu somurusune tasirlar.
  12. Sorgulamak ne demektir?
  13. Dogal dusunce de dogru ile gercek farki pek algilanmaz. Bunun nedeni, dogal dusuncenin; pozitif iceriginin olmasidir. Yani, hersey;ispat, kararlilik ve kesinlik uzerine kurulmustur. Bu temelde de, dogal dusunce de mutlak bir gercegin aranmasinin cikmazi hem bilimde, hem de felsefe de cok ca yasanmistir ve yasanmaktadir. Gercegin ne oldugunun ve dogrudan farkinin algilanmasi, bir yerde ve ancak dogal dusuncenin, evrensel yapilanisi, isleyisi ve islevini icinde yer almadan ortaya koyabilmekte yatar. Gercegin bir sorunu da; real ile truth arasindaki farki gorememektir. Sonucta; real nesnel gercekligi, Truth ta oznel gercekligi verir. Ama; konusma dilinin noktalama ve teke indirgeme yapisindan dolayi; truth ile real yanyana konamaz ve ya biri, ya da oteki sorunsalini ortaya atar. Bilimsel gerceklikte bile, truth ve real aslinda icicedir. Yani; bilimsel bir teorinin soyutlugu truth'un gercegini,bilimsel bir o teoriyi pratikte kanitlayan da somutlugun, real'in gercekligini verir. Butun bunlar, dogal dusuncenin diyalektik ve aristotarian mantiklari icin gecerlidir. Evrensel-insan dusuncesinde ise; epistemolojik gerceklik soz konusudur. Bu gerceklik, evrensel/insansal/kavramsal bir gercekliktir. Buradaki gerceklik, ister truth olsun, ister real olsun; pek fark etmemektedir. Tek farki biridsinin nesnel, digerinin oznel oldugu farkidir. Daha once de belirtildigi gibi; kisinin mustakil var olan varlik olarak, iradesinden bagimsiz bir olgudur gerceklik. Ornek verelim. Bir kisinin mustakil bir varlik olarak; kendi icin uygun gordugu kisilik ve kimligini olusturan degerleri/verileri/tabulari; o kisi adina, onun; ideolojik/inancsal dogrularidir. Bu dogrular, adindan tutunda, kisiyi kisi yapan her turlu, soyut/somut degerdir. Iste bir kisinin kendi adina olan dogrusu; baska bir kisi icin epistemolojik gercektir. Bu su demektir. Kisinin Adinin, Ali olmasi; onun bir dogru degeridir. Bu deger, baska bir kisi acisindan yoruma acik bir konu degildir ve bunu dogrulamasi gerekmez. Dolayisiyle, yanlislama olanagida yoktur. Iste, epistemolojik gerceklik olarak; bir verinin, eger dogrulanmasi gerekmiyorsa ve yanlislamak ta soz konusu degilse, o bir gercektir. Yalniz, en onemli konu; gerceklerin degisebilecegi ve degistirilebilecegidir. Kisi isterse, mahkemeye bas vurarak, adini degistirebilir. Kisi, dusuncesine ve yasamina paralel olarak; miliyetini, ulkesini, dinini, ananesini v.s. kisaca kendine dogumdan itibaren verilen her turlu verisini degistirebilir. Cunku, bu onun bir gercegidir. Baskasinin degistirmesi mumkun degildir, yalniz; dusunsel olarak kisinin dusuncesinin degismesine yardimci olabilir. Iste epistemolojik gerceklik, bu baglamda; kisinin kendi adina kabullendigi degerleri dogrulamaz, yanlislayamaz, sadece bir gercek olarak algilar. Sonucta, kisinin bu veri olan gercekleri, bir ayrimcilik olmasi vasfiyla, dogal dusuncenin bu sorunsali, evrensel-insan dusuncesi adina ortaya konur ve dusunsel olarak, kisinin bu ayrimci degerini degistirmesine yardimci olur. Oyuzden, dogal dusuncenin dogrulari sadece, dogrulayan acisindan dogrudur, yanlislayacak olan da;sadece dogrulayanin kendisidir. Tabi, bu dogru; sabitlenmemis, sahiplenilmemis ve degismez kilinmamissa. Yani, DOGRULUGUNA TESLIM OLUNMAMISSA. Epistemolojik gerceklik ise; bu dogrularin, gercekliginin bilincinde oldugundan; ne onlari ispatlama, ne de yanlislama yoluna gitmez. Sadece dusunce olarak; degisebilecegini ve neden degismesi gerektigini ortaya koyar. Cunku, GERCEKLER DEGISKENDIR. Hem kendi kendine, hem de insanoglu eliyle degistirilebilir. Gerceklerin, kisilerin verile olarak degisimi ise; tamamen; bilgi, bilinc, sorgulama, ve degistirmeye acik olmasiyla mumkundur. Kimse, kimsenin gerceklerini degistiremez. Sadece degisiminin gerekliligini gosterebilir. Herkes kendi dogrusunu, yine kendisi yalanlayabilir. Baskasi, hem dogrulayamaz, hem de yalanlayamaz. Iste, bilhassa soyut ideolojik/inancsal dogrusallarin dogruyu savunan eliyle, yanlislanabilmesi ve baskasinin da bu gercegin degisimini gerektiren dusunceyi ortaya koyabilmesi ve bu dusuncenin degisimi, ya da yanlislamayi yapacak kisi tarafindan algilanabilmesiyle mumkundur.
  14. Onemli olan Darwin'in neye inanip inanmadigi degil; ortaya koyduklari ve bugun bunun geldigi duzeydir.
  15. Bak aradaki mantik farki su. Sen gunesin insanoglu icin ayarlandigini ve bunun da bir ayarlayani oldugunu dusunmektesin, halbuki bilim gunesin boyle bir islevi olmadigini dolayisiyle bir "ayar/ayarlayan" soz konusu olmadigini, insanoglunun gunesi gozlemleyerek onun hakkinda kendine bilgi turettigini soyler. Bu iki mantik inanc ile bilmek farkidir. Eger hic bir seyin hic bir sekilde bir ayari ve ayarlayani olmadigi algilasan, zaten sorun kalmaz.
  16. Benim yapmama gerek yok. Senin koydugun ayetlerin bilimsel olmadigi ortada. Yoksa senin ile bir antiteist gibi ayetleri mi tartismami istiyorsun? Islam benim icin ozel bir dindir. Ben dini felsefe olarak dinin olumsuzlugunu genelde ortaya koyarim. Evet cunku ben sorgulayan bir beyne sahibim, inanan ya da sabitleyen degil. Sorgulama temelim de insanogludur ve onun zihinsel insanligina yoneliktir. O yuzden de bil kokenlidir.
  17. Ben bir seyi asilamam. Onlasr birey olarak kendileri okur ve ogrenirler. Neyin ne oldugunun da bilinc ve farkindadirlar. Cunku birey bilincine sahiptirler. O yuzden de insanoglu ustu bir guc zaten aramazlar. Ayrica ktitik analitik ve yapilandirmaci zihniyetle ve sorgulama ile yetistiler.
  18. Birin, turumuz adina ifadesi, bireydir. Bir bireyin yasam ve iliskisinde bir uclem vardir. Bu uclem, birin kendisi, birin turu ve bir ve turunun ortaya koyduklaridir. Birin kendi adina dusunce ve davranisi: BIREYSEL Birin turu adina dusunce ve davranisi: INSANSAL Birin kendisinin ve turunun ortaya attiklari adina dusunce ve davranisi:KAVRAMSAL Demekki, bir ne hakkinda dusunup, davranirsa; bu bir uclemdir. Birin, "ben" olarak dusunup davranmasi, "benim dusunce ve davranisim" demesi, bu uclemi icerir. Biri cogullastirir ve birler olarak algilarsak; Iste BIRIN YASAM VE ILISKISI BU UCLEMDIR. Birlerin BIREYSEL dusunce ve davranislari, sadece o biri ilgilendirir ve her bir BIREYSEL duzeyde aralarinda olan her farkli dusunce ve davranisi saygi ile karsilamalidirlar. Buna birin, adi, milliyeti, cinsiyeti, tum etiksel (dini, ahlaki, geleneksel, tarihsel olarak kendisiyle ozdeslestirdigi, kisilik ve kimligini olusturan degerler v.s.) degerleri, tum Dusunce sistemi (metafiziksel olarak kendisine inancsal dogruladigi ideolojisi), BIREYSEL yasam ve iliski tarzi, hoslandiklari, kisaca kendi adina sectigi ve yasadigi yasam ve iliskisi. Iste basta her bir, biribiriyle olan iliskisinde BIREYSEL her turlu onun kisilik ve kimligini olusturan ve kendi icin sectigi ve uyguladigi yasami; tum farklariyla birlikte algilamali, saygi duymali, mudahele etmemeli, karismamalidir. Yani, her bir kendi BIREYSEL YASAM SECIMINI, baska bire mal etmemeli, kendi bireysel yasam bicimini, nasil yasamak istiyorsa, baskalarinin da kendinden farkli yasam bicimini saygi ile karsilamalidir ve mudahele etmemelidir. Iste birlerin, olusturdugu bireylerin BIREY TOPLUMU BUDUR. Birin Turu adina olan dusunce ve davranisina gelince, bu rada her bir kendi birinin sectigini ortaya koymaya hakki vardir, yalniz, eger turumuz insan ise; o zaman bu konudaki saygi ve ortaklik, INSANI ONE CIKARMAK olmalidir. Yani hic bir birin turu adina dusunce ve davranisinda, bencillik, cikar, ayrimcilik olmamali ve tum birler, turu adina birligi, beraberligi, butunlugu; tum bireysel yasam bicimi farklariyla, bir ahenk halinde yasamalidir. Yani tartismanin ortak karari, her bir birin bireysel yasam biciminin, insan turu butunlugu, birligi ve beraberligine yakisir, uygun temel ve icerikte olmalidir. Iste birlerin olusturdugu bireylerin bu toplumu INSANSAL TOPLUM dur. Simdi gelelim en onemli konuya; bireyler, bir arada yasarken, hem kendilerini, hem turlerini, hemde algi ile dile getirdigi herseyi, KAVRAMSAL ifade ederler. Iste bu da birlerin, ve de birler tur butunu insanin ortaya koydugu, dili, felsefesi, inanci, tum bilim dallari, teknigi, birlikte yasam kosullari, ustunde yasadigi dunya, algiladigi evren, dogasi, diger canli ve cansiz varliklar ve de bunlarin, ne oldugu, nasil olustugu v.s. temelli ortaya koyumlar. Burada da onemli olan, herseyden once insansal yapi ve isleyisinin birlikteligi ve butunlugunun korunmasi ve bunu bozan her tur, ayrimci, cikarci, bencil, yasami geri plana iten soyutun ve somut sekillenmenin eliminesi, insansalliga yakisir uygun, diger canlilari ve dunyayi, dogayi, evreni, koruyup, kollayacak, teknik ve bilimsel gelisimi saglayacak, dusunceler, oneriler, tartismalar uretebilmek. Simdi, bu yaziyi okuyacak olan her yazar arkadas dusunsun; bir mesaji dile getirmeden once, o mesajin iceriginin ne oldugunu ortaya koyabiliyor mu?, yani dile getirmek istedigi mesaj, BIREYSEL MI?, INSANSAL MI?, yoksa KAVRAMSAL MI? Yani, dile getirecegi mesajinda, sadece kendi ile ilgili dusuncelerimi dile getiriyor?, Turu ile ilgili, onlarin yasam ve iliskilerinin duzeni, sistemi, her turlu etiksel degerleriyle ilgili goruslerini mi dile getiriyor?, yoksa; turunun ortaya koydugu, herhangi bir soyut degeri, ya da somut bir veriyi mi dile getiriyor?, mesela, bilim, inanc, izm, evren, evrim, yaratici, varolus, madde v.s. ile bunlarin ne oldugu, nasil olmasi gerektigi v.s. Iste buradaki sorun, birin mesajinda bu uclemin hangisinin yada hangilerinin dile geldiginin algilanmamasi, hatta dile getiren birin, bunubilincinde olmamasidir. Cunku, birinci tekil sahis veya karsiti 2. tekil sahis dil ve usluplu mesajlarda, hitap edilenin, ne oldugu sorunu vardir. Yani, hem dile getiren, BIREYSEL, TURSEL, KAVRAMSAL farkini verememekte ve algilatamamaktadir, hem de okuyan, dile gelen mesajin BIREYSEL MI, TURSEL MI, KAVRAMSAL MI? oldugunu algilayamamaktadir. Zaten bu uclem hem ortaya konabilip, hem farklariyla algilanabilse, neye saygi gosterilecegi, neyin tartisilacagi, neyin ortaya konacagi, neyin gorus, neyin yorum oldugu, neyin kabul, neyin red oldugu, neyin bilgi, birikim, bilinc v.s. paylasimi oldugu, neyin suclama, satasma, elestiri v.s. oldugu iste o zaman daha net ve acik algilanir. En son bunu bir ornekle belirtelim. Ben diye baslayan bir cumlede, anlatilmak istenen, BIREYSEL MI/TURSEL MI/KAVRAMSAL MIDIR? Yani "benim ahlakim" ornegindeki verilmek istenen mesaj, bireysel mi, tursel mi, kavramsal midir. Iste bu baglamda, benim hem bireysel, hem de evrensel-insan olarak tursel ve kavramsal mesajlarimin farkinin algilanmasi veya ortaya konan mesajda verilmek istenenin bireysel mi, yoksa tursel veya kavramsal mi oldugunun algilanmasi, en azindan o mesaja cevap verirken, neye cevap verildiginin bilincinde ve farkinda olmasini getirir. Eger mesajlarimizdaki, birin bu ucleminin mesaj olarak hangisinin verildigi farkini ortaya koyabilirsek, mesajlar, hem yazari, hem de okuru adina daha bir netlik ve algilama kolayligi kazanir ve belkide boylece, satasmalar, atismalar ve kisilik kimlik degerlerine yoneltilen ithamlar, elestiriler v.s. ortadan kalkar. Cunku tartisma hakkimiz, sadece tursel ve kavramsal konularda vardir, bireysel konuda yoktur, bireysel konudaki bir tartisma, sadece mudaheledir, zorlamadir, iknadir kisaca saygisizliktir. Hak ve ozgurluk ihlalidir.
  19. Birincisi, benim seni ikna etme gibi bir derdim yok. Ikincisi ne demek istedigini algilamak adina soru soruyorum ve yanit alamiyorum. Ucuncusu "hep ayni seyleri soylemeye basladin" derken, neyi kast ediyorsun.
  20. Iyi de Darwin'in kisisel sorunlarindan ideoloji ve inanclarindan, bilime ne? En azindan bunu bilim kisisi olmanin sorumlulugunda acik yureklilik ve samimiyert ile yapmis. Ne var bunda!?
  21. Neymis o "basite indirgenmis dunya gorusu?" Dinin bilim ile hic bir bagi ve ortak noktasi yoktur. Bilim tabiki evrenseldir. Cunku olgu ortaya koyar. Insanoglu yaratilmamistir, dogmustur. Din sadece insanoglunun varliksal bir caresizligidir.
  22. Insanoglunun kim olarak kendi dahil, YANSISINI, ALGILADIGI herseyi, kavram ile ozdeslestirerek, ortaya koymasi ve kendisinin alternatifsiz olarak bir ortaya koyulan, ortaya koyan olmasi ve ortaya koyumun yon ve yontemini, yapilanis ve isleyisini kendisinin duzenlemesi, EPISTEMOLOJIK OLARAK BILIMSELDIR. Bunun anlami sudur. Insanoglu ortaya koyduklari uzerinde, kendi de buna dahil olmak uzere, bulus, deney, gozlem, arastirma, inceleme, sorgulama, nedenselleme v.s. yaparken ve bunu yapan alternatifsiz bir kim olurken, epistemolojik olarak o ana kadar yansisini algilayamadigi, herhangibir bilginin, yansisini aldiginda da, onu bildirerek, belirterek ORTAYA CIKARACAKTIR. Iste bu ortaya koyulan uzerindeki bilimsel calisma ve bu calismadan ORTAYA CIKACAK olanin ORTAYA KONMASI; insanoglu turu ve onun birinin, surekli suregelen bir surecidir. Bunun anlami da, insanoglunun her doneminde ORTAYA KONAN ve ORTAYA CIKARACAK oldugunun birlikteligi ve surekliligidir. Iste bilim ve bilimsllikte, sadece epistemolojik olarak ORTAYA KONAN ve bunun evrensel onayi, gercekliginin degisebilirligi ve de uzerinde yapilacak deney, gozlem, arastirma v.s. ile yanlislanabilirliginin, bakiligidir. Iste bilim ve bilimselligin de bu yuzden, bilinemez yoktur. Ya ortaya konan, ya da ortaya cikarilacak olan vardir. Yeterki, ortaya cikarilacak olan, deney, gozlem, arastirma, sorgulama, irdeleme v.s. ile olsun. Aksi, bu ortaya cikarilacak olanin, insanoglunun sorupta cevap veremedigi bir soruya, sirf kendisini tatmin ve teslim maksadiyla INANCSAL bir ogrenilen ve ogreti olacak bir cevap olmamasidir. Nitekim, bilhassa insanoglunun evrim konusunda ORTAYA CIKARDIKLARI ve ORTAYA KOYDUKLARI temelinde, Akilli tasarim, yaraticinin programlayici, planlayici yonu; buna paralel olarak ve inanc olarak ORTAYA CIKARILMISTIR. Sonucta, bilimin bilimsel olarak ortaya cikarmak icin attigi her adim, ister istemez, epistemoloji ustu bir inancsal dusunceyi de koruklemektedir. Iste, soyut dusunceyi "dusunuyorum", "inaniyorum" ve "biliyorum" olarak farklilastiran da budur. Bilimin evrensel onay almis bildirdiklerini, belirttiklerini, bilirsiniz. Epistemoloji ustu, ya da varlik ve ol temelli bir ogretiye, teoriye, ideolojiye v.s. inanirsiniz. Dile getirirken de, ya dusundugunuzu, ya da inandiginizi dile getirirsiniz. Orneklersek; "Ben yagmur yagacagini dusunuyorum" ile; "Ben yagmur yagacagina inaniyorum" arasindaki fark cok buyuk ve genistir. Ilki, bilimsel aciklamalara, verilere ve bu veriler temelinde ve de kisinin gozlem ve yasam deneyi temelinde bir olasilik ve de kisinin kendi dusuncesinin, yine kendi izahiyla, yani "neden yagmur yagacagini dusunuyorum?" sorusunu aciklayarak dile getirdigi bir cumledir. Ikincisi ise, tamamen bilimsellikten ve kisisellikten yoksun, ilahi bir gucun gucuyle olusacak bir olasaligi, dile getiren cumledir. Iste bu temelde insanoglunun epistemolojik olarak ortada olmayan ve ortaya cikaracaginin bilimsel mi/inancsal mi, bilgi mi/ogreti mi, bilim mi/inanc mi, dusunme temelli mi/inanma temelli mi, gercek mi/dogru mu v.s. oldugunun iyice sorgulanmasi, irdelenmesi gozlemlenmesi v.s. ne olacaginin algilanmasi acisindan, cok onemlidir. Bunun bir onemi de; insanoglunu cikar amacli yoneten ve yonlendiren emperyalist zihniyetin ve bilim ve bilimselligi, dogal, doga, dogallik kisvesi altinda inancla bezemesinin algilanmasidir. Yoksa farkinda olmadan ve bilincine varmadan; inancsal bir bilimselligin, ya da bilimsel bir inancsalligin "oyununa gelebiliriz." Bu da bizi, dusunce uretimine degil; inanc uretimine yonlendirir. Cunku, bilim ve bilimsellik; ortaya cikarilacaklarin, ne olacagi temelinde, her zaman inanc ile bezenmeye musaittir. Bunu, evrim ile ilgili, evren ile ilgili, henuz evrensel onayi olmayan, spekulatif icerikli teoriler de ve aciklamalarda gormekteyiz.
  23. Eeeee, ne olmus!
  24. Son cumlen inanmak isteyenler icin gecerlidir. Cunku bu bakis acisi, insanoglu yeti ozelliklerini baska bir guce yuklemektir. Bu guc somut (evren, dunya, doga, madde ve her turlu nesne v.s.) ya da soyut (her turlu tanri, yaratici, akilli tasarimci) olmus fark etmiyor. Sonucta insanoglu fenomeninin bilisselsizligini ve kendi disina teslimiyetini iceriyor. Bu da ya dogallik ya da dunya otelik kisvesi altinda oluyor.
  25. Burada gozlemin dile gelisi vardir, o kadar.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.