Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
çok fazla kalıplaştırma var

baş örtüsü gericiliğin simgesi haline getirilmeye çalışılmış

baş örtülü ********,gericidir,bölücüdür :excl: filan denmiş (leyla zana türbanlı mı?)

.

.

.

söylediklerimi şapkasını önüne koyup düşünmelidir

düşündükden sonra şapkayı tekrar başına taksın malum modernleşme hareketi :P

 

Türkiye Cumhuriyeti bir sirk devleti degildir,ya adam gibi giyinir adam sinifina girilir veya sirkten kacmislar gibi yasanilir.Kimse kimsenin giyinmesine tabiiki karsi degildir,o zaman o savundugunuz türbanlilar (basörtülüler demiyorum onlara saygim vardir.)yari ciplak gezenlerle neden beraber oturup kalkmaktan kacinirlar,mademki özgürlpk vardir mademki herkes giyiminde kusaminda özgürdür o zaman birileride bilmem nerelerini acar gezerse buna kimsenin dil uzatma hakki olamaz.Eger tesettür dinin icabiysa dine inanamayanlarda kendilerine göre giyinirler,onlari ahlak disilikla suclama hakki kimsede yoktur.

Siyasi simge siyasetle ugrasanlarda olur.Neye hizmet verdiginizi biliyoruz,sakin insan haklari filan demeyin cünkü inandirici degilsiniz.Yazdiginiz iletileri okuyorum,Kemalistlere satasmalariniz dikkatimden kacmiyor. *******

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bu ülkenin altini oymak isteyenler ve oyanlar,*VATAN VATAN *diye bagiranlar degildir,onlar vatanin ne anlama geldigini vatanin hicbirseye degistirilemiyecegini bilenlerdir.Bu ülkenin altini oyanlar,5 yildir bu ülkeyi onursuz yapan yönetimdir,insanlarin inanclarini sömüren tarikat cambazlaridir,Islami türbana indirgeyen türban cigirtkanlaridir,AB ve ABD den icazet alarak ülke yönetenlerdir,Teröristlerle görüsenlerdir,Terörist basinin her hafta avukatlariyla görüsmesine müsaade edenlerdir.Ülkenin altini oyanlar bunlardir,heralde siz adresi sasirdiniz.Vatan diyenlerle sorunu olanlar Vatan kavraminin ne oldugunu bilmeyenlerdir.Bunlar icinde olduklari acinacak hali göremeyip Vatanini taniyanlarla ugrasirlar.Ama böylelerine fazla görmüyorum,bu vatan 1919 larda Ingilizlere satilmisti satanlarda Ingiliz gemileriyle vatan bildikleri topraklara kactilar.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

BUSH'UN HÜRRİYET GAZETESİ'NE ATTIĞI MANŞET?

 

Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. O da Kral'ın Türkiye ziyareti'ni Hürriyet Gazetesi'nin nasıl verdiğidir. Herkes Hürriyet'in verdiği manşeti görmüştür. Gazetenin manşeti bu gezinin amacını çürütmeye yönelik bir manşettir. Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerinin bu noktaya gelmesinden rahatsızlık duyan bir manşettir. Abdullah Gül'ü köşeye sıkıştırmak için atılan maksatlı bir manşettir. Bu manşetle Amerikancı bakış açısına sahip Hürriyet Gazetesi'nin Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin geldiği noktadan rahatsızlık duyduğunu görüyoruz. Hürriyet'in bir taşla birkaç kuş vurmaya çalıştığına tanık oluyoruz. Bu manşet Abdullah Gül'ü yıpratma amacı taşıyor. Ben buna Husumet manşet diyorum. Eğer bu manşeti Bush atmış olsa ancak bu kadar atabilirdi. Neden rahatsız oluyorsunuz Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinden, neden rahatsız oluyorsunuz Türkiye-Suriye ilişkilerinden, neden rahatsız oluyorsunuz Türkiye-İran ilişkilerinin gelişmesinden... Hürriyet'in bu manşeti "bütün komşularımız bize düşmandır" şeklindeki eski statüko konseptini yerleştiren Amerikan bakış açısını simgeliyor. Hürriyet Gazetesi, Türkiye'de Amerikancı çizgiyi domine eden bir çizgidedir. Eski statükonun lokomotifidir. Bunu ne zaman anladık? Tezkere'nin reddedilmesinden Hürriyet Gazetesi büyük rahatsızlık duymuştu. Öldük, bittik, mahvolduk, ekonomimiz çöktü demişti. Ama bu dediklerinin hiçbiri olmadı. Hürriyet, Türkiye'deki Amerikancı çizginin gazetesidir. Suudi Kralı'nın yıllanmış Amerikan çizgisini terkedip Türkiye'ye yaklaşması Doğan Grubu'nu rahatsız etmiştir.

 

"BU TOPRAKLAR BİZE YAR OLMADI SİZE DE OLMASIN"

 

Danıştay saldırısı ile Türkiye bir korku tüneline girdi. Daha sonra Hrant Dink Cinayeti, Malatya'daki olaylar ve en son olarak PKK'nın yaptığı eylemler... Tüm bu olaylar birbirinin devamı mı?

 

Bunların hepsi Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, Türkiye'yi gittiği yoldan döndürmek için birbiriyle bağlantılı provokatif eylemlerdir. 15 Mayıs 2006'dan sonra ortaya çıkan "Yeni Türkiye" konseptine karşı hemen Türkiye'nin bu yeni durumunu test etmek için yapılan provokasyonlardır. 16 Mayıs'tan itibaren ekonomik provokasyon başladı. 3 hafta boyunca Türkiye'den milyarlarca dolar para çekildi. Ama Türkiye bu parayı tekrar yerine koyabildi. 17 Mayıs'ta Danıştay provokasyonu yapıldı. Sonuçta Türkiye'yi zora düşürmek için hem ekonomik hem de siyasal provokasyonlar yapıldı. Böylelikle hem yeni durumu test ettiler hem de bu yeni durumu ortadan kaldırmaya çalıştılar. Bu eylemlerle " Bu topraklar bize yar olmadı size de yar olmasın" demek istediler. Ancak başaramadılar...

 

15 Mayıs 2006'da Türkiye'nin Amerikan yörüngesinden çıktığını söylüyorsunuz. Tam tarih veriyorsunuz. O tarihte ne oldu bizim bilmediğimiz?

 

Şu kadarını söyleyebilirim: 15 Mayıs 2006, Türkiye'deki Gizli İktidar'ın egemenliğini yitirmesidir. Aynı zamanda Türkiye'nin ABD'ye karşı bağımsız stratejik kimliğini kazanmasıdır.

 

Türkiye'de ulusalcılık bilinçli bir şekilde mi pompalandı?

 

Evet. Türkiye'deki ulusalcı çizgi, milliyetçi bir çizgi değil. Kendisini milliyetçi olarak tanımlamıyor. Türkiye'deki ulusalcı çizgi milli değil. Amerikan karşıtı gibi görünen; ama Türkiye'deki Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir çizgideler. Bu kurgulanmış bir olay. Bu nedenlede kendisini ulusalcı çizgide gören pek çok vatandaşımız kendi pozisyonunu sorgulamak durumunda.Çünkü bu kurgusal bir yapı. Bu yapının içindeki samimi kişiler de bir şekilde kullanılıyorlar. Farklı bir noktaya doğru yönlendiriliyorlar. Dolmuşa binmemeliler.

 

İLHAN SELÇUK GİZLİ AMERİKANCI

 

Yazılarınızda İlhan Selçuk için "gizli Amerikancı" diyorsunuz. Neye dayanarak böyle bir tanımlama yapıyorsunuz?

 

Dikkat ederseniz çizdiğiniz bu ve benzer portreleri kişisel bir polemik olarak değerlendirmiyoruz. Türkiye'nin genel bir resmi var ve biz de bu genel resmin içinde bu kişiler üzerinden bir anlatımda bulunuyoruz. Ertuğrul Özkök'ün çizgisini, Hürriyet'in pozisyonunu biraz önce anlattım. Bu kişisel bir konu değil. Hatta bir yerden sonra medya konusu bile değil. Bu konu medyanın kullanılmasıyla ilgili. 28 Şubat'ta nasıl kullanıldıysa bu da öyle birşey.

 

İlhan Selçuk'a geldiğimizde; ben O'nun anti-Amerikan söylemlerinin yanıltıcı olduğunu düşünüyorum.

 

İlhan Selçuk için "Gizli Amerikan Tüfeği" tabirini kullanıyorsunuz. Kitabınızda da "O'nun asıl karın ağrısı ABD'nin Türkiye'de kaybetmiş olmasıdır" diyorsunuz. Çok iddialı sözler değil mi bunlar?

 

Aynı şeyi yine söylüyorum. Hatırlarsanız Cumhuriyet Gazetesi'nin "Tehlikenin Farkında mısınız?" kampanyaları mayıs ayının ikinci yarısında başlamıştı. Bunlar tesadüf olabilir mi? Size birçok olay sayabilirim. Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması olayının üzerine İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Gazetesi gidemedi. Neden gidemedi? Ben bunun nedenini defalarca sordum. Ama yanıt alamadım. Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla Ümraniye'de ele geçirilen bombaların aynı olduğu ispatlandı. Ama ne İlhan Selçuk ne de gazete bu konunun üzerine gitmedi, gidemedi. İlk önce o gazetenin bu konunun üzerine gitmesi gerekiyordu. Çünkü saldırı kendisine yapılmıştı. Hepimiz bundan rahatsız olduk. Çünkü bir gazete bombalandı. Bu çok kötü birşey. Bu olayın aydınlatılması lazım. Benden önce İlhan Selçuk'un bu olayın üzerine gitmesi gerekiyor. Ama o yazmadı, yazmıyor. Bunun bir nedeni olması gerektiğini düşünüyorum.

 

TAMER KORKMAZ

Gönderi tarihi:
o savundugunuz türbanlilar (basörtülüler demiyorum onlara saygim vardir.)

saygilarla

 

şimdi sen başörtülülerin okul vb. yerlere alındıgını söyleyebiliyormusun.?

 

bu ülkede başı kapalı olanların hepsi türban denilen cinste mi?

 

yasak olan türbanın tarifi ne?

mesela okumak isteyenler türban degilde başörtüsü taksa serbest olacak mı?

ben sanmıyorum

çünkü sorun İslam birileri için...

 

biz biliyoruz ki türbana yasak olan alanlar tüm başı kapalılara da yasak.

ögrenci olan içinde sivil olan içinde..

 

başörtüye saygı duymak istiyorsan ona türban gibi yabancı kavramla yanaşma önce.

bu ülkede başındakine türban diyen kadın yok.

zaten türban diyenlerinde başörtüsü ile işi yok...

bunu bilir bunu söylerim

Gönderi tarihi:

Herşeyi geçelim,

Bu hükümeti icraatlarıyla birlikte körükörüne savunan arkadaşlara sorumdur:

 

Hadi diyelim türban, tesettür falan sizin için normal ve olması gereken bir olay dini inançlarınızın gereği,

hadi diyelim bu hükümetle beraber aydınlığa çıktığınızı da sanıyor ve Mustafa Kemal ve onu savunanlara dil uzatma haddini de kendinizde bulabiliyorsunuz...

 

Ya akşam eve giderken bakkala uğradığınızda, markete uğradığınızda cebinizdeki kuruşun hesabını yapamıyormusunuz? Son 5 sene içinde ülkenin ekonomisinin ne yönde ilerlediğini göremiyormusunuz açıkça kandırıldığnızın farkında değilmisiniz?

 

Gerçi cebindeki paranın hesabını yapamayan, soyulduğu halde soyana şakşak tutan zihniyet ne anlayabilir ülkenin ekonomisinden?

 

Enflasyon düşük değil mi? :D

 

Burada Kemalistlere dil uzatan ve iletilerinin ardından gülen insanlar hiç mi düşünmezler ne durumda olduklarını?

 

Ülkeler arasında kalmayan haysiyetimiz hiç mi gözlerine batmaz?

 

Hep demişimdir birileri Amerikancı olmuş birileri Arapçı!! Sonra da kalkıp vatanını savunan, Türkiye Cumhuriyeti'ni savunan insanlara dil uzatmak kolay değil mi!!!

 

Arkadaş önce cebinizin hesabını tutun! Sonra ülkenin gelir düzeyine, iç ve dış borçların değişimlerine bakın! İşsizlik oranına bakın!

 

Ne de güzel uyutuyorlar sizi yapay gündemlerle... Aman düşünmeyin uyanmayın diye ne kadar basit oyunlar kuruyorlar hiç zorlanmadan?

 

 

Yazıklar olsun bu ülkeyi bu hale getirenlere de! getirtenlere de! Utanmadan **********!

Gönderi tarihi:
şimdi sen başörtülülerin okul vb. yerlere alındıgını söyleyebiliyormusun.?

 

bu ülkede başı kapalı olanların hepsi türban denilen cinste mi?

 

Okullarda ne işi var türbanın kardeşim...

Neyi evleyip geveleyip duruyorsun...

Birde Burda sinsi sinsi birşeyleri savunmaya kalkma..

Nedir türban..

Ne anlamı ifade eder?..

Neye hizmet eder?...

Neyi gizler?...

Neyi örter...

Soruyorum...

Bütün bunlar..

Namusumu?...

Şerefimi?...

Onurumu?...

Ayıbımı?...

Yoksulluğumu?...

Neyi, neyi...

Muhayehanemizde ne ******** gördük bunlarda...

Ne kadar gizli ve örtemeyen gerçeklerinin ikiyizlülüğünü....

Çarşafını çıkarıp, süslenip püslenip karşımıza çıkmayanlarımı...

Asılmayanlarımı..

Herşeye hazır olmayanlarımı...

Neden bahsediyorsun..

Sadece kendinizi kandırıyorsunuz...

Sadece türbanlı kadınının sözüm ona kendinize köle olduğunuzu ve emriniz altında olduğunu sanıyorsunuz öylemi...

Yeterin artık...

Burda bunlardan çıkan birçok ****** açık açık anlattırmaya kalkmayın...

Son olarak...

Aydın, ileri düşünceli ve kendine güvenen başı açık kadınların ne kadar dürüst ve onurlu olduklarını her zaman gördüm...

Yok öyle yama..

Kafasını bağladığınızı sandığınız şeylerin...

Ne menem şeyler peşinde olduklarını bir ben bilirim birde allah...

Bez parçası...

Adı üstünde..

Bez...

El insaf...

Ne kadar komik... :lol::lol::lol:

Gönderi tarihi:

Arkadaslar kimse goruyorumki herkese bir korku icinde ama bazen dusunmeden icimizden gecenleri yaziyoruz.. suna inaninki turkiyedeki insanlar ne iran olmak istiyorlar nede Ataturkun kurdugu cumhuriyetin yikilmasini istiyor sizlerinde daha once forumlarda yazdiklariniz gibi artik millet baski altinda yasamak istemiyor yani neyin iyi neyin kotu oldugunu cok iyi biliyorlar bugune kadar ulkenin basina gelen hangi yonetici ulkeyi Ataturkun istedigi bir noktaya getirebildiki bugun Ataturk olmus olsaydi inanin meclisteki butun vekilleri dar agacina gotururdu.. Ataturk kilik kiyafet devrimini cikardiginda kimseye baski yapmadi o donemlerdede isteyen basini acar isteyen kapaniyordu Ataturkun simdi medyanin abarttigi gibi bir korkusu yoktu milletine guveniyordu bugun.. Bugun ataturkun emanetinin sozde bekcileriyiz diyenlere baksaniza halki kiskirtmak icin en ufak bir haberi dahi mansetlere tasiyip halki dusurmeye calismiyorlarmi..

Eger Ataturkun bir korkusu olsaydi inanin esarbi turbani en basta dini yasaklardi ama boyle birsey yapmadi neden cunku Ataturk milletine guveniyordu milletin baskici bastirilmis pisirik bir halk olmasini istemiyordu Ataturk ne derdi turk milleti efendi caliskandir demedimi. ama ataturkten sonra gelen yoneticilere baksaniza bugune kadar elllerinden geldigi kadar milleti baskici pisirik paparazici eglence duskunu sahtekar dolandiri olmaya tesfik etti Ataturk boyle bir turkiye hayal etmiyordu ama malesef medya ve basimiza gelen yoneticiler boyle bir toplum yaratti kimsenin kimseye saygisi olmayan saldirgan bir toplum olduk, Burada tek suclu AKP degil butun gelmis gecmis yoneticiler ve medya sorumludur.. Bunu anlayin artik.. Bu ulkede basi acik dolasan bir insanin nekadar hakki varsa basi kapali insaninda okadar hakki vardir.. En basta kendimizi biraz asalim birakalim Artik bu imali imali konusmalari

Gönderi tarihi:
Arkadaslar kimse goruyorumki herkese bir korku icinde ama bazen dusunmeden icimizden gecenleri yaziyoruz..

 

Korku değil bu dostum... Ne mi?

 

bugune kadar ulkenin basina gelen hangi yonetici ulkeyi Ataturkun istedigi bir noktaya getirebildiki bugun Ataturk olmus olsaydi inanin meclisteki butun vekilleri dar agacina gotururdu..

 

İşte buna bir isyan!

 

Çok da doğru söylüyorsun yani...

 

Bugun ataturkun emanetinin sozde bekcileriyiz diyenlere baksaniza halki kiskirtmak icin en ufak bir haberi dahi mansetlere tasiyip halki dusurmeye calismiyorlarmi..

 

Ama ben bunlardan zaten geçtim...

 

Şöyle düşünelim. Herşey kötüye gidiyorken buna ivme kazandırırsan daha fazla tepki alırsın. Hele buna taraf oluyorsan çok daha fazla tepki alırsın... Bilmem anlatabildim mi...

 

ama ataturkten sonra gelen yoneticilere baksaniza bugune kadar elllerinden geldigi kadar milleti baskici pisirik paparazici eglence duskunu sahtekar dolandiri olmaya tesfik etti

 

daha doğrusu 12 Eylül sonrası gençlik diyelim...

 

Burada tek suclu AKP degil butun gelmis gecmis yoneticiler ve medya sorumludur..

 

Evet aynen öyle. Ama dediğim gibi: hiç bu kadar olmamıştı...

 

 

Bu ulkede basi acik dolasan bir insanin nekadar hakki varsa basi kapali insaninda okadar hakki vardir..

 

Laiklik kuralları dışında kimin hangi özgürlüğü kısıtlanmış ki?

 

Saygılar

Gönderi tarihi:

sayin yersoy yazdiklarimin belki 40% katiliyor olabilirsin veya hic katilmayabilirsin saygi duyarim ama bu bir isyan diyorsun neyin isyani kardesin kardese duserenleremi isyanin yoksa basini kapattigi icinkapatanami isyanin... Arkadasim halen gormuyormusunuz kardesi kardese dusurmeye calisiyorlar bugun soyle dusun bugun senin kiz kardesin veyahut annen basini kapatmak istediginde sen buna musade etmiyecekmisin buda bir baski unsuru degilmi... Insanlar uzerinde nekadar cok baski olusturursak toplumda okadar cok bozukluk olusur.. Neden insanlarin duygularini istismar etmek isteyenlerin ekmegine yag caliyoruzki... Herkes birlik olacakken neden kesim kesim ayrimciliga gidiyoruz birlikten kuvvet dogar biz toplum olarak birbirimize karsi nekadar cok hosgorulu olur ve biribirimize saygi ve sevgi icinde olursak bizi birbirimize dusurmek isteyenleri cok daha kolay alt ederiz... Dikkat ederseniz ulkemizde Laikligi savunanda hirsiz savunmayanda buda demek oluyorki herkes kendi cikarlarini dusunuyor bunlari gore gore boyle insanlarin oyununa gelmeyelim.. Haklarimizi arayalim ama haklarimizi ararkende birbirimizi rencide etmeden ezmeden arayalim

Gönderi tarihi:
sayin yersoy yazdiklarimin belki 40% katiliyor olabilirsin veya hic katilmayabilirsin saygi duyarim ama bu bir isyan diyorsun neyin isyani kardesin kardese duserenleremi isyanin yoksa basini kapattigi icinkapatanami isyanin... Arkadasim halen gormuyormusunuz kardesi kardese dusurmeye calisiyorlar bugun soyle dusun bugun senin kiz kardesin veyahut annen basini kapatmak istediginde sen buna musade etmiyecekmisin buda bir baski unsuru degilmi... Insanlar uzerinde nekadar cok baski olusturursak toplumda okadar cok bozukluk olusur.. Neden insanlarin duygularini istismar etmek isteyenlerin ekmegine yag caliyoruzki... Herkes birlik olacakken neden kesim kesim ayrimciliga gidiyoruz birlikten kuvvet dogar biz toplum olarak birbirimize karsi nekadar cok hosgorulu olur ve biribirimize saygi ve sevgi icinde olursak bizi birbirimize dusurmek isteyenleri cok daha kolay alt ederiz... Dikkat ederseniz ulkemizde Laikligi savunanda hirsiz savunmayanda buda demek oluyorki herkes kendi cikarlarini dusunuyor bunlari gore gore boyle insanlarin oyununa gelmeyelim.. Haklarimizi arayalim ama haklarimizi ararkende birbirimizi rencide etmeden ezmeden arayalim

 

Aynı şeyleri konuşuyoruz sayın Yakışıklı, beni anlamamışsınız sanırım

Gönderi tarihi:

Türkiye'deki genel cehalet düzeyi gerçekten pek korkunçtur: benim 'Afrika düzeyi' diye betimlediğim düzeydedir. Bu cehaletin sorumluları da Osmanlı'ya ilaveten 1946'dan beri Türkiye'yi yöneten kırsal kesim, bir başka deyişle köylü-kenar mahalle iktidarlarıdır

 

Kemalizm, Yasalar ve Hukuk

 

Afrika düzeyi cehaletin bir dalı da akademisyen cehaletidir. Türkiye'nin olmayan 'üniversitelerinin' hocalarından bazılarını dinlersiniz veya yazdıklarını okursunuz; sonunda kendinize bu zevatın evlerinde acaba bir ansiklopedi bile bulunmaz mı diye sorasınız gelir. Geçenlerde politikacılığı akademisyenlik gibi onurlu ve pek zevkli bir uğraşa tercih eden bir şöhretli hocamız, anayasada ideoloji olmaz buyurmuştu. Televizyon haberlerinde duyduğumuz bu iddiayı ailece (Asım ABD'de stajda olduğundan), internet üzerinden tartışırken, lise öğrencisi olan Asım hukukun aksiyomlar (yani doğruluğu önceden kabul edilen önermeler) ve/veya içtihatlar (kabul edilebilecek yönlendirici örnekler) üzerinde yükselen, yani temelinde kaçınılmaz olarak fikirler, Avrupacasıyla «ideler», bulunan bir kurallar sistemi olduğunu hatırlatıp, «anayasa temelinde ideoloji olmaz» fetvasını veren meşhur akademisyenin mümkün olamayacak bir şey söylediğinin, yani abesle iştigal ettiğinin, farkında olup olmadığını merak ettiğini söyledi.

 

Bunun üzerine tartışmamız, bilimi Marx'ın diniyle alt edemeyenlerin, bu sefer de ne hikmetse Muhammed'in dinine sarıldıkları, ondokuzuncu asrın determinist irrasyonalizminde aradığını bulamayanların, ortaçağ mistik-determinist irrasyonalizmine sığındıkları konusuna geldi. Sonunda Oya bu zırvalıklara kafa patlatacağımıza daha faydalı işler yapmamız gerektiğini hatırlatınca herkes tekrar kendi işine döndü.

 

Ama zırvalığın sonu yok ki Türkiye'de. Bir diğer akademik kıymetimiz de kendisiyle röportaj yapan sevgili dostum Neşe Düzel 'e «Kemalistler kanun tanımaz» deyivermemiş mi? Gene o sihirli laf: Kanun! Atatürk bir keresinde Âfet İnan'a dikte ettirdiği bazı notlarda, insan özgürlüğünün sınırsız olamayacağını, zira insan davranışının en azından doğa kanunlarıyla sınırlandığını hatırlatıyor. Demek ki aslında bilimin belli bir zamandaki en iyi varsayımlarından ibaret olan doğa yasalarıyla Kemalistlerin bir sorunları olamaz. Ancak Atatürk gene diyor ki, 'Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, doğa bilimleridir. Bundan başka kılavuz aramak aymazlıktır, sapkınlıktır, cehalettir.'

 

Bunun konumuzla ilgisi şudur: Kemalizm, ortalıkta doğa yasası diye dolanan varsayımlardan herhangi birinin yanlış olduğunu düşündüğünüz takdirde, onun yanlışlığını ispat ederek yerine daha iyisini koymanızı tavsiye eder. Zaten insanlık bunu yaparak Aristo yasalarının yerine Newton yasalarını, sonra onların da yerine Einstein yasalarını koymamış mıdır?

 

Yani Kemalizm bizlere yasalara karşı çıkacaksak, önce yasanın niçin yanlış bir temele oturduğunu göstermemizi, ondan sonra onun yerine daha iyi bir yasa koymamızı söylüyor. Örneğin tesettürü demokratik hak diye savunmayı ele alalım. Bilimin şimdiki düzeyine göre, vücudu tamamen Güneşten saklamak, biyokimyamızda belirli eksilmelere neden olarak sağlığımıza zarar verir. Kaldı ki, vücudumuzun bazı yerlerinin de havalanması gerekir. Üstelik tesettür dişiyi saklanması gereken bir mal düzeyine indirgeyerek, bireyin ötesinde toplum yaşamına zarar verir. Özetle, tesettür, insana ve topluma zararı faydasından fazla olan birşeydir. Nasıl kolunuza gamalı haç pazubendi takarak dolaşmanız pek çok uygar ülkede haklı olarak yasaklanmışsa, tesettür de aynı nedenlerde gene bazı uygar ülkelerin belirli yer ve kurumlarında verdiği muhtelif zararlardan ötürü yasaktır. Bu yasağa ancak tesettürün insan vücuduna ve topluma olan faydalarının zararlarından fazla olduğunu bilimsel olarak savunabildiğiniz takdirde karşı çıkabilirsiniz, "Atatürk'ün anası da, karısı da türbanlıydı" türünden non sequitura (1) yol açacak yalancı önermelerle değil.

 

Demek ki Kemalist, yasaların şekliyle değil, Montesquieu'nun o ölümsüz tabiriyle 'ruhuyla' ilgilenen kişidir. Onu ilgilendiren doğa yasaları ile onlar ışığında ve eleştirel akıl denetiminde kurulabilecek bir toplum yaşamıdır. Kemalisti, bilimsel düşünceden tamamen kopuk, geçmiş karanlık çağların geleneklerinin ürünleri olan ve temellerinin ne denli yanlış olduğu bilim tarafından belgelenerek yüzyıllardır teşhir edilen Sümer ve Asur kalıntısı emir ve hükümler ilgilendirmez. Her aklı başında bilgili kişi gibi Kemalist de hiçbir önermeyi düşünüp eleştirmeden kabullenmez. Bir zamanlar bilmem hangi -izmin, şimdi de bilmem hangi -vîliğin borazanı olmayı moda gereği gören ve esasen moda dışında söyleyecek düşüncesi olmayan bilgisiz kişi, bilimsel düşünceyi düşüncesinin ve davranışının tek temeli yapmış olan Kemalizmi anlayamaz.

 

1) Önermelerden türeyemeyecek çıkarım.

 

 

A.M. Celal Şengör,

Bilim Teknik 07.09.2007

Gönderi tarihi:

Dini Adetlerin Kökleri ve Bilimsel Tarihin Önemi

 

 

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ Hanımefendi'nin Sümer tarihi ile yazdıkları nedeniyle mahkemeye verilmesi skandalını ibret ve dehşetle izlediydim. Ancak beni dehşete sürükleyen o anda Türkiye gibi uygarlıktan nasiplenememiş ve geri kalmış, halkı büyük ölçüde bilgisiz bir toplumda olanlardan ziyade, insan denen akıllı varlığın nasıl kendisine belletilen herhangi bir şeyi (kaynağı ne olursa olsun), gözleriyle gördüğü (veya gözle görüldüğünü bir başkasından belgeleriyle öğrendiği) bir hakikate tercih ettiğini bir kez daha görmemdi. Beyin tembelliği diye betimleyebileceğimiz bu insan özelliği büyük ölçüde genetik bazı şartlanmaların yarattığı alışkanlıklar nedeniyle kültürel kökenlidir ve insan tarihinde gördüğümüz büyük felâketlerin en önemli kaynaklarından biridir.

 

İnsanın ilk öğretmeni annesidir. İnsan hayatta kalabilmek için gerekli pek çok marifeti ve alışkanlığı annesinden öğrenir. Anneye «inanmak», dolayısıyla, hayatta kalma savaşı için gerekli önemli bilgileri edinmiş olmakla eş anlamlıdır. Evrim, insana bu kıymetli bilgileri her ne bahasına olursa olsun «saklamayı» kodlamıştır; ancak kültürel evrim biyolojik evrimden hızlı olduğu için, insan annesinden öğrendiğini, gözleriyle görerek öğrendiğinden veya kendisine gözlem raporu olarak sunulanlardan daha gerçek addetmekten vaz geçememiştir.

 

Dinler tarihini biraz incelemiş olanlar bile bilirler ki, henüz Paleolitik (kaba ve yontma taş çağları) dönemde (kabaca günümüzden 7-8000 yıldan önce; yani Dördüncü Zaman Buz Çağları döneminde) insanın yaratan, yani tanrı olarak kabul ettiği ve kendisine tapındığı ilk varlık annedir, yani kadındır. Dünyanın ve toprağın hemen tüm mitolojilerde kadın olarak kabul edilmesi, bilhassa Neolitik dönemde (cilâlı taş devri) tarımın gelişmesiyle iyice farkedilen, içinden canlı çıkartma özelliğidir. İlk insanın «topraktan yaratıldığı» efsanesi de ekilen tohumdan bitki türemesi gözlemiyle anne=dünya=toprak eşitliğinin birleştirilmesinden çıkmıştır. Dolayısıyla annesinden öğrendiklerine kendi gözleminin bile ötesinde «inanan» insan, Tanrı buyruğu olarak kendisine belletilenlere de, aynı evrimsel içgüdüyle inanır ve onun gözlemle naksedilmesine izin vermez.

 

Peki iki tanrı çarpışırsa ne olur? Veya iki din karşı karşıya gelirse? Her insan kendisine önce öğretilmiş olan tanrıdan öğrendiklerinden vaz geçmemeye çalışır. Bu nedenle tüm dinler, mezhepler vb aslında kendilerinden önce gelenlerin gerçek yoldan sapmış oldukları, buna mukabil kendilerinin insanları gerçek yola döndürmek için geldiklerini, yani bir geriye dönüşü temsil ettiklerini iddia ederek ortaya çıkarlar. Bu şekilde insanları «yeni» dine, (veya yeni mezhebe) onun aslında «en eski dini» (veya gerçek dini) temsil ettiğini söyleyerek kazanma yolu seçilir. Örneğin, kaç kere dindar Müslümanlardan «aslında Hz. dem de Müslümandı» sözünü duymuşumdur.

 

Dinlerdeki bu muhafazakârlık elemanı, onları sık sık eski dinlerin pek çok öğesini kendilerine mâl etmeye itmiştir. Örneğin tâ Sümerlerden beri bilinen insanın topraktan yaradılışı efsanesi, Tufan efsanesi ve daha pek çokları büyük Sâmi dinlerine (aslında tek bir din geleneğinin Musevîlik, İsevîlik ve Muhammedîlik olarak betimlenebilecek üç kolu) dahil edilmiştir; Müslümanlıktan önceki Kâbe'nin kutsiyeti, baştanrının adı ve kurban kesme gibi öğeler, Müslümanlık öğretisi içine alınmıştır (bilhassa bkz. Daum, W., 1985, Ursemitische Religion: Kohlhammer, Stuttgart). Beni bu yazıyı yazmaya iten de elime bugün (28/XII/2006) yeni gelmiş olan meşhur Ortaçağ ansiklopedisti Seville psikoposu Isidor 'un (?560-636) «Etimolojiler» isimli kitabının bu yıl ilk kez yayımlanan İngilizce tercümesinin önsözündeki bir bilgi oldu. 620-636 yılları arasında yazılan eserinde İsidor bizlere Müslümanlıkta kullanılan peçenin çok daha öncelerden Arabistan ve Mezopotamya'da kadınlar tarafından «theristerum» adı altında ve sıcağa (Güneş'e?) karşı bir korunma olarak kullanıldığını bildiriyor. Şimdi gel de bunu İstanbul'un kışında, kurşun renkli bir gökyüzü altında yüzünü gözünü dinin gereği diye kapatan Müslüman bir kadına anlat.

İşte bu yüzden bilimsel bir tarih bilgisi, bilimsel herşeyin bilgisinde olduğu için önemlidir. Ve bu yüzden halkını bilimsel bilgiye ve (en son Darwin'e yapmaya yeltendiği gibi) bilginlere karşı kışkırtan Bay Hüseyin Çelik gibi Millî Eğitim Bakanları bir ulusun bekâsı için en büyük tehlikedir.

 

 

A.M. Celal Şengör

Bilim Teknik 12.01.2007

Gönderi tarihi:
BUSH'UN HÜRRİYET GAZETESİ'NE ATTIĞI MANŞET?

 

Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. O da Kral'ın Türkiye ziyareti'ni Hürriyet Gazetesi'nin nasıl verdiğidir. Herkes Hürriyet'in verdiği manşeti görmüştür. Gazetenin manşeti bu gezinin amacını çürütmeye yönelik bir manşettir. Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerinin bu noktaya gelmesinden rahatsızlık duyan bir manşettir.

.

.

.

Aynı şeyi yine söylüyorum. Hatırlarsanız Cumhuriyet Gazetesi'nin "Tehlikenin Farkında mısınız?" kampanyaları mayıs ayının ikinci yarısında başlamıştı. Bunlar tesadüf olabilir mi? Size birçok olay sayabilirim. Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması olayının üzerine İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Gazetesi gidemedi. Neden gidemedi? Ben bunun nedenini defalarca sordum. Ama yanıt alamadım. Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla Ümraniye'de ele geçirilen bombaların aynı olduğu ispatlandı. Ama ne İlhan Selçuk ne de gazete bu konunun üzerine gitmedi, gidemedi. İlk önce o gazetenin bu konunun üzerine gitmesi gerekiyordu. Çünkü saldırı kendisine yapılmıştı. Hepimiz bundan rahatsız olduk. Çünkü bir gazete bombalandı. Bu çok kötü birşey. Bu olayın aydınlatılması lazım. Benden önce İlhan Selçuk'un bu olayın üzerine gitmesi gerekiyor. Ama o yazmadı, yazmıyor. Bunun bir nedeni olması gerektiğini düşünüyorum.

 

TAMER KORKMAZ

 

Hürriyet gazetesinin ne oldugu önemlimi gercekler ortaya ciktiktan ve Gül'ünüzün kendi agziyla protokolu degistirdiklerini itiraf etmesinden sonra?Gercek nedir?Gercek Abdullah Gül'ün Türk ulusunun Cumhurbaskani oldugunu(kendisi öyle idda etmistide!)unutup Suud Kralinin(VAHABI)ayagina gitmesidir.Suud Kralinin Anitkabre gitmeyi redetmesi´dir,Atatürk resmini n olmadigi bir yerde Suud kraliyla kameralara poz verip siritmasidir,niye siritiyordu Gül?Ne vardi gülecek?Yabanci bir ülkeye resmi ziyarette bulunan bir konuk devlet adami ister Belediye baskani isterse Kral olsun o gittigi ülkenin manevi degerlerine saygi duymak ve göstermekle yükümlüdür ikincisi o ülkenin en büyük insaninin anitini ziyaret etmekle yükümlüdür,bu ziyaretcinin kendi karar verebilecegi bir keyfiyet degil o ülkenin en büyük mülki amirinin ve protokolünün karar vercegi birseydir.Isbirligi bu temellere saygiyla baslar bunlari inkar etmekle degil.Eger bu ülkenin protokolleri Vahabi krali icin degistirilebiliyorsa degistirenlerin amaclarinin ne kadar kirli olduguda ortaya cikar,bunu Hürriyet dile getirdi diye niye gocunuyorki Tamer Korkmaz ve onunyazisini foruma tasiyanlar.Ilham Selcugu Amerikanci yapan zihniyet acaba hangi tarikata mensuptur onuda yazsaydi bari.Veya Vakit gazetesinde yazanlarin kimler oldugunuda ilave etseydi daha inandirici olurdu.Birilerine agam pasam digerlerine Amerikanci demek biraz Vahabicilik olmuyormu.

Türkiyenin komsularinin hicbirisi Türkiyenin dostu degillerdir ve olmamislardir,bu dogru bir tespittir,tarih bunlari dogrulamaktadir,birakin tarihi bir yana bugün bile komsu ülkelerin Türkiyeye karsi tutumlari ortadadir.ve onlarin bu düsmanliklarina canak tutan bir iktidar vardir Türkiyenin basinda.Iranla,Suudilerle,bilmem kimlerle iliskilere biz gocunmuyoruz,ama o ülkelerin Türkiye karsiti davranislarini görmezden gelerek sözümona,Atatürkcüleri Islam karsiti göstermeye calismayin,o ülkelerin adindan öte müslümanlikla bir ilgileride yoktur onlari bize müslüman diye satmayada kalkmayin,onlarin müslümanliklari,Atatürke küfreden Türkiyedeki müslümanlardan!!bir farklari yoktur ,müslüman olmadiklarini ispat etmeye onlarca delil vardir ortada.Gercekler zorunuza gitsede gitmesede Türkiyenin dostu olan hicbir komsu ülke yoktur.Bu Osmanlinin eseridir aslinda ve kabak Türk devletinin basina patlamistir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türban nedir ve sizin için neyi ifade eder? Bu soruya vereceğiniz cevaplar mutlaka hayat karşısında ki duruşunuzu ifade eder ve buna da sonsuz saygım var? Ama;

 

-Türbanı bir bez parçası olarak yorumlayıp, başkaların değerlerini hiçe saymak ne hakka ne de insanlığa sığar.

 

-Kalkıp Hayrünnisa Hanımın taktığı başörtüyü başka inançların masumiyetiyle karşılaştırıp; kendi düşünceleriniz ışığında ona isim takmanız da ne kadar da olayı basit algıladığınızı gösterir.

 

-Burada mevzu kadının başörtüyü nasıl taktığı mıdır yoksa...? Evet mevzu eğer bu ise; Din temel bir olgudur, belirli kuralları vardır. B u kurallar çerçevsinde insanlar bu dini kendine göre yaşar.Yani kalkıp da 'Kardeşim sen niye böyle kapanıyorsun?Ha demek ki....'demek kadar akıl almaz bir şey olur mu?Herkes kendi kaderini yaşar.

 

Sayın Dipnot yazdıklarınızı okuyunca oldukça üzüldüm.Sizi okurken kadın olduğum için kendimden utandım.Size ihtiyaçı olan insanları, ne çarşaflılar gördüm, şeklinde başlayıp o kadar alçaltmışsınız ki..Evet belki dediğiniz insanlar öyledir ama kalkıp bunu başörtüye mal etmek, kendini aşamamış bireylere has bir özelliktir.

 

Değerli arkadaşlar; elimizi vicdanımıza koyalım.Bine karşı bir mazlum bile varsa bize düşen onu görmek değil midir?Evet din kullanıldı,sömürüldü kimi zaman da bu güzelim ülkemin başına olmadık işler açtı.Ama bunu yapan din değil bugün ki gibi ondan rant sağlayanlardır.Saygılar!

Gönderi tarihi:
Okullarda ne işi var türbanın kardeşim...

Neyi evleyip geveleyip duruyorsun...

bak kardeşim eveleyip geveleyen ben degilim

 

yok ben şuna saygı duyarım, yok siyasalmış şu örtü, nenemde başı kapalıydı vs.vs. diyenlerdir geveleyenler.

saygı falan duyanda yok, sadece açıktan dinle savaşamanın gerekçeleri

 

gayet açık ve net söylüyorum

bu ülkede başörtü ile ugraşanların asıl derdi İslamdır

başörtüsüne savaş açanların derdi İslam ve onun degerleridir

olay bu kadar basit

bu hukukla alakalı degil, yasayla çözesin..

bu zorbalıkla alakalı ve despotlukla, kötüsü başkası hesabına çalışmakla alakalı

açık bir kendi toplumuna ve degerlerine düşmanlık, bunu bütün sömürülen ülkelerde görürsünüz, bu işin öncüsü, bu tip devşirme sözde aydınlar batının hayranı ve deynekçisidir, emperyalizmin uşakları hemde gönüllüsünden...

çagdaşlıkmış, bilimsellikmiş...peh, peh

 

sadece başörtüsü mü yasak ? hayır.

bu malum zihniyet İslami hangi deger varsa kırmızı görmüş bogaya dönüyor.

malum rejim iki inkar üstüne kurulmuşdu: ırk inkarı ve İslami inkar

artık gidecek fazla yolu kalmadı, bu inkar bölünmeye ve kendi vatandaşını düşman ve hain görmeye dayalıydı, bu aşılacak, aşılmalı

ittihatçı maşaların miadı doluyor

yoksa dedigin gibi bir bez parçası bu kadar sorun yaratmazdı

:)

miadı dolmuş pozitivist zihniyet geri dönüşsüz olarak tarihin ************....

Gönderi tarihi:

Türkiyede Islama karsi asla bir cephe olmamistir olamazda,bunu issia edenlerin savunduklari Islam Hz.Muhammedin teblig ettigi Islam degildir.Bunlarin amaclari farklidir,bunlarin amaclari 80 yildir hazmedemedikleri Laikligi ve Atartürkcülügü ortadan kaldirip,Suudinin,Afganlinin müslümanligini getirmektir.Müslümanligin tabir caizse HASSOsu Türkiyede yasanmaktadir,kim Islama karsi diye insanlari sucluyorsa yalan söylüyordur,onun yalan söylemekten cikarlari vardir.

Kadinlari savunanlara da bir cift sözüm olacak;Bakin tüm dünya kadinlarina,bütün ülkelerde yöresel ve geleneksel kiyafetler vardir,o ülkelerin tarihten buyana kullandiklari giysilerdir bunlar.Bizim ülkemizdeki giysiler maalesef öztürk kültürünün giysileri degil,Araplardan,Hiristiyanlardan esinlenmis kopyalan´mis giysilerdir,ve bunlarin icinde ön sirayi tutan basörtüsüdür(Birileri türban yoktur basörtüsü vardir diye yaniltmaya calismaktadir)Türban vardir ve türban 25 yildir bu ülkede Islami giyim tarzi diye halka yutturulmustur.Türbanin asli rahibelerin baslarina taktigi örtünün adidir.Bunu kimse evirip cevirip carptirmasin yolda kalirlar.Denebilirki birakin rahibe giysisi olsun size ne?Yine dünya kadinlarindan bahsediyorum,ülkelerin kirsal kesimlerindeki kadinlarin giysileri geleneksel olurken,sehirlerdeki kadinlarin giysileri ise göze batmayacak sekilde sade ve adam gibi kiyafetlerdir,sehirdeki kadinlarin giysileri derken kapali giyen kadinlarin giysilerinden bahsediyorum.Bizde bir tesettür hastaligi icat ettiler,sokaga caddeye cikildiginda,görülen kiyafetlerin ne tesettürle ilgisi var nede inancla.Yerleri süpüren pardesüler,tip tip basbaglamalar (ki türbanin baglanis sekli o türbani takanin hangi tarikata ait oldugunu gösteriyor)Türkiye Cumhuriyeti modern bir devlet olma yolundadir ve oldugunuda iddia etmektedir,tesettür denilen sirk kiyafetlerinin hangi modern Türkiyeye ait oldugunu anlamak pekte kolay olmuyor.Kapanmanin adam gibi olani dururken sekil sekil kiyafetlerin inancla ne alakasi vardir oda ayri bir soru isaretidir.Müslümanligi bu kadar ayaga düsürüpte sonra kalkip demagoji yaparak *Bunlarin hepsi Islama KARSIDIR*demeninde bir i nandiriciligi yok ,bunlara ancak siz ve sizin gibi düsünenler inanir.

Islami ya müslüman gibi yasayin yada insanlari suclamayin. bütün cabalariniz,Laiklige,Atatürkcülüge karsidir.Bu ülkede 80 yildir bu mücadele veriliyor,hala hazmedemediniz Cumhuriyeti,hala örümceklenmis köselerde geziyorsunuz.Dinciler davalarinda basarili olabilmek ugruna terör örgütü ile beraberdirler,din devleti hayalleri,din herkesi kucaklar terör biter sloganlari hep bu hedefe ulasmak icin söylenmektedir.

Kadinlar adina utandigini söyleyen arkadasa gelince,aslinda siz yanlis birseyi savunarak kadinlarin davasinida baltaliyorsunuz.Halbuki siz kadinlara özgür olmalari yönünde telkinlerde bulunmalisiniz,kocalarinin,babalarinin,abilerinin emirleri ile basbaglayan kadinlar adina utanilmaz.

Islami kullanarak insanlari kiskirtmak müslümana yakismaz,Allah böyleleri icin azap vardir diye buyurmustur.Islam baris dinidir,bugün müslümanlik kavgasi verenlere bir bakin ve Allah adina söyleyin,bunlarin hangisi bariscidir???

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
bak kardeşim eveleyip geveleyen ben degilim

 

yok ben şuna saygı duyarım, yok siyasalmış şu örtü, nenemde başı kapalıydı vs.vs. diyenlerdir geveleyenler.

saygı falan duyanda yok, sadece açıktan dinle savaşamanın gerekçeleri

 

gayet açık ve net söylüyorum

bu ülkede başörtü ile ugraşanların asıl derdi İslamdır

başörtüsüne savaş açanların derdi İslam ve onun degerleridir

olay bu kadar basit

bu hukukla alakalı degil, yasayla çözesin..

bu zorbalıkla alakalı ve despotlukla, kötüsü başkası hesabına çalışmakla alakalı

açık bir kendi toplumuna ve degerlerine düşmanlık, bunu bütün sömürülen ülkelerde görürsünüz, bu işin öncüsü, bu tip devşirme sözde aydınlar batının hayranı ve deynekçisidir, emperyalizmin uşakları hemde gönüllüsünden...

çagdaşlıkmış, bilimsellikmiş...peh, peh

 

sadece başörtüsü mü yasak ? hayır.

bu malum zihniyet İslami hangi deger varsa kırmızı görmüş bogaya dönüyor.

malum rejim iki inkar üstüne kurulmuşdu: ırk inkarı ve İslami inkar

artık gidecek fazla yolu kalmadı, bu inkar bölünmeye ve kendi vatandaşını düşman ve hain görmeye dayalıydı, bu aşılacak, aşılmalı

ittihatçı maşaların miadı doluyor

yoksa dedigin gibi bir bez parçası bu kadar sorun yaratmazdı

:)

miadı dolmuş pozitivist zihniyet geri dönüşsüz olarak tarihin ************....

 

Yukarıdaki bu ve buna benzer zihniyet...

Tamamıyle kadına hakaret eden ve ona güven eksikliğinden kaynaklanan psikolojik bir hor görme biçimidir..

Çünkü...

Bu zihniyet hiçbir zaman şunu anlamadı, anlamayacak...

1980'lerle, "yeşil kuşak" kuramına uyup,

laik eğitimden verilen ödünlerin ayyuka çıkması,

İmam Hatip Okulları salgınına kızları da alma;

bütün bunlar, kadınların örtünmesini dayatırken,

din ve kadın sömürüsünde de kapıları ardına değin açmış ve toplum,

"din-siyaset-ticaret üçgeni"nin cehennemi içine açıkça itilmiştir.

Bu üçgen, bugün bizzat iktidarın da koruması altındadır.

Türbanın, bir "meta" olarak,

kapitalist pazarın sipariş listesine kaydolduğunu hatırlatmak bile fazla.

Çağdaş dünyada kadın- erkek eşitliği artık tartışma dışıdır ve kadına da yaraşır.

Onu sarıp örtme bahaneleri ile türban, kadına karşı düpedüz bir hakarettir.

Ona bu yakıştırmayı yapanlarda genellikle kadına güvenmeyen kişisel endişeden kaynaklanan ve bu kompleksini bir BEZ PARÇASI İLE GİDERECEĞİNİ sanan feodal, gerici ve doğma zinhiyettir..

Ne mutlu ki bizler bu gerçeği artık bütün çıplaklığı farkındayız...

ÇÜNKÜ BİZ BİLİME İNANMIŞ, AYDIN, MODERN VE ÇAĞDAŞ BİR KADINA HER ZAMAN İHTİYAÇ DUYUYOR VE ONA HERŞEYİ İLE SONUNA KADAR GÜVENİYORUZ...

ÖYLE BEZE BAĞLANMIŞ, EŞİ VE AİLESİ KARŞISINDA EZİK, BASTIRILMIŞ VE DOĞMA İLE ZİNCİRLENMİŞ KADINLARIMIZI DA BUNDAN KURTULMALARI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ ARDIMIZA KOYMAYACAĞIZ...

BUNU SAKIN UNUTMAYIN...

Gönderi tarihi:
Yukarıdaki bu ve buna benzer zihniyet...

Tamamıyle kadına hakaret eden ve ona güven eksikliğinden kaynaklanan psikolojik bir hor görme biçimidir..

Çünkü...

Bu zihniyet hiçbir zaman şunu anlamadı, anlamayacak...

1980'lerle, "yeşil kuşak" kuramına uyup,

laik eğitimden verilen ödünlerin ayyuka çıkması,

İmam Hatip Okulları salgınına kızları da alma;

bütün bunlar, kadınların örtünmesini dayatırken,

din ve kadın sömürüsünde de kapıları ardına değin açmış ve toplum,

"

 

dostum sen hala başkalarıda benim gibi inanıp yaşasın diyorsun.

insanların bir şeyi anlaması ya da anlamamasını konuşmuyoruz.

avrupanın gelişim sürecini bana anlatma, eminim bu konuda fazlasıyla malumat sahibiyim.

anlamanız gereken şu; kimse sizin aydınlık ! fikirlerinize bakıp inancından, yaşayışından vazgeçmez, siz kendinizi kurtarın..

Müslüman kadının başörtmesi 1980 lerin hadisesi degil, bu binlerce ama binlerce yıl böyleydi.

İslam ile mücadele edenlerin mevzi kazanımları kimseyi yanıltmasın, inanç su gibi hava gibi insanların muhtaç oldugu bir fenomendir, bununla mücadele edenler ancak kendi anlık kazanımlarına sevinebilirler.

 

şimdi tüm masalları bir kenara koyalım ve başörtüsünü bir insan hakkı gasbı oldugunu teslim edelim.

siyasi amaçla taksın takmasın hiç önemli degil, önemli olansa bunun din ve vicdan özgürlügünün zorbalıkla ortadan kaldırılması oldugunun ayırdına varmakdır.

siyasi simgeymiş, her türlü absürt siyasetin ve siyaset simgelerinin geçerli oldugu bir yerde İslamın siyasi simgeside pek tabi olacak.

bunu siyasi simge oldugu için yasaklanması gerekdir diyenler için söylüyorum.

benim için olay bir ibadet boyutundadır, isteyen buna simge der isteyen başka bir şey, benim neznimde Allah'a kullugun bir dışa vurumudur-şartları itibariyle-

 

 

bizde görünüşte demokrasi varmış gibi görünüyor, ama toplum yok. Toplum, bu ülkenin kaderinin belirlenmesinde hiç bir aktif / omurga rolü oynayamıyor. Toplum, bir nesne muamelesi görüyor, güdülüyor, giyiminden kuşamından, ötürü okullardan, resmî devlet kurumlarından, kamusal hayattan üstelik de ite kaka atılıyor sadece.

neden?

yüz-yüzelli yıl içinde yaşadıklarımıza biraz yakından bakmak bize nedenleri söyler, bu toplumun yaşadığı travmayı, şizofreniyi, yabancılaşmayı, velhasılı yok oluş, yok ediliş serüvenini görmekte zorlanmazsınız...

Her şeyden önce, bu ülkenin yönü değiştirildi. Bu ülke rayından çıkarıldı. İddiaları yok edildi. Yeni ve güvenli bir limana da demirleyemedi, arıyoruz....

Gönderi tarihi:
.Müslümanligin tabir caizse HASSOsu Türkiyede yasanmaktadir,

Kadinlari savunanlara da bir cift sözüm olacak;Bakin tüm dünya kadinlarina,bütün ülkelerde yöresel ve geleneksel kiyafetler vardir,o ülkelerin tarihten buyana kullandiklari giysilerdir bunlar.Bizim ülkemizdeki giysiler maalesef öztürk kültürünün giysileri degil,Araplardan,Hiristiyanlardan esinlenmis kopyalan´mis giysilerdir,

saygilarla

 

 

''en iyi müslümanlık Türkiye de yaşanır'' deyişi bir efsanedir.

mevcut rejim İslam inkarı ve İslami talepleri baskı altına ve mümkünse yok etme üstüne kurulmuşdur.

yaşananlar bunun açık kanıtıdır.

İslam hıristiyanlık gibi degildir, İslam da aynı yahudilik gibi dünyevi alanlarda talepleri olan bir dindir.

bizim zamanın batı perest aydınları bunun ayırdına varamadıgı için baskılarla yasaklarla yok edebilecegini sandı talepleri, hala ısrar ediyorlar, buda toplumsal dokumuzu bozuyor.

 

giysi meselesinde;

şimdi siz öztürk kültürünün giysilerini mi giyiyorsunuz?

 

İslam tabu dini degildir, dinin ruhunu ihlal etmeden, varmak istedigi yeri göz önünde bulundurarak insanlar her türlü seçme özgürlügüne sahipdir.

yöresel kıyafetler yöreyi ve yörenin o zamanını baglar, İslam tesettürü şart koşar, bu sadece başla ilgilide degildir.

İslam giyimde biçime, şekle, renge bagımlı degildir ve bu noktada yaptırımları yoktur.

önemli olan buradaki vahyi emrin ruhu, hasıl etmek istedigi sonuçldur.

İslam töreler, adetler, gelenekler dini degildir. İslam ruhuna uygun olan gelenekleri reddettmez lakin İslam biricikligi, tekligi dolayısiyle tek belirleyicidir.

İslam salt bir kültür degildir, belli bir kavmin dini degildir, İslam zamana bagımlı olmayan ve evrensel bir hakikattir...

Gönderi tarihi:

Iste Islami adam gibi yasamak istemeyenlerin felsefesi budur.Türkiyede Islamin hassosu yasanir diyenlere o bilmem nedir diyip cikmak,ellerinde baska argümanlari kalmamiski.Tarikat seyhlerinden ancak bunlari ögrenmisler ne yapsinlar ne aldilarsa onu satmak durumundadirlar.Onlarin istedikleri müslümanlik kadinlarin karapece altindan dünyayi görmeleri,aynen Taliban müslümanligi gibi.Bizim basbakanda bir zamanlar Talibandan müslümanlik dersi aliyordu onun dizlerinin dibinde.Kadinlari alanlarda kursunlayan müslümanlar,kadinlara yasama hakkini ancak telörgüleri andiran maske gibi pecelerin altinda veren müslümanlik.

Türban takan kadin ve kizlarin yüzde 90 i korku ile takmaktadir.Türban takan kadinlarin yüzde 90 i kendini savunmaktan acizdir,cünkü sopa vardir kendini savunmanin ucunda.Bunun adina müslümanlik diyorlar.Bir zamanlar 8 yillik egitime neden karsi cikiyordular bu müslümanlar,hele bir düsünün bakalim.Cünkü cocugu istedigi gibi yönlendiremiyeceklerdi.Bunun icin sokaklara döküldüler türbanci müslümanlar.Okumaya niyetleri olmayanlar türbani kafalarina gecirip üniversitenin önüne gittiler,biliyorlardiki alinmayacaklardi,amaclari okumak degil amaclari kendilerinin veya ana babalarinin üye olduklari tarikatlarin veya derneklerin hesabina kapilarda haykirmak,nasilki bir tarikatci iktidar geldi hepsinin sesi kesildi.Büyük müslümanlar göreve gelmislerdi aynen beyaz müslümanlar gibi.Terörü körükleyerek isbasi yaptilar.Terörü nerede körüklediler,Güneydoguda,nasil körüklediler?TÜRKLÜGE KÜFÜR EDEREK.Iste bunlarin müslümanligi bu kadardir.Bunlarin büyük üstadlarindan Kürt SAITTE ayni tarz müslümandi.

Türban Türk kadininin örtüsü degildir,müslüman kadinin örtüsüde degildir.Müslümanligin ölcüsü türban takmanin serbest olup olmamasi ile ölcülmez,müslümanligin ölcüsü,ülkesini sevmek ve korumakla ölcülür.Insanlari devletin kurucularina karsi kiskirtarak degil.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Türkiye Cumhuriyeti bir sirk devleti degildir

 

tabikide sirk devleti değildir Öle bişeylerin arkasına sığınılıp at oynatılıcak yer değildir.

 

adam gibi giyinir adam sinifina girilir veya sirkten kacmislar gibi yasanilir.

adam gibi giyinmekden kastın nedir onuda bi anlayalım herkesi senin görmek istediğin gibi giyinmesi mi?

peki bu düşüncedeki bir insan rapçı,punkçı,matalci v.s içinde aynı şeyi düşünüyomu merak ediyorum

 

Kimse kimsenin giyinmesine tabiiki karsi degildir,o zaman o savundugunuz türbanlilar (basörtülüler demiyorum onlara saygim vardir.)yari ciplak gezenlerle neden beraber oturup kalkmaktan kacinirlar

 

şimdi bu soylediğinden yola çıkarak başı kapalı olan bir kişinin başı açık olana tahamül edemediğini savunmuşsun iyi güzel

peki şuna cevap ver durum aynı şekilde başı açık olan kişinin başı kapalı olana aynı tutumu göstermesini gerektirmez mi?

örneğin başı açık olan bir bayan doktor başörtülü bir hastasına gereken alakayı göstermez

yada başı açık olan bir devlet memuru başörtülü vatandaşın işlerini yavaşlatır sekteye uğratır v.s

madem ki başörtülü bir insandan kötülük ve karalama bekliyorsun aynı şeyi paralel olarak karşı taraftanda beklemelisin

vardır öledir demiyoruz ama olasılık dahilinde konuşuluyosa olaya bir bütün olarak bakmalısın at gözlüğüyle değil

 

mademki özgürlpk vardir mademki herkes giyiminde kusaminda özgürdür o zaman birileride bilmem nerelerini acar gezerse buna kimsenin dil uzatma hakki olamaz.Eger tesettür dinin icabiysa dine inanamayanlarda kendilerine göre giyinirler,onlari ahlak disilikla suclama hakki kimsede yoktur.

 

hangi dunyada yaşıyosun dicem olmayacak karışan varmı karışılıyoda benim mi haberim yok herkesin giydiği kendini bağlar kimse açık birisi için -*********,iffetsiz yakıştırması yapamıyorsa(doğrusuda budur yapılmamalıdır) kimsede kapalı birisi için şeriatcı,gerici,yobaz yakıştırmasını ya-pa-maz

 

Siyasi simge siyasetle ugrasanlarda olur.

 

asıl tartışılan konuda budur zaten başörtüsü siyasi simgemidir değilmidir

eğer siyasi bir simge olduğu için yasaklanıyorsa hilal bıyığı,yeşil parka ve ağıza dolan devrimci bıyığınında aynı yasakdan

nasibini alması gerekir hatta çember sakalında yasaklanması gerekir temiz düzgün kesilmiş bıyık said nursiye benzemeye çalışmış fettullahçı işidir denmeli oda yasaklanmalıdır trafik lambaları sarı,kırmızı,yeşil renkler içeriyor diye sökülmelidir :D

yasaklardan yasak beğen senin anlican

ve bu saydıklarımın çoğu erkeklerde bulunan siyasi simgelerdir bizlerdeki siyasi simge kimseleri rahatsız etmiyo rejimi tehdit etmiyoda bi bayanın başındaki başörtüsümü Türkiye'nin laikliğini tehdit ediyor

 

yanlış ezberletmişler size lütfen geçiniz......

 

 

Kemalistlere satasmalariniz dikkatimden kacmiyor.

 

kemalistlerin sataşmalarıda benim dikkatimden kaçmıyor

Gönderi tarihi:

o kadar çok çığlık, bu kadar gürültü kirliliği... bir tarafta laik geçinenlerin şekilciliğiyle dayattıkları bir tarafta dindar geçinenlerin şekilciliği.. vay efendim arkadaşın biri yazmış türbanlılar şunu yapıyor bunu yapıyor.. ne o melek mi olacaklardı.. her açık olan medeni oldu her kapalı olan bilmem ne oldu... kültürmüş,eğitimmiş,şuymuş buymuş.. arkadaşlar ordan burdan üniversiyi bitirip eğitimli aydın oldu, dindarlar her ne olduysa... gerçekten çalışanlar iyi çalışıyor... herşey bal gibi ortada.. Türkiyeyi bölecek olan vatan hainleri son sürat yetişiyor ... birbirini küçümseyenlerin, birbirine tahammül edemeyenlerin ülkesi yönünde devam...

biri altımda kot var diye küfreder gibi yüzüme bakar, biri başımda bez var diye.. başı açık girer mescide örtünüp namazını kılar, başı kapalı pardüsesinin altına bişey giymeden erkek arkadaşıyla buluşmaya gider.. sonra önemli şahsiyetler çıkar, başı açık olup inançsız olanı her açığa isnat eder, başı kapalı olup inancı gereği İslamın her kuralını hayatına yansıtanı da çıplak diye lekeler... birileri inancının gereği ayete bakar kapanır, biri okumaz tarikata yönlendirilir kapanır, birini babası döver kapatır,birini kocası....sonra çıkar birileri hepiniz aynı kişisiniz der dayatır.. biri tatiline gider mayosuyla salınır ama kalbi inançla doğaya aşkla çarpar, biri açıktır ama mayoluya küfreder,biri açıktır ama yerinde edebinde namusuyla yaşar inançlı ya da değil,biri inançsızdır yardımda koşturur,biri Allah ismini ağzından düşürmez açmadığı ya da koklatmadığı yer kalmaz.. sonra sanki herkes aynı da sadece iki gurup varmış gibi al birini vur ötekine vıyk vıyk çığlıklar başlar... ya geçin anlatmayın ya.. bu kadar da aldanılmaz artık... adamlar o kadar iyi çalışıyor ki, birileri sözüm ona bizim ülkeyi gezip kendi ülkelerine döndüklerinde ,üzerlerine ayyıldızlı kırmızı t-shırt geçirip başını kapatan bayanlarımızın sözüm ona taklidini yapıp eşarplarıyla,bangır bangır biz kadınlardan, yani yan yana yaşadığınız aynı ülkenizin bayanından stupid diye bahsederken, sizler aynı şeyi yapıyorsunuz işte tamda onlar gibi... hele ya İslamı Taliban giibi algılayanlara ne demeli... asıl İslam düşmanı bölücü şeyh ******** ne demeli.. bu konuda son yazım olsun ama artık bende çığlık atıyorum,,,,,hepiniz aynısınız...

Gönderi tarihi:
o kadar çok çığlık, bu kadar gürültü kirliliği... bir tarafta laik geçinenlerin şekilciliğiyle dayattıkları bir tarafta dindar geçinenlerin şekilciliği..

nedir sizin gürültü dediginiz ?

hak aramak mı?

 

hala anlamamakda neden ısrar edilir anlamış degilim?

 

sorun ne şekilcilik ne de başı kapatıp kapatmama degil

sorun temel bir insan hakkı

okulda şurda burada kendi vatandaşına yasak koyan, ne idügü belirsiz bir takım insanlardır bu ülkenin sorunu

 

benim söyledigim ise şu;

bu ülkede her ne sürette olursa olsun başörtüsüne tahammül edemeyenlerin asıl dertleri İslam ve onun degerleridir.

sadece başörtüsü degil, İslamın tüm görünür degerlerine karşı bir zihniyetle karşı karşıyayız, sorunu sadece başörtüsüne hasredenler kendini avutmasın.

bu şimdinin bir sorunu da degil, tarihi yaklaşık 150 yıllık bir sorun.

kendi geçmişinden bi haber olan bugünüde anlayamaz, sadece laf salatası yapar..

 

laik-kemalistlerin önlerine gelene 'mürteci' damgası yapıştırması bugünün degil geçmiş dedeleri olan İttihatçıların söylemiydi.

'irtica' deyimide batı tandanslıdır, aynı 'türban' deyiminde oldugu gibi.

Batılılar Osmanlı daki sosyal gelişmeleri her zaman ki bencil mantıklarıyla kendi terminolojileriyle adlandırdılar. Bir kilise despotizmine, din-bilim çatışmasına, engizisyona ve kilise kanununa tarihin hiç bir döneminde rastlanmayan İslam ı kendi muharref dinleriyle özdeşleştirdiler. Şeriaatçi olmakla saltanatçı olmayı aynı şey sanma bilgisizligine düştüler.

Kendilerini körü körüne taklit eden bizdeki batının deynekçilerini de 'irtica' mübtelası ettiler.

En ufak bir İslami deger karşısında, kırmızı görmüş gibi ruh halinde olmaları manidardır.

Bu ülkenin 150-200 yıllık geçmişine samimi bir şekilde egilen herkes, yıllardır aynı şeyleri konuştugumuzu çok açık görecekler.

 

tabandan gelen her hareketi 'irtica' damgasıyla vb. damgalarla bastırmışdır iş bu ittihatçı cuntaları, yüz yıldır yapılan darbeler neyin nesi...

 

üstün körü konuşmamak gerek, mevcut yasagı ve yasakları basit bir şekilcilik olarak görmemek lazımdır, iş bu kadar basit olsaydı yıllarca aynı yerde ve aynı şeyleri konuşuyor olmazdık. sorun sizin anladıgınızdan çok daha derinlerdedir.

...

Gönderi tarihi:
,hele bir düsünün bakalim.Cünkü cocugu istedigi gibi yönlendiremiyeceklerdi.

 

saygilarla

 

evet arkadaşlar, burada arkadaş net bir faşizm tanımı yapmışdır.

 

bu çocuk kimin çocugu?

başkasının mı?

tabiki hayır.

 

anne-babalara, kendi çocuklarını, kendi inanç ve yaşayışları üstüne egitmemelerini söyleyen zihniyet faşizmden başka neyi temsil eder.?

modern devlet görebileceginiz en faşist devlettir.

 

hele bir düşünün bakalım...

Gönderi tarihi:

Simdide kelime oyunlari,ajitasyon demagojiyemi basladiniz argümanlar bitince?

Ben kimlerden bahsettigimi cok iyi biliyorum,sokaklara dökülenlerinde kimler olduklarini unutmadik.Yani 8 yillik egitime kimlerin tepki koydugu cok önemliydi.Kendilerine müslüman adini takan gericilerin provakasyonundan baska birsey degildi o protestolar.Cünkü cocuklarini istedikleri gibi yönlendiremiyecek ve Laik cumhuriyete karsi yetistiremiyeceklerdi.Bütün kavga buydu.Siz buna fasizm diyorsunuz aslinda fasizm din maskesi altinda devleti ele gecirip bütün demokratik yasalari din cercevesine sokup halka baski uygulamaktir,birakinda Fasizmi baskalari tarif etsin.Bugün Türkiyede bir AKP fasizmi vardir ve demokrasi rafa kaldirilmistir.

 

 

 

saygilarla

 

o kadar çok çığlık, bu kadar gürültü kirliliği... bir tarafta laik geçinenlerin şekilciliğiyle dayattıkları bir tarafta dindar geçinenlerin şekilciliği.. vay efendim arkadaşın biri yazmış türbanlılar şunu yapıyor bunu yapıyor.. ne o melek mi olacaklardı.. her açık olan medeni oldu her kapalı olan bilmem ne oldu... kültürmüş,eğitimmiş,şuymuş buymuş.. arkadaşlar ordan burdan üniversiyi bitirip eğitimli aydın oldu, dindarlar her ne olduysa... gerçekten çalışanlar iyi çalışıyor... herşey bal gibi ortada.. Türkiyeyi bölecek olan vatan hainleri son sürat yetişiyor ... birbirini küçümseyenlerin, birbirine tahammül edemeyenlerin ülkesi yönünde devam...

biri altımda kot var diye küfreder gibi yüzüme bakar, biri başımda bez var diye.. başı açık girer mescide örtünüp namazını kılar, başı kapalı pardüsesinin altına bişey giymeden erkek arkadaşıyla buluşmaya gider.. sonra önemli şahsiyetler çıkar, başı açık olup inançsız olanı her açığa isnat eder, başı kapalı olup inancı gereği İslamın her kuralını hayatına yansıtanı da çıplak diye lekeler... birileri inancının gereği ayete bakar kapanır, biri okumaz tarikata yönlendirilir kapanır, birini babası döver kapatır,birini kocası....sonra çıkar birileri hepiniz aynı kişisiniz der dayatır.. biri tatiline gider mayosuyla salınır ama kalbi inançla doğaya aşkla çarpar, biri açıktır ama mayoluya küfreder,biri açıktır ama yerinde edebinde namusuyla yaşar inançlı ya da değil,biri inançsızdır yardımda koşturur,biri Allah ismini ağzından düşürmez açmadığı ya da koklatmadığı yer kalmaz.. sonra sanki herkes aynı da sadece iki gurup varmış gibi al birini vur ötekine vıyk vıyk çığlıklar başlar... ya geçin anlatmayın ya.. bu kadar da aldanılmaz artık... adamlar o kadar iyi çalışıyor ki, birileri sözüm ona bizim ülkeyi gezip kendi ülkelerine döndüklerinde ,üzerlerine ayyıldızlı kırmızı t-shırt geçirip başını kapatan bayanlarımızın sözüm ona taklidini yapıp eşarplarıyla,bangır bangır biz kadınlardan, yani yan yana yaşadığınız aynı ülkenizin bayanından stupid diye bahsederken, sizler aynı şeyi yapıyorsunuz işte tamda onlar gibi... hele ya İslamı Taliban giibi algılayanlara ne demeli... asıl İslam düşmanı bölücü şeyh ******** ne demeli.. bu konuda son yazım olsun ama artık bende çığlık atıyorum,,,,,hepiniz aynısınız...

Sizi kutlamama izin verin sayin fft.Bundan daha güzel yazilamazdi,bu iletiniz birilerine ders olmalidir bence.

 

saygilarla :clover:

 

nedir sizin gürültü dediginiz ?

hak aramak mı?

 

hala anlamamakda neden ısrar edilir anlamış degilim?

 

sorun ne şekilcilik ne de başı kapatıp kapatmama degil

sorun temel bir insan hakkı

okulda şurda burada kendi vatandaşına yasak koyan, ne idügü belirsiz bir takım insanlardır bu ülkenin sorunu

 

benim söyledigim ise şu;

bu ülkede her ne sürette olursa olsun başörtüsüne tahammül edemeyenlerin asıl dertleri İslam ve onun degerleridir.

sadece başörtüsü degil, İslamın tüm görünür degerlerine karşı bir zihniyetle karşı karşıyayız, sorunu sadece başörtüsüne hasredenler kendini avutmasın.

bu şimdinin bir sorunu da degil, tarihi yaklaşık 150 yıllık bir sorun.

kendi geçmişinden bi haber olan bugünüde anlayamaz, sadece laf salatası yapar..

 

laik-kemalistlerin önlerine gelene 'mürteci' damgası yapıştırması bugünün degil geçmiş dedeleri olan İttihatçıların söylemiydi.

'irtica' deyimide batı tandanslıdır, aynı 'türban' deyiminde oldugu gibi.

Batılılar Osmanlı daki sosyal gelişmeleri her zaman ki bencil mantıklarıyla kendi terminolojileriyle adlandırdılar. Bir kilise despotizmine, din-bilim çatışmasına, engizisyona ve kilise kanununa tarihin hiç bir döneminde rastlanmayan İslam ı kendi muharref dinleriyle özdeşleştirdiler. Şeriaatçi olmakla saltanatçı olmayı aynı şey sanma bilgisizligine düştüler.

Kendilerini körü körüne taklit eden bizdeki batının deynekçilerini de 'irtica' mübtelası ettiler.

En ufak bir İslami deger karşısında, kırmızı görmüş gibi ruh halinde olmaları manidardır.

Bu ülkenin 150-200 yıllık geçmişine samimi bir şekilde egilen herkes, yıllardır aynı şeyleri konuştugumuzu çok açık görecekler.

 

tabandan gelen her hareketi 'irtica' damgasıyla vb. damgalarla bastırmışdır iş bu ittihatçı cuntaları, yüz yıldır yapılan darbeler neyin nesi...

 

üstün körü konuşmamak gerek, mevcut yasagı ve yasakları basit bir şekilcilik olarak görmemek lazımdır, iş bu kadar basit olsaydı yıllarca aynı yerde ve aynı şeyleri konuşuyor olmazdık. sorun sizin anladıgınızdan çok daha derinlerdedir.

...

Bu ülke 1919-1946 yillari arasinda onurunu elde etti,onursuzlar ise 60 yila yakindir bu ülkeyi yönetiyorlar.150-200 yil demesi kolayiniza geliyor cünkü o dönemde sizin karsi oldugunuz isimler yasadi.Size tavsiyem Osmanliyi daha iyi ögrenmeniz ve tarihi ona göre degerlendirmenizdir.Bu millet eger bugün yerinde sayiyorsa bunu 150-200 yilla gecistiremezsiniz,bu yerinde saymanin bas suclusu Kara Osmanla baslayan sürecte 1919 a kadar hertürlü kalkinmaya hayir diyen zihniyettir.Matbaanin icadindan 400 yil sonra Türkiyeye gelmesi buna en büyük belgedir.

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.