Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Sevgili Diloş; Anladığım doğruysa ki inşallah yanlıştır,kardeşin bir kalp problemi yaşıyor.İnan çok üzüldüm,umarım yakın zamanda sağlığına kavuşur.Onun için dua edeceğim.. Sevgiler.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Sevgili Diloş; Anladığım doğruysa ki inşallah yanlıştır,kardeşin bir kalp problemi yaşıyor.İnan çok üzüldüm,umarım yakın zamanda sağlığına kavuşur.Onun için dua edeceğim.. Sevgiler.. Taurusmutis.. yanılmış olmanı dilerdim ama maalesef böyle bir problem var... bugün aldığımız yeni haberler basit bir operasyon olduğu yönünde...rahatlattı biraz...bilemiyorum...doktoru öyle söylüyor..tahmin edersin kafam allak bullak...inşallah düzelir...daha yeni askere gönderdik..ne duygularla..hayat çok tuhaf öyle değil mi? arkadaşım...o duyarlı kalbin yine kendini göstermiş..sağolasın... duaların içinse Allah razı olsun... bu arada isminin anlamını açıklamışsın...Taurus..boğaymış demek...aynı burçtan olmamıza rağmen bunu bilmiyordum.. böylelikle...bir daha ismini kısaltmadan yazma kararı aldım Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 Eski Türk Filmleri'ni severmisiniz?...ben bayılırım!!!... hele bazıları var ki her seyredişimde aynı tuhaf tadı kalır içimde...anlatılmaz bişeyler var o karelerde...bir tılsım... ve her filmin unutulmaz birde müziği...ve işin ilginç yanı hep aynı buğulu ses...Türkan Şoray söylüyor...Kadir İnanır'a; Sevemedim kara gözlüm seni doyunca.. Hep kıskandım seni elden ömür boyunca... Sonra Hülya Koçyiğit...Ediz Hun'a ; Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım Bazen gözyaşı oldu bazen içli bir şarkı... Türkan Şoray Azize oluyor sonra ...bir başka filmde dünyanın en güzel kadını...bi dolu film... fakat o buğulu sesin sahibi ne Türkan Şoray ne de Hülya Koçyiğit...görünmeyen ve yıllarca saklanan bir kahraman var geride...o filmlere güzel sesiyle ruh katmış...bir emektar...dün bir müzik markette tesadüfen tanıştım kendisiyle...BELKIS ÖZENER ...25 film müziği "Sahibinin Sesinden Yeşilçam Şarkıları" adı altında ve o günkü stüdyo kayıtlarından derlenerek, Kalan Müzük tarafından çıkarılmış...bu muhteşem Cd'de bu unutulmaz filmlerden bazılarının replikleriyle karşılaşıp hepten mest olacaksınız...dün gece 02.00'ye kadar o büyülü dünyadan ayrılamadım...nostaljiden hoşlananlar için bir hazine değerinde...bu Cd'ye emek veren herkese..başta o görünmez kahraman Belkıs Özener'e bu hisleri bu güzellikte hissettirebildiği için yürekten teşekkür ediyorum...mutlaka edinin...ne demek istediğimi o zaman anlıyacaksınız Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Bir rüzgar esti ta eskilerden Yıkılmış evler ve depremlerden Oyuncak yaptığım kendi kendime Üst üste dizilmiş tenekelerden... Bir rüzgar esti ta eskilerden Taş, toprak, fındık bahçelerinden Babamın yırtık elbisesinden Bayramlık dikildiği günlerden... Çocukluğum ...çocukluğum.. Bir boşluk var anlayamıyorum Kapkaranlık derin bir kuyu var Bir türlü içinden çıkamıyorum.. Çocukluğum.. çocukluğum.. Eksik birşey var bilemiyorum O zamanlardan yasaklamışlar Doyasıya.. doyasıya.. ağlayamıyorum.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 O zamanlardan yasaklamışlar Doyasıya.. doyasıya.. ağlayamıyorum.. Dus bile olsa birgun; Donuversek gecen yillara Canlansa guzel gunlerim Icli icli bakmasam ufuklara.. Agaclarda aksamin mavi dumani.. Baliga cikan kayiklar.. Daldan ucan sercecik.. Icli sevdalarimin sirrini saklar. Pencerede beyaz perdeler, Cocuklugum gibi tertemiz.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 yalnız bir çocuktum ben… annem babam çalışıyordu…bir kardeşim yoktu-sekiz yaşıma kadar-…ve küçük bir çocuğun yalnızlığı tanımasına yetecek kadar bi süre tek başıma kaldım…annemle babam işe gideceği zaman o çocuk kalbime bir ağrı çöreklenirdi…o duyguyla yapışırdım dizlerine ...öperlerdi uzun uzun…ayrılmak istemezdim o kokudan…onlarınsa gözlerinden kopkoyu bir çaresizlik dökülürdü…zorla sürüklerlerdi bedenlerini gitmek için…döner döner sarılırlardı… ama her seferinde kapı üstüme kapanırdı…anahtardan çıkan o zalim ses… üstüme kilitlenme sesi hala kulaklarımdadır…ve sonrasında yaşadığım tarifsiz duygu…bizi birbirimizden ayıran o melun kapıdan gözlerimi alamazdım bir zaman….bunun bir şaka olduğunu ve kapının bir anda açılıp annemle babamın bana sarılıcağını hayal ederdim…evet…hergün tekrarlanan kötü bir şakaydı bu..ve ben hergün yaşıyordum aynı ıstırabı…kapanan kapı…o anahtarın sesi… sessizliğin ortasında bütün odaları tek tek dolaşmam…korkumu bastırmak için yüksek sesle söylediğim şarkılar…başımı..o küçücük başımı pencerenin camına dayayıp dışarıda keyifle oynayan çocukları içim titreyerek seyredişim…ve camda oluşan buhara annemi babamı ve kendimi çizişim… üstünden bilmem kaç sene geçmesine karşın bu anıların böylesine canlı kalabilmesi ne tuhaf! bazen yaşadığım çoğu duyguda o kilitli çocuğu buluyorum…her ayrılışta kalbim o zamanki gibi sıkışıyor…sevdiklerimi kaybetmekten duyduğum endişe o minikle aynı…ve sessizlikten o küçük çocuk gibi korkuyorum…karanlık bir yolda yalnız yürürken şarkı söyleyişim bundan… Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 yalnız bir çocuktum ben… annem babam çalışıyordu…bir kardeşim yoktu-sekiz yaşıma kadar-…ve küçük bir çocuğun yalnızlığı tanımasına yetecek kadar bi süre tek başıma kaldım…annemle babam işe gideceği zaman o çocuk kalbime bir ağrı çöreklenirdi…o duyguyla yapışırdım dizlerine ...öperlerdi uzun uzun…ayrılmak istemezdim o kokudan…onlarınsa gözlerinden kopkoyu bir çaresizlik dökülürdü…zorla sürüklerlerdi bedenlerini gitmek için…döner döner sarılırlardı… ama her seferinde kapı üstüme kapanırdı…anahtardan çıkan o zalim ses… üstüme kilitlenme sesi hala kulaklarımdadır…ve sonrasında yaşadığım tarifsiz duygu…bizi birbirimizden ayıran o melun kapıdan gözlerimi alamazdım bir zaman….bunun bir şaka olduğunu ve kapının bir anda açılıp annemle babamın bana sarılıcağını hayal ederdim…evet…hergün tekrarlanan kötü bir şakaydı bu..ve ben hergün yaşıyordum aynı ıstırabı…kapanan kapı…o anahtarın sesi… sessizliğin ortasında bütün odaları tek tek dolaşmam…korkumu bastırmak için yüksek sesle söylediğim şarkılar…başımı..o küçücük başımı pencerenin camına dayayıp dışarıda keyifle oynayan çocukları içim titreyerek seyredişim…ve camda oluşan buhara annemi babamı ve kendimi çizişim… üstünden bilmem kaç sene geçmesine karşın bu anıların böylesine canlı kalabilmesi ne tuhaf! bazen yaşadığım çoğu duyguda o kilitli çocuğu buluyorum…her ayrılışta kalbim o zamanki gibi sıkışıyor…sevdiklerimi kaybetmekten duyduğum endişe o minikle aynı…ve sessizlikten o küçük çocuk gibi korkuyorum…karanlık bir yolda yalnız yürürken şarkı söyleyişim bundan… canım diloşum ,yüreği camdan güzel arkadaşım,umarım yalnızlık uğramaz birdaha hayatının hiç bir dönemecinde yanına... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 canım diloşum ,yüreği camdan güzel arkadaşım,umarım yalnızlık uğramaz birdaha hayatının hiç bir dönemecinde yanına... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 yalnız bir çocuktum ben… annem babam çalışıyordu…bir kardeşim yoktu-sekiz yaşıma kadar-…ve küçük bir çocuğun yalnızlığı tanımasına yetecek kadar bi süre tek başıma kaldım…annemle babam işe gideceği zaman o çocuk kalbime bir ağrı çöreklenirdi…o duyguyla yapışırdım dizlerine ...öperlerdi uzun uzun…ayrılmak istemezdim o kokudan…onlarınsa gözlerinden kopkoyu bir çaresizlik dökülürdü…zorla sürüklerlerdi bedenlerini gitmek için…döner döner sarılırlardı… ama her seferinde kapı üstüme kapanırdı…anahtardan çıkan o zalim ses… üstüme kilitlenme sesi hala kulaklarımdadır…ve sonrasında yaşadığım tarifsiz duygu…bizi birbirimizden ayıran o melun kapıdan gözlerimi alamazdım bir zaman….bunun bir şaka olduğunu ve kapının bir anda açılıp annemle babamın bana sarılıcağını hayal ederdim…evet…hergün tekrarlanan kötü bir şakaydı bu..ve ben hergün yaşıyordum aynı ıstırabı…kapanan kapı…o anahtarın sesi… sessizliğin ortasında bütün odaları tek tek dolaşmam…korkumu bastırmak için yüksek sesle söylediğim şarkılar…başımı..o küçücük başımı pencerenin camına dayayıp dışarıda keyifle oynayan çocukları içim titreyerek seyredişim…ve camda oluşan buhara annemi babamı ve kendimi çizişim… üstünden bilmem kaç sene geçmesine karşın bu anıların böylesine canlı kalabilmesi ne tuhaf! bazen yaşadığım çoğu duyguda o kilitli çocuğu buluyorum…her ayrılışta kalbim o zamanki gibi sıkışıyor…sevdiklerimi kaybetmekten duyduğum endişe o minikle aynı…ve sessizlikten o küçük çocuk gibi korkuyorum…karanlık bir yolda yalnız yürürken şarkı söyleyişim bundan… Ah yaa,naaptın sen.. Abimler genç erkenden çıkıp giderler.Ablalarım Almanya'da,babam sabahın erken saatlerinde evden işe gider.Ben ya 7 ya 8 yaşındayım ve felçli annemle evde kalırdım.Kendime bakmaktan aciz ben birde anneme (Canım annem) bakmaya çalışırdım.O konuşamazdı da,gözlerinden anlardım ne istediğini.Belki de o zamandan kaldı insanların gözlerinin ta içine bakmam,denmeden denmek istenileni anlamam.. Çocuğum,acıkıyordum tabiki.Ocağı yakar,sahanda yumurta yapardım kendime.Sonra da küçük abim gelir niye ocakla oynuyorsun der tartaklardı beni.Ya ne yapaydım.. Boğazım ağrırdı,iyi gelecek sanır,cezvede su kaynatıp onu içerdim.Çocukluk işte..Şİmdi istediğim yemeği,tatlıyı yapabilmemin sırrı da burada yatıyor sanırım.. Sevgiler.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 siz..ikiniz birden.. ne yaptiniz.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 yalnız bir çocuktum ben… annem babam çalışıyordu…bir kardeşim yoktu-sekiz yaşıma kadar-…ve küçük bir çocuğun yalnızlığı tanımasına yetecek kadar bi süre tek başıma kaldım…annemle babam işe gideceği zaman o çocuk kalbime bir ağrı çöreklenirdi…o duyguyla yapışırdım dizlerine ...öperlerdi uzun uzun…ayrılmak istemezdim o kokudan…onlarınsa gözlerinden kopkoyu bir çaresizlik dökülürdü…zorla sürüklerlerdi bedenlerini gitmek için…döner döner sarılırlardı… ama her seferinde kapı üstüme kapanırdı…anahtardan çıkan o zalim ses… üstüme kilitlenme sesi hala kulaklarımdadır…ve sonrasında yaşadığım tarifsiz duygu…bizi birbirimizden ayıran o melun kapıdan gözlerimi alamazdım bir zaman….bunun bir şaka olduğunu ve kapının bir anda açılıp annemle babamın bana sarılıcağını hayal ederdim…evet…hergün tekrarlanan kötü bir şakaydı bu..ve ben hergün yaşıyordum aynı ıstırabı…kapanan kapı…o anahtarın sesi… sessizliğin ortasında bütün odaları tek tek dolaşmam…korkumu bastırmak için yüksek sesle söylediğim şarkılar…başımı..o küçücük başımı pencerenin camına dayayıp dışarıda keyifle oynayan çocukları içim titreyerek seyredişim…ve camda oluşan buhara annemi babamı ve kendimi çizişim… üstünden bilmem kaç sene geçmesine karşın bu anıların böylesine canlı kalabilmesi ne tuhaf! bazen yaşadığım çoğu duyguda o kilitli çocuğu buluyorum…her ayrılışta kalbim o zamanki gibi sıkışıyor…sevdiklerimi kaybetmekten duyduğum endişe o minikle aynı…ve sessizlikten o küçük çocuk gibi korkuyorum…karanlık bir yolda yalnız yürürken şarkı söyleyişim bundan… canım benim....tanımak önemli değil....sadece bunu okuduktan sonra yorum yapamadan sayfayı kapatacak acizliğe sahip değil ruhum....eskiden neler yaşamışsın....kapalı kapı ardındaki hüzün diye adlandırabilirim bunu... ve dua ederim o hüzün veren kapıların kapanmaması için bir daha yüzüne....!! çok hassas olan bir kalbim var bu konularda...dayanamıyorum işte hüzünlenememeye....hayatının devamında araladığın kapılarda mutlu ol inşallah.... Ah yaa,naaptın sen.. Abimler genç erkenden çıkıp giderler.Ablalarım Almanya'da,babam sabahın erken saatlerinde evden işe gider.Ben ya 7 ya 8 yaşındayım ve felçli annemle evde kalırdım.Kendime bakmaktan aciz ben birde anneme (Canım annem) bakmaya çalışırdım.O konuşamazdı da,gözlerinden anlardım ne istediğini.Belki de o zamandan kaldı insanların gözlerinin ta içine bakmam,denmeden denmek istenileni anlamam.. Çocuğum,acıkıyordum tabiki.Ocağı yakar,sahanda yumurta yapardım kendime.Sonra da küçük abim gelir niye ocakla oynuyorsun der tartaklardı beni.Ya ne yapaydım.. Boğazım ağrırdı,iyi gelecek sanır,cezvede su kaynatıp onu içerdim.Çocukluk işte..Şİmdi istediğim yemeği,tatlıyı yapabilmemin sırrı da burada yatıyor sanırım.. Sevgiler.. sen abim....senin kide çaresizliğin ardındaki umut ve keder olsa gerek... geçmişimmizde yaşadıklarımız anın öncüsüdür örneğini de dile getirmişsin.... hayatın mutluluğunu tatmışsın da....oğlun var canından çok sevdiğğin... benim duam ikiniz için ve diğer sevinç kaynağınız için...umarım kalpleriniz hiç ayrılmaz...hep birlikte mutlu olursunuz... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Ah yaa,naaptın sen.. Abimler genç erkenden çıkıp giderler.Ablalarım Almanya'da,babam sabahın erken saatlerinde evden işe gider.Ben ya 7 ya 8 yaşındayım ve felçli annemle evde kalırdım.Kendime bakmaktan aciz ben birde anneme (Canım annem) bakmaya çalışırdım.O konuşamazdı da,gözlerinden anlardım ne istediğini.Belki de o zamandan kaldı insanların gözlerinin ta içine bakmam,denmeden denmek istenileni anlamam.. Çocuğum,acıkıyordum tabiki.Ocağı yakar,sahanda yumurta yapardım kendime.Sonra da küçük abim gelir niye ocakla oynuyorsun der tartaklardı beni.Ya ne yapaydım.. Boğazım ağrırdı,iyi gelecek sanır,cezvede su kaynatıp onu içerdim.Çocukluk işte..Şİmdi istediğim yemeği,tatlıyı yapabilmemin sırrı da burada yatıyor sanırım.. Sevgiler.. içimden ne geldi biliyormusun?...o küçücük bedeniyle anneciğine ve kendine bakmaya çalışan..ocakta ağrıyan boğazını iyileştirmeye çalışan o miniği...o zamana geri döndürmek...belki de yarımyamalak yaşadığı ..yalnız..ve incinmiş çocukluğunu ona geri vermek... oysa...bunun mümkün olmadığını her ikimizde biliyoruz...dönüş olmadığını... SEVGİLİM, ÇOCUKLUĞUM bakışların terk edilmiş bahçeler gibiydi sevgili çocukluğum sevgilim, çocukluğum benim başımdan atamadığım paslı bir taçsın dallarında korkuyla gezindiğim tekinsiz bir ağaç uykuların tedirgin yolculuklar gibiydi hiçbir yere gitmeyen bir trenin penceresinde kendini derin kuyulara hapsettin yağmur kuşlarının gökkuşağına sürtünmesiydi aramızda uzanan sessizliğin anılarını unutmaya kararlı bir sarrafın uğradığı haksızlıkları bağışlaması gibiydin sen sevgili çocukluğum benim, sevgilim, çocukluğum bu bulanık suyla birlikte yaşamak zorundasın kime ne hangi hayatın kaçıncı sayfasında kaldığın... Baki Ayhan T. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 canım benim....tanımak önemli değil....sadece bunu okuduktan sonra yorum yapamadan sayfayı kapatacak acizliğe sahip değil ruhum....eskiden neler yaşamışsın....kapalı kapı ardındaki hüzün diye adlandırabilirim bunu... ve dua ederim o hüzün veren kapıların kapanmaması için bir daha yüzüne....!! çok hassas olan bir kalbim var bu konularda...dayanamıyorum işte hüzünlenememeye....hayatının devamında araladığın kapılarda mutlu ol inşallah.... çok güzel bir kalbin var...ve haklısın tanımak önemli değil...senin ruhunun güzelliği kelimelerinden dökülüyor zaten...bir iki mesajını okudum önceleri...yine birilerine moral vermek üzere yazılmışlardı...na tatlı bir şeysin sen ne kadar sevgi dolu bir yüreğin var ...hiç bozulma e mi?...hep böyle kal... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 canım benim....tanımak önemli değil....sadece bunu okuduktan sonra yorum yapamadan sayfayı kapatacak acizliğe sahip değil ruhum....eskiden neler yaşamışsın....kapalı kapı ardındaki hüzün diye adlandırabilirim bunu... ve dua ederim o hüzün veren kapıların kapanmaması için bir daha yüzüne....!! çok hassas olan bir kalbim var bu konularda...dayanamıyorum işte hüzünlenememeye....hayatının devamında araladığın kapılarda mutlu ol inşallah.... çok güzel bir kalbin var...ve haklısın tanımak önemli değil...senin ruhunun güzelliği kelimelerinden dökülüyor zaten...bir iki mesajını okudum önceleri...yine birilerine moral vermek üzere yazılmışlardı...na tatlı bir şeysin sen ne kadar sevgi dolu bir yüreğin var ...hiç bozulma e mi?...hep böyle kal... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 çok güzel bir kalbin var...ve haklısın tanımak önemli değil...senin ruhunun güzelliği kelimelerinden dökülüyor zaten...bir iki mesajını okudum önceleri...yine birilerine moral vermek üzere yazılmışlardı...na tatlı bir şeysin sen ne kadar sevgi dolu bir yüreğin var ...hiç bozulma e mi?...hep böyle kal... canım benim... kalbimin bu güzelliği güzel insanlarca farkedilir ve sevdiklerime dökülür bu şekilde...istekle yazarım o zaman...ve şu duan...İnşallah diyorum....hassas kalbim var bazen kötü etkilese de beni...ama sevgim o kadar yüce kki...o sevdirio bu özelliğimi..sizleri de seviyorum..hep böyle kalıyım diye dua ediyorum..insanlarda böyle kalsın diye aynı zamanda... teşekkür ederim... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2007 Sevgili Diloş,Leyla'cım ve kelebeğim hepinize teşekkür ederim.. Çocukluğumdan lezzetler.. *Kavut yerdim ben bilir misiniz kavutu.Leblebi tozu hani.Bir ninecik satardı,hayal meyal hatırlıyorum.Gazete kağıdından külahlara kor bize verirdi.Bizde püskürte püskürte yerdik.. Daha sonraları,üzeri kaymak helva,altı leblebi tozu olan küçük kaplarda bakkalarda satılan şekilleride çıkmıştı.Yanındada plastik küçük kaşık.. *Yine hayal meyal hatırladığım bir dede ile nine vardı.Onları çok sevdiğimi hatırlıyorum.Onların evinde dede bana tahtadan küpler,üçgenler verir ben de onlarla oynardım.Ninecim de,hani düdük makarnaların kısası var ya,onların içine kıyma doldurur (Aslına bakarsanız ben öyle sanıyordum sanırım,tek tek doldurulması pek mümkün değil.. ) bende büyük bir afiyetle yerdim.. *İki petibör arasına bildiğiniz sade lokumu koyar,bastırıp tost yapar onu yerdim.Adına da kıstırtma derdim.. Hala yerim laf aramızda.. *O müthiş Uludağ gazoz ile petibör yemekte pek hoşuma giderdi.. *Çay içine bisküvi kırar mama gibi yapardım.Ama çay çok şekerli olacak ha,yoksa tatsız gelirdi..(Amma bisküvi yiyormuşum bee.. ) *Ekmeğin üstüne salça sürer yerdim ama bi farkla,önce çekirdeği çıkartılmış zeytinleri dizerdim ekmek diliminin üstüne.. *Hala çok severim;Beyaz peynirin üzerine gül reçeli sürüp bir parça ekmekle yemek çok hoş gelirdi bana.. *Elmayı tuzlayıp yemekte güzel olurdu,hala da güzel oluyor.. *YA bu son yazacağım aslında son olmayacak ama sanırım biraz ayıp olucak.. Hanımlar şimdiki gibi gidip bir marketten ağda almazlardı.Bir eve toplaşan arkadaşlar evde şeker ve limonla kendi ağdalarını hazırlarlardı ve ben o yeni pişmiş ağdayı az soğuduktan sonra yerdim.. Yok canım sizde,tabiki kullanıldıktan sonra yemezdim.. Sevgilerimle.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2007 Abıcıgım. .bızım oralarla bir ilgin var mı acep? sunlar benım de lezzetlerımdı birebir; *Kavut yerdim ben bilir misiniz kavutu.Leblebi tozu hani.Bir ninecik satardı,hayal meyal hatırlıyorum.Gazete kağıdından külahlara kor bize verirdi.Bizde püskürte püskürte yerdik.. Daha sonraları,üzeri kaymak helva,altı leblebi tozu olan küçük kaplarda bakkalarda satılan şekilleride çıkmıştı.Yanındada plastik küçük kaşık *İki petibör arasına bildiğiniz sade lokumu koyar,bastırıp tost yapar onu yerdim.Adına da kıstırtma derdim.. Hala yerim laf aramızda.. Çay içine bisküvi kırar mama gibi yapardım.Ama çay çok şekerli olacak ha,yoksa tatsız gelirdi..(Amma bisküvi yiyormuşum bee.. ) *Elmayı tuzlayıp yemekte güzel olurdu,hala da güzel oluyor Leblebı tozunu yerken p harfını soylemeyı denedın mı hıç? Pötibör arası lokuma da biz kıstırmaç derız Çay icinde biskuvıyı de cok severdım,bazen sütlüsünü yapar yerım hala,caktırma Özellıkle ekşi elma ne güzel olurdu tuzla.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Demek Konya'da da kavut deniyor he.. Petibör arası beyaz peyniri de dene,benim hoşuma gider bak o da.. Tuzlu-tatlı şeyleri severim.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Demek Konya'da da kavut deniyor he.. Petibör arası beyaz peyniri de dene,benim hoşuma gider bak o da.. Tuzlu-tatlı şeyleri severim.. offf ne güzel olur ben bilirim ...bencede deneyin arkadaşlar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Sende mi Frozy.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 bende taurus... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 yok Konya da kavut denmıyor,yanı denıyorsa da ben bılmıyorum.kopyalayınca oyle seyolmus. potıbor arası peyniri nasıl denememısım,ben de severım tatlı tuzluyu.. hemen gıdıyorum Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 arkadaşlar(taurusmutis,gülbeşekerim ve frozen) damak zevkinizi ayakta alkışlıyorum -beyaz peynir üzeri gül reçeli -elma üzeri tuz -ve son olarak..ve bence top onda bir numara.. çamsakızı!!! o kadar güldürdünüz ki anlatamam..yok yaw,bak bu konuda sizlerle yollarım ayrılıyor..ben zevk sahibiyimdir yemek konusunda... öyle tatlı-tuzlu şeyleri birbirine karıştırmam...mesela.. ben küçükken..hani bizimkilerin yolunu gözlerken pencere önünde..orda pembe çiçekleri olan sevimli bir çiçeğimiz vardı...onun çiçeklerini yerdim size zevk sahibi olduğumu söylemiştim Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 arkadaşlar(taurusmutis,gülbeşekerim ve frozen) damak zevkinizi ayakta alkışlıyorum -beyaz peynir üzeri gül reçeli -elma üzeri tuz -ve son olarak..ve bence top onda bir numara.. çamsakızı!!! o kadar güldürdünüz ki anlatamam..yok yaw,bak bu konuda sizlerle yollarım ayrılıyor..ben zevk sahibiyimdir yemek konusunda... öyle tatlı-tuzlu şeyleri birbirine karıştırmam...mesela.. ben küçükken..hani bizimkilerin yolunu gözlerken pencere önünde..orda pembe çiçekleri olan sevimli bir çiçeğimiz vardı...onun çiçeklerini yerdim size zevk sahibi olduğumu söylemiştim o pembe çiçekli bitki begonyamıydı kıss ondan bende yerdim yoksa yonca yapraklı pembe çiçekmi biz ona uyku çiçeği derdik akşamları kapanırlardı ondanda yerdim... birde hanımelinin ballını yerdim... bak damak zevkimizde uyumlu diloşum... annem yemek yaparken soğan ve salçayı kavururdu biz ekmeğin arasına koyar bitirirdik kadıncağız yeniden kavururdu, margarinli ekmeğin üzerine toz şeker serper yerdik... kışın damlardan sarkan buzları dondurma yapardık... okul önlerinde muhallebi satarlardı içinden para çıkardı o tadı hiç unutmadım ve her öğrencinin vazgeçilmezi simitle gazoz, uludağ ya da çamlıca... annem beslenmemize halka patates kızartırdı harika olurdu... sizde mahalleler arası savaş yaparmıydınız, biz elimize boş bidonları alır çalardık... erkek çocuklar kuşları sapanla vururdu bizde sapanla onları vururduk... sonra kuşları alır törenle defnederdik... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Bi daha çiçek verirken dikkat edicem.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.