Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Şimdi bu durumda diyalog kopmuş oluyor, ısrarla "Kürt sorunu... Kürt sorunu... Kürt sorunu... Kürt sorunu... " diye kör gözüne gözüne hesabı tekerleme düzülecekse, birileri de çıkar, "varsın inceldiği yerden kopsun" der.

 

Bu teraneyi kurulmuş oyuncak gibi tekrarlayanların amacı da budur. İnceldiği yerden kopması. "Bu bir ur, bir kangrendir" dedirtecekler ki kesilip atılmasına karar verilsin. Yok öyle yağma. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Devletine bağlı, anayasal vatandaşlık bilinci ile bu ülkeye sahip çıkan her Kürt vatandaşımız bizim kardeşimizdir. Asla bir etnitite üzerinden düşmanlık söylemi geliştirmeyeceğiz.

 

Kürt sorunu diye bir sorun yoktur...

Gönderi tarihi:
Sayın Süheda,

 

Kürtçe yasak edilmedi diyorsunuz,bunlar oynanan oyunlar diyorsunuz...bunlar o kadar alışılmış söylemler ki,tepki bile duymak çok gülünç olur.

 

Yanlış olan siz değilisiniz,yabancı olan sizsiniz.

 

Ezber olan düşüncelerle,yok edilmiş bir aydınlığı taşımaya devam edelim,herkes ötekileştirsin,kimbilir belki de hakettiğimiz için hala konuşuyoruz bu basitlikleri!

 

Benim için milliyetçilik denilen kavrama boğulmuş olan herkes;görmeyen,duymayan,**** beyinlerdir(kimse üstüne alınmasın,sadece milliyetçiler alınsın)

 

Kürtçe yasaklanmadı mı?

 

Saygılar!

 

Bende asıl bu kürtçe yasaklımıydı değilmiydi söylemleri için gülünç sözler diye düşünüyorum.bin kez sorduk madem kürtçe yasaklı bir dildi neden tüm kürt kökenli vatandaşların hemen hepsi genci, yaşlısı, çocuğu çatır çatır kürtçe konuşabiliyor..

 

söylediklerinizi milliyetçiler üzerine alsın demişsiniz ben aldım zira milliyetçinin en önde gideniyim...

Gönderi tarihi:
söylediklerinizi milliyetçiler üzerine alsın demişsiniz ben aldım zira milliyetçinin en önde gideniyim...

 

Sevgili suheda...

Sizin milliyetçi olduğunuzu biliyoruz...

Fakat en önde giden olduğunuzu bilmiyorduk...

Bunu da öğrenmemiz iyi oldu...

Neden?...

Çünkü; Milliyetçilikte önde giden birine birkaç soru sormamız nacizhane hakkımızdır diye düşünüyorum...

 

Şimdi...

Biliyorsunuz...

Devlet tarihi bir olgudur...

Kent-devleti ve imparatorluklar gibi, millî devletler de tarihi olgulardır...

Dolayısıyla, milli devletler de değişmektedir/değişecektir; nitekim değişmektedir/değişecektir de...

Buradaya kadar doğrumuyuz...

Bana göre doğruyuz...

Global anlamda düşünelim şimdi...

Yine biliyorsunuz...

Birleşmiş Milletler gibi

- "milletlerarası" (international, yani aslında 'milli devletlerarası') örgütler ile birlikte varolmaya başlayan

- "milletlerötesi" (transnational, yani 'milli devletler ötesi') veya

- "milletlerüstü" (supranational, yani 'milli devletler üstü') oluşumlarla birlikte devlet niteliği taşımayan öznelerin de milletlerarası ilişkilerde ortaya çıkması gibi organize olgularla bugün karşı karşıyayız...

Bu durumda...

Türkiye halkının dünya halklarıyla, evrensel özgürlük ve adalet değerinin evrensel yurttaşlık anlayışıyla bütünleştirilmesine işaret eden bir yeni oluşumlar baktığımızda (Ki Milliyetçilik Alahine)...

1- Irkçılıkla uyumlu olan karşıtı "negatif milliyetçiliğe" tercih edilecek anlamına gelmeyecekmi sizce...

2- Ya da; Türkçülüğü her ne ırk ve azınlık olursa olsun Türk olmaya zorlamak gibi bir düşünce ile ya da ya da "millî menfaâtlerimizi de mi savunamayacağız!" türü yakınmalarla popülerliğini sürdürmeye devam mı edeceksiniz...

3- Günümüzde milliyetçiliğin bilinçli siyasi tasfiyesini içeren kozmopolit bir dünyâ demokrasisi için mücâdele edecek toplumsal-siyâsî hareketlerin gücü karşısına nasıl duracaksınız...

Saygılar...

DİPNOT..

Gönderi tarihi:

Kangren olmuş bir kol,çözümün bittiği yerde söz konusu olur;kangren olmuş bir kol değil,yaraları sarılacak bir koldur bize bunları yazdıran.

 

Kürt sorunu demeyelim,gerçeği değiştirecekse,çözüm olacaksa...

 

Ve Sevgili Suheda...

 

Kürtçe hala neden konuşuluyor yerine;konuşulan bir dil nasıl yasaklanır desek...umutla ve sevgiyle...belkide çözüm olacak bir GANDHİ ile...

 

"Uğrunda ölmeyi göze alacağım bir çok dava var ama uğrunda öldüreceğim hiç bir dava yoktur."

Gönderi tarihi:
Sevgili suheda...

Sizin milliyetçi olduğunuzu biliyoruz...

Fakat en önde giden olduğunuzu bilmiyorduk...

Bunu da öğrenmemiz iyi oldu...

Neden?...

Çünkü; Milliyetçilikte önde giden birine birkaç soru sormamız nacizhane hakkımızdır diye düşünüyorum...

 

Şimdi...

Biliyorsunuz...

Devlet tarihi bir olgudur...

Kent-devleti ve imparatorluklar gibi, millî devletler de tarihi olgulardır...

Dolayısıyla, milli devletler de değişmektedir/değişecektir; nitekim değişmektedir/değişecektir de...

Buradaya kadar doğrumuyuz...

Bana göre doğruyuz...

Global anlamda düşünelim şimdi...

Yine biliyorsunuz...

Birleşmiş Milletler gibi

- "milletlerarası" (international, yani aslında 'milli devletlerarası') örgütler ile birlikte varolmaya başlayan

- "milletlerötesi" (transnational, yani 'milli devletler ötesi') veya

- "milletlerüstü" (supranational, yani 'milli devletler üstü') oluşumlarla birlikte devlet niteliği taşımayan öznelerin de milletlerarası ilişkilerde ortaya çıkması gibi organize olgularla bugün karşı karşıyayız...

Bu durumda...

Türkiye halkının dünya halklarıyla, evrensel özgürlük ve adalet değerinin evrensel yurttaşlık anlayışıyla bütünleştirilmesine işaret eden bir yeni oluşumlar baktığımızda (Ki Milliyetçilik Alahine)...

1- Irkçılıkla uyumlu olan karşıtı "negatif milliyetçiliğe" tercih edilecek anlamına gelmeyecekmi sizce...

2- Ya da; Türkçülüğü her ne ırk ve azınlık olursa olsun Türk olmaya zorlamak gibi bir düşünce ile ya da ya da "millî menfaâtlerimizi de mi savunamayacağız!" türü yakınmalarla popülerliğini sürdürmeye devam mı edeceksiniz...

3- Günümüzde milliyetçiliğin bilinçli siyasi tasfiyesini içeren kozmopolit bir dünyâ demokrasisi için mücâdele edecek toplumsal-siyâsî hareketlerin gücü karşısına nasıl duracaksınız...

Saygılar...

DİPNOT..

 

:)

 

Siz önce milliyetcilikle ırkçılığı kendi zihninizde bir analiz edin sonra görüşelim ben buradayım..

 

İşe ilk önce Atatürk'ün "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözünde ne demek istediğini araştırarak başlayabilirsiniz mesela..

 

Kangren olmuş bir kol,çözümün bittiği yerde söz konusu olur;kangren olmuş bir kol değil,yaraları sarılacak bir koldur bize bunları yazdıran.

 

Kürt sorunu demeyelim,gerçeği değiştirecekse,çözüm olacaksa...

 

Ve Sevgili Suheda...

 

Kürtçe hala neden konuşuluyor yerine;konuşulan bir dil nasıl yasaklanır desek...umutla ve sevgiyle...belkide çözüm olacak bir GANDHİ ile...

 

"Uğrunda ölmeyi göze alacağım bir çok dava var ama uğrunda öldüreceğim hiç bir dava yoktur."

 

sevgili dostum,aynı tekrarlardan yoruldum ben,anlaşamadığımız aşikar..

ben size kürtçe neden hala konuşuluyor derken yasaklı olan bir dil konuşulabilirmiydi demek istiyorum fakat gördüğüm kadarı ile aynı dili konuşmamıza rağmen anlaşamıyoruz..

Gönderi tarihi:

Bir yerde bir sıkıntı varsa o sıkıntıyı gidermenin ilk adımı sorunun adını koymak, akabinde sorunu çözecek yollar içinde en uygununu, en etkinini bütün yönleriyle düşünüp bulmak ve o yöntemle sorunu gidermenin çabasını göstermektir.Eyleme konulan yöntem,anlayış sorunu gidermede etkili olmuyorsa yöntem ve anlayışın ya eksikleri giderilir,yanlışı düzeltilir ya da yöntemin,anlayışın yanlışlığına kanaat getirilir yöntem ve anlayış değiştirilir yola devam edilir.Güzel ülkemizde hiç de güzel olmayan yaşadığımız sorunlarda en büyük problemimiz en başta problemi ya doğru tanımlyamamız ve kendi görmek istediğimiz tanımdan yola çıkarak gerçeklikten uzak bir yöntem belirlememiz ya da problemi, bizim canımızı iyice sıkana kadar görmezlikten gelmemiz.

 

Bugün devlet ve milletimizin bekası için iki temel sorun ön plana çıkıyor:İrtica(Şeriat devleti) ve bölücülük Bu ki kavramla zikrettiğimiz sorunu tanımlarken bu sorunların içeriğini ne kadar doğru görüyoruz, okuyoruz bu durumlara bakışımızın kanıtı bu konuyla ilgili burda, devlet erkanı, devlet polikası, toplum nazarında yapılan binbirçeşit yorumla ortada.Bu sorunlarla ilgili bu ana kadar ki mücadelede benimsenen yöntemin, temel alınan anlayışların sonuçları da ortada.

 

85 yıldır irtica hala zinde ve tehlike arzediyor; 30 yıldır hala bölücülük var hala cenazeler geliyor ve hala sorun.Bu sorunları tanımlarken bu sorunlara demokrasinin,adeletin,ayrımcılığın,düşmanlık besleme duygularının,eğitimin,ekonominin etkilerini göz önünde bulundurarak,bu etkileyicelerle ilişkilendirerek sorunları sebepleriyle ayırt ederek düşündük mü?Biz demokrasinin asgari gereklerini yerine getirdik,kimsenin şüphe etmeyeceği bir hukuğu işletebildik mi, ayrımcılık duygularını en başta yok etmenin çabasını gösterebidik mi,insanımızı kendi doğrusunu bir başkasının telkinine yönlendirmesineaçık olmayak şekilde bulabilecek bir donanımla eğitebildik mi, insanımızı bir başkasının zihniyetinin hakimiyet alanına gebe kalmayacak şekilde ekonomik rahatlık verebildik mi?Bütün bunları düşünmek gerek.Eğer biz hukuğun,demokrasinin,ekonomik refahın eğitimin gereklerini yerine getirdikten sonra hala birileri bütün bu değerlern ötesinde başka bir şeyden bahsediyorsa evet o bahsedenler gerçekten bu ülke için tehlikelidir bahsettikleri şeyler de bu ülke için tehlikelidir diyebilirdik.Evet birileri Şeriat devleti istiyor birileri vatanı bölmek istiyor ama demokrasi,hukuk,ekonomik refah isteyenleri neden görmezlikten geliyoruz?Şeriat devleti isteyenler ve vatanı bölmek isteyenler yüzünden demokrasiyi de hukuğu da militanlaştırdık kendimize bolca düşman üretip hukuğu,demokrasiyi de diktatörce kullanabilmenin aracı haline getirdik.Birileri irticacı diye bütün başörtüleri irticacı yaptık.Birileri dağa çıktı diye bunların hepsi çıkar potansiyel anlayışını geliştirdik.Hakkari'de ''Şehitler ölmez vatan bölünmez'' diyebilen kardeşlerimizi kendi başına bıraktık.

 

İrtica kim irticacıysa onunla mücadele et irticacı olmayanı da ayırt et onun için hukuğu,demokrasiyi tesis et; bölücü kim bölücüyse onunla mücadele et bölücü olmayanı ayırt et tanımla onun için hukuğu, demokrasiyi tesis et.İrticacı için, bölücü için hukuğu, demokrasiyi katletme.Demokrasiyi ve hukuğu katlettiğin anda insanını eğitmediğin zaman, ona ulaşmadığın zaman hem irticacıyı hem bölücüyü haklı çıkarır ona hareket alanı sağlarsın kendine de düşman kazandırırsın.

 

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:
Bende asıl bu kürtçe yasaklımıydı değilmiydi söylemleri için gülünç sözler diye düşünüyorum.bin kez sorduk madem kürtçe yasaklı bir dildi neden tüm kürt kökenli vatandaşların hemen hepsi genci, yaşlısı, çocuğu çatır çatır kürtçe konuşabiliyor..

 

söylediklerinizi milliyetçiler üzerine alsın demişsiniz ben aldım zira milliyetçinin en önde gideniyim...

 

Sayin suheda kurtce yasaklimiydi degilmidi sorunuza bakin Murat Karayalcinin cevabini yollayim okuyun :

 

Murat Karayalcin: Evet bunu Ankaralilarada aciklayamadim, Turkiyeye de. Biz bir imparatorlugun varisiyiz,mirascisiyiz. İcimizde cok farkli etnik, inanc gruplari turkiye de yasamaktadir. Cumhuriyetciler TC yi kurarken, dinsellikten, mezheplerden arindilirilmis bir kamusal alan tanimladilar ve TC devletini o kamusal alan altina insaa ettiler.

Ayrica, cumhuriyetciler ulusumuzu da, kurtulus savasini veren, ve TC devletini kuran anadolu halklari diye tanimladilar. Onemli olan bu tanimlamaya gore TC devletinin yurttasi olmaktir. O yurttasin sinirsal durumu, etnik kimligi, inanci TC devleti icin hicbir onem tasimamaktadir. Anayasalarimiz, 82 anayasasina kadar hep boyle geldi. Bence bu altin degerinde bir yaklasimdir. Cunku yurttasligi sinirsalliga, etnik kimlige dayandiran devletler, rejimler cevremizde coktuler. Sovyetler birligi coktu, yugoslavya, lubnan rejimi coktu ama TC devleti boyle bir tanima dayandigi icin varligini surdurdu, surdurmekte,

82 anayasasi farkli degerlendirilmelidir. Cunku 82 anayasasi bu kurali bozdu ve bir yasayla kamusal alana, farkli bir sekilde, dolayli bir sekilde yada ters bir bicimde etnisiteyi soktu. Aslinda dil yasagi maddesi, kurtce yasagi maddesidir. Kurtce sozcugu gecmiyor ama pratikte kurtce yasagi idi. Lozanin 39. maddesi TC nin musluman yurttaslarinin da farkli dillere sahip olmalari durumunda o dili konusabilecekelri, hatta siyasi toplantilarda da o dili kullanabileceklerini ongormektedir. Yani lozandan 82 ilina kadr isleyen bu kural, 82 anayasiyla engellendi. Ben bolucu teror orgutunun yani PKK nin buyuk olcude buradan beslendigini, buradan kaynaklandigini dusunuyorum. Hepimiz yurttasiz, hepimiz kardesiz ama sen kurtce konusamayacaksin. Sen cocuguna kurtce isim koyamayacaksin, yani latin kaynakli isim verebileceksin ama kurtce isim veremeyeceksin. Boyle kardeslik olmaz, dusunulemez. Kurt sorunu bence bir olcude buradan kaynaklandi, bolucu hareket bir olcude buradan beslendi. Ama kurt kokenli vatandaslarimizin, devletimizin tekligine, yurdumuzun butunlugune sahip cikmalari nedeniyel basarili olamadi. Yani PKK nin yenilgisi sadece guvenlik guclerinin basarisiyla aciklanamaz (kaynak shp.org.tr)

 

Ayrica bir insan anadilini yasak olsada unutmaz disarida her nekadar konusamazsada evin icinde konusabilir oyle degilmi buna en guzel ornek bulgar turkleridir.. simdi kurtler sakir sakir kurtce konusuyorlarsa bu evin icinde yada disarida kendi aralarinda kurtce konustuklarindan kaynaklansa gerek bir digeri ise Kurtce genelde diger etnik kokenlerin dillerinden ayri tutuldu daha dune kadar tvlerde kimse kurtce konusamaz sarki soyleyemezken devlet kanallarinda lazca sarki soylenebiliniyordu ve birisi birgun kurtce sarkisina klip yapacagi icin vatanhaini dahi ilan edilmisti ve bugun halen turkiyede yasakli filmler yokmu neden cunku icinde kurtce konusma gectigi icin simdi kurtlerle bizim aramizda bir fark varmi yokmu ?? Ayrica cok merak ediyorum nedemek NE MUTLU TURKUM DIYE bu neden hem turkler icin vede ayni zamanda kurtler icin cok onemli bir sozcuk bir cumleylede olsa bunu bilmek istiyorum.. cunku sadece turkum demek bana pek bir sey ifade etmiyor turk olmadan once ben bir insanim ve karsimdaki insana insanca muammele edilmesini isterim ne kurt oldugu icin ben ondan ustunum ne turk oldugum icin o benden assagidir... egerki bir esitlik var ise ozaman neden bukadar uzerine dusmektesini bir NE MUTLU TURKUM DIYENE sozcugunun pesine...

 

saygilar

Gönderi tarihi:
Korucular sadece belirli bir agaya bagli olduklari icin ve aga hangi taraftan cikar sagliyorsa korucularda onun tarafini tutuyorlar. Feodal toplumdan bahsediyoruz. Korucularin yaptigi sadece para ve kendi cikarlari icin. Diger konuya gelince dikkat ederseniz ben ilk dönemler diye bahsettim, bu konuda mesela ilklerden olan sayin Cem Özdemir'e sorarsaniz o size bahsettigim ve diger gazetelerin neler yazdigini daha iyi anlatir. Gösterin bana Cem Özdemir gibi ilklerin milletvekili oldugu dönemim gazetelerden örnekler, neler yazmislar acaba. Hatta direk Cem Özdemir icin bunlar söylenmisti.

 

Korucular Kürt değil mi ? Biz feodaliteden söz edince nedense sorunu basitleştirmekle, bulandırmakla suçlanıyoruz, Koruculara gelince feodalite kötü ha. Bu ne perhiz bu ne lahana çorbası. PKK da feodaliteye karşıymış falan yalanları...Ahmet Türk'ün ağalığından bahseden nedense yok. ;)

 

Diğer konuya gelince, ben şahsen ilk dönemlerde Avrupalı Türk milletvekillerinden Türkiye'de hain diye bahsedildiğini hiç hatırlamıyorum. Aksine övgü ile söz ediliyordu. Önce genelleme yapıp şimdi de konuyu Cem Özdemir'e endekslediyseniz bir ara Almanya'ya gittiğimde ona da sorarım. :) Ayrıca, eğer hain dendiyse ne için hain denildiğini de anlamak lazım. Gerçekten hainse de, hain de denilebilir, bundan çekinecek halimiz yok. Siz herhalde aşağıdaki haberleri dikkate alıyorsunuz. ;)

 

CEM ÖZDEMIR **** CIKTI

 

 

Yazan: OZAN ADEM | Tarih: 23.06.2008 14:49:00 | Kategorisi: Spor | Okunma: 161

57 ki?i oylady - Skor : Hamit Almanya için oynamalı

 

Avrupa Parlamentosu üyesi Cem Özdemir, Alman milli takımda tek eksiğin Türk kökenli bir oyuncu olduğunu savundu. Özdemir, ailesi Almanya?da yaşayan Hamit Altıntop?un aslında Alman milli takımı için oynaması gerektiğini öne sürdü.

 

****** DAUM ALMANYA SENI BIR HICE SAYMADIGI GIBI FIRLATIP ATTIGINDA YIE TÜRKIYE SANA KUCAK ACMISTI NE CABUK UNUTTUN

 

 

Daum'dan Löw'e taktik

 

Fenerbahçe?nin ardından Köln?de teknik direktörlük yapan Christoph Daum, Bild Gazetesi?ne Türkiye?nin zaaflarını anlattı. ?Türkleri böyle yeneceğiz? başlığı ile yayınlanan haberde Daum, çok sayıda Türk oyuncuyu tanıdığını ve Türkiye?yle duygusal bağı olduğunu belirterek, Türk oyuncuların kondisyonunun yarı final için yetersizliğine inanılmasının yanlış olacağını, Türkiye?deki yabancı teknik direktörler sayesinde yeni bir kondisyon anlayışının da geliştiğini savundu. Türkler için Almanya?yı yenmenin bir onur meselesi ve Türklerin çoğu için bu karışlaşmanın bugüne kadar sürdürülen AB üyelik müzakerelerinde sağlanan gelişmelerden daha önemli olduğu görüşüne de yer veren Daum, yine de maçı Almanya?nın kazanacağına inandığını, bunun için Alman oyuncuların maçın başından itibaren baskı yapmaları ve Türk oyuncuların hata yapmalarını sağlamaları gerektiğini ifade etti. Hırvatların Türkiye karşısında çok fazla taktik oynamaya çalışmak gibi bir hata yaptıklarını kaydeden Daum, Türk milli takımının defansta eksiklikleri olduğunu, Alman oyuncuların faul ve köşe atışlarında etkili olabileceklerini belirtti. Jogi lakabıyla tanınan Löw?e de oyun sistemini değiştirmemesini öneren Daum, Almanya?nın Avrupa şampiyonluğunu kazanmasını da en çok, 2002?de Dünya Kupası?nı kaçıran Michael Ballack için arzuladığını belirtti.

Gönderi tarihi:

Kürtçe bugün zaten resmi olarak tanınan bir dil!

 

Taviz tavizi doğurur anlayışını bir tarafa bırakalım isterseniz;

 

Korkmak çöüzm değil;anlamak ve gelişmeleri takip etmek daha doğru!

 

Efendi Türkler ve Politika;sizi ve korkularınızı anlıyorum...Ama PKK nın elinde de koz bırakmayalım değil mi?

 

Sn. Mavi,

 

Daha önce de yazmıştım. Resmi olarak tanınan Kürtçe dili değil, sadece bir lehçesi olan Sorani. Buna bir örnek daha iyi anlaşılabilmesi için: Kırgızistandaki Altaylı Tuvaların konuştuğu dil olan Tuvaca bir Türk dili lehçesi olmasına karşın resmi olarak tanınan bir dil değildir.

 

Ayrıca, ortadaki terör ve diğer sorunları, böyle, 'Korkma bişeycikler olmaz' tarzında çocuk kandırır gibi tartışmak da biraz yavan oluyor. Ayrıca, korkuladabilinir, bu gayet doğal. Türkiyenin jeopolitik yerini ve emperyalistlerin türlü türlü oyununu bilmemize karşın olayları bu şekilde basite indirgemek gerçekten sığ bir yaklaşım olmaz mı ? İsterseniz Kürtçeyi resmi dil yapalım hiç farketmez ama bu terörü bitirmez, terör, dil için var olan bir şey değil bunu anlamamız gerekir artık.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Bir imparatorluğun mirasını devralmış genç bir Cumhuriyet'te,farklı düşünenlerde;farklı yaşayanlarda olacaktır.Kimi şeriatı isteyecektir kimi dediğiniz gibi Kürt devletini.Bunu görebilmek çok da zor değil;bakın milli kurtuluş dönemdeki meclise...kimler var o mecliste;yada kimler yok o mecliste?

 

Sn. Mavi, o mecliste Türkler de var, Kürtler de var, Lazlar da var, Zazalar da var, Arnavutlar da var, Araplar da var, yani ortak dili, ortak değerleri kabul eden bir millet var, o da Türk Milleti.

 

İnsanlar kolay kolay değişmez;hele ki Türkiye gibi eğitimin,toplumsal bilncin,tanımlamaların eksik ve yanlış olduğu bir ülkede.Tabi ki bu demek değildir;kuralım şerii düzeni,verelim isteyene toprak.

 

Değerli arkadaşım, peki ne verelim, Şeriatçılara şeriatçılık imkanı, bölücülere bölücülük imkanı mı verelim ? Bu bir süreçtir eğitimle, uygarlaşma ile geçecek diyorsunuz herhalde öyle anlıyorum, anlamak istiyorum. :)

 

Değerli arkadaşım;tarih bugünü belirler;düşüncesiyle,siyaseti,sosyal ve ekonomisiyle.Tarih ile yüzleşilmeden,geçmiş anlaşılmadan sağlam bir yarın kurulamaz.Tarihimizde ne var bizim?Yarım kalmış demokrasi çabaları var,28 Şubat sürecleri var,kimi zaman yükselişte olan dini bir siyaset var;ister Kürt sorunu diyelim ister başka bir ad ile literatüre oturtalım;30 yıldır PKK ile daha öncesinde isyanlar ile bizi uğraştıran Kürtler var.

 

Yani bunların çözümü bir ana dilde eğitim, bir de türban serbestliği mi ?

 

Siz Kürt sorunu yoktur diyorsunuz,sorun terör sorunudur diye ekliyorsunuz.Düşüncelerinize sonsuz saygım var;sizin olan tanımlamada terör herşeyi ile asayişi ilgilendiren bir sorundur.Askeridir;o zaman soruyorum bunca askere,techizata rağmen neden hala terör sorunu var?

 

Değerli kardeşim, burda meydan savaşı yok. Burda olan şey terör, gerilla savaşı, vurkaç savaşı. Hemde uluslararası destekli bir örgütün yaptığı gerilla savaşı. Sınırlarına hapsolmuş, sıcak takip hakkı elinden alınmış bir devlete karşı yapılan vurkaç savaşları. Üstelik saldıranlar bugünlerde Türk ( Türkiye Cumh. vatandaşı ) bile değil.

 

Ben Kürt sorunu var diyorum;siyasi,sosyal,ekonomi ve askeri olan bir sorundur;çok yönlü olan bu sorunun çözümünde askerde vardır,sivil iradede,ekonomik açılımlarda...

 

Aslında sorun herşeyden önce tanımlama sorunudur;bizler sorunu eksik veya yanlış tanımladığımızda ürettiğimiz çözümlerde eksik ve yanlış olacaktır.Hepimize üniversitelerde şu öğretilmiştir;bilimsel bir araştırmada yapacağımız ilk şey;konuyu belirlemektir.Konuyu belirledikten sonra konuyu tüm yönleriyle tamamlamak.

 

Bizler daha Kürt sorunu nedir yada Kürtler neden sorunludur sorusuna bile cevap bulamıyoruz.Bizler daha korkularımızı yenip tarihimizle yüzleşemiyoruz.Yaptığımız yanlışları kabul etmeyi bir zayıflık olarak görüyoruz.Sakın PKK ile,halkın ona verdiği destk ile devlet iradesini karşılaştırmayalım;sonuç itibariyle PKK terördür;amaç ve sonuçları ile değil,eylemleri ile kendine yer edinecektir.

 

Sorun galiba Kürtlerin inatçı olmasında. Kendi iyilikleri için olan her şeye direnmelerinde.

 

Tüm farklılığa,tüm çalkantılara rağmen bu ülke hala ayaktaysa;bizi ortak kılan noktalar üzerinde düşünmek gerek.Dürüst olalım;bizler çok iyi bir ülkede yaşamıyoruz.Sivil iradenin bile nereye konulacağı bilinmeyen bu ülkede işsizlik de var açlıkta var cehalette var ve tüm bunlar var iken şeriati isteyende var Kürt devleti isteyende.

 

Bunun için demokrasi derim;araç ve sonuçlarıyla işlerliği üzerinde herhang bir sorunu barındırmayan bir demokrasi.Farklı düşünenleri açık uçlu olmayan yasa ve yaptırımlarla;ulusal çıkarlarda buluşturan bir demokrasi.Sivil iradenin;tüm duyarlılık ve dürüstlüğüyle olduğu bir demokrasi.

 

Demokrasi sokaktan başlar. Taş atan Kürtler, attıkları taşlarla demokrasi getireceklerini sanıyorlarsa aldandıkları da ortada.

 

Kürt sorunu nedir yada ne değildir üzerinde çok yazdım;konu hakkındaki iletilerimi, Politika biliminde,konu ile ilgili başlıklarda herkes okuyabilir.

 

Bu ülkenin tabiki resmi olan bir dili vardır;ama yaşayan tek bir dili yoktur.Dili ve kültürü basit algılamak kesinlikle doğru değildir;bu değerler insan için özel olandır.

 

Neden Çerkez,Laz değil de Kürtler sorusunun cevabı da tarihte yapılanlardandır;buyrun tarihi bir daha baştan almaya...

 

Sorunlu mudur Kürtler;bilmem belki de...Bunu tartışabiliriz;tek sorunlu olan mıdır Kürtler;kesinlikle hayır...işte bu tartışılmayacak olandır.

 

Sn. Mavi, Çerkez Ethem ve adamları idam edilmedi mi ? Laz bilmem kim vurulmadı mı ? Şimdi soruyorum bunlar Çerkez olduklarından, Laz olduklarından mı başlarına geldi. Olayları etnisite ile ilişkilendirirsek bu büyük bir yanlış ve çarpıtma olur. Görülüyor ki, bazı Kürtler de tarih boyunca öyle yada böyle bunu yapmış. Feodalitenin kaldırılmasına direnmiş 55 tane ağanın sürülmesi Kürtlerin sürülmesi olmuş, terör yüzünden olan sıkıyönetimi farklı anlamlandırılmış, komünist olduklarından idam edilenler değil de Kürt oldukları için idam edilenler olmuş

, Menemende baş kesen Nakşibendilerin Şeyhinin isyanı Kürt isyanı olmuş vs vs...

 

Son olarak şunu da belirteyim ki;dün haberlere bakmış olanlar Van'da yaşanan olaylara fazlasıyla tanık olmuştur.Bu yaşananlar beni oldukça rahatsız ediyor.Alanlarda biz değil;kaybedecek hiçbirşeyi olmayanlar var,çocuklar var!

 

Alanlarda bir zamanlar asıp asmamayı tartıştığımız APO'nun tırnağının ucunun incinmesini iddia edenlerin kışkırttığı, kandırdığı oyun oynadığını zanneden çocuklar var, hepimiz üzülüyoruz. Kürtlerin artık uyanması ve üzerlerinde oynanan oyunları farketmesi, bu oyunlarda maşa olmayı reddetmesi gerek, bunu bu insanlara anlatmak bize olduğu kadar size de düşüyor arkadaşım.

 

DTP,kendilerini ayrıca kutlarım;mücadale ettiğim halk diyerek sahiplendiği halka;şiddetti,tepkiyi alanlarda gösteriyor.Lütfen samimi olsunlar!

 

Ve tekrarlıyorum;sorunlar anlaşılmadıkça,tanımlanmadıkça sorunsallaşır;lütfen kendi insanlarımıza sahip çıkalım...Saygılar![/size]

 

Değerli Mavi, DTP'nin samimi olmasını çok beklersiniz diyeyim. İnsanımızı dışlayan bizler değiliz sadece birtakım tesirlerle kendilerini zorla dışlatanlar var, sorun burda, bunu görmemiz gerek.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Aslinda su gunlerde dogu ve guneydogunun karismasinin en buyuk nedenlerinden birisi yaklasmakta olan yerel secimlerdir.. egerki bugun yerel secimler yaklasmis olmasaydi bugun dogu ve guneydogu bukadar karismayacakti ve yine menfaatler on planda bugun turkiye gibi bir yerde yandas toplamak hic zor degil para ile yapamayacagin ve kandiramiyacagin kimse yoktur helede bu az gelismis olan bolgelerdeyde bu dahada kolaylastirir isleri bugun bakiyoruz polise tas atan cocuklar ertesi gun polislerle birlikte top oynamakta buda isin ic yuzunu ap acik sergilemektedir bugun gidin gosterilere katilanlara sorun cogu bilmez neden olaylara katildiklarini buda toplum olarak ne kadar kolay kandirildigimizin gostergesidir.. Acaba hic bir siyasi parti bugune kadar turkiye icin elini tasin altina koymusmudur halk kendide adi gibi bilmektedirki siyasetciler sadece ulkenin tum bolgesini secimden secime hatirlar ve DTPde bugun bolgeyi karistirarak mazlumlari oynamaktadir malum ulkemizde genelde mazlumlari oynayan hep kazanan kesim olmustur.. Tum Halkin artik oylarinin bukadar ucuz oyunlara satilmayacagini gosterme vakti gelmedimi tum siyasetcilere...

saygilar

Gönderi tarihi:
MUSTAFA ERDOĞAN

Teşhisteki ikinci yanlış, karşı karşıya bulunduğumuz sorunu "Güneydoğu sorunu" olarak adlandırmaktır. Bu ifade, hiç değilse ortada toplumsal bir sorun olduğunu ima etmesi bakımından, "terör sorunu" ifadesine göre daha isabetli olmakla beraber, sorunu yine de yanlış teşhis eden bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Çünkü, bu yaklaşım da Kürt sorununu ortaya çıkaran hakim milliyetçi bakış açısından kaynaklanmaktadır. Açıkçası, burada "Kürt" sözünü telâffuz etmemek için bölge adına atıfta bulunulmaktadır. Gerçi, bu adlandırmayı tercih edenlerin önemli bir kısmı bunu "bölünme" korkusundan yapıyorlar; ama eğer mesele bu ihtimali akıllardan uzak tutmaksa, "Kürt sorunu" demekle "Güneydoğu sorunu" demek arasında özde bir fark yoktur. Nitekim, ilk terim "millet"in bölünmesini çağrıştırıyorsa, ikincisi de "ülke"nin bölünmesini çağrıştırabilir.

 

Sn. Mavi, bu arkadaşın göz ardı ettiği gerçek, ülkenin diğer bölgelerinde Kürtlere dair bir sorun olmadığıdır. Sorun bölgeseldir, etnik değil. 85 yıldır, tüm bölgelerde, ülkenin nimetlerinden diğer vatandaşlar gibi yararlanan, tüm vatandaşların yaşadığı zorlukları aynı oranda çeken, tüm vatandaşların geldiği mevkilere gelen ve Kürtçe konuşan, kültürünü yaşayan Kürtler vardır. Bu durumda, soruna Kürt Sorunu demek bilimsel objektifliğe, profesörlüğe yakışmaz. Dahası müziğiyle, yemek kültürüyle, isim kısaltmalarıyla Trakyanın en uç köylerine kadar bile yayılmış, benimsenmiş, sempati ile bakılan bir Kürt kültürü vardır bugün Türkiyede. Bu gibi şahısların bunları neden söylediği de biliniyor ayrıca.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sevgili suheda...

Sizin milliyetçi olduğunuzu biliyoruz...

Fakat en önde giden olduğunuzu bilmiyorduk..

Bunu da öğrenmemiz iyi oldu...

Neden?...

Çünkü; Milliyetçilikte önde giden birine birkaç soru sormamız nacizhane hakkımızdır diye düşünüyorum...

 

Şimdi...

Biliyorsunuz...

Devlet tarihi bir olgudur...

Kent-devleti ve imparatorluklar gibi, millî devletler de tarihi olgulardır...

Dolayısıyla, milli devletler de değişmektedir/değişecektir; nitekim değişmektedir/değişecektir de... [/b]

Buradaya kadar doğrumuyuz...

Bana göre doğruyuz...

Global anlamda düşünelim şimdi...

Yine biliyorsunuz...

Birleşmiş Milletler gibi

örgütler ile birlikte varolmaya başlayan

- milletlerötesi veya

- milletlerüstü supranational, yani 'milli devletler üstü'oluşumlarla birlikte devlet niteliği taşımayan öznelerin de milletlerarası ilişkilerde ortaya çıkması gibi organize olgularla bugün karşı karşıyayız...

Bu durumda...

Türkiye halkının dünya halklarıyla, evrensel özgürlük ve adalet değerinin evrensel yurttaşlık anlayışıyla bütünleştirilmesine işaret eden bir yeni oluşumlar baktığımızda (Ki Milliyetçilik Alahine)...

1- Irkçılıkla uyumlu olan karşıtı "negatif milliyetçiliğe" tercih edilecek anlamına gelmeyecekmi sizce...

2- Ya da; Türkçülüğü her ne ırk ve azınlık olursa olsun Türk olmaya zorlamak gibi bir düşünce ile ya da ya da "millî menfaâtlerimizi de mi savunamayacağız!" türü yakınmalarla popülerliğini sürdürmeye devam mı edeceksiniz...

3- Günümüzde milliyetçiliğin bilinçli siyasi tasfiyesini içeren kozmopolit bir dünyâ demokrasisi için mücâdele edecek toplumsal-siyâsî hareketlerin gücü karşısına nasıl duracaksınız...

 

Saygılar...

DİPNOT..

 

Sn. Dipnot,

 

İmparatorluklarda millet var mıydı ? Millet Fransız Devrimiyle tarih sahnesine çıkan bir kavram değil mi ? Biz mi yanlış biliyoruz, nedir ? Milli devletler değişecektir diyenler Batıda, Modernizm eleştirisi yapan Postmodernizmi savunan yazarlardır. Daha milli devlet olamamış , ulus sürecini, demokrasi bilincini tamamlayamamış olan Türkiyede ise bu fikri savunanlar, bu yazarları okuyup okuyup, bunlardan örnek verip, bu fikirler üzerinden Şeriatçılığı, Kürtçülüğü savunan birtakım yazarımsılardır. Bu moda Türkiye'de Özal döneminde başlamıştı, iyi hatırlıyorum.

 

Milli devlet olgusu dünyada eskimiş ise, aşılması gerekiyorsa neden ABD'den, Fransa'dan, Almanya'dan, İspanya'dan vb. başlanmıyor de daha milli-devlet olma sürecini tamamlamamış Türkiye'den, Rusya'dan vb.den başlanıyor. Ortaya yeni atılan, doğrulanmamış şimdilik bir hayalden öteye gitmeyen evrensel özgürlük, adalet anlayışlarıyla mikro milliyetçiliklere yol açan, bu yolla bir çok insanı savaşlara, yıkımlara, acılara sürükleyen "Milletlerüstü", "Milletlerötesi" dediğiniz yapay kavramları ortaya atan toplumsal ve siyasi güçler dediğiniz oluşumların altında yatan gerçek, ürettikleri ürünleri için daha fazla pazar bulma amacıyla emperyalizmi kullandırarak gelişmiş ülkelerin milli-devletlerini yönlendiren çok uluslu şirketlerdir. Çünkü, dünyayı saran bu oluşumlar için en büyük engel kendi dışlarındaki milli-devletlerdir, dikkatinizi çekerim.

 

Milliyetçilik konusunda size Sn. Suheda'nın dediği gibi önerebileceğim tek şey, bu tip yazarlar yerine Atatürk'ü ve Atatürk Milliyetçiliğini biraz okumanız, incelemeniz, anlamanız.

 

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Aslinda su gunlerde dogu ve guneydogunun karismasinin en buyuk nedenlerinden birisi yaklasmakta olan yerel secimlerdir.. egerki bugun yerel secimler yaklasmis olmasaydi bugun dogu ve guneydogu bukadar karismayacakti ve yine menfaatler on planda bugun turkiye gibi bir yerde yandas toplamak hic zor degil para ile yapamayacagin ve kandiramiyacagin kimse yoktur helede bu az gelismis olan bolgelerdeyde bu dahada kolaylastirir isleri bugun bakiyoruz polise tas atan cocuklar ertesi gun polislerle birlikte top oynamakta buda isin ic yuzunu ap acik sergilemektedir bugun gidin gosterilere katilanlara sorun cogu bilmez neden olaylara katildiklarini buda toplum olarak ne kadar kolay kandirildigimizin gostergesidir.. Acaba hic bir siyasi parti bugune kadar turkiye icin elini tasin altina koymusmudur halk kendide adi gibi bilmektedirki siyasetciler sadece ulkenin tum bolgesini secimden secime hatirlar ve DTPde bugun bolgeyi karistirarak mazlumlari oynamaktadir malum ulkemizde genelde mazlumlari oynayan hep kazanan kesim olmustur.. Tum Halkin artik oylarinin bukadar ucuz oyunlara satilmayacagini gosterme vakti gelmedimi tum siyasetcilere...

saygilar

 

Sn. Yakışıklı,

 

O vakit bir türlü gelmiyor, gelmesi istenmiyor anlaşılan. Bugün yaşanan olayların sebebi, Sn. demirefenin başka bir başlıkta yaptığı tespitinin doğrulanması gibi görünüyor. Yani, Laik Cumhuriyet, Türkiye karşıtı ittifakın çıtırdaması. Bu ittifağı oluşturanlar da ortak amaç için bir araya getirilmiş bir yanda ılımlı İslamı yerleştirmeye çalışanlar, öte yanda ise bölücülük yapan, PKK'yı destekleyen Kürtçüler. Asker zoruyla söylem değiştiren AKP'nin, yerel seçimlerde güneydoğuda oy alması zor görünüyor artık.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Ayrica bir insan anadilini yasak olsada unutmaz disarida her nekadar konusamazsada evin icinde konusabilir oyle degilmi buna en guzel ornek bulgar turkleridir.. simdi kurtler sakir sakir kurtce konusuyorlarsa bu evin icinde yada disarida kendi aralarinda kurtce konustuklarindan kaynaklansa gerek bir digeri ise Kurtce genelde diger etnik kokenlerin dillerinden ayri tutuldu daha dune kadar tvlerde kimse kurtce konusamaz sarki soyleyemezken devlet kanallarinda lazca sarki soylenebiliniyordu ve birisi birgun kurtce sarkisina klip yapacagi icin vatanhaini dahi ilan edilmisti ve bugun halen turkiyede yasakli filmler yokmu neden cunku icinde kurtce konusma gectigi icin simdi kurtlerle bizim aramizda bir fark varmi yokmu ?? Ayrica cok merak ediyorum nedemek NE MUTLU TURKUM DIYE bu neden hem turkler icin vede ayni zamanda kurtler icin cok onemli bir sozcuk bir cumleylede olsa bunu bilmek istiyorum.. cunku sadece turkum demek bana pek bir sey ifade etmiyor turk olmadan once ben bir insanim ve karsimdaki insana insanca muammele edilmesini isterim ne kurt oldugu icin ben ondan ustunum ne turk oldugum icin o benden assagidir... egerki bir esitlik var ise ozaman neden bukadar uzerine dusmektesini bir NE MUTLU TURKUM DIYENE sozcugunun pesine...

 

saygilar

 

Sn. Yakışıklı,

 

Lazca da söylenemiyordu şarkılar bir dönem. Zugaşi Berepe bir ilktir mesela. Bunlar 12 Eylülün artçı yansımaları. Atatürk Milliyetçiliğinin anahtarı olan NE MUTLU TURKUM DIYENE'yi de daha önce konuşmuştuk. Bu laf etnisite dışıdır, vatandaşların tümünü kapsar. Etnik olarak söylüyorum, Türklerin de Kürtlerin de böyle anlaması gerekir artık, 85 yıl geçmiş, insaf!

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
:)

 

Siz önce milliyetcilikle ırkçılığı kendi zihninizde bir analiz edin sonra görüşelim ben buradayım..

 

İşe ilk önce Atatürk'ün "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözünde ne demek istediğini araştırarak başlayabilirsiniz mesela..

 

 

Sn. Dipnot,

 

Milliyetçilik konusunda size Sn. Suheda'nın dediği gibi önerebileceğim tek şey, bu tip yazarlar yerine Atatürk'ü ve Atatürk Milliyetçiliğini biraz okumanız, incelemeniz, anlamanız.

 

Saygılar.

 

Sevgili suheda...

Ve Sayın Dogrucudavut...

Hiç şüpheniz olmasın ki...

Bizler Atatür Milliyetçiliğinin ne olduğunu ve 'NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE' sloganının ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz...

Benim anlatmaya çalıştığım konu değişen dünya koşullarında günümüz Milliyetçiliği kavramının altını doldurmaktır..

Yoksa milliyetçilik artık ezberin çok üzerindedir...

 

Gelelim şu Milliyetçilik kavramının özüne...

Türkiye'de ulusalcı (milliyetçi) hareketler içinde hangi akımlar yer alıyor?...

1990 sonrasına baktığımız zaman sol, sosyal demokrat, merkez, merkez sağ gibi düşünce yelpazesi içinde bulunan milliyetçiler (ulusalcılar) yokmudur...

Vardır...

Hayrıca...

“Siyasal İslam” boyutunda Milli Görüşçülerin, “Batı karşıtı ve antiemperyalist dokusu içinde” milliyetçiliğin de belli ölçüde, dolaylı olarak bulunduğunu da görüyoruz...

Peki...

Burada kritik ayrım ne?...

Kritik ayrım şu...

- Soldan sağa şöyle bir bakarsak her yelpazede “kendisini milliyetçi (ulusalcı) olarak tanımlayan” pek çok çevre var...

Demekki herkesin kendine göre bir milliyetçilik anlayışı var...

Sorun ne peki...

Sorun şu...

Değerli arkadaşlar...

Gerçek ulusalcıları (milliyetçileri) ayırt edebilmek için, “emperyalizm karşısındaki duruşlarına bakmak gerekir”... ___ Bir sosyal demokrat, Türkiye üzerindeki emperyalist baskıya ses çıkarmıyorsa “ben ulusalcıyım demek hakkı olamaz”.

___ Merkez sağda bir siyasi parti BOP’u görmemezlikten geliyorsa “milliyetçiliği, fırsatçılıktan başka bir anlam taşımaz/taşıyamaz"...

___ Hele kimi çevrelerin “hukuk dışı yollarla iktisadi ve siyasi güç sağlamak amacı ile” milliyetçiliğin arkasına saklanmaları düpedüz sahteciliktir....

Süreç içinde siyasal İslamda ve sermaye çevrelerinde olduğu gibi milliyetçiliği (ulusalcılığı) kullanan naylon milliyetçiler çıkabilir. Bu tür çıkar amaçlı sahte milliyetçiler yanında, “El Kaide’nin üretilmesi gibi” Batı emperyalizmi tarafından Türkiye’de üretilmiş “sahte milliyetçiler” de vardır.

Sahte milliyetçileri sıralarsak...

__1- 12 Mart darbesini yapan Amerikancı paşalar, “Amerikancı soğuk savaş milliyetçileriydiler”...

__2- 12 Eylül’ü hazırlayan “Amerika’nın çocukları”, (Bunlar kendilerini milliyetçiler olarak pazarladılar ve 12 Eylül “naylon milliyetçilerinin amacı”, 1961 Anayasası’nı ve katılımcı demokrasiyi ortadan kaldırarak gerçek milliyetçiliğin yolunu kesmekti...

Bunda çok başarılı oldular:

Neler yaptılar...

__1- Siyasal İslamın yolunu açarak cemaatlerin, tarikatların sisteme egemen olmasına yol açtılar.

__2- Uluslararası sermayeyi, onun ortaklığında eğitimden siyasete, sistemin ortasına Özal’la birlikte yerleştirdiler.

1990 sonrasında milliyetçi (ulusalcı) hareketler tekrar gelişmeye başladı. ABD ve AB olağanüstü bir saldırganlıkla, “adeta Türkiye’de sivil darbe yaparcasına” baskıya başladılar...

Peki hedef...

Hedefte, ulusalcılar (milliyetçiler) bulunuyor. Kimler kullanılıyorlar; işbirlikçi siyasal İslam, kimi sermaye çevreleri, kapitalist liberaller ve tabii bölücüler.

2008’de Türkiye, Batı’nın kuşatması altındadır. Türkiye’nin ele geçirilmesi için gerçek milliyetçilerin tasfiye edilmesi gerekiyor ve bunuda yapmaya başladılar...

Hayrıca şu BOB denen illetin de önündeki en büyük engel yine ulusalcılardır...

Tüm bu oyunlara karşı 2008’de Türkiye, emperyalizmle yüzleşmektedir.

Tekrar edelim;

Milliyetçilik kavramını günümüz dünya konjüktüründe ve emperyal emeller karşısndaki oyunlarıyla yeni boyut kazanmakta ve bu konudaki gelişmeler ülkemiz için olumlu bir yapı sergilemektedir...

O nedenle?...

Sizlere minik bir tavsiye...

Lütfen milliyetçiliği dar kalıplarda ve dar anlamlarda değerlendirmeyiniz...

Biliyoruz ki...

Sömürgecilerin karşısındaki en önemli güç milliyetçilerdir (ırkçılık ve şövencilik değil)...

Bu nedenle onları tasfiye etmek için her şeyi yaparlar ve yapacaklardır da...

Bu 70 milyonun sorunu...

Lütfen dikkat...

 

Saygılar...

DİPNOT...

Gönderi tarihi:

Ne kadar yazılırsa yazılsın, ne kadar yorum yapılırsa yapılsın,yorumların tumunun çıkacağı tek adres var.

Çıkmaz sokak.

Yeniden ve yeniden aynı şeyler tartışılacak.

Irkçılık ve milliyetten arındırılmış ulusalcılık yada ırkcılıktan milliyetcilikten arındırılmış sömürgecilik,(tabii bu arada Çin ve japon sömürgecilikleri yeni filizlenen Rusya sömürgecilikleri de hasır altı durumundalar:) ) vs.vs.vs

Sorun tektir.Çözüm tektir.

Bir türlü ne olduğunu anlayamadığımız,sıkışınca can simidi yaptığımız,arasıra üstüne şal çekmekten kaçınmadığımız,istediğimiz gibi yorumladığımız şeydir.

ONUN ADI DEMOKRASİ'dir.

Demokrasi, dengelerin dengesidir.

Çözüm onun içinde yok ise hiçbir yerde yoktur.

O çizgileri çizer.

Zamanımız, ulusalcılıkla atılacak havaların değil,tıkır tıkır çalışan demokrasilerle atılacak havaların olduğu zamandır.

Dünyada en etnik kimliklerin en karmaşık yaşadığı ABD de bile demokrasi ile vatandaş kimliği yaratılmıştır.

Biz bunu bile başaramayacak mıyız?

Elbette başaracağız.

Gönderi tarihi:
sevgili dostum,aynı tekrarlardan yoruldum ben,anlaşamadığımız aşikar..

ben size kürtçe neden hala konuşuluyor derken yasaklı olan bir dil konuşulabilirmiydi demek istiyorum fakat gördüğüm kadarı ile aynı dili konuşmamıza rağmen anlaşamıyoruz..

 

Şimdi soru;Kürtçe yasaklandı mı?

 

-evet yasaklandı.

 

yoksa;Kürtçe şimdi yasaklı mı?

 

-en azından yayın ve basımlarda;yasalarla yasaklı olmayan bir dil.

 

peki ya sorunuz;Yasaklı olan bir dil;yasaklı olmasına rağmen hala nasıl konuşuluyor,olursa ne olur?

 

-eğer dün ki yasağa rağmen hala nasıl yaşıyor ise kastınız;zaten onlar Kürtçe dışında başka bir dil bilmiyordu.Yani Türkçe bilmiyorlardı(zaten yasak bunun için geri tepti)

 

Sevgili arkadaşım,sorunuzu tam olarak anlayamadığım için,üç olasılık üzerinde durdum;yanlış ve eksik anladıysam,sorunuzu bir daha alsam net bir açıklamada bulunabilirim.En azından kendi adıma...

 

Milliyetçiliğe gelince;milliyetçiyseniz başım gözüm üstüne...Sonuna kadar kişisel olan kimliğinize saygılıyım;Yalnız eğer o anlayışınızda beni yok saymak varsa;hakkımı helal etmem.Bir insan olarak!Saygılar.

Gönderi tarihi:
Ne kadar yazılırsa yazılsın, ne kadar yorum yapılırsa yapılsın,yorumların tumunun çıkacağı tek adres var.

Çıkmaz sokak.

Yeniden ve yeniden aynı şeyler tartışılacak.

Irkçılık ve milliyetten arındırılmış ulusalcılık yada ırkcılıktan milliyetcilikten arındırılmış sömürgecilik,(tabii bu arada Çin ve japon sömürgecilikleri yeni filizlenen Rusya sömürgecilikleri de hasır altı durumundalar:) ) vs.vs.vs

Sorun tektir.Çözüm tektir.

Bir türlü ne olduğunu anlayamadığımız,sıkışınca can simidi yaptığımız,arasıra üstüne şal çekmekten kaçınmadığımız,istediğimiz gibi yorumladığımız şeydir.

ONUN ADI DEMOKRASİ'dir.

Demokrasi, dengelerin dengesidir.

Çözüm onun içinde yok ise hiçbir yerde yoktur.

O çizgileri çizer.

Zamanımız, ulusalcılıkla atılacak havaların değil,tıkır tıkır çalışan demokrasilerle atılacak havaların olduğu zamandır.

Dünyada en etnik kimliklerin en karmaşık yaşadığı ABD de bile demokrasi ile vatandaş kimliği yaratılmıştır.

Biz bunu bile başaramayacak mıyız?

Elbette başaracağız.

:clover:

katiliyorum gugukcuk' fakat ülkemizde her dönem demokrasimizin gelismesine darbe vuranlar var ayni uzanti devam ediyor bugünkü hali AKP DTP ABD AB Buna ragmen basarabilecekmiyiz?

Gönderi tarihi:
Sn. Mavi,

 

Daha önce de yazmıştım. Resmi olarak tanınan Kürtçe dili değil, sadece bir lehçesi olan Sorani. Buna bir örnek daha iyi anlaşılabilmesi için: Kırgızistandaki Altaylı Tuvaların konuştuğu dil olan Tuvaca bir Türk dili lehçesi olmasına karşın resmi olarak tanınan bir dil değildir.

 

Ayrıca, ortadaki terör ve diğer sorunları, böyle, 'Korkma bişeycikler olmaz' tarzında çocuk kandırır gibi tartışmak da biraz yavan oluyor. Ayrıca, korkuladabilinir, bu gayet doğal. Türkiyenin jeopolitik yerini ve emperyalistlerin türlü türlü oyununu bilmemize karşın olayları bu şekilde basite indirgemek gerçekten sığ bir yaklaşım olmaz mı ? İsterseniz Kürtçeyi resmi dil yapalım hiç farketmez ama bu terörü bitirmez, terör, dil için var olan bir şey değil bunu anlamamız gerekir artık.

 

Saygılar.

 

Bakın arkadaşım,

 

Terör,etnik,milli vs gibi farklılığın olduğu yerde zaten hiçbir şekilde bitmez;bugün PKK yarın başka bir oluşum.Tarihin hangi sayfasında terör yoktur ki;terör değilse de din savaşları vs isimlerle terör estirilen coğrafyalar da buna bir örnek.

 

PKK ya gelince,tasfiyesi emin olun ki;çok zorlu süreçleri getirir.Bittikçe patlayan bombalar olacaktır.Bittikçe radikalleşen insanlar olacaktır;ama tasfiye edildiğinde bile ateşin külleri gibi yakacaktır;kimbilir belki de farklı bir isimle tekrar ilk gündem olacaktır.

 

Korku olmalı,insanın kendisini koruması için en azından.Ama nasıl bir korku,sınırlarını ne ile belirleyebiliriz?Korku eğer sorunu örtmek olarak açıklanacaksa yada o sorunların konuşulmasını engeleyecekse sağlıklı olmaz.

 

bakın ben şu an evde yalnızım;yalnız yaşadığımdan buna alışkın olması gereken ben bir tıkırtıda dahi çok korkarım;çok normaldir zaten bu.Ama eğer bu korkum;tek yaşadığım gerçeğini bir şekilde değiştirecekse,düşünülmesi gerekendir yoksa...

 

korkuları anlıyorum,bu korkular benim de korkularım...ama korkularımız eğer yok sayma,örtme ise bu çözüm değil;korkmak çözüm değil.

 

o korkuları sağlam analizlerle,sağlam çıkarımlarla çözüme ulaştırmak da bizim elimizde...

 

Bu arada;lehçe bir dilin parçasıdır;karşısında ki insanın bir parçasını kabul eden,kendisini de kabul etmiştir.sadece bir örnek...saygılar!

Gönderi tarihi:

Bakın değerli arkadaşım;alıntı demeden...atlatmadan...bir sizden bir benden...

 

 

Sn. Mavi, o mecliste Türkler de var, Kürtler de var, Lazlar da var, Zazalar da var, Arnavutlar da var, Araplar da var, yani ortak dili, ortak değerleri kabul eden bir millet var, o da Türk Milleti.

 

bende bunu demek istemiştim.o mecliste herkes vardı;her kesimden...anlatmak istediklerimi özetler galiba...

 

 

Değerli arkadaşım, peki ne verelim, Şeriatçılara şeriatçılık imkanı, bölücülere bölücülük imkanı mı verelim ? Bu bir süreçtir eğitimle, uygarlaşma ile geçecek diyorsunuz herhalde öyle anlıyorum, anlamak istiyorum. :)

 

tabi ki hayır,ben de isteyene verelim demedim.Tam bunu yazarken; ''gugukcuk''arkadaşımızın ne yazdıklarına dönelim;

 

''Ne kadar yazılırsa yazılsın, ne kadar yorum yapılırsa yapılsın,yorumların tumunun çıkacağı tek adres var.

Çıkmaz sokak.

Yeniden ve yeniden aynı şeyler tartışılacak. Irkçılık ve milliyetten arındırılmış ulusalcılık yada ırkcılıktan milliyetcilikten arındırılmış sömürgecilik,(tabii bu arada Çin ve japon sömürgecilikleri yeni filizlenen Rusya sömürgecilikleri de hasır altı durumundalar:) ) vs.vs.vs

Sorun tektir.Çözüm tektir.

Bir türlü ne olduğunu anlayamadığımız,sıkışınca can simidi yaptığımız,arasıra üstüne şal çekmekten kaçınmadığımız,istediğimiz gibi yorumladığımız şeydir.

ONUN ADI DEMOKRASİ'dir.

Demokrasi, dengelerin dengesidir.

Çözüm onun içinde yok ise hiçbir yerde yoktur.

O çizgileri çizer.

Zamanımız, ulusalcılıkla atılacak havaların değil,tıkır tıkır çalışan demokrasilerle atılacak havaların olduğu zamandır.

Dünyada en etnik kimliklerin en karmaşık yaşadığı ABD de bile demokrasi ile vatandaş kimliği yaratılmıştır.

Biz bunu bile başaramayacak mıyız?

Elbette başaracağız.''

 

 

Yani bunların çözümü bir ana dilde eğitim, bir de türban serbestliği mi ?

 

tabi ki hayır;sadece gören bir göz,duymayan bir kulakla neyi tamamlar ki?

 

 

Değerli kardeşim, burda meydan savaşı yok. Burda olan şey terör, gerilla savaşı, vurkaç savaşı. Hemde uluslararası destekli bir örgütün yaptığı gerilla savaşı. Sınırlarına hapsolmuş, sıcak takip hakkı elinden alınmış bir devlete karşı yapılan vurkaç savaşları. Üstelik saldıranlar bugünlerde Türk ( Türkiye Cumh. vatandaşı ) bile değil.

 

bu çözümsüzlüğü haklı kılar mı?

 

 

Sorun galiba Kürtlerin inatçı olmasında. Kendi iyilikleri için olan her şeye direnmelerinde.

 

olabilir :) gerçektende biraz inat var ;)

 

 

Demokrasi sokaktan başlar. Taş atan Kürtler, attıkları taşlarla demokrasi getireceklerini sanıyorlarsa aldandıkları da ortada.

 

demokrasi sokakta değil,zihinlerde halledilecek.Bunun umududur bizi bir kılan!

 

 

Sn. Mavi, Çerkez Ethem ve adamları idam edilmedi mi ? Laz bilmem kim vurulmadı mı ? Şimdi soruyorum bunlar Çerkez olduklarından, Laz olduklarından mı başlarına geldi. Olayları etnisite ile ilişkilendirirsek bu büyük bir yanlış ve çarpıtma olur. Görülüyor ki, bazı Kürtler de tarih boyunca öyle yada böyle bunu yapmış. Feodalitenin kaldırılmasına direnmiş 55 tane ağanın sürülmesi Kürtlerin sürülmesi olmuş, terör yüzünden olan sıkıyönetimi farklı anlamlandırılmış, komünist olduklarından idam edilenler değil de Kürt oldukları için idam edilenler olmuş

, Menemende baş kesen Nakşibendilerin Şeyhinin isyanı Kürt isyanı olmuş vs vs...

 

Sevgili arkadaşım,bakın ben fodalizm gerçeğini yazmıyorum;bir sorunu tüm yönleriyle konuşacaksak tabi ki bunlarda olacak.Ama benim dediğimi bunlarla çürütmek değil tamamlamak gerek;o zaman kimin ne dediği daha net anlaşılır.

 

 

Alanlarda bir zamanlar asıp asmamayı tartıştığımız APO'nun tırnağının ucunun incinmesini iddia edenlerin kışkırttığı, kandırdığı oyun oynadığını zanneden çocuklar var, hepimiz üzülüyoruz. Kürtlerin artık uyanması ve üzerlerinde oynanan oyunları farketmesi, bu oyunlarda maşa olmayı reddetmesi gerek, bunu bu insanlara anlatmak bize olduğu kadar size de düşüyor arkadaşım.

 

emin olun ki anlatıyorum;anlatmaya devam da edeceğim.En yakınımdan ulaşabildiğim herkese...Kürtler uyanmalı,insanlarımız uyanmalı...Uyanık olanlar varsa uyanacak olanlarda var!

 

 

Değerli Mavi, DTP'nin samimi olmasını çok beklersiniz diyeyim. İnsanımızı dışlayan bizler değiliz sadece birtakım tesirlerle kendilerini zorla dışlatanlar var, sorun burda, bunu görmemiz gerek.

 

insan kanı üzerinde nemalanan tüm siyasetçiler kendi kanlarında boğulacaktır!Saygılar!

Gönderi tarihi:
Sn. Mavi, bu arkadaşın göz ardı ettiği gerçek, ülkenin diğer bölgelerinde Kürtlere dair bir sorun olmadığıdır. Sorun bölgeseldir, etnik değil. 85 yıldır, tüm bölgelerde, ülkenin nimetlerinden diğer vatandaşlar gibi yararlanan, tüm vatandaşların yaşadığı zorlukları aynı oranda çeken, tüm vatandaşların geldiği mevkilere gelen ve Kürtçe konuşan, kültürünü yaşayan Kürtler vardır. Bu durumda, soruna Kürt Sorunu demek bilimsel objektifliğe, profesörlüğe yakışmaz. Dahası müziğiyle, yemek kültürüyle, isim kısaltmalarıyla Trakyanın en uç köylerine kadar bile yayılmış, benimsenmiş, sempati ile bakılan bir Kürt kültürü vardır bugün Türkiyede. Bu gibi şahısların bunları neden söylediği de biliniyor ayrıca.

 

Saygılar.

 

O zaman gelin biz bu soruna isim bulalım!Nedir sorun?

Gönderi tarihi:
Bir yerde bir sıkıntı varsa o sıkıntıyı gidermenin ilk adımı sorunun adını koymak, akabinde sorunu çözecek yollar içinde en uygununu, en etkinini bütün yönleriyle düşünüp bulmak ve o yöntemle sorunu gidermenin çabasını göstermektir.Eyleme konulan yöntem,anlayış sorunu gidermede etkili olmuyorsa yöntem ve anlayışın ya eksikleri giderilir,yanlışı düzeltilir ya da yöntemin,anlayışın yanlışlığına kanaat getirilir yöntem ve anlayış değiştirilir yola devam edilir.Güzel ülkemizde hiç de güzel olmayan yaşadığımız sorunlarda en büyük problemimiz en başta problemi ya doğru tanımlyamamız ve kendi görmek istediğimiz tanımdan yola çıkarak gerçeklikten uzak bir yöntem belirlememiz ya da problemi, bizim canımızı iyice sıkana kadar görmezlikten gelmemiz.

 

Bugün devlet ve milletimizin bekası için iki temel sorun ön plana çıkıyor:İrtica(Şeriat devleti) ve bölücülük Bu ki kavramla zikrettiğimiz sorunu tanımlarken bu sorunların içeriğini ne kadar doğru görüyoruz, okuyoruz bu durumlara bakışımızın kanıtı bu konuyla ilgili burda, devlet erkanı, devlet polikası, toplum nazarında yapılan binbirçeşit yorumla ortada.Bu sorunlarla ilgili bu ana kadar ki mücadelede benimsenen yöntemin, temel alınan anlayışların sonuçları da ortada.

 

85 yıldır irtica hala zinde ve tehlike arzediyor; 30 yıldır hala bölücülük var hala cenazeler geliyor ve hala sorun.Bu sorunları tanımlarken bu sorunlara demokrasinin,adeletin,ayrımcılığın,düşmanlık besleme duygularının,eğitimin,ekonominin etkilerini göz önünde bulundurarak,bu etkileyicelerle ilişkilendirerek sorunları sebepleriyle ayırt ederek düşündük mü?Biz demokrasinin asgari gereklerini yerine getirdik,kimsenin şüphe etmeyeceği bir hukuğu işletebildik mi, ayrımcılık duygularını en başta yok etmenin çabasını gösterebidik mi,insanımızı kendi doğrusunu bir başkasının telkinine yönlendirmesineaçık olmayak şekilde bulabilecek bir donanımla eğitebildik mi, insanımızı bir başkasının zihniyetinin hakimiyet alanına gebe kalmayacak şekilde ekonomik rahatlık verebildik mi?Bütün bunları düşünmek gerek.Eğer biz hukuğun,demokrasinin,ekonomik refahın eğitimin gereklerini yerine getirdikten sonra hala birileri bütün bu değerlern ötesinde başka bir şeyden bahsediyorsa evet o bahsedenler gerçekten bu ülke için tehlikelidir bahsettikleri şeyler de bu ülke için tehlikelidir diyebilirdik.Evet birileri Şeriat devleti istiyor birileri vatanı bölmek istiyor ama demokrasi,hukuk,ekonomik refah isteyenleri neden görmezlikten geliyoruz?Şeriat devleti isteyenler ve vatanı bölmek isteyenler yüzünden demokrasiyi de hukuğu da militanlaştırdık kendimize bolca düşman üretip hukuğu,demokrasiyi de diktatörce kullanabilmenin aracı haline getirdik.Birileri irticacı diye bütün başörtüleri irticacı yaptık.Birileri dağa çıktı diye bunların hepsi çıkar potansiyel anlayışını geliştirdik.Hakkari'de ''Şehitler ölmez vatan bölünmez'' diyebilen kardeşlerimizi kendi başına bıraktık.

 

İrtica kim irticacıysa onunla mücadele et irticacı olmayanı da ayırt et onun için hukuğu,demokrasiyi tesis et; bölücü kim bölücüyse onunla mücadele et bölücü olmayanı ayırt et tanımla onun için hukuğu, demokrasiyi tesis et.İrticacı için, bölücü için hukuğu, demokrasiyi katletme.Demokrasiyi ve hukuğu katlettiğin anda insanını eğitmediğin zaman, ona ulaşmadığın zaman hem irticacıyı hem bölücüyü haklı çıkarır ona hareket alanı sağlarsın kendine de düşman kazandırırsın.

 

 

MUHABBETLE...

:clover: çok içten ve doğru bir yaklaşım...

Gönderi tarihi:
Sn. Yakışıklı,

 

Lazca da söylenemiyordu şarkılar bir dönem. Zugaşi Berepe bir ilktir mesela. Bunlar 12 Eylülün artçı yansımaları. Atatürk Milliyetçiliğinin anahtarı olan NE MUTLU TURKUM DIYENE'yi de daha önce konuşmuştuk. Bu laf etnisite dışıdır, vatandaşların tümünü kapsar. Etnik olarak söylüyorum, Türklerin de Kürtlerin de böyle anlaması gerekir artık, 85 yıl geçmiş, insaf!

 

Saygılar.

 

 

Sayin dogrucudavut

 

Lazcada soylenemiyor olablir ama lazca sanirim kurtce uzerinde daha bir fazla duruldu haa Zugasi Berepe guzel yapmamismi lazca soylemekle bence cok guzel yapmis cunku yasaklar ozentileri kendileriyle beraberinde getirir ve halki o yasaga cignemesini egimler nitekim suanda turkiyedede bu yasanmaktadir... Ne mutlu turkum sozunu elbette daha once konustuk ve sizinle ayni fikirde oldugumuda ozaman belirtmistim Eger dikkatli okusaydiniz ben bu soruyu suhedaya yoneltmistim milliyetciyim diyip arkasindan ne mutlu turkum diyeneyi referans olarak gostermesi bana gore yanlis Milliyetciysen saygi duyulur sebeplerini belirtir yada belirtmezsiniz bu sizi ilgilendirir ama nemutlu turkum diyene sozunu referans gostererek savunma benim fikrimce yeterli bir neden degildir her ne mutlu turkum diyene milliyetci degildir..

saygilar

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.