Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EVRİM Mİ?


..::uslu_cocuk::..

Önerilen İletiler

Aslında burada neyi tartıştığımızı bilmiyor gbiyiz..

Birimiz evrimi reddediyor, diğerimiz evrim var fakat yaratıcının iradersinde ve onun planlamasıyladır diyor, kimimz de "haşa" yaratıcı yoktur sadece evrim ve tesadüfler var diyoruz....

Artık sonuca varabilecekmiyiz...

 

Bu tartismalar Darwinden beri sure geliyor Kralx,onemli olan maddi ile maneviyati,fiziksel vucut ile ruhu,fizik ile metafizigi ayri ayri objektif olarak degerlendirmek.

Birbirimize saygi derecesini burada dusurmeden tartismak ise guzel,beyin cimnastigi oluyor bir nevii.

 

Peki ben sana bişey sorucam! Her şey bir anda gerçekleşseydi ozaman ne olucaktı? BU gökyüzüne yıldızlarla La İlahe İllallah! yazmaktan farklımı olacakatı?

Azizilturco,zaten boyle birseyi kimse beklemiyor.Eger boyle hersey bir anda gerceklesseydi "test" amacindan cikmis olmazmiydi?Allah`in madde evreni yaratmasinin amaci disina cikilmazmiydi?

Madem herseyin bir anda gerceklesmesini zaten beklemiyoruz,canlilarin birdenbire Allah tarafindan dunyaya indirildigini niye savunuyorsunuz?

Bunu da ben sana soruyorum.

 

Saygilar...

 

 

 

Bu arada So Rates arkadasa tessekkurler,alinti da olsa bu yazdiklarini insallah diger arkadaslar okurda degerlendirilmis olur.Kiymetli bilgiler bunlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 252
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Arkadaşlar, bütün yazıları hemen hemen okumaya çalıştım. Konuyada yeni yeni vakıf olmaya çalıştığım için, sayfa 10'dan itibaren tartışılanları okudum. Şimdi konu ne? Öncelikle bunu tartışmak lazım. Evrim mi? Eğer evrim'se evrimi tartışmalıyız. Bilimadamlarının yeni buluşlarını tartışlmalıyız ama herkeste olduğu gibi (bende dahil) bu konu tanrı'nın varlığı ve yokluğu haline geliyo. Arkadaşlar, bazı arkadaşlarımız hala Evrim'le tanrı'ya aynı potada eritmeye çalışıyo. Arkadaşlar bunun mümkün olmadığını hala anlayamadınız mı? Bu iki konu başlığı asla aynı yerlerde kullanılamazlar. Evrim dedinmi Tanrı ortadan kalkar. Tanrı dedinmi de evrim ortadan kalkar. Birisi canlıları ayrı ayrı ve hepsini birbirinden bağımsız yarattım der, diğeri ise bütün canlılar birbirlerinden evrimleşmiştir der ve bu yüzden Evrem'i çok iyi anlamak gerekir. Allahın yaratmış olduğu fiziksel kurallar ve yasalar tıkır tıkır işliyo demekle bu soruya cevap bulamazsınız. Evrim tanrıyı tamamen ortadan kaldırıyosa, neden dünya nasıl yaratıldı sorusunu sorarsınız? Evet, bu hala cevap bekleyen koca bir bilinmez ama teknolojinin gelişmesi buna elbet cevap bulacaktır. Bazı bilim adamları şunu savunmaktalar: Big bang'dan öncesini öğrenme şansımız şu anda imkansız. Ve zaman içinde ise bunu öğrenme şansımızın %50 olduğu düşünülmekte. Yani kesin bişey yok. Dünyanın ve evrenin varlığının nasıl oluştuğu, bilimsel olarak hiç bir zaman kanıtlanamayabilirde. Fakat bu kesinlikle (kendim için konuşuyorum) benim tanrıya inanmamı sağlamaz. Neden? Çünkü evrim'e kesinlikle katılıyorum. Buna katıldığım anda zaten din diye bişey ortada kalmıyo. DAha doğrusu din kalıyorda, tanrı olgusu ortadn kalkıyor. Sanırım bu konu hakkında yazı yazan çoğu arkadaşımız bunu anlayamıyor. Ben evrime inanıyorum fakat allahada inanıyorum dedinizmi şizofren hastalığınız başlamış demektir. Eğer olayların başlangıcında tanrı bütün kuralları koyduysa, ve bu kurallar doğrultusunda bilimsel olarak kesinleşmiş türlerin evrimleştiği kanıtlanıyorsa, tanrı kendi kendini ortadan kaldırıyor demektir. Çünkü eğer Evrim, tanrı'nın koyduğu evren yasaları, kainat kuralları doğrultusunda ortaya çıkmışsa, Tanrı'nın söyledikleriyle zıt olarak ters düşmektedir. Buradaki tezat'ı açıklarsanız bana sevinirim. Tanrının bütün canlıları birbirinden bağımsız olarak yarattım demesi, kendi koyduğu kuralların evrim teorisini ortaya çıkarması ve bunun sonucunda kendini ortadan kaldırması ne demektir? Arkadaşlar, bilim her geçen gün daha da ilerliyor. Ve ilerlemeye devam edecek insanlar yaşadığı sürece. kitapta yazan kıyamet günü mesela, evet, bilimsel anlamda da bir kıyamet günü mevcuttur. Doğal felaketler, buzulların erimesi vs. vs. Peki şimdi en güzel bombalardan biri geliyo. Dünya üzerindeki yaşamın bu hale gelmesi 5 milyar yıl almıştır. Ay'ın dünyanın uydusu olduğunu bilmekteyiz. Arkadaşlar ay gelgitler yüzünden dünyadan uzaklaşıyor (yaklaşık:100 senede 3 metre) ve eğer iyice uzaklaşırsa dünyanın ekseni iyice sapıtacak ve 90 derecelik bir açıyla yana yatacak dünya. Yani kutuplar ekvator kadar sıcak, ekvator da kutuplar kadar soğuk olacak. Ve bu olayların sonucunda dünya üzerindeki yaşam bir kez daha tamamen son bulacak. Şimdi burda ki en can alıcı nokta, ay'ın 5 milyar yıl içinde dünyadan bir kaç kez daha bu şekilde uzaklaştığı ve dünya üzerindeki yaşamın tamamen bittiği vurgulanıyor. Bilimadamları bu olayın birkaç kere tekrar ettiğini söylüyorlar. Yani kanıtlanmış bir teori. Zaman içindeki toplumların ve canlıların oyk oluşu zaten biliniyor fakat nedenleri araştırılmakta. Şimdi sorarım size; eğer dünya üstündeki yaşam 5 milyar yıl içinde tamamen bitip tekrar başlamışsa, burada bi tanrı aramak biraz mantıksız kaçmıyor mu? Bilimadamları bırakın canlıları, bitkileri, bir mikroorganizmanın bile bu şartlar altında yaşayamayacağını söylüyorlar. Hal böyleyken, gerekli şartlar tekrar oluştuğunda, hayat tekrar başladığında tanrı nerede duruyordu? Yani doğa kendini baştan yaratırken, bütün canlılar evrimleşirken, "Bütün canlıları, insanları ve cinleri birbirinden bağımsız yarattım" diyen tanrı neredeydi? İşin içinde korku olmasa tanrıya kim inanırdı bunu çok merak ediyorum. İyilik veya kötülük yapmak din demek değildir. Dinin ortaya çıkış nedeni açık seçik ortadadır. İnsanları bir şekilde kötülük yapmamaya yönlendirmektir. Bu iyi bir amaçtır bence, ama amacına korku salmakla ulaşmak pek iyi bir davranış değildir. Herneyse.. Bazı sitelerde, evrim'i savunmak dinsizliktir, tanrı tanımazlık değil gibi yazılarda okudum. Arkadaşlar, evrim tanrıyı ortadan kaldırır. Tanrı "herşeyi birbirinden bağımsız ayrı ayrı yarattım" diyo, evrimse hayır, herşey birbirinden evrimleşti diyo. Nasıl tanrı tanımazlık olmaz bu? Evrime inanıyosan ki kanıtlanıyor, tanrı olgusundan kurtulmak gerekiyor. Ya neyse, burda tartışma yıllar sürecek gibi, sonucunda inananlar inanır, inanmayanlar inanmaz. Ama evrim saçmalıktır diyenlerin suratına her geçen gün yeni bir tokat patlamaktadır. Ben bu yüzden burda yazı yazmaktayım. İnsanların evrim'e hayır demesi, kendisiyle ikileminden başka bişey değildir bence. Yuh yani, bilime hayır demek oluyo bu! Evrimin savunduğunu değil evrimi anlamaktır aslolan. Evrime evet dememekte bu yüzdendir işte, bu konunun bu kadar tartışılmasının sebebi evrim'in tanrıyla zıtlaşması ve insanların inançlarını alt-üst etmesidir. Yoksa kimsenin evrim'ee hayır diyeceğini düşünmüyorum. Fakat iş tanrı yok noktasına geldiğinde, çoğu inanan insana batıyor ve konu başka yerlere çekiliyor. Yani ilk kutsal kitap M.Ö 1500 yılında ortaya çıkmıştır ve daha sonra en son kitap olan Kuranı kerim'le son bulmuştur. fakat insanın tarihi bu kadar yeni değildir. Diğer insanlar neden yaptıklarını bilmez halde, milyonlarca yıl yaşamışlar ve bir bilinmeze kurban gitmişler? Tanrı dediğimiz olgu, 5 milyar yıllık dünyanın, 8 milyon yıl öncesine dayanan insan fosilleri bugün bulunmuşken, neden bu kadar bekledi ve M.Ö 1500 yılında ilk kitabını indirdi? 8 milyon yıldan bahsediyorum ki bu daha da artabilir. Yeni fosiller bulundukça. Bence tanrı insan beyninin yarattığı ve tapmayı gerek duyduğu bir olgudan başka birşey değildir. İnsan beyni bu büyük din kitaplarından öncede zaten bişeylere tapma gereği duymuşlardır. Çünkü beyin geliştikçe, insan değişik şeylere başvurdu. O zamanlarda bilim bu kadar gelişemediğinden, insanlar güneşin ne olduğuna anlam verememişler ve güneşe tapmışlardır. Fakat yıllar ilerleyip, güneşin ne olduğu açıklanınca kendilerine tapacak başka bişey bulmak durumunda kalmışlardır. Başka şeylere tapmışlardır, hatta kendi yaptıkları putlara bile tapmışlardır. Ama bunların aptallıkları göz önünde bulundurularak, insan kendi yaptığına tapar mı? sorusu gündeme getirilerek, görünmeyen ve herşeyi 6 günde yaratan bir tanrı oluşturulmuştur kafalarda. Afrikada bazı kabileler var, hala orman tanrısına tapıyolar, yada suya tapıyolar. Onlara bu inanç ve bu kitaplar iletilmedikçe, onlar bilmeden ölecekler ve allahın insafına kalacaklar. Peki neden görünmez tanrı? Çünkü ispatlanamayacak. Ve sürekli korkutarak yaptığı tehditler... Bakınız: Onlar ki Allâh’ı ve elçilerini inkâr ederler, Allâh

 

ile elçilerinin arasında ayırmak isterler, “Kimine inanırız, kimini inkâr ederiz!” derler; bu ikisinin(inanmakla inkârın) arasında bir yol tutmak isterler. İşte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır! Ve onlar ki, Allâh’a ve elçilerine inandılar, onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmadılar; işte onların da (Allâh), pek yakında mükâfatlarını verecektir. Şüphesiz Allâh,çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”

 

(Nisâ 4:150-152)

 

Bu ne ya? Korkutuyo resmen, daha bunun gibi bir sürü ayet var. Bi önceki yazımda insandaki en güçlü dürtülerden bahsetmiştim! Korku... İşte korkutmayla ortaya çıkan bir sonuç. İnsanların yarısı inanıyo gaddar olan tanrıya. Elbette nerden geldiğimizi sormak en büyük hakkımız, sorulara bulduğumuz cevaplarsa, 3000 yıllık bi geleneğin yok olmasına neden olmakta. Bu yüzden de insanlar rahatsız olmaktalar. Olsun, rahatsız olmak, evrim'in yanıldığını ispatlamaz. Sırf mucizevi olaylarla, insanları kandırmışlar. Yok deniz ikiye bölündü, yok isa meryemden oldu, ama meryem kimseyle ilişki kurmadu. Ya mümkün değil arkadaşlar böyle şeyler, günümüzde ise nedense hiç mucize görememekteyiz. Bunların bir hikaye olarak kabul görmemesini hala anlayamıyorum. İnanç işte, olmayan bişey. Kanıtlara yüz çevirmek. Tanrı varsa benim hakkımda çok kötü düşündüğü kesindir. Çünkü bu yazdıklarım, düşüncelerim, çok yanmama sebep olacak. Olsun, insanın nereden geldiğini araştırmak, sonucunda tanrı olmadığını görmek bunu gerektiriyorsa yanarızda. Ayrıca, tek bir evrenden bahsediyoruz dimi? Bilim ilerliyo arkadaşlar, asparagas haberlerle değil, kanıtlarla. Son yapılan araştırmalar neticesinde bir tek evrenden daha fazla evren olabileceği, ve insanların yakında bunları keşfedebileceği düşünülüyor. Sadece teori aşamasında, ama bilim ve teknoloji ne kadar ilerlerse, bu sorulara yanıtlar o kadar ilerliyecek. Kanıtlanamayacak tek şeyse tanrıdır. Çünkü görünmez, doğmamış doğurulmamıştır, hiç bişeye benzemez denerek, zamanın zeki insanları tarafından saklanılmaya harika bir kılıf olmuştur, ve ispatlanamayacağından mütevellit, insanların bazıları hala tanrıya inanmaya devam edeceklerdir. Evrim bilimsel bir gerçektir, ölümse sonsuz bir yok oluştur. Hiç birşey yok edilemez ve hiç bir yoktan var edilemez. Nedensiz hiç bişey yoktur. Tanrıyıda birinin yaratmış olması gerekmekte bu kurallar dahilinde, ama zamanında bahsettiğim gibi güzel bir kılıf bulunmuş, görünmez, hiçbişeye benzemez demektir. Şu anda yaşayan en büyük bilim adamı, en zeki insan olan Stephen Hawking'e soruyorlar: "Tanrı'nın varlığına inanıyor musunuz?" Stephen Hawking cevaplar: Ne tanrısı? "Bugün kara delikleri buluyoruz komik olmayın" der ve A.B.D'nin çoğundan tepki çeker, ve daha sonra bu röportaj tekrarlanır. Gazeteci yeniden sorar: "Tanrı'nın varlığına inanıyor musunuz?" Stephen Hawking cevaplar: "Evet, tanrı vardır fakat bizim ona ihtiyacımız yoktur" :) Albert Einsteinde, tanrı hakkında ilginç bir sual sormuştur. "Tanrı, kendi yarattığından daha ağır bir taşı kaldırabilir mi?" Bu bir kelime oyunu değil arkadaşlar, iyi düşünür ve araştırırsanız ilginç bir soru olduğunu göreceksiniz. Herneyse, elbette isteyen inanacaktır, ama bilimsel gerçek tanrıyı ortadan kaldırır. İnanmaya devam edenler için bir sorun yok, ama inanmayanlar bana göre gerçek olanın aynasında doğruyu bulmuşlardır.

 

Hepinize saygılar...

Tarih: Düzenleyen: Admin
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi güzel fikirlerinizi atıyorsunuz konuşuyorsunuz, birşeyleri öğrenme çabası içindesiniz ve sonuna da saygılar gibi nezaket kelimeleri ekliyorsunuz ama şunu yapmayın be kardeşim..

Ne demek gaddar tanrı ya..

Arkadaşım sen inmıyorsan inananalara saygı göster..

Gene sinir küplerine bineceğim ya..

Ya sıkıysa dışarda bu tip laflar etsenize...

İnt ortamı size bu özgürlüğü veriyorsa hiç kimsenin kutsal değerlerine böyle çirkin sözler söyleme hakkı vermez..

Daha düzeyli bir tartışma ortamı dileklerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BilgiEr bak ne güzel kendinde söylemişin! Test olmaktan çıkardı!

Ben seni anladım sende beni anlıyon umarım!

 

Bide canlılar direkt dünyaya direkt neden indirildiğini savunuyosunuz demişin!

takdiri ilahi ; her türlü olabilir fakat evrim amacı farklı bilim yapmak değil! Kendi değimleriyle tabuları yıkmak, eski ilkel dinleri yalanlamak!

Ayrıca türlerin evrim geçirdiği hala kanıtlanamadı, yani hala teori!

Senin demek istediğini anladım, Allahın izniyle evrim geçirio olabilirler, bu şekilde bir gelişim öngörmüştür! Ama buda ispatlanamadı daha!

 

Saygılar!.........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Derwin o kadar kazılara eşlik etdi bir ara fosil bulamadı, ama arkıyoloklar 20 bin senelik ayak izleri buldular.

 

Bilim adamları, 19-23 bin yıllık oldukları tahmin edilen ayak izlerinin çok iyi durumda olmasını, izlerin killi bir bölgede bırakılmış olmasına bağlıyor. Bölgedeki toprakta kalsiyum karbonat bulunmasının, toprağın çimento gibi sertleşmesini sağladığı belirtiliyor

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BilgiEr bak ne güzel kendinde söylemişin! Test olmaktan çıkardı!

Ben seni anladım sende beni anlıyon umarım!

 

Bide canlılar direkt dünyaya direkt neden indirildiğini savunuyosunuz demişin!

takdiri ilahi ; her türlü olabilir fakat evrim amacı farklı bilim yapmak değil! Kendi değimleriyle tabuları yıkmak, eski ilkel dinleri yalanlamak!

Ayrıca türlerin evrim geçirdiği hala kanıtlanamadı, yani hala teori!

Senin demek istediğini anladım, Allahın izniyle evrim geçirio olabilirler, bu şekilde bir gelişim öngörmüştür! Ama buda ispatlanamadı daha!

 

Saygılar!.........

Azizilturco,biz muslumanlar onumuze cikan her olayi bir test olarak goruruz,bunu biliyorsun.Bu anlamda eger bir insan evrim teorisinden cikardigi sonuc "tabularin yikilmasi ve Tanri`nin olmesi" ise o insan Allah`in gozunde belkide testi gecememistir.Tabii en iyisini Allah bilir!

Demek istemem evrim teorisi bilimsel bir sonuctur,bu sonuctan inanan farkli yargiya varir,inanmayan farkli.

Simdi gelelim su benim cok sik duydugum "kanitlanamadi,yani hala teori" sozune.Evrim teorisi diger bircok teori gibi aksi ispat edilebilecegi icin halen daha teoridir ve simdiye kadar da aksi ispat edilemedigi icinde bir gercek.Bu baglamda evrim teorisinin curutulebilmesi icin en azindan baska bir hipotezle gelmen gerekir.

Ayrica turlerin evrim gecirdigi gozlendi,bununla ilgili daha once link vermistim.Tekrar veriyorum (ingilizce)

http://news.bbc.co.uk/1/hi/sci/tech/4708459.stm

Daha da var,bir arastir istersen!

 

Saygilar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Araskomek,umarim Azizilturco`ya yazdigim mesajdan kendine pay cikarmissindir.Yooo amacim seni inanca davet degil,amacim farkli dusuncede ki insanlarin olaylar karsisinda farkli tepkiler verdigini belirtmek.

 

Sen Allah`siz bir evren dusluyorsun,senin secimin!

 

Simdi hangi ayette acikca yaziyor "Ben canlilari ayri ayri yarattim" diye,yazmiyordur demiyorum ama bir gormek isterim dogrusu.Bir de oyle birsey ki Kuran`i bu sekilde yorumlayabilmek icin bu isin ilmini bilmek lazim,sen ben bunu ne kadar iyi yapabiliriz ki?

 

Ben Kuran`in bir bilim kitabiymis gibi yorumlanmasina karsiyim aslinda,yol gostericidir ama bir bilim kitabi degil.Buna ragmen isteyen Kuran`i Kerim`den evrim teorisini dogrulayan yorum bile cikarabilir ki Muminun 12-14 buna en guzel ornektir.Ac da bir bak istersen!Sanirim bu biraz da Arapca dilinin kendine ozgu yapisindan geliyor.

 

Şimdi sorarım size; eğer dünya üstündeki yaşam 5 milyar yıl içinde tamamen bitip tekrar başlamışsa, burada bi tanrı aramak biraz mantıksız kaçmıyor mu? Bilimadamları bırakın canlıları, bitkileri, bir mikroorganizmanın bile bu şartlar altında yaşayamayacağını söylüyorlar.

Hayir bilim hicbir zaman hayatin tamaman bittigini soylemez,tam tersine dunyanin en akla gelmiyecek yerlerinde bile hayat olusabilecegi ispat edildi.Dunya buzul cagindaykende simdiki kutuplardakindan daha soguk degildi ve aynen simdiki kutuplarda nasil hayat var ise o zamanlarda da var oldu.Mamutlar gibi vs.

 

Bu yuzden bizler inaniyoruzki yeryuzunde hayat hep vardi,Allah`in kurallari hep vardi.

 

Araskomek bak Tanri kavramini bu kadar silip atma,bilimin aciklayamadigi bu kadar cok soru varken hele yapma bunu.

 

Mesela Planck araligini duydundunmu?Saniyenin 10^33 gibi cok ufak birimine karsilik gelir.Bilimadamlarinin BigBang`ten sonra ki olaylari anlamak icin yaptiklari hesaplar bu Planc araliginda islemez.Big Bang`ten 10^33 .saniyeye kadar olan zamanda ne oldugunu bilemiyoruz cunku bu aralikta isi ve enerji sonsuz hesaplar veriyor.Oyle ki bilimadamlari BigBang aninda "0 noktada sonsuz enerji ve isi vardi" diyor.Bu ne demek 0 noktada sonsuz enerji,bana yoktan varolma gibi geliyor ya sana?Bu sekildeki sonsuz bir enerjiye sence kim neden sahiptir?O enerji orada neden vardi?Biz inaniyoruz ki bu enerjinin sahibi Allah`tir,birak istedigimize inanalim.Bu inanctan bilime zarar gelmez cunku bilimi kisitlayici,bagnaz bir dusunce degildir bu.

 

Saygilar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Simdi hangi ayette acikca yaziyor "Ben canlilari ayri ayri yarattim" diye,yazmiyordur demiyorum ama bir gormek isterim dogrusu.

 

39/6- O, sizi bir tek nefisten yaratti. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yaratti.

 

16/8- Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.

 

40/79- Allah, bir kismina binesiniz, bir kismini da yiyesiniz diye sizin için hayvanlari yaratandir.

 

88/17- Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!

 

 

Bu ayetlerden "evrimleştirmedik gibi bir anlam çıkmıyor" gibi ifadeler aramaya kalkmazsınız umarım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BilgiEr, sevgili arkadaşım, sen hangi tarafta olduğuna karar verememişsin. 50 satırlık yazımdan bi satırı alıp benle onu tartışmak istiyosun ama ben ona giremiycem artık. Çok merak ediyosan Kuran'ı açık okursun. Bana soracağına ki, 50 satır yazı yazmışım, tutmuş bi tarafından çekip bunun cevabını ver diyosun. Evrim sana istediğin cevapları vermediği için sen sorunlar yaşıyosun. Önce kendinle tabi. Bana gelince, ben evrim'i anlamışım, bana ihtiyacım olan cevapları tamamıyla veriyo. Elbette teori halindedir ama bir teorinin tutulmasının sebebi, o teorinin bilimsel kanıtlarla desteklenmesidir. 150 yıllık araştırma sonuçları bunları doğurmuştur ve bana yetiyo ki daha da cevaplar bulunacak. Neyse, Kralx'e geliyim. Sedat heralde. İnanç meselesi insanların kendileriyle ilgilidir. Benim inanmadığım bişeye de istediğimi söyleme hakkım var. Demişsin ki, sıkıyosa bunları dışarda söyleyin. :) İslamcı insanlar beni öldürsünler diye mi dışarda bunları bangır bangır bağırıyim? İşte sende beni öldüreceklerini bildiğin için, sıkıyosa dışarda söyle diyosun. Geçmişteki islamcılar zaten bu yüzden insanları öldürmüşlerdir. Hezarfen Ahmet Çelebi uçunca, onu uçtu diye Şeytan'ın adamı ilan edip Cezayir'e sürmüşler. Bu geri kafalılık olduğu sürece bi adım ileri gidemiyoruz. Onlar o yıllarda yapmışlar, sende şimdi yapıyosun. Sıkıyosa dışarda söyleyin :) Manyak mıyım ben? Burası İsveç olsaydı belki söyleyebilirdim. Ama değil, demokrasi rejimi var zannediyoruz ama o da değil. Çünkü Tanrı yok dediğin anda sana anında kin besliyolar. İnternet bize özgürlük veriyomuş. Burası Forum sevgili kardeşim. Benim söylediklerimi eleştirebilirsin ama tehdit tarzı konuşmalarla biyere varamazsın. Ancak yerinde sekersin. Senin anlattığın şeylerde beni çıldırtıyo ama sıkıyosa gel yanıma söyle demiyorum. Benim yazdıklarım, ve düşüncelerim hakkında iyiye ve kötüye bırak adminler karar versin. Onlar inandıkları halde, benim bu tanrıdan nefret eder türdeki yazılarımı bu sayfalarda yayınlıyolarsa, sana ne yapmak düşer artık bilemiyorum. Sonucunda işte olay böyle kişiselleşir ve kötü noktalara gider. Bırakta istediğimi söyliyim olmaz mı? (Bu senin inançlarına dokunsada böyle yapmayın deme hakkın yok unutma!) Eyvallah.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Araskomek ve yamyam arkadaslar,bu iste taraf yok;bakin bircok insanin yaptigi yanlisi yapiyorsunuz.Din ile bilim birbirine bu kadar zit dusmek zorunda degil,dusmuyorda zaten.Yeterki din ve bilimi ayri ayri platformlarda degerlendirebilelim,bu soylediklerim HY`cilar icinde gecerli,yanlis anlamayin.

 

Onun icin bende taraf arama,o bahsettigin kanitlara bakiyorum ve evrim vardir diyorum;birde bilimin aciklayamadiklarina bakiyorum Allah vardir diyorum;bunda bir celiski yok arkadasim.Haa bir gun bilim bunlarinda cevabini verir mi?O zaman inanclarimizi mercek altina aliriz,daha simdiden sizdeki bu tezcanlilik kusura bakmayin ama bana inatcilik gibi geliyor.Kaldiki evrenin mahiyeti belki de hicbir zaman bilinemeyecek cunku her bildigimiz,gordugumuz madde ve fizik olaylari Big Bang`le baslamis ki buna zaman da dahil.Yani evreni kavrama kabiliyetimiz sinirli,bir yerden sonra bu siniri asamiyoruz;iste bunun icin herzaman cevaplanamayacak sorular olucak.Eee o zamanda ise metafizik (fizikotesi) inanclar,Tanri inanci giricek.

 

Yani Tanri inancinin sonu gelmez arkadasim!

 

Ayrica eklemek isterim ki karsilikli saygiyi korumak suretiyle insanlar her dusundugunu ozgurce soyliyebilmeli;fikirlerde ozgurluk cagdas olmanin bir geregidir!

 

Saygilar...

 

Not:Yamyam, herkes kafasina gore ayetleri yorumluyor bir sekilde,ona bakarsan bircok insanda Kuran`da evrim teorisini dogrulayan ayetler oldugunu soyluyor.Neyin dogru oldugunu en guzel Allah bilir!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim meselesi benimde kafama yatıyor mesala güneş evelden daha parlak güçlü enerjisi vardı kitaba bakarak bir çok bilimsel isimli hadiseleri sıralamıyalım, atmosferi ve suyu oluşturucak aktiveteleri yayınlıyarak dünyanın pozisyonu itibarıyla bağzı canlıların oluşmasına elverişli olmuştur buna göktaşlarınıda ilave edersek olanaklar çoğalır. Kafamı kurcalıyan bizler ve dev yaratıklar, uzaydaki yaşamları evrimide ele alırsak oralada gelişen farklı yaratıklarda olucağı muhakkak tır. Bizim mars venüs gibi yaşam araştırmalarımızı uzayda daha gelişmiş uygarlıklarda dünyada kendilerini göstermiş olabilirler, geçmişde dev yaratıklarla başlayıp günümüzdeki gibi bize göre normal tipleri oluşturucak eylemde bulunmuşlardır. bu ekolojik dengeyi düzenlemiş olanlarada bia tanrı demekteyiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar evrim teorisinin bu kadar çok tartışıldığı bir ülke heralde biziz. :)

 

Ya ne komiktir, delinin biri çıkmış, Amerikan, Angle-Sakson kilisesinin, evrime karşı yayınlarını, türkçeye çevirmiş. Bir ekip olarak bunu empoze etmiş. Sanki gidip "Galapagos Adalarında" Darwin'i çürüten bilimsel araştırmalar yapmış bir "Sorbon Universitesi Biyoloji Kürsüsü" gibi bunu allayıp pullayıp, kaynağı belli olmayan paralarla finanse edip, bütün ülkeye ve gençliğe empoze etmiş.

 

Üniversitede okurken bende tanıştım bunlarla çünkü acayip bir grup. Çok paraları var ve kendi aralarında ilginç bir cemaat kurmuşlar. Sonra, manken kızları falanda girince içlerine iş medyayada yansıdı. Aslında bu kısmı güzeldir ya neyse.. :D

 

Şimdi Angle-Sakson kilisesi bu yayınları sırf, Amerika'nın güneyindeki tutucu hristiyanları çekmek için ve hristiyanlığı yaymak için yapıyor. Aslında bu adımın bir sonrası, Hristiyan olmak. Altında bunun propagandası vardır. Bu Kilisenin, içkiye, masonluğa, sexe karşı yayınları da var. Bunlarıda kullanıyorlar.

 

Şimdi ben bir Hristiyan olarak bundan, bilimin dinciler eliyle bir "dine bağlamak" amacından nefret ederken,

sizler nasıl kabul edebilirsiniz ? Hergün yeni bir bilimsel veri çıkıyor bugün dünya Darwini sollayalı 50 yıl oldu.

Gen mühendisliği ve genetik bilmi inanılmaz boyutta. Adamlar portakalı, limona çeviriyorlar çünkü bunlar akraba "gen saatleri" denen bir çizelge var googelden bulup bakın. Kim kimle yakın, kimle uzak akraba anlarsınız. Şimdi evrim varsa napıcaz hepimiz ate mi olalaım yani ?

 

Böyle bir paradoks kabul edilir mi ?

 

selamlar,

 

SaNTo...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar bugün bilinen tüm hayvan türleri bundan yaklaşık 550 milyon yıl önce kabmriyen devrinde ortaya çıkmıştır..

Bunlar tamamen bilimsel bulgulardır.. Hani tek bir kökenden geliniyordu.. Nerede hayat ağacı nerede ara formlar..nerede evrim..??

Bırakın galapagosu falan ..

Kökeni tamamen ateizm olan bir ideo-bilimden başka bişey değildir bu..

Gerçi bilim denecek bir tarafı da yok..

 

Ayrıca bazı arkadaşlar yaratlıştaki aşamalarla evrimi karıştırıyorlar..

Bin-bang tan itibaren oluşan madde dönüşümleri evrim değil Alllahın kontrolündeki bir oluşum ve yaratmadır..

 

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kralx,tum evren ve madde degistigine gore canlilar niye degismesin?Canli dedigin maddenin belli sekilde organize olmasindan ibaret degilmidir? (sadece fiziki acidan konusuyorum).Canli dedigin enerjinin yogunlasmis hali madde degilmidir?Bu durumda canlinin degismeside beklenir.

 

Komplike canlilarin Kambrian devrindeki ani cikisi sadece o devire ait degildir,hatta bu devrin uzunlugu hakkinda da bilimadamlari tam bir fikir birligine de varmis degil.Kimi diyor bu devir 40 Milyon yil surdu,kimi diyor 5-10 milyon yil;en kotu ihtimalle 5-10 milyon yil bile olsa bu hicte kisa bir donem degildir.

 

Dedim ya buna ragmen komplike canlilar cok daha onceleri cikmaya baslamisti;bunlara en guzel ornekler Testate amoebae (750 Myo),Eukaryotes (2700 Myo) ve daha bircok mikroorganizmalar gosterilebilinir.Dikkatinizi cekerim bunlarin hepsi cok hucreli canlilardir veya bakterilerdir.

 

Bir de belirtmekte yarar var,Kambrian doneminde ara gecis formuda bulunmustur,ornegin lobopods,yani kisacasi ayakli solucan gibi.

 

Hem birde oyle bir soyluyorsunuz ki sanki bildigimiz tum canlilik bu devirde cikmis gibi bir anlam veriyorsunuz.Hayir,bugün bilinen tüm hayvan türleri o zamanda cikmis degil.Ornegin cicek acan her turlu bitki bundan 140 Myo ortaya cikmistir,Kambrian devrinden cok sonra.

Memeliler,kuslar hatta bazi surungenler de bu devirden sonra ortaya cikmistir.

 

Buna ragmen bu devirde canlilarda ani bir cesitlilenme gozlendigi kabul edilebilir ve bunun degisik nedenleri de olabilir.

Ornegin;

 

*Kambrian devrinden hemen once daha enerjetik avcilarin dogada varolmasi ile bu devirde canlilarda evrimle sert kabuklar gelismis olabilir.Sert kabuklular ise bir onceki kabuksuz canlilara gore daha kolay fosillesirler.Ani artis kisacasi bizim buldugumuz fosillerde ki artis olabilir.

 

*Kambrian devri buzul caginin bitmesi ile baslar,buzul cagi mikroskobik canlilarin komplike olmasini engellemis olabilir.Buzul cagindan sonraki dunya,buzul caginda ki kartopu seklindeki dunyaya gore dogal acidan canlilarin gelismesi icin daha uyugun bir ortamdir.

 

*Atmosferdeki oksijen orani artmis olabilir.

 

Bu gibi nedenlerden dolayi Kambrian devrinde canlilarda bir artis gozlenmis olabilir.

 

Yine bakmazsiniz ama bir link daha vereyim,araformlar ve dahasi icin tiklayin (Ingilizce)

http://www.origins.tv/darwin/transitionals.htm

 

 

Saygilar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet ufo net deki kafatasları markalanmış vaziyetde bin yıllardan başlıyarak milyonlara doğru iniyor, bu acağip kafatasları deyişimi gösteriyor bu günkü dünyamızda yok. Geçmişteki dev cüsseli mahluklarıda düşünürsek burda evrimin enerji çıkışının en üst seviyeden inişe geçtiğide görülmekde. Bu güneş sistemimiz için geçerli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili arkadaşlar özellikle bilqier..

 

Bakın maddeyle canlıyı karıştırmayın..

Canlı her ne kadar maddeden oluşsa da, her hangi bir kaya parçasıyla eş tutulamaz..

Eğer Allahın varlığına inanıyorsanız..

Ortada bir ruh olgusu vardır birde ilk atadan devam eden genetik vardır..

 

Bakın Allaha inaıyorsanız diyorum burası çok önemli..

Bizlere geçmiş devirlerden ne tarih nede herhangi bir ilim kesin ve net bir bilgi verememktedir..

Ama kuran'ı kerimde ilk insan adem aleyhisselam olduğu yazar..

Adem aleyhisselem ise bir peygamberdi mükemmel vasıflarla donatılmıştı..

Tarım biliyordu, yurt edinmeyi biliyordu..

O mağara da yaşayanlara bakıpta ilk insanlar hakkında belli bir bilgiye ulaşmak imkansızdır..

Çünkü şuan bile mağarada yaşayan yada çok ilkel kabileler mevcuttur..

Ama ilk insanla son insanın genetiğini bir incelesek, temelde aynı fakat sıhhat ve kuvvet bakımından farklılıklar olduğu görülecektir..

Eğer bir gelişim ve değişim olsaydı bu mantıken daha gelişmiş formlara gidecekti, ama görüyoruzki eski insanlar bizden daha sağlıklı ve daha güçlülermiş..

Bunun nedeni, gen bozulumu değildir..

İnsanın dünyaya geldiği andan itibaren soluduğu hava, yediği gıdalar, alıştığı çevre şartlar ve ruhsal meselelerdir...

Ama bir insanı geçmiş dönemlerdeki gibi yetiştirseniz, tertemiz bir hava verseniz, gübresiz kimyasalsız gıdalar verseniz göreceksinizki o insan diğer insandan kat kat daha sağlıklı ve güçlü olacaktır...

Günümüzde yüksek yerlerde yaşayan özellikle yörüklerde böyle insanlar vardır..

250 kiloluk bir danayı kucağına alanları da gördüm..

Her neyse...

Bence ilk insanla son insan aynıdır..

Bunun aksini idda edenler bunu ara formlarla ıspatlasınlar..

 

 

Saygılar-sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Güneş kaç zamandır yüzünü göstermemişti. Belki de bu yüzden kaç zamandır hırçın ve huzursuzdu deniz. Köpürüyor; salyalarını, kıyılarını bir dudak gibi çizen şehrin üzerine savuruyordu.

 

Sahilde bankın üzerinde oturan siyah paltolu, kasketli adam, yırtık pantolonlu küçük çocuk yanına yaklaştığında bir kaplumbağa gibi içine gömüldüğü paltosundan kafasını uzattı, çocuğun elindeki boya sandığına baktı bir süre.

 

Çocuk, “Boya ister misin amca?” dedi.

 

Gülümsedi adam, belki de uzun zamandır ilk defa. “Hava soğuk, sahil bomboş, bir benim için mi burdasın?”

 

Adamın uyarısıyla havanın buza kesen ayazını farketmişçesine titredi çocuk, “Güneşli havada herkes iş bulur amca. Mühim olan böyle havalarda iş çıkartmak. Yoksa okul harçlığı yok. Evde ekmek de yok…”

 

Sakince gülümseyen adam paltosunun içine sıkıştırdığı kitabı çıkarttığında kapağındaki “Evrim Teorisi” yazısını fark etti çocuk. Kasketinin altından bakan deli gözlere takıldı. Adam sayfaları karıştırıyordu, “Dert etme” dedi. Sonra denizin üzerinde uzayıp giden ufka baktı. Tarihin derinliklerini araştırırmış gibi bir hali vardı. Gözleriyle uzakları işaret etti, “Bak açacak hava, güneş yüzümüzü ısıtacak, yeryüzünün bütün şifreleri de çözülecek.”

 

Oralı olmadı çocuk. Kafasını paltosunun içine çeken adama seslendi yine, “Boya ister misin amca?”

….

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

:)

 

Evrim, 14 milyar yıllık büyük patlamadan bu yana devam eden bir serüvenin ürünü. Bizim yapıtaşlarımızda aynı yıldızların, galaksilerin, bulutsuların, boşluğun, kayaların, sineğin ve var olan her şeyin yapı taşları ile aynı. Biz evrilerek bu günlere geldik ve bu bizim son halimiz değil henüz, dahada farklı olacağız. Kuranda bilimde insanın çamurdan meydana geldiğini söylüyor.

 

İnsan denen canlıyı ele aldığımız zaman onun bir Homo erectus(dik yürüyen),bir Homo faber(alet yapan),bir Homo lingua(konuşan/dili olan),bir Homo symbolicus(soyutlayabilen),bir Homo curiosus(araştıran) ve bir Homo sapiens (akıl sahibi) olduğunu görüyoruz. Bunların tümü insana özgü. İlginç olan ve özellikle vurgulanması gereken husus, insan dışında hiç bir primatın bunları,hatta bunlardan birini bile gerçekleştiremediği gerçeğidir... İnsan,bütün bu özelliklere sadece kendisince geliştirilen,yalnızca onda olan bir özellik,yani "kültür" sayesinde ulaşabilmiştir. Kültür nedir? Kültürün çok çeşitli tanımları arasında, tarih öncesi dönem arkeolojisi(prehistorya) uğraşanlarca yaygın olarak benimsenenlerden birine göre "kültür,doğanın tüm oluşturduklarına karşı,insan tarafından meydana getirilen her şeydir." Kültürün kalıtımsal ve/veya içgüdüsel olmadığı,aksine edinsel olduğu ve zaman içinde tek tek her insanın,çevresinde yaşayan diğer bireylerden öğrendiği davranış ve tepki eğilimleri olduğu vurgulanmalıdır. Başka bir deyişle de kültürde devamlılık,kuşaktan kuşağa geçme,kısacası süreklilik esastır."

Güven Arsebük, BTD Temmuz 1995, 332.sayı

 

BİR GEÇİŞ HAYVANI

 

 

Beş milyar yıl önce güneş ilk kez dönmeye başladığında, mürekkep karası bir siyaha gömülü güneş sistemi bir ışık seline boğuldu. Güneş sisteminin iç kısımlarındaki ilk gezegenler, güneşin patlarcasına tutuşmasından sonra bile fırlayıp gitmeyen maddelerden, kaya ve metal karışımı ilk bulutun küçük birimlerinden oluştu.

 

Bu gezegenler oluşurken ısı yaydılar. İç kısımlarındaki hapsedilmiş gazlar kurtuldu ve sertleşip atmosferi oluşturdu. Gezegenlerin yüzeyleri erimişti ve volkanlar oldukça çoktu.

 

İlk dönemlerin atmosferi bol bulunan atomlardan oluşmuştu ve hidrojen bakımından zengindi. Erken dönem atmosferine düşen güneş ışığı, molekülleri uyararak, bunların hızlanıp çarpmalarını yol açtı. Kimya ve fiziğin değişmez kanunları uyarınca bu moleküller birbirleriyle etkileşti, okyanuslara düştü ve gelişerek daha büyük moleküllere dönüştü. Kendilerini meydana getiren ilk atomlardan çok daha karmaşık moleküller oluşmuştu, ancak hala bir insanın algılayabileceğinden çok küçük, mikroskobik boyutlardaydılar.

 

Bu moleküller bizim de yapıtaşlarımızdır: Kalıtımsal bilgiyi taşıyan nükleik asitlerin ve hücrelerin görevini sürdürmesini sağlayan proteinlerin birimleri, dünyanın erken devirlerindeki atmosfer ve okyanuslardan üretildi. Günümüzde o ilkel şartları tekrar yaratarak, bu molekülleri deneysel olarak ortaya çıkartabiliyoruz.

 

Sonunda, milyonlarca yıl önce, belirgin bir yeteneği olan molekül oluştu. Çevredeki sularda bulunan molekülleri kullanarak kendisinin bir kopyasını üretebilecek yetenekteydi. Bu molekülüler sistemin sahip olduğu yönergeler dizisi, moleküler kod sayesinde, büyük bir molekülü oluşturan yapı taşlarının dizilişi bilinebilir. Kazara, dizilişinde bir hata meydana gelirse, kopya da aynı olamayacaktır. Böyle, replikasyon, mutasyon ve mutasyonların replikasyonu yeteneğine sahip moleküler sistemlere “canlı“ diyebiliriz. Bu moleküller topluluğu doğal seleksiyona açıktır. Daha hızlı türeyen ya da çevresindeki yapıtaşlarını daha uygun bir şekilde kullanabilen moleküller rakiplerinden daha etkin türediler ve sonunda baskın nitelik kazandılar.

CARL SAGAN” / KOZMİK BAĞLANTI

 

Ancak şartlar değişmeye başladı. Hidrojen uzaya kaçtı. Yapıtaşlarının oluşumu yavaşladı: Daha önce rahatça temin edilen gıda maddeleri bulunmaz oldu. Moleküler Cennet Bahçesinde hayat tükeniyordu. Sadece çevresindekileri değiştirebilen (transforme edebilen), basitten karmaşık moleküllere geçişi sağlayan, moleküler mekanizmayı yeterli kullanabilen molekül toplulukları yaşama devam etti. Çevresi zarlarla çevrili, ortamdan kendini soyutlayabilmiş, ilk dönemlerin saflığını sürdürebilen moleküller avantajlıydı. Böylece ilk hücreler oluştu.

 

Yapıtaşları artık kolay temin edilemediklerinden organizmalar bunları üretmek zorunda kaldı. Bunun sonucu bitkiler oluştu. Bitkiler hava, su, güneş ışığı ve mineralleri alarak karmaşık moleküler yapıtaşları meydana getirir. İnsanlar gibi hayvanlar da bitkiler üzerinde parazit yaşam sürdürür.

 

İklim koşullarının değişmesi ve rekabet nedeniyle çeşitli organizmalar daha da uzmanlaşmaya, işlevlerini geliştirmeye ve biçim değiştirmeye zorlandı. Zengin bitki ve hayvan türleri dünyayı kaplamaya başladı. Hayat okyanusta başlamıştı. Oysa şimdi toprak ve havayı da içiriyordu. Günümüzde Everest'in tepesinden denizin derinliklerine kadar her yerde yaşayan organizmalar var. Sıcak, yoğun sülfürik asit çözeltilerinde ve Antartika'nın kuru vadilerinde organizmalar yaşıyor. Tek bir tuz kristaline emdirilmiş suda organizmalar hayat sürdürebiliyor.

 

Özgün çevresine hassasiyetle bağlı ve uyarlanmış yaşam biçimleri gelişti. Ancak çevre koşulları değişmişti. Organizmalar aşırı özelleşmişti. Bunlar öldüler. Daha az uyarlanmış ancak daha genel özelliklere sahip olanlar da vardı. Değişen koşullara, iklim farklarına rağmen bu organizmalar hayatta kalabildi. Dünya tarihinde, yok olan organizma cinslerinin sayısı bu gün canlı olanlardan çok daha fazladır. Evrimin sırrı ‘zaman ve ölüm’dür.

 

Adaptasyonların içinde faydalı olanlardan birisi de zekadır. Çevreyi kontrol etme eğilimi şeklinde, zeka en basit organizmada bile görülebilir. Kontrol eğilimi yeni nesillere kalıtım ile aktarıldı: Yuva yapma ,düşmekten, yılanlardan veya karanlıktan korkma, kışın güneye uçma gibi bilgiler nesilden nesile nükleik asitlerle taşındı. Ancak zeka tek bireyin ömrü içerisinde uyarlanmış bilgileri öğrenmesini gerektirir. Dünyadaki organizmaların bir kısmı zekaya sahiptir, yunuslar ve maymunlar gibi. Fakat zeka en fazla İnsan denen organizmada belirgindir.

 

İnsan, adaptasyon için gerekli olan bilgileri kitaplar ve eğitim yoluyla da öğrenir. İnsanı bugünkü durumuna, dünyada kontrolü elinde tutan organizma haline getiren en önem en önemli etken öğrenme yeteneğidir.

 

Biz 4,5 milyar yıl süren rastlantısal, yavaş bir biyolojik evrimin ürünüyüz. Evrimin artık durmuş olduğunu düşünmek için hiçbir sebep yoktur. İnsan bir geçiş hayvanıdır. Yaratılışın doruğu değildir.

 

Dünya ve güneşin daha milyarlarca yıl yaşayacağı tahmin ediliyor. İnsanın gelecekteki gelişimi kontrol altında biyolojik çevre, genetik mühendislik ve organizmalar ile zeki makinalar arasında yakın ilişkinin ortak ürünü olabilir. Ancak bu gelecekteki evrimi kimse şimdiden kesinlikle bilemez. Herşeye rağmen, durağan kalamayacağımız açıktır.

CARL SAGAN” / KOZMİK BAĞLANTI

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Kamçı" olarak Türkçe'ye çevrilen "flagella" isimli organ, bazı bakteriler tarafından sıvı bir ortamda hareket edebilmek için kullanılır. Organ, bakterinin hücre zarına tutturulmuştur ve canlı ritmik bir biçimde dalgalandırdığı bu kamçıyı bir palet gibi kullanarak dilediği yön ve hızda yüzebilir.

 

Bakterilerin kamçısı, uzun zamandır biliniyordu. Ancak son 10 yıl içindeki gözlemler, bu kamçının detaylı yapısını ortaya çıkarınca bilim dünyası şaşkına döndü. Çünkü kamçının, önceden sanıldığı gibi basit bir titreşim mekanizmasıyla değil, çok karmaşık bir "organik motor" ile çalıştığı ortaya çıktı.

 

Bakterinin hareketli motoru, elektrik motorlarıyla aynı mekanik özelliğe sahiptir. İki ana bölüm söz konusudur: Bir hareketli kısım (rotor) ve bir durağan kısım (stator).

 

Bu organik motor, mekanik hareketler oluşturan diğer sistemlerden farklıdır. Hücre, içinde ATP molekülleri halinde saklı tutulan hazır enerjiyi kullanmaz. Bunun yerine kendine özel bir enerji kaynağı vardır: Bakteri, zarından gelen bir asit akışından aldığı enerjiyi kullanır. Motorun kendi iç yapısı ise olağanüstü derecede komplekstir. Kamçıyı oluşturan yaklaşık 240 ayrı protein vardır. Bunlar kusursuz bir mekanik tasarımla yerlerine yerleştirilmiştir. Bilim adamları kamçıyı oluşturan bu proteinlerin, motoru kapatıp açacak sinyalleri gönderdiklerini, atom boyutunda harekete imkan sağlayan mafsallar oluşturduklarını ya da kırbacı hücre zarına bağlayan proteinleri hareketlendirdiklerini belirlemişlerdir. Motorun işleyişini basitleştirerek anlatmak amacıyla yapılan modellemeler bile, sistemin karmaşıklığının anlaşılması için yeterlidir.

 

Bakteri kamçısını kitabında detaylı olarak anlatan Michael J. Behe, sadece bu kompleks yapısının dahi, evrimi "yıkmak" için yeterli olduğunu savunmaktadır.(4) Çünkü kamçı hiç bir şekilde basite indirgenemeyecek bir yapıdadır. Kamçıyı oluşturan moleküler parçaların tek bir tanesi bile olmasa, kamçı çalışmaz ve dolayısıyla bakteriye hiç bir faydası olmaz. Bakteri kamçısının ilk var olduğu andan itibaren eksiksiz olması gerekmektedir. Bu gerçek karşısında evrim teorisinin "kademe kademe gelişim" modeli anlamsızlaşmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Yhu evrimcilerin çoğu bozulmuş dinlerden oluyor birde dinini iyi tanımayalardan .İnsanlara dini bilgiler esaslıca verilse vede özgürlüğü gene kalsa insanda " ahada biz sana dinini öğrettik istediğini yap deseler "olmaz mı?Ailelere iş düşüyor peki evrimciler açık lasınlar bakalım GÖZÜN OLUŞUMUNU gözgibi kompleks yapı nasıl oluştu söyleyi versinler KULAK NASIL OLUŞTU söylesin niçin susuyorlar Darwin bile GÖZ ün oluşumu hakkında rahatsız olmuşken evrimciler niçin direniyor niçin MASONLARIN yadıkları sfsatalara kanıyorlar böyle propaganda ve açıklamalarla insanları kandırıyorlar Din ile evrim zıt düşmüyor derken hangi dini kastediyorsunuz KUR'AN EVRİMİ YALANLIYOR VE MUCİZELERİ İLE SİZİ ŞAŞIRTIYOR !!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.