evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Magdurluk Psikolojisi
Genelde magduru bilincli ya da bilincalti oynayanlar; oynadiklari konu ve kavramda cozum yollari tikanmis beyinlerdir. Bu beyinlerin en basta kendilik bilisselligi yoktur. Yani kendi yaptiklarini, dediklerini v.s. algilayamazlar. Tum yaptiklari da, yakinma, sikayet etme, aglama v.s. temelli kitlenin duygusuna yonelik kendini "acindirma" ve bu temelde "ben ne yapti isem yine de magdurluktan kurtulamadim" soyleminin bilincalti yansimasidir. Bunun en guzel ornegini gecenlerde Basbakan eliyle yasadik. Sen her turlu hileyi uckagidi, yalani dolani uslubuna uydurarak ve duzenleyerek uygulayacaksin ve sanki bunlari sen yapmamissin gibi magduru oynayacaksin. Ne o efendim, Turkiye'de orduyu yonetecek deniz kuvvetlerini ve hatta araclarini yonetecek TSK mensuplari kalmamis. Cunku hepsi icerdeymis, hele hele genel kurmay baskani bile icerdeymis. Bunun bir an once cozulmesi gerekirmis v.s. Sormazlar mi "butun bunlari bunca zaman neden soylemedin" diye. Ya da "neden simdi soyluyorsuin" diye. Yani neden yargiya su mesaji ve simdi veriyorsun. "Bu is artik uzadi. Bir an evvel bitmeli ve askerler 'serbest kalmali' Bunun neden soylendigini ve bugun neden soylendigini ve neden yargiya boyle bir mesaj verildigini algilamak adina gunumuze bakalim. Su an ulke ne yapiyor, NATO isgalinde patriotlari yerlestiriyor, neden; muhtemel gelecek bir Suriye saldirisina karsi misilleme yapmak icin. Aslinda bu da bir bahane, cunku bu misilleme icin de bahane hazir. Orda patlayan bir bomba Turkiye sinirlari icine dusuyor ve yaralanmalar meydana geliyor. Yani bir yerde Suriye'ye karsi fiziki savas acmak bir gelecek emre bakiyor. Hani su "biz Ortadogu ve K.Afrika esbaskanlarindan bir tanesiyiz. Bize de bir gorev verildi, bu gorevi yerine getiriyoruz biz" soylemi varya; once inkar edilen, soyleyenlerin her turlu kasimpasa agzi ile hakarete ugrayacagi ve yine her zaman oldugu gibi, ayni agizdan tasdiklenecegi. Iste bu temelde eger "suriye'ye saldiri baslasin" icerikli bir emir karsisinda bilhassa denizden bu saldirinin gerceklesmesi basglaminda; ulkenin elinde komutan kalmadi. Ustelik bu son istifa ile de gun yuzune cikti. Bu isin bir yonu. Gelelim diger yonune. Bir yerde zorla emekli edilen gelen terfileri yerine gelmeyen icerdeki ust ve alt rutbeli TSK uyeleri diyelim yarginin bu mesaji almasi ile sucsuz bulundu ve birakildi. Peki ne olacak, bu askerler eski gorevlerine mi donecek. Diyelim oyle oldu. Ugruna iceride yattiklari davaya "ihanet ederek" Suriye saldirisinda gorev mi yuklenecekler? Ya da basbakan bunun boyle olmadigini bilmeyecek kadar mi "saf" Gerci magdur ama, pek "saf degil" aksine "anasinin gozu" O zaman bunca tantana neden, neden hala magdur oynaniyor? Ya da bu kendi yaptiginin magdurunu oynamak, toplumda bir oynayan yararina cikar saglayacak mi? Sahi eger emir gelir ve Turkiye Suriye'ye saldirirsa, gereken komutanlar nereden tayin edilecek? Iste bu ve buna benzer sorularin uzerinde simdiden dusunmek gerekiyor, ne dersiniz?
-
Vicdan Uzerine
Bakiyorum benim samimice soylediklerimi de artik kendi inandigin dogru cikarinca ve Allah'ini da bu yonde konusturarak kullanmaya basladin. Haydi hayirlisi. Neyse yanit olarak verilecek bilimsel ve bilissel bir icerik yok. Senin yaptigin bilimsel olmayani kendine bilimsel inandirip kendini avutman. Eee benim de senin elinden boyle bir hakkini almaya hakkim yok.
-
Vicdan Uzerine
Bilimsel olmamasi onun bilgi olmadigi anlamina gelmez. Senin "yalan" olarak niteledigin bilgi. Bence buradaki senin "inadinin" aynisi onlarda da var. Sen nasil bilimsel bilgi disinda bir sey kabul etmiyoirsan, onlarda inancsal bilgi disinda bir sey kabul etmiyor. Boylece iki taraf ancak biribirini otekilestiriyor. Bu da bilgi vedusunce paylasimi yerine karsilikli "benim bilgim seninkimnden dogru" egosal ve duygusalligina donusuyor. Iste o yuzden kutuplar aralarinda bilgi ve dusunce paylasamaz. Sadece biri digerini otekilestirir. Ornek mi Teizm-antiteizm milliyetcilik-enternasyonelcilik materyalizm-idealizm tanri-madde Ustelik beynin akli bu iklem ile sinirli kaldigindan hem bunun disina cikamazlar, hem de cikabilenleri algilayamadiklarindan, kendi dogrularina da uymayinca karsitlari ile etiketlerler. Bu sorunu bu sitede de s1kca basliklarda gozlemliyoruz.
-
Vicdan Uzerine
Tesekkurler, eger bilgi ve dusunceye bilincli ve farkinda olarak deger veren bir beyine sahip ise; kitleye yonelik bilgi ve dusuncelerini paylasmaktan ve paylasirken de yeni seyler ogrenmekten kendini alamayacaktir. Bizde boylece sitemize yeni bir dusunce ve bilgi paylasan bir beyine kavusmus oluruz. Sonucta dile gelen bir konu kavram v.s. ancak yanit alabilirse ilerler. Yoksa yazildigi ile kalir. Taki yazanin onu bilgi ve dusunce olarak tekrar guncellemesine kadar. Ayrica ben pek alintilar ile yazismayi da sevmem. O yuzden de pek yanit gerektiren alinti da yapmam. Sebebi de alintiya gelen bir yanita olmayan alinti sahibinin yanit veremeyecek olmasi ve alintiyi yapan yazarin da alinti sahibinin vermek istedigi yerine kendi vermek istedigini alintiya eklemesi olacaktir. Iste herhalukarda alinti sahibinden olmadikca onun yaniti da olmayacaktir. Tekrar tesekkurler.
-
Vicdan Uzerine
Rica ederim. Asil basliga yeni bir acilim getirdigi icin ben kendisine ve bunu ileten sahsina tesekkur ederim. Yalniz yazisindan algiladigim kadar, yazisi varlik temeli uzerine. O yuzden yazilanlari varlik degilde, bilgi temelinde nasil algilayacagini ve degerlendirecegini bilemiyorum. Umarim onun ile de varlik bilgi ikileminde elma ile armutu toplamaya calismayiz. Cunku buradaki ana sorun bu. Bence en uygunu arkadasinin siteye uye olup erisimsaglamasi ve katkida bulunmasi olacak. Boylece sen de "arada kalmak" tan kurtulursun. Kendisine basliklarimdan ve degindigim konu kavramlardan bahsedersen, eminim siteye ayiracak vakti ayarlayacaktir.
-
Vicdan Uzerine
Eh ne yapalim sen oyle diyorsan, senin icin oyledir.
-
Vicdan Uzerine
Evet gayet guzel bir acilim. Baslik ile tek ilintisi, vicdanin da oze ait olmasi. Birincisi var olmak konusu sadece metafizigin ontoloji, teoloji, fizik otesi temelli varliksal konusudur. Benim yanitlarim ise var, ol ve inan kokenine degil; epistemolojinin bil kokenine dayanir. O yuzden de bilimsel ve bilisselligin felsefi dali olan epistemoloji ile bu alintiya yanit verecegim. Cunku metafizik icerikli hic bir yanit bilimsel ve bilissel olmayacak; ideolojik inancsal ve bir dogrulama gerceklestirmesi olacaktir. Oz konusu kendi basina bir kavram ve konudur. Aslinda bazi basliklarda ben bu kavrama degindim, yalniz tek basina deginmemistim. En basta insanoglu dahil gozlem ve yansi veren hic bir fenomenin, maddenin, evrenin, dunyanin, doganin, evrenin v.s. kisaca nesnenin KENDINDEN bir ozu yoktur. Kendi dahilher bir fenomene ozu ve ne oldugu insanoglu algisi kavrami bilgisi ile verilir ve epistemolojik olarak insanoglu turu bu konuda alternatifsizdir. Iste buradaki ana sorun ozun bilimsel ve bilisselligidir. Ben bir birey olarak bilisselligi insanoglunun numenal yeti temelinde yani zihinsel ve davranissal duzen/sistem kurma kurumsallasma ve yasam ve de iliskide insanlasmasi olarak algilar ve bu temelde insanoglunun ozu sorununu dile getiririm. Ozun bilimselligine gelince, birincisi gozlem ve buna dayali bir olgu gerekir. O zaman buradan hangi ozun ve anlam ve icerigi ne neden ve nasil o olan ozun ortaya koyanca gozlemi gerekir. Once boyle bir gozlem veren bir oz varsa, yazi sahibi bunu ortaya koymasi gerekir. Evet inanc ve iman farklidir. Inanc inanilanin dogrulanarak gerceklesmesi temelinde iken; iman bu inanca sorgusuz/sualsiz kayitsiz/sartsiz baglilik ve bagli olanin kurdugu bag ve bu bagin kurulasn baga teslimiyetidir. Bu core yani kokten olarak bilincaltinda olup alisilagelmis bir dusunce ve davranistir. Aklin etik, metafizik siniridir. Bu sinirin asilmasi ancak bilincli bir sorgulama ile mumkundur. Ayrica buradaki inanc ve iman sadece dini ve teolojik yonde de degildir. Her turlu ideoloji izm de de inancsal bir iman mevcuttur. Bilhassa akilciligin indirgemeci ve determinizminin mutlaklastirmasi temelinde. Evet inancin bir seyi akli ile gerceklestirmesi onun dogrulamasina baglidir. Bu da genelde ya bir direkt ya da indirekt bir fenomendir. Evet bilginin sifat olarak niteligi ve algisi inancsaldir. Inanc ta bilgiye verilen bir anlam ve iceriktir. Buradaki "abes ile isdigallik" ya dogrulayanin yanlislanmaya calisilmasi ya da dogrular arasi ikna olma/etme tartismasidir. Genelde bilgi ve dusunce icermez. Sadece taraflar kendi dogrularini kendilerince karsi tarafi yanlisliyarak biribir lerine kabul ettirmeye calisirlar. Abesle istigal olmayan ise bu dogrular arasi ikna tartismasinin bilimsel ve bilissel olmadigini ortaya koymaktir. Umarim, alinti sahibi bu mesajima yanit verebilir. Boylece ozun v.s. algilanmasi daha bir aciga kavusur. Cunku oz insanoglundan dolayi teleolojik bir anlam ve icerik icerir. Bu da zaten fenomende yoktur.
-
Vicdan Uzerine
Bak bu da farkli bir konu. Bu bir ozdeslestirmenin bilimselligi ve bilisselligi olup olmadigi sorunu. Cunku garip olan her bir inancin ve ideolojinin sahibince kendine dogrulayarak gerceklestirdigidir. Iste burada gozlem verip vermemesi soz konusudur. Bir de bu gozlemin bilimselligi. Istersen bu konuda bir ornek ver. Onun uzerine gidelim.
-
Vicdan Uzerine
Kusura bakma, ama yapamam. Cunku benim yaptigim zaten bilimsel ve bilissel bilgiyi ortaya koymak ve bu sifatta olmayaninin siorununu dile getirmek. Cunku bir seyi inkar etmek baskadir, sifatinin anlam ve icerigini degistirmek baskadir. Iste benim indirgemeci ve determinist ve de akilci olmayan bakis acim, bir seyi inkar yerine, onun insan ve insanlik adina sorununu ortaya koyar. Yani bilimsel, bilissel, insansal ve evrensel olmadigini. O yuzden BILGIYI NITELEMEK/SIFATLAMAK YERINE YALANLAMAK INKAR ETMEK, AYNI SEY DEGILDIR.
-
Vicdan Uzerine
Iste bir onceki mesajimin teyidi.
-
Vicdan Uzerine
Benim istememem neyi degistirirki, insanoglu tarihinden beri bunu biribirine ogretiyor/ogreniyor zaten. Onemli olan bilginin olgusal gecerliligi ve gozlem vermesi.
-
Vicdan Uzerine
Onemli degil cunku sen okumayacaksin, karsi cikacaksin ve mutlaka Allah'iun ile karsilik vereceksin. O yuzden senin ile bu siniri asmamiz zor.
-
Vicdan Uzerine
Aynen benim mantigim akilci degil; gozlemseldir. O yuzden de indirgemeci ve deterministt degildir. Fizik otesi olmasi onun da bilgi olmadigi anlamina gelmez. Ogrenmeye/ogretmeye ait her sey bir bilgidir. Iste sorun da burda. Insanoglunun ozneye ait her turlu soyuta ait belirttikleri de ogrenmeye/ogretmeye aciktir ve bilgidir. Cunku insanoglu neyi ogreniyor/ogretiyorsa bu bilgidir. Cunku baska bir adi yoktur. Diger butun verilenler bilgiyi niteleyen sifatlardir. Bak kendin demissin "IDEALIST BILGILER" yani bilgi oldugunu kabul ediyorsun. Sadece bilginin sifati farkli. Iste o yuzden bilginin sadece sifati ve niteligi farklilasir. Bunu da ben kac kere cesit ve sifat olarak acikladim.
-
Vicdan Uzerine
Burada aslinda senin ne dedigini bilmedigin ortaya cikiyor. Ben ne dedigimin farkinda ve bilincindeyim. Eger algilanamiyorsa da, algilanamayan yewr soruldugunda soruya gore de aciklayabilirim.
-
Vicdan Uzerine
Benim kullandigim gozleme dayanan yapilandirci epistemolojinin qua felsefi dile getirimidir. Ben sana iki tane cumle verecegim, onlar uzerinden gidelim. "Nesne de, fenomende bilgi yoktur. Bilgi insanoglunun kendisi dahil fenomen ve nesneye insanoglu tarafindan verilir" Ikinci cumle "Nesnel insanoglunun bilgisini nitelendirdigi bir sifattir. Insanoglunun kendisi sadece nesnel degil oznel ve kavramsal sifat tasir. Bilgiyi de ortaya koyan insanoglu olduguna gore, her bilgi insanoglunun nesnel, oznel ve kavramsal sifatini icerir. Iste bu temelde salt ve indirgemeci olarak deterministik ne bir nesnel ne bir oznel ne de bir kavramsal bilgi vardir. Bir bilgi bu ucunu de icerir" Iste buradan bilginin "yalanligi/yanlisligi" da sadece bu indirgemeci ve determinist aklin bir yorumudur. Bilimsel ve bilissel icerigi yoktur. Yani birinin "yalan/yanlis" diye niteledigini, baskasi "inanc/ideoloji" diye niteler. Iste bu tip bilgiler sosyal bilgilerdir. Bilginin sifatinin "o/bu/su" olmasi uzerine sifat verilenin bilgi olmadigi anlamina gelmez.
-
Vicdan Uzerine
Bende sana indirgemeci determinist temeldeki tekleme, mutlaklama ve ilkleme aliskanliginin insanoglunun en buyuk sorunu oldugunu tartismadan baska bir seye yaramadigini ve de bilimsellik ya da bilissellik ile hic bir ilgisi olmadigini soylerim. Bilgi bilineni bildirmek ve belirtmektir. O zaman soylemeyelim. Cunku ben her zaman determinist indirgemeci aklin dile getirdikleri ile mucadele etmisimdir. Cunku beynin ufkunu sinirlar ve sabitlik sahiplik icerir. Kisaca bilincaltina yerkesmis bir inancsal ideolojik alisilagelmisliktir.
-
Vicdan Uzerine
Indirgemeci ve determinist olarak akilciligin ilk tek mutlak v.s. takintisi aklin ufku olarak devam ettigi surece. Maalesef bir adim ilerleyeemeyiz. Bilgi nesneye ait degildir. Bilgi insanogluna aittir. Insanoglunun kendisi sirf nesne degildir. Ustelik bilgisini sadece nesneye degil ozneye de dogrultur.
-
"Laiklik" yerine "Siyasi tarafsızlık" geliyor
Kusura bakma ama, Ataturk yanlisi olan bir beyin, kendi aklinin dogrusuna uymayanlari "Ataturk karsiti" olarak degerlendirir. Halbuki onemli olan Ataturk'un ne yaptigini "yanli/karsit" olarak degil; ulke ve toplum adina cagdaslik adina ve gelindigi nokta adina ve olanlari oldugu gibi ortaya koyma adina yapmaktir. Ben ne yanliyim, ne de karsiyim. Bu konuda zaten basligim var. Yani Ataturk temelinde karsit degerlendirme olarak. O yuzden ya ufkunuzu genisletin, ya da aklinizin bildigi ve inandigi bir sekilde kendi dogrunuza uymayanlari otekilestirmek adina, din ile v.s. etiketlemeyin ve suclamayin. Zaten bunu daimi yaptiginiz icin farki gormuyor ve algilayamiyorsunuz? Bir de damga ve etiket vermeden once, vereceginiz kisinin soyle bir yazdigi yazilara bakin. Nereye oturtabileceksiniz? Otekilestirmek, aklin bilgi noksanligi ile kolaya kacmasidir. Burada ise konu kavram kisi yapilanlar her yonu ile her temelde farkli bakis acilari ile ortaya konmaya calisilmaktadir. Bu da otekilestirmeyi degil; herkesin biribirini algilayarak neler dendiginin degerlendirilmesidir. Cunku otekilestirmek, etiketlemek, niyet okumak, kisinin adina konusmak v.s. sorunu ortadan kalkmadan saglikli bir dusunce ve bilgi alis verisi, olanlarin her yonuyle ortaya konmasi v.s. de pek olanakli gorunmuyor. Kimsenin kimseye kendi dogrusunu kabulettirmek gibi bir takintisi olmamali. Ayrica dile gelenleri de "bana kabul ettirmeye calisiyor" olarak algilamamali. Tabi herkesi bilemem. Benim yaptigim budur.
-
"Laiklik" yerine "Siyasi tarafsızlık" geliyor
Soyle oluyor. Toplum da birey bilinci yoktur ve verilmemistir. O yuzden de tum cagdaslik iceren insan yasam ve iliskileri olan hak ve ozgurlukler basta olmak uzere, ulkenin politikasinin cikar amacli oyuncagi olmak ile kalmamis, toplumsal "biz/oteki" kutuplasmasi olarak ulke ve toplumu daimi bir kaosun icine sokmustur. Cunku ulke ve toplumumun henuz boyle bir baslangici bile yoktur. Yani devlet bireyi icin degil; vtandas devleti icin vardir. Gerekceleri ortadadir. Ataturk bir pragmatist olarak kendisi birey bilincine sahip degildi. Bu temelde de kendince ulke ve toplumun yararina ne oldugunu dusunerek onu yapmaya calisti. Bu da zaten cagin gerisindeydi. Konu o degil, konu meclise her tur dusuncenin girebilmesini onlememek. Yani "demokratik" davranmak. Hayir hic bir ispatim yok. Bunu sadece Ataturk'un ne yaptigi/yapmadigi olarak sordum. Saygilarimla
-
KEMALIZM
Hak ve ozgurlukler ile demokrasi ve cesitleri ayni seyler degildir. Demokrasi de bir karar vardir. Hak ve ozgurlukler ise insan haklasri ve evrensel hukuk geregidir. Hak ve ozgurlugu egemen sinif ya da sinif temsil etmez, devlet temsil eder ve tarafinin olmamasi gerektir. Hak ve ozgurlukler sinifsal degil; insansal/evrenseldir. Sinifsal oldugunda mutlaka sinif farki ustunlugu vardir. Sinif bilinci kendilik ya da birey bilinci degildir. Birey bilinci her bir bireyi tursel olarak gozetirken; sinif bilinci sadece kendi sinifini gozetir ve kendi sinifi disinda kalani karsisina alir. Iste o yuzden hak ve ozgurlukler sinif temelli demokrasi degildir. Cunku demokrasi de sinifin cikari vardir. Hak ve ozgurlukler ise kisinin kisilik ve kimlik degerleri olarak onun yasam ve iliskisidir. Herhangibir demokrasinin bunu herhangibir nedenle kisitlamasi zaten ideolojik inancsal iceriktasir. Kisaca tarihten ornek verirsek burjuva diktatorlugu ile proletarya diktatorlugu arasinda hak ve ozgurluk kisitlama acisindan bir fark yoktur.
-
Vicdan Uzerine
Birincisi , lutfen benim adima konusmayi birak. Benim her hangibir sekilde "yalan/yanlis" soylemeye ne bir niyetim ne de mecburiyetim var. Ikincisi senin dusauncenin sorunu da ortada. Varliksal temelde indirgemeci ve determinist olarak bilgiyi sadece nesnellik ile kisitlamak. Bu basta insanogluna terstir. Cunku insanoglu bilginin yaraticisi ve kavramini turevlendireni olarak kendisi sadece nesnel degildir. Oznel ve kavramsal ozellige sahiptir. O yuzden insanoglu bilgiyi ortaya koyan olarak zaten bilgiye kendi uclemi olan nesne ozne ve kavrami katar. Iste bu nedenden de salt nesnel bilgi yoktur ve olamaz. Yalniz insanoglunun ortaya koydugu fenomene direk yonelik bilgisi fiziksel bilgidir, dolayli bilgisi de sosyal bilgidir. Dusunce temelli numenal yeti uzerinde urettigi bilgi de; matematiksel/mantiksal bilgidir.
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
gorsellik ve bilgi icin tesekkurler.
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Bu "pisen fincan" nerede bulunuyor? yani isiya/atese dayanikli fincan. Ayrica boyutlarida var mi?, bir iki kisilik v.s.?
-
Vicdan Uzerine
Olabilir. Onemli olan bilime bilimsel olarak kattiklari. Kisisel yasam ve iliskisi ve de dusunceleri kendine.
-
Vicdan Uzerine
Onlar aydinlanmaya basamadi, onlarin kafa karisikligi dahasonra gelenleri sorgulattive isik tuttu.