Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AED

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    915
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AED tarafından postalanan herşey

  1. forumlarda bir grup insan tipi vardır ki birbirinin nerdeyse aynıdır.. ortak özellikleri şunlar : arapça ağırlıklı konuşurlar,islamın kutsal kitabından ikide bir türkçe çevirisi tartışmalı alıntılar yaparlar..bu alıntılar yapıldığı için karşı görüşten olabilecek insanlar adeta zapt-u rapt altına alacaklarını düşünmektedirler.. ikinci bir baskı şekilleri de <ne yani siz inançsızmısınız?> gibi bir soru demoklesin kılıcı gibi hazır bekletilmektedir. dikkatli izlediğinizde amaçlarının bu <inanç> sisteminin propogandasını yaparak taraftar toplamaya çalışmak olduğunu rahatlıkla görebilrsiniz. forumun diğer bölümlerine pek ilgi göstermez bu insan tipi, bir paylaşımda da pek bulunmazlar.. yani bir müzik bir video,bloglar için bir şiir öykü vb..üretimde bulunmazlar. espri yaptıkları da nadiren görülür..genelde aldıkları eğitimde tarikatların izi çok açık bellidir.demokrasi ve karşı görüşten pek hoşlanmazlar.. görüşümce bu insan tipi ülkemizde 1980 yılndan sonra bilinçli bir şekilde <üretilmiş> tir. böylece ortaya bir kuşak çıkmıştır. bu insanların haksızlıklara karşı ciddi bir karşı duruşları protestoları da pek görülmez <turban> ve israil aleyhtarlığın dışında...yani bu insanların çalışanların hakları,halkın soyularak hortumlanması,kişisel özgürlüklerin yokedilmesi,işkence,kadın hakları,töre cinayetleri,çevre kirlenmesi, küresel ısınma,dünya emperyalizmi vb vb bir çok sorunda insan olmanın gereği olarak bir karşı duruş sergilediğini göremezsiniz. ++++ ************** ++++ <ahlak> bir toplumsal norm dur..bir biçimdir..kuralları toplumdan topluma, kişiden kişiye,tarihten tarihe değişir..kurallarının genel sınırları çizilememekle beraber oluşmuş yerel, bölgesel kuralladan bahsedilebilir. örnek verelim kız erkek flörtü izmir de normal karşılanır ama örneğin elazığ da karşılanmayabilir..türkiyede misafirin eşi ile öpüşmesi hoş karşılanmayabilir..ama bir batı toplumunda bu rahatsızlık uyandırmaz. 1950 lerde ülkemizde eşcinsellik hoş karşılanmazdı ama şimdilerde daha hoşgörülü bakılmaktadır gibi..ama din ahlaktan ayrıdır..dinsel kurallar katıdır ve pek değişmez..yani islamın şartları elazığda ne ise izmirde odur, yada 1950 de ne ise şimdi o olduğu gibi.. ama bu arkdaşlar dediğim gibi herhangi bir dine mensup olmayan, din sistemlerine yaşamında yer vermeyen kısaca ateist insanları <ahlaksız> sıfatıyla taciz etmeye çalışmakta.. ++++ <ebediyet>e inanmamak..neresinden başlayayım.?.ebediyet sonsuzluk demek..aynı kelime oyunu <her nefis ölümü tadacaktır> cümlesi ile de yapılıyor..bunun <her canlı zamanı gelince ölecektir>den farkı güya aman inanın haa ölüm var mesajı verilmeye çalışılmaktadır..yeri geldiği için şu konuyu da değineyim.. <nefis ve fıtrat >meselesine..insan nefsi demek yani insan egosu,benliği demek.fıtrat da insan doğası anlamında..bu cemaate arapça fetişizmi yaptığı için bu kelimeleri kullandıramazsınız.ancak belirteyim ki arapça hayranlığnız durumu kurtarmaz..ben <ebediyete>yani sonsuzluğa inanırım.. ama bu sonsuzluk inancım sizinkine benzemeyebilir.arapça oyunları ile eğer <hayatı din kurallarına göre yaşamak isteyenler> demeye çalışıyorsanız bu farklı birşeydir. ++++ daha önce yazdıklarımızı okumadınız..tekrar yazalım..yaşamına dinsel buyrukları almayan, bilimsel felsefeye inanan insanlar en az sizin kadar ahlak ve erdem sahibidirler..ahlaklı ve erdemli olmak bir insani değerdir,herhangi bir dinin tekelinde değildir..bu insanlar günahlarının affedileceği bir kutsal gücün varlığına inanmadıkları için <günah> işlemezler.bilirler ki bu günahları onların sadece insan olmalarından kaynaklanan onurlarını ve vicdanlarını yaralar.
  2. bu güzel eylemi destekliyorum..gerçek bir hak arama eylemi çünki.. memurun aldığı ücret nedeniyle yaşam koşulları gittikçe kötüleşmişti nisbi olarak.. izlediğim kadarıyla da katılım iki milyon civarında..üstelik hükümet katılımı azaltmak ve uyarı eylemini kırmak için her yolu denedi..önce valiler aba altından sopa gösterdiler.. işyerlerinde genel müdürler yarı açık yarı resmi çalışan memurları tehdit ettiler işinden olursun anlamında..en kötü ve en etik dışı eylemi kırma şekli de -bunu da hep yaparlar- vatandaşla hakkını arayanı karşı karşıya getirmek..<işte bakın hastalar ölecek bu eylem sayesinde, bakın yollarda perişan oldunuz paraya doyuramıyoruz memuru > gibi güya vatandaşını çok düşündüğünü belirten yaklaşımlar..ama insanları hakkını aramakta kararlı gördüm.. umarım benzer hak arama eylemleri( yasal zeminlerde kalmak şartıyla) artar da insanların sefalet ücreti ile koyun gibi çalıştırılmasının o kadar kolay olmadığı ortaya çıkar.. yazımızı Hz.Ali ye ait olduğu söylenen cümle ile bitirelim. <hakkınızı aramaktan korkmayınız..zira hakkınızla beraber onurunuzu da yitirirsiniz.>
  3. AED

    GÜNAYDIN

    NURİ İYEM günaydın @çelikbilek, bu tablo günün size armağanı..
  4. AED

    MUHABBET MEKANI

    bu da gecenin komiği olsun..
  5. hoşgeldin @deluge..
  6. AED

    MUHABBET MEKANI

    bu mu günün resmi yoksa bu alttaki mi olabilir kararsız kaldım ikisinide veriyorum..
  7. AED

    MUHABBET MEKANI

    bence gitmekle iyi etmiyorsun..@jön bak afganistanda arkadaşlık sitesi açılmış.. sence güzel olan hangisi?
  8. AED

    MUHABBET MEKANI

    kırmızı başlıklı kız pardon kırmızı pabuçlu kız yok ortalarda haberin varmı?
  9. AED

    MUHABBET MEKANI

    selam jön.. grip tehlikesine karşı japon selamı veriyoz,, idare et gari((:
  10. AED

    Saygı Duyulası adamlar No :4

    "bir banka soymak, bir banka acmaktan daha buyuk bir suc degildir" bakın bu sözü bilmiyordum..kocaman bir alkış.. şimdi sevgili @zebercet sırasımıydı bertolt un.. herşeyi tarumar ettiniz..(iyi de ettiniz). 1988 de İDSO ( ıstanbul deneysel sahne oyuncuları) ekibinde amatör tiyatro çalıştım.epik tiyatro ya ve brechte çok yoğunlaşmıştık.. bakın şimdi eski defterleri karıştırdınız..elinize sağlık.. okuduğunuzu düşündüğüm bu şiirini size ithaf ediyorum: Ben Bertolt Brecht, kara ormanlardan. Karnında getirmiş şehre anam beni. Ama çekip gidene dek ben bu dünyadan Çıkmayacak ormanların soğuğu içimden. Asfalt şehirde evimde gibiyim. Donanmışım son kutsal törenle: Gazeteyle, şarapla, tütünle, Güvensiz, aylak, ama sonu mutlu. İnsanlarla iyi aram. Durur başımda şapkam herkesinki gibi. İnsanlara bakar derim: "Bunlar başka türlü kokan birer hayvan." "Ne çıkar, derim sonra, benim onlardan ne farkım var?" Kadınlarla otururum yan yana salıncaklı koltuğumda sabahları. Seyrederim onları umursamadan ve derim: "İşte karşınızda güvenilmez bir adam." Akşamları da toplarım erkekleri. "Bayım" deriz birbirimize hep konuşurken. Ayaklarını dayarlar masama ve derler: "Düzelecek işler!" Sormam: "Ne zaman?" Sabaha doğru alacakaranlıkta ıslanır çamlar, kuşlar ötüşür, böcekler bağrışır. Dikerim ben kadehimi şehirde tam o sıra dibine kadar, atıp izmaritimi, dalarım tedirgin bir uykuya. Biz, uçarı kişiler, otururuz yıkılmaz sanılan evlerde. (Yüksek yapılarını biziz kuran Manhattan adasının. Biziz kuran incecik antenleri, Atlantik üstünden konuşan.) Bu şehirlerden arta kalacak ne; Sokakları dolaşan bir rüzgar kalacak. Evleri kuranlar mutlu olurlar ama, Onlar da bir gün bırakır evleri giderler. Hepimiz bugün var, yarın yokuz, ne düşünürse düşünsün bizden sonrakiler. Umarım ki, bir deprem olunca yakında, söndürmem puromu üzüntüyle. Ben Bertolt Brecht, kara ormanlardan, anasının karnında gelmiş asfalt şehre.
  11. evet durex in reklam yazarını kutlamak lazım..deyim yerindeyse onikiden vurmuş... bakın size bir anı; bu raklam yazarlığı ile ilgili..fakülte öğrenciliğimin son sınıfına doğru babamın işleri iyi gitmez olmuş bana gelen öğrenci harçlıkları iyice azalmıştı..yıl 1984 ..bendeniz çadır bezinden sırt çantamla o sergi senin bu kitap fuarı benim <entel> tanımının en iyi örneğiyim.. çalışma zorunluluğuyla yüz yüze kalmış, iş ilanlarına bakar olmuştum..o da ne, tam bana göre bir ilan vardı : reklam yazarlığı.. türkçeyi iyi kullanmak ve yaratıcı olmaktan başka şartı yoktu.. devamlı okuyan biri olarak benden iyisini mi bulacaklardı ? medeni cesaretimi toplayıp hayatımın ilk iş görüşmesini yaptım.. hayret edeceğim bir şekilde beni işe almadılar.. nedenini çok sonra anlayacaktım..ta ki <moda vakkodur> reklam sloganındaki iki kelimeyi bir araya getirebilmek için avrupadan da olmak üzere beş altı reklam yazarının birkaç ay çalışması veya sabancı topluluğunun şirket isimlerinin SA hecesinin mavi boyanması için günlerce çalışmak gerektiğini öğrendiğim zaman.. durex reklam yazarı da bu başarıyı göstermiş bence..
  12. AED

    ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS

    sevgili @radya, bence fırsat bulun ve yaşayın diyeceğim ama, sanki o eski dokuyu bulabilmek ve o havayı yakalayabilmek için ekstra çaba gerekir diye düşünüyorum.. bu gözlem gücü tabiiki var sizde, ama biraz da zaman-emek meselesi.. tabi bir de <tutuklu kalmak>.. nette yaklaşık 150 kadar eski istanbul resmi inceledim.. daha çok ara gülerin çalışmaları etkiledi beni.. <gazteci çocuk> dışındakiler ona ait.. inceleme emeğinize teşekkür ederim.
  13. AED

    Ölüm bir soluk kadar yakın

    geçmiş olsun derim..ama maalesef böyle.. habersizce yüzyüze geliriz böyle ani olaylarla.. kimse de sormaz bizlere hazırmısın böyle birşeye diye.. bir travma bu..neyse ki bir haftada üstesinden gelmişsiniz.. daha kötüsünü düşünelim.siz o olaya şahit olmuşsunuz. ya kurşunlanan olsaydınız..? neyse neyse tekrar geçmiş ola..
  14. AED

    ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS

    teşekkür ederim sevgili admin..
  15. AED

    YOK/UM aslında ben!

    evet @sardunyam çok sade, yorumsuz,içten.. <Aynaya baktığımda yüzümde korkunç bir olgunluk, sonsuz bir durgunluk, anlamlı bir bakış görüyorum artık. Ne kadar çok biriktirmişim meğer... Çok eskiden yılda bir kaç kez boşaltırdım tavanaralarımda kalanları, biriken tozlanan örümcek ağı bağlayan duygularımı... Şimdi hissizim... Morfin yutmuş gibi... Halsizim...> anlamlı,durgun,olgun..peki bu bakışlar neden halsiz ,hissiz,morfin yutmuş gibi oldu?yoksa bize öğrettikleri gibi <hissiz> olmak mı olgunluk..? hem tavanaralarınızı nasıl temizlerdiniz?ağlayarak,yazarak,kavga ederek..? sonra ne oluyorduda temizledikten sonra birşeyler birikiyordu? insanlar @sardunyam,yalnızlar iç dünyalarında...biraz da kendileri küsüyorlar.. diyorlarki kuru kalabalık olmak yalnız olmamak değil..nedir eksik olan o halde.?. paylaşamamak..geniş olamamak,hoş görememek,küçük hesapları yenememek.. adeta bir <ruh tutulması > içindeyiz.. bir çeşit anafor bu..bir anafor ki herkesi içine alan..dokunamıyoruz ruhlara.. bedenlere dokunmaktan daha zor belki..sonra <bumerang>lar çekiliyor silah gibi. .<o bunu yapmadı ben de yapmıcam,o aramadı bende ..o yazmadı bende.. o sevmedi bende.. vb vb> <biz zamana ve mekana mahkum edilmişiz... En çok bedenimizin esiriyiz, en çok bedenimize tapınıyoruz... Vazgeçemiyoruz onun komik ve tuhaf egolarından, her geçen gün biraz daha esiri oluyor aklımız... Oysa salt akıl öyle mi?> bu zaman-mekan paradoksu tüm ruhları ve hatta aklı kemirmiyormu? ve felsefi anlamda bile <din>lere açılan yol değilmi? <ölüm gelecek ve onda senin gözlerin olacak,bu ölüm ki sabahtan akşama değin bizimledir> diyor bir dörtlüğünde italyan şair cesare pavesa.. sıkıştırıldık..neyle mi.?.ölümle, yaşamın kısa olmasıyla,herşeyin ama herşeyin bitimli olmasıyla.. <bak geçiyor zaman..yaşlandık çocuklar büyüdü>..koştur da koştur..nereye? sonrada tek avuntularımız nostaljiler.. beden esirliği..haklısın ..ama biraz da kusurluyuz..tüketim hayvanı olmayalım diyoruz.. kim dinler..adeta süpermarketlerde geçiyor haftanın üçte biri..onu al bunu al al al al.. ayrıca ego esirliği var ki dillere destan biliyorsunuz..bu insan denen canlı değişmeli bir şekilde..çünki kendi kendinin kurdu.. < İşte önümüzde bir bayram bayramın adıda kurban... Neye, kime ve nasılını düşününce bile insanım diyenin midesi bulanıyor... Aslında her insan kurbanıyla sadistçe duygular yaşıyor... Belkide hiç farketmeden... Kaç kişiyi kurban ettiniz kendinize geçmişinize dönüp bir sorun bakalım?> toplu yapılan linçler gibi meşru..üstelik bu lince toplu ayinlerle başlanıyor.. toplu katliamlara ruhani ikonalar eşilk ettiriliyor..ilkel ve vahşice.. savunulacak, inanılacak, yaşanacak bir tarafı yok..dedik ya <akıl tutulması> <ruh tutulması> diye <ben inanıyorum> diyenler bıçakları bilediği gibi ortaya çıkıyorlar..iyi ama hayvanları en az insanlar kadar seven benim inançlarım ne olacak?.. insanlık gün gelir bunları da aşar.. çok kişiyi kurban ettik şimdiye kadar yaşamlarımızda..attık bir kenara kestik iletişimimizi..cezalandırdık..sonra baktık ki attiğımız bumerang sonunda bizim kellemizi kesmiş.. yalnızlaşmışız.. <ateşi üfleyin ateşi üfleyin size düşüyor ne gördüğümü söylemek> diyor ARAGON.. sevgiyle kal @sardunyam
  16. AED

    ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS

    http://www.youtube.com/watch?v=olRqxppPVn0
  17. AED

    ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS

    ŞAİRLER ŞEHRİNDE ROMANS İşte gazeteci çocuk koşuyor yüreği nefesinde Onun çığlığı haber gibidir okunur her keresinde <Eyüp cinayetini yazıyor,ihtilali yazıyor..> Anladın değil mi Ümit Yaşar, insan bir kere sevmeye görsün Nereye gidersen git orda İstanbul Beyazıt ta çarşı kapıda Erenler dergâhına vardım da bir güz günü Kokladım havayı bir İstanbul akşamı nargile yudumunda Başım döndü gönlüm kudurdu Gedik paşadan sahil el sallıyordu Bir güz günü çınar altında çarşı kapıda Mısırlı bir tüccar çay içiyor, Öğrenciler önüm sıra geçiyor Polonyalı kadınlar etekleri kısa gözler gök mavi Neden işveli bu kadınlar bu kadar sahi Uzaktan seni düşünürüm diyorsun ya hani Salkım salkım tan yelleri estiğinde Vedat Türkali Hani diyorsun ya haramilerin saltanatı Doğru dersin be ustam, Geldiler hamburgerleri, briyantinli züppeleriyle Bankaları ve sigorta şirketleriyle Cipleri ve çok tüketen metresleriyle İnsanlar trenlerde, umutlar istasyonlarda kalmış heyecanlar çoktan solmuş, sevdalar televizyona reklam olmuş İşçiler yorgun işsizler solgun Şarlatanlar,dalkavuklar, züppeler her akşam üstü sahilden geçer kahpeler Sen hangi tepeden baktın Yahya Kemal aziz İstanbul a Yedi tepenin hepsinden baktım ben Her bir tepede bir iblis,bağbozumu başlamış Baktım baktım da içim burkuldu Gönlüm tel oldu havaya savruldu Gözlerin kapalı dinle Orhan veli Başında eski alemlerin sarhoşluğu gözlerin kapalı dinle loş kayıkhaneleri açma gözlerini.. Bir yoksul tarla başı otelinde Bir kız yatıyor üç buçuk aylık ceninden kürtajlı Az önce getirdiler yüzü solgun kolu bandajlı Her şeyi her şeyi görüyorum Fatihte yoksul bir gramofon çalıyor Atilla İlhan duyuyorum Şahidimdir Edirnekapı, çarşamba,zülali çeşme Bu şehir o eski şehir midir şairler gezerdi durmadan Nerdesiniz ey insanlar umudum solmadan Ah be nazım usta Ben de yatayım Beyazıt meydanında Vursunlar beni de yitik sevdam alnımda Bütün hayallerim koynumda Bir gedik paşa akşamında AED- Mart 2005 KAYSERİ
  18. kuzey kore ordusunda kadın subaylar geçişi
  19. büyüyünce Marilyn Monroe olacak..
  20. anne ile çocuğu arsına ne girebilir? rejime başlama zamanı..
  21. bebek ve bakıcısı Alaska'da düzenlenen köpekli kızak yarışlarında birinci olan Lance Mackey galibiyet sevincini lider köpeği Larry ile paylaştı.
  22. atlayabilen buyursun,, Irak'ta 4 yıldır devam eden kanlı savaşta en çok acıyı çocuklar yaşadı.
  23. annelik hiç bitmez.. anne adayları sabah sporunda iki hindu ibadeti
  24. kenyada ay ışığının seçtiği iki kadın rotterdam botanik parkındaki dev nilüfer çak bir beşlik
  25. annelik bitermi? ne mi yapıyor? girdiği güzellik yarışması sonunda jürinin kararını bekliyor.. köpek kartopu oynayan çocukların oyununa katılıyor..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.