Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Allahın varlığına deliller


mavis034

Önerilen İletiler

Ruhun çıkması organik fonksiyonların durmasına bağlanmış olamaz mı (sebebe bağlama açsından-Adetullah)...?

Örneğin otomobil hurdaya dönmüşse ve kullanılamayacak kadar bozuksa kırk dökükse şoförün o otomobilde ne işi var..?

Bana göre vücudumuz ve tüm kainat tek bir amaç için, imtihan için yaratılmıştır ve hepsi birer araçtır, ve tüm kainat vücudumuzda dahil olmak üzere algıladığımız gibi olmayabilir..

 

Saygılar..

sedat kardeş imtihan dediğin nasıl olur öğretmen önce derslere girer örneğin coğrafya coğrafya hakkında birşeyler anlatır ve o anlattığı şeylerden sorular sorar ve a-b-c-d gruplar halinde ayırsada hepsine anlattığı coğrafya dersinden sorular sorar ve kimse çıkıpta diyemezki hocam bizim gruba zor sorular sordun şu gruba kolay diyemez çünkü hocanın vereceği cevap sorduğum bütün soruları size anlattım onlarınkileride sizinkileride

bizim sınavda ise ben hiç adalet göremiyorum çünkü ağacın yaş olduğu çağlarda hristiyanlara hristiyanlık yahudilere yahudilik ateiste ateistlik müslümanlara müslümanlık öğretiliyor ve bu adamlara müslümanlıktan sorular soruyorsun

hristiyan o derse hiç girmemiş yahudide ateistte ve müslüman olan patır patır yapıp geçiyor sınavdan diğerleri mühebbet hapis hemde en kötü cezayla bundan daha büyüğünü düşünememişler bile 10 yıl bin yıl değil sonsuza kadar yanmak böyle bir cezayı insanlara nasıl layık görüyorsunuz hiçmi vijdan yok bunlar peygamberin boğazına dalmadılar allaha saldırmadılar kimseye savaş açmadılar sadece okuduklarına inandılar benim vijdanım böyle bir durumda karşı çıkar haksızlığa boyun eğeni seven allahı ben sevmem

eğer bir allah varsa o doğrudur vijdanlıdır gerekenlere gerekli cezayı verir fakat yarattığı kullarını sonsuza kadar yakmaz kuranı kerimdeki bu yazı varsa eğer Allaha büyük bir hakarettir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 196
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Ruhun çıkması organik fonksiyonların durmasına bağlanmış olamaz mı (sebebe bağlama açsından-Adetullah)...?

 

Bana göre vücudumuz ve tüm kainat tek bir amaç için, imtihan için yaratılmıştır ve hepsi birer araçtır, ve tüm kainat vücudumuzda dahil olmak üzere algıladığımız gibi olmayabilir..

 

olabilirliklere bakacak olursak, milyonlarca olasılık sayabiliriz, bu nedenle bizim kanıtlara ihtiyacımız var, olasılıklarla gerçeği anlayamayız, ha olasılık ha tesadüf, ikisininde birbirine üstünlüğü yok, çünkü gerçek bilinmiyor, gerçek bilinmediği için doğmatik düşünceler devreye giriyor ve hiç bir doğru çıkarım elde edemiyoruz.

 

 

Bana göre vücudumuz ve tüm kainat tek bir amaç için, imtihan için yaratılmıştır ve hepsi birer araçtır, ve tüm kainat vücudumuzda dahil olmak üzere algıladığımız gibi olmayabilir..

 

Sana göre ve bana göre herşey olabilir !!!!! bir değeri yok evrensellik açısından.

 

Ve işin en ilginç tarafı burada bilim adına bilimde olmayan bir mantığa bir sonuca varılıyor, maddenin düşündüğüyle ilgili bilimsel bir veri yada bilimsel bir açıklama yoktur ve hayatımda hiç bir bilim adamının madde düşünür dediğini duymadım.

 

 

İnsan = Madde

 

İnsan düşünür

 

Bilimde insanın düşündüğü ile ilgili milyonlarca bilgi vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bizim sınavda ise ben hiç adalet göremiyorum çünkü ağacın yaş olduğu çağlarda hristiyanlara hristiyanlık yahudilere yahudilik ateiste ateistlik müslümanlara müslümanlık öğretiliyor ve bu adamlara müslümanlıktan sorular soruyorsun

hristiyan o derse hiç girmemiş yahudide ateistte ve müslüman olan patır patır yapıp geçiyor sınavdan diğerleri mühebbet hapis hemde en kötü cezayla bundan daha büyüğünü düşünememişler bile 10 yıl bin yıl değil sonsuza kadar yanmak böyle bir cezayı insanlara nasıl layık görüyorsunuz hiçmi vijdan yok bunlar peygamberin boğazına dalmadılar allaha saldırmadılar kimseye savaş açmadılar sadece okuduklarına inandılar benim vijdanım böyle bir durumda karşı çıkar haksızlığa boyun eğeni seven allahı ben sevmem

Olay bu kadar basit değil..

Çok ince bir konu..

Son nefes imanlı yada imansız olabilir..

Yani müslüman içinde öyle al sana iman, gir cennete değil..

Sorumluluk ömrün sonuna kadar vardır..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. (Hicr 26)

 

Üstteki ayette; Allah'ın yarattığını bir başkası anlatıyor.

Alttaki ayette; Allah kendisinin yarattığını anlatıyor.

İkiside kur'an'ın ayeti.

 

Bu iletiyi bilimselci yazdı. (başkası söylüyor)

Bu iletiyi ben(biz) yazdı(k)m.. (bilimselci söylüyor)

 

Çelişki değilmi ?

bula bula bunumu buldun çelişki diye önüme getirecek. şöyle bir örnek verelim

o küçümsediğin annen seni doğurup bu yaşına getirdi.hasta olduğunda başında bekledi.

burda annen sana kendini anlatırken kendinden o diye bahsetmiş genelde isyan edenlere karşı bu tür cümleler kurulabilir. kısacası Allah'ın yarattığını anlatan başkası değil Allah'tır. varsayalımki sen haklısın peki bin dört yüz sene önce Hz Muhammed (s.a.s)denizlerin sularının birbirine karışmadığını nerden biliyodu. göğün yedi kat olduğunu nasıl anlamış teleskopla uzaya bakıp güneşin ayın yörüngelerinimi tespit etmiş daha bunlar gibi o kadar çok ayet varki hangi birini açıklayabilirsin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sedat kardeş imtihan dediğin nasıl olur öğretmen önce derslere girer örneğin coğrafya coğrafya hakkında birşeyler anlatır ve o anlattığı şeylerden sorular sorar ve a-b-c-d gruplar halinde ayırsada hepsine anlattığı coğrafya dersinden sorular sorar ve kimse çıkıpta diyemezki hocam bizim gruba zor sorular sordun şu gruba kolay diyemez çünkü hocanın vereceği cevap sorduğum bütün soruları size anlattım onlarınkileride sizinkileride

bizim sınavda ise ben hiç adalet göremiyorum çünkü ağacın yaş olduğu çağlarda hristiyanlara hristiyanlık yahudilere yahudilik ateiste ateistlik müslümanlara müslümanlık öğretiliyor ve bu adamlara müslümanlıktan sorular soruyorsun

hristiyan o derse hiç girmemiş yahudide ateistte ve müslüman olan patır patır yapıp geçiyor sınavdan diğerleri mühebbet hapis hemde en kötü cezayla bundan daha büyüğünü düşünememişler bile 10 yıl bin yıl değil sonsuza kadar yanmak böyle bir cezayı insanlara nasıl layık görüyorsunuz hiçmi vijdan yok bunlar peygamberin boğazına dalmadılar allaha saldırmadılar kimseye savaş açmadılar sadece okuduklarına inandılar benim vijdanım böyle bir durumda karşı çıkar haksızlığa boyun eğeni seven allahı ben sevmem

eğer bir allah varsa o doğrudur vijdanlıdır gerekenlere gerekli cezayı verir fakat yarattığı kullarını sonsuza kadar yakmaz kuranı kerimdeki bu yazı varsa eğer Allaha büyük bir hakarettir.

Allah herkese akıl ve irade vermiş. sonradan müslüman olanların yada sonradan hristiyan olanların sayısı hiçte küçümsenmiycek kadar çok. demekki insanlar küçük yaşlarda öğrendikleriyle yada onlara enpoze edilenlerle yetinmek zorunda değiller. akıl insanı araştırmaya yöneltir hiç bir şeyi sorgulamadan kabul etmek zorunda değiliz.ayrıca bu konu müslümanlar patır patır yapıp geçicek falan zannettiğin kadar basit değil. araştırmanı öneririm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama dolaylı yollardan dolanıp gelen cümlelerin getirdiği anlam şuydu..

Madde düşünüyormuş(öyle söyledi arkadaşlarımız)

Artık nasıl düşünüyorsa..?

Ve işin en ilginç tarafı burada bilim adına bilimde olmayan bir mantığa bir sonuca varılıyor, maddenin düşündüğüyle ilgili bilimsel bir veri yada bilimsel bir açıklama yoktur ve hayatımda hiç bir bilim adamının madde düşünür dediğini duymadım.

Artık savunma gereği nasıl ki karaya beyaz denilebiliyorsa, maddeyede düşünür denilebiliyor yorum sizin..

 

Sayın Xlark Tades...

Taş, Toprak, Su gibi alelade bir "Madde"den bahsetmiyoruz.

Son derece karmaşık, Proteinlerden ve Sinir hücrelerinden oluşan, kendi içinde sinirsel bağlar kurabilen bir"Yapı"dan bahsediyoruz.

Bakın ben "Beyin" konusunda son derece "Yapısal"cı birisiyimdir ve söylediklerimin sonuna kadar arkasındayım.

Sayısal verileri ile aram iyi olmasada "Mantığını" anlayabildiğimi düşünüyorum.

Size, o "Bilimde Olmayan Mantık"ıma dayanarak, sizin mantığınızın ne kadar çürük olduğunu ispatlayayım, zira Mantık, Psikoloji, Felsefe gibi ilimler özel ilgi alanımdır.

 

Bakınız, sizin söylediklerinizle hareket edelim ve sizi öyle çürütelim.

Öteki konuda şunu söylemiştiniz:

"Beyin Veri Saklama yeridir ve ruh bu verileri alıp mukayese eder."

 

Beyin'in veri saklama yeri olduğunu kabul ediyorum ancak ek olarak Beyinin yapısı gereği sahip olduğu nöron sinir hücreleri ve sinaps bağları ile düşünme eylemini yerine getirdiğini biliyorum.

Faraza diyelim ki "Düşünme/Mukayese Etme" eylemini "Ruh" denen şey gerçekleştirdi.

Öyleyse "Hafıza Kaybını" açıklamanız gerekmektedir bize.

 

Şöyle ki:

Beyin bir Veri Saklama yeri diyorsunuz, doğrudur.

Ruh bu verileri Anlamlandırır ve birbirleri ile mukayese eder diyorsunuz.

 

Şöyle oluyor demek ki size göre:

Duyularımız dışarıdan bir veri alıyor,

Beyin Nöronlarla bu verilere has Sinaps bağları oluşturuyor.

Böylece yeni bilgi Beyin'e Kayıtlanmış oluyor.

Sonra nasıl ve hangi bağlarla oluyorsa oluyor, Beyin bu verileri "Ruh" denen ve maddesel olmayan bir şeye her şeye rağmen iletebiliyor bu verileri.

Bu ruh, bu yeni kayıtlanmış verileri (artık nasıl bir yapısı varsa) eski kayıtlı verilerle karşılaştırıp, mukayese edip yeni veriler oluşturuyor (ki nasıl bir yapısı varda bunu yapabiliyor onu da bilmiyorum).

Ve yine her nasıl ve hangi bağlarla yapabiliyorsa bu yeni bilgileri tekrar beyine gönderip anlamlandırılmış bilgileri beyine kaydediyor.

Ondan sonra yine veri geliyor.

Yine ruha iletiliyor...

vs...

vs...

vs...

 

Böyle uzayıp gidiyor.

Sizin kurduğunuz mantık bu olmalı.

Bakın ne kadar Bilimsel bir mantık öyle değil mi?

Ne kadar ciddi ve anlamlı...

 

Gelelim bu mantığınızdaki çıkmazlarınıza...

Öncelikle bu mantıktaki en önemli çıkmaz;

Ruh'un "Verileri Depolayamıyor Olması"dır.

Çünkü eğer depolasaydı, "Hafıza Kaybı" gibi bir durum söz konusu olamazdı.

Çünkü "Manevi" bir varlık olarak "Bilgi Depolayıcı" olan bir ruh, maddi kazalardan zarar göremez ve böylelikle de hafıza kayıpları olmazdı.

Öyleyse "Ruh" Bilgi Saklayıcı/Veri Depolayıcı değildir.

Böyle ise eğer, Bilgi Saklayıcı olMAyan "Ruh" önceki anlamlandırdığı bilgileri de doğal olarak, yeni bilgileri Beyine gönderip işlettirdikten sonra unutacaktır.

Bu da demek oluyor ki Ruh, her yeni bilgi edindiğinde eski tüm kayıtlı bilgileri yeniden gözden geçirecek ve Beyin ile bağlarını (ki nasıl bir bağdır bu bilmiyorum) hep taze tutmak zorunda kalacaktır.

 

Ki burada açıklamanız gereken bir şey daha var ki "Beyin" ile "Ruh" arasındaki bağı sağlayan nedir?

 

Bu bir yana;

Önceki bilgilerini, anlamlandırmalarını "Unutan Ruh" nasıl olacak ta "Unuttuğu" bilgilerden yargılanacak?

Böylede bir çıkmaz var...

Ben hatırlamadığım şeylerden niye yargılanayım ki?

O zaman "Cennet"e gitmenin en kestirme yolu, ölmeden bir kaç dakika önce kafaya bir çekiç darbesi yiyip, hafızayı kaybetmek...

Nasılsa Ruh zaten hiç bir şey hatırlamıyor.

Dolayısıyla öteki tarafa gittiğinde ne sorarlarsa sorsunlar öööyle boş boş bakınacak etrafa, başka kaçarı yok bunun.

 

Şimdi burada sakın ha:

"Ama kararları Ruh veriyor, o yüzden yargılanacak öteki tarafta" demeyin.

Siz bunu demeden, ben sizi yine cevaplayayım;

Öncelikle "Ruh" dediğiniz gibi ise eğer, dediğim gibi "Kayıt Yapamayan" bir özelliğe sahiptir.

Kayıt yapamadığı için "Ruh"un "Önceki Kazanımları"ndan bahsetmemiz mümkün değildir.

 

Böylelikle "Ruh"un "Mukayese" için iki kaynağı olmak zorunda:

1- Ya kendisini yaratan "Tanrısal Öz"e dayanarak Mukayese yapacak.

2- Ya da verileri kaydeden "Beyin"in eski kayıtlarına dayanarak Mukayese yapacak.

 

İlkini alırsak eğer:

Tanrısal Kaynağa göre Mukayese yapıyorsa eğer Ruh, hiç bir zaman "Hatalı Mukayese" yapmaması, yani günah işlememesi gerekir. Çünkü mantık olarak "Tanrı" temiz ve iyidir. Ve böylelikle aynı kaynağa bağlı Ruh'un da "İyi Mukayeseler" yapması kaçınılmazdır. Özetle bu mantığı anlatabilmişimdir diye düşünüyorum ve sonuç olarak diyorum ki: aşikardır ki her insan kötü şeylerde yapabildiğine göre, demek ki Ruh "Tanrısal bir kaynağa" dayanarak mukayese YAPAMIYOR...

İkincisini ele alırsak eğer:

Ruh, Beyin'in kayıtlarına göre Mukayese yapıyorsa eğer Geçici bir varlığı olan "Beyin"den, kalıcılığıyla Üstün olan Ruh, kendisinden alçak olan "Beyin"in verilerinden sorumlu tutulamaz. Çünkü eninde sonunda o beyini terkedecek ve kendi bünyesinde hiç bir bilgi kayıt etmediği için dolayısıyla hiç bir şeyi de hatırlamayacak ve bilmeyecektir (reenkarnasyon inancıda buna dayanmaktadır). Çünkü yaptığı mukayeseler kendisine değil Beyinin kayıtlarına dayanıyor, beyinin mukayeselerine dayanıyor... Bu mantığı da öz olarak verebildiğimi düşünerek yine söylemek istiyorum ki burada da kaçınılmaz olarak kabul etmeniz gereken Metafizik bir bilgi vardır ki, o da: "Ruh Bilgileri Kaydeder" bilgisi olmalıdır. Kaldı ki bilgileri kaydeden yerin Beyin olduğunu sizin kabul etmeniz bir yana bilimde ispatlamıştır.

 

 

Bakınız, Sizin "Ruh" dediğiniz bu kavramın "Psikoloji"deki tanımı "Kısa Süreli Bellek"tir.

Tüm anlamlandırmalar ve o hep dillendirdiğiniz "En Son Görmeler" orada gerçekleşir.

O eski ve yeni bilgilerin karşılaştırıldığı, anlamlandırıldığı, mukayese edildiği yer "Kısa Süreli Bellek"tir.

Buradan "Uzun Süreli Bellek"e aktarılır.

Yani yukarıdaki sizin mantığınızda "Ruh" dediğimiz yere "Kısa Süreli Bellek"i koyarsanız eğer, tüm çıkmazlarınızdan bir anda, üç kelimecik ile kurtulabilirsiniz.

 

Bütüncül bir yapı olarak Beyin'in nasıl düşündüğü hem Nörolojik olarak ve hem de Psikolojik olarak apaçık ve Bilimsel olarak ortadadır.

Hemde kuşkuya hiç şüphe bırakmayacak kadar.

Bunu burada güzel bir şekilde verebildiğime de hakikaten çok inanıyorum.

 

Umarım "Mantık" konusunda yardımcı olabilmişimdir.

 

Ve işin en ilginç tarafı burada bilim adına bilimde olmayan bir mantığa bir sonuca varılıyor, maddenin düşündüğüyle ilgili bilimsel bir veri yada bilimsel bir açıklama yoktur

Tekrar hatırlatmak istedim iletinizi...

 

Bakın, Evrim konusunda falan itiraf etmeliyim ki sizin kadar bilgili olmayabilirim belki.

Belki bir çok konuda daha çok şey biliyor olabilirsinizde benden.

Ancak ben çok ciddi bir şekilde iddia ediyorum ki, yazdığım tek bir kelime dahi "Mantık" süzgecinden geçmeden yazılmamaktadır.

Ve yine iddia ediyorum ki belki çok şey bilmenize rağmen siz iyi bir mantık süzgecinden geçirmiyorsunuz bildiklerinizi ve geniş düşünmüyorsunuz, özür dilerim.

 

Maddenin Nasıl Düşündüğü ile ilgili birçok veri vardır ve ortadadır.

Bunları ayriyeten anlamlandırmak, mantığını kurmak sizin işinizdir.

"Ruh" denen şey kesinlikle sizin söylediğiniz gibi bir şey değildir.

 

İnatla söylüyorum ki:

Felsefe ve Mantık iyidir... (Sayın Tarafsız içindi bu :D , kızmaz umarım :blushing: )

Saygılarımla...

 

Yazımın Uzunluğundan Dolayı Özür Dilerim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Son derece karmaşık, Proteinlerden ve Sinir hücrelerinden oluşan, kendi içinde sinirsel bağlar kurabilen bir"Yapı"dan bahsediyoruz.

 

Ne kadar karmaşık olursa olsun işin sonu atomda biter, atom akıllı değildir..

Muhakeme ve mukayese işleri dış dünya ile bağlantılı olarak (veri alış verişi) ruhun işi olduğunu düşünüyorum..

O tartışmalarda vermiş olduğunuz bilgiler yani nöronlar vs ler sadece bilgi depolama ve depolanan bilginin çağrılması ve iletilmesi ile ilgilkidir, iletilen ve analiz edilen yer ruhtur..

Sende zaten "Ya da verileri kaydeden "Beyin"in eski kayıtlarına dayanarak Mukayese yapacak" demişsin..

Felsefenin ve mantığın iyi olduğunu bende biliyorum..

Herşey masada yada laboratuvarda çözülür diye bir kayıt şart yoktur, akıl her şeyin öncüsüdür..

Zaten herşeyi laboratuvara sokamadığımız gibi üzerinde yeterli tetkikleride yapamayabiliriz..

Örneğin bir arkadaşımız ilk hücreyi buldunmu diye ısrarla soruyor..

İlk hücreyi kim bulmuşta ben bulacağım ilk hücre mi kaldı..

İlk hücre bulunmamışsa konuşmayalımmı bunun üzerinde..

Bilim çevrelerinde "Madde düşünür" diye bir teori var mı şuan merak ediyorum..?

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayısal verileri ile aram iyi olmasada "Mantığını" anlayabildiğimi düşünüyorum.

Size, o "Bilimde Olmayan Mantık"ıma dayanarak, sizin mantığınızın ne kadar çürük olduğunu ispatlayayım, zira Mantık, Psikoloji, Felsefe gibi ilimler özel ilgi alanımdır

 

Öncelikle şu maddeyi bir inceleyelim..

Siz maddeye düşünebilirlik yüklerken, madde gerçekte nedir bir bakalım..

Hep birlikte atoma inelim..

Bilirsiniz atom çekirdeği nötron ve protonlardan oluşur ve çekirdek çevresinde elektronlar vardır..

Çekirdekle elektronlar arasındaki mesafe çok çok büyüktür ve bu aralık mutlak boştur..

Kısacası atomun yüzde 99,9 u boştur..

Hal böyle olunca ve kainat (canlılar dahil) atomlardan oluştuğuna göre varlık nerede..?

Bakın bu yüzde 99,9 luk boşluk hemen hemen yokluk gibi bir şeydir yada var olan şey veriden ibarettir..

Benim mantığımı eleştiriken ve beni geniş düşünmemekle suçlarken siz işin bu kısmını hiç düşündünüz mü..?

Diyorsunuzki son algılayıcı dediğimiz şey kısa süreli bellekmiş..

Bellek hiç bir zaman algılayıcı olamaz..

Oradaki veri bir şekilde muhataba ulaşacaktır..

Monütör örneğini ısrarla tekrar yazıyorum..

Veriler harddiskte saklanıyor ve RAM ile işletim sistemi işlemlerinden sonra veri görüntü olarak monütöre ses olarak hopörlöre iletiliyor..

Eğer monütöre e hoporlöre gönderilen bu en son hali gördüm demeniz için işlenmiş veriyi görecek en son kişi olmalısınız, eğer siz o görüntüye bakmıyorsanız sizin için o görüntü orada yoktur..

Ama o görüntüye baktığınız ve algıladığınız an anlam kazanr ve vardır..

İşte burada monütör ; dışardan gelen verilerin son şekli, algılayıcı olarak algılayan yani bu görüntüyü görende ruhtur diye düşünüyorum..

Allah en doğrusunu öğrenmemi nasip etsin....

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kral'ın alıntı yapıp kabullendiği cümle

aslında Boşiğ'in çürüttüğü bir şey....

 

Çürüyen birşey yok..

Onun örneklemesini alıntı yapıp cevaben devam ettim..

Yani o benim kullandığım mantık adına o yazıyı yazıp eğer böyle düşünürsek böyle böyle olur demiş, bende onun öyle farzettiğini baz alarak devam etim..

Yazı uzunluğu farketmez okumadan asla cevap yazmam..

Monitör örneği hiç bir şeyin çürümediğini çok net anlatıyor..

Sonuç: Madde düşünemez..

Bilimde "madde düşünebilir" diye bir tez ve teoriye rastlamadım rastlayan varsa ve bunu paylaşırlarsa sevinirim..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kral anladigim kadariyla siz bilgisayari insan yerine,bilgisayari izleyen insanilarida ruh yerine koyuyorsunuz....Yani diyorsunuz ki;Bilgisayar ne kadar islem yaparsa yapsin,onun islemlerini monitorden izleyip yorumluyan bir insan var ve insan beyni ne kadar islem yaparsa yapsin o islemleri gorup yorumlayan bir ruh var diyorsunuz..Ama unuttugunuz bir sey var monitordekileri yorumlayan insanlarin,o monutorle bes duyulari sayesinde kurduklari bir bag var..

Peki ruhun beyinle Kurdugu bag nasil olmaktadir?Bu bagi nelerle saglamaktadir?

Sanirim sevgili(m) Bosig bunu ogrenmek istiyordu!!!

Sevgili Sevgilim,

Çok sağol...

İlk defa bir yazıma destek verdin... :wub::wub::wub:

 

Sonuç: Madde düşünemez..

Bilimde "madde düşünebilir" diye bir tez ve teoriye rastlamadım rastlayan varsa ve bunu paylaşırlarsa sevinirim..

Peki ne diyor Bilimsel teoriler?

"Ruh"mu düşünür diyor?

"Ruh"un düşündüğünü söyleyen kaç tane teori var?

Bütün verileri koyun ortaya, neyin düşünüğü ile ilgili bir teori ortaya atılacaksa bu "Bütüncül Özellikteki Madde Olarak Beyin"in düşündüğü ile ilgili bir teori olacaktır mutlaka.

Çünkü "Madde" olmayan, görülemeyen, deneye tabi tutulamayan bir kavram üzerine herhangi bir teori ortaya atmaz bilim.

Çünkü onu, Ruh'u inceleyemez ki!

Ortaya atacağı teori mutlaka söylediğime yakın olacaktır...

 

Siz ne derseniz deyin, kurduğum mantık bilimseldir ve gerçekçidir...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kral anladigim kadariyla siz bilgisayari insan yerine,bilgisayari izleyen insanilarida ruh yerine koyuyorsunuz....Yani diyorsunuz ki;Bilgisayar ne kadar islem yaparsa yapsin,onun islemlerini monitorden izleyip yorumluyan bir insan var ve insan beyni ne kadar islem yaparsa yapsin o islemleri gorup yorumlayan bir ruh var diyorsunuz..Ama unuttugunuz bir sey var monitordekileri yorumlayan insanlarin,o monutorle bes duyulari sayesinde kurduklari bir bag var..

Evet tam olarak bunu demek istiyorum güzel anlamışsın..

Bu bağ nasıldır tabi net olarak bilemiyorum ancak yukarda maddenin %99.99 boşluktan oluştuğunu yazdım bu bir nevi yokluk yada niteliğini henüz keşfedemediğimiz birşey yada enerji, bu durumda ruh niteliğine tam vakıf olamadığımız ve adına madde deiğimiz bu sırlı şeyle pekala iletişime geçebilir..

 

 

Peki ne diyor Bilimsel teoriler?

"Ruh"mu düşünür diyor?

"Ruh"un düşündüğünü söyleyen kaç tane teori var?

Bütün verileri koyun ortaya, neyin düşünüğü ile ilgili bir teori ortaya atılacaksa bu "Bütüncül Özellikteki Madde Olarak Beyin"in düşündüğü ile ilgili bir teori olacaktır mutlaka.

Soru açık ve net sayın boşig..

Madde düşünür diye bir tez teori vs var mı varsa yazar mısınız..

Madde düşünmüyorsa ruh mu düşünür diye karşıt soruya gerek yok..

Ruhun düşünmediğini farzettiğimiz an madem madde düşünüyorsa bu konu ile ilgili bugüne kadar bir teori üretilmiş midir..

Evet kurduğunuz mantık bilimsel dökümanlar içerebilir ancak doğrudur iddanızı destekleyen başka bilgiler var mı..?

Bence anlattığınız olay bilgisayarın monitöre kadarki olan işlemidir..

Hala son "ben" ortada yok..

Lokal bir "ben" olmalıdır ve bu "ben" tek olmalıdır mantık bunu gerektiriyor..

 

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soru açık ve net sayın boşig..

Madde düşünür diye bir tez teori vs var mı varsa yazar mısınız..

Madde düşünmüyorsa ruh mu düşünür diye karşıt soruya gerek yok..

Ruhun düşünmediğini farzettiğimiz an madem madde düşünüyorsa bu konu ile ilgili bugüne kadar bir teori üretilmiş midir..

Evet kurduğunuz mantık bilimsel dökümanlar içerebilir ancak doğrudur iddanızı destekleyen başka bilgiler var mı..?

Bence anlattığınız olay bilgisayarın monitöre kadarki olan işlemidir..

Hala son "ben" ortada yok..

Lokal bir "ben" olmalıdır ve bu "ben" tek olmalıdır mantık bunu gerektiriyor..

 

Sayın Xlark Tades,

Teori olmasına pek gerek yok.

Çünkü araştırmalar doğrultusunda elde edilen veriler "Düşünme" denen şeyin temel olarak nasıl olduğunu ortaya koyuyor.

Bunu diğer konuda yeterince anlattım, siz anlamak istemiyorsunuz.

İddiamı destekleyen verileri de sunmuştum, mantığını da çizdim.

Sizin mantığınıza bir çok soruda yönelttim ama anlaşılan havada kalıcak...

 

İlla ki bir son "Ben" olmasına gerek yok Sayın Xlark Tades...

Bir "Bütün" olarak siz zaten "Ben"lik sergiliyorsunuz.

Mantık dediğinizi gerektirmiyor.

Her nasıl bir mantıkta yürüyorsanız, sizin kurduğunuz mantık öyle gerektiriyor.

"Yapısalcı" ve "Naturalist/Doğalcı" mantık öyle gerektirmiyor ne yazık ki...

"Lokal/Yerel" bir "Tek Ben" olması gerekmiyor kesinlikle.

Öyle bir "Ben" olacaksa eğer, mantık gerektiriyor ki onunda bir yapısı olmak zorundadır.

Monitör örneği ise eğer,

O Monitöre bakan bir monitör,

Ve ona bakan bir monitör daha...

Hani ayna ile kamerayı karşı karşıya getirdiğinizde içiçe görüntü elde edersiniz ya!?

İşte kurduğunuz mantık öyle sonsuza kadar gider...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

xlark tades

 

Madde düşünür diye bir tez teori vs var mı varsa yazar mısınız..

 

İnsan = Madde

 

İnsan düşünür

 

Bilimde insanın düşündüğü ile ilgili milyonlarca bilgi vardır.

 

xlark tades bunu hiç dikkate alamaz, çünkü doğru olan budur !!!!

 

kayalar ağaçlar dağlar taşlar düşünmez, onlar doğal denge ve etkileşimin ürünüdür

 

insan var düşünce var, insan yok düşünce yok

 

beyin sağlam düşünce sağlam, beyin aksaklığa uğratılır düşünce bozulur

 

Madde düşünmüyorsa ruh mu düşünür diye karşıt soruya gerek yok..

 

Neden gerek yok, tezinizi yanlışlıyor diye mi ? maddenin düşündüğü kanıtı ruhu yanlışlıyor diyemi ?

 

İlla ki bir son "Ben" olmasına gerek yok Sayın Xlark Tades...

Bir "Bütün" olarak siz zaten "Ben"lik sergiliyorsunuz.

 

Tengeriin boşig, katılıyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Xlark Tades,

Teori olmasına pek gerek yok.

Çünkü araştırmalar doğrultusunda elde edilen veriler "Düşünme" denen şeyin temel olarak nasıl olduğunu ortaya koyuyor.

Bunu diğer konuda yeterince anlattım, siz anlamak istemiyorsunuz.

İddiamı destekleyen verileri de sunmuştum, mantığını da çizdim.

Sizin mantığınıza bir çok soruda yönelttim ama anlaşılan havada kalıcak...

 

İlla ki bir son "Ben" olmasına gerek yok Sayın Xlark Tades...

Bir "Bütün" olarak siz zaten "Ben"lik sergiliyorsunuz.

Mantık dediğinizi gerektirmiyor.

Her nasıl bir mantıkta yürüyorsanız, sizin kurduğunuz mantık öyle gerektiriyor.

"Yapısalcı" ve "Naturalist/Doğalcı" mantık öyle gerektirmiyor ne yazık ki...

"Lokal/Yerel" bir "Tek Ben" olması gerekmiyor kesinlikle.

Öyle bir "Ben" olacaksa eğer, mantık gerektiriyor ki onunda bir yapısı olmak zorundadır.

Monitör örneği ise eğer,

O Monitöre bakan bir monitör,

Ve ona bakan bir monitör daha...

Hani ayna ile kamerayı karşı karşıya getirdiğinizde içiçe görüntü elde edersiniz ya!?

İşte kurduğunuz mantık öyle sonsuza kadar gider...

 

Saygılarımla...

 

Teori olmasına gerek yok diyorsunuz bu güne kadar böyle önemli bir iddada felsefeciler yada bilim adamları neden böyle bir teori kurmasınlar..

Evet insan düşünür bu bilinen birşey buna itiraz yok..

Fakat soyut ve yüzeysel kavramlar aşılmadıkça gerçekler hep gizli kalacaktır..

Bilgi her zaman detaylarda gizlidir, mantık diyorsunuz felsefe diyorsunuz ama ne mantık ne felsefe nede bilim nedenin nasılını ve niçinini sorgulamadan olmaz..

O yüzden derinlere inmek icap ediyor ve çok çok sorular sormak gerekiyor..

Örneğin evrimciler "insan evrimleşti" derler..

Ama evrimi sorgulamaya başladığımız zaman bir çok soruların cevapsız kaldığını görüyoruz..

Bu da aynen böyle..

Tv örneği herşeyi çözüyor gerisine gerek yok..

Monitörün karşısında bir başka monitör yada ayna karşısında ayna mantığı bir bigi sunmuyor..

"Sen herşeyinle bir bütünsün" diyorsun ama beni oluşturan maddelere bakıyorum her biri bir görev üzerinde ve ortaya çıkardıkları ürün bir yerde sonlanmak bir yerde son işlemi görmek zorunda..

Örneğin bir yere gideceksin o yere gitme kararını saklanmış verilerinle kıyaslıyorsun gideceğin yerin nasıl bir yer olduğunu oraya neden gideceğini orada bir tehlikenin var olup omadığını oradan bir kazancın olup olmadığını oraya ne zaman gideceğini gibi bir çok şıkları önceden var olan bilgi birikimiyle tartıyorsun ölçüyorsun biçiyorsun ve gideceksen gidiyorsun gitmeyeceksen gitmiyorsun..

Ama bu ölçme biçme işlemini yapan ve son kararı alan bir merkez şarttır..

Verilerin son gösterildiği sergilendiği bir merkez olmalıdır..

Madde düşünemez, maddenin oluşturduğu yapılar ne kadar teknolojik ve karmaşık olasada yinede düşünen bir yapı var edilemez..

Bilgisayarda olsa böyledir ve şuan böyle bir teknolojide yoktur olacağınıda hiç zannetmiyorum..

Bu iş programlamadan öteye geçmez..

İnsan robot değildir..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teori olmasına gerek yok diyorsunuz bu güne kadar böyle önemli bir iddada felsefeciler yada bilim adamları neden böyle bir teori kurmasınlar..

Sayın Xlark Tades,

Sizin anlayacağınız dilden ve ne ironiktir ki Sayın Tarafsız'ın hep söylediği gibi bu sefer "Felsefe"yi saf dışı bırakarak konuşmak zorundayım...

Şimdi karşınızda bir bilgisayar var ve işlem yapıyor öyle değil mi?

Komplike/Bütüncül bir yapısı var...

Oyun oynuyorsunuz, nasıl çalıştığını biliyorsunuz.

Mesela Sayın Bilimselci çok yararlı olarak "0" ve "1"lerle çalışmasının pransibini anlatmıştı.

Şimdi be o prensibi öğrendim ve sizde biliyorsunuzdur mutlaka;

O prensipleri öğrendikten ve ortaya koyduktan sonra artık

"Ulan bu alet nasıl oluyorda işlem yapıyor, çalışıyor"

Diye sormanın bir alemi var mıdır?

 

Evet insan düşünür bu bilinen birşey buna itiraz yok..

İşte bende bunu diyorum.

Bir "Bütün" olarak insan (beyin) düşünür.

"Madde Düşünebilir mi?" konusunda tartışmayı buna getirmek istedim, olmadı...

Sonra bunu niteleyen bir konu açtım, sanıyorum ki yine olmadı...

Burada da olmadı...

 

Fakat soyut ve yüzeysel kavramlar aşılmadıkça gerçekler hep gizli kalacaktır..

Bilgi her zaman detaylarda gizlidir, mantık diyorsunuz felsefe diyorsunuz ama ne mantık ne felsefe nede bilim nedenin nasılını ve niçinini sorgulamadan olmaz..

O yüzden derinlere inmek icap ediyor ve çok çok sorular sormak gerekiyor..

Merak etmeyin,

Soru sormak ve sorgulamak konusunda kendime, hiç bir şeyde güvenmediğim kadar çok güvenirim.

Foruma girdiğim günden beri (ve dahi aslında gerçek hayatımda bu güne kadar) karşılaşıpta sorgulamadığım şey kalmamıştır.

Örneğin evrimciler "insan evrimleşti" derler..

Ama evrimi sorgulamaya başladığımız zaman bir çok soruların cevapsız kaldığını görüyoruz..

Bu da aynen böyle..

Evrim konusunda bir çok sprum var lakin henüz evrime o soruları yöneltmem gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü o nitelikte bir konu açılmadı henüz forumda.

 

Tv örneği herşeyi çözüyor gerisine gerek yok..

Monitörün karşısında bir başka monitör yada ayna karşısında ayna mantığı bir sunmuyor..

"Sen herşeyinle bir bütünsün" diyorsun ama beni oluşturan maddelere bakıyorum her biri bir görev üzerinde ve ortaya çıkardıkları ürün bir yerde sonlanmak bir yerde son işlemi görmek zorunda..

Örneğin bir yere gideceksin o yere gitme kararını saklanmış verilerinle kıyaslıyorsun gideceğin yerin nasıl bir yer olduğunu oraya neden gideceğini orada bir tehlikenin var olup omadığını oradan bir kazancın olup olmadığını oraya ne zaman gideceğini gibi bir çok şıkları önceden var olan bilgi birikimiyle tartıyorsun ölçüyorsun biçiyorsun ve gideceksen gidiyorsun gitmeyeceksen gitmiyorsun..

Ama bu ölçme biçme işlemini yapan ve son kararı alan bir merkez şarttır..

Verilerin son gösterildiği sergilendiği bir merkez olmalıdır..

Madde düşünemez, maddenin oluşturduğu yapılar ne kadar teknolojik ve karmaşık olasada yinede düşünen bir yapı var edilemez..

Bilgisayarda olsa böyledir ve şuan böyle bir teknolojide yoktur olacağınıda hiç zannetmiyorum..

Bu iş programlamadan öteye geçmez..

İnsan robot değildir..

İnsan hiç bir şekilde Bilgisayara ya da Televizyona benzemez.

Evrim var ise eğer, en basit yapıdaki bir canlı bile en karmaşık işlemleri yapabilen en güçlü bilgisayardan bile daha yeteneklidir, çünkü bulunduğu ortama uyum sağlayabilir.

Hiç bir zaman hiç bir metal, plastik, kauçuk, mika vs... alaşımlı robot ya da bilgisayar, en basit yapıdaki bir canlının yapabildiği şeyleri yapabilecek düzeyin yarısını bile yapabilecek hale gelemeyecektir.

O yüzden ben bu Televizyon/Bilgisayar = İnsan/Canlı benzetmesinden sıkıldım.

Hiç bir şekilde benzemiyor.

Ve benziyorsa eğer, Bilgisayarın bir işlemi sonlandırması için sizin ona bakmanıza ihtiyacı yoktur.

Açın bilgisayarı,

Çalıştırın Norton Antivirüs Pro'yu.

Kapatın ekranı ve gidin yemeğinizi yiyin, çayınızı için...

Sonra gelin ve ekranı açın.

Bakın Norton siz bakmadan da bulup tespit etmiş tüm virüsleri falan.

Ama yine de söylüyorum;

Bu hiç bir şekilde "Canlı" ile kıyaslanamayacak bir şeydir...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Xlark Tades,

Sizin anlayacağınız dilden ve ne ironiktir ki Sayın Tarafsız'ın hep söylediği gibi bu sefer "Felsefe"yi saf dışı bırakarak konuşmak zorundayım...

Şimdi karşınızda bir bilgisayar var ve işlem yapıyor öyle değil mi?

Komplike/Bütüncül bir yapısı var...

Oyun oynuyorsunuz, nasıl çalıştığını biliyorsunuz.

Mesela Sayın Bilimselci çok yararlı olarak "0" ve "1"lerle çalışmasının pransibini anlatmıştı.

Şimdi be o prensibi öğrendim ve sizde biliyorsunuzdur mutlaka;

O prensipleri öğrendikten ve ortaya koyduktan sonra artık

"Ulan bu alet nasıl oluyorda işlem yapıyor, çalışıyor"

Diye sormanın bir alemi var mıdır?

 

Evet beyin içinde aynı şeyler söz konusu taa ki monitöre kadar..:)

 

İnsan hiç bir şekilde Bilgisayara ya da Televizyona benzemez

 

Evet anlatmak istediğim bu işte..

Bütün verilerin toplandığı, karşılandığı ve değerlendirdiği yeri iyi sorgulamak lazım..

Beynin bilgi saklamasından tutunda bilgiyi çağırmasına bulmasına ve diğer verilerle karşılaştırmasına kadar grevleri vardır ama bu görevleri takip eden ve bu işlemden son sonucu çıkaran yani monütörü gören bir "ben" şart..

 

Saygılar..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bana göre altını çiziyorum bana göre Allah (C.C.) vardır, birdir alemleri yaratmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.) onun kulu ve elçisidir. Yaşadığımız hayat bir sınavdır.

Onlara göre de ezeli ve ebedi olan maddedir. İnsan sonsuz mekan ve zamanda devinip duran sonsuz madde yığınının tesadüfen oluşturduğu gayesiz bir varlıktır. Varlığın bir amacı yoktur. Varlık varolduğu için vardır. Maddecilerin inançları şunlardır:

1.Evrendeki tek varlık maddedir. (İspatlanması imkansızdır ama böyle inanırlar)

2.Maddenin varoluş tarzı harekettir. (Madde hiç hareket etmemeyi de tercih edebilirdi böylece bütün bunları düşünmek zorunda kalmazdık.)

3.Evren bilinebilir birşeydir. (Bilgi sonsuzsa evren bilinemezdir.)

4.Madde ilahtır ama madde nedir sorusunu sormayın biz de bilmiyoruz.

5.İnsan bu dünyada gayesiz bir varlıktır yapacaklarının herhangi bir karşılığı yoktur ama "toplumsal düzen için" ahlaklı olmalıdır.

6.Bu dindarlar da ölümden korktukları için ******* duruyorlar ölünce göreceğiz zaten hanyayı konyayı. Biz ölmekten korkmayız.

7.Eğer günümüzün bilimsel teorilerine uygun bir kutsal kitap gönderilseydi ya da bilimsel bulgular olsaydı (mesela Hz. Adem'in fosili bulunsaydı ya da 40 bin yıldan daha eski insan iskeleti bulunmasaydı hemen inanırdık vs. vs.)

Maddeye tapanların amentüsü bu.

İnançları böyle olan birilerine neyi ispatlayabilirsin ki?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beynin bilgi saklamasından tutunda bilgiyi çağırmasına bulmasına ve diğer verilerle karşılaştırmasına kadar grevleri vardır ama bu görevleri takip eden ve bu işlemden son sonucu çıkaran yani monütörü gören bir "ben" şart..

 

xlark tades

 

Şart dediğin şey beynin bütün işlevlerinin toplamıdır. Aksini gösteren zerre kadar bile bir delil yok !

 

 

Bana göre altını çiziyorum bana göre Allah (C.C.) vardır, birdir alemleri yaratmıştır

 

evet sana göre öyle, inançlar kişinin kendisini bağlar, bizi ilgilendirmez, bizi ispatlayabildiğin şeyler ilgilendirir, çünkü doğruluğu ancak böyle anlayabiliriz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"evet sana göre öyle, inançlar kişinin kendisini bağlar, bizi ilgilendirmez, bizi ispatlayabildiğin şeyler ilgilendirir, çünkü doğruluğu ancak böyle anlayabiliriz."

Siz ve bu konuya mesaj yollayan arkadaşların anlayamadığı konu şu sanırım. Allah'ın (c.c.) varlığını ispatlamak ya da yokluğunu ispatlamak diye birşey sözkonusu olamaz. Bu konu ispatlanamaz sadece saydığım iki inancın propagandası yapılabilir burada. Ve herkes karşı tarafa küfreder. O yüzden boşa kürek çekiyorsunuz. Bırakın isteyen inansın istemeyen inanmasın. Bence tartışmanız saçma.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz ve bu konuya mesaj yollayan arkadaşların anlayamadığı konu şu sanırım. Allah'ın (c.c.) varlığını ispatlamak ya da yokluğunu ispatlamak diye birşey sözkonusu olamaz

 

O zaman herkes kafasına göre doğrulanamayan veya yanlışlanayan bir şey uydurur, hiçkimsede gerçeği öğrenemez !!!

 

Bu konu ispatlanamaz sadece saydığım iki inancın propagandası yapılabilir burada.

 

Sonsuza kadar propaganda yapabilirsiniz, en doğal haklarınızdandır, ama gerçek nedir ? tabiki bilmiyoruz !!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bana göre altını çiziyorum bana göre Allah (C.C.) vardır, birdir alemleri yaratmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.) onun kulu ve elçisidir. Yaşadığımız hayat bir sınavdır.

Onlara göre de ezeli ve ebedi olan maddedir. İnsan sonsuz mekan ve zamanda devinip duran sonsuz madde yığınının tesadüfen oluşturduğu gayesiz bir varlıktır. Varlığın bir amacı yoktur. Varlık varolduğu için vardır. Maddecilerin inançları şunlardır:

...

 

İncekleyelim bakalım ne demiş arkadaşımız, hemen altlarına da dinlilerin dünyasını yazalım.

 

1.Evrendeki tek varlık maddedir. (İspatlanması imkansızdır ama böyle inanırlar)

Bugüne kadar ispatlanabilen tek şey maddedir. Yani bu bir inanç değil, deneye dayalı birşey.

 

1.Maddeden gayrı bir de ruh vardır. (İspatlanması imkansızdır ama böyle inanırlar)

Bugüne kadar ispatlanamamıştır. Ruh, melek, cin, peri yakalayan olmamıştır.

 

2.Maddenin varoluş tarzı harekettir. (Madde hiç hareket etmemeyi de tercih edebilirdi böylece bütün bunları düşünmek zorunda kalmazdık.) (Maddenin varoluş tarzı nedir bilmiyorum, cahilliğime verin).

 

2.Varlık nedenimiz Tanrı'nın inleri ve cinleri imtahan etmek istemesidir. (Sonuçları bilinen ve hatta sonuçları takdir ve dilemeyle istendiği gibi sonuçlandırılabilen bir imtahan sadece komedidir, tiyatrodur).

 

3.Evren bilinebilir birşeydir. (Bilgi sonsuzsa evren bilinemezdir.)

İnsanın bildiği herşey maddeyle ilgilidir. Gerisi fantazidir. "Bilgi sonsuzsa evren bilinemezdir" önermesi doğru bir önerme. Ancak Evren bilinemez demek sadece tembelliktir. Müslüman ülkelerin durumu buna güzel bir örnektir.

 

3.Allah kendini gizleyen, göstermeyen, bilinemeyen bir şeydir. Ama ne hikmetse onun her eylemi biliniyor.

İnsanları nasıl kebab yapacağından tutun da, cennette gölgeliklerde yatanlara vereceği elbisenin renginden tutun da, erkeklere vereceği hurilerin göğüslerinin ayrıntılı tarifine kadar herşey var yani.

 

4.Madde ilahtır ama madde nedir sorusunu sormayın biz de bilmiyoruz.

Hiçbir dinsiz, materyalist madde ilahtır demez. Bu düşüncelerde ilah kavramı yoktur, ayrıca maddenin üstüne tükürebilirsin, pisleyebilirsin, günah olmaz. Dinsizler seni dövmezler.

 

4.Allah tek ilahtır ama Allah nedir sorusunu sormayın biz de bilmiyoruz. Ama eylemlerini her ayrıntısına kadar biliriz evelalah.

 

5.İnsan bu dünyada gayesiz bir varlıktır yapacaklarının herhangi bir karşılığı yoktur ama "toplumsal düzen için" ahlaklı olmalıdır.

 

5.İnsan bu dünyadaki tek gayeleri Allah'ın narsisizmini tatmin etmektir, Allah'ı sevenler ve yüceltenler Eden'e, Allah'ı anlamadık, görmüyoruz, bilmiyoruz, kanıt nerde diyenler derileri tazelenip tazelenip kızartılmak üzere kebaphaneye.

 

6.Bu dindarlar da ölümden korktukları için ******* duruyorlar ölünce göreceğiz zaten hanyayı konyayı. Biz ölmekten korkmayız. Dinsizler ölmekten korkmayız demezler. Ölümden sonrası için korkmayız derler. Yanlış ifadenizi düzeltelim yani. Can tatlıdır, kimse ölmek istemez. Dinler de bu duyguyu sömürür zaten.

 

6.Bukafirlere ibadet zor geldiği için kafirlik ederler. Halbuki dinde kolaylık vardır. Ama neyse inanmasınlar, ölünce göreceğiz zaten hanyayı konyayı. Biz ölmekten korkmayız. Ölünce bizi Rus kızları kıvamında beyaz tenli yeşil gözlü huriler bekliyor olacak.

 

7.Eğer günümüzün bilimsel teorilerine uygun bir kutsal kitap gönderilseydi ya da bilimsel bulgular olsaydı (mesela Hz. Adem'in fosili bulunsaydı ya da 40 bin yıldan daha eski insan iskeleti bulunmasaydı hemen inanırdık vs. vs.) Doğru. Bu rasyonel aklın yoludur. Kanıtsız, delilsiz masallara inanılmaz, sadece çocukları uyutmak için anlatılır.

 

7.Bilim hiçbir açık bırakmayacak şekilde dini yanlışlasa dahi inanırım.

Semitik dinlere inanaların amentüsü bu. İnançları böyle olan birilerine neyi ispatlayabilirsin ki?

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz ve bu konuya mesaj yollayan arkadaşların anlayamadığı konu şu sanırım. Allah'ın (c.c.) varlığını ispatlamak ya da yokluğunu ispatlamak diye birşey sözkonusu olamaz. Bu konu ispatlanamaz sadece saydığım iki inancın propagandası yapılabilir burada. Ve herkes karşı tarafa küfreder. O yüzden boşa kürek çekiyorsunuz. Bırakın isteyen inansın istemeyen inanmasın. Bence tartışmanız saçma.

 

 

İncekleyelim bakalım ne demiş arkadaşımız, hemen altlarına da dinlilerin dünyasını yazalım.

 

1.Evrendeki tek varlık maddedir. (İspatlanması imkansızdır ama böyle inanırlar)

Bugüne kadar ispatlanabilen tek şey maddedir. Yani bu bir inanç değil, deneye dayalı birşey.

***“Evrende bugüne kadar inceleyebildiğimiz varlığını ispatlayabildiğimiz tek şey maddedir.” önermesi doğru. “Evrendeki tek şey maddedir.” önermesi yanlış. Bu önerme deneyle ispatlanamaz. Bu yüzden inançtır.

 

1.Maddeden gayrı bir de ruh vardır. (İspatlanması imkansızdır ama böyle inanırlar)

Bugüne kadar ispatlanamamıştır. Ruh, melek, cin, peri yakalayan olmamıştır.

***Sınavın kuralları gereği yakalayamıyorsun ruhu, meleği ama yakalasaydın ne olurdu bir düşün. Ruhun, meleklerin, cinlerin olmadığını düşünmen de bir inançtır. Senin de ispatlayamayacağın bir inanç.

 

2.Maddenin varoluş tarzı harekettir. (Madde hiç hareket etmemeyi de tercih edebilirdi böylece bütün bunları düşünmek zorunda kalmazdık.) (Maddenin varoluş tarzı nedir bilmiyorum, cahilliğime verin).

***Marksist diyalektiğin temel kurallarından biridir. “Maddenin varoluş tarzı harekettir.” önermesi. Yaratılmamış ezeli maddenin hiç hareket etmeme ihtimali hareketli olma ihtimali kadardır. Madde neden hareketli ve neden sürekli değişim halinde sorusu başlı başına insana kafayı yedirecek bir sorudur. Ve bu soruyla ateistlerin inanç alanına girersiniz. Çünkü öyledir derler. Ama bu sorunun cevabı yok. Ve asla da bulunamayacak. İnsan bu sorunun cevabını bulamayacak. İsterse insan türü iki katrilyon yıl daha yaşasın bu soruya cevap bulamayacak.

 

2.Varlık nedenimiz Tanrı'nın inleri ve cinleri imtahan etmek istemesidir. (Sonuçları bilinen ve hatta sonuçları takdir ve dilemeyle istendiği gibi sonuçlandırılabilen bir imtahan sadece komedidir, tiyatrodur).

***Sonuçlarını O bilmektedir. Ama senin için sonuçların ne olacağı belli değil sonuçlar kendi ellerinde. İmtihan devam ediyor ve hangi yoldan gideceğine kendin karar verebilirsin. Sana komik gelebilir. Çünkü şartlanman bu yönde. Seni şartlayan faktörler bu devirde bu masallara mı inanılır diyorlar? Komedi demen sadece öznel algından kaynaklanıyor.

 

3.Evren bilinebilir birşeydir. (Bilgi sonsuzsa evren bilinemezdir.)

İnsanın bildiği herşey maddeyle ilgilidir. Gerisi fantazidir. "Bilgi sonsuzsa evren bilinemezdir" önermesi doğru bir önerme. Ancak Evren bilinemez demek sadece tembelliktir. Müslüman ülkelerin durumu buna güzel bir örnektir.

***İnsanın şu ana kadar gözlemleyip, kayıt altına alabildiği bilgilerin hepsi maddeyle ilgilidir. Fakat herhangi bir insanın tekrarlanamayacak öznel şartlarda gözlemlediği fakat bir daha gözlemlenmesi mümkün olmayan bilgi yok mudur? İnsanoğlu madde dışı varlıklardan da bilgi almıştır. Fakat bu bilgi tekrarlanabilir olmadığı için ispatlanamaz. İspatlanamaması, olmadığı anlamına gelmez. Yukarıdaki önermeler yine çağımız ateizminin en büyük temsilcisi Marksist öğretiye ait önermelerdir. Önerme 1. Evren bilinebilir bir şeydir. Önerme 2. Bilgi sonsuzdur. Bu iki önermeyi bir arada vererek aradaki çelişkiyi açıklamaya çalıştım. Ateist açıdan baktığımızda ve bu iki önermeyi yan yana koyduğumuzda bize yakın evreni (yani dünya içini güneş sistemini ya da içinde yaşadığımız big bang evrenini) bilebiliriz. Fakat evrenin ne olduğu hakkında elde edeceğimiz bilgiler asla tam doğru bilgiler olmayacaktır ya da buna emin olamayacağız. Bu yüzden evren bilinemez. İnsan evrenin ne olduğunu asla çözemeyecektir. Bu çelişkiyi ortaya koymak istedim.

 

3.Allah kendini gizleyen, göstermeyen, bilinemeyen bir şeydir. Ama ne hikmetse onun her eylemi biliniyor.

İnsanları nasıl kebab yapacağından tutun da, cennette gölgeliklerde yatanlara vereceği elbisenin renginden tutun da, erkeklere vereceği hurilerin göğüslerinin ayrıntılı tarifine kadar herşey var yani.

*** Allah’ın her eylemini bilemeyiz. İnsanları nasıl kebap yapacağını, cennet tasvirlerini O’nun gönderdiğine inandığımız bir kitaptan öğreniyoruz. Bu kadar açık delillere rağmen inanmayanların kebap olması ve inananların hurilerle birlikteliğinde şaşılacak bir taraf yok. Ve bunların anlatılmasının da inananı motive etmesi inanmayanı uyarması bakımından bir garipliği yok.

 

4.Madde ilahtır ama madde nedir sorusunu sormayın biz de bilmiyoruz.

Hiçbir dinsiz, materyalist madde ilahtır demez. Bu düşüncelerde ilah kavramı yoktur, ayrıca maddenin üstüne tükürebilirsin, pisleyebilirsin, günah olmaz. Dinsizler seni dövmezler.

***Madde ilahtır derken materyalist için tek yaratıcı gücün madde olduğunu belirtmek istedim. Evet materyalist açısından tek yaratıcı güç maddedir. O yaratan ve aynı anda yaratılandır. Değişerek kendini değiştirerek yaratır. Galaksi olur, yıldız olur, gezegen olur, gezegende bir ağaç olur, bir insan olur, insanın gözü olur, böcek olur, kuş olur, patlayan bir bomba olur,

bir put olur, sonra o putu sindiren mide olur. Materyalist için ezeli ve ebedi olan maddedir. Her şey maddedir. Madde dışında hiçbir şey yoktur. Ama madde ilah değildir öyle mi? Peki siz maddeye tapmayıp üzerine pisleyince ya da onu aşağılayınca ilah özelliklerini üstüne yüklemeniz olgusu değişiyor mu? Dinsizlerden dayak yediğim oldu. Başörtümü çıkarmadım diye. Dinsizlik de bir şeylerin savunusudur ve rahatsız ettiğinde seni döver.

***Bu noktada asıl sorum ise şu: Madde nedir?

 

4.Allah tek ilahtır ama Allah nedir sorusunu sormayın biz de bilmiyoruz. Ama eylemlerini her ayrıntısına kadar biliriz evelalah.

***Allah’ın ne olduğu sorusunun cevabını bilemiyoruz evet. Sadece bize bildirilen özelliklerini sıfatlarını biliyoruz. Fakat sen

her gün gözlemlediğin laboratuarlarda analiz ettiğin maddenin ne olduğunu bilmiyorsun. Bense hiç görmediğim bir varlığın ne olduğunu (bize bildirilen sıfatlarından başka) bilmiyorum. İkisi aynı şey değil. Bu önermeyle beni karşılamıyorsun.

 

 

 

5.İnsan bu dünyada gayesiz bir varlıktır yapacaklarının herhangi bir karşılığı yoktur ama "toplumsal düzen için" ahlaklı olmalıdır.

 

5.İnsan bu dünyadaki tek gayeleri Allah'ın narsisizmini tatmin etmektir, Allah'ı sevenler ve yüceltenler Eden'e, Allah'ı anlamadık, görmüyoruz, bilmiyoruz, kanıt nerde diyenler derileri tazelenip tazelenip kızartılmak üzere kebaphaneye.

***Bu maddede de önermeme cevap vermeyip benimle ilgili bir önerme atmışsın ortaya. Materyalist için insan gayesiz maddedir. Tutkularının esiri olmak, bilim adamı olmak, katil olmak arasında hiçbir fark yoktur. İstediği her şeyi yapabilir. Ahlaki ve vicdani hiçbir sorumluluğu yoktur. Yolunu bulursa yolsuzluk da yapar. Cinayet de işler, işlettirir. Burada onu tek bağlayan dünyadaki yasalardır. Ahlaki yozlaşma bize bulaşmadıkça bizi şöyle harrrt diye ısırmadıkça biz onu sevimli bile görebiliriz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. İnançsız, dinsiz, kötürüm inançla ahlak olmaz.

***Narsizm, tatmin  İlginç. Evet sonuçta sen bir insansın ve sonuçta Allah’ı bir insan olarak tasavvur etme yanlışına düştün. İbadetlerin gayesi insanın kendini insan yapmasıdır. Yaradılışının gayesiyle uyumlu hale gelmedir. Kendini her daim nefs ve şeytandan uzak tutabilme mücadelesinin bir ürünüdür. Yaratıcıyı ululamak kendi acziyetini ortaya koymaktır. Acziyetini ortaya koymak işte az önce yukarıda saydığım kafa patlatan sorulara cevap bulamayışındandır. Niye anlamak istemiyorsun bir otun üzerine dikenin neden yerleştirildiğini, dikeni oraya yerleştirenin bitkinin bilmem neresindeki akıl olduğunu bilimin bir gün keşfetmesini bekliyorsun şu anda? Senin yürüttüğün mantık bu. Ot mudur o dikeni oraya koyan? Otçul hayvanlar beni yemesin diye düşünüp onların ağzına batacak bir mızrak dizayn etmiş ve nasıl çıkardıysa çıkarmıştır bir yerlerinde bu dikeni öyle mi? Niye hala delil istiyorsun? Sonra da haksız yere kızartılacakmışsın. İlginçsin. Akıl deyip duruyorsun onu kullan biraz. O amaçla verildi zaten.

 

6.Bu dindarlar da ölümden korktukları için ******* duruyorlar ölünce göreceğiz zaten hanyayı konyayı. Biz ölmekten korkmayız. Dinsizler ölmekten korkmayız demezler. Ölümden sonrası için korkmayız derler. Yanlış ifadenizi düzeltelim yani. Can tatlıdır, kimse ölmek istemez. Dinler de bu duyguyu sömürür zaten.

*** Meseleye bir de şöyle bak: Öte inancın olsun diye sana ölüm korkusu verildi. Ötesi yok dediğin bu tatlı dünyadan ayrılmak ne kadar da ızdırap verici değil mi? Yaşamak tek değer. Önemli olan tek şey bu hayat. Ama birgün bırakıp gideceksin ve herkes unutup gidecek seni.

 

6.Bukafirlere ibadet zor geldiği için kafirlik ederler. Halbuki dinde kolaylık vardır. Ama neyse inanmasınlar, ölünce göreceğiz zaten hanyayı konyayı. Biz ölmekten korkmayız. Ölünce bizi Rus kızları kıvamında beyaz tenli yeşil gözlü huriler bekliyor olacak.

***İbadet zor değildir. Kafirlerin böyle bir sebepten inanmadıklarını da sanmam. Bu büyük aptallık olurdu. Kafirliğin var oluşu imtihanın ve insanlığın var oluşunun bir gereğidir. Herkes için bir şey yapamayız ama kendimiz için bir şeyler yapabiliriz bu konuda. Birilerinin inanmaması beni üzer. Senin inandıkları için bazı insanlara üzüldüğünden daha fazla üzer. Kaybedeceklerimizi kıyasladığımızda bunu açıkça görebilirsin.

 

7.Eğer günümüzün bilimsel teorilerine uygun bir kutsal kitap gönderilseydi ya da bilimsel bulgular olsaydı (mesela Hz. Adem'in fosili bulunsaydı ya da 40 bin yıldan daha eski insan iskeleti bulunmasaydı hemen inanırdık vs. vs.) Doğru. Bu rasyonel aklın yoludur. Kanıtsız, delilsiz masallara inanılmaz, sadece çocukları uyutmak için anlatılır.

***Kanıtları görebilmek önemli. Kanıta bakış açınla alakalı bir olay bu. Ama unutma her şey ihtimal dahilindedir.

 

7.Bilim hiçbir açık bırakmayacak şekilde dini yanlışlasa dahi inanırım.

Bilim bunu asla kanıtlayamayacaktır. Bu sadece Marksist ideolojini safsatasıdır. Dini duyguların gittikçe zayıflayacağı filan söylerler. Bilime dinle çatışan bir olgu yaftasını vuranlar da yanılıyorlar. Eğer evrim diyorsan bu da ayrı bir tartışma konusudur.

 

Semitik dinlere inanaların amentüsü bu. İnançları böyle olan birilerine neyi ispatlayabilirsin ki?

Benim bir amentüm vardı zaten. Başka bir amentüye ihtiyacım yok. Ben sadece ateizmin belli ön kabullerle (inanç, doğma)

ayakta durması bakımından çürütmeye çalıştığı dinlerden bir farkı olmadığını anlatmaya çalıştım. Ateizm bilimsel bir zorunluluk değil ön kabulleri (inançları, doğmaları) olan bir dindir. Her din gibi. Bütün bunlardan sonra diyeceğim yine şu: İnanç, hayata bakış tarzı, evreni yorumlama biçimi bana görelerle başlar ve onun üzerine inşa edilir.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şart dediğin şey beynin bütün işlevlerinin toplamıdır. Aksini gösteren zerre kadar bile bir delil yok !

Evet "bütün işlevlerin toplamı" buraya kadar ok..

Ama bu toplam, ayrıyeten tek bir merkezde toplanmalıdır ve bu merkez son merkez olmalıdır..

Değilse askıdadır boştadır muhatapsızdır..

Delil aramana gerek yoktur olayın kendisi bir delildir, mantığı bir delildir..

 

 

SaygılaR..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.