Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 hukuk deyince ne anliyorsunuz? hukuk neyi belirler? Ben de tam ondan bahsediyordum Sayın Efendi Türkler?Bu konuyu en iyi bilen Sayın Bilimselci.Ben de onun bilgisinden faydalanmaya çalışıyorum.Bence siz de ona sorun... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 ''Hukuğun üstünlüğü''isimli bir demokratik organ mı vardır Bilimselci?Hukuğun üstünlüğü isimli organın ideolojisi var mıdır varsa ideoljisi mi üstündür yoksa hukuğumu üstün tutar? Evet hukukun üstüğünlüğü demek herşeyden önce BİR ULUSUN YAŞAYAN HAK ANLAYIŞIDIR ve bu nedenle hukukun üstünlüğü isimli bir organ tabiki vardır... Sevgili FUZULİ Arkadaş... Anayasalar, devletin yönetim biçimini, yurttaşların hak ve özgürlüklerini düzenleyen özgün ve üstün hukuk kurallarını içerir. Yasama, yürütme ve yargı organları, tüm gerçek ve tüzelkişiler, anayasaya uymak zorundadırlar. Anayasamızın 2. maddesine göre ''Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.'' Hiç kimse hukukun dışına çıkamaz, hukuka aykırı davranışlarda bulunamaz. Anayasanın hiçbir yerinde devletin ve devlet adamının üstünlüğünden söz edilmemiş, hukukun üstünlüğü gündeme getirilmiştir. Çünkü devlet hukukun üstünde değildir. Bu nedenle devletin hukuk kurallarına göre yönetilmesi, demokrasinin ana kuralıdır. Anayasa Mahkemesi’ne karşı gösterilen ölçüsüz ve sert tepkiler ise, insanlığın 20. yüzyılda Almanya’da ve İran’da yaşanan trajedilerini anımsatmaktadır... Anayasa Mahkemesi’nin son kararı, sadece Anayasa Hukuku-Siyaset ilişkilerini değil, Türkiye’nin kuruluş ve var oluş felsefesini de kapsayan bir karardır... Yani hukukun ideolojisi olmaz, olamaz... Yoksa AKP zihniyetinin hukuka mudaale etmeye kalkması sonucunda düşeceğin durum yukarıda bahsettiğim gibi 20. yüzyıl Almanya ve günümüz İran'ıdır... Umarım anlaşılmıştır... Saygılar... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Anayasa Mahkemesi’nin son kararı, sadece Anayasa Hukuku-Siyaset ilişkilerini değil, Türkiye’nin kuruluş ve var oluş felsefesini de kapsayan bir karardır...Yani hukukun ideolojisi olmaz, olamaz... Yoksa AKP zihniyetinin hukuka mudaale etmeye kalkması sonucunda düşeceğin durum yukarıda bahsettiğim gibi 20. yüzyıl Almanya ve günümüz İran'ıdır... Umarım anlaşılmıştır... Saygılar... Anayasa Mahkemesi bu kararı alırken Türkiye'nin kuruluş ve varoluş felsefesini mi ön planda tutmuştur, yoksa ideoljisi olmayan hukuğun üstünlüğünü mü? AKP'nin hukuğa ya da yasalara müdahale etme hakkı yok mudur?Yoksa bu ülkede yasama organı mı değiştirilmiştir.Yasama organı Meclis'se AKP'nin yasa yapma yetkisi neden yoktur?Yasa yapmak hukuğa müdahale mi etmektir?Hukuğa müdahale edilemeyecekse demokrasilerde niçin yasama organı vardır?Örneğin 550 milletvekili yeni bir Anayasa yapabilir mi?550 yeni bir Anayasa yapabiliyorsa 411 milletvekili bir maddeyi niçin değiştiremiyor?Anayasa'ya aykırı özellikle laikliğe aykırı bir yasal düzenleme yapıldığı vurgulanıyorsa 411 milletvekili laiklik düşmanı mıdır?Laiklik düşmanı ise bunlar, Meclis fesh mi edilmelidir? MUHABBETLE... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Anayasa Mahkemesi bu kararı alırken Türkiye'nin kuruluş ve varoluş felsefesini mi ön planda tutmuştur, yoksa ideoljisi olmayan hukuğun üstünlüğünü mü? AKP'nin hukuğa ya da yasalara müdahale etme hakkı yok mudur?Yoksa bu ülkede yasama organı mı değiştirilmiştir.Yasama organı Meclis'se AKP'nin yasa yapma yetkisi neden yoktur?Yasa yapmak hukuğa müdahale mi etmektir?Hukuğa müdahale edilemeyecekse demokrasilerde niçin yasama organı vardır?Örneğin 550 milletvekili yeni bir Anayasa yapabilir mi?550 yeni bir Anayasa yapabiliyorsa 411 milletvekili bir maddeyi niçin değiştiremiyor?Anayasa'ya aykırı özellikle laikliğe aykırı bir yasal düzenleme yapıldığı vurgulanıyorsa 411 milletvekili laiklik düşmanı mıdır?Laiklik düşmanı ise bunlar, Meclis fesh mi edilmelidir? MUHABBETLE... Sevgili arkadaşım... Evet hukuk devleti meclisi gayet güzel fesh edebilir... Nedenmi?... Hiç kimse, milletvekilinin Meclis'te yaptığı konuşmadan ötürü sorumlu olması ve cezalandırılması gerektiğini söyleyemez, isteyemez. Dünyanın her yerinde ''kürsü dokunulmazlığı'' diye bir kavram vardır ve bu kavram öncelikle uygar dünyada uygulama alanına getirilmiştir. Bu nedenle ''TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Meclis'te ileri sürdükleri düşüncelerden.. bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar'' . (Anayasa m. 83/1) Bu, demokrasinin altın kuralıdır. Böyle bir kural olmasaydı, milletvekilinin söz ve düşünce özgürlüğüne sahip olduğu söylenemezdi. Meclis kürsüsünde sözü kesilebilir, düşüncesi engellenebilir, apar topar mahkeme önüne çıkarılabilirdi. Ne var ki ''seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis'in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz'' uygulaması, (Anayasa m. 83/2) demokrasiyi de, adaleti de, hukuku da ortadan kaldıracak niteliktedir. Bu, çağdaş dünyanın tanımadığı, anlamadığı bir uygulamadır. Ne yazık ki bugün Meclis'te böyle suçlular vardır ve bu suçlular hiçbir zaman yargı önüne çıkarılamamaktadır. Bu nedenle de adalet ayaklar altında, hukuk ayaklar altında, eşitlik ayaklar altındadır. Bunun adına ''yasama dokunulmazlığı'' değil, olsa olsa ''yasama maskaralığı ve yasama rezaleti'' denebilir. Ne yazık ki bu maskaralığı bugüne değin hiçbir iktidar, düzeltmeyi ve değiştirmeyi başaramamıştır. Tayyip Erdoğan, seçimlerden önce televizyon ekranından böyle bir söz verdiği halde, kendisini ve yakın arkadaşlarını da tehlikeye atacağı düşüncesiyle, ülkemiz için ölümcül hale gelmiş olan bu konuya üç yıldan beri neşter vurmaktan çekinmiş ve onu bir türlü gündeme getirememiştir. Bu yüzden milletvekilleri, dokunulmazlık zırhına sığınarak istedikleri suçu işlemekte, diledikleri oyunu oynamaktadırlar. Oysa bu komediye ve rezalete son vermek, TBMM'nin en önemli görevlerinden biri değil midir? Bu görevini yerine getirmeyen bir Meclis, Türk ulusunu yönetme hakkına sahip olabilir mi? Söyleyebilirmisiniz... Alıntı
Φ haveran Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Meclisteki milletvekillerinden vazgeçtim sayın Dipnot başta cumhurbaşkanı var. O dokunulmazlıktan yararlanan. Daha geçenlerde Dengir Mir Fırat ın güya ayrıldığı, ama oğlunun halen ortak göründüğü bir şirket uyuşturucu kaçakçılığından yakalandı.Bir de utanmadan kalkmış hukuk hakkında kürsü de atıp tutuyor. Böyle şeyler ancak bizim gibi ükelerde olur sanırım. Öyle ya çoğunluk ya denetlenemez , ne derlerse odur ,her yaptıkları doğrudur , başörtüldü mü bütün sorunlar biter, efendim artık kemalizmin devri bitmiştir, bırakalım resmi söylemleri devir , " TAYYİPİZM" devridir. "Yasama yasa yapamıyor mu " ah canım sevsinler . Şimdiye kadar bu ülkenin , yabancılara peşkeşini sağlayan yasaları kim çıkardı ? Alman parlamentosu mu yoksa İtalyan parlamentosu mu ? Yasama işini yapamıyormuş yok ya !!! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Meclisteki milletvekillerinden vazgeçtim sayın Dipnot başta cumhurbaşkanı var. O dokunulmazlıktan yararlanan. . . . Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Meclisteki milletvekillerinden vazgeçtim sayın Dipnot başta cumhurbaşkanı var. O dokunulmazlıktan yararlanan. . . . Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Meclisteki milletvekillerinden vazgeçtim sayın Dipnot başta cumhurbaşkanı var. O dokunulmazlıktan yararlanan. Daha geçenlerde Dengir Mir Fırat ın güya ayrıldığı, ama oğlunun halen ortak göründüğü bir şirket uyuşturucu kaçakçılığından yakalandı.Bir de utanmadan kalkmış hukuk hakkında kürsü de atıp tutuyor. Böyle şeyler ancak bizim gibi ükelerde olur sanırım. Öyle ya çoğunluk ya denetlenemez , ne derlerse odur ,her yaptıkları doğrudur , başörtüldü mü bütün sorunlar biter, efendim artık kemalizmin devri bitmiştir, bırakalım resmi söylemleri devir , " TAYYİPİZM" devridir. "Yasama yasa yapamıyor mu " ah canım sevsinler . Şimdiye kadar bu ülkenin , yabancılara peşkeşini sağlayan yasaları kim çıkardı ? Alman parlamentosu mu yoksa İtalyan parlamentosu mu ? Yasama işini yapamıyormuş yok ya !!! Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Anayasa Mahkemesi bu kararı alırken Türkiye'nin kuruluş ve varoluş felsefesini mi ön planda tutmuştur, yoksa ideoljisi olmayan hukuğun üstünlüğünü mü? AKP'nin hukuğa ya da yasalara müdahale etme hakkı yok mudur?Yoksa bu ülkede yasama organı mı değiştirilmiştir.Yasama organı Meclis'se AKP'nin yasa yapma yetkisi neden yoktur?Yasa yapmak hukuğa müdahale mi etmektir?Hukuğa müdahale edilemeyecekse demokrasilerde niçin yasama organı vardır?Örneğin 550 milletvekili yeni bir Anayasa yapabilir mi?550 yeni bir Anayasa yapabiliyorsa 411 milletvekili bir maddeyi niçin değiştiremiyor?Anayasa'ya aykırı özellikle laikliğe aykırı bir yasal düzenleme yapıldığı vurgulanıyorsa 411 milletvekili laiklik düşmanı mıdır?Laiklik düşmanı ise bunlar, Meclis fesh mi edilmelidir? MUHABBETLE... İdeolojisi olmayan hukuk ne demek? hukuk kuralları neye göre hareket eder? hukuk birileri ve toplumlar ona uysun ve düzen sağlansın diye mi var, yoksa birileri hukuğu kendine uydursun diyemi? Akp'nin hukuğa ve yasalara müdahale etme hakkı neden olsun? Akp'nin yasama yetkisi vardır ancak bu yetkiyi kötüye kullanmıştır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuku ve kurallar bütünlüğü herşeyden üstündür bir partiye emanet edilemez kuralsız demokrasi yoktur, kuralsızlık bir hak değildir... Akp gibi amacı ve hedefi belli bir partinin güvenilirliği aldığı % 47 oy ile mi kıyaslanacaktır, böyle birşey olabilir mi? Çoğulculuk değil doğruluk ve dürüstlüktür referans alınması gereken... Akp'de bu ikisi yoktur demagoji ile devlet yönetilmez, dedikodu ile yönetilmez, kurumlar çökertilerek düzen sağlanmaz bu olsa olsa karşı devrimdir bir kumpastır birileride bilerek yada bilmeyerek buna alet olmaktadırlar... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2008 AKP'nin hukuğa ya da yasalara müdahale etme hakkı yok mudur? (Hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır). Hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren bu hakları koruyucu, adil bir hukuk düzenini kuran bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve Anayasa’ya uyan bir devlet olmak gerekir. Hukuk devletinde kanun koyucu da dâhil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hâkimiyete haiz olması, kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır. Zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamayacağı temel hukuk prensipleri ve Anayasa vardır (Anayasa Mahkemesi 11.10.1963 tarih 1963/124E. AMKD, Cilt 1, s.429)…”(1) hukuk, birileri ve toplumlar ona uysun ve düzen sağlansın diye mi var, yoksa birileri hukuğu kendine uydursun diyemi? Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 İdeolojisi olmayan hukuk ne demek?hukuk kuralları neye göre hareket eder? hukuk birileri ve toplumlar ona uysun ve düzen sağlansın diye mi var, yoksa birileri hukuğu kendine uydursun diyemi? Akp'nin hukuğa ve yasalara müdahale etme hakkı neden olsun? Akp'nin yasama yetkisi vardır ancak bu yetkiyi kötüye kullanmıştır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuku ve kurallar bütünlüğü herşeyden üstündür bir partiye emanet edilemez kuralsız demokrasi yoktur, kuralsızlık bir hak değildir... Akp gibi amacı ve hedefi belli bir partinin güvenilirliği aldığı % 47 oy ile mi kıyaslanacaktır, böyle birşey olabilir mi? Çoğulculuk değil doğruluk ve dürüstlüktür referans alınması gereken... Akp'de bu ikisi yoktur demagoji ile devlet yönetilmez, dedikodu ile yönetilmez, kurumlar çökertilerek düzen sağlanmaz bu olsa olsa karşı devrimdir bir kumpastır birileride bilerek yada bilmeyerek buna alet olmaktadırlar... Hayır, AKP'nin yasama yetkisi yoktur o yetki TBMM'ye aittir. Yetkiyi kötüye kullanmak; o sizin bakış açınızdan görünendir. Bir partinin güvenirliği aldığı oyla kıyaslanmayacaksa neyle kıyaslanacak diyeceğim o zaman da güvenirlik, kimin güveni sorusu ortaya çıkar. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 .. Bir partinin güvenirliği aldığı oyla kıyaslanmayacaksa neyle kıyaslanacak diyeceğim o zaman da güvenirlik, kimin güveni sorusu ortaya çıkar. Güvenirliğin ölçüsü olmaz olurmu? Var elbette. Hukuk'a, Evrensel hukuk'a uyumluluk. Alınmış oylar güvenirlik ölçüsü olamaz. Alıntı
Φ haveran Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Hayır, AKP'nin yasama yetkisi yoktur o yetki TBMM'ye aittir. Yetkiyi kötüye kullanmak; o sizin bakış açınızdan görünendir. Bir partinin güvenirliği aldığı oyla kıyaslanmayacaksa neyle kıyaslanacak diyeceğim o zaman da güvenirlik, kimin güveni sorusu ortaya çıkar. Sanırım laf oyunları ile bir yerlere varmaya çalışıyorsunuz.TBMM kimlerden oluşuyor. Orda çıkarılan kanunlar , çoğunluk partisinin oyları ile kabul edilmiyor mu ? İşin kelime oyunları kısmını bırakalım lütfen. Konuyu dağıtmaktan başka bir işe yaramıyor. Bir partinin güvenilirliği aldıkları oya bakarak kıyaslanır .Bu oyların nasıl alındığınınsa , bu ülke de pek önemi de yoktur. Ama bütün mesele nedir biliyor musunuz? Şu veya bu biçimde %47 nin güvenini almış bir iktidar sadece o, % 47 yi yönetmez . Bu ülkenin tamamını yönetir.Bu ülke de oluşan 80 yıllık devlet geleneğinin , kökünü dinamitleyerek bir yere varılmaz .Önemli olan geriye kalan %53 ün güvenini kazanabilmektir.Bu da ancak hukuk kurallarına uymakla mümkündür. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Hayır, AKP'nin yasama yetkisi yoktur o yetki TBMM'ye aittir. Yetkiyi kötüye kullanmak; o sizin bakış açınızdan görünendir. Bir partinin güvenirliği aldığı oyla kıyaslanmayacaksa neyle kıyaslanacak diyeceğim o zaman da güvenirlik, kimin güveni sorusu ortaya çıkar. Sizin güvenilirliğiniz tabi kimin olacak Akp'nin yasama yetkisi vardır çünkü meclistedir ancak bu yetkiyi Türkiye halkını kaosa ve bölücülüğe sürüklemek için kullanmıştır, halkta kin ve nefret duyguları uyandırmışlardır, anayasayı ihlal etmişlerdir buda kanunlara göre suçtur, ama bu kanunlar sizin kanunlarınız değil elbette o bakımdan Akp ve fikirleri ile bağdaşıyorsunuz çünkü sizler kendi kanunlarınızı getirmek istiyorsunuz bunada mevcut Anayasa izin vermiyor... İş zaten burada kilitleniyor siz zorluyorsunuz Anayasa mahkemeleri direniyor halk olan bitenden bihaber seyrediyor Akp'li millet vekilleri ve başbakan halka Anayasa Mahkemesini, savcıları, yargıçları şikayet ediyor bizim insanımızda buna inanıyor, sonra % 47 diye tutturoyorlar oysa gayet iyi bildikleri için halka oynuyorlar, yani tiribünlere... Yıkılmadık kale, değişmedik düzen, birbirine düşmedik kurum ve nihayet TC'nin yapısı yıkılana kadar durmak yok yola devam... Kemalist diktatörler diyecek kadar ileri giden ********... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Sizin güvenilirliğiniz tabi kimin olacak Akp'nin yasama yetkisi vardır çünkü meclistedir ancak bu yetkiyi Türkiye halkını kaosa ve bölücülüğe sürüklemek için kullanmıştır, halkta kin ve nefret duyguları uyandırmışlardır, anayasayı ihlal etmişlerdir buda kanunlara göre suçtur, ama bu kanunlar sizin kanunlarınız değil elbette o bakımdan Akp ve fikirleri ile bağdaşıyorsunuz çünkü sizler kendi kanunlarınızı getirmek istiyorsunuz bunada mevcut Anayasa izin vermiyor... İş zaten burada kilitleniyor siz zorluyorsunuz Anayasa mahkemeleri direniyor halk olan bitenden bihaber seyrediyor Akp'li millet vekilleri ve başbakan halka Anayasa Mahkemesini, savcıları, yargıçları şikayet ediyor bizim insanımızda buna inanıyor, sonra % 47 diye tutturoyorlar oysa gayet iyi bildikleri için halka oynuyorlar, yani tiribünlere... Yıkılmadık kale, değişmedik düzen, birbirine düşmedik kurum ve nihayet TC'nin yapısı yıkılana kadar durmak yok yola devam... Kemalist diktatörler diyecek kadar ileri giden ********... Kimin güveni diye sorduğum soruyu anlamamışsınız...Kimin kime duyduğu güvendi soru...Kaosta olduğunu düşünen sizsiniz...Halktaki kin ve nefret duyguları sadece sizde uyanmıştır...Kendinizi halk yerine koyabiliyorsanız bizi de koymanızı rica ediyorum...Biz de bir kaos yok...Anayasayı ihlal etmişlerdir bu da kanunlara göre suçtur demişsiniz...Hangi ihlal...Yapılan her değişiklik Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinde otomatik olarak anayasa ihlali mi oluyor... 82 Anayasa'sına hem onu yapan organ ve hem de metin olarak kısmen karşı çıktığım noktalar vardır. Ancak, Anayasa Mahkemesi bizzat bu anayasayı umursamayandır. Yani Anayasa Mahkemesi, kendisini bu anayasa ile bağlı görmemiştir. Yani Anayasa Mahkemesi, kendi kanunlarını getirmiştir... Anayasa Mahkemesi neye karşı direniyor. Anayasa Mahkemesi, siyasi bir kurum mudur? Anayasa Mahkemesi, Devlet adına mı karar veriyor. Bu Anayasa Mahkemesi, ve üç saçma kararı halka değilse kime şikayet etmek gerekiyor... ******** cümlesi de sinirlerime dokunmadı değil... Hukuku eğip, büküp, kanırtıp karar verenlere de birgün hukuk lazım olur. NOT: Küçük bir hata nedeniyle, karabekir/bekir yazımları karışmıştır. Bu metnin Karabekir tarafından yazıldığını bilmenizi isterim. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Anayasa yargısına karşı olanlar da mevcut; ya da en azından Türkiye açısından parlamento etkisi savunanlar da var(çünkü bizde yasama 61'den farklı olarak tamamen etkisiz durumda AYM üyelerinin atanması açısından)... Değişmez, mutlak gerçekler gibi hukuki kurumları ele almayınız; mesela anayasa yargısına sosyolojik çok güzel bazı yaklaşımlar var "merkez-çevre" odaklı; bunları bu başlıkta açacak değilim ama birileri Türkiye'de özellikle belirli kesimlerin kullanıp durduğu kalıpları almış arkasına "hukuk bilimi" yapıyor burada kendince!!! Hukuku mistikleştirmenin çok güzel örneği mevcut işte; sanki bunlar din buyrukları gibi algılanıyor da gayet mantıklıca ama hukukçuların kalıplarına uymadan yapılan samimi eleştiriler yok sayılıyor; halbuki yine hukukçular içinden bunları dile getirenler de çok... Kemal Gözler AYM'ye karşı; hiç olmadı parlamento da üye atasın diyor, böylece biraz daha demokratik bir meşruiyet kazanır; Sami Selçuk AYM mizin hukuki yorum açısından sorunlu yaklaşımını uzunca açıklıyordu 367 kararı üzerine yazılan bir yazıda... Diyeceğim o ki; burada AYM hakkında kuşkulu olan üyelere fazla yükleniliyor ve yine her konuda olduğu gibi "bilimsel"liğin arkasına sığınılıyor tabi "bilimsel"in "işe gelen" kısımlarıyla yine her zamanki gibi... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Anayasa yargısına karşı olanlar da mevcut; ya da en azından Türkiye açısından parlamento etkisi savunanlar da var(çünkü bizde yasama 61'den farklı olarak tamamen etkisiz durumda AYM üyelerinin atanması açısından)... Değişmez, mutlak gerçekler gibi hukuki kurumları ele almayınız; mesela anayasa yargısına sosyolojik çok güzel bazı yaklaşımlar var "merkez-çevre" odaklı; bunları bu başlıkta açacak değilim ama birileri Türkiye'de özellikle belirli kesimlerin kullanıp durduğu kalıpları almış arkasına "hukuk bilimi" yapıyor burada kendince!!! Hukuku mistikleştirmenin çok güzel örneği mevcut işte; sanki bunlar din buyrukları gibi algılanıyor da gayet mantıklıca ama hukukçuların kalıplarına uymadan yapılan samimi eleştiriler yok sayılıyor; halbuki yine hukukçular içinden bunları dile getirenler de çok... Kemal Gözler AYM'ye karşı; hiç olmadı parlamento da üye atasın diyor, böylece biraz daha demokratik bir meşruiyet kazanır; Sami Selçuk AYM mizin hukuki yorum açısından sorunlu yaklaşımını uzunca açıklıyordu 367 kararı üzerine yazılan bir yazıda... Diyeceğim o ki; burada AYM hakkında kuşkulu olan üyelere fazla yükleniliyor ve yine her konuda olduğu gibi "bilimsel"liğin arkasına sığınılıyor tabi "bilimsel"in "işe gelen" kısımlarıyla yine her zamanki gibi... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Humeyni'yi seviyorum, Atatürk'ü sevmiyorum ! türban eylemcisinden tuhaf açıklamalar... Fatih Altaylı'nın dün akşam Teke Tek'te konukları üniversite öğrencileriydi. Kevser Çakır ve Nuray Bezirgan isimli türban eylemcisi bayan öğrencilerin açıklamaları ise hem Altaylı'yı hem de izleyenleri hayrete düşürdü. Fatih Altaylı: Sizin facebookta bir siteniz mi var? Kevser adlı arkadaşımızın facebook adlı paylaşım sitesinde İran devriminde Ayetullah Humeyni’nin fotoğrafları yer alıyor. Doğru mu? Kevser Çakır: Bir tane fotoğrafı var evet. Evet, seviyorum ve saygı duyuyorum. Fatih Altaylı : Ama o Şii . Humeyni’nin nesini seviyorsun? Kevser Çakır: Şii olması önemli değil. Benim için Müslüman biri. Hümeyni’yi seviyorum. Fatih Altaylı : Ama İran'da baskı rejimi var. Kevser Çakır: Ama İran'daki rejimi ben desteklemiyorum Fatih Altaylı: Ama kurucusu Humeyni. Kevser Çakır: Humeyni’nin aynı görüşleri sahip olması anlamına gelmez bu. Ben Humeyni'yi seviyorum şahsen. Fartih Altaylı: Sen seviyor musun? Nuray Bezirgan: Evet seviyorum. Fatih Altaylı: Atatürk’ü seviyor musun? Nuray Bezirgan : Atatürkü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum. Atatürk'ün yetkiyi padişahtan alırken yani saraydan alırken laik bir Cumhuriyet kurmak için aldığını düşünmüyorum. Halk o zaman islami değerler için savaştı. Nitekim Kurtuluş Savaşı’nın başlaması da Kahramanmaraş’ta Fransız askerlerinin Nene Hatun'un başörtüsüne uzanmasıyla olmuştur. Fatih Altaylı: Maraş’la Erzurum’u birbirine karıştırdın. Nuray Bezirgan: Her neyse. Maraş’ta Fransız askerleri bir kadının örtüsüne saldırıyor. Sütçü İmam buna karşı ilk ateşi açıyor. Böylelikle Kurtuluş savaşı başlıyor. Sonuçta cepheye cephanelik taşıyan kadınlar o dönemin insanları, o dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz hep Müslüman insanlar. Fatih Altaylı: Peki bu ülkenin Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyen bir adamı niye Humeyni kadar sevmiyorsun. Bunu merak ettim. Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de İngilizler vardı, Fransızlar vardı. Nuray Bezirgan: Yani İngilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani. İnsanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden Atatürk'ü sevmemi bekleyemezsiniz. Kevser Çakır: Yani bir insanın ismi üzerinden ideolojik bir kurgu oluşturulmaya çalışıldığı için bunlar oluyor. İyi Bir asker. Bunu biliyoruz. Fatih Altaylı: Bu ülkeyi düşmanlardan arındırma sebebi. En azından bir minnet duygun yok mu? Kevser Çakır: İyi bir asker biliyoruz. Fatih Altaylı: Bugün sizin savunduğunuz özgürlükçü, cumhuriyeti kuran sizin temsil ettiğiniz iradenin, bugün iktidar olmasına olanak veren de rejimi kuran da yine Atatürk değil mi? Camileri de kapatmamış. Nuray Bezirgan: Benim fikirlerimİ savunucak parti kurulamaz Türkiye’de. Zaten bu yasak. Benim fikirlerimi herhangi bir parti savunmaya kalktığı zaman parti kapatılır. Müslümanlar haklarını elde etmek için gece gündüz çabalarlar. Birileri gelir parlementonun azıcık bir özgürlük tanımlamasına bile Atatürk adına, Cumhuriyetcilik adına, demokrasi adına ne adına olursa olsun özgürlüklerimizi elimizden alır. Ben tamamiyle özgür olduğum hak ve özgürlüklerimin kısıtlanmadığı bir sistem istiyorum.Mesela siz nasıl ki başörtülü hakim bir hanımdan rahatsız olacağınızı söylüyorsanız ben sizin, mesela bu fikrinizin temelde Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet'te bizlerin hep tehdit olarak sizlere sunulmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Fatih Altaylı : Hayır ondan kaynaklanmıyor. Sizin “siz, biz” demenizden kaynaklanıyor. Siz islami inançları sizin tarafınızda yaşamayan veya sizin gibi algılamayan insanları farklı görüyorsunuz. Sen, Recep Tayyip Erdoğan ve başkaları "siz- onlar, biz-onlar" dediğiniz zaman kendimi kötü hissediyorum. Nuray Bezirgan : Sizin inancınız ne olduğu beni ilgilendirmiyor. Benim ilgi alanım değil. Kişi istediği dine sahip olur ya da olmaz yada dinsizdir. Bu benim size ikinci sınıf vatandaş olarak göreceğim anlamına gelmez. Ama Fatih Bey siz başörtülü bir hakimden rahatsız olduğunuzu söylüyorsunuz Fatih Altaylı: Önyargılı olur diye rahatsız olurum. Nuray Bezirgan: Tabii ki. Önyargınızın temelinde 85 yıldır yürütülen laik sistemin dayatmalarının olduğunu düşünüyorum. Biz hiçbir zaman özgür olamadık. Hiçbir zaman kendimizi ifade edemedik. Siz hiçbir zaman başörtülü bir hakim tarafından yargılanmadınız. Dolayısıyla bu şekilde düşünüyorsunuz. Fatih Altaylı: Senin rejimden istediğin ne? Üniversiteye gitmen, kamusal alanda görev yapman dışında ne isteğin var? Nuray Bezirgan: Ben başörtümle birlikte sosyal hayatta da var olmak istiyorum. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Humeyni'yi seviyorum, Atatürk'ü sevmiyorum ! türban eylemcisinden tuhaf açıklamalar... Sayın Sardunyam, neresi tuhaf şimdi bu açıklamaların? Kınıyoruz sizi "Tuhaf" dediğiniz için... Bence tamda Türbanına ve Kendi Onurlarını yakışır bir şekilde ifade etmişler kendilerini... Emin olun ki Sayın Sardunyam; -Sizde AtaErkil Arap Geleneğinin "Dünyaya Şeyinden Bakmak" Kültürü ile yetişseydiniz, -Sizde "Erkek Boyunduruğunda" bir "Tenya" gibi yaşamanın "Özgürlük" olduğunun benimsetildiği bir gelenekten gelseydiz, -Sizde "Omuz", "Diz", "Boyun", "Saç", "Ayak", "El" ve hatta karşı cinsin sesinin bile, aslında öyle olmadığı halde "Seks Objesi" olarak nitelendirildiği "Fetişist" bir Kültürden, böyle bir "Ahlak-sızlığın"de bu surette "En Yüce Ahlaklılık" olarak adlandırıldığı Takıyyeci bir gelenekten ve Doğmalar Dünyasından gelmiş olsaydınız, -Sizde "Kadın Onurunun" ne olduğunu bilmeseydiniz ve korumanız gereken kendi ve İnsanlık haklarınız dururken, Erkeğin İradesizliğinin denge alınmasının sembolü olan "Türban"ı savunacak kadar en az iki yüz öncesinin düşüncelerini benimseseydiz, -Sizde Mustafa Kemal'in ve Silah Arkadaşlarının verdikleri Mücadelenin asıl mahiyetini bilmeseydiz, Onlardan pek farklı düşünmeyecektiniz... Ben o iki "Kadın(!)"ın açıklamalarını hiç mi hiç "Tuhaf" bulmuyorum... Tamda kendilerine ve temsil ettikleri kimliğe yakışır ifadeler sarfetmişler... Böyle bir halde olupta, kendilerini bu kadar dürüst, açık ve net ifade edebildikleri için, "Tuhaf" demek bir yana, ben kendilerini alkışlıyorum bile... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Humeyni'yi seviyorum, Atatürk'ü sevmiyorum ! türban eylemcisinden tuhaf açıklamalar... . . . Fatih Altaylı: Senin rejimden istediğin ne? Üniversiteye gitmen, kamusal alanda görev yapman dışında ne isteğin var? Nuray Bezirgan: Ben başörtümle birlikte sosyal hayatta da var olmak istiyorum. Türban eylemcisi iki kizin bilgisizlikleri her söyledikleri sözden anlasiliyor,Humeyniyi sevmeleri Atatürk'ü sevmemeleri bence pekte önemli degil.Müslümanliktan bahseden ve inancimiz icin basimizi örtüyoruz diyen iki kizin müslümanliktan bihaber olmalari onlarin bilmeden inandiklarinida ortaya koymaktadir.Onlari ben Allah'la aldatilmis olarak görüyorum,Allah'la aldatilmisolanlarin Atatürk'ü sevmeleri zaten esyanin tabiatina aykiridir.Türk halkinin en büyük yanlisi Allahla aldatildiginin farkinda olmayisidir.Bilmeden inanan bir insanin bilmeden sirf laf olsun diye Atatürk'ü sevmesinede aslinda Atatürk'ü sevenler adina ben karsiyimdir.Onlarin sadece kafalari degil beyinleride örtülmüstür.Eger örtülmemis olsaydi müslümanlikta olmayan birseyin kavgasini vermezdiler.Onlar Islamin degil baska bir dinin misyonunu üslenenlerdir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 O Altaylı'nın programında çıkan bu hanımefendiler niye Ezher'e filan gidip orada doya doya şeriatlarına iyice bir doymaz ve dördüncü karı, hatta cariye olup şeriatlarını doyasıya yaşamaz, koca dayağı yeyip "Allah emri, gül biter" deyip şükredip oturmazlar anlamıyorum. Bunlar gelip burda cihad ediyor cihad! "Fesda' bima tü'mer" ayetini yani: Kafalarına vura vura, inatlarına inatlarına tebliğini yap! emrini yerine getiriyorlar. Altaylı gibiler de halen "ben başörtüsüne karşıyım ama, üniversitede başörtüsü serbestisinden yanayım" diye uzlaşmacı laflar ediyorlar. O uzlaşma, hoşgörü filan işi kapanalı çok oldu. Onu bir dönem Fetullah Gülen efendi yutturuyordu, millet de yutuyordu. Adamlar açıkça laik cumhuriyetin köküne dökecekleri kibrit suyunu hazırlamış, fırsat kolluyorlar. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Kuran'da Allah'ın emri olup olmadığı kesin olmayan bir şey başörtüsü ama yaygara koparıyorlar... Kuran'ın bir de kati emirleri var, zina gibi (suç olmaktan kaldırdılar kimse sesini çıkarmadı) Faiz gibi (adını kar payı koydular sanıyorlar tanrıda kandı) ses çıkmıyor Kul hakkı yemenin nelere mal olacağını yazar yemedikleri hak kalmaz ses çıkaranda olmaz... Deymeyin bunların müslümanlığına, sevmezler elbette Atatürk'ü niye sevsinler sonra gerçekler tokat gibi çarpar yüzlerine yalanla uyumak ve uyutmak varken Humeyni gelir böylelerinin hakkından yaşasaydı pek severdi bu kızları... Alıntı
Φ Artropod Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Pastadan en çok pay alan ve magazinden geçinen medyanın bugüne kadar ''Her çocuğa parasız kaliteli eğitim hakkı istiyorum,ekonomik sömürüye dur demek gerekir,Özal'ı Demirel'i Erdoğan'ı sevmiyorum,Nihat Genç'i seviyorum.'' diyen bir genci yayına konuk edip uzun uzadıya konuşturduklarına şahit oldunuz mu? Fatih Altaylı'ya mı kaldı programlarda Atatürk'ü savunmak?Karşısına almış iki tane ne dediğini bilmez,mantık kuramaz şahsiyeti,''Atatürk kalsın,Humeyni alayım ben.Bana özgürlük(!),gerisini koyver gitsin,en özgürlükçü Humeyni'dir...'' gibi anlamlarda insanın nasıl güleceğini şaşırdığı konuşmalar yaptırıyor. Halamın bıyığı olsa amcam olurdu.Böyle zihniyete sahip maşalaşmış kişilerin akıl hocaları bugün en büyük demokrat kesildiler ülkenin başına.Buyursunlar demokratlar,kendileri de sıkılmasınlar,söylesinler bu kızlar gibi,''Nefret ediyoruz bu üniter devleti kuranlardan.'' desinler.Hatta ''Humeyni dünyadaki en özgürlükçü demokrat adamdı.Çünkü şeriatçılara özgürlük verdi.Bir tek şeriatçıların özgürlüğü önemlidir,demokrasi budur.'' desinler. Böyle zihniyetlerin hakim olabildiği ülkelerde Taliban şeyhlerinin dizinin dibinden gelip başbakanlıklara kadar oturmak zor değildir.Kendilerini bir halt zannetmesinler... Alıntı
Φ haveran Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2008 O Altaylı'nın programında çıkan bu hanımefendiler niye Ezher'e filan gidip orada doya doya şeriatlarına iyice bir doymaz ve dördüncü karı, hatta cariye olup şeriatlarını doyasıya yaşamaz, koca dayağı yeyip "Allah emri, gül biter" deyip şükredip oturmazlar anlamıyorum. Bunlar gelip burda cihad ediyor cihad! "Fesda' bima tü'mer" ayetini yani: Kafalarına vura vura, inatlarına inatlarına tebliğini yap! emrini yerine getiriyorlar. Altaylı gibiler de halen "ben başörtüsüne karşıyım ama, üniversitede başörtüsü serbestisinden yanayım" diye uzlaşmacı laflar ediyorlar. O uzlaşma, hoşgörü filan işi kapanalı çok oldu. Onu bir dönem Fetullah Gülen efendi yutturuyordu, millet de yutuyordu. Adamlar açıkça laik cumhuriyetin köküne dökecekleri kibrit suyunu hazırlamış, fırsat kolluyorlar. Aman sayın demirefe "İran bunlara burs veriyormuş girtsinler okusunlar dedik. Bu ülkenin tapusunu nerden aldın dağdan geldin bağdakini mi kovuyorsun olduk ." Yapmayın lütfen milletin şeriat özlemlerini engellemeyin .Ne işleri var Ezher de falan. Sonra da derler ki; laikliğin teminatı biziz , ne alakası var odak olmakla sevsinler. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2008 Türban eylemcisi iki kizin bilgisizlikleri her söyledikleri sözden anlasiliyor,Humeyniyi sevmeleri Atatürk'ü sevmemeleri bence pekte önemli degil.Müslümanliktan bahseden ve inancimiz icin basimizi örtüyoruz diyen iki kizin müslümanliktan bihaber olmalari onlarin bilmeden inandiklarinida ortaya koymaktadir.Onlari ben Allah'la aldatilmis olarak görüyorum,Allah'la aldatilmisolanlarin Atatürk'ü sevmeleri zaten esyanin tabiatina aykiridir.Türk halkinin en büyük yanlisi Allahla aldatildiginin farkinda olmayisidir.Bilmeden inanan bir insanin bilmeden sirf laf olsun diye Atatürk'ü sevmesinede aslinda Atatürk'ü sevenler adina ben karsiyimdir.Onlarin sadece kafalari degil beyinleride örtülmüstür.Eger örtülmemis olsaydi müslümanlikta olmayan birseyin kavgasini vermezdiler.Onlar Islamin degil baska bir dinin misyonunu üslenenlerdir. saygilarla Allah la aldatmak,güzel tesbitler.. Kuran'da Allah'ın emri olup olmadığı kesin olmayan bir şey başörtüsü ama yaygara koparıyorlar... Kuran'ın bir de kati emirleri var, zina gibi (suç olmaktan kaldırdılar kimse sesini çıkarmadı) Faiz gibi (adını kar payı koydular sanıyorlar tanrıda kandı) ses çıkmıyor Kul hakkı yemenin nelere mal olacağını yazar yemedikleri hak kalmaz ses çıkaranda olmaz... Deymeyin bunların müslümanlığına, sevmezler elbette Atatürk'ü niye sevsinler sonra gerçekler tokat gibi çarpar yüzlerine yalanla uyumak ve uyutmak varken Humeyni gelir böylelerinin hakkından yaşasaydı pek severdi bu kızları... Başörtüsü Kuran da yoksa İncil de var,her Kitap ehlinde bu kavram var..Ama diğer değindiğin noktalarda haklısın,belki de ses çıkıyordur ama çok çok az dan çıkıyordur.Sadece dindar olduğunu savunan değil,her kesimden insanımız için içler acısı gerçeğimiz bence olaylara ,yanlış kavramlara sessizliğimiz. Pastadan en çok pay alan ve magazinden geçinen medyanın bugüne kadar ''Her çocuğa parasız kaliteli eğitim hakkı istiyorum,ekonomik sömürüye dur demek gerekir,Özal'ı Demirel'i Erdoğan'ı sevmiyorum,Nihat Genç'i seviyorum.'' diyen bir genci yayına konuk edip uzun uzadıya konuşturduklarına şahit oldunuz mu? Fatih Altaylı'ya mı kaldı programlarda Atatürk'ü savunmak?Karşısına almış iki tane ne dediğini bilmez,mantık kuramaz şahsiyeti,''Atatürk kalsın,Humeyni alayım ben.Bana özgürlük(!),gerisini koyver gitsin,en özgürlükçü Humeyni'dir...'' gibi anlamlarda insanın nasıl güleceğini şaşırdığı konuşmalar yaptırıyor. Halamın bıyığı olsa amcam olurdu.Böyle zihniyete sahip maşalaşmış kişilerin akıl hocaları bugün en büyük demokrat kesildiler ülkenin başına.Buyursunlar demokratlar,kendileri de sıkılmasınlar,söylesinler bu kızlar gibi,''Nefret ediyoruz bu üniter devleti kuranlardan.'' desinler.Hatta ''Humeyni dünyadaki en özgürlükçü demokrat adamdı.Çünkü şeriatçılara özgürlük verdi.Bir tek şeriatçıların özgürlüğü önemlidir,demokrasi budur.'' desinler. Böyle zihniyetlerin hakim olabildiği ülkelerde Taliban şeyhlerinin dizinin dibinden gelip başbakanlıklara kadar oturmak zor değildir.Kendilerini bir halt zannetmesinler... Eh program için güzel seçmeceler yapmışlardı.İşime rağmen uykusuz yorgun zorla izlediğim bu programın neye hizmet ettiğini tam kestiremedim aslında.. Cumhuriyetçi geçinen bir kızımızı koymuşlardı,ezberlediği cümleler dışında ne sorulsa kem küm kaldı,iki türbanlı bulmuşlar ikisi de Atatürk sevmeyen siyasette kaybolmuş tip,yukarda denildiği gibi din ya da insaniyet adına vijdanen değil,siyasilerin oyunlarında çoktan uzaklaşmışlar kavramlarda. Bi liberal hatunumuz dinlenmeye değerdi,o da ortalarında zaten pasif kaldı bana göre.Yanında bulunanların soru-cevap ilişkisinde çok bile güzel konuştu.. Bir de şu ekranlara biz gibi Atatürk severleri ya da eşcinsellik sorusuna farklı cevap verebilecekleri,ya da İran gerçeklerini din noktasında Kuranla ortaya dökebilecekleri çıkarsalar.. Bütün bunları bilmem ama,hala bu üniversitelere,okullara türbanlı öğrenci alınmaması konusunu,hala başlarını açmak zorunda bırakılmalarını kaldıramıyorum.Laik (olmayan) bir sistemde çok çok saçma geliyor.Mesela ben şimdi branşım olan tekstil sektöründe kumaşa dokununca ,bu kumaş dinime aykırı bir kumaş mı diyeceğim.Ülke laik olsa din okulları olmaz ama var ve çok. Hep diyorum asıl bu okullar kapatılsın,din dersi illa verilecekse de dinler tarihi gibi,farklı din ve oluşumlar varsa inanılan budizm e kadar her konuda eğitim verilsin. Tek gözlüklü insanlar yetişmesin.Çokta yaşayabilmeyi öğrensin insanlar. Merak ediyorum aslında ,devlet bünyelerinde bunlara karşı çıkan kesim için, din ve devlet işlerini ayırmak ne demektir.Yani ben şimdi türbanımla bir muhasebeci olsam, dünya üzerinde bana 2 kere 2 =4 diye öğretilse ,Kuran da 2 kere 2 = 5 mi yazıyorda ben dinle işi karıştırmış olacağım.Ya da etrafımda ki herkese din nutuğumu çekeceğim.Çeksem o kadar ,ailem farklı olurdu.Beni güvence altına alan ve dinimden dolayı bana asla müdahale edilemeyeceğini ,farklı davranılamayacağını düşünmemiz gereken sistem,neden tam tersine işliyor.Kimileri dalga geçiyor o halde Kippalı da şu da bu da diye,evet,kimse gocunmasın ama laik sistemde her hak hepimize eşit olmak zorunda.Ben tutup yahudisine,şu na bu na "sen niye böylesin" deme hakkına sahip değilim ki bu sistemde.Din se ayrım noktamız,yan yana din konuşmayız ama birlikte çalışırız.Çalışamamak için sebep yok zaten.Misal vereyim,şimdi yanyana birlikte çalıştığım -ikimizden başka çalışan yok- kişi alevi,namaz kılmıyor,din üzerine etrafta yapılan onca yanlış üzerine belki her gün konuşuyoruz,her gün ortak fikir alışverişinde bulunuyoruz,ama hiç oturup mezhep için,her hangi bir konu için zıt fikir alışverişinde tartışmamız olmadı.Bunca zamandır hiç onun aleviliği üzerine bi düşünce ağzımdan çıkmadı çıkmazda.. İnsanlar bunu yapamayacak varlıklar mı anlamıyorum.Neden zıtlıklara bu kadar tutkunuz. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.