Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

AED

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AED tarafından postalanan herşey

  1. AED şurada yorum gönderdi AED'nın blog başlığı içinde AED'nin Blogu
    sevgili @radya, bence fırsat bulun ve yaşayın diyeceğim ama, sanki o eski dokuyu bulabilmek ve o havayı yakalayabilmek için ekstra çaba gerekir diye düşünüyorum.. bu gözlem gücü tabiiki var sizde, ama biraz da zaman-emek meselesi.. tabi bir de <tutuklu kalmak>.. nette yaklaşık 150 kadar eski istanbul resmi inceledim.. daha çok ara gülerin çalışmaları etkiledi beni.. <gazteci çocuk> dışındakiler ona ait.. inceleme emeğinize teşekkür ederim.
  2. AED şurada yorum gönderdi Legendary'nın blog başlığı içinde Legendary'ın/nin Blogu
    geçmiş olsun derim..ama maalesef böyle.. habersizce yüzyüze geliriz böyle ani olaylarla.. kimse de sormaz bizlere hazırmısın böyle birşeye diye.. bir travma bu..neyse ki bir haftada üstesinden gelmişsiniz.. daha kötüsünü düşünelim.siz o olaya şahit olmuşsunuz. ya kurşunlanan olsaydınız..? neyse neyse tekrar geçmiş ola..
  3. AED şurada yorum gönderdi AED'nın blog başlığı içinde AED'nin Blogu
    teşekkür ederim sevgili admin..
  4. AED şurada yorum gönderdi sardunyam'nın blog başlığı içinde sardunyam's Blog
    evet @sardunyam çok sade, yorumsuz,içten.. <Aynaya baktığımda yüzümde korkunç bir olgunluk, sonsuz bir durgunluk, anlamlı bir bakış görüyorum artık. Ne kadar çok biriktirmişim meğer... Çok eskiden yılda bir kaç kez boşaltırdım tavanaralarımda kalanları, biriken tozlanan örümcek ağı bağlayan duygularımı... Şimdi hissizim... Morfin yutmuş gibi... Halsizim...> anlamlı,durgun,olgun..peki bu bakışlar neden halsiz ,hissiz,morfin yutmuş gibi oldu?yoksa bize öğrettikleri gibi <hissiz> olmak mı olgunluk..? hem tavanaralarınızı nasıl temizlerdiniz?ağlayarak,yazarak,kavga ederek..? sonra ne oluyorduda temizledikten sonra birşeyler birikiyordu? insanlar @sardunyam,yalnızlar iç dünyalarında...biraz da kendileri küsüyorlar.. diyorlarki kuru kalabalık olmak yalnız olmamak değil..nedir eksik olan o halde.?. paylaşamamak..geniş olamamak,hoş görememek,küçük hesapları yenememek.. adeta bir <ruh tutulması > içindeyiz.. bir çeşit anafor bu..bir anafor ki herkesi içine alan..dokunamıyoruz ruhlara.. bedenlere dokunmaktan daha zor belki..sonra <bumerang>lar çekiliyor silah gibi. .<o bunu yapmadı ben de yapmıcam,o aramadı bende ..o yazmadı bende.. o sevmedi bende.. vb vb> <biz zamana ve mekana mahkum edilmişiz... En çok bedenimizin esiriyiz, en çok bedenimize tapınıyoruz... Vazgeçemiyoruz onun komik ve tuhaf egolarından, her geçen gün biraz daha esiri oluyor aklımız... Oysa salt akıl öyle mi?> bu zaman-mekan paradoksu tüm ruhları ve hatta aklı kemirmiyormu? ve felsefi anlamda bile <din>lere açılan yol değilmi? <ölüm gelecek ve onda senin gözlerin olacak,bu ölüm ki sabahtan akşama değin bizimledir> diyor bir dörtlüğünde italyan şair cesare pavesa.. sıkıştırıldık..neyle mi.?.ölümle, yaşamın kısa olmasıyla,herşeyin ama herşeyin bitimli olmasıyla.. <bak geçiyor zaman..yaşlandık çocuklar büyüdü>..koştur da koştur..nereye? sonrada tek avuntularımız nostaljiler.. beden esirliği..haklısın ..ama biraz da kusurluyuz..tüketim hayvanı olmayalım diyoruz.. kim dinler..adeta süpermarketlerde geçiyor haftanın üçte biri..onu al bunu al al al al.. ayrıca ego esirliği var ki dillere destan biliyorsunuz..bu insan denen canlı değişmeli bir şekilde..çünki kendi kendinin kurdu.. < İşte önümüzde bir bayram bayramın adıda kurban... Neye, kime ve nasılını düşününce bile insanım diyenin midesi bulanıyor... Aslında her insan kurbanıyla sadistçe duygular yaşıyor... Belkide hiç farketmeden... Kaç kişiyi kurban ettiniz kendinize geçmişinize dönüp bir sorun bakalım?> toplu yapılan linçler gibi meşru..üstelik bu lince toplu ayinlerle başlanıyor.. toplu katliamlara ruhani ikonalar eşilk ettiriliyor..ilkel ve vahşice.. savunulacak, inanılacak, yaşanacak bir tarafı yok..dedik ya <akıl tutulması> <ruh tutulması> diye <ben inanıyorum> diyenler bıçakları bilediği gibi ortaya çıkıyorlar..iyi ama hayvanları en az insanlar kadar seven benim inançlarım ne olacak?.. insanlık gün gelir bunları da aşar.. çok kişiyi kurban ettik şimdiye kadar yaşamlarımızda..attık bir kenara kestik iletişimimizi..cezalandırdık..sonra baktık ki attiğımız bumerang sonunda bizim kellemizi kesmiş.. yalnızlaşmışız.. <ateşi üfleyin ateşi üfleyin size düşüyor ne gördüğümü söylemek> diyor ARAGON.. sevgiyle kal @sardunyam
  5. AED şurada yorum gönderdi AED'nın blog başlığı içinde AED'nin Blogu
    http://www.youtube.com/watch?v=olRqxppPVn0
  6. AED şurada bir blog başlığı gönderdi: AED'nin Blogu
    ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS İşte gazeteci çocuk koşuyor yüreği nefesinde Onun çığlığı haber gibidir okunur her keresinde <Eyüp cinayetini yazıyor,ihtilali yazıyor..> Anladın değil mi Ümit Yaşar, insan bir kere sevmeye görsün Nereye gidersen git orda İstanbul Beyazıt ta çarşı kapıda Erenler dergâhına vardım da bir güz günü Kokladım havayı bir İstanbul akşamı nargile yudumunda Başım döndü gönlüm kudurdu Gedik paşadan sahil el sallıyordu Bir güz günü çınar altında çarşı kapıda Mısırlı bir tüccar çay içiyor, Öğrenciler önüm sıra geçiyor Polonyalı kadınlar etekleri kısa gözler gök mavi Neden işveli bu kadınlar bu kadar sahi Uzaktan seni düşünürüm diyorsun ya hani Salkım salkım tan yelleri estiğinde Vedat Türkali Hani diyorsun ya haramilerin saltanatı Doğru dersin be ustam, Geldiler hamburgerleri, briyantinli züppeleriyle Bankaları ve sigorta şirketleriyle Cipleri ve çok tüketen metresleriyle İnsanlar trenlerde, umutlar istasyonlarda kalmış heyecanlar çoktan solmuş, sevdalar televizyona reklam olmuş İşçiler yorgun işsizler solgun Şarlatanlar,dalkavuklar, züppeler her akşam üstü sahilden geçer kahpeler Sen hangi tepeden baktın Yahya Kemal aziz İstanbul a Yedi tepenin hepsinden baktım ben Her bir tepede bir iblis,bağbozumu başlamış Baktım baktım da içim burkuldu Gönlüm tel oldu havaya savruldu Gözlerin kapalı dinle Orhan veli Başında eski alemlerin sarhoşluğu gözlerin kapalı dinle loş kayıkhaneleri açma gözlerini.. Bir yoksul tarla başı otelinde Bir kız yatıyor üç buçuk aylık ceninden kürtajlı Az önce getirdiler yüzü solgun kolu bandajlı Her şeyi her şeyi görüyorum Fatihte yoksul bir gramofon çalıyor Atilla İlhan duyuyorum Şahidimdir Edirnekapı, çarşamba,zülali çeşme Bu şehir o eski şehir midir şairler gezerdi durmadan Nerdesiniz ey insanlar umudum solmadan Ah be nazım usta Ben de yatayım Beyazıt meydanında Vursunlar beni de yitik sevdam alnımda Bütün hayallerim koynumda Bir gedik paşa akşamında AED- Mart 2005 KAYSERİ
  7. kuzey kore ordusunda kadın subaylar geçişi
  8. büyüyünce Marilyn Monroe olacak..
  9. anne ile çocuğu arsına ne girebilir? rejime başlama zamanı..
  10. bebek ve bakıcısı Alaska'da düzenlenen köpekli kızak yarışlarında birinci olan Lance Mackey galibiyet sevincini lider köpeği Larry ile paylaştı.
  11. atlayabilen buyursun,, Irak'ta 4 yıldır devam eden kanlı savaşta en çok acıyı çocuklar yaşadı.
  12. annelik hiç bitmez.. anne adayları sabah sporunda iki hindu ibadeti
  13. kenyada ay ışığının seçtiği iki kadın rotterdam botanik parkındaki dev nilüfer çak bir beşlik
  14. annelik bitermi? ne mi yapıyor? girdiği güzellik yarışması sonunda jürinin kararını bekliyor.. köpek kartopu oynayan çocukların oyununa katılıyor..
  15. Çocuklar için çok zor bir ülke olan ve bu yıl içerisinde ağır derecede yetersiz beslendikleri için pek çok çocuğun öldüğü Haiti'de hayatlarında ilk defa televizyon izleyen bu çocuklar şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışıyor. sevgi...sadece sevgi.. Bir sokak köpeği, dost edindiği yavru kediyi soğuktan korumak için koynuna yatırarak ısıtmaya çalışıyor. 86 yaşındaki cumhuriyet ve bekçisi
  16. sevgili @radya bende sizin seçimlerinizi çok beğeniyorum.. lütfen bu alandan emeğinizi esirgemeyiniz. baykal da değişen birşey yok:.
  17. AED şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    hiçbirini.. üstelik anneniz sizi özleme hakkını kullanabiliyordu..yani bir sms,yada msn kadar yakın değildiniz.anneniz eğer ayrı kaldıysanız size mektup atıyordu..hani posta pulu yapışılı bir zarf içinde 2-3 günde gidiyor ya..(( anneniz hayatta ise sorunuz postaneden şehirlerarası hat yazdırıp kuyruklara girmiştir.. ve siz çocukken marka ayakkabı diye bas bas bağırmıyordunuz.. çok fazla yoktu zaten..ayrıca en fazla iki çift ayakkabı olurdu. emo,satanizm onlar da neymiş.. haa bizim zamanımızda sevgili @radya kene ve domuzlar bile masumdular..((
  18. AED şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    yok böyle bir oklava,,varsa bize de gönder.. ev işleri içinde mutfak robotu öneririm.. ruth anderson güzel.. sevgiler.
  19. AED şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    @hatun,, size ve tüm foruma günaydın FAUSTO ZONARO..(osmanlı saray resssamı)
  20. AED şurada yorum gönderdi AED'nın blog başlığı içinde AED'nin Blogu
    @sevgili kgürleyen, yazar, insanın kapitalizmin yabancılaşmış dünyasında, nesneleşmesine isyan halinde..ve adeta çıkar dünyasının çarklarından kurtulup geçmişe üstelik herşeyin saf olarak kaldığı çocukluğa sığınıyor...orada kalabileceğine inansa idim intihar ettirirdim.. maalesef oraya ulaşmak bir başka bahara,, küçük ve çıkarcı dünyamızla yetinmeliyiz,başka bir güzelliği kurana kadar.. sevgiler..
  21. AED şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    ALINTI: , veteriner.istanbul.edu.tr/vetfakdergi Altan ARMUTAK kurban'ın kökeni Genel olarak kurban; Paleolitik çagdan bu yana, dogaüstü güçlere hos görünmek, onlardan, gelecek kötülüklere engel olmalarını istemek ve yerine getirdikleri bir istekten ötürü tesekkür etmek için gerçeklestirilmis dinsel bir tören ya da tapım geregi veya bir adagı yerine getirmek için kesilen insan ya da hayvan olarak tanımlanır. çesitli kaynaklar, dilimizde yer alan kurban sözcügünün ibranice kökenli korban oldugunu ve Aramice aracılıgıyla Arapça’ya oradan da dilimize geçtigini göstermektedir. ibadetin önemli bir bölümünü olusturan kurban, doğaüstü alana giren kudretlerle barışıklığı saglamak ve onların verdiklerine tesekkür ederek onlardan bir seyler istemek için sunulur. yönelmiş olduğu amaçlara göre kurban dört grupta toplanır: 1.istenilen seyi elde etmek için sunulan'lar. 2.Elde edilen seye tesekkür olarak sunulan'lar. 3.Bir günahı ya da bir kusuru bagıslatmak için sunulan'lar. 4.ilk ürün veya ilk avdan, ilaha/tanrıya bir hak olarak sunulan'lar. Kurbanın amacının, insan ve tanrılar arasında bir hısımlık bagı kurmak oldugu ve bunun, yenilen kurbanın etinde birbirine karıstırılarak gerçeklestirildigi bildirilmektedir. Kimi arastırmacılar da kurbanın, tanrıların beslenmesi gerektigi inancından dogmus oldugunu ileri sürmüslerdir ilk uygar topluluklarda topragın verimliligini arttırmak için ona içki dökülür, un serpilir ve genellikle hayvan ve bazen de insan kurban edilir. Kurban geleneginin altında yatanın da, ölüp yeniden dirilme düsüncesi olabilecegi savunulmustur. Hayvanların kurban olarak ilk kez hangi dönemde kullanıldıgı tam olarak belirlenememiş'se de eldeki yetersiz belgeler, mezar ve ölü gömme adetlerinin ilkkez izlendiği Homo Neanderthalensis’den bu yana kurban uygulamalarının devam ettigi yönündedir. Tarihte kurban konusunu ilk ele alan düsünürün Platon oldugu ve kurbanı, tanrılara sunulan bir armagan olarak niteledigi bildirilir. Ayrıca kurban türlerini, Antik Yunan’da ilk kez Theophrastus’un sınıflandırdıgı ve buna göre kurbanların övgü, sükran (teşekkür), dilek (rica) ve ölülerin ruhlarına sunulanlar olmak üzere dört kategoride toplandıgı ifade edilmektedir. Bazı bilim adamlarınca da kurban; dogaüstünün lütfunu güvence altına almak ve onun düsmanlıgını en aza indirmek için dogaüstüne sunulan özgün bir armagan olarak tanımlanır. çesitli toplumlarda ve degisik dinlerde, kurban keserek çesitli tanrılara (ilahlara), azizlere, ölü ruhlara ve meleklere ulasılmaya çalısılır. Kurban tüm inançlarda, kanlı ve kansız olarak iki biçimlidir. Kanlı kurbanlar, insan ve hayvan kesiminden, kimi ilkellerde görüldügü gibi vücutlarından bir parça kan akıtma gelenegine kadar çesitli biçimlerde yapılır. Kansız kurbanlar ise, çesitli yiyecek ve içecek maddelerinin adak (sungu/sunu) olarak verilmesidir. Burada, hayvanlardan elde edilen ürünlerle, bugday, arpa gibi bitkilerle, ayrıca zeytinyagına karıstırılmıs un, ekmek ve çörek gibi seyler kullanılır. Adak, tanrıya, ya her zaman malı olmak üzere ya da o an için haz vermek üzere sunulur. ilkel toplumlarda elde edilen ilk ürün ya da ilk av, dogaüstü güçlerin hakkıdır. Bu ilk ürün ve ilk avları, dogaüstü güçlerden sonra, toplumun sef ya da rahipleri tüketirler. Bazı ilkel kavimlerde, ilk hamuru herkesten önce din adamları tadar. Nitekim “hak kurbanı” adı verilen bu ilginç anlayıs, ilk dogan çocukların kurban edilmeleri gerektigi ve ilk ürünün -ileride daha da bollasması için- tanrıya ait oldugu düsüncesini dogurur. Bu uygulamada, bir seyin ilki tanrılara, atalara ya da öteki dogaüstü kudretlere sunulduktan sonra, digerleri insanlarca tüketilir. avcılık ve çobanlık yapan ilkel topluluklarda ise, yeni dogan ilk yavru hayvanlar veya bunların bir parçaları ile süt ve sütten yapılma yiyecekler, tanrılara ve seflere sunulur. Bu bir değiş tokuş olup ''do ut des = ben veriyorum, sen de ver'' anlamına gelmektedir. Kurban sunma biçimleri de, sunulanın niteligine göre degisir. Yiyecek içecek gibi seyler mezarlara, sunaklara ya da kutsal olarak bilinen yerlere bırakılır. Gök tanrılara verilecek kurbanlar için yüksek yerler seçilir. Yer tanrıları için topragın üstü veya içi yeglenir. Deniz tanrısı için ise en uygun yer denizdir. Kimi zaman, degerli olan bir seyin yerine geçmesi dilegiyle tanrılara, degersiz bir sey de sunulabilir. Bir öküzü kurban etmek yerine tanrılara çok daha degersiz bir bitki sunulabilir. Burada sembolik bir kurban ve bir iyi niyet söz konusudur . Bazı arastırmacılar kurbanın kökenini totemik kültte (tapınımda) bulurlar . Bazı yayınlarda da olayın psikolojik temelleri üzerinde durulup, insandaki saldırganlık içgüdüsünün en önemli tatmin araçlarından biri olarak kurban kavramı savunulmakta ve bu içgüdünün en fazla göz aracılıgıyla tatmin olacagı, bunu daha sonra dokunma ve isitme duygularının izleyecegi bildirilmektedir. insanlık tarihinde dini düsüncenin önemli evreleri olarak kabul edilen animizm ve totemizmde, kutsal varlıklara çogunlukla hayvanların ve bazı kültürlerde de insanların kurban olarak adandıgı görülür. Baslangıçta totem kurban olarak sunulmus ama totemizmden hareketle ve insanla totemin akrabalıgından giderek totem kurbanın yerini insan almıstır. Ancak, toplumsal yasamda bireyin yasamını güvence altına alan geleneklerin agır basması nedeniyle, insan kurban terk edilir ve insanın yerine çiftlik hayvanlarının kurban olarak sunulması gündeme gelir. Hayvanlar genellikle ritüel bir biçimde kesilerek kurban edilirler. Bu baglamda; koyun, keçi, sıgır, at, domuz, deve, ren geyigi, ayı, horoz, tavuk, kaz vb. hayvanlar kesilerek tanrılara sunulur. Ürün alma sırasında düzenlenen sölenlerde çok sayıda sıgır ve domuz kurban etmek, tanrıları ve ataları hoşnut etmenin yanı sıra, şölen sahibinin öte dünyada iyi bir yeri olmasını da saglar. yazının bulunusu, kent uygarlıgının olusumu, devlet kavramı ve teskilatının gelisimi gibi noktalar üzerinde yogunlasan Eskiçag (ilkçag) Tarihi, esas itibariyle Akdeniz kültür çevresinde ve bu çevreye komsu bölgelerde yaklasık M.Ö. 3000 yıllarında yazı ile baslayan ve M.S. 476’da batı roma imparatorlugunun yıkılısına degin süren oldukça uzun bir dönemi içermektedir. Bu çalısmada; Eskiçağın çoktanrıcı (polytheist) uygarlıklarında kurban edilen hayvanlar incelenmis, kurban etme törenleri üzerinde durulmus ve tarihin en eski ve karanlık dönemlerinden baslayarak ortaçaga ve özellikle tek tanrıcı (monotheist) ilahi dinler asamasına degin, din-insan ve hayvan iliskileri veteriner hekimligi tarihi yönünden aydınlatılmaya çalısılmıstır. Bulgular : Eski Mezopotamya Uygarlıgı. Kurban sunumu düzenli ayin ve törenlerle yapılır. Babil’de haftanın yedinci günü olan cumartesi ugursuz sayılır ve bu ugursuzluktan kaçınmak için adaklar adanıp kurbanlar kesilir. Asurlularda ise kurbanlık hayvanı kesip tanrılara sunmak gereklidir yoksa tanrılar insanın kendisini yiyeceklerdir. Asurlularda kesilen oglak ya da kuzu gibi yavru hayvanların, insanların bütün günahlarını temizleyeceklerine inanılır. Sümerlerde de kurban törenlerine büyük önem verilir. Kurban törenleri, görkemli ve süslü tapınaklarda gerçeklestirilir. Sümerler kurban edilecek hayvanın türüne, cinsine ve rengine önem vermezler. Onlar için mühim olan kanın akıtılmasıdır. Sümer ülkesinde kurbanlar, tanrıların besini olarak degerlendirilir. Kurban edilen hayvanların etleri ya ateste kızartılır ya da tencerede pisirilir. Rahiplerin yiyecekleri ekmek de yine tapınaklarda pişirilerek hazırlanır. Bu nedenle mutfak, tapınakların önemli bir bölümüdür. Tanrı evleri olarak adlandırılan ve birkaç yüz nüfusun yasadığı basamaklı tapınaklarda (ziggurat), kendine yeterli bir yasam sürdürülürken; bira, sarap, süt, ekmek, hurma ve her tür etten olusan yiyecekler tanrılara yönelik günlük kurban ritüellerinde kullanılır ve din görevlileriyle tapınak sakinleri arasında paylasılır. Kurban ritüellerinde genellikle ekmek, susam sarabı, tereyagı, bal ve tuz gibi yiyecekler kutsal mekandaki tanrı heykelinin önüne konulur. Bu arada sag ayagı ve böbrekleri kızartılarak tanrıya ikram edilecek olan bir sığır öldürülür ve törene katılanlar arasında bir ritüelle paylaştırılır. Toplu tapınımlarda, hayvanların insanlar için yaratıldıkları vurgulanır. Ayrıca, koyunun insanın vekili oldugu ve bir insanın kendi yasamı için bir koyun, kendi bası yerine de bir koyun bası vermesi gerektigi vurgulanır. Mezopotamyada bir kez 350.000e yakın koyun ve keçi ile bunların 1/10undan az sayıda sığırın kurbanlık olarak tapınaklara geldigi bildirilmektedir. Tanrılar için yapılan eksiksiz bir kurban sunumu için; arpa ile beslenmis ikiser yaslı 21 koç, sütle beslenmis 4 koyun, otla beslenmis 25 koyun, 2 boga, 1 süt danası, 8 kuzu, 60 kadar çesitli kus, 3 piliç, 7 ördek ve 4 yaban domuzu kullanılır. Tanrılar için verilen sabah yemekleri de çok zengindir. Sabah kahvaltısı için 18 koyun, bir boga ve bir süt danası; ögle yemegi için de 6 koyun ile bogalar, kuzular, yaban domuzları ve her çesit kümes hayvanları ve öküzler sunulur. Aksamları ise, 10 koyun, 10 kus ya da yalnızca 10 koyun verilir. Tapınaklarda kurban edilen bu hayvanlar, oradaki topluluk üyelerinin baslıca et kaynagını olusturur. Buradaki hayvanların yenebilmeleri için önce kurban edilmeleri gerekmektedir. Sümerlerde kurban edilmis insanlara da rastlanılmıstır. Sümer Uygarlığı Sümerlerde en degerli kurban kuzudur. Ancak domuz da dahil diger hayvanlar da kurban edilirler. Bir hastanın günahlarına karsılık olarak domuz kurban edilir ve hayvanın gövdesi altı parçaya bölünerek hastanın üzerine bırakılır. Kutsal sularla yıkanan hastanın bası için domuzun bası, karnı için domuzun karnı ve diger organları içinde domuzun organları kisinin günahlarına karsılık olmak üzere cinlere sunulur. Sümerlerde hayvanların karacigerleri yasamın merkezi olarak kabul edildiginden, bu organın muayene edilip incelenmesi tıpkı bir ayna gibi, sunulan kurbanı kabul eden tanrının fikir ve amacını da gösterir. Karaciger aracılıgıyla kehanette bulunabilmek için kurban olmak üzere lekesiz bir hayvan bulmak ve onu günün saatlerine göre degisen tören ve ayinlerle öldürdükten sonra karacigerini çıkarmak gerekmektedir. Tan yeri agarırken, tanrının en çok hoşuna gidecek kurbanın koyun olduguna inanıldıgından, karaciger falı için özellikle koyunlar tercih edilir. Rahip, kurbanı tanrıya sunmak için tanrı heykelinin önüne bir mangal yerlestirir. Mangalın arkasındaki masanın üzerinde de, susam sarabıyla dolu dört toprak kap, üç düzine ekmek, bir miktar bal ve kaymak ile biraz da tuz bulundurur. Kahin-rahip mangalı biraz karıstırdıktan sonra koyunu tutar, niyet eder ve hayvanı keser. Kurban edilen koyunun karacigerini çıkararak bu organda bazı isaretler ya da belirtiler arar ve buldugu ipuçlarını da konuyla ilgili kitaplara bakarak degerlendirir. Eski Mısır uygarlığı. Özellikle Nil nehrine insan kurban edilmesi çok yaygındır. Bunun yanı sıra hayvanlar da kurban edilir. Kurban edilen hayvanlar arasında ilkel kabile dinlerinde oldugu gibi totemler bulunur. Bu baglamda tanrı Oziris adına düzenlenen kurban törenlerinde, kutsal bir boga kurban edilip on dört parçaya bölünür ve töreni izleyen insanlarca eti tüketilir. Kutsal bir boga ya da öküz seklinde betimlenen Oziris’in dirilisini sembolize etmek için yenilen boganın yerine baska bir kutsal boga konulur. Ayrıca Eski Mısır’da kurbanın, tanrıları doyurmaya yaradıgı düsünülmüs ve öyle anlasılmıstır. En büyük tanrı isis için de önce dua edilir; sonra onun adına bir inek kurban edilir. Önceden muayene edilip kurban olarak isaretlenmis hayvanlar, kesilmek üzere tapınaga getirilince odun yıgını ateslenir. Sonra bu atese sarap dökülür ve tanrının adı çagrılarak kurban edilecek hayvan kesilir. Kurban tapınakta yakılırken orada bulunanlar feryat ederek üzüntülerini dile getirirler. Bir süre sonra da bu insanlar, kurban edilen hayvandan arta kalan etleri tüketirler. Eski Mısır’da kurban edilen kuzu ve oğlağın kanı, çevreye sürülür. Sürülen bu kan, tanrının hakkı sayılır. Ayrıca yılda iki kez tanrılara domuz kurban edilir ve ancak bu günlerde domuz eti yenir. Bunun dısında kalan diger günlerde ise domuz eti yenmez. Fenike Uygarlıgı. Fenike dininde de çok sayıda insanın kurban edildigi görülür. ilk ürün ya da ilk çocuk, gelecek yıl ürünün daha bereketli olması için tanrılara kurban edilir. Savasa giderken de zafer kazanmak için çok sayıda çocuk tanrılara kurban olarak sunulur. Eski Hint Uygarlıgı Eski Hindistan’da tanrılara sunulan kurbanlar, ölenlerin ruhlarını kurtulusa eristirir. Kurban kesilmedigi takdirde, ölenlerin korkunç devlerin arasında ıstırap içinde kalacaklarına inanılır. Hindular ve Brahmanların ise baslangıçta, ölen kisiler için kurban kestikleri ve ölülerin ancak bu yolla huzura eriseceklerini düsündükleri ortaya konulmustur. Hinduizm’de inekler; yer, gök ve havanın annesi olarak kabul edilirler. Hindistan’daki dini egilime göre, insan üç ayrı yoldan kurtulusa ulasabilir ki bunlardan biri de kurbanlardır. Kurban, Hinduizmde çok yer tutar. Kutsal kitap Vedaların emrettigi dini yasam kurbanlar çevresinde yogunlasmıs olup, tanrılar bile kudretlerini ancak kurbanlar sayesinde gösterirler. Evreni kurbanların yarattıgına inanılır. insanların tanrılarla iyi iliksiler içerisinde bulunmalarını saglayan yine kurbanlardır. Tanrılara sunulan her sey kurbandır. Bunun yansıra, yaz ve kıs mevsimlerinde gün dönümleri nedeniyle, tanrılara kanlı kurbanlar da sunulmustur. Ayrıca, büyük hazırlıklar ve ritüeller gerektiren tanrı Soma adına düzenlenen törenlerde de keçi, inek gibi hayvanlar kanlı kurban olarak tanrıya sunulur. Bunlardan baska, tanrıların öfkesini yatıstırmak amacıyla sunulan kurbanlar ve özel armagan olarak sunulan kurbanlar da vardır. Eski zamanlarda ev sahibi, bazen de esinin yardımıyla tanrılara kurbanlar takdim eder. Fakat her kurban, gittikçe zorlasan hazırlıkları gerektirmektedir. Bunun bir sonucu olarak eski devirlerde, kurban törenlerini gerçeklestirebilecek ve Vedaları okuyabilecek bir kahin sınıfı ortaya çıkar. bu kahin sınıfa Brahman adı verilir. Brahmanlar sadece kurban törenlerini gerçeklestirmekle kalmazlar, aynı zamanda sihir ve büyü yaparak insanları ve tanrıları kontrolları altına da alırlar Brahmanlar, Hindistan’da hayvan kurban edebilecek biricik insanlardır. Bir dönem insanları da kurban etmislerse de bu daha sonra kaldırılmıstır. Hinduizm’de bes maddelik güzel davranısların basında ölenler için kurbanlar kesmek gelir. Çünkü ölenlerin kurbansız aç kalacakları düsünülür. Bundan dolayı ölüler kurbanlara gereksinim duyarlar. Hinduizm’de kurban ve bu kurbanların sunumu baslıca ibadet seklidir. Tanrılara hayvani ve bitkisel (nebati) ürünler sunulur. Bunlar arasında hayvani gıdalardan süt ve tereyagı bulunur. Kurban edilen hayvanların etlerinin iyi kısımları tapınaklarda yakılır. Vedalardaki baslıca tanrılardan Agni ates tanrısıdır ve evrenin ruhu ve aslıdır. Kurbanları hep Agni yaktırır. Hintliler, Vedic dönemde tanrılara kurban sunmakla hem maddi hastalıklardan kurtulacaklarına hem de dünyayı düzelteceklerine inanırlar. Bir çok hayvan; inek, koyun, keçi ve at kurban olarak kesilmis ve bu hayvanların etleri törene katılanlarca yenmistir. Öküz ve kısır inek eti yiyene “ates” denir. Et bir törenle sunulur. Atalara götürülmesi için bir keçi de atese sunulur. Evlenme törenleri sırasında yenmek amacıyla kısır bir inek kesilir. Kurban olarak sunulan atların, koçların, kısır ineklerin ve bizonların etleri pisirilir; belki de kusların da eti yenir. Yazılı belgelerde bir de mezbahadan söz edilmektedir. Ancak, daha sonraki dönemlerde tanrılara hayvan kurban etme ve konuklara ikramda bulunma dısında hayvan öldürmek tümüyle yasaklanır. Etin tüketilmesi konusunda sölen ile hayvan kurban etme aynı yönde degerlendirilmistir. Bu arada yasanan yogun bir kuraklıktan sonra, hayvan kurbanı yasaklanır. Bunu izleyen evrede ise, tartısılan çesitli sosyo-ekonomik nedenlerle sıgır eti Hindistan’da yasaklanmıs ete dönüsür. Vedizm''de kurban, tanrıların besinidir. Batılılarca anlasılması güç olmakla beraber, kurbanlar tanrıları yaratırlar. Tanrıları yarattıktan sonra onları besleyen kurbanların aracılıgı ile insanın uzun ömürlü olması, zengin olması ve erkek çocuk sahibi olması, öldükten sonra da yasamak gibi arzularını tatmine olanak verir. Bu devrede insan için kurtulus, kurban yoluyla elde edilir. Eski iran Uygarlıgı Zerdüstlük’ün kutsal kitabı Zend-Avesta” da fiber (su aygırı) denilen bir hayvanın kurban edildigi bildirilmektedir. Yine bu kutsal kitaba göre yalvarıs, ibadet ve kurban af dilemeye yarar. Zend-Avesta’da dikkati çeken bir diger konu, tanrılara sunulacak olan kurbanların daglarda, ırmak ve göl kenarlarında 100 at, 1000 sıgır ve 10.000 koyun seklinde sunulmasının istenmesidir. Dini açıdan kan dökücü hayvanların etlerinin tüketilmesi yasaktır. Zerdüst’ten önce “deva” denilen ve kötülüklerin tanrısı Ehrimen’in yardımcısı olan şeytanlara, onları yatıstırmak üzere kurbanlar kesilir. Deva’ların, kesilen kurbanlardan çıkan bugu ile beslendiklerine inanıldıgından, Zerdüst kurban kesimini ve bu baglamda sıgır eti yenmesini yasaklar. Ayrıca iran’daki Mitra inancında bütün canlı varlıkların kurban edilmis bir boganın kanından dogduguna inanıldıgından, bu inancın ritüellerinde bogaların kurban edildigi bildirilmistir. Eski Yunan uygarlıgı. Yakarma, sükran ve arınma kurbanları çok yaygındır. En büyük kurbanlarını tanrılar tanrısı Zeus’a adamıslardır. Hayvanları kurban etme yöntemleri inceden inceye saptanarak tapınagın duvarlarına asılmıstır. Tanrılara erkek hayvan, tanrıçalara ise disi hayvan, gök tanrılara az tüylenmis ve beyaz, yer altı (öte dünya) ve deniz tanrılarına siyah, ates tanrılarına ise kızıl/kırmızı renkli hayvanlar kurban edilir. Ayrıca Yunanlılarda; üçlü kurban (suove taurilia) ve yüzlük kurban (hekatombe) seklinde de hayvanların kurban edildikleri görülür. Kurbanı tanrılara sunan kisinin bası çelenklidir. Kurban edilecek hayvanın ise alın kılları kesilip yakılır ve üstüne arpa ile sarap saçılarak kutsanır. Hayvanlar dua, sarkı ve dans esliginde kurban edilirler. genellikle Eski Yunanda ilahi bir güce sahip olan boganın kurban edilmesi çok yaygındır. Böylece boganın sahip oldugu kudretin insana geçecegine inanılır. Bunlarda domuz yenildigi gibi, kurban da edilir. Tapınaklarda bulunan rahipler, kurbanların kesilis törenlerine baskanlık ederler. Bu sekilde takdis edilmis hayvan ya kesilir ya oldugu gibi yakılır ya da bir organından kan alınır. Buna göre kurbanlık hayvanlara uygulanan islem iki ana grupta toplanabilir. Bunlardan ilki “sphagia” adı verilen ve özellikle gece, alçak bir tas platform üzerinde tamamen yakılan, eti hiç yenmeyen ve tümüyle tanrılara sunulan kurbanlık hayvanlardır. Digeri ise, daima gündüz ve özellikle sabahleyin yüksekçe bir tas ya da tas yıgını üzerinde yakılarak kurban edilen ve etlerinin bir kısmı tanrılara sunulurken, geriye kalan belli yerleri de törene katılanlar tarafından yenilen hayvanlardır. Eski Yunan’da sayıları oldukça kabarık olan tanrı ve tanrıçalara, her biri için belirlenmis ritüellerde evcil hayvandan, yabani hayvandan, kuslardan ve hatta balıklardan kurbanlar sunulmustur. Burada kurbanı sunan kisi, yıkanarak arınır ve sunakta yanan atese sarap döküp arpa taneleri saçar. Kurbanın tüylerinden bir kısmını da bu atese atar. Bir rahip tanrıya övgüler düzer, sükranlarını sunar ve yardımlarını diler. Bazı ritüellerde hayvanın bagırsakları ayrıca pisirilerek, toplu kutlama baslamadan önce bundan tadılır. Tanrı bu törenlerin seref konugudur. Kurban olarak sunulacak hayvanların sakat olmamasına, en iyi ve en kusursuz hayvanlar arasından seçilmesine özen gösterilir. Ayrıca, yılda bir kez bir at, tanrılara kurban edilir. Eski Yunan’da insanlar da kurban edilmis ancak, geç klasik antikitenin Yunanlıları, insan kurban etmenin her çesidini ahlaksızlık olarak görmüslerdir.
  22. AED şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Günümüz çarpık ve azgelişmiş ayrıcada dışa bağımlı kapitalizmin hüküm sürdüğü ülkemizde her ne kadar İslam ın kutsal kitabında hac suresinde belirtildiği gibi < kestiğiniz kurbanın eti ve kanı ulaşmaz,takvanız (Allaha karşı gelmemek) ulaşır> dense de adeta ilkel bir hayvan katliamı törenine dönüşmüş,etleri de fakirlere dağıtmak amacından çoktan uzaklaşmış,THK ve tarikatların kurban derisi bağışı için kavga ettikleri , evde kızartma şölenlerinin yaşandığı,ve batı dünyasının alayına konu olan ve çocukların boğazlamanın kan gölü içinde izletilerek psikolojilerinin bozulduğu, kesimler öncesi hayvanlara bin bir türde işkenceler yaşatıldığı bir gün halini almıştır. ayrıca kurban kesme olayı kendi sektörünü yaratmış,hayvan besleyicileri,kasaplar, dericiler,bıçakçılar vs bu alandan nemalanan çıkar grupları olmuştur.bu kesimlerdir ki yine islamiyetin kutsal kitabında yer alan Kevser suresinin ayetini <kurban kes> şeklinde yorumlamaktadırlar,bazı ilahiyatçılar (prof.hatemi örneğin) burdaki ayette söylenen <kurban kes>çevirisinin <hayvan boğazla> anlamında değil <Allaha yaklaş> anlamında olduğunu (kurban yaklaşmak demektir.)söylemektedir. <kurban etme> eylemi tarih içinde tıpkı dinlerin evrilmesi ona paralel değişegelmiştir. buna ilişkin bir makaleyi ayrıca alıntılayacağım.ama önce kendi değerlendirmemi yapmak istiyorum.. ++++ insanlık ilkel avcılık ve toplayıcılık aşamasında hayatta kalmak için doğayla savaşmak zorundaydı..çünkü yiyeceğini doğa ile savaştan kazanıyordu.. o dönemler insanın gelişmiş silahları yoktu doğayla savaşında, oysa doğanın yıldırımları,sel basmaları,depremleri,vahşi hayvanları,fırtınaları,bataklıkları, derin gölleri vardı..ve insan karnını doyurmak savaşında bu afetlere karşı koyabilmeliydi, dolayısıyla bu doğanın afet olarak ortaya çıkan gücü tanrıların gazabıydı..çünkü insan bu kötü olayları bilemiyor,çözemiyor ve baş edemiyordu... gök gürlemesi ve yıldırım düşmesini gök tanrılara, fırtınaları deniz tanrısına,güneşin ısı ve ışığını güneş tanrısına bağlayarak tanrıları yarattı insanlar. yunan mitolojisi bu yaratılmış tanrılarla doludur.bu dönemde insanların tanrılara hep kurban verdiklerini görüyoruz. bu kurbanlar; a)kanlı kurbanlar (insan ve hayvan kesimlerinden) b)kansız kurbanlar (çeşitli yiyecek maddelerinin adak olarak verilmesi) peki bu kurban etme eyleminin gerekçeleri nelerdi? en önemli neden tanrılardan bir şey istemekti..örneğin kuraklık dönemlerinde yağış,o kabilenin depremlerden vs korunması gibi..ikinci neden eğer bu istenen şey gerçekleşmişse bu kez tanrılara teşekkür etmek amacıyla kurban etme olayı yaşanıyordu.başka bir kurban etme olayı olarak da ölülerinin ruhların ulaşmaya çalışmak,onlara adeta bir mesaj göndermek amacıyla olanlardır. İlkel dinlerde tanrıya kurban sunulduğu gibi, kötü güçleri kovma, atalarının ruhlarını huzura ulaştırma ya da bereket ve bolluğu sağlaması için kurban sunulduğu da karşımıza çıkıyor. bazen hayvan bazen de pirinç, buğday gibi tahıl türü kurbanlar tanrıya sunuldu. ++++ çağımızda feodal üretim biçimi altında olan ortadoğu,afrika gibi ülkelerde hüküm süren İslam dininde kurban geleneği ; < Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'i kurban etmek istemesi ve Hz. İsmail'in buna razı olması,sonunda Allah'a karşı gösterilen büyük sadakatin karşılığı olarak hayvan kurban edilmesinin hâtırasını taşımakta ve mü'minler bu günlerde kurban kesmek suretiyle bu iki peygamberin Allah'a karşı verdikleri başarılı imtihanın sevincini yaşamaktadırlar.... Mü'min, kestiği kurbanın kanıyla birlikte günahlarının da akıp gittiğini, iç dünyasında beliren tadına doyulmaz sevinçle hisseder. Allah uğrunda fedakarlık yapmanın en güzel örneğini, kurbanıyla gösterir. Kurban onun Allah'a teslimiyetinin bir işaretidir. Ayrıca kurban onu ve ailesiyle çocuklarını her türlü bela ve musibetlerden, sıkıntılardan kurtarmaya vesile olur...>(t.c diyanet işleri başkanlığı) mantığı ve hissiyatı ile gerçekleşir. dikkat edilirse hz.ibrahim efsanesine oğlu İsmail den önce İnsanlar kurban edilmektedir.şimdi ise kurban verme değişmemiş kurban değişmiştir..artık insan kurban edilemeyecek hayvan kurban edilecektir. bu değişim zorunluydu çünkü toplumlar ilkel çağdan mülkiyetin doğduğu feodal toplum aşamasına geçmektedirler.aksi takdirde İslamiyet o dönemde ilkel bir din olarak görünürdü.. ++++ son söz olarak diyebilirim ki islamiyet çağın ihtiyaçlarına ya ayak uyduracak yada radikalleşerek inananlarını bir kısmını yitirecek.. kurban kesmede bunun test edileceği bir mecra olacak..
  23. AED şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    teşekkür ederim @gün.dem siz özel ve değerli bir insansınız, görüşümce..
  24. evet @CYRANO..tespitlerin son derece yerinde..bir iki ek yapacağım: tüm seksologlar da erkek penisinin büyüklüğünün önemi olmadığı yönünde.. hatta o meşhur sözlerini hatırlarsak <önemli olan işlevi, boyutu değil>.. ancak p.orno sektörünün kazanç hırsı insan sağlığını hiçe saydığı için birkaç da kadın imaj da kullanarak yok <büyütülmezse cinsel mutluluk yaşanmaz> teranelerini insanların bilinçaltlarına yerleştirip,onların cebine ellerini sokmaya çalışıyor... p.orno sektörünün bilinçli olarak yürüttüğü bir kaç politika daha varki onlar da bir başka yazının konusu..
  25. AED şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    FİKRET MUALLA tüm forumada günaydın,,

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.