Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DARBELERLE/DARBECİLERLE HESAPLAŞMAK VEYA


Misafir karabekir

Önerilen İletiler

.

.

 

Kimlerin Kim Olduğu Güzel Bir Şekilde Ortaya çıkmaktadır, daha iyi bir şekilde..

CHP önümüzdeki genel seçimlerde meclise bile girmeyecektir kanımca.. Tabii Deniz Baykal'ın sayesinde :)

 

Kimlerin kim olduğu ortaya çıkacak mı,gerçekten?Susurluk ve Şemdinli hayır diyor bana.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 188
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Fetullahci,Marksist,Sorozcu,AKP ci medya Ergenekon hikayesine takilanlari baya bir cezbediyor.Onlarin sirtindan askere olan kinlerini kusuyorlar,asker PKK ile carpisir irtica ile mücadele eder ama bu yukarda yazdigim kesimler bu mücadeleden müthis gocunurlar,sonucta amaclarina ulasamamanin hayal sükutu yatmaktadir,bunun acisini cikarmak gerekir iste asker düsmanligida burada devreye giriyor.Asker oldugu sürece Türkiye Cumhuriyeti ilelebed payidar kalacaktir,onu bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir,buna Ergenekon senaryosunun 50 perdelik tiyatro oyunuda yetmez.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Herkesin kendi görüsü kendini baglar ve hic kimse neden benim görüsüme karsisin diyede bir digerini elestiremez.

Her kimildamayi her dile getirilen rahatsizligi DARBECILIK diye tescil etmek akilli insanlarin isi degildir,bunlar olsa olsa tescil etmeye kalktiklari kesimlerle sorunlari olanlardir.

Filan siyasetci ülkenin gidisini begenmedi-DARBECIDIR,

Filan pasa irticadan bahsetti-DARBECIDIR,

Filan yazar iktidara karsi yazdi-DARBECIDIR

Ebe kardesim o zaman neden cikarsiniz ortaliga özgür düsünce diye mangalda kül birakmadan konusmaya baslarsiniz.Ben bu gidisten memnun degilsem benim demomkratik hakkimdir bunu dile getirmek birileriyle tartismak kendimce cikis yollari düsünmek,yani ben simdi darbecimi oluyorum,evime soksunlar silahlari,birileri yazsin uydurma raporlari iktidarin yandasi medya bassin yaygarayi,e hani sizin demokratliginiz n erede kaldi,bir PKK li öldürüldügünde antidemokrat oluyor ama ben düsüncemi özgürce söyleyince DARBECI oluyorum. hadi canim sende.

Türk devletinin karsisinda o kadar büyük bir cephe acilmiski,seriatcisda,bölücüsüde AB ciside ABD ciside bu cephedeyerini almis ve hedefe kilitlenmistir.Sanki daglarda asker avlamak icin pusu kuranlar Türk ordusunun askerleri,sanki bilmem nerelere bomba koyanlar Türk askerleride bunlara karsi bir saldiridir gidiyor,bunlari yapanlar PKK teröristleridir ve Türk askeride bunlarla mücadelesine devam edecektir.Komplolarla hicbirsey kazanilmaz,bence ERGENEKON bir komplodur ve hedefide TSK dir,komplonun icindekilerde askerin mücadele verdigi kesimlerin uzantilaridir.

Ülkesini tüm dünyayi dolasarak sikayet edenler ülkenin ordusuna hatir etmezler.Ülkesini tüm dünyaya sikayet edenler ise bu ülkenin cocuklari olamazlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimlerin kim olduğu ortaya çıkacak mı,gerçekten?Susurluk ve Şemdinli hayır diyor bana.

 

Dağ fare doğurursa şaşırmayız.

Nede olsa artık alıştık bu senaryolara.

Herşeyin birgün rayına oturmasını diliyorum.

 

------------------------------------------------------

TUT Kİ GECEDİR

 

Tut ki gecedir

Karanlık sıvaşır ellerine camlardan

Birden kırmızıya döner trafik ışıkları

Kükürtlü dumanlar yükselir

Korkuya batmış cam kırığı adamlardan

Tehlikeye büyür sakalları.

 

Tut ki gecedir

İhbarlar birer sansar

Bir telefondan bir telefona atlar

Yer altı örgütleri tetik üstünde

Adres değiştirmiş silah kaçakçıları

********* birbirinden kuşkulanıyor.

 

Tut ki gecedir

katiller huzursuz

hırsızlar sinirli.”

 

Hainler ürkekçedir

Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor

 

ihanete gece müthiş bir gerekçedir

ihbarlar birer sansar

bir telefondan bir telefona atlar.”

 

İhanet bir bilmecedir...

 

Attilâ İlhan - Ahmet Kaya

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Ne olursa olsun darbe yapılmamalı"

 

E be kardeşim kaldır ordu denen kurumu olsun bitsin!

 

Adam hükümete geldikten sonra ülkenin hertürlü milli kaynağını özelleştirme adına halka değilde gavura satıyor, akla alınmayacak kanunsuz adam kayırmalara imza atıyor, misyonelerik ve kiliseler %de1000 artıyor, toprak satışı kanunun belirttiğinin %de 3000 üzerine çıkıyor, anayasanın değiştirelemez hükümlerine markaj yapıyor, hatta meclis başkanımız kalkıyor (eski) "TSK ya rağmen AB güvenlik güçlerine ihtiyacımız var ( yani AB silahlı güçleri gelsşn bu ülkeye)" diyecek kadar aymaz laflar edecek ve bana hala "darbe ne olursa olsun olmamalı" diyeceksiniz. Bravo!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muhsin Batur, röportajda artık sivillerin kültür seviyesi ve kültürlü sivil sayısının askerleri geçtiğini söyledikten sonra şu tesbitlerde bulunuyordu: "Benim görüşüm, Türkiye sıkıştığı zaman Türk Silahlı Kuvvetleri kötülüğe dur desin ve orada bıraksın, detaya girmesin. Çünkü askerlerin yetişme tarzı detaya girmeye müsait değildir. Ben valilik de yaptım ihtilal zamanında. Ama yaptım mı yaptım işte. Biz valiliğe, hukukçuluğa, maliyeciliğe hazırlanmış değiliz ki. Bu bakımdan bu işlere girmek macera olur. Biz azami dur diyelim, ötesine girmeyelim."

.

.

.

Enflasyon emirle düşmez ki -Muhsin Batur

 

 

 

 

 

12 Mart Demirel'e karşı mı yapıldı?

 

Muhtıra ya da darbeyi bir kişinin, bir partinin aleyhinde ya da bir partiyi muhatap alıyor şeklinde düşünmek yanlış olur. Bütün darbeler demokrasiye yönelik bir harekettir. Anayasa ve hukuk dışına çıkan her hareket böyledir. Tam aksi amaçlarla olsa bile vardığı nokta demokrasiye zarar vermektir. Bütün darbeler de millet iradesine karşı yapılmıştır. -Hasan Korkmazcan

 

Bu sözler ile

 

12 Mart'a gelen süreç Türkiye'de belli bir aydın tavrından beslenmiştir. Bu tavır Türkiye'nin 1908 ve sonrasında etkili olan, şimdi 'jakoben' diye adlandırılan tavırdır. Bu anlayış, toplumsal dönüşümün, ancak öncü aydınlar aracılığıyla ve ordunun desteğinde, onunla iç içe geçmiş bir yönetimle, yukarıda biçimlendirilmiş ve aşağıya indirilen ilkeler doğrultusunda sağlanabileceğine inanır, bunun tek yol olduğunu düşünür. Bu model, gerek Jön Türk iktidarının, gerekse Kemalist modelin

oluşumunda kullanılmıştır. Dolayısıyla da, mülkiye (bürokrasi), askeriye (ordu) ve ilmiyeden (aydınlar) oluşan klasik devlet yapısının kemikleşmesine olanak sağlamıştır. Bu modelin aktörleri kendilerini 1960'tan başlayarak genellikle sol ya da Kemalist - sol olarak tanımlamıştır.

 

1961 Anayasası'nın getirdiği ortamda biçimlenen sol hareketler özellikle Ortadoğu'da da meydana çıkan, Nasır ve Baas yönetimlerinden esinlenmiştir. Bu kesim, bu klasik şema içinde biçimlenen Kemalist devlete son müdahalede bulunmak istemiştir. Özellikle Yön dergisi ve Doğan Avcıoğlu - Mümtaz Soysal - İlhan Selçuk çizgisi bu düşüncenin öncülüğünü yapmış ve devletçiliği, merkeziyetçiliği esas alan böyle bir yapının düşünsel zeminini hazırlamıştır. Fakat onunla kalmamış, ordu içinde bazı irtibatlar ve ittifaklar oluşturarak düşünceyi eyleme dönüştürmeye çalışmış, bunda da bir hayli yol almıştır.

Bu nedenle, 12 Mart ortaya çıktığı haliyle beklenmeyen bir harekettir. Çünkü, asıl darbenin 9 Mart'ta aydınlar - ordu işbirliği ve dayanışması içinde yapılması kararlaştırılmıştır. Fakat, çok çeşitli nedenlerden ötürü o girişim gerçekleşmemiş, ordunun içindeki bir kanat (bunlar 12 Mart muhtırasını verenlerdir), 9 Mart'çıları tasfiye etmiştir. İşte 12 Mart ordu içinde bir kanadın ötekini tasfiyesi amacıyla gerçekleştirilmiş, asıl amacı bu olan bir girişimdir.

 

Şimdilik bunlar konumuz içinde dursun...Kendi incelemem açısından buraya ekliyorum.

 

Haaa, son alıntıyı da ekleyeyim de aklımdan gitmesin.

 

İşte Hasan Cemal"in itirafı:

 

"Darbecilikten, cuntacılıktan demokrasi kahramanlığına...

 

İlhan Selçuk gözaltına alınınca neredeyse kırk yıl öncesine gittim. 1969"u, 1970"i, 1971"i düşündüm.

 

Darbeci ya da cuntacı yıllarımı...

 

Bu işlerin içindeki bir çoğumuz gibi ben de mesleğimi o zamanlar devrimci diye tarif ediyordum. Bir araç olan askeri darbe ile "devrim"in önünü açacaktık çünkü...

 

Öyle inanıyorduk.

 

Gözümün önünden geçip giden filmin karelerinde kimler yoktu ki. Doğan Avcıoğlu"yla İlhan Selçuk vardı, İlhami Soysal"la Uğur Mumcu vardı, Cemal Madanoğlu Paşa"yla birlikte daha nice general ve asker kişi vardı.

 

O tarihlerde "darbe"nin peşindeydik. Özellikle Ankara"da askerle "organize işler"in içindeydik.

 

Bize çalışan bazı devrimci gençler sağda solda bomba patlatarak asker için darbe ortamı oluşturuyordu. "Ordu-gençlik el ele, milli cephede!" mitingleri düzenleniyordu.

 

Bir keresinde, bir arkadaşı tarafından kazayla öldürülen devrimci bir genci, "Ülkücüler vurdu!" diyerek neredeyse bütün Ankara ayağa kaldırılmış, büyük bir gösteri yapılmıştı.

 

Başbakan Demirel"le hükümetini ve "faşizm"i protesto ederek Ankara"da Tandoğan Meydanı"na yürüyenler, aslında neye alet olarak yürüdüklerini bilmiyorlardı tabii...

 

Dergimizin adı Devrim"di.

 

Doğan Avcıoğlu yönetiyordu.

 

İki hedefimiz vardı:

 

Biri Demirel, öteki Ecevit.

 

İkisini de düşman görüyorduk. İkisi de umut olmaktan çıkarılmalı, ikisi de siyaseten yıkılmalı, inandırıcılıkları beş paralık edilmeliydi.

 

AP lideri ve Başbakan Demirel, "Amerikan emperyalizmi"nin uşağı idi. Ayrıca bir "yobaz"dı, "gizli gündem" sahibi; "Nurlu ufuklar" diyerek Türkiye"yi irtica karanlığına çekmek isteyen Said Nursi cemaatindendi çünkü...

 

Ecevit ise çok partili demokrasiye sahip çıkan bir "romantik"ti. Demirel"e alternatif oluşturduğu için de demokrasiye umut bağlanmasına neden oluyordu.

 

Oysa, demokrasi bize yaramazdı.

 

Halk ******!

 

Bizde seçim sandığından hep Menderes, Demirel gibi emperyalizmin işbirlikçileri, bir de "şeriatçı gericiler" çıkıyordu.

 

Ne mi yapmak lazımdı?

 

Önce askeri bir darbeyle parlamentonun ve partilerin kapısına kilit vurulacaktı. Ve Moskova"da pişirilen "kapitalist olmayan yol"dan devletçi bir düzene doğru yol alacaktı Türkiye...

 

Devrim dergisinde, bir yandan demokrasinin bizim gibi ülkelere neden yaramadığını anlatan yayınlar yaparken, öte yandan "kapitalist olmayan yol"a girmiş ülkelerle ilgili yazıları hiç eksik etmiyorduk.

 

Irak"ta Saddam Hüseyin"i, Suriye"de Hafız Esad"ı, Libya"da Kaddafi"yi, Sudan"da General Nimeyri"yi ya da Mısır"da Nasır"ı sahneye çıkaran Batı karşıtı, Baasçı, otoriter rejimlerin propagandasını yapıyorduk.

 

Herşey darbe içindi!

 

Herşey, "***** halk"ın oylarıyla seçim sandığından çıkan işbirlikçi, yobaz, gerici düzene son vermek içindi.

 

Herşey, cici demokrasi diye yerin dibine batırdığımız çok partili demokrasinin çanına ot tıkamak içindi.

 

Ama olmadı.

 

9 Mart değil 12 Mart kazandı!

 

Biz değil onlar kazandı.

 

1971"de askerden darbe geldi ama bizim istediğimiz darbe değildi bu. 12 Mart, demokratik hak ve özgürlüklerin, insan haklarının canına okudu. Deniz Gezmiş"leri idam sehpasına gönderdi. Ziverbey Köşkü adındaki işkence evinden geçirdi, Doğan Bey"i, İlhan Abi"yi, İlhami Abi"yi...

 

9 Mart"a karşı ünlü Madanoğlu davası açıldı. Ama sonunda beraat çıktı.

 

Masum muyduk?

 

Darbeye karışmamış mıydık?

 

Askerle organize işler içinde olmadığımız için mi, 12 Mart"ta Madanoğlu Davası beraatle sonuçlanmıştı?

 

Sanmıyorum.

 

Çünkü, işin aslı "hukuk"la pek fazla ilgili değildi. Delillerde yetersizlik olabilirdi. Ama beraat konusunda işi aslı daha çok darbe hukuku ile ilgiliydi.

 

Madanoğlu davası beraatle sonuçlanmak zorundaydı. Zira aksi halde, işin ucu ordunun en tepesine, örneğin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler Paşa"ya, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur Paşa"ya kadar uzanacaktı.

 

Bunu kimse göze alamadı.

 

Madanoğlu davasında beraat kararı böyle geldi.

 

İlginç olan bir nokta daha vardı. 9 Martçılar bu beraat kararıyla sanki "demokrasi kahramanı" oldular.

 

Evet, 12 Mart 1971 askeri rejimi, ülkede demokrasi ve insan haklarının canına okudu. Ancak, 9 Mart da bir "demokrasi hareketi" değildi ki.

 

Tam tersine çok partili demokrasiye paydos için yola çıkmış, Türkiye"nin Batı"ya sırtını dönerek başka sulara açılmasını öngören, askerci-cuntacı bir gizli örgütlenmeydi.

 

Ancak cuntacı takımı, "Bolşevik" metotlardan da bir şeyler kaptığı için, bu işleri ters yüz etmekte mahirdir.

 

Demokrasinin köküne kibrit suyu ekmek için yola çıkmışsınızdır, ama burası Türkiye"dir, zaman geçer demokrasi kahramanı da olabilirsiniz.

 

12 Mart"ta böyle olmuştu.

 

Tarih tekerrür edebilir mi?

 

Bilemiyorum.

 

Ama Shakespeare"in sözü aklımda:

 

"Bütün dünler, bugünleri aydınlatan fenerlerdir."

 

Bazı yazıları kendim için alıntılarım unutmayın. Kimse üzerine alınmasın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oldu olacak kaldıralım ordulari gibi bir ibare kullanıyor Sayın Simalyildizi.Ordunun görevi darbe mi yapmaktır?Öyleyse yabancısıyım ben bu ordu kavramının.

 

Ve devam ediyor;özelleştirmeler,kadrolaşma...bu gidişe son vermeli birileri.Peki arkadaşım bu illah ordu mu olmalı?Biz nasıl bir toplumuz ki herşeyi birilerinden bekliyoruz.Sürü müyüz ki birileri başımızda durup bize ayar versin.Ya da o kadar vurdumduymaz,işi oluruna bırakan,bize ne cinsinden bir toplumumuz ki bunları hakediyoruz.Değerli arkadaşım darbe meşruuuuuuuuuuuuuuuuu değildir,olamaz!

 

Darbe meşru değildir,olamaz.Çünkü 1960 darbesine kurban sunulanlar,1971 de yaşananlar,1980 de kendisinden korkmaya alıştırılan bir toplumdan başka darbe bize birşeyler katmadı ki.Eksiltti,insanımızı,düşüncelerimizi,güvenimizi...Bu darbeler sonrası hazırlanan anayasaları gösterin isterseniz,bakın siz yazmadan ben yazdım.Anayasalar,darbe,anayasalar,darbe...yine bir artı olarak algılayamadım darbeler adına!

 

Sayın Politika,değerli arkadaşım bakın ben şunu yazdım.Ulusulcalara darbeci demiyorum.Nasıl ki ben demokrasiyi eksik algılayıp kendine göre demokrasiler üreten zihniyetlerle demokrasiye ambargo koyamayacaksam,kendini ulusalcı diye gösteripte kavramlarla rant sağlayanlara bakarak da Ulusalcılık kavramına darbeciliği yamamam.Ha geleleim Ergenekon'a.ERGENEKON BİR KOMPLODAN İBARET VEYA ERGENEKON SÜREGELEN KARANLIK BİR TARİHİN GÜN YÜZÜNE ÇIKARILMASIDIR!Bunlardan birine inanmak,gerçeğinizi anlatmak en tabi hakkınız,hakkımız.Siz yazarsınız,biz okuruz,katılırız,katılmayız.Yalnız yorumlarımızda kesinlikle karşıdakilerin söylemediği şeylerle suçlayamayız.Değil mi ama?

 

Ergenekon'u bu başlık altında yorumlamak da yanlış olmasa gerek.Nokta dergisinde ki darbe günlükleri bize hala bir şeylerin değişmediğini göstermedi mi?Düşünün darbe için oluşturulmak istenen ortam,kaygılar,korkular...Bakın 1980 darbesine...Sağ ve sol kavgasında ölen gençlerimizi kurtarmakl için yapıldığı söylenir.Sonrası...Darbe sonrası...Yazmama gerek var mı bir daha rakamları?Önceki sayfalara dönün.

 

Ben,her ihtilal kendi çoçuklarını yer'i bir daha yazarak,bunca yaşananlara rağmen,hala darbe olmamalı diye bize bravo diyen arkadaşıma şunu soruyorum?Darbe neyi değiştirecek.Daha önceki sorularıma cevap vermek yerine beni aynı cümlelerle suçlayan arkadaşlar lütfen bunu cevaplayın.

 

Tarih tekerrürden ibarettir,geçmiş darbeler başka darbeler getirmiştir.Bu ülke,bu Cumhuriyet darbelere gencecik insanlar,gece yarısı gözaltılar,işkenceler,ölümler...ve sonrası ile ekonmik,sosyal ve siyasal anlamda eksik toplum bir toplumu vermiş,beslemiş ve büyütmüştür!

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milli Güvenlik Konseyi'nin 1 Numaralı bildirisi

 

Yüce Türk Milleti;

 

Büyük Atatürk’ün bize emanet ettiği ülkesi ve milletiyle bu bütün olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda, izlediğiniz gibi dış ve iç düşmanların tahriki ile, varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içindedir.

 

Devlet, başlıca organlarıyla işlemez duruma getirilmiş, anayasal kuruluşlar tezat veya suskunluğa bürünmüş, siyasi partiler kısır çekişmeler ve uzlaşmaz tutumlarıyla devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamamışlar ve lüzumlu tedbirleri almamışlardır. Böylece yıkıcı ve bölücü mihraklar faaliyetlerini alabildiğine arttırmışlar ve vatandaşların can ve mal güvenliği tehlikeye düşürülmüştür.

 

Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirler üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları, idare sistemi, yargı organları, iç güvenlik teşkilatı, işçi kuruluşları, siyasi partiler ve nihayet yurdumuzun en masum köşelerindeki yurttaşlarımız dahi saldırı ve baskı altında tutularak bölünme ve iç harbin eşiğine getirilmişlerdir. Kısaca devlet güçsüz bırakılmış ve acze düşürülmüştür.

Aziz Türk Milleti:

 

İşte bu ortam içinde Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanununun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur.

 

Girişilen harekatın amacı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır.

 

Parlamento ve Hükümet feshedilmiştir. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır.

Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir.

 

Yurt dışına çıkışlar yasaklanmıştır.

 

Vatandaşların can ve mal güvenliğini süratle sağlamak bakımından saat 05’den itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı konulmuştur.

 

Bu kollama ve koruma harekatı hakkında teferruatlı açıklama bugün saat 13.00’deki Türkiye Radyoları ve Televizyonun haber bülteninde tarafımdan yapılacaktır. Vatandaşların sükunet içinde radyo ve televizyonları başında yayınlanacak bildirileri izlemelerini ve bunlara tam uymalarını ve bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetlerine güvenmelerini beklerim.(1980 Darbesi İlk bildiri)

 

işte meşru(!!!!)laştırılmak istenen bir darbe...isterseniz bir de şunu okuyun;

 

-Sizce darbeler meşru mu, olmazsa olmaz mı? Darbe ve muhtıraların olduğu dönemlerde siyasilerin de suçu yok mu?sorusuna o darbeye tanıklık yapmış birinden anlamlı bir cevap!

 

Osman Nuri ZENGİN: Hiçbir darbe, müdahale ve muhtıra meşru olamaz. Bunların hiçbirisinin sorun çözdüğü görülmemiştir. Belli bir zaman için çözer gibi görünse de çözememiştir. 27 Mayıs müdahalesi başarıya ulaştı mı: Hayır ulaşmadı. Ne yapmıştır bu müdahale; 12 Mart ve 12 Eylül'ün önünü açmıştır. Orta ve uzun vadede bakarsak hiçbir müdahale toplum açısından iyi olmamıştır. Siyasilerin de kuşkusuz hataları vardır. Bu darbeler bir şekilde önlebilirdi. Mesela Bülent Ecevit'in 12 Eylül öncesi uyarısı vardı: "Tribünde oturmayın, sahaya inin. Sonra birileri gelir, düdüğü çalar, maçı tatil eder." Belki bir CHP-AP koalisyonu kurulsaydı darbe olmazdı, bunu 12 Eylül generalleri de itiraf etmişlerdir. Ama bunu yapmak yerine darbe çığırtkanlığı yapıldı. Bugün de yapılıyor, her dönemde yapılıyor bu çığırtkanlık. Ayrıca bu darbelerin hiçbiri dış destek olmadan yapılamazdı, bu da çok önemli. Ve bir başka önemli hususta şu: Mesela Latin Amerika'da yapılan darbelerde asker gitmiyor. Ama Türkiye'de yapılan doğrudan müdahalelerde bile iktidar daha sonra seçimlerle yeni oluşan meclise devredildi. Ama derin izler de devredildi aynı zamanda..!(alıntı)

 

bir de 1980 darbesinin sonuçlarını ekleyin tüm bunlara!Siz hala darbeyi meşrulaştıracak mısınız?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ANKARA'NIN GÖBEĞİNDE KANDİL DAĞI MI VAR?

Çarşamba, 23 Temmuz 2008

 

Üç gündür bekliyorum, büyük medyadan birisi sesini çıkaracak mı diye.

 

Tıs yok.

 

Çıt yok.

 

Bırakın medyayı, yargıdan ses yok, Türkiye'yi yönetenlerden ses yok.

 

Hafta sonunda televizyonlardan DTP'nin "Güvencinlerin iş başına getirildiği" kongresini izledim.

 

İzlemez olaydım.

 

Kongre tam bir PKK kongresiydi.

 

Kandil dağında yapılsaydı, bundan farklı, bundan öte yapılamazdı.

 

Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan'ın kardeşleri kongre salonunda kendilerine ayrılan özel bir bölümde oturdular. Parti önderliğini temsilen.

 

Dört bir yanda Öcalan posterleri, PKK'nın askeri ve siyasi kanatlarının afişleri vardı.

 

20 bin kişi 'Öcalan'a özgürlük' diye bağırdı.

 

Ve daha vahimi, çok daha vahimi DTP Kongresi boyunca çalınan, salondakilerin halay çektiği, bir dakika bile susmayan bir

"Türküydü"

 

İşte bu türkü kanımı dondurdu.

 

Türkünün adı "Oramar türküsü"

 

Öyle herhangi bir türkü değil.

 

Yeni bir türkü.

 

Türküyü yazan kim biliyor musunuz?

 

Dağlıca Baskını'nı düzenleyen teröristler.

 

DTP Kongresi boyunca çalınan bu türkü bir Dağlıca baskını güzellemesi.

 

Kendilerince baskını anlatıyorlar. Gerilla dedikleri teröristlerin

 

Dağlıca'ya nasıl geldiğini, Türk askerini nasıl vurduğunu, silahların nasıl konuştuğunu, askerlerimizin nasıl çaresiz

kaldığını anlatan ve Dağlıca Baskını'nı yapan teröristlerin övüldüğü, Dağlıca Baskını'nı kutsayan bir türkü.

 

Ve bu "Terör türküsü" DTP Kongresi boyunca fon müziği olarak durmaksızın çalındı.

 

Ve üç gündür bekliyorum, kimseden ses seda çıkmadı.

 

Bırakın gazeteleri, savcılardan bile çıt çıkmadı.

 

Sadece basın savcılığı, basın suçları açısından bir inceleme başlatmış.

 

Teröre methiye düzülüyor, Dağlıca Baskını'nı yapan teröristler övülüyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor!

 

Niye?

 

Ben bilmiyorum.

 

Kimse çıkıp da "DTP legal bir parti" demesin.

 

Legal partilerin terörü övme, kutsama hakkı olamaz.

 

İşçi Partisi'ne terör suçlaması yapılıyor, DTP ise terör türküleri çalıyor.

 

İş mi bu!

 

Ve bütün bunlar Ankara'nın göbeğinde oluyor.

 

Ankara'da bir spor salonu Kandil Dağı'na çevriliyor.

 

Tınan yok.

 

Terör türküleri, Öcalan posterleri Ankara'nın göbeğinde.

 

Öcalan'ı Türkiye'ye getiren Albay ve İmralı'nın bağlı olduğu orgeneral hapiste.

 

Bunlar birbiriyle doğrudan bağlantılı gelişmelerdir diyemem ama ilgi çekici bir durum olduğu net bir şekilde ortadadır.

 

Türkiye'nin içinde bulunduğu süreci ve gideceği yönü de anlamamızda yardımcı olan bir tespittir.

 

Türkiye'yi yönetenler, Türkiye'nin geleceğini şekillendirenler, ister asker olsun, ister sivil, ister bürokrat olsun ister siyasetçi

bu durumun farkında mıdır onu da bilmiyorum.

 

Ancak böyle giderse Türkiye önümüzdeki 20 yıl içinde ciddi bir toprak kaybıyla karşılaşacaktır.

 

En az ikiye bölünecektir.

 

Hatta bölünmeden de öte bir durum söz konusudur.

 

Bugünün "Terörle mücadele kahramanlarının" yarın bir gün "Savaş suçlusu" olarak aranması bile ihtimal dahilindedir.

 

Türkiye şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı bir tehditle karşı karşıyadır.

 

Ve ne yazık ki, bu tehdidi idrak edebilecek bir "Dingin kafa" Türkiye'de ortalıkta görünmemektedir.

 

Bugün Türkiye'nin sorumlu mevkilerinde oturanlar, tarih önünde bu hesabı verecektir!

 

AHMET K.

 

Ergenekon kadarda şu 30 yıllık pkk terör örgütünün yapılanması ile ilgili illerde bir operasyon düzenlesede, pkk ya yardım yatakılk eden millet vekili bakanlar vs tutuklasada şu akp en azından objektif gibi görünmüş olsa!!!!!!!!!!...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye Cumhuriyeti devletinin düsmanlari artik o kadar asikarlarki yazdiklari ve söylediklerini bile sakli gizli degil asikar olarak söylemektedirler.Atatürke saldirmak,devlete küfretmek orduyu cete ilan etmek artik Türk devleti karsitlarinin daha dogrusu devrimci denilen bölücü ve yikici kesimle ayni paralelde yürüyen seriatci yobaz kesim artik lafini saklamadan söyleyebiliyorlar.Demokrasinin bir devleti yikmak icin bu kadar pervasizca kullanildigi ikinci bir ülke gösteremezsiniz baska bir ülkede bugün Türkiyede yasananlar yasanmis olsa inaninki bu bölücüleri ve seriatcilari dogduklarina pisman ederler,ama bu Türkiyede mümkün degildir cünkü Türkiyede bütün kösebaslari onlarca tutulmustur buda yetmiyor AB-ABD BUNLARLA OMUZOMUZADIR AYNEN 1919 lardaki isgal gücleri gibi.

Ergenekon savcisinin bilgi aktardigi medyadan malum bir gazete bugün bir baslik atmis;"1923 de kuruldu,2008 de ariniyor"

Bu basligin icerdigi anlam en aptal insanlarin bile anlayabilecegi birseydir.Bu gazete resmen Türk devletine bir saldiridir,Türk devleti bugüne kadar böyle bir ihanete maruz kalmamistir,ve Türk ulusu simdiye kadar böyle bir ihanete bugünkü kadar seyirci kalmamistir. siz o 1923 de kuruldu 2008 ariniyor basligini söylede tanimlayabilirsiniz,"1923 de kuruldu 2008 de yikiliyor"

Bir gazete hangi basin özgürlügü maddesine dayanarak Türk devletine bu kadar ***** hakaret edebiliyor,****.Bunlar kimin hesabina Türkiye sinirlari icersinde gazetecilik yapmaktadirlar,bu ülkenin icisleri bakani yokmudur,bu ülkede savcilar sadece Ordu ilemi sorunludurlar,301.madde bunun icinmi kaldirildi Tayyip erdogan tarafindan.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili kaplan200

 

ne çabuk unutuyorsun cezaevinden alınıp alkışlarla, sloganlarla, terörist başının posterleri ile karşılanan teröristler doğru Ankara'ya TBMM'ye sokuldu... Abdullah Öcalan liderimizdir diyenler mecliste...

 

Unutmadığını elbette biliyorum, seninde en az benim kadar kanına dokunduğunu biliyorum.

 

Ama işte asıl olup bitmekte olan Türkiye'nin parçalanma sürecinin hızlandırılmasıdır...

 

Ergenekon Operasyonu dedikleri şey Atatürk Milliyetçilerinin ve Cumhuriyetçilerin bu ülkeden tasfiye edilmesinden başka birşey değildir...

 

Asimile edilmek istenenler, karalananlar, leke çalınmak istenenler, antiemperyalist ulusalcılardır... Yani bize kıyıyorlar ve dünya seyrediyor, neyle mi kıyıyorlar DEMOKRASİ İLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir darbe girisimi de Cevik Bir´den ... 21 Aralık 1998de böyle bir girisimde bulunmasi darbecilerin derdi AKP olmadigini anliyoruz ...

Iddianameden bir ayrnti :

 

Çevik Bir'in Amerikancı darbe girişimi!

 

Çevik Bir ve Erol Özkasnak ekibinin 21 Aralık 1998'de Çevik Bir liderliğinde Mason Atatürkçüleriyle birlikte yönetime el koymayı planlamış. İşte örgüt şeması...

 

Çevik Bir'in Amerikancı darbe girişimi!

 

Mehmet Adnan Akfırat'ın evinde ele geçirilen, Çevik Bir - Erol Özkasnak ibaresi ile başlayan doküman incelendiğinde "Çevik Bir - Erol Özkasnak ekibinin Amerikancı darbe girişimini açıklıyoruz" başlığı altında 21 Aralık 1998'de Çevik Bir liderliğinde Mason Atatürkçüleriyle birlikte yönetime el koymayı planladıklarını, darbenin sağ-sol olmak üzere iki kanadının olduğunu; sağ kanadının başbakanının yalım Erez, sol kanadın başbakanının Mümtaz Soysal olduğunu, Cumhurbaşkanlığı için Yekta Güngör Özden'de birleştiklerini ancak bunu Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun önlediğini, 28 Şubat'ta da darbe yapmak istediklerini, bunu Org. Karadayı'nın önlediğini.

 

Söz konusu dokümanda örgüt şeması şu şekilde listelenmiş:

 

Asker: Org. Çevik Bir, Korg. Çetin Saner, Koramiral Atilla Kıyat, Tümg. Erol Özkasnak.

 

MİT: Miktad Alpay, Mehmet Eymür

 

Polis: Cevdet Saral, Osman Ak

 

Sivil: Yekta Güngör Özden, İlhan Selçuk, Çetin Yetkin, Uluç Gürkan

 

Emekli Subay: Kemal Yavuz, Orhan Kabibay, İlhan Baş

 

 

timeturk

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir darbe girisimi de Cevik Bir´den ... 21 Aralık 1998de böyle bir girisimde bulunmasi darbecilerin derdi AKP olmadigini anliyoruz ...

Iddianameden bir ayrnti :

.

.

Savci Öz heralde size bir kiyak gecmis olacakki iddianamenin bier kopyasinida size iletmis.hahaha

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birtek senaryo biliyorum oda ergenekon senaryosu ve o senaryonun basarili olmasi icin birbirine kenetlenmis olan yollari ayri ama amaclari ayni olan yikici ve bölücü güruh.

 

 

 

saygilarla

 

evet kardeşim.sen böyle kabul etmeye devam.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.