Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ALLAH NEDEN BİRDİR?


ANTON_SZONDOR_LAVEY

Önerilen İletiler

Madem iddia ediyorsunuz, delil göstermek bize değil size aittir, gözteremediğiniz vakit bizde size deriz ki "Kur'an değiştirilmiştir" ikimizde iddiamıza delil sunamıyorsak nerede kaldı tartışmanın yararı

İdda daha farklı bişeydir bu ise bilinen bir gerçektir..

Ama asıl sizin bunun tersini söylemeniz idda olur..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 349
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu konu açılalı bayaaa bir olmuş kusura bakmayın herkesin yazısını okuyamadım ama bende bir şeyler yazmak istiyorum.

 

Allah neden birdir sorusuna bizler Allah ın bir olduğuna Kur'an-ı Kerimde yazdığı için iman ederiz bizim delilimiz en başta bu dur peki Allah ın bir olduğuna inanmayanların delili nedir? Eğer bir olmadığına inanan varsa felsefe yapmadan açık bir şekilde kanıt sunsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Normalde bir şeyin varlığını iddia edenler kanıt getirmesi gerekirken,bunu kanıtlayamayanlar ,kanıt getirme külfetini muhataplarının üstüne atarak,madem öyle, hadi sizde allahın olmadığı kanıtlayın gibi son derece saçma bir savunma mekanizması icad etmişlerdir.

 

**

 

Bu konu açılalı bayaaa bir olmuş kusura bakmayın herkesin yazısını okuyamadım ama bende bir şeyler yazmak istiyorum.

 

Allah neden birdir sorusuna bizler Allah ın bir olduğuna Kur'an-ı Kerimde yazdığı için iman ederiz bizim delilimiz en başta bu dur peki Allah ın bir olduğuna inanmayanların delili nedir? Eğer bir olmadığına inanan varsa felsefe yapmadan açık bir şekilde kanıt sunsun.

şimdi ben size sorayım siz bu zihniyetlemi inanıyorsunuz?

yani birşeyin olmadığını görebilmek için sizlere delilmi gerekiyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an harfi harfine onlarca hafızın ezberinde idi..

Ben şunu idda ediyorum tarihin herhangi bir devrinde değiştirilmiş bir tek Kur'an bulamazsınız..

Saygılar..

 

Sen zaten o kadar çok şey iddia ediyorsun ama iddialarına getirdiğin tek bir kanıt yok.

 

Milattan 1500-2000 yıl önce, bir başka deyişle, Muhammed'den 1900-2400 yıl önce yaşamış olan eski Mısırlılar, yapmış oldukları piramitlerin duvarlarına ve papirüs adı verilen ve kağıt yerine kullanılan yapraklar üzerine kazıdıkları resim ve yazıları (hiyeroglif) ile kendi çağlarına bugün bile ışık tutuyorlar. Bunlardan üç örnek aşağıda görülüyor:

 

egyptmisirwriting1.jpgmisiryazihiyeroglif.jpgegyptmisiresim1.jpg

 

Ve, Topkapı Müzesi'nde Kutsal Emanetler bölümünde Muhammed'e ait olduğu belirtilen mektuplar bulunuyor. Bu mektuplar Muhammed zamanından günümüze kadar muhafaza edilmiş ama Allah'tan-varsa eğer- geldiği iddia edilen Kur'an'ın ilk orijinal nüshası Dünya'nın hiçbir yerinde yok..

 

muhammedmektup.jpg

 

Evet, ne gariptir ki; Muhammed'in Allah'tan-varsa eğer- indiğini iddia ettiği Kuran'ın yazıya ilk dökülen kopyası yeryüzünde bulunmamaktadır. Muhammed'den asırlarca önce yaşamış olan eski Mısırlılar düşüncelerini ve tarihlerini bugüne kadar getiren yazılarını taşlar üzerine yazmayı akıl etmişken, Allah'ın-varsa eğer- ve onun peygamberi olduğunu iddia eden Muhammed'in bunu düşünememiş olması size garip gelmiyor mu? Muhammed, Kuran'ın yazıya ilk dökülen halini bu şekilde yazarak ölümsüzleştirmeyi niye düşünemedi? Eğer bu hatayı yapmamış olsa idi, bugünkü Kuran ile Muhammed'in Kuran'ı karşılaştırılarak kontrol edilebilirdi. Kuran'ın değişmesi de önlenebilirdi. Doğru sözdür; "Söz uçar, yazı kalır".

 

Tüm bu eksiklikler, Kuran'ın Allah'tan-varsa eğer- inmediğinin, insan sözü olduğunun, bir başka deyişle Muhammed ve arkadaşlarının sözü olduğunun bir diğer göstergesidir.

 

Libya Kuran'ı ile Arap Kuran'ı arasındaki farklar

 

Bugün, Libya'da birçok yönden farklı bir Kuran basılmış ve "Cemahiriye Mushafı" olarak adlandırılmıştır. Bunun üzerine "Devrimci Kurtuluş Murtaza Hareketi" adlı Arap kuruluşu buna karşı çıkıyor ve şu ilkeleri sıralıyor:

 

1- Osman yazı biçimi (e'r-Resmü'l-Osmani), hiç yorum yapılmadan örnek alınması gereken bir Kuran yazı biçimidir. Kuran yazısı bir de ünlü kıraatlere uygun olmalıdır.

 

2- Hiçbir ayetin ayetliği tartışılamaz. Bir küçük tartışma var yalnızca: O da"besmelenin ayet olup olmadığı"dır.

 

3- Eklemiş olan "vakıf" (durma) ve uzatma işaretleri koymak zorunludur.

 

4- "Tevatür" (çok kimsenin aktarması) yoluyla gelen ve "Hind rakkamları" adıyla anılan Arap rakkamlarını koymak da zorunludur.

 

Sözkonusu İslamcı örgüt, "Cemahiriye Mushafı" adlı Kur'an'ın bu ilkelere uymadığını belirtiyor. Ayrıca, adına da itiraz ediyor: "Büyük, küçük, her ülke kendine bir Mushaf (Kuran) belirleyip "bu ülkenin Mushafı'dır" derse durum ne olur?" diyor ve bunun içinden çıkılamaz korkunç bir şey olacağını savunuyor. Bir başka deyişle, "şu ülkenin Kuran'ı, bu ülkenin Kuran'ı" denemez demek istiyor. İyi de, "Dünya'da yalnız bir tür Kuran vardır. Kuran her çağda, her yerde aynı olmuştur, çünkü Kuran'da değişiklik olmamıştır" kandırmacasının tersine, gerçekte değişik Kuran'lar ile karşılaşılıyorsa ve bir ülke bunlardan birini "resmi Kuran" diye kendisi için seçme yoluna gidiyorsa ne olacaktır? Nitekim, Libya'nın yaptığı da budur.

 

Libya Mushafı'nın ortaya çıkması ile, Arap Mushafı ile karşılaştırmak için bir çalışma yapılmış ve doğru-yanlış çizelgelerini hazırlamış Murtaza Kuruluş'u.. Murtaza'nın "doğru" saydığı, genellikle herkesin bildği Kuran'ın biçimidir, "yanlış" saydığı ise, "Libya Mushafı'nda yer alan şeklidir. Çizelgeyi görmek için bakınız.

 

tahrifcizelge1.jpg

 

 

Halbuki, bu çalışmada "yanlış", "tahrif" diye nitelenen örneklerin çoğu, eski ünlü "kıraet üstadları"nın "kıraet"lerinde de yer almıştır. Bie başka deyişle, Libya Mushafı "yanlış" ise, "tahrif" ise, bu yanlış ve tahrifler yüzyıllardır süregeliyordu, çünkü, çizelgede adları verilen "kıraet sahipleri", Libya Mushafı ile uyuşuyorlar. Bu kişiler ise, rastgele kişiler değillerdir. Örneğin, Medineli Nafi (H.70-169/M.689-785), "7 kıraet" sahibinden birisi ve Islam dünyasının en önemli ve güvenilir uzmanlarından birisidir. İbn Kesir (H.45-120/M.665-737) de "7 kıraet" sahibinden birisidir ve bu alanda Mekke'nin en tanınan kişisi olmuştur. Ebu Amr (H.68-154/M.687-770) ve ötekiler de "kıraet üstadları"dırlar.

 

Evet, görülüyor ki, "Libya Mushafı"nda bulunan ve "tahrif", ""yanlış" olarak nitelendirilen değişiklikler, Libya Mushafı ile ortaya çıkmamışlardır. Bunlar, İslam'ın en güvenilir Kuran uzmanlarınca da bu şekilde benimsenmişti. Dahası, Kuran'daki yalnızca "hareke"ler "harf"ler değil, "kelime"ler, "cumle"ler, "ayetler" de, değişik "metin"lerde "mushaf"larda, değişik olarak yer almışlardır. Ama, bunları gözden kaçırmak ve saklamak için, elden gelen yapılmış, bunun için yüzyıllar boyu akla gelmedik yollara başvurulmuştur.

 

İslam âlemini sarsacak iddia

 

 

Almanya'nın Saarland Üniversitesi'nin İslam araştırmacısı Puin, Kuran'ın 14 yüzyıldan beri değişmediği inancını sorgulamaya cesaret etti. 6. yüzyıldan kalma elyazması bir Kuran'ı inceleyen Puin, kutsal kitabın zaman içinde değiştirildiğini savunuyor

BERLİN - Kuran'ın 14 yüzyıldır değişmeyen Allah kelamı olduğu inancını sorgulayarak İslam dünyasında fırtınalar koparan, hakkında ölüm fetvası verilen Şeytan Ayetleri'nin yazarı Salman Rüşdi'nin benzeri Almanya'da ortaya çıktı. Saarland Üniversitesi'nde İslam üzerine çalışan Dr. Gerd Puin, Kuran'ın 14 yüzyıldır değişmediği inancını bilimsel bulgularla sorgulamaya cesaret etti. Rüşdi gibi büyük bir tehditle karşılaşmaktan korkan Puin, Yemen'de 6. yüzyıldan kalma el yazması Kuran üzerindeki çalışmalarının sonucunda, son semavi dinin kutsal kitabının yüzyıllar içinde değişimden geçtiğini iddia etti. Puin, Kuran'ın Hz. Muhammed daha ortaya çıkmadan yazılmaya başlandığı ve zaman içinde yenilendiği tezini ortaya koyuyor. Bu Allah kelamının 14 yüzyıldır değişmediğini ve bu özelliğiyle diğer iki semavi dinden daha üstün olduğunu savunan İslam dünyasını çileden çıkaracak bir tez.

 

Bilinenlerin en eskisi

Puin'in çalışmalarının odağındaki el yazması Kuran 1972'de Sana'daki Ulu Cami'nin onarımı sırasında bulunmuş. O dönemde Yemen Antik Eserler Müdürlüğü'nün başkanı olan Kadı İsmail El Akva, yoğun yağışların ardından onarıma alınan caminin tavan arasında bir yığın kâğıt ve parşömenin arasında bulmuş el yazmalarını. Sonra da bunların tarihi bir hazine olduğuna karar verip, incelenmesi için harekete geçmiş. 1979'da bazı araştırmalar için Yemen'e giden Puin'in ilgisini çekmiş bu parşömenler. Puin'in restorasyon çalışmalarından sonra da bazılarının İslam'ın en kritik dönemleri olan 7. ve 8. yüzyıllara ait olduğu anlaşılmış. Puin'in çalışmaları ilerledikçe parşömenlerin tarihte bulunmuş en eski el yazması Kuran olduğu ortaya çıkmış. Bilinen üç tane el yazması antik Kuran var. Bunlardan 8. yüzyıldan kalma iki tanesi Özbekistan'da Taşkent Kütüphanesi ve Topkapı Sarayı'nda saklanıyor.

 

Yazının devamı için tıklayınız.

 

http://www.radikal.com.tr/2000/08/16/dis/01isl.shtml

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

- Hiçbir ayetin ayetliği tartışılamaz. Bir küçük tartışma var yalnızca: O da"besmelenin ayet olup olmadığı"dır

Ben bu madde üzerine konuşuyorum yazının nasıl olacağı, harekelimi harekesiz mi olacağı üzerine değil..

İddam Ayetin anlamı ile ilgilidir..

Biri çıkar harekeli yazar biri çıkar harekesiz yazar biri altın harflerle biri gümüş harflerle biri kırmızı biri yeşil biri siyah yazar mesele o değil..

İdda şu; anlam itibariyle birbirinden farklı iki Kur'an gösterin..

Yok.. gösteremezsiniz..

 

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben bu madde üzerine konuşuyorum yazının nasıl olacağı, harekelimi harekesiz mi olacağı üzerine değil..

İddam Ayetin anlamı ile ilgilidir..

Biri çıkar harekeli yazar biri çıkar harekesiz yazar biri altın harflerle biri gümüş harflerle biri kırmızı biri yeşil biri siyah yazar mesele o değil..

İdda şu; anlam itibariyle birbirinden farklı iki Kur'an gösterin..Yok.. gösteremezsiniz..

Saygılar..

 

Muhammed'in en yakın arkadaşlarından (Halife) Ömer, bir gün, Hâkim Oğlu Hişam'ı, Furken Suresi'ni okurken dinler. Hişam'ın bu sureyi kendisine öğretilenlenden tümüyle farlı sözlerle okuduğunu görür, öfkelenir ve yakapaça onu Muhammed'e götürür. Olayı Muhammed'e anlatır. Muhammed, Sure'yi her ikisine de okutur. Başka başka sözlerle okudukları halde, ikisini de onaylar. "Kuran böyle indirilmiştir" der ve ekler, ""Kuran yedi harf üzerine indirilmiştir". İlginç olan odur ki; bugün ıslam dünyasında bilinen Kuran'da sözü edilen yedi harfin sadece bir adedi, evet, bir adedi bulunmaktadır. "harf"ler ile amaçlanan ne olursa olsun, yedi adet harften altı adedi eksiktir. Demek ki, bugün, "indirilmiş" olduğu iddia edilenin sadece yedide biri bulunuyor. Yedide altısı ise yok. Ne denli ilginç, değil mi? Bu "yedi harf", bir yutturmacayı tezgahlamak ve "değişik Kuran"lar bulunduğunu örtbas etmek için uydurulmuştur ama, farkında olmadan bir başka yönde açık verilmiştir. Kuran'dan-Muhammed dönemindeki- çoğunun bugün eksik olduğu ortaya çıkmıştır. (Buhari, Kitabu Fezaili'l Kur'an).

 

Bü çizelgedeki farklardan kimi "hareke", kimi de "harf" farkıdır ve bu farklar da bu yerlerde, "farklı anlamlar" meydana getirmekte. (Bu değişiklileri görmek için bkz. Ebu Zer'a Abdurrahman, Huccetü'l-Kıraat, Beyrut, 1984, 77-270, sure ve ayet sırasına göre. Bu sayfalardan kiminin fotokopisi için buraya bakınız).

 

 

huccetulkiraat1.jpg

 

Yine aynı açıklamalara göre, "Libya Kuran"ında, "ayet sonu" olarak gösterilen kesim, diğer müslümanların Kuran'ında ayet sonu değildir. Ya da birincisinde ayet sonu gösterilmemişken, ikincisinde ayet sonudur. Örnekler için bakınız

 

 

ornekler.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alıntı yapılan site yine bildik site...

O sitede sadece bu idda değil buna benzer bir çok asılsız idda var..

Zaten sitenin hedefi belli..

Oraya birde buhariden kaynak eklemişler tabi nereden bulacaksınız o kitabıda doğru mu yanlış mı bakacaksınız değil mi..

Madem neden Buharinin herkesin elinde olan kitabında geçmez bu hadis..

Ben yazdım oldu mantığının hükmü yoktur, islamın kaynakları bellidir bakılacak kaynakları çok iyi biliyoruz..

Öyle her yazı kaynak teşkil etmez..

Ne yaparsan yap hangi kaynaktan alıntılarsan alıntıla bir tane anlam farkı olan Kur'an bulamazsın..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alıntı yapılan site yine bildik site...

O sitede sadece bu idda değil buna benzer bir çok asılsız idda vardır..

Kaynak olarak Buhari gösterilmiş..

Tetkik edilip böyle bir şey var mı yokmu bakılması gerekir varsa bile sahih olup olmadığı konusu incelenmelidir..

 

Saygılar..

 

Hiç biri asılsız değil,tek tek kaynakları verilmiş.Tabi işine gelmediği için o kadar kaynağı bir çırpıda asılsız ilan edeceksin,başka bir seçeneğin yok.

 

Senin daha kendi kaynaklarından haberin yokken hangi cesaretle kalkmış kuran değiştirilmedi diye ****** *******.Ayrıca bir hadisin sahih olup olmadığına sen değil,ulema karar verir.Sahih olmasa idi kitabına almazdı değilmi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin daha kendi kaynaklarından haberin yokken hangi cesaretle kalkmış kuran değiştirilmedi diye ***** *********. Ayrıca bir hadisin sahih olup olmadığına sen değil,ulema karar verir.Sahih olmasa idi kitabına almazdı değilmi?

 

Sende haklısın aslında bütün hadis kitsaplarını bütün alimlerin kitaplarını ezberlemem gerekiyor..

Verdiğin kaynakların doğruluğunun tespit edilmesi gerekiyor..

Yani o kaynakta o yazı gerçekten var mı yok mu..?

Tetkik edilmesi gerekiyor..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sende haklısın aslında bütün hadis kitsaplarını bütün alimlerin kitaplarını ezberlemem gerekiyor..

 

Saygılar..

 

Ezberlemene gerek yok. Sanki benim ezberimde.Bilgisayar ve internet senin ne işine yarıyor anlatırmısın? Hadis ve ayet arama motorları var. Herhangi bir konu ile iligili kelime yaz,anında sana gerekli tüm ayet ve hadisleri çıkartıyor.Yani bu kadar basit bir şeyide bizmi öğretelim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İdda daha farklı bişeydir bu ise bilinen bir gerçektir..

 

xlark tades, bilinmeyen şey, bilinen gerçek olamaz. Kur'an değişmemiştir diyorsanız 1400 yıl önceki Kur'anla şimdikini karşılaştımamız gerekiyor, bilimsel yol budur, başka bir doğru yol yok ! diğer yollar inaçlardan geçiyor !

 

Herhangi bir şeyin değişip değişmediği anlaşılmak isteniyorsa, o şeyin iki farklı zamandaki halleri karşılaştırılmalıdır. Bilimsel gerçek budur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 yıl sonra...

abi ben bi şunları söylemek istiyorum

 

1) ANTON_SZONDOR_LAVEY arkadaşıma konuyu açtığı için ve diğer o arkadaşı savunan arkadaşlara itafen iyi güzel yapmışsında bu konuyu açarken 80 maksimum 100 sene sonra toprağa karışacak birinin böyle boş işlerle uğraşması çok kötü bir şey bizi neden aymaya çalışıyorsun yada inandığımız şeyin ispatını isteyerek çürütmeye çalışıyorsun şu değerli hayatını bize harcayarak boşa harcıyorsun tek ve en güzel sermayeni git hayatını yaşa nasıl olsa toprak olacaksın

 

2)buda islamı savunan arkadaşlarıma çok sağolun arkadaşlar savunduğunuz için ama öğrenmek isteyen kişiyle inat eden ve yoldan saptırmak için soru soran insan farkeder bizler gereksiz tartışmalardan kaçınırız çünkü bilmek için değil saptırmak için soruyorlar daha iyi bir hakikat getirdikleri de yok onların gözleri önünde ayı yarsanız genede iman etmiyecekler inatlarından dolayı sizde hakikati anlatmak fazdır ama sadece anlatmak zorla kafaya sokamayız kalpleri çeviren yalnız Allahtır selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu başlığı açan arkadaşa teşekkürederim böylesi önemli birsoruyu sorduğu için allahın neden bir olduğu bilimin herşeyi çözmesiyle açığa çıkacaktır ve buda herşeyin yapı taşı olan enerjinin neden var olduğu bulunduğu zaman ortaya çıkacaktır aslında bunu şöyle sormak gerekmektedir enerji neden var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Allah Bir değildir, Bir demek ŞİRK'tir vesselam yanlız ALLAH Birdir derken kullanılması konusunda Allah'ın kelimelere çok önem vermemesi ve niyete bakması yeterlidir.Çünki BİR'in Eksi ve Artısı vardır yani İkitane bir vardır ama gerçek Olan TEK'dir TEK'in eşi ve benzeri yoktur sadece KENDİ'si vardır..

 

neyse Baktım Yukarı'da Kur'an üzere baz konuşmalar var

 

Kur'an değiştirlmemiştir yanlız Arabi dil denilen dil ile yeni arapça arasında Harf noktaları gib değiişik anlamlar yüklemiş olabilir

 

GERÇEK İSE YORUM FARKI'dır yani Ateist,Mecusi,Yezidi,Sunni,Alevi hatta hristiyan ve Yahudi KUR'AN'I kendine göre yorumlayabilir.Buda AKIL'ın anlaması ile oluyor....Demekki

İyice irdelemek gerekli !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

neyse Baktım Yukarı'da Kur'an üzere baz konuşmalar var

 

Kur'an değiştirlmemiştir yanlız Arabi dil denilen dil ile yeni arapça arasında Harf noktaları gib değiişik anlamlar yüklemiş olabilir

 

GERÇEK İSE YORUM FARKI'dır yani Ateist,Mecusi,Yezidi,Sunni,Alevi hatta hristiyan ve Yahudi KUR'AN'I kendine göre yorumlayabilir.Buda AKIL'ın anlaması ile oluyor....Demekki

İyice irdelemek gerekli !

 

Yani, Allah Kurani oyle bir dil ile gondermistir ki, bugunku arapca konusanlar bile anlayamazlar mi demek istiyorsunuz?

 

O dugru ise, niye kimsenin anlamadigi Kuran bugun gecerli?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır orada anlatılmak isetene konu farklı ;

 

Kur'a FIKIHLARA geçerli yani

 

Bir Şafii Farklı anlıyor

Vahabi Farklı anlıyor

Hanifi Farklı anlıyor

Alevi farklı anlıyor

Ateist Farklı

 

Burada iyice irdelenmesi gereken noktalar var YORUM FARKI ! tani Meali TEFSİR eden kişinin kendi AKLI ile yorumlaması,ancak bileceiği kadar mana yükleyebilir.

BİZ ONLARI OKUYUP ANLASINLAR DİYE ARAPÇA BİR KUR'AN olarak indirdik .der ALLAH (Cc) şimdi burada anlamalarını söyledi

Yanlız ALLAH Alim'dir yani İlmi sonsuz veren ve bu ilmi dilediğine veren ULU'dur

Kur'an'ı Kerimi bir NESNE yapalım MÜMİNLERİ ise Öğrenci yapalım İlk okul okuyan ile Master yapan arasındaki anlama ve yorumlama farkı ! ama Master yapanlarda kendi arasında ayılıyor Felsefeci farklı görüyor Biyolojoci farklı herkes kendi TARAFINDAN Farklı görüyor..

O zaman TEBLİĞ ile yorumlamak gerek yani herkes görmek istediği ile farkına varıyor.

 

Kur'an bir YOL ve SAADET kaynağıdır. bunu gören kimse MUHAMMEDİ'dir yani HANİF DİNİ( İbrahim a.s Dini) ama Yorum farkı varki bak yüzlerce Tarikat Mezheb var !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

KUR,an..bu mükevvenatı KUR,an..bu evreni KUR,gulayan..:)

 

Mushaf..kitap..bu kitap bu Mushaf bu evreni KUR,anın sözümü..yoksa bu evren KUR,ulmuşta, evreni yorumlayan gözlemcinin sözümü..:)

 

SÖZ,ü sadece İNSAN söyler..SÖZ sahibi sadece İNSAN,dır..SÖZ,den AN,layan yine sadece İNSAN,dır..:)

 

Mushaftaki Bakara suresine dikkat..hangi zamanı anlatıyor..MUSA Peygamberi..MUSA..MUS,haf.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah Bir değildir, Bir demek ŞİRK'tir vesselam yanlız ALLAH Birdir derken kullanılması konusunda Allah'ın kelimelere çok önem vermemesi ve niyete bakması yeterlidir.Çünki BİR'in Eksi ve Artısı vardır yani İkitane bir vardır ama gerçek Olan TEK'dir TEK'in eşi ve benzeri yoktur sadece KENDİ'si vardır..

 

"TEK" vasıfı sadece Allah'a ait değildir. Diğer tanrılar için de geçerlidir(!). Hatta kainattaki makrodan mikroya her şey için geçerlidir. Bir şey sadece kendisidir. Başka bir şey olamaz. Yani "TEK" dir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

VAHDET ve KESRET..:)

 

Vahdet(TEKLİĞİ)..:)

 

Kesret ise bu TEK,liği oluşturan TEK,ler.... Yani her şey TEK...

Doğada hiç bir şey benzerinin aynısı değildir..

Zeytin ağaçlarındaki milyarlarca yaprak,ormanlardaki Aslanlar,denizdeki balıklar,.. her biri TEK..

Tıpkısının aynısı yok hiç bir şeyin.. :)

Teknoloji ne kadar yüksek olursa olsun İnsan üretiminde de hiç bir şey benzerinin tıpkısının aynısı değildir...

Mikron farkla da olsa değişiktir yani ''TEK''tir..:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

ANTON_SZONDOR_LAVEY

herşeyi bizden bekleme.araştır bakalım bilim sana ne diyecek wink.png ayrıca böyle bir mantık var mı smile.png ? rabbimin ben varım dediği ve kendini gösterdiği noktada iman dediğimiz kavramın bir önemi olur mu? niye yaratıldık ki o halde yaratanın hiç birşeye ihtiyacı yokken ... dediğin mantıkta bilimsel olarak varsa ispatlayın diyorsun yoksa sen ispatla = bilimsel olarak ama wink.png sınavda souların cevapları olsaydı çalışan ile çalışmayanı ayırt edebilir miydin? neyse konu çok uzar zaten 9 sene önce yazılmış zaten ben sadece okuyan olursa yorumumda bulunsum dedim.size inat ALLAH tüm inananları cennete cemalini görenlerden eylesin.ALLAH a emanet olun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 ay sonra...
Misafir neden?çünkü...

Anton ben senin soruna ön yargısız cevap vermeye çalışacağım;

ALLAH birliğini şöyle düşün bir devlet ve bu devletin başında birden fazla yönetici bu yöneticilerin her birinin ağzından bir fikir çıkıyor bir karar alınacağında herkes farklı birşey olsun istiyor .sence bu ülkenin bir düzeni olurmu? birde şöyle düşün yine bir devlet ve bu devletin başında hiç hükümdar yok sence bu devlet nasıl idare edilir halk karışır ve herkez korkusuzca istediğini yapar yani bu mantıkla düşündüğümüzde bir devletin (yani dünyanın)bir hükümdar bir maliği olması lazım

bunlar sana basit örnekler gelebilir daha önce duymuşta olabilirsin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimsel verilere göre (bing bang teorisi) evren nokta boyutunda iken(yani sonsuz kadar küçük,yani yok iken) var hale gelmiştir.Bilimsel olarakta evrenin bir yaratıcı tarafından yaratıldığı apaçıktır.Bir şey yok iken (madde,enerji vb) nasıl yoktan bir güç olmadan var olacak ki bu evren. Ama şu an evrende yaşıyorken demek ki bir yaratıcı da vardır.Evrim kavramı ise bir teoridir,bilimsel yasa değildir.evrimi kanıtlayan hiç bir kanıt bulunamamıştır.Şu an dünyanın en iyi bilim adamları dahi Allah'ın varlığını kabul ederken SENİN gibiler niye kendilerini bu kadar yoruyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

Siz varlığım kudret elinde olan ALLAHA and olsun ki bu sizler bu konuştuğunuz bu şeylerin hesabını vereceksiniz allah birdir her şeyi isitendir her şeyin yaraticisidir

Soru sormak isteyen buyursun

 

Madem kendini her soruya cevap verecek gibi görüyorsun, cevaplanacak binlerce soru var. Ancak verilecek cevaplar sadece "akıl"la olursa bu beni veya bir başkasını tatmin etmeyecek. Zira yeryüzündeki her insan kendi aklınca cevap verebilir. Verilecek cevaplar ispatlı olmazsa eğer, herkesin kendi aklınca olacak. Bunu ne sen ne de ben kabullenemeyiz. Çünkü burada akıl verenin ve akıl alanın bilgisi söz konusudur. Yoksa ön yargı ile her şeyi kabullenmenin önünde bir engel yok.

 

O nedenle eğer vereceğin cevap ispatlı olacaksa, o binlerce sorudan en kolayını sorabiliri(z)m. 

 

Not: Sosyal bilgilerde tezlerin, soruların ispatı insanın/insanlığın mutluluğu ile ölçümlenir diye biliyorum..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Tanrı mı var ? neden bir ?

ALLAH'IN BİRLİĞİNİN DELİLLERİ:

 

Bürhan-ı Temanü

 

İslâm İlâhiyat âlimleri (Kelâmcılar) Allah'ın birliğini isbat için çeşitli deliller zikretmişlerdir. Bunların en önemlisi Bürhan-ı temanü' delilidir. Her aklı selim sâhibi bilir ki, ulûhiyet sıfatına sahip olan ve vücudu hariçten bir varlığın değil, zâtının gereği bulunan varlık, tam bir kudret mâliki, mutlak bir hüküm ve galebe sâhibidir. Bu hâl, ulûhiyetin îcabıdır. O halde ilâh olan varlığın kudret ve kuvveti karşısında durabilecek bir rakibi bulunmaması gerekir. Aksi takdirde kudreti noksan, kendisi nâkıs bir varlık olur. Böyle bir varlık da ilâh olamaz. Şimdi her bakımdan birbirine denk iki ilâh bulunduğunu farz edelim. Yaratmakta ve hükmetmekte bağımsız hareket etmeleri ilâhlığın tabiatı icabı bulunduğundan, bu iki ilâhın her zaman ittifak edip anlaşmaları imkânsızdır.

 

Tam bir kudret ve galebe sahibi olan her bir ilâhın, kendi arzusuna muhalefet edilmesine rıza göstermesi de muhaldir. Şu halde, her bakımdan birbirine eşit iki ilâhın bulunduğunu farzettiğimizde, aralarında ihtilâf ve arzularında çatışma olacağı kesindir. Böyle bir ihtilâf sonunda, meselâ ilâhların biri bir şeyin olmasını, diğeri de olmamasını istese, aklen şu üç ihtimalden biri olacağı muhakkaktır.

 

1. Ya iki ilâhın da dediği olacaktır.

 

2. Veya her ikisinin de dediği olmayacaktır.

 

3. Yahut ilâhlardan birinin istediği olurken, diğerininki olmayacaktır.

 

Bu ihtimallerden herbiri de aklen muhal ve imkânsızdır. Her ikisinin de istediği olsa, bir anda bir şey'in hem olması, hem de olmaması, yani, vücud ve adem gibi iki zıddın bir araya gelmesi durumu ortaya çıkar ki, bu mantıken imkânsızdır.

 

Her iki ilâhın da istediklerinin olmaması, bir anda bir şeyin hem vücuddan, hem de ademden mahrum kalması, yani, zıdların ortadan kalkması demektir ki, bu da aklen ve mantıken muhaldir. Bundan başka, istekleri yerine gelmeyen ilâhların acziyete düşmeleri de söz konusudur. Âciz olan varlıklar ise, ilâh olamazlar, bir şey yaratamazlar. Üçüncü ihtimal gereğince, ilâhlardan birisinin arzusu tahakkuk eder, diğerininki tahakkuk etmezse; arzusu yerine gelmeyen ilâh âciz olur, âciz olan ise ilâh olamaz.

 

Ayrıca ulûhiyet sıfatlarında eşit olduklarını zikrettiğimiz iki ilâhtan birinin âciz olduğu sabit olunca, âciz olana eşit olan diğerinin de âciz olacağı sabit olur. Böylece her iki ilâhın da aczi lâzım gelir. Âciz olan varlıklar da ilâh olamazlar. Bu şekilde bütün ihtimallerin bâtıl olduğu ortaya çıkınca, iki ilâh faraziyesinin bâtıl olduğu da kendiliğinden sabit olur.

 

Hâkimiyetin ortak tanımaması delili

 

Hâkimiyetin en esaslı ve vazgeçilmez kanunu, istiklâliyettir. Yani, gayrın müdahalesini ve saltanata ortaklığını reddir. Hâkimiyetin zayıf bir gölgesine ve küçük bir cilvesine mazhar olan âciz insanların bile, istiklâliyetlerini muhafaza için dış müdahaleleri nasıl şiddetle reddettiği ve kendi işine başkalarının karışmasına nasıl müsamahasız davrandığı meydandadır. Hattâ hâkimiyetine karışabilir tevehhümüyle, en dindar padişahlar bile, mâsum çocuklarını ve sevdikleri kardeşlerini öldürtmüşlerdir. Bu da hâkimiyette gayrın müdahalesine yer olmadığı gerçeğinin ne derece kat'î ve esaslı olarak hükmettiğini apaçık göstermektedir.

 

Acaba âciz ve yardıma muhtaç insanlardaki hâkimiyetin bir gölgesi bu derece müdahaleyi reddeder, hâkimiyetinde iştirâki kabûl etmez, istiklâliyetini ne pahasına olursa olsun muhafazaya çalışırsa; elbette "rububiyet derecesinde mutlak hâkimiyeti, ulûhiyet derecesinde mutlak âmiriyeti, ehadiyet derecesinde mutlak istiklâliyeti olan" Cenâb-ı Hakk'ın ne derece şerikten, ortaktan, nazîrden, rakipten uzak olacağı anlaşılır. Bu bakımdan istiklâliyet ve infirad (teklik), Allah'ın mutlak hâkimiyetinin zaruri bir neticesidir.

 

Nizam delîli

 

Kâinat yüzünde zerrelerden yıldızlara kadar varlıkların tek tek herbirinde ve umumunda görülen nihayet derecede mükemmel bir nizam ve intizam, tevhide en büyük delil, en parlak bürhandır. Çünkü kâinattaki ilâhî icraat ve îcada, bir tek Sâni'den başkasının müdahalesi olsa, bu gayet hassas nizam ve muvazene bozulacak ve her tarafta intizamsızlık eseri görünecekti.

 

Vahdette kolaylık, kesrette zorluk olduğu delîli

 

Eşyanın îcadı, bir tek Sâni' ve Hâlika verilirse, bir tek varlık gibi kolay olur. Eğer tabiata, tesadüfe isnad edilirse, bir tek sinek, semâvât kadar; bir çiçek bir bahar kadar; bir meyve bir bahçe kadar, zor ve müşkilâtlı olur. Kâinatta eşyanın îcadında nihayetsiz bir sühûlet ve kolaylık görüldüğüne göre, Sâni'in tek ve vâhid olduğu anlaşılır...

 

Şirk nedir?

 

Şirk kelimesi, ortaklık demek olup, tevhid kelimesinin zıddıdır. Şerik ise, ortak demektir. Kur'ân-ı Kerîm insanları tevhide, yani, Allah'ın birliğini kabûle dâvet etmiş, O'na zâtında, sıfat ve fiillerinde başkalarını şerik (ortak) kılmaktan şiddetle men'etmiştir. Kur'ân-ı Kerîm, ayrıca şirkin pek büyük bir günah ve zulüm olduğunu, Hak Teâlâ'nın kendisine şirk koşulmasını asla afvetmiyeceğini, bundan başka olan günahları -dileyeceği kimseler için- afv edeceğini de bildirmiştir.

 

Yeryüzündeki her şey kendi emrine ve hizmetine verilmiş ve idaresine terkedilmiş olan insanın, kendi hizmetinde olan bâzı varlıkları ilâh kabûl ederek, Allah'ı bırakıp onlara ibâdet etmesi ve onları Allah'a şerik koşması gerçekten son derece ağır bir günah, büyük bir zulümdür. Şirkin günah ve zulüm oluşu, sadece Allah'ın hukukuna karşı bir tecavüz, iftira ve hakaret oluşu sebebiyle değildir. Şirk aynı zamanda kâinatın ve umum mahlûkatın hukuklarına karşı da büyük bir hakaret ve tecavüzdür.

 

Şirkin nevileri

 

Şirkin başlıca nevileri şunlardır:

 

1. Allah'ı bırakarak, O'ndan başka canlı veya cansız varlıklara tapmak ve onlara ibâdet etmektir. Hayır ilâhı, şer ilâhı diye iki ayrı ilâha tapan Mecusîlerin şirki bu nevidendir.

 

2. Allah'a inanmakla beraber, O'na başka varlıkları şerik (ortak) koşmak, yani, Allah'tan başka bâzı varlıkların da ulûhiyet sıfatı ile muttasıf olduğuna inanmaktır. Hıristiyanlıktaki teslis akîdesi bu kısma girer...

 

3. Bu âlemin yaratıcısının bir olduğunu kabûl etmekle birlikte, O'na yakınlığı te'min için, put, heykel gibi cansız eşyaya ibâdet etmektir. Putperestlik bu kısma girer.

 

4. Şirkin en yaygın görülen bir şekli de, insanın kendi heves ve süflî arzularına perestiş edip körü körüne uyması, hevâsını kendine bir nevi ilâh edinmesidir. Kur'an'da: "Kendi heves ve arzûlarını ilâh ve mâbud edinen kimseyi gördün mü?"(Furkan, 25/43) buyurulmak suretiyle bu gibiler kötülenmiştir.

 

5. Bir de gizli şirk vardır ki, bu da riyâdır. Yani ibadeti ve iyilikleri yalnızca Allah rızâsı için yapmak yerine, başkaları görsünler, beğensinler diye yapmak demektir. Böyle yapılan bir ibadette, bir nevi Allah'a şirk koşulmuş olmaktadır. Peygamberimiz bunu şirk-i hafî olarak vasıflandırmıştır. Mü'min gizli - âşikâr, açık - kapalı her türlü şirkten dikkatle kaçınmalıdır. Hakikî tevhide ancak bu şekilde ulaşılır. Kur'ân-ı Kerîm'de şirkin bütün nevileri şiddetle reddedilmiş; hakikî tevhid inancı bütün insanlığa telkin edilmiştir.

 

TEVHİD DELİLLERİ:

 

Bu âlem hakkında yapılmış birbirinden güzel teşbihlerden biri: Kâinat Sarayı.

 

Bu teşbihde tevhid vardır. Bir sarayda iki sultan olmaz. Sarayın tabanı başkasının, tavanı başkasının olmaz. Dış duvarlar sultanın, iç bölmeler vezirin olmaz. Saray ve sultan bir olunca artık ondaki eşyaları başkasına veremez, başkasından bilemezsiniz.

 

Bu kâinat sarayının halıları, lâmbaları ve diğer eşyaları bir başka âlemden getirilip de buraya monte edilmiş değiller. Saraydaki her şey ve en önemlisi her misafir, saraydan doğuyor. Bir çiçeğe bakalım: Topraktan güneşe kadar sarayın her şeyinin onda bir hissesi vardır. İnsan bedenine nazar edelim: Bu sarayın temel taşları olan elementler onda da mevcut.

 

Dağlar ovalara birer koltuk gibi kurulmuş. Ama başka bir yerden getirilerek değil ovanın içinde yükselerek.

 

Meyveler dallara tutunmuş. Başka bir beldeden ithal edilerek değil, ağacın içinden çıkarılarak.

Yavru, annenin kucağına oturmuş. Bir başka ülkeden gelerek değil, onun rahminde büyüyerek.

 

Güneş lâmba olmuş bu saraya. Bir başka yerden satın alınarak değil, sema ile birlikte yaratılarak.

 

İşte tevhid, bu sarayın sultanını bir bilme, birleme ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmama itikadı.

Kâinattaki bu birlik her şeyde kendini gösteriyor.

 

“Herşey de bir birlik var. Birlik ise biri gösterir.”

 

Kâinat birtek saray olduğu gibi, güneş de birtek lâmba. Her ağaç kendi başına bir müstakil varlık... İnsan da ayrı bir âlem.

 

İnsan için, âlemin küçük bir misâlidir, buyurulur. Onun elini başka, ayağını başka yaratıcılardan bilemez, içini başkasına, dışını başkasına veremezsiniz.

 

Allah bütün varlık âleminin tek sahibi, yegâne mâliki, şeriksiz Hâlıkı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.