Φ siyahx Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 senden korkan senin gibi beşiktaşlı olsun Desene beşiktaş bir taraftar daha kazanacak Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 dimek baba karınca intikam aldı ha aslanlarım benim yok yok..Lilac'cım sen bunlara uydun biliyorum..avatarından belli senin masum olduğun...neyse..insannoğlu beşer şaşar... önemli olan doğruyu bulabilmek canım benim Ewt beni zorla kendilerine uydurdular en başta da siyahx:bu sölediklerimi yazmazsan işin biterrrr dedi bana ben de korkumdan anlatıverdim,yoksa benim ne işim olur öle şeylerle Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Ewt beni zorla kendilerine uydurdular en başta da siyahx:bu sölediklerimi yazmazsan işin biterrrr dedi bana ben de korkumdan anlatıverdim,yoksa benim ne işim olur öle şeylerle Allah iftirdan korusun Kıaz ben sana nezaman dedim öyle bişey ama madsem öyle asıl bundan sonra kork benden Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Allah iftirdan korusun Kıaz ben sana nezaman dedim öyle bişey ama madsem öyle asıl bundan sonra kork benden vahh vahh,kim resetledi siyahx'i hafızasını da kaybetmiş Ben mi senden korcam Ya da korksam mı ki Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 vahh vahh,kim resetledi siyahx'i hafızasını da kaybetmiş Ben mi senden korcam Ya da korksam mı ki Bilmem korksanmı acaba Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Bilmem korksanmı acaba tmm korktum Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 tmm korktum Lilacsiyahx Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 siyahxLilaC siyahxLilac Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 Hadi barışalım :D Tamam barıştım gitti Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 Tamam barıştım gitti minnettar oldum Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 minnettar oldum Ol tabi seninde hakkın Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2007 Biz eskiden taso oynardık Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2007 eski... ... hadi bende bir eski gireyim.. ilkokula giderken..siyah önlük giyerdim..aklıma geldi..şimdiki gibi yok öyle cafcafımsı haller...beslenme çantası falan..nerdeeeee....tek beslenmemiz..yerli malı haftası olurdu..bilmem hatırlarmısınız...o gün bütün öğrenci arkadaşlar ve hocalarımız...evlerimizde hazırlattığımız yicekleri okula getirir..sıralarıda birleştirir..ziyafet çekerdik..herkez getirdiğini diğerine yedirmeye çalışırdı...ne günlerdi..yusuf diye bir sınıf arkadaşımız vardı..halada görüşürüz..sınıfın en irisiydi [şuna şişman diyelim]..yine bir yerli malı haftası...ve bizim yusuf efendi..evde annesine balık kızarttırmış..ve koyaraktan büyükçenek bir ekmeğin arasına..okula getirmişti..sınıfta bir koku ki anlatamam..burnumuzun direği kırıldı..ağır bir balık kokusu...yusuftan taraf kokarda kokar...neyse üçüncü ders sıralar birleştirilip herkez koyunca ortaya getirdiği yicekleri bizim yusuf şak diye koydu ortaya..ekmek arası balık muhabbetini..etraftan yükselir sesler..oha falan..ne gülmüştük yaa...alay konusu olmuştu yusuf...bay homini gırtlak... ...acaba hala yerli malı haftası yapılıyor mu merak ettim... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 figgaro hala yapılıyor yerli malı haftası ben çocuklarımdan biliyorum ama çok komik şimdi kola, meşrubat gibi şeyler getiriyorlar ama hiç biri yerli malı değil, espiri gibi... eskiden çok sık elektirikler kesilirdi bilirsiniz, biz o zamanlar da çok eğlenirdik, rahmetli dedemin etrafını sarar masal anlattırırdık, dedecimin bildiği 2,3 masal vardı dönüşümlü olarak onları anlatırdı... ama yinede çok eğlenceli olurdu, gaz lambaları vardı, tel dolaplar vardı mutfaklarda, sokaklar daha güvenliydi biz geç saatlere kadar oynardık kapı önlerinde, rahmetli babannem tarhana yapar çatıda kuruturdu, önlüklerimiz siyahtı, yakalarımız dantel ve bembeyaz kolalı... kadınlar sokaklarda çocukların yakalarının örneklerini beğenir hemen çıkartırlardı... kukalı saklanbaç oynardık, elma dersem çık, armut dersem çıkma ... çelik çomak, bilye bir sürü sokak oyunu şimdi çocuklarımız evlerde bilgisayar, atari, playstation oynuyor... sokaklar güvensiz, insanlar korkuyor haklı olarak... hey gidi günler... eskiler böyle derdi artık bizde diyoruz ne garip... devran dönüyor, alem değişiyor... ama nereye gidiyor Allah biliyor... Alıntı
Φ Murti_San Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Eskiden bizim ordaki sınıflar barakaydı ve tabanı tahta idi . üzerinde yürürken gıcırt gıcırt ses yapardı ayaklarımızda lastik papuçlar ve oyuncaklarımızı kendimiz yapardık .. ayrıca dedemlerin yanında kaldığımız köy evinde normal bakkal ekmeği yoktu. hep yuka'dan hazırlanmış ekmek yerdik pazar alışverişi haftada bir kasabadan yapardı dedem işte o gün sadece bakkal ekmeği yerdik Dedem kasabadan gelecekte bakkal ekmeği yiyeceğiz diye sevinirdik çocukluk bu yaaa ama güzeldi o günler tabi yaptığımız yaramazlıklar hariç Neydi O Günler................ Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Ya 2. ya 3. sınıftayım henüz.Sene sonu için müsamere hazırlandı ve bütün sınıfların değişik gösterileri var.Okulumun bu gösteriler ve toplantılar için kullanılan bir binası vardı.Büyük bir salona ve sahneye sahip bu salonda bizim sınıf toplu olarak şiir ve şarkı okuduktan sonra içmizden seçilenler ki ben de bu seçilenler içersindeydim,verilen solo şiirleri okuyacaktık.Neyse hazırlıklar,provalar günlerce sürdü ve müsamere günü geldi çattı.Öğrenci velileri geldi ve sınıflar sırayla sahneye çıkarak hazırladıkları programlarını sunmaya başladı.Diğer sınıflar dışarıda,sahneye açılan kapı önünde sıralarını bekliyorlardı.Bizim sınıfta bunların arasında elbette.Heyecandan mı,içtiğim aşırı sudan mı bilmem benim tuvaletim geldi ve feci sıkıştım.Bizim sınıf öğretmenimiz Nurhan BAŞAK o sırada orada olmadığından başka bir hanım öğretmene derdimi söyledim ve tuvalete gitmek için izin istedim..Vermedi.. Dediki: __Şimdi siz çıkacaksınız,tut biraz.. Nan nasıl tutayım,nasıl yaa.. Topu topu 6-7 yaşındayım.(Şaşırmayın ben 5 yaşında başladım okula.. ) Neyse,öğretmen demek saygı ve birazcıkta korkmak demek o zamanlar.Hani şimdiki gibi iş çığrından çıkmış değil henüz.. oyun eğdim ve gitmedim.Dediği gibi bizden önceki sınıf sahneden indi ve biz çıktık.Önce sololarımızı sunduk ve ben; Amcamı sevmeyinin aklını Peynir ekmek gibi yerim.. Şeklinde bittiğini hatırladığım şiirimi okudum.Bütün veliler kahkahalarla gülmüş ve alkışlamışlardı.. Niyeyse.. Diğer arkadaşlarımda sololarını tamamladıktan sonra hepimiz sınıf olarak ya 3 lü ya 4 lü bir sıra oluşturup son şiirimizi okumak için dizildik.Ben en ön sıradayım ve mesanemle feci bir savaş veriyorum bu arada..Şiir başladı ve ben bobayı patlattım.Yavaşça arkamı döndüm ve arkam velilere dönük halde altıma salıverdim.. O rahatlamayı ve ardından gelen müthiş utanma duygusunu asla unutmadım.. Farkeden bir kaç veli parmaklarıyla beni işaret ederek birbirlerine beni göstermeye başladılar,sonrasında gülüşmeler ve büyük bir alkış daha.. O gün beni izlemeye gelen ablamla eve dönerken önüme büyük boy defterlerden birini tutmuştuk.. Tamam ya,sizde gülmeyin.. Utandım işte.. Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2007 Ben hic gulmedim Her cocugun basina benzeri mutlaka gelmistir. Ben okula basladigim siralar,su meyveli sutler yeni mi cikmisti,yoksa ben mi yeni kesfetmistim bilmiyorum,ama annemler,dogal olmadigini mi dusunuyorlardi,pek fazla almiyorlardi.Zaten cikolata,seker de kisitliydi,disleri curutuyordu mazallah,onun yerine kraker ,biskuvi,cubuk,balik,pizza kraker yemekten gina gelmisti.Harcligimla bile gizli gizli alirdim sekerlemeleri,babam ne alacagimi ogrendiginde,"dislerini curutur,ama kraker curutmez degil mi,sen eni yisi kraker al" derdi.Tabi bunda ondeki sut dislerimin feci sekilde curumus olmasinin da etkisi vardi herhalde Beslenme icin de okul doneminin basinda liste veriliyordu,her cocuk hergun ayni seyi getiriyordu.Ancak bazi cocuklar o meyveli sutlerden getirmeye baslayinca,ben de heveslenmistim,zar zor annemi ikna ettim.Oglenciydim,okula kisa bir zaman kala,3.5 yasindaki kardesimin de elinden tutup,evin onundeki uzun ve dik yokusu cikarak,muzlu sut aldim.Donuste,dayanamadim,bir firt cekeyim dedim,tabi o donemler,tasirmadan icemiyordum,o kutu sutleri,biraz ustume doktum.Bir firt daha, bir firt daha,hadi bir de kardesime derken yolun yarisinda bitmisti.Okula ne goturdum hatirlamiyorum,ama bir daha okula meyveli sut goturmeyi istemeye yuzum kalmamisti. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2007 Ayrılmadan evvel güzel sevgilim Bütün ızdırabı hep bana yükle Ne diyecektim, tutuldu dilim Al gönlümü diyar , diyar sürükle... İster kaldırıp at solmuş gül gibi İster sen de davran bana el gibi Kökünden koparıp götür sel gibi Al gönlümü diyar diyar sürükle ... Elveda deyince şaşırdım birden Kalbim kopacaktı sanki yerinden. Armağan olsun sana içimden Al gönlümü diyar diyar sürükle Al gönlümü diyar diyar sürükle ... Nostaljik takılalım dedim... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2007 yağmur yağıyor..seller akıyor..arap kızı camdan bakıyor.. iki öğretmen maaşıyla yıllardır hayalini kurdukları yazlık evlerine kavuştuklarını müjdeleyen müteahhitin boynuna atılmamak için güç tutmuştu annem ve babam kendini...adam evi öyle bir anlatıyordu ki hayalimizde büyülü bir şato resmi vardı artık..evden villa diye bahsediyordu ve herşey birinci sınıf oldu diye ballandırıp duruyordu...nasıl hazırlandığımızı bilemedik...ben onbeş..kardeşim 7 yaşlarında...ertesi sabah yola çıktık..eşyalar içinde bir kamyon tutuldu...kamyonun daha yavaş gideceği düşünüldüğünden bizden birkaç saat önce yola koyuldu... aman nasıl keyifli bir yolculuktu anlatamam...şarkılar söylüyor,hayaller kuruyoruz hepcek...bu güzelliği ara sıra annemin panik atak halleri bozuyor ..sağdan büyük bir taşıt geçince annem gerilerek sola..soldan geçince sağa kayıyor..bazen her iki yanımızdan geçiyorlar o zaman annem kafası arabadan dışarı fırlıyacak şekilde yukarı zıplıyor ..ben ve kardeşim arka koltukta çılgınlar gibi eğleniyoruz...yanımızdan atletli uzun yol şoförleri geçiyor kamyonlarıyla..biz kamyonun arkasına yazılmış o muhteşem sözleri yorumlamaya çalışırken..babam böyle ağır bir taşıtın bizi geçmesine hayıflanıp,hırs yapıyor..annemse onu dizginlemeye çalışıyor...bu şahane yolculuk,babamın daha inşaat halinde olan bir viranenin önünde durmasıyla son buldu... hepimiz soran gözlerle önce babama..sonra inşaata baktık..babamın; -İşte bizim villa..demesinin ardından derin bir sessizlik ve onun ardından da annemin hıçkırıkları geldi...arabanın içinden vurgun yemiş misali zorlukla çıkabildik..bahçe denilen yerden..-içinde irili ufaklı kazıklar,tuğlalar,çimento torbaları vs..-penceresi ve de kapısı olmayan inşaata herhangibir delikten girerek hilkat garibesini gezmeye başladık...mutfak diye tabir edilen yerde hiçbir şey yok...salon olacak yerin ortasında büyük bir harç yığını...trabzanı olmayan merdiven benzeri şeyden yukarı çıktığımızda da odaya benzer iki koca delik gördük...trans halindeydik..ne yapacağımızı bilemez halde yanyana dizildik ve ardından eşyalar geldi..salon müsveddesine yığdık çoğunu..gerçi kapı, pencere ve de cam gibi unsurlar olmadığından bizim için içeri ile dışarının bir farkı yoktu...düzenbaz müteahhit ev konusunda bize fena halde kazık atmıştı...hayal kırıklığı,yorgunluk ve şoktan olacak hepimiz salondaki üstüste yığılmış eşyaların üzerinde uyuyakaldık... sabah olmuştu... gözümü zorlukla açmaya çalışarak kalktığımda karşımda zebellah gibi kapkara yabancı bir adam gördüm..ve uzunca bir süre çığlık attım..işin asıl ilginç kısmı bu tuhaf adamında bana korku dolu gözlerle bakıp çığlık atmasıydı..karşılıklı bir süre bağırdıktan sonra adamın eve gelen işçilerden biri olduğunu idrak ettim..çünkü evde buna benzeyen birkaç kişi daha dolanıyordu..gözümün biri açık biri kapalı vaziyette lavoboya gittiğimde işçilerin oraya astığı kırık aynada daha önce hiç görmediğim bir ucubeyle karşılaştım...penceresi olmayan salonumuzda biz yarı baygın yatarken kanımı tatlı bulan alçak arı yüzümü dört yerinden şişlemişti bu sebepten gözümün biri tamamen kapanmış,üst dudağım burnuma kadar şişmiş,çenem iki katına çıkmış,ve yanağımın biri balon gibi olmuştu ..evet, bu demincek beni görüp elektrik çarpmış gibi bağıran işçinin durumunu açıklıyordu..bende onun gibi yaptım..aynadaki şekli görür görmez bastım çığlığı ...bizimkiler uzunca bir zaman beni ve birbirlerini sakinleştirmeye çalıştılar... günler geçiyor, biz dört kişi evdeki işçiler ve ustalarla beraber köle isaura gibi çalışıyorduk..ev iyiden iyiye birşeye benzemeye başlamıştı...ama bizim tipimiz günden güne kayıyordu o ayrı... 3.ayın sonunda, tatilde bitmişti zati...annem eve halılarımızı gitmeden serelim de içimde ukte kalmasın dedi...halılarımızı serip, her bir santiminde alın terimiz olan evimize şööle bir geriden baktık..yüzlerimizde, kılıcındaki kanı silen bir şövalye edası vardı... bu gururu yeri göğü inleten bir gök gürültüsü kesti..Ağustos'un sonu..annem; -yağmur yağacak galiba dedi..babam; -saçmalama hatun..havaya baksana hiç yağmur havası var mı..dedi. böyle dedi ama hava iki dakika içinde kapkara oldu..sanki cehennem..bu arada gök "sıkı durun birazdan üstünüze çökecem"dercesine gürlüyor..şimşekler çakıyor..annem oldum olası yağmuru sever..."gelin yağmuru içerden seyredelim..ne romantik"dedi..hepimiz camın önünde yağmuru bekliyoruz...ne yağmuru arkadaş.. bir tufan çıktı ki sormayın..kasırga..hortum..sanki dehşetli bir korku filmi seyrediyoruz..önce evin önündeki sandalyeler,sonra masa uçtu..ardından evin üstündeki tuğlalar...bizim uçan masanın yerine civar evlerden uçup gelen başka bir masa kondu..derken o da uçtu camın önünde korkuyla bağrışıyoruz ama yapılacak hiçbirşey yok..birbirimize sarılıyoruz ev üstümüzden uçarsa birbirimiz kaybetmiyelim diye..birden gök delinmişcesine yağmur yağmaya başladı...sonra ceviz büyüklüğünde dolu..derken ayaklarımız su içinde kaldı..çünkü çatı tam olarak yapılmamıştı ve tufan olan kiremitleride uçurduğundan tepeden evin ortasına niyagara şelalesi gibi su akıyordu..suyun seviyesi yükselerek dizlerimize geldi..annemin özenle serdiği halılar üzerinde yüzüyordu ...ağlayacaktık belki ama yaşadığımız şok buna izin vermiyordu... 1 saat kadar sonra güneş bizimle alay edercesine parladığında mahşer yerine dönmüş site ahalisi birbirine geçmiş olsun dilemek ve ne tür kayıplar verildiğini anlamak için sorgu suale başlamıştı...söylendiğine göre son elli yıldır o bölge böyle bir doğal afetle hiç karşılaşmamış..bizi beklemiş olmalı dostlarım..alıştınız bu köşede benden hep duygusal ya da romantik birşeyler okumaya biliyorum...ama anılarımızda böylesi şeylerde var...tür, trajik-komedi oldu bugün...idare edin artık... Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2007 eskiden çok eskiden bizler çocukken hayat toz pembe gelirdi bizlere çelik çomak oynamamış bir 80 kuşağı yoktur sanırım bu arada paylaşımlar çok güzel bir ara bende anılarımı paylaşmak isterim ilgi ile takip ediyorum, sayın diloş, yazım tarzınız çok güzel ve akıcı belliki yeteneklisiniz, sanırım hayatın her anında yaşadıklarınızı detaylıca yaşıyor ve ne yaşadığınızı biliyorsunuz, böyle devam etmesini dilerim. hayatın detaylarını kaçırmayın arkadaşlar taurusmutis, arkadaşım anlattığın hikayenin benzerini ben okuldan eve gelirken yaşadım, ne yapayım çok sıkışmıştım. :blushing: Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2007 eskiden çok eskiden bizler çocukken hayat toz pembe gelirdi bizlere çelik çomak oynamamış bir 80 kuşağı yoktur sanırım bu arada paylaşımlar çok güzel bir ara bende anılarımı paylaşmak isterim ilgi ile takip ediyorum, sayın diloş, yazım tarzınız çok güzel ve akıcı belliki yeteneklisiniz, sanırım hayatın her anında yaşadıklarınızı detaylıca yaşıyor ve ne yaşadığınızı biliyorsunuz, böyle devam etmesini dilerim. hayatın detaylarını kaçırmayın arkadaşlar taurusmutis, arkadaşım anlattığın hikayenin benzerini ben okuldan eve gelirken yaşadım, ne yapayım çok sıkışmıştım. :blushing: Sayın Keskinkalem tarzımla ilgili yorumlarınız beni ziyadesiyle mutlu etti.. teşekkür ederim evet..hayat toz pembeydi sahiden peki hayatınız şu an ne renk sizin?..hayatın detaylarını kaçırmayın demişsiniz...haklısınız..herşey o detaylarda saklı di mi? anılarınızı merak içinde bekliyorum... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2007 benim aynı zamanda aman vermez bir şair olduğumu biliyormuydunuz? dün kitağlığımı düzenlerken elime paha biçilmez değerde nostaljik bir defter geçti..bu defter annemin genç kızlığından kalmış bir şiir defteri.. bilmiyorum ben bizimkilerin yalancısıyım okumayı bu defter ve annemle babamın birbirlerine yazdığı mektupları çözmeye çalışırken öğrenmişim...yaşım 3,5 muş benim hala inanasım gelmiyor ama diğer görgü tanıkları doğruluyor bu bilgiyi.. elime ne geçerse okurmuşum... bu konuyla ilgili hatırlayabildiğim en eski şey şiire olan düşkünlüğümdü..annemin o defterini çok severdim bu yüzden... ve doğal olarak şiir yazmayada yine bizimkilerin iddiasına göre beş yaşlarında başlamışım...annemin şiir defterine o kargacık burgacık yazımla heves edip yazdığım iki şiirimi paylaşmak istiyorum sizinle...buram buram nostalji anlıyacağınız...5.5 yaşlarımda yazdığım bu iki eserimde hayalgücü ve şairlik potansiyelimin boyutlarını daha iyi anlıycağınızı sanıyorum..Sayın Keskinkalem yetenekli bulmuştunuz ya hani beni..lütfen sizde okuyunuz... başlıyorum efendim...fona bir keman lütfen...evet..güzel... not;orjinalini biraz da olsa yaşatmak adına satırbaşları olduğu gibi alınmıştır.. Kar Yağınca Kar yağınca kuşları düşündünüz mü hiç Uykuda kabus görür iken Pencereden yemek beklerken Canım kuşlar soğukta sizi severken haberin yoktur Karda kışta ne yaparlar Bazen insanlar kuşları öldürürler mi,öldürdüler mi? Bilmezsiniz ne günahı vardır kuşun Birini öldürmüşmüdür Senin hayatını söndürmüşmüdür canım kuşun ne günahı vardır. muhterem seyirciler...sırada ikinci eserim var...kemancı,labemol lütfen..mersi Akşam Olunca Akşam olunca içimde korku birikir Kabuslu uykulardan Korkarım insanlar düşman gibi dolaşırlar Odamda Çalarlar götürürler beni Beni sessizce Bana sorarlar Altın nerde Altın yokki söyliyeyim Kırbaçla vururlar bana Akşamım yani gecem Böyle kabusla geçer. tamam..tamam...size bu konuda aman vermediğimi söylemiştim ve yüzlerinizdeki o tuhaf gülümsemeyi yok edin hemen...görmemiş olayım..size böyle diyorum ama inanın dün akşam bu şiirleri okurken Taurusmutis'in okulda başına gelen şey az daha bana olucaktı yarıldım orta yerimden...hani derler ya..bi insan yedisinde neyse yetmişinde odur diye...şuan ki halimi açıklıyor bu eserler... Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2007 vayyy..güzeldi.. ...kabul et sende de var yetenek.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.