Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

NUH TUFANINI YAZAN KİTAPLAR KUTSAL BİR KİTAP OLAMAZ


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Şimdi yukarda verdiğim örneği evrime başka şekilde uygulayalım: Dünya yaklaşık 4,5 milyar yaşındadır. Bunun bir milyar yılı canlı olmaksızın geçmiştir. Bir milyar yıldan sonra basit mikroorganizmalar çoğalmaya başladı. Buna göre dünyada canlılığın geçmişi 3,5 milyar yıla dayanıyor.

 

Şimdi yeni filiz veren bir ağacı düşünelim. Çok daha hızlı büyür ama, hesap kolaylığı için yılda her bir dalının iki dala ayrılarak büyüdüğünü varsayalım. 30 yıl sonra ağacın sahip olacağı dal sayısı 230 dur. Yani bir milyarın üzerinde bir rakam.

 

Şimdi: Evrimin bir milyon yılda bir canlı türünden iki canlı türü ortaya çıkardığını düşünelim. İki türe ayrılma 3,5 milyar / 1 milyon = 3500 kez gerçekleşecektir. Canlılığın süresi boyunca ortaya çıkacak canlı türü sayısı 23500 eder.

 

Bu aynen padişahı mat eden ve dileğini soran padişaha şunu söyleyen çobanın örneği gibidir. Satranç tahtasının ilk karesine bir buğday tanesi koyar ve her kareye öncekinin iki katı sayıda buğday koymasını ister. Padişah hemen bir çuval buğday getirmelerini emreder ve çobanın gülümseyen bakışları altında padişah karelere iki, dört, sekiz, onaltı, otuziki tane buğday koymaya başlar. Fakat böyle kolay başlayan işlem kısa sürede çıkmaza girer. Padişah bir matematikçi çağırıp son karede ne kadar buğday olması gerektiğini hesaplamasını ister. Hesap sonucuna göre ülkenin tüm buğdayları toplansa yetmemektedir.  

 

23500 sayısı, binden fazla sıfırlı bir sayıdır. 2 yazıp önüne 1053 tane sıfır yazacaksınız. İsterseniz bir deneyin. Bu yazılabilecek değil, aklın alamayacağı bir sayıdır.

 

İşte evrim böyle çalışır. Bu sadece tür sayısı, toplam canlı sayısı değil. Toplam canlı sayısının akıl değil, havsala almazlığı sayesinde yeraltından milyarlarca ton petrol ve doğal gaz çıkarıyoruz.  

 

Bu türleşme, rekabet edemeyen türlerin ortadan kalkması ve başarılı türlerin soyunun devam etmesi ile bugünkü tür sayısı ile sınırlanmıştır. Yaşayan türler en başarılı olmuş ve soyunu sürdürmüş türlerdir.  

 

Evrimi aklına sığdıramayanlar tanrı hayalleri kurarlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim karşıtlarının diline doladıkları bir konu da fosil kanıt olmadığı şeklinde. Fosil kanıtlar elbette çok var. Ama yaratılışçılar istiyor ki tam bir fosil serisi olacak, aşama aşama canlının dönüşümünü açıkça gösterecek. Böyle bir şeyin ise olanağı yoktur. Çünkü canlılar tamamen petrol, kömür ve doğalgaza dönüşmüş durumda. Bunları yüzyıllardır milyarlarca tonlarla çıkarıyoruz, bitmiyor. 

 

Fosilleşme ise son derece ender oluşan bir durumdur. Çok özel koşullarda gerçekleşir. Onu da bulabilirsen. Yerkabuğu hareketlidir ve katmanlaşma vardır. Katmanlar arasında son derece özel şartlarda oluşmuş fosilleri bir de bulma derdi var. 

 

O yüzden bir fosil, paha biçilemez, değeri ölçülemez bir hazinedir. Bilgi çağında, bir fosilden daha değerli bir nesne düşünülemez. Dünyadaki toplam mal varlığı, bir tek fosilin değerinin çok altındadır.

 

İnsanlar sanıyor ki fosiller her yerden zibil gibi, toprağı kazdıkça fışkırıyor. Yok öyle bir şey. Canlıların izini tozunu bulmak hiç kolay değildir. Buna rağmen bulunabilmiş fosiller evrimi apaçık kanıtlamaktadır. Soyu tükenmiş bir çok insan fosili vardır. İnsansı hayvan fosilleri vardır. İnsanın pat diye insan olarak ortaya çıkmadığı, hayvanlardan evrimleştiği son derece açık ve nettir.

 

Dahası, genetik kanıtlar fosil kanıtlardan çok çok daha güçlüdür. Bugün gen haritalama yoluyla herhangi iki canlının akrabalığının uzaklık derecesi ölçülebiliyor. İnsan geni ile şempanze genini kıyasladığınızda, en yakın akraba tür olduğu apaçık görülür. Goril geniyle kıyaslayınca mesafe biraz açılır. Kedi geniyle kıyaslayınca mesafe artar, kuş geniyle kıyaslayınca daha da artar.

 

Tüm canlılar birbiri ile akrabadır. Uzak veya yakın. Sonuçta bir bakteri ile de uzaktan akrabayız. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabii ki Evrim ve Din arasinda muazzam celiski var.

 

Hristiyanlarin kitaplarina gore, butun kozmos 6 bin once yaratilmistir. Oysa ki bilimle bu iddianin, olumsuz oldugunu, yani ornegin, Mezopotamya ki sumerlilerin, dini kitaplarda yazdigi Dunya baslangici tarihinden once yasadiklari bunu kolayca ispat ediyor. Bu olumsuzlugun sayisiz orneklerinden biri. Eger istersek, Dinozorlarin cifte olarak,  Nuh Tufaninda ki gemiye binmeleri, dinde ki iddialarin da ne kadar gulunc oldugunu gosterir ama buna luzum yok.

 

Diger ve ekseriyetle olan iddia, Yahudilerin, Hiristiyanlarin ve Muslumanlarin kitaplari ayni Tanri tarafindan gonderilmesidir. Bu o kadar mantiksiz ki, akla sigilmiyan bir dusunce oldugunu, yalniz bir kac saniye ile dusunurek gorebiliyoruz.  Yahudiler kendi  kitaplarina, yani "eski ahit" a, dayanarak,  İsa'nın Mesih'liğini veya peygamberliğini kabul etmezler. Yeni Ahit'i kutsal kitap kabul etmezler. Demek ki, Yahudiler, hristiyanlarin yeni kitabinin kendi Tanrilari tarafindan geldigine inanmazlar.  Ayni Tanri tarafindan gonderildigine inanlar yalniz Hristiyanlardir. Yani sonra gelenler. Hristiyanlarda, kendi ve yahudilerin kitaplarina dayanarak yazilan kitaba, yani, KURAN'a inanmazlar. Demek ki, Ya Yahudiler ya da Hristiyanlar Kuran'in kendi Tanrilari tarafindan gonderildigine inanmazlar. Bu Kuran'daki iddialara kim inanir. Yalniz Muslumanlar. Sirada son olan. Bu mantikla, Amerika baslayan, Mormon dini de kutsal dir, ve ayni Tanri tarafindan gonderilmistir. Mormon dinini baslatan, Joseph Smith diye bilinen, hapiste kalmis, dolandirici bir adam tarafindan kurulmustur.  Mormon dinini, Muhammedi taklit ederek yapmistir. Iste boyle, dinler devam eder.

 

Kapali carsi etraflarinda, ara sira gorulen "sahte ürün"ler satilir. Efendim, parfüm, "Rolex Saat"ler gibi falan filan. Bunun hakiki oldugunu iddia eden, yalniz saticidir. Yani sonra gelen. Orijinal urunlerin fabrikalari buna inanmazlar. Dinlerde boyle. Yalniz iddia.

 

Esasinda, Hristiyanlar ve Muslumanlar, Yahudi inanclarina gore yanlis yollardadirlar. Hristiyanlar ve Yahudiler, Muslumanlara gore de yanlis yoldadirlar. Tabii ki, Yahudiler ve Muslumanlar da yanlis yolu secmistirler, cunku Hristiyan inanclarina gore kurtulus Isa'yi Tanrinin cocugu olarak, mesih olarak kabul ederek olur. Yani herkes, diger dinde ki dindarlara gore, ateistlerin de oldugu, yanlis yolu secmisler.

 

Bu yuzden, bir cok dusunceli insanlar, muslumanlar,  tanriyi soyutlastirip, belli bir dinden ayirtip, "yaratici" olarak kabul edip, Kuranda ki, curuk iddialardan uzak durmaya calisirlar. Sayin Politikanin #125 numarali ekinde oldugu gibi. Ama bu gercek orta da kalir. Kuran ya Tanrinin sozudur ya da degildir. Bu kitabin yaraticinin sozu olmadigini gosterebilmek cocuk oyunudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tüm canlılar birbiri ile akrabadır. Uzak veya yakın. Sonuçta bir bakteri ile de uzaktan akrabayız. 

 

Insanoglu bugun herseyi bilmiyor. Bildigi kadari ile, sizin dediginizin gercek olduguna dair delilleri gosterebiliyor. Bilim evrenin, dini kitablardan yazdigi yaslardan cok daha fazla oldugunu ispat ediyor. Biliyoruz ki butun kompleks organizmalar, kendimiz dahil, once ki organizmalardan yavas yavas gelistiler, milyarlarca yillar icinde. Muhakkak oldugunu bildigimiz bu da varki, jenetik kodun yazildigi DNA molekullerde mutasyon olmalaridir. Bu mutasyon sebepleri cevresinde ki sartlara gore degismistir. Bunlari biyoloji ilminde ogreniyoruz. 

 

"Tür",  denilen "ortak özellikler taşıyan" biyolojik gruplarin, %99 dan fazlasinin nesli tukenmistir. Bu "tur" lerin hepsi, bir zamanlar, bu dunyada dolasti, uctu, veya yılan gibi sürünüp gitti ... ama bu gun yoklar.  Butun bunlari evrim izah ediyor. Dini kitaplar degil.

 

Entellektuel, durust ve bilim adamlarin kabul etmek zorunda olduklari bu gercek vardir ki; Evrenin nasil ve niye ortaya geldigini kimse bilmiyor. Evrenin nasil yapildigini tutarlı olarak acikca, sadece kimseye anlatamayiz. Yani "zaman, uzay ve boşluk" kavramlari nasil baslamistir? Bunu bilmiyoruz. Bilim adamlari bu konuda ki bilgisizliklerini kabul ediyorlar ve arastirmaya devam ederler.  Bu cehaleti kabul etmeyenler yalniz "dindar" insanlardir. Cunku bunu binlerce yil once ogrendigini sanmis,  okuma yazma bile bilmiyen insanlardan aldiklari bilgilerle degerlendirirler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mecaz, kutsal kitaplara inananlar tarafından sıkça kullanılan bir iddia. Bu da gösteriyor ki, bu kitaplarda kabullenilecek, hazmedilebilecek ve insanlık değerleri ile tutarlı bilgi bulmak zor oluyor. Bunlara aykırı bilgiler ise sıklıkla ve çoklukla bulunduğu için, bunların mecazi olduğunu söylemekten başka bir yol kalmıyor.

 

 

 

Hayır tam aksine mecaz çok nadir kullanılan ve çoğunluğuda edebiyatçıların kullandığı bir iddia olmuştur..Hatta günümüzde mecazi düşünceyi hemen hemen kimse savunmaz..

 

Daha önce söylediğim gibi sözden maksadı görmek gerekir aksi halde önyargılarla inkar etmenin sonu gelmeyecektir 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Müslümanların "kelam ilmi" adını verdikleri ve bunun anlamı her neyse, bu işi ortaya atanların yaptığı yorumların tümü "mecaz" argümanına dayanır. Bu kelamcılar oturmuşlar, Kuranda ne kadar akla aykırı, kabul edilemez, olmayacak anlatım var, hepsini "mecaz" deyip geçiştirmişler.

 

Kuranda Allahın elinin biat eden müminlerin elleri üzerinde olduğu mu söyleniyor? "Mecaz"!

 

Kuranda Allahın gökte tahtında oturduğu mu söyleniyor? "Mecaz"! 

 

Kuranda yıldızlar kandil, şeytanlara atmalık taşlar mı deniliyor? "Mecaz"!

 

Hatta bu mecaz işi giderek öyle raydan çıkmıştır ki, günümüzde ayetlere mecaz demenin hiç bir sınırı kalmamıştır. Bu işi başlatan tabii kelamcılar. Bir iş bir başlamaya görsün, artık çığrından çıkar. Zaman modernleştikçe ve Kuranın bu modern çağa ayak uydurmasının kesinlikle olanaksız olduğu görüldükçe, mecaz iddiaları ayyuka çıkmıştır.

 

Kuranda hırsızın elini kesme gibi insanlık dışı bir ceza mı var? "O öyle değil o! Hani adamın ayağını kahveden kesersin, kahveye gitmez ya! İşte öyle! Hırsızı hırsızlıktan men etmek!"

 

Kuranda, cehennemde inanmayanlara yapılacağı iddia edilen insanlık dışı, hiç bir insan vicdanının kaldıramayacağı ve bu akıl dışı anlatımlara inanmayı, sağlam vicdanın direk reddedeceği sadistliğin mümtaz örnekleri işkence anlatımları mı var? "Mecazdır o mecaz"!

 

Görüldüğü gibi mecaz deyip işin içinden sıyrılınamayacak hiç bir konu yok. Bu savunu tarzına göre, "bu gün parlak, bulutsuz ve  güneşli bir gün olacak" cümlesinden asıl kastedilen, "bu gün gökyüzünden parlak ışıklar saçan bir UFO'nun geleceği ve bize güneş gibi parlak bilgi ışıkları getireceği" olabilir. Bu kadar sıradan bir cümle, insanlığın kurtuluş gününü müjdeliyor olabilir. Tabii inanırsan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.