Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2011 13 yıl Teşekkür ederim... hakkımda nasıl böyle peşin hükümlü olabildiniz... Hakkınızda hüküm falan yürütmedim. Yürütmem de.. "Olgunca ve bilinçlice bir cevap vermişsiniz" demiştim. Ve ekledim; "Keşke çoğunluk sizin gibi olsa" diye. Cevabınıza kasıt yani. Kişiliğiniz hakkında yorumum olmadı.
Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2011 13 yıl Hakkınızda hüküm falan yürütmedim. Yürütmem de.. "Olgunca ve bilinçlice bir cevap vermişsiniz" demiştim. Ve ekledim; "Keşke çoğunluk sizin gibi olsa" diye. Cevabınıza kasıt yani. Kişiliğiniz hakkında yorumum olmadı. Peki anlaşılmıştır.... Şaşırttınız beni.. Sizi şaşırtmış olmamı yanlış algıladım galiba... İnsan tartışırken güzel sözlerin bile altında illa da kasıt arıyor herhalde...
Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2011 13 yıl İnsan tartışırken güzel sözlerin bile altında illa da kasıt arıyor herhalde... Evet, Mevlananın her ne kadar metafizik felsefe kaynaklı yanlış aforizmaları varsa da, bazan humanizm kaynaklı doğru sözleri de var. Felsefe meraklı bir insanda doğru sözlerin olması da tabiidir. Şunlar gibi: Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, Sevmek ve Sevilmek için çareler arayın..[Hz Mevlana] "Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar". Mevlana... Aforizmaları paylaşmak güzeldir. Ama önce kendimiz kavramalıyız.
Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2011 13 yıl Aforizmaları paylaşmak güzeldir. Ama önce kendimiz kavramalıyız. Sevgili £vrensel Ne demek istediğinizi çok iyi anladım... Sizce her kavradığımızı hemen uyguluyabilir miyiz? İçimizde hem iyilik hemde kötülük varken.Tüm kötülüklerimizi, egolarımızı bir çırpıda törpüleyebilir miyiz??? Keşke...
Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2011 13 yıl Sevgili £vrensel Ne demek istediğinizi çok iyi anladım... Sizce her kavradığımızı hemen uyguluyabilir miyiz? İçimizde hem iyilik hemde kötülük varken.Tüm kötülüklerimizi, egolarımızı bir çırpıda törpüleyebilir miyiz??? Keşke... Sevgili Radya, Bence kavradıktan sonra uygulama süreci, kavranabilme sürecinden çok daha kısadır. Zira kavradıktan sonra uygulamaların doğrumu, yanlışmı olduğunu çok net olarak biliyorsundur. Teoriğinle pratiğinin uyumunun hemen farkına varacaksındır. Evet, önemli olan doğru/yanlış bilginin kavranılmasıdır. Tabi doğru/yanlış bilgiler derken genel doğruları kastediyorum. Kişisel/göreceli doğruları değil. Kavrama süreci çok daha uzundur. Bazen yıllarca, bazen de bir ömür boyu sürer. Düşünürler "inançları yıkmak dağları yıkmak kadar zordur" görüşüne uzun analizler sonucu ulaşmıştır. Burada en önemli olan da, sağlıklı bilgiye erişmenin mutlaka aklı özgür tutarak, objektif sorgulama yönteminden de şaşmamakla mümkün olabileceğini kavramaktır. Sadece paylaşmak istedim. Kolay gelsin.
Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2011 13 yıl ”Dünyada sevgiye dair ne varsa ben orada varım, savaşa dair ne varsa ben orada yokum.” Celaleddini Rumi'nin bu sözünden dolayı bir zamanlar onun aslında Moğol ajanı olduğu öne sürülmüştü. Bu iddia hemen boğuntuya getirilip yoğun tepkilerle susturuldu. Moğolları küçümsemeyin, savaşlarda zaptedemedikleri kalelere vebadan ölmüş insanlar bulup getirip ceset parçalarını mancınıkla içeri fırlatmak gibi korkunç yöntemlere başvurmuşlardır. Vebanın kendilerine de bulaşması gibi bir endişe duymamışlardır, çünkü zaten o kaleyi ele geçirince herkesi öldürüp yakıp yıkacak ve çekirge sürüsü gibi talan ederek yollarına devam edecekler. Böyle bir ordu, casus da kullanır. Celaleddin Selçuklu'nun başkentine gelip böyle sevgiden, savaş karşıtlığından, dogmatik miskin uyuşukluktan, dünyada başka dert yokmuş gibi sözde tanrısal görünüme sokulmuş aşk derdinden sızlanıp, aşktan meşkten savaş karşıtlığından bahsettikten bir süre sonra da Moğollar gelip Anadolu'yu işgal etmişlerdir. Zamanının Lawrence'i olabilir yani...
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2011 13 yıl Sevgili Radya, Bence kavradıktan sonra uygulama süreci, kavranabilme sürecinden çok daha kısadır. Zira kavradıktan sonra uygulamaların doğrumu, yanlışmı olduğunu çok net olarak biliyorsundur. Teoriğinle pratiğinin uyumunun hemen farkına varacaksındır. Evet, önemli olan doğru/yanlış bilginin kavranılmasıdır. Tabi doğru/yanlış bilgiler derken genel doğruları kastediyorum. Kişisel/göreceli doğruları değil. Kavrama süreci çok daha uzundur. Bazen yıllarca, bazen de bir ömür boyu sürer. Düşünürler "inançları yıkmak dağları yıkmak kadar zordur" görüşüne uzun analizler sonucu ulaşmıştır. Burada en önemli olan da, sağlıklı bilgiye erişmenin mutlaka aklı özgür tutarak, objektif sorgulama yönteminden de şaşmamakla mümkün olabileceğini kavramaktır. Sadece paylaşmak istedim. Kolay gelsin. Teşekkür ederim...Size de...
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2011 13 yıl Celaleddini Rumi'nin bu sözünden dolayı bir zamanlar onun aslında Moğol ajanı olduğu öne sürülmüştü. Bu iddia hemen boğuntuya getirilip yoğun tepkilerle susturuldu. Moğolları küçümsemeyin, savaşlarda zaptedemedikleri kalelere vebadan ölmüş insanlar bulup getirip ceset parçalarını mancınıkla içeri fırlatmak gibi korkunç yöntemlere başvurmuşlardır. Vebanın kendilerine de bulaşması gibi bir endişe duymamışlardır, çünkü zaten o kaleyi ele geçirince herkesi öldürüp yakıp yıkacak ve çekirge sürüsü gibi talan ederek yollarına devam edecekler. Böyle bir ordu, casus da kullanır. Celaleddin Selçuklu'nun başkentine gelip böyle sevgiden, savaş karşıtlığından, dogmatik miskin uyuşukluktan, dünyada başka dert yokmuş gibi sözde tanrısal görünüme sokulmuş aşk derdinden sızlanıp, aşktan meşkten savaş karşıtlığından bahsettikten bir süre sonra da Moğollar gelip Anadolu'yu işgal etmişlerdir. Zamanının Lawrence'i olabilir yani... Hatta ve hatta bende zamanımın Mata Hari'si olabilirim di mi?...kimbilir...
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2011 13 yıl Aman aman... Mata Hari olma sakın, kurşuna dizilmişti çünkü, bu akibetle ölen nadir kadınlardandır...
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2011 13 yıl Ama esaslı kadındır ha! İdam mangasının karşısına geçip gözlerini bağlatmadan ateş edilmesini beklemiştir. İdama götürülürken "sanki Fransa beni öldürerek savaşı mı kazanacak" diye söylenmiştir. İyi dans ederdi ve güzel kadındı...
Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2011 13 yıl İyi ki geçiyorsun zaman! Ya acının en derinime işlediği bir an'da donsaydın..? Mevlana Celaleddin Rumi İnsan mutlu anlarında, zaman donsun ister ya; fakat madalyonun bu tarafı da var tabi...
Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2011 13 yıl İnsanın bilgisi, görüşü ne kadarsa, denizi de o kadardır...Mevlana Celaleddin Rumi
Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2011 13 yıl "İnsan, sözünü yağmur gibi yumuşakça indirmeli kulaklara; Kırıp dökmemeli, damla damla söylemeli, ince ince sevmeli." Hz.Mevlana
Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2011 13 yıl Ey Can ! Edep nedir diye arar sorarsan eğer , bil ki edep , her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül gösterebilmektir.... ! HZ.MEVLANA Bence 5 yıldızlık bir söz...
Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2011 13 yıl Ey Can ! Edep nedir diye arar sorarsan eğer , bil ki edep , her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül gösterebilmektir.... ! HZ.MEVLANA Bence 5 yıldızlık bir söz... Bence de bir yıldızlık bile değil. Mevlana edepin yada edepsizliğin neler olduğunu sıralamaya kalksaydı, kendi ahlaki değerleri veya inancı ile açıklamaya çalışacaktı. Bu da doğru olmayacaktı. Zira edep görelidir. Edep/edepsizlik konusunda herkesin doğrusu farklıdır.
Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2012 13 yıl Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver..! MEVLANA
Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2012 13 yıl Ve uzaklığa rağmen '' vefa '' asil insanların kudretidir. Hz.Mevlana
Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2012 13 yıl Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol.
Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2012 13 yıl Mademki ben güneşe kulum, güneşten söz açmalıyım size. Mademki gece değilim ben, mademki karanlığa tapmıyorum, düşten dem vurmak nafile. Mademki tıpkı güneşe benziyorum, elimi eteğimi çekmeliyim üzerinden ferah, mâmur olan yerin. Mademki tıpkı güneşe benziyorum, doğmalıyım ortasında harabelerin. Gerçi bugün bir kuru elmayım, ama değerim ağacımdan çok. Gerçi sarhoşum, yıkılmışım ama doğru lâf etmedeyim, erkekçe konuşmadayım. Benim gönlümün kokusu yöresindeki topraktan gelir. Ben o topraktan utanırım da nedense bir tek söz söyleyemem suya dair. Güzel yüzünden kaldır perdeni, böyle konuşmayı yakıştırma bana. Taş gibi kaskatıysa senin kalbin, bak benim kalbim yanmış, ateş haline gelmiş. Bir iyilik eder, şişeyi alırsan eline, bir de bakacaksın ki kadehle şarap bende dile gelmiş. Mevlana Celaleddin Rumi
Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2012 13 yıl İnsanlar BAŞKALARININ KUSURLARINI görmek hususunda, Keskin gözlere sahip KARTALLARA benzerler. KENDİ KUSURLARINI görmekte ise başını kuma gömen DEVE kuşuna. Mevlana
Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2012 13 yıl Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner? MEVLANA
Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2012 13 yıl Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar. MEVLANA
Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2012 13 yıl Yok olmadıkça hiç kimsenin huzura varmasına yol yoktur. Yıldızlarımız gizlenmedikçe, bil ki can güneşi de gizlidir.
Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2012 13 yıl İtibar azlığa çokluğa değil; maksat meramı anlatmak... Kimi kişinin az sözü, çok sözden daha faydalı olur... Demek ki maksat faydadır.... Hz. Mevlana Fihi Ma Fih (Bölüm-63)
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.