Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SİYASAL İSLAM ve DEMOKRASİ (Evrensel bağlamdan Türkiye Özeline)...


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

.

Siyasal İslam ve Demokrasi İçin Üç Basit Soru

Necmettin Erbakan’ın vefatı ve görkemli cenaze töreni, Siyasal İslam’ın Türkiye’deki tarihsel serüvenini ve yaşanan sorunları bir kez daha irdelememize yol açtı.

Bu sorunların irdelenmesinde odak noktası genellikle 28 Şubat olayıydı. Dolayısıyla tartışmalar askerlerin siyasal rolü ile sınırlı kaldı.

Sanki Türkiye’deki bütün sorun Siyasal İslam ile askerlerin siyasetteki rolünden ibaretmiş gibi ele alındı.

Oysa sorun çok daha genel:

Siyasal İslam’ın askerler ile olan ilişkileri bu genel sorunun sadece bir yönü.

Genel sorun, ne yazık ki hem evrensel bağlamda hem de Türkiye özelinde Siyasal İslam’ın demokratik laik rejimle olan ilişkileri açısından ele alınmadı.

Bu eksiklik belki de Siyasal İslam’ın çeşitli görünümlere sahip olmasından ve hem dünyada hem de Türkiye’de yeni oluşumlar yaşanmasından kaynaklanan belirsizliklerden dolayı ortaya çıktı.

***

İşe Siyasal İslam’ın farklı görünümlerine işaret etmekle başlarsak daha anlamlı tartışmalar yapabiliriz:

Örneğin, en aşırı uçta, Siyasal, Radikal, Dogmatik İslam’ın, terörü de bir araç olarak kullanan temsilcisi El Kaide, bir evrensel model midir?

Örneğin Suudi Arabistan’daki, Kuveyt’teki Siyasal İslam:

Bir ailenin, otoriterliği de aşan bu totaliter yönetim biçimi bir evrensel model midir?

Örneğin İran’daki Siyasal İslam:

Şah’ın otoriter rejimine karşı demokratik bir başkaldırı olarak başlayıp, totaliter bir rejim olarak son bulan İran’daki Siyasal İslam, evrensel bir model olarak kabul edilebilir mi?

Örneğin Gazze:

Bir direniş hareketi olarak dikkati çeken ve halkın oylarını da alan, katı bir şeriatçı rejim uygulaması yapan HAMAS deneyimi, Siyasal İslam için evrensel bir örnek midir?

Örneğin Malezya:

Özerk bölgelerde seçim mekanizması ile iktidara gelen yönetimlerin uyguladıkları şeriat rejimleri, Siyasal İslam için bir evrensel model olabilir mi?

Ya Ortadoğu’daki ve Kuzey Afrika’daki ayaklanmalar?

Mısır’daki otoriter rejime karşı isyan, ordunun yönetiminde nereye gidecektir?

Tunus’un kaderi nasıl belirlenecektir?

Libya’nın geleceğinde neler olacaktır?

Öteki İslam ülkelerindeki olaylar nereye gidiyor?

Ve son olarak bütün İslam âlemi içinde anayasası tek ve biricik olarak demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine dayalı olan Türkiye:

Siyasal İslam’ın temsilcisi kabul edilen bir iktidar Türkiye’yi nereye götürmektedir?

Daha ileri bir demokrasiye mi...

Yoksa ileri demokrasi adı altında totaliter bir İslami rejime mi?

Her nereye doğru giderse gitsin, Türkiye, bugün ve yarın Siyasal İslam için evrensel bir model oluşturabilir mi?

Bu konuda sadece iktidardaki AKP değil, muhalefetteki Saadet Partisi, HAS Parti, Türkiye Partisi, tarikatlar, cemaatler ne düşünüyor?

***

Pek doğal olarak dünyadaki Siyasal İslam’ın çeşitli görünümlerini ve uygulamalarını temsil edenlere soru soracak halimiz yok, o nedenle üç basit soruyu en azından kendimize sormak istiyorum:

1) Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi?

2) Siyasal İslam için, demokrasi ve laiklik sadece bir sandık mekanizması mıdır, yoksa devamlı bir yaşam biçimi olarak da kabul edilebilir mi?

3) Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadın başını açmakta, tesettüre girmemekte özgür müdür?

Sorular bu kadar az ve basit.

Bu sorulara Siyasal İslam’ın temsilcileri tarafından verilecek dürüst yanıtları soğukkanlı bir biçimde tartışabilirsek, Siyasal İslam’ın ve demokrasinin Türkiye’deki ve dünyadaki ilişkisini ve geleceğini de daha salim bir biçimde değerlendirebiliriz diye düşünüyorum.

 

 

 

 

____Emre Kongar / Cumhuriyet...

Gönderi tarihi:

Sevgili forumdaşlar...

Mesela ben Türkiye’de siyasal İslamı çok farklı buluyorum...

 

Çünkü, Türkiyedeki siyasal İslamın, başka ülkelerdekinden özellikle de Arap ülkelerini kastederek farklı olduğunu düşünüyorum.

Türkiyede iktidarda bulunan siyasal İslam, Avrupa Birliğiyle bütünleşmeye ve birçok konuda da bütünleşmeye karşı değil. Fakat aynı zamanda çok ilginç bir biçimde bu hareketler diğer tüm gerici hareketlerin olduğu türden bir gericiliğe sahipler.

Evet İslamiyet bir dindir ve ben bir siyasal İslamdan söz ediyorum. Türkiyede iktidarda olan da İslamiyet değil, iktidarda olan İslamcı olduğunu savunan bir siyasi partidir. Mısırdaki Müslüman Kardeşler de böyledir.

Fakat ya şu ılımlı islam...

Çok gerçek bir biçimde ilımlı İslam Türkiye'nin anayasal niteliklerinden laikliği dışlayan, Türkiye'yi bir din devleti olarak görmek isteyen, göstermek isteyen ABD'nin dayatmasıdır. Ilımlı İslam, olmayan bir anlayışı varmış gibi gösteren yapay bir tanımdır. Herkes biliyor ki Siyasal İslam'ın bir türü vardır; o da anayasası Kuran olan şeriattır. Siyasal İslam her yerde aynıdır. 1400 yıldan beri değişmeyen kuralları uygular, Türk ulusunun gerçeklerin ayırdında olmayan bir ulus gibi görünmesine gösterilmesine izin verilmemelidir.

 

Ama şu han bir siyasal model var ortada...

O modele ne ad koyacaksınız?

Siyasal İslam mı,

Ilımlı İslam mı?

Fethullahçı İslam mı?

 

Aaa sahi bu arada demokrasi...

(Şaka yaptığımı sanıyorsunuz değilmi ama inanın yapmıyorum)... :)

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Sayın Dipnot'a yaklaşık 3 sene önce başka bir başlıkta kendi alıntıladığı bir yazıdaki tanım ile bir cevap verelim.

 

Bakın o başlıktan sayın dipnotun alıntı yazısından Ilımlı İslam tanımı :

 

Ilımlı İslam sahte bir etikettir. ABD yapımı politik bir harekettir. Ilımlı İslam, İslam düşüncesi içerisinde geliştirilen bir anlayış değildir. Söz konusu sahte araçla yapılmak istenen, Cumhuriyet'in İslam düşmanı bir sistem olduğunu zihinlere yerleştirmek ve ABD'nin stratejik çıkarlarına hizmet eden din kılıflı sahte bir sistem üretmektir.

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Yukarıda bir bölümünü verdiğim sayın Samir Amin'in gezetede yayımlanan düşünceleri...

______________________________________________________________

 

AKP Müslüman Kardeşlere benziyor’

 

Mısır doğumlu olan ve Pariste eğitim gören Samir Amin, kalkınma teorileri, kapitalizm, küreselleşme ve sistem karşıtı hareketler üzerine görüşleriyle tanınıyor

Türkiye’nin siyasal İslam tartışmalarında ismi geçen, değinilen bir ülke olduğunu söyleyen Samir Amin, Türkiyedeki siyasal İslamın, başka ülkelerdekinden çok farklı olduğunu düşündüğünü” söyledi.

 

Mısırlı Marksist iktisatçı Samir Amin, Türkiyede iktidarda olan İslamiyet değil, iktidarda olan İslamcı olduğunu savunan bir siyasi partidir. Mısırdaki Müslüman Kardeşler de böyledirdedi. 2008 yılını Tarihin sonu geldiği mitinin ve kapitalizmin ebedi olduğuna dair mitlerin sonunun geldiği bir yılolarak tanımlayan Amin, Amerikan askeri müdahaleciliğinin sistemin devamı için Obama tarafından da sürdürüleceğini söyledi.

 

BBC Türkçe servisinden Güney Yıldız’ın sorularını yanıtlayan ünlü düşünür Amin, ekonomik kriz, dünyadaki askeri müdahaleler, siyasal İslam ve 2008 yılına dair değerlendirmelerde bulundu. ‘Terorizmi icad ettiler’ Ekonomik krizin temel nedeni aranırken kapitalist gelişmenin ileri derecede oligopolleşmiş olmasına yoğunlaşılması gerektiğini belirten Amin, Yıldız’ınSizce Keynesçilik, sistemin krizine çözüm getirecek bir alternatif olabilir mi? sorusuna Oligopollerin süper kâr elde etmelerini mümkün kılmak için çabalıyorlar, bunun da Keynesçilikle bir ilgisi yokyanıtını verdi. Amin, Afganistan ve Irak’ta mutlak bir zafer ya da mutlak bir mağlubiyetin yaşanmadığı bir kriz durumuna ilişkin gelecek öngörülerini ise şöyle aktardı: ABD, Avrupa ve Japonya, bu doğal kaynaklara diğer toplumların erişimini engellemek zorunda olduklarını görüyorlar. Bunu sağlayabilmelerinin de gezegen üzerinde askeri kontrol kurmaktan başka bir yolu olmadığını biliyorlar. Bu nedenle de ‘terorizm’ dedikleri şeyi icat edip, bunu kendi yararlarına kullanmaya başladılar. Bu sayede de, tümüyle suç olan ve uluslararası hukukta yeri olmayan önleyici savaş’ kavramını geliştirdiler. Ve ilk vuruşlarını da Ortadoğuya gerçekleştirdiler ancak bu daha yalnızca ilk adım sayılır.

 

Obama yönetiminin askeri kontrol ve müdahalecilik doktrininin de herhangi bir değişiklik yapacağını düşünüyor musunuz? Sorusuna ise

Hayır, gezegen üzerinde askeri kontrol sağlanması planı yalnızca Bushun aklıyla üretilmiş bir plan değildir. Planın ortaya atılması dahi, Clinton dönemindedir. 21. yüzyılda gezegenden bir askeri kontrol sağlanmasına dair Pentagon belgeleri bulunmaktadır. Tabii, Bush planını büyük bir küstahlıkla ve şiddetli bir şekilde uygulamaya çalışmıştır, ancak Obama da belki en azından müttefiklerine karşı benzer bir küstahlıkta olmasa da başka bir dil kullanarak bu planı uygulamaya devam edecektir yanıtını verdi.

 

Siyasal İslamın emperyalizmin kör bir müttefiki olduğunu söyleyen Amin, Türkiye’nin siyasal İslam tartışmalarında ismi geçen, değinilen bir ülke olduğunu belirten BBC muhabirinin “Yaklaşık 80 yıllık laik cumhuriyetçiliğe rağmen siyasal İslamın Türkiyede yükselişte olduğu yönündeki sorusuna ise şu karşılığı verdi:

 

‘Türkiye’de siyasal İslam farklı’ Türkiyedeki siyasal İslamın, başka ülkelerdekinden çok da farklı olduğunu düşünmüyorum. Özellikle de Arap ülkelerini kastediyorum. Mısırdaki Müslüman Kardeşler hareketinden çok da farklı değil kanımca. Türkiyede iktidarda bulunan siyasal İslam, Avrupa Birliğiyle bütünleşmeye karşı değil ve birçok konuda da bütünleşmeye karşı değil. Dolayısıyla bu hareketler de, diğer tüm gerici hareketlerin olduğu türden bir gericiliğe sahipler.

AKP İslamcı bir partidir’ Özellikle, Türkiye gibi ülkeler söz konusu olduğunda, İslamın ılımlı biçimine örnek oluşturduğu yorumları ve ılımlı İslam kavramını da değerlendiren Amin İslamiyet bir dindir. Ben siyasal İslamdan söz ediyorum. Türkiyede iktidarda olan da İslamiyet değil, iktidarda olan İslamcı olduğunu savunan bir siyasi partidir. Mısırdaki Müslüman Kardeşler de böyledir dedi. Ilımlı İslam ifadesinin ise tümüyle yanıltıcı bir ifade olduğunun altını çizen Amin, Bu hareketler iktidarda oldukları zaman ılımlı olarak tanımlanabilirken, iktidarda olmadıklarında ise radikalleşebilirler diye konuştu.

 

Amin, 2008 yılını ise Tarihin sonu geldiği mitinin ve neoliberal veya liberal denen kapitalizmin ebedi olduğuna dair mitlerin sonunun geldiği bir yılolarak tanımladı.

 

Kaynak: ...

Gönderi tarihi:

İslamiyet bir dindir. Ben siyasal İslamdan söz ediyorum. Türkiye'de iktidarda olan da İslamiyet değil, iktidarda olan İslamcı olduğunu savunan bir siyasi partidir. Mısırdaki Müslüman Kardeşler de böyledir” dedi. Ilımlı İslam ifadesinin ise tümüyle yanıltıcı bir ifade olduğunun altını çizen Amin, Bu hareketler iktidarda oldukları zaman ılımlı olarak tanımlanabilirken, iktidarda olmadıklarında ise radikalleşebilirler diye konuştu.

Gönderi tarihi:

Mısırlı iktisatçı Samir Amin:

 

Ilımlı İslam yanıltıcı

 

Türkiye gibi ülkeler söz konusu olduğunda, İslamın ılımlı biçimine örnek oluşturduğu yorumlarını değerlendiren Amin,ılımlı İslam” ifadesinin yanıltıcı olduğunu vurgulayarak, “Bu hareketler iktidarda oldukları zaman ılımlı olarak tanımlanabilirken, iktidarda olmadıklarında ise radikalleşebilirler” diye konuştu. Türkiye’de iktidarda olanın İslamiyet değil, İslamcı olduğunu savunan bir siyasi parti olduğunu belirten Amin, “Mısır’daki Müslüman Kardeşler de böyledir” dedi.

Gönderi tarihi:

.

Siyasal İslam ve Demokrasi İçin Üç Basit Soru

 

1) Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi?

2) Siyasal İslam için, demokrasi ve laiklik sadece bir sandık mekanizması mıdır, yoksa devamlı bir yaşam biçimi olarak da kabul edilebilir mi?

3) Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadın başını açmakta, tesettüre girmemekte özgür müdür?

 

 

____Emre Kongar / Cumhuriyet...

 

Basit sorulara basit bir sekilde cevab verebiliriz.

 

Aslinda yalniz birinci soruya cevap vermek gerekir. Bir insan hem Musluman hem de demokrat ve laik olamaz.

 

Analize edelim, nasil bu cevaba geldigimde lutfen.

 

.... 30 maddelik İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ((İngilizce: Universal Declaration of Human Rights) ), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafindan 1948'de hazırlanmis ve genelde kabul edilmistir.

 

Buna tepki olarak Kral Fahd Abdül Aziz es-Suud dediki:

 

"Serbest secimler bizim Islami yöre ve bölgelere uygun degildir ...."

 

Neden?

 

 

Bu bildirinin ilk iki maddelerine bakinca gorebiliriz ki,

 

İnsan: Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. (madde 1)

 

İnsan haklarının özellikleri:Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da her hangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu Bildiri'de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Bundan başka, ister bağımsız ülke uyruğu olsun, isterse bağımlı, özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun, bir kişi hakkında, uyruğu bulunduğu devlet ya da ülkenin siyasal, adli ya da uluslararası durumu bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir(madde 2).

 

Bu maddeler ISLAMA aykiridir.

 

Cunku ...

 

(1) Kadinlar erkekler ile esit olamaz. Kadin tanıklık, şahadet, ifadeleri Seriat Kanunlarina gore erkeklerin şahadetligin yarisi olarak degerlendirilir. Ustelik Kadinlar gayri Musluman ile evlenemezler.

(2) Gayri Muslumanlar , Musluman ulkelerinde Muslumanlar ile esit olamazlar. Gayri Muslumanlar Muslumanlara karsi şahadetlik yapamazlar Seriat Kanunlarina gore. Suudi Arabistan da, iki degisik din olamaz. Yalniz Islam dini. Gayri Muslumanlarin kendi dinlerine gore ibadet etmeleri YASAKTIR. Kilise kuramazlar. Evlerindebile incil kitabi olamaz.

(3) Ateistler, Musluman ulkelerinde, seriat kanunlarina gore olume mahkum olurlar. Islam alimleri insan gunahlarini 17 kategorilere bolerler. Ateistlik gunahini en kotu bulurlar. Katil ve hirsiz olamktan dahada kotu.

(4) kölelik Kuran kitabinda genelde kabul olunur. Muslumanlar köleleri ile cinsel iliskide bulunmasina izin verirler.

 

 

Dolayisiyle, toplumlar Islam kitaplarina dayanarak idare edilince, insan haklarina saygi gostermeleri imkansizdir. Uygun degildir.

 

Bu yuzden Islam toplumlarinda gordugumuz gibi Ya diktatorluk, krallık, monarşi, ya da siddetle. Islam ulkeleri boyle.

Gönderi tarihi:

Evet efendim, soru basit ama cevap da gerçekten basit olursa, ilk bakışta '' doğru '' izlenimi vermesine karşın '' YANLIŞ CEVAP ! '' olur.

 

Her şeyden önce okuduğumuzu önce bir anlamamız lazım.

 

Emre Kongar'ın sorduğu soru '' Siyasal İslam ile Demokrasi ve Laiklik bağdaşır mı ? '' değil.

 

Onun sorduğu soru şu : '' Bir insan hem Musluman hem de demokrat ve laik olabilir mi ? ''

 

Ve bunun da cevabını yine bu soruyu soran Emre Kongar versin, ben kendimi yormayayım :

 

laiklik bir inanç, bir din olmadığı içindir ki, müslümanlıkla da öteki dinlerle de çelişmez ve karşı karşıya gelmez.

 

Yani insanlar hem laik hem de müslüman olabilir. Aynen hem laik hem hırıstiyan; hem laik hem de ateist olunabileceği gibi.

 

Ama insanlar hem müslüman hem hırıstiyan, ya da hem müslüman hem ateist veya hem hırıstiyan hem musevi olamaz.

 

Bu anlamda, dinlerin yasaklandığı Sovyetler Birliği laik değil, ateist bir devletti.

 

Türkiye Cumhuriyeti ise kurulduğundan beri, ateist değil, laiktir.

 

Tüm devlet mekanizması, müslüman bir toplumda, laik bir devlet modeline göre biçimlendirilmiştir.

 

Bugün de (bazı eksiklik ve fazlalıklarıyla) bu model, yani laik devlet modeli geçerlidir.

 

Laiklik, devletin, vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde, inançlara göre ayrım yapmaması ve ayrıca, herhangi bir inancın, özellikle de egemen olan inancın, öteki inançlara baskı yapmasını önlemesi demektir.

 

Bu son nokta, yani devletin dinsel baskıyı önlemesi, "laik ve demokratik devletin" en önemli görevleri arasındadır.

 

Çünkü her insanın inanç özgürlüğünün, özellikle de çoğunluğun inancına karşı korunması, demokratik bir devletin vatandaşlarına karşı olan görevlerinin başında gelir.

 

İşte devlet yapısındaki bu ilkeyi uygun bulan herkes "laiktir".

 

Aynen demokratik devleti destekleyenlerin "demokrat", aynen serbest piyasa ekonomisinden yana insanların "liberal", aynen sosyal devletten yana olanların "sosyal demokrat" olduğu gibi.

 

Demokratlık, liberallik, laiklik, din niteliği taşımadıkları için, bu kavramlar hiç bir inanç ile, hiç bir din ile çatışmaz.

 

Yani bir müslüman, bir hırıstiyan, bir musevi, hem dindar olabilir, hem demokrat, hem laik, hem de ekonomik düzen konusundaki yaklaşımına göre, liberal; sosyalist veya sosyal demokrat.

.

.

.

EMRE KONGAR

 

-http://www.kongar.org/aydinlanma/1998/aydin114.php-

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Bati emperyalizmi dincilerle ve Osmanli liberalleriyle eleydiler.Türkiye ayni tarihi tekrar yasiyor.

 

Mustafa Kemal'i Bati hic affetmedi. Muhafazakarla ve Hiristiyanlar Türkiye'nin batili olmak istemesini hazmedemiyorlar.

Dünkü "EKONOMIST"de Erdogan'a atfen bir yazi vardi:"Sizi cazip kilan AB'ne üye olmak istemenizdir"bu aslinda cok anlamli ve uyari dolu bir sözdür eger dikkatle incelenirse ve yukaridaki ifadeyi dogrular:Muhafazakarlar ve Hiristiyanlar Türkiye'nin batili olmak istemesini hazmedemiyorlar.

 

Uygarliklar catismasindan ürken Avrupalilar,careyi dincilikle uzlasmada ariyorlar.Islamcilarin egitim,giyim gibi konulardaki talepleri anlayisla karsilaniyor.Laikligi "köktencilik"diye tanimlayan,türbanin kadinlari "özgürlestirdigini"savunan liberallerin ve sosyal demokratlarin sayisi hicte az degil.

 

Atatürk'ün hedefledigi "BAGIMSIZ VE CAGDAS"Türkiye'yi düsleyenlerin Avrupa'da elele verebilecekleri bir fikir akimi veya siyasal güc yok.Türkiye'nin bulundugu tarihi yol ayiriminda,Atatürk'ün bagimsizliga asil neden önem verdigini animsamakta,sözlerini rehber yapmakta yarar var."Bu cagdaslik yolundaki adimlari dogru ve muayyen bir istikamet dahilinde atabilmek icin,kendi mukadderatimiza kendimiz sahip ve hakim olmak mecburiyetindeyiz"

 

Almanya'da Türkler'e,Atatürk'e karsi olan birtakim bilim adamlarinin ve yazar cizer takiminin Türkler ve Atatürk,islam ve türban hakkinda söylediklerini bilmekte yarar vardir ve kimlerin Türkiye üzerinde oynanan bu oyunlarda parmagi ve katkisi oldugunu anlamak gerekir.Islamla islamcilik farkli konulardir.Sisayal Islamda cok farkli bir konudur.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türkiye[/b]de iktidarda olan da İslamiyet değil, iktidarda olan İslamcı olduğunu savunan bir siyasi partidir.

 

Altını bir kez daha çizmek istedim. Bana göre de İslami Kurallarla yönetilen bir ülke yok.

Gönderi tarihi:

 

toplumlar Islam kitaplarina dayanarak idare edilince, insan haklarina saygi gostermeleri imkansizdir.

 

Tabi Irak da insanların üzerine sulandırılmış uranyum atanlar İslam Kitaplarına dayanıyorlar. Guantanamo dakiler de insan değil, Irak da tecavüz ettiği insanları insan görmeyenler de bu kitaplara dayanmışlardır herhalde. Osmanlı da işgal ettiği yerlerdeki kiliselerin hepsini yıktığı için Viyana ya kadar kilise yok.

Gönderi tarihi:

Tabi Irak da insanların üzerine sulandırılmış uranyum atanlar İslam Kitaplarına dayanıyorlar. Guantanamo dakiler de insan değil, Irak da tecavüz ettiği insanları insan görmeyenler de bu kitaplara dayanmışlardır herhalde. Osmanlı da işgal ettiği yerlerdeki kiliselerin hepsini yıktığı için Viyana ya kadar kilise yok.

 

Sayın y.yılmaz...

Sizi çok iyi anlıyorum...

Sorun bence müslüman olmayan toplumların ve müslüman olan toplumların sosyal tahribatlarından ziyade temen neden şu...

Müslüman devletlerin geri kalmışlığı sayesinde güçlü ve gelişmiş hıristiyan devletlerinin islam coğrafyasında yürüttüğü projenin ayağında eğer Türkiye'yi şekillendirilebilirse projedeki diğer ülkeler için de bir model yaratılmış olacağı deneyimidir...

Kaldı ki AB de ABD'nin yürüttü bu "Büyük Ortadoğu Projesi" ne maalesef onay veriyor, çıkarları için vermesi de gerekiyor çünkü AB ve ABD'nin amaçları çoğu yerde örtüşmekte olduğu görülmektedir ve Hedef Türkiye'yi şekillendirmekti.

 

Bunun içinde temel dayanakları ve eldeki olanakları ise;

  1. Türkiye'nin AB üyeliği
  2. Ilımlı İslam
  3. Bölücü/ayrılıkçı hareket

Maalesef ülkemiz bu projede "iyasal şekillendirme" bugünkü AKP iktidarın ilk 5 yıllık döneminde mükemmel bir ivme kazandı ve 8 yıllık iktidarı sonucunda ordu, basın, eğitim kurumları, hukuk vb. dinamikleri bir bir ele geçirerek ABD katkılarıyla yaygınlaştırılan dinsel kökenli siyasal hareket, yani "Siyasal İslam" Türkiye'nin siyasal açıdan şekillendirilmesi ve laikliği aşındıran "Ilımlı İslam" a geçilebilmesi için elverişli koşullar yarattı!..

Sonuç olarak şunu söylemek mümkün...

Neden hala bu oyunun farkına vararak uyanamıyoruz ve din ağırlıklı (ılımlı / siyasal islam) bu projde darmadağın edilen, uyuşturulan, etkisiz bırakılan kendi öz devriminden uzaklaştırılıp emperyalizme pazarlanmasına göz yumuyoruz....

Nedeh dış güçler kemalizme, ulusal değerlere, Laik Cumhuriyete ve bilime dayalı bir toplum olmasına karşı...

Neden toplumu geri bırakmak için siyasal anlamda güç vererek dinsel bir toplumu istiyor ve destekliyor...

Öncelikle bunu çok iyi düşünüp ona göre değerlerimizi ve tercihlerimizi geliştirmeliyiz diye düşünüyorum...

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

...

Ortadoğu'daki dinamikleri çoğunlukla "mış gibi"lerle zenginleştiren gazeteci Hüsnü Mahalli, bu kez ihtiyatlı davranarak, bütün olup bitenleri "uyumlu İslam"ın yaratılmak istenmesiyle ilişkilendirdi.

Haklıdır.

"Ekonomik anlamda bireyci, egoist ve inanç itibarıyla kaderci vatandaş, bundan ne hayır gelir?

İkisinin toplamı Batı için uyumlu olmaktır.

Uyumlu vatandaş.

Bakın dikkat edin, ılımlı demiyorum, uyumlu. Dolayısıyla sen, kafa yapın itibarıyla kapitalistsin, ama ideolojik olarak kadercilik itibarıyla uyumlusun"

derken çok haklıdır.

...

 

 

Kemal Okuyan'a saygılarımızla...

Gönderi tarihi:

1) Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi?

Öncelikle bir insan nasıl laik olur anlamadım. Devletlerin laik olduğunu biliyorum. Kişiler olsa olsa başkalarının dini görüşlerine saygılı olabilir ve sosyal ilişkilerinde dini ayrım yapmayabilir ama buna "bireyin laik olması" denmese gerek.

Bir Müslüman elbette demokrat olabilir. Demokrat bir kurum, kuruluş yada topluluktaki ve genellikle bir ülkedeki tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimine inanan ve destekleyen kişidir. Şu an Türkiye'de pek çok Müslüman demokratça oy kullanmakta, devlet politikasını şekillendirmektedir. Her Müslüman Şeriat rejimini desteklemiyor. Her Müslümanı antidemokrat olarak görmek fazlasıyla sınıflayıcı bir bakış açısı. Elbette pek çok farklı dini görüş olan bir ülkede yaşayan Müslümanlar devletin laikliğini destekleyecektir doğal olarak.

 

2) Siyasal İslam için, demokrasi ve laiklik sadece bir sandık mekanizması mıdır, yoksa devamlı bir yaşam biçimi olarak da kabul edilebilir mi?

Günümüzdeki uygulama sandık mekanizması olsa da, her Siyasal İslam için öyle olması gerekmez. Şu anda ülkemizde tam demokrat hiç bir parti olmadığı gibi, Siyasal İslam sınıflamasındaki partiler de tam demokratik gözükmemektedir. Tam demokrat bir Siyasal İslami hükümeti gelirse devamlı bir yaşam biçimi olarak kabul edilebilir.

 

3) Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadın başını açmakta, tesettüre girmemekte özgür müdür?

Ülkemizde kendini Müslüman olarak tanımlayan ve tesettürsüz başı açık gezen milyonlarca kadın bunun cevabını veriyor olmalı.

Gönderi tarihi:

Tabi Irak da insanların üzerine sulandırılmış uranyum atanlar İslam Kitaplarına dayanıyorlar. Guantanamo dakiler de insan değil, Irak da tecavüz ettiği insanları insan görmeyenler de bu kitaplara dayanmışlardır herhalde. Osmanlı da işgal ettiği yerlerdeki kiliselerin hepsini yıktığı için Viyana ya kadar kilise yok.

 

Efendim hiç bir devlet dış siyasette bir dinin kurallarını gözetmez. Şeriat devleti bile olsa.

 

Her devlet çıkarlarına yönelik ürettiği politikaları meşru göstermek için dinsel veya ideolojik kılıflar sunabilir.

 

Fakat, aslında her devlet ancak ve ancak çıkarlarına göre hareket eder.

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Öncelikle bir insan nasıl laik olur anlamadım. Devletlerin laik olduğunu biliyorum. Kişiler olsa olsa başkalarının dini görüşlerine saygılı olabilir ve sosyal ilişkilerinde dini ayrım yapmayabilir ama buna "bireyin laik olması" denmese gerek.

 

Efendim, bir insan, devletin laik olmasını kabul ediyorsa, '' laik olur ''.

 

Devlet için geçerli olan bu ilkenin bireye indirgenmiş felsefi yorumu ise '' Sekülerlik '' olarak adlandırılan kavramla özdeşleştirilebilir ancak.

 

Bir insanın Seküler olabilmesi ise, kendi vicdanını, din anlayışını ilgilendiren bir konudur. Laik bir devletle yönetilen bir ülkede buna hiç kimse veya kurum karışamaz.

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Tam demokrat bir Siyasal İslami hükümeti gelirse devamlı bir yaşam biçimi olarak kabul edilebilir.

 

''Siyasal İslami bir hükümet '' nasıl tam demokrat olabilir. Tam demokrat olursa Siyasal İslamilik sıfatı da kalkar efendim, öyle şey olur mu ?

 

 

Ülkemizde kendini Müslüman olarak tanımlayan ve tesettürsüz başı açık gezen milyonlarca kadın bunun cevabını veriyor olmalı.

 

Emre Kongar bu soruları Siyasal İslamcılara, dolayısıyla Şeriatla yönetim isteyen insanlara sormuş. Bir özgürlüğün Şeriat yönetiminde kullanılabilirliğini sorgulamış. Ama sizin verdiğiniz örnekler halen Laik olan bir devletin olduğu bir ülkeden.

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

laiklik devletin insan haklarına göre kural çıkarmasının güvencesidir şeriatta insan hakkı önemli değildir önemli olan inançlardır mjesela insan haklarına göre insan hayatını başkalarına zarar vermeden istediği gibi yaşar dolayısıyla istediğiyle cinsel ilişkiye girebilir isterse homo yada lezbiyen olabilir isterse travestide olabilir bu onun bileceği bişiydir ama din buna izin vermez ve evlilik dışı cinsel ilişki yaşayanlar vahşice taşlanarak öldürülür ve kadının ve her insanın istediği gibi giyinme hakkı vardır isterse çıplak gezebilir çünkü beden onun bedenidir ve hayatta onun hayatı kimsenin karışma hakkı yoktur ama islama göre kadın örtünmek zorundadır bu ve bunun gibi bir sürü kural insan haklarına aykırıdır yani din insan haklarına göre kural koyma bir alim denen zat çıkar kurandqan yorum yapar ve bu kural olur ama bu yorumun insan haklarına uygun olup olmadığı önemli değildir önemli olan alimin yaptığı yorumdur.

Gönderi tarihi:

Efendim hiç bir devlet dış siyasette bir dinin kurallarını gözetmez. Şeriat devleti bile olsa.

 

 

 

Burada size katılmıyorum, AB serüvenimizde dinin de etken olduğunu sanıyorum ve dediğim gibi 12 yıldızlı bayrak da bunun en önemli kanıtı. AB/D İslamı niye ılıtmaya çalışıyor?

Gönderi tarihi:

CIA'ci Fuller'in hazirladigi raporun üstünden yaklasik 23 yil gecti.Fuller'e Türkiye'de Islam Köktenciliginin Gelecegi raporunu hazirlatan RAND;bu dönemde bos durmadi;gelismeleri izledi.Bu kez Amerika'nin eski Irak Büyükelcisi ZALMAYA KHALILZAD'in Musevi esi Cheryl Benard,2003'te Rand icin "CIVIL DEMOCRATIC ISLAM"baslikli 80 sayfalik bir rapor hazirladi.

 

RAND;CIA'nin ne kadar yol aldigini,ne olup bittigini anlamak icin 2007 yili Mart ayinda "BUILDING,MODERATE MUSLIM NETWORKS(Ilimli Müslüman Aginin Insasi)"baslikli yeni bir rapor hazirlatti.Raporu Angel Rabasa,Cheryl Benard,Lowell Schwartz ve Peter Sickle ortaklasa hazirlamislardi.

 

Her iki raporda,Ilimli Islamn öncüleri anlatildi.Raporlar eskiden oldugu gibi gizli kapakli sizdirilmadi;internet sitelerinden yayinlandi ve piyasalara satildigi bildirildi.

 

"Artik gizlimiz,saklimiz yok"denilerek Fetulah Gülen'e verilen destek acikca belirtilmis oldu.

 

Fetulah Gülen bu raporlari hazirlayan ve hazirlatanlar icin TÜRKIYE acisindan ideal bir kisiydi.Hiristiyanlarla ve Yahudilerle iliski baslatan Gülen'in iyi bir sicili vardi;Papa'yi ziyaret etmis,Hahambasiyla görüsmüstü.

 

Iran ve Suudi Arabistan'i elestiren Gülen bu ülkelerde sevilemezdi.Türkiye'de propagandasi yapilip verilen destek sürdürülmeliydi.

 

Ben burada araya girip;Birtakim yayin organlarinin neden Gülen propagandasi yapmakta israrci olduklarini yukaridaki ifadeye dayanarak onlara bu propgandanin yaptirildigini kabul ediyorum.

 

Siyasal Islam bir ABD ürünüdür.Siyasal Islam ile amaclanan Türkiye'nin siyasi rejiminin dinci bir rejim olarak demontaj edilmesidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

ABD'nin bugün gelinen noktada dini ve bölücülük anlamında nihai hedefi;

* "Bağımsız Kürdistan" haline gelinceye kadar, "Kuzey Irak Yerel Yönetimi"nin güvenlik içinde olmasını sağlamak,

* Türkiye Cumhuriyeti'ni "Türk-İslam Devleti"; geleceğin Bağımsız Kürdistan'ını "Kürt-İslam Devleti" olarak yeniden yapılandırmak,

* "Kürt Devleti"nin kuzey sınırlarını "Güneydoğu Anadolu" topraklarına taşımak,

* Her iki devleti "İslam" ortak paydasında ve bir siyasal yapı içinde buluşturmak,

* Ve böylece bölgede ABD çıkarlarını koruyacak yeni bir yapı oluşturmaktır.

AKP'nin dini ve bölücülük anlamında nihai hedefi ise;

- "ABD" ve "AB" nin sağladığı destekle, olabildiğince uzun süre Türkiye'yi yönetmek,

- "Siyasal İslam" ın önünde bir engel oluşturan "anayasal kurum ve kuruluşlar" ı etkisizleştirmek,

- Belli bir programa bağlı olarak Türkiye'nin "anayasal nitelikleri" ni ve "devlet düzeni" ni değiştirmek,

- Ve sonunda, laik ve çağdaş "Atatürk Cumhuriyeti" ni "Türkiye İslam Cumhuriyeti" ne dönüştürmektir!...

(O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU)[*]

Görüldüğü gibi ABD ve AKP'nin hedefleri dini ve siyasal anlamda mükemmel bir şekilde örtüşmektedir!...

Nasıl ama...

(Ve günümüzde maalasef proje de tıkır tıkır işlemekte...)

 

Saygılar...

Kaynak:

1- ...

2- Haberin yeri...

[*]-Silahçıoğlu,1948′de Trabzon’da doğdu. 1968′de subay olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılan Silahçıoğlu, Kara Harp Akademisi, TSK Akademisi, Amerikan Silahlı Kuvvetler Akademisi’ni bitirdi. 1995′te generalliğe terfi eden Silahçıoğlu, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı da yaptı.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.