Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK


DİPNOT

Önerilen İletiler

* * *

Fotoğrafa Çok Dikkatli Bakın ... Ne Görüyorsunuz?

istanbul_2.jpg

* * *

 

Bu da Kişisel Tercih Öyle Değil mi?

 

Bacak kadar çocuğu bile kara çarşafa sokmuşlar.

Yoksa Zorla mı Tercih Ettirilmiş?

 

* * *

 

Fotoğrafa bir kez daha dikkatli bakar mısınız? ... Ne gördünüz?

Çarşaflı insanlar mı? ... Doğru gördünüz.

Fotoğraf
İran'da çekilmiş olabilir mi diyorsunuz? ...

 

Ancak....

 

Bir oto sürücüsünün cep telefonuyla çektiği bu fotoğrafa bir kez daha dikkatle bakar mısınız?

 

Arka planda duvardaki yazıyı okumaya çalışın bakalım.

Peki. Nerede çekildiğini bilebildiniz mi? ... Size yardımcı olalım.

 

Burası İstanbul !

 

Duvarda İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin uyarı yazısı var.

 

 

* * *

Bu fotoğraf bir istisnadır diye düşünebilirsiniz....

 

Bunu toplumun geneli sanki böyle yapıyormuş gibi yansıtmak anlamsızdır...

Sokağa cıktığınızda başörtülü insanların kıyafetlerinin değiştiğini, ne kadar modern diye de düşünebiliriz...

 

Tamam aile yönlendirmesi olabilir, muhakkak ki de öyledir.

 

Peki, öyledir diyelim...

 

Bu yaştaki bir cocuğa böylesi bir kıyafeti giydirmenin doğru olmadığını...

"RADİKAL FİKİRLERLE BEYNİNİ YIKAMANIN"
yanlış olduğunu...

"Kendi kişsel tercihi"
ile değil Dinsel ve kültürel dayatmaların sonucu kara çarşafa sokulduğunu inkar edebilir miyiz.?

 

 

Tamam aile yönlendirmesi olabilir, muhakkak ki de öyledir.

 

AMA...

 

Bu Yönlendirmeyi yapanların
"MUTLAK DOĞRULARI"
vardır kafalarında...

BAŞKA BİR YÖNDEN BAKAMAZLAR...
BU ZİHNİYET BUNA MÜSADE ETMEZ
... EDEMEZ (!)...

 

Ancak buna rağmen...

 

"İnsan Hakları, Düşünce Özgürlüğü ve Demokrasi"
kavramlarını çarpıtan birilerinin...

Bu zihniyetin dayatmalarını, çağdışı davranış ve istemlerini bir özgürlük sorunu olarak göstermeye ...

"Toplum vicdanını"
rahatlatmaya çalışılması
...(?)...

 

İŞTE SORUN BURADA...

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O fotografta görünen aslında bir erkektir. 24 yaşındadır boyu çıkmamıştır... :lol:

 

Adı Abdulhakim'dir. ;)

 

Asıl mesele önde sürülen arabanın içindeki 6 aylık kızın full tesettürlü olmasıdır. Denklanşöre basmayı ıskalayan şoförün hatasını ben gidereyim...

 

Resmi bir ara eklerim... :P

 

Saygılar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oturduğum semtte,hiç görülmez diyebileceğim yerde bile türemeye başladılar.Hatta yakınımda dururlarken öyle bir soyut kavram hissettim ki,size anlatamam inanmazsınız.Bu insanlar tehlikeli..iki iki dört bu insanlar tehlikeli..bunlar eskinin atıyorum Erzulumnunun ya da falanca şehrin geleneksel çarşaflı tipleri değil.Bunlar ara ara bir araya gelip toplantılar düzenleyen,ellerinde sözümona Kuranlarla belli bir amaç için sokaklarda dolaşan ya da dolaştırılan,yarın öbür gün ise benim gibi sıradan türbanlıyı ya da bu sıradan türbanlının açık kardeşini kafir diye tehdit edecek,ve bunu sözüm ona din adı altında,cihad adı altında hakları olmayan zulmü gerçekleştirecek kişiler.

İşin acı tarafı ,bazı gençlerimizin bu görüntülere ılımlı bakması.Yani dindar ailelerin,normal bizler gibi ailelerin başı açık gençleri ,nolmuş,islam gelince giysi devrimi olmuş ve sadece giysileri değişmiş,ne güzel İslam gelmiş diyebiliyorlar bi İran videosu izlettiğim zaman.Ben de onlara şunu söylüyorum,şu anda biz yanyanayız,yanyana çalışıyoruz,ama gün gelir laik benim başımı zorla açmaya kalkarsa,dindar senin başını zorla kapatmaya çalışır,açıksın diye başına kurşun sıkarsa,biz buna tepki veririz.Bizi bu halde tutan tek şey,gerçek din ve gerçek laiklik.

Ülkemiz göz göre göre uç kutupların iyice uçlaşması sonucu bölünüyor,satılmadık devletin tek bir gelir kaynağı kalmadı nerdeyse,Oyak reklamlarında bile milletin gözüne gözüne sokuyorlar ING diye ama izleyen nice insan farkında bile değil,görmüyor sanki..Söylüyorsun,"ya öyle mi,tüh tüh" sonra hah dizi başlıyor,geçen hafta şurda kalmıştı..Diziye devam,Bülent Ersoy a devam....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oturduğum semtte,hiç görülmez diyebileceğim yerde bile türemeye başladılar.Hatta yakınımda dururlarken öyle bir soyut kavram hissettim ki,size anlatamam inanmazsınız.Bu insanlar tehlikeli..iki iki dört bu insanlar tehlikeli..bunlar eskinin atıyorum Erzulumnunun ya da falanca şehrin geleneksel çarşaflı tipleri değil.Bunlar ara ara bir araya gelip toplantılar düzenleyen,ellerinde sözümona Kuranlarla belli bir amaç için sokaklarda dolaşan ya da dolaştırılan,yarın öbür gün ise benim gibi sıradan türbanlıyı ya da bu sıradan türbanlının açık kardeşini kafir diye tehdit edecek,ve bunu sözüm ona din adı altında,cihad adı altında hakları olmayan zulmü gerçekleştirecek kişiler.

İşin acı tarafı ,bazı gençlerimizin bu görüntülere ılımlı bakması.Yani dindar ailelerin,normal bizler gibi ailelerin başı açık gençleri ,nolmuş,islam gelince giysi devrimi olmuş ve sadece giysileri değişmiş,ne güzel İslam gelmiş diyebiliyorlar bi İran videosu izlettiğim zaman.Ben de onlara şunu söylüyorum,şu anda biz yanyanayız,yanyana çalışıyoruz,ama gün gelir laik benim başımı zorla açmaya kalkarsa,dindar senin başını zorla kapatmaya çalışır,açıksın diye başına kurşun sıkarsa,biz buna tepki veririz.Bizi bu halde tutan tek şey,gerçek din ve gerçek laiklik.

Ülkemiz göz göre göre uç kutupların iyice uçlaşması sonucu bölünüyor,satılmadık devletin tek bir gelir kaynağı kalmadı nerdeyse,Oyak reklamlarında bile milletin gözüne gözüne sokuyorlar ING diye ama izleyen nice insan farkında bile değil,görmüyor sanki..Söylüyorsun,"ya öyle mi,tüh tüh" sonra hah dizi başlıyor,geçen hafta şurda kalmıştı..Diziye devam,Bülent Ersoy a devam....

Tabiiki degil sayin Ffoyt,o gördükleriniz yani vsonradan türeyenlerin tümü tarikatlara gidip gelenler,seyhlerden sihlardan ne yapmalari gerektigini,AKP ye nasil destek vermeleri gerektigini,Laiklige karsi nasil mücadele vermeleri lazim geldiginin derslerini alanlardir.Onlarin hicbirisinin ne Erzurumlu bacimizin carsafi ehrami ile nede nede Tranzonlu bacimizin atkisi ile alakasi yoktur.Son zamanlarda bu tup kiyafetlerin artmis olmasinin nedeni müslümanlik degildir yovazliktir,yani yobazlik Türkiyede resmen kol gezmeye basladi ve rejimi acikan tehdit etmektedir.Sakin özgürlük ve demokrasi yalanlarina kanmamaliyiz,bunlar ülkemizin gelecegine kastetmislerdir.Bakin nasil hepsi bir agizdan kilise korosu gibi hareket ediyorlar.Onlarin müslümanligina inanmak devleti atese atmakla ayni anlami tasir.Atatürk tekke zaviye ve tarikatlari yasaklamistir,bakin bugün hala birileri ne diyor;..80 yil devrim olurmuymus!bunun anlami artik yasaklarin kalkmasidir,Laikligin tarihe gömülmesi ve yobazligin resmilestirilmesidir.Iste tarikatlar bu amacla fazla mesaiye basladilar.Eger bunlarin önü alinmazsa daha büyük bir tehlike olmaya basliyacaklardir ve dediginiz gibi zaman gelecek kafirler diye carsafsiz kadinlara saldirilacaktir.

Amac müslümanlik degildir amac müslümanligi yok etmek Allahin emirlerini carpitarak Islamiyeti hedef haline getirmektir.Bunu yaparken ülkenin geleceginide tehlikeye atmaktan asla cekinmeyeceklerdir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O fotografta görünen aslında bir erkektir. 24 yaşındadır boyu çıkmamıştır... :lol:

 

Adı Abdulhakim'dir. ;)

 

Asıl mesele önde sürülen arabanın içindeki 6 aylık kızın full tesettürlü olmasıdır. Denklanşöre basmayı ıskalayan şoförün hatasını ben gidereyim...

 

Resmi bir ara eklerim... :P

 

Saygılar....

Sevgili bekir...

Yazında anlatmak istediklerine bir anlam veremedim...Hele eklediğin mimiklere hiç.!...

 

***

Kim erkektir, kim çocuk...Kim 6 aylık...Kim Abdulhakim.? Bu resimden çıkarmak oldukca güç...

Zaten işin garip ve problemli tarafı bu...

Bu kıyafetler altındaki kişilerin kadın olduklarına dair bir ön yargı var herkeste...

Ama içindeki kadın mıdır? Kamufle olmuş bir erkek midir? diye kavram kargaşası yaratmakta mümkün elbette...

 

Bu kültür ve yaşam şekliyle çocuklarına bu kıyafetleri uygun görenlerin ülkede var olduğu ise bir gerçek...

Resim sadece bunu kanıtlıyor...

 

Ancak benim tartışmaya çalıştığım resimden daha çok yazının alt bölümünde ifade etmeye çalıştıklarım...

 

****

 

Bu fotoğraf bir istisnadır diye düşünebilirsiniz....

 

Bunu toplumun geneli sanki böyle yapıyormuş gibi yansıtmak anlamsızdır...

Sokağa cıktığınızda başörtülü insanların kıyafetlerinin değiştiğini, ne kadar modern diye de düşünebiliriz...

 

Tamam aile yönlendirmesi olabilir, muhakkak ki de öyledir.

 

Peki, öyledir diyelim...

 

Bu yaştaki bir cocuğa böylesi bir kıyafeti giydirmenin doğru olmadığını...

"RADİKAL FİKİRLERLE BEYNİNİ YIKAMANIN"
yanlış olduğunu...

"Kendi kişsel tercihi"
ile değil Dinsel ve kültürel dayatmaların sonucu kara çarşafa sokulduğunu inkar edebilir miyiz.?

 

 

Tamam aile yönlendirmesi olabilir, muhakkak ki de öyledir.

 

AMA...

 

Bu Yönlendirmeyi yapanların
"MUTLAK DOĞRULARI"
vardır kafalarında...

BAŞKA BİR YÖNDEN BAKAMAZLAR...
BU ZİHNİYET BUNA MÜSADE ETMEZ
... EDEMEZ (!)...

 

Ancak buna rağmen...

 

"İnsan Hakları, Düşünce Özgürlüğü ve Demokrasi"
kavramlarını çarpıtan birilerinin...

Bu zihniyetin dayatmalarını, çağdışı davranış ve istemlerini bir özgürlük sorunu olarak göstermeye ...

"Toplum vicdanını"
rahatlatmaya çalışılması
...(?)...

 

İŞTE SORUN BURADA...

 

*tna

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili bekir...

Yazında anlatmak istediklerine bir anlam veremedim...Hele eklediğin mimiklere hiç.!...

 

***

Kim erkektir, kim çocuk...Kim 6 aylık...Kim Abdulhakim.? Bu resimden çıkarmak oldukca güç...

Zaten işin garip ve problemli tarafı bu...

Bu kıyafetler altındaki kişilerin kadın olduklarına dair bir ön yargı var herkeste...

Ama içindeki kadın mıdır? Kamufle olmuş bir erkek midir? diye kavram kargaşası yaratmakta mümkün elbette...

 

Bu kültür ve yaşam şekliyle çocuklarına bu kıyafetleri uygun görenlerin ülkede var olduğu ise bir gerçek...

Resim sadece bunu kanıtlıyor...

 

Ancak benim tartışmaya çalıştığım resimden daha çok yazının alt bölümünde ifade etmeye çalıştıklarım...

 

****

 

 

*tna

 

 

 

Anlamanız konusunda özel bir gayret sarf etmedim. Genel yaklaşımı dışavurdum o kadar.

 

Neydi bu yaklaşım: Bu örtünün altında ne olduğu belli değil belki de çıplaktır.

 

Ben ileri gittim ve altındaki erkektir dedim.

 

Mimiklere hiç anlam verememenizi de ben anlamadım. Abdulhakim biraz daha radikal bir ismi çağrıştırır. Hem full tesettür, hem erkek, hem 24 yaşında hem de Abdulhakim...Hizbullah militanı biri aklıma geliyor bir yandan bir yandan da önce ilahiyat, sonra iktisat okuyup en sonunda da polis olan arkadaşım...

 

Öndeki arabanın içindeki çocukla ilgili de bir cümlem vardı, asıl onun kız olduğunu ve resmini ekleyeceğimi belirtmiştim. Herhalde çıkartılan dilden sonra böyle bir resim ekleyip eklemeyeceğim konusundaki ciddiyetimi anlamışsınızdır...

 

 

Ben aile yönlendirmesiyle ilgili birşey söyleyeyim...Bunun adını koyalım. Bu yönlendirme değildir tabiki o tesettürün altında gerçekten 24 yaşında Abdulhakim yoksa.

 

Bu, o kıyafeti belirlemedir. Bütün aileler de çocuklarının kıyafetini kendileri belirlerler belli bir olgunluğa ulaşana kadar. Mesele; belli bir inanç doğrultusunda kıyafet belirlemek doğru mudur? Bakın, bir tarihte şunu sordum. Cumhuriyet Mitingleri yapılırken 3-4 yaşlarında çocuklardan asker kıyafeti giy/diril/miş olanlar vardı. Ellerinde bayrak sallayanlar vardı ve Türkiye Laiktir Laik kalacak sloganları atıyorlardı.

 

Hepimiz bir şekilde bunu yapıyoruz. Çocuklarımızı belli bir takım şeylere yönlerdirmeye çalışıyoruz. Onların doğruyu düşünüp bulamayacaklarını, dolayısıyla bizim doğrularımızı kabul etmelerini temin etmeye çalışıyoruz.

 

Benim bu konuda bir yaklaşımımım vardır. Bir kişinin baskıyı farkedebilmesi için onun baskı olduğunu anlaması lazımdır. Veya baskıdan nefret etmesi, kurtulmaya çalışması için onun baskı olduğunu idrak etmesi gerekir. Bir çocuğa dini seçmek için Rüşt'ü esas koşuyoruz çünkü dini ancak o zaman anlar diyoruz. Ama baskıyı anlaması için başının örtülmesinin yeterli olacağını düşünüyoruz.

 

Ben islam nazarında tesettür olduğunu biliyorum. Bu tesettürün de belli bir yaşta başlayacağını ancak dini bilgilerin çok erken yaşta verilmesi gerektiğini de biliyorum. Bu dinin söylediği. Hal, böyle olunca kişiyi bir tercih yapmaya ya zorlayacaksınız veya kişileri kamuya (burası girift mesele) dahlolana kadar bırakacaksınız. Yani; onları suçladığımızda (siz yapıyorsunuz filan demiyorum) ya çocuğa bu şekilde bir kıyafeti dayatamazsınız diyeceksiniz o da bu dinin emri diyecek...Özgürlük meselesi değil. Demokrasi meselesi değil. İnandığı dinin böyle bir emri olduğunu düşünen kişiye ya o emre aykırı hareket edeceksin veya bu ülkeyi terkedeceksin demiş olursunuz.

 

Ha, şunu da ben rahatlıkla söyleyebilirim. Bu çocuğun kıyafeti kara çarşaf değil de yeşil veya beyaz renk olsaydı, peçe değil de yüzü açık olsaydı, çarşaf değil de modern bir tesettür olsaydı suçlamayacak mıydık? Zira her ikisi de aynı inancın farklı varyasyonlarıdır. Hatta bu da yapılmıştır. Yani; modern tesettürlü çocukların bulunması da sorgulanmıştır/sorgulanmaktadır.

 

Birbirimizi anlamaya çalışmamız gerekiyor. Bunu demokrasi-özgürlük payandasında tartışabilir miyiz?

 

Kafaları yeterince bulandırdım galiba. Çocuklarınızı bu şekilde giyindiremezsiniz diyebilir miyiz? Yanlış bilmiyorsam bu konuda bir norm yok. Sadece bazı kanunları yorumlayarak kıyafet konusunda birşeyler beliryebiliriz ancak tesettür konusunda pek uygun bir norm bulamayız. Bu şekilde giyinmekle/giydirmekle demokrasi-özgürlük arasında bir ilinti var mıdır? Yoktur. Pekiyi ne vardır? Çocuk yerine düşünme, karar verme var mıdır? Vardır. Çocuğun dini inancını belirleme var mıdır? Vardır. Bu demokrasiye aykırı mıdır? Hiç bir fikrim yok...

 

Olmalı mıdır?Yani çocuğun dini inancını velisi mi belirlemelidir? Ya kim belirlemelidir? Çocuğu baştan her dine eşit mesafede bırakarak rüştün ikmalinden sonra din seçmesi demokrasiye daha uygun olmaz mı? Bu konuda kimsenin bir fikir verebileceğini sanmıyorum. Ben bir veli olsam; kendi bildiğim dini öğretirim rüştünden sonra zaten o istediğini seçer...(Seçmelidir). Yok eğer rüştten sonra istediği dini seçmesi yasaklanıyorsa işte o özgürlük anlayışına aykırıdır. Zira o kız/erkek artık fevkinde/farkındadır. Farkına varması gerekiyordur.

 

 

Not: Kamufle olmuş erkek/kadın konusunda kavram kargaşası yaratmanın mümkünlüğüne dair cümlenize katıl/a/mıyorum. Burada olsa olsa bir cinsiyet karmaşası olabilir. -_-

 

 

ŞAHSİ KANAATTİM:Yukardakiler şahsi olmayan kanaat mi? Yok değil de bu aşağıdakiler çok şahsi...Yani romantik yanım...

 

TOPLUMUN BAZI KESİMLERİNİN RESİMLERİNİN ALINARAK ONLAR ÜZERİNDEN TARTIŞMAYI DOĞRU BULMUYORUM.

 

Resmi çekenin de sizin de o kadar uğraşmanıza bir anlam veremediğim gibi bunlarla mı uğraşıyorsunuz demekten de kendimi alamadım. Sadece böyle şeyler var onları da tartışalım deseniz tartışabilirdik. Özellikle İstanbul'un bir semtine projektörlerini çeviren Gürgör Mengi'nin Türkiyenin her tarafı böyle Türkiye zaten İran olmuş demesinden pek de etik olmadığını belirteyim bu resimlemenin. Ve dahası foruma daha önce erkek arkadaşıyla sevişen, ayrıca içki içen tesettürlü bir kadının resimleri konulmuştu. Kişilik haklarına fena halde aykırı bu durumdan da rahatsız oldum.

 

Başkaları da Cumhuriyet Mitinglerindeki bayraklı çocukların resimlerini/ çağdaş/tesettürsüz şuh kadınların resimlerini/yine kıyafet konusunda gayet cimri davranmış insanların/çocukların resimlerini koyarak gariplikler yapmaya kalkabilir. Resim koymadan bunlar oluyor deyin yeter. Her resim onlardan izin alınmadan çekilmiştir ve onlardan izin almadan buraya aktarıyorsunuz. Medeni kanunda bu konuda gayet ilginç maddeler vardır.

 

SAYGILAR...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TOPLUMUN BAZI KESİMLERİNİN RESİMLERİNİN ALINARAK ONLAR ÜZERİNDEN TARTIŞMAYI DOĞRU BULMUYORUM.

 

Resmi çekenin de sizin de o kadar uğraşmanıza bir anlam veremediğim gibi bunlarla mı uğraşıyorsunuz demekten de kendimi alamadım. Sadece böyle şeyler var onları da tartışalım deseniz tartışabilirdik. Özellikle İstanbul'un bir semtine projektörlerini çeviren Gürgör Mengi'nin Türkiyenin her tarafı böyle Türkiye zaten İran olmuş demesinden pek de etik olmadığını belirteyim bu resimlemenin. Ve dahası foruma daha önce erkek arkadaşıyla sevişen, ayrıca içki içen tesettürlü bir kadının resimleri konulmuştu. Kişilik haklarına fena halde aykırı bu durumdan da rahatsız oldum.

 

Başkaları da Cumhuriyet Mitinglerindeki bayraklı çocukların resimlerini/ çağdaş/tesettürsüz şuh kadınların resimlerini/yine kıyafet konusunda gayet cimri davranmış insanların/çocukların resimlerini koyarak gariplikler yapmaya kalkabilir. Resim koymadan bunlar oluyor deyin yeter. Her resim onlardan izin alınmadan çekilmiştir ve onlardan izin almadan buraya aktarıyorsunuz. Medeni kanunda bu konuda gayet ilginç maddeler vardır.

 

SAYGILAR...

 

Syn Karabekir..Bu resimlerle ilgili bir çok forum dostu konu açtı ve devam etti Bu yüzden cevap hakkı doğuyor kanısındayım :excl: .Konu benim açtığım sayfadaki resimlerse eğer;Ben o konuyu çoktan kapattım çünkü olmuyor bazı zihniyetlere detaylı açıklama yapmak için resim veriyorsun B) ordan konu kişilik haklarına geliyor -_- .BİLİYORMUSUNUZ BEN NEDEN BU KONUYU KAPATDIM :Çünkü sınıfda kaldık...Şimdi Bütünleme imtihanlarına giriyoruz..Umarım sınavı başarı ile veririz de Laik Demokrat Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık diplomasını alırız.Aksi Taktirde dışlanıp Dışardan Bitirme imtihanlarına hazırlanmamız gerekecek..Ha bu arada Geçmiş konulara baktım da sizi bu kadar rahatsız eden resimlerle ilgili en çok konuyu ve cevap hakkını siz kullanmışınız :( Şaşırdımmm :) Hem rahatsız ol hem de konuyu devamlı işle!Bence bu aralar pek moda olan "bekle gör"taktiğini takip etmeniz gerekirdi.Çünkü arkasında durduğunuz politika şu anda bu taktiği uyguluyor..

Neyse cevap hakkım doğsa da yazmıyacağım..Benim için bu konu bitmiştir.Bekleyip göreceğim..

Neşe ile kalın :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Syn Karabekir..Bu resimlerle ilgili bir çok forum dostu konu açtı ve devam etti Bu yüzden cevap hakkı doğuyor kanısındayım :excl: .Konu benim açtığım sayfadaki resimlerse eğer;Ben o konuyu çoktan kapattım çünkü olmuyor bazı zihniyetlere detaylı açıklama yapmak için resim veriyorsun B) ordan konu kişilik haklarına geliyor -_- .BİLİYORMUSUNUZ BEN NEDEN BU KONUYU KAPATDIM :Çünkü sınıfda kaldık...Şimdi Bütünleme imtihanlarına giriyoruz..Umarım sınavı başarı ile veririz de Laik Demokrat Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık diplomasını alırız.Aksi Taktirde dışlanıp Dışardan Bitirme imtihanlarına hazırlanmamız gerekecek..Ha bu arada Geçmiş konulara baktım da sizi bu kadar rahatsız eden resimlerle ilgili en çok konuyu ve cevap hakkını siz kullanmışınız :( Şaşırdımmm :) Hem rahatsız ol hem de konuyu devamlı işle!Bence bu aralar pek moda olan "bekle gör"taktiğini takip etmeniz gerekirdi.Çünkü arkasında durduğunuz politika şu anda bu taktiği uyguluyor..

Neyse cevap hakkım doğsa da yazmıyacağım..Benim için bu konu bitmiştir.Bekleyip göreceğim..

Neşe ile kalın :clover:

 

İnsan rahatsız olduğunu dile getirir. Rahatsızlık duymadığım bir mesele hakkında konuşmanın bir ehemmiyeti yok. Bekle gör taktiği veya arkasında durduğunuz politika konusunda yazdıklarınız *******. Beni başkalarıyla karıştırmayın. Kimsenin ağzıyla konuşmam kimsenin politikasını da gütmem.

 

Konunun sizin veya başkasının açtığı sayfalardaki resimler olduğundan bahsetmiyorum. Hatta orada; bunlar olacaktı demiştim. O konuyu kimin açtığını filan anımsamadığım gibi ne olduğu da önemli değil. Mesele; o resimlerin olmasıydı. Ve resimler üzerinden tartışma yapıyorduk ancak resimleri çekilenlerin konudan hiçbir haberleri yoktu.

 

Anlaşılan bütünleme imtihanı diyerek ikinci şans AKP'nin kapatılma davasını işaret ediyorsunuz. Bunun da önemi yok. Sizin sınıfta kalmanız bizim kaldığımız anlamına gelmez...********...

 

Konu içerisinde belki en çok cevabı ben vermişimdir ama resimlerle ilgili olarak belki 2 mesaj yazmış olabilirim. Hem konu içerisinde deyip hem arkasından resimlere kayınca bir bilgi kirliliği var gibi görünüyor. Ya da başkaca birşey...Türban konusunda en fazla cevabı ben vermiş olabilirim. Buna diyecek birşeyim yok...Resimler konusunda da vermiş olabilirim ama vermedim sanıyorum. 2 cevabım olabilir Daha fazla değil. Cevap hakkınızın doğması filan umrumda değil ister cevap verin ister vermeyin, konu sizin için bitebilir ancak türban konusu şu an iktidardaki partiyi kapatmakta kullanılacak iddianamenin en önemli temeli olarak bitmemiştir...Hatta "bezgin"liğe vurup uyumanızı temenni eder konuya katılmamanızı beklerdim...

 

Bir politikanın arkasında durmam. Düşüncenin olabilir. Herhangi bir partiyle gönül bağım olmamıştır sadece bir partinin çözüm getirme konusundaki uğraşlarına doğru bulduğum ölçüde destek vermekteyim...

 

Hatırlanırsa; Bu partinin YÖK' yasasına madde koymaya çalışmasına şiddetle karşı durmuştum. Onlarda daha sonra yanlışlarını gördüler. Yine hatırlarsanız sosyal güvenlik reformu kapsamında bir karşı duruşum mevcut. Ama neyi hatırlatmaya çalışıyorum ki; Siz söyleneni değil, kafanıza kodladığınız AKP seçmenini eleştirmeye çaba harcıyorsunuz...

 

*****

 

Cevap hakkımı sonuna kadar kullanacağım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KONUMUZ TÜRBAN... :D

Ali Nesin'e mahalle baskısı sürüyor

Nesin Vakfı nedir bilen var mı ?

1973’te Aziz Nesin tarafından kurulan Nesin Vakfı’nda 46 çocuk ve genç barınıyor ve eğitimlerini sürdürüyor. Vakıfta resim ve heykel atölyeleri, havuz, spor sahaları, ziraat etkinliklerinin yanı sıra çocuklara yaz tatilleri, hatta yurtdışı seyahat imkanları da sunuluyor.Yani Malum Diğer vakılflar gibi bir vakıf... :wub: Aziz Nesin’in büyük oğlu Prof. Ali Nesin, başörtüsünün serbest bırakılması için bir bildiriye imza atınca Nesin Vakfı’na yapılan yardımlar bıçak gibi kesildi. Yakın dostlarına mektup yazıp çocuklar için yardım isteyen Ali Nesin, “Türban demecim yüzünden Ne i...’liğim kaldı ne alçaklığım” dedi.

Bunlar neden mi oldu :wub:

 

Türk edebiyatının ve fikir dünyasının en önemli isimlerinden Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin, geçtiğimiz aylarda hükümetin ve MHP’nin türbanın üniversitelerde serbest bırakılması girişimine destek veren bir bildiriye imza atınca şimşekleri üzerine çekti. Bildiride, “Üniversitelerin düşünce, ifade, din ve inanç ile eğitim ve öğretim gibi en temel insan hakları karşısında yasakçı değil, özgürlükçü bir tavır alması gereken kurumlar olduğunu düşünüyoruz” ifadesi yer alıyordu.

Bu yüzden bu aralar en büyük silah olarak kullanılan Ekonomik yönden ezme taktiği kullanıldı

 

ÇOCUKLARIN SUÇU NE?

Ancak Ali Nesin’in türban serbestisinden yana olmasının faturası Aziz Nesin Vakfı çatısı altında yaşayan 46 çocuğa da kesilince Şubat ayında konuşan Prof. Dr. Nesin “Sanki ortada bir suç varmış gibi, varsa da çocuklarımızın bunda bir suçu varmış gibi Nesin Vakfı’na bağışlarını kesenler oldu. Aziz Nesin’i Sivas’ta yakanlarla ittifak kurduğumu, bu imzadan mutlaka bir çıkarımın olduğunu ileri sürenler bile oldu” demiş. :unsure:

BAŞKA KAPIYA :excl:

“Geçenlerde Matematik Köyü için ‘dostlara’ bir mektup yollayıp destek vermelerini rica ettim, ‘Allah versin’, ‘başka kapıya’, ‘Fethullah’tan iste’.”gibi yanıtlar almışBazı bağışçıların desteğini kesmesi üzerine Vakıf 12 bin YTL bağıştan oldu. Çocukların ihtiyaçlarının giderilebilmesi için yakın dostlarına mektup gönderip yardım isteyen Nesin'e hayatı boyunca duymadığı hakaretler edilmiş... :excl:

 

ÜLKE ÇILDIRMIŞ

“Ne alçaklığım kaldı ne i...’liğim. Bir internet sitesinde ‘İ... Ali Nesin’ duyurusu yapılıyor! Vakfa bağışlar çok azalınca bir iki dosta taahhütname imzalatmaları için rica ettim, kimseye imzalatamamışlar. Ülke çıldırmış durumda. Çoluk çocuk aç sefil kalmış, kimsenin umrunda değil."dedi...

 

YAPTIKLARI BAĞIŞLARI GERİ ALDILAR

Mektubun ardından aradığımız Ali Nesin, bu hakaretlerin yanı sıra yaptıkları yardımı geri isteyenlerin bile olduğunu söyledi: “Bazıları bağışlarını geri istedi. Verdim. Kendi hesabımdan verdim. Vakıf hesaplarından yollayamazdım, yasal olmazdı. Ama sanki pis bir şey yemişim gibi bir duygu kapladı içimi, iğrendim, ağzımı yıkamak, dişlerimi fırçalamak istedim. Bu kişilerin parasının Vakıf’a girmesini istemezdim. Bileydim... Babam, bir gün Vakıf çocuklarının savurganlığına kızıp, ’Bu vakfa bir kuruş haram para girmemiştir’diye bağırmıştı. Çok etkilenmiştim bu sözden. Hâlâ daha gözlerim yaşarır babamın bu sözleri aklıma geldikçe. Ben de aynı gururu yaşamak ve yaşatmak isterdim. Maalesef bu hakkım elimden alındı.”

 

GÜNDE 600 MESAJ GELİYOR

“Türban demecimden hemen sonra günde 600 kadar mesaj geldi bir iki hafta boyunca. Bu mesajların yüzde 70’i aleyhimeydi. Bir çoğu hakaret içeriyordu. Bir iki istisna dışında hepsine son derece sakin, aklı başında, sanki hakaretlerini duymamış gibi mesajlar yazdım.Beni boğazlamaya hazır insanlara insan sıcaklığını hissettirmek önemli, değişiveriyorlar birden. Sadece ” başka kapıya“ yazana ağır bir cevap verdim dayanamayıp.”

 

alıntı VATAN

Konumuz sa Türban :D

Neşe ile kalın :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÜNİVERSİTELERDE TÜRBAN YASAĞI

 

 

 

SORU : Şimdi size okuyacağım iki cümleden hangisine katıldığınızı lütfen söyler misiniz ?

 

1. Üniversitelerde türban yasağı kaldırılmalıdır

2. Üniversitelerde türban yasağı olmalıdır

 

 

 

 

%

 

Üniversitelerde türban yasağı kaldırılmalıdır

 

 

73,7

 

Üniversitelerde türban yasağı olmalıdır

 

 

26,3

 

TOPLAM

 

 

100,0

 

e hani egemenlik kayıtsız şartsız miletindi?????

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

E millet seriAt istiyor getirelim o zaman!!

Ne gerek varki isin kolayi bulunmus,millet öyle istiyor de isi götür.Milletin yüzdeyüzü ekmek istiyor ama veren yok,e hani nerde milli egemenlik,hani milletin istedigi olmasi gerekliligi?

Arkadaslar milletin arkasina siginip bu ülkeyi mahvetmeyelim,Allahin arkasina gecip Islami mahvettiler.Birakin bu ülke huzur bulsun biraz.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Baş örtmenin Kuran'da yer alıp almadığı konusunda yeni bir kaynak yayın.

Hem bu defaki 15’nci Yy.dan da değil, günümüzden.

 

Kitabın adı: Evrensel ÇAĞRI

KUR'AN MEÂLİ

Hazırlayan: Mustafa SAĞ

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (Yüksek İslam Enstitüsü Mezunu)

Bilimsel Araştırma Analisti

ISBN: 975-98565-1- 4

Nisan 2006 İstanbul

Baskı Cilt: Özener Matbaası

Davutpaşa Cad. Kale İş Merkezi No: 201-204 Topkapı

Tel : 0212 481 97 88

Dağıtım-Pazarlama: Final Pazarlama

Göztepe Mah. Tarhan Sok No: 2 Mahmutbey-Bağcılar / İstanbul

Tel : 0212 445 80 00

 

 

Mustafa Sağ'ın Kitabının 372nci sayfasından aynen aktarıyorum:

 

Nur Suresi 30 ve 31nci Ayetler

 

30."Ey Muhammed! Erdemli erkeklere söyle, kadınlarla bir aradayken, gözleriyle kadınları rahatsız edecek şekilde davranmasınlar/ bakmasınlar ve kişiliklerini edeplerini korusunlar. Bu onlar için daha temiz bir davranıştır, elbette Allah yaptıklarından haberdardır."

 

31."Ey Muhammed! Erdemli kadınlara da söyle, erkeklerle bir aradayken, gözleriyle erkekleri rahatsız edecek şekilde davranmasınlar/ bakmasınlar, kişiliklerini edeplerini korusunlar ve doğal olması gereken yerler dışında, göğüslerinin üzerini örtüleriyle kapatsınlar. Ziynetlerini göstermesinler/ Başkalarını cinsel tacize yol açacak ve tahrik edecek davranışlardan sakınsınlar. Ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetçiler, kadın hizmetçiler ve kadınların cinsel yerlerini henüz anlamayan çocukların yanlarında, istedikleri gibi giyinip davranmalarında bir sakınca yoktur. bunların dışındakilerin yanında, cinsel tacize yol açacak, tahrik edici yerlerini açıp, dikkat çekici davranışlarda bulunmasınlar / ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, -erkek, kadın- hepiniz Allah'a yöneliniz ki, mutlu olabilesiniz."

 

Mustafa Sağ'ın Bu ayetlerle ilgili olarak kitabının 373 ncü sayfasında yer alan açıklayıcı 417 no.lu dip notu da aynen şöyle:

 

"24:31 Bu surenin 11nci ayetinde açıklanan, Peygamberimizin eşine ********* iftirayı yapan çetenin uzantılarının uydurdukları, çelişkili rivayetlerden hareketle, Kur'an öncesi cahiliye Arap toplumunun kadına bakış açısını, Kur'an’daki örtünme ile ilgili ayetlere de yansıtmışlar ve o bakış açısı doğrultusunda ve erkekler lehine yorumlamışlardır.

 

Kur'an'ın mantığı ve bu surenin bütünlüğü içinde baktığımızda, kadınlarla erkeklerin toplum yaşamında yan yana olmak zorunda olduklarını, böyle bir çalışma ortamında, birbirlerine karşı davranışlarında olsun, giyimlerinde olsun ölçülü olmaları, dostane olmaları, aşırıya kaçmamaları öğütleniyor. Zaten, aile ve akrabalar arasında bir kısıtlamanın olmayıp, özgürce hareket edebileceklerini aynı ayetin devamı açıklıyor.

 

Kaldı ki Kur'an ayetinde "başörtüsü" diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen, tüm Kur'an tefsirlerinde ve çevirilerinde Kur'an ayeti "başörtüsü" olarak çevrilmiştir. Hâlbuki ayette geçen "HIMAR" kelimesi "baş örtmek" anlamına değil, sadece "örtmek" anlamına gelmektedir. Eğer herhangi bir şey örtülecek ise, o şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, baş örtüsü dendiği zaman da "örtmek" "hımar" kelimesinin yanına "baş" "re's" kelimesinin "hımarü-re's" şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki "hımar" "örtü" kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime "cuyub" kelimesidir ki "yaka" veya "göğüs" anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime "cuyub" bir başka ayette (28/32) Hz. Musa'nın "güğsüne/koynuna elini soktuğu" şeklinde geçer. Yani "cuyub" kelimesi, "hımar" örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman, "bihumûrihinne ala cuyubihinne" başını örtmek değil, "göğsünün üzerini örtmek" anlamına gelmektedir.

 

Geleneksel tüm yorumcular, Kur'an ayetini bilimsel bir bakışla değil de, birbirlerini taklit edip, "Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler" diyerek, "felyedribne" fiillini de "örtsünler" diye tercüme etmişlerdir. Bu geleneksel yorumcular "DaReBe" kökünden gelen bu kelimeyi burada "Baş örtülerini .... örtsünler" derken bir başka yerde aynı "DaRaBe" kelimesini "Kadınları DÖVÜN" (Bak.4/34) diye çevirmişlerdir.

 

 

Özetle, Kur'an'ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kur'an'ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleştirilmesinden kaynaklanmaktadır."

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kadınların başını örtmesi kavramı diğer Kutsal Kitabımızda da vardır sayın GeceKuşu..Bu konuda ,yani çevirilerdeki araya katıştırılan ve istismar edilen bazı kavramlar konusunda anlaşsakta,hala örtü kelimesinden hareketle dinlerde bunun olmadığını savunmak ters geliyor bana.Ama bu yazınız ve bu açıklamalar dikkate değer..İncil deki haliyle örtünme ile ilgili ayetleri daha önce aktarmıştım.Bu ayetlerde de biraz ibadet esnası yani dua esnası kavramlar yok değil.Yani bir nevi,Tanrıya seslenirken,dua ederken,sanki huzurunda olduğumuzu hissedip onunla konuşurken bir durum mu örtünme?

1 Korintliler 11.

Bu anlamda da bakınca gününü bu şekilde geçiren insanlar için sürekli bir kapalı baş kaçınılmaz olur heralde,tıpkı kocalarına ayıracakları bir damla vakti bile Allaha ayırmaya karar vermiş Rahibeler gibi..

Kısacası ,yani özetle :)

"Özetle, Kur'an'ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kur'an'ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleştirilmesinden kaynaklanmaktadır"

alıntınızdaki büyülttüğüm kelimeler tek sıkıntımız,hepimiz için..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KONUMUZ TÜRBAN... :D

Ali Nesin'e mahalle baskısı sürüyor

Nesin Vakfı nedir bilen var mı ?

1973’te Aziz Nesin tarafından kurulan Nesin Vakfı’nda 46 çocuk ve genç barınıyor ve eğitimlerini sürdürüyor. Vakıfta resim ve heykel atölyeleri, havuz, spor sahaları, ziraat etkinliklerinin yanı sıra çocuklara yaz tatilleri, hatta yurtdışı seyahat imkanları da sunuluyor.Yani Malum Diğer vakılflar gibi bir vakıf... :wub: Aziz Nesin’in büyük oğlu Prof. Ali Nesin, başörtüsünün serbest bırakılması için bir bildiriye imza atınca Nesin Vakfı’na yapılan yardımlar bıçak gibi kesildi. Yakın dostlarına mektup yazıp çocuklar için yardım isteyen Ali Nesin, “Türban demecim yüzünden Ne i...’liğim kaldı ne alçaklığım” dedi.

Bunlar neden mi oldu :wub:

 

Türk edebiyatının ve fikir dünyasının en önemli isimlerinden Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin, geçtiğimiz aylarda hükümetin ve MHP’nin türbanın üniversitelerde serbest bırakılması girişimine destek veren bir bildiriye imza atınca şimşekleri üzerine çekti. Bildiride, “Üniversitelerin düşünce, ifade, din ve inanç ile eğitim ve öğretim gibi en temel insan hakları karşısında yasakçı değil, özgürlükçü bir tavır alması gereken kurumlar olduğunu düşünüyoruz” ifadesi yer alıyordu.

Bu yüzden bu aralar en büyük silah olarak kullanılan Ekonomik yönden ezme taktiği kullanıldı

 

ÇOCUKLARIN SUÇU NE?

Ancak Ali Nesin’in türban serbestisinden yana olmasının faturası Aziz Nesin Vakfı çatısı altında yaşayan 46 çocuğa da kesilince Şubat ayında konuşan Prof. Dr. Nesin “Sanki ortada bir suç varmış gibi, varsa da çocuklarımızın bunda bir suçu varmış gibi Nesin Vakfı’na bağışlarını kesenler oldu. Aziz Nesin’i Sivas’ta yakanlarla ittifak kurduğumu, bu imzadan mutlaka bir çıkarımın olduğunu ileri sürenler bile oldu” demiş. :unsure:

BAŞKA KAPIYA :excl:

“Geçenlerde Matematik Köyü için ‘dostlara’ bir mektup yollayıp destek vermelerini rica ettim, ‘Allah versin’, ‘başka kapıya’, ‘Fethullah’tan iste’.”gibi yanıtlar almışBazı bağışçıların desteğini kesmesi üzerine Vakıf 12 bin YTL bağıştan oldu. Çocukların ihtiyaçlarının giderilebilmesi için yakın dostlarına mektup gönderip yardım isteyen Nesin'e hayatı boyunca duymadığı hakaretler edilmiş... :excl:

 

ÜLKE ÇILDIRMIŞ

“Ne alçaklığım kaldı ne i...’liğim. Bir internet sitesinde ‘İ... Ali Nesin’ duyurusu yapılıyor! Vakfa bağışlar çok azalınca bir iki dosta taahhütname imzalatmaları için rica ettim, kimseye imzalatamamışlar. Ülke çıldırmış durumda. Çoluk çocuk aç sefil kalmış, kimsenin umrunda değil."dedi...

 

YAPTIKLARI BAĞIŞLARI GERİ ALDILAR

Mektubun ardından aradığımız Ali Nesin, bu hakaretlerin yanı sıra yaptıkları yardımı geri isteyenlerin bile olduğunu söyledi: “Bazıları bağışlarını geri istedi. Verdim. Kendi hesabımdan verdim. Vakıf hesaplarından yollayamazdım, yasal olmazdı. Ama sanki pis bir şey yemişim gibi bir duygu kapladı içimi, iğrendim, ağzımı yıkamak, dişlerimi fırçalamak istedim. Bu kişilerin parasının Vakıf’a girmesini istemezdim. Bileydim... Babam, bir gün Vakıf çocuklarının savurganlığına kızıp, ’Bu vakfa bir kuruş haram para girmemiştir’diye bağırmıştı. Çok etkilenmiştim bu sözden. Hâlâ daha gözlerim yaşarır babamın bu sözleri aklıma geldikçe. Ben de aynı gururu yaşamak ve yaşatmak isterdim. Maalesef bu hakkım elimden alındı.”

 

GÜNDE 600 MESAJ GELİYOR

“Türban demecimden hemen sonra günde 600 kadar mesaj geldi bir iki hafta boyunca. Bu mesajların yüzde 70’i aleyhimeydi. Bir çoğu hakaret içeriyordu. Bir iki istisna dışında hepsine son derece sakin, aklı başında, sanki hakaretlerini duymamış gibi mesajlar yazdım.Beni boğazlamaya hazır insanlara insan sıcaklığını hissettirmek önemli, değişiveriyorlar birden. Sadece ” başka kapıya“ yazana ağır bir cevap verdim dayanamayıp.”

 

 

BEN TRUVA ATI DİYE BUNA DERİM

ayın 10 nun da yazdım bu alıntıyı beni bile bilir...ve bekledim;"Yahu sen ne yazıyorsun yazdıklarınla savunduğun düşünce 1 değil :angry: "falan gibi tenkitler yazılsın ...ama maalesef düşündüğüm oldu en ufak bir çıkış hatta bir eleştiri dahi yok!İşte türban konusunun bu kadar derinleşmesini kronik bir problem haline gelmesinin sebebi bu Ben ayın bu alıntı yazıyı yazarken ne yaptım BAL GİBİ TAKİYE YAPTIM :wub: ve sessizlik hala hakim ...bazıları cesaret bile almış ve maalesef toplum nabzını devamlı kontrol eden zümre bu boşluğu yaklaşık 5 seneden beri kullanıyor...İşte olaylar da buralara kadar geldi hatta başka bir ortamda

"ne yani 5 parmağın 5 i bir mi? adam gibi adam "veya"türbanbir bez parçası ise bayrak da bir bez parçası"tarzında açıklamalarda bulundular bana ne utanç verici üzücü bir durum. :(

Ali Nesin ;

Bu akp den yardım istemenin takiyeli yolumu yoksa..!Unutma babanı bu zihniyet yakacaktı keşke ******** ** böyle mi konuşurdun görseydik? Bu yazım zora düşünce fikirlerinden feragat edenlere ithaf olmuştur :angry: .

Duyurulur

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mustafa Sağ'ın Kitabının 372nci sayfasından aynen aktarıyorum:

 

Elmalılı Hamdi Yazır

 

Muhammed Esed

 

Yaşar Nuri Öztürk

 

Diyanet derlemesi

 

Edip Yüksel

 

Suat Yıldırım

 

ve bunun gibi bir çok uzmanın tefsir çalışmaları birbirine büyük oranda paralellik gösterirken, Mustafa Sağın özellikle başörtüsü konusundaki farklı tefsiri, çok düşündürücü bir boyuttadır. Ki bu konularda diyanet baz alınır.

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEN TRUVA ATI DİYE BUNA DERİM

ayın 10 nun da yazdım bu alıntıyı beni bile bilir...ve bekledim;"Yahu sen ne yazıyorsun yazdıklarınla savunduğun düşünce 1 değil :angry: "falan gibi tenkitler yazılsın ...ama maalesef düşündüğüm oldu en ufak bir çıkış hatta bir eleştiri dahi yok!İşte türban konusunun bu kadar derinleşmesini kronik bir problem haline gelmesinin sebebi bu Ben ayın bu alıntı yazıyı yazarken ne yaptım BAL GİBİ TAKİYE YAPTIM :wub: ve sessizlik hala hakim ...bazıları cesaret bile almış ve maalesef toplum nabzını devamlı kontrol eden zümre bu boşluğu yaklaşık 5 seneden beri kullanıyor...İşte olaylar da buralara kadar geldi hatta başka bir ortamda

"ne yani 5 parmağın 5 i bir mi? adam gibi adam "veya"türbanbir bez parçası ise bayrak da bir bez parçası"tarzında açıklamalarda bulundular bana ne utanç verici üzücü bir durum. :(

Ali Nesin ;

Bu akp den yardım istemenin takiyeli yolumu yoksa..!Unutma babanı bu zihniyet yakacaktı keşke ******* ** böyle mi konuşurdun görseydik? Bu yazım zora düşünce fikirlerinden feragat edenlere ithaf olmuştur :angry: .

Duyurulur

 

BU YAZI AMAN BİR YERE KAYBOLMASIN...Ne muazzam bir tespit...Hele de yukarda özellikle kırmızıyla belirgin hale getirdiğim yer...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Belediye otobüsünde 'türban indirimi' 26 Şubat 2008

 

 

Yalçın BAYER / [email protected]

 

 

Doğduğundan beri Adana'da yaşayan 47 yaşındaki Nezire Nilgün Pepedil, 'türban imtiyazı'na ilişkin yaşadığı bir olayı yazıyor:

 

'Düne kadar tekrar dünyaya gelsem ne başka bir ülkede, ne de başka bir şehirde yaşamak isterdim. 2 kız annesiyim, birisi mühendis, ötekisi doktor. Ekonomik sıkıntılarla dolu üniversite yılları henüz geride kaldı ve ikisi de şimdi kendi hayatlarını kazanıyor. Anlayacağınız düne kadar çocuklarımın yarınları için endişelenmeyi geride bırakmış, keyifle torunlarımı seveceğim günleri bekliyordum.

 

Son zamanlarda güzel memleketimde yaşanan sevimsiz olaylar elbette üzüyordu beni, ancak dün (önceki gün) olanlar sert bir tokat gibiydi, üzmekten çok öte canımı acıtan... Adana'da belediyeye bağlı toplu taşıma araçları olan otobüslere binmek için manyetik kartlar kullanılıyor. Bu kartlara şehrin çeşitli yerlerdeki sabit noktalarda bulunan bayilerden istediğiniz miktarda para yüklüyorsunuz ve otobüse bindiğinizde kartı manyetik okuyucuya gösterdiğinizde biniş ücreti karttan düşülüyor. Her biniş için ne kadar ücret kesileceği, binilen otobüsün şoförü tarafından tek bir düğmeye basmak suretiyle değiştirilebiliyor. Dün (önceki) otobüse binerken ben de herkes gibi manyetik kartımı okuyucuya tuttum ve ekranda biniş ücreti olarak 75 kuruşun kartımdan düşüldüğünü okudum. Hemen arkamdan otobüse binen türbanlı bayan kartını okuttuğunda ekranda 60 kuruş göründü, birkaç durak sonra otobüse binen türbanlı bir diğer vatandaş şoförle işaretleşti ve manyetik okuyucuya kart göstermeden araca bindi. Bunun üzerine şoföre, biniş ücretlerini neye göre belirlediğini sorma gafletinde bulundum ve cevabı sert bir tokat gibi indi suratıma:

 

'Benim inisiyatifime kalmış, canım isterse öğrenci alırım ya da hiç almam, sıkmabaşlardan (şoförün kullandığı tabir tam olarak buydu) ücret almam.'

 

Donup kalmıştım, sinirden titriyordum, gideceğim yere varmadan otobüsten indim. Ne yapabilir, kimi kime şikayet edebilirdim? Modern bir Türk kadını olarak sıkmabaş olmayan ben ne yapabilirdim? Çaresizlik içinde yazıyorum size... Yarının bugünden daha karanlık olmasından korkuyorum... Çığlıklarımızı duymazdan gelenlerden korkuyorum... Kaleminizin sesimiz olması dileği ile yazıyorum size...'

 

Çuvaldan sonra kafasına türban geçirilen Türkiye

 

BATILI emperyalist beyaz adam, akşam oturup TV kanallarını zaplarken; Filistin, Irak, Pakistan ve Afganistan sokaklarında gördüğü, yalınayak, başı kabak, pejmürde kıyafetli, donuk bakışlı insan manzaralarını Türkiye'de de görmek istiyor. Çünkü onlar efendi-köle ilişkisini tercih ediyor. 'Nasıl olur da bir Müslüman ülkesinin insanı benimle aynı görüntüde olabilir' diye düşünüp çıldırıyor. Oysa benim tercihim; 'Amerikan İslam'ına göre dizayn edilmiş ve kafasına Amerikan çuvalı (yani türban) geçirilmiş bir Türkiye'dir' diyor. O yüzden, ona bu imkánı sunacak olan, mevcut iktidarı çok ama çok seviyor. İşte bu nedenle mevcut iktidar, Türkiye haricinde herkesin iktidarıdır maalesef!..

 

 

 

 

--

umutlarım solmasın

 

--

Mutluluğunuz düşüncelerinizin

niteliğine bağlıdır.

Marcus Aurelius

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşlar;sizler hala kuru bir edebiyatın gölgesindeniz. Kabul edin;türban yasağı olmaması gereken bir yasak! Kabul etmiyorsanız da başka insanların kıyafetine müdahale edemiyeceğiniz gerçeğini aynanın karşısına geçin ve kendinize sadece İNSAN olduğunuz için sessizce fısıldayın. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimse kimsenin türbanina karsi degil birakin ajitasyon yapmayi,böyle devrimcilik olmaz.Bilerek konuyu saptirmakla elinize ne geciyor bilmiyorum ama burada birkac kisi disinda hemen herkes türban konusunda gayet ciddi tartismalar yapiyor,ve gercegi ortaya koymaya calisiyor siz ise özgürlük sahini kesilmissiniz,ki savunmanizin özgürlükle hicbir ilgisi yoktur.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimse kimsenin türbanina karsi degil birakin ajitasyon yapmayi,böyle devrimcilik olmaz.Bilerek konuyu saptirmakla elinize ne geciyor bilmiyorum ama burada birkac kisi disinda hemen herkes türban konusunda gayet ciddi tartismalar yapiyor,ve gercegi ortaya koymaya calisiyor siz ise özgürlük sahini kesilmissiniz,ki savunmanizin özgürlükle hicbir ilgisi yoktur.

 

 

saygilarla

 

Özgürlük nedir sayın Politika;çok merak ediyorum...Acaba herkesin sizin gibi konuşması,giyinmesi,düşünmesi mi?Yoksa özgürlük gargarası içtikten sonra yazık olan canlara ah vah etmek mi?Gerçek olan ne ki;ortaya koyuluyor!Edendim olmaz ama değil mi?Şeriat gelir...Artık yeter demeli bu oyunlara!Anlamalısınız ki tüm insanlar sizin gibi olmak zorunda değildir!Siyaset denilen saçma oyunlarla o kadar çok bu halkı sömürdüler ki?Sen inancın için takarsın;şeriatçı olursun e ama siyasi literatür vardır değil mi?Ve şunu da aklınız<a siyah kalemle yazın;100 kişiden dasece biri de inancı için takıyorsa size susmak düşer!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Özgürlük nedir sayın Politika;çok merak ediyorum...Acaba herkesin sizin gibi konuşması,giyinmesi,düşünmesi mi?Yoksa özgürlük gargarası içtikten sonra yazık olan canlara ah vah etmek mi?Gerçek olan ne ki;ortaya koyuluyor!Edendim olmaz ama değil mi?Şeriat gelir...Artık yeter demeli bu oyunlara!Anlamalısınız ki tüm insanlar sizin gibi olmak zorunda değildir!Siyaset denilen saçma oyunlarla o kadar çok bu halkı sömürdüler ki?Sen inancın için takarsın;şeriatçı olursun e ama siyasi literatür vardır değil mi?Ve şunu da aklınız<a siyah kalemle yazın;100 kişiden dasece biri de inancı için takıyorsa size susmak düşer!

Simdi özgürlükle üniversitede türbn yasaginin ne gibi bir baglantisi var sizce,düsününkü ben bir isverenim ve isyerimde kiyafet tanzimi yapmisim buna benmi yoksa calisacak olanmi karar verecek dersiniz.Birakin özgürlükler üzerinden insanlari sömürmeyi,böyle oldugu icin huzur yoktur ülkede.Ben istedigim gibi ancak özel hayatimda giyinirim ki buna kimse karisamaz karisirsa özgürlükten bahsedebilirim,sizin savundugunuz resmen ******.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hala aynı yaklaşım var türbana. Türban yasağının olmaması gerektiğini savunanların iki hatalı yaklaşımı. Oyun tutmuş gözüküyor. Ülkenin muhafazakar ve müslüman kesimlerini hedef alan, onları etkilemeye yönelik "Türban Kur'an ın emridir" uydurması ile Liberal ve sol kesimi etkilemeye, onların desteklerini almaya yönelik "Türban bir özgürlük problemidir" söylemi... Evet oyun tutmuş ki her iki kesimden de bunların en az birisine sarılan bir sürü kişi seslerini yükseltiverdi.

 

Türbanın Kur'an da emir olarak sunulduğu -şu meşhur ayet- dahil hiç bir yer yoktur! Ayette, sunulan tüm yorumlar, ister başaörtüsü desin, ister demesin başörtüsünü emretmez. Başınızı örtün ve o örtüyü yakalarınızı/göğüslerinizi/boyunlarınızı herneyse örtecek şekilde uzatın derdi, başörtüsüne vurgu yapılsaydı. Varsayılan, başın örtülü olmasıdır. İstenense ziynetlerin/ziynet yerlerinin örtülmesidir...

 

Özgürlük ile sınırsızlık mı algılanıyor yoksa. Toplumsal yaşama zarar verecekse bir şey, engellenir. Solcular, yumuşak karınlarına yumruk yedikleri için hemen destek verme gereği hissetmişlerdir bu "özgürlük" talebine. Neyin özgürlüğü? Üzerlerindeki tarikatçı baskısını "okulda izin vermiyorlar" diyerek geçiştirebilen kız öğrencinin özgürlüğüne göz dikilmiştir, kimse farkında değil. Özgürlük talebi, tebliğcilerin tarikatlarının reklamını rahat yapabilmeleri için yükseltilmektedir.

 

Asıl günahkar, başını kapatmayan değil, başı açık olana günahkar diyebilendir. İşte size baskı: "Kur'an emretmiş, uymazsan günahkarsın!". İslamın şartı 5'tir 6 değil... Sorun özgürlük sorunuysa, üniversiteye parası olmadığı için gidemeyenler daha çoğunlukta, onlar için daha çok yükseltin sesinizi ve önceliği ona verin.

 

Sorun inanç sorunuysa ve başörtüsü imanınızın en önemli göstergesi ise, bunun serbest olmaması için elimden geleni yaparım, çünkü halkımın esmer/beyaz, doğulu/batılı, zengin/fakir, köylü/kentli diye ayrılmasından sonra inançlı/inançsız diye de ayrılmasına katlanamam. Üstelik kızımın yada başı açık karımın bu nedenle dışlanmasına hatta gün gelip yuhalanmasına ve daha da öte belki taşlanmasına, ve belki katledilmesine zemin hazırlayamam. Oldu olacak, müslüman olmayanlar yakalarına yıldız, kare, üçgen vs. bişeyler taksın!

 

Bu arada şu türban meselesinin 28 Şubata bağlanması, daha önce böyle bir tartışma yoktu denmesi de çok traji-komik... Tarihini bilmeyenlere yapılmış bir ajitasyonun tuttuğunu gösterir acı bir sonuçtur bu. Sadece bu sonuç bile Türbanın siyasi yönünün önceliğini açığa vurur. Çünkü 28 Şubatın saldırdığı zihniyet bellidir. Onların istedikleri de. Türban tarikatların toplantıları aracılığı ile yayılmadıysa, onların özel kullandığı simge değilse niye hemen hemen hepsi aynı biçimde örtünüyor? Aslolan örtünme ise niye komşular toplantılara götürdükleri annemin "anadolu" örtüsünü yeterli görmüyor? Ve aynı kişiler, dinen bile reşit sayılmayan ufacık kızlarını "örtmedikleri" için ailelere/özellikle annelere "cehennemde yanacaksınız" diyor?

 

Dini emir veya değil, özgürlük veya değil... Sorunun bugün gündeme getiriliş ve ele alınış şekli siyasi bir hedef için savaşmaktan başka bir şey değil. Ve ben dahil, bu tartışmaya, bu şekliyle katıldığımız sürece oyuna geliyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Özgürlük nedir sayın Politika;çok merak ediyorum...Acaba herkesin sizin gibi konuşması,giyinmesi,düşünmesi mi?Yoksa özgürlük gargarası içtikten sonra yazık olan canlara ah vah etmek mi?Gerçek olan ne ki;ortaya koyuluyor!Edendim olmaz ama değil mi?Şeriat gelir...Artık yeter demeli bu oyunlara!Anlamalısınız ki tüm insanlar sizin gibi olmak zorunda değildir!Siyaset denilen saçma oyunlarla o kadar çok bu halkı sömürdüler ki?Sen inancın için takarsın;şeriatçı olursun e ama siyasi literatür vardır değil mi?Ve şunu da aklınız<a siyah kalemle yazın;100 kişiden dasece biri de inancı için takıyorsa size susmak düşer!

 

Bana kalırsa herkesin kendisi gibi düşünmesini, giyinmesini isteyen kişiler, şu özgürlük diye seslerini yükselten, sahte özgürlükçü tarikatçılar. Özgürlük adına, özgürlükler elden alınmaya çalışılıyorsa, kusura bakmayın ama ben özgürlük adına sessiz kalamam. Bu "özgürlük" talebine hayır derim. Evet sizin dediğiniz gibi halk o kadar çok sömürüldü ki, şimdi de bunu özgürlük gibi bir kavramı kullanarak yapıyorlar. Siz de bence olaya yanlış tarafından bakıp buna aldanıyorsunuz. 100 kişiden sadece 1'i bunu siyasi emellerine alet ediyorsa, bana susmamak düşer. (Bana niye susmak düşüyor inancı için takan var diye anlamış da değilim zaten. Sorun şu, biz inancı için takan yok demiyoruz ki! Bu altı boş bir cümle bence...)

 

Devlet olarak, vatandaşını bazı tehlikelerden koruyamayacağına inanıyorsan, belki de olması gereken serbestlikleri, yalnızca özgürlük adına tanıyamazsın. Sıkıyönetimler, aramalar, gözaltında bekletmeler, türban yasağı, okulda öğrenciye tek tip elbise, memura takım elbise kıravat, sakal yasağı vs. Benim de bütün bunlarla derdim var. Okulda tek tip elbisenin, şu anki sistemimizde güvenlik yönünden, yada ayrımcılığı engelleme yönünden vs işlevlerini yerine getirebilecek alternatifleri koymadan kıyafet serbestisi getirdiğinde başına gelecekleri tahmin bile edemezsin. Yada ben yalnızca bir kuşku nedeniyle niye bir süre gözaltına alınıp çile çekeyim. Ama sistem buna alternatif yaratamıyor/yaratmıyor.

 

Türban serbest olsun, tamam. Peki tarikatlar türban yoluyla inanılmaz bir şekilde birey üzerinde baskı oluştururken, türbansızlar direkt hedef haline getirilmişken, şu inancı için örtünmeyen 99 kişiden kim koruyacak o bireyi? Böyle bir mekanizma oluşturulabildi mi?, böyle bir alternatif koruma programınız var mı özgürlük talep ederken? Din güçlü bir sosyal öğedir, ve bu güçten, o gücün dışında kalmak isteyeni korumanız gerekir. Ve bu dışta kalma isteği, gücü elinde tutanların "demokratik olmalarını umut etme" hayallerine bırakılacak kadar basit bir istek değildir. İşte özgürlük, sizin o 99 kişi nedeniyle, -o bireyin korunması amacıyla- 99'u yüze tamamlayan bir kişinin feda edilmesidir. Hatta daha da ötesi, özgürlük, gerektiğinde, yani o farklı yollardan korunamayacaksa, "dışta kalmak isteyen bir tek birey" için inançlı 100 kişinin, inançları gereği olan taleplerinin reddedilmesidir. Çünkü inanç, kişinin içinde kalması gereken, Allah ile olan bireysel ilişkisidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşlar;sizler hala kuru bir edebiyatın gölgesindeniz. Kabul edin;türban yasağı olmaması gereken bir yasak! Kabul etmiyorsanız da başka insanların kıyafetine müdahale edemiyeceğiniz gerçeğini aynanın karşısına geçin ve kendinize sadece İNSAN olduğunuz için sessizce fısıldayın. :D

Ülkemizde cirit atan dis güclerce beslenen cemaatlerin etkisinde kalan anti laiklestirilmis genc kizlarimizin demokratik bir toplumda yüksekögretim kurumlarında Yasal olarakda dinimin geregi diyerek yüksekögretim kurumlarıni girmelerini, onlarin sirtindan cemaatlerin oralarida zapted mesine kimse göz yumamaz,, her akli basinda olan bu olayi göz yummamalidir,, buna göz yummak toplumu fikirsel olarak bölenler o saatden sonra yani okullara girdikten sonra türban,, deminde belirtigim gibi fikirsel olarak bölünme noktasina getirenler o saatden sonra da catisma noktasini getirmis olacaklardir.. amacda budur,, ülkemizi bölmek parcalamak onun ötesinde teori üretmek cok insafsiz olur!! bu cemaatlerin catisma halinde olan bölücülere verdigi destekde ortadadir ayni sekildebu bölücü mensubu kisilerinde özgürlük adi altinda hatda sol kisvesi altinda türbana verdigi destekde ayni sekilde ortadadir??? inanç özgürlügünün de bir sınırı vardir bu özgürlük bugün pkk yida besliyorsa dis gücler basta ABD olmak üzere? okullara girecek türbani cok iyi analiz etmemiz gerekiyor,, ülkemizden türban ne istiyor..

 

Efendi Türkler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.