Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

eğer allah varsa,

 

hiç şüphe yokki cennetin en güzel yeri namuslu atesitlerin olacaktır....

 

çünkü hiç bir ödül beklemeden iyi bir insan olmaktan daha erdemli ve asil birşey varmıdır?

 

aynı şekilde

 

kişi ceza göreceğinme(cehennem) inanmadan eğer suç işlemiyorsa bu onun asilliği ve erdemişni koruyorsa bundan daha ilahi bir hareket olabilir mi?

 

düşünün ki

 

üdinlere inandığını söyleyen insanların birçoğu biran yaratıcının olmadığını öğrenseleler kan götürür ..hali hazırda adamlar inançlıyken bile insan boğazlıyorlar...

 

derim..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

eğer allah varsa,

 

hiç şüphe yokki cennetin en güzel yeri namuslu atesitlerin olacaktır....

 

çünkü hiç bir ödül beklemeden iyi bir insan olmaktan daha erdemli ve asil birşey varmıdır?

 

aynı şekilde

 

kişi ceza göreceğinme(cehennem) inanmadan eğer suç işlemiyorsa bu onun asilliği ve erdemişni koruyorsa bundan daha ilahi bir hareket olabilir mi?

 

düşünün ki

 

üdinlere inandığını söyleyen insanların birçoğu biran yaratıcının olmadığını öğrenseleler kan götürür ..hali hazırda adamlar inançlıyken bile insan boğazlıyorlar...

 

derim..

 

Tanrıyı inkar etmek sadece kişinin iç dünyasıyla ilgili çelişkilerin bir açmaza dönüşmüş olaması gereğinden başka birşey değildir.Dış dünyaya yansıtıyorsa kişi bilelimki bu haykırış kişinin tanrıya olan derin kırgınlığının bir yansımasıdr.Eğer meseleyi bilimsel açıdan irdeleme ihtiyacı duyarsak oradada yanılgıya kapılmamak

elde değildir. Çünkü bilim keşfettikçe konuşan bir alan. Oysa benim bir mistik yönüm var. Keşfedilmeyi asla

bekleyemiyecek bir yaratıcıya inancım var. O zaman durup bilimin buyruğunumu bekliyeceğim.?

Hayır elbette hayır. 200 sene sonra bilim pardon ben yanıldım derse :D Araştırmalarımız neticesinde

dünyanın bir yaratıcısı olduğu kanatiine oy birliğiyle vardık derse ne yapacağız.

Yandı gülüm keten helva :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrıyı inkar etmek sadece kişinin iç dünyasıyla ilgili çelişkilerin bir açmaza dönüşmüş olaması gereğinden başka birşey değildir.Dış dünyaya yansıtıyorsa kişi bilelimki bu haykırış kişinin tanrıya olan derin kırgınlığının bir yansımasıdr.Eğer meseleyi bilimsel açıdan irdeleme ihtiyacı duyarsak oradada yanılgıya kapılmamak

elde değildir. Çünkü bilim keşfettikçe konuşan bir alan. Oysa benim bir mistik yönüm var. Keşfedilmeyi asla

bekleyemiyecek bir yaratıcıya inancım var. O zaman durup bilimin buyruğunumu bekliyeceğim.?

Hayır elbette hayır. 200 sene sonra bilim pardon ben yanıldım derse :D Araştırmalarımız neticesinde

dünyanın bir yaratıcısı olduğu kanatiine oy birliğiyle vardık derse ne yapacağız.

Yandı gülüm keten helva :D

 

"Tanrıyı inkar etmek sadece kişinin iç dünyasıyla ilgili çelişkilerin bir açmaza dönüşmüş olaması gereğinden başka birşey değildir."

Söylediğin gibi değil işte.

İnsanlar Tanrı kavramını (seninkisi, benimkisi gibi) dış dünyasına da yansıtıyor.

Hemde öyle bir yansıtıyorki.

Savaşların, kavgaların, dövüşlerin sebebi haline geliyor.

Bir incele bakalım.

 

"Araştırmalarımız neticesinde

dünyanın bir yaratıcısı olduğu kanatiine oy birliğiyle vardık derse ne yapacağız.

Yandı gülüm keten helva"

 

Bu işler, yine söylediğin gibi tahminlerle yada fala bakarak olmuyor.

Tanrı konusu, somut verilere ve bilimsel kurallara dayandırılıyor.

 

İyi dileklerimle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Tanrıyı inkar etmek sadece kişinin iç dünyasıyla ilgili çelişkilerin bir açmaza dönüşmüş olaması gereğinden başka birşey değildir."

Söylediğin gibi değil işte.

İnsanlar Tanrı kavramını (seninkisi, benimkisi gibi) dış dünyasına da yansıtıyor.

Hemde öyle bir yansıtıyorki.

Savaşların, kavgaların, dövüşlerin sebebi haline geliyor.

Bir incele bakalım.

 

"Araştırmalarımız neticesinde

dünyanın bir yaratıcısı olduğu kanatiine oy birliğiyle vardık derse ne yapacağız.

Yandı gülüm keten helva"

 

Bu işler, yine söylediğin gibi tahminlerle yada fala bakarak olmuyor.

Tanrı konusu, somut verilere ve bilimsel kurallara dayandırılıyor.

 

İyi dileklerimle.

 

Kavramlar bu kadar karmaşık değil aslında bilimselci.Sözünü ettiğin savaşların yerini başka savaşlar almış

vaziyette.Tanrıya olan ihtiyaç insanın özünde var olan bir gerçek ve bu gerçek durduk yerde oluşmadı.

Bir örnekle bunu pekiştirelim.Hz.Musanın nil nehrini kılıcıyla yarıp yahudileri firavundan kurtarmak gibi

bir vaakayı bilimin kabul etmesi imkansızdır. Bu bilimin nesnel yapısını gösterir bize.Ancak insanlar tanrıya

biat ettikleri için insanları öldürüyorlar dersen orada size dur deme hakkım doğuyor. Çünkü hiç bir din

birtakım politik hesaplar neticesinde ortaya çıkmadı.Dinlerin oluşumu hiç kuşkusuz o dönemin inanılmaz

boyutta tutarsız bir yaşam şekline olan çoğunluğun fikirleriyle uyuşmazlık ilkesiyle olagelmişti.Ama zorunlu

ve olması gereken bir konsept neticesinde varolmuşlardır.Bilim bize dünyanın gerçeklerini ve olması gereken

matematiksel hesapları verir. Ama tinsel duyumlar konusunda bilimin yapabileceği bişey yoktur.

Ve bu üzerinde yaşadığımız topraklar bunu yüzyıllar önce çözmüşlerdir. Benim için sizin doğrularınız

önemli.Tanrıyla sizin aranızda köprü olmam söz konusu bile olamaz. Ama ateizm bile inançsızlığın inançlaştırtığı bir kara düzendir.Bu kişinin hür iradesiyle doğru orantılıdır. Yoksa ne savaşlar gördük

Adına gavur ölüsü dedik............

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Asfalt arkadaşım, öncelikle hoşgeldin

 

Sözlerine katılıyorum ben de... Ve insanların hepsinin şu ya da bu şekilde bir şeye inandıklarını düşünüyorum. Yani inanmak insanın doğasında var, mutlaka birşeye inanırsınız, bu bazen maddesel olabilir, bazen hayali... Ama bir de Allah inancı ve idrakı vardır. Ve doğrusu da odur. Çünkü Yaratıcının ve inanılanın herşeyden üstün olması gerekir, hataya müsait olmaması gerekir.

 

Mesela bilim gibi! Bilim deneme ve yanılma, deney ve araştırma ile işler ve İlahi sistemin, bilimsel yoldan kavranmasına destek olur... Ama illaki bir tercih meselesi olan inanç, işte burada insanları farklı düşüncelere sevkeder. Yani tercihle ya reddedersiniz, ya inanırsınız... Bu tamamen size kalmış... O yüzden kimsenin kimseye hükmetme hakkı yoktur, olmamalıdır.

 

Hepimiz hayatımız boyunca çeşitli tercihler yapıyoruz, evlenirken, okurken, çalışırken, hatta yatıp uyurken bile. Eee bu kadar tercih yeteneğimiz ve hakkımız varken, neden inanmayı seçme hakkımız olmasın...

 

Selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

onunla konuşmaktan niye korkuyoruz ki! o böyle bir şeyi yasaklamamış da... TAnrıyı ya da Allahı kastediyorum. kutsal kitabımızda defalarca niye düşünmüyorsunuz, niye akıl etmiyorsunuz gibi ifadeleri görüyoruz. öyleyse yapalım. niye düşünmüyorsunuz derken "zekera" kelimesi kullanılır. "tezekkür" de aynı kökten gelen arapça bir ifadedir. hatırlanmak tanrının hoşuna giden bir durumdur. o kendisinden konuşulmasını sever. niye tövbe tövbe deyip bi kenara çekiliyorsunuz. nasıl olsa konuştuklarımızın tanrıya hiç bir zararı olmayacaktır. bilakis onu araştırma yolunda ettiğimiz küfürlerin bile tanrının zihninde hoşnutluk yaratacağını düşünüyorum. amerikaya yaptığınızı tanrıya niye yapmıyorsunuz. amerikaya ağzımıza gelen küfrü yapıyoruz. kim haklı kim haksız defalarca tartışıyorsunuz. orada insanları öldüren amerika mı yoksa oradaki insanlar mı? istediğiniz kadar küfür edin amerikanın gelip sizi öldüreceğinden mi korkuyorsunuz. aynı şey tanrı için de söz konusu olamaz mı? konuşalım, onu eleştirelim, sonunda dönüş dolaşıp yanına gideceğimiz tanrı değil mi? cehennemde yanmaktan mı korkuyorsunuz? amma da nefsinizi düşünüyorsunuz! sizce allah size o beyni niye verdi? bence bu çok anlamlı, kendisine yalakalık yapalım diye değil her şeyi sorgulayıp mantıklı olana ulaşalım diye böyle bir hazineye sahibiz. gittiğimiz yer yanlış bir yol olabilir. ama yerinde oturmaktan iyidir. bir arap ata sözü vardır: gezen köpek oturan aslandan iyidir diye(kelbün cevvelün hayrun min esedin rabitin). gelin bence, savaşalım tanrılarla... yenersem de yenilirsem de kazanacak olan bizleriz, tanrı değil...

onun zaten kaybedicek bir şeyi yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

herkezin bir inancı vardır çünkiinaçsız bir insan yaşayamaz yaşasa bile boş yaşar. bir şeylere inanmak bizi hayata bağlıyan bir sebebdir. yanlız burda tartışma yaparken herkezin inancına saygı duymak gerekir inananla inanmayan lar.

 

herkezin inancı kendisinedir ister inanır ister inanmaz inanç zoraki değildir ben inanan biri olarak çok şey kazandığımı biliyorum manen. bu bana yeter karşı taraf inanmış inanmamış aslında beni pek ilgilendirmiyor.

 

önemli olan insan olabilmesi ozaman ilgilenirim inancı olmasa bile.....

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

onunla konuşmaktan niye korkuyoruz ki! o böyle bir şeyi yasaklamamış da... TAnrıyı ya da Allahı kastediyorum. kutsal kitabımızda defalarca niye düşünmüyorsunuz, niye akıl etmiyorsunuz gibi ifadeleri görüyoruz. öyleyse yapalım. niye düşünmüyorsunuz derken "zekera" kelimesi kullanılır. "tezekkür" de aynı kökten gelen arapça bir ifadedir. hatırlanmak tanrının hoşuna giden bir durumdur. o kendisinden konuşulmasını sever. niye tövbe tövbe deyip bi kenara çekiliyorsunuz. nasıl olsa konuştuklarımızın tanrıya hiç bir zararı olmayacaktır. bilakis onu araştırma yolunda ettiğimiz küfürlerin bile tanrının zihninde hoşnutluk yaratacağını düşünüyorum. amerikaya yaptığınızı tanrıya niye yapmıyorsunuz. amerikaya ağzımıza gelen küfrü yapıyoruz. kim haklı kim haksız defalarca tartışıyorsunuz. orada insanları öldüren amerika mı yoksa oradaki insanlar mı? istediğiniz kadar küfür edin amerikanın gelip sizi öldüreceğinden mi korkuyorsunuz. aynı şey tanrı için de söz konusu olamaz mı? konuşalım, onu eleştirelim, sonunda dönüş dolaşıp yanına gideceğimiz tanrı değil mi? cehennemde yanmaktan mı korkuyorsunuz? amma da nefsinizi düşünüyorsunuz! sizce allah size o beyni niye verdi? bence bu çok anlamlı, kendisine yalakalık yapalım diye değil her şeyi sorgulayıp mantıklı olana ulaşalım diye böyle bir hazineye sahibiz. gittiğimiz yer yanlış bir yol olabilir. ama yerinde oturmaktan iyidir. bir arap ata sözü vardır: gezen köpek oturan aslandan iyidir diye(kelbün cevvelün hayrun min esedin rabitin). gelin bence, savaşalım tanrılarla... yenersem de yenilirsem de kazanacak olan bizleriz, tanrı değil...

onun zaten kaybedicek bir şeyi yok.

 

her doğru içten gelindiği şekilde her yerde söylenmemeli...

 

katılmadığım husus, ilah bildiğinize amerikaya küfreder gibi küfredin, sözünüzdür. onu sorgulamak, daha sonra hayatı Onunla birlikte anlamaya çalışmak gerekliliktir ancak bu had-hudud sınırını belirlemek gerekir. ihlas noktasında tabi ki Allah kulunun fiillerini rahmetiyle karşılayacaktır. ancak bunu bi gereklilik gibi aksettirmek doğru değil.

 

unutmamak gerekir ki O'nun kazanacağı bi şey de yok. o halde O'na lutfedecekmişiz gibi şımarıkça bir tavırla kulluk yapmanın da bir değeri yoktur.

 

...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimselci; resmen kendinle çelişiyosun... iyi dilekleriml derken kimden diliyosun bunu?? :D:D:D

 

yahu hala bu sayfaya ne diye yazıyorsunuz???

 

***** bi başlık altında yapılan tartışmalar...

 

niye ateistlerin *********** *********?? -_-

 

ya 40000 kere bozsak da ateistleri,değiştiremezsiniz düşüncelerini

 

iyi dileklerimleyMİŞMİŞ :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimselci; resmen kendinle çelişiyosun... iyi dilekleriml derken kimden diliyosun bunu?? :D:D:D

 

yahu hala bu sayfaya ne diye yazıyorsunuz???

 

***** bi başlık altında yapılan tartışmalar...

 

niye ateistlerin *********** *********?? -_-

 

ya 40000 kere bozsak da ateistleri,değiştiremezsiniz düşüncelerini

 

iyi dileklerimleyMİŞMİŞ :D

 

Çok mu garibine gitti bilgeç !..

Becerdiğiniz tek şey insanı polemiğe çekmek.

 

İyi dilekler; bir insana iyi şeyler dilemek. (Sindiremeyene değil)

Hoşçakal, mutlu ol, kendine iyi bak, üzülme gibi insanın kendisinden dilenmiş bir istek, bir dilek.

 

Garibine gitmesi doğal. Böyle şeylere yabancısın.

Bir zamanlar dünyanın yuvarlaklığı da bağnaz kesimin garibine gitmişti...

Ayrı anlayışta, kültürde insanların olmasına tahammülünün olmaması çok doğal.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok mu garibine gitti bilgeç !..

Becerdiğiniz tek şey insanı polemiğe çekmek.

 

İyi dilekler; bir insana iyi şeyler dilemek. (Sindiremeyene değil)

Hoşçakal, mutlu ol, kendine iyi bak, üzülme gibi insanın kendisinden dilenmiş bir istek, bir dilek.

 

Garibine gitmesi doğal. Böyle şeylere yabancısın.

Bir zamanlar dünyanın yuvarlaklığı da bağnaz kesimin garibine gitmişti...

Ayrı anlayışta, kültürde insanların olmasına tahammülünün olmaması çok doğal.

 

Sana kesinlikle katılıyorum bilimselci. Bu yaklaşımı hakedecek biri olmadığını biliyorum.

Ama ne yaparsın,bu ******** karşındakinin ********* gösterdiği için hiç cevap vermeme

hakkını bile yine olgun ve beyefendi bir şekilde kullandığın için sana bir saygı borcum var.

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kusura bakma bilimselci, yine bu sayfaya yazı yazıldığını görünce kendimi kaybettim, foruma tekrar girdikten sonra yazdığımın ağır olduğunu farkettim, arkadaşımızından özür dilerim

 

ANCAK;

 

ayrı kültürlere senden bin kat daha alışığım, türkmenistandan geldiğimi, binbir türlü farklı inanca sahip insanın arasında yaşadığımı bilmeden o konuda konuşamazsın, ayrıca dünyanın yuvarlaklığıyla nasıl alaka kurdun bilmiyorum ama sadece ismine bilimselci yazmakla bilimselci olunmadığını anladık heralde...

 

dediğim gibi yazdığım hakaretten ötürü özür dilerim ama

 

sen de tanımadığın kişiler hakkında oturduğun yerden konuşmayacaksın

 

bu arada asfalt;

 

on sekiz bin alemin Rabbini ve Reisinireddedeninsanlara cevap vererek burdaki çoğu müslüman kardeşim seviyesini yeteri kadar düşürdü... Artık bıraktık Hz. Muhammed'i reddetmelerini... o kadar peygamber arasından hepsini reddetmek kimin haddine??

 

neyse dediğim gibi buraya yazmayalım o kadar sayfa var dimi??

 

başka sayfalarda görüşmek dileğiyle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrıyı inkar etmek sadece kişinin iç dünyasıyla ilgili çelişkilerin bir açmaza dönüşmüş olaması gereğinden başka birşey değildir.Dış dünyaya yansıtıyorsa kişi bilelimki bu haykırış kişinin tanrıya olan derin kırgınlığının bir yansımasıdr.Eğer meseleyi bilimsel açıdan irdeleme ihtiyacı duyarsak oradada yanılgıya kapılmamak

elde değildir. Çünkü bilim keşfettikçe konuşan bir alan. Oysa benim bir mistik yönüm var. Keşfedilmeyi asla

bekleyemiyecek bir yaratıcıya inancım var. O zaman durup bilimin buyruğunumu bekliyeceğim.?

Hayır elbette hayır. 200 sene sonra bilim pardon ben yanıldım derse :D Araştırmalarımız neticesinde

dünyanın bir yaratıcısı olduğu kanatiine oy birliğiyle vardık derse ne yapacağız.

Yandı gülüm keten helva :D

 

çok güzel

ahhahha

allah ta seni güldürsün ..

 

niye açmaza dönüşsün arkadaşım.. arabesk haline getirdin olayı yaaa..

 

kırgınlıım falan da yok.. benim olup olmamasıyla bir sorunum yok..varsa da problem değil..

 

ne diicem..yaa tanrım varmışsın ..affet bi hatadır yaptık...varmı böyle bir basitlik yaaaaaa...

 

 

bende çelişki yok hafız..rahat ol.

 

asıl tam tersi yokluu kanıtlansa camiler saniyede boşalır ve katliamlar başlar..

 

o nedenle bu insan zararlısını zapt altında tutmak için gerekli bir afyon bu olay

 

 

ne yazık ki insanlık olarak yeteri kadar tekamül edemedik bir türlü ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

asıl tam tersi yokluu kanıtlansa camiler saniyede boşalır ve katliamlar başlar..

 

o nedenle bu insan zararlısını zapt altında tutmak için gerekli bir afyon bu olay

 

 

ne yazık ki insanlık olarak yeteri kadar tekamül edemedik bir türlü ..

 

Bu bir fikirmi?

Tekamül olduğunun ıspatımı?

Hakaretmi?

Yoksa özgür platformda özgür fikirler adı altında islamı yerden yere vurma, parçalama küçük düşürme hareketimi?

Danimarkada bir karikatürist peygamberimizin (sav) karikatrünü yaptı diye dünya çalkalanırken, siz Türkiyede nasıl böyle aleni hakaretler yapabiliyorsunuz, hadi siz din düşmanısınız siz yapıyorsunuz ama yönetim nasıl müsade ediyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bunu yazan bence hem dünyasını hemde ahiretini kaybetmiş.

bööle saçma bi anlayış olamaz yaa. iradesizin teki bu insan

ona insan demek bile fazla o bi insan ziyanlığından başka bişi diil.

kendisi nasıl yaratıldı bilmiyo galiba. Allah (c.c.) olmasa nası dünyaya gelirdi.

acaba bu konuda ne düşünüyo çok merak ediyorum ha.uzaydan falanmı geldiğini

düşünüyo bu ******.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SELAMI ÜZERİNE OLSUN MİSTİK.BİRAZ MATEMATİK,AZICIK SİBERNETİK BİLİYORSAN BU KADER KONUSUNU SANA ANLATABİLİRİM.BAŞIMIZA GELEN HİÇBİRŞEY KÖTÜ VE ÇİRKİN DEĞİLDİR.ÇÜNKÜ VARLIKTIR.VARLIK BAŞLI BAŞINA mahzı nimettir.musibetler ve çirkin sandığımız şeylerse bizi geliştirmek içindir.varlıkta yol almak bir üst mertebeye terfi etmek için.önce bunu anla sonra devam ederiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

başımıza gelen şeylerin ahlaki anlamda bir değeri olmadığını kabul ediyorum enkas. bu olaylara söylediğimiz iyi veya kötü sözleri bizim değer yargılarımızdır. kendi açımızdan bakılınca bunu böyle görürüz. ebu cehilin ölmesi müslümanlar için iyi karşı taraf için kötüdür. ancak..... ancak diyorum çünkü tamamen bizim değer biçtiğimiz bu değer yargıları olaylar için geçerli olmadığı gibi aynı olaylar amaç da kabul etmez. yani başımıza gelen bir olayın gerçekleştirmek istediği bir amacı yoktur. başımıza çarpan taşın bize ders verme gibi bi amacı yoktur. bu bizim iç muhasebemizin bir sonuçudur, başka bir şey değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

başımıza gelen şeylerin ahlaki anlamda bir değeri olmadığını kabul ediyorum enkas. bu olaylara söylediğimiz iyi veya kötü sözleri bizim değer yargılarımızdır. kendi açımızdan bakılınca bunu böyle görürüz. ebu cehilin ölmesi müslümanlar için iyi karşı taraf için kötüdür. ancak..... ancak diyorum çünkü tamamen bizim değer biçtiğimiz bu değer yargıları olaylar için geçerli olmadığı gibi aynı olaylar amaç da kabul etmez. yani başımıza gelen bir olayın gerçekleştirmek istediği bir amacı yoktur. başımıza çarpan taşın bize ders verme gibi bi amacı yoktur. bu bizim iç muhasebemizin bir sonuçudur, başka bir şey değil.

Aslına bakarsan ebu cehil için daha iyisi olamazdı,çünkü ebu cehil potansiyel bir cehennem ,cennete girse daha çok acı çeker inan..

cehennem bir ameliyattır,yanarak temizlenir bazı günahlar,yoksa ALLAH'ın kimseye kini gayzı yok,görebilen gözler cehennemdede görür şefkati,

asıl konuya dönecek olursak senin aklın en çok tartışılan konuda takılmış

kader meselesi

kainatı büyük bir bilgi işlem hacmine sahip bir bilgisayar gibi düşün ve küçük dosyalarla büyük mdosyanın nasıl etkileşim halinde olduğunu,

insan ALLAH'IN EHADİYET TECELLİSİDİR.yani büyük dosyanın küçük bir dosyada ziplenmesi gibi,

o yüzden allah insana değer veriyor

çünkü en değerli varlığını ona vermiş"ÖZERK BİLİNÇ"

Nasılki herbir hücremiz içinde bir bizi barındırıyorsa,bizde herbirimiz O SONSUZU içimizde çekirdek misal barındırıyoruz

hatta nikin mistik olduğundan belki bilirsin;tasavvufta bir mertebe vardır,hadistede geçerér

"BEN O KULUN GÖREN GÖZÜ İŞİTEN KULAĞI OLURUM"

ve

"BEN HASTA OLDUM BENİ ZİYARET ETMEDİN,

KUL SORAR'YARABBİ SEN HASTALANIR MISIN?'

FALAN KULUM HASTALANDI EĞER GİTSEYDİN YANINDA BENİ BULACAKTIN"

gibi kudsi hadisler hep bu gerçeğe işaret eder

peki o zaman biz ilah mıyız?

hayır.

işte aradaki fark bu,biz sınırlıyız

O İSE SONSUZ.

BİZ CÜZ'İ YİZ O İSE KÜLLİ

biz parçayız Oise bütün

 

ve birde zanman mevzuu var

sen zaman kaydıyla düşünüyorsun

halbuki 4. boyutta zaman yoktur

zaman bizim 3 boyutlu alemimizde

ve biz Allah'ıda 3boyutlu alemde algılamaya çalıştığımız için önümüze kader adlı bir mevzu çıkıyor

insan zihni illaki 3 boyutlu düşünüyor

ama şöyle bir zaman kaydından kurtarıp beynini ilk insan la kendini aynı anda gördüğünü düşün ve o zaman bak"allah bizim yaptıüğımızı biliyor önceden biz özgür değiliz" diyormusun.eğer samimiy7sen bu nuda engüzel bir şekilde anlarsın

kardeşim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selam, öncelikle daha yeni üye oldum ve tüm yazıları okuyamadım ama şunu söyliim, konuyu açan arkadaşımızın yazılarını dikkatlice okudum ve sanıyorum ki, kendisi İslam Felsefesi ve Tasavvuftan bi-haber... öncelikle Tanrı'nın bilmesi durumunu anlatmak isterim.

 

Allah'ın Bilmesi ve Kader: Allah Kur'an-da "Ben Bilirim Lakin Siz Bilemezsiniz" demektedir. burada öncelikle, şu an evinde oturan bir insanın, evinden çıkıp sokakta kavga yapabileceği ve adamı öldürebileceği, bunun insanlar tarafindan bilinmeyipte, Allah tarafında bilineceği kastedilmemiştir. Ayrıca demişsin ki, "bilim bile Allah'ın bazı şeyleri bilemeyeceğini söylüyor" gibi bir ibare kullanmışsın, böyle bir şey yok kardeşim. kimse bunu iddia edemez ve kanıtlayamazda. Neyse, öncelikle Allah'ın İnsanın bilemeyeceğini söylediği şeyleri burada sayarsak çok uzun olacaktır, bunlar Kur'an-da ayetlerde açıkca geçmektedir. Allah'ın olacakları önceden bilmesi, en basit anlamıyla, taslağını hazırladığımız bir ortaoyununu izlememiz gibidir. bir yönetmen vardır ve konu bellidir. ancak oyuncular doğaçlama yaparlar ve yönetmen, gösteri sırasında buna müdahaleda bulunmaz. Sadece genel olarak konsept ile ilgilenir. Allah'ın buradaki tek farkı, gelişmeleri önceden görmesi ve bilmesidir. Kader ise, Allah'ın bizim yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı Allah'ın yazıp çizmiş olması değildir. bu tamamen bir batıl kökenli inançtır. Kader Kur'an-da genel olarak "Ölçü" anlamında geçer ve diğer anlamlarıylada "Allah'ın olacakları bilmesi-görmesi" manasına gelir. Ölçü olarak kader şöyle tanımlana bilir... Yerçekimi bir ölçüdür ve Kaderdir, değiştirilemez. Kuşların uması ve bunun doğla yasaı yada suyun kaldırma kuvveti bir ölçü ve ölçüttür, değiştirilemz yani kaderdir. yada insanların kanatlanıp uçamamasıda bir ölçü ve ölçüttür, kaderdir. Kader temel anlamıyla, insanın değiştirmeye gücünün yetmeyeceği doğa yasaları ve kanunlarıdır. mesela, Ozon tabakasını deliyoruz, doğaya etki ediyorz, ancak öyle görünüyor ki, Ozon tabakasının kendisini yenileme kabiliyetine etki edemiyoruz, işte bu da kaderdir. kısaca kader sadece olacakları görmesi demek değildir. şimdi, demişsiniz ki, eğer Allah herşeyi bileseydi, bağışlayan bir Tanrı olarak "İnsanın Günah İşlemesini Önlemelidir". bu tamamen çok bilgisizce bir tanım. Allah öncelikle insanı kendi davranışlarından sorumlu tutmuştur. ve kendisi bu davranışlara karışmamaktadır. yanisen taş atarken sana zorla attırmaz ve sen öldürmekten vaz geçerken, seni vaz geçirende o değildir. bunları tamamen yapan kendinsinidir. Allah sadece senin neler yapacağını bilir ve görür... bu biraz Deist bir inanca benziyor ama, Kader konusunda, İslam biraz deisttir. Yani Allah zamanı kurmuştur ve zaman ilerler... eğer, Allah bizim davranışlarımıza müdahil olsa idi ve yapacaklarımızla yapmayacaklarımızı belirlese idi, temel olarak insana "Dua Etmesini" emretmezdi. Bilindiği gibi "dua" etmek İslam'ın en önemli unsurlarındandır. Dua, bir dileğin kabul olması demekse, sizin dediğiniz gibi olsaydı, Allah dua'yı emretmemeli idi... madem ki dua edilmesini istemiş, eğer dua karşısında kader dediğiniz şeyi (ki kader o değildir) değiştirecekse, bu O'nun koyduğu ve yarattığı yasalara tamamen ters düşer ki o anlamda duanın kabul olması demek "Kader"in değişmesi demektir ve kader değiştirilemez. yani diyelimki biz bir adamı öldürmeye niyetlendik, kararlıyız. ancak diyoruz ki "Allah'ım sen bana mukayyet ol" ve sonuçta biz adamı öldürmüyoruz. şimdi eğer sizin kader dediğiniz şey, bizim adamı öldürmemiz ise, Allah kendi ile çelişmiş ve kaderi silip yeniden yazmıştır. tabi buda zincirleme bir reaksiyon yaratır ve Allah tek bir duayı kabul ederek tüm varlığın kaderini değiştirmek durumunda kalır. bizim o adamı öldürmemizle, öldürmememiz arasındaki fark tüm evreni etkileyebilecek bir etkileşim yaratır. bu bilimsel olarak ta kanıtlanmış bir konudur. kısaca eğer Kader adamı öldürmemiz idiyse ve Allah duamızı kabul edipte adamı öldürmemizi engellediyse, kendisi ile çelişip Kader'in değişmezliğini bozmuş ve her insanın her kabul edilen duasıyla, kaderi devamlı değiştirmiş olmaktadır. tabi böyle bir inanç yoktur ve olamazda. ama kader, o bıçağı, o adama soktuğumuzda ve adamın biyolojik yaşamına son verdiğimizde o adamın cansızlaşması ise yani bizim değiştirmeye gücümüzün yetmediği (adamı öldürmek değil kastım, ölüm gerçeği ve ölümün bilimsel değiştirilemeliği) şeyler ise, Allah duamızı kabul etmiş, adamı öldürmemizi engellemiş ve Kader'i değiştirmemiş olur. yani hala ölüm gerçeği ve şartları olduğu yerde durmaktadır. işte Kader bundan ibarettir. sağlam bir insanın yürüme kabiliyetinde olması ve elektrik akımının lambayı yakması dahi kaderdir. Allah'ın bilmesi ise, biz nasıl düğmeye bastığımızda lambanın yanacağını biliyosak, Kader de öyledir. yoksa Allah, denilen manada herkesin nasıl davranacağını neler yapacağını belirleyen bir kader yazsaydı öncelikle "dua" kavramını yaratmamalı idi. ve sonra da bizleri günah ve sevaptan sorumlu tutamazdı. çünkü biz kendi yazdıklarını yapar olurduk ve buda onun kendi en büyük çelişkisi olurdu. demek ki Allah insanı özgür irade ile yaratmıştır. işte meleklerin insan önünde diz çöktürülmesinin nedenide budur. çünkü melekler Allah'ı, Allah'ın emriyle tanırlar, ancak insanlar özgür iradeleri ile tanıdıkları için bu daha değerlidir. en büyük örnek, Hz. İbrahim'in Allah'ı bulmasıdır. bu konuda yazacak şey çok ve verilecek örnek bol. kısaca demek istediğim, Allah yapılacakları ve olacakları önceden bilir ve görür. Dua, kader konusunu anlamamızda çok önemli bir kilittir. Kader ve Allah'ın bilmesi konusunu şöyle bir hikaye ile anlatmak isterim:

 

Bir adam, bir Müslümana;

-Kader Allah'ın sana yaptırdıkları ise, Allah seni nasıl yaptırdıklarından sorumlu tutar?

-İnsanların İyiliğini istiyorsa, niçin kötülük yapmalarını engellemiyor?

-Şeytan Ateşten yaratılmışsa, nasıl olurda Ateşte yanar ve acı çekebilir? gibi sorular sormuş ve müslüman tutmuş, o adama bir topraktan kerpiç atmış adamın canı yanmış. dava açmış. kadı'nın karşısında müslüman şöyle demiş,

*Eğer Kader Allah'ın bana yaptırdıkları ise, sen beni nasıl olurda dava edersin, Allah'ı etsene?

*Allah İnsanların iyiliğini dediğin gibi istiyorsa, neden beni sana kerpiç atmaktan alıkoymadı?

*Sen Topraktan yaratıldığın halde, Topraktan kerpiç nasıl senin canını acıtabilir ki? demiş ve sonra açıklamasını yapmış:

+Kader, Allah'ın yapacaklarımı görmesi ve beni bunu yapmada özgür bırakmasıdır. Kader, o kerpiçi sana attığımda, canını acıtacağı gerçeğidir.

+Allah insanın iyiliğini istemektedir, ancak bunu yaptırmaz sadece yolu göstermiştir. İnsan kendi iyiliğini kendisi yapar. İnsan kendi kendisini kurtarır, Kader'in ve Kaza'nın özü budur.

+Allah dilerse, Şeytanı Ateşte de yakar, Topraktan yaratılmış insanında taşla canını acıtır. Allah için zor değildir. Allah her şeyi bir Kader (ölçü) dahilinde yaratmıştır... Ateşin yakıcı olması ve suyun boğucu olması da böyledir...

 

Dua... Diyelim ki, Kader; Allah'ın insanın her nefea alışı dahil, tüm yaptıklarını Allah'ın tesbit etmesidir, rastlayabileceğimiz şöyle bir olayı ve sonucundaki kaosu düşünelim... Siz bu şekilde tanımladığınız bir kader anlayışının var olduğu bir evrende yaşıyorsunuz. Allah tüm her şeyi belirlemiş. Siz gündelik sıradan yaşamınızda, bir dua ediyorsunuz (Böyle bir kader yaratmasına rağmen nasıl olupta Dua'yı yaratma çelişkisine düştüyse artık Tanrı?) "Tanrım, bugün işlerim yerinde gitsin.) ve Allah, Duaları kabul edeceğini de söylemiş ya (bu kader anlayışına rağmen -kader değiştirilemez), kabul ediyor duanızı. ve ogün herşey güzel geçiyor ve bir kızla tanışıyorsunuz mesela. seviyorsunuz birbirinizi, işte günün en güzel olayı bu, ve Allah'ın kabul ettiği dua doğrultusunda yaptığı da bu... ancak şöyle birşey varki, artık ortada Tüm dünyayı kaplayan, tüm herkesi etkileyen bir kader değişimi mevcuttur. çünkü eğer o kızla tanışmasaydınız olağan kader değişmez ve devam ederdi. işt bu haliyle herşey yarli yerindedir. ancak, kağıttan evlerdeki gibi, tek bir kağıtla otnarsanız, tüm ev yıkılır ve yeniden düzenlemeniz gerekir. bu zincirleme bir reaksiyondur. ve Allah'ın sizi o kızla tanışmanıza vesile olarak artık yeni bir kader yaratmaz zorundadır. bunu şuan dünyada yaşayan insanlara oranlarsanız. Allah her duayı kabul edişinde, yaklaşık her saniyede milyonlarce kere kader yazıp silmektedir. bu öncelikle, dinlerdeki temel yapıya aykırıdır... yani Allah her ne kadar herşeye gücü yetende olsa, kesinlikle boşyere tek bir şey dahi yaratmamıştır. buna yazdığı kader kavramıda dahil. en ufak bir zerre dahi boşa yaratılmadığı için, emin olunki bozacağı bir yazgıda yazmaz. bunu en baştan yapmış ve anladığınız manada bir kader olgusu yaratmamıştır. bu onun acizliği değil, ilmidir. eğer, bilinçsiz yani onun yazdıklarını yapan bir insan imgesi yaratsa idi, mutlaka onu, kendisini tanıyacak şekilde, yani meleklerden farksız yaratırdı. bu ise, onun Allah'lığına terstir. oysak ki, O'na inananlar olduğu gibi, inanmayanlarda vardır görüldüğü üzere...

 

bu konu çok dallı budaklı bir konudur, ben burada kesiyorum... umarım özü kavramışsınızdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şunu biliyorum ve ısrarla sarılıyorum, allahın geleceği bilmesi demek gelecekte meydana gelecek, yani gelecekte mümkün hale gelecek olan belirli bir şeyi, yani şu anda olmuş olan seçimleri bilmesi demek değildir. tanrı bunları bilmez. isterseniz daha da keskin hale getireyim, tanrı bunları bilemez. çünkü bu tanrının bilgisinin azlığı demek olur. tanrı daha çok şeyi bilir ve bildiği şeyler arasında da bu söylediklerim vardır. ancak bunları bilkuvve olarak bilir. bilfiil olarak değil. niye bana bilgisayardan, tren yolundan örnekler veriyorsunuz. bu dünyayla ilgili şeylerden verdiğiniz her örnek, düşünüldüğü anda çürütülmeye mahkumdur, çünkü bizim bahsettiğimiz alan daha farklı bir alandır. bunun için bunlara gerek yok diyorum ve herhangi bir boşluğu da doldurduğu kanaatinde değilim.

 

eğer yürekliyseniz, gelin bunu adım adım tartışalım, amacım birilerini ikna etmek değil, amacım öğrenmek ve doğruyu bulmak. sayfaya yazı yazıp yazmamak ise tamamen size kalmış, ilme cesaretiniz ve saygınız varsa buyrun. allah gelecekte olacak şeyleri bilfiil olarak bilemezk diyorum, var mı itirazı olan. ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şunu biliyorum ve ısrarla sarılıyorum, allahın geleceği bilmesi demek gelecekte meydana gelecek, yani gelecekte mümkün hale gelecek olan belirli bir şeyi, yani şu anda olmuş olan seçimleri bilmesi demek değildir. tanrı bunları bilmez. isterseniz daha da keskin hale getireyim, tanrı bunları bilemez. çünkü bu tanrının bilgisinin azlığı demek olur. tanrı daha çok şeyi bilir ve bildiği şeyler arasında da bu söylediklerim vardır. ancak bunları bilkuvve olarak bilir. bilfiil olarak değil. niye bana bilgisayardan, tren yolundan örnekler veriyorsunuz. bu dünyayla ilgili şeylerden verdiğiniz her örnek, düşünüldüğü anda çürütülmeye mahkumdur, çünkü bizim bahsettiğimiz alan daha farklı bir alandır. bunun için bunlara gerek yok diyorum ve herhangi bir boşluğu da doldurduğu kanaatinde değilim.

 

eğer yürekliyseniz, gelin bunu adım adım tartışalım, amacım birilerini ikna etmek değil, amacım öğrenmek ve doğruyu bulmak. sayfaya yazı yazıp yazmamak ise tamamen size kalmış, ilme cesaretiniz ve saygınız varsa buyrun. allah gelecekte olacak şeyleri bilfiil olarak bilemezk diyorum, var mı itirazı olan. ?

 

 

Arkadaşım öncelikle "bilfiil bilmek" ne demek? "bilkuvve" ne demek? onun bi tanımını yapsan? yani bi kavram karmaşası var bence sence... Tanrı'nın bilgisinin azlığı diye bir tanım yoktur hiç bir dinde? yani yaratıcı, yarattıklrından ve yarattıklarının fiillerinden habersiz olduğu bilinci, öncelikle Tanrı'nın sıfatlarına birebir zıttır. sizin Tanrı anlayışınız nasıl bilemem ama, O herşeyi bilendir. Bu O'nun birebir sıfatıdır. ve buna bilinebilecek ve insanın bilemeyeceği herşeyde dahildir. Tanrı'nın bilip bilmemesi konusuna çok mitolojik bir manada bakıyorsunuz kanımca. "Bi'l-Fiil olarak bilemez"den kastınız ne onu bi açın önce, ondan sonra meydan okuyun... "Bilmek" Allah'ın sıfatıdır. eğer bilmiyorsa "Allah" değildir... bu konuda senin olduğundan daha cesaret sahibiyimdir de, şüphen olmasın, lakin kavram karmaşası yaratma bence, daha dürüst ol yani. Bilime ve İnanca da en az senin kadar sagılıyımdır. Allah gelecekte olacakları bilmekte ve görmektedir. Bu O'nun birebir ilminin yansımasıdır. Bunu bir nevi, insanlardaki "Öngörüsellik" dediğimiz olaya da benzetebiliriz. Tabi arada çok fark var ama, bu basit bi benzetme sadece... Bakın İslam'a isminiz gibi Mistik ve Mitolojik olarak bakmayın... Yoksa kavrayamazsınız... Bence olaya "Tasavvufi" olarak bakın ve Özü yakalamaya çalışın... yoksa daha çok saçmalamaktan öte gidemezsiniz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşım bu iman meselesi..

Bunu ne sen nede ben kanıtlayabiliriz..

Benim inancıma görede Allah herşeyi bilir..

Onun katında zaman yoktur zaman sonradan yaratılmıştır..

O yüzden bizim zamanlı yaşadıklarımız Alah katında zamamsızdır ve ilmindedir..

Eğer Allahı dünya zamanıyla eşleştirirsen, Allaha zaman ve mekan tain etmiş olursun..

Ama Allah zamandan ve mekandan münezzehtir...

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.