Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana Ataol Behramoğlu Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Seviyorum Seni Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi, Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi. Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi. İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık İçimde kımıldanan birşeyler gibi Seviyorum seni 'yaşıyoruz çok şükür' der gibi. Nazım Hikmet Ran Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Dostları Olmalı İnsanın Dostları olmalı insanın, Aynen gemilerin limanlari gibi Zaman zaman uğradığın Yükünü boşalttığın Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, Geri döneceğin günü bekleme umuduyla Bazen rüzgara o açmalı yelkenini Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla Halatlarını çözmeli Seni çok ama çok özlemeli Dostları olmalı insanın, Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen Düşünmediklerini düşündüren Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen Gerektiginde senin için ateşi yutabilen Yolunu ısıtan ustan olmalı, Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini Sana verebilmeli soğuk bir kış gününde Üzerindeki tek gömleğini. Oğuzkan Bölükbaşı Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Ben Seni Sevdim mi Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim boz bulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim.... Ümit Yaşar Oğuzcan Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Her Şey Sende Gizli Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün, Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun. Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın. Bir gün yalan söyleyeceksen eğer; Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret, Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın. Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın, Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, Bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir, Kuşlar ötebildiği kadar sevimli, Bebek ağladığı kadar bebektir. Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... Can Yücel Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 İçimde Ölen Biri Bana birşeyler anlat Canım çok sıkılıyor Bana birşeyler anlat İçim içimden geçiyor Yanımdasın, susuyorsun Susuyor, konuşmuyorsun Bakıyor, görmüyorsun Dokunsan donacağım İçimde intihar korkusu var Bir gülsen, ağlayacağım Bir gülsen, kendimi bulacağım Depremler oluyor beynimde Dışarda siren sesi var Her yanımda susmuş insanlar İçimde ölen biri var Hadi birşeyler söyle Çocuk gözlerim dolsun İçinden git diyorsun Duyuyorum gülüm Gideceğim, son olsun İçimde soluyorsun İki can var içimde Korkular salıyorsun, üstüme korkular Her an başka biçimde... Ahmet Kaya Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Giderim artık seninle duramam bu akşam çıkar giderim hesabım kalsın mahşere elimi yıkar giderim sen zahmet etme yerinden gürültü yapmam derinden parmaklarımın üzerinden su gibi akar giderim artık sürersin bir sefa ne cismim kaldı ne sefa şikayet etmem bu defa dişimi sıkar giderim bozarmı sandın acılar belaya atlar giderim kurşun gibi mavzer gibi dağ gibi patlar giderim kaybetsem bile her şeyi bu aşkı yırtar giderim sinsice olmaz gidişim kapıyı çarpar giderim sana yazdıgım şarkıyı sazımdan söker giderim ben ağlayamam bilirsin yüzümü döker giderim köpeklerimden kuşumdan yavrumdan cayar giderim senden aldıgım ne varsa yerine koyar giderim ezdirmem sana kendimi gövdemi yakar giderim beddua etmem üzülme kafama sıkar giderim Ahmet Kaya 1 Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 ŞU ERTESİ GÜN yırtıcı bir ufukla buluşacağım senden söz etmek yalan söylemek yenik düşmek için mektubunu yüksek sesle okudum gezegenin hemen yıkılıveren on dört başkenti karşısında sana bulutlarda doğmuş zebralar gibi tatlı nehirler getireceğim zehirli ve okyanuslarda zıplayan köpekbalıklarından daha değerli bulacağım seni Alain BOSQUET Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Tan olmak kutsamak için tanı; kuş olmak hayran olmak için kuşa; çimen olmak yaraşmak için çimen yaşamına: yitmekti sevmek sevilende. Yele oldum (günaydın, kısrak!) Taşyaprağı oldum, (iyi akşamlar, gelincik!) ve şu yassı çakıl öteki çakılların arasında dalgaların çarptığı. Değişim, artık değişmek istemiyorum: seviyorum. Aşk, artık sevmek istemiyorum: değişiyorum. Alain BOSQUET Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 67. YAŞ Benim doğduğum gün Günler uzamaya başlar Öyle bir öleceğim ki Geceler uzamaya başlayacak Ve öyle bir öleceğim ki Günlerle gecelerden başka Hiçkimse öldüğümü anlamayacak AZİZ NESİN Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 ACILI GECENİN BİTİMİNDE Yaşadığımı işitmek istiyorum Bir ses uzaktan yakından ya da içimden Düşen yaprak örneğin Kağıt hışırtısı olsun Ya da eski tahtaları içten kemiren bir kurdun çıtırtısı Bir inilti derinden Damlayan su Bir elektrik düğmesi çıt diye Çok uzaklardan yankılanan duyulur duyulmaz İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir ses Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı görmek istiyorum Bir ışık uzaktan yakından ya da içimden Sesindeki pırıltıya Gözündeki ışıltıya benzer Bir kibrit çakımı Bir yanıp sönse yeter Sabahın yağan toz mavisi göğsünde çıplak Ya da gün batımı pembesi dudak Bir yıldırım hızında çizilsin Bir şimşekçe yazılsın karanlığım Bir fener ki uzaklığı bilinmeyen Bir yıldız parlayıp sönen Dişlerinin aydınlığını İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir ışık Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı duymak istiyorum Bir ısı uzaktan yakından ya da içimden Tenine ilk dokunduğum zamanki Elini ilk tuttuğum Yüreğimi kanatlandıran o titreşim Kanı geçiyor kanıma sandığım Öyle bir değdin ki varla yok arası Ve yanarken ateşten ellerim Yatak çarşafının apaklığında duyduğum serinlik Ve sevgiyi sende bulduğum ilk O ılıklığa değinmek yerine Uzak düşlerde olsa da yeter İçindeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir değini Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı koklamak istiyorum Bir koku uzaktan yakından ya da kendimden Kulak memelerinde şebboy Saçlarında o koku Ki öptükçe öpüldükçe büyüyen Her yel estikçe getirir düşlerime Koklarım çok uzaklardaki anılardan seviyi Bir yel esmiş mi esmemiş mi Bir kıpı dal oynasa Bir yaprak kıpırdasa Duyulur duyulmaz olsa da İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir koku Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı tatmak istiyorum Bir tat ki uzaktan yakından ya da kendimden Ağzımda dilimde damağımda Bir buruksu mutluluk sandığım Salt benim diye aldandığım Kendi yalanlarıma kandığım Arttı yaşadıkça duyduğum acı Yitirmemek için o acıyı çoğaltırım İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir tat Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı AZİZ NESİN Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 CİNAYET CinayetTüfekler arasında yürürken görüldü o, Uzun bir sokaktan Çıktı soğuk kıra, Gün doğarken daha Şafakta, yıldızların altında Öldürdüler Federico'yu. Cellâtların mangası Bakamıyordu yüzüne. Kapadılar hepsi gözlerini. Dua ettiler: Tanrı bile kurtarmayacak seni! Düşüp öldü Federico - Alnında kan, kurşun barsaklarında. - Cinayet Gırnata'da işlendi. Biliyorsunuz, - zavallı Gırnata'da. - Onun Gırnata'sında. Antonio Machado Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 Ozan Ve Ölüm Ölümle başbaşa yürürken görüldü o, Korkmadan tırpanından. - Gene de kuleden kuleye güneş Çekiçler örste, örste, demirci ocaklarının örsünde. Konuşuyordu Federico Okşayarak, ölümle. Ölüm dinliyordu onu. "Daha dün mısralarımda can yoldaşım, Kuru avuçların şaklıyordu senin Daha dün mısralarımda, Daha dün kırağını verdin şarkıma Ve ağlatı'ma gümüş tırpan keskinliğini, Seni şakıyacağım, sende artık kalmayan eti, Olmayan gözlerini, Rüzgârın dağıttığı saçlarını şakıyacağım O öpülen kırmızı dudaklarını... Ölüm, güzel çingenem, ölümümsün dün de bugün de, İçime çekerken Gırnata'nın havasını, Benim Gırnata'mın." Yürürken görüldüler onlar... Bir mezar yontun bana dostlarım Ozan için Taştan ve düşten, -Elhamra'da, Suyun ağladığı bir çeşme üstüne, Sonsuza kadar desin o: Cinayet Gırnata'da işlendi! Onun Gırnata'sında! Antonio Machado Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 KAÇAK -Cezayir Kurtuluş Savaşı'nda ölenleri anarak- Efendi misiniz, kodaman mısınız ne, bir mektup yazıyorum size, bilmem vaktiniz var mı okumaya bu mektubu. Az önce verdiler elime askerlik kâğıtlarımı, savaşa çağırıyorlar beni, diyorlar yola çık en geç çarşamba akşamı. Efendi misiniz, kodaman mısınız ne, dövüşmeye hiç istek yok içimde, insancıkları öldürmeye gelmedim ben, gelmedim ben bu yeryüzüne. Sizi kandırmak değil niyetim, ama söylemeden de edemem, savaş ahmakların işi, hem insanlar ondan hanidir bıktı. Doğduğum günden bu yana ölen çok babalar gördüm, gidip dönmeyen kardeşler gördüm, çocuklar gördüm iki gözü iki çeşme. Ya analar ne çekti, ya analar, bir yanda işi tıkırında bir avuç insan bolluk içinde rahat yaşar, bir yanda ölüm, çamur, kan. İnsanlar tıkılmış dört duvar içine, çalınmış neleri var neleri yok, karıları, eski güzel günleri bütün. Gün doğar doğmaz yarın kapatacağım şırak diye kapımı ölmüş yılların suratına, alıp başımı yollara düşeceğim. Aşacağım karaları, denizleri, ne Avrupa'sı kalacak, ne Amerika'sı, ne Asya'sı, dilene dilene hayatımı şunu diyeceğim insanlara: Üstünüzden atın yoksulluğu, durmayın bakın yaşamaya, hepimiz kardeşiz, kardeşiz, kardeş, ey insanlar, ey insanlar, ey. İllâki kan dökmek mi gerek, gidin dökün kendi kanınızı, size söylüyorum bunu da, efendi misiniz, kodaman mısınız ne. Adam korsunuz arkama belki de, unutmayın jandarmalara demeye: üzerimde ne bıçak var, ne tabanca korkmadan ateş etsinler bana, korkmadan ateş etsinler bana. BORIS VIAN Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak Benim adım insanların hizasına yazılmıştır. Hergün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu. Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olsaydım ölüm ve acılar çatsaydı beni düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı. Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım diri-gergin kasları konuşsaydım “Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ” “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan Bakın yaklaşıyor…” yazık, şairler kadar cesur değilim çoçukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor. Benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı öyle bir çalımlarla gecenin çitlerinden atlardım bir güneş sayardım kendimi denizin karşısında çünkü çam kokularına sürtünüp ağırlaşan ruhların inanmazdım dosyalara sığacağına gittikçe ışıldardım dükkanlar kararırken hüznün o beyaz etrafına sakallarım batardı. Benim adım bilinen bütün cevapların üstüne mühürlenmiş ellerim tütsülenmiş evlerin yeni yıkanmış serin taşlıklarında dirgenler, bakraçlar, tornavidalar bende kül, bende kanat, bende gizem bırakmadılar ve içinden bir baş ağrısı gibi çınlamaktansa gövdem açık bir hedef kılındı belâlara. Ve bu yüzden yakışıksız oluyor insanları hummalı baharlar olarak tanımlamak ve bu yüzden göğsümde dakikalar ince parmaklar halinde geziniyor konvoylar geçiyor meşelikler arasından bir yaprak kapatıyorum hayatımın nemli taraflarına ölümden anlayani ciddi bir yaprak unutulacak diyorum, iyice unutulsun neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak. 1972 İsmet Özel Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Düşümde Gördüm Ki Düşümde gördüm ki alıp götürüyorsun beni beyaz bir patika üzeri yemyeşil kırlar ortasında mavi tepelere dingin bir sabah vakti. Hissettim ellerini ellerimde, senin dost elini, ve kız çocuğu sesin çaldı kulaklarımda yeni bir çan gibi, baharın şafağından bakire bir çan gibi. Ordaydılar, sesin ve ellerin, düşümde, nasıl da gerçektiler!... Sen yaşa, ey umut: Kim der ki toprak aldı sinesine seni. Antonio Machado Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Bir Süre Sonra Bir süre sonra, bir eli tutmakla, bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin, Ve aşkın yaşlanmak, birlikte olmanın da güvende olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin. Ve öpücüklerin sözleşme ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye başlarsın. Ve yenilgileri başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın, bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin zarafeti ile... Ve herşeyi, bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin, çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir. Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu öğrenirsin, eğer fazla maruz kalırsan. Bu yüzden başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle. Ve göreceksin ki dayanıklısın ve kuvvetlisin ve değerlisin... Veronica A. SHOFFSTALL Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 ECCE HOMO Evet, bilirim nereden geldiğimi Alev gibi doymamış, aç Yanar, tüketirim kendimi. Işık olur, ne tutarsam, Küldür arkamda kalan. Ben ateşim besbelli. Friedrich NİETZSCHE Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 İŞARET ATEŞİ Burada, adanın denizlerin ortasında çıkıverdiği, bir kurban taşı gibi birdenbire yükseldiği yerde, burada, kara göklerin altında tutuşturuyor Zerdüşt koca ateşini, yollarını kaybetmiş gemicilere işaret ateşi, bir cevap verebileceklere soru işareti... Beyaz-gri karınlı bu alev -arzulaması yalıyor soğuk uzaklıkları, hep daha arı yüksekliklere uzatıyor boynunu- sabırsızlıkla dikelmiş bir yılan: bu işareti takıyorum kendi kendime. Benim ruhumdur bu alev: Kanmazca susuz hep yeni uzaklıklara, durgun yalazını fırlatıyor, yukarlara. Ne demeğe kaçtı Zerdüşt hayvandan da insandan da? Ne demeğe bıraktı sağlam karaları? altı yalnızlığı tanımıştı bile ama yetmedi ona denizin yalnızlığı, ada bıraktı tırmansın, tepe bıraktı yansın, alev olsun, bir yedinci yalnızlığı, yukarıya, attı şimdi oltasını arayışla, Ey yollarını kaybetmiş denizciler! Ey sönmüş yıldızların artıkları! Siz ey geleceğin denizcileri! Ey keşfedilmemiş gökler! İşte atıyorum bütün yalnızlara oltamı: bir cevap verin alevin sabırsızlığına, yakalayın bana, yüksek dağlarda bekleyen balıkçıya yedinci, sonuncu yalnızlığımı! Friedrich NİETZSCHE Çeviri: Oruç ARIOBA Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 ANAYASASI İNSANIN Ustamız Eluard’ın izinden Kan yasası bu insanın: Üzümden şarap yapacaksın Çakmak taşından ateş Ve öpücüklerden insan! Can yasası bu insanın: Savaşlara yoksulluklara Ve binbir belaya karşın İlle de yaşayacaksın! Us yasası bu insanın: Suyu şavka döndürüp Düşü gerçeğe çevirip Düşmanı dost kılacaksın! Anayasası bu insanın Emekleyen çocuktan Uzayda koşana dek Yürürlükte her zaman CAN YÜCEL Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2008 Tutsak! ! ! Nedir bu yaşadıklarım Çözmek istesem, çözülür mü? ki Anlamaya çalışsam imkân var mı? Neyim ben, kimim ya da? Sahibi miyim kendimin? Yoksa emanet mi aldım bedenimi? Teslim edebilecek miyim? Aldığım gibi Kim söyleyecek bana. Soru sorabilir miyim? Kırkımda kendim olabilir miyim? Tutsaklık mı? yaşadıklarım... Kendi hayatım mı? Tutsak. Neden ağlıyor gözlerim. Durdurmalıyım... Susmalı. Susmalı mı? Söz geçirmeliyim durmaları için Ama susmuyor yüreğim Durmuyor gözyaşlarım. Yaşamaksa eğer nedir bu? Ağlamalar nedensizlik mi? Nedenler anlamsızlık mı? Nedir? Özgürlük uzak mı? Uzaklarda özgürlük var mı? Gitmeli miyim? Gitmek o kadar kolay mı? ki... Bu olsa olsa firar... Özgürlüğe, yaşamaya, kurtuluşa. Kırkından sonra kendini bulmaya Bedeninin, ruhunun, beyninin sahibi olmaya Yüreğini anlamına göre yaşamaya tespihboncuğu İnsan olarak görülmenin mücadelesidir bu.. nü-ans Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2008 AFİŞ İstediğiniz ne zaferdi ne gözyaşı Ne hüzünlü org ne papazın son duası On bir yıl nedir ki on bir yıl Yaptığınız kullanmaktı silahlarınızı Ölüm gözünü kamaştırmaz partizanın Asıldı yüzleriniz tüm duvarlara Gece ve sabah karasıydınız, korkutucu, süzgün Bir afiştiniz, kızıl bir kan lekesi gibi Adlarınızı bile söylemek öylesine güçtü ki Gelip geçende dehşet etkisi yaratın istediler Sizi kimse Fransız olarak görmez gibiydi Gün boyu bakmadan geçti gitti insanlar Kimi parmaklar durmadı ama karartmada ´Fransa için öldüler´ yazdı afişe Aragon şiirleri... Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2008 BECERİKSİZ... Bir seni seviyorum iki seni seviyorum Üç seni seviyorum Seni çokca seviyorum Bunu söyleyebilmek için varımı gücümü sarfediyorum Arzu edilen bir incelikle Dünyada bilemedim ben o en küçük şeyi Arzu uyandırmayı Uyandırmayı istediğim anda bile Buysa eğer sözü edilen duygu masum bir teşhirciliktir alt tarafı Fiziksel olduğu kadar ahlaksal da bir konu allahın belası şey tüm bunlar hiç de ferahlatıcı değil Çekim gücü olarak sıfır noktası Alıntı... Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2008 BÜYÜK SIR Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin Zaman kadındır ister ki hep okşansın Diz çökülsün hep Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına. Bir taranmış Bir upuzun saç gibi zaman Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi. Zaman sensin, uyuyan sen Şafakta ben uykusuz seni beklerken Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi... Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın Bu mavi çanaklarda kan gibi Durdurulmuş zamanın işkencesi Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini Daha beter seni kaçak Seni yabancı bilmekten Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan Tanrım ne ağırdır sözcükler Asıl demek istediğim bu. Hazzın ötesinde sevgim Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün Sevgim Sen ki benim saat-şakağımda vurursun Boğulurum soluk alıp vermesen Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın. ...... Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan Korkuyorum senden. Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam Sevgilim. Louis Aragon Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 17 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 17 Mayıs , 2008 Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, ***** yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini.. Ahmet Arif.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.